20 Mayıs 2020 Çarşamba



DÜNYADAKİ KORONA VİRÜS SALGINI VE TÜRKİYE’DEKİ ETKİLERİ KONUSUNDA NE SÖYLENEBİLİR?…


Sevgili Okurlar,
Türkiye korona virüsle uğraşırken,
Yunanistan’ın tahrikine ne diyeceğiz?
1)28 Nisan 2020 Salı YENİÇAĞ.


TÜRK KARASULARI’INDA, 
YUNAN AĞIR SİLAH ATIŞI.


Yunanistan Ege’de işgâl ettiği 18’,in 16’sını silahlandıran ATİNA,
Aydın Bulamaç ve Muğla Keçi Adası’nda,
Gerçek mermilerle atış yapıyor..

2)5Mayıs 2020 Salı YENİÇAĞ.


TÜRK  ADALARINDA  YUNAN TAHRİKİ.

Savunma Bakanı PANAGİOTOPULOS,
Kuyun, Eşek ve Bulamaç adalarındaki askerlerini ziyaret ederken,
Türkiye’ye sataştı.
Konunun özü ve özeti şudur:
Biz EGE’DEKİ hak ve menfaatlerimizi,
 ve bize ait olan Adalarımızı da koruyamadığımız için,
YUNANİSTRAN;
Adalarımızı işgal edip, silahlandırdıktan sonra,
Kendine güven ve cesaret gelmiş olmalı ki,
Bize ait olan Adarın üzerinde devriye görevi yapan jetlerimizle,
Yunan uçakları it dalaşına giriyor,
Önleme yapmak istiyor.
Yani sizlerin de anlayacağınız üzere bizim Adalarımız onların olmuş oluyor,
Bu durumda bizim jetlerimiz;
Yunan hava sahasını ihlâl etmiş oluyor.
BU DURUMDA Türkiye’yi idare edenlerin;
Şu soruya cevap vermesi lâzım:
Bize ait olan bu 18 Ada ile beraber,
Sayısı 52 olduğu belirtilen bu toprakları,
YUNANİSTAN’a mı verdik?
Bu husus, şimdi olduğu kadar, gelecek kuşaklar içinde,
Türkiye açısından bir beka sorunudur…
ŞİMDİ KORONA VİRÜS KONUSUNA GİRİYORUM.
Korona virüs, ya da KOVİD-19 adıyla tanımlanan bu virüs,
Zengin-fakir, ünlü-ünsüz, Din-Mezhep, etnik köken,
Hiç kimseyi ayırt etmeden,
İnsandan-insana çok kolay bulaşabilen,
Ölümcül bir hastalık, büyük bir salgın!
Bu virüs,  yeni ortaya çıkan bir tür..
Artık KOVİD-19’un özelliklerini,
Nasıl önleneceğini biliyoruz ama
Bunun bir ilacı, bir aşısı, henüz bulunmuş değil!
Bu konuda özellikle gelişmiş ülkelerde ve Türkiye’de
Çok sayıda bilimsel çalışmaların olduğunu biliyoruz.
Ama bu konuda kimse bir tarih veremiyor,
En erken Ağustos, ya da Eylül ayında bir şeyler yapılabileceği söyleniyor.
Bu nedenle bir ilaç ve bir aşı bulununcaya kadar,
Salgının yayılmaması,
Salgının durdurulması,
Vakanın bitme noktasına getirilmesinde,
Önlemler almamız gerekiyor..
KORONA VİRÜSÜ atlatmış olanların kanından alınan plazmanın,
Bu hastalığa yakalanmamış olanlara verilmesi ile
Bu gibilerin bağışıklık kazanacağını söylüyorlar ama
Buda, daha düşünce aşamasında.
KOVİD-19’un öldürücü etkisi;
Akciğeri doğrudan etkileyerek,
Ölümlerin solunum yetmezliğinden geldiğini biliyoruz.
Hem yüksek ateş, hem de solunum yetmezliği,
Cihaz ile oksijen takviyesi yapılsa bile
Etkili olmuyor ve hastayı kaybediyoruz.
Bu noktadan hareketle,
Böylesi vakalarda akciğeri tedavi edebilen, bazı ilaçları,
Hastaya vermek suretiyle
İyi neticeler alındığı,
Hastanın iyileştiği örnekleri görüyoruz.
Ama KOVİD-19 hastalığını doğrudan iyileştiren bir ilaç,
Henüz bulunmuş değil!
 KOVİD-19 VAKASI İLK DEFA,
29 Aralık 2019’da ÇİN’in Vuhan kentinde görülüyor,
Buna bağlı olarak, ilk ölümde orada oluyor.
Sonrasında daha çok, uçak seyahatleri ile
Dünyanın her tarafına taşınıyor,
Bu virüse yakalananların ve ölenlerin sayısı da,
Büyük rakamlara ulaşıyor.
ÇİN MÜCADELEYE erken başlıyor,
Disiplinli ve etkin yöntemlerle,
Salgını çabuk önlüyor.
Diğer Devletlerde,
Salgının kendilerine geleceğini hesap ederek,
Önlem almaya çalışıyorlar.
Bu salgın atlatıldıktan sonra,
Dünyadaki bütün dengelerin değişeceğini,
Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını,
Başarısız olan Liderlerin değişeceğini,
Türkiye’nin de bu gelişmelerden nasibini alacağını söyleyebiliriz
BU SALGIN,
Ülkelerin ve liderlerinin, beklenmedik bir zaman da
Ne kadar hazırlıklı olup olmadıklarını,
İmkân ve kabiliyetlerini ortaya koyması,
Yapılan yanlışlıkların da sonucunu görmek açısından,
Bir sınav niteliğindedir.
TÜRKİYE BU SALGINA hazırlıksız yakalandı.
29 Aralık 2019 tarihinde ÇİN’de ilk korona virüs vakası görüldüğünde,
Zaten Türkiye’nin;
İÇERİDE tarımda, hayvancılıkta, sanayide, eğitimde, işsizlik konusunda olmak üzere, her konuda büyük sorunları vardı,
Ekonomik olarak ta çok zordaydık,
Kendi vatandaşlarımızın sorunlarını çözemezken,
Birde Suriyeli ve diğer sığınmacılara bakıyorduk,
Suriyelilere 40 Milyar Dolar harcandığı söyleniyordu,
Bu konu gündeme getirilince;
Gerekirse 40 Milyar Dolar daha sarf ederiz gibi şeyler söylendi.
Ayrıca bu gibi sığınmacıların parasal yükünün dışında,
Kültürel uyuşmazlık,
Ve Türkiye’nin demografik yapısını bozacağı gibi konularda da,
Büyük endişeler vardı.
Güney illerimizin çoğunda,
Bu sığınmacılardan dolayı nüfus yapısının değiştiği,
Yakın bir gelecekte etnik ayrışmaya dayalı olarak,
PKK benzeri, başka örgütlerin türeyebileceğini de,
Unutmamak lazım.
BURADA şu hususa vurgu yapmamız lazım:
Suriyeliler ve diğer sığınmacılar,
Kendiliğinden, Türkiye’ye akın etmediler.
BOP kapsamında,
Komşularımızda çıkartılan kargaşa, ya da iç savaş neticesinde,
Bu insanların çoğu,
Türkiye’ye doğru yönlendirildi,
Bu insanların içinde, masum olanlar olduğu gibi,
Her türlü ajanların ve terörist gurupların bulunduğu da,
Söylenebilir.
İKTİDAR bu insanların,
Sınırımızdan içeri girmelerine göz yumdu.
Kapsamlı bir kimlik araştırması yapmadı.
Şimdi geçmişte yapılan bu yanlışlar da unutuldu.
Bunların bir kısmına vatandaşlık hakkı verildi,
Daha da verileceği anlaşılıyor.
Bunu da geçiyoruz.
DIŞARIDA İSE başta Suriye ve diğer Komşularımız olmak üzere,
Amerika, Rusya ve başka Devletler ile de sorunlar yaşıyorduk.
DAHA ÖNCELERİ böylesi sorunlarımız yoktu….
Şimdi bu zorlukları da geçiyoruz.
ARAYA GİREN korona virüs nedeniyle
Komşularımız ile bir sorun, bir sürtüşme yaşanmıyor gibi görünse bile
Bunun bir örneğini, yakın bir zaman da, İDLİB harekâtı ile gördük.
Buna ayrıca değineceğiz.
KOVİD-19 İLK DEFA,
29 Aralık 2019’da ÇİN’de görüldükten sonra,
Bütün Devletler aradan çok geçmeden,
Bu salgının kendilerine de geleceğini düşünüp,
Hemen önlem almaya koyuldular.
KOVİD-19 İLK DEFA,
29 Aralık 2020’de, ÇİN’de görüldüğünde,
 HASTALIK zatürree belirtisi gösterse de;
Bunun farklı bir şey olduğu anlaşılıyor,
ÇİN bu durumu ve bu virüs hakkında elde ettiği bilgileri de
 DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ WHU’ya bildiriyor..
 WHU bir durum değerlendirmesi yapıyor,
Bir süre sonra,
TÜRKİYE’DE DAHİL, ÜYE ÜLKELERE;
Yukarıda sıraladığım,
Bu virüsün, nasıl bulaşacağı, nasıl önlem alınacağı gibi,
Teknik konularda kapsamlı bilgi verirken;
Bu virüsün,
Yaratacağı, ekonomik ve sosyal çöküntülere de neden olacağından,
Kapsamlı önlemler almalarına,
Hazırlıklı olmaları gerektiğine,
Vurgu yapıyor.
Televizyonlardaki konuşmacılar,
Bu uyarı ve önlem mektubunun,
 300 sayfadan oluştuğuna dikkat çekiyorlar.
PEKİ TÜRKİYE,
Bu uyarıları dikkate aldı mı?...
Gereğini yaptı mı?...
Biz burada bu sorunun cevabını,
Ve diğer konuları;
Şu başlıklar altında incelemeye alabiliriz:
1-KOVİD-19 KONUSUNDA;
 ÜLKELER HAZIRLIKLARINI YAPMAYA,
NOKSANLARINI TAMAMLAMAYA ÇALIŞIRKEN,
TÜRKİYE;
İŞİ YAVAŞTAN ALDI,
MÜCADELEYE DE, GEÇ BAŞLADI.
 Burada,
Şu hususlara vurgu yapmamız gerekiyor
1)Türkiye’de ilk korona virüs vakası,
10 Mart 2020 tarihinde görüldü,
Ve bundan sonrasında, bir şeyler yapılmaya başlandı.
29 Aralık 2019 tarihi ile 10 Mart 2020 tarihi arasında,
4 Ay gibi uzunca bir süre var.
Bu itibarla Türkiye’de ilk korona virüs vakasının,
Çoğu ülkelere nazaran daha geç görülmesi,
Hazırlıkların tamamlanması açısından,
Büyük bir avantajdı.
Birde hangi Ülkenin doğru işler yaptığını, ne gibi etkin önlemler aldığını,
Hangi ülkenin yanlış yaptığını, geç kaldığını da,
 Görmesi açısından,
Büyük bir fırsattı.
Ama bunu değerlendirmedi,
2)İYİ PARTİ,
30 Ocak 2020 tarihinde, TBMM’de Meclis Başkanlığı’na ,
Bir Araştırma Önergesi verdi.
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili,
Kocaeli Milletvekili Lütfü TÜRKKAN,
Yaptığı konuşmada şöyle dedi:
Alınan bütün önlemlere rağmen,
Virüs şu ana kadar ÇİN’in dışında, 14 Ülkeye daha sıçramıştır.
Küreselleşme ile birlikte,
Ulaşım teknolojilerinin ve yoğunluğunun,
Son derece arttığı bir dönemde;
Hiçbir Ülke insandan insana, hava yoluyla bulaşabilen,
Bir virüsten uzak kalamaz dedi
CHP Grup Başkan Vekili,
Önergeye destek vereceklerini söyledi.
HDP Grup Başkan Vekili,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergeroğlu,
Bu konuda önlem alınmadığını söyledi,
Destek vereceklerini belirti,
AKP ADINA Karaman Milletvekili Recep ŞEKER ise;
Şöyle bir cevap veriyor:
Gerekli önlemlerin alındığını,
Ve araştırmaya gerek olmadığını söylüyor,.
ÖNERGE AKP ve MHP’nin oyları ile reddediliyor!
3)Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN,
3 Şubat 2020 tarihide,
 Ukrayna’dan Türkiye’ye dönerken;
Uçakta Gazetecilerin,
Sorularını da cevaplandırıyor.
Korona virüsle ilgili mücadelede,
Ne gibi önlemler alındı?
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?,
Anlamına gelen sorular üzerine ise;
Sayın ERDOĞAN,
Şu açıklamalarda bulunuyor:
 Korkulacak bir durum yok,
Güçlü bir Devletiz,
Bakın ÇİN’den şu kadar vatandaşımızı, özel bir uçakla Türkiye’ye getirdik!
Eskiden böyle uçaklar mı vardı dedi.
Sayın ERDOĞAN,
Bir Gazetecinin kişisel anlam da,
Siz ne gibi önlem alıyorsunuz gibi sorusu karşısında ise;
Tut pekmezinin faydalarına değiniyor,
Ve kendisinin,
Her sabah bir kaşık tut pekmezi içtiğini söylüyor..
Tut pekmezinin faydasını da biliyoruz ama
Korona virüse çare niteliğinde değil!
Bu tarihlerde Türkiye,
Suriye’de İDLİB gerginliği ile uğraşıyordu.
Bu itibarla adı geçen uçak yolculuğu ve dönüşünün,
İDLİB bağlamında olduğunu söyleyebiliriz.
Daha önceleri edinilen bilgilere göre;
Türkiye’nin Ukrayna’dan tank motoru almak istediğine,
Vurgu yapılıyordu. Muhtemelen başka askeri malzemelerde olabilir…
Bu son uçak yolculuğunun bu gibi konularla da,
İlişkisi olabilir..
BURADA TSK’NIN TANK PALET FABRİKASI konusunda da,
Bir şeyler söylememiz lazım.
20-25 Milyar Dolar gibi değeri olan büyük bir tesisin;
 50 Milyon Dolar gibi, çok cüzi bir bedelle,
KATAR’a verilmesi;
Anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durum değil!
Bu yanlışın adı;
İster satış olsun, ister bir süreliğine olsun!
Anlaşılacak, mazur görülecek bir şey değil!
BU FABRİKA DA,
Uçak çamları ile optik aletlerde dahil;
Çok şeylerin yapılabileceğine dikkat çekiliyordu.
Bu itibarla örneğin tank motoru imal etmek için,
50 Milyon Dolarlık bir yatırım gerekiyorsa,
Bu para kolayca bulunabilirdi.
CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU;
Ben bu parayı temin edebilirim dedi.
Daha ne söylenebilir ki?
 3)Dünya Sağlık Örgütü WHU’nun Türkiye Sorumlusu,
Dr. Pavel URSU,
21 Şubat 2020’de,
Türkiye’ye uyarı ve bilgilendirmeye yönelik olarak,
Bir yazı gönderiyor,
Alınacak önlemleri de açıklıyor.
4)Nihayet korona virüs,
İRAN’a da geliyor ve salgın, orada da başlıyor.
 28 Şubat 2020 tarihli Gazetelerde ise,
  Bu duruma karşı,
 Türkiye’nin ne gibi önlemler aldığına değiniliyor.
Türkiye,
İRAN sınırını kapatıyor ve hava alanlarında önlem almaya başlıyor.
5)Korona virüs, Avrupa’ya da sıçrıyor,
İtalya, İspanya, Fransa, İngiltere, Almanya ve Diğerleri mücadeleye başlıyorlar.
AMERİKA’da ise
İlk korona virüs vakası,15 Şubat’ta görülüyor.
ABD Başkanı TRUMP,
İş yerlerinde çalışmayı durdurmuyor,
Karantina tedbirlerini uygulamıyor.
Bu gibi konularda
ABD Başkanı TRUM ile
               Başta Newyork Valisi ve bazı Eyalet valileri arasında,
Fikir uyuşmazlığı başlıyor,
TRUMP ile ters düşüyorlar
Ayrıca bu gibi Valiler,
            TRUMP’ın;
            Başta tıbbi malzeme ihtiyaçlarının karşılanması noktasında,
Kendilerine yeterince yardım etmediğinden,
Şikâyet ediyorlar….
BURADA AMERİKA SAĞLIK SİSTEMİNİN öyle sağlam olmadığını,
Çöktüğünü de söyleyebiliriz.
Amerika’da sağlık sigortasının kişinin isteğine bağlı olması,
Sigorta primini de,
Herkesin kendisi yatırması gerektiği gibi nedenlerle
Bu gün Amerika’da çok sayıda insanın sağlık hizmetlerinden yoksun olduğu,
30 Milyon gibi çok sayıda insanın evsiz, barksız olduğuna,
Dışarıda yaşadığına da vurgu yapılıyor.
Ayrıca Sağlık hizmetlerinin de pahalı olması gibi nedenlerden dolayı,
Amerika’da büyük sorunlar yaşandığını görüyoruz.
 Bu açıklamaların ışığı altında,
Amerika’daki Hastanelerin de;
En azından büyük bir kısmının özel kesime ait olduğu anlaşılıyor.
6)Yakın bir zamanda,
Türkiye Dünyanın birçok yerinde olup ta,
Türkiye’ye gelmek isteyen vatandaşlarımızı,
Yurdumuza getirdiğini ve 14 günlük karantinaya aldığını biliyoruz da;
22 Nisan2020 tarihinde, HALK TV, Fatih ERTÜRK-Türkiye Nereye Programında,
 Konuşmacılardan CHP-Hatay Milletvekili Serhan TOPAL,
Suudi Arabistan’da, İRAN’da ve daha bazı Arap ülkelerinde,
Çok sayıda vatandaşımızın bulunduğuna dikkat çekip,
İRAN sınırı da kapalı olduğundan,
Sınırda 1000 TIR şoförünün beklediğini söyledi.
 TIR şoförlerinin internet üzerinden, perişanlıklarını,
Yetkililerden taleplerini izletti.
Uzun zamandır burada mahsur kaldıklarını belitti.
İRAN sınırının 28 Şubat 2020’de kapatıldığını,
Tekrar hatırlatalım.
Yurt dışında kalan bu son vatandaşlarımızın da,
Türkiye’ye getirilmelerini talep ediyoruz.
2- BÜTÜN DÜNYA KORONA VİRÜS İLE MÜCADELEYE HAZIRLANIRKEN;
TÜRKİYE NEYLE UĞRAŞIYORDU?
Bu salgın, nihayetinde İran’da da başlamış,
Bu nedenle 28 Şubat 2020 tarihinde,
İRAN SINIRIMIZI kapatmış, hava alanlarında da,
Önlem almaya başlamıştık.
Şimdi tekrar İDLİB konusuna giriyoruz.

4)20 Şubat 2020 Perşembe BİRGÜN,


AKP İktidarı bu kez TRUMP’a güvenip İDLİB’e  girmeyi hedefliyor,
ABD YOL VERİNCE.
ERDOĞAN, İDLİB harekâtı an meselesidir, dedi, Trump’ın desteğine göz kırparak,
Her türlü dayanışmanın yapılabileceğini, söyledi,
Rusya ise harekâtı şöyle tanımladı: en kötü senaryodur dedi.

5)28 Şubat 2020 Cuma CUMHURİYET.


İDLİB’TE RUS DEKLİ SURİYE ORDUSUNUN SALDIRILARINDA 25 ŞEHİD VE ÇOK SAYIDA YARARALI VAR CANIMIZ YANIYOR.
Bu tarihten sonrada, şehit haberleri almaya devam ediyoruz.
Güney sınırımızın teröristlerden temizlenmesi için,
Mücadele etmeyi anladıkta;
KOVİD-19 SALGININ bize de yaklaştığı bir zamanda,
Böylesi bir harekâtla,,
 Suriye’de Beşar  ESAD’ı devirmeyi, ya da ona zarar vermeyi düşünüyorduk!
Libya’da da askerlerimiz vardı.
Buralardaki askerlerimizin ne durumda olduklarını,
Ne yaptıklarını da bilmiyoruz.
Bu son Suriye savaşında,
Bir Dış yönlendirmenin, ya da içeride siyaseten sıkışmış olmanın;
Bir etken olduğu gibi konularda da,
Emareler vardı.
Böylesi bir durumun;
Yukarıda gazete manşetlerine de yansıdığını görüyoruz.
AMA Korona virüs kargaşasında,
Bütün bu gibi konular, geride kaldı,
Unutuldu!
ASLINDA Muhalefet Partileri, Sivil Toplum Örgütleri ve Halkımız;
İktidarın başta Suriye olmak üzere,
Diğer Komşularımız ile de yürütülen gerginlik politikasını,
Türkiye’nin çıkarları açısından,
Doğru bulmuyorlardı zaten!
Suriyelilere 40 Milyar Dolar harcandı, daha fazlasını da harcarız gibi sözler sarf edildi!
Tartışmalı başka harcamaların da sonucunda;
Böylesi zor bir dönemde,
Öyle anlaşılıyor ki,
Kendi insanımız için, kullanabileceğimiz yeterli bir parada kalmadı.
Asıl sorunda burada başlıyor.
Bu nedenle Kuvvetler Ayrılığına dayalı Parlamenter Demokrasinin,
Türkiye açısından ne kadar önemli olduğunu,
Tekrar görüyoruz ve anlıyoruz.
            3-KORONA VİRÜS, YADA KOVİD-19 NEDİR, NASIL BULAŞIR.?
KORONAVİRÜSÜN dışının,
Her yere yapışan bir proteinle kaplı olduğunu biliyoruz,
Eğer kuru bir yerde, 2 saat içerisinde solunum yolu ile ağza girmezse,
Kendiliğinden öldüğüne, bir sorun olmadığına dikkat çekiliyor.
Korona virüs,
İnsana bulaştıktan sonra,
3-4 gün içinde,
Etkilerini göstermeye başlıyor ama
Virüsün akciğerde,
12-14 Günlük bir kuluçka döneminden sonra,
Çoğalmaya başladığında.
Asıl sorun ve tahribatta bu şekilde başlıyor.
Korona virüse dayalı ölümler;
Solunum yetmezliği çerçevesinde oluyor.
60 ve daha yukarı yaşlarda ölüm vakalarının fazla olmasının nedeni ise;
Bu gibi insanlarda yaşa ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak;
Bağışıklık sisteminin gençlere göre zayıf olmasından kaynaklandığına da,
Vurgu yapılıyor.
Bu noktada bazı gençlerde, KOVİD-19’ün belirtisi olan öksürme, yüksek ateş ve nefes darlığı gibi sorunlar yaşanmasa da;
Taşıyıcı olmaları dolayısıyla tehlike oluşturdukları söyleniyor.
Bu noktada günlük test sayılarının artması,
Gençler örneğinde vurguladığımız üzere,
Bazı kişiler, korona virüs belirtisi göstermeseler de,
Taşıyıcı konumdaki bu insanların;
Zamanında tespit edilip, toplumdan izole edilmesi ve tedaviye alınmaları gerekir.
KİŞİDEN KİŞİYE BULAŞMANIN;
Hasta kişinin öksürmesi, hapşırması sonucunda,
Öksürme ve hapşırmanın şiddetine bağlı olarak,
Ağızdan fırlayan damlacıkların,
Karşıdakine ulaşması sonucunda bulaştığı söylenmektedir.
Duruma göre bu damlacıkların,
8 Metreye kadar ulaştığı,
Deneyler sonucunda anlaşılmıştır ama
Sosyal mesafe olarak tanımladığımız, 2 insan arasındaki mesafenin,
Normalde 1,5-2 metrenin yeterli olduğu söyleniyor.
Hasta olanların,
Mutlaka maske takmaları gerekiyor ama
Tedbir olarak,
İnsanların dışarı çıktıklarında,
Mutlaka maske takmaları,
Kendilerini korumaya almaları gerekiyor.
DOLAYISIYLA
Maske takmak çok önemli bir tedbirdir.
Ellerimizi,
Ağzımıza, burnumuza, gözlerimize sürmememiz gerekiyor.
Birde dışarı çıktığımızda,
Ellerimize hemşirelerin kullandığı eldivenlerden takarsak,
Alış verişlerde yararlı olur,
Eve geldiğimizde eldivenleri çıkartıp atacağız,
Sonrasında elimizi,
Bol sabunlu su ile yıkamamız gerekiyor.
Pratik olması açısından, dezenfektan olarak,
Elimizi biraz kolonya ile ovabiliriz.
Kolonya 80 derece olmalıdır,
60 Derece ve daha aşağıdaki kolonyaların,
Etkili olamayacaklarına dikkat çekiliyor.
4-KOVİD-19’UN ASIL TEHLİKESİ;
BULAŞMA VE YAYILMA HIZININ YÜKSEK OLMASINDANDIR.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin koca,
Verdiği gerçek bir örnekle
Bir kişinin;
16 Kişiyi enfekte ettiğini söyledi,
Bunu kabaca bir örnek olarak alabilirsiniz!
Buradaki örnek, bir hastanın irtibatta bulunduğu kişiler takip edilerek,
Bu 1 kişinin bulaştırdığı kişilerin hikâyesidir.
EĞER GÜNLÜK YAPILAN test sayılarını esas alırsanız;
Örneğin (2000-3000)gibi düşük sayılarda,
Çarpan olarak 10 kullanıyoruz. O zaman, 10x2000=20 000
EĞER TEST sayısı günde( 40 000-50 000) gibi ise, çarpan sayısını, 5 alıyoruz.
Buna göre; 5x40 000=200 000 gibi
 KİŞİ BAZ ALINDIĞINDA İSE;
Burada 1 kişinin 3 kişiye bulaştırdığını ,
Sonrasında her bir kişinde,
Başka bir 3 kişiye bulaştırdığını kabul ettiğimizde,
Hesap tarzı şu:
(1x3=3)+(3x3=9)+(9x3=27)+(27x3=81)+(81x3=243)=363 kişi
Bu hesap tarzı ile
Eğer önlem alınmazsa, maske ve eldiven kullanılmazsa, sosyal mesafeye dikkat edilmezse,
KOVİD-19’un nasıl bir felakete dönüşebileceğini görüyorsunuz.
Bu itibarla insanların eldiven ve maske kullanması,
Temizlik ve hijyen kurallarına dikkat etmesi,
Sosyal mesafeyi koruması, buna dikkat etmesi,
 Gerekmedikçe dışarı da dolaşmaması,
BİR GÜNDE ne kadar çok test tapılırsa,
Virüs taşıyanlar tespit edilip,
Diğerlerinden izole edilir ve tedavilerine de başlanırsa;
Salgın da o derece de,
Çabuk önlenir.
Gerekli durumlarda,
Ev, mahalle ilçe, şehir gibi yerlerde de,
Karantina tedbirleri alınmalı,
Salgın durağan hale gelinceye kadar,
Sokağa çıkma yasağı da getirilebilir
5-KOVİD-19’LA MÜCADELEDE;
ÇİN VE DİĞER ÜLKELER NE DURUMDA?
Aşağıdaki listede;
Dünya Sağlık Örgütü’nün, Ülkeler bazında,
Güncellediği korona virüs vakalarından,
Bir kısmını görüyorsunuz.
Dünya Sağlık Örgütü’nün ( WHO ) verilerine göre,
           Ülkeler bazındaki listede de,
Bazı Devletlerin KOVİD-19 salgını konusunda,
BULAŞMAYI ÖNLEMEK İÇİN;
Salgının ilk göründüğü, Vuhan şehrini,
Giriş ve çıkışlara kapatıyorlar,
Sokağa çıkma yasağı koyuyorlar ve garantine uyguluyorlar.
Testi pozitif çıkanları,
Hemen tedaviye alıyorlar,
Kimlerle temas ettiyse,
Bu kişilere ulaşmaya çalışıyorlar,
Ve sonuçta Vuhan’da,
Korona virüs taşıyan kim varsa, ona ulaşılıyor,
NETİCEDE böylesi sıkı bir sıkı önlem alınması,
Gerekenlerin yapılması sonucunda;
ÇİN’de salgın durağan hale geliyor,
Ve bitme noktasına gelince;
Yine herkeste maske takarak ve diğer önlemleri de alarak,
HAYAT NORMALE dönüyor.
 GÜNEY KORE,
2015’DE MERS Virüsü salgını ile
Bu gibi durumlara alışık olduğundan,
Bu tarihten başlayarak, sağlık hizmetleri, malzeme, alet edevat gibi
Noksanlarını telafi ediyor.
Bu yüzden Güney Kore önlem almada zaman kaybetmiyor,
Ve salgını çabuk önlüyor.
KOVİD-19’LA MÜCADELEDE,
YAPILAN TEST SAYISI ÇOK ÖNEMLİ!
Güney Kore, ilk zamanlarda 20 Bin testle başlıyor,
Sonrasında günlük test sayısını, 40 Bin,50 Bin ve daha yukarılara çıkarıyor.
Kimsenin hasta olmasını beklemeden,
Hatta yolda giden arabayı da durdurmak sureti ile içindekilere de ölçüm yapıp,
Kimlik bilgilerini de alıyor,
Durumu kodluyor ve herkes işine gidiyor.
Görevliler, Kimseyi de uğraştırmıyor.
Testi pozitif çıkanların hareketleri izleniyor,
İkametgâh bilgilerini de, halk ile paylaşılıyor.
Korona virüse yakalanan kişinin,
Adı, oturduğu şehir ve semt bilgileri de belli olduğundan;
Bu kişinin yakınları da testten geçiriliyor,
Bu kişi ile görüşen kişilere de bu şekilde ulaşılıyor,
Ya da Bu kişiler, kendiliğinden gidip, yetkililere bilgi veriyorlar,
Test yaptırıyorlar.
Başarının sırrı işte bu!
Sorunlu olanlar, toplumdan izole edildiğinden,
Sokağı çıkma yasağı da konmuyor
KORONA VİRÜS konusunda başarılı  olan Ülkelerdeki yöntem böyle.
Komşu Ülkeler olan Taylan ve Singapur gibi yerlerde de, benzer yöntemlerle,
KOVİD-19 salgına dönüşmeden önleniyor.
Güney Kore’de, salgının başlaması,
Bir Kilisede, çok sayıda insanın bulunduğu bir Ayin,
Sonucunda başlıyor.
Demek ki buradakilerin içerisinde, Koronalı insan, ya da insanlar varmış!
İlk bulaşı ve salgının hikâyesi böyle!
KOVİD-19’un İRAN ve İTALYA’da da bulaşı ve yaygınlaşması;
Dini Mekânlarda böyle başlıyor.
 Bu sebepten
İTALYA- VATİKAN’DA Paskalya Yortusunu,
Papa Kilise cemaati olmadan yapıyor.
Ve ayin anıda canlı olarak yayınlanıyor.
İnsanlar evlerinde bu ayine katılıyorlar, dualarını da yapıyorlar.
ALMANYA’NIN DA,
İşi çok ciddiye aldığını,
 En çok 2 kişinin bir araya gelebileceği şartının konduğunu,
Herkesin sosyal mesafeye uymasını istediğini,
Test sayısı açısından da, Güney Kore’ye yaklaştığını görüyoruz.
Almanya’da aldığı etkin önlemler sayesinde,
KOVİD-19 salgınını kontrol altına aldı.
İTALYA ve İSPANYA, tedbir almakta geç kaldı,
İnsanlarda yasağa uymayıp, dışarıda dolaştıkları,
Sosyal mesafeyi korumadıkları gibi nedenlerle
Büyük kayıplar verdi.
Salgın ve kayıplar,
Başlangıçta İTALYA’da daha fazla idi.
Ama İTALYA aldığı etkin önlemlerle, salgını durağan hale getirdi,
Yeni vakalar ve ölümler azalmaya başladı,
ŞİMDİ İSPANYA, vaka ve ölüm sayısı bakımından,
 İTALYA’NIN önüne geçti.
 İNGİLTERE’DE başlangıçta işi hafife aldı, önlemlerde geç kaldı.
İngiltere Başbakanı Boris JOHNSON, İngiltere Sağlık Bakanı ile Veliaht Prens Çharls’da korona virüse yakalandı.
Boris JONSON,
Sürü bağışıklığının yararlı olacağını düşündüğünde,
 Önlemleri önemsememiş,
Sonunda korona virüse yakalanmıştı.
Sonradan hastaneye alındı, yoğun bakımda tedavi gördü,
Taburcu olduktan sonra, evde dinleniyor.
Ve şimdi  görevinin başında.
Nihayet İngiltere’de geçte olsa gerekli önlemleri almak zorunda kaldı.
6-CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN,
BU KORONA VİRÜS FELAKETİ KARŞISINDA,
MUHALEFET LİDERLERİ İLE
VİDEO KONFERANSLADA OLSA!
NİYE BİR GÖRÜŞME İHTİYACINI DUYMADI?
 Böylesi zor durumlarda,
İktidarı elinde bulunduranların;
ÖNCELİKLE,
Bütün siyasi hesaplarını ve bu konudaki endişelerini,
Bir tarafa bırakmaları gerekir.
ZİRA BU SÜREÇTE,
Sadece sağlık konusunda değil!
Hayatın sürekliği içerisinde,
Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması,
Tarımda, sanayide ve bütün konularda,
EĞER BİR ŞEYLER yapılması noktasında;
Yapılacak herhangi bir yanlış, ya da bir gecikme;
SADECE ÜLKEYİ yönetenleri değil;
Herkesi yakından ilgilendirir,
DERİNDEN etkiler!
 Sürecin doğru yürütülmediğini,
İşlerin iyi gitmediğini gözlemliyoruz.
Eğer Sayın ERDOĞAN,
 Yapılan işleri, yapılacak olanları da özetledikten sonra
Eğer Muhalefet Parti Liderlerinin,
Görüş ve önerilerini de almış olsaydı;
Hem salgın daha kısa zaman da önlenirdi,
Hem de bu süreçten etkilenen herkesin sorunlarına,
Zamanında çözüm bulunurdu!
Sayın ERDOĞAN’ın,
Muhalefete bilgi vermek,
Onlarla iş birliği içerisinde olmak istemediğini,
Görüyoruz ve anlıyoruz.
ZOR ZAMANLARDA yapılacak en doğru iş,
ORTAK AKILDIR!
Sorunlarda zaten bu noktada başlıyor.
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN,
Dünya’nın her tarafına gidiyor,
TRUMP ‘la PUTİN ‘le herkesle
Telefonla da olsa konuşuyor.
PEKİ BU GİBİ İNSANLAR!
 Türkiye’nin hak ve çıkarlarını,
Kendi Siyasilerimizden, kendi vatandaşlarımızdan,
Daha iyimi koruyacaklar?
Ben bu hususu,
Büyük bir sorun, büyük bir eksiklik olarak görüyorum.
                EĞER BİRDE;
               BAĞIMSIZ BİR KRİZ YÖNETİMİ OLUŞTURULMUŞ OLSAYDI;
Her konuda hazırlıklı olunur,
Sorunlar daha kolay çözülürdü.
Böylesi bir kurulda;
Siyasi Partilerden, konusunda uzman kişiler olduğu gibi,
Yine Sivil Toplum Kuruluşlarından da,
Konusunda uzman kişiler çağrılır,
Yine Üniversitelerden de;
Eğitimde, tarımda, sanayide, hayvancılıkta, ekonomide, her konuda,
Konularında uzman kişiler davet edilir,
Bu heyet zorunlu işlerin yürütülmesinde,
Alınacak önlemler konusunda pratik yöntemler geliştirebilir,
İhtiyaç duyulan konularda,
İstatistiksel ve rakamsal bilgileri de ortaya koyabilirdi.
GEÇ KALINMIŞ olsa bile,
Böylesi bir kurul, mutlaka oluşturulmalıdır.
Böylesi bir Kurulun yaptığı araştırmalardan,
Bulunduğu önerilerden,
Belediyeler dahil olmak üzere, herkes istifade edebilirdi.
ÖRNEĞİN:
1)Bir sahra hastanesi nasıl kurulur?
2)Şu an ilkbahar ve ekme-dikme zamanı.
Bu gibi işlerinde yapılması lazım ama
İnsanların virüs kapma tehlikesi de var,
Denilebilir ki;
Bir işte, bir bölgede şu işi yapacak kişiler,
Virüs kapmamış olanlar, ya da virüs taşımayanlar diye,
Tanımlayacağımız bir grup oluşturulur.
Böylesi bir grup,
Toplu olarak, şu mekan da kalacak,
Geliş gidişleri özel araçlarla yapılacak,
Ama her ihtimale karşı sağlık önlemlerini de alacaklar,
Ayrıca bu gibi insanları virüs tehlikesinden uzak tutmak için,
Mümkün olduğunca,
Hariçten başkaları ile irtibatlarını kesmek,
Ya da asgariye indirmek!
GIDA VE ZORUNLU ihtiyaç maddelerinin temininde,
Bir sorun yaşamamamız için,
BÖYLESİ DETAY ÇALIŞMALARI yapmamız lazım.
EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY,
5 Şubat 2009’da toplanmış.
Buda büyük bir eksiklik.
Bu itibarla oluşturulacak böylesi bir konsey,
Hazırlıklar yaparken,
Bir güncellemede yapıp,
Mevcut imkânları da ortaya koyabilir
Keşke böylesi bir KRİZ MASASI,
Ya da EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY adında,
Bir kurul oluştursaydı!
Ama bu Kurul bağımsız olacağından,
Sayın ERDOĞAN’ın kontrolünde olmayacağından;
Kabul edeceğini sanmıyorum.
BU İTİBARLA,
Böylesi bir Konseyin kurulmasına;
Muhalefet Partilerinin öncülük etmesi gerekiyor..
7-VE NİHAYET KOVİD-19 VAKASI,
 10 MART 20202’DE TÜRKİYE’DE DE GÖRÜLÜYOR.

3)11 Mart 2020 SÖZCÜ.


TÜRKİYE’DE İLK KORONA VİRÜS VAKASI,
Bakan KOCA, öksürük ve yüksek ateşi olan bir hastada,
Korona virüs çıktığını söyledi.
Sınırdaki sağlıkçıların izinleri iptal oldu
            (1)Nolu paragrafta detaylı anlattım;
            Korona virüs vakasının ÇİN’de görüldüğü 29 Aralık 2019’dan sonra,
İşi önemsemedik, yavaştan aldık,
Korona virüste başarılı olan ülkelerin tecrübelerinden örnek almak,
Yanlışlardan uzak durmak,
Virüsün bize de geleceğini düşünüp;
Tedbir almak yerine,
4 ayı aşkın bir süreyi,
Bol keseden saf ettik,
Mücadeleye de;
İlk vakanın görüldüğü, 10 Mart 2020 tarihinden sonra başladık.
DOLAYISIYLE
Bu hastalığın bize geç gelmiş olması şansını da kullanamadık.
Eğer zamanın da işin vahameti görülüp,
Tedbir alınmış olsaydı! İş bu aşamaya gelmezdi,
Muhtemelen bizde,
ÇİN’de, GÜNEY KORE’de olduğu üzere,
Salgını kontrol altına alır,
Ve normal hayata tekrar başlardık.
Artık ÇİN’de, Vuhan kentinde,
Hastanede tedavi gören KOVİD-19 hastası kalmadığı,
Haberini duyuyoruz.
10 Mart 2020 tarihinden sonra,
İşin vahameti anlaşılmış olmalı ki,
CUMHURBAŞKANI Sayın ERDOĞAN’’ın,
KOVİD-19 Toplantısını, sarayda değil de;
Çankaya Köşkünde,
Video konferansla yaptığını görüyoruz.
10 Mart’tan itibaren de, Saraya kimseyi yaklaştırmadığını,
Eğer mutlaka yüz yüze konuşmak gerektiğinde ise,
2-3 Kişi ile bir masa etrafında toplandıklarını,
Sayın ERDOĞAN’ın, diğerleri ile arasındaki sosyal mesafeyi de,
Hayli uzak tuttuğunu görüyoruz.
8-KOVİD-19’LA MÜCADELEDE,
BİLİM KURULUNUN TEŞKİİLİ KONUSUNDA,
NE SÖYLENEBİLİR?
BU KURULUN ALDIĞI KARARLAR,
UYGULAMAYA KONUYOR MU?
RAKAMSAL KONULARDA NE SÖYLENEBİLİR?
Ülkemizdeki korona virüs vakalarını,
Sağlık Bakanı Sayın Doktor Fahrettin Koca’nın,
Nerede ise her gün akşam,
Gazetecilerle yaptığı basın toplantısı vesilesi ile
Öğreniyoruz.
Sayın KOCA’nın iyi niyetli ve yapıcı bir insan olduğu kanaatini taşıyoruz.
Böylesi bir görüşün,
Halkımızın büyük bir kesimi tarafından da,
Kabul gördüğünü anlıyoruz.
Sayın KOCA,
Bilim Kurulu’nun görüşlerinden de bahsediyor ama
Gazetecilerin, örneğin;
Sokağa çıkma yasağı, karantina önlemleri gibi konularda,
Sorulan sorular karşısında;
Bu gibi kararları,
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip ERDOĞAN’a bıraktığını,
Çekingen davrandığını görüyoruz.
Buradan anlaşılan şudur:
Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanı,
Ortak görüşü Sayın ERDOĞAN’a anlatıyorlar ama
Sayın ERDOĞAN’ın,
Ya parasızlıktan, ya da Siyasi kaygılardan dolayı,
Bu önerilerin en azından bir kısmını,
Yerine getirmek istemediği anlaşılıyor.
BİLİM Kuruluna seçilenlerin kalitesi yönünde,
Bir itirazımız olmasa bile,
Davranış biçimi olarak, iktidara yakın olan,
Ya da etliye, sütlüye karışmayacak,
 Kişilerden seçildiğini anlıyoruz.
GÖRDÜĞÜMÜZ RESİM BU!
Peki bu noktada şu soruyu soralım:
TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ’NDEN,
Niye Temsilciler yok?
Bu eksiklik giderilmeli!
Birde Bilim Kurulu, kendi aralarında bir Başkan seçmeli,
Ve Bilim Kurulunda alınan bu kararları;
Başkan açıklamalı,
İNTERNETE girildiğinde,
Bilim Kurulunun aldığı kararları da,
Halkımız doğrudan bilmelidir.
Televizyon kanallarını izlerken,
Bu gibi konularda çok değerli başka Bilim Adamlarının olduğunu da görüyoruz.
Bundan Türkiye adına,
Büyük bir mutluluk duyuyoruz.
Örneğin Prof. Dr. Ahmet SALTIK,
Ceviz Kabuğu Programında çok doğru, çok ilginç şeyler söyledi,
Bilim Kurulunda ki yetersizliklere değindi,
Birde, Halk Sağlığı Uzmanlarına yeterince yer verilmediğine işaret etti,
Çok doğru şeyler söyledi.
Hulki CEVİZOĞLU da çok etkilenmiş olmalı ki;
Sen Sayın Cumhurbaşkanı’nın Danışman kadrosunda yer almalısın dedi ama
Sonuçta eleştirel konulara girince;
 HAH! İşte şimdi Danışman olma hakkını kaybettin gibi ifadeleri,
Birazda tebessümle vurguladı.
9- VİRÜS SALGINININ ÖLDUĞU BİR DÖNEMDE;
İNSANLARIMIZIN UMREYE GİTMESİNE MÜSAADE EDİLMEMELİYDİ!...
Böylesi bir kararın;
İktidara oy kaybı endişesi ile alındığı söylenebilir,
Zira bilindiği üzere
Suudi Arabistan’a, Mekke ve Medine’ye,
Böylesi bir ziyaret için,
Dünyanın her tarafından Müslümanlar geliyor.
Buna kimsenin bir itirazı olmaz, olamazda! Ama
KORONA VİRÜSÜN ilk çıktığı yer ÇİN!
ÇİN’den ve bu ülkeye komşu olan Devletlerden de,
Çok sayıda insan,
Umre için, bu kutsal topraklara geliyor.
Buralardan gelen insanların arasında,
Daha fazla virüs taşıyan bulunduğu da söylenebilir.
BÖYLESİ BİR ORTAMDA, yakın bir temasta;
Bizim insanımıza da virüs bulaşacağını,
Bunu Türkiye’ye taşıyacakları;
Nasıl olurda bilinmez!, ya da göz ardı edilir?
BÖYLESİ BİR YANLIŞ yapılmamalıydı!
ŞİMDİ bundan sonraki yanlışları görelim.
            
6)16 Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ,



SİYASETEN KARANTİNA ZİYARETİ
Sağlık Bakanlığı Türkiye’de korona virüs vakası görüldüğünden beri işi sıkı tutuyor.
Dün umreden dönenler karantinaya alındı…
Ancak bazı AKP ve MHP’liler, evden çıkmaması gerekenleri ziyaret edip, toplumun sağlığını riske attı…
10 Bin 330 kişi gözlem altında.
Ankara ve Konya’da gözetime aldılar, başka yerlerde evlere saldılar.
Burada birde AKP Tokat Milletvekili Mustafa ARSLAN,
Umreden dönen bir AKP’li Üyeyi,
İl Başkanıyla ziyaret edip, internette paylaştı. Tepki üzerine sildi.
TOKAT, RİZE ve HATAY’da da,
Buna benzer hoş geldiniz ziyaretlerinin yapıldığını görüyoruz.
UMRE ziyaretlerin Aralık ayında başladığına vurgu yapılıyor.
BURADA binlerce Umre yolcusunun, Ankara ve Konya’da öğrenci yurtlarına yerleştirilip, karantinaya alındıkları belirtiliyor.
Daha önceden de Umreye gidip dönenlerden bir kısmının,
Garantineye alınmadığı söyleniyor.
Bu son parti ile yurda dönen Umrecilerin toplam sayısının;
21Bin olduğu anlaşılıyor.
Bazıları bu sayının 25 Bin olduğunu belirtiyor.
Ve biz burada 21 Bin sayısını esas alacağız.
BU TARİHTE VAKKA SAYISI ŞÖYLE:
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA,
Son 24 Saatte 12 kişiye daha hastalık tanısı konuldu. Toplam vaka sayısı 18’e yükseldi. Durum vahim, çok üzgünüm, dedi.
Yazılı basınımızda ve Televizyonlarda şu bilgiler ve görüntülerde yer aldı:
Burada gözetime alınan Umrecilere,
14 Günlük bir süre zor gelmiş, ya da anlamsız bulunmuş olmalı ki;
Buna itiraz edenler olduğunu,
Hatta bir polisin kurallara uymaları konusundaki uyarılarına karşılık olarak;,
Bir Umrecinin, madem biz hasta olduk, sen de hasta ol diyerek,
Polisin yüzüne tükürdüğünü görüyoruz.
Daha vahim başka bir iddia:
2 Nisan 2020, HALK –TV’de MEDYA Mahallesi Programında,
 CHP Eski Milletvekili-Gazeteci Yazar Barış YARKADAŞ,
Umreden daha önceki partilerde gelenler konusunda,
Şu bilgileri de verdi:
Bu Umre Yolcularının, Hava alanına inmeden önce,
Uçakta ateş düşürücü ilaç verildiği,
Gümrükten içeri girerken;
Böylesi bir önlemle
Termal kameraya yakalanılmadığına işaret ediliyor.
Sayın Barış YARKADAŞ,
Kaynağında ismini söyledi
BİNLERCE UMRECİNİN,
Türkiye’nin her tarafına dağılmaları sonucunda,
Korona virüs belasının Türkiye’de yaygın hale geldiğini görüyoruz.
HAC, ya da Umre dönüşünün,
Bizim kültürümüzde çok önemli bir yerinin olduğunu biliyoruz.
Bu gibi durumlarda,
Komşular ve Akrabalar, Kutsal Topraklardan dönen bu gibi insanları, ziyarete gelirler,
İkramlar yapılır, hediyeler verilir,
El öpülür, ya da sarılmalar olur…
Bu itibarla Kutsal topraklardan dönen bu insanların içinde,
Eğer virüs kapmış olanlar varsa,
Kolayca çok kişiye bulaştığı kesin!
Bu yüzden Karadeniz Bölgesinde, BORÇKA’nın,
Ya da Türkiye’nin daha başka yerlerinin,
Garantine altına alındığını,
Bu gibi yerleşim yerlerine,
Giriş- çıkışların yasaklandığını görüyoruz.
ŞU YANLIŞI DA SÖYLEMEMİZ LAZIM:
10 Mart’ta Türkiye’de ilk korona virüs vakası görüldükten sonra
Tedbir olarak, Camiler zamanın da ibadete kapatılmış olsaydı;
Korona virüs vakası, böyle hızlı artmazdı!
Yine burada da, siyası kaygıların,
Ön plana çıktığı söylenebilir.

2)13 Mart 2020 Cuma YENİÇAĞ.


OKULLAR TATİL, MAÇLAR SEYİRCİSİZ.
Beştepe’de 5 saat süren geniş katılımlı toplantıda,
16 Mart’tan itibaren, ilk ve orta dereceli okullar 1hafta,
Üniversiteler ise, 3 hafta tatil edildi.
Maçlar Nisan sonuna kadar seyircisiz oynanacak.
Ama Fatih Terim böyle bir karar alınmadan önce,
Yetkililere öneride bulunmuş,
Ve maçların bir süre seyircisizde olsa,
Oynatılmamasını istemiş.
Öyle anlaşılıyor ki;
Reklam gelirleri azalır diye;
Seyircisiz de olsa;
Maçların yapılmasını istemişler.
Bunun mahsurunu ise
Aşağıdaki haberde görüyorsunuz.

7)25 Mart 2020 Çarşamba KORKUSUZ.


TFF maçları ertelemedi, salgına davetiye çıkardı
FATİH HOCAYA ŞİMDİ KİM HESAP VERECEK?
Galatasaray Teknik Direktörü’nün,
Hiç mi Allah’tan  Korkmuyorsunuz?,
Hepimizin hayatı tehlikede, sözleriyle ateş püskürdüğünü görüyoruz,
TFF’nin istifası bekleniyor.
Buradaki haberin özü şu:
Maçlar ertelenmediği için,
Futbolcular ve Yöneticiler yakın temastan dolayı,
Bazı futbolcularda, Fatih TERİM ve daha başkalarında KOVİD-19 görülüyor.
Sonuçta Fatih TERİM tedavi oluyor ve iyileşmeye başlıyor.
Seyircisiz oynanan, maç ise, naklen yapıldığından,
Futbol tutkunları,
MAÇLARI kahvelerde, televizyonlardan izlediklerinden,
Yakın mesafede bulaşı kaçınılmaz oluyor.
10-KOVİD-19’UN TÜRKİYE’DE YAYILMA HIZI KONUSUNDA NE SÖYLEYEBİLİRİZ?
Rakamsal bilgileri,
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın açıklamalarından öğrendiğimizi,
Tekrar belirtelim.
 Bu gibi konularda şu bilgiler yönlendirici nitelikte:
 1)7 Nisan 2020 tarihli gazetelerde korona virüs konusunda,
Açıklamalar şöyle:
TÜRKİYE’DE VAKA SAYISI 30 217,          DÜNYADA İSE vaka sayısı: 1.331.461
ÖLÜM SAYISI:649,                                     DÜNYADA İSE: 73.871
Kaynak, 2 Nisan 2020 KORKUSUZ Gazetesi.
2)9 Nisan 2020 Perşembe BİRGÜN,
TEST SAYISI:247.768,
 VAKA SAYISI:38 Bin 226,
ÖLÜ sayısı:812,
İYİLEŞEN hasta sayısı:1846.
BAKANLIK, SAYILARI GİZLİYOR MU?
 Türk Tabipler Birliği TTB’ye göre;
Sağlık Bakanlığı, ölümleri,
Dünya Sağlık Örgütü DSÖ(WHU) verilerine göre kodlamıyor.
Bu durum,
ÖLÜMLERİN gizlendiğine işaret ediyor.
 BU DURUMU şöyle izah etmek mümkün:
KOVİD-19 Hastalığının belirtileri;
Öksürük, yüksek ateş  ve nefes almada zorluk yaşanması.
Böylesi bir şikâyet ile hastaneye yatırılan hastalar da,
Test yapıldığında;
Çoğu test aleti, %( 30-40) arasında hata yapabiliyor.
Yani hasta korona belirtisi gösterse bile,
Yanılma payı ile negatif, yani hastalıklı değil gösteriyor.
Bu itibarla eğer hasta tedavi altında iken,
Diyelim ki öldü.
Eğer siz böylesi bir ölümü, diyelim ki zatürree’den diye yazarsanız,
Yanıltma yapmış oluyorsunuz.
ŞÜPHELİ durumlarda yapılması geren şu:
 Tedavi altına aldığınız hastada, test neticesi negatif çıktığında,
Tekrar ölçüm yaptığınızda pozitif ise ve sonrasında da ölü4rse,
Zaten şüpheli durum olmaz.
Şüpheli durumlarda, en kestirme yol;
Hastanın akciğer filmini çekmek,
Tomografiden de yararlanmak suretiyle,
Sorun kesin olarak anlaşılır.
EĞER KOVİD-19 ile mücadelede iyi durumdayız,
Korkulacak bir şey yok gibi
Bir algı yaratmak istiyorsanız;
BÖYLESİ bir yanıltma olabilir.
Bunu anlamanın da birkaç yolu var..
Burada bu gibi konulara da açıklık getireceğiz.
Eğer şüpheli durumlarda akciğer filmi çeksek,
Tomografi kullanırsak;
Akciğerdeki tahribattan bunu anlarız.
8 Nisan 2020’de HALK TV-Medya Mahallesi Programı’nda,
Sayın Ayşenur ASLAN,
 İngiliz The GUARDİAN Gazetesinin haberine dayanarak,
Şöyle dedi:
Türkiye vaka sayısı, en fazla olan ülkeymiş ama
Açıklanan rakamlar, gerçeği yansıtmıyormuş gibi bilgiler.
 ŞİMDİ BURA DA, İngiliz The GUARDİAN Gazetesinin kast ettiği husus şudur:
Korona virüsün belirtileri, öksürük, yüksek ateş ve nefes darlığı, ya da KOVİD-19 tanısı ile tedaviye alınan hastalar da durum şöyle:
Hani biz Amerika’ya 500 Bin adet KOVİD-19 tanı çipi satmıştık ya!
Bu çiplerin doğruluk oranı % 95 imiş.
Yani KOVİD-19 tanısına uyan 100 hastaya ölçüm yapıldığında,
5 ölçümde hata yapabiliyormuş ve negatif gösteriyormuş.
Yani bizim sattıklarımız daha doğru sonuç çıkarıyormuş.
ÇİN’den aldığımız 500 Bin adet tanı çipi,
Daha kısa zamanda sonuç veriyormuş ama
Yanılma payı % 30 muş.
Buna göre KOVİD-19 tanısı ile hastanede tedavi altında olan kişilere,
ÇİN’den alınan çipler ile ölçüm yapıldığında,
100 Ölçümden 30’u, negatif çıkıyormuş.
Yanılma payında negatif çıkanların;
Testlerin tekrarlanması,
Ya da akciğer filminin çekilmesi ve Tomografi taramasından geçirilmesi gerekiyormuş.
Sorun da bu noktada başlıyor.
BAŞKA BİR YÖNTEMDE;
Birde son birkaç yılın ölüm ortalamalarına bakmak,
İstatistiksel bilgilerle son ölümler arasında bir anormallik varsa,
Bu da anlaşılır.
İBB Başkanı Ekrem İMAMOĞLU da
Mezarlıklar Müdürlüğü’nün kayıtları konusunda rakamsal bilgiler verdi,
Şüpheli durumlar olduğunu söyledi.
11-K0VİT-19 NEDENİ İLE HAYATINI KAYBEDENLERİN,
SAYISI KONUSUNDA RAKAMSAL ÇELİŞKİLER;
RESMİ RAKAMLARLA DAHA DÜŞÜK,
İSTATİKSEL RAKAMLARLA DAHA FAZLA?
Başta Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet SALTIK olmak üzere,
Çoğu kişi,
Açıklanan ölüm sayılarının gerçeği yansıtmadığını,
KOVİD-19’dan ölenlerin sayısının gizlendiğine,
Daha yüksek çıkması gerektiğine vurgu yapıyorlardı
SÖZCÜ Yazarı Yılmaz ÖZDİL,
Akla ve mantığa dayalı bir yöntemle
TÜK’in son birkaç yıldaki ölüm sayılarını esas alarak,
Herkesin kolayca anlayabileceği istatistiksel bir hesap yapmış.
ÖZETLE ŞÖYLE:
TÜİK verilerine göre,
Türkiye’de ölüm oranı, yılda 1/1000= 0,005, yani Binde 5.
2016’da ölenlerin sayısı;422Bin,
2017’De ölenlerin sayısı:426 Bin,
2018’De ölenlerin sayısı:426Bin.
2019 İçin ölüm sayları, TÜİK tarafından henüz açıklanmadığı için,
Bu konuda rakamsal olarak bir şeyler söylememiz lazım.
ZİRA TÜİK, rakamsal bilgileri Haziran’da açıklıyor.
Yukarıdaki rakamlardan anlayacağınız üzere;
2019’Da yaşanacak ölüm artışını;
 422 Bin-426Bin=4000 olarak alabiliriz.
Nüfusumuz da arttığından ilave yapmamız gerek.
Buna göre 2019’da meydana gelecek ölümlerin sayısı;
426.000+4000=430.000 Bin.olması gerek.
430.000/ 365=1178 kişi.
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA;
1 Ocak 20920-1 Nisan 2020 tarihleri arasında, ölenlerin sayısını,
153 Bin olarak açıklamıştı,
Arada kaç gün var?111 gün.
1178x111=130.000.
Sayın Bakan, ne kadar demişti?153 Bin.
153.000-130.000=23.000.
Bu gizlenemeyecek kadar büyük bir fark.
Örneğin 7 Nisan 2020 Gazete  haberinde,
Türkiye’de KOVİD-19’dan ölenlerin sayısı; 649 kişi.
Aradaki farkı görüyorsunuz!
ÖLÜM SAYILARININ gizlenmesindeki sebep;
Şöyle izah edilebilir:
EĞER gerçek rakamlar söylenirse,
Önlemler alınmadığı için;
Bulaşın arttığı vakalar var ya!
O zaman bu yanlışlar, bu hatalar sorgulanmaya başlar,
Birinci neden bu!
Diğer bir neden de;
Türkiye’yi idare edenler, başarısız görünür,
Siyaseten puan kaybeder endişesi, olabilir!...
12-KOVİD-19’LA MÜCADELEDE ALINACAK İLK ÖNLEM;
             MASKE, ELDİVEN VE SOSYAL MESAFE!
             
 8)15 Nisan 2020 Çarşamba KORKUSUZ.

                                
  VER TC’Yİ AL MASKEYİ
            Bu sistem niye uygulanmaz.
Vatandaş eczaneye gidecek, TC.kimlik numarasını söyleyecek,
Eczacıda sisteme girecek, maskeyi verecek.
Böyle olsa sorun yoktu….
 Buradan başlayarak, KOVİD-19’un;
Türkiye’de nasıl yaygın hale geldiğini anlamak için,
Şu soruları soralım:
1)EĞER TÜRKİYE’DE DE HERKES,
ÇİN’de, Güney Kore’de, Japonya’da görüldüğü üzere,
  Eldivensiz, maskesiz dışarıda dolaşmasalardı,
Sosyal mesafeye dikkat etselerdi!,
Korona virüs salgın hale gelir miydi?
2)EĞER bu gibi tedbirleri de alsaydık;
Salgını çok önceden yavaşlatır,
Belki de normal hayata yeniden başlayabilirdik!
 3)HEP GÖRDÜK!
İnsanlar işe gidip gelirken,
 Ortalarda dolaşırken,
Bankaların önünde, bankamatiklerin önünde,
PTT önlerinde beklerken,
Ellerinde eldiven, yüzlerinde maskemi vardı?
Aralarında 1,5 Metre gibi sosyal bir mesafe mi vardı?
 Otobüslerde, dolmuşlarda, metrolarda,
İnsanlar tıklım tıklımdı!
Hastanelerde öyle!
4)Maske konusu öyle bir hal aldı ki,
Parayla bile alınamaz oldu!
Maske konusu, iktidar tarafından,
Bir şova dönüştürüldü ama
Sorunlar bir türlü bitmedi!
İktidarın CHP’li belediyelere çıkardığı sorunlara değinirken,
Maske konusunu, biraz daha açacağım.
5)BAZI VATANDAŞLARIMIZ,
Bu yüzden virüs kapma endişesi ile
Normal hastalık, ya da kontroller için,
Hastanelere gitmedi, gidemedi!
AMA hastanelerde insanların önlem almadan, alamadan,
Eskisi gibi hep bir arada ve yakın mesafe de olduklarını,
Buna karşı hastane yönetimlerinin önlem almadıklarını,
Ya da alamadıklarını gördük.
Korona virüs böyle yayıldı işte!
6)PEKİ ÖNLEM OLARAK,
Daha ilk başta insanlara bedava maske dağıtsalardı,
 Ya da insanlar ücreti ile, eczanelerden temin edebilselerdi!,
7)GÖREVLİLER insanların maskesiz dolaşmalarına müsaade etmeseydi,
İnsanların sosyal mesafeyi korumalarını sağlasalardı,
Salgın böyle artar mıydı?
8)TAMAM ANLADIK!
Acil olmayan inşaat işlerinde, ya da çoğu fabrikada,
İnsanları çalıştırdınız!
PEKİ İŞVERENLERİ,
Bu gibi basit önlemleri almaya zorlayamaz mıydınız?
Ya da eldiven ve maske gibi koruyucu malzemeleri,
Onlara da, parasız veremez miydiniz?
9)İnsanlar maskenin, eldivenin, sosyal mesafenin önemini,
Geçte olsa anladılar,
Sosyal mesafeye uymaya da başladılar ama!
Geç kalındı!...
10)SAĞLIK BAKANLIĞI,
Hastanelerde maske ve diğer koruyucu malzeme sıkıntısı yok dese de,
SAĞLIK çalışanları tarafından da sıkça dile getirilen,
Maske ve Koruyucu malzeme konusunda sıkıntılarının olduğu,
Ve bu malzemeleri kendi paraları ile temin ettikleri bilgisi,
Gazetelerde ve sosyal medyada hep yer alıyordu.
Hatta bu gibi konularda bir şirketin yaptığı ankette,
Basınımıza yansıdı..
13-BİR MASKE DAĞITIM İŞİNİ BİLE YAPAMAMAK,
VE TEKRAR BAŞA DÖNMEK!...
Maske takma işi,
KOVİD-19 hastası olduğunu bilenlerin,
Bu hastalığı başkalarına bulaştırmaması açısından bir önlemdi,
Özellikle genç yaşta olup ta, hastalık belirtisi göstermeyen,
Bu virüsü taşıdığını bilmeyenlerinde;
Bu hastalığı başkalarına bulaştırmaması için;
Sağlıklı olanların da;
Bu gibi insanlardan virüs kapmaması için,
Onlarında maske takmaları gerekiyordu.
BU İTİBARLA,
Maskenin herkese vakit geçirmeden, parasız olarak dağıtılması gerekirdi.
Şimdi bunu geçiyoruz.
1)Maske tartışmaları nasıl başladı?
Çoğu vatandaşımız geç olsa da,
Maske takmanın önemini anlamaya ve bu yüzden de,
Takmaya başlamışlardı.
Eczanelerden ücreti mukabilinde maskelerini alıyorlardı,
Fiyatları da 50 adedi 15-20 TL gibiydi ama
Sonradan maskenin önemi vurgulanıp,
Biraz da mecburiyet haline gelince;
15-20 TL’ye satın alınan bir paket maskenin fiyatının,
 150-200 TL’ye çıktığını görüyoruz.
2)Bu yüzden, maske fiyatlarının çok artması sonucunda;
İhtiyaç sahibi vatandaşlarımızın,
Maske alamadıklarını görüyoruz.
3)SAĞLIK BAKANI DOKTOR FAHREDDİN KOCA İLE
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU;
Başta maske konusundaki bu fiyat artışları ve başka tıbbi malzeme konusunda,
Hastanelerde de sorunların yaşandığı iddialarına karşın,
Önlem alacaklarını, yaptırım uygulayacaklarını söylediler ise de,
Bunun çok etkili olmadığını gördük.
4)NİHAYETİNDE,
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin ve Muhalefetin başka Belediyelerinin de,
Bu maskeleri bir şekilde temin edip,
 Bunları,
 Çarşıda, Pazar yerlerinde, otobüs ve metrolarda,
5 Nisan 2020 tarihinden itibaren,
İhtiyaç sahiplerine,
Bedava dağıttıklarını görüyoruz.
BÖYLESİ BİR HUSUS,
KOVİD-19’a önlem alınması noktasında,
Çok önemli bir hizmetti!
5)SAYIN ERDOĞAN VATANDAŞLARIMIZA,
Bedava maske ve kolonya dağıtılacağını söylemişti ama
Uygulamada bunun şartları vardı,
E- DEVLET ÜZERİNDEN müracaat edip,  
İlgili formu doldurması gerekiyordu.
E- DEVLET, sıradan vatandaşlarımız tarafından bilinen,
Ve kolay kullanılan bir yöntem değil!
Buna rağmen, birilerinin yardımları ile de olsa,
Bu yolla müracaat edenler olmuş ama
Bu işten yararlananlar çok az,
Aradan bir de uzunca bir zaman geçti.
BU KONUDA YAŞANAN sorunların başında;
Dağıtımın kim tarafından ve nasıl yapılacağı ile ilgiliydi
6)BU DAĞITIM İŞİNİ;
PTT’nin kargo dağıtıcısı personelinin yapacağı söylenmiş olsa da,
Mevcut personelle bu işin yürütülmesinin çok zor olduğu,
Ayrıca bu dağıtıcıların,
Hem kendilerine hem de bu malzemeleri alacak olanlara,
Virüs bulaştıracağı gibi gerekçelerle
Bu yöntemden vazgeçildi.
SONRASINDA BU İŞİİN;
 Eczaneler aracılığı ile ücretsiz olarak dağıtılacağı söylense de,
ÖNCE DEVLETİN İhtiyaç sahiplerine,
Telefon mesajı ile KOD göndereceği,
Bu KOD numarası ile herhangi bir eczaneye gidip alınabileceği söylense de,
Bu yüzden vatandaşlarımız ile eczaneler arasında,
KOD geldiydi, gelmediydi gibi
Tartışmaların, hatta kavgaların çıktığını görüyoruz.
7)İŞİN ÖZÜ ŞUDUR Kİ:
AKP, maske dağıtım işini bile halledemedi.
Gönderilen maskelerin, kalitesiz olduğu,
Bunlarla korumanın yapılamayacağı gibi iddialar da vardı.
Bir kişiye 10 günde verilecek maske sayısının 5 adet olduğu söyleniyor.
Buna göre
Bu maskeyi alanların,
2 Günde 1 adet maske kullanacakları anlaşılıyordu.
Peki 2 günde 1 maske nasıl koruyacak?
Birde gelen bu maskelerin üstünde,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın hediyesidir diye
Yazılı olduğuna da vurgu yapılıyor.
8)MASKE DAĞITIMININ PRATİK YÖNTEMLERİNDEN BİRİ ŞUDUR:
Diyelim ki her gün 1 adet kullanılacağından hareketle,
30 Günlük bir program için,
Eczanelere talimat verilir;
Vatandaşlık numarası, TC.numarasını eczacıya verdiğinde,
KOD’a falan gerek olmadan,
Eczacı bu maskeleri vatandaşlarımıza vermelidir.
Bir kişi hangi eczaneye giderse gitsin,
Zaten hakkından fazlasını alamaz.
BUNDAN SONRASINDA ECZANELER,
Vatandaşlarımıza verdikleri maskelerin parasını da,
Kayıtlar üzerinden hareketle,
Devletten alırlardı.
Burada anlaşılmayacak bir taraf var mı?
Ne kadar kolay!...
AMA DAĞITIM işi de yürütülemeyince,
Tekrar başa dönüldü,
Ve belirlenen bir tavan fiyat üzerinden,
Maskelerin,
Eczanelerden, marketlerden ve daha başka yerlerden,
Satın alınabileceğine karar verildi,
VE TEKRAR başa dönüldü.
Bu husus aslında virüssün yayılmasında,
Büyük bir zafiyet!...
Hafife alınacak bir yanı yok!...
14-ZAMANSIZ BİR SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLE
BİR AYDAN BERİ ALINAN ÖNLEMKLER BOŞA GİTTİ!...

9)12 Nisan 2020 SÖZCÜ.


Bütün emekler iki saat içinde boşa gitti.
Doğru bir kararı, yanlış bir şekilde duyurdular.
Halk bakkallara, marketlere hücum metti.
Bu konu,
Korona virüs, ya da KOVİD-19 hastalığının Türkiye’de yaygın hale gelmesinde;
2. Bir kırılma noktası.
 Umreciler konusuna, ilgili bölümde değineceğiz.
Ama bu konuda yapılan yanlış, ya da hatalardan ders alınmadığını söyleyebiliriz.
Şimdi bu 2. Kırılma konusunda bir şeyler söylemek istiyorum.
Ogün 10 Nisan Cuma akşamı, saat 19.30 gibi,
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA,
Ekranların karşısında her günkü gibi,
Basın açıklamasını yapıyor,
Sonrasında, Televizyonda başka konuları izliyorduk.
Beklenmedik bir anda saat 20.30 gibi,
Ekranlarda İç İşleri Bakanı Süleyman SOYLU’yu gördük.
Saat 24’den itibaren,
2 Günlüğüne Cumartesi ve Pazar günü için sokağa çıkma yasağı konduğunu açıkladı,
Yasağın, Pazar günü akşam saat 24’te biteceğini söyledi.
Sayın SOYLU,
Bu yasağın Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip ERDOĞAN’ın bilgisi dahilinde olduğunu belirti.
  Böylesi zamansız ve ani bir karardan anlaşılan husus şudur:
Birincisi,
 Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA’nın,
Bu sokağa çıkma yasağı konusunda muhtemelen haberi yoktu.
Eğer olsaydı, bunu bir şekilde açıklardı.
İkinci husus ise;
İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU,
Muhtemelen sokağa çıkma yasağının konulacağını biliyordu ama
Böylesi uygun olmayan bir zamanda açıklanacağından,
Haberi yoktu.
Zira saat 19.30 gibi bir zamanda,
B ir grup, Emniyet Teşkilatı görevlileri ile
Toplantı halinde olduğu söyleniyordu.
BU İTİBARLA gerekçesini tam bilmiyoruz ama
TALİMATIN, Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’dan geldiği anlaşılıyor.
Sayın SOYLU böylesi bir ani kararı açıkladıktan kısa bir süre sonra,
İnsanların bakkallara, marketlere hücum etmesi,
Bu yüzden sosyal mesafe falan kalmadığını,
Hatta kavgaların yaralanmaların olduğunu,
Bunun sonucunda çok sayıda yeni bulaşının olacağından da,
Korkmuş olmalı ki;
Cumartesi akşamında,
Yeniden Ekranlara çıkıyor,
Yaşanan olumsuzluklardan özür diliyor, hatayı kabul edip,
Sorumluluk yükleniyor,
Ve istifa ettiğini söylüyor.
Böylesi bir davranış biçimi,
Olması gereken bir davranıştır.
Buna diyeceğimiz bir şey yok ama
İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU’nun,
 İstifasını açıklarken,
Sayın ERDOĞAN’a hitaben kullandığı 2 cümle çok anlamlı.
Sayın SOYLU, şöyle diyordu:
Cumhurbaşkanım beni affetsin,
Hayatımın sonuna kadar Cumhurbaşkanım olarak kalacaktır gibi.
 Şimdi bundan sonrası için de bir şeyler söylemek istiyorum.
Sayın SOYLU, görevinden istifa ettiğini açıkladıktan sonra,
Sosyal medya yankılanmaya başlıyor.
Fanatik taraftarlar meydanlara çıkıyor,
Ellerinde tabancalar tak, tak, tak…
İYİ PARTİ LİDERİ Meral AKŞENER,
Bir Televizyon programında,
Cuma gecesinde, Süleyman SOYLU lehine sosyal medyada 1 Milyon 700 Bin,
Paylaşım olduğunu söyledi.
BU KONUNUN şifreleri şu:
1)Süleyman SOYLU,
Bu olay sonunda, büyük bir avantaj yakaladı,
Büyük bir prestij kazandı.
2)Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN,
İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU’nun istifasını,
Kabul etmemek suretiyle
Sayın SOYLU tekrar görevine döndü ama
Sayın SOYLU, Günah Keçisi oldu.
Böylece Sayın ERDOĞAN’da sorumluluktan kurtulmuş oldu.

11)13 Nisan 2020 Pazartesi CUMHURİYET.


Bakan SOYLU, sokak yasağının sorumluluğunu üslenerek,
İstifasını verdi. ERDOĞAN kabul etmedi    
SARAY OYUNLARI
15-KORONA VİRÜS SALGININDA DEVLET;
HALKIMIZIN YANINDA OLABİLDİ Mİ, MAĞDURİYETİNİ ÖNLEYEBİLDİ Mİ?

12)19 Mart 2020 Perşembe SÖZCÜ.


ERDOĞAN Çankaya’daki zirvede korona virüs önlemlerini açıkladı.
İŞTE  BEKLENEN KORONA PAKETİ.
Milletimizin her ferdinden ricam, tehdit geçene kadar,
Evlerinden çıkmasınlar diyen ERDOĞAN,
Acil tedbirleri 19 başlık altında sıraladı.
Korona virüs zirvesi, 3 saat 50 dakika sürdü.
Eğer tedbirlere uyarsak, evde kalma süresi,
3 Hafta ile sınırlı kalabilir dedi.
Ekonomik anlamdaki paketin bazıları şöyle:
-En düşük emekli maaşı 1500 TL olacak.
-Nakit akışı bozulan şirketlerin bankalara, esnafın HALK Bankasına olan borçları ertelenecek,
-Virüs döneminde en çok etkilenen sektörlerde KDV ve SGK ödemeleri, 6 ay ertelenecek,
-Değeri 500 Bin TL’nin altındaki konutlarda, kredilendirilebilecek miktar, % 90’a çıkarılabilecek,
-Kredide temerrüde düşen firmaların kredi siciline, mücbir sebep düşülecek,
-Liselere ve üniversitelere giriş sınavları, gelişmelere göre, ileri bir tarihe ertelenebilir,
-Vatandaşlar için uygun avantajlı kredi paketleri, hemen devreye alınacak,
Virüse karşı riski yüksek olan 65 yaş üstündeki yaşlılarımıza, maske ve kolonya dağıtılacak,
-İç hava yolu taşımacılığında KDV oranı, % 18’den, % 1’e indirilecek.
Şimdi Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’ın,
Açıkladığı yardım ve önlem paketi hakkında,
Bir şeyler söylemeye çalışalım.
Sayın ERDOĞAN’ın vermeyi vaat ettiği,100 Milyarlık paketin içinde,
Gerçek anlamda yardıma ihtiyaç duyan kesimler için,
Sadece 2 Milyar TL kadar bir pay var.
80 Milyar TL kadar para, başkalarına gidiyor.
KORONAYA önlem olarak, ev alacaklara, bir müjde veriyor ve diyor ki;
Eğer alacağınız evin fiyatı,
500 Bin veya altında ise;
Peşinat 50 Bin veriyorsunuz, gerisi taksite bağlanacak.
Yani burada ev almak isteyenlere, kolaylık sağlanıyor.
Böylece müteahhitlerin işi de canlanacak.
Uçakla gidecek olanlara KDV  % 18’DEN, %1’e iniyor.
Bir yerden bir yere uçakla giden kişiler,
Toplumun yüzde kaçı?
Burada işini kaybedenlere, günlük ekmeğe muhtaç olanlara bir katkı,
Bir kolaylık yok.
Virüsten etkilenen iş yerlerinin SGK ve KDV’yi 8 ay erteleyeceğinizi ,
Söylüyorsunuz ama
Öteleme faizini almam demiyorsunuz.
Aynı şekilde kredi kartı ve ihtiyaç kredisinin, taksitlerini de öteliyorsunuz ama
Faizini almam demiyorsunuz.
Umarım ki inşallah bu salgın uzun sürmez,
Ama bu salgın bittiğinde,
Herkes bundan bir şekilde zarar görmüş, etkilenmiş olduğundan;
Mevcut yüke bir de eskiyle beraber, faiz de eklenince;
İnsanlar bu yükün altından nasıl kalkacak?
65 Yaş üstü emeklilerin maaşı, evlerine getirilecek dediniz,
PTT ve Bankamatiklerin önü, insan kuyrukları ile dolu.
Virüs kapmamış olanlarında,
Enfekte olmalarına, sorunun artmasına vesile oluyorsunuz.
Herkese 1 Kolonya ve maske dağıtılacağını söylediniz ama
Maske konusunda, hala sorunlar var!
Çoğu insan, yaşlı, ya da genç,
Ortalarda, Bankamatik kuyruklarında, PTT önlerinde bekliyorlar.
Maskeleri olsa, herhalde takarlardı!...
EVDE KALIN DİYORSUNUZ AMA
Maaşlarını Emekli Sandığı’ndan alanların dışında,
Sigortalı olanların bir kısmı çalışıyor ve bunlar maaşını alıyorlar ama
Bazı iş yerlerinde, ücretsiz izine çıkartıyorlar,
Ya da işten atıyorlar.
PE Kİ işten atılanlar;
Geçimini nereden sağlayacaklar?
İŞSİZLIK FONUNDA,
31 Milyar TL olduğu söyleniyor ama
Ortada para yok.
Belli ki başka işlerde kullanmışlar.
Kendi isteği ile izne çıkıyor formülünü ortaya attılar,
Aslında kendi isteği ile ayrılmıyor ama öyle olsun,
Bu formüle göre işsizlik fonundan daha az para çıksın diye,
İşçinin eline 1000 TL’nin biraz üzerinde bir maaş gelecek,
Günlük 39 TL üzerinden…
Bu para ile nasıl geçinilir?
Berber, kuaför, çaycı, garson, serbest çalışanlar!
İş yerleri kapalı olduğu için, ya da iş yapamadıkları için,
Yaşamlarını nasıl sürdürecekler?
Bunlar hep cevapsız!
İşten atılanlar, işsiz olanlar,
İş Kurumlarının önünde kuyruk oluşturuyorlar ama nafile!
MEVSİM;
EKME-BİÇME ZAMANI!
Peki bu zor ve yokluk döneminde,
Köylünün çiftçinin ekip-biçmesi için,
Tohum, gübre, ilaç, mazot desteği var mı?
Bunlar hep üzerinde durulması,
Çözüm bulunması gereken konular!
Elektrik, doğal gaz, su, telefon, hepsi kazık!
Nasıl kalkacağız bu sorunların altından?
BÖYLESİ ZOR VE BEKLENMEYEN BİR DURUMDA,
Eğer bir Kriz Masası oluşturulsaydı,
Bu Kurulda Siyasi Parti Temsilcilerinden, Sivil Toplum Örgütlerinden, Meslek Odalarının Temsilcilerinden oluşan bir Kurul oluşturulmuş olsaydı,
Her kesimden oluşan mağduriyetin önlenebilmesi açısından;
Kullanılabilecek kaynaklar ortaya konmuş olsaydı,
Yapılacak iş detaylandırılmış olsaydı,
Böylesi yetersiz bir önlem paketi ortaya konmazdı.
Sayın ERDOĞAN;
 Muhalefet Partilerinin Liderlerini bile bilgilendirme,
Sorularını cevaplandırma gereğini de duymadı.
Eğer bu gibi işler yapılmış olsaydı;
KORONA VİRÜSÜN YKICI ETLERİ,
En aza indirilirdi..
13)20 Mart 2020 Cuma KORKUSUZ.



               100 MİLYAR LİRALIK PAKETTEKİ TEŞVİKLER BÖYLE DEDİRTTİ BU NASIL İŞ?
Burada yukarıda SÖZCÜ’de değindiğim konulardan farklı olarak,
Elektrik, su, doğal gaz da bir indirim olmadığına vurgu yapılıyor.
TÜRKİYE’DE böyle oluyor ama
Başka bir Gazetede,
Dünyanın en fakir ülkelerinden,,
82 Milyon nüfuslu bir Afrika Ülkesi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,
2 Ay süre ile Halkın kullandığı elektrik ve sudan para alınmayacağını söylemiş.
Burada KORKUSUZ Gazetesinde,
Çok önemli başka bir haber daha var:
AKP öncesindeki Kara Kuvvetleri Komutanı olan, Emekli Orgeneral Aytaç YALMAN Paşanın korona virüsten öldüğü gizleniyor.
Ve törensiz toprağa veriliyor.
Aytaç YALMAN Paşanın, TSK’nın, İstanbul-Fenerbahçe Ordu evi lojmanlarında kaldığı,
Bu itibarla burada oturanların, çalışanların da;
Virüs kapmış olacaklarına dikkat çekilmek isteniyor.
Yetkililerin gizlemeye çalıştıkları bu konuyu,
SÖZCÜ Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı ÖZTÜRK ortaya çıkarıyor.
            Burada bilgi, ya da önlem noksanlığından kaynaklandığı anlaşılan,
Başka bir haber daha var:
Korona virüsten korunmak için,
Saf alkol içen 20 kişi hayatını kaybetti
SAĞLIK BAKANI’NIN AÇIKLAMASI:
Türkiye’de vaka sayısı 359,
ÖLÜ SAYISI,4
DÜNYADA İSE:
Vaka sayısı, 242. 205,
Ölü sayısı, 9.991
KORONA VİRÜSE HANGİ ÜLKE NASIL BİR PAKET HAZIRLADI?
ABD:
Her vatandaşına 1000 Dolarlık çek gönderecek.
Ayrıca 1 Trilyon doları aşan paket hazırlığı var.
ALMANYA:
            Krizden etkilenen şirketlere 500 Milyar EURO’luk kredi vereceğini söyledi.
AB: Avrupa Birliği,
Salgının en kötü vurduğu ve gelir elde edemeyen sektörlere 37 M ilyar EURO ayırıyor.
PORTEKİZ:
9, 2 Milyar EURO’luk destek paketi açıkladı.
Paket ülke GSYH’nın % 4,3’üne denk.
İNGİLTERE:
900 Bin KOBİ için, vergiler kaldırıldı.700 Şirkete 3000’er STERLiN ödenecek.
FRANSA:
Teşvik paketi 45 Milyar EURO olacak.
Önlemler arasında, arasında şirketlerin kurtarılması da var.
İTALYA:
25 Milyar EURO’luk paket açıklandı.
Serbest çalışanlara, tek seferlik 500 EURO ödeme yapılacak.
JAPONYA:
Ülkede 193 Miİyar Dolarlık bir teşvik paketi üzerinde hazırlık yapılıyor.
İSPANYA:
200 Milyar EURO’luk bir yardım paketi hazırlandı.
Mortage ödemeleri bir süre askıya alındı.
KANADA:
Hükümetin 19 Milyar Dolarlık bir yardım paketi açıklaması bekleniyor.
POLONYA:
Maaş ödemeleri, işten çıkarmaların önlenmesi ve SGK ödemeleri için,
52 Milyar Dolar ayırdı.
ROMANYA: GSYH’nın % 2’sini,
Korna virüs mağdurları için ayırdı.
Görüyorsunuz Türkiye’nin böylesi bir salgın ve mağduriyet karşısında,
Ayırdığı para;
 Yukarıdaki listede yer alan Devletlerin,
Kendi vatandaşlarına yaptığı desteğin yanın da,
Deve de kulak misali gibi kalıyor.
BU GÜNE KADAR,
Hiçbir Hükümetin dokunmadığı,
Kefen parası diye adlandırılan,
MERKEZ BANKASINDA, yedek akçe olarak tutulan,
Savaş, kıtlık ve şimdi yaşadığımız gibi salgınlarda kullanılacak para nerede?
Bu da bütçe açığını azaltmada kullanıldı.
DEPREM paraları ortada yok, başka yardım paraları ortada yok!...
Türkiye’de her şey, günlük yaşanıyor!...

14)6 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.


Sokağa çıkmasak da geçmesek de parayı ödüyoruz
 GARANTİLİ VİRÜS FATURASI 16 MİLYAR TL.
 İşte kabaran faturaya 3 örnek.
Projeler                    Ne kadar ödeyecektik?               Virüs 1 yıl sürerse ne kadar ödeyeceğiz?
YSS                                     630 Milyon TL                                           794,5 Milyon TL
Osman gazi                       1,5 Milyar TL                                                2,5 Milyar TL
Avrasya Tüneli                      296 Milyon TL                                              489 Milyon TL

 (15)16 Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ.


16-BÖYLEZİ ZOR BİR DÖNEMDE,
ACİL OLMAYAN BAZI YATIRIMLAR VE HARCAMALAR İLE BAZI YANLIŞ İŞLER…


16)27 Mart 2020 Cuma CUMHURİYET.




Bilim insanları virüse karşı daha radikal önlem istedi.
CHP’nin raporuna göre halk sağlığı riske edildi.
ÇOK GEÇ OLMADAN.
Ve Maskeli İhale…

17)27Nisan 2020 Pazartesi KORKUSUZ.


Korona da sosyal medyanın en gözde siyasetçisi oldu.
KOCA, ERDOĞAN’I GEÇTİ.
FERRARİSİ VAR 1000 TL İSTEDİ.
VİCDANI VAR 1000 TL İSTEMEDİİ

18)10 Nisan 2020 Cuma SÖZCÜ.


Bu nasıl bir insanlık…? Bu nasıl bir vicdan?
ÇOCUKLARIM AÇ, NASIL EVDE KALAYIM?
GEBER.
İstanbul’da bir roman vatandaşımız,
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarıya çıkıp, para kazanamıyor.
Muhtemelen çiçek satıyordu.
Bu yüzden Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı-İstanbul İl Müdürlüğü’ne telefon edip,
Çocuklarım aç, bana yardım edin diyor.
İstanbul İl Müdür Yardımcısı Nail NOĞAY ise,
Ona geber diye cevap veriyor, azarlıyor…

19)15 Nisan 2020 Çarşamba SÖZCÜ.


MÜŞTERİ RAHATSIZ OLUYOR DİYE,
SAĞLIK ÇALIŞANLARINI OTELDEN ATTILAR.
               ATATÜRK Hava Limanı’nın her biri 1 Milyar Dolar değerindeki 2 uçak pisti,
Kırılarak, bir daha kullanılamayacak şekilde tahrip edildi.
           Burada hastane inşaatına başlandı.
ŞİMDİ BURADAKİ gazetelerde,
Bazı haberler konusunda şu yorumlar yapılabilir:
1)Halkımız,
Korona virüs salgını vesilesi ile aç ve perişan iken,
Devletin kasası da boş iken;
KANAL İSTANBUL projesinin ilk uygulamasını,
Bir şekilde bir yerden başlatmak!...
Burada Kanal İstanbul’un etki alanında kalan,
Tarihi Odabaşı ve Dursun Bey köprülerinin,
Başka bir yere taşınması ihalesi yapılmak isteniyor.
İhaleyi papanlar da
Korona virüs önlemlerini almışlar, aralarında sosyal mesafeyi bırakmışlar,
Maske takmayı da ihmal etmemişler.
Burada ki konu;
Bu tarihi 2 köprüyü yıkacaklar,
Bir benzerini başka bir yere yapacaklar.
Bu arada zarar vermeden,
Muhtemelen bazı taşları da,
Bu yeni yapılarda kullanacaklar.
İHALE BEDELİ: 8 Milyar TL.
Şimdi buradan devam edelim,
Ve şu soruları soralım:
Kanal İstanbul konusunu,
Bundan önceki Makalede detaylı olarak inceledik,
Bu konuya zaten herkes karşıydı,
Ve Yetkililer, bu Projeye niye karşı olduklarını,
Bilimsel araştırmaların da ışığı altında ortaya koymaya çalıştılar,
Faydadan çok zarar getireceğini,
Ayrıca deprem riskini tetikleyeceği,
Büyük ölümlerin yaşanacağı gibi mahzurlara da değindiler.
Bu proje aslında, bizim projemizde değildi…
Ben de şöyle bir öneride bulunmuştum:
HANİ HEP,
Osmanlı diyorlar ya!
Ben de bir öneride bulundum ve dedim ki;
Kanal İstanbul yerine, Kanal Karhaz yapılmalı.
Karadeniz’in, Hazar Denizi’ne bir kanalla bağlanması…
Kanal İstanbul projesi konusundaki ısrarlardan birinin;
Başta KATAR’LILAR olmak üzere,
Zengin kişilere, ya da Devletlere,
Kanal güzergâhında arazi satılmış olmasından,
Ve bu konuda bulunan vaatlerden kaynaklandığı anlaşılıyor.
2)Yine başka açıdan tekrar ediyoruz;
Halkımız aç ve perişan iken,
Onların mağduriyetini önleyemezken;
Lüks ve israf devam ediyor.
Muğla ve Aksaray valilerine,
Koltukları deriden, sıfır Km. lüks makam otomobilleri….
3)Çocuklarım aç, işe çıkamıyorum,
Bana yardım edin diye aradığı,
Ve ona geber diye karşılık veren;
Aile ve Sosyal İşler İl Müdürlüğü Müdür Yardımcısı’na
Nasıl bir ceza verildi?
Böylesi  Bürokratlarla mı
Bu Krizi atlatacağız?
Bu gibi konular;
Temel zorluklarımız!...
4)İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU,
ATATÜRK Hava Limanı’na sahra hastanesi kurulmasını önermişti.
Bu öneri bir süre dikkate alınmadı.
Sonrasında ne olduysa;
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN, bir beyanat verdi,
Ve dedi ki;
Biri Hava Alanının yakınındaki Sancak Tepe’de,
Diğeri de Hava Alanında olmak üzere,
 1000 Yataklı 2 hastanenin yapılacağını söyledi

Herkes Sahra hastanesi yapılacağını düşünürken,
Oraya 1000 yataklı modern bir hastanenin yapılacağını söyledi,
45 günde tamamlanacağı duyuruldu.
Herkes bu hastanelerin sahra hastanesi olduğunu düşünüyordu,
Aradan çok geçmeden iş makinelerinin,
Hava alanı sahasına girdiğini, alelacele,
Dozerlerin her biri 1 Milyar Dolar değerinde olan, stratejik, 2 uçak pistini,
Bir daha kullanılamayacak şekilde,
Kırdıklarını, tahrip ettiklerini görüyoruz.
Hastanede,
Kırılan bu pistlerin üzerinde inşa edilmeye başlanıyor.
Burada yanlış olan ilk husus;
2 Uçak pistinin,
Bir daha kullanılamayacak şekilde tahrip edilmesidir.
Gerektiğinde kullanılmak üzere,
Bu pistlerin kırılmaması gerekirdi
Zira yer olarak, iniş ve kalkış emniyeti bakımından,
Çok iyi bir hava alanı olduğuna vurgu yapılıyordu,
Ve stratejik bir öneme sahipti.
Bu yüzden yazık oldu.
Sonra diğer bir yanlışta şu:
Hava Alanının Terminal Binalarının ve kapalı alanların toplam alanının,
63 B in M2 olduğu söyleniyor,
Yeniden su, elektrik, doğal gaz tesisatı çekmeye gerek yok.,
Hatta birde oteli varmış.
Burada kapalı alanlara, portatif bölmeler yapılıp,
İşi bittikten sonra sökülebilecek şekilde bir şeyler yapılabilirdi.
Otelinde de,
Sağlıkçılar kalabilirdi.
Zira ATATÜRK Hava Alanı, başka bir adıyla Yeşilköy Hava Alanı,
Merkezi bir yerdeydi ve ulaşım imkânları da çok kolaydı.
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN,
Burasının bir Sağlık Turizmi Merkezi olacağını söylese de;
Bu pistler kırılmamalıydı!
İBB Başkanı Ekrem İMAMOĞLU;
Sancak Tepe’de kurulan hastanenin,
 Ulaşım açısından iyi bir yer olmadığına vurgu yaptı.
SONUÇ olarak,
Paraya da ihtiyacımızın olduğu bir zamanda,
 Bu 2 kalıcı hastanenin yapılmasına,
En azından şimdilik gerek yoktu, diyebiliriz.
20)22 Nisan 2020 Çarşamba BİRGÜN.

Artvin’den Çanakkale’ye her yer yağmalanıyor..
TALAN SERBEST, DİRENİŞ YASAK


17-CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN KORONA VİRÜSLE İLGİLİ,
13 MADDELİK EKONOMİK ÖNLEM PAKETİ:
Kaynak: 23 /03/2020 YENİÇAĞ.
Bu salgın bizlere tüm önyargılarımızdan arınmamız gerektiğini göstermiştir. Bu salgın bizlere, farklılarımızı bir kenara bırakarak birlikte hareket etmemizi göstermiştir. Bu salgın, bizlere dayanışmamız gerektiğini göstermiştir. Bu salgın bizlere bilimsel aklın yol göstericiliğinde tüm sorunların çözülebileceğini göstermiştir. Dayanışma güzeldir ve güçlendirir. 
Siyasi polemik yapmaksızın, bazı önerilerimizi,
Sizlerle paylaşacağım,
Siyasi iktidarın yapması gerektiğini düşündüğüm önerileri,
Paylaşacağım.
KILIÇDAROĞLU’nun konuşmasının satır başları şöyle
1-5 Şubat 2009 yılı9ndan beri toplanmayan Ekonomik Sosyal Konsey toplanmalı.
Konsey toplantısına,
İlgili taraflar davet edilmeli,
Hiç kimse, hiçbir Kurum dışlanmamalı.
2-Sağlık personelinin konaklama ihtiyacı giderilmeli.
3-Sağlık Kurumlarında eleman açığı giderilmeli,
KHK ile ihraç edilen ve hakkında hüküm bulunmayanlar,
Görevine iade edilmeli.
4-Askeri hastaneler yeniden açılmalı.
5-Merkezi Yönetim ile Belediyelerin,eş güdüm içinde çalışmalarına,
Gayret edilmeli;
a)Hazine ve Maliye Bakanlığı ile İller Bankası’nın ödemeleri sağlanmalı,
Belediyelerin burçlanma limitleri artırılmalı,
b)Ödenemeyen borçlar  nedeniyle elektrik, su, doğalgaz kesilmemeli.
6-Geçici olarak kapatılan iş yerlerlerinde;
a)Kira harcamaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanmalı.
b)Çalışanların ücretleri,
İşsizlik fonundan karşılanmalı.
c)İşçilerin Kredi kartı ve Banka kredileri;
3 Ay boyunca faizsiz ertelenmeli.
7-Çiftçilerin borçları yapılandırılarak, 1 yıl ertelenmeli.
8-Ücretli Öğretmenler ile Halk eğitimde görev yapan Kursiyer öğretmenler,
Ücret alamaz duruma düşmüşlerdir,
Bu Öğretmenler için yasal düzenlemeler yapılmalı.
9-Küçük ve Orta boy işletmelerin,
Kredi kullanımı için, sicil affı çıkarılmalı. 
10-Turizm, eğlence, konaklama gibi sektörlerin,
Banka kredileri, yeniden yapılandırılmalı.
11-Bu süreçte yoksullar, işsizler,
Sağlıklarıyla uğraşırken;
Faturalarını düşünmemeli için;
Aile Yardım Sigortası çıkarılmalı,
2 Bin liralık, gelir güvencesi sağlanmalı. 
12-Sağlık personeline her ay, 2 maaş ödeme yapılmalı,
Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası çıkarılmalı.
            13-Kamu ve Özel işbirliği ile yapılan taşınmazların ödemeleri,
1 Yıl süre ile ertelenmeli ve garantiler,TL’ye çevrilmeli,
CUMHURİYET kimsesizlerin, kimsesidir.
Süreci böyle başlatmamız gerekiyor.
13 Öneriyi Milletimizin ve sizlerin bilgisine sunuyorum.
Sayın KILIÇDAROĞLU,
KOVİD-19,korona virüs ile ilgili ekonomik önlem paketini açıklarken,
Şu hususlara da vurgu yapmıştır:
Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir.
            Süreci böyle başlatmamız gerekiyor.
            13 öneriyi milletimize ve yürütme organına sunuyoruz." diyerek tamamladı.
            18-DEVA PARTİSİ LİDERİ ALİ BABACAN’IN KORONA VİRÜS İLE İLGİLİ
EKONOMİK ÖNLEM PAKETİ.
Sayın Ali BABACAN’ın FOX-TV’de İsmail KÜÇÜKKAYA ile söyleşisini dikkatle dinledim,
Akla, mantığa dayalı doğru yaklaşımlar ortaya koydu.
Ben çok beğendim,
Başkalarının da beğendiğini düşünüyorum.
Sayın BABACAN,
Şu an acil paraya ihtiyacımız olduğunu,
Ve para basmamız gerektiğine vurgu yapıyor.
Para basmanın enflasyonu tetikleyeceğine de vurgu yapıyor ama
Ekonomiyi canlı tutmak,
Halkımızın acil ihtiyaçlarını karşılamak için,
Bunu mutlaka yapmamız gerektiğini söylüyor,
Sonrasında Devlet tahvili çıkarmak suretiyle,
Fazla paranın tekrar toplanacağına işaret ediyor.
Böylesi bir acil önlemden sonra,
Mutlaka bir dış kaynak bulmak gerektiğine işaretle
Bu gün Dünyada para bolluğu olduğuna,
Düşük faizle para bulunacağına değiniyor ama
ÖNCELİKLE İKTİDARIN HER KONUDA;
İçeride ve Dışarıda herkese güven duygusu vermesi gerektiğine vurgu yapıyor,
Ve bu hususu şöyle açıklıyor:
Türkiye’ye kredi verecek kuruluşlar;
Öncelikle Türkiye’de demokrasi var mı?
Adalet ve Yargı Sistemi bağımsız mı?,
Basın özgürlüğü var mı?
Buna ilaveten, bütçenin nerelere harcandığı gibi teknik kısımları da,
Rakamlara dayalı olarak görmek isterler…vs.
Örneğin İMF’den para isteseniz;
Sizden bütçeden ayrılan paraların nerelerde kullanıldığını görmek, bilmek ister.
Buna göre önerilerde bulunur,
Şartlar koşar!...
PEKİ İMF,
Örneğin Cumhurbaşkanlığı harcamalarını incelemek istese,
Bu konuda bir Kesinti önerse;
Sayın ERDOĞAN,
Bu bilgileri vermek ister mi?
Kesintiyi kabul eder mi?
Bu gibi nedenlerden dolayı,
Sayın ERDOĞAN,
Büyük ihtimalle İMF’den kredi talebinde bulunmaz!...
Şu noktaya da vurgu yapmamız lazım:
İMF resmi bir kuruluş. Burada Türkiye’nin de payı var.
Bu itibarla düşük faiz oranı ile borç para alabilir ama
Yukarıda da değinildiği üzere,
Şeffaflık ister ve şartlar koyar.
Sana istediğin parayı verip,
Al istediğin gibi harca demek.
Neticede İMF de bir parasal kuruluştur.
Borç para verirken,
Nasıl tahsil edeceğini de düşünür.
Meseleye bu açıdan da bakmak lâzım.
KOVİD-16 salgını bütün Devletleri etkilediğinden,
Bir uzman, Türkiye’nin İMF’den ancak 4 Milyar Dolar gibi
Bir destek sağlayabileceğini söyledi.
AKP İktidarı kendisine şart koşulmasını istemediğinden;
LONDRA’dakİ Bankerlerden kredi bulmaya çalıştığı söyleniyor.
Türkiye’nin başta vurguladığım hususlardan dolayı,
Kredi notu düşük olduğu,
Başka bir deyişle sistemin güven vermediği gibi nedenlerle,
Riskli olduğu,
Bu nedenle borçlanma faizinin de yüksek tutulduğuna işaret ediyorlar.
% 6 gibi. Buna birde %(2-3) gibi normal faiz oranını eklerseniz;
Türkiye’nin İMF dışında borçlanmasının;
% (8-9) gibi yüksek bir oranla,
Borçlanabileceği anlaşılıyor.
 MEVCUT sorunlar nedeniyle
Türkiye’de yatırımı olan çoğu yabancı şirketlerin de,
Güvenlik konusunda kendilerine göre belirsizlik ortamında;
Paralarını kurtarmak adına,
Türkiye’den çıkış yaptıklarını görüyoruz.
Bu gibi etkenler işimizi daha da zorlaştırıyor.
Hazine’de de stokların eridiğine,
Para kalmadığına vurgu yapıyorlar.
Bu da işimizi daha da zorlaştırıyor….
BU İTİBARLA alabileceğimiz en kolay önlem;
Acil o0lmayan yatırımları durdurmak,
Lüks ve israftan kaçınmak,
Bu gibi harcamalarda kısıntıya gitmek! bu kadar!
Diğer önlemlerde;
Zaten Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU ile Sayın Ali BABACAN’ın önerilerinde var…

21)20 Nisan 2020 CUMHURİYET.



TROLLERLE ÜLKE YÖNETİLEMEZ.
Bu yazının özeti şu:
Deva Partisi Lideri Ali BABACAN diyor ki:
Ekonomi yönetilemiyor,
Şu an karşılıksız para basılıyor.
Buna bir diyeceğimiz yokta,
Karşılığında dışarıdan kredi bulmamız lazım,
 Bu gibi zorluklara yukarıda değindim
Sayın BABACAN şöyle devam ediyor.
Akla, mantığa, işletme kurallarına dayalı hususları,
AKP’de iken de hep söylüyorduk,
Ama önerilerimiz dikkate alınmıyordu.
Bu yüzden AKP’den istifa edip,
Yeni bir Parti kurmak zorunda kaldık gibi vurgular yapılıyor…..
19-TÜRKİYE MASKE VE TİBBİ MALZEME KONUSUNDA,
 SORUNLAR YAŞARKEN;
55 ÜLKEYE MASKE VE TIBBI MALZEME GÖNDERMEK…

22)2 Nisan 2020 Perşembe KORKUSUZ.


 Atalarımız, Eve Farz olanı, Camiye haram demiş ama
 MİLLETTEN TOPLUYORLAR,
EL ALEME VERİYORLAR.
Cumhurbaşkanlığı, bir yandan halktan para toplamak için İBAN numarası yayınlıyor, diğer yandan, İtalya ve İspanya’ya koli koli yardım gönderiyor.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin KOCA,
Bir basın toplantısında 40 Ülkeye sağlık ve koruyucu malzeme gönderildiğini söyledi,
Dış İşleri Bakanı Sayın Mevlüt ÇAVUŞOĞLU ise
Bir beyanatında,
34 Ülkeye dedi,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ise,
27 Nisan 2020 tarihinde, Bakanlar Kurulu toplantısından çıktıktan sonra,
Yaptığı basın toplantısında;
Koruyucu ve tıbbi malzeme gönderilen Ülke sayısını,
55 Olarak açıkladı.
28 Nisan gününde ise, TSK’ya ait bir kargo uçağı ile
Amerika’ya eldiven, maske, tulum ve daha başka tıbbi malzemenin gönderileceğini söyledi.
Bir gün sonrasında, yine bir uçak dolusu tıbbi malzemenin,
Amerika’ya ulaştığını,
Başta ABD-Ankara Büyükelçisi’nin,
Ve Amerika’da Yetkililerin;
Böylesi cömertçe yapılan bir yardım için teşekkür ettiklerini görüyoruz.
Daha önceleri de,
Amerika’ya 500 Bin adet test kiti göndermiştik.
Bunun para ile satıldığı söyleniyordu.
Biz kendi ihtiyacımızı karşıladıktan sonra;
Elbette başka Ülkelere parasıyla, ya da hibe olarak,
Bu gibi sağlık malzemelerini gönderebilirdik.
İTALYA ve İSPANYA’ya gönderilen yardım kolilerinin üzerinde,
Bir etikette Cumhurbaşkanlığının amblemi ile
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yazısı vardı,
Kolinin bir tarafında da Türk Bayrağı vardı.
Bu kolilerin bedava gönderildiği anlaşılıyordu ama
Dış Ülkelere yapılan diğer sevkiyatlar nasıldı?
Bunu tam bilmiyoruz.
 ÖRNEĞİN;
ÇİN’e Şubat ayında 1 Milyon adet maske göndermişiz.
ÇİN yeterli stok yapmak için, Türkiye’den maske satın alıyor.
İTALY A,İSPANYA, İNGİLTERE, FRANSA, AMERİKA’ya, İRAN’a,
Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ne…
55 Ülkeye maske ve tıbbi malzeme göndermişiz.
Bunlar sadece bir örnek….
Ücretsiz gönderdiğimiz maske ve sağlık malzemelerinin,
Parasal değerlerinin, ne kadar tutuğunu da bilmiyoruz…
23)30 Nisan 2020 Perşembe YENİÇAĞ


O MEKTUP KRİZİ MASKELER Mİ?
Onur ÖYMEN, ABD’nin geçen hafta yaptığı S-400 tehdidini hatırlatarak,
ERDOĞAN’ın TRUMP’a gönderdiği,
Dostluk mektubunu böyle eleştirdi.
GÜVENİLİR ORTAĞIZ.
ERDOĞAN ,Trump’a gönderdiği mektupta;
Ülkemin, ABD’nin güvenilir ve güçlü bir ortağı olarak,
Her türlü dayanışmayı sergileyeceğine emin olabilirsiniz dedi.

24)15 Nisan 2020 Çarşamba YENİÇAĞ.


                BARZANİ’DEN  PKK’YA İLAÇ YARDIMI.
Terör örgütü elebaşı, Ferhat Abdi ŞAHİN,
Kendilerine virüsle mücadele için, ekipman gönderen,
İKBY Başkanı Neçirvan  BARZANİ’ye ,
Minnetlerini iletti.
Buradaki haberin özü ve özeti şu:
Türkiye insani amaçlar doğrultusunda,
Kuzey Irak KÜRT Yönetimi’ne,
Maske ve tıbbı malzemeler ile ilaç ta göndermiş ama
Kuzey Irak Özer Kürt Yönetimi’nin de,
Bu malzeme ve ilaçların bir kısmını;
PKK’ya gönderdiği, ya da verdiği anlaşılıyor.
BURADA AMERİKA’YA gönderilen tıbbi malzemeler konusunda da,
Bir şeyler söylemek isterim:
Biz Amerika’ya sözde dost diye
Kendi doktorlarımızdan, kendi insanımızdan esirgediğimiz, ya da yeterince veremediğimiz tıbbi malzemeleri,
Fazla fazla Amerika’ya gönderiyoruz ama
Aynı Amerika bizim gönderdiğimiz tıbbi malzemelerin bir kısmını,
PKK’ya gönderiyor.
Buna ne diyeceğiz?
Aynı Amerika’nın;
40 Yıldan beri, Türkiye’yi bölüp-parçalamaya çalışan,
Askerlerimizi şehit eden PKK Terör örgütünü,
Koruyup-kollayan,
Ona binlerce TIR dolusu silah ve cephane veren,
BOP kapsamında Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan da parça koparıp,
Nihayetinde Bağımsız bir Kürt Devleti oluşturmaya çalıştığını,
Bilmiyor muyuz?
BU İTİBARLA,
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’IN,
ABD Başkanı TRUMP’a siyaseten yazmış olduğu,
Değerli Dostum başlığı altında söylediği sözler de;
Türk Halkının büyük bölümünün katıldığı,
Tasvip ettiği hususlar değil.
ZİRA bu uzunca süre içerisinde,
Genelde orta sınıf, ya da fakir vatandaşlarımız,
Evlatlarını vatan mücadelesinde katleden PKK’nın arkasında,
Kim olduğunu;
Artık geç olsa da görüyor ve anlıyor.
Bu gibi vatandaşlarımız, evlat acılarını,
Vatan Sağ olsun diyerek kabullenseler bile
İçlerindeki acı ve hasreti kimse dindiremez!...
Bu noktada Türk-Amerikan ilişkileri konusunda da,
Geçmişten günümüze kısaca bir şeyler söylemek isterim.
2.Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İNÖNÜ döneminde,
2. Dünya Savaşı öncesinde,
Sovyetler Birliği Devlet Başkanı STALİN’nin,
Türkiye’den Kars, Ardahan ve Artvin’i istemesi sonucunda,
Türkiye’nin güvenliği açısından tedbir olarak,
Sınırımızda gerekli önlemleri aldıktan başka;
Bir de Amerika’nın desteğine ihtiyaç duyuyor.
İşte ilk ilişki de böyle başlıyor.
Bu süreçte Sayın İNÖNÜ’den AKP öncesine kadar,
Türkiye’yi idare edenler,
Amerika’nın bazı taleplerini karşılasalar bile
Gün gelmiştir, Amerika’nın diretmesine karşın;
Türkiye’nin hak ve menfaatlerini,
Korumasını bilmişlerdir.
Bu noktada Rahmetli İsmet İNÖNÜ’yü,
Adnan MENDERES, Fatin Rüştü ZORLU,
Hasan POLATKAN, Bülent ECEVİT, Süleyman DEMİREL, Neçmettin ERBAKAN’’I,
Saygıyla rahmetle anıyoruz.
Kardak Kayalıkları Kahramanı olarak tarihimizde yerini alan,
Tansu ÇİLLER’i de bazı yanlışları olsa da,
Saygı ve minnetle anıyoruz.
Günümüz Türkiye’sinde,
Yukarıda Gazete Manşetlerine de yansıyan,
PKK’ya giden sağlık malzemelerini,
Ve ABD’’nin PKK’ya doğrudan desteğini,
 Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’ın,
Değerli Dostum TRUMP diye başlayan mektubuna,
Ne diyeceğiz?
Bu gibi konularda kapsamlı analizler;
NİÇİN OLMAMIZ GEREKEN YERDE DEĞİLİZ,
Başlığını taşıyan makalede var.
Günümüzdeki Türk-Amerikan ilişkilerini,
BOP ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında değerlendirmek,
Daha doğru bir yaklaşım olur.
Dış Politikada, Amerika ile Rusya arasındaki zikzaklarda;
Rusya’dan peşin para ile aldığımız S-400 Hava Savunma Sistemlerini,
Aktif hale getirmekten vazgeçtik!
Ödediğimiz 2,5 Milyar Dolar bağlı kaldı,
İşe yaramdı,
Ve tekrar başa döndük!...
Bu noktada 2.Cumhurbaşkanı,
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Silah Arkadaşı, Milli Kahramanımız,
İsmet İNÖNÜ’ün kulaklara küpe olacak şu tarihi uyarısını hatırlatmak isterim:
Büyük Devletlerle İttifak Yapmak;
Ayı ile Yatağa Girmek Gibi Bir Şeydir….
              20-SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE ODAKLANMAK VARKEN,
CUMHURBAŞKANI SAYIN ERDOĞAN;
 CHP VE CHP’Lİ BELEDİYELERE AĞIR ELEŞTİRİLER YÖNELTMESİNE,
NE DEMELİ? BUNUN SEBEBİ NE?
Milletimizin bu gibi zor anlardaki dayanışma kültürü sayesinde,
Bu gün yaşadığımız Ekonomik sorunları da bir türlü aşarız ama
BU ZOR DÖNEMDE;
18 Yıla yakın bir süredir Türkiye’yi idare etmekte olan,
Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’nin,
Hem Genel Başkanı, hem de Cumhurbaşkanı olan,
Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a,
Çok önemli bir görev düşüyor.
Sayın ERDOĞAN;
AKP genel Başkanı şapkasını çıkarmalı,
Herkesin Cumhurbaşkanı olduğunu göstermelidir.
Zira böylesi 2 unvan bir arada olursa;
Genel Başkanlık ağır basar,
İnandırıcılıkta ortadan kalkar.
BU NOKTADA:
1) Sayın EDDOĞAN’IN;
Bu zor dönemde de,
Kendisini eleştiren,
Eleştirinin de ötesinde, yol gösteren, önerilerde bulunan,
Muhalefet Partilerine,
Özelliklede Ana Muhalefet Partisi Lideri Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’na
Suçlayıcı, aşağılayıcı sözler sarf ettiğini görüyoruz.,
Neredeyse, korona virüsten de onu sorumlu tutacak.
Bu doğru bir yaklaşım değil…
2)DİĞER TARAFTAN DA;
CHP + İYİ PARTI işbirliği diye adlandırdığımız,
MHP’nin dışında diğer Muhalefet Partilerinin de dışarıdan desteği ile kazanılan,
Başta Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Antalya olmak üzere
11 Büyükşehir, ,
Ve diğer Belediye Başkanlıklarını,
Bir türlü kabullenemediğini,
Faal çalışmalarından da,
Rahatsızlık duyduğunu gözlemliyoruz…
3)Şimdi buradan başlayarak,
Konuyu açmaya çalışalım.
Örneğin AKP’li Belediye Başkanlıklarına,
Her türlü kolaylıklar sağlanırken,
4)İş Muhalefet, ya da Millet İttifakı diye adlandırdığımız Belediyelere gelince;
Sen yardım toplayamazsın diyor,
Halkımızın kendi isteği doğrultusunda,
Devletin Bankalarına,
Belediye adına yatırdıkları para bloke ediliyor.
5)GEREKÇE olarak ta;
Sen Devlet içinde, Devlet gibi hareket ediyorsun deniliyor!
6)BU BELEDİYELER DE,
Bağış için açtırdıkları hesap da ki paraları çekemedikleri için,
Zor durumdaki vatandaşlarımıza,
Yeteri kadar yardım edemiyorlar!.
7)İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 900 Bin TL gibi,
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin de, 3 Milyon 500 Bin TL gibi parasının,
Devletin bankasında tutulduğu söyleniyor.
Eğer vatandaşlarımızın, bu gibi Belediyelerin hesaplarına yatırdığı parala bloke konulmasaydı;  Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin,
Yardım hesaplarında toplanan paralar,
Muhtemelen bu hesaplarda, başlangıçta toplananlardan,
 Kat be kat fazla olabilirdi!

25)7 Nisan 2020 Salı KORKUSUZ.


Salgın tedbirleri ile sosyal belediyecilikte rol model oldular.
ÖRNEK BAŞKANLAR
Bu gazetede İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İMAMOĞLU ile
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ’ın,
Halkımızın yararına yaptıkları hizmetlere yer veriliyor.
Bu gazete de birde, korona virüse önlem kapsamında,
İstanbul’a giriş-çıkışların yasaklanacağı duyuruluyor,
Ve vatandaşlarımızın 30 Büyük Şehir’e de gitmemeleri konusunda,
Uyarılarda bulunulduğu halde;
İnsanlarımızın bu salgından kaçarcasına,
Yollara düştüklerini görüyoruz.
8)BİRDE ŞU VAR:
Şimdi ya da daha önceden,
Yoksul, kimsesiz vatandaşlarımıza,
Bedava çorba ve yemek veren,
Muhalefet ya da Millet ittifakı Belediyelerinin;
Bu gibi işlerde kullanılan banka hesaplarının da,
 Kapatıldığını,
Bu zor günlerde aç vatandaşlarımıza yemek verilmesinin bile
Engellenmek istendiğini görüyoruz.
9)Bu gibi engellemelerin nedeni gayet açık.
Millet İttifakı, Muhalefet İttifakı, ya da CHP’li Belediyeler diye adlandırılan bu Yerel Yönetimlerin,
HALKIMIZI rahatlatan bu yardım ve iyilik hareketinden,
AKP YÖNETİMİNİN;
Muhtemel bir seçimde,
Kendisine oy kaybettireceğinden endişeleniyor.
Engelleme de, bu sebepten olmalı
10)MİLLET İTTİFAKI BELEDİYELERİ,
Bütün bu engellemelere rağmen,
Eldeki imkânlarla,
Halkımızın yanında olduklarını gösteriyorlar,
Göstermeye çalışıyorlar.
11)Bu gibi konularda,
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur YAVAŞ’in,
Bir idol olduğunu gözlemliyoruz.
Sayın Mansur YAVAŞ’ın;
Ayni yardımların dışında,
İhtiyaç sahiplerine nakdi yardımlarda da bulunduğu,
BAZI VATANDAŞLARIMIZIN,
Mahalle bakkallarına olan borçlarını da,
Sildirdiği bilgilerine yer veriliyor.
21-YARDIM BİR GÜVEN İŞİDİR!
1)Vatandaşlarımız, kime güvenirse, kimi isterse!
Ona verir!
2)SONRA BELEDİYELER,
Anayasal kuruluşlardır,
Belediye Başkanları ve Meclis Üyeleri de,
Bir seçim sonucunda göreve gelmişlerdir.
3)YAPILAN HARCAMALARI DA,
Danıştay tarafından denetlenmektedir.
Eğer yardımlar amaç dışında kullanılmış olursa,
Bunun da müeyyidesi vardır.
Bu kadar telaş niye!?
4)Eğer bu zor dönemde,
Halkımızla zıtlaşma devam ederse;
Böylesi zıtlaşmanın nereye varacağını,
Kimse tahmin edemez.
En büyük tehlikede burada!
Bu konuda herkese büyük bir sorumluluk düşüyor.
5) KİMSENİN BU GÜNDEN YARINA,
 Bir garantisi yokken,
Herkes can derdinde iken,
Herkes aş ve iş derdi yaşarken,
Çoğu iş yeri kapanmışken,
Çoğu insan evlerine kapanmak durumunda kalmışken,
HERKESİN canı burnunda ilen;
6) İKTİDARLA, Muhalefet arasında,
 İKTİDARLA Muhalefet Belediyeleri arasındaki,
Bu tartışmanın, bu sürtüşmenin,
Yeri de değil, zamanı da değil!
BU ZOR GÜNLERDE,
Huzura, güvene, yardımlaşmaya ihtiyacımız var!...
Diyeceğim bu dur!..
7)İKTİDARIN BAĞIŞ KAMPANYASI.

26)2 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.


İktidarın başlattığı kampanya dayatmaya dönüştü.
ZORLA BAĞIŞ OLMAZ.
Kamuda personele, kampanyaya bağış yapması için,
Resmi yazı ile çağrı yapılıyor, bağış yapan,
Dekontunu göndersin deniliyor…
Personel endişeli.
Burada CHP’li Belediyeler bağış yapmanın yasak olduğu,
AKP’li Belediyelere ise serbest olduğu,
Örneklerini görüyoruz..
 Bundan sonrasındaki zamanda,
Devletin bağış kampanyasında toplanan paraların,
Büyük bir kısmının
Merkez Bankası ile Devletin diğer Bankalarından,
Bu arada İş Bankasından geldiğini görüyoruz.
Müteahhitlerden gelen bağışların ise,
Aslında karşılıksız olmadığına,
Vergi borcundan düşüleceğine işaret ediliyor.
Devlet Kurumlarından toplananların ise,
Büyük bir miktar olmadığına dikkat çekiliyor.
Bütün bu zorlamalara karşın,
DEVLETİN KAMPANYASINDA,
Toplanan paranın ilk başta,
1 Milyar 600 Milyon TL gibi olduğuna dikkat çekiyorlar.
Şimdi 2 Milyar TL gibi.
Bu gibi izahatlardan sonra,
Vatandaşlarımızın,
CHP’li Belediyelere daha çok güven duyduğu anlaşılıyor.
22-DARBE SÖYLEMLERİ;
 İKTİDARI DEVAM ETTİRMEYE YÖNELİK GİRİŞİMLERDİR,
DEMOKRASİ HERKES İÇİN, BİR GÜVENCEDİR.
27)4Mayıs 2020 Pazartesi SÖZCÜ.

Her hangi bir anlaşmazlık halinde Türk Hukuk7u değil
ARAÇ  GEÇİŞ GARANTİSİNDE LONDRA HUKUKU GEÇERLİ.
         Türkiye’de siyasi kutuplaşma giderek artıyor
                                MERMİLİ TEHDİT.
Bu gün Milli Savunma Bakanı, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ile
Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nin bütün Birimleri,
AKP İktidarının kontrolünde,
Polis Teşkilatı, Milli İstihbarat Teşkilatı MİT olmak üzere,
Darbe yapma imkân ve potansiyeli olan diğer Kurum ve Kuruluşlar da;
Hep AKP’nin kontrolünde.
Bu itibarla şu anda AKP tarafından, bize darbe yapacaklar iddialarının ortaya atılmış olmasının;
Yukarıda da vurguladığım üzere,
Şu anda böylesi bir şey söz konusu olamaz!
Böylesi bir iddia ile bir mağduriyet yaratıp,
Sonrasında muhtemel bir erken, ya da normal bir zamanda yapılacak seçimde;
Siyasi bir yatırım olarak düşünülebilir.
YUKARIDA gazete manşetinde gördünüz,
AKP işini öyle sağlama almasa;
AKP Teşkilatlarında görevli sakallı ve sarıklı bir genç,
BİR KAVANOZ DOLUSU MERMİ İLE
CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU’nu,
CHP Grup Başkan Vekili Özgür ÖZEL’i,
CHP İstanbul İl Başkanı Canan KAFTANCIOĞLU’nu,
Akıllı olun yoksa sizleri öldürürüm diye tehdit edebilir mi?
EDEMEZ!...
PEKİ böylesi bir ölüm tehdidine karşı,
Gereği yapıldı mı?içeri alındımı?...
BAŞKA BİR ÖRNEK:

28)15 Mayıs 2020 Cuma SÖZCÜ.



Muhalif TV’lere göz açtırmayan Radyo Televizyon Üst Kurulu RTÜK,
Yandaşı koruyor.
MUHALİFSE KES CEZAYI
FOX TV,Halk TV ve Tele 1 TV’ye ceza yağdıran RTÜK,
Ölüm tehdidi savuran kanalı,
Bırakın ceza vermeyi,
Gündemine bile almadı.
YANDAŞA ÖLÜM TEHDİTLERİ DAHİL, her şey serbest!...
Sevda NOYAN, Ülke TV’deki programında,
Bizim Aile 50 kişiyi götürür, listem hazır demişti.
Hiçbir Savcılık harekete geçmezken,
Parti Devletine, daha da otoriterleşmeye doğru bir gidişat var.
Ben Halkımızla inatlaşmanın, gereksiz olduğuna inanıyorum,
Bilek güreşi de tutulmamalı!...
18 YILA YAKIN bir süre içerisinde,
Görülmüş ve anlaşılmıştır ki;
AKP Türkiye’nin sorunlarını çözemiyor,
Çözmekte yetersiz kalıyor.
Meseleye bu açıdan bakarsak, daha yararlı olur!...
 KORONA VİRÜS salgını ile de
Her sınıftan vatandaşımız bu beceriksizliği,
Bizzat yaşayarak gördü…
MUHALİFTELEVİZYON kanalları, Program yapımcıları,
Muhalif Gazeteler ve Muhalif Yazarlar;
Anayasa ve yasalar çerçevesinde görevlerini yapıyorlarsa,
Bu çerçevede eleştiriler de bulunuyorlarsa,
Bu gibi hususlar sorun olmamalı,
Bilakis yapıcı eleştirilerden yararlanılmalıdır….
           
            23-BOP KAPSAMINDA BÖLÜNMÜŞ ORTADOĞU HARİTASI.



  24-PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNMEK;
                 NİÇİN HERKESİN YARARINA?...
 Bilgilerin tazelenmesi için, şu hususlara vurgu yapmak istiyorum.
1)AKP hangi Dünya şartlarında iktidara geldi?
Bu gibi konularıa, detaylı olarak, zamanında değinmiştim.
Şimdi kısaca tekrar özetlemek istiyorum.
Amerika Birleşik Devletleri,
Türkiye’yi, kuzeyimizdeki komşumuz,
Doğu Bloku, VARŞOVA Paktı’nın Lideri Sovyetler Birliği’ne karşı,
NATO’nun bekçisi gibi görüyordu.
Bu yüzden, Amerika,
Sovyetler Birliği’nin 1990 yılında dağılmasına kadar geçen süre içerisinde;
Türkiye Cumhuriyeti’nin,
ATATÜRK ilke ve İnkilaplarından,
Laik ve çağdaş bir yönetim tarzından uzaklaşmasına,
Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nin ,
Vurucu gücünün zayıflamasına müsaade etmemiştir.
Siyasi iktidarların,
Ara sıra Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda,
Kuzey Komşumuzla  tesis  kurma ,
Ve kredi yoluyla yakınlaşmayı da,
Amerika kendi çıkarları na ters düştüğü için;
Askeri Darbeler ve Muhtıralarla da olsa,
Bir şekilde uyarma gereğini duymuştur.
1990 Yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra,
DÜNYA tek kutuplu hale geliyor ve AMEKA,
Strateji değişikliği yapıyor ve öncelikleri de değişiyor.
Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi BOP kapsamında;
Türkiye’de ILIMLI İSLAM, ya da SİYASAL İSLAM  modeli,
Bir Parti kurulması çalışmalarına başlıyorlar,
Ve bu bağlamda kendileri ile çalışacak, ya da kullanabilecekleri,
Birisin birisini aramaya başlıyorlar.
Sayın ERDOĞAN’ın da
Yıllar öncesinden Türkiye’nin başına geçmeyi istediği bilindiğinden,
Bu hayalde gerçekleşme aşamasına geliyor.
Böylece AKP’nin de iktidar süreci başlamış oluyor.
AKJP’nin kurulmasında,
Ve bu günlere gelinmesinde,
Hep Amerika’nın etkisini ve katkısını görüyoruz.
2)Sayın ERDOĞAN’ın Başbakan olacağını,
Daha 1999 yılında,
Gazeteci Yazar- Stratejist  Dr.Erol MÜTERCİMLER’in,
Davet edildiği bir toplantı vesilesi ile öğreniyoruz.,
İNTERNETTE;
Erol Mütercimler-AKP kim tarafından ve nasıl kuruldu? Yazın ve enter’e basın
Ve söylenenleri bir dinleyin..
Bu video ULUSAL Kanalda yayınlanmış
Bu toplantıda Avukat Münci  Münci,
Çetin Yaramancı, Bülent AKARCALI,
Fehmi KORU, Nazlı ILICAK ve daha başkaları da var.
Tuğrul TÜRKEŞ ise daha sonra,
ABD Büyükelçiliğinin arabası ile Konsolos Yardımcısı Bayan SHALD,
İle el ele tutuş muş bir şekilde,
Salona giriyorlar.
3)Sayın ERDOĞAN’ın;
BOP ve BOP Eş Başkanlığı konusunda, söyledikleri ortada,
Demokrasi bir amaç değil bir araçtır…
Amacıma ulaşmak için……,
Gibi sözlerini de biliyorsunuz…
Bunlar hep internette var.
Google’de, ya da joutube’de yazarsanız, bulabilirsiniz.
Siyasal İslam’ın gerçek İslam ile de bir ilişkisi yok.
Bunu da internette sorgulayabilirsiniz.
Özellikle yabancı İslamolog yazarların,
Yazdıkları, söyledikleri çok ilginç!
4)BAŞKANLIK Sisteminin,
Aynı zamanda Amerika’nın da talebi olduğu biliniyor.
Bu konu çoğu Yazarlar ve önemli kişiler tarafından da dile getirilmişti.
EĞER İNTERNETTE,
Bernard Paul   Henze-2006 Türkiye raporu, yazar,
Ve enter’e basarsanız,
Çok sayıda cevaba ulaşırsınız:
ÖZETLE ŞÖYLE:
ABD-CİAE Türkiye Masası Şefi, Bernard Paul Henze;
2006 Yılında Washington’a bir rapor gönderiyor,
Ve burada şöyle diyor:
Bu Devleti Kuranlar;
Kontrol sistemini öyle sağlam yapmışlar ki,
Hükümeti ikna etseniz; Meclis’i ikna edemiyorsunuz,
Meclis’i ikna etseniz; Yargı’yı ikna edemiyorsunuz,
Yargı’yı ikna etseniz; TSK’yı ikna edemiyorsunuz.
EĞER Amerika’nın menfaati;
Türkiye’nin federatif bir yapıya geçmesinde ise,
BÖYLESİ BİR AMAÇ İÇİN;
Türkiye’nin,
Yasama, Yürütme ve yargı gibi tüm konularda,
Tek kişinin söz sahibi olduğu,
BİR BAŞKANLIK SİSTEMİNE geçmesi lazım
Devamında şöyle diyor:
Eğer bu tek kişi Amerika’nın çıkarlarına uymakta bir tereddüt gösterirse;
Bu tek kişiyi tesirsiz hale getirmek,
Amerika için, bir sorun olmaz….
BU gibi konuların,
ŞİMDİ BU GİBİ KONULARIN;
İçeride ve dışarıda yaşadığımız sorunlarla da,
Benzer yanları yok mu?.
ÖNERİ VE SONUÇ:
Sayın ERDOĞAN’ın kabul edeceğini sanmıyorum ama
 O’na yakın olanlarda söylese olur;
EĞER TÜRKİYE;
Yeniden Yasama, Yürütme ve Yargı bağımsızlığına dayalı,
Parlamenter Demokrasiye geçerse,
Cumhurbaşkanı Partisi ile ilişkini keserse,
Tarafsız konuma girerse,
Sorunların çözümü noktasında,
Türkiye’nin yeniden normalleşmeye geçmesi konusunda,
Önemli bir adım atılmış olur.
Amerika ile bu kadar içli dışlı olduysanız;
Başkaca bir çıkış yolu yok!...
Sayın ERDOĞAN’ın yapması gereken en doğru iş şu:
Herkesin Cumhurbaşkanı gibi davransa,
İşleri siyaseten oluruna bıraksa,
Muhtemel bir seçim için de,
Milletimin kararı başımın üstüne dese,
Türkiye’nin elini güçlendirse,
Daha iyi olmaz mı!?...
Böylesi bir durumda;
Eli silahlı, mermili militanlar,
Televizyonlarda, medya paylaşımlarında,
Halkımızı ölümle tehdit etmek, ortalığı karıştırmak cesaretini de;
Kendilerinde bulmazlar, bulamazlar!
            
            25-KOVİD-19 SALGINI VESİLESİ İLE
DAHA ÖNCE YAPILAN BAZI YANLIŞLARIN
SONUCUNU GÖRMEK!...
SÖZCÜ Yazarı Uğur DÜNDAR’ın anlatımıyla:
 TÜRKİYE’DE KORONA VİRÜS AŞISI ÜRETİLEBİLİRDİ.
Bu husus, günümüz Türkiye’sinde,
Ülkeyi Yönetenlerin, Yönetim şekli ile ilgili bir konu.
Herkesin kulağına küpe olacak nitelikte,
Çok önemli hususlar!
Bu da özetle şöyle:
Korona Virüsünü bizlere basit bir grip gibi tanıttılar,
Önlem almakta geciktiler gibi vurgular yaptıktan sonra şöyle devam ediyor:
Yakın bir zamanda,
Hıfzısıhha’nın eski Başkanı Doktor Erol AFŞİN,
Sayın DÜNDAR’a bir mail gönderiyor,
Bu itibarla Sayın DÜNDAR’ın,
Türkiye’de Korona Virüs Aşısını Üretebilirdik, başlığının da;
Sayın Doktor Erol AFŞİN’inin,
Verdiği bilgilerden kaynaklandığı anlaşılıyor.
Sayın Dr. Erol AFŞİN özetle şunları söylüyor:
Hıfzısıhha Enstitüsü,
Halkın sağlığını korumak amacıyla ATATÜRK’ün ilk Sağlık Bakanı,
Dr. Refik SAYDAM tarafından,
1928 Yılında kuruluyor.
Bu Enstitüde,
Verem, Tetanos, Difteri, Kuduz, Kolera, Akrep Serumları üretiliyor,
Dünyada ilk defa üretilen Çiçek aşısı ise,
Çin ve Amerika’ya gönderiliyordu.
Dr Erol AFŞİN, Hıfzısıhha’ya 1997’de Başkan olarak atanmış.
Görevi süresince,
Yurt dışından büyük paralar ödenerek alınan aşıların,
Türkiye’de imal edilebileceğinden hareketle,
Bir Mastır plan ve Proje hazırlıyor ama maalesef yetkililer,
Bu işe yanaşmıyorlar, destek vermiyorlar.
Nihayetinde Hıfzsıhha Enstitüsü,
2 Kasım 2012 tarihinde kapatılıyor.
Böylece buradaki çok önemli konularda çalışan,
Başarılı Bilim Adamları da ayrılmak zorunda kalıyor,
Laboratuarlar ve çok kıymetli alet ve teçhizatlar da çürümeye terk ediliyor.
Burada birde şu hususa vurgu var:
O zaman hazırlanan Mastır Plan çerçevesinde,
Daha başka aşılarında yapılabilmesi için, 200 Milyon Dolar kaynak gerekiyormuş.
Demek ki buna da kimse yanaşmamış!
Sayın Dr. Erol AFŞİN,
Son bir hamle olarak ta;
Korona Virüs aşısının Türkiye’de üretilebileceği konusunda da, girişimlerde bulunmuş, hazırlıklar yapmış ve Yetkililere de öneri de bulunmuş,
Dost bir ülkeden gayrı resmi olarak, bilimsel ve teknolojik bilgileri elde etmiş,
 Ve Yetkililere de öneride bulunmuş ama
 Maalesef kimse buna da yanaşmamış,  destek vermemiş!
Sayın Dr. AFŞİN, şu hususa da vurgu yapıyor:
Eğer bu işe destek verilmiş olsaydı,
Ağustos ayında aşı üretme konusunda 3.faza, ya da 3.aşamaya,
Geçilebileceği konusuna da vurgu yapıyor.
Buradaki konunun;
Şimdi günümüzde yaşadığımız sorunla da,
Ne kadar ilgili olduğunu görüyorsunuz.
Şimdi anladınız mı?
Eskiye nazaran,
 Niçin daha gerilerde olduğumuzu!
ŞİMDİ BURADAN BAŞLAYARAK,
 HIFZISIHHA gibi çok önemli Devlet Kurumlarının,
Özelleştirme kapsamında elden çıkarılmasının,
Ya da kapatılmasının;
Türkiye’yi ne kadar geriye götürdüğünü,
Birkaç örnekle sizlere anlatmak istiyorum.
1)Şeker fabrikalarını elden çıkardık,
Şeker üretiminde,
Sağlığa zararlı etkileri de olan, Bursa’da ki Amerikan – Gargil firmasının,
Mısırdan üretilen nişasta bazlı şekerine muhtaç olduk,
Yetmedi, Rusya’dan şeker ithal etmeye başladık.
Şeker fabrikalarımız varken;
Şeker pancarının suyundan şeker elde ediyorduk,
Küspesinden hayvan yemi olarak kullanıyorduk,
 Şimdi yemde de dışarıya bağımlı hale geldik.
Birde posadan alkol üretiyorduk.
Şimdi Türkiye’de etil alkol üretilmediği için, ya da çok az üretildiği için,
Dışarıdan ithal etmek durumunda kalıyoruz.
İşte Kolonyanın fiyatının, çok pahalı olduğu,
Bu yüzden olmalı ki,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN,
Maske ve kolonya gönderme işinde çok geç kaldı.
2)SEKA’nın kağıt fabrikalarını kapattık,
Kağıt ta da dışa bağımlı hale geldik,
3)Gübre fabrikalarını özelleştirdik, ya da sattık,
Gübre pahalandı, maliyetler arttı,
4)Et kombinalarını kapattık,
Köylümüzü, hayvan üreticisini, tüccarın merhametine bıraktık!
Sonuçta canlı hayvan üretiminde,
Ve et ihtiyacının karşılanmasında da, yetersiz kaldık,
Dışarıya bağımlı hale geldik!
5)Termik Santralleri özelleştirdik,
Elektrik pahalandı…
6)Bir plansızlık, programsızlık ve üreticiye destek olmamak gibi nedenlerle,
Kendi kendimize yetemez olduk,
Ve dışarıya bağımlı hale geldik.
7)Cumhuriyet’in diğer kazanımlarını, Limanlarını,
Büyük emekler ve paralarla kurulan İşletmeleri,
Bir şekilde elden çıkardık,
Neredeyse, haraç- mezat sattık!
8)Lüks, israf ve plansız harcamalarla,
Kasayı boşalttık!...
9)İşleri döndürebilmek,
Gerektiğinde dış borç bulabilmek açısından;
Arta kalan son varlıklarımızı da,
İpotek, ya da güvence olarak gösterebilmek açısından,
VARLIK FONUNDA topladık.
SONUÇ İTİBARIYLA;
Tek kişin kararına dayalı olan,
Ve adına da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen,
Türkiye uçacak, kaçacak diye tanıtılan bu yapı ile
 Daha da geriye gittiğimi gördük ve anladık…..

24-KOVİD-19 VİRÜSÜ NEREDE VE NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Bu hususu şu başlıklar altında açmaya çalışalım:
1)Dünya insanlar için bir yaşam alanı olduğu kadar,
Kurtlar, kuşlar, evcil ,ya da vahşi olsun bütün hayvanlar,böcekler ve gözle görülmeyen,
Mikroplar, bakteriler ve virüsler içinde bir yaşam alanıdır.
Ve Tanrı her şeyi bir denge içinde yaratmıştır.
Eğer Türkiye, ya da başka Devletler;
Kâr amaçlı politikalarla doğayı tahrip ederlerse,
Ormanları yakarlarsa,
Her tarafı betonlaştırırlarsa,
İklim dengelerini bozarlarsa,
Bizim dışımızdaki canlıların yaşam alanlarını tahrip ederlerse,
Ortadan kaldırırlarsa,
Dünyanın doğal dengesi bozulur…
En azından şöyle izah edebiliriz:
Kurtlar ayılar aç kaldıklarında, yerleşim yerlerine ini,yorlar ya!...
Bunun gibi…
Böylesi bir durumda bu7 gibi yabani hayvanlar;
Yerleşim yerlerine indiklerinde,
Bir şeylere temas yüzünden, insanlara virüs bulaştırabilirler.
Eğer siz, sulak alanları yok ederseniz;
Leyleklerin yaşam alanlarını daraltırsanız,
Yılanlar çoğalır…
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Korona virüs önlemleri vesilesi ile
İstanbul’DA HAVA VE DENİZ KİRLİLİĞİNİN GÖZLE GÖRÜLECEK KADAR AZALDIĞINI,
Yunus balıklarının, insanlara sevgi gösterileri içinde,
Boğazda dolaştıklarını,
Haliç’e girdiklerini görüyoruz.
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere,
Doğayı tahrip etmememiz lazım.
Sonuçta böylesi bir tahribat sonucunda,
Doğal olarak virüs salgınları da olabilir…
2)CEVİZKABUĞU Programında konuşmacılardan,
Araştırmacı Gazeteci- Yazar Cengiz ÖZAKINCI,
Şöyle bir iddiada bulundu.
1974 Kıbrıs Harekâtı esnasında ABD Dış İşleri Bakanı olan Henry KİSİNGER,
Daha önceki yıllarda hangi görevde ise;
1968 Yılında ABD Yönetimine şöyle bir rapor sunuyor:
Fakir ve nüfusu fazla olan ülkeleri kast ettiği anlaşılıyor;
Dünyadaki artan nüfus karşısında,
Gün gelecek, kendilerinin kullanabilecekleri doğal kaynakların,
Yer altı zenginliklerinin azalacağına,
Bu nedenle
Bu gibi ülkelerin nüfus artışlarının azaltılması yönünde,
Şimdiden tedbirler alınması konusunda önerilerde bulunuyor.
 CEVİZ KABUĞU, devam ederken,
Haber niteliğinde başka gelişmeler olduğundan,
Cengiz ÖZAKINCI’ya ayıracak zaman kalmadı.
Bu itibarla Henry KİSİNGER’ın raporunun detaylarını,
Öğrenemedik….
Bu itibarla bu konunun, günümüzdeki korona virüs salgını ile
nasıl bir bağlantısı olduğunu tahmin etsek bile
Tam olarak bilemiyoruz…
            3)Bu gün Devletler arasındaki savaşlar,
            Sadece topla, tüfekle, uçakla, füze ile olmuyor.
Biyolojik harp ve mikrop salma yöntemi de bunlardan biri.
Son zamanlarda ÇİN’in her alandaki gelişmesinden,
Amerika Birleşik Devletleri’nin rahatsızlık duyduğunu,
Bunu kendi çıkarları açısından bir tehdit olarak algıladığını,
Bu nedenle değişik şekillerde, önleyici girişimlerde bulunduğunu görüyorduk.
Bu nedenle KORONA VİRÜSÜNÜN,
Amerika tarafından üretilip, ÇİN’e bırakıldığı şüphesini artıran,
Ya da kafaları karıştıran bazı bilgiler ve Bilimsel çalışmalar var….
Buradan başlayarak,
KOVİD-19 Hastalığının ÇİN’de nasıl ortaya çıktığında bir kasıt var mı?
Bu ihtimalleri sizlere aktarmak istiyorum.
4)26 Mart 2020 Perşembe YENİÇAĞ Yazarı Arslan BULUT’un Yazısı:
8-10 YIL ÖNCEDEN VİRÜSÜN ÇİN’DE ÇIKACAĞINI BİLMEK!
Sizce bu başlık çok enteresan değil mi?,,,
Özetleyerek size bu konuyu aktarmak istiyorum.
SÖZCÜ Yazarı Ali GÜLEN,
8 Yıl önce Korona virüs konusunda,
Almanya’da Robert KOC Enstitüsü’nün,
Alman Başbakanı Angela MERKEL ve Alman Parlamentosu’na sunduğu,
Bu günkü yaşadıklarımızı da özetleyen bir raporu özetliyor,
Ve Arslan BULUT’a gönderiyor.
Arslan  BULUT’a bu raporu,
8-10 Yıl önceden bilmek başlığı ile paylaşıyor.
Şimdi bundan sonrasını anlatmak istiyorum.
Robert COCH E nstitüsü’nün raporu şöyle:
Mutasyona uğramış yeni tip Korona Virüs,
Güney doğu Asya’da ki bir hayvan pazarında, ortaya çıkacak,
Tüm Dünyayı sarsacak,
Ülke olarak hazırlıklı olmalıyız.
Bu salgın 3 yıl sürecek, 2 kez mutasyona uğrayacak,
Aşısı ise ancak 3 yılda bulunabilecek,
Almanya’da 1 Mart 2020 tarihinden itibaren,
Kızamık aşısı zorunlu hale geliyor.
Bu husus muhtemelen,
KOVİD-19 hastalığı için,
Vücut direncini artıracağı yönünde bir etkisi olmalı…
Bunu da geçiyoruz.
ŞİMDİ DİĞER BİR BİLGİ:
Başka bir Okur, Arslan BULUT’a,
FRANSA’daki başka bir araştırmanın özetini gönderiyor.
PASTÖR Enstitüsü;
EP 1694 829 adı ile bir patent aldığı biliniyor,
Ve bu patentin, birileri tarafından paylaşılması üzerine,
Pastör Enstitüsü yalanlama yapmak gereğini duyuyor.
B unun günümüzdeki KOVİD-19 ile bir ilgisinin olmadığını söylese de;
Korona Virüs üzerinde çalışmalarının olduğunu,
BİLGİ 3:
Eski DPT Uzmanı,
Milli Merkez Genel Sekreteri Kimya Yüksek Mühendisi Haluk DURAL,
Arslan BULUT’a şu bilgileri aktarıyor:
Bu bilgiler 9 Kasım 2015 tarihinde,
Mature Medicine dergisinde yayınlanan bir yazı…
Burada SARS ve Korona Virüs adlı bir Makalede;
SARS-CoV’un, fare ve yarasadan ters genetik sistemle üretilmiş,
Olduğu bilgisine yer veriliyor.
Şimdi bu Derginin sahibinin kim olduğuna bir bakalım.
Gelecek Bilimci Peter SCHWARZ’ın,
ROCEFELLER Vakfına bağlı olarak kurduğu,
GLOBAL BUSİNESS NETWORK adlı,
Bir Birimin faaliyetleri kapsamında, yapılan bir yayın.
Korona Virüsle ilgili bu gibi bilgiler;
Teknoloji ve Uluslar arası Kalkınma için Senaryolar,
Başlığını taşıyan raporun içinde yer alıyor.
Bu yayın;
Bu Kuruluşun 2010 yılının Mayıs ayında hazırlanan bir Raporun;
9 Kasım 2015’de Dergide yer almasıdır.
Bu raporda da,
Dünyayı saracak virüs salgınından bahisle
Günümüzde yaşanan olaylar, birebir anlatılmakta,
Yine ÇİN vurgusu yapılmaktadır.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE;
Özellikle Batılı Ülkelerde ölümler artıp,
Toplumdaki tepkiler yükseldikçe,
Bu virüs hakkında,
Kimlerin ne kadar vahşi ve melun planlar yaptıkları da,
Ortaya dökülecektir.
Sayın ARSLAN BULUT;
Bu Makalenin sonunda şöyle bir serzenişte bulunuyor:
Peki bu çalışmalar yapılırken;
Türkiye neyle uğraşıyordu?
Türkiye kendi Ordusuna, İstihbarat Servisine, Aydınlarına kumpas kuran,
Bir kadronun elinde sürükleniyordu.
Şimdi de öyle…
5)YENİÇAĞ Yazarlarından Mehmet FARAÇ da,bir yazısında,
Benzer konulara değiniyor.
Ve bu gün yaşadığımız Korona virüs salgınının,
Aynısına benzer bir filmin;
2019’un Mart ayında Güney Kore’de sinemalarda,
Gösterildiği bilgilerine yer veriyor…
 Bu filmde korona virüs salgının;
 ÇİN’in  Vuhan kentinde bir canlı hayvan pazarında ortaya çıkacağı bilgileri de yer alıyor,
Bu da doğru!.
Diğer detaylarda aynı…
Bu gibi benzerliklere ne diyeceksiniz?
Nasıl karşılayacaksınız?
6)Bu salgının gölde yaşayan bir yılandan kaynaklandığı söylense de,
Bunun doğru olmadığı anlaşılıyor,
Gölde roket parçalarının bulunduğu bilgisine de yer veriliyor.
4 çeşit korona virüs 0olduğu söyleniyor.
MERS ve SARS bunlardan ikisi
.MERS virüsünün develerde, bulunduğu söyleniyor ama
KORONA VİRÜSLERİNİN asıl kaynağının yarasalar olduğuna dikkat çekiliyor.
 FAKAT bu virüslerin;
Yarasalardan  insanlara doğrudan geçmediğine işaret ediyorlar.
Ve deniliyor ki bir yarasa,
Vuhan’da gölde yaşayan ve yukarıda değindiğim bir tür yılanı ısırmış olabilir,
Yılandan, ya da yarasanın ısırdığı başka bir hayvandan geçebilir diyorlar.
Bilindiği üzere Çinliler,
Yılan, kedi, köpek ve başka hayvanları da yiyorlar.
Böylesi bir durumda mümkün…
AMA farelerden alına Sars virüsü ile
 Yarasalardan alınan korona virüsün,
Ters genetik yöntemle birleştirildikleri hususu,
Daha ağır basıyor.
ZİRA BÖYLESİ bir virüsün bulaşıcılığı aşırı derece de artıyor,
Ve insandan-insana geçiyor.
6)SONUÇ İTİBARIYLA
KOVİD-19 virüsünün, ister laboratuarlarda üretilip,
ÇİNLİLERE bulaştırıldığı doğru olsa bile
BUGÜN Amerika ve Teknolojide ileri olan diğer büyük Devletlerin;
Salgını önleme noktasında yetersiz, ya da çaresiz kaldıklarını görüyoruz…
7)Bu arada ÇİN ile Amerika arasında;
Bu sorunu sen çıkardın gibi karşılıklı suçlamaların olduğunu da söylememiz lazım.
8)YENİÇAĞ Yazarı Aslan BULUT,
Başka bir yazısında şöyle diyor:
VİRÜS KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
Bu başlığın altında şu bilgilere yer veriyor:
Attığım bu başlık, bana ait değil;
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’e ait,
Ve Dünyanın  en zenginlerinden biri.
Biliyorsunuz, Bill Gates Amerikalı,
Bu sözü 5 Yıl öncesinde, yani 2015’te söylemiş,
Ve demiş ki;
Bundan sonrasında 10 yıl içerisindeki savaşlarda,
Üretilmiş virüslerden istifade edilecek gibi anlamında,
Bir şeyler söylemiş…
Ve devamında diyor ki;
Bu günkü teknolojilerle bu salgını önleyemeyiz.
BİLL GATE’in bu gibi konularda hep,
İşin içinde olduğunu görüyoruz…
9)8 Mayıs2020 Salı YENİÇAĞ-Arslan BULUT’’un yazısı.
 Öldürülen Dr.Bing LİU;
Korona virüsün Sebebini mi Bulmuştu?
ABD Pitsburg Üniversitesi,
Bilgisayar destekli Sistem Biyolojisi Bölümü’nde ,
Asistan olarak çalıyordu.
Korona virüsle ilgili ekipte yer alıyordu.
37 Yaşındaki Doç.Dr Bing LİU, evinde öldürüldü.
LİU’yu öldüren katilde, evin dışında, ölü bulundu.
Bu ölüm,
LİU’nunun arkadaşlarına,
Çok önemli bulgulara ulaştığını,
Söyledikten sonraya raslaması, çok manidar.
Demekki Dr. LİU,
irilerin planını bozmuş!
İş ortaya çıkmasın diye, katili de öldürmüşler!,
Öyle anlaşılıyor.
26-19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN.

27)20 Mayıs 2020 Çarşamba SÖZCÜ.


19 Mayıs 1919 tarihi,
Osmanlı Padişahı’nın, Saray Yönetiminin ve Meclisi Mebusan’ın,
İng,lizlerin kontrolünde olduğu,
Başta İstanbul ve Öz Yurdumuz Anadolu Topraklarının ,
İTİLAF DEVLETLERİ’NİN işgali altında olduğu bir dönemde;
Başarılı bir Osmanlı Subayı olan Mustafa Kemal’nin,
16 Mayıs 1919 Tarihinde İstanbul’dan, Bandırma Vauru ile hareketle,
3 Gün süren bir yolculuktan sonra,
Samsun’a ayak bastığı tarihtir.
19 Mayıs 1919 tarihi,
Bitmiş tükenmiş olan Osmanlı’nın küllerinden,
Yeni bir Türk Devletinin,Türkiye Cumhuriyeti’nin ;
Kurulması aşamasında, bir başlangıç adımıdır,
 Kendi öz topraklarımızı,
Düşman işgalinden kurtarmak için,
Başlatılan mücadelenin, hayata geçiş tarihidir.
PADİŞAH VAHDETTİN Mustafa Kemal Paşayı,
Samsun’a Kurtuluş savaşını başlatsın, Türkiye’de,
Hazırlıklar yapsın, bu işleri organize etsin diye,
Göndermemişti.
Samsun ve havalesindeki RUMLAR,
Buradaki Türk çetecileri kendilerini  taciz ettikleri,
Köylerini bastıklarını, can güvenliklerinin olmadığından  hareketle,
İngilizlerin, Padişah Vahdettin’e sürekli baskı yapıyorlardı.
Padişah Vahdettin Mustafa Kemal Paşa’nın başarılı, yetenekli bir ,
Komutan olduğunu biliyordu ama
Onun kurtuluş hareketini başlatmak gibi ,
Bir niyetin olduğundan haberi yoktu.
Samsun’görevli olarak gönderilmesinin nedeni ise;
Yukarıda izah ettiğim üzere;
Samsun ve havalesinde çetecilerin silahlarının toplanması,
Elebaşlarının da yakalanması,
Ve Rumların huzur ve güveninin tesis edilmesiydi.
Mustafa Kemal Paşa Samsunda direnişçileri susturmak yerine,
Anadolu’yu işgalci devletlerden kurtarmak için,
Planlar yapıyor.
Bu durum Padişah tarafından anlaşılınca,
Görevinden azlediliyor,
Ve yakalandığında idam edilmesi için ferman çıkartıyor.
Mustafa Kemal Paşa bütün görevlerinden ve Askerlik mesleğinden de istifa ettiğini,
Padişaha bildiriyor.
Bundan sonrasında mücadeleyi bir sivil olarak yürütüyor,
Amasya , Erzurum, Sivas ve nihayet Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisin,
İllerden gelen temsilcilerle toplanması sonucunda,
Kurtuluş savaşı yapılıyor,
Ve neticede Türkiye Cumhuriyeti’de böylece kurulmuş oluyor.
UMARIMKİ BU TARİH;
Yaşadığımız zorluklardan kurtulup,
Yeniden Türkiye’ye huzur ve güvenin geldiği tarih olur.
 Ümit ediyorum ve diliyorum ki;
Türkiye Cumhuriyeti Akıl ve Bilimin ışığı altında;
Teknolojini kendi üreten, her konuda gelişmiş,
Süper bir Devlet olur ve layık olduğu yere gelir.
Bu konuda herkese görev düşüyor.
Cumhuriyetle nice Mutlu yıllara,
Nice mutlu Bayramlara
Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan Samsuna doru
İngilizlerin kontrolünde,
Saygılarımla 21Mayıs 2020 Perşembe.
                                                               

                                                                          Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
                                                                             Enerji Uzmanı-Gazeteci Yazar.
wwwahmetyalvac1946blogspot.com.tr
a_yalvac@hotmail.com
GAZETE MANŞETLERİ:
1)28 Nisan 2020 Salı YENİÇAĞ.
2)2 Mayıs 2020 YENİÇAĞ.
3)11 Mart 2020 SÖZCÜ
4)20 Şubat 2020 Perşembe BNİRGÜN.
5)28 Şubat 2020 Cuma CUMHURİYET.
6)16 Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ
7)25 Mart 2020 Çarşamba KORKUSUZ.
8)15 Nisan 2020 Çarşamba KORKUSUZ.
9)12 Nisan 2020 SÖZCÜ
10)10 Nisan 2020 Pazartesi CUMHURİYET.
11)3 Nisan 2020 Pazartesi CUMHURİYET.
12)19 Mart 2020 Perşembe SÖZCÜ.
13)20 Mart 2020 Cuma KORKUSUZ.
14)6 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.
15)6 Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ.
16)27 Mart 2020 Cuma CUMHURİYET.
17)27 Nisan 2020 Pazartesi KORKUSUZ.
18)10 Nisan 2020 Cuma SÖZCÜ.
19)5 Nisan 2020 Çarşamba SÖZCÜ.
20)22 Nisan 2020 Çarşamba BİRGÜN.
21)20 Nisan 2020 CUMHURİYET.
22)2 Nisan 2020 Perşembe KORKUSUZ.
23)30 Nisan 2020 Perşembe YENİÇAĞ.
24)15 Nisan 2020 Çarşamba YENİÇAĞ.
25)7 Nisan 2020 Salı KORKUSUZ.
26)2 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.
27)20 Mayıs 2020 Çarşamba SÖZCÜ