BİR TELEVİZYON
PROGRAMI DUYURUSU VE ELE ALINACAK KONULARIN ÖZETİ
Sayın
Okurlar, 10 Şubat 2016 Çarşamba günü, saat 19’da KANAL B Televizyonun da, GÜNCE
programında;
Canlı yayın konuğuyum.
Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın da, yayını izlemelerini kolaylaştırmak açısından;
Kanal B ile ilgili teknik
bilgileri veriyorum:
Türksat, 4a 142 derece Doğu,
Frekans; 11916 MHZ.
Sembol oranı; 30 000
REC 34
POLARİZASYON; DİKEY.
Bu program da, yukarıdaki ana
başlık altında sunduğum, Türkiye’nin Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri ana
başlığı altında;
Türkiye’de özellikle som
zamanlarda yaşanan; Enerji konusunda, güncel sorunları da, inceleme altına
alacağız.
Geçmişle bağlantı kurup,
günümüzdeki sorunların nedenine de, ışık tutmaya çalışacağız.
Böylece, ele alacağımız konuların
ve problemlerin ne olduğunun, nasıl çözüleceklerinin de, ipuçlarını vermeye
çalışacağız.
Yukarı da kısa cümlelerle
değinmeye çalıştığım bu sorunların ne olduğunu, daha açık örnekle;
Programda Ele Alacağım Konular,
ara başlığı altında sıraladığım bölümde, görebilirsiniz.
Aşağıda sunduğum bilgiler;
1 Şubat 2016 tarihinde, Kanal B
Yönetimine mail ile gönderilmiştir.
Bu bilgilerle bu gibi konularda;
Program Yöneticisinin
hazırlanmasına imkân sağlamak ve konu ile ilgili olarak, bana sorular
yöneltebilmesine, yardımcı olmak, amaçlanmıştır.
Bazı detayları ve işin püf noktasını,
program esnasında, kısaca açıklamaya çalışacağım
PROGRAMA BAŞLARKEN;
Bu gün
ilkini sunduğumuz Enerji programında, sizlere bir sürprizimde olacak.
Projesi
bana ait olan, yeni nesil bir Hidro Elektrik Santrali HES’in, ilk tanıtımını da
yapmak istiyorum,
Bu projede, toprak su altında
kalmayacağından;
Bu güne kadar, Köylü
vatandaşlarımızla, yetkililer arasında yaşanan gerginlikler de, önemli ölçüde,
ortadan kalkacak.
Bu projeden dolayı, ne ağaçlar
kesilecek, ne insan sağlığı, ne bitki yaşamı, ne de çevre olumsuz yönde
etkilenmeyecek…
Bu gün nüfusumuz artarken, toprak
artmıyor.
Bu itibarla, baraj tipi HES’lere
karşı çıkan vatandaşlarımız, itirazlarında haklı.
Ama enerjiye de ihtiyacımız var…
Bu proje ile hem daha fazla
enerji elde edeceğiz, hem de, kimsenin
toprağı su altında kalmayacak.
Malûm; iklimlerde değişti. Aniden
bastıran sağanak yağışlar neticesinde dereler, yollar, yağmur suları ile dolup,
taşıyor, önüne ne gelirse alıp götürüyor.
Bu proje ile yerleşim yerlerini,
su baskınlarından koruduğumuz gibi, bu suların, boş yere akıp, nehirlere ve
sonunda, denize gitmelerini de, önleyeceğiz.
Bu suları bir depoda toplayıp,
içme suyu olarak kullanacağız, tarımda ve diğer ihtiyaçların karşılanmasında,
yararlanacağız.
Bu konuya kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Bu ilk programda, yeni nesil bir
HES projesinin, tanıtımından başka;
Elektrik Üretim-Tüketim denge
tablosundaki rakamsal değerleri yorumlayarak, sorunların nereden kaynaklandığı
konusunda, ipuçlarını, vermeye çalışacağız.
Enerji sorunları ve çözüm
önerileri adı altında, ele alacağım konuları;
Muhtemelen3-4 programda,
anlatabileceğimi, düşünüyorum.
Eğer vakit olursa, sizlerden
gelecek olan;
Enerji üretimi ile elektrik
kesintilerinin nedeni ile, doğal gaz da dahil enerji ile ilgili her türlü
sorularınızı almak ve cevaplandırmak ta istiyorum.
ENERJİ PROGRAMLARINDA, ELE ALMAK
İSTEDİĞİM BAŞLICA KONULAR ŞUNLAR:
1-Doğalgaz ve elektrik
faturaları, niçin kabarık geliyor?
2-Bazen sıkça yaşadığımız,
elektrik kesintilerinin, nedeni, nedir?
3-Enerji stratejik bir üründür.
Vatandaşlarımız, Özel sektörün insafına bırakılamaz.
4-Enerji üretiminde de, rekabet
ortamını yaratmak için, Özel kesimin, önü açılmalı;
Ancak Devlet, üretimden, tamamen
çekilmemeli;
Dengeleyici ve yönlendirici olarak,
enerji üretimine devam etmelidir.
5-Devlet ve Özel kesim
santrallerinde üretilen elektriğin, birim maliyeti konusunda sizlere;
Elektrik Mühendisleri Odası
EMO’nun organize ettiği, 3.Enerji Sempozyumu kitabına da girmiş olan ve resmi
bilgilere dayanarak, hazırladığım fiyat analizlerini de, sizlere, sunmak
istiyorum.
Rakamsal olarak ta, ortaya
koyduğum bu bilgileri, benim haricimde bilen, söyleyen yok.
20 Sayfa olan bu makale, sadece
fiyat analizi ile ilgili değil;
Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri
konusunda da, yararlanılabilecek ve yine rakamsal bilgilere dayalı; temel
kaynak niteliğindedir.
6-Özel kesimde dahil Termik Santrallerin iyi işletmesini, kimse
yeterince bilmiyor.
Türkiye’deki Termik Santraller,
AVRUPA’daki Santrallerden, aynı yakıtla; % 12-13 daha düşük verimle çalışıyor.
Bu sorunlar, halledilirse, mevcut üretimi de kafadan, bu oran da artırmış
oluruz.
7-Bu gibi konuları ve
detaylarını;
17-18 Temmuz 2001’de,Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı-TEDAŞ Konferans salonunda düzenlediğim ENERJİ
BRİFİNGİ kayıtlarından, yararlanarak, ortaya koymaya çalışacağım.
Bu Enerji Brifingi, Termik
Santrallerde ve Kömür ocaklarında yapılan, uzun süreli araştırmalar neticesinde
hazırlanmış bir rapor olup;
Termik Santral İşletmeciliğinin
ve sorunlarının;
Gelişmiş Batı ülkelerinde, özellikle de
Almanya’da, bu işin nasıl yapıldığı konusunda;
Herkesin örnek alacağı, Kaynak
niteliğinde, bir çalışmadır.
Bu Brifing’e konu ile ilgili,
Yerli ve Yabacı konuşmacılar ile sorunlarla, doğrudan ilgili olan EÜAŞ,TKİ,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan
üst düzey yöneticiler davet edilmiştir.
TBu bilgiler ve detayları, benim
web sitemde; Proje kısmında, yer almaktadır. İsteyenler, buradan da,
yararlanabilir.
Bu Rapor da, Enerji üretiminde ve
sorunlarının çözümünde;
Türkiye’nin gelişmiş Batı
ülkeleri seviyesine, nasıl çıkacağı da, örneklerle ortaya konmuştur.
Sunacağımız Enerji
programlarında;
Termik Santrallerde ve açık saha,
kömür ocaklarında çekilmiş, video kayıtlarından da, sizlere görüntüler sunacağım.
Bu görüntülerden sanayiciler
dahil herkes istifade etmeli….
8-Nükleer Santral, Türkiye için,
acil bir konu mudur?
9-Termik Santrallerin iyi
işletilmesinde ve Nükleer Santral inşası ve İşletilmesinde;
Öncelikle yapılması gereken ve
nitelikli eleman yetiştirmeye
Ve sanayinin gelişmesine de
yardımcı olacak olan;
Uluslararası kabul görebilecek
nitelikte, bir Kaynak Enstitüsü
Santralcilik Okulu gibi altyapı
Kurumlarının da,öncelikle oluşturulması lâzım.
Benim aynı zamanda, Bilimsel
araştırmaları da olan, bir Kaynak uzmanı olduğumu
Ve bu konudaki sorunları
Türkiye’de, en iyi bilenlerden biri olduğumu da söylemeliyim.
YAYIN AŞAMASINA GELİNCEYE KADAR,
YAŞADIĞIM ZORLUKLAR.
Ben, kendi web sitemde, 2
makalede,Halkımıza şöyle bir çağrıda bulundum:
26 Kasım 2015 tarihinde, Rus
savaş uçağının, Türk f-16’ları tarafından düşürülmesi neticesinde, Rusya ile
yaşanan siyasi gerginlik ve ilişkilerimizin bozulması
Ve İran’ın da, doğalgaz
vanalarını kısması neticesinde;
Yaşanması muhtemel bir enerji
krizinde, enerji açığının;
Yerli kaynaklar kullanılarak,
kısmen, ya da tamamen kapatılması noktasında;
Konusunda uzman bir Yüksek
Mühendis olarak, kendi payıma düşen katkıyı koymak ve sorunu çözmek istiyorum
dedim.
Ama bu samimi çağrılardan, bir
sonuç çıkmadı, kimse beni aramadı.
Ve bu arada;
Araştırmalarımı ve fikirlerimi
rahatça söyleyebileceğim ve yandaş olmadığına inandığım 4 Televizyon Kanalı
için de;
Sorunun kaynağına ve çözümüne
yönelik olarak, ayrıca Halkımızın merak edeceği, muhtemel soruları da
sıralayarak, kolayca anlaşılabilecek, bir yazı kaleme aldım ve de baş tarafına;
Yukarıdaki notu da ekledim ve bu
Kanalların Yetkililerine, maille gönderdim.
Bir kısmına, hem mail gönderdim,
hem de doğrudan görüşüp, işin özünü ve özetini anlatmaya çalıştım.
Ve nihayetinde, bana ekranlarını
açmaları talebinde bulundum.
Bu konuda isim vermek ve kimseyi
doğrudan suçlamak istemiyorum. Ama yeni ve farklı şeylere zamanla, gerek bizim
insanımız, gerekse, Televizyon Kanalları da, alışacak.
Adı geçen Televizyon Kanallarının
dışında;
Ekranlarda sıkça gördüğümüz ve
dik duruşları ile tanıdığımız, birkaç CHP’Lİ Milletvekiline de, ön yazı ekinde,
bu özeti gönderdim.
Onlardan; yeni nesil HES
projesine sahip çıkmalarını, diğer bilgilerle beraber;
Konudan CHP’nin üst yönetimini de
haberdar etmelerini istedim.
Kimse olmaz, yapamam, ilgilenemem
demedi ama onlardan da, bir sonuç çıkmadı…
Yandaş olmadığını bildiğimiz, az
sayıdaki Televizyon kanalı ile
Adı geçen 3-5 CHP’li
Milletvekilinin,
Sivil Toplum Örgütlerinin ve de
doğrudan ilgili olan, Yetkililerin;
Böylesi çok önemli bir konuda,
işin hayata geçirilmesi noktasında;
Gerekli hassasiyeti gösterip,
sonuç alınması aşamasında, bir şey yapmadıklarını da, söylemek zorundayım.
Nerede ise, her kesimdeki
duyarsızlığın, birçok nedenleri var. Toplum bilimcilerinin, bu konu üzerinde
durmaları ve nedenlerini araştırıp, ortaya koymaları gerekir.
Örneğin bu gibi konularda;
Kültürümüzün, yetişme tarzımızın,
genetik yapımızın da, etkileri var.
Eğer kuvvetli ve zayıf
yanlarımızı, Bilimsel esaslar dahilinde inceler ve sonuçları ortaya koyarsak;
OZAMAN, Halkımıza çalışma, iş
yapma, üretme, hızlı karar verme gibi
Önemli konularda hassasiyet
kazandırabilirsek;
Türkiye’de her şey, daha kolay
çözülür…
Şimdi tekrar, Yayın konusuna
dönüyorum.
Bu noktada, bana ekranlarını
açtığı ve Ülkemiz için çok önemli ve hayati bir konu da, sizlere hitap etme
imkânını, bana verdiği için;
Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ın
şahsında, Kanal B’ye teşekkürlerimi sunmak isterim.
Böylesi bir durum Avrupa’da
yaşansa, böylesi bir çağrı Avrupa’da yapılsa;
Yer, yerinden oynar, gereğini
yapmayan yöneticiler;
Ya halkın tepkisi neticesinde,
istifa etmek zorunda kalır,
Ya da bu işi, yürütemiyorum gibi
gerekçelerle, dürüstçe ve samimi duygularla, kendiliğinden istifa ederler.
Birkaç yıl öncesinde
Bulgaristan’da Hükümet, elektriğe % 8 zam yaptı ğı gerekçesi ile Halk,
sokaklara döküldü ve protestolar sonucunda;
Bulgaristan Hükümeti, istifa
etmek zorunda kaldı…
Bizler bir Avrupalı gibi kendi
çıkarlarımızı ve Ülkemizin çıkarlarını,niye koruyup, kollayamıyoruz?
TÜRKİYE’DE SORUNLAR, NİYE
ÇÖZÜLEMİYOR?.
Avrupa’da eğer, herhangi bir
konuda bir sorun varsa;
Yetkililer, bu sorunu çözebilecek
uzman kişileri arar, bulur ve nihayetinde, sorunlar çözülür,
Türkiye’de ise;
Sorunu çözebilecek uzman kişiler,
yetkilileri arayıp, bulmaya çalışır,
Şu konuyu bana verinde halledeyim
gibi sözlerle, ricacı durumuna düşer;
Sanki bir konuda uzman olmak, çok
kolaymış gibi…
Sonuç itibarı ile her şey, dönüp,
dolaşıp, siyasete ve siyasetçiye dayanıyor.
Bu itibarla Türkiye’de sorunların
çözüm noktasında;
Yeni tip bir siyaset ve
siyasetçi, oluşumuna ihtiyaç var.
Bu gibi konularda da, benim web
sitemde, çok yazı var.
2 NİSAN 2009’DA CEM TV’DE
SÖYLEDİKLERİM…
Bu tarihte, İTÜ’den Prof. Dr. Güven
ÖNAL ile bir Enerji Programına çıkmıştık. Program saat 22’de başlamıştı.3 Saati
aşkın, bir canlı yayın…
Burada şu hususa dikkatinizi
çekmek isterim:
Program Yöneticisi, son
sözlerinizi alayım dediğinde, şunları söyledim:
Devlet’in elinde 3’ü doğalgaz olmak
üzere, toplamda 14 adet, büyük ve orta güçte, Termik Santral var.
Bu Santrallerin bakım, onarım ve
İşletme ile sorunlarını; 6 ay gibi, kısa bir zamanda, Dünya standartlarında,
önemli ölçüde, halledeceğim.
Ama bu sorunun çözümü siyasi.
Ben bu sorunları halledeceğim
diyorum ama
Bu sorunların çözümü; siyasi.
Zira ben, bu sorunları çözeceğim
diyorum ama
Bu Santraller, Devlet’tin elinde
ve Birilerinin şu işi, yap demesi lazım.
Kimse böyle bir şey demediği,
üstelikte, sorun çıkardıkları için; sorunlar bir türlü, çözülemiyor.
Aradan 7 yıla yakın bir süre
geçtiği halde; bu gün yine aynı noktadayız.
Yetkililerin böylesi bir
yaklaşımının nedenini, bilmek lâzım.
KÖKLER VE DEĞERLER.
Dış İlişkiler Uzmanı Prof. Dr.
Hasan KÖNİ, bir zamanlar yürüttüğü; Kökler ve Değerler adını taşıyan, bir
Televizyon programında;
Bu gibi konulara da, ışık tutacak
nitelikte olan şu benzetmeyi yapıyordu:
Bizde geri kalırsan, tekme
yersin, ileri gider ve icat yapma gibi konularla ileri çıkarsan anlamında;
birileri, ayağınızdan çeker diyerek, konuyu, şöyle özetliyordu:
İlla da, orta şekerli, ya da
idare-i maslahatçı olacaksın.
Böylesi bir husus, Bilim Adamı
olsan da, değişmiyor.
Böylesi bir yaklaşım, Prof. Dr.
Aziz SENCER Hoca örneğinde olduğu gibi;
Türkiye’de okuyup ta Yurt dışına
giden bir Bilim Adamının;
Niye Türkiye’de değil de,
Amerika’da Nobel ödülü kazanmasının da, cevabı, niteliğindedir.
Aziz SENCER Hocamızın dışında,
Türkiye’de gerekli ortamı, bulamayıp ta, Yurt dışına giden ve orada, büyük
başarılar kazanan, çok sayıda Bilim Adamlarımızın olduğunu da, biliyoruz.
Ben, bir yere gitmedim ama
görüyorsunuz işte…
Bir örneği olmayan, çok önemli
bir projeyi, ilk defa sunacağım.
Ama bu bilgileri aktarabileceğim,
bir ortam bulmakta zorlanıyorum.
Ne zaman ki Türkiye, gelişmiş Batı devletlerinde uygulanan,
pozitif yöntemleri özümser
Ve her alanda gelişmiş bir Dünya
devleti olma yönünde önüne bir hedef koyarsa
Ve kendi uçağını, gemisini,
füzesini, uzay aracını, kendi imkânları ile yapmayı, hedef olarak önüne
koyarsa;
Eğitim dahi bütün konuları, bu
amaca uygun olarak, şekillendirir.
O zaman, Dünya standartlarında,
Mühendiste yetişir, Sanayici de yetişir, üretim artar, tüm sorunlar çözülür…
İnsanlarımızın;
Biz, niye Amerika gibi, Rusya ve
ÇİN gibi, uzay yarışında yokuz. Niye onlara muhtacız ?gibi soruları;
Öncelikle kendilerine sormaları
gerekir…
Saygılarımla
8Şubat 2016 Pazartesi
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Enerji
Uzmanı – Gazeteci Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder