28 Kasım 2024 Perşembe




1-EĞER TÜRKİYE, YAKIN BR ZAMANDA, BİR ERKEN SEÇİMLE ESKİ PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNMEZSE;
TÜRKİYE’NİN İHTİYACI VE HALKIMIZINDA TALEBİ OLMAYAN, ŞİMDİKİ TEK KİŞİLİK  SİSTEM,KALICI HALE GELEBİLİR VE BUDA; BOP HARİTASI İÇİN, ÇOK ÖNEMLİ BİR AŞAMADIR
2-BAŞTA CHP OLMAK ÜZERE, GELECEK ADINA KAYGI DUYAN SİYASİ PARTİLER; ESKİ PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNME KO0NUSUNDA SAMİMİLERSE;
BUNUN EN KESTİRME VE EN GARANTİ  YOLU;NOTER TASDİKLİ STANDART TAAHHÜTNAME VERMEKTEN CEÇİYOR.BUNDAN İMTİNA ETMEMELERİ GEREKİR!
3-AKP’NİN VE SAYIN ERDOĞAN’IN; ARTIK TÜRKİYE’YE VEREBİLECEĞİ BİR ŞEY KALMAMIŞTIR.
ÇIKARTILAN KEDİ VE KÖPEK GİBİ SOKAK HAVVANLARINI KATLETME YASASI; İNSANLIK DIŞI BİR UYGULAMA VE 31 MART 2024 YEREL SEÇİMLERİNİN GALİBİ CHP’YE KURULAN! SİYASİ BİR TUZAKTIR
AMA CHP’Lİ BELEDİYELER, BU YASAYA UYMAYACAKLARINI BEYAN ETTİLER
4-CHP’Lİ BELEDİYELER; HALKA HİZMET VE ŞEFFAFLIK AÇISINDAN, ÖRNEK İŞLER YAPTILAR AMA, CHP ÜST YÖNETİMİ, BELEDİYE HİZMETLERİNİN DIŞINDA;
SORUNLARI SAYMAKLA VE SORUNLARI SIRALAMAKLA MEŞGUL. SORUNLARI ÇÖZME KONUSUNDA YETERSİZ. BU GİBİ KONULARDA DA SÖYLEYECEKLERİM VAR
5-GELECEK ADINA UMUTLARIN ARTMASI NOKTASINDA, BİRDE, MERKEZ SAĞ PARTİLERİN; TOPARLAYICI BİR GENEL BAŞKAN ETRAFINDA;
DEMOKRAT PARTİ’NİN ÇATISI ALTINDA BİR ARAYA GELMELERİ GEREKİYOR.BU NEDENLE DEMOKRAT PARTİ’DE DE, BİR LİDER DEĞİŞİMİNİN OLMASI GEREKİYOR

                Sevgili Okurlar,

Bu günkü konuları şu başlıklar altında açacağız

1-MUSTAFA KEMAL ATATÜR’Ü ÖLÜMÜNÜN 86.YIL DÖNÜMÜNDE RAHMETLE VE MİNNETLE ANIYORUZ.RUHU ŞADOLSUN.

               1/1)11 Kasım 2024 Pazartesi SÖZCÜ

 


ATAM, biz senin ilkelerine ve fikirlerine biat ettik

BEDEL ÖDEDİĞKÇE,DAHA ÇOK SARILIYORUZ.SANA

İnsanlık  tarihi Mustafa Kemal ATATÜRK kadar sevilen bir lider görmedi daha

Anıtkabir, devlet erkanının katıldığı resmi törenden sonra, halkın ziyaretine açıldı. Sabah saat 10’da başlayan ziyaretçi akını, aralıksız12 saat sürdü. Kendiliğinden oluşan bir düzen vardı. Büyük Önder’e minnet ve saygılarını sunmaya gelenler; o saygıyı, birbirlerinden de esirgemediler

Ölümsüzlük nedir? Görmek isteyen, buraya gelsin, cümlesi dillerdeydi.

Tüm yıpratma çabalarına rağmen cumhuriyetin temeli sağlam, Ankara’da 10 Kasım’da Anıtkabir’i ziyaret edenlerin; bu yıl rekor seviyeye çıktığı ve 1 Milyonun üzerinde 0duğu bilgisi var.

                BU GAZETEDE, haber özelliği olan diğer bir konu şu

KAYYUMU,ATATÜRK’E HAKARET EDEN, BU BELEDİYE’YE ATAYIN

10 Kasım’da infial yaratan, bu HADSİZLİK…AKP Gelibolu Belediyesi; ilçe binasının 4 bir yanına, ATATÜRK’ü parmaklıklar arasında gösteren bir afiş astı. Tepki yaratınca, teknik bir hata yapıldı gerekçesiyle, afiş aldırıldı.

    KISSADAN HİSSE İLE; MUHTEMEL BİR ERKEN SEÇİMDE,ESKİ PARLAMENTER SİSTEME, NASIL GERİ DÖNÜLECEĞİ İLE BAZI ÖNEMLİ NOKTALARA VURGU YAPMAK İHTİYACI

                1)BOP Kapsamında, Organik tarım yapılacağı bahanesiyle, 2010’da, önce Güney sınırımızdaki mayınlar, Daha sonrasında; Doğu Anadolu sınırımızdaki mayınlı alanlarda temizlendi. Bundan sonrasında, Sayın ERDOĞAN’ın daha önceleri Dostum, Kardeşim dediği Suriye Cumhurbaşkanı Beşar ESAD ile; 2011’de, ilişkiler bozuldu ve Beşar ESAD, düşman ilan edildi  ve ESED oldu. Sayın ERDOĞAN Şam’da, EMEVİ  Camisi’inde Cuma namazını kılacağını da söylemişti.NETİCEDE Sayın ERDOĞAN orada Emevi Camisi’inde Cuma namazını da kılamadı ama;

Suriye’de iç savaştan Kaçanlar, Ki bunların içinde teröristlerde var, korumasız durumdaki güney sınırlarımızdan, Türkiye’ye akın ettiler.

BURAYA KADAR ANLATTIKLARIMI; Türk Halkı olarak, acaba kaç kişi biliyordu?...  

BUNDAN SONRASINDA, benzer şekilde korumasız durumdaki Doğu sınırlarımızdan da, HEPSİ GENÇ ve Amerikalılar tarafından eğitildiği söylenen sivil kıyafetli AFGAN Askerleri de; kitleler halinde, ellerini kollarını sallaya sallaya, İRAN üzerinden gelip, Doğu sınırlarımızdan Türkiye’ye giriş yaptılar. Sonuçta şu anda Türkiye’de13 Milyon, yada daha fazla sığınmacı olduğu iddiaları var.

                2)BU NEDENLE, şu anda Türkiye’de kaç sığınmacının olduğu ile mülk satışı ile vatandaşlık verilen yabancılarda dahil;

BİR PAZAR GÜNÜ, sokağa çıkma yasağı ile hem yabancı seçmen, hem de Toplam nüfus tespitinin yapılması gerekiyor.

BİRDE YAŞANAN DEPREM NEDENİYLE; hayatını kaybedenlerin, seçmen listesinden düşürülmedikleri ve bunların yerine!

Başkalarının oy kullandırıldığı şüphesi de var. Bu nedenle, NÜFUS SAYIMI; OLMAZSA OLMAZ NİTELİĞİNDE, ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUDUR. Çünkü yapılmazsa; AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın iktidarını devam ettirebilmek açısından, haksız bir kazanç elde etme yolu kapatılmamış olur

BUNDAN SONRASINDA, muhtemel bir Erken seçim öncesinde; önlem olarak, parmak boyası şartı da şimdiden, Muhalefet Partileri tarafından, gündeme getirilmelidir

BURAYA KADAR, değişik örneklerle anlatmaya çalıştığım üzere, eğer yakın bir zamanda; bir Erken Seçimle, Kuvvetler Ayrılığına Dayalı, Eski Parlamenter Sisteme geri dönülmezse! Türkiye’yi büyük tehlikelerin beklediğini;

Şimdiden herkesin görmesi ve bilmesi gerekir.

                3)ESKİ PARLAMENTER SİSTEME, KOLAY VE SORUNSUZ GEÇMENİN YOLU; NOTER TASDİKLİ STANDART BELGE DİR!

 Noter Tasdikli Standart Belge nedir ve Ne İşe Yarar?

Yukarıda adı geçen, referandum niteliğindeki yöntem, mutlaka uygulanmalıdır.

Eski Parlamenter Sistem’e geri döneceğine dair, Noter Tasdikli Standart Belgeyi vermeyenler; Milletvekili Aday Adayı dahi yapılmayacaktır. Başta CHP olmak üzere, Siyasi Parti Genel Başkanları; böylesi bir yöntemi benimser ve kabul ederse!

BÖYLESİ BİR ÖNERİ, Toplumda büyük bir kabul görür ve Böylesi bir Öneriye karşı olan Siyasetçiyi; adı ve Makamı ne olursa olsun! Halkımız onu siyaseten tasfiye eder.

                4)NOTER TASDİKLİ, STANDART BELGE DE ŞÖYLE:

Milletvekili seçilip, Meclis’e girdiğimde;

16 Nisan 2017 Referandumu öncesindeki, Anayasa’yı başlangıç kabul edip;

Eski, Parlamenter Sistem’e geri döneceğimi, şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum

EĞER, seçimi kazanıp, Milletvekili olarak, MECLİS’e girdiğimde; bu taahhüdümden cayacak olursam;

Milletvekilliğimin, kendiliğinden düşürülmüş sayılacağını, şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum

                5)NETİCEDE, Siyasi Parti Liderleri, başta Özgür ÖZEL olmak üzere, Eveleyip-Gevelemeden; Böylesi NOTER TASDİKLİ, standart belgeyi verip-vermeyeceklerini, Eski Parlamenter Sistem’e geri dönüp-dönmeyeceklerini de, ortaya koymalıdırlar

BÖYLESİ BİR YÖNTEM DE; 400 Milletvekili de çıkar, 500 Milletvekili de çıkar

NETİCEDE; Milletvekilleri Meclis’te, yemin töreninden sonra; kaldır parmak, indir parmak yapılır. Böylece sessiz sedasız, Eski Parlamenter Sisteme; 16 Nisan 2017’de yapılan referandum öncesindeki duruma dönülmüş olur. Sayın ERDOĞAN’ın  Cumhurbaşkanlığı ile BÜTÜN Yetkilerin, Tek Kişide toplandığı şimdiki Sistem de, sonlandırılmış olur.

YENİ CUMHURBAŞKANININ Kim olacağına da; Meclis, karar verir.

BU GİBİ KONULARA, çok okunan SÖZCÜ, CUMHURİYET, BİRGÜN, KARAR gibi Gazeteler ile

HALK TV, SÖZCÜ TV gibi çok izlenen Televizyonlarda da, şimdiden  değinilirse;

Halkımız bilgilenip, uyanır; netice de Siyasetçiler de, ilgilenmek zorunda kalırlar

                BÖYLESİ BİR YÖNTEME, örneğin Cumhur ittifakı Partilerinin bileşenleri, AKP,MHP ve HÜDAPAR gibi Partilerin Genel Başkanları karşı çıkar. Örneğin Sayın ERDOĞAN, hem Cumhurbaşkanı, hem AKP’nin Genel Başkanı, hem de BOP Eş Başkanı

Dolayısıyla Sayın  ERDOĞAN, hiç yanaşmaz!



                6)14-28 Mayıs 2023; 14 Mayıs Millet Vekili seçimi ile bunun devamındaki,28 Mayıs 2023’deki CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinden ÖNCEDE de, hep yazdım. Günümüzde de hep, yazmaya devam ediyorum ama!

Her nasılsa! kimse bu formüle değinmedi ve yanaşmadı. Günümüz deki Siyasetçiler, Televizyonlardaki konuşmacılarda sorunları saymaya ve sorunları sıralamaya devam ediyorlar

Günümüzde açlık ve Yoksulluğun da zirve yaptığı bir zaman da! Eski Parlamenter Sistem’e Geri dönmekten başkaca bir Yol da yoktur aslında. Şimdiki Tek Kişinin Egemenliğine dayalı Sistem; BOP ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında, Amerika tarafından Türk Milletinin, başına geçirilmiş bir Çuvaldır aslında! Hak, Hukuk, Adalet, Cumhuriyetin kurucu değerlerinden uzaklaşmak, Açlık ve Perişanlık, Ekonominin de çökme noktasına gelmesi, yada çökmesi dahil! Bütün sorunlar; BOP ve BOP Eş Başkanlığının türevleridir.

                7)İYİ PARTİ’DE,MERAL AKLŞENER sonrasında; Genel Başkan Müsavat DERVİŞOĞLU ile, başta Grup Başkan Vekili Dr. Turhan ÇÖMEZ ve daha başka Arkadaşlar, DOĞRU ZAMANDA, doğru çıkışlar ve doğru işler yaptıkları için, Türkiye adına; Muhtemel bir erken seçim öncesinde, umutları artırdı. ATA PARTİ Genel Başkanı Namık Kemal ZEYBEK ile Müsavat DERVİŞOĞLU arasındaki görüşmeyi de çok önemsiyorum. Böylesi bir konu, yeni gelişmelerin de yaşanacağının, habercisi gibiydi zaten.


Namık Kemal ZEYBEK; Aynı zamanda, DEMOKRAT PARTİ’nin de eski Genel Başkanlarından biri.    

                8)DEMOKRAT PARTİ’’nin bir güç odağı haline gelmemesi, YERİNDE SAYMASI  için, Gültekin UYSAL’ın; işi aceleye getirip, yada öyle yapması istendiğinden olmalı ki;

17 Kasım 2024 Pazar günü yapılan kongrede, Demokrat Parti’nin Genel Başkanı olmasında, yarar gördüğüm İlay AKSOY’un; Genel Başkan Adayı olması için, imza verenlerin; imzalarını  geri çekmeleri ile Aday dahi olamamış ve böylece Gültekin UYSAL; YENİDEN Genel Başkan seçiliyor. BÖYLESİ bir alavere dalavereden sonra;

Televizyonlarda performansları ile yakından tanıdığımız Demokrat Parti İzmir Milletvekili Salih UZUN ile Demokrat Parti İstanbul Milletvekili Cemal ENGİNYUR’un Demokrat Parti’den istifa ettikleri haberini aldık. Şimdilik her ikisinin de bağımsız olarak, görevlerine devam edecekleri anlaşılıyor

BÖYLESİ BİR DURUMUN, kimin işine yarayacağına gelince; elbette AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın işine yarayacağı ve Sayın ERDOĞAN’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için; bir hamledir aslında

DEMOKRAT PARTİ’deki bu Genel Başkanlık oyunlarını, HRKES; bir erken seçimin hazırlıkları ve sinyali olarak anlasın!

9)Sayın ERDOĞAN, BOP kapsamında parlatılıp, iktidara hazırlanırken; Merkez Sağ’da çökertilmişti. Sayın ERDOĞAN’ın 22 yılı aşkın bir süre iktidarda kalmasının nedeni de, Merkez Sağ’ın bir türlü toparlanamamasıdır. DEMOKRAT PARTİ, Merkez Sağ’ın, MOTORU dur, olmazsa olmazıdır. Bunun tersi de doğrudur.

ZİRA HALKMIZIN %(55-60)’I Merkez Sağ görüştedir. Vatanı ve Milletine bağlı ve ılımlı insanlardır. Günümüzde oy kullanmayan %30 gibi büyük bir seçmen kitlesinin çoğunun, siyasetçilere güvenmeyen, Merkez Sağ seçmen olduğunu, söyleyebiliriz. DEMOKRAT PARTİ’de ki, Genel Başkanlık sorunun; Türkiye açısından, ne kadar önemli olduğunu, tekrar vurgulamak isterim

 BEN SİYASETE, 90’lı yıllarda, Tansu ÇİLLER’in Başbakanlığı döneminde Doğruyol Partisi DYP’de başladım. Gültekin UYSAL’ı da iyi tanırım. Demokrat Parti’nin başarılı olması için kişisel olarak ta çok önerilerde bulundum. Ama hiçbirine yanaşmadı. Gültekin UYSAL, Demokrat Parti’yi bir yere getirmek istemediğini, örneklerle de anlatabilirim. Bence o bir görevlidir

ŞİMDİ GELİYORUM, tekrar günümüze

                10)Gültekin UYSAL; işi oldu bitti ye getirip, koltuğunu bırakmak istemediğini, ERKEN BİR SEÇİMİN DE, yakın olduğunu düşünürsek!; muhtemel bir erken seçim öncesinde, Muhalefet cephesinde, en uygun ittifak şekilleri şöyle olabilir:

Milliyetçi Kesim: İYİ PARTİ+ZAFER PARTİSİ.ATA PARTİ için; şimdiden bir şey söyleyemem

Merkez Sağ Kesim: DOĞRU PARTİ+ADALET PARTİSİ. Merkez Sağda DYP ve birkaç ilave daha olabilir

Yukarıda, Demokrat Parti dışında; Merkez sağda 3 kardeş parti; örneğin İlay AKSOY’un koordinatörlüğünde bir araya gelirlerse; çok daha başarılı olurlar

O zaman, hem Demokrat Parti’den, böylesi bir ittifaka katılanlar olur. Hem de özellikle Merkez Sağ seçmen nezdinde; bir cazibe merkezi olabilir ve böylece oylarını kullanmayan%30’luk seçmen kitlesinden de, böylesi bir oluşuma, oy akar.

SONUÇTA, yukarıda isimlerini saydığım, Milliyetçi Cephe ile Merkez Sağ taraftaki Partilerde, Halkımıza bir güven vermek açısından, Eski Parlamenter Sisteme geri döneceklerini ve Noter Tasdikli Standart Belgeyi de vereceklerini, şimdiden beyan ve taahhüt etmelidirler.

Namık Kemal ZEYBEK; hem Demokrat Parti Genel Başkanlarından biri olduğu, hem de Milliyetçi kesime yakın olduğundan; yukarıda, ortaya koyduğum 2 İttifak arasındaki, işbirliği ve koordinasyonu da sağlayabilir.

Prof. Dr. Süheyl BATUM’da; böylesi 2 ittifakın, başında, yada bir yerinde, görev almalıdır diye düşünüyorum. Kendisi CHP’de Milletvekilliği yapsa da, aileden, Merkez Sağ kökenlidir. Süheyl BATUM, Hoca ile Bir Gül Ayman ĞÜLER, Hocayı da, şahsen tanırım. Bu çok değerli 2 insanı, CHP’de barındırmadıklarına da, özellikle vurgu yapmak isterim

                11)ŞİMDİ HALK TV, SÖZCÜ TV GİBİ,ÇOK İZLENEN TELEVİZYON KANALLARININ, PROGRAMCILARINA, SESLENİYORUM

Merkez Sağ’ın Eski Büyüklerinden, Hasan EKİNCİ, Namık Kemal ZEYBEK ve 1-2 konuşmacı ilavesi daha yapılabilir. Bu gibi isimler ile BOP kapsamında AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın iktidara nasıl taşındığını Merkez Sağ’ın nasıl çökertildiğini, bir anlatsınlar. Ben burada birkaç ipucu vermek istiyorum. Aslında burada şimdi yazdıklarımı, daha önceleri de kaç defa yazdım ama bu gün, kısaca bir özetle tekrar yazmak istiyorum.

ŞİMDİ İŞE, Namık Kemal ZEYBEK’ten başlıyorum. Amerika BOP kapsamında, Türkiye’nin Ulus-Devlet yapısını önce bozmak, sonrasında, Federatif bir yapıya geçilmesini ve NİHAYETİNDE Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı kafasına koymuş ya!...İlk adım olarak, Amerika’nın Türkiye Büyükelçiliği-Siyasi İşler Müsteşar Yardımcısı, Namık Kemal ZEYBEK’İ ZİYARETE GELİYOR. Ve ona şöyle diyor.Biz Türkiye’de içinde Necmettin ERBAKAN’ın olmadığı, Siyasi İslam Modeli Bir Siyasi Parti kurmak istiyoruz. Sende bu Projede yer alır mısın? Diyor. Namık Kemal ZEYBEK, tereddütsüz hayır olmaz, cevabını veriyor

BÖYLESİ BİR ZAMANDA, Sayın ERDOĞAN; REFAH PARTİSİ-İstanbul-Beyoğlu İlçe Başkanı.Sayın ERDOĞAN’da siyasette yükselmeyi, kafasına koymuş ya! Bu noktada birilerinin yardımına ihtiyaç var. Neticede o zaman, Doğru Yol Partisi, Genel Başkan Yardımcısı Hasan EKİNCİ’yi, telefonla arıyorHasan EKİNCİ, Artvin Milletvekili ve Orman Bakanı. Bilindiği üzere, Sayın ERDOĞAN’DA Rizeli.Hasan EKİNCİ ile aralarında bir de hemşerilik bağı var

Sayın ERDOĞAN, telefonda samimi bir şekilde Hasan Abi! Bana Doğru Yol’da bana bir yer ayarlayamaz mısın diye sorduğunda; Hasan Bey de diyor ki, bakarız Tayyip, Bakarız diye, işi geçiştiriyor. Aradan biraz zaman geçiyor. Ama Sayın ERDOĞAN, boş durmuyor. Yukarıda Namık Kemal ZEYBEK’e gelen Amerika Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşar Yardımcısından bahsetmiştim ya! Sayın ERDOĞAN; o Görevliyi arayıp, buluyor. Devam ediyorum

Sayın ERDOĞAN; Hasan EKİNCİ’yi telefonla tekrar aradığın da! Hasan EKİNCİ, SAMİMİ BİR ŞEKİLDE, NE VAR YİNE Tayyip diye soruyor. Sayın ERDOĞAN’da, şu cevabı veriyor: ABİ, benim için uğraşmana gerek yok. Ben işi baştan hallettim diyor. Hallettiği işte! günümüzdeki BOP Eş Başkanlığı

VE NİHAYET TÜRKİYE’NİN BOP VE BOP EŞ BAŞKANLIĞI İLE, 22 YILI AŞKIN BİR SÜRE İÇİNDE; Türkiye’nin ne hale geldiğini, herkes yaşayarak gördü ve anladı. HDP ve Benzeri ayrılıkçı Partilerde, bunu fırsat bilip, Kürt Sorunları, Anadilde eğitim, Laiklik karşıtı gibi akıl almaz işler ile Türkiye zayıflatılmaya çalışıldı ve sözün bittiği yere gelindi.

VE YİNE HASAN EKİNCİ İLE DEVAM EDİYORUM. Hem MERKEZ Sağ’dan gelen bir yakınlığımız, HEMDE BİR Yazar olarak, onunla görüşmelerim de var

BOP KAPSAMINDA, ABD-Ankara Büyükelcisi RİCHARDONE; BOP Kapsamında Doğru Yol Partisi DYP’nin desteğini almak maksadıyla, Hasan EKİNCİ ile görüşmeye geliyor. Büyükelçi iyi derecede Türkçede bildiğinden, yanlarına tercüman almadan, 1 saati aşkın bir süre, baş başa görüşüyorlar. Tabi iki Hasan EKİNCİ; ABD Büyükelçisi RİCHARDONE’nin öneri ve tekliflerini kabul etmiyor.

BİRDE Hasan EKİNCİ, bana bu gibi konularda, birde bir kitap yazdığını, bunlardan birini de Kemal KILIÇDAROĞLU’na verdiğini de söyledi

BURAYA KADAR, anlattığım konuların, ne kadar önemli olduğunu, sanırım, herkes anlamıştır.Gerisi isimlerini saydığım, Önemli kişileri ilave isimlerle Televizyonlara çıkarmak ve bu bilgilerden Halkımızın istifade etmesini sağlamak!...

               12)Şu anda Muhalefet Partilerinin içinde, CHP; Türkiye’de birinci Parti durumunda .Özgür ÖZEL, BİZİM Cumhurbaşkanı Adayımız, Ekrem İMAMOĞLU, yada Mansur YAVAŞ olacak dediğine, birde Parlamenter Sisteme geri dönüleceğine dair, bir şey söylemediğine göre; CHP’nin durumunda, bir belirsizlik var.. Ama Mansur YAVAŞ’ın Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek gerekir dediğini biliyoruz. CHP Grup Başkan Vekili Murat BAKAN’da, Parlamenter Sistemden yana olduğunu söyledi.

CHP’yi tartışmaya devam edeceğiz.

                13)Başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere, CHP’nin elinde bulunan Büyük Şehir Belediyeleri; Halka hizmet konusunda, asli görevlerinin dışında, değişik konularda; yoksul ailelere parasal destek, yiyecek içecek ihtiyaçları için de yardımcı olmaya çalışıyorlar zaten. Ama bu gibi yardımlar, nereye kadar devam edebilir?

BURADA ASIL SORUMLU; Türkiye’nin kaynaklarını çarçur edip, Halkımızı yokluk ve yoksulluğa Mahkûm eden; Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın da talebi olmayan, Tek Kişinin egemenliğine dayalı, şimdiki sistemdir

               14)ÖZEL GÜNLERDE HEP, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü rahmetle ve Minnetle anıyoruz ama; onun yapıcı fikir ve üretimi esas alan uygulamalarından, henüz çok uzakta olduğumuzu da bu vesile ile söylemek isterim.

BU NEDENLE, başta CHP olmak üzere, Muhalefetin öne çıkan, yukarıda isimlerini de saydığım birkaç Parti’nin, Mustafa ATATÜRK’ün, o günün imkânsızlıkları içinde, başlatılan kalkınma hamlelerinden örnek alarak; ne gibi işler yapabilecekleri konusunda, şimdiden kafa yormaları gerekir

Burada özellikle CHP’nin, 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde, en çok Belediye kazanan Parti sıfatı ile; Belediyelerin, açlık ve yoksulluğun önlenmesinde; Halkımızın yanında olmalarını, takdirle karşılıyorum.

AMA HEM, CHP’li Belediyelerin, Hem de CHP Genel Merkezi’nin! Sosyal ve Teknik anlamda da söylüyorum;

Bizim insanımız, Batı Tarzı çalışma ve sorun çözme YÖNTEMİNİ bilmiyor. Buna çok örnek verebilirim. Mansur YAVAŞ, Ekrem İMAMOĞLU ve Özgür ÖZEL’de dahil, Yetenekli insanlardan, yeterince yararlanmasını da bilmiyor. Bu gibi vurgularla, neyi kast ettiğimi; yeri geldiğinde örneklerle ortaya koymaya çalışacağım

SORUN SADECE, yukarıda isimlerini  saydıklarımla da sınırlı değil. Sorun geneldir. Bizim insanımızın Kültür yapısı ve alışkanlıklarımızla da ilgisi vardır. Sorun sadece CHP ile de sınırlı değil; sorun genel.                                                                                                                                      

                15)Bizim insanımız; ki genetik faktörler le de ilgisi olduğunu düşünüyorum, Lidere bağlı bir Toplumdur. Eğer Lider çok yönlü, iyi eğitimli ve Batı tarzı çalışma ve sorun çözmede de yetenekli ise!

YARDIMCILARINI DA, ona göre seçiyor. Yardımcılarda; lş yürütme ve sorun çözme, sonuç alma gibi çok önemli kriterleri esas alıyor Ve kadro sorun çözücü, iş bitirici olunca da; elle tutulur, gözle görülür, bir sonuç ortaya çıkıyor.

Her kademedeki görevli işini mükemmel yapınca; amiri durumundakine, her şeyi sorma gereği kalmıyor. Ancak, şu iş tamamlanmıştır gibi, bir Üstüne bilgi vermesi yeterli

EĞER BUNUN; tersi bir durum olursa! Tepedeki  isim; çok önemli ve standart olmayan, farklı bir konu ve işle nasıl ilgilenebilir ki?

BU GİBİ, konularda da, bizzat gördüğüm ve yaşadığım konulardan, örnekler vereceğim

                16) Mustafa Kemal ATATÜRK, çok yönlü ve çok zeki olduğundan; dağdaki eğitimsiz ama zeki bir çobanı bile; bakışlarından, sarf ettiği birkaç cümlesinden, anlayabiliyordu. Neticede her şey, gelip, insan faktörüne dayanıyor

BU NEDENLE,  ATATÜRK döneminde, Köy Enstitülerini, Kayseri Uçak fabrikasının nasıl kurulduğunu, niçin ve hangi sebeplerden kapatıldıklarını? Bilmemiz; aynı şekilde, diğer önemli Kurumları; ki örneğin Hıfzısıha gibi Ki Kurulup, daha sonra, niçin kapatıldıklarını? Da araştırıp! Yenden kurmamız gerekiyor. Bu gibi benzer başka Örnekleri çoğaltabiliriz

BÖYLESİ bir hedefe yöneldiğimizde, Türkiye’de; Almanya, Amerika, Japonya gibi tarımda, sanayide teknolojide, her konuda gelişmiş bir Devlet ve bir süper güç olabilir. Bu gibi konular ve araştırmalar; bir Ekip işi ve Uzmanlık ta gerektirir. Bu gibi araştırmalara başlandığında, çalışmalar sonucunda yeni Uzman kişilerde yetişir. Gelişmiş bir Devlet olmanın yolu ve anahtarı , budur. Akıl ve Bilimdir ve çalışkan olmaktır. Akıl ve Bilimden başka bir yol yoktur. Birde düzgün bir İnsan ve çalışkan olmak gerekir.

ASIL AMACIMIZ, BU OLMALI!...

                17)NETİCEDE,BİZİM İNSANIMIZ DA, kültür yapımızdan, ya da Genetik faktörlerden olsa gerek! Birinin yaptığını, diğeri bozuyor, yada bozabiliyor. Bir Baş olma, Bir işin başında olma hastalığı da var ya! Bir Baş ol da! Ne başı olursan ol gibi bir şey. Ben bunun, çok örneklerini gördüm.

Örneğin Üniversiteyi yeni bitiren, bir Makine Mühendisi olsun. Bir fabrikaya, ya da bir şantiyede işe başlamış olsun. Tecrübeli bir Mühendisin yanında çalışayım da, önce işin detaylarını, uygulamasını öğreneyim demez. Hemen bir Baş Mühendis olmanın, ya da Müdür falan olmak ister. Neticede uygulamadan uzak olduğundan, kendini geliştiremez, çok faydalı da olamaz

BİLİM ve TEKNOLOJİYİ, Uzmanlaşmayı esas alan Batı, işte bu sebepten, zenginleşip yükseliyor, refah ve mutlulukta, böyle artıyor

                BENZER ÖRNEKLERİ, düşük eğitimli, ya da eğitimsiz insanlar için de söyleyebilirim. Ben, AFŞİN-ELBİSTAN, Termik Santralinde de, 1977’den  başlayarak 10 yıl  çalıştım. Sonrasında Yüksek Lisans yapma vesilesi ile tayini mi, Ankara’ya-Genel Müdürlüğe aldırmıştım ve günü geldiğinde de, Ankara’da emekli oldum.

Şimdi tekrar Afşin-Elbistan  Termik Santralindeki gözlemlerime geliyorum. Şantiyede yerli-yabancı, toplamda 10 BİN  kişi çalışıyordu. Orada hem eski adıyla TEK’te hem de, montajı yapan Amerikan Şirketi Foster Wheeler ile, Makine ve Teçhizatları satan, Alman, Fransız, Kanada gibi Batılı firmaların temsilcileri, mühendislerde vardı. Sonuçta. TEK’te de, BENİM HARİCİMDE, kaç  Mühendis vardı ama ben ;hepsinin içinde, en çok çalışan, çok önemli bütün sorunları çözen ve herkesin hayran kaldığı bir kişiydim. Benimle ilgili, dilden dile aktarılan çok hikayeler vardır. Şimdi bizim insanımızın, düşük eğitimli, ya da eğitimsiz olsun! Yönetici olma tutkusu konusunda da bir şeyler söylemek istiyorum. İşe alınacakların, çoğunda; İmtihan komisyonunun  da Başkanıydım. Şimdi bu bilgilerden sonra; benim girdiğim imtihan komisyonlarında; Mesleki bilgi, tecrübe ve çalışkan olmaktan başkaca! Bir tercih nedenimin  olmadığını da, burada hatırlatmak isterim

ÖRNEĞİN, düz işçi alınacaksa ve 1-2 puan gerekiyorsa! O zaman aç elini der, elinde nasır olup-olmadığına bakarım. Elinde nasır varsa, tercih nedenidir. Ve 1-2 puan, ilave ederim ve böylece sınıfı geçmiş olur ve işe girer. Başka türlü de olmaz zaten. Devam ediyorum.  Düz işçi olarak, girip te; Hemen bir ekip başı olmak isteyenleri de çok  gördüm. Bu gibi konuların ; birazda genetik olduğunu, vurgulamak isterim

                18)Ben Şantiyede hep, tulumla gezerdim. Sanat Okulu çıkışlı değildim ama Torna ve Freze kullanmasını da öğrendim. Acil durumlarda, yurt dışından gelmesi gereken, alet ve makine parçalarını da, ben imal edip, işlerin devamını sağladım. Bu gibi konularda da, benimle ilgili, çok hikayeler vardır O zaman genç bir Mühendistim Şantiyede herkes! Benden büyük, yada küçük olsun! Hep, Ahmet Abi derlerdi. Böylesi bir husus;

Bir defasında Ankara’dan  Şantiye’yi ziyarete gelen 2 Bilim Adamı Hocadan  biri Ayhan Bayülken’in; dikkatini çekmiş olmalı ki, onları şantiyede gezdirirken! Asansöre biniyoruz, Ahmet Abi!, şantiyede dolaşıyoruz, Ahmet Abi! Neticede bana sordu; Ahmet Bey, sana herkes, niye Ahmet Abi diyor, dedi? Ben, bunu bu güne kadar;  hiç düşünmemiştim deyince;

Beni her açıdan, çok beğendikleri ve sevdikleri, takdir ettikleri için, herkesin bana Ahmet Abi dediklerini söyledi. Paralarını alabilmek için, şantiyeye gelmek zorunda kalan, büyük Firma sahiplerinin ANKARA Merkezde, işlerini gereksiz yere Sürüncemede bıraktıkları için; yemek paydosu bile yapmadan, işlerini de hallettim ama .Kimseden bir hediye bile kabul etmedim. Bazıları da dedi ki, senin gibi çalışkan ve becerikli bir Mühendis varken! TEK, NİYE DIŞARIDAN bir Genel Müdür arıyor diye, onur verici sözler, sarf eden; başkalarına da rastladım.Bir örnekle daha, bu gibi konuları kapatmak istiyorum.                  

TSK’DAN AYRILMA, Cengiz Bey adında, bir jet Pilotu vardı. Pilotlar, çok iyi İngilizce de bildiklerinden, Amerikalı Üst Yöneticilerin, Tercümanlığını yapıyordu. Bir gün Amerikalılar, kendi aralarında sohbet ederken, benim hakkında sarf ettikleri sözleri de duymuş. Bunu bana aktarmak istiyordu.

AMERİKALILAR, benim için demişler ki; diğer Türkler de Ahmet YALVAÇ’ın % 10’u kadar çalışsa! Türkiye Amerika’yı geçer demişler. Ben yanlış iş yapanlar için, ise! Hep, korkulu bir rüya olmuşumdur. Bazıları da beni kararlılığım ve cesaretim ile de tanırdı

Ben şantiye dışında, Ankara’nın da çaresiz kaldığı durumlarda da! Çok sorun çözdüm. Çok yönlü ve çalışkan biri olduğum, sorun çözmedeki yeteneğim ile de! beni ATATÜRK’e benzetenlerde olmuştur. ATATÜRK’e saygı ve sevgimiz, ben dahil, çok kişi de vardır Ama! Böylesi bir benzetmeyi duymak! Ben dahil, herkesi çok mutlu eder

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE, bana ait hikâyelerle; şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu, her açıdan çok zor durumdan çıkmasına, katkı koymak istediğimi de, bu vesile ile söylemek isterim. Ama sonuçta her şey; gelip siyasete dayanıyor. Siyasi görüş ve yöntem olarak, benim yerim belli. ATATÜRK çizgisindeki Muhalefet Partilerinin, başarılı olmasını, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmelerini, dönmek istediklerini, duymak istiyorum. Türkiye açısından, başkaca bit yol ve yöntem yok. Kemal KILIÇDAROĞLU’NA 3 Mektup yazdım, görüşme talebinde bulundum. Özgür ÖZEL’e de 3 Mektup yazdım, görüşme talebinde bulundum. Ama ikisi ile de görüşemedim. Benim hiç birinden, bir Makam, bir Mevki gibi, bir talebim de yoktu.

GELİŞMİŞ Batı Devletleri ile Aramızdaki asıl fark ta burada: Yazar olduğunu söyleyen kişinin Web sitesine girer, bazı yerlere kısaca bir göz atar, Birkaç önemli ipucundan;

Görüşme talebinde bulunan kişinin, nasıl biri olduğu, kolayca anlaşılır.. Bu gibi konularda özellikle sekreter ve Yardımcı pozisyonun da olanların; iyi eğitimli ve yetenekli insanlardan oluşması, gerekiyor

DEVAM EDİYORUM

                19)BENİM, ilgi alanlarımdan biri de, Türk Sanat Müziği, Kültür ve Sanat KONULARIDIR. Bu gibi konulara da, günümüzde, Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın ERDOĞAN’ın, siyası kaygılar nedeniyle; CHP’nin elinde bulunan, Ankara-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İMAMOĞLU ve Mansur YAVAŞ’ı itibarsızlaştırmak, onlara zarar vermek adına olmalı ki; bu her iki Belediyenin;29 Ekim 2024, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları vesilesi ile Konser Masrafları; inceleme altına alındı. Başkaca konuların da, inceleme altına alındığı, anlaşılıyor. Tabi ki kimsenin, Devletin, Milletin parasını çarçur etmesini, tasvip etmeyiz. Bir yanlış, bir Abartı varsa! Tarafsız olunsun, gereği yapılsın!...

                20)PEKİ, CHP’Lİ BELEDİYELER; Konser çalışmalarını, daha az masraflı, daha etkin, nasıl yapabilirlerdi?

CHP’li bütün Belediyelerde, çok daha az bir masrafla, hatta bedavaya yakın bir masrafla, 29 Ekim 2024 Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile, çok daha coşkulu Türk Sanat Müziği konserleri verilebilirdi, Bu gibi konularda bir şeyler söylemek istiyorum

BEN Ankara’ya gelmeden önce, Afşin-Elbistan Termik Santralinde çalışırken, başta Suna KAN olmak üzere, ki şimdi rahmetlik olmuştur, eşi Faruk Güvenç, Tenör Ömer YILMAZ, Yalçın Davran, eşi Keriman DAVRAN, GİBİ Opera sanatçıları ile de dostluğum vardı. Cüneyt Gökçer ile de tanışıklığım vardı. Suna KAN ve eşi Faruk Güvenç’i; evlerin de ziyaret etmiştim. Onlarla da aramızda iyi ve güzel bir dostluk, yakınlık vardı. Aramızdan ayrılanları;

rahmetle ve minnetle anıyorum. Lise yıllarım da, çalışkan bir öğrenci ve bir mucit olmamın dışında, Türk Sanat Müziğine de bir ilgim, bir merakım vardı. Bazı güzel şarkıların, 1-2 mısrasını, kendime biraz mırıldanırdım. Ama sözlerini ezberleyip, tamamını öğrenmeye vaktimde olmazdı. Ankara’da, TEAŞ-Enerji Bakanlığı’ndan emekli olduktan sonra, Türk Sanat Müziği merakı da, ağır basmaya başladı. Sonuçta 4 Yıl, Türkiye’nin en iyi korolarına gittim. Korist ve Solist olarak, sahneye de çıktım. Kaç yıl Barış Manço gibi uzun saclarla dolaştım. Hocalar, benim sesimi çok beğeniyorlardı. Ve Tenör olduğumu söylüyorlardı. Ben Türk Sanat Müziğinin en zor ve en güzel şarkılarını da söylüyorum. Korona virüs salgını vesilesi ile konserlere ara vermiştik. Şimdi tekrar, devam etmeyi de düşünüyorum. Bazıları beni Müzisyen olarak ta tanır.

                29 Ekim 2018’de, Parlamenterler-Kültür Sanat ve Türk Müziği Derneğinin bir etkinliği olarak;

İzmir -Karşı Yaka TRT-Hikmet ŞİMŞEK Konser Salonun da, çok güzel bir konser vermiştik. Çokta aikış aldık. Konser bitiminde bizleri, Kaç defa ayakta alkışladılar. Konserde Ege Bölgesine has, Efe Şarkılarını, ATATÜRK’ün sevdiği Trakya ve Selanik şarkılarını, Osmanlı Padişahlarının sultanlar için söylediği, Türk Sanat Müziğinin en güzel, en romantik, en zor şarkılarını söyledik. Kalite ve sanata da hizmet açısından, benim joutube’dan de geçirip, yayına koyduğum, kendi web sitemde de yer verdiğim bu konserler;

Sanata ve kültüre de hizmet açısından, büyük paralar ödenerek gerçekleşen konserleri, kalite açısından da, geride bırakır.

Konser çalışmalarını, Ankara-Kızılay-Mitat Paşa Caddesinde, CHP Çankaya Belediyesi’nin Sağlık ile ilgili Binasının salonun da yapıyorduk. Alper TAŞDELEN, İzmir’e gidip, gelişimiz için de Bizlere, bir otobüs tahsis etmişti. Bir Türk Sanat Müziği sevdalısı ve 5 Kıtada okunan çok yönlü bir Yazar olarak, yol hikayelerini de kaleme alıp, bunlara da yer verdim.

BU YOL hikayesinde yazdıklarımı da okurken, çok heyecanlanacaksınız.

                21)DARİO MORENO, ismini ve Dario Moreno Sokağını; İzmirliler dışında duyan, bilen var mı? Dario MORENO; 1920 İzmir doğumlu, Yahudi bir Ailenin çocuğu, bir Müzisyen. Türkiye’de doğup, büyüyen ve FRANSA’da meşhur olan, bir Türk vatandaşı. Türkçe ve Fransızca şarkılar söylüyor. Etnik köken olarak, Yahudi bir ailenin çocuğu olduğunu söylüyor ama Türkiye Cumhuriyet’nin bir vatandaşı olmaktan gurur duyduğunu ve KENDİSİNİ, TÜRK olarak, tanımladığını söylüyordu. Böylesi bir vurgu; günümüzde Türkiye’nin altını oymaya çalışanlara, bir örnek olsun

Konser bitiminde, Ankara’ya dönüş için, otobüsle yola çıktığımızda, bu sokakta bir mola verdik.

                DARİO MORENO SOKAĞI; İzmir’de güzel manzaralı, turistik bir sokak. Burada dağa asansörle çıkılıyor. Ama sokak dağda değil. Burada birde Dario Moreno’nun bir büstü ve pirinç bir levhaya kazınmış, birde vasiyetnamesi vardı. Şiir gibi çok güzel, çok anlamlı, herkesi duygulandıracak, güzel bir vasiyetname

İzmir’im, güzel İzmir’im. Bir gün ben, bu topraklardan uzakta ölürsem! Beni burada toprağa verin. Sakın öldü demeyin! Uyuyor deyin

DARİO MORENO,1967’de, 47 yaşında Fransa’da vefat ediyor ama ailesi, bu tarihte, büyük Arap-İsrail savaşı nedeniyle olsa gerek! İsrail’e göç etmiş olmalı ki; çocuklarını, İzmir’de değil de İsrail’de toprağa veriyorlar. Bu konuyu, yolda, TURGUTLU’da yemek molasından sonra, otobüsün yanına vardığımızda, beni çok duygulandıran bir görüntü ile, bu konuyu kapatmak istiyorum

CANLI YAYINDA, bizleri Televizyonda izlemiş ve yolda olduğumuzu da Televizyondan duymuş olmalılar ki! 30-35 yaşlarında genç bir hanım ve yanında7-8-9 yaşlarında, 3çocuk ile ellerinde Türk Bayrakları ile bizleri bekliyorlardı. Bu güzel anı, hiç unutamam!...

ALPER TAŞ DELEN’in bir eksikliğini; ki böylesi bir eksiklik, CHP’nin ve başka Siyasi Partilerin yönetim kadrolarında da gözlemlediğim; kendinden başkasını, önemsememek! Hangi konunun, daha önemli olduğunu, bilmemek gibi bir durum söz konusu.

                KONSER SONRASINDA, Ankara’ya geldikten sonraki günlerde, Alper TAŞDELEN ile görüşmek için, sekreterine vardığımda, ona İzmir Konseri vesilesi ile, bizlere yardımcı olduğu için, hem teşekkür etmek, hem de bu Konserin CHP ve Alper TAŞDELEN’e, hem siyasi açıdan, hem de Sanata ve Kültüre de hizmet açısından, bir katkısı da olması için;

İzmir Konseri ve yol hikâyesinin; Çankaya Belediyesi’nin web sitesine konmasını da isteyeceğim, söyledim. Sekreter, mutlaka söylemiştir ama mutlaka iş yoğunluğu gibi, basit sebeplerle, görüşme talebimi karşılamamıştır. Bu gibi konuların da sebebi; Batı Devletleri bazında, iş yürütmeyi, sorun çözmeyi, bilmemek gibi de özetlenebilir. Böylesi bir fırsat! Kaçar mı diye sormak gerekiyor. Bu gibi konularda, Batı Tarzı Eğitim Programları ve Paneller de düzenlemek gerekiyor aslında

DEVAM EDİYORUM

                22)GÜNÜMÜZDE Kİ,CHP’Lİ BELEDİYELR DE;CUMHURİYET BAYRAMI ETKİNLİKLERİNDE; DAHA AZ MASRAFLA; DAHA KALİTELİ, DAHA FAYDALI, KONSERLER HAZIRLAYABİLİRLER Dİ!...

                KISSADAN HİSSE İLE, adı geçen CHP’li Belediyeler de, yukarı da, İzmir konserinde olduğu gibi bizleri örnek alsalar, diyelim ki, 1 yıl öncesinden, böylesi bir KORO hazırlama girişiminde bulunsalardı! Hazırcılıkla, Az gibi görünse de, şu ekonomik krizde; Milyonlarla ifade edilen, paralar ödemezlerdi

Hem bedavaya yakın bir masraf olur, hem de sanata yeni korist ve solistlerin, kazandırılmasına da katkı koymuş olurlardı. Örneğin bu gibi koro çalışmaları; Ankara ve İstanbul’un ilçelerinde ve diğer şehirlerde de CHP’Lİ DİĞER Belediyeler de başlatmış olsalardı, hem gençleri sanata ve güzel şeylere alıştırmak adına, iyi bir başlangıç yapılmış olurdu, hem de işsiz Müzisyen Hocalara da bir iş imkanı yaratılmış olurdu.

BÖYLECE, AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın; CHP’Yİ YIPRATMAK AMACINA YÖNELİK, karalama ve fırsat kollamasına da gerek kalmazdı! Ben, bunları vurgulamak  istiyorum

DEVAM EDİYORUM

                23) BEN; hem Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ilke ve İnkilâplarına yürekten inanan birisiyim. Hem de Batı standartlarında uygulaması da iyi olan bir Makine Yüksek  Mühendisiyim. Çalışmayı, üretmeyi de çok severim. Lise yıllarımdan bu yana, kaç buluşum var. Ben Sosyal, Siyasal, Kültür, Tarih, Sanat ve Teknik konularda kapsamlı analizler yapan, çok yönlü bir Yazarım. Yazdıklarım; Teknolojinin geldiği noktada, Dünya’daki bütün dillere çevriliyor, Alaska’dan Vietnam’a kadar, 5 kıtada OKUNAN bir Yazarım. Teknolojinin ortaya koyduğu imkânlarla yazdıklarım; uydudan bütün dillere çevriliyor. Böylece yazdıklarımı; isteyen, istediği dilde okuyor. Böylesi bir husus; benim için olduğu kadar, Türkiye açısından da gurur verici bir konudur. Ama bizim İNSANIMIZ, Devlet’te ve Siyasette, Tepe noktasında olanlar; yetenekli insanları, YANLARINDA görmek istemiyorlar. Ve benim gibileri, örneğin CHP’de de, Milletvekili Adayı da yazmıyorlar. Çünkü Yetenekli ve Düzgün insanlara, yanlış işler yaptıramazlar Liderlere de, göbekten bağlı değillerdir. Sonuçta şunları söylemek isterim

                BU GİBİ KONULARDA, günümüz Türkiye’sinde, her açıdan zor durumda olduğumuz bir zamanda, Üretimi esas alan, her konuda Batı standartlarını benimseyen, ATATÜRK Türkiye’sine geri dönmek adına, bir yerden başlamamız gerekiyor. Burada bu gibi konuların; örneklerle kısaca ipuçlarını vermek istiyorum.

  ENERJİ SORUNU KONUSUNDA NELER SÖYLENEBİLİR? ÇAYIRHANDA, NELER OLUYOR?

                24)Benim uzmanlık alanım, Enerji Üretimi ve Termik Santraller olduğundan, bu gibi konular da herkesi ilgilendirdiği için; kısaca bir şeyler söylemek istiyorum

EĞER Kömürle çalışan Termik Santrallerin yıllık bakımları, iyi yapılırsa, proje değerinde, taşsız, topraksız kömür verilirse, kömür ve hava ayarı iyi yapılırsa; bacadan çıkan dumanı; belli-belirsiz görürsünüz. Böylesi bir durumda, yanma iyi yapılıyor demektir, hava kirliliği de olmaz, daha az bir kömürle, daha çok enerji elde edersiniz.

Bacadan çıkan duman, koyu renkli ise; kömürün yanması iyi olmuyor demektir, bir sorun var demektir.. Bu sorun giderilmezse! Çok kömürle az enerji elde edilir. Ve hava kirliliği de olur. Yıllık bakımda iyi yapılmamış demektir. Çok kömürle az enerji elde ediliyor demektir.

BEN TÜRKİYE’DE Termik Santrallerin yıllık bakımlarının iyi yapılmadığını, Batı standartlarında yapılmadığını, bu işi iyi bilmediklerini söylüyorum

Benim Almanya’da da araştırmalarım var. Bunları da çok yazdım, söyledim. Ama Hoca bildiğini okurmuş derler ya! Bizdekilerde öyle işte.

                ELEKTRİKTE, 7 yıldır kış saatine niye geçmediklerine gelince! Bu gibi konular; nasıl ki hazine garantili yollar, köprüler, Hastaneler varsa!

Benzer bir durum;

Elektrik üreten Santrallerde de var. demektir. HES yapmak, çok kolay. Örneğin Karadeniz Bölgesi dağlık . Ve çok dere var. Derelerin önüne set çekersen, işte sana bir HES, Hidro Elektrik Santrali. Kış saati uygulanmadığından, aileler çocuklarını okula göndermek için, saat, 5-6‘da karanlıkta kalkacak, çocuğuna kahvaltı hazırlayacak, mecburen ışıkları yakacak, çocuğuna tost falan hazırlayacak, elektrik kullanacak…

Benzer şekilde işe gidecekler de, karanlıkta kalkacaklar, yemek için elektrik kullanacaklar. Çocuklar dahil, herkes, karanlıkta yollara düşecek. Sonuçta elektrik sarfiyatı artacak. Böylece Hazine, ya da Alım garantili Elektrik Santrallerinin yükü de, böylece vatandaşlarımızın, sırtına yüklenmiş olacak

KIŞ SAATİNDE, diretmenin, ısrarın, başkaca bir nedeni olamaz!

                25)ELEKTRİK ENERJİSİNİN, NİYE PAHALI OLDUĞUNA GELİNCE DE ŞUNLARI SÖYLEMEK İSTERİM:

Günümüzle de ilgili olduğu için, Google’den;

Mak. yük. Müh. Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Enerji Sorunu ile-Yağmur Tutma Projeleri ve Bir Televizyon Programı Önerisi,

Başlık böyle. Google’den, bu şekilde yszıp, arama yapıp, bu Makaleyi okumanızı öneririm. Bu Makaleyi, 24 Kasım 2021’de yayına koymuştum. Burada hem günümüzde, benim buluşum olan Yağmur Tutma Projelerini, HEMDE günümüzde de yaşadığımız enerji sorunları ile ilgili, geçmişte başlattığım çalışmaların hikayesine başlangıç var

26)Ben Afşin-Elbistan Termik Santralindeki sorunları, daha önceden orada 10 yıl çalıştığımdan, zaten biliyordum. Bu defasında, başta, SOMA, YATAĞAN, KEMERKÖY, YENİKÖY olmak üzere, EGE Bölgesindeki Kömürle çalışan Termik Santrallerdeki sorunları, yerinde araştırdım. Termik Santrallerde ve Kömür ocaklarında, video kamera ile resimler çektik. Kömür ve Baca gazı Arıtma Sistemlerini yapan, ALMAN, Kanada ve Amerikan Firmalarını davet  edip, Eğitim vermelerini ve Projelerini tanıtmalarını istedim. Bunlar zaten, TEK’İN DEĞİŞİK Santrallerinde iş yapıyorlardı . 2-3 Firmayı aynı gün davet ettiğimden, biri öbürünün açığını, yakalamaya çalışıyordu. Neyse! bu girişimler de çok faydalı oldu.

Termik Santrallerdeki Sorunların Bilimsel Temelde çözümüne katkı sağlamak adına, İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ, Maden Fakültesi Kömür Ana Bilim Dalı, Kimya ve Makine Fakülteleri Ana Bilim Dallarının Hocaları ile de çok faydalı araştırmalar yaptık, Eğitim Programları düzenledik. Aramızda saygı ve sevgiye dayalı, çok kuvvetli bağlar oluşmuştu.

Kömür Ana Bilim Dalı Başkan ı Prof. Dr. Güven ÜNAL ile, 2009’da CEM TV’DE, ENERJİ Programında, birlikte Televizyona çıkmıştık, Programın Moderatörü de Prof. Dr. Berrin ERGİN’di.   Şimdi onunla da yazışıyoruz

Birlikte çok faydalı çalışmalar yaptığımız Prof. Dr. Güven Önal’ın telefonunu, son defa çaldırdığım da; telefonu açanın, oğlu olduğunu öğrendim. Meğerse Babası Güven ÖNAL, 31 Mart 2024’te kalp krizinden, vefat etmiş. Çok üzüldüm. Siyasetçilere de bu vesile ile şunları söylemek istiyorum. Bu sözüm, iktidara olduğu kadar da Muhalefetedir. Kısır Tartışmalar yerine, Ülke adına Plan ve Projeleri olan Bilim Adamlarına, konusunda uzman kişilere, ne zaman yardımcı olacaksınız diye sormak gerekiyor. Yetenekli ve tecrübeli bir Bilim Adamı olmak, kolay bir şey mi, olduğunu sanıyorsunuz?

                27)Sahada ve Merkezde yaptığım Bilimsel nitelikteki bu çalışma ve tespitlerimin, işe yaraması için bu bilgileri;

Enerji ve Tabii Kaynaklar  Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ali TÜRKOĞLU’na anlattım ve Bakanlık

Üst Yönetimi, TEK ve TKİ, Üst Düzey Yöneticilerinin, Santral Müdürlerinden gerekli gördüklerimin, isme yazılı olarak davet edilmesini istedim. Ali Türkoğlu, birde bu işleri, Bakanlık adına takip için, görevli olduğumu, bir yazı ile, ilgili yerlere de duyurmuştu.

NETİCEDE, özel davetiye ile; 17-18 Temmuz 2001’de Enerji ve Tabii Kaynaklar  Bakanlığı TEDAŞ Konferans Salonunda, Enerji Bakanlığı Müsteşarı Yardımcısı Ali TÜRKOĞLU’nun öncülüğünde, benim koordinatörlüğümde, kapalı bir toplantı da;

ENERJİ SORUNLARI İLE, doğrudan ilgili olan TEK ve TKİ Genel Müdürlüklerinde, Genel Müdür ve Yardımcıları dahil, ve sahada, Bölge Müdürlerini, Santral Müdürlerini ,liste halinde, Bakanlık adına, mektupla davet ettiğimiz, ALMAN Grup Firması adına konuşacak Yetkili,

Birlikte, Bilimsel çalışmalar yaptığımız, İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ Maden Fakültesi-Kömür Ana Bölüm Başkanı, Kimya Ana Bilim Dalından, Bir Profesör ile başka bir Bölümden, diğer bir Profesör vardı.

                OTURUMU, Bakanlık Adına, bir konuşma ile Müsteşar Yardımcısı Ali TÜRKOĞLU açtı.2. Konuşmacı, bu etkinliğin Mimarı olarak, konuşmak üzere ben, sahneye çıktım. EÜAŞ Genel Müdürü ve Birlikte çalıştığımız diğer Yetkililerde dahil;

Aşağıda hep, beni dinliyorlardı. Konuşmama şöyle başladım. Öyle sanıyorum ki, Al yada Öde kapsamında, ihtiyaçtan fazla doğalgaz anlaşmalarıyla, taahhüt edilen doğalgazı, sarf edebilmek açısından; kömür Santralleri ihmal edildi, doğalgazla çalışan Termik Santraller özendirildi. Başka türlü, nasıl olacaktı ki? Doğalgaz dağıtım hatları, bildiğimiz, gördüğümüz üzere, ancak uzun zaman sonra tamamlanabildi ve Türkiye çapında yaygınlaştırıldı?

Şunu demek istiyorum: Bu söylediklerimin; Sağ ile Sol ile bir ilişkisi yok. Siyasetçiler ve Üst Makamlarda bulunanlar! Bilerek, yada bilmeyerek, Devlete ve hepimize, zarar veriyorlar.

Bu BRİFİNG ve Bilimsel Tartışma, Tarihe düşülen bir nottur

                28) O ZAMANKİ ADIYLA, TÜRKİYE’NİN ENERJİ SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ BAŞLIKLI MAKALE;

Günümüzdeki Enerji Sorunlarına da ışık tutacak, kaynak niteliğinde, çok önemli bilgileri de içeriyor BU MAKALE, Elektrik Mühendisleri Odası’nın 3.Enerji Sempozyumunun kitabında, 23 sayfaya yakın olup, 2.5 sayfası da; son aşama Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu, İdare Mahkemesi’ne kadar intikal ettirilmiş resmi belgelerdir.

GÜNÜMÜZÜZDE yapılması gereken de; Başta CHP ve Diğer Muhalefet Partileri olmak üzere;

Sorunları Saymak ve Sorunları  Sıralamak yerine, bu bilgilerden yararlanmasıdır. Türkiye’nin Sorun Çözecek, İş Yapacak, iyi eğitimli ve yetenekli insanlara ihtiyacı  vardır. Bunları söylemek istiyorum

Türkiye’nin Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri başlıklı Makale; Elektrik Mühendisleri Odasının 3.Sempozyum Kitabında da 23 sayfalık bir makale ile yer aldı.2.5 Sayfası, Burada, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu ve İdare Mahkemesi’e kadar giden raporların, konusu, kime verildiği, tarih, numara gibi konular da var

                18 Aralık 2001 Cumhuriyet Gazetesi, benimle ilgili, 1.sayfadan, bir haber yayınladı. Haber şöyle: Enerji Bakanlığı çalışanı Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ, 3 ay içinde, elektriğe gelen zamların perde arkasını, gözler önüne serdi.

Aradan, 23 yıl geçmiş, bu gün aynı sorunları tartışıyoruz. Ben sadece sorunları saymıyorum. Şu sorunu çözeceğim diyorum.

O zaman Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’dı. Bu Makaleyi günümüze de ışık tutacağı için, heyecanlanarak, okuyacaksınız.

ŞİMDİ DE Elektrik Mühendisleri Odası’nın 3.Sempozyum Kitabına giren ve Cumhuriyet Gazetesinin 1.Sayfasında da haber olarak yer alan Makalede, Elektrik fiyatları konusunda da bir şeyler söylemek istiyorum

Yaptığım hesaplamalarda, Elektriği Devlet ürettiği zaman; 1Kwh Enerji=1,64 Cent/Kwh

Özel Sektör ürettiği zaman: 1 Kwh Elektrik= 6,354 Cent/Kwh.1 Cent=1 Dolar/100. Şimdi bu, farklı 2 fiyatın nedenlerini, açıklamaya çalışalım. Devlet HANTAl ÇALIŞIYOR, pahalıya üretiyor gibi gerekçelerle, Elektrik Üreten santraller özelleştirilmişti ya! Bu 2 farklı rakam, böylesi bir düşüncenin doğru olmadığını gösteriyor. Devletin ürettiği Enerjiyi hesaplarken; TEAŞ’ın fiyat kataloğunda, Kömür Santralinde üretilen elektriğin, fiyatı, HES’de, yani Barajlı Su Santrallerinde, Doğalgazla çalışan Termik Santrallerde, birim fiyatlar  varrdı. Özelleşmeden sonra, Devletin elindeki Santrallerin, üretimdeki payı da bilindiğinden; hesabı, buna göre yaptım. Burada şu hususa da vurgu yapmam gerekiyor.ATATÜRK Barajı ve Elektrik Santralı, AFŞİN-ELBİSTAN gibi bazı Elektrik Santralleri…gibi bazı Elektrik Santralleri, yatırım bedellerini, karşılamış olabilir. Bu yüzden de, Devlet ürettiğinde, ortalama birim fiyat, düşük çıkıyor olabilir.

BEN ÖZELLEŞTİRME adı altında, işletme hakkı Özel firmalara Devredilen, Santrallerin, ürettği elektriğin, Dolar bazında, birim fiyatı, yüksek olduğundan, vatandaşlarımıza yansıması da büyük oluyor. Örneğin ÇAYIRHAN Termik Santralinde 1 Kwh Elektrik=7Cent.Bu rakam, yüksek bir fiyat. Bu konuyu şöylede açıklayabiliriz. Sanki bu Özel Firmalar; bu Santrallerin yatırım bedellerini de kendileri karşılamış gibi birim fiyatları, yüksek tutmuşlar

Elektrik fiyatlarının yüksek olması, Fabrikaları, vatandaşlarımızı, hep olumsuz etkiliyor. Ve ben diyorum ki, keşke bu santraller, özelleştirilmeseydi! Diyorum Bu işte Devletin çok zararlı olduğunu, düşünüyorum

Devletin sırtından, birileri vurgun vuruyor, diyebiliriz

               2/1)24 Kasım 2024 Pazar SÖZCÜ

 


Tasarruf etmek varken, bu faturayı ödemeye değer mi?

SARAY ÇAYIRHAN’DAN GELECEKI PARAYI, 2 AYDA HARCIYOR

Ne varsa sat politikasının son adresi Çayırhan’dan 2 milyar bekleniyor. Bu para saray için, çerez parası gibi kalıyor.

 Şimdi böylesi bir özelleştirme adı altında, Çayırhan Termik Santrali’nin dışında; Santrale kömür sağlayan, kömür ocaklarının da; özelleştirme adı altında, mülkiyetlerinin de satılacağı anlaşılıyor

Hemen söyleyeyim; 2001 yılında, orta boy, bir Termik Santralin bedeli, 1 Milyar Dolar’dan aşağı değil. Kömür ocağı Makinelerinin ve kömür tesislerinin bedeli 4-5 Milyar Dolar’dan daha fazla. Örneğin Afşin-Elbistan Termik Santralinin kömür işletmeleri ile beraber, 14-15 Milyar Dolar’dan aşağı değil.

Ben Turgut ÖZAL ile başlayan, Santrallerin özelleştirilmesi konusuna karşı çıktım. Elektrik Mühendisleri Odası’nın 3.Sempozyum Kitabına da giren, buna benzer konular, orada da var. O zamanki özelleştirilmede, Mülkiyet Devletindi. Ama şimdi, Mülkiyetin de, birilerine satılmak istendiği anlaşılıyor

Diyelim ki, bunu birileri de,  Yakın yada ileri bir tarihte, bir yabancıya sattı? Ne yapacaksın o zaman? Akkuyu’nun Mülkiyeti de Ruslarınmış! Milletvekilleri bile bu Nükleer Santrale giremiyor. Türkiye’nin başını belaya sokacak bir konu. Böylesi abuk-sabuk işleri, hiç yapmasınlar, daha iyi

BEN Çayırhan Termik Santralini de bilirim. Kömür sahasının uzunluğu, 20 Kilometreymiş. Bunun birde eni vardır. Diyelim ki, eni de 10 Km. olsun. Toplam alan: 20Kmx10Km=200 Km2, çok geniş bir toprak alanı. Toprağın altındaki kömür ve başka değerli madenleri saymıyoruz. Oralarda büyük Trona yatakları var. Oralarda Altın madeninin olduğu bilgileri de var Neresinden baksan, ele alınacak bir tarafı yok.2 Milyar TL ne ki?

ÖRNEĞİN EĞER BEN, CHP’den   Milletvekili olsaydım! Sadece Teknik değil, başka sorunları da çözerdim. Söyledim ya! Sadece CHP’ değil, benzeri diğer Partilerde de, DURUM MAALESEF, BÖYLEDİR.

                29)HALKIMIZA GELİNCE; bizim insanımız, özelliklede düşük eğitimli vatandaşlarımız; biraz saf tır .Din ve iman gibi kutsal değerlerden bahseden, Hacı, Hoca gibi kişilerle, özellikle de, Sayın ERDOĞAN gibi, biraz Din, İman ve birazda Cesaretli algısı ortaya koyarsa! Gerçek mi, yoksa siyaseten mi öyle davranıyor? sorgulaması yapmadan, ona çabuk inanır. Ama bu  gün Halkımızın büyük bir kısmı, yaşayarak gördüğü örneklerin de etkisi ile artık, Sayın ERDOĞAN ve AKP’nin siyasi ömrünün tamamlandığı, bittiği ortaya çıkıyor. Görünen köy, kılavuz istemezmiş derler ya! Onun gibi bir şey işte

NETİCEDE BU GÜN, AKP ve Sayın ERDOĞAN döneminde de, DAHA ÖNCELERİ yapılan Yatırımların, işletmelerin çoğu; bu gün elden çıkarılmıştır, satılmıştır Topraklarımız, Ormanlarımız, Madenlerimiz hep, talan ediliyor.30-40 yıl gibi garantilerle Gelecek kuşakların hakları da; şimdiden ellerinden alınıyor. Yapılacak çok iş  var. Milletçe, günümüzde yaşananlardan! Kedimize Çok dersler çıkarmamız gerekiyor.

DEVAM EDİYORUZ  

                2-29 EKIM 1923;TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞUNUN 101’İNCİ YILI VE CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN!...NİCE YENİ BAYRAMLARA!

           GAZETE MANŞETLERİ

3/2)29 Ekim 2024 Salı SÖZCÜ

 


BAZI BAKIŞLAR GELECEĞE IŞIK TUTAR

Mustafa Kemal ATATÜRK, sadece bir kurtarıcı ve kurucu değildi, Büyük bir önder, gerçek gerçek bir rehberdi. İzinden gitmeyenler, sorun çözmedi, dert çözmedi, dert yarattı….

Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat; medeniyet tarikatıdır.(üç- beş oy için, cemaat-tarikat karanlığı her alana sızdı)

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. Bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin. (Bilim terk edildi, dogma tercih edildi. Ekonomi felç oldu, yoksulluk patladı.)

                Hürriyet olmayan bir ülkede ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir. (yasaklar hayatın her alanına yayıldı. Aykırı her ses, her mesaj suç sayılır oldu.)

                Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müsbet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.(Eğitim, vakıf-dernek adı altında cemaat ve vakıflara bırakıldı.)

Bir ulus sımsıkı birbirine bağlı olduğunu bildikçe, yer yüzünde onu dağıtabilecek  bir güç düşünülemez.(Siyasi çıkar için kutuplaşma körüklendi. Senden-benden ayrımı, reel politika oldu)

                İki Mustafa Kemal vardır: biri ben; et ve kemikten; geçici Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal; o ben değil, bizdir. O memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz…( Etrafımız ateş çemberi. Ülkemizin birliği-bütünlüğü için, bu anlayışa dönüp, kenetlenmemiz lazım.)

                                                                         ATATÜRK

                Uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş

                                                                      ÜSTÜN KİŞİ

Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir DEVRİMCİ. Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan

                                                                      İLK ÖNDER

               İnsan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan bir

                                                              DEVLET ADAMI

                                        TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KÜRUCUSU

(Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu ÜNESCO, Büyük Önderi böyle tanımlıyor)

                4/2)30 Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET

 


Büyük ATATÜRK’ün en büyük eseri, Cumhuriyetin 101.yılı kutlandı

ULUSAL COŞKU

MİLYONLAR ALANLARA ÇIKTI            

Cumhuriyet Bayramında milyonlarca yurttaş, Anıtkabir’e ve meydanlara aktı. Yüz binlerce kişi, büyük ATATÜK’ün Mozolesini, kırmızı-beyaz karanfillerle donattı. Tüm kentlerde törenlere katılım yine yüksekti. Cumhuriyetin 101.yılı coşkusu, akşam saatlerinde düzenlenen fener alayları, konser ve havai fişek gösterileri ile doruğa ulaştı.

BAYRAMDA TEPKİ ÇEKTİLER

Anıtkabir çıkışında alandaki  bir gurup, REİS ve Erdoğan sloganları attı. Muğla’nın Ortaca ilçesinde ki törende gençlere, ATATÜRK’ün posteri yerine, Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın fotoğrafını taşıttılar. İktidara yakınlığı ile bilinen, Türkiye Gençlik Vakfı’nın(TÜGVA), sosyal medya hesabında; KEŞKE SAVAŞI Yunan kazansaydı diyen; Kadir Mısırlı oğlu paylaşımı yapıldı.

BURADA Yazılanlarla ilgili olarak KISSADAN HİSSE İLE ŞU HUSUSLARA VURGU YAPABİLİRİZ

1)SÖZCÜ Gazetesi; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gelecek

kuşaklara da örnek olacak, veciz sözlerini yazmış. Bu gün Siyaseten gelinen noktada, 22 yıldan beri Türkiye’yi tek başına idare etmekte olan AKP DÖNEMİNDE, Cumhuriyetin kurucu değerlerinden adım adım nasıl uzaklaşıldığını, ATATÜRK, ne dediyse!; hep tersinin yapıldığını görüyoruz.. SÖZCÜ, bu gibi konuları da(parantez içinde) özetlemiş. Güzel de olmuş

BU  GÜN  SİYASETEN gelinen noktada, Hak, Hukuk, Adalet gibi Kutsal Kavramlardan, Olmazsa Olmazlardan! 22 YILDA, adım adım uzaklaştığımız gibi;

ÖRNEĞİN ATATÜRK DÖNEMİNDE, buğday ve tarım ürünleri satıp, sanayi tesisleri kuruldu. Sonraki İktidarlar döneminde de, ilaveten bir şeyler yapıldı. Çok yönlü bir Yazar olarak, ATATÜRK  Dönemi sonrasında yapılanlar ve Devleti Yöneteler konusun da da; Tarihe not düşmek adına; Artıları ve Eksileri ile değerlendirmelerde bulundum. Geçmişte Ülkemizin kalkınmasında, bir taş koyan, emeği geçen kim varsa! Hepsini rahmetle minnetle anıyorum.

AMA BU GÜN, AKP ve Sayın ERDOĞAN döneminde, FABRİKA SATIP! BUĞDAY alır hale geldik!...

BİRDE TÜRKİYE, adım adım Cumhuriyet’in kurucu değerlerinden uzaklaştığı gibi Ayrı kültürlerden gelen Suriyeli, Afganistanlı, Afrikalı sığınmacılarla, adeta işgal edildi. Geleceğimiz tehlike altında.

HALKIMIZIN, Milli Bayramlarda ve ATATÜRK’ün öldüğü,10 Kasım 1938’in yıl dönümlerinde, ANITKABİR’e her yıl artan sayılarla koşmalarının nedeni; Türkiye Cumhuriyetine sahiplenmek olduğu gibi birde her gün artan yokluk ve yoksulluk  ve gelecek adına, duyulan endişedir. Muhalefet Partilerinin özelliklede CHP’nin ve Özgür ÖZEL’in; bu gerçeği görmesi ve doğru adımlar atması gerekiyor. Bu konuda da endişelerim var

                2)BU GÜN Türkiye BOP Haritasından da görüldüğü ve anlaşılacağı üzere, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemini ve SEVR Haritasını hatırlatıyor. Bizlere düşen de! Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek ve BOP haritasını, işlevsiz kılmak

NETİCEDE Günümüzdeki Bütün sorunların, yokluk ve yoksulluğun kaynağı BOP Haritası ve BOP Eş Başkanlığı’dır. Günümüzde Bütün Yetkilerin Tek kişide Toplandığı Başkanlık Sistemi de Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın da Talebi değildir.

EĞER TÜRKİYE, YAKIN BİR ZAMANDA; erken bir  seçimle, Kuvvetler ayrılığına dayalı Eski Parlamenter Sistem’e geri dönmezse! Türkiye zaman içinde, bölünüp-Parçalanma sürecine girer. Mevcut durumun özü ve özeti budur.

DEVAM EDİYORUZ

                3)ŞİMDİ DE, Cumhuriyet Gazetesinde yazılanlar konusunda bir şeyler söylemek istiyorum

CUMHURİYET Gazetesi de Bayram vesilesi ile daha önceleri de gördüğümüz; ANITKABİR’de

yaşanan, ATATÜRK’e saygısızlık. REİS ve ERDOĞAN sloganı, ya da reklamı gibi konular!.... Bütün bunlar; yapılmaması gereken işler.

Muğla’nın Ortaca İlçesinde, Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile yapılan Törende öğrencilere ATATÜRK POSTERİ yerine, Sayın ERDOĞAN’in fotoğrafının taşıttırılması, daha vahimi;

Sayın ERDOĞAN’ın oğlu Bilal ERDOĞAN’ın başkanı olduğu, Türkiye Eğitim Vakfı TÜRGEV’in, CUMHURİYET Bayramı vesilesi ile ATATÜRK karşıtlığı ile bilinen, Fesli Kadir lakaplı ,Kadir  Mısırlıoğlu’nun;

Keşke Kurtuluş Savaşını Yunan kazansaydı! ATATÜRK’e zerre muhabbeti olan! Benim cenazeme gelmesin gibi sözlerini paylaşıyor. Bu olacak bir iş mi?

Kadir Mısırlıoğlu öldüğünde! Cenazesine kimler gitmişti? Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ. O KİŞİ Kİ; Özel günlerde ANITKABİR’e gitmeyen, Cuma hutbesinde Açıktan söylemese de ATATÜRK’ü kast ettiği anlaşılan, LANET okumalara, ne diyeceğiz?

BU VURGULARDAN SONRA, BU GÜN; Eskiye nazaran, her konuda geriye gidişin nedenlerinden birinin de! Devletin ve Siyasetin önemli Makamlarında yer alanlarda, Etnik köken farklılığından kaynaklanan bir sorunla karşı karşıya olduğumuz şüphesi, yada gerçeğini düşünmeye başlıyoruz

                4)Ben ırkçı değilim. Mensubu olduğum ve bundan gurur duyduğum, Türk Milleti’ de ırkçı değildir. Esas olan; Etnik kökeni ne olursa olsun! Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin! Cumhuriyetin Kurucu değerlerine bağlı kalması, ona saygı duyması gerekir. Aldığı Eğitim, Bilgi, Tecrübe ve Donanımı dahilinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin her konuda gelişmesine, katkı koymasıdır. Esas olan da budur.

BİRDE, Sayın ERDOĞAN; Siyasette yükselmeyi, yıllar öncesinden kafasına koymuş. Amaç belli. Türk Halkının zaaflarını da iyi biliyor. Ama artık, Halkımızın büyük bir çoğunluğu;

Bizzat yaşayarak gördüğü yokluk ve yoksulluğun da etkisi ile! ekmeğini paylaşan, sağlık giderlerinin karşılanmasında, vergi muafiyetlerinin sağlanması gibi! Öncelikler tanınan sığınmacılardan da, çok rahatsız. Bu gibi nedenlerle, Sayın ERDOĞAN; Artık, Dindar kesimden de oy alamayacak durumda.

Eğitim durumu da zaten, yeterli değil.

BUNDAN SONRASI; Cumhur ittifakı Partilerinin, özellikle de CHP ve Özgür ÖZEL’in! performansına bağlı

DEVAM EDİYORUZ
3-YENİDEN UYGULAMAYA SOKULAN KAYYUM ATAMALARI KONUSUNDA NE SÖYLENEBİLİR?  BU İŞİN UCU, NEREYE KADAR GİDEBİLİR?
GAZETE MANŞETLERI

5/3)5Kasım2024 Salı KARAR

 


ÇÖZÜM BEKLERKEN, KAYYUM GELDİ

BAHÇELİ’nin; ÖCALAN gelsin, Meclis’te konuşsun! Çağrısıyla başlayan, çözüm süreci beklentisi; kayyum kararları ile rafa kalktı. Esenyut’tan sonra Mardin, Batman ve Halfeti Belediyesi’ne de kayyum atandı. Bir hafta önce barış elçisi olarak övülürken, dün teröre destek gerekçesi ile görevden alınan Ahmet TÜRK; çözüm görüşmelerinden beklenen sonuç alınamadığı için; bu operasyonlar yapıldı dedi.

 İSTEDİKLERİ SONUCU ALAMADILAR

İçişleri Bakanlığı; terör örgütü üyeliği’nden aldığı cezalar ve süren soruşturmaları nedeni ile, DEM’li Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet TÜRK, Batman Belediye Başkanı SÖNÜK, Halfeti Belediye Başkanı KARAYILAN’I görevden alarak, yerlerine kayyum atadı.3. Kez görevinden alınan Ahmet TÜRK’E TAKİPSİZLİK VERİLEN Kobani davası gerekçe gösterildi. Bunlar hesaplanan şeyler. Yapılan görüşmelerde beklenen sonucu alamadıkları için, böyle yapıldı dedi.

YEREL SEÇİM İRADESİNE DARBE

CHP Lideri Özgür ÖZEL, Belediyelere kayyum atamanın; yerel seçilerde oy veren seçmenlerin iradesine darbe olduğunu söyleyerek, Ahmet Türk; Kürt siyasetinde Barış Güvercini, bilge bir insandır, Mardin’in iradesine 3. Kez darbe vuruldu .Bu kabul edilemez  dedi. Gelecek Partisi lideri DVUTOĞİU; Devlete, demokrasiye, yargıya, siyasete olan güven yerle bir ediliyor derken, DEVA partisi Lideri BABACAN’da; Milletin iradesine kayyum atayarak, cepheyi güçlendiremezsiniz dedi. DEM PARTİ kayyum ataması sonrası, Meclis’te hiçbir çalışmaya katılmama kararı aldı.

BU GAZETEDE haber değeri olan diğer konularda şunlar

                Sayın ERDOĞAN: İsrail ile ticareti, tamamen durdurduk dedi

İSEDAK Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, İsrail ile ticaretin devam ettiği tartışmaları üzerine; Gazze’deki katliama tepki olarak, İsrail ile ticareti tamamen, durdurduk.9,5 Milyar Dolarlık ticaret hacminden vazgeçtik dedi. Gazze’deki soykırım suçlularının hesap vermesi için, Uluslararası Adalet Divanı’nda müdahillik, başvurumuzu yaptık dedi. Erdoğan, Türkiye’nin ilk günden bu yana; İsrail’in soykırım uygulamalarına en sert tepkiyi gösteren ülkelerden biri olduğunu söyledi.              

Ama bunun tersi ve çelişkili bir durumu ortaya koyan aşağıda yazılanları da, okumamız gerekiyor. Bu gibi konularda, başka örnekleri de gördük

PROTESTOCU GENÇLER GÖZALTINA ALINDI
BU GEMİNİN NE İŞİ VAR, BİZİM LİMANLARDA?

İsrail’e mühimmat taşıdığı için; Belçika, İtalya, ABD, Kanada, Malezya, Avustralya’da hakkında dava açılıp, yaptırım uygulanan ZİM’e ait gemiler, Türk limanlarından, aralıksız sefer yapıyor. Kanlı sevkiyatın araçlarını protesto edenler ise, gözaltına alınıyor. Bilindiği üzere, ZİM GEMİLERİ; İsrail’in en büyük, Deniz Taşımacılık Şirketinin gemileridir

ZİM GEMİLERİNİN, en çok uğradığı, 4.ülkeyiz

BU BÖLÜMDE KISSADAN HİSSE İLE NE SÖYLENEBİLİR?

                1)CHP İstanbul-Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in PKK Terör Örgütü ile bir bağlantısının, bir ilişkisinin olduğu gerekçesi, ya da şüphesi ile sabahın erken saatin de, evine yapılan bir baskınla, kapıyı açan eşinin; ben onu uyandırayım sözüne rağmen;

Güvenlik güçlerinin yatak odasına girip, uyumakta olan Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in, yaka paça gözaltına alınması;

Kabul edilecek bir durum değil. Birde evinde arama yapılmış, buldukları dokümanlara el konmuş, muhtemelen bilgisayardaki bilgilerde kopyalanmıştır.

Bu noktada şu hususa da vurgu yapmak gerekiyor. Prof. Dr. Ahmet ÖZER’İ, çağırdılar da gelmedi mi? Sorusunu sormak gerekiyor. Ama burada maksadın başka olduğu anlaşılıyor

                2)Ben bir Yazar olarak, Ahmet ÖZER, Hocanın Kürt Sorunu ve bu gibi konulardaki görüşlerini, kitaplarını okumadığım için; bu gibi konularda bir şeyler söyleyemiyorum. Burada yanlış olan husus şu: Ahmet ÖZER, BİR Bilim Adamı ve bir Hoca. Sadece bu konuda da, çok önemli görevlerde de bulunmuş. Hele bir de Kürt sorunu gibi istismara açık konularda da yazmış ise! Ve aykırılıklarda var ise!

Bunları da kitaplarında görmek mümkün. Böylesi bir durumda dava da açabilirlerdi ama açmadıkları da anlaşılıyor. Bu açıklamalardan sonra, şunu söylemek istiyorum:

3) Prof. Dr. Ahmet ÖZER; İstanbul-ESENYURT Belediye Başkanı olmak için, gerekli evrakları YSK’ya verdiğine göre; Yetkililer o zaman, Adaylıkta bir sorun görmedikleri ve Ahmet Özer’in, seçildikten 7 ay sonra, kendilerine göre, bir neden bulmaları! Ne kadar samimi ve ne kadar inandırıcı olabilir? Esas üzerinde durulması gereken konu burada!

4)BURADA BRDE, çok önemli, diğer bir ipucu da şu:

Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in, 5 yıl gibi bir süre ile CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Ekrem İMAOĞLU’nun danışmanlığını yapmış olmasıdır. Ve kumpas diyebileceğimiz konu da burada başlıyor zaten!

                5)Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın ERDOĞAN’in ,muhtemel bir erken seçimde, yeniden Cumhurbaşkanı seçilmek istediği de anlaşıldığına göre;

Sayın ERDOĞAN; İBB Başkanı Ekrem İMAMOĞLU’nu, kendisine bir rakip olarak görüyor ve şimdiden, ön almak istiyor. Böylesi bir gerçekten sonra, şunları da söylememiz gerekiyor:

                6)GÜNÜMÜZDE, 1 Taşla 2 Kuş vurmak anlamına da gelen, böylesi bir yöntemde, asıl yanlış olan, diğer bir hususta şu:

Bir anlık var sayalım ki, Prof. Dr. Ahmet ÖZER, suçlu. O zaman yapılacak iş şu: Belediye Meclisi’nin üyelerinin içinden Birini, seçimle Başkan yapmak. Ama Sayın ERDOĞAN’ın buna da yanaşmamasıdır.     ÇÜNKÜ, 31 Mart 2024’te yapılan Yerel Seçimlerde ve Kayyum atanan yerlerde, Meclis Üyelerinde çoğunluğun CHP’de olduğu anlaşıldığından;

 Vekil Başkan’da CHP’den olacağından, buna da yanaşılmıyor. Ve yerine Sayın ERDOĞAN’ın sözünden çıkmayacak, yandaş bir Partili Memur atanması yapılıyor.

SONUÇTA BİR ERKEN SEÇİMLE, Kuvvetler ayrılığına dayalı Eski Parlamenter Sisteme geri dönülmezse!...

Bu gibi kanunsuz ve bir Amaca yönelik uygulamaların artarak devam edeceğini, herkes bilsin ve anlasın.

CHP Genel Başkanı Özgür ÖZEL’in; Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek istediğinden de, emin değilim. Çünkü Özgür ÖZEL, daha önceleri; bizim Cumhurbaşkanı Adayımız, Ekrem İMAMOĞLU, yada Mansur YAVAŞ, olacak demişti. Böylesi bir beyan; CHP tek aşına, YADA, Güçlendirilmiş Demokrat Parti ve İYİ Parti’nin de katılımıyla bir koalisyon ihtimali de var. Ama Şimdiki Başkanlık sisteminin devam edeceği anlamına gelir. Çünkü bu Sistem bize uymaz.

BİZİM AMACIMIZ! BOP kapsamında, Amerika’nın Türkiye’ye dayattığı şimdiki Başkanlık sistemini, isimler değişik olsa da kabul edemeyiz, kabullenemeyiz!

ASIL AMACIMIZ; Kuvvetler Ayrılığına Dayalı ESKİ Parlamenter Sisteme geri dönmemiz esas alınmalı

Cumhur Başkanını da Parlamento seçmeli. Eğer Özgür Özel; önüne böylesi bir hedef koymuş olsaydı!

Günümüzde özellikle Ekrem İMAMOĞLU ve Mansur YAVAŞ, şimdiden rakip görülüp; hedef haline gelmezlerdi! Ve ,Kayyum atamaları da başlatılmazdı. Bu gibi konularda, Özgür ÖZEL’in stratejik açıdan, bilerek yada bilmeyerek; hata yaptığını söylemek isterim. VE BU KONUYU BURADA, birkaç yönden, biraz daha açmak itiyorum

SONRA CUMHURBAŞKANLIĞI, herkesin yapabileceği bir iş değil! Ahmet Nejdet SEZER gibi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapmış, ama şimdiki gibi değil! Süleyman DEMİREL, Turgut ÖZAL gibi Devlette de çalışmış, konusunda Uzman Yüksek Mühendis ve Bilge insanlar olmalı. Burada Süleyman DEMİREL ve Turgut ÖZAL’ın, hem Devlette tecrübesi, hem de Dünya tecrübesi vardı

                7)CHP Genel Başkanı Özgür ÖZEL açısından, Ekrem İMAMOĞLU, Mansur YAVAŞ, İstanbul İl Başkanı Özgür ÇELİK olmak üzere, CHP’nin şimdi Üst kademelerinde yer alanların;

Özgür ÖZEL açısından; CHP’nin Genel Başkanlık  koltuğuna oturmasında, önemli katkılarının olduğunu, hatırlatmak isterim. Bu nedenle Özgür ÖZEL’in bu gibi isimlere vefa borcu nedeniyle, onları;               Ön Plana çıkarmak istediğini de anlarım ama! Yakın Arkadaşlarına, vefa borcunu, başka alanlar da, başka şekillerde de ödeyebilir. Burada esas olan; Türkiye’nin çıkarlarıdır

BU NEDENLE, Ekrem İMAMOĞLU ile Mansur YAVAŞ konusunu  kapatıp; Eski Parlamenter Sisteme  geçme konusuna, odaklanmamız gerekiyor. Özgür ÖZEL’in de; Ekrem İMAMOĞLU ile Mansur YAVAŞ’ı bir şekilde ikna edip, gönüllerini almalı ve bu 2 İsim; Belediye Başkanlığı  görevlerine, böylece devam etmelidirler  

                8)Özgür ÖZEL’in, CHP’yi iktidara taşımak adına, DEM Partililer ile irtibat kurmasını çok önemsiyorum. Ama!

DEM PARTİ ve BENZERLERİNiN; her vesile KÜRT  SORUNU gibi konuları, ısrarla dile getirmelerinin nedenini, Özgür ÖZEL dahil, Devletin önemli Makamlarında oturanların çoğunun bildiği kanaatinde değilim. Muhtemelen Mansur YAVAŞ bilebilir ama Ekrem İMAMOĞLU bilmeyebilir

BU NOKTADA, şu soruları da sormamız gerekiyor. Türkiye’de Kürt vatandaşlarımız! Diğer vatandaşlarımıza tanınan haklardan yararlanmıyorlar mı? Elbette yararlanıyorlar.

PEKİ DEM PARTİ ve BENZERLERİ; Kürt Sorunu olarak, neyi talep ediyorlar? Kürtçe olarak, eğitim hakkı. Bu gibi talepler, Türkiye Cumhuriyeti’nin Üniter yapısını bozmak, federatif bir yapıya geçmenin önünü açmak,  NETİCE, BOP kapsamında Türkiye Cumhuriyetini yıkma girişimleridir

               9)PEKİ Özgür ÖZEL; KÜRT SORUNU, konusunda ne dedi? Bir yerde Kürt Sorunu var deniyorsa, oraya  gidip, görmek gerekir dedi. Bu noktadan başlayarak, konuyu biraz açmak istiyorum

KÜRTLERİN  öz be öz Türk olduklarını, Kürtlerin ana dilinin Göktürkçe olduğunu, Kürtçe lisanın sonradan Göçler esnasında İRAN’da  oluştuğunu, DEM PARTİ ve Benzerlerinin Üst Yöneticilerinin; Aslında Kürt olmadıklarını, Kürt vatandaşlarımızı, Siyaseten kullandıklarını ve daha önemlisi;

BU GİBİ KONULARI, CHP Üst Yönetiminde bulunan, bazıları bilse de! Ki mutlaka vardır ama;

Kendine göre nedenlerle; Ben, Özgür ÖZEL’i uyarmak istemedikleri kanaatindeyim.

                10)BEN ŞANSEN, Özgür ÖZEL’in , bazen doğru işler yaptığı ve cesaretini de takdir ediyorum. Ben, Batı Standartlarında uygulaması da iyi olan, Enerji Uzmanı, bir Makine Yüksek Mühendisiyim Sosyal, Siyasal, Kültür, Tarih, Sanat ve Teknik konularda, buluşları da olan, Alaska’dan Vietnam’a kadar, 5 kıtada okunan bir Yazarım. Etnik köken olarak, ben Özgür ÖZEL’in, Karaman Türk’ü olduğunu düşünüyorum. Cesareti de buradan kaynaklanıyor aslında

Mustafa Kemal ATATÜRK’te bir Karaman Türküdür. Ben Kahraman Maraşlıyım ama ben de, bir Karaman Türküyüm. Türkiye’de soyadı YALVAÇ, yada YALAVAÇ olanların içinde, ki bunların arasında, Profesör olanlarda vardır ama; BEN Türkiye’de en çok tanınanıyım. Hatta Selanik’te olanına da rastladım. Hepsi ile bir şekilde Akrabalığımız var

ŞİMDİ Karaman Türk’ünün özellikleri konusunda da, kısaca bir şeyler söylemek istiyorum

KARAMAN TÜRK’ü, kültür seviyesi yüksek ve Eleştirel özellikleri de olan bir kesimdir. Karaman Oğlu Mehmet Beyi, çoğunuz tanırsınız. Herkesin Farsa ve Arapçaya özendiği bir zamanda, Türkçe’nin Devlet dili olması da, Onun çıkışları itirazları sayesindedir. Doğrusu da budur zaten.

KARAMAN Türkü’nün bu gibi özellikleri, Osmanlıya da kök söktürdüğü için;

OSMANLI, Balkanlarda Fetihlerle genişlemeye  başladığında; oraların hem bekçiliğini yapmak, hem oraları Türkleştirmek, hem de böylesi hareketli ve eleştirel Kesimden kurtulmak adına, Karaman Türklerini, Balkanlara gönderiyor. İşte Özgür ÖZEL’in, cesareti ve kafa tutmasının nedeni de bu.

BENİMLE İLGİLİ OLARAK TA, Orta Okul ve Lise yıllarımdan başlayarak, Yüksek Öğrenim ve iş hayatım da dahil, iyi anlamda söylüyorum, dilden dile aktarılan, çok hikayeler vardır. Eğer SÖZCÜ ve HALK TV gibi çok izlenen Televizyon kanallarında, Mustafa Kemal ATATÜRK dönemini ve kalkınma hamlelerini, nasıl başlatacağımızı, karşılaştığım sorunlardan ve nasıl çözdüğümden de örneklerle ortaya koymaya çalışacağım

Ben AFŞİN-EİBİSTAN, Termik Santralinde, 10 çalıştım. Orada Amerikalılar, Almanlar ,Fransızlarda vardı.10 bin kişinin çalıştığı bir şantiye. Yerli ve yabancı herkes, beni çalışkanlığım ve sorun çözmedeki yeteneğim ve başarımla tanırdı. Bir gün Amerikalıların Üst Yöneticilerinin Tercümanı, Pilotluktan ayrılma Cengiz Bey, bana ne söyledi, biliyor musunuz? Amerikalılar kendi aralarında konuşurken, benimle ilgili olarak, söylediklerini duymuş, bana anlatıyor.

Diğer Türklerde Ahmet YALVAÇ’ın % 10’u kadar çalışsa! Türkiye Amerika’yı geçer demişler.1985’te Almanya’ya gittiğimde, ki o zaman Afşin-Elbistan Termik Santralinde çalışıyordum;

Dev Enerji Firmaları bana Üst düzey Ağırlama Programı uyguladılar. Bir firma, başka bir Firma arasında, irtibatı sağladı. Davetin hepsine de gidemedim Türkiye’de olsa, öyle büyük firmaların sekterini bile aşamazsın. Beni REN nehrinin kenarında, Ünlü Kişilerin ve Devlet görevlilerinin konuk edildiği özel Misafirhanede, süit bir dairede, banyosu bile halı döşeli olan yerde ağırladılar. Kara Kaplı defter derler ya! Orada benimde adım var. Sonradan anladım ki bana gösterilen büyük ilginin, Şantiyedeki Temsilcilerinden aldıkları bilgiye dayanıyormuş..

                11)Bu gibi Konularda Mustafa Kemal ATATÜRK, bir İstisnadır. Çünkü Kendisi de bir yetenektir, bir şeyler yapmayı, bir şeyler üretmeyi çok seviyor da ondan! Buraya kadar vurgulamaya çalıştığım üzere, ben dahil; konusunda Uzman ve Yetenekli insanlar, Milletvekili olarak, Meclis’e taşınırlarsa, önemli yerlere getirilirse, ATATÜRK dönemini de yakalarız, her KONUDA GELİŞMİŞ BİR Dünya Devleti ve bir Süper güçte olabiliriz. Türk Milletine de bu yakışır.

 DEVAM EDİYORUM

               12)CHP Eski Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU; 14 Mayıs 2023 Milletvekili seçiminde, Muhalefet Bloku Partilerinin lideri olarak, çok önemli işler yaptı. Gelecek Partisi, DEVA PARTİSİ, DEMOKRAT PARTİ; CHP kadrolarından Milletvekili çıkardı. İYİ PARTİ içinde, ortaklık gereği, bazı yerlerde CHP Bloku, aday göstermeyerek; İYİ PARTİ’ye avantaj sağladı. Ve Muhalefet Bloku, toplamda en çok, Milletvekili çıkaran Grup oldu. Eğer bu gün Cumhur ittifakı Partileri ve özellikle Sayın ERDOĞAN, her istediği yasayı çıkaramıyorsa, yada istediği Anayasa değişikliğini yapamıyorsa! daha doğrusu, Cumhur ittifakının Milletvekili sayısı yeterli olmuyorsa!

Böylesi bir husus; Kemal KILIÇDAROĞLU’nun başarısı ve stratejik planlamasının bir sonucu olduğunu, vurgulamak isterim

Ama iş, 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine gelince; Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağı konusundaki belirsizlik ile, İYİ PARTİ lideri Meral AKŞENER’in  umduğunu bulamamış olması ve bu nedenle önce gruptan ayrılıp, sonra geri dönmesi gibi konular nedeniyle, Cumhurbaşkanlığını;

Recep Tayyip ERDOĞAN kazanmış oldu

Özgür ÖZEL’de böylesi bir sonuç nedeniyle, isyan hareketini başlattı ve adı geçen isimlerinde katkısı ile

CHP’nin başına geçmiş oldu

DEVAM EDİYORUM

                13)Özgür ÖZEL, yumuşama ve gevşeme girişimlerinin; Cumhur İttifakı ile görüşmelerde bir sonuç alacağını düşünmüş olsa bile!

Bunun mümkün olmadığını, olamayacağını da Kayyum Atamaları ile de görmüş oldu. Böylesi bir husus; Özgür ÖZEL açısından, çok önemli bir tecrübe oldu.

                14)Özgür ÖZEL’in kendisini CHP’nin Genel Başkanlık koltuğuna taşıyan kader Arkadaşlarına vefa duygusunu anlıyorum da! Hem kendini, hem Yol Arkadaşlarını korumak, hem de Türkiye’yi, BOP kapsamında, her açıdan, içine düştüğü, düşürüldüğü zor durumdan kurtarmak adına;

Yasama, Yürütme ve Yargının bağımsızlığına dayalı, Eski Parlamenter Sisteme geri döneceğini, şimdiden beyan etmeli ve gereğini yapmalıdır. Bu konunun en garantili yolu da;

Noter Tasdikli Standart Belgedir 

                4-TBMM’NİN AÇILIŞI VE YENİ YASAMA DÖNEMİNİN BAŞLAMASI VESİLESİ İLE SİYAETTE YENİ İPUÇLARI VE BÖLGEMİZDE SAVAŞIN GENİŞLEME  İHTİMALİ KONUSUNDA NE SÖYLENEBİLİR?

6/4)2 Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET

 


Enflasyon, işsizlik, adalet, eğitim ve mafyalaşma görmezden geliniyor.

CUMHUR GERİYOR
CHP’DE AYAKTA KARŞILAMA İKİLEMİ

Cumhurbaşkanı EDOĞAN, TBMM Genel Kurulu,28.Dönem 3.Yasama Yılı açılışı için geldiğinde, geçmiş yılların aksine, CHP’li milletvekillerinin, çoğunluğu ayağa kalktı, bir grup ise salona girmedi. CHP lideri ÖZEL, makama saygı açıklaması  yaptı. Özel, dün sert çıkışlarda bulunan Bahçeli ile tokalaştı. Normalleşme herkese lazım dedi.

YÜKSEK TANSİYON

SON oturumunu, Can ATALAY kavgasıyla bitiren TBMM Genel Kurulu, yeni yasama yılı açılışını, dün yaptı. Yurttaşın beklentisi, sorunlarına acil ve adil çözüm beklerken; AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ile MHP Genel Başkanı  Devlet Bahçeli, siyasetteki kutuplaştırıcı dili, devam ettirdi. Muhalefeti ve gazetecileri hedef aldı.

TEHDİT ÜSTÜNE TEHDİT

ERDOĞAN; ellerine geçirdikleri her fırsatta, manşetleriyle, darbecilere selam çakıyorlar. Bakıyorsunuz bu günde, 28 Şubat zihniyetini; hoş görülü, sakallı, cübbeli, çarşaflı diyerek; yeniden hortlatmaya çalışıyorlar, dedi. BAHÇELİ ise; CHP ve gazetecileri hedef alıp, Ayağınızı denk alın diyerek, tehditler savurdu.

İYİ PARTİ’DEN DAVA: SIĞINMACILARIN VATANDAŞLIKLARI, İPTAL EDİLSİN.
İSRAİL’E FÜZE SALDIRISI DÜZENLEYEN TAHRAN; DURMAZSAN, YİNE VURURUM UYARISI YAPTI.
İRAN’DAN MİSİLLEME

Ortadoğu’da gerilim tırmanıyor. İsrail’in Hizbullah liderini öldürmesi ve Lübnan saldırısı sonrasında Tahran, harekete geçti. Dün akşam saatlerinde Tel aviv başta olmak üzere, İsrail kentlerine füze saldırısı düzenledi. İran’ın 400’ün üzerinde füze fırlattığı belirtildi. Öte yandan Tel aviv’deki silahlı saldırıda en az, 8 kişi öldürüldü.

ERDOĞAN: TOPRAKLARIMIZA GÖZ DİKECEKLER

MECLİS’te konuşan Cumhurbaşkanı ERDOĞAN; israil, ne yaparsa yapsın, er ya da geç, durdurulacak dedi. Erdoğan, vaat edilmiş topraklar hezeyanı ile hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra, gözünü dikeceği yer, bizim vatan topaklarımız olacaktır dedi

ABD, BÖLGEYE EK GÜÇ GÖNDERİYOR.

                7/4)3 Ekim 2024 Perşembe KARAR

 


TETİKÇİ CEZA ALDI, TETİĞİ ÇEKTİREN CEZA ALMADI

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan ATEŞ’in öldürülmesine ilişkin, davanın ikinci duruşmasında, karar çıktı. Tetikçi, kurye ve azmettiriciyle birlikte eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’a ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Kamuoyunda oluşan, Asıl Suçlulardan, Hesap Sorulsun, beklentisine rağmen; gelinen nokta karşısında, acılı eş Ayşe Ateş; Ayakçılar yargılandı ama Azmettiriciler, dışarıda dedi

 BURADA, TBMM’NİN AÇILIŞI ve yeni yasama yılının başlaması nedeniyle, yukarıda Gazetelere yansıyan haberlerle ilgili olarak;

KISSADAN HİSSE İLE, şu değerlendirmeleri, yapabiliriz:

1)BURADA, CHP lideri Özgür ÖZEL’in, yanıldığı nokta şurada: Muhtemelen, gençliği ve

tecrübesizliği, yada iyi niyetinden, ya da, Cumhur ittifakının  seçmenlerine, şirin görünmek adına da olabilir;

Hem kendisinin, hem de, CHP Milletvekillerine; ayağa kalkmaları için, talimat vermesinden dolayı;

Özgür ÖZEL ve CHP’li Milletvekilleri çoğunluk olarak, ayağa kalkıyor.

AMA içeride, salonda olmalarına rağmen; bir kısmının ayağa kalkmamasını, bir kısmının da salon dışında beklemesini;

CHP ve Özgür ÖZEL konusunda, Parti içi yeni bir tartışmanın, başlayacağının işaretleri olarak, algılamak gerekiyor.

ÖZGÜR ÖZEL BİRDE, Sayın ERDOĞAN, BAHÇELİ ve Cumhur ittifakının diğer Genel Başkanları ile de el sıkışıyor. Özgür ÖZEL; böylesi bir jestin, gevşeme ve yumuşama ya vesile olacağını düşünse bile!

Bu gibi konularda yanıldığını görüyoruz.

ÇÜNKÜ, başta Gazete haberlerinden de gördüğümüz ve anladığımız üzere, ayağa kalkma ve tokalaşma  seremonisinden  sonra;

Hoca Bildiğini okur misali gibi;

Sayın ERDOĞAN, Devlet BAHÇELİ ve diğerlerinin; tehdit savurduklarını gördük.

HATTA Devlet BAHÇELİ; DEM PARTİ Genel Başkanının yanına gidip tokalaştı.

Bu manzaradan, Sayın ERDOĞAN ve Devlet BAHÇELİ’nin; DEM PARTİ’yi , yeni ittifak ortakları olarak gördüklerinin sinyallerini verdiler

BÖYLESİ BİR İTTİFAKIN , Türkiye’ye bir faydasının olmayacağı da ortada. Çünkü DEM PARTİ ve HÜDAPAR’ın Anayasamıza ve Türkiye’nin Vatanı ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğüne aykırı söylemleri de ortada

UMARIM Kİ, Özgür Özel; böylesi bir durumdan, kendisine yeterli bir ders çıkarmıştır

                2)BU NEDENLE, Özgür ÖZEL; hem kendi itibarını, hem CHP’nin itibarını, HEMDE, Türkiye’yi içine düştüğü her açıdan zor durumdan kurtarmak adına; Eski Parlamenter Sisteme geri dönmeyi, şimdiden, dillendirmeye başlaması gerekiyor. Bununda, basit bir yolu var. Bu da, Eski Parlamenter Sisteme geri döneceğine dair; Noter Tasdikli Standart Belgeyi vermesi gerekiyor Eğer sözünden cayacak olursa; Milletvekilliği, kendiliğinden, düşmüş sayılacaktı. İlgili Bölüme geldiğimizde, bu konuyu, tekrar konuşacağız

BÖYLESİ NOTER TASTİKLİ, Standart Bir Belge vermeyi,14-28 Mayıs 2023 Seçimleri öncesinden beri, hep yazıyorum ama;

CUMHUR İTTİFAKI, zaten bu formüle yanaşmaz, onlardan yanaşmasını da beklemiyorum zaten.

PEKİ, başta CHP ve diğer Muhalefet Partileri, Televizyonlardaki konuşmacılar ve Milletvekilleri bu gibi konulara, niye girmiyorlar?

GİRSELER, ibre Muhalefet Partilerinin lehine gelişecek ve bir iktidar değişikliği kolaylaşacaktı

PEKİ, ÖZGÜR ÖZEL; Amerika’ya, niye gitti?...

3)Özgür ÖZEL’ın Muğla’daki bir konuşmasında, kalabalığın içinden birinin; yüksek sesle, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz diyen birine; senin görevin orada  olmak. Benim görevim burada olmak. Benim yerime konuşma! Alın şunu kenara çekin demesini, sebep ne olursa olsun! Ben, doğru bulmuyorum.

EĞER Özgür ÖZEL’in, cevaben mutlaka bir şeyler söylemesi gerekiyor idiyse! daha uygun bir lisanla, başka bir şeyler söyleyebilirdi.

4)Bu gün, 3 Kasım 2002’den bu yana, 22 yıl gibi uzunca  bir süredir; Türkiye’yi AKP ve onun fiili lideri Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN yönetiyor. Sayın ERDOĞAN; hem AKP’nin Genel Başkanı, HEMDE Türkiye’nin Cumhurbaşkanı.

BÖYLESİ bir durumda, Sayın ERDOĞAN’ın, Cumhurbaşkanı sıfatıyla tarafsız olacağı, düşünülebilir mi? Elbette düşünülemez!...

5)Türkiye’nin İhtiyacı ve Halkımızın da talebi olmayan, bütün yetkilerin Tek Kişide toplandığı bu Sistemi, ilk önerenin de; temeli Türk Milliyetçiliğine dayalı MHP’nin Genel Başkanı Dr. Devlet BAHÇELİ olması! Sizce düşündürücü ve şaşırtıcı bir durum değil mi?

ÇÜNKÜ; böylesi bir Yönetim tarzı, Türkiye’yi, ileri değil! Geriye götürür. Burada Türklüğü yüceltecek bir şey de yok!, BOP Haritası da ortada. Zaman içinde Türkiye’nin bölünüp-parçalanmasını öngören bir Harita. Eğer es kaza, bu harita gerçekleşecek olursa! Ortada Türklük diye de bir şey kalmaz.

DOLAYISIYLA burada, asıl amacı gizleme ve bir kandırmaca olduğunu görmek, anlamak gerekiyor.

                6)MHP Lideri Dr. Devlet BAHÇELİ, aynı zamanda, bütün yetkilerin Tek Kişide Toplandığı bu Sistemin;

BEKÇİSİ, durumunda. Eğer Dr. Devlet BAHÇELİ; Sayın ERDOĞAN’dan desteğini çekerse! Ortada ne AKP, ne de Sayın ERDOĞAN, kalır.

AMA NETİCEDE BU GÜN; Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu, Akıl ve Bilimin esas alındığı, Çağdaş, Modern, Parlamenter Demokrasi’nin yerinde; yeller esiyor.

BİZLERE düşen de; Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden; kurucu değerlerine oturtmak.

                7) Aslında Dr. Devlet BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN’ın, birbirlerinden hazzetmeyen, iki farklı karakterde insan olduğu, geçmişteki örneklerle de ortada olunca;

Detaylarını herkesin bilmediği, farklı bir durum ortaya çıkıyor.

CUMHUR İTTİFAKINDA, günümüzdeki Birlikteliği; Bir Tiyatro Oyununa benzetebiliriz

Şimdi, buradan başlayarak, konuyu biraz açmaya çalışalım

                8) 7 Haziran 2015’deki Milletvekili seçimlerinde Sayın ERDOĞAN’ın Partisi AKP; oy kaybedip 2.Parti durumuna düşünce;

Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN, usul gereği Hükümeti kurma görevini;

İstemeyerek te olsa! CHP LİDERİ Kemal KIULIÇDAROĞLU’na vermek durumunda kaldı.

Kemal KILIÇDAROĞLU’nun kafasında bazı soru işaretleri olmalı ki! MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin desteğini almak için;

Başbakan sen ol dedi. Ama Devlet BAHÇELİ, bunu kabul etmedi.

                9) NETİCEDE Devlet BAHÇELİ’nin Devlet İdaresinde, doğrudan bir görev almak istemediğini görüyoruz ama;

Dolaylı olarak, hep siyasetin içinde

Şimdi Kemal KIÇDAROĞLU ile devam ediyoruz

                10)Sayın ERDOĞAN; Hükümeti kurma işini, KILIÇDAROĞLU’na verdi ama, onu oyalamaya ve zaman kazanmaya çalıştığını görüyoruz. Ve 45 gün dolunca da;

Kemal KILIÇDAROĞU, Hükümeti kuramıyor gerekçesi ile;

Erken seçim kararı alıyor.

 EĞER, Devlet BAHÇELİ; Kemal KILIÇDAROĞLU’nun, sen Başbakan ol teklifini kabul etseydi;

Muhalefet Bloku, Hükümeti kurardı, BOP ve BOP Eş Başkanlığı da; sekteye uğrardı.

BURADA Sayın ERDOĞAN’a BOP kapsamında verilen görevi tamamlayabilmesi için; Sayın ERDOĞAN’ın görevde kalmasını ön gören, bir senaryonun olduğunu görüyoruz.

ŞİMDİ anladınız mı; Devlet BAHÇELİ’nin; Hükümeti kurma işini, niye kabul etmediğinin nedenini?

11)BU ARADA, 1 Kasım 2015’te bir erken seçim kararı alındı ve nasıl olduysa? Terör faaliyetlerinde de bir artış olduğunu görüyoruz. O günlerde çıkan Gazetelerde, çok önemli ipuçları var 6 EKİM 2024 Pazar günü, HALK TV-Görkemli Hatıralarda, 10 Ekim 2015’de; Ankara Tren Garı’nda meydana gelen patlamanın olacağının bilindiği, yetkililerin önlem almadığı yönünde, bilgiler vardı. Bu patlamada, hayatını kaybedenlerin yakınları ile bu ETKİNLİĞE katılıp, yaralananlar; bu dehşet anlarını;

SERHAN ASKER’İN Programında anlattılar

BU GİBİ KONULAR DA, Hükümet yanlısı olmayan Gazetelerde önemli bilgiler vardı. Bende bir Yazar olarak; bu gibi konulara, o günkü gazetelerden de yararlanarak, kendi web sitemde yer vermiştim

BU NEDENLE,HALK TV-GÖRKEMLİ Hatıralar Programında, 9 yıl öncesin de yaşanmış bu  olayın, ekranlara taşımasını, çok önemsiyorum. Bu katliamda 104 vatandaşımız, hayatını kaybetmişti. Kendilerine Tanrıdan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.

BURADA, Türk Milleti olarak! kendimize çıkarmamız gereken ders şudur:

7 Haziran 2015 Milletvekili seçimlerinde; seçimi kazanan CHP ve diğer Muhalefet Partilerinin, iktidar olmasının; gizli bir el tarafından engellendiğini görüyoruz!

12)SİNAN ATEŞ DAVASI; MHP VE DEVLET BAHÇELİ AÇISINDAN;
DİĞER BİR, KIRILMA NOKTASIDIR,

Bu gibi konulara; cinayetin işlendiği tarihler de, çıkan gazetelerde yer verdik. Davanın sonuçlanması nedeni ile, asıl azmettiricilerin yargılanmadığı görüşünün;

Halkımızın vicdanını, çok yaraladığını görüyoruz. Doç. Dr. Sinan ATEŞ, bir Akademisyen. Türk Kültürünü ve Türklüğü de, benimsemiş biri. ATATÜK’ün dedesinin, Makedonya’da ki KOCACIK köyüne kadar gitmiş. Etnik köken olarak, Türklüğünden şüphe edilmeyecek biri olduğu da anlaşılıyor. Bu gibi detaylar! belli ki, birilerini rahatsız etmiş olmalı

                13) Gerek Sinan ATEŞ cinayeti, gerekse 8 yaşındaki Narin Güran adlı, küçük kızın; memleketi, Diyarbakır-Bağlar İlçesi-Tavşan Tepe köyünde katledilmiş olması,

Bütün deliller ortada olmasına rağmen, ki; siyasi kaygılar nedeniyle, katilin adı açıklanmak istenmiyor

BU GİBİ siyasi cinayetlerin, Cumhur İttifakı olarak ta! Bir götürüsünün olacağı da anlaşılıyor.        


GAZETE MANŞETLERİ  3/1)                                             

4)CHP

8/4) 10 Ekim 2024 Perşembe KARAR Gazetesi



DEVLETİN GÜVENLİĞİ İSRAİL’E EMANET.

Akıl almaz skandal… Ülkenin siber güvenliğinin;

Cumhurbaşkanının Toprağımıza göz dikecek dediği İsrail’e emanet edildiği ortaya çıktı. Genel Kurmaydan, Türksat’a; Devletin tüm stratejik Kurumlarının dijital güvenliğini sağlamak için; Tel aviv merkezli şirketin ürünlerini kullanması;

Uzmanlarca Milli Tehdit olarak algılandı. Üstünde Mossad Gölgesi olan Şirket; TSK’nın güvenliğini sağlıyor

MERKEZİ, Tel aviv’de ama; Bakanlıklar da Türksat’ta Müşteri Listesinde

BU GAZETEDE, haber değeri olan diğer önemli bir konu şu:

ÇÖZÜM SÜRECİ GERİ Mİ GELİYOR?

Burada kast edilen; İmralı Adasında cezasını çekmekte olan, PKK lideri Abdullah ÖCALAN ile AKP’nin seçime yönelik olarak , görüşmelere başlandığı bilgisi, resmi olmasa da;

Yazılı ve görsel basınımızda bir şekilde yer almaya başladığını görüyoruz.

                9/4)13 Ekim 2024 Perşembe SÖZCÜ



İktidarın derdi vergi. İş dünyasının, esnafın derdi; kredi

              TÜRKİYE BATAKTA, TEFECİLER SEFADA

NAS dediler, faizi indirip; enflasyonu patlattılar. Seçimi kazanınca, çark edip; faizi zirve yaptırdılar. Tefecilerin kucağına attılar.37 Milyarlık kooperatif vurgunu; HAK-İŞ’i karıştırdı.

CHP Lideri ÖZEL; Erdoğan’ı Halka böyle şikayet etti:

İSRAİL SALDIRACAK DEDİLER; HALKA VERGİYİ BİNDİRDİLER

KISSADAN HİSSE İLE YE; yeni örneklerin ışığında, devam

                14) Yukarıdaki KARAR Gazetesinde, Devletin çok önemli Kurumlarının Dijital güvenliğinin; MOSSAD ile bir bağlantısının olduğu anlaşılan, Bir İsrail Firmasına emanet edilmesinin;

Gafletin ötesinde bir durum olduğunu, söylemek ve vurgulamak isterim. Böylesi bir hususu, tedbirli olmak ve önlem almak açısından, söylüyorum.

ÇÜNKÜ İSRAİL; her ne kadar Bağımsız bir Devlet görünümünde olsa bile! BOP hedefi konusunda Amerika’nın kontrolünde ve bir taşeron konumunda olduğunu, görmek ve anlamak gerekiyor

BİRDE, İsrail Devleti’nin; Geçmişte Soykırıma ve sürgüne uğramış bir kavim olduğunu da göz önünde bulundurursak!

BU DEVLETİ YÖNETENLERİN, Özellikle de şimdi ki Başbakan NETANYAHU’nun, geçmişte yaşananlardan, kendine bir ders çıkarmayıp! Acımasızca, kadın-erkek, hastane-okul demeden, her tarafı bombalamasını, katliamlara devam etmesini ve nihayetinde, Lübnan’a da girmesini ve oralarda da soykırım uygulamasını, görmezden gelemeyiz!

                15)NETİCEDE, İsrail’in Kuzeye doğru bir genişleme hareketini ve Türkiye’ye yaklaştığını da görüyoruz. Böylesi bir husus; İsrail bize saldırır mı, saldırmaz mı gibi konuları bir tarafa bırakıp; Gerekli güvenlik önlemlerini almamız gerekir. Çünkü Orta Doğu’daki bu karmaşanın;

Bölgemize yayılmayacağını, kimse GARATİ edemez. Gerekli önlemleri, almamız gerekiyor

BİRDE, bütün bunlar yaşanırken! Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın ERDOĞAN’ın; İsrail’in Araplara yaptıklarını görmezden gelip! Aynı zaman da İsrail ile Ticaret Yapmaya Devam Etmesini! Ama bunu inkar etiğini de kabul etmeyiz, kabullenemeyiz!

DAHADA ÖTESİ, Malatya-KÜRECİK’deki Radarın; İsrail’e istihbarat bilgisi verdiği, İsrail’in Ortadoğu’da yaptığı katliamlarda, bu Radardan alınan istihbarata vurgu yapılırken!

BÖYLESİ BİR HUSUSA, Cumhur ittifakının diğer bileşeni Partilerden; bir itiraz, bir uyarı gelmemesi de!

 Sorgulamamız gereken; çok ciddi konulardır

Burada KARAR Gazetesinde, güvenlik konularının dışında birde, SUDAN’dan gümrük indirimli eşek eti ithal edilmiş. Bu eşek etlerinin; kedi-köpek maması yapılacağını da kimse düşünmesin. Çünkü Türkiye, AKP döneminde tarımı ve Hayvancılığı da ihmal edip, dışarıya bağımlı hale geldiğinden;

 dışarıdan ithal edilen eşek etlerini de Birilerine yedirecekler. Domuz eti yedirdikleri gibi. Bu gibi etlerin; en çok Adana ve Sakarya ilimizde tüketildiği de vurgulanıyor

                16) ŞİMDİ BURADA, diğer bir Gazete, 13 Ekim 2024 Perşembe SÖZCÜ’de, Devletin Paralarının; Türkiye’nin gerçek ihtiyaçlarında kullanıldığı değil de Belli bir gruba aktarıldığı ve çarçur edildiği sonucu ortaya çıkıyor. Netice de Gazete böylesi bir durumu;

DEVLET BATAKTA,TEFECİLER SEFADA, diye özetlemiş!

SÖZÜN ÖZÜ, önümüzü görebilmek açısından; Anayasa ve Yasaların hakim olduğu, Hak, Hukuk ve Adalet gibi olmazsa olmaz! gibi temel kavramların ve neticede TBMM’nin, tek yetkili olduğu; Kuvvetler ayrılığına dayalı, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemiz gerekiyor

BU NEDENLE BOP ve BOP Eş Başkanlığı Kapsamında bize dayatılan Tek Kişilik Sistemde, Devletin parasının hortumlandığı gibi konularda dahil! Mücadele etmek, çok zor. AKP ve Cumhur ittifakının desteği ile koskoca Türkiye Cumhuriyeti;

22 Yıl gibi uzunca bir süre içerisinde, Her açıdan adım adım geriye gitti ve çökme noktasına geldi. Bu nedenle erken bir seçimle, Kuvvetler Ayrılığına Dayalı, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek gerekiyor.

                17)Coğrafi olarak, Dünyanın en kritik bölgesinde yaşıyoruz. Mustafa Kemal ATATÜRK dönemindeki Kalkınma Hamlelerini ve Yapılanları gördük. Kaldığımız yerden yeniden başlamamız, GÜVENLİĞİMİZ AÇISINDAN, ihtiyacımız olan DİJİTAL TEKNOLOJİYI DE, kendi Bilim Adamlarımızın marifetiyle, üretmemiz gerekiyor

BAŞKACA TÜRLÜ, bu Coğrafyada bizi Rahat bırakmazlar. Milletçe silkinip, kendimize gelmemiz gerekiyor!...

                18) MHP Lideri Dr. Devlet BAHÇELİ, birde diyor ki; İmralı Adası’nda  cezasını ekmekte olan PKK Lideri Abdullah ÖCALAN, hapisten çıksın! Örgütü dağıtsın! Sizler bu duruma ne diyorsunuz? Devlet BAHÇELİ; 22 Ekim 2024 Salı günü, TBMM’de yaptığı Grup Toplantısında, bu çağrısını yeniledi ve daha vahimini söyledi ve dedi ki;

Terörist Başı Abdullah ÖCALAN; Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM’de DEM PARTİ adına bir konuşma yapsın ve PKK Örgütünü dağıtsın. Bu kabul edilemez bir öneri ve bir söz! Koskoca bir Türkiye Cumhuriyeti; bebek katili olarak adlandırılan, 50 bin asker ve sivil vatandaşımızın ölümüne sebep olan; bir Terörist Başının himmetine mi kaldı diye, sormamız gerekiyor

                19)ŞU ANDA, gerçek olan husus şudur: Türkiye içinde PKK ile mücadelede başarılı bir sonuç  ALINMIŞTIR. Türkiye’nin güvenliği açısından asıl tehlike şudur:

BU GÜN Amerika’nın desteğinde PKK ve PYD yapılanması ile sınırlarımızın dışında ama, sınırımıza yakın mesafede, Sözde bir Kürt  Devleti! Kurulma aşamasına gelmiştir. Kürtler Özbeöz, Türk olduklarına göre! PKK’lılar kim?

Abdullah ÖCALAN’ın gerçek adı; Artin  AGOPYAN’dır ve bir Ermeni’dir. Urfa-Halfeti ilçesi-Amarlı Köyü’ndendir. Bir gün Halfeti ilçesi’nin  Nüfus Müdürlüğünde yangın çıkartıyor. Eski nüfus kaydı defterleri yandığından; beyana dayalı olarak; Abdullah ÖCALAN adını alıyor.

BU GÜN; HDP benzeri Partilerin, günümüzde ki adıyla DEM Parti Üst Yöneticilerinin, Kürt kökenli oldukları, Kürtleri temsil ettikleri de söylenemez. Birde gerçekte Kürt olmadıkları halde, Kürt Aleviler diye tanımlanan bir kesim var ki; bunlar, gerçekte Ermeni’dirler. Gerçek kimliklerini, böyle gizliyorlar. DEM ve benzeri Partileri, oyları ile destekleyen Kürt vatandaşlarımıza gelince;

BU GİBİLER, bilgi noksanlığı nedeniyle, kendisini başka bir ırka mensup sanan; Türk kökenli vatandaşlarımızdır. Türkiye’nin Etnik Kökeni başlığı altında yazdığım Yazılar; en çok merek edilip, okunan Makalelerim arasındadır. Ziya GÖKALP’i çoğunuz duymuşsunuzdur, bazılarınızda kitaplarını okumuşsunuzdur. Kendisi Diyarbakırlı bir Kürt Yazarımızdır. Türk Milliyetçiliğine dayalı MHP; kuruluş felsefesini, rahmetli Ziya GÖKALP’in, kitaplarından almıştır. Şimdi bu konuda da bir şeyler söylemek istiyorum.

Ziya GÖKALP; Kürtler kimdir diye merak ediyor ve araştırmalara başlıyor. Sonuçta bu  iş, gelip, Türk’e dayanıyor. Böylesi  bir durum karşısında Ziya GÖKALP, şöyle diyor: Her nerede Kürt’ü arasam; karşıma hep, Türk çıkıyor. Daha fazlasını, benim Makalelerimden okuyabilirsiniz

                20)ATATÜRK dönemini de yaşayıp bilen 1904 Konya-Seydişehir doğumlu, Tıp Doktoru Ordinarüs Profesör Sadi IRMAK hocanın, bir tespitini sizlere hatırlatmak isterim. Sadi Hoca, şöyle diyordu: Ermeniler, fizik olarak, Türklere çok benziyorlar. Sonra inatçı ve savaşçıdırlar da. Birde sayı olarak ta çoklar. Ve 100’lerce yıl, hep bir arada yaşamışız. Ben şahsen onların, Hıristiyan Türk olduklarını düşünüyorum. Bu konuda, Tarihçilere önemli görevler düşüyor dedi. Ben de Tarihe ilgi duyan bir Enerji Uzmanı Makine Yüksek Mühendisiyim ve çok yönlü bir Yazarım. Ve Sadi IRMAK Hocanın bu söylediklerine bende katılıyorum.

BU NOKTADA, Ermenilerin dil yapılarını da inceleme altına almak gerekiyor. Türk Tarihini ve göçler konusunu da, çok iyi bilmek gerekiyor

BEN ŞAHSEN, Ermenilerin; Hıristiyan Moğol Türkleri olduğunu düşünüyorum. Moğol Türklerinde, birazda ÇİN karışımı vardır. Bu nedenle cesaret ve savaşçılıklarını, Türklükten alsalar bile; acımasız ve zalimliği, komplo kurmayı da Çinlilerden aldıklarını, söyleyebiliriz. Günümüz Siyaseti ile de ilgili olduğu için; bu konuya, bu Makalede de biraz yer vereceğim

GÜNÜMÜZDE, Siyaseten yapılan Akıl Almaz Birliktelikler konusunda da, Tarihi Süreçlere dayanarak;

Bir şeyler söylemeye çalışacağım

                21)KÜRTLERİN ANA DİLİ; şimdi konuştukları Kürtçe değil; Gök Türklerin konuştukları Türkçedir. Şimdi buna bir örnek vermek istiyorum

Men Kürt ilhan Alp  Urungu. Altunluk keşliğim bandım belda

Kanıma, ilima, sizlerima yıda bukmedim.

Yaşım tokuz kırk

Kanıma, ilima, sizlerima, yıda aldırıldım.

BURADA YAZILANLAR;

Kürt soydaşlarımızın; Kürt İlhan Alp Urungu adındaki Yöneticilerine yazdıkları, bir ağıttır aslında. Alp yiğit anlamındadır. Kürtler ölenlerine; ölenin eşyalarını da önlerine koyup, ağıt yaparlar. Ben bu gibi geleneği, çocukken, bir vesile ile bizzat  gördüm. Ama ben Kürt değilim

YUKARIDAKİ AĞITIN; Türkiye Türkçesine çevirisi şöyle:

                Ben Kürt İlhan Alp URUNGU

Altın süslemeli ok çantasını sardım belime. Ülkeme, doğum büyüdüğüm topraklara doymadım. Burada bükmedim; bıkmadım anlamındadır. Yıda ise ne çare anlamındadır. Gök Türkçede, il ; Devlet anlamında kullanıldığı gibi aynı zamanda şehir anlamında da kullanılmaktadır

YAŞIM TOKUZ KIR; yaşım 39 anlamındadır. Sizlerima; sizlere anlamındadır. Aldırıldım; ayrıldım anlamındadır. Ne çare ki, ölüm bizi ayırdı demektir. Böylesi bir ifade tarzı; Günümüzde Özbekistan ve diğer Türki Cumhuriyetlerinde günümüzde de kullanılan  ifade tarzlarıdır

ALP URUNGU; Kürşad Destanında, GÖKTÜRK DEVLETİ’nin ÇIN Esaretinden Kurtulmasında; büyük katkıları olan 40 Kahramandan biridir.

22) Kürt İlhan Alp URUNGU ile ilgili Bilgiler;

Göktürk Devleti’nin hüküm sürdüğü, Hazar Denizi’nin Doğusu ile Baykal Gölü arasındaki topraklarda, Yenisey Nehri ile bunun kollarından biri olan günümüz Türkçesi ile Ankara Nehri arasında kalan bölgede ki 32 Adet Taş Yazıtlarda görüyoruz, biliyoruz. Bu vesile ile Ankara’nın adının da nereden geldiğini de öğrenmiş oluyoruz. Kürtler; Göktürk Devleti yıkılınca, başka bir Türk Devleti olan Hazar Devleti’nde yer alıyorlar. Hazar Devleti de yıkılıp; Batıya büyük göçler başladığında;

Türklerle beraber Kürtlerinde, büyük bir kısmı; birlikte İRAN’a yöneliyorlar. Bu gün İRAN’ın yarısından fazlası, Türk’tür. Bunun bir kısmı; birlikte geldikleri Kürtlerden oluşuyor

KÜRTTLER, burada da yüksek rakımlı dağlarda hayvancılıkla uğraştıklarından, bu gibi yerlerde yerli HALK Farların dili hakim olduğundan; Anadilleri olan Göktürkçe’nin yerini; Farsça’nın  bir lehçesi olan, günümüzdeki Kürtçe ortaya çıkıyor.

23)BU GÜN, günümüzdeki KÜRTÇE; ağırlıklı olarak, 8000 kelimeden oluşuyor. Bunun da 2250 kadarı, bizlerin tam olarak  anlamadığımız, Orta Asya Türkçesi’dir. 1250 kadarı Farsça, 1000 kadarı Arapça, 45-50 kadarı da Ermeniceden oluşuyor. Sadece bu rakamlar bile;

Kürtlerin, özbeöz Türk olduklarının bir kanıtıdır.

24)BU GÜNKÜ MACARİSTAN; ATİLLA’nın kurduğu Hun Türk Devleti’nin, yıkılmasından sonra, yerine kurulan, yine bir Türk devleti’dir. Macarcayı anlamasak bile, Türk Dil grubundandır. Bu gün çoğu Macaristan’da olmak üzere, Macaristan’a komşu ülkelerde; Kürt ismi ile anılan akar sular ve yerleşim yerleri vardır. Bu gibi örneklerden de anlaşılacağı üzere;

TÜRK’ün olduğu yerde, Kürt’te vardır. Türk’ün olmadığı yerde Kürt’te yoktur.

BEN, Türkiye’nin Etnik Kökeni başlıklı yazılarımda; bu gibi konulara da yer verdim.  

NETİCEDE, günümüzde Türkiye’de birlik ve beraberliği, yeniden tesis etmemiz, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemizi hızlandırmak açısından;

BU GİBİ Tarihsel gerçekleri, herkese özellikle de Kürt vatandaşlarımıza ve Kürt gençlerimize anlatmamız gerekiyor. Bu gibi konulara yazılı ve Görsel basınımızın da yer vermesi gerekiyor

                25)ÇÜNKÜ HDP ve BENZERİ  PARTİLERİN, Yönetim Kadroları; Kürt Vatandaşlarımızı ve Kürt Gençlerimizi; Ayrı bir ırka mensup muş algısını yaratıp! Onların kafalarını karıştırmak, bundan siyaseten de yararlanmak istiyorlar. Bu gibi Partilerde, bildiğimiz üzere EMPERYALİZMİN kontrolündedir

BU NEDENLE, bu gibi konuların; Bilim Adamı Tarihçiler tarafından da, Televizyonlarda anlatılması gerekiyor                                       

DEVAM EDİYORUM

                26)Kürt ve Türk  kelimeleri; ses uyumu itibariyle de birbirlerine  yakın ifadeler ve bir şeyleri çağrıştırıyor. Şimdi KÜRT yazıyoruz ve tersinden okuyoruz KRÜT oluyor. Tekrarlayarak okuyalım: KRÜT KRÜT KRÜT! Bu ses; örneğin dağda, diz boyu karda yürürken, çıkan sestir. KÜRT kelimesi de buradan geliyor.

Çünkü Kürtler genelde yüksek rakımlı dağlarda yaşadıklarından ve hayvancılıkla uğraştıklarından, Tabiat ana ile de bir uygunluk var

 KAYIN,GÜRGEN,MEŞE gibi dayanıklı ağaç türlerinin adı da KÜRT, tür. Çünkü KÜRT; dayanıklılığın da sembolüdür. Şimdi bu konuya bir örnek vermek istiyorum. Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanlarından Osman BAYDEMİR;

Meşe ağacını Diyarbakır’ın sembolü olarak bir yerde kullanacaktı. Bu konuya o zaman, dalga geçer gibi ilginç yakıştırma yapan, yakından tanıdığımız iki Önemli Siyasetçiye;

Meşenin dalları nerenize batıyor gibi  Argo bir kelime sarf etmişti. Bunu da geçiyoruz.

AT ARPAYI, kütür kütür yedi deriz ya! Bu da bir yüksek ses çıkarmadır ve doğrusu; At Arpayı kürt kürt yedidir

KÜRTLER İLE ilgili olarak, yukarıda yazdıklarım;

şimdi ÇİN’in egemenliği altında olan, Soydaşlarımız Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’ın, bir şehri olan Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı;

Divan-ı Lügat-it Türk  adlı 12 ciltlik eserinde, Kürtler ile ilgili bölümde; yer alan konulardandır

5-BÖLGEMİZ ATEŞ ÇEMBERİNDEYKEN! CUMHUR İTTİFAKINDAN; YENİDEN AÇILIM-SAÇILIM SİNYALLERİ ALMAK TA! NEYİN NESİ?

                1)22 Ekim 2024 Salı günü, TBMM’de başlayan Grup Konuşmaları; günümüz Siyaseti konusunda, Açılım-Saçılım konuşmalarında; işin ucunun nereye varacağının sinyallerini aldık. MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin Grup konuşmasındaki vurguyu yukarı da söyledim. PKK Lideri Abdullah ÖCALAN, gelsin Meclis’te DEM PARTİ adına, Grup ta konuşsun, PKK Terör örgütünü dağıtsın! Olacak iş mi bu? Geçiyoruz bunu.

                2)CHP Lideri Özgür ÖZEL’in Grup konuşması. Özgür ÖZEL; Devlet BAHÇELİ’nin akıl almaz önerisine karşın; o da çıtayı biraz yükseltti. Önce Edirne Ceza Evinde yatmakta olan HDP Genel Başkanı, şimdiki DEM PARTİ Lideri diyebiliriz, onu ziyaret edip, Bu Camiaya şirin görünmeye çalıştı. Grup Konuşmasında da, Devlet BAHÇELİ kadar olmasa da, bir şekilde oda, Açılım-Saçılım sinyalleri verdi.23 Ekim 2024 Çarşamba günü de, Diyarbakır’da, Kürt Sorunundan bahsetti. Tam olmasa da, Kürtlerinde bir Devleti olması anlamına da gelebilen, dolambaçlı sözler sarf etti. Diyarbakırlı vatandaşlarımız bu gibi yaldızlı sözlerden çok hoşlandılar ve memnuniyetlerini de teflerle ve zılgıtlarla ortaya koydular. Tabi ki Özgür ÖZEL’de’ böylesi bir karşılamadan ve zılgıtlardan, çok mutlu olmuştur. Ama Kürt konusunda bilgisinin olmadığını, ama söylemlerinin; DEM PARTİ’nin Yönetici  Takımını çok mutlu ettiğini söyleyebilirim. Bu gibi konularda Özgür ÖZEL; Amerika’dayken, Amerikalılarla da konuştuğunu; Onların da Özgür ÖZEL’den talepleri olduğunu da düşünüyorum. Umarım ki Özgür ÖZEL; Amerikalılara altından kalkamayacağı, vaatlerde bulunmamıştır

BEN, yukarıdaki Paragrafta, Kürtler ile ilgili olarak, çok önemli bilgiler verdim. Bu gibi bilgileri, Özgür ÖZEL; bilmiyor olabilir. Ama Kurmay Kadrosunda;

BU GİBİ tarihsel gerçekleri bilen Uzman kişilerin olmadığını da görüyor ve anlıyorum. Bu gibi eksiklikleri de görmezden gelemeyiz

3)DEM PARTİ;  Grup Konuşmasında, TERÖRİST Başı Abdullah ÖCALAN için, Sayın ÖCALAN, ifadesini kullandı. Bu kesim, hiç değişmemiş! Abdullah ÖCALAN’ın; genç-yaşlı, çocuk demeden, suçsuz insanları katleden birisine! nasıl oluyor da, Sayın kelimesini kullanabiliyorlar? Bunlarda hiç değişmemiş!...

4) Bu hafta ki en güzel, en doğru Grup konuşmasını; İYİ PARTİ Lideri Müsavat DERVİŞOĞLU, yaptı. Böylesi bir konuşmanın, Halkımızın nezdinde; İYİ PARTİ adına, bir getirisinin olacağını da düşünüyorum

TARİHE NOT DÜŞMEK ADINA, Siyasi Partilerin Grup Konuşmalarının videolarını da, burada koyuyorum

5)GAZETE MANŞETLERİ

Nasıl oluyorsa, MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin sürpriz konuşmasından bir gün sonra, Savunma Sanayimizin Gözbebeği olan TUSAŞ gibi güzide bir Kurumumuza! TERÖRİSTLER; Buraya nasıl yaklaşabiliyor? İçeri girip, baskın yapabiliyor? Ve çalışanlardan bazılarını, öldürebiliyor? BELLİ Kİ! Bir Güvenlik zafiyeti de var…

                10/5)25 Ekim2024 Cuma SÖZCÜ

 


                Son sürat açılım, yine şer odaklarını harekete geçirdi.

                      ŞEHİDİM RAHAT UYU.BİZ BEKLERİZ VATANI

                 BU MİLLET AFFEDER Mİ,SANA KURŞUN SIKANI?

TUSAŞ’ı hedef alan hain saldırıda, şehit düşen 5 kişi dualarla uğurlandı. Cenaze törenine katılanların dilinde, Dağlıca ağıtında bu dizeler vardı.

          GÖK BEY’IN MÜHENDİSİ,MİLYONLARI AĞLATTI

Zahide Güçlü EKİCİ; TUSAŞT’ta geliştirilen, Milli gururumuz GÖKBEY Helikopterinin, başmühendisiydi. Ve önceki günde, evlilik yıldönümüydü. Eşi YALÇIN, kutlamak için, çiçek göndermişti. Nizamiyeye bırakılan o çiçeği alıp, koklamak istiyordu. Aşağı indiğinde, o hainlerin yerleştirdiği, bomba patladı. Şehit düştü. Ankara’da ebediyete uğurlanırken, göz yaşları sel oldu.

MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin, İmralı’daki caniye yaptığı çağrının ardından gelen alçak saldırı, Türkiye’yi sarstı. PKK’lı 2 hainin şehit ettiği Zahide EKİCİ, Hüseyin CANBAZ, Hüseyin COŞKUN, Atakan ERDOĞAN ve Murat ARSLAN, dün toprağa verildi.

         ŞEHİT ACISI; TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞTİRDİ

Uğurlamada iktidar ve muhalefet aynı safta buluşup, terörü lanetledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz; Savunma Sanayimizin, güçlenmesinden rahatsızlar diyerek; açılım projesinin hedef alınmadığını ima etti.

BU GAZETEDE, Türkiye’nin Ekonomik Açıdan da! nasıl çökme noktasına geldiğine ışık tutacak olan diğer bir Yazı da şu:

Garibanı affetmeyen Maliye, yandaşı denetlemiyor.

      PARA ÇOK, VERGİ YOK

AKP Kocaeli İl Yöneticisi Macit HALDIZ; TOKİ’den 3 yılda 3,5 milyar liralık ihale aldı.Aynı dönemde ödediği vergi(o)’da kaldı.

HALDIZ’ın oğlu ile ortak olduğu şirket; TOKİ’den ilk işini Ağustos 2021’de, son işini Ekim 2024’te aldı. Son ihale için 1,3 milyar liralık sözleşme imzaladı. Bu ballı kazanca rağmen; hiç kâr etmedik gerekçesi ile 3 yıldır, hiç vergi vermedi

                11/5)26 EKİM 2024 Pazartesi SÖZCÜ

 


TUSAS’a saldıran hainlerin,9 yıldır arandığı ortaya çıktı

      TWET ATANLARI DEĞİL! TERÖRİSTİ YAKALAYIN

Bir avukat, Aile Bakanlığı Afyonkarahisar İl Müdürü Bilal ERDOĞAN’ın; kadınları köle gibi gördüğünü yazdı. Evinden alınıp, sorguya çekildi.

Tweet gözaltısı, İstanbul’da yaşandı. Aynı zamanda Zafer Partisi LİDERİ Ümit ÖZDAĞ’ın da yardımcısı olan, Avukat Sevda Gül TUNCER, polis tarafından evinden alınarak, Kağıthane Sadabat Polis Merkezine götürüldü. Burada Aile Bakanlığı’ndaki usulsüzlükler ile ilgili paylaşımlar, soruldu

1.AÇILIMDA ŞIRNAK’TA HENDEK KAZDI.2.AÇILIMDA, ANKARA’YI KANA BULADI

TUSAŞ’Aa saldıran teröristlerle ilgili olarak, yeni bilgilere ulaşıldı. Erkek teröristin, 2016’da Şırnak’ın İdil ilçesinde hendek kazan, PKK’lılardan biri olduğu,8 asker ve polisin şehit edildiği saldırıya katıldığı belirlendi. Kadın teröristin de Hakkari Baş Savcılığınca, 9 yıldır arandığı öğrenildi.

 

  6-CUMHURİYET’E GİDEN YOLDA,30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN 102.YILI KUTLU OLSUN.

12/6)31 Ağustos 2024 Cumartesi CUMHURİYET

 


YURTTAŞLAR: YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA, YAŞA CUMHURİYET! DİYE HAYKIRDI
 ZAFER ŞÖLENİ
TÜRKİYE ATASINA KOŞTU:

Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK liderliğinde, tam bağımsızlık yolunu açan, Büyük Zafer’in,102. Yıldönümü, bütün yurtta coşkuyla kutlandı. İlk resmi tören, Anıt Kabir’de düzenlendi.

Ardından, yolun dört bir yanından gelen yurttaşlar;

Büyük ATATÜRK’e minnet ve saygılarını sunmak için, Anıtkabir’e akın etti.

YİNE YASAK DİNLEMEDİLER:

Anıtkabir’i ziyaret eden Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip ERDOĞAN için, bir grup yine slogan attı. Oysa Yasada; Anıtkabir’in manevi varlığına yakışmayan, her türlü tavır, hareket, söz, yazı ve davranışlara izin verilmez, hükmü yer alıyor.

Zafer kutlamaları, belediyelerin düzenlediği etkinliklerle, geç saatlere kadar sürdü.

                13/6)30 Ağustos 2024Cumartesi SÖZCÜ

 


                Ulu Önder ATATÜRK’e ve Şehitlerimize…

                30 AĞUSTOS’TA YİNE BÜYÜK SAYGISIZLIK

Gaziantep’te Zafer Bayramı’nın kutlandığı alana, eski Hamas lideri Haniye’nin posterlerinin asılması, tepki çekti. Vatandaş, o posteri indirdi. ATATÜRK posteri astı.

                BU POSTERE TEPKİ GÖSTERDİLER

Gaziantep’te Zafer Bayramı kutlaması, Demokrasi Meydanı’nda yapıldı. Törene katılanlar, Hamas’ın öldürülen lideri Haniye’nin fotoğrafı ve sözlerinin yer aldığı, 2 posterin meydanda asılı olmasına, tepki gösterdi. Valiye hemen şikayette bulundular.

                ELBİRLİĞİ İLE İNDİRDİLER

CHP’li Vekiller; ATATÜRK posteri bulunması gereken yerde, Haniye’nin posteri var. Bu, ATATÜRK’e ve şehrimize, saygısızlıktır dedi. Ancak yetkililer, harekete geçmedi. Bunun üzerine o posteri, vatandaşlar indirdi.

                ATATÜRK POSTERİ ASTILAR

CHP’li Şehit Kamil Belediyesi, indirilen Haniye posterinin yerine, ATATÜRK posteri ve Türk Bayrağı astı. Alkışlarla destek veren ATATÜRKÇÜ vatandaşlar, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz, Türkiye laiktir, laik kalacak, sloganları attı.

                BU Gazetede, haber değeri olan diğer konular, şunlar:

Malazgirt Zaferi’nin, 953’üncü yıl dönümünde yapılan törenlerde, Cumhur İttifakı liderleri, el kaldırmıştı.

İKTİDARIN, elini kaldırdığı HÜDAPAR’lının, partisindeki durumu bu.

KEMALİZM İÇİN, SAPIKLIK DEDİ

                HÜDAPAR; anayasanın ilk 4 maddesinin, tartışılamayacağını söyleyen, Meclis Başkanı’na sert çıktı. Partinin Başkan Vekili Halef YILMAZ;

Mesele Batı’nın sapıklık kültürünü taklit eden Kemalizm zihniyetinden; anayasanın arındırılmasıdır dedi

                BU GİBİ KONULARDA; KISSADAN HİSSE İLE BİR ŞEYLER SÖYLEMEK VE SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE OLMAK!

                1)Türkiye Cumhuriyeti, Temeli Türk olan Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden; her şeyin bitti denildiği, sona gelindiği bir zamanda;  elde kalan öz yurdumuz Anadolu Topraklarının da, MONDROS Mütarekesi ve devamında SEVR ANLAŞMASI gereği; İngiltere, Fransa, Yunanistan’ın işgali altında olduğu bir zamanda,

TÜRK MİLLETİNİ örgütleyip; Emperyalist Devletlerle, zorlu bir mücadele sonucunda,

ANADOLU’yu işgalden kurtarmıştır!

DEVAM EDİYORUM; bir daha Emperyalist Batı’nın, ya da Başkalarının tuzaklarına düşmemesi için de;

Akıl, Mantık ve Bilimi esas alan; Demokratik, Laik ve çağdaş bir Yönetim; Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

                2)Türkiye Cumhuriyeti’nin, nüfus yapısı olarak; % 99’u Türk ve Müslümandır. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Kurucu Değerlerine, Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşlarına, sahiplenme noktasında;

Bu gün Halkımızın büyük bir kısmının: sağ-sol demeden. Belli bir noktaya geldiği anlaşılıyor. Bunu yukarıdaki Gazete haberlerinde de gördük

BURADA 30 Ağustos Zafer Bayramı vesilesi ile Gazetelere konu olan, Cumhur İttifakı Partilerinden, AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olan Sayın ERDOĞAN’ın, MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin, HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya YAPICI’nın; el ele, samimi pozlar vermesi; Bayram vesilesi ile normal karşılanabilir ama!;

Zekeriya Yapıcı’nın ve Yardımcısı, Halef YILMAZ’ın, Mustafa Kemal ATATÜRK, Türkiye Cumhuriyeti,

Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez, 4 Maddesi hakkında söyledikleri karşısında;

MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin tepki göstermemesi, çok manidar bir durum.

BURADA, HÜDAPAR’ın karşı çıktığı 4 Madde ile ATATÜRK ve Cumhuriyet karşıtlığı, konusunda da bir şeyler söyledikten sonra; HADEP, yeni adı DEM PARTİ gibi Türk ve Türkiye ve ATATÜRK karşıtlığının bir tesadüf olmadığını, vurgulamak isterim. Amaç aynı

HÜDAPAR, aynı amacın; Dinci versiyonu. Bu gibi konuların; genelde etnik köken farklılığından kaynaklandığını, söyleyebiliriz. Bu gibi soru ve sorunlara cevap verebilmek için, Tarih bilmek lazım

BAHSE KONU 4 Madde ile aykırı taleplerin; BOP ve BOP Eş Başkanlığı ile de ilgisi vardır.  

3)HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya YAPICI ve Yardımcısı, Halef YILMAZ’ın;

Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez 4 Maddesine itirazlarındaki maksat nedir? Önce bu 4 Maddenin ne olduğunu, bir yazalım:

-Baş Kent; Ankara’dır, değiştirilemez!

-Bayrak; kırmızı kumaş üstünde, beyaz ay ve yıldız olan Türk Bayrağı’dır. Değiştirilemez!

-Resmi Dil Türkçedir. Değiştirilemez!

-İstiklal  Marşı; sözlerini Mehmet Akif ERSOY’un yazdığı, İstiklal  Marşı’dır. Değiştirilemez.

BURADAKİ 4 ana madde ile oynamak, ya da aynı sözleri ısrarla savunmak! Türkiye Cumhuriyeti’ni yakın, yada, uzun vadede yıkmak, yıkmaya çalışmak anlamına gelir.

                4)22 YILI GERİDE BIRAKAN AKP ve Sayın ERDOĞAN yönetiminde ki Türkiye’de; başta Ekonomik sorunlar olmak üzere, her konuda bir geriye gidişin söz konusu olduğu bir zaman da,

HEM EĞİTİM, hem de Devlet idaresinde yetersizlik gibi konulara; birde BOP ve BOP Eş Başkanlığı eklenince!, bunun bir sonucu olarak! Türkiye’nin 13 Milyon, ya da daha fazla sığınmacının  istilası ve yarattığı sorunlar nedeniyle

 Bundan sonrasında, AKP ve Sayın ERDOĞAN’a iktidar yolunun kapandığı anlaşılıyor

DEVAM EDİYORUZ

                5)Dr. Devlet BAHÇELİ; Temeli Türk Milliyetçiliğine dayalı, Milliyetçi Hareket Partisi MHP’nin Genel Başkanı. Halkımızın Talebi ve Türkiye’nin de ihtiyacı olmayan, şimdiki Tek Kişi’lik, Başkanlık Sistemini de; ilk öneren kişidir. 12 EKİM 2016 Salı. Yer, Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM Grup Konuşması

                6)ŞİMDİ biraz gerilere gidelim. Amerika’nın, CİAE-Ankara sorumlusu Paul bernard Henzee;

2006’da Washington’a çektiği kripto bir mesaj da Türkiye için, şunları söylüyor:

BU DEVLETİ KURANLAR; kontrol Mekanizmasını öyle sağlam yapmışlar ki;

Hükümeti ikna etseniz, Meclis’i ikna edemiyorsunuz.

Meclis’i, ikna etseniz; Yargıyı ikna edemiyorsunuz.

Yargıyı ikna etseniz; Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’yı ikna edemiyorsunuz

EĞER Amerika’nn menfaati; Türkiye’nin, Federatif bir yapıya geçmesinde ise; o zaman;

Bütün Yetkilerin, tek kişide toplandığı, Başkanlık Sistemine geçmek lazım

EĞER BU TEK KKİŞİ; Amerika’nın çıkarlarına uymakta bir tereddüt gösterirse;

Bunu tesirsiz hale getirmek, Amerika için, bir sorun olmaz.

Sonuçta MHP lideri Dr. Devlet BAHÇELİ’nin de BOP sürecinin, bir parçası olduğu söylenebilir

                7-TÜRKİYE’DE BOP VE BOP EŞ BAŞKANLIĞI’NIN GÖLGESİNDE,SİYASİ GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRMEK.

         1)Tevrat’ta, Mısır’daki Nil Nehri’nden, Türkiye’deki Fırat Nehri’ne kadar 0lan topraklar;

İsraillilere, yani Yahudilere vadedilmiş; topraklarmış!...

Bu noktada şu soruları sormamız gerekiyor:

Eğer Tevrat’daki bu söz, doğru ise! yukarıda BOP Haritası ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında işin ucu;  gelip Türkiye’ye ve hepimize dokunuyor. Ve BOP kapsamında ana hedef Türkiye’dir. Çünkü Türkiye. Hem köklü kültür yapısı ve hem de askeri açıdan;

Bölgenin en güçlü ülkesi. Bu yüzden de, en sona bırakılıyor.

BU NEDENLE, Türkiye yakın zamanda, bir erken seçim ve devamında; bir iktidar değişikliği ile Eski Parlamenter Sistem’e geri dönmelidir diyoruz

2)BOP Projesi’nin gerçek sahibi Amerika’dır. Eğer İsrail’in arkasında Amerika olmasa! İsrail, kadın-erkek, genç-yaşlı, okul-hastane demeden, her tarafı bombalıyorsa, soy kırım yapıyorsa!

Yüce TANRI, böylesi bir ırka; Nil’den-Fırat’a kadar, geniş toprakları; İsrail  Oğulları, Yahudilere, niye vadetsin ki?

                3)ŞİMDİ, geliyorum Türkiye’ye ve Bizimkilere

Sayın ERDOĞAN, DAHA Refah Partisi, Beyoğlu İlçe Başkanı iken, siyasette yükselmeyi kafasına koymuş, bu noktada, tutunacak bir dal ararken, Amerika’da BOP kapsamında kullanabileceği birini aradığı bir zamanda;

Sayın ERDOĞAN’IN KENDİSİ Amerikalılarla irtibat kuruyor ve Macera da böyle başlıyor. Bu noktada şu soruyu soralım:

Sayın ERDOĞAN’ın yaptığı BOP Eş Başkanlığı  görevi de;

Kutsal bir iş mi Kİ?

4)AYNI SORUYU, şimdi, Devlet BAHÇELİ ve Cumhur ittifakının diğer liderleri için soralım Yoksa bu gibi liderleri de, yüce Tanrı; böylesi bir kutsal amaç için mi, bir araya getirdi?

BEN ŞAHSEN, Yüce Yaratanın, Mustafa Kemal ATATÜRK örneğinde olduğu gibi

Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu her açıdan zor durumda da yeni bir Mustafa Kemalı ortaya çıkarıp!

Bu zor günlerinde geride kalacağını düşünüyorum, Çünkü Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de söylediği gibi Türk Milleti, asil bir Millettir. Tarih boyunca kimseye soy kırım yapmamıştır. Kimseye, zulmetmemiştir Sadece bu bile yeterli bir sebep!...

                5)SİYASETTE HİÇBİR ŞEY, tesadüfi değildir.

Bu bilgilerden sonra, AKP’nin ve dolayısıyla da Sayın ERDOĞAN’ın, Siyasi ömrünün; Devlet Bahçeli’ye bağlı olduğu anlaşılıyor. Devlet BAHÇELİ, ortaklıktan çekilirse;

Ortada, ne AKP, ne de Sayın ERDOĞAN, kalır!

NETİCEDE, Devlet BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN;

Zaman zaman birbirlerine, el ense çekseler bile! Bir türlü ayrılamadıklarının sebebini, anladınız mı?

                6)Bu bilgilerden sonra, şöylesi bir soru da akla geliyor:

YOKSA, MHP’yi de kurduran Amerika mı?

Sayın BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN’ın birbirlerinden hiç hazzetmeyen, taban tabana zıt karakterde iki insan oldukları;

Geçmiş deki örneklerle de orta da ise!

BÖYLESİ bir, Birlikteliğin; kendiliğinden oluşan, bir durum olduğu da söylenemez!

BU GİBİ, zor konuların ve soruların cevabını bulabilmek için;

Tarih bilmek gerekiyor. Zor zamanlarda Tarih; bizlere çok önemli ipuçları, verir

                7) GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’Sİ LE;
(1877-78) OSMANLI-RUS SAVAŞI VE 2.ABDÜLHAMİT DÖNEMİ ARASINDA, BÜYÜK BİR BENZERLİK VAR

Benim ilgi alanlarımdan biri de Tarihtir ve Türk Tarihidir. Türkiye’nin Etnik Kökeni başlığı altında yazdıklarım; en çok okunan, Makalelerim arasındadır. Ama ben ırkçı değilim.

Bu gün Türkiye’nin, AKP ve Sayın ERDOĞAN yönetiminde; hangi sebeplerden çökme noktasına geldiği ile

Akıl Almaz birlikteliklerin yaşandığı günümüzdeki gelişmelerin ve ATATÜRK karşıtlığının, sebeplerinin;

BU DÖNEME, dayandığını tekrar hatırlatmak isterim.

HİCRİ TAHVİMNDE,31 Mart 1325, Miladi Takvimde 13 Nisan 1909 isyanı diye tarihe geçen! önce Taksim Topçu Kışlasında başlayan, daha sonra başka yerlere de sıçrayıp, büyük boyutlara ulaşan bu gerici isyanın bastırılmasında, en etkili kişinin;

 Selanik ve Edirne’deki Ordu Birliklerinden oluşturulan Hareket Ordusu’nun Kurmay Başkanı Kolağası  Mustafa Kemal Bey, Şimdiki adıyla Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal Bey,

Ve nihai rütbesiyle, günümüzdeki Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK, olduğunu, vurgulamak istiyorum

BU GERİCİ İSYANIN, bastırılmasından sonra;

70 kişi idam edilmiş, 120 kişi de, değişik hapis cezalarına çarptırılmıştır. Ve günümüzde Sayın ERDOĞAN’ın Mustafa Kemal ATATÜRK’e duyduğu, büyük kin ve nefretin de; buradan kaynaklandığını söylemek istiyorum.

BİRDE, İstanbul-Taksim-Gezi Parkı, protestolarındaki Mekan, aynı yer. Sayın ERDOĞAN, aynı yerde, Taksim Topçu Kışlası’nı, yeniden inşa etmek istiyordu. Ama Can ATALAY Gezi Parkı Protestocularına ÖNCÜİÜK EDENLERDEN BİRİ.

Ve Sayın ERDOĞAN’ın; Anayasa Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen, TİP’in Hatay’dan seçilmiş Milletvekili Can ATALAY’ı, HAPİSTE TUTMAYA DEVAM ETMESİNİN asıl sebebi de!

Buradan kaynaklanıyor.

 14 MAYIS 2023 MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ öncesinde, Can ATALAY; hapisteydi. Eski TİP Milletvekili Barış ATAY;                                                                                                                                                                       Can ATALAY’ı hapisten kurtarmak adına; yeniden Milletvekili Adayı olmaktan, dayanışma adına         vaz geçti. Ve Hatay Halkı; Can ATALAY’ı, TİP’ten, Milletvekili seçti. Ama birisine, derinden böylesi bir kin duymanın, Türk Milleti ile bilek güreşi tutmanın; kimseye bir faydası olmayacağını da söylemek isterim,

                8)1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı ve 2.Abdül Hamit dönemi;

Türk Tarihinde bir Kırılma Noktasıdır.

BU TARİHTE Ruslar, Osmanlı’ya; hem Doğu cephesinden, hem de Batı Cephesi; Balkanlar’dan, saldırıyorlar. Düşman Tuna’yı atladı, Kara Donları yokladı. Osman Paşa’nın kolun da 100 Bin Top, birden patladı gibi bizlere heyecan ve üzüntü veren, bu Marş;

Bizlere geçmişte yaşanan, zor günleri hatırlatıyor. Osman Paşa, ordusunun cephane ve silah yetersizliği; ki, bunlara, yiyecek-içecek noksanlığından kaynaklanan, açlığı da eklemek gerek! Osman Paşa, teslim olmuyor, sonuna kadar direniyor ama sonunda, Ruslara esir düşüyor.

BURADA Osman Paşayı, kahraman Askerlerini ve aziz şehitlerimizi, rahmetle ve minnetle anıyoruz ve Günümüzde geçmişte yaşananlardan! kendimize, yeterli dersler, çıkarmamız gerekiyor. 

                BÖYLESİ ZOR BİR ZAMANDA, şimdi Doğu Anadolu’dan bahsediyorum, Eli silah tutan Kürt erkeklerinin; Doğu Cephesinde Ruslarla savaşırken! Ki böylesi bir zamanda, köylerde ve diğer yerleşim yerlerinde, sadece yaşlı erkekler, çocuklar ve kadınların olduğu, bir zamanda; O güne kadar birlikte yaşayan Ermeniler, bunu fırsat bilip!

Rusların yanında yer alıyorlar. Bazıları da Rus Üniforması ile Komutan olarak!

Doğu Anadolu’da katliamlar yapıyorlar. Devam ediyorum

                9)Osmanlı-Rus Savaşı bitince, Köylerine dönen Kürt erkekleri;

Annesini, babasını, eşini, çocuklarını, yada başka yakınlarını katleden Ermenileri, arayıp buluyorlar Ve Onlarda, bu gibi Ermenileri öldürüyorlar

KÜRTLER, Ermenilere baskın gelince Batı; hemen harekete geçiyor ve Ermenileri korumak adına, Berlin Konferansını topluyor. Ve Berlin Anlaşması, imzalanıyor. 1878. Bu anlaşmaya göre, Ermenileri  Kürtlerden koruma görevi de Osmanlı’ya veriliyor.

BUNUN ÜZERİNE, Osmanlı’ya şirin görünmek adına da olabilir; bazı Ermeniler Müslüman olup, özbe öz Türk ismi olan, Öztürk, Asil Türk, Türk gibi isimler almaya başlıyorlar.

BU TARİH; Kürt-Ermeni, Türk-Ermeni, sorunlarının da başlangıcıdır

10)Bundan sonraki savaşlarda da, Ermeniler hep, Emperyalist Devletlerin yanında, yer alıyorlar. Örneğin ben, Kahraman Maraşlıyım.1919’da Fransızlar, Maraş’ı da işgal  ettiklerinde! Ermeniler; o güne kadar Türkler ile aynı Mahallelerde, birlikte yaşadıkları halde! İşgal sırasında, Fransızların yanında yer alıyorlar

Maraş’ta Türler ile Ermeniler arasındaki çatışmalar da bu şekilde başlıyor. Neticede Ermeniler, Savaşı kaybedip, şehri terk ederken;

Bazı Ermeniler; kızlarını, Müslüman Türk erkekleri ile evlendiriyorlar. Ben bu gibilerden, birkaçını biliyorum. Bu gibi konuları, daha önceleri de yazmıştım. Devam ediyorum

                11)NETİCEDE, 1877-78 Osmanlı-Rus, savaşından sonra da, Ermenilerin; hep Emperyalist Devletlerin yanında yer almalarına karşılık olarak! Başka bir Osmanlı Toprağı olan, Suriye, Lübnan, gibi ülkelere, mecburi göç uygulanıyor. Buna tehcir diyoruz   

12)DOLAYISIYLA, bazı Ermeniler Tehcire uğramamak için, ya doğrudan Müslüman oluyorlar, ya da Kürt Alevi görüntüsü ile kendilerini, gizlemeye çalışıyorlar. Kürtler, özbeöz, Türk’türler. Ama Kürt Aleviler; Ermeni kökenlidir.

ŞİMDİ HRANT DİNK’in, niye katledildiği konusuna geliyorum

                13)Ermeni Gazeteci Hrant DİNK; yukarıda, benim yazdıklarımı tekrarlar mahiyette şeyler söylüyor ve diyor ki;

Türkler; şu kadar Ermeni’yi öldürdü, şu kadarı da kayıp gibi iddiaları doğru değil. Bu Gibiler;

Tehcire uğramamak için, Müslüman olup, ya da Kürt Alevi kılığında; gerçek kimliklerini gizleyen, Ermenilerdir diyor. Ve devam ediyor. Ermeniler; kanlarını, Türk Düşmanlığından temizlemelidir diyor

HRANT DİNK, bütün bu söylediklerine ilaveten; Devlet’in Üst kademelerinde, gerçek kimliklerini gizleyen Ermenileri de, açıklayacağı sırada, MHP’li O gün SAMAST, tarafından katlediliyor. Böylesi bir yöntem, işin kılıfı

BU CİNAYETİN, arkasında Ermeni Terör Örgütü Taşnak var. Taşnak’ta, Amerika’nın kontrolünde

ÇÜNKÜ, Hrant DİNK’in söyledikleri; Büyük Ortadoğu Projesi, BOP ve BOP Eş Başkanlığı’nın, hedefine aykırı. Ve bu HARİTA’NIN gerçekleşmesini, sekteye uğratacak konulardır

                14)Emperyalist Devletler; Türkler, şu kadar Ermeni’yi öldürdü, şu kadarı da kayıp gibi! Asılsız Soykırım iddiaları ile en azından, tazminat ödetmeye çalışırken!

’Ermeni Gazeteci Hrant DİNK; bu gibi iddiaların, doğru olmadığını ortaya koyuyor

BURADA, işin Püf noktası şu:

Hrant Dink; etnik köken olarak, Ermeni ama Türkiye Cumhuriyeti’nin, Vatanı ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğüne yürekten inanan,

Bu Ülkeye gönül vermiş, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Kendisini rahmetle ve minnetle anıyoruz. Yazılarında ayrılıkçı Ermenileri hep uyarıyor. Kanınızı, Türk düşmanlığından temizleyin diye, hep telkinlerde bulunuyor. Ama bu gibi gerçekçi telkinler; ayrılıkçı Taşnak Örgütü’nün hoşuna gitmiyor ve onu başkasına öldürterek;

Kendilerini gizlemeye çalışıyorlar.

                15)Günümüzdeki PKK, bir Ermeni Terör örgütüdür. Lideri Abdullah ÖCALAN’ın, gerçek adı, Artin AGOPYAN’dır. Abdullah ÖCALAN; Urfa-Halfeti ilçesi- Amarlı köyü’ndendir.

Abdullah ÖCALAN; bir gün Halfeti İlçesi’nin, Nüfus Müdürlüğü’nde yangın çıkartıyor. Nüfus Defterleri yandığından;

Beyana dayalı olarak, Abdullah ÖCALAN ismini alıyor.

GÜNÜMÜZDEKİ PKK Terör Örgütü, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı  ve 2.ABDÜLHAMİT döneminde, başlayan;

Kürt-Ermeni, Türk-Ermeni, sorunlarının günümüzde, devamı niteliğindedir. HDP ve benzeri sol Partiler de, Üst Düzey Yöneticilerin; genelde Ermeni kökenli oldukları söylenebilir

                16)Ordinaryüs Prof, Dr. Sadi IRMAK’ın; Ermeniler konusunda söyledikleri:

Rahmetli Sadi IRMAK. 1904 Konya-Seydişehir doğumlu. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Avrupa’ya Yüksek Eğitim almaları için, 150 kişi arasından, imtihan sonucunda, sınavı kazanan, 15 kişiden biri. ATATÜRK, ONUN Berlin Üniversitesi’nde eğitim görmesini istiyor. Ve neticede, Tıp Eğimi görüyor. Sonradan Hukuk Fakültesini de bitiriyor. Üniversite ve Yüksek Okullarda, ATATÜRK dönemini anlatıyor. Onun Ermeniler konusundaki sözleri de söyle. Ermeniler, fizik olarak, Türklere çok benziyor. Savaşçı ve inatçılarda. Ben şahsen onların Hıristiyan Türkler olduğunu düşünüyorum. Tarihçiler bu konuyu, araştırmalı diyordu. Bende öyle düşünüyorum

Bu gibi konulara daha önceleri çok değindim. Çok önemli olduğu için; bu gün burada, bazı önemli noktalara, özet halinde, tekrar bir vurgu yaptım.

17)URFA; PEYGAMBERLER ŞEHRİ OLARAK TA BİLİNİYOR.PEKİ,BUNUN; GÜNÜMÜZLE, NASIL BİR İLİŞKİSİ VAR?

                Tanrı Peygamberleri, yoldan çıkmış azgın insanların bulunduğu Kavimler gönderir. Böylece, Yüce Yaratan, hem mazlum insanları; zalimlerin kötülüklerinden korur, hem de zalimlerin, düzelmesi ve kendine gelmesini ister

Hazreti İbrahim Peygamber’in hikayesini duymuşsunuzdur. O devrin zalim Hükümdarı Nemrut; Dağlar kadar odun toplattırıyor. Tabi ki ateşte o derece büyük, Cehennem ateşi gibi. Hazreti İbrahimi, Mancılıkla ateşin ortasına fırlatıyorlar ama nasıl oluyorsa, birde görüyorlar ki, ateş sönmüş. İbrahim Peygamber, yeşillikler içinde, cennet misali bir yerde oturuyor. Günümüzde bu yerin, Urfa’da balıklı göl olarak bilinen kutsal Mekandır. Şimdi buradan başlayarak, konuyu biraz açmaya  çalışalım

İbrahim Peygamber, M.Ö.2500 YIL ÖNCE YAŞAMIŞ, bir Sümer Türkü’dür. Hazreti Muhammed’de bilinenin aksine Arap değildir. Oda Hazreti İprahim soyundan gelen, bir Sümer Türkü’dür

SÜMERLER, Orta Asya’dan, Mezopotamya’ya gelmişler, orada bir Medeniyet kurmuşlar ve M.Ö.3000 yıl önce de, yazıyı bulmuşlardır

                ŞİMDİ, günümüze geliyoruz. Urfa’nın HALFETİ ilçesini PKK’nin Merkez Üssü olarak, kabul edersek; Abdullah ÖCALAN, Halfeti İlçesi-Amarlı köyündendir. Şimdiki adıyla Ömerli Köyü .Abdullah ÖCALAN’ın gerçek Adının da Artin Agopyan olduğunu, söylemiştim. Yeniden Açılım sinyallerini aldığımız günümüzde; Urfa Milletvekili Ömer ÖCALAN’ın da Abdullah ÖCALAN’ın yakın akrabası olduğunu öğrendik. Bir kişinin Milletvekili seçilebilmesi için, 90 bin, 100 bin gibi oy gerektiğinden, başta Urfa olmak üzere, Türkiye’de, Türk ve Müslüman görünümünde, çok sayıda, Ermeni kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu söylenebilir. Urfa örneğinden de anlaşılacağı üzere Ermenilerin; Nemrut’un Torunları olduğu da söylenebilir

                SONUÇTA, Rahmetli Ordinaryüs Profesör Sadi IRMAK, Hocanın da vurguladığı gibi Ermenilerin fizik olarak bize çok benzediklerini, Türkler gibi savaşçı olduklarından hareketle; Ermenilerin Hristiyan Türkler olduğu yönündeki tahminlerinin;

Tarihçilere düşen bir görev olduğunu, tekrar hatırlatmak isterim. Ben de Sadi Hocanın görüşlerine katılıyorum 

                8- BAZI ÖZLÜ SÖZLERLE, GÜNDEME DAİR ÖNEMLİ PAYLAŞIMLAR

1)      Erbil de kalp krizi sonucu ölen eski HDP Milletvekili İbrahim Ayhan Ermenistan bayrağına sarıldı..
Hani Kürttü bunlar? Bu resim 5 yıl öncesine ait bir paylaşımdır.


2-Siyasal İslamın Özeti Dere yatağına çocuk ölüsünü çuvalla attıktan sonra eve dönüp namazımı -kıldım ve -aramalara katıldım. Sözüdür! Bu bir paylaşımdır.


                                                       

                3)Diyarbakır’ın, Tavşan Tepe köyünde, katledilen 8 yaşındaki, Narin Güran kızımızın; kim tarafından katledildiği bilindiği halde, siyasi kaygılardan olmalı ki! bir türlü açıklanamaması; Halkımızı, derinden yaralamıştır, Sadece bu örnek bile; Türkiye’nin, ne kadar zorda olduğunun, çok önemli bir kanıtıdır

Milletçe, ders almamız gereken; uyarı niteliğinde bir paylaşım. Rahmetli Alev ALATLI, hanımı da, rahmetle ve minnetle anıyoruz

3)Rahmetli Alev ALATLI’nın çok değerli bu uyarısını, watshapp’tya paylaştığım da; birileri cevaben, şöyle yazmış: Türkçeyi geliştirmek için, herkesten, yararlanmak lazım. Bu söz, Ermeni asıllı, Agop Dilaçar için, söylenmiş, Peki diğer söze ne diyeceğiz?

Yani hiçbir Türk kökenli kalmamışta! Kemalizm’in ideolojisini, bir Yahudi yazıyor muş? Buna şöyle bir cevap verelim:

İSRAİL’in, resmi ideolojisini, bir Türk yazsa! İsrail Halkı kabul eder mi? Etmez. Biz, çok saf bir Milletiz! Bu gün yaşadığımız sorunların nedenlerinden biri, bu!

BEN BU GİBİ konularda şunları söylemek istiyorum: Yahudi ve Ermeni vatandaşlarımızın, bilgi ve tecrübelerinden, elbette yararlanacağız ama; Bizimkiler nerede? Çok kritik konuları, başkalarının insiyatifine bırakamayız. Bırakırsak ta, işte böyle olur!

                4)Bülent Arınç ile Deniz Baykal; Teyze Çocukları mı?

Deniz Baykal– Bülent Arınç Araştırınız.!.

Vay Deniz Vay, Seni Gidi Seni.!.!.!,

Akşamları Ballı Süt, Sabahları Ormanda Koşu,

Öğle Yemeğinde Özel Menü...

Sonra Kasetlerden Çık...



Deniz Baykal İle Bülent Arınç'ın Teyze Çocukları Olduğunu, İkisinin De Rochefeller Bursu İle Okuduğu Gerçeğini Yazan Zülfü Livaneli Uzun Uzun Da Deniz Baykal'ı Yazmış...

Deniz Baykal AKP'yi İktidar Yapmış.!

Bülent Arınç'ı Meclis Başkanı Yapmış, İkbal Kapısını Açmışşş.!

Deniz Baykal Kimdir.!



Bilmiyor Ama Kim Olduğunu Bilmeden İhanetini Yazıyor...

Ya Bilseydi Deniz Baykal'la Bülent Arınç'ın Teyze Çocukları Olduklarını.

Bir Varmıış, Bir Yokmuş...

Sebatay Olduğu İçin Can Korkusuyla Suriye'den Alanya'ya Kaçarak Yerleşen Bir Ahmet Neşşar Varmış...

Yıl 1860.

Bizim Saftirik Yörükler Arapça Bildiği İçin Ona "Şeyh Ahmet Neşşar" Demişler...

Kıripto Sebatay Şeyh Ahmet Neşşar'ın Bir Oğlu İki Kızı Varmış...

Kızlarından Biri Raziye...

Diğeri Şadiye...

Raziye'nin Lakabı Da Var "Alık Raziye"...

Raziye Bergama Yahudileri’ne Gelin Gitmiş.!

Bugünkü İsrail Büyükelçisi Levi Ailesi.!



Raziye'nin Kızı İse Sevdiye…

Sevdiye'nin Oğlu İse Bülent Arınç.!.!.!.!

Peki Şadiye'den Gelme, Sidikli Atike'nin Torunu Deniz Baykal Bülent Arınç'ın Nesi Olur.?

Zaten Her İkisi De Denizli Milletvekili Ahmet Uğur Neşşar İçin, Dayımın Çocuğu Dediklerine Göreeeee...

Eee... Bir Şey Olurlar Canımmm.!..

Keklenmiş CHP'lilere Bunları Anlatamazsın, Hemen Belgesini Sorarlar...

Levi Çok Vefakârdır.!

Çok Dinci ( .!. ) Bülent Arınç'ın Oğlunun Düğününde Tek Müslüman Ülkesinden Büyükelçi Yoktu Ama Tek Başına İsrail Büyükelçisi Levi Şeref Misafiri Oldu.!.!.!

Vefakarlığını Tebrik Ederiz.!..

Eee... Deniz Baykal Da Çok Vefakârdır..

Büyükelçi Levi Anadolu Gezilerin De Erzincan'dan, Kayseri'den, Trabzon'dan Her İlimizden Kovulduğu Halde Levi'nin Baba Tarafından Kuzeni, CHP Bir Numara Manisa Milletvekili Şahin Mengü'yü Görevlendirerek,

İsrail Büyükelçisini Kırmızı Halılarla Karşıladılar…

“Akrabaları” İçin Manisa'da Coşkulu Törenler Yaptılar...

Manisa Sanki İsrail Olmuştu...

Teyze Çocukları İşi Biliyor...

Zaten Her İkisinin De Patronu ABD'deki Azgın Yahudi Rochefeller Vakfı Değil Mi.?

Her İkisini De Bu Vakıf Okutmadı Mı.?

Her İkisini De ABD'de Bu Vakıf Karşılayıp Kolladı.!

Neden.?

Deniz Baykal Atatürkçüleri Kekledi.

Teyze Oğlu Arınç İse Dindarları Kekledi...

Zülfü Livaneli - 11 Ağustos 2013

 

Bir Yaşıma Daha Bastım.!.!.!

Samandag Arap Alevileri

Değerli Cumhuriyet Halk Partili Dostlarım.!

Lütfen Bu Yazımı Her Yerde Paylaşın, Paylaşın ki Cumhuriyet Halk Partisini, Yıllarca Kim Yönetmiş Herkes Bilsin Ve Duysun, Saygılarımla.

Zülfü Livaneli - 11 Ağustos 2013

                 10)CUMHUR İTTİFAKI’N DA, 30 Ağustos Zafer Bayramı vesilesi ile Sayın ERDOĞAN, Devlet BAHÇELİ, Zekeriya YAPICI, fotoğraf karesinde, el ele tutuşmuşlar. Normal zamanlarda görmeye alışık olmadığımız bir birliktelik?

Sayın ERDOĞAN ile MHP Lideri Devlet BAHÇELİ, geçmişte birbirlerine söylemediklerini bırakmayan, zıt karakterde 2 isim. Ama şimdi bir aradalar.

Üstelik, Halkımızın talebi ve Türkiye’nin de ihtiyacı olmayan Tek Kişi’lik Başkanlık Sistemini, 12 Ekim 2016’da ,MHP’nin Grup konuşmasında teklif eden kişi.

Devam ediyorum; Devlet BAHÇELİ; Temeli Türk Milliyetçiliğine dayalı bir Siyasi Parti’nin Genel Başkanı. HÜDAPAR’ın lideri Zekeriya YAPICI ile resimde el ele

Zekeriya YAPICI’nın CUMHURİYET karşıtı, ATATÜRK karşıtı sözleri de ortada ise!

Durum gerçekten, çok vahim! Kime inanacağız, kime güveneceğiz?

                11) Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih ERBAKAN; rahmetli Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’ın oğlu. Henüz siyasette yeni olduğundan olmalı ki, AKP kadrosundan, 5 Milletvekili ile Meclis’e girdi ama sonradan, AKP ile yollarını ayırdı. Çünkü Babası da Dinci idi ama Amerikan Emperyalizmi ve Siyonizm’in Temsilcisi İsrail karşıtıydı.

Belli ki oğlu da; babasının yolunda.

12) Cumhur İttifakında, bizleri şaşırtan, Siyasi  Birlikteliklerin temelinde, etnik köken farklılığı, ya da bir karışım şüphesini artırıyor. Hepsi için söylemiyorum ama; Böylesi bir farklılığa, birde Emperyalizmin çelmesi eklenince! Türkiye’nin çıkarına olmayan işlere bulaşabiliyorlar.

Zor zanlarda Tarih Bilgisinden yararlanmak; bizlere çok önemli bilgiler sunar

9-BÜYÜK TÜRK MİLLETİ’NİN; YENİDEN UYANIŞININ, AYAK SESLERİNİ DUYMAK!...

14/9)2 Eylül 2024 Pazartesi SÖZCÜ

 


                Yeni mezun Teğmenlerin ATATÜRK ve Millet Sevgisi; birilerini rahatsız etti.

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ VE NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE SÖZLERİ; NERENİZE BATTI?

Kara Harp Okulu’nu bitiren  teğmenler törenden sonra, ATATÜRK’e ve Ülkeye bağlılık yemini etti. Bunu sindiremeyen kafalar, teğmenleri hedefe aldı. Soruşturma istedi.

İŞTE O YEMİN:

Ant içeriz ki; Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Yüce Türk Ulusu’nun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak. Kılıçlarımız daima hazır ve keskin olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

ATATÜRK alerjisi olanlar, bir kez daha kendisini gösterdi…30 Ağustos’ta mezuniyet töreni yapıldı. Yeni mezun teğmenler, törenden sonra;

Mustafa Kemal’in Askerleriyiz, diye haykırdı. Ne Mutlu Türküm diyene! Geleneksel sözleriyle bitiren, bir ant içti. Büyük övgü yağdı.

                BRAVO MHP BAŞKAN YARDIMCISINA

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail ÖZDEMİR, hedef gösterilen teğmenlere, şu sözlerle destek verdi. Bu Gençlerin ebedi Baş Komutanları, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. Kimse algılara sebebiyet vermemeli.

                GURUR TABLOSU TEĞMENLER

Teğmen Ebru EROĞLU: Kara Harp Okulu birincisi

Teğmen Şeyda Yıldırım; Deniz Harp Okulu birincisi

Teğmen ikra KUYÜMCÜ; Hava Harp Okulu birincisi

                GURUR TABLOSU

TSK tarihinde, bir ilk yaşandı. Bu yıl Kara, Deniz, Hava Harp Okulları’nda bir ilk yaşandı ve dönem birincileri;

Kahraman kızlarımız oldu. Bende bir Yazar olarak, onları gönülden kutluyorum.

ZAFER PARTİSİ Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın sözleri:

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAYAN;

YUNAN VE HAÇLI ORDUSU’NUN ASKERİDİR.

10)Kaldığımız yerden, devam ediyoruz. Sayın ERDOĞAN, protokol gereği, davet edildiği böylesi Onur verici bir törende;

Genç Teğmenlerin, standart yemin töreni sözlerinden ve kılıç kaldırmalarından, birde ilaveten; Mustafa Kemal’in Askerleriyiz gibi sözlerinden rahatsızlık duyduğunu, belli etmiyor ama;

Tören sonrasında çıkan gazete haberlerinde ve Televizyonlarda; bu kılıçları kimin için çekiyorsunuz? Gibi sözlerle alınganlık gösterdiğini görüyoruz

                11) CUMHURBAŞKANI YEMİN METNİ Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim”

 Aslında Sayın ERDOĞAN’ın, Cumhurbaşkanı olarak ettiği yeminle genç Teğmenlerin ettiği  yeminin sözleri; küçük farklılıkla aynı.

Genç Teğmenler, görevleri gereği, kılıçlarını kınından çıkarıp, havaya kaldırıyorlar ve asker yemini ediyorlar sa!

Sayın ERDOĞAN; görevleri ve birde askeri gelenek icabı, genç Teğmenlerimizin; böylesi bir mutlu günlerinde, kılıç çekmelerinden;

Niye bir alınganlık gösterir ki?

 ŞİMDİ SORU ŞU:

PEKİ Sayın ERDOĞAN;

Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın;

Cuma namazının hutbesi için; minbere, niçin kılıçla çıkıyor? Çıkmaması gerek! Bir Din Adamı’nın kılıçla, ne işi olabilir ki?

O; KILIÇLA BAŞKA ŞEYLERİ İMA EDİYOR, aslında.. Peki Sayın ERDOĞAN;

Buna niye itiraz etmiyor?

Diyanet İşleri Başkanını uyarıyor mu? Uyarmıyor!...

12) SAYIN ERDOĞAN’ın, uygulamada bu güne kadar ;

Yemin Töreni’nde söylediklerinin tam tersini yaptığını görüyoruz. Yani Sayın ERDOĞAN; baştan beri, Anayasa’ya uymuyor, uymak ta istemiyor. Burada bir takiye var

BU NEDENLE DE; Genç Teğmenlerin! Asker Yeminini; büyük bir içtenlik ve kararlılıkla, söylediklerinden,

Ve sonuçta, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz, diyerek, kılıç kaldırmalarından;

Sayın ERDOĞAN’ın, çok korktuğu, çekindiği anlaşılıyor.

AMA genç Teğmenlerin, böylesi bir davranışından;

Halkımızın, büyük bir mutluluk duyduğunu,

Gelecek adına, çok umutlandığını, heyecan duyduğunu görüyoruz.

                13)Sayın ERDOĞAN’ın geçmişte söylediklerini, bir hatırlayalım;

DEMOKRASİ, bir amaç değil, bir araçtır. Demokrasi bir Tramvay gibi dir. İstediğimiz durağa geldiğimizde, ineriz,

AMACIMA ULAŞMAK İÇİN; Papaz Elbisesi Bile Giyerim

Sayın ERDOĞAN’ın ; geçmişte söylediği, çok önemli bu iki söz; bu gün, her açıdan içinde bulunduğumuz çok zor bir durumun, özüdür ve özetidir.

                4/9)8 Eylül 2024 Pazar SÖZCÜ

 


MSB’nin hazırladığı belgeseldeki skandal böyle dedirtti.

             ECEVİTSİZ KIBRIS BELGESELİ OLUR MU?

Rumların yaptığı soykırımı ve 1974’deki Kıbrıs Barış Harekatı’nı anlatan belgeselde;

Dönemin Başbakanı Kıbrıs Fatihi Bülent ECEVİT ve Yardımcısı ERBAKAN’dan, söz edilmedi

ÜLKENİN en az yarsının canlı tanığı o duğu, yakın tarihimizdeki olaylar bile unutturulmak isteniyor..  illi savunma Bakanlığı,1974’deki Kıbrıs Barış Harekatının 50.yıl dönümü için, belgesel hazırladı.

Belgeselde Rumların, Türklere uyguladığı soy kırımları; tarihi görüntülü belgelerle anlatıldı.Türkiye’nin 1974’deki harekatla Rumların soy kırımına son verdiği, Kıbrıs Barış getirdiği bvelirtildi.Ancak harekatı yaptıran, siyasi iradeden bahsedilmedi. Yani dönemin Başbakanı rahmetli Bülent ECECEVİT ile Necmettin ERBAKAN’dan  bahsedilmedi. Bu tarihi ayıp: yürek sızlattı

                10- ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNDEN SONRASINDA, 1941’DE KEŞFEDİLEN TARİT MADENİ       
            GNÜMÜZDEKİ ADIYLE, TORYUM ELEMENTİ VE AKP DÖNEMİNDE DEVAM EDEN VAHŞİ                
                                 MADENCİLİK KONUSUNDA DA BİR ŞEYLER SÖYLEMEK!
SİYASETTE HİÇBİR ŞEY, TESADÜFİ DEĞİDİR! UYANIK OLMAMIZ GEREKİYOR
                            HERKES BU MAKALEYİ BİR OKUSUN!...

Önemli bir Paylaşım

 

1) Yıl: 1940 yer: Almanya

2. dünya savaşının başlamasından bu yana 1 yıl olmuş ama savaş henüz tüm dünyayı etkileyecek hale gelmemişti. ama Adolf Hitler'in doyumsuz egosu bu savaşın önce tüm Avrupa'yı, sonra tüm dünyayı kasıp kavuracağını gösteriyordu. Alman bilim adamlarının en büyük arzusu bu savaşı Almanya lehine çevirebilecek silahları ve enerji kaynaklarını yaratmak veya bulmaktı.

İşte tam o yıllarda Asya'dan gelip Avrupa'ya bir kısrak başı gibi uzanan ve başlamakta olan savaşı uzaktan izlemeyi yeğleyen Türkiye'de kuruluşundan bu yana 5 yıl geçmiş olan  Maden Tetkik Arama (MTA) Anadolu'yu karış karış kazıyor, ülke ekonomisine katkıda bulunmak için var gücüyle doğada yeni şeyler bulmaya çalışıyordu. Şanlıurfa ile Gaziantep sınırında küçük bir kasabada araştırma yapan ekibin başındaki Ahmet Rıza Erbay 7 şubat 1940 yılında bulduğu minerallerin aslında yeni bir çağ açmaya yetecek kadar önemli şeyler olduğunun farkında değildi. zaten ilk tetkiklerin sonunda MTA bu bulguyu sınıflandırmayı ve periyodik tabloya yerleştirmeyi dahi başaramamıştı. İşte bu nedenle tahlil için Almanya'ya göndermek gibi vahim bir hata yaptılar.

Tarih: 16 Nisan 1940

Yer: Berlin / Almanya

Laboratuvara Türkiye'den gelen ve o güne dek keşfedilen tüm radyoaktif elementlerden çok daha fazla yoğunluğa sahip olduğu anlaşılan bir element; inceleme yapanları şaşkına çevirmiş, Nazi diktasının tüm dünyayı ele geçirmesi için çırpınan ve bunun için kaynak arayan Alman

bilim adamlarını sevince boğmuştu. Ekibin başındaki Herbert Taninbaium hemen durumu orduya raporlamış, daha fazla araştırma için ödenek istemiş, element hakkında geniş bilgi almak için Türkiye'ye gönderilecek bir de ekip kurulması gerektiğini bildirmişti.

Tarih: 13 Mayıs 1940

Yer: Ankara / Türkiye

Almanya ile iyi ilişkiler içinde bulunan ama her halükarda savaştan uzak durmakta kararlı olan Asya'nın bu yeni yeni gelişmekte olan ülkesi Türkiye Almanya'dan gelen ekibi şaşkınlıkla karşılamış, açıkçası ne istediklerini tam olarak anlamamışlardı. Almanya Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde sınırsız araştırma yapma hakkı istiyordu ve bunun karşılığında Türkiye'ye çok yüksek maddi

bedeller ödemeye hazırdı. Konu İsmet İnönü'ye intikal ettirildiğinde kurt siyasetçi bunun aslında büyümekte olan savaşa iştirak anlamına geleceğini hemen anlayıp ekiple bizzat görüşmek istedi. Onca yokluk içinde Almanya'nın vaatleri çok çekici gelse de zaten son savaştan yıkık dökük ayrılmış bir memleketi yeniden savaşa sokmaya hiç niyeti olmayan İsmet İnönü sunulan tüm teklifleri geri çevirdi. Alman ekibi eli boş ve biraz da kızgın bir şekilde Almanya'ya döndüler.

Tam o esnada hiç istenmeyen bir şey oluverdi ve hangi ülkenin casusunun buna sebep olduğu hiç bir zaman anlaşılamadı. Konu İngiltere'nin ve oradan da ABD'nin kulağına gidivermişti bile. Birden bire savaşla uzaktan yakından alakası olmayan Türkiye savaşın taraflarından gelen ekiplerle dolup taşmaya başladı. Ama hiç birisi İsmet İnönü'yü ikna etmeyi başaramadı. Sonrasında gerek İsmet İnönü'nün korkuları, gerekse iki tarafın da bu elementi karşı tarafa kaptırmama telaşı dolayısıyla Türkiye'nin de doğudaki araştırmalarına son vermesi, bu element konusunun uzunca bir süre bir daha açılmaması konusunda tüm taraflar anlaştılar. Öyle ki, MTA'nın o dönemde bütün idari yapısı değiştirildi ve araştırma ekibinden kimse MTA'da bırakılmadı. toplam 500 dönümlük bir araziye yayıldığı düşünülen taridyum elementinin adı bir daha anılmadı.

Savaşın bitiminin ardından kimse Sovyetlerin bu kadar güçleneceğini, dünyanın iki kutuplu bir hale geleceğini, son savaşta birbirinin yanında olanların savaşın hemen ardından birbirine rakip olacaklarını elbette beklemiyordu. savaş sona erdiğinde İngiltere ve ABD'nin

aklından hiç çıkmamış taridyum elementinin enerji kaynağı olarak gündeme gelmesi bekleniyordu ama işin içine bu kez de Sovyetler girmişti ve iki taraf da bu elementi işletme hakkına sahip olmak istiyordu.

 Yıl: 1950

Yer: Türkiye

Bir yandan ABD-İngiltere baskısı, bir yandan da Sovyetler baskısı arasında sıkışmış küçük Asya'da Adnan Menderes hükümeti kendini ABD'ye yakın hissediyor ama Sovyetleri de karşısına almaya çekiniyordu. İşte tam o sırada ABD'den garip bir öneri geldi. Sovyetlerin Türkiye'ye coğrafi olarak daha yakın olduğunun ve elemente ulaşmak için kendisinden daha şanslı olduğunun farkında olan bu uzak ülke bu elementin kimselerin eline geçmemesi için içinde bulunduğu arazinin zaten son zamanlarda iyice artmış kaçakçılığın bahane edilerek tümüyle mayınlanmasını öneriyordu. Üstelik mayınlarında maliyetini karşılamaya hazırdı. Bloklar arasında sıkışmış haldeki Türkiye  Cumhuriyeti bu öneriye balıklama atladı ve toplam 500 dönümlük arazi tümüyle mayınlandı.

Aradan yıllar geçti ve Sovyetler tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alırken ABD dünyanın tek süper gücü olarak varlığını sürdürdü. Ortadoğu'da bir ileri karakol vazifesi gördürttüğü İsrail'le petrol bölgelerine yakın olurken diğer yerlere de gerek işgaller, gerekse uydurma barış güçleriyle yerleşiyordu. (Somali, Afganistan v.s.) ama tüm bu süper güç olmanın bir faturası vardı ve o fatura da ABD'den çıkıyordu. üstelik de ABD'nin enerji ihtiyacı sürekli artmaya devam ederken kullanabileceği kaynaklar azalıyordu. İşte bu şartlar içinde birden bire birilerinin aklına Türkiye'deki taridyum elementi geldi. Bu element ABD'nin enerji ihtiyacını fazlasıyla karşılamaya yetebilir,

uranyumdan çok daha yoğun radyoaktivite kapasitesi ile aynı zamanda ABD ordusunun nükleer silahlar konusunda rakiplerine fark atmasını sağlayabilirdi.

2001 de kurulmasından 1 yıl sonra 3 kasım 2002 de yapılan seçimlerle iktidara gelen AKP hükümeti ABD ile daima iyi ilişkiler içinde olmuş, ABD'nin ileri karakol vazifesini İsrail'le birlikte paylaşmaya başlamıştı. Ama her şey gibi bunun da bir bedeli vardı ve ekonomiyi yabancılara teslim etmek bu bedeli ödemek için yeterli değildi. Ekonomik krizle birlikte yeniden alternatif enerji kaynaklarının

peşine düşmüş ABD bu elementi her ne pahasına olursa olsun elde etmek ama işletme hakkını Türkiye ile paylaşmamak istiyordu. Çünkü çok fazla enerjiye ihtiyacı vardı ve artık doğuda bir denge unsuru olmaktan çıkmış durumdaki Türkiye'ye pay vermeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Bunun

için hemen alternatif planlar hazırlandı ve mayınların temizlenmesi konusu gündeme getirildi. Ama bunu doğrudan yapması batıda bu konuyu bilen diğer devletleri işkillendirebilirdi. Bu nedenle Ortadoğu'daki güvenilir karakol konumundaki İsrail'in kullanılmasına karar verildi

Şimdi tam olarak anlayabiliyor musunuz meclisin İsrail'e bu arazileri adeta peşkeş çekmek için bunca ısrarcı olmasını? şimdi tam olarak anlayabiliyor musunuz birden bire Kürt sorununda adımlar atılmasını? Şimdi tam olarak anlayabiliyor musunuz Türkiye ile İsrail'in köşe kapmaca oynar gibi bir iyi, bir kötü ilişkilerini? Şimdi tam anlayabiliyor musunuz ABD'nin Türkiye'ye ilgisini?

Size daha vahim bir şey söyleyeyim, internette taridyum diye arama yapın, bakın bakalım hiç kaynak bulabilecek misiniz? Her elementle

ilgili bir sürü kaynak bulunabilirken taridyumla ilgili tek bir kaynak bilgi dahi bulamazsınız.

Sizce bunun sebebi ne olabilir?

ATATÜRK'ÜN CEVAP VEREMEDİĞİ AÇIKLAMA

Atatürk ömründe tek bir şeye cevap veremedi. O da şuydu:

Mustafa Kemal, Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük binaları sormuş.

-Bu köşk kimin? Kirkor'un

- Ya şu koca bina kimin? Yargo'nun

- Ya şu? Solomon'un

Atatürk sinirlenerek sormuş:

- Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz?

Toplananlar arasında bir köylünün sesi duyulmuş: Biz Yemen'de, Tuna Boyları'nda, Balkanlar'da, Arnavutluk Dağları'nda, Kafkaslar'da, Çanakkale'de savaşıyorduk Paşam!...

Atatürk bu hatırasını anlatırken "Hayatta cevap vermediğim yegane insan bu aksakallı ihtiyar olmuştur" demiştir.

Şimdi ise benim cevap bulamadığım bir soru var...

- Bu şeker fabrikası kimin? İsrail'in

Tekel kimin? İsrail'in

Sümerbank kimin? İngiltere'nin.

Seka kimin? Amerika'nın

Peki ya Tüpraş kimin? Amerika'nın

Telekom? Amerika'nın

Limanlar kimin? Yunanistan'ın

Peki onlar bunları alırken siz neredeydiniz Türk halkı!?

  Güzel ve Mutlu Günler görmek dileği ile Herkese, en içten Saygı ve Selamlar 28 Kasım 2024 Perşembe

               

 


Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ

Enerji Uzmanı Gazeteci Yazar

Mail: a_yalvac@hotmail.com

Web site:https//ahmetyalvac1946blogspot.com

                    GAZETE MANŞETLERİ

1/1)11 Kasım 2024 Pazartesi SÖZCÜ

2/3)24 Kasım 2024 Pazar SÖZCÜ

3/3)29 Ekim 2024 Salı SÖZCÜ

4/9)30 Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET

5/9)5Kasım2024 Salı KARAR

6/9)2 Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET

7/11)3 Ekim 2024 Perşembe KARAR

8/11)10 Ekim 2024 Perşembe KARAR Gazetesi

9/11)113 Ekim 2024 Perşembe SÖZCÜ

10/11)25 Ekim2024 Cuma SÖZCÜ

11/11)31 Ağustos 2024 Cumartesi CUMHURİYET

12/12)30 Ağustos 2024Cumartesi SÖZCÜ

13/13)2 Eylül 2024 Pazartesi SÖZCÜ

14/14)8 Eylül 2024 Pazar SÖZCÜ

               

                 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder