TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDA-2;
AKP İLE BURAYA KADAR!
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN ÇÖKÜŞÜ İLE
GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE BÜYÜK BİR BENZERLİK.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ;
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÇİZGİSİNE,
CUMHURİYET’İN KURUCU DEĞERLERİNE,
YENİDEN NASIL GETİRİLİR?
Sevgili Okurlar,
Bu günkü konuları,
şu başlıklar altında açabiliriz.
1-NİHAYET
2022 YILINI DA GERİDE BIRAKIRKEN; GELECEK ADINA NELER SÖYLENEBİLİR?
1)2023
Yılından. gün almaya başlarken, herkese en içten saygı, sevgi ve selamlarımı
sunuyorum.
Herkese sağlık,
mutluluk ve başarı ile nice yeni yıllara ulaşmanızı diliyorum
UMARIM Kİ, seçim
dönemine girdiğimiz bir zamanda, Ülkemize huzur ve güven yeniden gelir.
Kuvvetler
ayrılığına dayalı, Eski Parlamenter Sisteme, geri döneriz.
2)BU
NOKTADA, Muhalefet Partilerinde başı çeken 6’LI MASA’nın, haklı nedenlerle önde
olmasını, çok önemsiyorum ama aradaki farkı, fazla açamıyorlar.
Aradaki
farkı, % 80 ve üzerine çıkarmaları lazım. Yoksa kimse gelecek adına, çok
umutlanmasın!
ÇÜNKÜ KARŞIMIZDA,
iktidarı bırakmamak için, elinden gelen her şeyi, yapmakta kararlı bir İktidar ve
destekçileri var!
3)İktidarın, yakın bir gelecekte
neler yapabileceğinin işaretlerini;
İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı, Ekrem İMAMOĞLU hakkında açılan ve herkesi şaşırtan
AHMAK DAVASI ile ;gördük.Bundan sonrasında muhtemelen, görevden almaya, siyasi
yasak getirmeye kadar gidebilecek, bir yol başlatılmış oldu..
BUNUN
ANLAMI ŞUDUR: Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın
ERDOĞAN;
Böylesi bir
yöntemle kendisi için, potansiyel bir rakip olarak gördüğü Ekrem İMAMOĞLU’nu,
Hem devre dışı bırakmak,
hem de başarabilirse; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na kayyum olarak,
bir AKP’liyi atayarak;
İstanbul
Belediyesi’nin Dev parasal kaynağı ile seçime girmek, istediği de düşünülebilir
Böylesi bir yol
ve yöntem kabul edilebilir değil ama anlaşılan da bu!
4)Eğer 6’li MASA, daha ilk başta, Ankara
ve İstanbul olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanlarından hiç birini;
Cumhurbaşkanlığına
Aday gösterilmeyeceğini, kesin olarak ortaya koysaydı;
Sayın ERDOĞAN;
Ekrem İMAMOĞLU’na çatma gereğini de duymazdı.
Ekrem
İMAMOĞLU’nun, huzuru da kaçmaz, boş yere zaman kaybı da yaşanmazdı!
5)AMA
BEN, böylesi durumların yaşanabileceğini, çok önceden tahmin edip, Eski
Parlamenter Sisteme sorunsuz bir şekilde geri dönebilmek için, Cumhurbaşkanı
Adayının kim olacağını önemsizleştiren, bir formül önermiştim ama;
Ne Siyasetçiler,
ne basın, ne de Televizyonlarda sıkça gördüğümüz konuşmacılar;
Benim akla ve
mantığa da uygun olan %85-90, garanti diyebileceğimiz bu formülü;
Nasıl olduysa,
kimse duymadı, görmedi! Daha doğrusu, kimsenin işine gelmediği anlaşılıyor!
BU KONUYA BURADA,
tekrar yer vereceğim
6)
Sayın Ekrem İMAMOĞLU’nun açıklamaları ile çevrilen dolapları ve yanlış işleri detayları
ile öğrendik. Sayın İMAMOĞLU’nun, güzel bir savunma yaptığını, herkes gördü. İyi
hazırlandığı da belli. Sorulan soruların altında da kalmadı. Buda güzel.
AMA BEN diyorum
ki; ağzı iyi laf yapıyor ve güzel savunma yapıyor diye;
Eğer 6’lı MASA,
Sayın İMAMOĞLU’nu, sadece bu sebepten, Cumhurbaşkanı Adayı gösterirse;
Yanlış yapmış
olurlar.
ÇÜNKÜ
CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI; çok farklı bir konu!
Belli bir yaşı
alması gerek, Devletin çok önemli Makamlarında bulunması gerek!
Bu noktada da
söyleyeceklerim var!
7)BEN
BİR DE ŞUNU DEMEK İSTİYORUM:
Böylesi bir yarışma
yöntemi ile 6’lı MASA; kimi aday gösterirse göstersin;
Bir şekilde
kaybetme ihtimali de var. Bunu göze alamayız!
Çünkü böylesi bir yöntemde, eğer 6’lı MASA; Kazanamazsa, bir şekilde
kaybederse;
Geriye dönüş,
imkânsız hale gelir.
BU NEDENLE, benim Eski Parlamenter
Sisteme, sorunsuz bir şekilde geçilmesi konusunda;
ön gördüğüm yol
ve yöntem farklı Burada bu konuya, tekrar, değineceğim
9)GAZETE
MANŞETLERİ
1/1Ocak 2023 Pazar SÖZCÜ
Yeni yılınız
kutlu olsun. Zamsız ,kavgasız, adaletli,sağlıklı ve mutlu bir
2023…diliyoruz.Beterinde beteri var derler…2023’te
2022’yi MUMLA ARAMAYALIM!
Uğurladığımız 2022’de, yıl boyunca
dertlerle boğuştuk…haksızlığa, baskıya, yasaklara tanık olduk….Cok
üzüldük.Zamlar altında ezildik.İşte durumumuz
diye devam ediyor.Rakamsal bilgiler veriyor…
Şimdi bunları geçiyoruz.
2/1
Ocak 2023 Pazar CUMHURİYET
2023’E YENİ İSİMLERLE GİRİYORUZ.
Yılların gazetecisi Oktay EKŞI, Murat
AĞIREL,
CUMHURİYET’İN
100.YILINDA HEDEFYENİDEN AYDINLANMA
ATATÜRK YOLUNA, DÖNÜŞ
YILI OLSUN
10)Yeni
yıl vesilesi ile çok okunan gazetelere, bir göz atmak lazım. Gazeteler böylesi
bir zamanda, kendilerine göre,
Geride kalan
yılda, iyi ve kötü giden işleri özetlerler.
Yeni yılda bizleri
bekleyen sorunlara da dikkat çekerler. Bu nedenle de yeni yılın başında çıkan
gazetelere bir göz atmak, elbette çok yararlıdır. Dolayısıyla bu 2 Gazetede de
güzel haberler var.
Bu yeni yılda da,
herkesi zorlayacak konu, geçim derdi, artan elektrik ve doğalgaza gelen zamlar,
yani Enerji sorunları, aniden bastıran yağışlarda can ve mal kayıpları…vs.
2-SEÇİM YAKLAŞIRKEN;AZ ZAMANDA BÜYÜK İŞLER BAŞARMAK
GEREK!
1)BEN
BURADA, enerji konusun da Uzman bir kişi
olarak, yaşanan sorunları;kurumsal ve teknik anlamda;
Kimsenin bilmediği,
değinmediği şekliyle ortaya koyacağım ve çözeceğim.
Türkiye’nin çok zorda olduğu bir zamanda,
eleştirilerin ötesinde, ATATÜRK döneminde örneklerini gördüğümüz, mucizevii
işlerin başarılması, seçim dönemine girdiğimiz bir zamanda;
İşsizliği
azaltacak, Sanayiyi canlandıracak, vatandaşlarımızı da, ekonomik açıdan
rahatlatacak, bir şeyler yapmak lazım!
Ben böylesi bir zamanda, herkese bir umut olmak ve bir
şeyler yapmak istiyorum.
2)Ben, AFŞİN Elbistan Termik Santralinde çalışırken,
1986’da Almanya’ya gitmiştim.Ben konusunda uzman ve yetenekli bir insana;
Ne, kadar değer verildiğini burada gördüm.Bana gösterilen
ilgi ve saygının, Makam ile mevki ile bir ilgisi yok.Sadece iyi bir Mühendis
olmak,bilgi,tecrübe ve işini çok iyi yapmak gibi nedenler
Dev Enerji Firmalarının kapısında hiç beklemedim. En üst
düzeydeki yetkililerden biri, benim ziyaretimle ilgilendi, Örneğin bir firma,
diğer bir firma ile, program yaptı, irtibatı sağladı. Ben hiçbir firmanın
kapısında beklemedim. Türkiye’de siz, böylesi firmaların, sekreterini bile
aşamazsınız.KONUSUNDA Uzman bir
kişiye gösterilen bu ilgiyi, hiç
unutamam!
PEKİ TÜRKİYE’de durum böyle mi? Elbette değil! Bu gibi
eleştirileri, sadece iktidar için değil, Herkes için söylüyorum. Şimdi bu gibi
konuları, biraz açmak istiyorum
12)Ben
Batı Standartlarında uygulaması da iyi olan, Plan ve Projeleri, Araştırmaları,
Buluşları da olan, Enerji Uzmanı, bir Makine Yüksek Mühendisiyim.
Psikoloji, Sosyoloji ve Tarihe de meraklı bir Kişiyim.Türk
Sanat Müziği ve diğer sanat Dallarına da ilgi duyan, çok yönlü biriyim.
BU NEDENLE, EKONOMİK, Sosyal, .Siyasal Teknik ve Tarihsel
açıdan da bağlantılı yazılar yazıyorum, analizler yapıyorum.Bu nedenle Alaska’dan,
Vietnam’a kadar; 5 Kıtada okunan bir Yazarım Yazdıklarım, uydudan, 22 dile
çevriliyor.İsteyen, istediği dilde okuyor.Özellikle de Amerikalıların,
yazdıklarımı çok okudukları anlaşılıyor.
BURADA İSE; Türkiye’yi rahatlatmak adına, çözüm
konusunda, Muhalefet Partilerine ulaşmakta bile sorun yaşıyorum, ricacı
durumuna düşüyorum.Sanki benim yapacakları mı, Türkiye’de yapabilecek başka
birileri varmış gibi!
İŞTE TÜRKİYE İLE BATI ARASINDAKİ FARK TA BURADA!
BU NEDENLE,
Mustafa Kemal ATATÜRK dönemini, çok özlüyoruz.Mustafa Kemal ATATÜR, hem askeri
bir deha, hem de iş y6apacak ve kabiliyetli insanları da; bakışından, birkaç
söz ve cümlesinden; hemen fark edebiliyordu ve bu gibi farklı ve yetenekli
kişileri de önemli yerlere getiriyordu.
Ekonomik, teknik
ve sıyasi konularda da, önemli işler yapmış olmasının, mucizevii işler
başarmasının sırrı da burada zaten!
BU NEDENLE,6’lı MASA’nın ver özellikle de
CHP’nin,konusunda uzman, yetenekli kişilerden istifade etmesini bilmelidir.
Zor zamanların
aşılması, geride kalması;ancak böyle başarılabilir.
3)Google’den, Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Enerji Sorunu İle
Yağmur Tutma Projeleri ve bir Televizyon Programı Önerisi, yazıp enter’e
bastığınız da, ekrana gelecek olan bu Makaleye, herkes bir göz atsın.Buradan
Enerji sorunlarının, nereden kaynaklandığını,
Benim yaptığım
çalışmaların detaylarını görürsünüz. Bu bilgiler, şu şunu dedi.Bu bunu yed,
gibi, yolsuzluk iddiaları değil.Teknik içerikli konular.Bu günde Türkiye’de
Enerji Sorunlarını kökünden çözmek, dışa bağımlılığı azaltmak ve kendi
teknolojimizi de yaratmaya dayalı, konular., kapsamlı analizler var.
BURADA Yağmur Tutma Projeleri, BENİM
BULUŞUMDUR.Dünyamızın kuraklığa doğru gittiği bir zamanda, bütün Dünya için,
bir umuttur.Türkiye’ye 3.NOBEL ÖDÜLÜ NÜ, kazandıracak kadar da, önemli bir
Projedir.
Örneğin 11 Büyük Şehirdeki binalarda uygulanmaya
başlansa;2.5-3 ay gibi kısa bir zamanda;
Binlerce
Mühendise, Teknisyene, Üstaya İşçiye, Sanayiciye.Malzeme satan bayilere para
akacak, vatandaşlarımız, çamaşır ve bulaşık makinelerinde, banyo ve tuvalette,
arıtılmış yağmur suyu kullanacaklar.Her 2 makinede, deterjan sarfiyatı ve
elektrik sarfiyatı da düşecek, su faturaları düşecek.Bunun yansımaları olarak,
ekonomi düzelmeye başlayacak, 6’lı MASA’ya da siyaseten oy gelecek!
BU PROJENİN TAMAMI ŞÖYLE:
Ben diyorum ki;
aniden bastıran yağışlarda meydana gelen can ve mal kaybını, bütün betonlaşmaya
rağmen;
Benim buluşum
olan Yağmur Tutma Projeleri ile Türkiye genelinde, öneyeceğimi
söylüyorum.Ayrıca can ve mal kaybını, önlemenin dışında, Konya ovası dahil,
Türkiye’de sulanamayan arazi kalmayacak. Susuzluktan kurumaya doğru giden
Burdur, Eğridir ve Meke gibi gölleri, yağmur suları ile dolduracağız.Böylece
buralardaki canlı yaşam eski haline geldiği gibi, iklimin normalleşmesi yönünde
de, iyi bir başlangıç yapmış olacağız
11 Büyük şehirde,
binalarda yapacağımız uygulamaları anlattık.Diğer detayları, ismini yazdığım
Makaleden okuyabilirsiniz.
BU
NOKTA DA,6’lı MASA’ya ve Özellikle de CHP’ye sorulması gereken soru şu Bu
fırsat kaçar mı?Sorunları sıralamakla sorunlar, çözülmez ki?
4)YOUTUBE’DE, Ahmet YALVAÇ-Parlamenterler Kültür Ssanat
ve Türk Müziği Derneği-29 Ekim 2018-İzmir TRT Hikmet Şimşek Konser
Salonu-Cumhuriyet konseri ,yazın ve enter’e basın.
Burada da, müzik
etkinliğine ulaşırsınız.Burtada Türk Sanat Müziğinin, en güzelk eserlerini
dnlersiniz.Burada ATATÜRK’ün, sevdiği şarkılar, Eğe Bölgesi’nin Efe şarkılarını
da dinlersiniz.
Burada CHP’nin
Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, b,zlere hem konser çalışmaları, hemde
İzmir’e gidiş geliş için bir otobüs tahsis etmişt.
Bu etkinlikteki
yol hikâyesini, DARİO MORENO’nun vasiyetini ve yolda karşılaştığımız, bizleri
gururlandıran olayları da
Bir yazar olarak,
okumanızı isterim!
Nevarki,
Kültürümüze ve Sanata da katkıyı içeren bir konu da;
Bizlere katkısından
dolayı, hem teşekkür etmek, hemde, bu konserin videosunu ve benim kaleme
aldığım yol hikâyesini de, Çankaya Belediyesi’nin web sitesine de koması arzusu
ile,
Başkan Alper
Taşdelen’in sekreterine geldim.Burada yazdıklarımı anlattım,
Ve Alper Taşdelen
ile görüşmek için de randevu talebinde bulundum ama
Arayan, soran da
olmadı.
Bu gibi konular,
anlaşılır gibi değil!
Belediyesi’nin
internet Sitesi’ne konmuş olsay6dı;
Hem
vatandaşlarımız, bu konseri izler, yol hikâyesini okur ve bilgilenir.
Hem de CHP’ye oy
da getirirdi.
Şimdi soruyorum,
BU FIRSAT KAÇAR MI? Elbette kaçmaması gerek.
BU GİBİ
konularda, Üst Makamlarda bulunanlara, Milletvekillerine, Dünyadan da
örneklerle Hikaye şeklinde,profesyonel Eğitimciler tarafından,bir şeyler
anlatılsa, çok yararlı olur.
ÖLÇU,
HER KONU DA, Dünya da, en iyi olmak arzu ve niyeti, her yerde ve herkeste,
zihinlere yerleşmelidir.
Burada
yazdıklarımı, herkes kolayca anlar. Bu Makaleyi, 6’lı MASA’nın Liderleri ve
özelliklede Sayın KILIÇDAROĞLU, MUTLAKA OKUMALI, yardımcılarına havale
etmemelidir.
Türkiye’de Huzur
ve Güvenin yeniden tesis edilmesinde, Ekonominin de düzelmesinde;
Kendi payıma
düşen katkıyı, koymak istiyorum
Bu gibi konularda
herkese, her kesime söyleyeceklerim var
Milletvekilleri,
biraz zamanh ayırıp, diğnleme zahmetinde bile bulunmuyor.Çoğu da ben Mühendis
değilim, bu işten anlamam diyor.
Konuyla ilgili
Genel Başkan Yardımcılarına da ulaşamıyorum.Ulaşsam, onlarda anlamıyor.
Genel Başkanlara
da ulaşmak, imkânsız gibi.
BÖYLESİ BİR
ORTAMDA, sorunları, nasıl aşacağız?
Buna birilerinin
cevap vermesi lazım!
Ben bir Milletvekili değilim!ben bir Bakan
değilim!Ben, siyasi bir Partide, üst yönetimde değilim!
Bu görevlerden
birinde olsam; zaten yaparım! Ama değilim!
Türkiye’nin
içinde bulunduğu çok zor bir zamanda, iyi bir vatandaş olmanın bilinci ile
Türkiye adına bir
şeyler yapmak istiyorum!
PEKİ DESTEK
OLMAK, GEREKMEZ Mİ?
Eğer Ankara, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlıkları ve üst düzey görevliler, yardımcı olsalardı, bu gibi çok
önemli Projeler, çoktan uygulamaya geçerdi! Ama kimse yardımcı olmadı .Üzerine
düşeni, yapmadı!
Daha ne
söyleyeyim ki? Eğer Almanya’da Amerika’da olsam, Yılın Adamı seçilirdim.
İşte aşmamız
gereken sorunlar, bunlar!
Ben bu gibi
Toplumsal hastalığın, uyuşukluğun nedenlerini biliyorum Ama bu gibi Toplumsal
Hastalığın, Psikologlar, Sosyologlar, Toplum Bilimcileri,Tarihçiler,
Türkologlar tarafından, kapsamlı analizlerle ekranlarda tartışmalıdırlar.
Zaten bizlerde o
zaman, iyi genetik özelliklerimizi de ilave edersek;
Türkiye’de her
açıdan gelişmiş bir Dünya Devleti, bir Süper Güç olur
3-ESKİ
PARLAMENTER SİSTEME SORUNSUZ BİR SEKİLDE, NASIL GEÇİLİR?
1)Burada Ekrem İMAMOIĞLU, örneğinde
de görüldüğü gibi
Cumhurbaşkanı ve
AKP’nin de genel Başkanı Sayın ERDOĞAN;
2023’de yapılacak
seçimi de kazanabilmek için, elinden gelebilecek her şeyi yapmaya kararlı
olduğunu, AÇILAN AHMAK DAVASI ile de gördük.
Sayın İMAMOĞLU’na
bir şekilde, ceza vermek, siyası yasak ta getirmeye yönelik girişimlerle
Hem İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı elinden almak, hem de onu;
Kendine karşı bir
rakip olmaktan çıkarmak istediği de orta da.
Böylesi bir şey
olur mu, olmaz mı tartışmalarını, bir tarafa bırakıyorum
2)Şu
anda Muhalefette başı çeken 6’lı Masa’nın, Cumhurbaşkanı Adayı;
kim olursa olsun;
Sayın ERDOĞAN
karşısında, kaybetme riski her zaman var.
Böylesi bir durumda
da geriye dönüş, imkânsız hale gelebilir.
3)BÖYLESİ
BİR DURUMLA karşılaşmamak için;
BENİM önerdiğim
formül, akla ve mantığa da uygun, daha doğru! %85-90 gibi bir oranla, garanti!
6’lı Masa’nın,
Cumhurbaşkanı Adayı kazanır.
4)BU
NEDENLE bence, ne Mansur Yavaş, ne Ekrem İmamoğlu, ne Kemal Kılıçdaroğlu, ne
Meral Akşener, ne de 6’lı Masadaki diğer Genel Başkanlardan biri de
Cumhurbaşkanı
Adayı olmamalı
BİRDEFA, Ankara,
İstanbul gibi Büyük Şehir Belediye Başkanlıkları;
Cumhurbaşkanlığı’ndan,
çok daha önemli. Ekrem İMAMOĞLU ve Mansur YAVAŞ ’birer dönem daha bu görevlerde
kalmalı!
Benim önerdiğim
kişi, ya da kişiler;
Beklenenler den farklı isimler.
5)BİRDE,
Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağı gibi konular da;
6’lı MAS’DA,bir
çatlak oluşmamalı!
FORMÜL ŞÖYLE:
6’LI MASA dahil,
kim Milletvekili olarak Meclis’e girmek istiyorsa, HERKES:;
Sözlü ve yazılı
taahhütte bulunacak.
Sözlü taahhüt,
gazetelerde ve televizyonlarda söylenebilir ama
bu da lastikli kelimelerden oluşmayacak. Yazılı Taahhüt’ün benzeri
olacak.
BURADA yazılı taahhüt. noter tasdikli standart bir
belge olacak.
NOTER
TASDİKLİYAZIILI TAAHHÜT ŞÖYLE;
Milletvekili
seçilip, Meclis’e girdiğimde;
Cumhurbaşkanı’nın
Halk tarafından seçilmesine onay veren,
16 Nisan 2017
Referandumundan önceki Anayasayı, başlangıç kabul edip;
Eski Parlamenter
Sisteme geri döneceğimi, şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum..
Eğer seçimi kazanıp, Milletvekili
olarak Meclis’e girdiğimde, herhangi bir nedenle sözümden cayacak olursam;
Herhangi bir
işleme gerek kalmadan, Milletvekilliğimin,
Kendiliğinden
düşürülmüş sayılacağını,
Şimdiden kabul ve
taahhüt ediyorum.
6)BÖYLESİ
BİR YÖNTEME, kim karşı çıkar? Sayın ERDOĞAN ve Cumhur İttifakı’nın diğer
destekçileri,
Başta Devlet
BAHÇELİ karşı çıkar.
BOYLESİ BİR
FORMÜLDE, Sayın ERDOĞAN’a göbekten bağlı Tarikat mensupları ve çıkar ilişkileri
ile bağlı olanlar;
Cumhur ittifakına
oy verir Bunun oy oranı da %15 kadar. Bu gibileri ikna etmenin yolu da yok
7)AMA
BÖYLESİ BİR YÖNTEM sonucunda;
SAMİMİ duygularla Sayın ERDOĞAN’I
destekleyenlerin zihninde jeton düşer,
Ve oylar, 6’LI
Masa’ya ve Muhalefet Partilerine akar.
BÖYLESİ BİR
FOPRMÜLDE;
6’lı Masa ve diğer Muhalefet Partileri,
toplamda 400 Milletvekilini de çıkartır.500 Milletvekilini de çıkartır.
Meclis’te kaldır
Parmak, indir parmak! Eski Parlamenter Sisteme kolayca geçilmiş olur.
8)PEKİ
6’Lİ Masa’nın Cumhurbaşkanı Adayı, kim olacak?
Benim önerdiğim
Aday, 26.Genelkurmay Başkanı, İlker BAŞBUĞ’dur.
İlker BAŞBUĞ’un,
meydanlarda, siyasi nutuklar atmasına gerek yok.
6’lı Masa Aday
göstersin yeter.
Bizim Halkımız,
Askeri Başbakan olarak, siyasette görmek istemez ama
Cumhurbaşkanı
olmasına itiraz etmez. Siyasilere itiraz edenler var ama
İlker BAŞBUĞ’a
itiraz eden yok gibi.
Prof. Dr. Süheyl
BATUM’da olabilir ama benim tercihim İlker BAŞBUĞ’dur.
9)Böylesi
bir yöntem ile 6’lı Masa seçimi kazandığında;
Örneğin Kemal
KILIÇLDAROĞLU, Başbakan, Meral AKŞENER, Başbakan Yardımcısı, diğer Genel
Başkanlarda aldıkları oy oranı ve Uzmanlık alanlarıyla da ilgili olarak, Bakan
sıfatıyla, Kabine de yer alabilirler.
Bir koalisyon
Hükümeti kurulduktan sonra, iyi bir haazırlıkla, daha iyi bir Anayasa yapmaya
da başlarlar.
10)Şu
anda Türkiye’nin güvenliği de söz konusu olduğu için, bu işe en uygunu, İlker
BAŞBUĞ^dur.
Örneğin Ahmet
Necdet SEZER bile Meydanlarda siyasi nutuk atmadan, 2 defa Cumhurbaşkanı seçildi.
Cumhurbaşkanı
Adayının Partiler üstü olması gerek!
Cumhurbaşkanlığı
zaten semboliktir. Bu nedenle 6’lı Masa’daki Liderler;
Hep birlikte,
çöken ekonomiyi düzeltsinler,
Türkiye
Cumhuriyeti’ni, kuruluş felsefesine;
Yeniden
oturtsunlar, yeter!
11)PEKİ BU FORMÜL, NİYE TARTIŞMAYA, AÇILMAZ?
Ben Eski
Parlamenter Sisteme geri dönmeyi, seçim sonrasına bırakmanın doğru olmayacağı
kanaatindeyim. Zaten Sayın ERDOĞAN’ın, önümüzdeki seçimi kazanması çok zor
görünüyor.
AMA BİRİLERİ;
Seçim sonrasında,
demokratikleşme gibi kulağa hoş gelen sözlerle
Kürt Sorunu gibi
konuları eşeleyip,
Nihayetinde
Türkiye’nin Üniter yapısını bozacak girişimlerde bulunursa,
Ne yapacağız?
Kürtlerin,
Türk’ün bir kolu olduğu yönündeki Bilimsel araştırmalara, daha önceki
Makalelerimde değinmiştim. Burada da tekrar, özetleyeceğim.
4-TÜRKİYE
CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞUNUN 99.YILI KUTLU OLSUN!
NİCE YENİ
YILLARA, DİYORUM!...
3/29 Ekim 2022 Cumartesi SÖZCÜ.
ATATÜRK’ÜN BU
SÖZLERİNİ MAHİR OLAN ANLAR.
Ulu Önder
ATATÜRK, 29 Ekim 1923’te kurduğu Cumhuriyeti;
Cumhuriyet
namuslu faziletli insanlar yetiştirir diye,anlatmıştı.Belli ki, hâlâ
anlamayanlar var…Bizde Lügatimizi,alfabemizi, dilimizi kullanarak ATATÜRK’ün
düşünce setini sunuyoruz..
HERKESE:
Cumhuriyetimiz,
öyle sanıldığı kadar, zayıf değildir. Cumhuriyet, bedava kazanılmış değildir.
Bunu elde etmek
için, kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık.
İcabında müdafaa
için lazım olanı yapmaya hazırız.
GENÇLERE:
Ey yükselen yeni
nesil; gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yükseltecek ve yaşatacak,sizsiniz.
SİYASİLERE:
Türkiye
Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi, olamaz.
En doğru, en
gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır.
ORDUYA:
Ordumuz Türk
birliğinin, Türk vatanseverliğinin, Türk topraklarının güvencesidir.
BASKICILARA:
Her fert, istediğini
düşünmek,istediğine inanmak,kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak,
Seçtiği dinin
icaplarını yapmak, veya yapmamak, hak ve hürriyetine maliktir.
ÖĞRETMENLERE:
Cumhuriyet
sizden,fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
CUMHURİYETİ
SEVMEYENLERE:
Cumhuriyet yüksek
ahlâki değer ve niteliklere dayanan, bir idaredir. Cumhuriyet idaresi, faziletli,
Ve namuslu
insanlar yetiştirir. Türk milletinin karakterine en uygun idare şekli,
cumhuriyettir.
TÜRKİYE’YE:
Benim naçiz
vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet,
Payidar
kalacaktır.
2)BURADA KISSADAN HİSSE İLE şunları
söyleyebiliriz:
AKP Kahraman
Maraş Milletvekili ve AKP Grup Başkan Vekili Mahir ÜNAL,
26 Ekim
2022’de,Kahraman Maraş Uluslar arası Kitap fuarında yaptığı konuşmada,
Cumhuriyet’in aleyhine, şu sözleri, sarf ediyor:
Cumhuriyet; bizim lügatimizi. alfabemizi,
dilimizi ve düşünce setlerimizi, yok etti diyor.
Bu gibi söz ve
yaklaşımlar, sadece Mahir ÜNAL ile de sınırlı değil aslında..
Sayın ERDOĞAN’da
bir konuşmasında, Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ’yü kast ederek;
2 Ayyaş’ın
çıkardığı Yasalar, benzetmesini yapmıştı.
Şimdi bu 2 Örnekten
sonra, günümüzle ilgili analizlere geçiyoruz.
SÖZCÜ
Gazetesi de, 29 Ekim 2022’de, Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile
Mahir ÜNAL’ın,
yakışıksız bu sözlerine, Mahir olan anlar, benzetmesi ile
Cumhuriyet’in
kazanımlarına, vurgu yapıyor.
Şimdi buradan
başlayarak, günümüzle ilgili, değerlendirmelere geçiyoruz
Türkiye;3
Kasım 20022’de, 20 yılını dolduran, AKP ve Sayın ERDOĞAN yönetimi ile
İdare ediliyor. Bu
kadar uzunca bir süre, iktidarda kalmak;
Diğer iktidarlara
nasip olmamıştır.
AMA bu 20 yılı
aşan bir süre içinde, Türkiye’nin, siyaseten geldiği, ya da getirildiği noktada;
Eskiye nazaran,
bir gerileme, ya da bir geriye gidişi, gözlemliyoruz.
Bunun bir tesadüf
olduğunu da, kimse iddia edemez!
BU ESKİYE NAZARAN, geriye gidişi;
AKP ve Sayın
ERDOĞAN’İ, bu güne kadar oylarıyla destekleyen, sıradan vatandaşlarımızın,
Büyük bir kısmı
bile bu gün;
Artan pahalılık,
demokrasiden, hak, hukuk ve adaletten uzaklaşma
Kendini ifade
edememe, üretimden kopmak,
Her, konuda dışa
bağımlı hale gelmek, liyakat tan uzaklaşmak gibi nedenlerle
Artık AKP ve Sayın
ERDOĞAN ile bir yere varılamayacağını görüyor ve anlıyor.
BUNDAN
SONRASINDA, AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın, işi zor!
3)Yukarıda
ki gazete haberinde de vurgulandığı üzere,
Türkiye Cumhuriyeti’nin,
akla mantığa ve çağdaş değerlere dayalı kuralların;
Günlük
hayatımızda ve gelecek kuşaklar için, ne kadar önemli olduğunu,
Eğitimli,
eğitimsiz herkes; şimdi daha kolay anlıyor.
Halkımızın büyük
bir kısmının bu şekilde, bilinçlenmesi;
Geçte olsa,
Türkiye adına, gelecek adına, çok önemli kazanım.
4)BURADA, SÖZCÜ GAZETESİNDE
SIRALANAN,
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Değerlerinin;
günlük hayatımızda,
Ve Türkiye’nin
her alanda ileri gitmesi, bütün sorunların çözülmesi noktasında,
Ne kadar önemli
olduğunu görüyor ve anlıyoruz.
Burada
anlaşılmayacak, ya da yanlış olan bir şey yok!
5)
Bu gibi Temel konular ve insani değerleri uyguladıkları için, akıl ve Bilimi
kendilerine rehber edindikleri için;
Almanya, İngiltere,
Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi, Devletler;
Her alanda
gelişmişler ve zenginleşmişlerdir.
Ya da, bunların
bir kısmı, süper Güç, olmuşlardır.
Rusya ve ÇİN gibi
Devletlerde, teknolojide gelişmiş devletlerdir ve bir süper güçtürler ama
Buralarda
Demokrasiden, pek söz edilemez!
Bu gibi konuları ve örnekleri; herkesin
bilmesi ve anlaması, gerekir.
6)AKP
İLE GELİNEN NOKTA, aslında bir karşı devrim hareketidir.
Anlaşılan odur ki, 99.uncu yılını kutladığımız
Cumhuriyet döneminde,
Yaşanan bütün
olumsuzluklara rağmen, yaklaşan tehlikeyi görmeyen ya da göremeyenlerin Olmasından;
Türkiye’de Uluslaşma
bilincinin, henüz tamamen! yerleşmediğini görüyoruz.
7)BU
SORUNUN, BU EKSİKLİĞİN, giderilmesi, telafi edilmesi noktasında;
Muhalefet
Partilerine, önemli görevler düşüyor.
Mustafa
Kemal ATATÜRK ve onun Silah Arkadaşları;
Öz yurdumuz Anadolu
Topraklarını işgal eden, Emperyalist Devletler İngiltere, Fransa ve Yunan
kuvvetlerini,
Savaşarak, canını
ortaya koyarak, Türk Topraklarından çıkarmak suretiyle,
Osmanlı’nın
küllerinden, modern ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşlarsa;
Suç mu
işlemişler?
8)ATATÜRK
ve Cumhuriyet karşıtlığı, okumamak ya da cehaletten kaynaklandığı gibi
Başka nedenlerden
dolayı da,
Zuhur edebilir!
Bu Makalede, bu
gibi konulara da değineceğiz!
9)Şunu
demek istiyorum;
İllaki, Türk
kökenli olmak gerekmez!
Ya da Türk
kökenli ve Müslüman olup ta farklı mezhep ve inanç da ki, vatandaşlarımızın;
Bu gibi
farklılıklardan dolayı;
Türkiye
Cumhuriyeti’nin, kuruluş felsefesine, saygı duymaları,
Türkiye’nin
altını, oymamaları,
Bu Devleti kuran,
Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun Silah Arkadaşlarına, her vesile çatmak,
Onları aşağılamak,
Büyük Türk
Milleti’nin gönlünden silmeye çalışmak;
Vatandaşlık
bilinci ile örtüşen bir durum, bir davranış değildir.
Böylesi bir tutum
ve davranış;
Sadece, bizleri
bölüp parçalamaya çalışan,
Türk Milletini,
tarih sahnesinden silmek isteyen;
Emperyalist
Devletlerin, işine yarar!
10)AKP’nin
Türkiye’yi, ne hale getirdiğini biliyoruz
Eğer bir iktidar
değişikliği olmazsa;
Bizleri ve Türkiye’yi
daha zor günlerin beklediğini de bilmemiz gerekiyor.
Seçim
dönemine girdiğimiz bir zamanda; Muhalefet Partilerine ve özellikle de
CHP’ye
söyleyeceklerim var.
Muhalefet
Partilerinin,Televizyonlardaki konuşmacıların, haklı eleştirilerine katılıyorum
ama
Sadece eleştirmekle,
sorunları sıralamakla;
sorunların çözülemeyeceğini, herkesin bilmesi, anlaması
gerekiyor.
11)Muhalefet Partilerine ve
özellikle de CHP’ye önerim şudur.
Her meslekten
bilgisi, tecrübesi ve uygulaması ile de en iyi olanları;
Milletvekili
Adayı olarak, şimdiden, kadrolarına katsınlar!
GENEL BAŞKANLAR,
Böylesi zor bir zamabda;
Başka türlü,
nasıl başarılı olabilirler ki?
Örneğin
ben; Almanya’ da Amerika’da olsam;
Benim buluşum
olan Yağmur Tutma Projelerini, sahiplenir ve beni el üstünde tutarlardı.
Ve bu Projeleri,
çoktan hayata geçirirlerdi.
AMA BEN BURADA,
ricacı, durumuna düşüyorum!
.Asıl sorunda
burada zaten!
ENERJİ SORUNLARINI DA,
halledeceğimizi, DOLAR ve EURO’ya bağımlılığı azaltabileceğimizi de söylüyorum.
Bu gibi çok
önemli ve Stratejik konularda da iddialı konuşuyorum.Benim dışımda, böylesi
iddialı konuşan birini, hiç duydunuz mu?Duymamışsınızdır!
Herkes, meli,
malı gibi sözlerle konuşuyor.
Sadece eleştirel
anlamda ki, söylemlerle sorunlar çözülemez!
5-BAŞKANLIK
SİSTEMİ REFERANDUMUNDA; HİLELİ DURUMU ORTAYA KOYAN, YENİ ÖRNEKLER VE BİR
MAKSADA DAYALI, YANLIŞ EKONOMİK UYGULAMALAR.
4/3
Ekim Pazartesi 2022 CUMHURİYET.
2017 Referandumuna,
104 İlçedeki 2 milyon oy damga vurmuş.
KUŞKULU OYLAR SARAY’A
TAŞIDI.
2015-2017
Karşılaştırması:
PARLAMENTER
sistemi sona erdirip, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine kapı açan 16 Nisan
2017
Referandumunun
sandık analizi,
Sonucu
değiştirecek sayıdaki şüpheli oyu, gündeme getirdi.
YSK’nın,2015
genel seçim sonuçları ile
2017 Referandum
sonuçlarıyla karşılaştıran analize göre,
Kazanan 104
İlçede ki 2milyondan fazla normal olmayan, evet oyların etkili olduğu
belirlendi.
Seçim günü, sağlıklı
veri kontrolü yapılsaydı;
En az 433 bin
oyla, hayır sonucu çıkardı.
Bu konuda
mühürsüz oyların da evet sayıldıklarını da biliyoruz..
Burada böylesi bir sonucun çıkması için, o
günlerde,
İlgili
birimlerde,
Bilinçli atamaların
yapıldığı bilgileri, basına da yansıyan iddialardır.
5/28 Eylül 2022Çarşama KARAR
FED’in Hamlesi Petrol fiyatını
geriletti.(FED, Amerikan Merkez Bankası)
FAİZ SİLAHIYLA DÜŞÜRDÜLER
Dünyanın tam tersi yönde izlenen,
Faiz Sebep, Teorisi, Türk ekonomisini; yüksek enflasyon,
Yüksek Kur
Sarmalına Sokarken;
Faizi, ekonomi yönetiminde
kullanılacak enstruman olarak gören Batı’nın hamlesi, sonuç verdi.
FED’in faiz
artışı sonrası, petrol fiyatları düştü.1 Varil petrolün fiyatının, kademe
kademe, nasıl düştüğümü, aşağıda görüyorsunuz.
13 Haziran’da 122
USA Dolar, 1 Ağustos’ta 99 USD,17 Ağustos’da 93 USD,8 Eylğl’de89 USD,27 Eylüi’de 83 USD
HABERLE İLGİLİ
DEĞERLENDİRMELER:
A)BURADA
ŞU SORUYU, sormamız gerekiyor:
Biz petrolü, ağırlıklı
olarak, dışarıdan alıyoruz.
PEKİ,PETROLÜN,
varil fiyatı, yurt dışında, hep aşağı iniyorsa, ya da hep ucuzluyorsa;
Türkiye’de, akaryakıt
fiyatlarına,
Niye sürekli
olarak, zam yapılıyor?
Akaryakıtın
fiyatı, ya da benzin ve mazotun fiyatı sürekli artınca,
B unun
yansımaları enflasyon olarak, hayatımızın her alanını, olumsuz etkiliyor,
Tarım, sanayi,
hayvancılık ve bütün alanlarda girdi maliyetleri artıyor.
Son kullanıcı
olan vatandaşlarımız da, aynı ürünü, daha pahalıya alıyor.
Olumsuz örnekler
ve yansımalar, çoğaltılabilir.
B)BUNUN
NEDENİ ŞU:
Bu güne kadar,
yazılı ve görsel basınımıza da yansıyan örneklerle
20 YILA yaklaşan bir
iktidar döneminde, Türkiye’yi idare eden AKP yönetimi ve onun fiili Lideri
konumundaki Sayın ERDOĞAN ile
Her alandaki geri
gidişi ve ekonomik alandaki çöküşü de, örneklerle
Ortaya koymaya
çalıştık.
Bu gibi konuları
anlamak için, daha önceki Makalelerde yer alan, Gazete manşetlerine, bakmak
bile
Yeterli…
C)BU GÜN GELİNEN NOKTADA, bu ve gibi
uygulamalarla, birilerine YA DA BİR YERLERE PARA AKTARILDIĞI GİBİ iddialarla,
Kasada para
kalmadığından;
Paraya olan
ihtiyaç nedeniyle
Yukarıda FED’in aldığı önlem sonucunda, ham
petrol ucuzlarken,
Bizde de benzin ve mazotun fiyatlarının
ucuzlaması gerekirdi ama
BİLAKİS, benzin
ve mazota sürekli zam yapılıyor.
BİZLERİN
KENDİ SORUNUMUZ, BİZE YETMİYORMUŞ GİBİ
SURİYE’nin
Kuzeyindekilere de, para aktardığımız, iddiaları var.
Örneğin,
Suriye’de sözde bizimle çalışan ÖSO gibi, paralı askerlere, Dolar üzerinden,
maaş ödemek,
Suriye’nin kuzeyinde
100 Bin konut yapıldığı, bu sayı fazla ya da noksanda olabilir.
Buralara
Türkiye’den elektrik gittiği,
Paraları
istenince de isyan çıkardıkları iddiaları var.
Bu gibi yüklerden
ve Türkiye’deki, bütün sığınmacıların da yükünden kurtulmak için;
BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ
OLMASI,
Ve Beşar ESAT ile de gerçek anlamda, bir işbirliği
yapmamız gerekiyor.
6-ÖNCE
BAZI NOKTALARA TEKRAR VURGU İLE BİR
HATIRLATMA VE KISA BİR ÖZET
1)Bütün Yetkilerin tek kişi de
toplandığı Başkanlık Sistemi;
Türkiye’nin ihtiyacı
ve Halkımızın talebi değildir.
Bu Sistem, BOP
PROJESİ kapsamında, Amerika’nın ihtiyacı ve talebidir.
Gerisi
teferruattır.
2)Amerika Birleşik Devletleri,
ABD-CİAE’nin Ankara Temsilcisi, Paul HENZEE;
2006’Da,
Washington’a Türkiye konusunda çok önemli bir mesaj gönderiyor.
Mesaj. Aynen
şöyle:
Bu
Devleti kuranlar: kontrol mekanizmasını öyle sağlam yapmışlar ki;
Hükümeti ikna
etseniz; Meclis’i ikna edemiyorsunuz.
Meclis’i ikna
etseniz; Yargı’yı ikna edemiyorsunuz.
Yargıyı ikna
etseniz; Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’yı, ikna edemiyorsunuz.
EĞER AMERİKA’nın menfaati;
Türkiye’nin
federatif bir yapıya geçmesinde ise;
O zaman, bütün
yetkilerin tek kişide toplandığı; Başkanlık Sistemi’ne geçilmesi gerekiyor.
EĞER BU TEK KİŞİ;
Amerika’nın çıkarlarına
uymakta bir tereddüt gösterirse;
Bu tek kişiyi, Tesirsiz
hale getirmek;
Amerika için bir
sorun olmaz!
ŞİMDİ ANLADINIZ MI? Başımıza çuvalın, nasıl ve
kimler tarafından geçirildiğini?
3)Sayın
ERDOĞAN;
Başı her
sıkıştığında, suçu hep dış güçlere atıyor ve başkalarını sorumlu tutuyor ama
Kendisini de,
iktidara taşıyan Amerika Birleşik devletleridir.
Bu konuyu, burada
tekrar, açmamız gerekiyor. Daha doğrusu, bu gibi bilgilerin,
Sıradan
vatandaşlarımıza ulaştırılması, onların bilgilendirilmesi noktasında;
Televizyon
programları, yapmak gerekiyor.
Burada bu gibi
konularda da bir şeyler söylemek istiyorum..
4)Amerika,
1980’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra,
Dünya tek kutuplu
hale geliyor Bunu fırsat bilen ABD;
Başta enerji
kaynaklarının ve yeraltı zenginliklerinin üstüne konmak için,
Afrika’nın kuzeyinde, Atlas Okyanusu’nda kıyısı olan
İslam ülkesi Fas’tan başlayarak,
Kuzey Afrika
Ülkelerini ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, Orta Doğu Ülkelerinin;
Sınırlarını değiştirip
demokrasi kılıfı ile yeni kukla Devletler oluşmasını ön gören,
Bölünüp
parçalanmış, Ortadoğu Ülkeleri, BOP Haritasını hazırlıyor.
Burada BOP kapsamında, Türkiye’den
de koparılan topraklar var.
Bu noktada şu
soruyu sormak lazım:
Zaman zaman,
kendince Eyy Amerika, Eyyy Rusya, Eyyy İsrail diye başlayıp,
Kendince, fırça atıp,
puan toplayan Sayın ERDOĞÜAN’ın;
Türkiye’den de
toprak koparılmasını ön gören BOP Haritasına,
Türkiye adına, itiraz
ettiğini,
Amerika’ya çattığını,
hiç duydunuz mu? Duymadınız!
Bu gibi
konuların, özellikle, Sayın ERDOĞAN’ın, yabancı Devlet adamlarına, fırça
atıyor, meydan okuyor gibi görünmesine aldanıp, oy veren,
AKP yanlısı
vatandaşlarımıza, bu gibi konuları;
Onların
anlayabilecekleri bir şekilde, ortaya koymak gerekiyor.
5)Bu
noktada, aşağıda gördüğünüz, BOP Haritası, anlayanlar için, bir ibret
vesikasıdır.
Eğer AKP ve Sayın
ERDOĞAN;
2023’Te,
yapılacağı anlaşılan seçimde, bir şekilde kazanacak olursa,
Türkiye bölünüp,
parçalanma noktasında,
Geri dönüşü
olmayan bir yola, girmiş olacak
6)Samimi duygularla, Sayın ERDOĞAN’ın, söylemlerine inanıp, ona oy veren vatandaşlarımızın önüne bu haritayı koyup,
Asıl amacın, BOP
kapsamında Türkiye’yi bölüp, parçalamak olduğunu ortaya koysanız,
Onları ikna etseniz;
Bu vatandaşlarımız,
Türkiye’den toprak koparılmasına,
Rıza gösterirler
mi? Göstermezler!
Sayın
ERDOĞAN’ın, şu sözlerini bir hatırlayın:
Demokrasi bir amaç değil, bir araçtır. Demokrasi
bir tramvay gibidir.
İstediğimiz
durağa geldiğimizde ineriz.
Amacıma ulaşmak
için, papaz elbisesi bile giyerim.
Bu gibi sözlerin
ve ruh halinin;
Dinle,
Müslümanlıkla, ne ilişkisi var?
Bu gibi yaklaşım
tarzlarını, vatandaşlarımıza sormak lazım!
Sizler bu gibi
konularda, ne düşünüyorsunuz diye?
Gerçek
Müslüman ve inançlı vatandaşlarımız,
Bu gibi açıklamaları
bilse; kabul eder mi? Etmez!
Bu gibi konulara,
daha önceleri de, her vesile ile değindim ve değiniyorum.
7)BOP ve BOP, Eş Başkanlığı, nedir?
Sayın ERDOĞAN’ın anlatımıyla, 2023 Hedefi
olarak, Türkiye,
2023’te Eyaletler
Sistemine geçecekmiş!
Hangi inançlı
vatandaşımız;
Türkiye’nin
bölünüp, parçalanmasını,
Eyaletler
Sistemine geçilmesini ister? Bence istemez!
Bu nedenle, bu
gibi bilgilerin, herkese anlatılması lazım!
ÇÜNKÜ, İnançlı ama
genelde gazete okumayan, internet bilmeyen,
Bu yüzden
sorgulama yapıp, işin doğrusunu öğrenemeyen,, nispeten düşük eğitimli ya da
eğitim almamış vatandaşlarımıza,
Doğruları
öğretmenin bir yolu var.
Şimdi bu konulara
giriyorum.
8)İŞSİZ
OLAN, çok sayıda genç var.
Muhalefet
Partileri ile Muhalefet’in elindeki Belediye Başkanlıkları,
Bu gibi
gençlerimize, bir çep harçlığı ve iş imkânı da yaratmak adına,
Ücretlerini de
vermek kaydıyla;
50 Yaş üstü
vatandaşlarımıza, akıllı telefon da, ya da bilgi sayarda, internet
kullanmasını, sorgulama Yapmasını öğretirlerse;
Ülkemiz adına,
önemli bir hizmet yapmış olurlar.
Bu gibi sosyal
çalışmaların, oy olarak karşılığını da,
Önümüzdeki seçimde,
mutlaka görürler!
9)DİĞER
BİR YOLDA, ŞU:
Televizyon
Programları, çok etkili iletişim araçlarıdır.Bu imkândan da yararlanmak lazım.
AKP’nin nasıl ve
hangi Dünya şartlarında iktidar olduğunu,
Türkiye’nin
nereye doğru sürüklendiğini,
Asıl amacın ne
olduğunu, ortaya koyan,
Farklı bir
Televizyon Programları, yapmak gerekiyor
Şimdi bu noktadan, tekrar bir giriş yapıyoruz.
10)SAYIN ERDOĞAN’ın; daha Refah
Partisi, Beyoğlu İlçe Başkanlığı zamanında,
Siyaseten
yükselmeyi kafasına koyduğunu, bunun bir yolunu bulmaya çalıştığını görüyoruz.
BU NOKTADA, Sayın
ERDOĞAN’in;
Yerli ve yabancı,
önemli kişilerle,yaptığı görüşmeler var.
Bu gibi
görüşmeleri bilmezsek,
Sayın ERDOĞAN’ın,
nasıl desteklenip, iktidara taşındığını, bilmezsek;
Yaşayarak
gördüğümüz sorunları, sıralamanın, ne anla mı kalır ki?
11) Gazeteci Yazar Sabahattin
ÖNKİBAR’ın anlattıkları:
Zaman olarak,
Sayın ERDOĞAN’ın Refah Partisi, İstanbul-Beyoğlu İlçe Başkanlığı, dönemi.
Bu zaman
diliminde Hasan EKİNCİ;
DOĞRU YOL
PARTİSİ’nin, Genel Başkan Yardımcısı, yani RAHMETLİ Süleyman DEMİREL’in
Yardımcısı,
Artvin
Milletvekili ve Orman Bakanı
Sayın ERDOĞAN’da babasının
Rizeli olması vesilesi ile 2hemşeri, gibiler.
Ve aralarında,
daha önceden başlayan bir yakınlık, bir samimiyet olduğu da anlaşılıyor.
Şimdi bu 2 hemşerinin,
aralarında geçen bir telefon görüşmesini aktarıyorum:
Sayın
ERDOĞAN diyor ki, Hasan Abiii! ben Tayyip.Hasan Bey, cevap veriyor;ne var
Tayyip?
Yaa Abi, bana DOĞRU YOL’dan bir yer ayarlayamaz
mısın? Bakarız Tayyip, bakarız.
Aradan birkaç ay
geçiyor.
Ve Sayın ERDOĞAN,
Hasan Beyi tekrar arıyor:
Aynı samimiyetle,
yine Hasan Abi diye seslendiğinde;
Hasan Bey de,
aynı samimiyetle, ne var Tayyip diyor?
Sayın ERDOĞAN’da,
cevaben şöyle diyor:
Abi benim için
uğraşmana gerek kalmadı.
Ben işi baştan
hallettim Amerika Büyükelçiliği ve İsrail Büyükelçiliği’ne gittim gibi
12)Amerika-Büyükelçiliği-Siyasi
İşler Müsteşar Yardımcısı’nin;
Sayın Namık Kemal
ZEYBEK’i ziyareti de, aynı zaman dilimine denk geliyor
Adı geçen, Amerika Büyükelçiliği, Siyasi İşler
Müsteşar Yardımcısı,
Sayın Namık Kemal
Zeybek’i. Ziyarete geliyor.
Ve konuşmasında
diyor ki;
Biz Türkiye’de,
içinde, Necmettin ERBAKAN’ın bulunmadığı, Siyasal İslam Modeli.
Bir Parti
kurulmasını istiyoruz.
Sizde bu
oluşumda, yer almak ister misiniz ? diye soruyor.
Sayın Zeybek,
doğru bir mantık yürütme ile şöyle düşünüyor:
Hıristiyan ve
emperyalist bir Devletin, Müslüman bir Ülkede, başında, siyasal ya da ılımlı
İslam olan,
Bir Partinin
kurulmasında, nasıl bir çıkarı olabilir ki?
Düşüncesinden
hareketle,
Hayır cevabını
yapıştırıyor.
Sayın
ZEYBEK;
Bu konuyu, hem Demokrat Parti’de söyledi,.hem
de bir defasında, televizyonda, tekrarladı.
Rahmetli
Necmettin ERBAKAN, vefatından 1 hafta kadar önce,
Kendisini
ziyarete gelen, Sayın ZEYBEK’e,
Ölüm döşeğinde
iken,
Türkiye adına
duyduğu endişeleri, vurguluyor. Özetle şöyle:
BOP Kapsamında, Türkiye
Cumhuriyeti’ne, kurulan tuzağı görmüş ve anlamış olmalı ki;
Türkiye’yi bölüp,
parçalamak istiyorlar, dikkatli olun, müsaade etmeyin gibi
Uyarılarda
bulunuyor…
Ve şimdi bu zor
günlere geliyoruz.
13) AKP öncesinde, Türkiye’yi idare
eden, Devlet Adamları arasında, siyaseten farklılıklar olsa Bile;
Türkiye’nin
çıkarları söz konusu olduğunda, bir araya gelmesini, bilmişlerdir.
Emperyalist bir
Devletin Projesinin, bir parçası olmamışlardır.
Eldeki imkânlar
ölçüsünde, ambargolara da direnmişler, mücadele etmesini de
Bilmişlerdir.
Bu gün hepsini,
rahmetle minnetle anıyoruz!
14)TEKRAR
HASAN EKİNCİ ve BOP KONUSUNDA, YAZDIĞI KİTAP;
Ben siyasetle ilgilenmeye;
Merkez Sağ’da, Tansu
Çiller zamanında,
DOĞRU YOL
PARTİSİ’nde, başladım.
Bir Heyetle,
Tansu Hanımı, İstanbul’da, Yeniköy’de ki, yalısında 2 defa ziyaretimiz oldu.
Birlikte ziyarete gittiğimiz arkadaşlar biri;
Bana daha
önceleri gittikleri ziyarette, Tansu Hanım’in kendilerine aktardığı çok önemli
bir sözü, bana hatırlattı.
Tansu Hanım, bu Ekip de ki arkadaşlara şöyle demiş:
Amerika Irak’a
girecek ama ben o zaman;
Başbakan
koltuğunda olmayacağım gibi sözler söylemiş.
Bu çok önemli bir
açıklama
Bu gün,
Türkiye’nin içinde bulunduğu çok zor durumu anlamak açısından;
Merkez Sağ
konusunda yazdıklarımı, okumanız gerekiyor…
Benim
başta; Sayın Hasan EKİNCİ, Esat KIRATLIOĞLU, Ali Naili ERDEM, Turhan Güven,
Nevzat ERCAN ve Sayın Namık Kemal ZEYBEK, gibi
Merkez Sağın,
eski Büyükleri ve önemli Kişileri ile aramızda, sevgi ve saygıya dayalı.
Geçmişten,
günümüze bir gönül bağı var.
Bir
Yazar ve Siyasete de ilgi duyan bir kişi olarak,
Merkez Sağ ile
ilgili, yaptığım analiz yazılarımla da
Türkiye adına,
önemli hizmetlerde bulunduğumu, düşünüyorum.
Süleyman SOYLU, Mehmet AĞAR ve
Gültekin UYSAL, dönemlerini de,
Çok iyi bilirim.
Bu isimlerin dönemleri ile de yazdıklarım var Ama onlarla bir samimiyetim, bir
gönül Bağım yok.
15)ŞİMDİ
TEKRAR, Hasan EKİNCİ, konusuna giriyorum.
Bundan 2 yıl
kadar önce, Sayın EKİNCİ ile görüşme ve sohbetimizde,
Bir Yazar olarak
bana, günümüzle de ilgili olarak, çok önemli bilgiler verdi.
Amerika birleşik
Devletleri ABD’nin Ankara Büyükelçisi, RİCHARDONE,
Sayın Hasan
EKİNCİ’yi ziyarete geliyor.iyi derecede Türkçe de bildiğinden,
Baş başa uzunca
bir görüşme yapıyorlar.
Sonuçta RİCHARDONE,
BOP konusunda, Merkez Sağ.olarak;
Sayın EKİNCİ’den,
kendilerine yardımcı olmalarını, talep ediyor. Ama Sayın EKİNCİ’nin;
Bu gibi
konulardan uzak durduğu, anlaşılıyor.
Sayın EKİNCİ, bunları bir kitapta topladığını hatırlatarak,
Bu kitaplardan
birini de,
CHP lideri, Sayın
Kemal KILIÇDAROĞLU’na gönderdiğini, söyledi.
16)Subay Emeklisi, Strateji Uzmanı
ve Yazar, Sayın Erol Mütercimler’in;
AKP’nin ve Sayın
ERDOĞAN’ın, ABD tarafından desteklenip, nasıl iktidara taşındığını,
Bizzat yaşadığı
bir örnekle anlatıyor.
Sayın Dr Erol Mütercimler;
Bu konuyu, Ulusal
KANAL’da moderatör Gülgün, ERDEM’e anlattığı bir video da var.
Bende,
internetten alıp, bunu kullanmıştım.
17)SONUÇ OLARAK, benim önerim şudur.
Halkımız
tarafından çok izlenen, başta HALK TV, ya da Muhalif, diğer büyük kanallar;
4-5 Saat süreli
bir Programda, bu gibi konuları masaya yatırırlar ve Halkımızı
bilgilendirirlerse
Bir iktidar
değişikliği, çok daha kolay olur.
KONUŞMACILAR:
Hasan EKİNCİ, Dr Erol
MÜTERCİMLER, Prof. Dr Anıl ÇEÇEN ve
Namık Kemal ZEYBEK.
Program
öncesinde, iyi bir tanıtım yapılırsa, bilgi eksikliği nedeniyle,
Cumhur ittifakına
giden oyların, önemli bir kısmi;
Muhalefet
ittifakına yönlendirilebilir.
Böylesi bir
Program için gün alındığında, tanıtım konusunda;
Ben de, büyük bir gayret sarf edeceğim.
ÖNÜMÜZDEKİ,
seçim öncesinde, Halkımızı doğru bilgilendirmek ve bir heyecan yaratmak adına,
Böylesi bir
Program, çok yararlı olur.
18)
AKP Öncesinde Türkiye’yi idare eden İktidarların, Başbakan ve
Cumhurbaşkanlarının;
Türkiye
Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal ATATÜRK ve O’nun Silah Arkadaşları ile
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile ilgili bir sorunları yoktu.
İhtilal
dönemlerindekiler de dâhil, herkes,
Aldıkları eğitim,
bilgi, tecrübe ve donanımları çerçevesinde,
Türkiye
Cumhuriyeti’nin yücelmesinde, Halkımıza hizmet etmekte, sorunların çözümünde,
Ellerinden gelen
gayreti göstermişlerdir. Günü geldiğinde, ya da başarısız olduklarında;
iktidarı
devretmesini de bilmişlerdir.
19) Eğer Türkiye, önümüzdeki seçimde,
bir iktidar değişikliği ile
Kuvvetler
ayrılığına dayalı;
Eski Parlamenter
Sisteme geri dönmezse;
Türkiye bölünüp
parçalanma ve federasyona geçme konusunda,
Geri dönüşü
olmayan bir yola girmiş olacaktır.
20)Eğer buğun, 20 yıla yaklaşan bir
süredir iktidarda olan AKP döneminde;
Her alanda eskiye
nazaran, bir geriye gidiş söz konusu ise,
Her kes ve her
kesim, yokluk ve yoksulluktan, perişan halde ise,
Herkes ve her
kesim, böylesi bir durumdan olumsuz etkilendiği halde;
Hâlâ her 3
Seçmenden birinin;
Sayın ERDOĞAN’ın
siyasal amaçlı söylemlerine ve topu hep dış güçlere atmasına, inanıp,
Oy vermek
istediği de ortada ise;
Çok ciddi bir sorunla, karşı, karşıyayız
demektir.
Gelecek adına,
nasıl umutlu olabiliriz?
21)Zira karşımızda, iktidarı
bırakmamak için;
Elinden gelen,
her yola başvuracak kararlılıkta olan, bir iktidar var.
Zira AKP’nin
kurucusu, fiili lideri, şimdinin Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda, AKP’nin de
Genel Başkanı, Sayın ERDOĞAN;
2023 Seçimini
kaybederse, Yargılanacağını ve bunun altından kalkamayacağını,
Biliyor
22)Türkiye
açısından çok önemli olan, 2023 Milletvekili seçiminde;
Genelde HDP’ye, oy veren Kürt vatandaşlarımızın oylarına çok ihtiyaç var ama
HDP’yi, destekleyip, Oy veren, vatandaşlarımızın hepsinin, Kürt kökenli
olduklarını söyleyemeyiz. Aynı şekilde, HDP’den Milletvekili seçilenlerin hepsinin
Kürt kökenli olduklarını da söyleyemeyiz.
Bu ve buna benzer Siyasi Partilerin;
Kürt vatandaşlarımızın, hak ve menfaatlerini korumak, ve savunmak için,
kurulduklarını da söyleyemeyiz .Bu nedenle Kürt vatandaşlarımızın, belli bir
amaca ulaşmak için, Kullanıldıklarını, söyleyebiliriz.KÜRTLER, Türk’ün bir
koludur.Onlara bu gibi konuların anlatılması gerekiyor.Bu gibi konulara;Türkiye’nin
Etnik Kökeni, konusuna girdiğimiz de değineceğiz.
7-GÜNÜMÜZDEKİ
KÜRT SORUNU NASIL ORTAYA ÇIKTİ?
HRANT DİNK’İN,
HANGİ SEBEPLERDEN KATLEDİLDİĞİ YÖNÜNDEKİ İDDİALAR, NELERDİR?...
1) Kürt Sorunu ve PKK konusunda, ne
söylenebilir?
Kürt Sorunu ve
PKK’yı da yaratan ve bu 2konudan yararlanmak isteyen de;
Amerika Birleşik
Devletleridir.
Bu 2 konunun BOP
ve BOP Eş Başkanlığı ile de ilişkisi vardır.
Bu 2 konu;
Türkiye’den, toprak
koparmaya yönelik girişimin de başlangıcıdır.
2)Yıl( 1962-1970)Amerikan Barış
Gönüllüleri, sözde Türkiye’de, okullarda İngilizce öğretmek Adına geliyorlar
ama okullarda çocuklarımıza ve gençlerimize İngilizce öğretmenin dışında,
Türkiye’nin her
tarafına özelliklede, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde,
Gittikleri en
ücra köylerde,
Kürt
vatandaşlarımıza, Kürt çocuklarına ve Kürt gençlerimize,
Bir misyoner
gibi, çalışarak,
Onların ayrı bir
ırka mensup olduklarını, aşılamaya çalışıyorlar.
İşte Kürt sorunu,
20 yıl içerisinde, böyle ortaya çıktı.
Bu nedenle bazı
Kürt vatandaşlarımız, kendilerini ayrı bir ırka mensup sanıp,
PKK saflarında
yer almış olsalar bile;
PKK aslında, bir
Ermeni açılımıdır.
Yıllar
öncesinde, bir gazete de şöyle bir haber okumuştum;
TSK mensubu
Askerlerimizin, PKK ‘lı teröristlerle girdikleri çatışmada;
Öldürülen teröristlerden
bir kısmının, sünnetsiz olduğu, tespit edilmiş. Bu gibi kayıtlı başka
örneklerin olduğunu da düşünüyorum.
.PKK Kürtçe kelimelerden
oluşuyor ve anlamı da şudur:
.Partiya Karekeren
Kürdistane.
Yani Kürdistan
İşçi Partisi anlamındadır. Ama aslında bunun, Kürtler ve Kürt sorunu ile bir
ilgisi yoktur,
Ve bu konunun bir kurgu olduğu,
anlaşılmaktadır.
Buradan hareketle,
şu hususta söylenebilir:
Bu
ve buna benzer konuları, 100 yıl öncesinde;
O günün
emperyalist Devletleri başta İngiltere, Fransa ve Rusya gibi Devletler
kullanmıştır.
Bu gün bu gibi
Devletlerden; İngiltere ve Fransa’nın yerini, Amerika Birleşik Devletleri
almıştır.
Rusya ve ÇİN’de,
tersi istikamette, günümüz deki, emperyalist Devletlerdir.
Osmanlı
İmparatorluğu’nun Batıdaki, teknolojik gelişmelere ayak uyduramayıp, neticede
yıkıldıktan Sonra;
Ortadoğu
Ülkelerinin, ne hale geldikleri de, ortadadır.
Herkes bu konuyu, iyi düşünmelidir.
3)Halkların Demokrasi Partisi HDP ve
buna benzer olup ta,
Daha önceleri
kurulup, Yargı kararı ile kapatılan benzer Partilerde,
Milletvekili ve
idareci kadrosunda yer alanların hepsinin;
Kürt kökenli
oldukları, ya da Kürt vatandaşlarımızın,
haklarını savunmak için;
Bu gibi yerlerde
ve Makamlarda, oldukları da söylenemez!
Bu konuya, şöyle bir örnek verebiliriz:
4)HDP’nin
Eş Başkanlarından Selahattin DEMİRTAŞ, 6 yıldan beri hapiste.
Silahlı mücadele
ile bir yere varılamayacağını anlamış olmalı ki;
PKK’nın silahlı
mücadelesine karşı çıkıyor.
Ama DEMİRTAŞ’ın
bu gibi açıklamalarına;
Özellikle PKK’nın
Elebaşları, karşı çıkıyorlar ve Selahattin DEMİRTAŞ’a çok kızıyorlar.
Acaba niye?
Söyledim ya! Kürt
sorunu dedikleri, bir senaryodur.
PKK, bir Ermeni
açılımıdır.
Sayın ERDOĞAN’ın;
HDP’nin eski Eş
Başkanlarından, şu anda hapiste olan, Selahattin DEMİRTAŞ’ın,
Yukarıdaki
açıklamasına verdiği cevap ta,
Çok ilginç ve
benim söylediklerimi de, doğrulayacak nitelikte bir konu.
Sayın
ERDOĞAN, diyor ki;
Selahattin
DEMİRTAŞ; Kürt’te değil. Kürtçe’de bilmez!
Ben Selahattin
DEMİRTAŞ’ın, Etnik Kökenini incelemedim ama
PKK’nın silahlı
mücadele ile bir yerlere varamayacağını görmesi ve anlamasını da,
Gerçekçi ve doğru
buluyorum.
AMA
GÜNÜMÜZ DE, bazı Siyasetçilerin, bazı Yazarların;
Sözde
demokratikleşmek ve insan hakları gibi yaklaşımlarla,
Kürt Sorunu gibi
konuları, gündeme getirmeleri;
Nihayetinde
Türkiye’nin Üniter Devlet yapısını, bozacak,
Uzun vadede,
Türkiye’den BOP kapsamında, toprak koparılmasının önünü açacağını;
Tekrar
hatırlatmak ve bu gibi açıklamalardan, uzak durmalarını, kaçınmalarını,
Öneririm!
5)ŞİMDİ
BAŞKA BİR ÖRNEK:
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup ta,
Şu an Meclis’te
olan HDP’nin Ermeni asıllı, bir Milletvekilinin;
HALK TV’nin,
yakın bir zamana kadar, Televizyon Programcılarından biri olan, Fatih ERTÜRK’e;
PKK söz konusu
olunca, şöyle çıkışmış:
PKK’da mı,
terörist?!,
PKK’da mı,
terörist?!, DEMİŞ!
Bunu Fatih ERTÜRK
bir defasında, HALK TV’de söyledi.
Bu Milletvekili,
bir gerçeği, bu vesile ile ağzından kaçırmış oldu.
6)AMA
bu gerçeği, açıkça söylemeyen, başka Milletvekillerine, ne diyeceğiz?
Bu Ermeni kökenli
Milletvekilimiz, bir defasında, yine HALK TV’de ki bir programda;
Ailesinin,
Sivaslı olduğunu ama İstanbul’a yerleştiklerini söyledi.
.Ali Amca da,
Teyzemin Kocası dedi.
Bu
Milletvekilimiz aslında 100 yılı aşklın bir süre önce,
Emperyalist
Devletlerin kışkırtmaları sonucunda,
Atalarının doğup büyüdükleri topraklardan
ayrılmak zorunda kaldıklarını anlatmak isterken;
Ermenilerle
Türkler arasında az sayı da olsa da, evliliklerle,
Bir karışma, bir
kaynaşma olduğu sonucunu da,
Ortaya koyması açısından, çok önemli bir bilgi.
Bu
Ermeni kökenli Milletvekilimiz, ya da Din değiştirip, Müslüman olan, ya da
böylesi,
Bir görüntü
veren, Ermeni, ya da başkaca bir Etnik kökenli Milletvekili;
Bilgi ve tecrübeye
dayalı eleştiri yapıyorlarsa,
Türkiye Cumhuriyeti’ne
katkı koyuyorlarsa;
Başımızın üstünde
yeri var ama
Türkiye’nin Ulus
Devlet yapısını bozacak, söylem ve eylemlerine,
Katılamayız!
Bunları tasvip, edemeyiz!
7)Bu
gibi konulara;
Ermeni Gazeteci
Hrant DİNK’in kimler tarafından ve ne maksatla katledildiğini, tekrar
incelerken;
Biraz daha
değineceğiz.
8)BU
GİBİ KONULARDA, bir Yazar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine,
Yürekten inanan
bir kişi olarak, şunları söylemek isterim:
TÜRK MİLLETİ,
gerek kültür yapısı, gerekse genetik olarak,
Kimseye etnik kökeninden dolayı, çatmaz! Katliam
hiç yapmaz!
ETNİK KÖKENİ, ne
olursa olsun!
Türkiye Cumhuriyeti’nin
Vatanı ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğüne inanan Herkesin!
Başımızın üstünde
yeri var!
KİMSE PKK Saldırılarının
arkasına sığınmasın!
Bunu bir hak ve
Demokrasi mücadelesi olarak, görmesin!
Türkiye
Cumhuriyeti’nin altını oymaya, çalışmasın, yeter!
9)GÖZLEMLERİM
ODUR Kİ,
Ben katledilen
Ermeni gazeteci Hrant DİNK’ın;
Aklı selim bir Türk Vatandaşı olduğu,
Emperyalist
Devletlerin oyununa gelmediği,
Onların
planlarını bozacak bilgilere ulaştığı için,
Katledildiğidir.
10)Agos
Gazetesi Yazarı Hrant DİNK;
19 0cak 2007’de,
Ogün SAMAST tarafından, Gazete binasının önünde, katlediliyor.
Bu konu AKP döneminde,
faili meçhul cinayetlerden biridir.
O
gün çıkan gazetelerden birinde, şöyle bir haber vardı:
BU HABER;
1915’TE Türkler; şu
kadar ERMENİ’yi öldürdüler, şu kadarı da kayıp gibi iddiaların;
Doğru olmadığını,
Amerika’nın ve
Ermeni Diasporası’nın,
BOP kapsamında,
Türkiye’den Toprak koparma planlarını, boşa çıkaracağından;
Katledildiği
şüphesini, güçlendiriyor.
11)İDDİA ŞÖYLE:
Ermeni AGOS
Gazetesi Yazarı Hrant DİNK;
Ermenistan Arşivlerinde de yaptığı
araştırmalarından sonra;
Şu kanaatini
ortaya koyuyor:
Türkler, 500 Bin Ermeni’yi katlettiler, şu
kadarı da kayıp gibi iddiaların doğru olmadığını,
Türkler
tarafından öldürüldüğü, ya da kayıp olduğu iddia edilen Ermenilerin;
Tehcire uğramamak
için,
Kürt, ya da Alevi
görüntüsü altında,
Gerçek kimliklerini gizlediler. Bu gibilerden
bazıları,
Devletin üst
kademelerinde yer aldılar, gibi çok önemli iddialardı.
12)Hrant
DİNK’in, bu gibilerin isimlerini açıklayacağı
bir zamanda,
Böylesi bir
cinayetin işlendiğine vurgu yapılıyordu.
Bu haber ve
iddiaların, ne kadarı doğru? Bunları bilmiyoruz.
AMA GÜNÜMÜZDE;
İnternetin yaygın
hale gelmesi ile Üst kademedekilerin, etnik kökenleri ile ilgili iddialar,
Ortaya saçıldı. Kitaplarda
var.
Örneğin bir Kadir
Mısırlıoğlu vardı. Şu sözleri, unutulacak gibi değil!
Keşke Kurtuluş
savaşını, Yunan kazansaydı! diyordu. Bu söze, Üst kademeden, ses çıkaran,
Tepki koyan
olmadı.
Birde bu kişi diyordu
ki;
Mustafa Kemal
ATATÜRK’e, zerre kadar bir muhabbeti olan;
Benim cenazeme
gelmesin dedi. Ama Diyanet işleri Başkanı Ali ERBAŞ,bu kişinin cenazesine gitti.
Bunlar olacak
şeyler mi?
Kişi olarak
herkes, istediğinin cenazesine gidebilir,
Ama bu kişi bir
Devlet görevlisi ise, hoş karşılanmaz!
13)BUNDAN
100 YIL KADAR, ÖNCESİNDE, ANADOLU’DA;
Ermeni’lerden
başka, Pontus’lar, ya da Rum kökenli olanlarda vardı.
Sonradan
bunlardan bir kısmının, Din değiştirip, Müslüman oldukları bilgisi de var.
Kimsenin etnik
kökeni bizi ilgilendirmez de! Bunlar, şüpheli konular.
Keşke herkes, bu
Toprakların, bu Milletin, değerini bilse!
Bu Devleti
kuranlara, biraz saygı duysa!
14)Hrant
DİNK’in iddialarını doğrulayacak,
örneklere devam ediyoruz
Ben Kahraman
Maraşlıyım. Annem, babam, büyük annem, büyük babam,
Ve yaşlı
hemşerilerimden duyduğum, buna benzer örnekler ve hikâyeler var.
SEVR ANLAŞMASI
İLE
Öz yurdumuz,
itilaf Devletleri tarafından işgal edilirken;
Maraş’da,
Fransızlar tarafından işgal ediliyor.
O güne kadar
Türkler ve Ermeniler, birlikte huzur ve güven içinde yaşarken;
İşgal kuvvetlerinin
kışkırtmaları ile şımaran Ermeniler;
Türklere
saldırıyor,
15)Özellikle,
eski adıyla ZEYTİN, ilçesinde, büyük katliamlar yapıyorlar. Şimdi ki adı,
Süleymanlı.
NETİCEDE,
Fransızların kışkırtmasıyla başlayan çatışmalarda,
Ermeniler savaşı
kaybettiklerinde, şehirden kaçarken,
Bazıları da,
kızlarını, Müslüman Türk erkekleriyle evlendiriyorlar.
Ben bu gibi
örnekleri, Kahraman Maraş’tan biliyorum. Bu gibi örneklere Ankara’da da
rastladım.
16)BİZİM
MAHALLEDE,gâvur H..lakaplı, bir bakkal
vardı. Sonrasında işi büyütüp,
Gıda toptancısı
olmuştu.
Aslında
Müslüman’dı. Ama Ermeni bir aile kaçarken, bu kişi bir çocukmuş.
Muhtemelen, bu
çocuğu,
Bir Müslüman Türk
komşusuna bırakıp kaçmıştır. Dolayısıyla da bu Ermeni çocuğuna,
Bir Türk ve
Müslüman aile bakıp, büyütmüştür.
Gâvur lakabı da
gerçek anne ve babasının Ermeni olmasından kaynaklanıyor.
Ben, yukarıda da vurguladığım üzere,
Bu ve buna benzer
örneklerin, Anadolu’nun her tarafında,
Rastlanacağını,
düşünüyorum.
Bu ve buna benzer
örneklerle, karışıp kaynaşan ve Türk kültürü ile yetişmiş,
Kısmi Ermeni geni
taşısalar bile
Türkiye
açısından, büyük bir sorun oluşturacakları, kanaatinde değilim.
Birkaç göbek
evliliklerle Ermeni geninin, çok azaldığını, söyleyebiliriz.
17)Bu gibiler, geçmişlerini inkâr
etmiyorlar ama
Evlilik yoluyla
bir karışım olmasından dolayı,
Bir eziklik
yaşadıkları da anlaşılıyor.
18)Hrant DİNK’in KATLEDİLDİĞİ, haberi sonrasında ve
CENAZE TÖRENİNDEN,
İlginç görüntüler
ve önemli ipuçları:
Beklenenin
dışında, çok büyük bir kalabalığın oluşması ve herkesin elinde, aynı standartta
Hazırlanmış, tahta çubuğa monta edilmiş, 45-50 cm çapında, yuvarlak, pankartlar
vardı.
Bu pankartlarda
da, hepimiz Ermeni’yiz, yazılıydı ve buradaki kalabalıkta;
Neredeyse
herkesin elinde, böylesi pankartlar vardı…
Böylesi
bir manzaradan, şu gibi sorular akla geliyor:
Bir defa bu kadar
çok pankartı hazırlamak, kolay değil!
DİĞERİ DE,
çoğunluğu Türk ve Müslüman olan bir Toplumda,
İyi bir insan
olsa bile Hıristiyan ve Ermeni olan bir Gazetecinin cenazesine,
Sırf saygı ve
sevgi duyduğundan katılsa bile;
Kimse kolay
kolay, ellerinde hepimiz Ermeni’yiz, pankartını taşımaz!
Burada bir
gariplik var!..
19)BELKİDE BİRİLERİ, bu gibi
konularda çok hassas olan, Türk Toplumunu;
Kışkırtıp,
cenazeye katılanlara saldırılmasını, katliam yapılmasını istiyordu.
AMA Türk Toplumu
gerek kültür yapısı, gerekse genetik olarak;
Irkçı bir Toplum olmadığını,
tekrar belirtmek, istiyorum.
20)BU
GİBİ KONULARDA, şu hususa da vurgu yapmamız gerekiyor:
Türk kökenli
olanlar, ya da Türk kültürünü özümsemiş,
Başka etnik
kökenlere mensup vatandaşlarımız da
Bu gibi
kışkırtmalara, kolay kolay alet olmaz!
BU GİBİ
KIŞKIRTMALARA alet olanlar olsa bile, siyaseten çok gayret sarf edilmesi
gerekir!
21)BU
NEDENLE, Türkiye’nin böylesi bir yapısı nedeniyle,
Türkiye ve Türk
Toplumu;
Emperyalist
Devletlerle, mukayese edilemez!
Bundan dolayı,
Hrant DİNK;
Ermeni kökenli
bir vatandaşımız olsa bile;
Emperyalist Devletlerin ve Ermeni
Diasporasının, bir maksada yönelik olarak,
Türk Milletine
atılan çamuru, iftirayı boşa çıkaracak, açıklamalar yapmasında,
Şaşılacak bir
durum yok.
Doğrusu da budur.
22)HRANT DİNK, CİNAYETİ;
AKP dönemi ile
başlayan Kumpas Davalarının ilki olarak,
Kabul edilebilir.
Bu gibi konuların
ipuçlarını, bulabilmek için;
Google’de, HRANT DİNK, niçin öldürüldü?
Sorgulaması yaparsanız;
Bu gibi
konularda, ekrana gelen başlıklardan,
VİKİPEDİ ve EKŞİ
SÖZLÜK’te önemli bilgiler var. Burada yazılanları, okuyabilirsiniz.
Hrant Dink cinayetini;
15 Yıllık cinayet
davasının avukatı anlatıyor:
Buraya
tıkladığınızda, EURONEWS’de ki. Önemli bilgileri okursunuz.
Hrant Dink cinayetinin asıl sebebi
nedir-EKŞİ SÖZLÜK’e tıklarsanız,
Burada da çok
önemli bilgiler var.
Burada
yazılanlarla;
Benim yukarılarda,
9) ve 10)ara başlıklarda yazdıklarımla,
Neredeyse! birbirinin
aynı.
ŞİMDİ BURADA
YAZILANLARI, kısaca aktarıyorum.
HRANT
DİNK’IN;
Hem sosyalist,
hem demokrat, hem Ermeni, hem barışçı olması,
Birilerinin
hoşuna gitmiyor ve bu gibi özelliklerin bir arada olması;
Onun
katledilmesine zemin hazırlıyor.
hrant dink ermenileri boş sevdalardan vazgeçmeye
çağırdığı ve gerçek anlamda türk-ermeni barışını ermeni faşizminden arındırılacak
şekilde yapılmasını önerdiği için bizzat ermeniler (taşnaklar, barışın işine
gelmediği diasporalar ve sözde soykırımdan beslenen kan emiciler) ve onların
türkiyedeki taşeronları tarafından katledildi. böylece dünyada ermenileri
nihayet doğru yola çekebilecek kadar kuvvetli, hakkı söyleyen bir isim daha
eksilmiş oldu. hem de aynı zamanda katilin tük milliyetçisi sıfatına sokulması
ve hrant dink'in sürekli türkler aleyhinde ırkçılık sayılabilecek sözlerinin
medyaya pompalanması ile gerçekler unutturulmaya çalışıldı.
23)ŞİMDİ
TEKRAR HIRANT DİNK CİNAYETİ ve yansımalarına giriyoruz.
Hrant DİNK, başına gelecekleri biliyor olmalı
ki, Türkler güvercinleri vurmaz gibi
Algısından
hareketle;
Kendisinin öldürüleceğine, inanmak istemediği
de,
Anlaşılıyor.
BURADA
GERÇEK OLAN ŞU:
Sizlere referans olarak,
bu gibi başlıkları tıkladığınızda;
Bu cinayeti
önlemekle görevli olan, Emniyet, MİT ve daha başkalarının ;
Üzerlerine düşeni
yapmadıkları, ya da yapmak istemedikleri anlaşılıyor.
Yani. Göz, göre göre, gelen bir cinayet!
ÇOK ÖNEMLİ, diğer
bir haberde şuydu:
BU GÜN BURADA, bu
gibi konuları, biraz daha açmaya çalışacağız.
24)Cinayetin
işlendiği tarihlerde,
O zaman, Genel Kurmay
Başkanı, Orgeneral Yaşar Büyükanıt (2002-2008)
Yazılanlardan anladığımıza göre;
Bu cinayetin
faillerinin bulunması konusunda, AKP Hükümeti’ne talepte bulunuyor.
Ve Hrant DİNK, cinayetinin
incelenmesini ve faillerinin bulunmasını istiyor.
AMA MAALESEF!
Anlaşılan odur ki, bu konularda bir gelişme olmuyor.
25)Bu zamanda, Genel Kurmay Başkanı Yaşar
Büyükanıt Paşanın;
O zaman Başbakan koltuğunda oturan, şimdinin
Cumhur Başkanı, Sayın ERDOĞAN’dan,
Israrla. Hrant
Dink’ın katılının bulunmasını istemesi,
Çok önemli bir
konu.
Belli ki
Büyükanıt Paşanın,
Kafasında bazı soru işaretleri var.
Bu nedenle, 15 yıl sonra, Hrant Dink
cinayetini;
Günümüzle de
ilgili olduğu için, tekrar tekrar inceleme gereği duydum.
Şu anda hayatta
olmayan, tanınmış gazeteci ve yazarlardan,
Mehmet Ali Birant
ile Sayın Birant’in gazeteci Arkadaşının;
Yaşar Büyükanıt
Paşa ile yaptıkları çapraz sorgulamalı, röportajı izledim.
Ve çok etkilendim.
Sorulan sorular çok önemli ve çok
yerinde.
Sorunun muhatabı
Yaşar Büyükanıt Paşa da, kendinden çok emin,
Kızmadan ve büyük
bir rahatlıkla, sorulara cevap veriyor.
Şimdi günümüzde
böylesi bir şey, olabilir mi? olamaz!
Bu röportaj,
Tarihimize, 27 Nisan E Muhtırası olarak geçiyor.
ZATEN bu konu;
Türk Silahlı
Kuvvetleri, Genel Kurmay Başkanı’nın, lâiklik ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucu,
Değerlerinden uzaklaşıldığı
için, AKP Hükümetine bir ültimatom olarak verildiği,
Algısı vardı.
Ben
bu gibi konuları, tekrar gündeme getirirken;
Hrant Dink
cinayetinin, perde arkasını, ya da nedenleri konusunda,
Başka yönlerden,
ipuçları bulmaya çalışıyorum.
Çünkü daha yukarılarda
da vurguladığım üzere;
Emniyet Teşkilatı
ve MİT olmak üzere,sorumlu Makamlarda olanların;
Hrant Dink’ın
korunması ve cinayetin önlenmesi noktasında,
Üzerlerine düşeni
yapmadıkları, ya da yapmak istemedikleri,
Sonucu ortaya
çıkıyordu.
26)Burada çok önemli başka bir konu
da şu:
Yaşar Büyükanıt
Paşa;
Kuzey Irak’ta
Kandil’de yuvalanmış olan, PKK Terör Örgütü’nün elebaşlarına,
Türk Silahlı
Kuvvetleri TSK’nın büyük bir ders vermesini, kökünün kazınmasını istiyordu.
BU NEDENLE, TSK’nın,
buralara bir harekât yapılması gerektiği talebini.
Sayın ERDOĞAN’a iletiyor.
Sayın ERDOĞAN’ da;
Başbakan sıfatı
ile Hükümet kararnamesini, 28 Kasım’da
imzalıyor.
TSK,
Aralık ayının, 2.haftasının, başında diyebileceğimiz bir tarihte,
Her tarafın karla
kaplı olduğu, normal zamanlarda bile,
Böylesi dağlık
bir arazi de,kar teçhizatı ile donatılmış askerlerimiz,
Bu harekatı Büyük
bir başarı ile yapıyor.
Savaş
uçaklarımız;
16 Aralık’ta,
Kandil dağında PKK’nın, Merkezini vuruyor.
Amerika, mecburen,
Hava sahasını, Türk savaş uçaklarına, açıyor.
TSK, dostlarımıza
güven, düşmana korku salıyor.
AMA BELLİ Kİ, AMERİKA, böylesi bir harekâttan,
rahatsızlık duyuyor.
Genel Kurmay
Başkanı, Büyükanıt Paşa;
Her ne kadar,
amacımıza ulaştık dese de;
AMERİKA’nın,
Sayın ERDOĞAN’a baskı yaptığı,
Harekâtın,
durdurulmasını, istediği anlaşılıyor.
HEP SÖYLÜYORUM;
PKK’yı yaratan,
Kürt vatandaşlarımızı, ya da 100 yılı aşkın bir süre önce,
T ehçİre
uğramamak için;
Kürt ya da Alevi görüntüsü ile gerçek etnik kökenlerini
gizleyen Ermenilerin;
Günümüzdeki torunlarını da,
Kışkırttığı
anlaşılıyor.
Hedef belli; Türkiye’den
Toprak koparmak!
27)SONUÇTA,
DOLMABAHÇE, görüşmesi diye,
Siyasi tarihimize
geçen;
Genel Kurmay
Başkanı ile Sayın ERDOĞAN, arasındaki görüşmenin, sırrı;
Bu güne kadar,
açıklanmadı.
Yaşar Büyükanıt
Paşa;
Mehmet Ali BİRANT
ve gazeteci Arkadaşının, bütün ısrarlarına rağmen,
DOLMABAHÇE
SARAYIN’INDA, Sayın ERDOIĞAN ile arasındaki görüşmeyi,
Geçiştirmeye
çalıştı.
Başka zamanlarda sorulan,
bu gibi sorulara cevap olarak;
Sayın ERDOĞAN ile
aramızda geçen bu ikili görüşme;
Benimle birlikte
mezara gidecek sözlerini de unutmamak gerek!
SONUÇTA YAŞAR
BÜYÜKANIT PAŞA,DA;
Rahmetlik oldu ve
bu sır da onunla beraber, mezara gitti.
Yaşar
Büyükanıt Paşa, belki bu sırrı, çok yakının da olan, birilerine söylemiştir.
Bu çok önemli
sırrı da belki;
Bir iktidar
değişikliği olur ve Türkiye, eski Parlamenter sisteme,
Geri dönerse, o zaman
öğrenebiliriz.
BENİMDE
VURGULADIĞIM ÜZERE:
Yaşar BÜYÜKANIT. Paşa,HRANT
DİNK’in;
Niye ve hangi
sebeplerden katledildiğine,
Dikkat çekmiş ve
uyarı da bulunmuş da olabilir.
28)BEN
BU GİBİ NEDENLERDEN DOLAYI;
Eski Parlamenter
Sisteme, %(85-90)’ garanti ile nasıl geçileceği konusun da,
Farklı
düşünüyorum.
Ve 6’li masa için,
yani CHP ve İYİ PARTİ’nin başı çektiği 6 Muhalefet Partisinin,
Ortak
Cumhurbaşkanı Adayının;
26.Genel Kurmay Başkanı,
Orgeneral İlker
BAŞBUĞ’u öneriyorum.
Çünkü
bir iktidar değişikliği ile ekonomi dahil;
Bütün sorunlar,
düzelme sürecine geçebilir ama
Türkiye’nin Ulus
Devlet yapısının koruması ve TSK’nın eski haline dönüştürülebilmesi noktasında;
Bence
Cumhurbaşkanlığına en uygun Aday;
İlker BAŞBUĞ’dur.
Bir
zihin jimnastiği olması açısından,
Bir önceki
Makale, Türkiye Uçurumun Kenarında, başlıklı, makalede,
5’inci
paragraftan itibaren; yazılanları, okumanızı
, tekrar öneririm.
Yeni gelişmelerin
ışığı altında, bu gibi konulara, yeni değerlendirmelerle,
Tekrar
değineceğimi de söylemiştim.
BU
NEDENLE, muhalefet ittifakı ya da 6’lı Masa dediğimiz ittifak;
Cumhur
İttifakının beklentisini, boşa çıkarmak,
Eski Parlamenter
Sisteme geçişi, kolaylaştırmak için,
Kendi aralarından
birini, Cumhurbaşkanı adayı gösterme gayretlerinden, vazgeçsinler.
Muhalif kanallar da sıkça bu gibi konulara
saplanıp kalan,
Konuşmacı
arkadaşlarımızda,
Benim önerilerim
konusunda, biraz kafa yorsunlar.
Hep aynı şeyleri,
tekrarlamasınlar.
Çünkü
bütün çabalara rağmen;
Cumhur ittifakı
ile aradaki farkı, fazla açamıyorlar!
GEREKİYORSA;
Bir anket
yaptırsınlar ve Halkımıza sorsunlar ve sonucu bir görsünler.
Ben değişik
kesimlerden, insanlara soruyorum;
Sayın BAŞBUĞ’a
itiraz eden yok gibi. Herkes, İlker BAŞBUĞ’a sempati ile bakıyor.
AMA 6’lı Masada,
favori Adaylara ve diğerlerine de, itiraz edenler var.
Bizim
insanımızın genel yapısı;
Askeri siyasette,
Başbakan olarak görmek istemez ama
Bir Askerin, Cumhurbaşkanı
olmasına, itiraz etmez! Yani bizim Halkımız, Askere güvenir,
Ve ASKERİ, sever.
Darbeci dedikleri Kenan EVREN bile;
% 90’ın üzerinde
bir oyla, Cumhurbaşkanı seçildi,
Ve hazırladığı
Anayasa da böylesi oy oranı ile kabul edilmiş oldu.
BEN ŞAHSEN, İlker
BAŞBUĞ’un şahsında, Halkımızın nezdinde,
Bir sempati, bir
sevgi çemberinin, oluştuğunu, gözlemliyorum.
7-KÜRTLER
KİMDİR, KÜRT’ÜN ANLAMI NEDİR? KÜRTÇE;
KÜRT
VATANDAŞLARIMIZIN, KENDİ ÖZ DİLLERİ MİDİR?
1)Kürtlerle
ilgili olarak, burada yazdıklarım, Anayurt Gazetesinde yazarken;
Türkiye’nin Etnik
kökeni başlığı altında yayınladığım, devamı var şeklinde yazdıklarımın;
Bir özetidir. Bu
bilgiler de, Prof. Dr. Ali Tayyar ÖNDER’in;
Türkiye’nin Etnik
Yapısı başlıklı kitaptan, bir alıntıdır. Ama kitabın özüne dokunulmamıştır.
Bu bilgiler, aynı
adlı kitabın 53.baskısında yer alan konulardır.. Şu anda kitapçılarda, 55.baskı
vardır.
.Ben
hafta da,6 gün yazıyordum,Ele aldığım bir konu, bitinceye kadar:devamı var
şeklinde, yayınlanıyordu.
2013’ün,Mayıs ayı
sonuna doğru, ben Anayurt gazetesinden ayrıldım. Bundan sonrasında,
Kendi web sitemde
yazmaya başladım. Burada yayınlanan yazılarımın büyük bir kısmı;
Aynen benim web
sitemde, birleştirilmiş olarak, numaraları ile var.
Yani Anayurt
Gazetesinde yazdığım, başka konulardaki makalelerin de çoğunu,
Benim web siteme
aktardım.
İSTEYENLER, bu yazdıklarımı ve başka
konulardakileri de, web siteme girdiklerinde;
Sitenin üst
tarafında, ANAYURT, yazan kısma,
Tıklarsanız
orada, Türkiye’nin Etnik kökeni başlıklı, bölümlerden, okumaya başlayabilirsiniz.
2)Ben, Anayurt Gazetesinde yazarken,
gündeme dair her konuda yazıyordum zaten!
Ben tarihe de çok
meraklı bir Yazarım. Etnik köken gibi konularda zaten ilgi alanımın içindeydi.
Anayurt Gazetesinde
yazdıklarım her yede ve özellikle de Meclis’te, en çok o0kunan Gazetelerden
biri olmuştu.
Bir defasında
beni Gazeteden aradılar ve söyledikleri de şuydu:
Ankara Yeni Mahalleden, Şevket İsimli bir öğretmen aramış
ve benden bahisle
Gazeteden, benim cep
telefonu numaramı istemiş ama
Gazetedekiler,
tabi ki, okurun numarası almışlar ve görüşme talebini, bana ileteceklerini,
söylemişler.
Sonrasında ben, bu okuru aradım, Güzel
bir, sohbet olmuştu.Şevket Bey, 64 Yaşındaymış,MHP’liymiş,matematik öğretmeniymiş.Benim
etnik köken konusunda yazdıklarımdan, çok etkilenmiş!
SONUÇTA; Prof.
Dr. Ali Tayyar ÖNDER’in Türkiye’nin Etnik Yapısı kitabını da bulup, aldım.
Ve bu kitaptan
alıntıların dışında;
Yaşadığımız
güncel örnekler ve yorumları da ekleyerek;
Yayına koydum.
Böylece bu gibi konular; herkes için, daha
cazip hale gelmeye başladı.
ŞİMDİ ŞEVKET
BEY’in anlattıklarını; ben de, sizlere aktarıyorum!
ŞEVKET BEY;
Benim Türkiye’nin
Etnik Kökeni konusunda yazdıklarımı, makasla kesip, saklıyormuş.
Ağrı’da ki akrabalarına da telefonda, bu
yazdıklarımdan ve benden bahisle, şunları,
söylemiş:
Bu Makaleleri,
bir okuyun ve ola ki, yanlış yollara, sapmayın demiş!
Şevket Bey’in,bu gibi
tespit ve uyarıları, çok önemli!
Buradan, şu
konuya geliyorum:
TELEVİZYON
PROGRAMLARI İLE
Bu gibi konular, Halkımıza anlatılsa,
TÜRKİYE’de, terör sorunu;
Bitme noktasına
gelir! En azından, Türkiye içindekileri, hallederiz.
Türkiye’de, güney
ve güney doğu bölgelerimizde, Irak ve Iran sınırına yakın bölgelerde oturan,
Kürt vatandaşlarımızın;
İsmini saydığım
bu bölgelerin sınır ötesinde, karşı tarafta, mutlaka akrabaları vardır.
Dolayısıyla bu
gibi Kürt vatandaşlarımız;
Karşı taraftaki
akrabaları ile mutlaka bir şekilde haberleşiyorlardır.
Karşılıklı sohbetler
de, mutlaka , edindikleri bu gibi bilgileri;
Karşı taraftaki
akrabalarına aktarırlar. Böylece bilgi alış verişi neticesinde,
Oralarda da
yayılan bu bilgilerin;
Mutlaka olumlu
yansımaları olur. BU GİBİ KONULARIN;
Yakın bir
gelecekte olumlu sonuçları, mutlaka görülür.
Benim
yazma tarzım ve bu gibi önemli konuları, güncel örneklerle de desteklediğimden;
Bu bilgilerin,
Halkımızın zihnin de yer etmiş olduğumu da görmüş olmak,
Benim açımdan, büyük
bir onur vesilesidir.
Google’den,
Anayurt Gazetesi-Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Etnik yapısı yazıp, enter’e Tıkladığınızda,
Çok ilginç ve çok
güzel, şeylerle karşılaşıyorsunuz.
Benim web sitemde
yer verdiğim gazeteler var.Bazı önemli ve büyük firmalar, reklam verirken,
Benim ismimi ve
bu başlık altında yazdıklarıma da yer vermişler.
Böylece YALVAÇ
ilçesi dahil, YALVAÇ’ın kelime anlamı dahil, bütün bilgiler, bir araya
toplanmış!
Ne kadar güzel ve
gurur verici şeyler!
Prof. Dr. Ali
Tayyar ÖNDER, Hocaya da, buradan, saygı, sevgi ve selamlar.
YAZDIĞIM
Makalelerin, ele aldığım konuların; gelecek kuşaklar için;
Bir kaynak
olacağını düşünüyorum.
2)BURADA TÜRKİYE’NİN ETNİK YAPISI, başlığı
altında yazdıklarım;
Sadece Kürtlerle
de sınırlı değildir. Adından da anlaşılacağı üzere;
Türk Halkının,
iller bazında, hangi etnik kökenden geldiği gibi ilginç bilgiler de vardır.
SONUÇ
İTİBARIYLE;
Kürtlerin,
Türk’ün bir kolu olduğunu, tekrar hatırlatmak istiyorum.
Buradan
başlayarak, bu gibi konuları, biraz açmaya çalışacağım.
3)Kürtlerin,
ana vatanı, Hazar Denizi ile Baykal gölü arasında ki, topraklardır.
Bu topraklar,
Göktürk Devleti’nin, hüküm sürdüğü,yerlerdir..
Dolayısıyla
Kürtlerin, kendi öz lisanı, Kürtçe değil,
Gök Türkçedir. Şimdi
ki Kürtçe; Farsçanın, bir lehçesidir.
Bunun nedeni,
Göktürk Devleti yıkıldıktan sonra, Kürtler;
Başka bir Türk
Devleti olan, Hazar Devleti’nin çatısı altında, 28yıl yaşıyorlar
Hazar Devleti’ de
yıkılınca,
Hazar Denizi’nin,
güneyinden, Batıya doğru göçler başlıyor.
ORTA
ASYA HUN DEVLETİ’NİN, yıkılmadan önce, ya da yıkıldıktan sonra;
Batıya olan
göçler de Türkler, ya da Kürtlerin, daha çok;
Karadeniz’in
kuzeyinden, Avrupa’ya, Macar ovalarına, indikleri anlaşılıyor.
AMA
BU DEFASINDA , batıya doğru olan göçlerin ;
Daha ziyade,
Hazar Denizi’nin güney’inden, İran ve Anadolu’ya yöneldikleri. Anlaşılıyor.
Aşağılarda, bu
konulara da değineceğiz,
4)Kürtlerin
Hakanı, Alp URUNGU’dur .Alp,Türkçe de, yiğit anlamındadır.
Hazar Denizi ile
Yenisey nehri arasındaki, Elegeş yazıtlarında, yazılanları,
Sizlere aktarmak
istiyorum.
Men
Kürt İlhan Alp URUNGU.
Altunlıg keşliğim,
bandım bel da
Yaşım tokuz kırk.
Kanıma, ilima, sizlerima, yı da bukmedim,
Kanıma,
sizlerima, yı da aldırıldım.
Burada, şimdi
Kürt vatandaşlarımızın kullandığı kelimelerden,
Hiç var mı?
Bunlar
hep, Orta Asya, Özbekistan, Türkmenistan Türkçesi.
Anlamı da şu:
Ben Kürt İlhan
Alp URUNGU.
Yaşım 39.
Altın süslemeli
ok torbasını, sardım belime,
Ne çare ki,
memleketime, sizlere doymadım.
Ne çare ki,beni
ölüm, sizlerden ayırdı…
Alp URUNGU, Göktürk Devleti’nin ÇİN
esaretinden kurtulmasında,
En fazla katkısı
olan, 40 kahramandan biri.
Bu gibi bilgiler,
Kürşad destanında yazılı.
Kürtler,
ölenlerine ağıt yakarlar.
Ben
bu gibi örnekleri;
Daha çocukken, kendi
memleketim, Kahraman Maraş’ta gördüm. Ama
ben,
Kürt değilim. Ben
bir Karaman Türkü’yüm. Soyadım da, buradan geliyor zaten.
YALVAÇ, ya da
YALAVAÇ, baba ise, Karaman ve KÖSELER,
Çocukları
gibidir. Mustafa Kemal ATATÜRK’te, bir Karaman Türküdür.
Şimdi bunları,
geçiyorum.
5)GÖKTÜRK
Devleti, yıkıldıktan sonra,
Kürtler, 28 Yıl,
başka bir Türk Devleti olan, Hazar Devleti içerisinde,
Otonom olarak,
yer alıyorlar.
Hazar Devleti de
yıkıldıktan sonra,Hazar Denizi’nin güneyinden, Batıya göçler başlıyor.
Bizans
İmparatoru,7.Konstantinos PORPHYROGENNETOS(913-959)
İmparatorluk
idaresi adlı kitabında,
Macar Hun Türk
Devleti konusun da, şunları söylüyor.
HUN TÜRK DEVLETİNİ,
kuran 7 Türk boyundan biri, KÜRT diye adlandırılmaktadır. İriyarı, güçlü,
kuvvetli insanlardır, diyor.
Bu gün, ağırlıklı olarak,
Macaristan’da ve sınır komşularında,
Kürt isminde akarsu
ve yerleşim yerleri vardır. Türkiye’nin Etnik Kökeni, başlıklı Makalelerimde,
Bu gibi
bilgilere, çok yer verdim.
3)Hazar Denizi’nin güneyinden Batıya
doğru giden Kürt ve Türk boyları;
İran, Irak ve
Anadolu Topraklarına geliyorlar. Anadolu Toprakları; geldikleri son durak
Ve bu yolculuk
birden olmuyor. Bir de, yol güzergâhında, bazı yerleri, kendilerine yurt
ediniyorlar.
Ya da buralarda,
uzunca bir süre kaldıktan sonra,
Tekrar Batıya
doğru devam ediyorlar.
Bu
gün İran’ın yarısının nüfusunun, yarısına yakınını, Türk olduğunu,
söyleyebşliriz.
İran’da çok sayı
da Kürt olduğu da biliniyor
İRAN, 2500
yıllık, köklü bir Medeniyettir. Kürtler, genelde, dağlık bölgelerde yaşadıkları
Genelde
hayvancılıkla uğraştıkları,
Bir kısmının da
konar göçer oldukları,
Geniş İran
topraklarında daha çok, yerli İran Halkı ile ,İç içe yaşamış olmalılar ki;
Ana dilleri olan
Göktürkçenin yerini;
Farsçanın, bir
lehçesi olan, bu günkü, KÜRTÇE’nin oluştuğu, anlaşılıyor.
Bu
gün yoğun olarak kullanılan Kürtçe, 8000 kelimeden oluşuyor.
Yoğun olarak kullanılan 8000 Kürtçe kelimenin
içinde, 3250 kadarı, Türkçe kelimeler var.
Bunların içinde,
650 kadarı, Orhun anıtlarındaki Türkçe kelimelerdir. Bir kısmı da BİZİM,
Pek anlamadığımız, Orta Asya Türkçesi.
FARRÇA kelime,
2250 kadar. Yani Türkçeden sonra 2.sırada.
ARAPÇA kelime,
1000 kadar. Bu da 3. Sırada.
ERMENİCE kelime,
45-50 kadar ve 4. sırada.
Buradan
da anlaşılacağı üzere, Ermenilerle Kürtler arasında, evlilik yoluyla da olsa,
bir karışma bir kaynaşma olmadığı da görülüyor.
4)Kaşgarlı
Mahmut’un, Divânu-Lügâti’t Türk, adlı eserinde,
Kürt’ün anlamı şöyle:
A)KÜRT;yüksek ses
çıkarmak anlamındadır.Örneğin biz, at arpayı kütür kütür yedi deriz ama doğrusu
şudur::
At, arpayı kürt kürt yedi.
B)KÜRT; sağlamlık
ve dayanıklılık anlamındadır. Örneğin;
Örneğin, kayın,
gürgen ve meşe, dayanıklılık sembolleridir.
Örneğin
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir;
Üzerinde meşe
ağacın olduğu bir flama yaptırmış. Bunun da Kürtlerin sembolü olduğunu
söylemesi Üzerine da,
Sizin sembolünüz,
bu muymuş gibi dalga geçmelerine kızmış olmalı ki;
BU SİYASETÇİLERE,
meşenin dalları, falanca yerinize mi battı ifadesi ile
Kızgınlığını, bu
sözlerle ortaya koymuştu.
C)TÜRK
ile KÜRT, kelimeleri arasındaki benzerliğin, nedeni nedir?
V e KÜRT’ün
anlamı nedir?
Önce TURK, yazın.
Sonra, tersinden okuduğunuzda, KRÜT ,olur.
Ve KRÜT’ü, birkaç
defa tekrarladığınızda, şöyle olur:
KRÜT, KRÜT, KRÜT!
Bu şudur: dağda
diz boyu diye tabir ettiğimiz, çok yağmış bir kar üzerinde yürürken.
İşte, krüt, krüt,
krüt sesleri çıkar.
Sonuçta yukarı da
A şıkkında, KÜRT kelimesinin, yüksek ses çıkarmak anlamında olduğunu, Söylemiştim.
İşte izahı bu!
Ama bunu, çoğu vatandaşımız böyle bilmez!
BU NEDENLE, bu
gibi konuları ve geçmişlerini;
Televizyon
Programlarında, Kürt vatandaşlarımıza da anlatmak,
Onlara da bir
heyecan vermek lazım!
Bazıları,
kart kurt tan geliyor gibi dalga geçerek söyleseler de,
Bu bir cehalet
sonucudur..Doğrusu da, benim izah ettiğim gibidir.
D)KÜRT,
kar, kış ve soğuk anlamındadır.
Örneğin Timur’un,
AFGANİSTAN’da, Herat Nehri kenarında, KÜRT NEŞİN, adında bir kış evi vardır.
OĞUZ KAĞAN’ın da,
AFGANİSTAN’da KÜRT TAG diye bir kış evi vardır.
E)KÜRTLER, Anayurtlarındayken
de, yüksek rakımlı ve karlı dağlarda yaşayan ve genelde hayvancılıkla uğraşan
insanlardı;
Şimdide öyle.
F)BU
ADI KOYAN DA;
Oğuz Boylarının
Başı, OĞUZ KAĞAN’dır.
Eski Türk geleneğinde,
çocuklara 5-6, belki 7-8 yaşlarına kadar, isim verilmezmiş.
Hangi konuya, neye
ilgi duyuyorsa; ilgi duyulan şey; onun ismi, ya da lakabı olurmuş.
Onun için, bazı
köylerde, her insanın bir ismi ve birde, halk arasında kolayca tanınması için;
Birde lakabı
oluyor. Bu gibi örnekler, Kızıl Derililerde de var. Zaten onlar da, Türk
kökenli
Örneğin Oturan
Boğa, Uzaktan Gelen Kadın,…
Başka
bir örnek. Kahraman Maraş’ta Bulanık, köyünde; herkesin;
Asıl isminin yanında,
bir de,
Lakabı vardır. Heyha,
Cıllı, Memen, Hökür, Posta, Los Omar ve Göv Milcan, Sülükçü Ayşe gibi
Örneğin Heyha, asıl adını, bilmiyorum
ama kendisini tanıyorum.Çobanlık yapıyor.
Dağda davarları
güderken, onları heyha, heyha! sesleriyle yönlendirirken, lakabı; Heyha kalmış
Heyha’nın yoğurdu
dendiği zaman; iyi bir yoğurt anlaşılırdı.Çünkü Heyha, güzel yoğurt yaparmış!
Çocukluğumdan
hatırlıyorum. Bir defasında, Bulanık köyünde,
Köy meydanın da, caminin yanın da, insanlar,
çam kütüklerini ateşlemişler.
Etrafında HESSS sesleri
çıkararak, ATEŞ DANSI, yapıyorlardı.
Bunlar Orta Asya
Türk gelenekleri.
MUŞ’ün ilçelerinden
birinin adı da BULANIK tır.
Selçuklu Sultanı,
Sultan ALPARSLAN;
Bizans
İmparatoru, Romen DİYOJEN’i.MUŞ’un Malazgirt ovasında yenmiştir.
Benim Atalarımın
da, SULTAN ALPARSLAN’ın ordusuyla, Anadolu’ya geldıklerı anlaşılıyor.
Bulanık, Türk Boylarından,
birinin adıdır.Buradaki akrabalarım;
Babamın annesi
tarafındandır.Soyadları da Kızılaslan’ dır.
Bu da, Sultan
ALPARSLAN’ın ordusunda ki, bir Askeri görevi, ya da yararlı bir işi, işaret
ediyor.
Ben, babamın, annesinin,
babasının,
Ben, annemin
anasının, babasının, kimler olduğu, nasıl insanlar oldukları, ya da
geçmişlerini, hep biliyorum…
TİMUR’ün Ordusundan
bir örnek:
Ankara’da Çubuk
İlçesinde bulunan hava alanının adı,ESENBOĞA.
ESENBOĞA,
Tımur’un, Osmanlı PadişahI Sultan Yıldırım BAYAZIT’ın ordusunu,
Ankara’da Çubuk
Ovası’nda yenmesinde, büyük yararlık gösteren, Komutan’ın lakabıdır,
ESENBOĞA!
İnsanların
Soyadları, ya da Lakapları,
BAZEN geçmişleri
ile ilgilidir ve önemli şifreler taşır.
Neyse, tekrar
konumuza giriyorum.
5)Ebu’l
Gazi BAHADIR HAN, ŞECERE-İ TERAKİME VE KÜRTLERİN, SOY KÜTÜĞÜ:
İRAN’ı 800 yıl
kadar,Türk Hakanlar idare etmiştir.Bunlardan biri de Hive Hanı,
Ebu’ul Gazi
Bahadır Handır. Bahadır Han, 1806’vefat etmiştir ve Cengiz Han’ın soyundan
gelen, bir Moğol Türküdür ve aynı zamanda, bir Tarihçidir
Sonuçta,
Diyarbakırlı deyince;
Burada yaşayanların
hep Kürt kökenli oldukları düşünülür. Bu doğrudur.
Ama kimlerin
Torunu olduklarını da söylemek istiyorum.
Diyarbakırlı Kürt
vatandaşlarımız; Namık ve Konak kardeşlerin, neslinden türemişlerdir.
Buna Mamukoğulları’
da diyebiliriz.
ERMENİSTAN arşivlerinde
ise Mamukoğulları, M AMOKYAN, diye geçmektedir.
6)Ebu’l
Gazi BAHADIR HAN;
Şecere-i
Terakkime adlı kitabında, soyadları, Ensari ya da Ensarioğulları olan KÜRT’lerin
de;
Türk kökenli
olduklarına, vurgu yapılıyor.
7)Günümüzde
MHP’nin Türk Milliyetçiliği üzerine kurulu;
TÜRK
MİLLİYETÇİLİĞİ’NİN BABASI DA;
Diyarbakırlı
araştırmacı Yazar ZİYA GÖKALP’tir.
Ziya GÖKALP’ da bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Herkes gibi o da;
Etnik kökenini,
merak ediyor. Okumaya ve araştırmaya başlıyor.
ZİYA GÖKALP’ın
tespiti, şudur:
HER NEREDE KÜRT’Ü
ARASAM;KARŞIMDA HEP; TÜRK’Ü BULDUM.
Sonuçta Ziya GÖKLALP, geçmişini
araştırmak için, Yola çıktığında,
Karşısına hep.
Türk çıkıyor.
8)BU
İTİBARLA, Muhalefet Partileri, bir öncülük edip;
Seçim içerikli olan
Televizyon Programlarına biraz ara verip,
Bu gibi konularda
Televizyon programları düzenleyip, Kürt vatandaşlarımızı bilgilendirseler,
Geçmişlerini öğrenen
Kürt vatandaşlarımız;
HDP’nin Ayrılıkçı
politikalarının etkisi altında kalmazlar;
GERÇEKTE, ne
KÜRT, nede TÜRK olmayan, Türkiye’yi bölüp parçalamaya çalışan;
Gizli Ermeniler,
ya da başka etnik kökenliler ile
PKK ile
yollarını, ayırırlar.
9)Böylece
KÜRT VATANDAŞLARIMIZ;
Türkiye Cumhuriyeti’nin,
Vatanı ve Milleti ile bölünmez bütünlüğüne,
Yürekten inanan,
Cumhuriyet Bekçileri olur, Türkiye’ye Huzur ve Güven, kendiliğinden, gelir,
Ne Kürt, nede
Türk kökenli olmayan, Türkiye’den toprak koparmaya çalışan, ayrılıkçı HDP’liler;
Bir azınlık
durumuna düşerler.
BÖYLECE, siyaseti
etkileyecek kadar da, Milletvekili çıkaramazlar
0)HANİ HEP DUYUYORUZYA!
Avrupa, Amerika
gibi Devletler, hep bizi kıskanıyorlarmış ya!
Kıskanacak
neyimiz kaldı ki?
AVRUPA ve AMERİKA’da, önemli
görevlerde bulunanlar;
Etnik kökenlerini
açıklamakta, bir mahsur görmezler.
Bu Ülkelerde
yaşayanlar ve oy kullanma hakkına sahip, insanlarda;
Bu gibi konuları,
fazla önemsemezler.
ÖNEMLİ OLAN ŞEY
DE;
Kendi
Devletlerinin çıkarları doğrultusunda,
hareket etmeleri.
Ve kendi
Devletlerini, daha üst noktalara, taşımalarıdır.
Örneğın ABD
Başkanlarından Barak Hüseyin OBAMA;
Afrika Kökenli
zenci bir Baba ile Beyaz bir anneden doğma, bir Melezdi.
Fransa Cumhur
Başkanlarından Nikolay SARKOZY;
MACAR asıllı,
YAHUDİ, kökenliydi. Şimdiki ABD Başkanı Joe BİDEN’den önceki ABD Başkanı Donald
TRUMP’ın da Alman asıllı Yahudi kökenli olduğu söyleniyordu.
Bu örneklerden, şuraya gelmek istiyorum:
Örneğin Almanya, İngiltere, Fransa ve
Avrupa’da, daha birçok Ülke ile Amerika’da;
Halk bilinçlidir,
Esas olan,
Devletin Anayasa ve Yasaları ile Devletin çıkarları ve bekasıdır
Kimse kendi
kafasına göre iş yapamaz! Ve hesap verilebilirlik esastır.
BU NEDENLE
siyasetçiler, etnik kökenlerini de gizlemezler.
Bu gibi
ülkelerdeki, seçmenlerde, siyasetçilerin etnik
kökenleri ile ilgilenmezler.
Kendi ülkelerine,
ne kazandırıp, ne kaybettirdiklerine bakarlar!
Peki Türkiye’de
durum böyle mi? Elbette değil!
DEMEK
Kİ BİZLER, kültür yapımız, yetişme tarzımız ve alışkanlıklarımızla da ilgili
olsa gerek!
Henüz bir Batılı
gibi daha olamadık ama bu eksikliklerin giderilmesi ve telafi edilmesi noktasında;
Yapılacak işler
var!
Bende kendimce,
bunları, ortaya koymaya çalışıyorum, önerilerde bulunuyorum.
11) Devlet İdaresinde, özellikle üst
Makamlarda, görev ifa edenlerin;
Liyakat sahibi insanlardan
oluşması, elbette.istenir.Ama düşük eğitimli olsa bile
Düzgün insanlarla
çalışmak suretiyle
Bu
eksiklikler de giderilebilir.
Ama bu gibi
önlemler de alınmıyorsa! Devlet çökme noktasına gelmiş ise;
Ortada ciddi bir
sorun var demektir.
Bu gibi durumlar;
Etnik kökenden ve bazı saplantılardan da kaynaklanabilir!
12)Tekrar
söylüyorum: PKK BİR ERMENİ AÇILIMIDIR.
Abdullah ÖCALAN’ın
asıl adı Artin Agopyan’dır. Abdullah
ÖCALAN, Kürtçe de bilmez!
Kürt’te değildir.
Günümüzde HDP’nin Kürtleri temsil ettikleri, ya da Kürtlerin haklarını savunmak
için kuruldukları da söylenemez!
Aşağıda ki, bilgiler;FATİH
HABER SİTESİ’nde,misafir Yazar sıfatıyla Mehmet Arslan’ın, Makalesinden kısmi bir
alıntıdır.13/7/2012. Bu Makalenin tamamını, okumanızı öneririm.
Bu bilgilerin
tamamına şöyle ulaşabilirsiniz: Coogle’de;
FATİH HABER
SİTESİ-Mehmet Arslan-Artin AGOPYAN, yazar ve enter’e tıklarsanız, ulaşırsınız
BAŞLIK
ŞÖYLE:ARTİN AGOPYAN; Nasıl Abdullah
ÖCALAN, oldu?
Buradaki
bilgiler, günümüzde BOP ve BOP Eş Başkanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti’ne,
Ve TÜRK Halkına, Siyaset
eliyle kurulan tuzakların, son sahnesidir aslında!
Burada yer alan bilgiler; benim de üzerinde
durduğum konuların, devamı ve başka örneklerle kanıtı niteliğindedir, Dolayısıyla
da;
Halkımızı aydınlatacak
ve 6’lı Masanın oy oranını da yükseltecek olan,
TAKVİYE
niteliğindedir.
BU NEDENLE, tarihe de ışık tutacak, bu gibi çok
önemli konuların;
TELEVİZYON PROGRAMLARINDA,
tartışılması gerekiyor.
Şimdi
burada, Yazarın ele aldığı konulardan bazılarına da, yer vereceğim.
13)Abdullah
ÖCALAN; 4 Nisan 1948’de Urfa-Halfeti-Amarlı’da doğmuştur. Amarlı, bir Ermeni
köyüdür ve eski bir Ermeni yerleşim yeridir. Abdullah Öcalan’ın babası Ermenidir.
Abdullah
ÖCALAN:1973’te kurulan, yasadışı Ermenistan Kurtuluşu için Gizli Ermeni
Kurtuluş Ordusu ya da günümüzdeki adıyla,
ASALA’nın 3 kurucusundan biri ve lideridir.
Abdullah Öcalan'ın aile içindeki asıl adı "Artin
Agopyan" dır. Gerçek kimliği ortaya çıkmasın diye bir gece Halfeti Nüfus
Müdürlüğünü basmıştır. Ve nüfus kütüklerinin hepsini yakmıştır ve gerçek kimliğini gizlemek için adını,
Abdullah ÖCALAN. olarak yazdırmıştır.
Abdullah
ÖCALAN; Kürt ve Kürtlerin lideri olsa; kadın, erkek, genç, yaşlı ve bebek
demeden, böylesi bir katliam yapar mı? Yapmaz! Ya da böylesi bir katliama müsaade
eder miydi? Elbette etmezdi!
17)1876-1878,Hicri takvime göre 93
Osmanlı-Rus savaşında Ermeniler; Rusların yanında yer aldı, Bu savaşta, 1
Milyon Kürt ve Türk hayatını kaybetti.
Öyle anlaşılıyor ki; Doğu Anadolu’da,
Kürt köylerindeki, eli silah tutan Kürtler savaştayken; korumasız kalan Kürt
köylerine, Ermenilerin saldırdıkları ve
buralarda, katliam yaptıkları anlaşılıyor.Böylesi bir durumu;bu gibi yerlerdeki,
toplu mezarlar doğruluyor.
18)Bu savaş bittikten sonra, köylerine dönen Kürtler;
Böylesi bir durum karşısında,
Rusların yanında yer alan, Ermeni köylerine saldırmaya ve onlardan, intikam almaya başlıyorlar.
Hıristiyan Dünyası, böylesi bir durum karşısında.
Soykırımdan" söz etmeye başladı.
19)Bu maddeden dolayı,
göçmek istemeyen Ermeniler, Türk Devletine
Yağcılık olsun diye;
KÜRT vatandaşlarımıza
ve herkese, bu bilgileri aktarmak lazım! Bu gibi görevler de öncelikle 6’lı
Masaya düşüyor.Çünkü İktidara verilen bir görev var;BOP ve BOP ve Eş Başkanlığı..
22)TÜRK TARİH KURUMU,
TTK Başkanı Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU; neden görevinden alındı? Sayın
HALAÇOĞLU; MHP Milletvekiliydi. 23Temmuz 2008’de; Kayseri’de, AVŞARLAR sempozyumuna davet
ediliyor.Hoca Sempozyumda,Türkiye’de yaşayan Kürtlerin; Türkmen olduğunu,
Kürt Alevilerin ise; Ermeni olduğunu söylüyor.
Bunun üzerine Yusuf Hoca,19 Ağustos 2008’de, TTK
Başkanlığı görevinden alınıyor. Bunun üzerine Prof. Dr. Sayın Yusuf Halaçoğlu;
MHP’den istifa ediyor.Burada yanlış olan şu;
Bir Bilim Adamı, Uzman olduğu ve
Türkiye için, hayati önemi olan bir konuda;
Yanlış bir şey mi söyleseydi, yani? Burada asıl yanlış
olan şu:
MHP, Türk Milliyetçiliğini esas alan, bir siyasi Parti.
Bu nedenle Yusuf Hocaya sahip çıkılmaması; üstelik,
görevden alınması; çok düşündürücü!
8-UNUTMAMAMIZ GEREKEN BAZI ÖNEMLİ KONULAR
1)TÜRKİYE
CUMHURİYETİ’nin bir ferdi, bir vatandaşı olarak;
ETNİK KÖKENİ, ne
olursa olsun; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine inanması,
Bu Devleti Kuran
Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşları ile bir sorununun, olmaması gerekir.
2)Türkiye Cumhuriyeti, Temeli Türk
olan Osmanlı İmparatorluğu’nun, küllerinden,
yeniden doğmuş,
bir Türk Devletidir. Ama hiçbir kimse, bu Devletin altını oymaya çalışmasın!
BU DEVLET;
Emperyalist
Devletlerle, bir mücadele sonucunda, kan ve can vererek, kurulmuştur.
BU GİBİ
NEDENLERLE ESKİDEN;
Ataları, bu
Topraklarda, yaşadı diye;
Emperyalist
Devletlerin, dolduruşu ile Toprak koparılmasına, müsaade edemeyiz!
BU GİBİLERİN, asıl
amaçları bilindiğinden;
Demokratikleşme
adı altında, ama asıl amacı başka olan,
Bu gibi
söylemlere, hep şüphe ile bakmalıyız
3)BU ARADA, Türklerin Anadolu’ya gelişlerinin, ya da bu coğrafya da bulunduklarının, Milattan önce, 8-10 Bin yıl öncesine dayandığı ortadadır. Hatta daha gerisi de söylenebilir. 1071 Tarihi ve Selçuklu Sultanı, Sultan Alparslan’ın; Bizans İmparatoru, Romen Diogeni, yendiği tarih; Oğuz Boylarının büyük kitleler halinde, Anadolu’ya giriş yaptığı tarihtir. Bu tarihten sonra; Anadolu’nun adı da Türkiye olmuştur.Bu adı koyanlar da bizler değiliz! İTALYANLAR! Tuckhia, Turckho mania; Yani Türkiye, kısaca, Türklerin yoğun olarak, yaşadığı topraklar! BU GİBİ BİLGİLERİ;
Anayurt Gazetesinde yazarken,
Türkiye’nin Etnik Kökeni, başlığı altında yayınlamıştım, Şimdi burada, seçim dönemine girdiğimiz bir
zamanda; Türkiye nüfusunun, Etnik Kökene dayalı
ayrıntılarıhı ve nüfusa oranlarını da Geçmişteki TÜİK verilerine dayanarak;Günümüz
Türkiye’si için, bir şeyler söylemek istiyorum.
4)SİYASETÇİLERİN DİKKATİNE! TÜRKİYE’NİN ETNİK KÖKENE DAYALI NÜFUS ORANLARI
Türkiye genelinde;
TÜRK’üm diyenlerin
toplamı: 64 750 000.Oran: % 87,5
KÜRT’üm
diyenlerin toplamı: 7 400 000:Oran:%10
ARAP.......................................
740 000.Oran: %1
ZAZA:…………………………………..270
000. Oran::%:0.50
ÇERKES:……………………………….200
000:Oran:%0.27
LAZ:…………………………………….200
000:Oran:% 0.27
DİĞER:………………………………….340
000:Oran:%0.46
TOPLAM:………………………………74
000 000
DİĞER BAŞLIĞI
ALTINDA VERİLENLER:
Ermeniler:60 000
Yahudiler:25 000
Rumlar:1800.
Bu veriler: nüfus
sayımında, vatandaşlarımıza sorulan, Etnik Kökene dair, sorular karşısında;hane
halkının, kendi özgür iradeleri ile verdikleri cevaplardan, yararlanarak,
hazırlanan; Türkiye
İstatistik Kurumu, TÜİK’in değerleridir.
ANAYURT Gazetesi 2013 Ahmet YALVAÇ:
5)CUMHUR İTTİFAKI’nı ayakta tutan
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, Devlet BAHÇELİ,
Hâlâ, Türkiye
Cumhuriyeti’ni, uçuruma doğru götüren, şimdiki Tek Adam Yönetimini, niye ve
niçin destekler?
N iye bizim
Adayımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, der?
Bunu anlamak,
mümkün değil.
6)Şimdiki
bütün yetkilerin, Tek kişide toplandığı, Başkanlık Sistemine geçilmesini,
İlk öneren ve kabul
edilmesine de destek veren, Sayın BAHÇELİ’dir
Halbuki, Sayın BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN;
Geçmişte
birbirinden hazzetmeyen,
Birbirlerine ağza
alınmayacak sözler sarf eden,bu 2 isim;
Nasıl oldu, kim
tarafından önerildi de, bir araya geldiler?
Ne
hikmetse, Sayın BAHÇELİ;
NİÇİN HEP, Eski
Parlamenter Sistemi savunan Millet İttifakı, ya da 6’lı Masa diye adlandırılan
Muhalefet ittifakına çatar? Bütün bunlar; Üzerinde düşünülmesi gereken, çok önemli konulardır.
7) AKP ve Sayın ERDOĞAN’a, şimdiki
Tek kişilik Başkanlı Sisteminin devamı için, Destek kampanyasına; Sonradan birde, İşçi
Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK’te katıldı
HALBU Kİ DOĞU PERİNÇEK; Hep aşırı solu ve daha ziyade ÇİN tarafını savunduğu bilinen İdeolojik bir isim. Hayatı hep, Sayın ERDOĞAN, karşıtlığı ile geçmiş ve Siyaseten de bedel ödemiş, Hapiste yatmış bir kişi. Günümüzde akıl almaz, çok acayip şeyler oluyor.
8)ŞİMDİ BURADA ANLATACAKLARI MI; ÖNCELİKLE bu Devleti kuran
Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Din ve Müslümanlık karşıtı olarak bilenler ile Din
ve inanç üzerinden siyaset yapanlar, duysun ve bilsin istiyorum!Şimdi bu konuya giriyorum.Burada anlatacaklarım; LOZAN ve MONNRÖ
antlaşmalarına karşı çıkanlar içinde bir cevaptır..
9)1923’te yapılan Lozan Antlaşmasına
geçici bir madde ekleniyor. Bu
maddeye göre;Türkiye ile Yunanistan arasında, etnik kökene göre değil
de;Hıristiyan ve Müslüman olma bağlamında,her 2 Ülke arasında, karşılıklı
mütekabiliyet esasına göre, bir nüfus değişimi anlaşması imzalanıyor.Bu konu
aslında mecburi bir göç anlaşmasıdır.
10)BU ANTLAŞMAYA GÖRE; Türkiye’de yerleşik olan, 1.200 000.Ortodoks Hıristiyan inancındaki,
nüfus; Yunanistan’a gönderilecek.Buna karşılık olarak, Yunanistan’da yerleşik
olan,ama Müslüman inancına sahip, Türk kökenli ya da başka etnik kökenli olan
nüfusta,Türkiye’ye gelecek.Tabii ki burada
karşılıklı yer değiştirecekler arasında;,ev, bağ, bahçe gibi mal ve mülk değişi
mi de oluyor.Şimdi bu gibi konuları, biraz açmamız gerekiyor.
10)Hıristiyan Ortodoks inancına
sahip, Türkçeden başka bir dil bilmeyen, özbeöz
Karaman Türkleri; ki bu Soydaşlarımız, orta Anadolu, Anadolu’nun güneyi
ve özellikle de Nevşehir, Ürgüp, Göreme gibi yani daha çok Kapadokya’da
yaşıyorlar.Sadece Ortodoks Hıristiyan oldukları için; bunlarda, Antlaşma gereği
olarak,Yunanistan’a göç etmek zorunda kalıyorlar
11)İstanbul’da yaşayan Rumlar ile Bozca
Ada, Gökçe Ada ve diğer Türk Adalarında yaşayan Rumlara karşılık olarak; Batı
Trakya’da ki Müslüman Türk Soydaşlarımız da,göç kapsamı
dışında bırakılıyor.
12)SONUÇTA TÜRKİYE CUMHURİYETİ
KURULURKEN;Yaşanan acı tecrübelerden ders alınarak;Gelecek kuşaklara sorunlu bir Türkiye bırakmamak için,bu gün;nüfusumuzun;Etnik köken olarak, %87,5’i Türk ve Müslüman, % 10’u Kürt.Kürtler de Türk’ün bir kolu ve onlar da
Müslüman’dırlar.SONUÇTA, başka etnik kökenli Müslüman topluluklarla, Türkiye;%99’u Türk
ağırlıklı ve Müslüman bir Toplumdur.
13)Bu gibi bilgilerden sonra;TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin kurucusu, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Din ve Müslümanlık
karşıtı gibi göstermek! doğru değildir ve bu gibi yaklaşımların; bir amaca yönelik olduğunu da söylememiz lazım.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.yılını
kutlayacağımız bir zamanda;Büyük
Ortadoğu Projesi , BOP kapsamında; Türkiye
bir sığınmacı ülkesi olmuş.Bu gün kayıtlı, kayıtsız Türkiye’de 12-13 Milyon
sığınmacı olduğu söyleniyor.Gelecek adına nasıl endişe duymayız?
SÖZDE
Din ve inanç uğruna ya da bir çıkar uğruna Sayın ERDOĞAN’a destek
verenler;yakın bir gelecekte;Türkiye’nin de Komşularımız gibi bölünüp, parçalanma noktasına
geleceğini, bir hayal edebilseler? nelerle karşılaşacaklarını bir bilseler! Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve Kurduğu Türkiye
Cumhuriyeti’nin ve de Kurallarının; ne kadar değerli olduğunu anlarlar!
14)Doğup, büyüdükleri topraklardan,
göç etmek zorunda kaldıkları için, acı çekenler;Sadece Ermeniler değildir. Özbeöz Türk olan,
Ortodoks Hıristiyan, Karaman Türkleri de;Doğup büyüdükleri topraklardan, göç etmek
zorunda kalmışlardır.Bu saatten sonra, eski yaraları kaşımanın, kimseye faydası
olmaz!
15)Konstantin KARAMANLİS:Yunanistan’ın
Başbakanlarından biri. Bu da Yunanistan’a göç etmek zorunda kalan; Ortodoks
Hıristiyan, bir Karaman Türk’üdür,Yunanistan’a
gidince, Karamanlis olmuş
Ortodoks Hıristiyan bile olsa;bir
Türk olarak,bizim için bir gurur vesilesidir.Bu noktada şu soruyu sormak
gerekiyor: İster Türk kökenli bir Yunanistan vatandaşı olsun, İsterse Rum
Kökenli olsun;Yunanistan’a ait bir Adayı, Türkiye’ye verebilir mi? Veremez!
Karamanlis,hiç veremez!Bütün Yunanistan, ayağa kalkar!BİR BATILI ile bizim insanımız ARASINDAKİ,
bariz bir fark, burada işte! Bunun
da nedenleri var, yapılacak işler var!
Bizim insanımız, söz konusu vatansa;
canını feda etmekten, çekinmez ama duygusaldır ve lidere çok önem verir. Birde
buna genelde okuma ve araştırma alışkanlığına, daha tam olarak alışamadığımızdan;
Siyaseteten
kurulan tuzakları, fark edemiyoruz. Ve bu yüzden de geç kalıyoruz, zaman
kaybediyoruz, zorlanıyoruz.
AMA BEN; bu zor günlerin
de geride kalacağını, düşünüyorum.
16)ŞİMDİ DE BİZDEN BİR ÖRNEK!
AKP döneminde
Yunanistan, bize ait olan 18 adamızı, işgal etti. Bu gibi konular, kaç defa
basınımız da da yer aldı. Siyasetçiler dahil, herkesin haberi var.
AMA bu Adalarımız,
hâlâ Yunanistan’ın, işgali altında. Bir iktidar değişikliği ile bu adalar geri
alınmak istense bile
Silahlanan bu
adaları geri almak, çok zor.Gereksiz yere çatışmalar olacak.Onlardan da
bizlerden de hayatını kaybedenler olacak!
17)Siyasetçiler;
bilerek, ya da bilmeyerek yanlış, işler yapabilirler
AMA TÜRKİYE’DE
DE, batı tarzı demokrasi yerleşmiş, ya da özümsenmiş olsaydı;
HALKIMIZ, böylesi
bir oldu-bittiye müsaade etmez ve 18 Adamızı da Yunanistan’a kaptırmazdık!
Etnik kökeni, ya da Dini inancı; ne olursa
olsun;
İnsanlar
vatandaşı olduğu Devletin hak ve menfaatini de korumak ve kollamakla yükümlü
olduğunun , bincinde olması gerekir.
Ahlaken böyle olmak gerekir!
18)Şimdi tekrar Etnik Köken ve HDP’ye giden oylarla, bir kafa karışıklığı.
BURADA ÖNCELİKLE,
HDP’nin açılımını, tekrar hatırlatalım;Halkjların Demokrasi Partisi,Daha
önceleri kurulup ta Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Partilerin,
benzerlerinin devamı niteliğinde ETNİK KÖKENE dayalı bir siyasi Parti.
ANAYASAMIZA
GÖRE, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes; Türk’tür.
İbaresi varsa;
Bu ve buna benzer
siyasi partilerin, gerçek niyetlerinin başka olduğu;
Kendiliğinden
anlaşılıyor.
Bizlerde bu gibi
gizlenen asıl maksadın ne olduğunu, değişik açılardan, ortaya koymaya
çalışıyoruz.
TÜiK verilerinde,
konumuz ile ilgili olanı, tekrar hatırlatmak ve bu konuda da bir şeyler
söylemek istiyorum,
Türkiye’de
Ermeni’lerin toplamı:60 000 .Bu nüfus ile 1 Milletvekili bile çıkartamaz AMA
HDP’nin çıkardığı Milletvekili sayısı:67
Türkiye’de
Türkler ile Kürtlerin toplamı, nüfusumuzun %97,5’ini teşkil ediyor.
Bunun dışında kalan Araplar, Çerkezler, Lazlar ve Müslüman olmayan 340 00 kişinin hepsi de HDP’ye verse, yine 67 Milletvekili çıkaramaz!
BURADA,
Kürtler üzerinde oynanan bir oyun var. Kürt vatandaşlarımızın bir kısmı ve
özelliklede Kürt gençlerinin bir kısmı; buraya kadar, değişik örneklerle ortaya
koymaya çalıştığım üzere;dış kaynaklı beyin yıkama faaliyetleri sonucunda,Kendilerini, ayrı bir ırka mensup sanıp,HDP’ye oy vermiş olabilir. AMA birileri Kürt vatandaşlarımıza
dese ki, sen Ermeni misin? cinayet çıkar.
Televizyonlarda
ve Meydanlarda, hep, Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın
ERDOĞAN’nı, haklı nedenlerden dolayı, eleştirilere elbette katılıyorum.
Her geçen gün artan pahalılık, enflasyon.
Develüasyon ..gibi nedenlerle hayatın daha da zorlaştığını herkes gibi bende
biliyorum.
AMA HERŞEYE
RAĞMEN, Cumhur ittifaki ile aradaki farki, %80-90’a çıkaramiyorlar sa;ortada
bir sorun var demektir.
BU
NEDENLE kesin bir sonuç alınamayan bu gibi yöntemlere biraz ara verip,
özellikle de Televizyonlarda; KÜRTLERİN;Türk’ün bir kolu olduğu yönündeki,
kültürel konulara da yer verirlerse, çok daha kolay bir sekil de;
Netice
alınabileceğini, söylemek istiyorum.
AYRICA
KONUSUNDA Uzman bir kişi olarak; Enerji
sorunlarını da çözebileceğimizi. DOLAR ve EURO GİBİ yabancı paralara ihtiyaç
duymadan, bu gibi sorunları da halledebileceğimizi de hep söyleyip duruyorum.
BİRDE BENİM BULUŞUM
olan Yağmur Tutma Projeleriyle Aniden bastıran yağışlarda oluşan can ve mal
kaybını; bütün betonlaşmaya rağmen Türkiye genelinde önleyeceğimi söylüyorum. Bu
bir Dünya Projesidir, Türkiye’ye 3.NOBEL Ödülünü kazandırabilecek kadar, önemli
bir konudur.
BU PROJELERİN
hayata geçirilmesi sonucunda;
Tüm Halkımızın ve
Türkiye’nin ekonomik açıdan da rahatlayacağını söylemek istiyorum.
MİLLET
OLARAK BİZİM EN BÜYÜK ZAFIMIZ;
Her şeyi Batı’dan
bekleme alışkanlığından, henüz kurtulamamış olmamızdandır.
BİZLER, sorun çözmek, bilene değer
vermek, bu gibilere destek olmak alışkanlığını, henüz kazanamamış olmamızdan
dır.Bunun sağ ile sol ile de bir ilgisi yoktur.
BİZLER sorun
çözmek yerine, konuşmayı daha çok seviyoruz!
9--BASINIMIZA
YANSIYAN ÖNEMLİ HABERLER.
1)Resim, Müzik, Tiyatro, Opera, Bale
gibi sanatsal faaliyetlere;
Dini
gerekçelerle, uzak olmak, mağduriyet yaratmak!
Uzak olmanın
dışında;
Bu gibi
konularda, etkinlik taleplerine de, kısıtlama getirmek, engel olmak,
Sonuç itibariyle,
sosyal yaşama müdahale etmek.
6/11
Eylül 2022 Pazar CUMHURİYET
İzmir’in
kurtuluşu ve Milli MÜCADELE ZAFERİNİN 100.yıl coşkusu unutulmayacak
9 EYLÜL
RÜZGARI CUMHUR’U SARSTI
Milyonlara umut. Biz
böyle bilir böyle yaşarız.
Tarkan konserini,
2 Milyondan fazla kişi izlerken, Dünya tarihindeki,
Ücretsiz en
kalabalık konserler listesinde, ilk beşte yer aldı.
YOLLA ŞARKISIYLA
konsere başlayan TARKAN’ın, Biz böyle bilir, Böyle yaparız, şarkı sözü,
Konserin özeti
oldu.
ATATÜRKLÜ GÖNDERME
İzmir’in
kurtuluşu ve Milli Mücadele’nin kesin zaferini müjdeleyen 9 Eylül’ün, 100.
Yılını, GÜNDOĞDU meydanında, 2 Milyon yurttaş birlikte kutladı.
BAŞKAN
SOYER’in, bu toprakları yönetenler;
Gaflet, delalet,
hatta hıyanet içindeydi.
Saraylarındaki saltanatı
koruyabilmek için, bütün Milleti ateşe attılar, sözü.
Güne damgasını vurdu.
SARAY’A SAHİP ÇIKTILAR
MHP Lideri BAHÇELİ;
Tedavisi imkânsız
devşirme hastalığı, AKP sözcüsü Ömer ÇELİK ise;
OSMANLI Devletini
hedef almak, şuursuzluktur dedi.
SOYER’den, biz
işgalcilerin gemileriyle kaçan Saray Erkânını değil, göğsünü siper eden,
ATATÜRK’ün ve bu
uğurda canını feda eden atalarımızın, izindeyiz dedi.
Sayın
Tunç SOYER’in böylesi bir beyanına,
AKP tarafından, Hükümeti devirmeye çalışıyor,
ya da bir hakaret çıkaranlar olsa bile
Bu gibi karşı
beyanlar;
Aradan 100 yıl
geçse bile;
Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin, bazı kesimlerce,
Zihinlerde henüz
yer etmediğini anlıyoruz.
2)Tarkan’ın
konserinden 1gün sonrasında ise;
Urfa ilimizde, bu
defasında Muzik gurubu ZAKKUM tarafından bir konser düzenleniyor.
Bu da 25 Bin kişi
tarafından izleniyor.
Her 2 konserin izin alınma
sürecinde, bazı DİNCİ kesimlerin İslam’a ayrı,yada fuhuşu çağrıştırıyor gibi
gerekçelerle;
Bu 2 parasız
konserin iptal edilmesi istense de,
Sonun da bu
konserler icra ediliyor.
Böylesi bir
şeyler olmadığı gibi
iktidarı protesto
etmek, yada taşkınlık yapmak gibi
İşler de
yaşanmıyor. Böylesi bir durum;
Halkımızın ve
gençlerimizin zihnen belli bir olgunluğa eriştiğini,
Kültür yapımın
geliştiği sonucunu ortaya çıkarıyor.
TARKAN’ın
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden aldığı paranın da,
TARKAN tarafından
Darüşşafaka ve Çağdaş Yaşamı Destekleme gibi
Çok faydalı Hayır
Kurumlarına bağışlaması da,
Çok güzel, çok
faydalı ve yerinde bir iş!
BU 2 KONSER İLE
HALKIMIZDA, korku
duvarının aşıldığı izlenimini alıyoruz.
3)20
ADAMIZI YUNANİSTAN’A KAPTIRMAK
7/5
Eylül 2022 Pazartesi SÖZCÜ
YUNAN ADALARIMIZI ALIYOR. NİYE
SUSUYORSUNUZ? Dedik.
SÖZCÜ SORDU, SES 8 YIL
SONRA GELDİ
2014 Yılından beri yaptığımız
manşetlere kulağını tıkayan iktidar, daha yeni uyandı.
ERDOĞPAN, 8 yıl
sonra Yunanistan’ı uyardı ama iş işten çoktan grçti.
9 Ağustos 2014
Bir bu derdimiz
eksikti.Eyy dünya lideri!Yunan, adalarımıza el koydu..Haberin var mı?
31 Ağustos 2015.Zafer günümüzde.
Yürek yakan tablo.
1 Ekim 2016. Yunanistan 17 Adamızı,
işgal etti.
14 Kasım 2016.
18. Adamızı da,
Yunanistan’a kaptırdık.
24 Temmuz 2017.Lozan’ın yıl
dönümünde YUNAN TAHRİKİ
22 Nisan 2017.İşgal ettikleri
Adalarımızda kuzu çevirme yaptılar.
24 Temmuz 2017.LOZAN’!IN YIL
DÖNÜMÜNDE
29 Nisan 2017. 96 Yıl öncede kuzu
çevirmişlerdi ama ATATÜRK, denize döktü.
SONUÇ:
Yunanistan bize ait, 20 Ada ve 2
kayalığı, nasıl ele geçirdiğini,
LOZAN’a aykırı
olarak, adaları nasıl silahlandırdığını, defalarca manşet yaptık.
Hangi Adamıza asker çıkarıldığını,
hangisinde üst düzey Yu8nanlılarla şov yapıldığını,,
Hatta hangisinde,
kuzu çevrildiğini bile yazdık.
YUNAN’A SERT ÇIKIŞ.
AMA dinleyen
olmadı Tâki önceki akşama kadar.
ERDOĞAN,
önceki akşam, Yunan,stan’a çıkıştı. Adaları falan işgal etmeniz bizi bağlamaz.
Vakti,saati
geldiğinde, gereğini yaparız.
Hani diyoruz ya! Bir gece ansızın gelebiliriz, dedi.
Bu sözler, Yunanistan’ı sarstı. Hatta savaş bile, gündeme
geldi.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Bu
adaların işgal edildiğini,ilk kez söyleyen
MSB, ESKİ Genel Sekreteri ,
E.Kur.Albay Ümit
YALIM, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:
Adalarımızda 14
Yunan üssü,ve 6000 askeri var.Erdoğan İzmir’i unutma diyor ama
İzmir’in Koyun
Adası ile Venedik kayalıkları da
2004’ten beri,
Yunan işgali altında.
HABER DEĞERİ OLAN, başka bir konu da
şu:
EYT’liler dün eylem yaptı.İktidara soruyoruz:
BUNLAR KİM? Sürtük
mü? Çapulcu mu?Hain mi?Dış Güç mü?Terörist mi?
10-AKP İLE YENİDEN EMPERYALİZMİN
PENÇESİNE DÜŞMEK!
1)SEVR ve BOP HARİTASI, Türkiye’nin
toprak kaybı açısından, neredeyse birbirinin aynı
SEVR HARİTASI:10Ağustos 1920 Fransa 2006 Amerika-Savunma Bakanlığı-Pentagon
100 Yıl öncesinin
Emperyalist Devletleri; 100 Yıl sonrasında, en büyük emperyalist ABD
2)Şimdi
bu konuyu biraz açmamız gerekiyor.
Avrupa’da 14.
Yüzyılda, önce İtalya’da resim ve güzel sanatlarda başlayan Rönesans dönemi,
Daha sonraları
İngiltere’de başlayan toplumsal hareketler ve aydınlanma ile özgür düşüncede
gelişiyor.
Böylece Avrupa
Kilise’nin etkisinden kurtuluyor, Bunu Aklın ve Bilin ışığında diğer gelişmeler
takip ediyor.
Daha sonraları Almanya,
İngiltere, Fransa, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerindeki yeni buluşlar;
1453’te matbaanın
da keşfi ile bilgilerin hızla yayılması,
Sanayinin de
gelişmesi ile bu gibi Devletler;
Zenginleştikleri
gibi,
Bir Dünya gücü
haline geliyorlar.
Ve Avrupa’nın
diğer Kıtaları ve Ülkeleri etkilemeleri ve sömürgecilikte böyle başlıyor.
3)Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa
Devletlerinin gerisinde kaldığını,
,Sadrazam
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki,
Osmanlı
Ordusunun,2.Viyana bozgunu sonucunda,
Farkına varılmış!
Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatı ile de, Osmanlı’da
duraklama devri başlıyor.
Bazı yenilikçi
Padişahların , Avrupa’yı örnek alıp, bir şeyler yapmak isteseler bile,
Örneklerini, AKP
döneminde sıkça gördüğümüz, her şeyi Dine bağlayan aşırı bir kesimin;
İstemezük gibi
karşı çıkışları ve isyanlar sonucunda;
Gerilemeler devam
etmiş,
Ekonomik, sosyal
siyasal ve günün silah ları ve teçhizat gibi konularda da, Avrupa’nın gerisinde
kaldığından;
Mondros Mütarekesi
ile eski adıyla terki silah etmiş.yani silah bırakmış, Sevr anlaşması ile de;
Geniş İmparatorluk
Topraklarını kaybetmiş olmanın dışında;
Elimizde kalan öz
yurdumuz, Anadolu Toprakları da.
Zamanın
Emperyalist Devletleri, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan tarafından
işgal edilmiştir.
4)Günümüzde AKP dönemini ve Sayın ERDOĞAN’i,
Astarı yüzünden
pahalıya gelen, Hazine Garantili yollar, köprüler, hava alanları, Hasta
garantili şehir hastaneleri,
Hazine garantili
yollar, köprüler, tüneller yaptı diye övünüp, destekleyen vatandaşlarımız;
Hesapsız kitapsız
harcamalar ve borçlanmalar sonucunda,
Türkiye’nin
geleceğinin, nasıl ipotek altında olduğunu anlamaları için;
OSMANLI
İmparatorluğu’nun nasıl yıkılma noktasına geldiğini.
İç ve dış borç
yüzünden, imparatorluk topraklarının kaybedildiğini,
Bilsin ve
anlasınlar.
Osmanlı’nın
iç ve dış borçlarının.
Atatürk
DÖNEMİNDEN başlayarak, 1954’te ödendiğini bilsinler.
5)Düyûn-ı Umûmiye
Bugün İstanbul
Erkek Lisesi olarak kullanılan Düyun-u Umumiye Binası'nın ana kapısı.
Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi),
1881-1923 yılları arasında Osmanlı
İmparatorluğu'nun iç ve dış borçlarını denetleyen kurumdur.
II.
Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel
Borçlar" anlamına gelir. Düyun-u Umumiye
kurulduğu yıldan itibaren, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik ve mali yaşamı
üzerinde etkili bir rol oynamıştır.
Osmanlı
İmparatorluğu 1854 yılında dış borçlanmalara başlamış ve 1874 yılına kadar 15
ayrı dış borçlanma yapılmıştır. Bu dönem içinde 239 milyon lira borçlanıldığı
halde, hükümetin eline yalnızca 127 milyon lira geçmiştir.
Osmanlı
İmparatorluğu, ilk dış borçlanmasını, Kırım
Savaşı sırasında, savaş maliyetlerini karşılamak için
gerçekleştirdi. Ancak mali durumu düzelmeyen devlet, savaştan sonra da borç
almayı sürdürdü. Bundan sonra da borçlanmayı neredeyse alışkanlık haline
getiren Osmanlı İmparatorluğu, yaşadığı her ekonomik sıkıntıda dış borç almaya
başladı. Bu borçların verimli kullanılamaması sonucu, kısa sürede, değil
borçlar, faizleri bile ödenemez hale gelindi. 1874'te devlet mali iflasın
eşiğine geldi ve bir kararname çıkardı. Bu kararnamede, Osmanlı İmparatorluğu
vadesi gelen borç taksitinin ancak yarısını ödeyeceğini açıklıyordu. Ancak
açıklanan bu söz de yerine getirilemedi. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Osmanlı yönetimi
yeni bir mali bunalıma sürüklendi ve Osmanlı
Bankası ile Galata Bankerleri'nden almış olduğu iç borçlarını
da ödeyemeyeceğini açıkladı
Borçların durumu
Hiçbir
borç ödemesini yapamayan Osmanlı İmparatorluğu, sonunda alacaklılarla anlaşma
yoluna gitti. Alacaklılarla masaya oturan imparatorluk, 1879'da damga, alkollü
içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç
borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri
buna tepki gösterdi ve 1881'de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve
ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Bu vergileri
toplama ve alacaklılara ödeme görevi de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne verildi. Bu kurum
kurulduktan sonra da Osmanlı İmparatorluğu mali sıkıntılar nedeniyle dış borç
almak zorunda kaldı.
Lozan Antlaşması ile, Osmanlı
İmparatorluğu'nu yarı sömürge seviyesine indiren bu kurumun vergi gelirlerini
denetlemesi sona erdirildi. Sadece borçların alacaklılara paylaştırılması
görevini sürdürmeye devam etti.
Bu
borçlar, İmparatorluk çöktükten sonra, İmparatorluk topraklarında kurulan
devletler ve Türkiye arasında paylaştırıldıysa da en büyük borç yükü Türkiye'ye
verilmiştir.
Türkiye
Düyun-u Umumiye'ye olan borcunun son taksitini,
ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 1954'te ödedi. Borçlanma
döneminde Fransa 1881'de Tunus'u işgal etti, Birleşik Krallık 1869'da Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla daha da
değerlenen Mısır'ı Uzak Doğu'daki sömürgelerine giden yolun güvenliği
için 1882'de işgal etti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1908'de Bosna-Hersek'i topraklarına kattı, Girit halkı
1908'de Yunanistan'a katıldığını açıkladı, Bulgaristan 1908'de bağımsızlığını ilan
etti.
Düyun-u Umumiye Binası, 1897 yılında Fransız kökenli levanten mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa
edilmiştir. Bina 1933 yılında Atatürk'ün emri ile İstanbul Lisesi'nin kullanımına verilmiştir.
İstanbul Lisesi günümüzde bu binada eğitim vermeyi sürdürmektedir.
Umarım ki Tanrı, Türk
Milletine, böylesi günleri. Bir daha yaşatmaz!
Osmanlı’nın hangi
sebeplerden gerileyip çöktüğünü,
Kıssadan Hisse ile
başlayan, ilk Makalede. Okuyabilirsiniz.
Ben
burada, Namık Kemal ZEYBEK’in Joutube kanalındaki ÖTÜKEN GERÇEKLERİ.
Adı altında
yayınlanan, videosunu da, baş tarafta koyacağım.
İsteyenler, bu
videoyu da izleyebilir.
4)ÖZ
YURDUMUZ ANADOLU TOPRAKLARI DA, işgal altındayken.
Yüce Türk Milletinin,
bağrından çıkan bir Türk Subayı Mustafa Kemal ATATÜRK;
Bütün umutların
tükendiği bir anda,
Türk Halkını
örgütleyerek,
Kurtuluş savaşını
başlatıyor ve kazanıyor. Sonuç olarak, nerelerde yanlışların ve hataların yapıldığını
da iyi gözlemiş olmalı ki;
Akıl ve Bilimin
egemen olduğu. Çağdaş ve modern Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruyor.
Yaşananlardan
yeterince ders alınmamış olmalı ki;
Halkımızın bir kısmi,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini benimsememiş olmalı ki,
Hep, Osmanlı’yı hayal
ediyor.
Osmanlı’yı ATATÜRK mü
yıktı?
Osmanlı zaten
emperyalist Devletlerin işgali altındaydı!.
5)Mustafa
Kemal ATATÜRK’ün, Gençliğe hitabesi;
Osmanlı’nın son
zamanlarında yapılan yanlışları
Yönetimi elinde
bulunduranların iktidar hırslarını,
Mondros Mütarekesi
ile yaşananları,
Ve Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün Kurtuluş mücadelesine karşı çıkan bir kesimin yaptıklarını,
Ve bu hataların bir
daha tekrarlanmaması için,
Yapılması gerekenleri
anlatıyor.
Bu sözlerin,bu
tespitlerin;
Günümüzde, hangisi
yanlış?
6)EĞER ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMDE, BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ İLE
ESKİ PARLAMENTER
SİSTEME GERİ DÖNÜLMEZSE;
BOP HARİTASI,
Gerçekleşme
yönünde. Geri dönülmez bir aşamaya gelecektir.
7)Emperyalist Devletlerin adları değişse bile
100 yıl önceki
amaçları ile 100 yıl sonraki amaçlarının hiç değişmediğini görüyor ve anlıyoruz.
Bu 2 Haritada da
amaçlanan nihai hedef;
Türk Milletini bir şekilde, Anadolu’dan söküp, atmak.
Bunun için hile
dahil, her yola baş vurduklarını görüyor ve anlıyoruz.
BU GÜN 100 yıl sonrasında da, durum
aynı. Demek ki yaşananlardan, yeterince ders almamışız!
Bu noktada
herkesin ve her kesimin, sorumluluğu vardır.
TEKRAR herkese
iyi bir yeni yıl geçirmeniz ve bu zor günlerinde geride kalması dileği ile
selam ve saygılar.9/1/2023
Mak.Yük.Müh Ahmet YALVAÇ
Enerji
Uzmanı Gazeteci Yazar
https//ahmetyalvac1946blogspot.com
GAZETE
MANŞETLERİ:
1)1/1 Ocak 2023
Pazar SÖZCÜ
2)2/1Ocak 2023 Pazar
CUMHURİYET
3)3/29 Ekim2022
Cumartesi SÖZCÜ
4)4/3Ekim 2022
Pazartesi CUMHURİYET
5)5/28 Eylül
2022Çarşamba KARAR
6)6/11Eylül 2022
Pazar CUMHURİYET
7)7/5 Eylül 2022 Pazartesi SÖZCÜ