8 Şubat 2016 Pazartesi

BİR TELEVİZYON PROGRAMI DUYURUSU VE ELE ALINACAK KONULARIN ÖZETİ. TÜRKİYE’İN ENERJİ SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

BİR TELEVİZYON PROGRAMI DUYURUSU VE ELE ALINACAK KONULARIN ÖZETİ    
TÜRKİYE’İN ENERJİ SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 
                Sayın Okurlar, 10 Şubat 2016 Çarşamba günü, saat 19’da KANAL B Televizyonun da, GÜNCE programında;
Canlı yayın konuğuyum.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın da, yayını izlemelerini kolaylaştırmak açısından;
Kanal B ile ilgili teknik bilgileri veriyorum:
Türksat, 4a 142 derece Doğu,
Frekans; 11916 MHZ.
Sembol oranı; 30 000
REC 34
POLARİZASYON; DİKEY.
Bu program da, yukarıdaki ana başlık altında sunduğum, Türkiye’nin Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri ana başlığı altında;
Türkiye’de özellikle som zamanlarda yaşanan; Enerji konusunda, güncel sorunları da, inceleme altına alacağız.
Geçmişle bağlantı kurup, günümüzdeki sorunların nedenine de, ışık tutmaya çalışacağız.
Böylece, ele alacağımız konuların ve problemlerin ne olduğunun, nasıl çözüleceklerinin de, ipuçlarını vermeye çalışacağız.
Yukarı da kısa cümlelerle değinmeye çalıştığım bu sorunların ne olduğunu, daha açık örnekle;
Programda Ele Alacağım Konular, ara başlığı altında sıraladığım bölümde, görebilirsiniz.
Aşağıda sunduğum bilgiler;
1 Şubat 2016 tarihinde, Kanal B Yönetimine mail ile gönderilmiştir.
Bu bilgilerle bu gibi konularda;
Program Yöneticisinin hazırlanmasına imkân sağlamak ve konu ile ilgili olarak, bana sorular yöneltebilmesine, yardımcı olmak, amaçlanmıştır.
Bazı detayları ve işin püf noktasını, program esnasında, kısaca açıklamaya çalışacağım
                PROGRAMA BAŞLARKEN;
                Bu gün ilkini sunduğumuz Enerji programında, sizlere bir sürprizimde olacak.
                Projesi bana ait olan, yeni nesil bir Hidro Elektrik Santrali HES’in, ilk tanıtımını da yapmak istiyorum,
Bu projede, toprak su altında kalmayacağından;
Bu güne kadar, Köylü vatandaşlarımızla, yetkililer arasında yaşanan gerginlikler de, önemli ölçüde, ortadan kalkacak.
Bu projeden dolayı, ne ağaçlar kesilecek, ne insan sağlığı, ne bitki yaşamı, ne de çevre olumsuz yönde etkilenmeyecek…
Bu gün nüfusumuz artarken, toprak artmıyor.
Bu itibarla, baraj tipi HES’lere karşı çıkan vatandaşlarımız, itirazlarında haklı.
Ama enerjiye de ihtiyacımız var…
Bu proje ile hem daha fazla enerji  elde edeceğiz, hem de, kimsenin toprağı su altında kalmayacak.
Malûm; iklimlerde değişti. Aniden bastıran sağanak yağışlar neticesinde dereler, yollar, yağmur suları ile dolup, taşıyor, önüne ne gelirse alıp götürüyor.
Bu proje ile yerleşim yerlerini, su baskınlarından koruduğumuz gibi, bu suların, boş yere akıp, nehirlere ve sonunda, denize gitmelerini de, önleyeceğiz.
Bu suları bir depoda toplayıp, içme suyu olarak kullanacağız, tarımda ve diğer ihtiyaçların karşılanmasında, yararlanacağız.
Bu konuya kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Bu ilk programda, yeni nesil bir HES projesinin, tanıtımından başka;
Elektrik Üretim-Tüketim denge tablosundaki rakamsal değerleri yorumlayarak, sorunların nereden kaynaklandığı konusunda, ipuçlarını, vermeye çalışacağız.
Enerji sorunları ve çözüm önerileri adı altında, ele alacağım konuları;
Muhtemelen3-4 programda, anlatabileceğimi, düşünüyorum.
Eğer vakit olursa, sizlerden gelecek olan;
Enerji üretimi ile elektrik kesintilerinin nedeni ile, doğal gaz da dahil enerji ile ilgili her türlü sorularınızı almak ve cevaplandırmak ta istiyorum.
ENERJİ PROGRAMLARINDA, ELE ALMAK İSTEDİĞİM BAŞLICA KONULAR ŞUNLAR:
1-Doğalgaz ve elektrik faturaları, niçin kabarık geliyor?
2-Bazen sıkça yaşadığımız, elektrik kesintilerinin, nedeni, nedir?
3-Enerji stratejik bir üründür. Vatandaşlarımız, Özel sektörün insafına bırakılamaz.
4-Enerji üretiminde de, rekabet ortamını yaratmak için, Özel kesimin, önü açılmalı;
Ancak Devlet, üretimden, tamamen çekilmemeli;
Dengeleyici ve yönlendirici olarak, enerji üretimine devam etmelidir.
5-Devlet ve Özel kesim santrallerinde üretilen elektriğin, birim maliyeti konusunda sizlere;
Elektrik Mühendisleri Odası EMO’nun organize ettiği, 3.Enerji Sempozyumu kitabına da girmiş olan ve resmi bilgilere dayanarak, hazırladığım fiyat analizlerini de, sizlere, sunmak istiyorum.
Rakamsal olarak ta, ortaya koyduğum bu bilgileri, benim haricimde bilen, söyleyen yok.
20 Sayfa olan bu makale, sadece fiyat analizi ile ilgili değil;
Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri konusunda da, yararlanılabilecek ve yine rakamsal bilgilere dayalı; temel kaynak niteliğindedir.
  6-Özel kesimde dahil Termik Santrallerin iyi işletmesini, kimse yeterince bilmiyor.
Türkiye’deki Termik Santraller, AVRUPA’daki Santrallerden, aynı yakıtla; % 12-13 daha düşük verimle çalışıyor. Bu sorunlar, halledilirse, mevcut üretimi de kafadan, bu oran da artırmış oluruz.
7-Bu gibi konuları ve detaylarını;
17-18 Temmuz 2001’de,Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-TEDAŞ Konferans salonunda düzenlediğim ENERJİ BRİFİNGİ kayıtlarından, yararlanarak, ortaya koymaya çalışacağım.
Bu Enerji Brifingi, Termik Santrallerde ve Kömür ocaklarında yapılan, uzun süreli araştırmalar neticesinde hazırlanmış bir rapor olup;
Termik Santral İşletmeciliğinin ve sorunlarının;
 Gelişmiş Batı ülkelerinde, özellikle de Almanya’da, bu işin nasıl yapıldığı konusunda;
Herkesin örnek alacağı, Kaynak niteliğinde, bir çalışmadır.
Bu Brifing’e konu ile ilgili, Yerli ve Yabacı konuşmacılar ile sorunlarla, doğrudan ilgili olan EÜAŞ,TKİ, Enerji ve Tabii Kaynaklar  Bakanlığı’ndan üst düzey yöneticiler davet edilmiştir.
TBu bilgiler ve detayları, benim web sitemde; Proje kısmında, yer almaktadır. İsteyenler, buradan da, yararlanabilir.
Bu Rapor da, Enerji üretiminde ve sorunlarının çözümünde;
Türkiye’nin gelişmiş Batı ülkeleri seviyesine, nasıl çıkacağı da, örneklerle ortaya konmuştur.
Sunacağımız Enerji programlarında;
Termik Santrallerde ve açık saha, kömür ocaklarında çekilmiş, video kayıtlarından da, sizlere görüntüler sunacağım.
Bu görüntülerden sanayiciler dahil herkes istifade etmeli….
8-Nükleer Santral, Türkiye için, acil bir konu mudur?
9-Termik Santrallerin iyi işletilmesinde ve Nükleer Santral inşası ve İşletilmesinde;
Öncelikle yapılması gereken ve nitelikli eleman yetiştirmeye
Ve sanayinin gelişmesine de yardımcı olacak olan;
Uluslararası kabul görebilecek nitelikte, bir Kaynak Enstitüsü
Santralcilik Okulu gibi altyapı Kurumlarının da,öncelikle oluşturulması lâzım.
Benim aynı zamanda, Bilimsel araştırmaları da olan, bir Kaynak uzmanı olduğumu
Ve bu konudaki sorunları Türkiye’de, en iyi bilenlerden biri olduğumu da söylemeliyim.
YAYIN AŞAMASINA GELİNCEYE KADAR, YAŞADIĞIM ZORLUKLAR.
Ben, kendi web sitemde, 2 makalede,Halkımıza şöyle bir çağrıda bulundum:
26 Kasım 2015 tarihinde, Rus savaş uçağının, Türk f-16’ları tarafından düşürülmesi neticesinde, Rusya ile yaşanan siyasi gerginlik ve ilişkilerimizin bozulması
Ve İran’ın da, doğalgaz vanalarını kısması neticesinde;
Yaşanması muhtemel bir enerji krizinde, enerji açığının;
Yerli kaynaklar kullanılarak, kısmen, ya da tamamen kapatılması noktasında;
Konusunda uzman bir Yüksek Mühendis olarak, kendi payıma düşen katkıyı koymak ve sorunu çözmek istiyorum dedim.
Ama bu samimi çağrılardan, bir sonuç çıkmadı, kimse beni aramadı.
Ve bu arada;
Araştırmalarımı ve fikirlerimi rahatça söyleyebileceğim ve yandaş olmadığına inandığım 4 Televizyon Kanalı için de;
Sorunun kaynağına ve çözümüne yönelik olarak, ayrıca Halkımızın merak edeceği, muhtemel soruları da sıralayarak, kolayca anlaşılabilecek, bir yazı kaleme aldım ve de baş tarafına;
Yukarıdaki notu da ekledim ve bu Kanalların Yetkililerine, maille gönderdim.
Bir kısmına, hem mail gönderdim, hem de doğrudan görüşüp, işin özünü ve özetini anlatmaya çalıştım.
Ve nihayetinde, bana ekranlarını açmaları talebinde bulundum.
Bu konuda isim vermek ve kimseyi doğrudan suçlamak istemiyorum. Ama yeni ve farklı şeylere zamanla, gerek bizim insanımız, gerekse, Televizyon Kanalları da, alışacak.
Adı geçen Televizyon Kanallarının dışında;
Ekranlarda sıkça gördüğümüz ve dik duruşları ile tanıdığımız, birkaç CHP’Lİ Milletvekiline de, ön yazı ekinde, bu özeti gönderdim.
Onlardan; yeni nesil HES projesine sahip çıkmalarını, diğer bilgilerle beraber;
Konudan CHP’nin üst yönetimini de haberdar etmelerini istedim.
Kimse olmaz, yapamam, ilgilenemem demedi ama onlardan da, bir sonuç çıkmadı…
Yandaş olmadığını bildiğimiz, az sayıdaki Televizyon kanalı ile
Adı geçen 3-5  CHP’li  Milletvekilinin,
Sivil Toplum Örgütlerinin ve de doğrudan ilgili olan, Yetkililerin;
Böylesi çok önemli bir konuda, işin hayata geçirilmesi noktasında;
Gerekli hassasiyeti gösterip, sonuç alınması aşamasında, bir şey yapmadıklarını da, söylemek zorundayım.
Nerede ise, her kesimdeki duyarsızlığın, birçok nedenleri var. Toplum bilimcilerinin, bu konu üzerinde durmaları ve nedenlerini araştırıp, ortaya koymaları gerekir.
Örneğin bu gibi konularda;
Kültürümüzün, yetişme tarzımızın, genetik yapımızın da, etkileri var.
Eğer kuvvetli ve zayıf yanlarımızı, Bilimsel esaslar dahilinde inceler ve sonuçları ortaya koyarsak;
OZAMAN, Halkımıza çalışma, iş yapma, üretme, hızlı karar verme gibi
Önemli konularda hassasiyet kazandırabilirsek;
Türkiye’de her şey, daha kolay çözülür…
Şimdi tekrar, Yayın konusuna dönüyorum.
Bu noktada, bana ekranlarını açtığı ve Ülkemiz için çok önemli ve hayati bir konu da, sizlere hitap etme imkânını, bana verdiği için;
Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ın şahsında, Kanal B’ye teşekkürlerimi sunmak isterim.
Böylesi bir durum Avrupa’da yaşansa, böylesi bir çağrı Avrupa’da yapılsa;
Yer, yerinden oynar, gereğini yapmayan yöneticiler;
Ya halkın tepkisi neticesinde, istifa etmek zorunda kalır,
Ya da bu işi, yürütemiyorum gibi gerekçelerle, dürüstçe ve samimi duygularla, kendiliğinden istifa ederler.
Birkaç yıl öncesinde Bulgaristan’da Hükümet, elektriğe % 8 zam yaptı ğı gerekçesi ile Halk, sokaklara döküldü ve protestolar sonucunda;
Bulgaristan Hükümeti, istifa etmek zorunda kaldı…
Bizler bir Avrupalı gibi kendi çıkarlarımızı ve Ülkemizin çıkarlarını,niye koruyup, kollayamıyoruz?
TÜRKİYE’DE SORUNLAR, NİYE ÇÖZÜLEMİYOR?.
Avrupa’da eğer, herhangi bir konuda bir sorun varsa;
Yetkililer, bu sorunu çözebilecek uzman kişileri arar, bulur ve nihayetinde, sorunlar çözülür,
Türkiye’de ise;
Sorunu çözebilecek uzman kişiler, yetkilileri arayıp, bulmaya çalışır,
Şu konuyu bana verinde halledeyim gibi sözlerle, ricacı durumuna düşer;
Sanki bir konuda uzman olmak, çok kolaymış gibi…
Sonuç itibarı ile her şey, dönüp, dolaşıp, siyasete ve siyasetçiye dayanıyor.
Bu itibarla Türkiye’de sorunların çözüm noktasında;
Yeni tip bir siyaset ve siyasetçi, oluşumuna ihtiyaç var.
Bu gibi konularda da, benim web sitemde, çok yazı var.
2 NİSAN 2009’DA CEM TV’DE SÖYLEDİKLERİM…
Bu tarihte, İTÜ’den Prof. Dr. Güven ÖNAL ile bir Enerji Programına çıkmıştık. Program saat 22’de başlamıştı.3 Saati aşkın, bir canlı yayın…
Burada şu hususa dikkatinizi çekmek isterim:
Program Yöneticisi, son sözlerinizi alayım dediğinde, şunları söyledim:
Devlet’in elinde 3’ü doğalgaz olmak üzere, toplamda 14 adet, büyük ve orta güçte, Termik Santral var.
Bu Santrallerin bakım, onarım ve İşletme ile sorunlarını; 6 ay gibi, kısa bir zamanda, Dünya standartlarında, önemli ölçüde, halledeceğim.
Ama bu sorunun çözümü siyasi.
Ben bu sorunları halledeceğim diyorum ama
Bu sorunların çözümü; siyasi.
Zira ben, bu sorunları çözeceğim diyorum ama
Bu Santraller, Devlet’tin elinde ve Birilerinin şu işi, yap demesi lazım.
Kimse böyle bir şey demediği, üstelikte, sorun çıkardıkları için; sorunlar bir türlü, çözülemiyor.
Aradan 7 yıla yakın bir süre geçtiği halde; bu gün yine aynı noktadayız.
Yetkililerin böylesi bir yaklaşımının nedenini, bilmek lâzım.
KÖKLER VE DEĞERLER.
Dış İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan KÖNİ, bir zamanlar yürüttüğü; Kökler ve Değerler adını taşıyan, bir Televizyon programında;
Bu gibi konulara da, ışık tutacak nitelikte olan şu benzetmeyi yapıyordu:
Bizde geri kalırsan, tekme yersin, ileri gider ve icat yapma gibi konularla ileri çıkarsan anlamında; birileri, ayağınızdan çeker diyerek, konuyu, şöyle özetliyordu:
İlla da, orta şekerli, ya da idare-i maslahatçı olacaksın.
Böylesi bir husus, Bilim Adamı olsan da, değişmiyor.
Böylesi bir yaklaşım, Prof. Dr. Aziz SENCER Hoca örneğinde olduğu gibi;
Türkiye’de okuyup ta Yurt dışına giden bir Bilim Adamının;
Niye Türkiye’de değil de, Amerika’da Nobel ödülü kazanmasının da, cevabı, niteliğindedir.
Aziz SENCER Hocamızın dışında, Türkiye’de gerekli ortamı, bulamayıp ta, Yurt dışına giden ve orada, büyük başarılar kazanan, çok sayıda Bilim Adamlarımızın olduğunu da, biliyoruz.
Ben, bir yere gitmedim ama görüyorsunuz işte…
Bir örneği olmayan, çok önemli bir projeyi, ilk defa sunacağım.
Ama bu bilgileri aktarabileceğim, bir ortam bulmakta zorlanıyorum.
Ne zaman ki Türkiye,  gelişmiş Batı devletlerinde uygulanan, pozitif yöntemleri özümser
Ve her alanda gelişmiş bir Dünya devleti olma yönünde önüne bir hedef koyarsa
Ve kendi uçağını, gemisini, füzesini, uzay aracını, kendi imkânları ile yapmayı, hedef olarak önüne koyarsa;
Eğitim dahi bütün konuları, bu amaca uygun olarak, şekillendirir.
O zaman, Dünya standartlarında, Mühendiste yetişir, Sanayici de yetişir, üretim artar, tüm sorunlar çözülür…
İnsanlarımızın;
Biz, niye Amerika gibi, Rusya ve ÇİN gibi, uzay yarışında yokuz. Niye onlara muhtacız ?gibi soruları;
Öncelikle kendilerine sormaları gerekir…
                Saygılarımla 8Şubat 2016 Pazartesi
                                          Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
                                                Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder