Sevgili Okurlar,
Türkiye korona virüsle
uğraşırken,
Yunanistan’ın tahrikine ne
diyeceğiz?
1)28 Nisan 2020 Salı YENİÇAĞ.
TÜRK KARASULARI’INDA,
YUNAN AĞIR
SİLAH ATIŞI.
Yunanistan Ege’de işgâl ettiği
18’,in 16’sını silahlandıran ATİNA,
Aydın Bulamaç ve Muğla Keçi
Adası’nda,
Gerçek mermilerle atış yapıyor..
2)5Mayıs 2020 Salı YENİÇAĞ.
TÜRK ADALARINDA YUNAN TAHRİKİ.
Savunma Bakanı PANAGİOTOPULOS,
Kuyun, Eşek ve Bulamaç
adalarındaki askerlerini ziyaret ederken,
Türkiye’ye sataştı.
Konunun özü ve özeti şudur:
Biz EGE’DEKİ hak ve
menfaatlerimizi,
ve bize ait olan Adalarımızı da
koruyamadığımız için,
YUNANİSTRAN;
Adalarımızı işgal edip,
silahlandırdıktan sonra,
Kendine güven ve cesaret gelmiş
olmalı ki,
Bize ait olan Adarın üzerinde
devriye görevi yapan jetlerimizle,
Yunan uçakları it dalaşına
giriyor,
Önleme yapmak istiyor.
Yani sizlerin de anlayacağınız
üzere bizim Adalarımız onların olmuş oluyor,
Bu durumda bizim jetlerimiz;
Yunan hava sahasını ihlâl etmiş
oluyor.
BU DURUMDA Türkiye’yi idare
edenlerin;
Şu soruya cevap vermesi lâzım:
Bize ait olan bu 18 Ada ile
beraber,
Sayısı 52 olduğu belirtilen bu
toprakları,
YUNANİSTAN’a mı verdik?
Bu husus, şimdi olduğu kadar,
gelecek kuşaklar içinde,
Türkiye açısından bir beka
sorunudur…
ŞİMDİ KORONA VİRÜS KONUSUNA
GİRİYORUM.
Korona virüs, ya da KOVİD-19
adıyla tanımlanan bu virüs,
Zengin-fakir, ünlü-ünsüz, Din-Mezhep,
etnik köken,
Hiç kimseyi ayırt etmeden,
İnsandan-insana çok kolay
bulaşabilen,
Ölümcül bir hastalık, büyük bir
salgın!
Bu virüs, yeni ortaya çıkan bir tür..
Artık KOVİD-19’un özelliklerini,
Nasıl önleneceğini biliyoruz ama
Bunun bir ilacı, bir aşısı, henüz
bulunmuş değil!
Bu konuda özellikle gelişmiş
ülkelerde ve Türkiye’de
Çok sayıda bilimsel çalışmaların
olduğunu biliyoruz.
Ama bu konuda kimse bir tarih
veremiyor,
En erken Ağustos, ya da Eylül
ayında bir şeyler yapılabileceği söyleniyor.
Bu nedenle bir ilaç ve bir aşı
bulununcaya kadar,
Salgının yayılmaması,
Salgının durdurulması,
Vakanın bitme noktasına
getirilmesinde,
Önlemler almamız gerekiyor..
KORONA VİRÜSÜ atlatmış olanların
kanından alınan plazmanın,
Bu hastalığa yakalanmamış
olanlara verilmesi ile
Bu gibilerin bağışıklık
kazanacağını söylüyorlar ama
Buda, daha düşünce aşamasında.
KOVİD-19’un öldürücü etkisi;
Akciğeri doğrudan etkileyerek,
Ölümlerin solunum yetmezliğinden
geldiğini biliyoruz.
Hem yüksek ateş, hem de solunum
yetmezliği,
Cihaz ile oksijen takviyesi
yapılsa bile
Etkili olmuyor ve hastayı
kaybediyoruz.
Bu noktadan hareketle,
Böylesi vakalarda akciğeri tedavi
edebilen, bazı ilaçları,
Hastaya vermek suretiyle
İyi neticeler alındığı,
Hastanın iyileştiği örnekleri
görüyoruz.
Ama KOVİD-19 hastalığını doğrudan
iyileştiren bir ilaç,
Henüz bulunmuş değil!
KOVİD-19 VAKASI İLK DEFA,
29 Aralık 2019’da ÇİN’in Vuhan
kentinde görülüyor,
Buna bağlı olarak, ilk ölümde
orada oluyor.
Sonrasında daha çok, uçak seyahatleri
ile
Dünyanın her tarafına taşınıyor,
Bu virüse yakalananların ve ölenlerin
sayısı da,
Büyük rakamlara ulaşıyor.
ÇİN MÜCADELEYE erken başlıyor,
Disiplinli ve etkin yöntemlerle,
Salgını çabuk önlüyor.
Diğer Devletlerde,
Salgının kendilerine geleceğini
hesap ederek,
Önlem almaya çalışıyorlar.
Bu salgın atlatıldıktan sonra,
Dünyadaki bütün dengelerin
değişeceğini,
Hiçbir şeyin eskisi gibi
olamayacağını,
Başarısız olan Liderlerin
değişeceğini,
Türkiye’nin de bu gelişmelerden
nasibini alacağını söyleyebiliriz
BU SALGIN,
Ülkelerin ve liderlerinin,
beklenmedik bir zaman da
Ne kadar hazırlıklı olup
olmadıklarını,
İmkân ve kabiliyetlerini ortaya
koyması,
Yapılan yanlışlıkların da
sonucunu görmek açısından,
Bir sınav niteliğindedir.
TÜRKİYE BU SALGINA hazırlıksız
yakalandı.
29 Aralık 2019 tarihinde ÇİN’de
ilk korona virüs vakası görüldüğünde,
Zaten Türkiye’nin;
İÇERİDE tarımda, hayvancılıkta,
sanayide, eğitimde, işsizlik konusunda olmak üzere, her konuda büyük sorunları
vardı,
Ekonomik olarak ta çok zordaydık,
Kendi vatandaşlarımızın
sorunlarını çözemezken,
Birde Suriyeli ve diğer sığınmacılara
bakıyorduk,
Suriyelilere 40 Milyar Dolar
harcandığı söyleniyordu,
Bu konu gündeme getirilince;
Gerekirse 40 Milyar Dolar daha
sarf ederiz gibi şeyler söylendi.
Ayrıca bu gibi sığınmacıların
parasal yükünün dışında,
Kültürel uyuşmazlık,
Ve Türkiye’nin demografik
yapısını bozacağı gibi konularda da,
Büyük endişeler vardı.
Güney illerimizin çoğunda,
Bu sığınmacılardan dolayı nüfus
yapısının değiştiği,
Yakın bir gelecekte etnik
ayrışmaya dayalı olarak,
PKK benzeri, başka örgütlerin
türeyebileceğini de,
Unutmamak lazım.
BURADA şu hususa vurgu yapmamız
lazım:
Suriyeliler ve diğer
sığınmacılar,
Kendiliğinden, Türkiye’ye akın
etmediler.
BOP kapsamında,
Komşularımızda çıkartılan
kargaşa, ya da iç savaş neticesinde,
Bu insanların çoğu,
Türkiye’ye doğru yönlendirildi,
Bu insanların içinde, masum
olanlar olduğu gibi,
Her türlü ajanların ve terörist
gurupların bulunduğu da,
Söylenebilir.
İKTİDAR bu insanların,
Sınırımızdan içeri girmelerine
göz yumdu.
Kapsamlı bir kimlik araştırması
yapmadı.
Şimdi geçmişte yapılan bu
yanlışlar da unutuldu.
Bunların bir kısmına vatandaşlık
hakkı verildi,
Daha da verileceği anlaşılıyor.
Bunu da geçiyoruz.
DIŞARIDA İSE başta Suriye ve
diğer Komşularımız olmak üzere,
Amerika, Rusya ve başka Devletler
ile de sorunlar yaşıyorduk.
DAHA ÖNCELERİ böylesi
sorunlarımız yoktu….
Şimdi bu zorlukları da geçiyoruz.
ARAYA GİREN korona virüs
nedeniyle
Komşularımız ile bir sorun, bir
sürtüşme yaşanmıyor gibi görünse bile
Bunun bir örneğini, yakın bir
zaman da, İDLİB harekâtı ile gördük.
Buna ayrıca değineceğiz.
KOVİD-19 İLK DEFA,
29 Aralık 2019’da ÇİN’de
görüldükten sonra,
Bütün Devletler aradan çok
geçmeden,
Bu salgının kendilerine de
geleceğini düşünüp,
Hemen önlem almaya koyuldular.
KOVİD-19 İLK DEFA,
29 Aralık 2020’de, ÇİN’de
görüldüğünde,
HASTALIK zatürree belirtisi gösterse de;
Bunun farklı bir şey olduğu
anlaşılıyor,
ÇİN bu durumu ve bu virüs hakkında
elde ettiği bilgileri de
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ WHU’ya bildiriyor..
WHU bir durum değerlendirmesi yapıyor,
Bir süre sonra,
TÜRKİYE’DE DAHİL, ÜYE ÜLKELERE;
Yukarıda sıraladığım,
Bu virüsün, nasıl bulaşacağı,
nasıl önlem alınacağı gibi,
Teknik konularda kapsamlı bilgi
verirken;
Bu virüsün,
Yaratacağı, ekonomik ve sosyal
çöküntülere de neden olacağından,
Kapsamlı önlemler almalarına,
Hazırlıklı olmaları gerektiğine,
Vurgu yapıyor.
Televizyonlardaki konuşmacılar,
Bu uyarı ve önlem mektubunun,
300 sayfadan oluştuğuna dikkat çekiyorlar.
PEKİ TÜRKİYE,
Bu uyarıları dikkate aldı mı?...
Gereğini yaptı mı?...
Biz burada bu sorunun cevabını,
Ve diğer konuları;
Şu başlıklar altında incelemeye
alabiliriz:
1-KOVİD-19 KONUSUNDA;
ÜLKELER HAZIRLIKLARINI YAPMAYA,
NOKSANLARINI TAMAMLAMAYA
ÇALIŞIRKEN,
TÜRKİYE;
İŞİ YAVAŞTAN ALDI,
MÜCADELEYE DE, GEÇ BAŞLADI.
Burada,
Şu hususlara vurgu yapmamız
gerekiyor
1)Türkiye’de ilk korona virüs
vakası,
10 Mart 2020 tarihinde görüldü,
Ve bundan sonrasında, bir şeyler
yapılmaya başlandı.
29 Aralık 2019 tarihi ile 10 Mart
2020 tarihi arasında,
4 Ay gibi uzunca bir süre var.
Bu itibarla Türkiye’de ilk korona
virüs vakasının,
Çoğu ülkelere nazaran daha geç
görülmesi,
Hazırlıkların tamamlanması
açısından,
Büyük bir avantajdı.
Birde hangi Ülkenin doğru işler
yaptığını, ne gibi etkin önlemler aldığını,
Hangi ülkenin yanlış yaptığını,
geç kaldığını da,
Görmesi açısından,
Büyük bir fırsattı.
Ama bunu değerlendirmedi,
2)İYİ PARTİ,
30 Ocak 2020 tarihinde, TBMM’de
Meclis Başkanlığı’na ,
Bir Araştırma Önergesi verdi.
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili,
Kocaeli Milletvekili Lütfü TÜRKKAN,
Yaptığı konuşmada şöyle dedi:
Alınan bütün önlemlere rağmen,
Virüs şu ana kadar ÇİN’in dışında,
14 Ülkeye daha sıçramıştır.
Küreselleşme ile birlikte,
Ulaşım teknolojilerinin ve
yoğunluğunun,
Son derece arttığı bir dönemde;
Hiçbir Ülke insandan insana, hava
yoluyla bulaşabilen,
Bir virüsten uzak kalamaz dedi
CHP Grup Başkan Vekili,
Önergeye destek vereceklerini
söyledi.
HDP Grup Başkan Vekili,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergeroğlu,
Bu konuda önlem alınmadığını
söyledi,
Destek vereceklerini belirti,
AKP ADINA Karaman Milletvekili
Recep ŞEKER ise;
Şöyle bir cevap veriyor:
Gerekli önlemlerin alındığını,
Ve araştırmaya gerek olmadığını
söylüyor,.
ÖNERGE AKP ve MHP’nin oyları ile
reddediliyor!
3)Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip ERDOĞAN,
3 Şubat 2020 tarihide,
Ukrayna’dan Türkiye’ye dönerken;
Uçakta Gazetecilerin,
Sorularını da cevaplandırıyor.
Korona virüsle ilgili mücadelede,
Ne gibi önlemler alındı?
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?,
Anlamına gelen sorular üzerine ise;
Sayın ERDOĞAN,
Şu açıklamalarda bulunuyor:
Korkulacak bir durum yok,
Güçlü bir Devletiz,
Bakın ÇİN’den şu kadar
vatandaşımızı, özel bir uçakla Türkiye’ye getirdik!
Eskiden böyle uçaklar mı vardı
dedi.
Sayın ERDOĞAN,
Bir Gazetecinin kişisel anlam da,
Siz ne gibi önlem alıyorsunuz
gibi sorusu karşısında ise;
Tut pekmezinin faydalarına
değiniyor,
Ve kendisinin,
Her sabah bir kaşık tut pekmezi
içtiğini söylüyor..
Tut pekmezinin faydasını da
biliyoruz ama
Korona virüse çare niteliğinde
değil!
Bu tarihlerde Türkiye,
Suriye’de İDLİB gerginliği ile
uğraşıyordu.
Bu itibarla adı geçen uçak
yolculuğu ve dönüşünün,
İDLİB bağlamında olduğunu
söyleyebiliriz.
Daha önceleri edinilen bilgilere
göre;
Türkiye’nin Ukrayna’dan tank
motoru almak istediğine,
Vurgu yapılıyordu. Muhtemelen
başka askeri malzemelerde olabilir…
Bu son uçak yolculuğunun bu gibi
konularla da,
İlişkisi olabilir..
BURADA TSK’NIN TANK PALET
FABRİKASI konusunda da,
Bir şeyler söylememiz lazım.
20-25 Milyar Dolar gibi değeri
olan büyük bir tesisin;
50 Milyon Dolar gibi, çok cüzi bir bedelle,
KATAR’a verilmesi;
Anlaşılabilir, kabul edilebilir
bir durum değil!
Bu yanlışın adı;
İster satış olsun, ister bir
süreliğine olsun!
Anlaşılacak, mazur görülecek bir
şey değil!
BU FABRİKA DA,
Uçak çamları ile optik aletlerde
dahil;
Çok şeylerin yapılabileceğine
dikkat çekiliyordu.
Bu itibarla örneğin tank motoru
imal etmek için,
50 Milyon Dolarlık bir yatırım
gerekiyorsa,
Bu para kolayca bulunabilirdi.
CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU;
Ben bu parayı temin edebilirim
dedi.
Daha ne söylenebilir ki?
3)Dünya Sağlık Örgütü WHU’nun Türkiye
Sorumlusu,
Dr. Pavel URSU,
21 Şubat 2020’de,
Türkiye’ye uyarı ve
bilgilendirmeye yönelik olarak,
Bir yazı gönderiyor,
Alınacak önlemleri de açıklıyor.
4)Nihayet korona virüs,
İRAN’a da geliyor ve salgın, orada
da başlıyor.
28 Şubat 2020 tarihli Gazetelerde ise,
Bu duruma karşı,
Türkiye’nin ne gibi önlemler aldığına
değiniliyor.
Türkiye,
İRAN sınırını kapatıyor ve hava
alanlarında önlem almaya başlıyor.
5)Korona virüs, Avrupa’ya da
sıçrıyor,
İtalya, İspanya, Fransa, İngiltere,
Almanya ve Diğerleri mücadeleye başlıyorlar.
AMERİKA’da ise
İlk korona virüs vakası,15 Şubat’ta
görülüyor.
ABD Başkanı TRUMP,
İş yerlerinde çalışmayı
durdurmuyor,
Karantina tedbirlerini
uygulamıyor.
Bu gibi konularda
ABD Başkanı TRUM ile
Başta
Newyork Valisi ve bazı Eyalet valileri arasında,
Fikir uyuşmazlığı başlıyor,
TRUMP ile ters düşüyorlar
Ayrıca bu gibi Valiler,
TRUMP’ın;
Başta
tıbbi malzeme ihtiyaçlarının karşılanması noktasında,
Kendilerine yeterince yardım
etmediğinden,
Şikâyet ediyorlar….
BURADA AMERİKA SAĞLIK SİSTEMİNİN
öyle sağlam olmadığını,
Çöktüğünü de söyleyebiliriz.
Amerika’da sağlık sigortasının kişinin
isteğine bağlı olması,
Sigorta primini de,
Herkesin kendisi yatırması
gerektiği gibi nedenlerle
Bu gün Amerika’da çok sayıda
insanın sağlık hizmetlerinden yoksun olduğu,
30 Milyon gibi çok sayıda insanın
evsiz, barksız olduğuna,
Dışarıda yaşadığına da vurgu
yapılıyor.
Ayrıca Sağlık hizmetlerinin de
pahalı olması gibi nedenlerden dolayı,
Amerika’da büyük sorunlar
yaşandığını görüyoruz.
Bu açıklamaların ışığı altında,
Amerika’daki Hastanelerin de;
En azından büyük bir kısmının
özel kesime ait olduğu anlaşılıyor.
6)Yakın bir zamanda,
Türkiye Dünyanın birçok yerinde
olup ta,
Türkiye’ye gelmek isteyen
vatandaşlarımızı,
Yurdumuza getirdiğini ve 14
günlük karantinaya aldığını biliyoruz da;
22 Nisan2020 tarihinde, HALK TV,
Fatih ERTÜRK-Türkiye Nereye Programında,
Konuşmacılardan CHP-Hatay Milletvekili Serhan
TOPAL,
Suudi Arabistan’da, İRAN’da ve
daha bazı Arap ülkelerinde,
Çok sayıda vatandaşımızın
bulunduğuna dikkat çekip,
İRAN sınırı da kapalı olduğundan,
Sınırda 1000 TIR şoförünün beklediğini
söyledi.
TIR şoförlerinin internet üzerinden,
perişanlıklarını,
Yetkililerden taleplerini
izletti.
Uzun zamandır burada mahsur
kaldıklarını belitti.
İRAN sınırının 28 Şubat 2020’de
kapatıldığını,
Tekrar hatırlatalım.
Yurt dışında kalan bu son
vatandaşlarımızın da,
Türkiye’ye getirilmelerini talep
ediyoruz.
2- BÜTÜN DÜNYA KORONA VİRÜS İLE
MÜCADELEYE HAZIRLANIRKEN;
TÜRKİYE NEYLE UĞRAŞIYORDU?
Bu salgın, nihayetinde İran’da da
başlamış,
Bu nedenle 28 Şubat 2020
tarihinde,
İRAN SINIRIMIZI kapatmış, hava
alanlarında da,
Önlem almaya başlamıştık.
Şimdi tekrar İDLİB konusuna
giriyoruz.
4)20 Şubat 2020 Perşembe BİRGÜN,
AKP İktidarı bu kez TRUMP’a
güvenip İDLİB’e girmeyi hedefliyor,
ABD
YOL VERİNCE.
ERDOĞAN, İDLİB harekâtı an meselesidir,
dedi, Trump’ın desteğine göz kırparak,
Her türlü
dayanışmanın yapılabileceğini, söyledi,
Rusya ise harekâtı şöyle
tanımladı: en kötü senaryodur dedi.
5)28 Şubat 2020 Cuma CUMHURİYET.
İDLİB’TE RUS DEKLİ SURİYE
ORDUSUNUN SALDIRILARINDA 25 ŞEHİD VE ÇOK SAYIDA YARARALI VAR CANIMIZ YANIYOR.
Bu tarihten sonrada, şehit
haberleri almaya devam ediyoruz.
Güney sınırımızın teröristlerden
temizlenmesi için,
Mücadele etmeyi anladıkta;
KOVİD-19 SALGININ bize de
yaklaştığı bir zamanda,
Böylesi bir harekâtla,,
Suriye’de Beşar ESAD’ı devirmeyi, ya da ona zarar vermeyi düşünüyorduk!
Libya’da da askerlerimiz vardı.
Buralardaki askerlerimizin ne
durumda olduklarını,
Ne yaptıklarını da bilmiyoruz.
Bu son Suriye savaşında,
Bir Dış yönlendirmenin, ya da
içeride siyaseten sıkışmış olmanın;
Bir etken olduğu gibi konularda
da,
Emareler vardı.
Böylesi bir durumun;
Yukarıda gazete manşetlerine de
yansıdığını görüyoruz.
AMA Korona virüs kargaşasında,
Bütün bu gibi konular, geride
kaldı,
Unutuldu!
ASLINDA Muhalefet Partileri, Sivil
Toplum Örgütleri ve Halkımız;
İktidarın başta Suriye olmak
üzere,
Diğer Komşularımız ile de
yürütülen gerginlik politikasını,
Türkiye’nin çıkarları açısından,
Doğru bulmuyorlardı zaten!
Suriyelilere 40 Milyar Dolar
harcandı, daha fazlasını da harcarız gibi sözler sarf edildi!
Tartışmalı başka harcamaların da
sonucunda;
Böylesi zor bir dönemde,
Öyle anlaşılıyor ki,
Kendi insanımız için,
kullanabileceğimiz yeterli bir parada kalmadı.
Asıl sorunda burada başlıyor.
Bu nedenle Kuvvetler Ayrılığına
dayalı Parlamenter Demokrasinin,
Türkiye açısından ne kadar önemli
olduğunu,
Tekrar görüyoruz ve anlıyoruz.
3-KORONA
VİRÜS, YADA KOVİD-19 NEDİR, NASIL BULAŞIR.?
KORONAVİRÜSÜN dışının,
Her yere yapışan bir proteinle
kaplı olduğunu biliyoruz,
Eğer kuru bir yerde, 2 saat
içerisinde solunum yolu ile ağza girmezse,
Kendiliğinden öldüğüne, bir sorun
olmadığına dikkat çekiliyor.
Korona virüs,
İnsana bulaştıktan sonra,
3-4 gün içinde,
Etkilerini göstermeye başlıyor
ama
Virüsün akciğerde,
12-14 Günlük bir kuluçka
döneminden sonra,
Çoğalmaya başladığında.
Asıl sorun ve tahribatta bu
şekilde başlıyor.
Korona virüse dayalı ölümler;
Solunum yetmezliği çerçevesinde
oluyor.
60 ve daha yukarı yaşlarda ölüm
vakalarının fazla olmasının nedeni ise;
Bu gibi insanlarda yaşa ve
kullanılan ilaçlara bağlı olarak;
Bağışıklık sisteminin gençlere
göre zayıf olmasından kaynaklandığına da,
Vurgu yapılıyor.
Bu noktada bazı gençlerde,
KOVİD-19’ün belirtisi olan öksürme, yüksek ateş ve nefes darlığı gibi sorunlar
yaşanmasa da;
Taşıyıcı olmaları dolayısıyla
tehlike oluşturdukları söyleniyor.
Bu noktada günlük test
sayılarının artması,
Gençler örneğinde vurguladığımız
üzere,
Bazı kişiler, korona virüs
belirtisi göstermeseler de,
Taşıyıcı konumdaki bu insanların;
Zamanında tespit edilip,
toplumdan izole edilmesi ve tedaviye alınmaları gerekir.
KİŞİDEN KİŞİYE BULAŞMANIN;
Hasta kişinin öksürmesi,
hapşırması sonucunda,
Öksürme ve hapşırmanın şiddetine
bağlı olarak,
Ağızdan fırlayan damlacıkların,
Karşıdakine ulaşması sonucunda
bulaştığı söylenmektedir.
Duruma göre bu damlacıkların,
8 Metreye kadar ulaştığı,
Deneyler sonucunda anlaşılmıştır
ama
Sosyal mesafe olarak
tanımladığımız, 2 insan arasındaki mesafenin,
Normalde 1,5-2 metrenin yeterli
olduğu söyleniyor.
Hasta olanların,
Mutlaka maske takmaları gerekiyor
ama
Tedbir olarak,
İnsanların dışarı çıktıklarında,
Mutlaka maske takmaları,
Kendilerini korumaya almaları
gerekiyor.
DOLAYISIYLA
Maske takmak çok önemli bir
tedbirdir.
Ellerimizi,
Ağzımıza, burnumuza, gözlerimize
sürmememiz gerekiyor.
Birde dışarı çıktığımızda,
Ellerimize hemşirelerin
kullandığı eldivenlerden takarsak,
Alış verişlerde yararlı olur,
Eve geldiğimizde eldivenleri
çıkartıp atacağız,
Sonrasında elimizi,
Bol sabunlu su ile yıkamamız
gerekiyor.
Pratik olması açısından,
dezenfektan olarak,
Elimizi biraz kolonya ile
ovabiliriz.
Kolonya 80 derece olmalıdır,
60 Derece ve daha aşağıdaki
kolonyaların,
Etkili olamayacaklarına dikkat
çekiliyor.
4-KOVİD-19’UN ASIL TEHLİKESİ;
BULAŞMA VE YAYILMA HIZININ YÜKSEK
OLMASINDANDIR.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin
koca,
Verdiği gerçek bir örnekle
Bir kişinin;
16 Kişiyi enfekte ettiğini
söyledi,
Bunu kabaca bir örnek olarak
alabilirsiniz!
Buradaki örnek, bir hastanın
irtibatta bulunduğu kişiler takip edilerek,
Bu 1 kişinin bulaştırdığı
kişilerin hikâyesidir.
EĞER GÜNLÜK YAPILAN test
sayılarını esas alırsanız;
Örneğin (2000-3000)gibi düşük sayılarda,
Çarpan olarak 10 kullanıyoruz. O zaman,
10x2000=20 000
EĞER TEST sayısı günde( 40 000-50
000) gibi ise, çarpan sayısını, 5 alıyoruz.
Buna göre; 5x40 000=200 000 gibi
KİŞİ BAZ ALINDIĞINDA İSE;
Burada 1 kişinin 3 kişiye
bulaştırdığını ,
Sonrasında her bir kişinde,
Başka bir 3 kişiye bulaştırdığını
kabul ettiğimizde,
Hesap tarzı şu:
(1x3=3)+(3x3=9)+(9x3=27)+(27x3=81)+(81x3=243)=363
kişi
Bu hesap tarzı ile
Eğer önlem alınmazsa, maske ve
eldiven kullanılmazsa, sosyal mesafeye dikkat edilmezse,
KOVİD-19’un nasıl bir felakete
dönüşebileceğini görüyorsunuz.
Bu itibarla insanların eldiven ve
maske kullanması,
Temizlik ve hijyen kurallarına
dikkat etmesi,
Sosyal mesafeyi koruması, buna
dikkat etmesi,
Gerekmedikçe dışarı da dolaşmaması,
BİR GÜNDE ne kadar çok test
tapılırsa,
Virüs taşıyanlar tespit edilip,
Diğerlerinden izole edilir ve
tedavilerine de başlanırsa;
Salgın da o derece de,
Çabuk önlenir.
Gerekli durumlarda,
Ev, mahalle ilçe, şehir gibi
yerlerde de,
Karantina tedbirleri alınmalı,
Salgın durağan hale gelinceye
kadar,
Sokağa çıkma yasağı da
getirilebilir
5-KOVİD-19’LA MÜCADELEDE;
ÇİN VE DİĞER ÜLKELER NE DURUMDA?
Aşağıdaki listede;
Dünya Sağlık Örgütü’nün, Ülkeler
bazında,
Güncellediği korona virüs
vakalarından,
Bir kısmını görüyorsunuz.
Dünya Sağlık Örgütü’nün ( WHO ) verilerine göre,
Ülkeler bazındaki listede de,
Bazı Devletlerin KOVİD-19 salgını
konusunda,
BULAŞMAYI ÖNLEMEK İÇİN;
Salgının ilk göründüğü, Vuhan
şehrini,
Giriş ve çıkışlara kapatıyorlar,
Sokağa çıkma yasağı koyuyorlar ve
garantine uyguluyorlar.
Testi pozitif çıkanları,
Hemen tedaviye alıyorlar,
Kimlerle temas ettiyse,
Bu kişilere ulaşmaya
çalışıyorlar,
Ve sonuçta Vuhan’da,
Korona virüs taşıyan kim varsa,
ona ulaşılıyor,
NETİCEDE böylesi sıkı bir sıkı
önlem alınması,
Gerekenlerin yapılması sonucunda;
ÇİN’de salgın durağan hale
geliyor,
Ve bitme noktasına gelince;
Yine herkeste maske takarak ve
diğer önlemleri de alarak,
HAYAT NORMALE dönüyor.
GÜNEY KORE,
2015’DE MERS Virüsü salgını ile
Bu gibi durumlara alışık
olduğundan,
Bu tarihten başlayarak, sağlık
hizmetleri, malzeme, alet edevat gibi
Noksanlarını telafi ediyor.
Bu yüzden Güney Kore önlem almada
zaman kaybetmiyor,
Ve salgını çabuk önlüyor.
KOVİD-19’LA MÜCADELEDE,
YAPILAN TEST SAYISI ÇOK ÖNEMLİ!
Güney Kore, ilk zamanlarda 20 Bin testle başlıyor,
Sonrasında günlük test sayısını,
40 Bin,50 Bin ve daha yukarılara çıkarıyor.
Kimsenin hasta olmasını
beklemeden,
Hatta yolda giden arabayı da
durdurmak sureti ile içindekilere de ölçüm yapıp,
Kimlik bilgilerini de alıyor,
Durumu kodluyor ve herkes işine
gidiyor.
Görevliler, Kimseyi de
uğraştırmıyor.
Testi pozitif çıkanların
hareketleri izleniyor,
İkametgâh bilgilerini de, halk
ile paylaşılıyor.
Korona virüse yakalanan kişinin,
Adı, oturduğu şehir ve semt
bilgileri de belli olduğundan;
Bu kişinin yakınları da testten
geçiriliyor,
Bu kişi ile görüşen kişilere de
bu şekilde ulaşılıyor,
Ya da Bu kişiler, kendiliğinden
gidip, yetkililere bilgi veriyorlar,
Test yaptırıyorlar.
Başarının sırrı işte bu!
Sorunlu olanlar, toplumdan izole
edildiğinden,
Sokağı çıkma yasağı da konmuyor
KORONA VİRÜS konusunda başarılı olan Ülkelerdeki yöntem böyle.
Komşu Ülkeler olan Taylan ve
Singapur gibi yerlerde de, benzer yöntemlerle,
KOVİD-19 salgına dönüşmeden
önleniyor.
Güney Kore’de, salgının
başlaması,
Bir Kilisede, çok sayıda insanın
bulunduğu bir Ayin,
Sonucunda başlıyor.
Demek ki buradakilerin
içerisinde, Koronalı insan, ya da insanlar varmış!
İlk bulaşı ve salgının hikâyesi
böyle!
KOVİD-19’un İRAN ve İTALYA’da da
bulaşı ve yaygınlaşması;
Dini Mekânlarda böyle başlıyor.
Bu sebepten
İTALYA- VATİKAN’DA Paskalya
Yortusunu,
Papa Kilise cemaati olmadan
yapıyor.
Ve ayin anıda canlı olarak
yayınlanıyor.
İnsanlar evlerinde bu ayine
katılıyorlar, dualarını da yapıyorlar.
ALMANYA’NIN DA,
İşi çok ciddiye aldığını,
En çok 2 kişinin bir araya gelebileceği
şartının konduğunu,
Herkesin sosyal mesafeye uymasını
istediğini,
Test sayısı açısından da, Güney
Kore’ye yaklaştığını görüyoruz.
Almanya’da aldığı etkin önlemler
sayesinde,
KOVİD-19 salgınını kontrol altına
aldı.
İTALYA ve İSPANYA, tedbir almakta
geç kaldı,
İnsanlarda yasağa uymayıp,
dışarıda dolaştıkları,
Sosyal mesafeyi korumadıkları
gibi nedenlerle
Büyük kayıplar verdi.
Salgın ve kayıplar,
Başlangıçta İTALYA’da daha fazla
idi.
Ama İTALYA aldığı etkin
önlemlerle, salgını durağan hale getirdi,
Yeni vakalar ve ölümler azalmaya
başladı,
ŞİMDİ İSPANYA, vaka ve ölüm
sayısı bakımından,
İTALYA’NIN önüne geçti.
İNGİLTERE’DE başlangıçta işi hafife aldı,
önlemlerde geç kaldı.
İngiltere Başbakanı Boris
JOHNSON, İngiltere Sağlık Bakanı ile Veliaht Prens Çharls’da korona virüse
yakalandı.
Boris JONSON,
Sürü bağışıklığının yararlı
olacağını düşündüğünde,
Önlemleri önemsememiş,
Sonunda korona virüse
yakalanmıştı.
Sonradan hastaneye alındı, yoğun
bakımda tedavi gördü,
Taburcu olduktan sonra, evde
dinleniyor.
Ve şimdi görevinin başında.
Nihayet İngiltere’de geçte olsa
gerekli önlemleri almak zorunda kaldı.
6-CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN,
BU KORONA VİRÜS FELAKETİ
KARŞISINDA,
MUHALEFET LİDERLERİ İLE
VİDEO KONFERANSLADA OLSA!
NİYE BİR GÖRÜŞME İHTİYACINI DUYMADI?
Böylesi zor durumlarda,
İktidarı elinde bulunduranların;
ÖNCELİKLE,
Bütün siyasi hesaplarını ve bu
konudaki endişelerini,
Bir tarafa bırakmaları gerekir.
ZİRA BU SÜREÇTE,
Sadece sağlık konusunda değil!
Hayatın sürekliği içerisinde,
Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının
karşılanması,
Tarımda, sanayide ve bütün
konularda,
EĞER BİR ŞEYLER yapılması
noktasında;
Yapılacak herhangi bir yanlış, ya
da bir gecikme;
SADECE ÜLKEYİ yönetenleri değil;
Herkesi yakından ilgilendirir,
DERİNDEN etkiler!
Sürecin doğru yürütülmediğini,
İşlerin iyi gitmediğini
gözlemliyoruz.
Eğer Sayın ERDOĞAN,
Yapılan işleri, yapılacak olanları da
özetledikten sonra
Eğer Muhalefet Parti
Liderlerinin,
Görüş ve önerilerini de almış
olsaydı;
Hem salgın daha kısa zaman da
önlenirdi,
Hem de bu süreçten etkilenen
herkesin sorunlarına,
Zamanında çözüm bulunurdu!
Sayın ERDOĞAN’ın,
Muhalefete bilgi vermek,
Onlarla iş birliği içerisinde
olmak istemediğini,
Görüyoruz ve anlıyoruz.
ZOR ZAMANLARDA yapılacak en doğru
iş,
ORTAK AKILDIR!
Sorunlarda zaten bu noktada
başlıyor.
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN,
Dünya’nın her tarafına gidiyor,
TRUMP ‘la PUTİN ‘le herkesle
Telefonla da olsa konuşuyor.
PEKİ BU GİBİ İNSANLAR!
Türkiye’nin hak ve çıkarlarını,
Kendi Siyasilerimizden, kendi
vatandaşlarımızdan,
Daha iyimi koruyacaklar?
Ben bu hususu,
Büyük bir sorun, büyük bir
eksiklik olarak görüyorum.
EĞER BİRDE;
BAĞIMSIZ
BİR KRİZ YÖNETİMİ OLUŞTURULMUŞ OLSAYDI;
Her konuda hazırlıklı olunur,
Sorunlar daha kolay çözülürdü.
Böylesi bir kurulda;
Siyasi Partilerden, konusunda
uzman kişiler olduğu gibi,
Yine Sivil Toplum Kuruluşlarından
da,
Konusunda uzman kişiler çağrılır,
Yine Üniversitelerden de;
Eğitimde, tarımda, sanayide,
hayvancılıkta, ekonomide, her konuda,
Konularında uzman kişiler davet
edilir,
Bu heyet zorunlu işlerin
yürütülmesinde,
Alınacak önlemler konusunda
pratik yöntemler geliştirebilir,
İhtiyaç duyulan konularda,
İstatistiksel ve rakamsal
bilgileri de ortaya koyabilirdi.
GEÇ KALINMIŞ olsa bile,
Böylesi bir kurul, mutlaka
oluşturulmalıdır.
Böylesi bir Kurulun yaptığı
araştırmalardan,
Bulunduğu önerilerden,
Belediyeler dahil olmak üzere,
herkes istifade edebilirdi.
ÖRNEĞİN:
1)Bir sahra hastanesi nasıl
kurulur?
2)Şu an ilkbahar ve ekme-dikme
zamanı.
Bu gibi işlerinde yapılması lazım
ama
İnsanların virüs kapma tehlikesi
de var,
Denilebilir ki;
Bir işte, bir bölgede şu işi
yapacak kişiler,
Virüs kapmamış olanlar, ya da
virüs taşımayanlar diye,
Tanımlayacağımız bir grup
oluşturulur.
Böylesi bir grup,
Toplu olarak, şu mekan da
kalacak,
Geliş gidişleri özel araçlarla
yapılacak,
Ama her ihtimale karşı sağlık
önlemlerini de alacaklar,
Ayrıca bu gibi insanları virüs tehlikesinden
uzak tutmak için,
Mümkün olduğunca,
Hariçten başkaları ile
irtibatlarını kesmek,
Ya da asgariye indirmek!
GIDA VE ZORUNLU ihtiyaç
maddelerinin temininde,
Bir sorun yaşamamamız için,
BÖYLESİ DETAY ÇALIŞMALARI
yapmamız lazım.
EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY,
5 Şubat 2009’da toplanmış.
Buda büyük bir eksiklik.
Bu itibarla oluşturulacak böylesi
bir konsey,
Hazırlıklar yaparken,
Bir güncellemede yapıp,
Mevcut imkânları da ortaya
koyabilir
Keşke böylesi bir KRİZ MASASI,
Ya da EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY
adında,
Bir kurul oluştursaydı!
Ama bu Kurul bağımsız
olacağından,
Sayın ERDOĞAN’ın kontrolünde
olmayacağından;
Kabul edeceğini sanmıyorum.
BU İTİBARLA,
Böylesi bir Konseyin kurulmasına;
Muhalefet Partilerinin öncülük
etmesi gerekiyor..
7-VE NİHAYET KOVİD-19 VAKASI,
10 MART 20202’DE TÜRKİYE’DE DE GÖRÜLÜYOR.
3)11 Mart 2020 SÖZCÜ.
TÜRKİYE’DE İLK KORONA VİRÜS VAKASI,
Bakan KOCA, öksürük ve yüksek
ateşi olan bir hastada,
Korona virüs çıktığını söyledi.
Sınırdaki sağlıkçıların izinleri
iptal oldu
(1)Nolu
paragrafta detaylı anlattım;
Korona virüs vakasının ÇİN’de
görüldüğü 29 Aralık 2019’dan sonra,
İşi önemsemedik, yavaştan aldık,
Korona virüste başarılı olan
ülkelerin tecrübelerinden örnek almak,
Yanlışlardan uzak durmak,
Virüsün bize de geleceğini
düşünüp;
Tedbir almak yerine,
4 ayı aşkın bir süreyi,
Bol keseden saf ettik,
Mücadeleye de;
İlk vakanın görüldüğü, 10 Mart
2020 tarihinden sonra başladık.
DOLAYISIYLE
Bu hastalığın bize geç gelmiş
olması şansını da kullanamadık.
Eğer zamanın da işin vahameti
görülüp,
Tedbir alınmış olsaydı! İş bu
aşamaya gelmezdi,
Muhtemelen bizde,
ÇİN’de, GÜNEY KORE’de olduğu
üzere,
Salgını kontrol altına alır,
Ve normal hayata tekrar
başlardık.
Artık ÇİN’de, Vuhan kentinde,
Hastanede tedavi gören KOVİD-19
hastası kalmadığı,
Haberini duyuyoruz.
10 Mart 2020 tarihinden sonra,
İşin vahameti anlaşılmış olmalı
ki,
CUMHURBAŞKANI Sayın ERDOĞAN’’ın,
KOVİD-19 Toplantısını, sarayda
değil de;
Çankaya Köşkünde,
Video konferansla yaptığını
görüyoruz.
10 Mart’tan itibaren de, Saraya
kimseyi yaklaştırmadığını,
Eğer mutlaka yüz yüze konuşmak
gerektiğinde ise,
2-3 Kişi ile bir masa etrafında toplandıklarını,
Sayın ERDOĞAN’ın, diğerleri ile
arasındaki sosyal mesafeyi de,
Hayli uzak tuttuğunu görüyoruz.
8-KOVİD-19’LA MÜCADELEDE,
BİLİM KURULUNUN TEŞKİİLİ
KONUSUNDA,
NE SÖYLENEBİLİR?
BU KURULUN ALDIĞI KARARLAR,
UYGULAMAYA KONUYOR MU?
RAKAMSAL KONULARDA NE
SÖYLENEBİLİR?
Ülkemizdeki korona virüs vakalarını,
Sağlık Bakanı Sayın Doktor
Fahrettin Koca’nın,
Nerede ise her gün akşam,
Gazetecilerle yaptığı basın toplantısı
vesilesi ile
Öğreniyoruz.
Sayın KOCA’nın iyi niyetli ve
yapıcı bir insan olduğu kanaatini taşıyoruz.
Böylesi bir görüşün,
Halkımızın büyük bir kesimi
tarafından da,
Kabul gördüğünü anlıyoruz.
Sayın KOCA,
Bilim Kurulu’nun görüşlerinden de bahsediyor
ama
Gazetecilerin, örneğin;
Sokağa çıkma yasağı, karantina
önlemleri gibi konularda,
Sorulan sorular karşısında;
Bu gibi kararları,
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip
ERDOĞAN’a bıraktığını,
Çekingen davrandığını görüyoruz.
Buradan anlaşılan şudur:
Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanı,
Ortak görüşü Sayın ERDOĞAN’a
anlatıyorlar ama
Sayın ERDOĞAN’ın,
Ya parasızlıktan, ya da Siyasi
kaygılardan dolayı,
Bu önerilerin en azından bir
kısmını,
Yerine getirmek istemediği
anlaşılıyor.
BİLİM Kuruluna seçilenlerin
kalitesi yönünde,
Bir itirazımız olmasa bile,
Davranış biçimi olarak, iktidara
yakın olan,
Ya da etliye, sütlüye
karışmayacak,
Kişilerden seçildiğini anlıyoruz.
GÖRDÜĞÜMÜZ RESİM BU!
Peki bu noktada şu soruyu
soralım:
TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ’NDEN,
Niye Temsilciler yok?
Bu eksiklik giderilmeli!
Birde Bilim Kurulu, kendi
aralarında bir Başkan seçmeli,
Ve Bilim Kurulunda alınan bu
kararları;
Başkan açıklamalı,
İNTERNETE girildiğinde,
Bilim Kurulunun aldığı kararları
da,
Halkımız doğrudan bilmelidir.
Televizyon kanallarını izlerken,
Bu gibi konularda çok değerli
başka Bilim Adamlarının olduğunu da görüyoruz.
Bundan Türkiye adına,
Büyük bir mutluluk duyuyoruz.
Örneğin Prof. Dr. Ahmet SALTIK,
Ceviz Kabuğu Programında çok
doğru, çok ilginç şeyler söyledi,
Bilim Kurulunda ki
yetersizliklere değindi,
Birde, Halk Sağlığı Uzmanlarına
yeterince yer verilmediğine işaret etti,
Çok doğru şeyler söyledi.
Hulki CEVİZOĞLU da çok etkilenmiş
olmalı ki;
Sen Sayın Cumhurbaşkanı’nın
Danışman kadrosunda yer almalısın dedi ama
Sonuçta eleştirel konulara
girince;
HAH! İşte şimdi Danışman olma hakkını
kaybettin gibi ifadeleri,
Birazda tebessümle vurguladı.
9- VİRÜS SALGINININ ÖLDUĞU BİR
DÖNEMDE;
İNSANLARIMIZIN UMREYE GİTMESİNE
MÜSAADE EDİLMEMELİYDİ!...
Böylesi bir kararın;
İktidara oy kaybı endişesi ile
alındığı söylenebilir,
Zira bilindiği üzere
Suudi Arabistan’a, Mekke ve
Medine’ye,
Böylesi bir ziyaret için,
Dünyanın her tarafından
Müslümanlar geliyor.
Buna kimsenin bir itirazı olmaz,
olamazda! Ama
KORONA VİRÜSÜN ilk çıktığı yer
ÇİN!
ÇİN’den ve bu ülkeye komşu olan
Devletlerden de,
Çok sayıda insan,
Umre için, bu kutsal topraklara geliyor.
Buralardan gelen insanların
arasında,
Daha fazla virüs taşıyan
bulunduğu da söylenebilir.
BÖYLESİ BİR ORTAMDA, yakın bir
temasta;
Bizim insanımıza da virüs
bulaşacağını,
Bunu Türkiye’ye taşıyacakları;
Nasıl olurda bilinmez!, ya da göz
ardı edilir?
BÖYLESİ BİR YANLIŞ
yapılmamalıydı!
ŞİMDİ bundan sonraki yanlışları
görelim.
6)16
Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ,
SİYASETEN KARANTİNA ZİYARETİ
Sağlık Bakanlığı Türkiye’de
korona virüs vakası görüldüğünden beri işi sıkı tutuyor.
Dün umreden dönenler karantinaya
alındı…
Ancak bazı AKP ve MHP’liler,
evden çıkmaması gerekenleri ziyaret edip, toplumun sağlığını riske attı…
10 Bin 330 kişi gözlem altında.
Ankara ve Konya’da gözetime
aldılar, başka yerlerde evlere saldılar.
Burada birde AKP Tokat Milletvekili
Mustafa ARSLAN,
Umreden dönen bir AKP’li Üyeyi,
İl Başkanıyla ziyaret edip,
internette paylaştı. Tepki üzerine sildi.
TOKAT, RİZE ve HATAY’da da,
Buna benzer hoş geldiniz
ziyaretlerinin yapıldığını görüyoruz.
UMRE ziyaretlerin Aralık ayında
başladığına vurgu yapılıyor.
BURADA binlerce Umre yolcusunun,
Ankara ve Konya’da öğrenci yurtlarına yerleştirilip, karantinaya alındıkları
belirtiliyor.
Daha önceden de Umreye gidip
dönenlerden bir kısmının,
Garantineye alınmadığı
söyleniyor.
Bu son parti ile yurda dönen
Umrecilerin toplam sayısının;
21Bin olduğu anlaşılıyor.
Bazıları bu sayının 25 Bin
olduğunu belirtiyor.
Ve biz burada 21 Bin sayısını
esas alacağız.
BU TARİHTE VAKKA SAYISI ŞÖYLE:
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA,
Son 24 Saatte 12 kişiye daha
hastalık tanısı konuldu. Toplam vaka sayısı 18’e yükseldi. Durum vahim, çok
üzgünüm, dedi.
Yazılı basınımızda ve
Televizyonlarda şu bilgiler ve görüntülerde yer aldı:
Burada gözetime alınan
Umrecilere,
14 Günlük bir süre zor gelmiş, ya
da anlamsız bulunmuş olmalı ki;
Buna itiraz edenler olduğunu,
Hatta bir polisin kurallara
uymaları konusundaki uyarılarına karşılık olarak;,
Bir Umrecinin, madem biz hasta
olduk, sen de hasta ol diyerek,
Polisin yüzüne tükürdüğünü
görüyoruz.
Daha vahim başka bir iddia:
2 Nisan 2020, HALK –TV’de MEDYA
Mahallesi Programında,
CHP Eski Milletvekili-Gazeteci Yazar Barış
YARKADAŞ,
Umreden daha önceki partilerde
gelenler konusunda,
Şu bilgileri de verdi:
Bu Umre Yolcularının, Hava
alanına inmeden önce,
Uçakta ateş düşürücü ilaç
verildiği,
Gümrükten içeri girerken;
Böylesi bir önlemle
Termal kameraya yakalanılmadığına
işaret ediliyor.
Sayın Barış YARKADAŞ,
Kaynağında ismini söyledi
BİNLERCE UMRECİNİN,
Türkiye’nin her tarafına
dağılmaları sonucunda,
Korona virüs belasının Türkiye’de
yaygın hale geldiğini görüyoruz.
HAC, ya da Umre dönüşünün,
Bizim kültürümüzde çok önemli bir
yerinin olduğunu biliyoruz.
Bu gibi durumlarda,
Komşular ve Akrabalar, Kutsal
Topraklardan dönen bu gibi insanları, ziyarete gelirler,
İkramlar yapılır, hediyeler
verilir,
El öpülür, ya da sarılmalar olur…
Bu itibarla Kutsal topraklardan
dönen bu insanların içinde,
Eğer virüs kapmış olanlar varsa,
Kolayca çok kişiye bulaştığı
kesin!
Bu yüzden Karadeniz Bölgesinde,
BORÇKA’nın,
Ya da Türkiye’nin daha başka
yerlerinin,
Garantine altına alındığını,
Bu gibi yerleşim yerlerine,
Giriş- çıkışların yasaklandığını
görüyoruz.
ŞU YANLIŞI DA SÖYLEMEMİZ LAZIM:
10 Mart’ta Türkiye’de ilk korona
virüs vakası görüldükten sonra
Tedbir olarak, Camiler zamanın da
ibadete kapatılmış olsaydı;
Korona virüs vakası, böyle hızlı
artmazdı!
Yine burada da, siyası
kaygıların,
Ön plana çıktığı söylenebilir.
2)13 Mart 2020 Cuma YENİÇAĞ.
OKULLAR TATİL, MAÇLAR SEYİRCİSİZ.
Beştepe’de 5 saat süren geniş
katılımlı toplantıda,
16 Mart’tan itibaren, ilk ve orta
dereceli okullar 1hafta,
Üniversiteler ise, 3 hafta tatil
edildi.
Maçlar Nisan sonuna kadar
seyircisiz oynanacak.
Ama Fatih Terim böyle bir karar
alınmadan önce,
Yetkililere öneride bulunmuş,
Ve maçların bir süre seyircisizde
olsa,
Oynatılmamasını istemiş.
Öyle anlaşılıyor ki;
Reklam gelirleri azalır diye;
Seyircisiz de olsa;
Maçların yapılmasını istemişler.
Bunun mahsurunu ise
Aşağıdaki haberde görüyorsunuz.
7)25 Mart 2020 Çarşamba KORKUSUZ.
TFF maçları ertelemedi, salgına
davetiye çıkardı
FATİH HOCAYA ŞİMDİ KİM HESAP
VERECEK?
Galatasaray Teknik Direktörü’nün,
Hiç mi Allah’tan Korkmuyorsunuz?,
Hepimizin hayatı tehlikede,
sözleriyle ateş püskürdüğünü görüyoruz,
TFF’nin istifası bekleniyor.
Buradaki haberin özü şu:
Maçlar ertelenmediği için,
Futbolcular ve Yöneticiler yakın
temastan dolayı,
Bazı futbolcularda, Fatih TERİM
ve daha başkalarında KOVİD-19 görülüyor.
Sonuçta Fatih TERİM tedavi oluyor
ve iyileşmeye başlıyor.
Seyircisiz oynanan, maç ise,
naklen yapıldığından,
Futbol tutkunları,
MAÇLARI kahvelerde, televizyonlardan
izlediklerinden,
Yakın mesafede bulaşı kaçınılmaz
oluyor.
10-KOVİD-19’UN TÜRKİYE’DE YAYILMA
HIZI KONUSUNDA NE SÖYLEYEBİLİRİZ?
Rakamsal bilgileri,
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin
Koca’nın açıklamalarından öğrendiğimizi,
Tekrar belirtelim.
Bu gibi konularda şu bilgiler yönlendirici
nitelikte:
1)7 Nisan 2020 tarihli gazetelerde korona
virüs konusunda,
Açıklamalar şöyle:
TÜRKİYE’DE VAKA SAYISI 30
217, DÜNYADA İSE vaka sayısı:
1.331.461
ÖLÜM SAYISI:649, DÜNYADA İSE: 73.871
Kaynak, 2 Nisan 2020 KORKUSUZ
Gazetesi.
2)9 Nisan 2020 Perşembe BİRGÜN,
TEST SAYISI:247.768,
VAKA SAYISI:38 Bin 226,
ÖLÜ sayısı:812,
İYİLEŞEN hasta sayısı:1846.
BAKANLIK, SAYILARI GİZLİYOR MU?
Türk Tabipler Birliği TTB’ye göre;
Sağlık Bakanlığı, ölümleri,
Dünya Sağlık Örgütü DSÖ(WHU)
verilerine göre kodlamıyor.
Bu durum,
ÖLÜMLERİN gizlendiğine işaret
ediyor.
BU DURUMU şöyle izah etmek mümkün:
KOVİD-19 Hastalığının
belirtileri;
Öksürük, yüksek ateş ve nefes almada zorluk yaşanması.
Böylesi bir şikâyet ile hastaneye
yatırılan hastalar da,
Test yapıldığında;
Çoğu test aleti, %( 30-40)
arasında hata yapabiliyor.
Yani hasta korona belirtisi
gösterse bile,
Yanılma payı ile negatif, yani
hastalıklı değil gösteriyor.
Bu itibarla eğer hasta tedavi
altında iken,
Diyelim ki öldü.
Eğer siz böylesi bir ölümü,
diyelim ki zatürree’den diye yazarsanız,
Yanıltma yapmış oluyorsunuz.
ŞÜPHELİ durumlarda yapılması
geren şu:
Tedavi altına aldığınız hastada, test neticesi
negatif çıktığında,
Tekrar ölçüm yaptığınızda pozitif
ise ve sonrasında da ölü4rse,
Zaten şüpheli durum olmaz.
Şüpheli durumlarda, en kestirme
yol;
Hastanın akciğer filmini çekmek,
Tomografiden de yararlanmak
suretiyle,
Sorun kesin olarak anlaşılır.
EĞER KOVİD-19 ile mücadelede iyi durumdayız,
Korkulacak bir şey yok gibi
Bir algı yaratmak istiyorsanız;
BÖYLESİ bir yanıltma olabilir.
Bunu anlamanın da birkaç yolu
var..
Burada bu gibi konulara da
açıklık getireceğiz.
Eğer şüpheli durumlarda akciğer
filmi çeksek,
Tomografi kullanırsak;
Akciğerdeki tahribattan bunu
anlarız.
8 Nisan 2020’de HALK TV-Medya
Mahallesi Programı’nda,
Sayın Ayşenur ASLAN,
İngiliz The GUARDİAN Gazetesinin haberine
dayanarak,
Şöyle dedi:
Türkiye vaka sayısı, en fazla
olan ülkeymiş ama
Açıklanan rakamlar, gerçeği yansıtmıyormuş
gibi bilgiler.
ŞİMDİ BURA DA, İngiliz The GUARDİAN
Gazetesinin kast ettiği husus şudur:
Korona virüsün belirtileri,
öksürük, yüksek ateş ve nefes darlığı, ya da KOVİD-19 tanısı ile tedaviye
alınan hastalar da durum şöyle:
Hani biz Amerika’ya 500 Bin adet
KOVİD-19 tanı çipi satmıştık ya!
Bu çiplerin doğruluk oranı % 95
imiş.
Yani KOVİD-19 tanısına uyan 100
hastaya ölçüm yapıldığında,
5 ölçümde hata yapabiliyormuş ve
negatif gösteriyormuş.
Yani bizim sattıklarımız daha
doğru sonuç çıkarıyormuş.
ÇİN’den aldığımız 500 Bin adet
tanı çipi,
Daha kısa zamanda sonuç
veriyormuş ama
Yanılma payı % 30 muş.
Buna göre KOVİD-19 tanısı ile
hastanede tedavi altında olan kişilere,
ÇİN’den alınan çipler ile ölçüm
yapıldığında,
100 Ölçümden 30’u, negatif
çıkıyormuş.
Yanılma payında negatif
çıkanların;
Testlerin tekrarlanması,
Ya da akciğer filminin çekilmesi
ve Tomografi taramasından geçirilmesi gerekiyormuş.
Sorun da bu noktada başlıyor.
BAŞKA BİR YÖNTEMDE;
Birde son birkaç yılın ölüm
ortalamalarına bakmak,
İstatistiksel bilgilerle son
ölümler arasında bir anormallik varsa,
Bu da anlaşılır.
İBB Başkanı Ekrem İMAMOĞLU da
Mezarlıklar Müdürlüğü’nün
kayıtları konusunda rakamsal bilgiler verdi,
Şüpheli durumlar olduğunu
söyledi.
11-K0VİT-19 NEDENİ İLE HAYATINI
KAYBEDENLERİN,
SAYISI KONUSUNDA RAKAMSAL
ÇELİŞKİLER;
RESMİ RAKAMLARLA DAHA DÜŞÜK,
İSTATİKSEL RAKAMLARLA DAHA FAZLA?
Başta Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr.
Ahmet SALTIK olmak üzere,
Çoğu kişi,
Açıklanan ölüm sayılarının
gerçeği yansıtmadığını,
KOVİD-19’dan ölenlerin sayısının
gizlendiğine,
Daha yüksek çıkması gerektiğine
vurgu yapıyorlardı
SÖZCÜ Yazarı Yılmaz ÖZDİL,
Akla ve mantığa dayalı bir
yöntemle
TÜK’in son birkaç yıldaki ölüm
sayılarını esas alarak,
Herkesin kolayca anlayabileceği
istatistiksel bir hesap yapmış.
ÖZETLE ŞÖYLE:
TÜİK verilerine göre,
Türkiye’de ölüm oranı, yılda
1/1000= 0,005, yani Binde 5.
2016’da ölenlerin sayısı;422Bin,
2017’De ölenlerin sayısı:426 Bin,
2018’De ölenlerin sayısı:426Bin.
2019 İçin ölüm sayları, TÜİK
tarafından henüz açıklanmadığı için,
Bu konuda rakamsal olarak bir
şeyler söylememiz lazım.
ZİRA TÜİK, rakamsal bilgileri
Haziran’da açıklıyor.
Yukarıdaki rakamlardan
anlayacağınız üzere;
2019’Da yaşanacak ölüm artışını;
422 Bin-426Bin=4000 olarak alabiliriz.
Nüfusumuz da arttığından ilave
yapmamız gerek.
Buna göre 2019’da meydana gelecek
ölümlerin sayısı;
426.000+4000=430.000 Bin.olması
gerek.
430.000/ 365=1178 kişi.
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA;
1 Ocak 20920-1 Nisan 2020
tarihleri arasında, ölenlerin sayısını,
153 Bin olarak açıklamıştı,
Arada kaç gün var?111 gün.
1178x111=130.000.
Sayın Bakan, ne kadar demişti?153
Bin.
153.000-130.000=23.000.
Bu gizlenemeyecek kadar büyük bir
fark.
Örneğin 7 Nisan 2020 Gazete haberinde,
Türkiye’de KOVİD-19’dan ölenlerin
sayısı; 649 kişi.
Aradaki farkı görüyorsunuz!
ÖLÜM SAYILARININ gizlenmesindeki
sebep;
Şöyle izah edilebilir:
EĞER gerçek rakamlar söylenirse,
Önlemler alınmadığı için;
Bulaşın arttığı vakalar var ya!
O zaman bu yanlışlar, bu hatalar
sorgulanmaya başlar,
Birinci neden bu!
Diğer bir neden de;
Türkiye’yi idare edenler,
başarısız görünür,
Siyaseten puan kaybeder endişesi,
olabilir!...
12-KOVİD-19’LA MÜCADELEDE
ALINACAK İLK ÖNLEM;
MASKE, ELDİVEN VE SOSYAL MESAFE!
8)15 Nisan 2020 Çarşamba KORKUSUZ.
VER TC’Yİ AL MASKEYİ
Bu sistem niye uygulanmaz.
Vatandaş eczaneye gidecek,
TC.kimlik numarasını söyleyecek,
Eczacıda sisteme girecek, maskeyi
verecek.
Böyle olsa sorun yoktu….
Buradan başlayarak, KOVİD-19’un;
Türkiye’de nasıl yaygın hale
geldiğini anlamak için,
Şu soruları soralım:
1)EĞER TÜRKİYE’DE DE HERKES,
ÇİN’de, Güney Kore’de, Japonya’da
görüldüğü üzere,
Eldivensiz, maskesiz dışarıda dolaşmasalardı,
Sosyal mesafeye dikkat
etselerdi!,
Korona virüs salgın hale gelir
miydi?
2)EĞER bu gibi tedbirleri de
alsaydık;
Salgını çok önceden yavaşlatır,
Belki de normal hayata yeniden
başlayabilirdik!
3)HEP GÖRDÜK!
İnsanlar işe gidip gelirken,
Ortalarda dolaşırken,
Bankaların önünde,
bankamatiklerin önünde,
PTT önlerinde beklerken,
Ellerinde eldiven, yüzlerinde
maskemi vardı?
Aralarında 1,5 Metre gibi sosyal
bir mesafe mi vardı?
Otobüslerde, dolmuşlarda, metrolarda,
İnsanlar tıklım tıklımdı!
Hastanelerde öyle!
4)Maske konusu öyle bir hal aldı
ki,
Parayla bile alınamaz oldu!
Maske konusu, iktidar tarafından,
Bir şova dönüştürüldü ama
Sorunlar bir türlü bitmedi!
İktidarın CHP’li belediyelere
çıkardığı sorunlara değinirken,
Maske konusunu, biraz daha
açacağım.
5)BAZI VATANDAŞLARIMIZ,
Bu yüzden virüs kapma endişesi
ile
Normal hastalık, ya da kontroller
için,
Hastanelere gitmedi, gidemedi!
AMA hastanelerde insanların önlem
almadan, alamadan,
Eskisi gibi hep bir arada ve
yakın mesafe de olduklarını,
Buna karşı hastane yönetimlerinin
önlem almadıklarını,
Ya da alamadıklarını gördük.
Korona virüs böyle yayıldı işte!
6)PEKİ ÖNLEM OLARAK,
Daha ilk başta insanlara bedava
maske dağıtsalardı,
Ya da insanlar ücreti ile, eczanelerden temin
edebilselerdi!,
7)GÖREVLİLER insanların maskesiz
dolaşmalarına müsaade etmeseydi,
İnsanların sosyal mesafeyi
korumalarını sağlasalardı,
Salgın böyle artar mıydı?
8)TAMAM ANLADIK!
Acil olmayan inşaat işlerinde, ya
da çoğu fabrikada,
İnsanları çalıştırdınız!
PEKİ İŞVERENLERİ,
Bu gibi basit önlemleri almaya
zorlayamaz mıydınız?
Ya da eldiven ve maske gibi
koruyucu malzemeleri,
Onlara da, parasız veremez
miydiniz?
9)İnsanlar maskenin, eldivenin,
sosyal mesafenin önemini,
Geçte olsa anladılar,
Sosyal mesafeye uymaya da
başladılar ama!
Geç kalındı!...
10)SAĞLIK BAKANLIĞI,
Hastanelerde maske ve diğer
koruyucu malzeme sıkıntısı yok dese de,
SAĞLIK çalışanları tarafından da
sıkça dile getirilen,
Maske ve Koruyucu malzeme
konusunda sıkıntılarının olduğu,
Ve bu malzemeleri kendi paraları
ile temin ettikleri bilgisi,
Gazetelerde ve sosyal medyada hep
yer alıyordu.
Hatta bu gibi konularda bir
şirketin yaptığı ankette,
Basınımıza yansıdı..
13-BİR MASKE DAĞITIM İŞİNİ BİLE
YAPAMAMAK,
VE TEKRAR BAŞA DÖNMEK!...
Maske takma işi,
KOVİD-19 hastası olduğunu
bilenlerin,
Bu hastalığı başkalarına
bulaştırmaması açısından bir önlemdi,
Özellikle genç yaşta olup ta,
hastalık belirtisi göstermeyen,
Bu virüsü taşıdığını
bilmeyenlerinde;
Bu hastalığı başkalarına
bulaştırmaması için;
Sağlıklı olanların da;
Bu gibi insanlardan virüs
kapmaması için,
Onlarında maske takmaları
gerekiyordu.
BU İTİBARLA,
Maskenin herkese vakit
geçirmeden, parasız olarak dağıtılması gerekirdi.
Şimdi bunu geçiyoruz.
1)Maske tartışmaları nasıl
başladı?
Çoğu vatandaşımız geç olsa da,
Maske takmanın önemini anlamaya
ve bu yüzden de,
Takmaya başlamışlardı.
Eczanelerden ücreti mukabilinde
maskelerini alıyorlardı,
Fiyatları da 50 adedi 15-20 TL
gibiydi ama
Sonradan maskenin önemi
vurgulanıp,
Biraz da mecburiyet haline
gelince;
15-20 TL’ye satın alınan bir
paket maskenin fiyatının,
150-200 TL’ye çıktığını görüyoruz.
2)Bu yüzden, maske fiyatlarının
çok artması sonucunda;
İhtiyaç sahibi vatandaşlarımızın,
Maske alamadıklarını görüyoruz.
3)SAĞLIK BAKANI DOKTOR FAHREDDİN
KOCA İLE
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU;
Başta maske konusundaki bu fiyat
artışları ve başka tıbbi malzeme konusunda,
Hastanelerde de sorunların
yaşandığı iddialarına karşın,
Önlem alacaklarını, yaptırım
uygulayacaklarını söylediler ise de,
Bunun çok etkili olmadığını
gördük.
4)NİHAYETİNDE,
Ankara ve İstanbul Büyükşehir
Belediyelerinin ve Muhalefetin başka Belediyelerinin de,
Bu maskeleri bir şekilde temin
edip,
Bunları,
Çarşıda, Pazar yerlerinde, otobüs ve metrolarda,
5 Nisan 2020 tarihinden itibaren,
İhtiyaç sahiplerine,
Bedava dağıttıklarını görüyoruz.
BÖYLESİ BİR HUSUS,
KOVİD-19’a önlem alınması
noktasında,
Çok önemli bir hizmetti!
5)SAYIN ERDOĞAN VATANDAŞLARIMIZA,
Bedava maske ve kolonya
dağıtılacağını söylemişti ama
Uygulamada bunun şartları vardı,
E- DEVLET ÜZERİNDEN müracaat edip,
İlgili formu doldurması
gerekiyordu.
E- DEVLET, sıradan
vatandaşlarımız tarafından bilinen,
Ve kolay kullanılan bir yöntem
değil!
Buna rağmen, birilerinin
yardımları ile de olsa,
Bu yolla müracaat edenler olmuş
ama
Bu işten yararlananlar çok az,
Aradan bir de uzunca bir zaman
geçti.
BU KONUDA YAŞANAN sorunların
başında;
Dağıtımın kim tarafından ve nasıl
yapılacağı ile ilgiliydi
6)BU DAĞITIM İŞİNİ;
PTT’nin kargo dağıtıcısı
personelinin yapacağı söylenmiş olsa da,
Mevcut personelle bu işin
yürütülmesinin çok zor olduğu,
Ayrıca bu dağıtıcıların,
Hem kendilerine hem de bu
malzemeleri alacak olanlara,
Virüs bulaştıracağı gibi
gerekçelerle
Bu yöntemden vazgeçildi.
SONRASINDA BU İŞİİN;
Eczaneler aracılığı ile ücretsiz olarak
dağıtılacağı söylense de,
ÖNCE DEVLETİN İhtiyaç
sahiplerine,
Telefon mesajı ile KOD
göndereceği,
Bu KOD numarası ile herhangi bir
eczaneye gidip alınabileceği söylense de,
Bu yüzden vatandaşlarımız ile
eczaneler arasında,
KOD geldiydi, gelmediydi gibi
Tartışmaların, hatta kavgaların
çıktığını görüyoruz.
7)İŞİN ÖZÜ ŞUDUR Kİ:
AKP, maske dağıtım işini bile
halledemedi.
Gönderilen maskelerin, kalitesiz
olduğu,
Bunlarla korumanın yapılamayacağı
gibi iddialar da vardı.
Bir kişiye 10 günde verilecek
maske sayısının 5 adet olduğu söyleniyor.
Buna göre
Bu maskeyi alanların,
2 Günde 1 adet maske
kullanacakları anlaşılıyordu.
Peki 2 günde 1 maske nasıl
koruyacak?
Birde gelen bu maskelerin
üstünde,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
ERDOĞAN’ın hediyesidir diye
Yazılı olduğuna da vurgu
yapılıyor.
8)MASKE DAĞITIMININ PRATİK
YÖNTEMLERİNDEN BİRİ ŞUDUR:
Diyelim ki her gün 1 adet
kullanılacağından hareketle,
30 Günlük bir program için,
Eczanelere talimat verilir;
Vatandaşlık numarası,
TC.numarasını eczacıya verdiğinde,
KOD’a falan gerek olmadan,
Eczacı bu maskeleri vatandaşlarımıza
vermelidir.
Bir kişi hangi eczaneye giderse
gitsin,
Zaten hakkından fazlasını alamaz.
BUNDAN SONRASINDA ECZANELER,
Vatandaşlarımıza verdikleri
maskelerin parasını da,
Kayıtlar üzerinden hareketle,
Devletten alırlardı.
Burada anlaşılmayacak bir taraf
var mı?
Ne kadar kolay!...
AMA DAĞITIM işi de
yürütülemeyince,
Tekrar başa dönüldü,
Ve belirlenen bir tavan fiyat
üzerinden,
Maskelerin,
Eczanelerden, marketlerden ve
daha başka yerlerden,
Satın alınabileceğine karar
verildi,
VE TEKRAR başa dönüldü.
Bu husus aslında virüssün
yayılmasında,
Büyük bir zafiyet!...
Hafife alınacak bir yanı yok!...
14-ZAMANSIZ BİR SOKAĞA ÇIKMA
YASAĞI İLE
BİR AYDAN BERİ ALINAN ÖNLEMKLER
BOŞA GİTTİ!...
9)12 Nisan 2020 SÖZCÜ.
Bütün emekler iki saat içinde
boşa gitti.
Doğru bir kararı, yanlış bir
şekilde duyurdular.
Halk bakkallara, marketlere hücum
metti.
Bu konu,
Korona virüs, ya da KOVİD-19
hastalığının Türkiye’de yaygın hale gelmesinde;
2. Bir kırılma noktası.
Umreciler konusuna, ilgili bölümde
değineceğiz.
Ama bu konuda yapılan yanlış, ya
da hatalardan ders alınmadığını söyleyebiliriz.
Şimdi bu 2. Kırılma konusunda bir
şeyler söylemek istiyorum.
Ogün 10 Nisan Cuma akşamı, saat
19.30 gibi,
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA,
Ekranların karşısında her günkü
gibi,
Basın açıklamasını yapıyor,
Sonrasında, Televizyonda başka
konuları izliyorduk.
Beklenmedik bir anda saat 20.30
gibi,
Ekranlarda İç İşleri Bakanı
Süleyman SOYLU’yu gördük.
Saat 24’den itibaren,
2 Günlüğüne Cumartesi ve Pazar
günü için sokağa çıkma yasağı konduğunu açıkladı,
Yasağın, Pazar günü akşam saat
24’te biteceğini söyledi.
Sayın SOYLU,
Bu yasağın Cumhurbaşkanı Sayın
Tayyip ERDOĞAN’ın bilgisi dahilinde olduğunu belirti.
Böylesi zamansız ve ani bir karardan anlaşılan husus şudur:
Birincisi,
Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA’nın,
Bu sokağa çıkma yasağı konusunda
muhtemelen haberi yoktu.
Eğer olsaydı, bunu bir şekilde
açıklardı.
İkinci husus ise;
İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU,
Muhtemelen sokağa çıkma yasağının
konulacağını biliyordu ama
Böylesi uygun olmayan bir zamanda
açıklanacağından,
Haberi yoktu.
Zira saat 19.30 gibi bir zamanda,
B ir grup, Emniyet Teşkilatı
görevlileri ile
Toplantı halinde olduğu
söyleniyordu.
BU İTİBARLA gerekçesini tam
bilmiyoruz ama
TALİMATIN, Cumhurbaşkanı Sayın
ERDOĞAN’dan geldiği anlaşılıyor.
Sayın SOYLU böylesi bir ani
kararı açıkladıktan kısa bir süre sonra,
İnsanların bakkallara, marketlere
hücum etmesi,
Bu yüzden sosyal mesafe falan
kalmadığını,
Hatta kavgaların yaralanmaların
olduğunu,
Bunun sonucunda çok sayıda yeni
bulaşının olacağından da,
Korkmuş olmalı ki;
Cumartesi akşamında,
Yeniden Ekranlara çıkıyor,
Yaşanan olumsuzluklardan özür
diliyor, hatayı kabul edip,
Sorumluluk yükleniyor,
Ve istifa ettiğini söylüyor.
Böylesi bir davranış biçimi,
Olması gereken bir davranıştır.
Buna diyeceğimiz bir şey yok ama
İçişleri Bakanı Süleyman
SOYLU’nun,
İstifasını açıklarken,
Sayın ERDOĞAN’a hitaben
kullandığı 2 cümle çok anlamlı.
Sayın SOYLU, şöyle diyordu:
Cumhurbaşkanım beni affetsin,
Hayatımın sonuna kadar
Cumhurbaşkanım olarak kalacaktır gibi.
Şimdi bundan sonrası için de bir şeyler
söylemek istiyorum.
Sayın SOYLU, görevinden istifa
ettiğini açıkladıktan sonra,
Sosyal medya yankılanmaya
başlıyor.
Fanatik taraftarlar meydanlara
çıkıyor,
Ellerinde tabancalar tak, tak,
tak…
İYİ PARTİ LİDERİ Meral AKŞENER,
Bir Televizyon programında,
Cuma gecesinde, Süleyman SOYLU
lehine sosyal medyada 1 Milyon 700 Bin,
Paylaşım olduğunu söyledi.
BU KONUNUN şifreleri şu:
1)Süleyman SOYLU,
Bu olay sonunda, büyük bir
avantaj yakaladı,
Büyük bir prestij kazandı.
2)Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN,
İçişleri Bakanı Süleyman
SOYLU’nun istifasını,
Kabul etmemek suretiyle
Sayın SOYLU tekrar görevine döndü
ama
Sayın SOYLU, Günah Keçisi oldu.
Böylece Sayın ERDOĞAN’da
sorumluluktan kurtulmuş oldu.
11)13 Nisan 2020 Pazartesi CUMHURİYET.
Bakan SOYLU, sokak yasağının
sorumluluğunu üslenerek,
İstifasını verdi. ERDOĞAN
kabul etmedi
SARAY
OYUNLARI
15-KORONA VİRÜS SALGININDA DEVLET;
HALKIMIZIN YANINDA OLABİLDİ Mİ, MAĞDURİYETİNİ
ÖNLEYEBİLDİ Mİ?
12)19 Mart 2020 Perşembe SÖZCÜ.
ERDOĞAN Çankaya’daki zirvede
korona virüs önlemlerini açıkladı.
İŞTE
BEKLENEN KORONA PAKETİ.
Milletimizin her ferdinden ricam,
tehdit geçene kadar,
Evlerinden çıkmasınlar diyen
ERDOĞAN,
Acil tedbirleri 19 başlık altında
sıraladı.
Korona virüs zirvesi, 3 saat 50
dakika sürdü.
Eğer tedbirlere uyarsak, evde
kalma süresi,
3 Hafta ile sınırlı kalabilir
dedi.
Ekonomik anlamdaki paketin
bazıları şöyle:
-En düşük emekli maaşı 1500 TL
olacak.
-Nakit akışı bozulan şirketlerin
bankalara, esnafın HALK Bankasına olan borçları ertelenecek,
-Virüs döneminde en çok etkilenen
sektörlerde KDV ve SGK ödemeleri, 6 ay ertelenecek,
-Değeri 500 Bin TL’nin altındaki
konutlarda, kredilendirilebilecek miktar, % 90’a çıkarılabilecek,
-Kredide temerrüde düşen
firmaların kredi siciline, mücbir sebep düşülecek,
-Liselere ve üniversitelere giriş
sınavları, gelişmelere göre, ileri bir tarihe ertelenebilir,
-Vatandaşlar için uygun avantajlı
kredi paketleri, hemen devreye alınacak,
Virüse karşı riski yüksek olan 65
yaş üstündeki yaşlılarımıza, maske ve kolonya dağıtılacak,
-İç hava yolu taşımacılığında KDV
oranı, % 18’den, % 1’e indirilecek.
Şimdi Cumhurbaşkanı Sayın
ERDOĞAN’ın,
Açıkladığı yardım ve önlem paketi
hakkında,
Bir şeyler söylemeye çalışalım.
Sayın ERDOĞAN’ın vermeyi vaat
ettiği,100 Milyarlık paketin içinde,
Gerçek anlamda yardıma ihtiyaç
duyan kesimler için,
Sadece 2 Milyar TL kadar bir pay
var.
80 Milyar TL kadar para,
başkalarına gidiyor.
KORONAYA önlem olarak, ev
alacaklara, bir müjde veriyor ve diyor ki;
Eğer alacağınız evin fiyatı,
500 Bin veya altında ise;
Peşinat 50 Bin veriyorsunuz,
gerisi taksite bağlanacak.
Yani burada ev almak isteyenlere,
kolaylık sağlanıyor.
Böylece müteahhitlerin işi de
canlanacak.
Uçakla gidecek olanlara KDV % 18’DEN, %1’e iniyor.
Bir yerden bir yere uçakla giden
kişiler,
Toplumun yüzde kaçı?
Burada işini kaybedenlere, günlük
ekmeğe muhtaç olanlara bir katkı,
Bir kolaylık yok.
Virüsten etkilenen iş yerlerinin
SGK ve KDV’yi 8 ay erteleyeceğinizi ,
Söylüyorsunuz ama
Öteleme faizini almam
demiyorsunuz.
Aynı şekilde kredi kartı ve
ihtiyaç kredisinin, taksitlerini de öteliyorsunuz ama
Faizini almam demiyorsunuz.
Umarım ki inşallah bu salgın uzun
sürmez,
Ama bu salgın bittiğinde,
Herkes bundan bir şekilde zarar
görmüş, etkilenmiş olduğundan;
Mevcut yüke bir de eskiyle
beraber, faiz de eklenince;
İnsanlar bu yükün altından nasıl
kalkacak?
65 Yaş üstü emeklilerin maaşı, evlerine
getirilecek dediniz,
PTT ve Bankamatiklerin önü, insan
kuyrukları ile dolu.
Virüs kapmamış olanlarında,
Enfekte olmalarına, sorunun
artmasına vesile oluyorsunuz.
Herkese 1 Kolonya ve maske
dağıtılacağını söylediniz ama
Maske konusunda, hala sorunlar
var!
Çoğu insan, yaşlı, ya da genç,
Ortalarda, Bankamatik
kuyruklarında, PTT önlerinde bekliyorlar.
Maskeleri olsa, herhalde
takarlardı!...
EVDE KALIN DİYORSUNUZ AMA
Maaşlarını Emekli Sandığı’ndan
alanların dışında,
Sigortalı olanların bir kısmı
çalışıyor ve bunlar maaşını alıyorlar ama
Bazı iş yerlerinde, ücretsiz
izine çıkartıyorlar,
Ya da işten atıyorlar.
PE Kİ işten atılanlar;
Geçimini nereden sağlayacaklar?
İŞSİZLIK FONUNDA,
31 Milyar TL olduğu söyleniyor
ama
Ortada para yok.
Belli ki başka işlerde
kullanmışlar.
Kendi isteği ile izne çıkıyor
formülünü ortaya attılar,
Aslında kendi isteği ile
ayrılmıyor ama öyle olsun,
Bu formüle göre işsizlik fonundan
daha az para çıksın diye,
İşçinin eline 1000 TL’nin biraz üzerinde
bir maaş gelecek,
Günlük 39 TL üzerinden…
Bu para ile nasıl geçinilir?
Berber, kuaför, çaycı, garson,
serbest çalışanlar!
İş yerleri kapalı olduğu için, ya
da iş yapamadıkları için,
Yaşamlarını nasıl sürdürecekler?
Bunlar hep cevapsız!
İşten atılanlar, işsiz olanlar,
İş Kurumlarının önünde kuyruk
oluşturuyorlar ama nafile!
MEVSİM;
EKME-BİÇME ZAMANI!
Peki bu zor ve yokluk döneminde,
Köylünün çiftçinin ekip-biçmesi
için,
Tohum, gübre, ilaç, mazot desteği
var mı?
Bunlar hep üzerinde durulması,
Çözüm bulunması gereken konular!
Elektrik, doğal gaz, su, telefon,
hepsi kazık!
Nasıl kalkacağız bu sorunların
altından?
BÖYLESİ ZOR VE BEKLENMEYEN BİR
DURUMDA,
Eğer bir Kriz Masası
oluşturulsaydı,
Bu Kurulda Siyasi Parti
Temsilcilerinden, Sivil Toplum Örgütlerinden, Meslek Odalarının Temsilcilerinden
oluşan bir Kurul oluşturulmuş olsaydı,
Her kesimden oluşan mağduriyetin
önlenebilmesi açısından;
Kullanılabilecek kaynaklar ortaya
konmuş olsaydı,
Yapılacak iş detaylandırılmış
olsaydı,
Böylesi yetersiz bir önlem paketi
ortaya konmazdı.
Sayın ERDOĞAN;
Muhalefet Partilerinin Liderlerini bile
bilgilendirme,
Sorularını cevaplandırma gereğini
de duymadı.
Eğer bu gibi işler yapılmış
olsaydı;
KORONA VİRÜSÜN YKICI ETLERİ,
En aza indirilirdi..
13)20 Mart 2020 Cuma KORKUSUZ.
100
MİLYAR LİRALIK PAKETTEKİ TEŞVİKLER BÖYLE DEDİRTTİ BU
NASIL İŞ?
Burada yukarıda SÖZCÜ’de
değindiğim konulardan farklı olarak,
Elektrik, su, doğal gaz da bir
indirim olmadığına vurgu yapılıyor.
TÜRKİYE’DE böyle oluyor ama
Başka bir Gazetede,
Dünyanın en fakir ülkelerinden,,
82 Milyon nüfuslu bir Afrika
Ülkesi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,
2 Ay süre ile Halkın kullandığı
elektrik ve sudan para alınmayacağını söylemiş.
Burada KORKUSUZ Gazetesinde,
Çok önemli başka bir haber daha
var:
AKP öncesindeki Kara Kuvvetleri
Komutanı olan, Emekli Orgeneral Aytaç YALMAN Paşanın korona virüsten öldüğü
gizleniyor.
Ve törensiz toprağa veriliyor.
Aytaç YALMAN Paşanın, TSK’nın,
İstanbul-Fenerbahçe Ordu evi lojmanlarında kaldığı,
Bu itibarla burada oturanların,
çalışanların da;
Virüs kapmış olacaklarına dikkat
çekilmek isteniyor.
Yetkililerin gizlemeye
çalıştıkları bu konuyu,
SÖZCÜ Gazetesi Ankara Temsilcisi
Saygı ÖZTÜRK ortaya çıkarıyor.
Burada
bilgi, ya da önlem noksanlığından kaynaklandığı anlaşılan,
Başka bir haber daha var:
Korona virüsten korunmak için,
Saf alkol içen 20 kişi hayatını
kaybetti
SAĞLIK BAKANI’NIN AÇIKLAMASI:
Türkiye’de vaka sayısı 359,
ÖLÜ SAYISI,4
DÜNYADA İSE:
Vaka sayısı, 242. 205,
Ölü sayısı, 9.991
KORONA VİRÜSE HANGİ ÜLKE NASIL BİR
PAKET HAZIRLADI?
ABD:
Her vatandaşına 1000 Dolarlık çek
gönderecek.
Ayrıca 1 Trilyon doları aşan
paket hazırlığı var.
ALMANYA:
Krizden
etkilenen şirketlere 500 Milyar EURO’luk kredi vereceğini söyledi.
AB: Avrupa Birliği,
Salgının en kötü vurduğu ve gelir
elde edemeyen sektörlere 37 M ilyar EURO ayırıyor.
PORTEKİZ:
9, 2 Milyar EURO’luk destek
paketi açıkladı.
Paket ülke GSYH’nın % 4,3’üne
denk.
İNGİLTERE:
900 Bin KOBİ için, vergiler
kaldırıldı.700 Şirkete 3000’er STERLiN ödenecek.
FRANSA:
Teşvik paketi 45 Milyar EURO
olacak.
Önlemler arasında, arasında
şirketlerin kurtarılması da var.
İTALYA:
25 Milyar EURO’luk paket
açıklandı.
Serbest çalışanlara, tek seferlik
500 EURO ödeme yapılacak.
JAPONYA:
Ülkede 193 Miİyar Dolarlık bir
teşvik paketi üzerinde hazırlık yapılıyor.
İSPANYA:
200 Milyar EURO’luk bir yardım
paketi hazırlandı.
Mortage ödemeleri bir süre askıya
alındı.
KANADA:
Hükümetin 19 Milyar Dolarlık bir
yardım paketi açıklaması bekleniyor.
POLONYA:
Maaş ödemeleri, işten
çıkarmaların önlenmesi ve SGK ödemeleri için,
52 Milyar Dolar ayırdı.
ROMANYA: GSYH’nın % 2’sini,
Korna virüs mağdurları için
ayırdı.
Görüyorsunuz Türkiye’nin böylesi
bir salgın ve mağduriyet karşısında,
Ayırdığı para;
Yukarıdaki listede yer alan Devletlerin,
Kendi vatandaşlarına yaptığı
desteğin yanın da,
Deve de kulak misali gibi
kalıyor.
BU GÜNE KADAR,
Hiçbir Hükümetin dokunmadığı,
Kefen parası diye adlandırılan,
MERKEZ BANKASINDA, yedek akçe
olarak tutulan,
Savaş, kıtlık ve şimdi
yaşadığımız gibi salgınlarda kullanılacak para nerede?
Bu da bütçe açığını azaltmada
kullanıldı.
DEPREM paraları ortada yok, başka
yardım paraları ortada yok!...
Türkiye’de her şey, günlük
yaşanıyor!...
14)6 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.
Sokağa çıkmasak da geçmesek de
parayı ödüyoruz
GARANTİLİ VİRÜS FATURASI 16 MİLYAR TL.
İşte kabaran faturaya 3 örnek.
Projeler Ne kadar ödeyecektik? Virüs 1 yıl sürerse ne kadar
ödeyeceğiz?
YSS 630 Milyon
TL 794,5 Milyon TL
Osman gazi 1,5 Milyar TL
2,5 Milyar TL
Avrasya Tüneli 296 Milyon TL
489 Milyon TL
(15)16 Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ.
16-BÖYLEZİ ZOR BİR DÖNEMDE,
ACİL OLMAYAN BAZI YATIRIMLAR VE
HARCAMALAR İLE BAZI YANLIŞ İŞLER…
16)27 Mart 2020 Cuma CUMHURİYET.
Bilim insanları virüse karşı daha
radikal önlem istedi.
CHP’nin raporuna göre halk
sağlığı riske edildi.
ÇOK GEÇ OLMADAN.
Ve Maskeli İhale…
17)27Nisan 2020 Pazartesi
KORKUSUZ.
Korona da sosyal medyanın en
gözde siyasetçisi oldu.
KOCA, ERDOĞAN’I GEÇTİ.
FERRARİSİ VAR 1000 TL
İSTEDİ.
VİCDANI VAR 1000 TL İSTEMEDİİ
18)10 Nisan 2020 Cuma SÖZCÜ.
Bu nasıl bir insanlık…? Bu nasıl
bir vicdan?
ÇOCUKLARIM AÇ, NASIL EVDE
KALAYIM?
GEBER.
İstanbul’da bir roman
vatandaşımız,
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle
dışarıya çıkıp, para kazanamıyor.
Muhtemelen çiçek satıyordu.
Bu yüzden Aile ve Sosyal Yardım
Bakanlığı-İstanbul İl Müdürlüğü’ne telefon edip,
Çocuklarım aç, bana yardım edin
diyor.
İstanbul İl Müdür Yardımcısı Nail
NOĞAY ise,
Ona geber diye cevap veriyor,
azarlıyor…
19)15 Nisan 2020 Çarşamba SÖZCÜ.
MÜŞTERİ RAHATSIZ OLUYOR DİYE,
SAĞLIK ÇALIŞANLARINI OTELDEN
ATTILAR.
ATATÜRK Hava Limanı’nın her biri 1 Milyar Dolar değerindeki 2 uçak pisti,
Kırılarak, bir daha kullanılamayacak şekilde tahrip edildi.
Burada hastane inşaatına başlandı.
ŞİMDİ BURADAKİ gazetelerde,
Bazı haberler konusunda şu
yorumlar yapılabilir:
1)Halkımız,
Korona virüs salgını vesilesi ile
aç ve perişan iken,
Devletin kasası da boş iken;
KANAL İSTANBUL projesinin ilk
uygulamasını,
Bir şekilde bir yerden
başlatmak!...
Burada Kanal İstanbul’un etki
alanında kalan,
Tarihi Odabaşı ve Dursun Bey
köprülerinin,
Başka bir yere taşınması ihalesi
yapılmak isteniyor.
İhaleyi papanlar da
Korona virüs önlemlerini almışlar,
aralarında sosyal mesafeyi bırakmışlar,
Maske takmayı da ihmal
etmemişler.
Burada ki konu;
Bu tarihi 2 köprüyü yıkacaklar,
Bir benzerini başka bir yere
yapacaklar.
Bu arada zarar vermeden,
Muhtemelen bazı taşları da,
Bu yeni yapılarda kullanacaklar.
İHALE BEDELİ: 8 Milyar TL.
Şimdi buradan devam edelim,
Ve şu soruları soralım:
Kanal İstanbul konusunu,
Bundan önceki Makalede detaylı
olarak inceledik,
Bu konuya zaten herkes karşıydı,
Ve Yetkililer, bu Projeye niye
karşı olduklarını,
Bilimsel araştırmaların da ışığı
altında ortaya koymaya çalıştılar,
Faydadan çok zarar getireceğini,
Ayrıca deprem riskini
tetikleyeceği,
Büyük ölümlerin yaşanacağı gibi
mahzurlara da değindiler.
Bu proje aslında, bizim
projemizde değildi…
Ben de şöyle bir öneride bulunmuştum:
HANİ HEP,
Osmanlı diyorlar ya!
Ben de bir öneride bulundum ve
dedim ki;
Kanal İstanbul yerine, Kanal
Karhaz yapılmalı.
Karadeniz’in, Hazar Denizi’ne bir
kanalla bağlanması…
Kanal İstanbul projesi
konusundaki ısrarlardan birinin;
Başta KATAR’LILAR olmak üzere,
Zengin kişilere, ya da
Devletlere,
Kanal güzergâhında arazi satılmış
olmasından,
Ve bu konuda bulunan vaatlerden
kaynaklandığı anlaşılıyor.
2)Yine başka açıdan tekrar
ediyoruz;
Halkımız aç ve perişan iken,
Onların mağduriyetini
önleyemezken;
Lüks ve israf devam ediyor.
Muğla ve Aksaray valilerine,
Koltukları deriden, sıfır Km. lüks
makam otomobilleri….
3)Çocuklarım aç, işe çıkamıyorum,
Bana yardım edin diye aradığı,
Ve ona geber diye karşılık veren;
Aile ve Sosyal İşler İl Müdürlüğü
Müdür Yardımcısı’na
Nasıl bir ceza verildi?
Böylesi Bürokratlarla mı
Bu Krizi atlatacağız?
Bu gibi konular;
Temel zorluklarımız!...
4)İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Ekrem İMAMOĞLU,
ATATÜRK Hava Limanı’na sahra
hastanesi kurulmasını önermişti.
Bu öneri bir süre dikkate
alınmadı.
Sonrasında ne olduysa;
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN, bir
beyanat verdi,
Ve dedi ki;
Biri Hava Alanının yakınındaki
Sancak Tepe’de,
Diğeri de Hava Alanında olmak
üzere,
1000 Yataklı 2 hastanenin yapılacağını söyledi
Herkes Sahra hastanesi
yapılacağını düşünürken,
Oraya 1000 yataklı modern bir
hastanenin yapılacağını söyledi,
45 günde tamamlanacağı duyuruldu.
Herkes bu hastanelerin sahra
hastanesi olduğunu düşünüyordu,
Aradan çok geçmeden iş
makinelerinin,
Hava alanı sahasına girdiğini,
alelacele,
Dozerlerin her biri 1 Milyar
Dolar değerinde olan, stratejik, 2 uçak pistini,
Bir daha kullanılamayacak
şekilde,
Kırdıklarını, tahrip ettiklerini
görüyoruz.
Hastanede,
Kırılan bu pistlerin üzerinde
inşa edilmeye başlanıyor.
Burada yanlış olan ilk husus;
2 Uçak pistinin,
Bir daha kullanılamayacak şekilde
tahrip edilmesidir.
Gerektiğinde kullanılmak üzere,
Bu pistlerin kırılmaması
gerekirdi
Zira yer olarak, iniş ve kalkış
emniyeti bakımından,
Çok iyi bir hava alanı olduğuna
vurgu yapılıyordu,
Ve stratejik bir öneme sahipti.
Bu yüzden yazık oldu.
Sonra diğer bir yanlışta şu:
Hava Alanının Terminal
Binalarının ve kapalı alanların toplam alanının,
63 B in M2 olduğu söyleniyor,
Yeniden su, elektrik, doğal gaz
tesisatı çekmeye gerek yok.,
Hatta birde oteli varmış.
Burada kapalı alanlara, portatif
bölmeler yapılıp,
İşi bittikten sonra sökülebilecek
şekilde bir şeyler yapılabilirdi.
Otelinde de,
Sağlıkçılar kalabilirdi.
Zira ATATÜRK Hava Alanı, başka
bir adıyla Yeşilköy Hava Alanı,
Merkezi bir yerdeydi ve ulaşım
imkânları da çok kolaydı.
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN,
Burasının bir Sağlık Turizmi
Merkezi olacağını söylese de;
Bu pistler kırılmamalıydı!
İBB Başkanı Ekrem İMAMOĞLU;
Sancak Tepe’de kurulan
hastanenin,
Ulaşım açısından iyi bir yer olmadığına vurgu
yaptı.
SONUÇ olarak,
Paraya da ihtiyacımızın olduğu
bir zamanda,
Bu 2 kalıcı hastanenin yapılmasına,
En azından şimdilik gerek yoktu, diyebiliriz.
20)22 Nisan 2020 Çarşamba BİRGÜN.
Artvin’den Çanakkale’ye her yer
yağmalanıyor..
TALAN SERBEST, DİRENİŞ YASAK
17-CHP LİDERİ KEMAL
KILIÇDAROĞLU’NUN KORONA VİRÜSLE İLGİLİ,
13 MADDELİK EKONOMİK ÖNLEM PAKETİ:
Kaynak: 23 /03/2020 YENİÇAĞ.
Bu salgın bizlere tüm önyargılarımızdan arınmamız
gerektiğini göstermiştir. Bu salgın bizlere, farklılarımızı bir kenara bırakarak
birlikte hareket etmemizi göstermiştir. Bu salgın, bizlere dayanışmamız
gerektiğini göstermiştir. Bu salgın bizlere bilimsel aklın yol göstericiliğinde
tüm sorunların çözülebileceğini göstermiştir. Dayanışma güzeldir ve
güçlendirir.
Siyasi polemik yapmaksızın, bazı önerilerimizi,
Sizlerle paylaşacağım,
Siyasi iktidarın yapması gerektiğini düşündüğüm
önerileri,
Paylaşacağım.
KILIÇDAROĞLU’nun konuşmasının satır başları şöyle
1-5 Şubat 2009 yılı9ndan beri toplanmayan
Ekonomik Sosyal Konsey toplanmalı.
Konsey toplantısına,
İlgili taraflar davet edilmeli,
Hiç kimse, hiçbir Kurum dışlanmamalı.
2-Sağlık personelinin konaklama ihtiyacı
giderilmeli.
3-Sağlık Kurumlarında eleman açığı giderilmeli,
KHK ile ihraç edilen ve hakkında hüküm
bulunmayanlar,
Görevine iade edilmeli.
4-Askeri hastaneler yeniden açılmalı.
5-Merkezi Yönetim ile Belediyelerin,eş güdüm
içinde çalışmalarına,
Gayret edilmeli;
a)Hazine ve Maliye Bakanlığı ile İller
Bankası’nın ödemeleri sağlanmalı,
Belediyelerin burçlanma limitleri artırılmalı,
b)Ödenemeyen borçlar nedeniyle elektrik, su, doğalgaz kesilmemeli.
6-Geçici olarak kapatılan iş yerlerlerinde;
a)Kira harcamaları, Hazine ve Maliye Bakanlığı
tarafından karşılanmalı.
b)Çalışanların ücretleri,
İşsizlik fonundan karşılanmalı.
c)İşçilerin Kredi kartı ve Banka kredileri;
3 Ay boyunca faizsiz ertelenmeli.
7-Çiftçilerin borçları yapılandırılarak, 1 yıl
ertelenmeli.
8-Ücretli Öğretmenler ile Halk eğitimde görev
yapan Kursiyer öğretmenler,
Ücret alamaz duruma düşmüşlerdir,
Bu Öğretmenler için yasal düzenlemeler yapılmalı.
9-Küçük ve Orta boy işletmelerin,
Kredi kullanımı için, sicil affı çıkarılmalı.
10-Turizm, eğlence, konaklama gibi sektörlerin,
Banka kredileri, yeniden yapılandırılmalı.
11-Bu süreçte yoksullar, işsizler,
Sağlıklarıyla uğraşırken;
Faturalarını düşünmemeli için;
Aile Yardım Sigortası çıkarılmalı,
2 Bin liralık, gelir güvencesi sağlanmalı.
12-Sağlık personeline her ay, 2 maaş ödeme
yapılmalı,
Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası çıkarılmalı.
13-Kamu
ve Özel işbirliği ile yapılan taşınmazların ödemeleri,
1 Yıl süre ile ertelenmeli ve garantiler,TL’ye
çevrilmeli,
CUMHURİYET kimsesizlerin, kimsesidir.
Süreci böyle başlatmamız gerekiyor.
13 Öneriyi Milletimizin ve sizlerin bilgisine
sunuyorum.
Sayın KILIÇDAROĞLU,
KOVİD-19,korona virüs ile ilgili ekonomik önlem
paketini açıklarken,
Şu hususlara da vurgu yapmıştır:
Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir.
Süreci
böyle başlatmamız gerekiyor.13 öneriyi milletimize ve yürütme organına sunuyoruz." diyerek tamamladı.
18-DEVA PARTİSİ LİDERİ ALİ BABACAN’IN KORONA VİRÜS İLE İLGİLİ
EKONOMİK ÖNLEM PAKETİ.
Sayın Ali BABACAN’ın FOX-TV’de
İsmail KÜÇÜKKAYA ile söyleşisini dikkatle dinledim,
Akla, mantığa dayalı doğru
yaklaşımlar ortaya koydu.
Ben çok beğendim,
Başkalarının da beğendiğini
düşünüyorum.
Sayın BABACAN,
Şu an acil paraya ihtiyacımız
olduğunu,
Ve para basmamız gerektiğine
vurgu yapıyor.
Para basmanın enflasyonu
tetikleyeceğine de vurgu yapıyor ama
Ekonomiyi canlı tutmak,
Halkımızın acil ihtiyaçlarını
karşılamak için,
Bunu mutlaka yapmamız gerektiğini
söylüyor,
Sonrasında Devlet tahvili
çıkarmak suretiyle,
Fazla paranın tekrar
toplanacağına işaret ediyor.
Böylesi bir acil önlemden sonra,
Mutlaka bir dış kaynak bulmak
gerektiğine işaretle
Bu gün Dünyada para bolluğu olduğuna,
Düşük faizle para bulunacağına
değiniyor ama
ÖNCELİKLE İKTİDARIN HER KONUDA;
İçeride ve Dışarıda herkese güven
duygusu vermesi gerektiğine vurgu yapıyor,
Ve bu hususu şöyle açıklıyor:
Türkiye’ye kredi verecek
kuruluşlar;
Öncelikle Türkiye’de demokrasi
var mı?
Adalet ve Yargı Sistemi bağımsız
mı?,
Basın özgürlüğü var mı?
Buna ilaveten, bütçenin nerelere
harcandığı gibi teknik kısımları da,
Rakamlara dayalı olarak görmek
isterler…vs.
Örneğin İMF’den para isteseniz;
Sizden bütçeden ayrılan paraların
nerelerde kullanıldığını görmek, bilmek ister.
Buna göre önerilerde bulunur,
Şartlar koşar!...
PEKİ İMF,
Örneğin Cumhurbaşkanlığı
harcamalarını incelemek istese,
Bu konuda bir Kesinti önerse;
Sayın ERDOĞAN,
Bu bilgileri vermek ister mi?
Kesintiyi kabul eder mi?
Bu gibi nedenlerden dolayı,
Sayın ERDOĞAN,
Büyük ihtimalle İMF’den kredi
talebinde bulunmaz!...
Şu noktaya da vurgu yapmamız
lazım:
İMF resmi bir kuruluş. Burada
Türkiye’nin de payı var.
Bu itibarla düşük faiz oranı ile
borç para alabilir ama
Yukarıda da değinildiği üzere,
Şeffaflık ister ve şartlar koyar.
Sana istediğin parayı verip,
Al istediğin gibi harca demek.
Neticede İMF de bir parasal
kuruluştur.
Borç para verirken,
Nasıl tahsil edeceğini de
düşünür.
Meseleye bu açıdan da bakmak lâzım.
KOVİD-16 salgını bütün Devletleri
etkilediğinden,
Bir uzman, Türkiye’nin İMF’den
ancak 4 Milyar Dolar gibi
Bir destek sağlayabileceğini
söyledi.
AKP İktidarı kendisine şart
koşulmasını istemediğinden;
LONDRA’dakİ Bankerlerden kredi
bulmaya çalıştığı söyleniyor.
Türkiye’nin başta vurguladığım
hususlardan dolayı,
Kredi notu düşük olduğu,
Başka bir deyişle sistemin güven
vermediği gibi nedenlerle,
Riskli olduğu,
Bu nedenle borçlanma faizinin de
yüksek tutulduğuna işaret ediyorlar.
% 6 gibi. Buna birde %(2-3) gibi normal
faiz oranını eklerseniz;
Türkiye’nin İMF dışında
borçlanmasının;
% (8-9) gibi yüksek bir oranla,
Borçlanabileceği anlaşılıyor.
MEVCUT sorunlar nedeniyle
Türkiye’de yatırımı olan çoğu
yabancı şirketlerin de,
Güvenlik konusunda kendilerine
göre belirsizlik ortamında;
Paralarını kurtarmak adına,
Türkiye’den çıkış yaptıklarını
görüyoruz.
Bu gibi etkenler işimizi daha da
zorlaştırıyor.
Hazine’de de stokların eridiğine,
Para kalmadığına vurgu
yapıyorlar.
Bu da işimizi daha da
zorlaştırıyor….
BU İTİBARLA alabileceğimiz en
kolay önlem;
Acil o0lmayan yatırımları
durdurmak,
Lüks ve israftan kaçınmak,
Bu gibi harcamalarda kısıntıya
gitmek! bu kadar!
Diğer önlemlerde;
Zaten Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU
ile Sayın Ali BABACAN’ın önerilerinde var…
21)20 Nisan 2020 CUMHURİYET.
TROLLERLE ÜLKE YÖNETİLEMEZ.
Bu yazının özeti şu:
Deva Partisi Lideri Ali BABACAN
diyor ki:
Ekonomi yönetilemiyor,
Şu an karşılıksız para basılıyor.
Buna bir diyeceğimiz yokta,
Karşılığında dışarıdan kredi
bulmamız lazım,
Bu gibi zorluklara yukarıda değindim
Sayın BABACAN şöyle devam ediyor.
Akla, mantığa, işletme
kurallarına dayalı hususları,
AKP’de iken de hep söylüyorduk,
Ama önerilerimiz dikkate
alınmıyordu.
Bu yüzden AKP’den istifa edip,
Yeni bir Parti kurmak zorunda
kaldık gibi vurgular yapılıyor…..
19-TÜRKİYE MASKE VE TİBBİ MALZEME
KONUSUNDA,
SORUNLAR YAŞARKEN;
55 ÜLKEYE MASKE VE TIBBI MALZEME
GÖNDERMEK…
22)2 Nisan 2020 Perşembe
KORKUSUZ.
Atalarımız, Eve Farz olanı, Camiye haram demiş
ama
MİLLETTEN TOPLUYORLAR,
EL ALEME VERİYORLAR.
Cumhurbaşkanlığı, bir yandan
halktan para toplamak için İBAN numarası yayınlıyor, diğer yandan, İtalya ve
İspanya’ya koli koli yardım gönderiyor.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin
KOCA,
Bir basın toplantısında 40 Ülkeye
sağlık ve koruyucu malzeme gönderildiğini söyledi,
Dış İşleri Bakanı Sayın Mevlüt
ÇAVUŞOĞLU ise
Bir beyanatında,
34 Ülkeye dedi,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
ERDOĞAN ise,
27 Nisan 2020 tarihinde, Bakanlar
Kurulu toplantısından çıktıktan sonra,
Yaptığı basın toplantısında;
Koruyucu ve tıbbi malzeme
gönderilen Ülke sayısını,
55 Olarak açıkladı.
28 Nisan gününde ise, TSK’ya ait
bir kargo uçağı ile
Amerika’ya eldiven, maske, tulum
ve daha başka tıbbi malzemenin gönderileceğini söyledi.
Bir gün sonrasında, yine bir uçak
dolusu tıbbi malzemenin,
Amerika’ya ulaştığını,
Başta ABD-Ankara Büyükelçisi’nin,
Ve Amerika’da Yetkililerin;
Böylesi cömertçe yapılan bir
yardım için teşekkür ettiklerini görüyoruz.
Daha önceleri de,
Amerika’ya 500 Bin adet test kiti
göndermiştik.
Bunun para ile satıldığı
söyleniyordu.
Biz kendi ihtiyacımızı
karşıladıktan sonra;
Elbette başka Ülkelere parasıyla,
ya da hibe olarak,
Bu gibi sağlık malzemelerini
gönderebilirdik.
İTALYA ve İSPANYA’ya gönderilen
yardım kolilerinin üzerinde,
Bir etikette Cumhurbaşkanlığının
amblemi ile
Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı yazısı vardı,
Kolinin bir tarafında da Türk
Bayrağı vardı.
Bu kolilerin bedava gönderildiği
anlaşılıyordu ama
Dış Ülkelere yapılan diğer
sevkiyatlar nasıldı?
Bunu tam bilmiyoruz.
ÖRNEĞİN;
ÇİN’e Şubat
ayında 1 Milyon adet maske göndermişiz.
ÇİN yeterli stok
yapmak için, Türkiye’den maske satın alıyor.
İTALY A,İSPANYA,
İNGİLTERE, FRANSA, AMERİKA’ya, İRAN’a,
Kuzey Irak Kürt
Yönetimi’ne…
55 Ülkeye maske
ve tıbbi malzeme göndermişiz.
Bunlar sadece
bir örnek….
Ücretsiz
gönderdiğimiz maske ve sağlık malzemelerinin,
Parasal
değerlerinin, ne kadar tutuğunu da bilmiyoruz…
23)30 Nisan 2020
Perşembe YENİÇAĞ
O MEKTUP KRİZİ
MASKELER Mİ?
Onur ÖYMEN,
ABD’nin geçen hafta yaptığı S-400 tehdidini hatırlatarak,
ERDOĞAN’ın TRUMP’a
gönderdiği,
Dostluk
mektubunu böyle eleştirdi.
GÜVENİLİR
ORTAĞIZ.
ERDOĞAN ,Trump’a
gönderdiği mektupta;
Ülkemin, ABD’nin
güvenilir ve güçlü bir ortağı olarak,
Her türlü
dayanışmayı sergileyeceğine emin olabilirsiniz dedi.
24)15 Nisan 2020
Çarşamba YENİÇAĞ.
BARZANİ’DEN PKK’YA İLAÇ YARDIMI.
Terör örgütü
elebaşı, Ferhat Abdi ŞAHİN,
Kendilerine
virüsle mücadele için, ekipman gönderen,
İKBY Başkanı
Neçirvan BARZANİ’ye ,
Minnetlerini iletti.
Buradaki haberin
özü ve özeti şu:
Türkiye insani
amaçlar doğrultusunda,
Kuzey Irak KÜRT
Yönetimi’ne,
Maske ve tıbbı
malzemeler ile ilaç ta göndermiş ama
Kuzey Irak Özer
Kürt Yönetimi’nin de,
Bu malzeme ve
ilaçların bir kısmını;
PKK’ya
gönderdiği, ya da verdiği anlaşılıyor.
BURADA
AMERİKA’YA gönderilen tıbbi malzemeler konusunda da,
Bir şeyler
söylemek isterim:
Biz Amerika’ya
sözde dost diye
Kendi
doktorlarımızdan, kendi insanımızdan esirgediğimiz, ya da yeterince
veremediğimiz tıbbi malzemeleri,
Fazla fazla
Amerika’ya gönderiyoruz ama
Aynı Amerika
bizim gönderdiğimiz tıbbi malzemelerin bir kısmını,
PKK’ya
gönderiyor.
Buna ne
diyeceğiz?
Aynı
Amerika’nın;
40 Yıldan beri,
Türkiye’yi bölüp-parçalamaya çalışan,
Askerlerimizi
şehit eden PKK Terör örgütünü,
Koruyup-kollayan,
Ona binlerce TIR
dolusu silah ve cephane veren,
BOP kapsamında
Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan da parça koparıp,
Nihayetinde
Bağımsız bir Kürt Devleti oluşturmaya çalıştığını,
Bilmiyor muyuz?
BU İTİBARLA,
Cumhurbaşkanı
Sayın ERDOĞAN’IN,
ABD Başkanı TRUMP’a
siyaseten yazmış olduğu,
Değerli Dostum
başlığı altında söylediği sözler de;
Türk Halkının
büyük bölümünün katıldığı,
Tasvip ettiği
hususlar değil.
ZİRA bu uzunca
süre içerisinde,
Genelde orta
sınıf, ya da fakir vatandaşlarımız,
Evlatlarını
vatan mücadelesinde katleden PKK’nın arkasında,
Kim olduğunu;
Artık geç olsa
da görüyor ve anlıyor.
Bu gibi
vatandaşlarımız, evlat acılarını,
Vatan Sağ olsun
diyerek kabullenseler bile
İçlerindeki acı
ve hasreti kimse dindiremez!...
Bu noktada Türk-Amerikan
ilişkileri konusunda da,
Geçmişten
günümüze kısaca bir şeyler söylemek isterim.
2.Cumhurbaşkanı
Sayın İsmet İNÖNÜ döneminde,
2. Dünya Savaşı
öncesinde,
Sovyetler
Birliği Devlet Başkanı STALİN’nin,
Türkiye’den
Kars, Ardahan ve Artvin’i istemesi sonucunda,
Türkiye’nin
güvenliği açısından tedbir olarak,
Sınırımızda
gerekli önlemleri aldıktan başka;
Bir de
Amerika’nın desteğine ihtiyaç duyuyor.
İşte ilk ilişki
de böyle başlıyor.
Bu süreçte Sayın
İNÖNÜ’den AKP öncesine kadar,
Türkiye’yi idare
edenler,
Amerika’nın bazı
taleplerini karşılasalar bile
Gün gelmiştir,
Amerika’nın diretmesine karşın;
Türkiye’nin hak
ve menfaatlerini,
Korumasını
bilmişlerdir.
Bu noktada
Rahmetli İsmet İNÖNÜ’yü,
Adnan MENDERES,
Fatin Rüştü ZORLU,
Hasan POLATKAN, Bülent
ECEVİT, Süleyman DEMİREL, Neçmettin ERBAKAN’’I,
Saygıyla
rahmetle anıyoruz.
Kardak
Kayalıkları Kahramanı olarak tarihimizde yerini alan,
Tansu ÇİLLER’i
de bazı yanlışları olsa da,
Saygı ve
minnetle anıyoruz.
Günümüz
Türkiye’sinde,
Yukarıda Gazete
Manşetlerine de yansıyan,
PKK’ya giden
sağlık malzemelerini,
Ve ABD’’nin
PKK’ya doğrudan desteğini,
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’ın,
Değerli Dostum
TRUMP diye başlayan mektubuna,
Ne diyeceğiz?
Bu gibi
konularda kapsamlı analizler;
NİÇİN OLMAMIZ
GEREKEN YERDE DEĞİLİZ,
Başlığını
taşıyan makalede var.
Günümüzdeki
Türk-Amerikan ilişkilerini,
BOP ve BOP Eş
Başkanlığı kapsamında değerlendirmek,
Daha doğru bir
yaklaşım olur.
Dış Politikada,
Amerika ile Rusya arasındaki zikzaklarda;
Rusya’dan peşin
para ile aldığımız S-400 Hava Savunma Sistemlerini,
Aktif hale
getirmekten vazgeçtik!
Ödediğimiz 2,5
Milyar Dolar bağlı kaldı,
İşe yaramdı,
Ve tekrar başa
döndük!...
Bu noktada
2.Cumhurbaşkanı,
Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün Silah Arkadaşı, Milli Kahramanımız,
İsmet İNÖNÜ’ün kulaklara
küpe olacak şu tarihi uyarısını hatırlatmak isterim:
Büyük
Devletlerle İttifak Yapmak;
Ayı ile Yatağa
Girmek Gibi Bir Şeydir….
20-SORUNLARIN
ÇÖZÜMÜNE ODAKLANMAK VARKEN,
CUMHURBAŞKANI SAYIN ERDOĞAN;
CHP VE CHP’Lİ BELEDİYELERE AĞIR ELEŞTİRİLER
YÖNELTMESİNE,
NE DEMELİ? BUNUN SEBEBİ NE?
Milletimizin bu gibi zor
anlardaki dayanışma kültürü sayesinde,
Bu gün yaşadığımız Ekonomik
sorunları da bir türlü aşarız ama
BU ZOR DÖNEMDE;
18 Yıla yakın bir süredir Türkiye’yi
idare etmekte olan,
Adalet ve Kalkınma Partisi
AKP’nin,
Hem Genel Başkanı, hem de
Cumhurbaşkanı olan,
Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a,
Çok önemli bir görev düşüyor.
Sayın ERDOĞAN;
AKP genel Başkanı şapkasını
çıkarmalı,
Herkesin Cumhurbaşkanı olduğunu
göstermelidir.
Zira böylesi 2 unvan bir arada
olursa;
Genel Başkanlık ağır basar,
İnandırıcılıkta ortadan kalkar.
BU NOKTADA:
1) Sayın EDDOĞAN’IN;
Bu zor dönemde de,
Kendisini eleştiren,
Eleştirinin de ötesinde, yol
gösteren, önerilerde bulunan,
Muhalefet Partilerine,
Özelliklede Ana Muhalefet Partisi
Lideri Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’na
Suçlayıcı, aşağılayıcı sözler
sarf ettiğini görüyoruz.,
Neredeyse, korona virüsten de onu
sorumlu tutacak.
Bu doğru bir yaklaşım değil…
2)DİĞER TARAFTAN DA;
CHP + İYİ PARTI işbirliği diye
adlandırdığımız,
MHP’nin dışında diğer Muhalefet
Partilerinin de dışarıdan desteği ile kazanılan,
Başta Ankara, İstanbul, İzmir,
Adana, Mersin, Antalya olmak üzere
11 Büyükşehir, ,
Ve diğer Belediye
Başkanlıklarını,
Bir türlü kabullenemediğini,
Faal çalışmalarından da,
Rahatsızlık duyduğunu
gözlemliyoruz…
3)Şimdi buradan başlayarak,
Konuyu açmaya çalışalım.
Örneğin AKP’li Belediye
Başkanlıklarına,
Her türlü kolaylıklar
sağlanırken,
4)İş Muhalefet, ya da Millet
İttifakı diye adlandırdığımız Belediyelere gelince;
Sen yardım toplayamazsın diyor,
Halkımızın kendi isteği
doğrultusunda,
Devletin Bankalarına,
Belediye adına yatırdıkları para
bloke ediliyor.
5)GEREKÇE olarak ta;
Sen Devlet içinde, Devlet gibi
hareket ediyorsun deniliyor!
6)BU BELEDİYELER DE,
Bağış için açtırdıkları hesap da
ki paraları çekemedikleri için,
Zor durumdaki vatandaşlarımıza,
Yeteri kadar yardım edemiyorlar!.
7)İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin 900 Bin TL gibi,
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin
de, 3 Milyon 500 Bin TL gibi parasının,
Devletin bankasında tutulduğu
söyleniyor.
Eğer vatandaşlarımızın, bu gibi
Belediyelerin hesaplarına yatırdığı parala bloke konulmasaydı; Ankara ve İstanbul Büyükşehir
Belediyelerinin,
Yardım hesaplarında toplanan
paralar,
Muhtemelen bu hesaplarda, başlangıçta
toplananlardan,
Kat be kat fazla olabilirdi!
25)7 Nisan 2020 Salı KORKUSUZ.
Salgın tedbirleri ile sosyal
belediyecilikte rol model oldular.
ÖRNEK
BAŞKANLAR
Bu gazetede İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Sayın Ekrem İMAMOĞLU ile
Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Mansur YAVAŞ’ın,
Halkımızın yararına yaptıkları
hizmetlere yer veriliyor.
Bu gazete de birde, korona virüse
önlem kapsamında,
İstanbul’a giriş-çıkışların
yasaklanacağı duyuruluyor,
Ve vatandaşlarımızın 30 Büyük
Şehir’e de gitmemeleri konusunda,
Uyarılarda bulunulduğu halde;
İnsanlarımızın bu salgından
kaçarcasına,
Yollara düştüklerini görüyoruz.
8)BİRDE ŞU VAR:
Şimdi ya da daha önceden,
Yoksul, kimsesiz
vatandaşlarımıza,
Bedava çorba ve yemek veren,
Muhalefet ya da Millet ittifakı
Belediyelerinin;
Bu gibi işlerde kullanılan banka
hesaplarının da,
Kapatıldığını,
Bu zor günlerde aç
vatandaşlarımıza yemek verilmesinin bile
Engellenmek istendiğini
görüyoruz.
9)Bu gibi engellemelerin nedeni
gayet açık.
Millet İttifakı, Muhalefet
İttifakı, ya da CHP’li Belediyeler diye adlandırılan bu Yerel Yönetimlerin,
HALKIMIZI rahatlatan bu yardım ve
iyilik hareketinden,
AKP YÖNETİMİNİN;
Muhtemel bir seçimde,
Kendisine oy kaybettireceğinden
endişeleniyor.
Engelleme de, bu sebepten olmalı
10)MİLLET İTTİFAKI BELEDİYELERİ,
Bütün bu engellemelere rağmen,
Eldeki imkânlarla,
Halkımızın yanında olduklarını
gösteriyorlar,
Göstermeye çalışıyorlar.
11)Bu gibi konularda,
Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Sayın Mansur YAVAŞ’in,
Bir idol olduğunu gözlemliyoruz.
Sayın Mansur YAVAŞ’ın;
Ayni yardımların dışında,
İhtiyaç sahiplerine nakdi
yardımlarda da bulunduğu,
BAZI VATANDAŞLARIMIZIN,
Mahalle bakkallarına olan
borçlarını da,
Sildirdiği bilgilerine yer
veriliyor.
21-YARDIM BİR GÜVEN İŞİDİR!
1)Vatandaşlarımız, kime
güvenirse, kimi isterse!
Ona verir!
2)SONRA BELEDİYELER,
Anayasal kuruluşlardır,
Belediye Başkanları ve Meclis
Üyeleri de,
Bir seçim sonucunda göreve
gelmişlerdir.
3)YAPILAN HARCAMALARI DA,
Danıştay tarafından
denetlenmektedir.
Eğer yardımlar amaç dışında
kullanılmış olursa,
Bunun da müeyyidesi vardır.
Bu kadar telaş niye!?
4)Eğer bu zor dönemde,
Halkımızla zıtlaşma devam ederse;
Böylesi zıtlaşmanın nereye
varacağını,
Kimse tahmin edemez.
En büyük tehlikede burada!
Bu konuda herkese büyük bir
sorumluluk düşüyor.
5) KİMSENİN BU GÜNDEN YARINA,
Bir garantisi yokken,
Herkes can derdinde iken,
Herkes aş ve iş derdi yaşarken,
Çoğu iş yeri kapanmışken,
Çoğu insan evlerine kapanmak
durumunda kalmışken,
HERKESİN canı burnunda ilen;
6) İKTİDARLA, Muhalefet arasında,
İKTİDARLA Muhalefet Belediyeleri arasındaki,
Bu tartışmanın, bu sürtüşmenin,
Yeri de değil, zamanı da değil!
BU ZOR GÜNLERDE,
Huzura, güvene, yardımlaşmaya
ihtiyacımız var!...
Diyeceğim bu dur!..
7)İKTİDARIN BAĞIŞ KAMPANYASI.
26)2 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.
İktidarın başlattığı kampanya
dayatmaya dönüştü.
ZORLA BAĞIŞ OLMAZ.
Kamuda personele, kampanyaya
bağış yapması için,
Resmi yazı ile çağrı yapılıyor, bağış
yapan,
Dekontunu göndersin
deniliyor…
Personel
endişeli.
Burada CHP’li Belediyeler bağış
yapmanın yasak olduğu,
AKP’li Belediyelere ise serbest
olduğu,
Örneklerini görüyoruz..
Bundan sonrasındaki zamanda,
Devletin bağış kampanyasında
toplanan paraların,
Büyük bir kısmının
Merkez Bankası ile Devletin diğer
Bankalarından,
Bu arada İş Bankasından geldiğini
görüyoruz.
Müteahhitlerden gelen bağışların
ise,
Aslında karşılıksız olmadığına,
Vergi borcundan düşüleceğine işaret
ediliyor.
Devlet Kurumlarından
toplananların ise,
Büyük bir miktar olmadığına
dikkat çekiliyor.
Bütün bu zorlamalara karşın,
DEVLETİN KAMPANYASINDA,
Toplanan paranın ilk başta,
1 Milyar 600 Milyon TL gibi
olduğuna dikkat çekiyorlar.
Şimdi 2 Milyar TL gibi.
Bu gibi izahatlardan sonra,
Vatandaşlarımızın,
CHP’li Belediyelere daha çok
güven duyduğu anlaşılıyor.
22-DARBE SÖYLEMLERİ;
İKTİDARI DEVAM ETTİRMEYE YÖNELİK
GİRİŞİMLERDİR,
DEMOKRASİ HERKES İÇİN, BİR
GÜVENCEDİR.
27)4Mayıs 2020 Pazartesi SÖZCÜ.
Her hangi bir anlaşmazlık halinde
Türk Hukuk7u değil
ARAÇ GEÇİŞ GARANTİSİNDE LONDRA HUKUKU GEÇERLİ.
Türkiye’de siyasi kutuplaşma giderek
artıyor
MERMİLİ TEHDİT.
Bu gün Milli Savunma Bakanı,
Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ile
Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nin
bütün Birimleri,
AKP İktidarının kontrolünde,
Polis Teşkilatı, Milli İstihbarat
Teşkilatı MİT olmak üzere,
Darbe yapma imkân ve potansiyeli
olan diğer Kurum ve Kuruluşlar da;
Hep AKP’nin kontrolünde.
Bu itibarla şu anda AKP
tarafından, bize darbe yapacaklar iddialarının ortaya atılmış olmasının;
Yukarıda da vurguladığım üzere,
Şu anda böylesi bir şey söz
konusu olamaz!
Böylesi bir iddia ile bir
mağduriyet yaratıp,
Sonrasında muhtemel bir erken, ya
da normal bir zamanda yapılacak seçimde;
Siyasi bir yatırım olarak
düşünülebilir.
YUKARIDA gazete manşetinde
gördünüz,
AKP işini öyle sağlama almasa;
AKP Teşkilatlarında görevli
sakallı ve sarıklı bir genç,
BİR KAVANOZ DOLUSU MERMİ İLE
CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU’nu,
CHP Grup Başkan Vekili Özgür
ÖZEL’i,
CHP İstanbul İl Başkanı Canan
KAFTANCIOĞLU’nu,
Akıllı olun yoksa sizleri
öldürürüm diye tehdit edebilir mi?
EDEMEZ!...
PEKİ böylesi bir ölüm tehdidine
karşı,
Gereği yapıldı mı?içeri
alındımı?...
BAŞKA BİR ÖRNEK:
28)15 Mayıs 2020 Cuma SÖZCÜ.
Muhalif TV’lere göz açtırmayan
Radyo Televizyon Üst Kurulu RTÜK,
Yandaşı koruyor.
MUHALİFSE KES CEZAYI
FOX TV,Halk TV ve Tele 1 TV’ye
ceza yağdıran RTÜK,
Ölüm tehdidi savuran kanalı,
Bırakın ceza vermeyi,
Gündemine bile almadı.
YANDAŞA ÖLÜM TEHDİTLERİ DAHİL,
her şey serbest!...
Sevda NOYAN, Ülke TV’deki
programında,
Bizim Aile 50 kişiyi götürür,
listem hazır demişti.
Hiçbir Savcılık harekete
geçmezken,
Parti Devletine, daha da otoriterleşmeye
doğru bir gidişat var.
Ben Halkımızla inatlaşmanın,
gereksiz olduğuna inanıyorum,
Bilek güreşi de tutulmamalı!...
18 YILA YAKIN bir süre
içerisinde,
Görülmüş ve anlaşılmıştır ki;
AKP Türkiye’nin sorunlarını
çözemiyor,
Çözmekte yetersiz kalıyor.
Meseleye bu açıdan bakarsak, daha
yararlı olur!...
KORONA VİRÜS salgını ile de
Her sınıftan vatandaşımız bu
beceriksizliği,
Bizzat yaşayarak gördü…
MUHALİFTELEVİZYON kanalları,
Program yapımcıları,
Muhalif Gazeteler ve Muhalif
Yazarlar;
Anayasa ve yasalar çerçevesinde
görevlerini yapıyorlarsa,
Bu çerçevede eleştiriler de
bulunuyorlarsa,
Bu gibi hususlar sorun olmamalı,
Bilakis yapıcı eleştirilerden
yararlanılmalıdır….
23-BOP
KAPSAMINDA BÖLÜNMÜŞ ORTADOĞU HARİTASI.
24-PARLAMENTER
SİSTEME GERİ DÖNMEK;
NİÇİN HERKESİN YARARINA?...
Bilgilerin tazelenmesi için, şu hususlara
vurgu yapmak istiyorum.
1)AKP hangi Dünya şartlarında
iktidara geldi?
Bu gibi konularıa, detaylı
olarak, zamanında değinmiştim.
Şimdi kısaca tekrar özetlemek
istiyorum.
Amerika Birleşik Devletleri,
Türkiye’yi, kuzeyimizdeki
komşumuz,
Doğu Bloku, VARŞOVA Paktı’nın
Lideri Sovyetler Birliği’ne karşı,
NATO’nun bekçisi gibi görüyordu.
Bu yüzden, Amerika,
Sovyetler Birliği’nin 1990
yılında dağılmasına kadar geçen süre içerisinde;
Türkiye Cumhuriyeti’nin,
ATATÜRK ilke ve İnkilaplarından,
Laik ve çağdaş bir yönetim
tarzından uzaklaşmasına,
Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nin ,
Vurucu gücünün zayıflamasına
müsaade etmemiştir.
Siyasi iktidarların,
Ara sıra Türkiye’nin çıkarları
doğrultusunda,
Kuzey Komşumuzla tesis
kurma ,
Ve kredi yoluyla yakınlaşmayı da,
Amerika kendi çıkarları na ters
düştüğü için;
Askeri Darbeler ve Muhtıralarla
da olsa,
Bir şekilde uyarma gereğini
duymuştur.
1990 Yılında Sovyetler
Birliği’nin dağılmasından sonra,
DÜNYA tek kutuplu hale geliyor ve
AMEKA,
Strateji değişikliği yapıyor ve
öncelikleri de değişiyor.
Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika
Projesi BOP kapsamında;
Türkiye’de ILIMLI İSLAM, ya da
SİYASAL İSLAM modeli,
Bir Parti kurulması çalışmalarına
başlıyorlar,
Ve bu bağlamda kendileri ile
çalışacak, ya da kullanabilecekleri,
Birisin birisini aramaya
başlıyorlar.
Sayın ERDOĞAN’ın da
Yıllar öncesinden Türkiye’nin
başına geçmeyi istediği bilindiğinden,
Bu hayalde gerçekleşme aşamasına
geliyor.
Böylece AKP’nin de iktidar süreci
başlamış oluyor.
AKJP’nin kurulmasında,
Ve bu günlere gelinmesinde,
Hep Amerika’nın etkisini ve
katkısını görüyoruz.
2)Sayın ERDOĞAN’ın Başbakan
olacağını,
Daha 1999 yılında,
Gazeteci Yazar- Stratejist Dr.Erol MÜTERCİMLER’in,
Davet edildiği bir toplantı
vesilesi ile öğreniyoruz.,
İNTERNETTE;
Erol Mütercimler-AKP kim
tarafından ve nasıl kuruldu? Yazın ve enter’e basın
Ve söylenenleri bir dinleyin..
Bu video ULUSAL Kanalda
yayınlanmış
Bu toplantıda Avukat Münci Münci,
Çetin Yaramancı, Bülent AKARCALI,
Fehmi KORU, Nazlı ILICAK ve daha
başkaları da var.
Tuğrul TÜRKEŞ ise daha sonra,
ABD Büyükelçiliğinin arabası ile
Konsolos Yardımcısı Bayan SHALD,
İle el ele tutuş muş bir şekilde,
Salona giriyorlar.
3)Sayın ERDOĞAN’ın;
BOP ve BOP Eş Başkanlığı
konusunda, söyledikleri ortada,
Demokrasi bir amaç değil bir
araçtır…
Amacıma ulaşmak için……,
Gibi sözlerini de biliyorsunuz…
Bunlar hep internette var.
Google’de, ya da joutube’de
yazarsanız, bulabilirsiniz.
Siyasal İslam’ın gerçek İslam ile
de bir ilişkisi yok.
Bunu da internette
sorgulayabilirsiniz.
Özellikle yabancı İslamolog
yazarların,
Yazdıkları, söyledikleri çok
ilginç!
4)BAŞKANLIK Sisteminin,
Aynı zamanda Amerika’nın da
talebi olduğu biliniyor.
Bu konu çoğu Yazarlar ve önemli
kişiler tarafından da dile getirilmişti.
EĞER İNTERNETTE,
Bernard Paul Henze-2006
Türkiye raporu, yazar,
Ve enter’e basarsanız,
Çok sayıda cevaba ulaşırsınız:
ÖZETLE ŞÖYLE:
ABD-CİAE Türkiye Masası Şefi,
Bernard Paul Henze;
2006 Yılında Washington’a bir
rapor gönderiyor,
Ve burada şöyle diyor:
Bu Devleti Kuranlar;
Kontrol sistemini öyle sağlam
yapmışlar ki,
Hükümeti ikna etseniz; Meclis’i
ikna edemiyorsunuz,
Meclis’i ikna etseniz; Yargı’yı
ikna edemiyorsunuz,
Yargı’yı ikna etseniz; TSK’yı ikna
edemiyorsunuz.
EĞER Amerika’nın menfaati;
Türkiye’nin federatif bir yapıya
geçmesinde ise,
BÖYLESİ BİR AMAÇ İÇİN;
Türkiye’nin,
Yasama, Yürütme ve yargı gibi tüm
konularda,
Tek kişinin söz sahibi olduğu,
BİR BAŞKANLIK SİSTEMİNE geçmesi
lazım
Devamında şöyle diyor:
Eğer bu tek kişi Amerika’nın
çıkarlarına uymakta bir tereddüt gösterirse;
Bu tek kişiyi tesirsiz hale
getirmek,
Amerika için, bir sorun olmaz….
BU gibi konuların,
ŞİMDİ BU GİBİ KONULARIN;
İçeride ve dışarıda yaşadığımız
sorunlarla da,
Benzer yanları yok mu?.
ÖNERİ VE SONUÇ:
Sayın ERDOĞAN’ın kabul edeceğini sanmıyorum
ama
O’na yakın olanlarda söylese olur;
EĞER TÜRKİYE;
Yeniden Yasama, Yürütme ve Yargı
bağımsızlığına dayalı,
Parlamenter Demokrasiye geçerse,
Cumhurbaşkanı Partisi ile
ilişkini keserse,
Tarafsız konuma girerse,
Sorunların çözümü noktasında,
Türkiye’nin yeniden normalleşmeye
geçmesi konusunda,
Önemli bir adım atılmış olur.
Amerika ile bu kadar içli dışlı
olduysanız;
Başkaca bir çıkış yolu yok!...
Sayın ERDOĞAN’ın yapması gereken en
doğru iş şu:
Herkesin Cumhurbaşkanı gibi
davransa,
İşleri siyaseten oluruna bıraksa,
Muhtemel bir seçim için de,
Milletimin kararı başımın üstüne
dese,
Türkiye’nin elini güçlendirse,
Daha iyi olmaz mı!?...
Böylesi bir durumda;
Eli silahlı, mermili militanlar,
Televizyonlarda, medya
paylaşımlarında,
Halkımızı ölümle tehdit etmek,
ortalığı karıştırmak cesaretini de;
Kendilerinde bulmazlar,
bulamazlar!
25-KOVİD-19
SALGINI VESİLESİ İLE
DAHA ÖNCE YAPILAN BAZI
YANLIŞLARIN
SONUCUNU GÖRMEK!...
SÖZCÜ Yazarı Uğur DÜNDAR’ın
anlatımıyla:
TÜRKİYE’DE KORONA VİRÜS AŞISI ÜRETİLEBİLİRDİ.
Bu husus, günümüz Türkiye’sinde,
Ülkeyi Yönetenlerin, Yönetim
şekli ile ilgili bir konu.
Herkesin kulağına küpe olacak
nitelikte,
Çok önemli hususlar!
Bu da özetle şöyle:
Korona Virüsünü bizlere basit bir
grip gibi tanıttılar,
Önlem almakta geciktiler gibi
vurgular yaptıktan sonra şöyle devam ediyor:
Yakın bir zamanda,
Hıfzısıhha’nın eski Başkanı
Doktor Erol AFŞİN,
Sayın DÜNDAR’a bir mail
gönderiyor,
Bu itibarla Sayın DÜNDAR’ın,
Türkiye’de Korona Virüs Aşısını
Üretebilirdik, başlığının da;
Sayın Doktor Erol AFŞİN’inin,
Verdiği bilgilerden kaynaklandığı
anlaşılıyor.
Sayın Dr. Erol AFŞİN özetle
şunları söylüyor:
Hıfzısıhha Enstitüsü,
Halkın sağlığını korumak amacıyla
ATATÜRK’ün ilk Sağlık Bakanı,
Dr. Refik SAYDAM tarafından,
1928 Yılında kuruluyor.
Bu Enstitüde,
Verem, Tetanos, Difteri, Kuduz,
Kolera, Akrep Serumları üretiliyor,
Dünyada ilk defa üretilen Çiçek
aşısı ise,
Çin ve Amerika’ya gönderiliyordu.
Dr Erol AFŞİN, Hıfzısıhha’ya
1997’de Başkan olarak atanmış.
Görevi süresince,
Yurt dışından büyük paralar
ödenerek alınan aşıların,
Türkiye’de imal edilebileceğinden
hareketle,
Bir Mastır plan ve Proje
hazırlıyor ama maalesef yetkililer,
Bu işe yanaşmıyorlar, destek vermiyorlar.
Nihayetinde Hıfzsıhha Enstitüsü,
2 Kasım 2012 tarihinde
kapatılıyor.
Böylece buradaki çok önemli
konularda çalışan,
Başarılı Bilim Adamları da
ayrılmak zorunda kalıyor,
Laboratuarlar ve çok kıymetli
alet ve teçhizatlar da çürümeye terk ediliyor.
Burada birde şu hususa vurgu var:
O zaman hazırlanan Mastır Plan
çerçevesinde,
Daha başka aşılarında
yapılabilmesi için, 200 Milyon Dolar kaynak gerekiyormuş.
Demek ki buna da kimse
yanaşmamış!
Sayın Dr. Erol AFŞİN,
Son bir hamle olarak ta;
Korona Virüs aşısının Türkiye’de
üretilebileceği konusunda da, girişimlerde bulunmuş, hazırlıklar yapmış ve
Yetkililere de öneri de bulunmuş,
Dost bir ülkeden gayrı resmi
olarak, bilimsel ve teknolojik bilgileri elde etmiş,
Ve Yetkililere de öneride bulunmuş ama
Maalesef kimse buna da yanaşmamış, destek vermemiş!
Sayın Dr. AFŞİN, şu hususa da
vurgu yapıyor:
Eğer bu işe destek verilmiş
olsaydı,
Ağustos ayında aşı üretme
konusunda 3.faza, ya da 3.aşamaya,
Geçilebileceği konusuna da vurgu
yapıyor.
Buradaki konunun;
Şimdi günümüzde yaşadığımız
sorunla da,
Ne kadar ilgili olduğunu
görüyorsunuz.
Şimdi anladınız mı?
Eskiye nazaran,
Niçin daha gerilerde olduğumuzu!
ŞİMDİ BURADAN BAŞLAYARAK,
HIFZISIHHA gibi çok önemli Devlet
Kurumlarının,
Özelleştirme kapsamında elden çıkarılmasının,
Ya da kapatılmasının;
Türkiye’yi ne kadar geriye
götürdüğünü,
Birkaç örnekle sizlere anlatmak
istiyorum.
1)Şeker fabrikalarını elden
çıkardık,
Şeker üretiminde,
Sağlığa zararlı etkileri de olan,
Bursa’da ki Amerikan – Gargil firmasının,
Mısırdan üretilen nişasta bazlı
şekerine muhtaç olduk,
Yetmedi, Rusya’dan şeker ithal
etmeye başladık.
Şeker fabrikalarımız varken;
Şeker pancarının suyundan şeker
elde ediyorduk,
Küspesinden hayvan yemi olarak
kullanıyorduk,
Şimdi yemde de dışarıya bağımlı hale geldik.
Birde posadan alkol üretiyorduk.
Şimdi Türkiye’de etil alkol
üretilmediği için, ya da çok az üretildiği için,
Dışarıdan ithal etmek durumunda
kalıyoruz.
İşte Kolonyanın fiyatının, çok
pahalı olduğu,
Bu yüzden olmalı ki,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
ERDOĞAN,
Maske ve kolonya gönderme işinde
çok geç kaldı.
2)SEKA’nın kağıt fabrikalarını
kapattık,
Kağıt ta da dışa bağımlı hale
geldik,
3)Gübre fabrikalarını
özelleştirdik, ya da sattık,
Gübre pahalandı, maliyetler
arttı,
4)Et kombinalarını kapattık,
Köylümüzü, hayvan üreticisini,
tüccarın merhametine bıraktık!
Sonuçta canlı hayvan üretiminde,
Ve et ihtiyacının karşılanmasında
da, yetersiz kaldık,
Dışarıya bağımlı hale geldik!
5)Termik Santralleri
özelleştirdik,
Elektrik pahalandı…
6)Bir plansızlık, programsızlık
ve üreticiye destek olmamak gibi nedenlerle,
Kendi kendimize yetemez olduk,
Ve dışarıya bağımlı hale geldik.
7)Cumhuriyet’in diğer
kazanımlarını, Limanlarını,
Büyük emekler ve paralarla
kurulan İşletmeleri,
Bir şekilde elden çıkardık,
Neredeyse, haraç- mezat sattık!
8)Lüks, israf ve plansız
harcamalarla,
Kasayı boşalttık!...
9)İşleri döndürebilmek,
Gerektiğinde dış borç bulabilmek
açısından;
Arta kalan son varlıklarımızı da,
İpotek, ya da güvence olarak
gösterebilmek açısından,
VARLIK FONUNDA topladık.
SONUÇ İTİBARIYLA;
Tek kişin kararına dayalı olan,
Ve adına da Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi denilen,
Türkiye uçacak, kaçacak diye
tanıtılan bu yapı ile
Daha da geriye gittiğimi gördük ve anladık…..
24-KOVİD-19 VİRÜSÜ NEREDE VE
NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Bu hususu şu başlıklar altında
açmaya çalışalım:
1)Dünya insanlar için bir yaşam
alanı olduğu kadar,
Kurtlar, kuşlar, evcil ,ya da
vahşi olsun bütün hayvanlar,böcekler ve gözle görülmeyen,
Mikroplar, bakteriler ve virüsler
içinde bir yaşam alanıdır.
Ve Tanrı her şeyi bir denge
içinde yaratmıştır.
Eğer Türkiye, ya da başka
Devletler;
Kâr amaçlı politikalarla doğayı
tahrip ederlerse,
Ormanları yakarlarsa,
Her tarafı betonlaştırırlarsa,
İklim dengelerini bozarlarsa,
Bizim dışımızdaki canlıların yaşam
alanlarını tahrip ederlerse,
Ortadan kaldırırlarsa,
Dünyanın doğal dengesi bozulur…
En azından şöyle izah edebiliriz:
Kurtlar ayılar aç kaldıklarında,
yerleşim yerlerine ini,yorlar ya!...
Bunun gibi…
Böylesi bir durumda bu7 gibi
yabani hayvanlar;
Yerleşim yerlerine indiklerinde,
Bir şeylere temas yüzünden,
insanlara virüs bulaştırabilirler.
Eğer siz, sulak alanları yok
ederseniz;
Leyleklerin yaşam alanlarını
daraltırsanız,
Yılanlar çoğalır…
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Korona virüs önlemleri vesilesi
ile
İstanbul’DA HAVA VE DENİZ
KİRLİLİĞİNİN GÖZLE GÖRÜLECEK KADAR AZALDIĞINI,
Yunus balıklarının, insanlara
sevgi gösterileri içinde,
Boğazda dolaştıklarını,
Haliç’e girdiklerini görüyoruz.
Bu örneklerden de anlaşılacağı
üzere,
Doğayı tahrip etmememiz lazım.
Sonuçta böylesi bir tahribat
sonucunda,
Doğal olarak virüs salgınları da
olabilir…
2)CEVİZKABUĞU Programında
konuşmacılardan,
Araştırmacı Gazeteci- Yazar
Cengiz ÖZAKINCI,
Şöyle bir iddiada bulundu.
1974 Kıbrıs Harekâtı esnasında
ABD Dış İşleri Bakanı olan Henry KİSİNGER,
Daha önceki yıllarda hangi
görevde ise;
1968 Yılında ABD Yönetimine şöyle
bir rapor sunuyor:
Fakir ve nüfusu fazla olan
ülkeleri kast ettiği anlaşılıyor;
Dünyadaki artan nüfus karşısında,
Gün gelecek, kendilerinin
kullanabilecekleri doğal kaynakların,
Yer altı zenginliklerinin
azalacağına,
Bu nedenle
Bu gibi ülkelerin nüfus
artışlarının azaltılması yönünde,
Şimdiden tedbirler alınması
konusunda önerilerde bulunuyor.
CEVİZ KABUĞU, devam ederken,
Haber niteliğinde başka
gelişmeler olduğundan,
Cengiz ÖZAKINCI’ya ayıracak zaman
kalmadı.
Bu itibarla Henry KİSİNGER’ın
raporunun detaylarını,
Öğrenemedik….
Bu itibarla bu konunun,
günümüzdeki korona virüs salgını ile
nasıl bir bağlantısı olduğunu
tahmin etsek bile
Tam olarak bilemiyoruz…
3)Bu gün Devletler arasındaki savaşlar,
Sadece topla, tüfekle, uçakla,
füze ile olmuyor.
Biyolojik harp ve mikrop salma
yöntemi de bunlardan biri.
Son zamanlarda ÇİN’in her alandaki
gelişmesinden,
Amerika Birleşik Devletleri’nin
rahatsızlık duyduğunu,
Bunu kendi çıkarları açısından
bir tehdit olarak algıladığını,
Bu nedenle değişik şekillerde,
önleyici girişimlerde bulunduğunu görüyorduk.
Bu nedenle KORONA VİRÜSÜNÜN,
Amerika tarafından üretilip, ÇİN’e
bırakıldığı şüphesini artıran,
Ya da kafaları karıştıran bazı
bilgiler ve Bilimsel çalışmalar var….
Buradan başlayarak,
KOVİD-19 Hastalığının ÇİN’de
nasıl ortaya çıktığında bir kasıt var mı?
Bu ihtimalleri sizlere aktarmak
istiyorum.
4)26 Mart 2020 Perşembe YENİÇAĞ
Yazarı Arslan BULUT’un Yazısı:
8-10 YIL ÖNCEDEN VİRÜSÜN ÇİN’DE
ÇIKACAĞINI BİLMEK!
Sizce bu başlık çok enteresan
değil mi?,,,
Özetleyerek size bu konuyu
aktarmak istiyorum.
SÖZCÜ Yazarı Ali GÜLEN,
8 Yıl önce Korona virüs
konusunda,
Almanya’da Robert KOC
Enstitüsü’nün,
Alman Başbakanı Angela MERKEL ve
Alman Parlamentosu’na sunduğu,
Bu günkü yaşadıklarımızı da
özetleyen bir raporu özetliyor,
Ve Arslan BULUT’a gönderiyor.
Arslan BULUT’a bu raporu,
8-10 Yıl önceden bilmek başlığı
ile paylaşıyor.
Şimdi bundan sonrasını anlatmak
istiyorum.
Robert COCH E nstitüsü’nün raporu şöyle:
Mutasyona uğramış yeni tip Korona
Virüs,
Güney doğu Asya’da ki bir hayvan
pazarında, ortaya çıkacak,
Tüm Dünyayı sarsacak,
Ülke olarak hazırlıklı olmalıyız.
Bu salgın 3 yıl sürecek, 2 kez
mutasyona uğrayacak,
Aşısı ise ancak 3 yılda
bulunabilecek,
Almanya’da 1 Mart 2020 tarihinden
itibaren,
Kızamık aşısı zorunlu hale
geliyor.
Bu husus muhtemelen,
KOVİD-19 hastalığı için,
Vücut direncini artıracağı
yönünde bir etkisi olmalı…
Bunu da geçiyoruz.
ŞİMDİ DİĞER BİR BİLGİ:
Başka bir Okur, Arslan BULUT’a,
FRANSA’daki başka bir
araştırmanın özetini gönderiyor.
PASTÖR Enstitüsü;
EP 1694 829 adı ile bir patent
aldığı biliniyor,
Ve bu patentin, birileri
tarafından paylaşılması üzerine,
Pastör Enstitüsü yalanlama yapmak
gereğini duyuyor.
B unun günümüzdeki KOVİD-19 ile
bir ilgisinin olmadığını söylese de;
Korona Virüs üzerinde
çalışmalarının olduğunu,
BİLGİ 3:
Eski DPT Uzmanı,
Milli Merkez Genel Sekreteri
Kimya Yüksek Mühendisi Haluk DURAL,
Arslan BULUT’a şu bilgileri
aktarıyor:
Bu bilgiler 9 Kasım 2015
tarihinde,
Mature Medicine dergisinde
yayınlanan bir yazı…
Burada SARS ve Korona Virüs adlı
bir Makalede;
SARS-CoV’un, fare ve yarasadan
ters genetik sistemle üretilmiş,
Olduğu bilgisine yer veriliyor.
Şimdi bu Derginin sahibinin kim
olduğuna bir bakalım.
Gelecek Bilimci Peter SCHWARZ’ın,
ROCEFELLER Vakfına bağlı olarak
kurduğu,
GLOBAL BUSİNESS NETWORK adlı,
Bir Birimin faaliyetleri
kapsamında, yapılan bir yayın.
Korona Virüsle ilgili bu gibi
bilgiler;
Teknoloji ve Uluslar arası Kalkınma
için Senaryolar,
Başlığını taşıyan raporun içinde
yer alıyor.
Bu yayın;
Bu Kuruluşun 2010 yılının Mayıs
ayında hazırlanan bir Raporun;
9 Kasım 2015’de Dergide yer
almasıdır.
Bu raporda da,
Dünyayı saracak virüs salgınından
bahisle
Günümüzde yaşanan olaylar,
birebir anlatılmakta,
Yine ÇİN vurgusu yapılmaktadır.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE;
Özellikle Batılı Ülkelerde
ölümler artıp,
Toplumdaki tepkiler yükseldikçe,
Bu virüs hakkında,
Kimlerin ne kadar vahşi ve melun
planlar yaptıkları da,
Ortaya dökülecektir.
Sayın ARSLAN BULUT;
Bu Makalenin sonunda şöyle bir
serzenişte bulunuyor:
Peki bu çalışmalar yapılırken;
Türkiye neyle uğraşıyordu?
Türkiye kendi Ordusuna,
İstihbarat Servisine, Aydınlarına kumpas kuran,
Bir kadronun elinde
sürükleniyordu.
Şimdi de öyle…
5)YENİÇAĞ Yazarlarından Mehmet FARAÇ
da,bir yazısında,
Benzer konulara değiniyor.
Ve bu gün yaşadığımız Korona
virüs salgınının,
Aynısına benzer bir filmin;
2019’un Mart ayında Güney Kore’de
sinemalarda,
Gösterildiği bilgilerine yer
veriyor…
Bu filmde korona virüs salgının;
ÇİN’in
Vuhan kentinde bir canlı hayvan pazarında ortaya çıkacağı bilgileri de
yer alıyor,
Bu da doğru!.
Diğer detaylarda aynı…
Bu gibi benzerliklere ne
diyeceksiniz?
Nasıl karşılayacaksınız?
6)Bu salgının gölde yaşayan bir
yılandan kaynaklandığı söylense de,
Bunun doğru olmadığı anlaşılıyor,
Gölde roket parçalarının
bulunduğu bilgisine de yer veriliyor.
4 çeşit korona virüs 0olduğu
söyleniyor.
MERS ve SARS bunlardan ikisi
.MERS virüsünün develerde, bulunduğu
söyleniyor ama
KORONA VİRÜSLERİNİN asıl
kaynağının yarasalar olduğuna dikkat çekiliyor.
FAKAT bu virüslerin;
Yarasalardan insanlara doğrudan geçmediğine işaret
ediyorlar.
Ve deniliyor ki bir yarasa,
Vuhan’da gölde yaşayan ve
yukarıda değindiğim bir tür yılanı ısırmış olabilir,
Yılandan, ya da yarasanın
ısırdığı başka bir hayvandan geçebilir diyorlar.
Bilindiği üzere Çinliler,
Yılan, kedi, köpek ve başka
hayvanları da yiyorlar.
Böylesi bir durumda mümkün…
AMA farelerden alına Sars virüsü
ile
Yarasalardan alınan korona virüsün,
Ters genetik yöntemle
birleştirildikleri hususu,
Daha ağır basıyor.
ZİRA BÖYLESİ bir virüsün bulaşıcılığı aşırı
derece de artıyor,
Ve insandan-insana geçiyor.
6)SONUÇ İTİBARIYLA
KOVİD-19 virüsünün, ister
laboratuarlarda üretilip,
ÇİNLİLERE bulaştırıldığı doğru
olsa bile
BUGÜN Amerika ve Teknolojide
ileri olan diğer büyük Devletlerin;
Salgını önleme noktasında
yetersiz, ya da çaresiz kaldıklarını görüyoruz…
7)Bu arada ÇİN ile Amerika
arasında;
Bu sorunu sen çıkardın gibi
karşılıklı suçlamaların olduğunu da söylememiz lazım.
8)YENİÇAĞ Yazarı Aslan BULUT,
Başka bir yazısında şöyle diyor:
VİRÜS KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
Bu başlığın altında şu bilgilere
yer veriyor:
Attığım bu başlık, bana ait
değil;
Microsoft’un kurucusu Bill
Gates’e ait,
Ve Dünyanın en zenginlerinden biri.
Biliyorsunuz, Bill Gates
Amerikalı,
Bu sözü 5 Yıl öncesinde, yani
2015’te söylemiş,
Ve demiş ki;
Bundan sonrasında 10 yıl
içerisindeki savaşlarda,
Üretilmiş virüslerden istifade
edilecek gibi anlamında,
Bir şeyler söylemiş…
Ve devamında diyor ki;
Bu günkü teknolojilerle bu
salgını önleyemeyiz.
BİLL GATE’in bu gibi konularda
hep,
İşin içinde olduğunu görüyoruz…
9)8 Mayıs2020 Salı YENİÇAĞ-Arslan
BULUT’’un yazısı.
Öldürülen Dr.Bing LİU;
Korona virüsün Sebebini mi
Bulmuştu?
ABD Pitsburg Üniversitesi,
Bilgisayar destekli Sistem
Biyolojisi Bölümü’nde ,
Asistan olarak çalıyordu.
Korona virüsle ilgili ekipte yer
alıyordu.
37 Yaşındaki Doç.Dr Bing LİU,
evinde öldürüldü.
LİU’yu öldüren katilde, evin
dışında, ölü bulundu.
Bu ölüm,
LİU’nunun arkadaşlarına,
Çok önemli bulgulara ulaştığını,
Söyledikten sonraya raslaması,
çok manidar.
Demekki Dr. LİU,
irilerin planını bozmuş!
İş ortaya çıkmasın diye, katili
de öldürmüşler!,
Öyle anlaşılıyor.
26-19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR
BAYRAMI KUTLU OLSUN.
27)20 Mayıs 2020 Çarşamba SÖZCÜ.
19 Mayıs 1919 tarihi,
Osmanlı Padişahı’nın, Saray
Yönetiminin ve Meclisi Mebusan’ın,
İng,lizlerin kontrolünde olduğu,
Başta İstanbul ve Öz Yurdumuz
Anadolu Topraklarının ,
İTİLAF DEVLETLERİ’NİN işgali
altında olduğu bir dönemde;
Başarılı bir Osmanlı Subayı olan
Mustafa Kemal’nin,
16 Mayıs 1919 Tarihinde
İstanbul’dan, Bandırma Vauru ile hareketle,
3 Gün süren bir yolculuktan
sonra,
Samsun’a ayak bastığı tarihtir.
19 Mayıs 1919 tarihi,
Bitmiş tükenmiş olan Osmanlı’nın
küllerinden,
Yeni bir Türk Devletinin,Türkiye
Cumhuriyeti’nin ;
Kurulması aşamasında, bir
başlangıç adımıdır,
Kendi öz topraklarımızı,
Düşman işgalinden kurtarmak için,
Başlatılan mücadelenin, hayata
geçiş tarihidir.
PADİŞAH VAHDETTİN Mustafa Kemal
Paşayı,
Samsun’a Kurtuluş savaşını
başlatsın, Türkiye’de,
Hazırlıklar yapsın, bu işleri
organize etsin diye,
Göndermemişti.
Samsun ve havalesindeki RUMLAR,
Buradaki Türk çetecileri
kendilerini taciz ettikleri,
Köylerini bastıklarını, can
güvenliklerinin olmadığından hareketle,
İngilizlerin, Padişah Vahdettin’e
sürekli baskı yapıyorlardı.
Padişah Vahdettin Mustafa Kemal
Paşa’nın başarılı, yetenekli bir ,
Komutan olduğunu biliyordu ama
Onun kurtuluş hareketini
başlatmak gibi ,
Bir niyetin olduğundan haberi
yoktu.
Samsun’görevli olarak
gönderilmesinin nedeni ise;
Yukarıda izah ettiğim üzere;
Samsun ve havalesinde çetecilerin
silahlarının toplanması,
Elebaşlarının da yakalanması,
Ve Rumların huzur ve güveninin
tesis edilmesiydi.
Mustafa Kemal Paşa Samsunda
direnişçileri susturmak yerine,
Anadolu’yu işgalci devletlerden
kurtarmak için,
Planlar yapıyor.
Bu durum Padişah tarafından
anlaşılınca,
Görevinden azlediliyor,
Ve yakalandığında idam edilmesi
için ferman çıkartıyor.
Mustafa Kemal Paşa bütün
görevlerinden ve Askerlik mesleğinden de istifa ettiğini,
Padişaha bildiriyor.
Bundan sonrasında mücadeleyi bir
sivil olarak yürütüyor,
Amasya , Erzurum, Sivas ve
nihayet Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisin,
İllerden gelen temsilcilerle
toplanması sonucunda,
Kurtuluş savaşı yapılıyor,
Ve neticede Türkiye
Cumhuriyeti’de böylece kurulmuş oluyor.
UMARIMKİ BU TARİH;
Yaşadığımız zorluklardan
kurtulup,
Yeniden Türkiye’ye huzur ve
güvenin geldiği tarih olur.
Ümit ediyorum ve diliyorum ki;
Türkiye Cumhuriyeti Akıl ve Bilimin
ışığı altında;
Teknolojini kendi üreten, her
konuda gelişmiş,
Süper bir Devlet olur ve layık
olduğu yere gelir.
Bu konuda herkese görev düşüyor.
Cumhuriyetle nice Mutlu yıllara,
Nice mutlu Bayramlara
Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan
Samsuna doru
İngilizlerin kontrolünde,
Saygılarımla 21Mayıs 2020
Perşembe.
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Enerji Uzmanı-Gazeteci Yazar.
wwwahmetyalvac1946blogspot.com.tr
a_yalvac@hotmail.com
GAZETE MANŞETLERİ:
1)28 Nisan 2020 Salı YENİÇAĞ.
2)2 Mayıs 2020 YENİÇAĞ.
3)11 Mart 2020 SÖZCÜ
4)20 Şubat 2020 Perşembe BNİRGÜN.
5)28 Şubat 2020 Cuma CUMHURİYET.
6)16 Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ
7)25 Mart 2020 Çarşamba KORKUSUZ.
8)15 Nisan 2020 Çarşamba
KORKUSUZ.
9)12 Nisan 2020 SÖZCÜ
10)10 Nisan 2020 Pazartesi
CUMHURİYET.
11)3 Nisan 2020 Pazartesi
CUMHURİYET.
12)19 Mart 2020 Perşembe SÖZCÜ.
13)20 Mart 2020 Cuma KORKUSUZ.
14)6 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.
15)6 Mart 2020 Pazartesi SÖZCÜ.
16)27 Mart 2020 Cuma CUMHURİYET.
17)27 Nisan 2020 Pazartesi
KORKUSUZ.
18)10 Nisan 2020 Cuma SÖZCÜ.
19)5 Nisan 2020 Çarşamba SÖZCÜ.
20)22 Nisan 2020 Çarşamba BİRGÜN.
21)20 Nisan 2020 CUMHURİYET.
22)2 Nisan 2020 Perşembe KORKUSUZ.
23)30 Nisan 2020 Perşembe
YENİÇAĞ.
24)15 Nisan 2020 Çarşamba
YENİÇAĞ.
25)7 Nisan 2020 Salı KORKUSUZ.
26)2 Nisan 2020 Perşembe SÖZCÜ.
27)20 Mayıs 2020 Çarşamba SÖZCÜ