8 Ocak 2023 Pazar

TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDA








TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDA-2;

AKP İLE BURAYA KADAR!

OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN ÇÖKÜŞÜ İLE

GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE BÜYÜK BİR BENZERLİK.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ;

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÇİZGİSİNE, CUMHURİYET’İN KURUCU DEĞERLERİNE,

YENİDEN NASIL GETİRİLİR?

            Sevgili Okurlar,

Bu günkü konuları, şu başlıklar altında açabiliriz.

1-NİHAYET 2022 YILINI DA GERİDE BIRAKIRKEN; GELECEK ADINA NELER SÖYLENEBİLİR?

            1)2023 Yılından. gün almaya başlarken, herkese en içten saygı, sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

Herkese sağlık, mutluluk ve başarı ile nice yeni yıllara ulaşmanızı diliyorum

UMARIM Kİ, seçim dönemine girdiğimiz bir zamanda, Ülkemize huzur ve güven yeniden gelir.

Kuvvetler ayrılığına dayalı, Eski Parlamenter Sisteme, geri döneriz.

            2)BU NOKTADA, Muhalefet Partilerinde başı çeken 6’LI MASA’nın, haklı nedenlerle önde olmasını, çok önemsiyorum ama aradaki farkı, fazla açamıyorlar.

  Aradaki farkı, % 80 ve üzerine çıkarmaları lazım. Yoksa kimse gelecek adına, çok umutlanmasın!

ÇÜNKÜ KARŞIMIZDA, iktidarı bırakmamak için, elinden gelen her şeyi, yapmakta kararlı bir İktidar ve destekçileri var!

            3)İktidarın, yakın bir gelecekte neler yapabileceğinin işaretlerini;

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Ekrem İMAMOĞLU hakkında açılan ve herkesi şaşırtan AHMAK DAVASI ile ;gördük.Bundan sonrasında muhtemelen, görevden almaya, siyasi yasak getirmeye kadar gidebilecek, bir yol başlatılmış oldu..

            BUNUN ANLAMI ŞUDUR: Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın ERDOĞAN;

Böylesi bir yöntemle kendisi için, potansiyel bir rakip olarak gördüğü Ekrem İMAMOĞLU’nu,

Hem devre dışı bırakmak, hem de başarabilirse; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na kayyum olarak, bir AKP’liyi atayarak;

İstanbul Belediyesi’nin Dev parasal kaynağı ile seçime girmek, istediği de düşünülebilir

Böylesi bir yol ve yöntem kabul edilebilir değil ama anlaşılan da bu!

            4)Eğer 6’li MASA, daha ilk başta, Ankara ve İstanbul olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanlarından hiç birini;

Cumhurbaşkanlığına Aday gösterilmeyeceğini, kesin olarak ortaya koysaydı;

Sayın ERDOĞAN; Ekrem İMAMOĞLU’na çatma gereğini de duymazdı.

Ekrem İMAMOĞLU’nun, huzuru da kaçmaz, boş yere zaman kaybı da yaşanmazdı!

            5)AMA BEN, böylesi durumların yaşanabileceğini, çok önceden tahmin edip, Eski Parlamenter Sisteme sorunsuz bir şekilde geri dönebilmek için, Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağını önemsizleştiren, bir formül önermiştim ama;

Ne Siyasetçiler, ne basın, ne de Televizyonlarda sıkça gördüğümüz konuşmacılar;

Benim akla ve mantığa da uygun olan %85-90, garanti diyebileceğimiz bu formülü;

Nasıl olduysa, kimse duymadı, görmedi! Daha doğrusu, kimsenin işine gelmediği anlaşılıyor!

BU KONUYA BURADA, tekrar yer vereceğim

            6) Sayın Ekrem İMAMOĞLU’nun açıklamaları ile çevrilen dolapları ve yanlış işleri detayları ile öğrendik. Sayın İMAMOĞLU’nun, güzel bir savunma yaptığını, herkes gördü. İyi hazırlandığı da belli. Sorulan soruların altında da kalmadı. Buda güzel.

AMA BEN diyorum ki; ağzı iyi laf yapıyor ve güzel savunma yapıyor diye;

Eğer 6’lı MASA, Sayın İMAMOĞLU’nu, sadece bu sebepten, Cumhurbaşkanı Adayı gösterirse;

Yanlış yapmış olurlar.

            ÇÜNKÜ CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI; çok farklı bir konu!

Belli bir yaşı alması gerek, Devletin çok önemli Makamlarında bulunması gerek!

Bu noktada da söyleyeceklerim var!

            7)BEN BİR DE ŞUNU DEMEK İSTİYORUM:

Böylesi bir yarışma yöntemi ile 6’lı MASA; kimi aday gösterirse göstersin;

Bir şekilde kaybetme ihtimali  de var. Bunu göze alamayız! Çünkü böylesi bir yöntemde, eğer 6’lı MASA; Kazanamazsa, bir şekilde kaybederse;

Geriye dönüş, imkânsız hale gelir.

            BU NEDENLE, benim Eski Parlamenter Sisteme, sorunsuz bir şekilde geçilmesi konusunda;

ön gördüğüm yol ve yöntem farklı Burada bu konuya, tekrar, değineceğim

            9)GAZETE MANŞETLERİ

            1/1Ocak 2023 Pazar SÖZCÜ


Yeni yılınız kutlu olsun. Zamsız ,kavgasız, adaletli,sağlıklı ve mutlu bir 2023…diliyoruz.Beterinde beteri var derler…2023’te

                                                       2022’yi MUMLA ARAMAYALIM!

            Uğurladığımız 2022’de, yıl boyunca dertlerle boğuştuk…haksızlığa, baskıya, yasaklara tanık olduk….Cok üzüldük.Zamlar altında ezildik.İşte durumumuz

 diye devam ediyor.Rakamsal bilgiler veriyor…

 Şimdi bunları geçiyoruz.

            2/1 Ocak 2023 Pazar CUMHURİYET


 


 2023’E YENİ İSİMLERLE GİRİYORUZ.

 Yılların gazetecisi Oktay EKŞI, Murat AĞIREL,

CUMHURİYET’İN 100.YILINDA HEDEFYENİDEN AYDINLANMA

 ATATÜRK YOLUNA, DÖNÜŞ YILI OLSUN

            10)Yeni yıl vesilesi ile çok okunan gazetelere, bir göz atmak lazım. Gazeteler böylesi bir zamanda, kendilerine göre,

Geride kalan yılda, iyi ve kötü giden işleri özetlerler.

Yeni yılda bizleri bekleyen sorunlara da dikkat çekerler. Bu nedenle de yeni yılın başında çıkan gazetelere bir göz atmak, elbette çok yararlıdır. Dolayısıyla bu 2 Gazetede de güzel haberler var.

Bu yeni yılda da, herkesi zorlayacak konu, geçim derdi, artan elektrik ve doğalgaza gelen zamlar, yani Enerji sorunları, aniden bastıran yağışlarda can ve mal kayıpları…vs.

            2-SEÇİM  YAKLAŞIRKEN;AZ ZAMANDA BÜYÜK İŞLER BAŞARMAK GEREK!

            1)BEN BURADA, enerji konusun da Uzman  bir kişi olarak, yaşanan sorunları;kurumsal ve teknik anlamda;

Kimsenin bilmediği, değinmediği şekliyle ortaya koyacağım ve çözeceğim.

 Türkiye’nin çok zorda olduğu bir zamanda, eleştirilerin ötesinde, ATATÜRK döneminde örneklerini gördüğümüz, mucizevii işlerin başarılması, seçim dönemine girdiğimiz bir zamanda;

İşsizliği azaltacak, Sanayiyi canlandıracak, vatandaşlarımızı da, ekonomik açıdan rahatlatacak, bir şeyler yapmak lazım!

Ben böylesi bir zamanda, herkese bir umut olmak ve bir şeyler yapmak istiyorum.

2)Ben, AFŞİN Elbistan Termik Santralinde çalışırken, 1986’da Almanya’ya gitmiştim.Ben konusunda uzman ve yetenekli bir insana;

Ne, kadar değer verildiğini burada gördüm.Bana gösterilen ilgi ve saygının, Makam ile mevki ile bir ilgisi yok.Sadece iyi bir Mühendis olmak,bilgi,tecrübe ve işini çok iyi yapmak gibi nedenler

Dev Enerji Firmalarının kapısında hiç beklemedim. En üst düzeydeki yetkililerden biri, benim ziyaretimle ilgilendi, Örneğin bir firma, diğer bir firma ile, program yaptı, irtibatı sağladı. Ben hiçbir firmanın kapısında beklemedim. Türkiye’de siz, böylesi firmaların, sekreterini bile aşamazsınız.KONUSUNDA Uzman  bir kişiye  gösterilen bu ilgiyi, hiç unutamam!

PEKİ TÜRKİYE’de durum böyle mi? Elbette değil! Bu gibi eleştirileri, sadece iktidar için değil, Herkes için söylüyorum. Şimdi bu gibi konuları, biraz açmak istiyorum

12)Ben Batı Standartlarında uygulaması da iyi olan, Plan ve Projeleri, Araştırmaları, Buluşları da olan, Enerji Uzmanı, bir Makine Yüksek Mühendisiyim.

Psikoloji, Sosyoloji ve Tarihe de meraklı bir Kişiyim.Türk Sanat Müziği ve diğer sanat Dallarına da ilgi duyan, çok yönlü biriyim.

BU NEDENLE, EKONOMİK, Sosyal, .Siyasal Teknik ve Tarihsel açıdan da bağlantılı yazılar yazıyorum, analizler yapıyorum.Bu nedenle Alaska’dan, Vietnam’a kadar; 5 Kıtada okunan bir Yazarım Yazdıklarım, uydudan, 22 dile çevriliyor.İsteyen, istediği dilde okuyor.Özellikle de Amerikalıların, yazdıklarımı çok okudukları anlaşılıyor.

BURADA İSE; Türkiye’yi rahatlatmak adına, çözüm konusunda, Muhalefet Partilerine ulaşmakta bile sorun yaşıyorum, ricacı durumuna düşüyorum.Sanki benim yapacakları mı, Türkiye’de yapabilecek başka birileri varmış gibi!

İŞTE TÜRKİYE İLE BATI ARASINDAKİ FARK TA BURADA!

BU NEDENLE, Mustafa Kemal ATATÜRK dönemini, çok özlüyoruz.Mustafa Kemal ATATÜR, hem askeri bir deha, hem de iş y6apacak ve kabiliyetli insanları da; bakışından, birkaç söz ve cümlesinden; hemen fark edebiliyordu ve bu gibi farklı ve yetenekli kişileri de önemli yerlere getiriyordu.

Ekonomik, teknik ve sıyasi konularda da, önemli işler yapmış olmasının, mucizevii işler başarmasının sırrı da burada zaten!

 BU NEDENLE,6’lı MASA’nın ver özellikle de CHP’nin,konusunda uzman, yetenekli kişilerden istifade etmesini bilmelidir.

Zor zamanların aşılması, geride kalması;ancak böyle başarılabilir.

3)Google’den, Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Enerji Sorunu İle Yağmur Tutma Projeleri ve bir Televizyon Programı Önerisi, yazıp enter’e bastığınız da, ekrana gelecek olan bu Makaleye, herkes bir göz atsın.Buradan Enerji sorunlarının, nereden kaynaklandığını,

Benim yaptığım çalışmaların detaylarını görürsünüz. Bu bilgiler, şu şunu dedi.Bu bunu yed, gibi, yolsuzluk iddiaları değil.Teknik içerikli konular.Bu günde Türkiye’de Enerji Sorunlarını kökünden çözmek, dışa bağımlılığı azaltmak ve kendi teknolojimizi de yaratmaya dayalı, konular., kapsamlı analizler var.

BURADA Yağmur Tutma Projeleri, BENİM BULUŞUMDUR.Dünyamızın kuraklığa doğru gittiği bir zamanda, bütün Dünya için, bir umuttur.Türkiye’ye 3.NOBEL ÖDÜLÜ NÜ, kazandıracak kadar da, önemli bir Projedir.

Örneğin 11 Büyük Şehirdeki binalarda uygulanmaya başlansa;2.5-3 ay gibi kısa bir zamanda;

Binlerce Mühendise, Teknisyene, Üstaya İşçiye, Sanayiciye.Malzeme satan bayilere para akacak, vatandaşlarımız, çamaşır ve bulaşık makinelerinde, banyo ve tuvalette, arıtılmış yağmur suyu kullanacaklar.Her 2 makinede, deterjan sarfiyatı ve elektrik sarfiyatı da düşecek, su faturaları düşecek.Bunun yansımaları olarak, ekonomi düzelmeye başlayacak, 6’lı MASA’ya da siyaseten oy gelecek!

BU PROJENİN TAMAMI ŞÖYLE:

Ben diyorum ki; aniden bastıran yağışlarda meydana gelen can ve mal kaybını, bütün betonlaşmaya rağmen;

Benim buluşum olan Yağmur Tutma Projeleri ile Türkiye genelinde, öneyeceğimi söylüyorum.Ayrıca can ve mal kaybını, önlemenin dışında, Konya ovası dahil, Türkiye’de sulanamayan arazi kalmayacak. Susuzluktan kurumaya doğru giden Burdur, Eğridir ve Meke gibi gölleri, yağmur suları ile dolduracağız.Böylece buralardaki canlı yaşam eski haline geldiği gibi, iklimin normalleşmesi yönünde de, iyi bir başlangıç yapmış olacağız

11 Büyük şehirde, binalarda yapacağımız uygulamaları anlattık.Diğer detayları, ismini yazdığım Makaleden okuyabilirsiniz.

            BU NOKTA DA,6’lı MASA’ya ve Özellikle de CHP’ye sorulması gereken soru şu Bu fırsat kaçar mı?Sorunları sıralamakla sorunlar, çözülmez ki?

4)YOUTUBE’DE, Ahmet YALVAÇ-Parlamenterler Kültür Ssanat ve Türk Müziği Derneği-29 Ekim 2018-İzmir TRT Hikmet Şimşek Konser Salonu-Cumhuriyet konseri ,yazın ve enter’e basın.

Burada da, müzik etkinliğine ulaşırsınız.Burtada Türk Sanat Müziğinin, en güzelk eserlerini dnlersiniz.Burada ATATÜRK’ün, sevdiği şarkılar, Eğe Bölgesi’nin Efe şarkılarını da dinlersiniz.

Burada CHP’nin Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, b,zlere hem konser çalışmaları, hemde İzmir’e gidiş geliş için bir otobüs tahsis etmişt.

Bu etkinlikteki yol hikâyesini, DARİO MORENO’nun vasiyetini ve yolda karşılaştığımız, bizleri gururlandıran olayları da

Bir yazar olarak, okumanızı isterim!

Nevarki, Kültürümüze ve Sanata da katkıyı içeren bir konu da;

Bizlere katkısından dolayı, hem teşekkür etmek, hemde, bu konserin videosunu ve benim kaleme aldığım yol hikâyesini de, Çankaya Belediyesi’nin web sitesine de koması arzusu ile,

Başkan Alper Taşdelen’in sekreterine geldim.Burada yazdıklarımı anlattım,

Ve Alper Taşdelen ile görüşmek için de randevu talebinde bulundum ama

Arayan, soran da olmadı.

Bu gibi konular, anlaşılır gibi değil!

Belediyesi’nin internet Sitesi’ne konmuş olsay6dı;

Hem vatandaşlarımız, bu konseri izler, yol hikâyesini okur ve bilgilenir.

Hem de CHP’ye oy da getirirdi.

Şimdi soruyorum, BU FIRSAT KAÇAR MI? Elbette kaçmaması gerek.

BU GİBİ konularda, Üst Makamlarda bulunanlara, Milletvekillerine, Dünyadan da örneklerle Hikaye şeklinde,profesyonel Eğitimciler tarafından,bir şeyler anlatılsa, çok yararlı olur.

            ÖLÇU, HER KONU DA, Dünya da, en iyi olmak arzu ve niyeti, her yerde ve herkeste, zihinlere yerleşmelidir.

Burada yazdıklarımı, herkes kolayca anlar. Bu Makaleyi, 6’lı MASA’nın Liderleri ve özelliklede Sayın KILIÇDAROĞLU, MUTLAKA OKUMALI, yardımcılarına havale etmemelidir.

Türkiye’de Huzur ve Güvenin yeniden tesis edilmesinde, Ekonominin de düzelmesinde;

Kendi payıma düşen katkıyı, koymak istiyorum

Bu gibi konularda herkese, her kesime söyleyeceklerim var

Milletvekilleri, biraz zamanh ayırıp, diğnleme zahmetinde bile bulunmuyor.Çoğu da ben Mühendis değilim, bu işten anlamam diyor.

Konuyla ilgili Genel Başkan Yardımcılarına da ulaşamıyorum.Ulaşsam, onlarda anlamıyor.

Genel Başkanlara da ulaşmak, imkânsız gibi.

BÖYLESİ BİR ORTAMDA, sorunları, nasıl aşacağız?

Buna birilerinin cevap vermesi lazım!

 Ben bir Milletvekili değilim!ben bir Bakan değilim!Ben, siyasi bir Partide, üst yönetimde değilim!

Bu görevlerden birinde olsam; zaten yaparım! Ama değilim!

Türkiye’nin içinde bulunduğu çok zor bir zamanda, iyi bir vatandaş olmanın bilinci ile

Türkiye adına bir şeyler yapmak istiyorum!

PEKİ DESTEK OLMAK, GEREKMEZ Mİ?

            Eğer Ankara, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıkları ve üst düzey görevliler, yardımcı olsalardı, bu gibi çok önemli Projeler, çoktan uygulamaya geçerdi! Ama kimse yardımcı olmadı .Üzerine düşeni, yapmadı!

Daha ne söyleyeyim ki? Eğer Almanya’da Amerika’da olsam, Yılın Adamı seçilirdim.

İşte aşmamız gereken sorunlar, bunlar!

Ben bu gibi Toplumsal hastalığın, uyuşukluğun nedenlerini biliyorum Ama bu gibi Toplumsal Hastalığın, Psikologlar, Sosyologlar, Toplum Bilimcileri,Tarihçiler, Türkologlar tarafından, kapsamlı analizlerle ekranlarda tartışmalıdırlar.

Zaten bizlerde o zaman, iyi genetik özelliklerimizi de ilave edersek;

Türkiye’de her açıdan gelişmiş bir Dünya Devleti, bir Süper Güç olur

            3-ESKİ PARLAMENTER SİSTEME SORUNSUZ BİR SEKİLDE, NASIL GEÇİLİR?

            1)Burada Ekrem İMAMOIĞLU, örneğinde de görüldüğü gibi

Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de genel Başkanı Sayın ERDOĞAN;

2023’de yapılacak seçimi de kazanabilmek için, elinden gelebilecek her şeyi yapmaya kararlı olduğunu, AÇILAN AHMAK DAVASI ile de gördük.

Sayın İMAMOĞLU’na bir şekilde, ceza vermek, siyası yasak ta getirmeye yönelik girişimlerle

Hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı elinden almak, hem de onu;

Kendine karşı bir rakip olmaktan çıkarmak istediği de orta da.

Böylesi bir şey olur mu, olmaz mı tartışmalarını, bir tarafa bırakıyorum

            2)Şu anda Muhalefette başı çeken 6’lı Masa’nın, Cumhurbaşkanı Adayı;

kim olursa olsun;

Sayın ERDOĞAN karşısında, kaybetme riski her zaman var.

Böylesi bir durumda da geriye dönüş, imkânsız hale gelebilir.

            3)BÖYLESİ BİR DURUMLA karşılaşmamak için;

BENİM önerdiğim formül, akla ve mantığa da uygun, daha doğru! %85-90 gibi bir oranla, garanti!

6’lı Masa’nın, Cumhurbaşkanı Adayı kazanır.

            4)BU NEDENLE bence, ne Mansur Yavaş, ne Ekrem İmamoğlu, ne Kemal Kılıçdaroğlu, ne Meral Akşener, ne de 6’lı Masadaki diğer Genel Başkanlardan biri de

Cumhurbaşkanı Adayı olmamalı

BİRDEFA, Ankara, İstanbul gibi Büyük Şehir Belediye Başkanlıkları;

Cumhurbaşkanlığı’ndan, çok daha önemli. Ekrem İMAMOĞLU ve Mansur YAVAŞ ’birer dönem daha bu görevlerde kalmalı!

Benim önerdiğim kişi, ya da kişiler;

 Beklenenler den farklı isimler.

            5)BİRDE, Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağı gibi konular da;

6’lı MAS’DA,bir çatlak oluşmamalı!

FORMÜL ŞÖYLE:

6’LI MASA dahil, kim Milletvekili olarak Meclis’e girmek istiyorsa, HERKES:;

Sözlü ve yazılı taahhütte bulunacak.

Sözlü taahhüt, gazetelerde ve televizyonlarda söylenebilir ama  bu da lastikli kelimelerden oluşmayacak. Yazılı Taahhüt’ün benzeri olacak.

BURADA  yazılı taahhüt. noter tasdikli standart bir belge olacak.

            NOTER TASDİKLİYAZIILI TAAHHÜT ŞÖYLE;

Milletvekili seçilip, Meclis’e girdiğimde;

Cumhurbaşkanı’nın Halk tarafından seçilmesine onay veren,

16 Nisan 2017 Referandumundan önceki Anayasayı, başlangıç kabul edip;

Eski Parlamenter Sisteme geri döneceğimi, şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum..

            Eğer seçimi kazanıp, Milletvekili olarak Meclis’e girdiğimde, herhangi bir nedenle sözümden cayacak olursam;

Herhangi bir işleme gerek kalmadan, Milletvekilliğimin,

Kendiliğinden düşürülmüş sayılacağını,

Şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum.

            6)BÖYLESİ BİR YÖNTEME, kim karşı çıkar? Sayın ERDOĞAN ve Cumhur İttifakı’nın diğer destekçileri,

Başta Devlet BAHÇELİ karşı çıkar.

BOYLESİ BİR FORMÜLDE, Sayın ERDOĞAN’a göbekten bağlı Tarikat mensupları ve çıkar ilişkileri ile bağlı olanlar;

Cumhur ittifakına oy verir Bunun oy oranı da %15 kadar. Bu gibileri ikna etmenin yolu da yok

            7)AMA BÖYLESİ BİR YÖNTEM sonucunda;

 SAMİMİ duygularla Sayın ERDOĞAN’I destekleyenlerin zihninde jeton düşer,

Ve oylar, 6’LI Masa’ya ve Muhalefet Partilerine akar.

BÖYLESİ BİR FOPRMÜLDE;

 6’lı Masa ve diğer Muhalefet Partileri, toplamda 400 Milletvekilini de çıkartır.500 Milletvekilini de çıkartır.

Meclis’te kaldır Parmak, indir parmak! Eski Parlamenter Sisteme kolayca geçilmiş olur.

            8)PEKİ 6’Lİ Masa’nın Cumhurbaşkanı Adayı, kim olacak?

Benim önerdiğim Aday, 26.Genelkurmay Başkanı, İlker BAŞBUĞ’dur.

İlker BAŞBUĞ’un, meydanlarda, siyasi nutuklar atmasına gerek yok.

6’lı Masa Aday göstersin yeter.

Bizim Halkımız, Askeri Başbakan olarak, siyasette görmek istemez ama

Cumhurbaşkanı olmasına itiraz etmez. Siyasilere itiraz edenler var ama

İlker BAŞBUĞ’a itiraz eden yok gibi.

Prof. Dr. Süheyl BATUM’da olabilir ama benim tercihim İlker BAŞBUĞ’dur.

  9)Böylesi bir yöntem ile 6’lı Masa seçimi kazandığında;

Örneğin Kemal KILIÇLDAROĞLU, Başbakan, Meral AKŞENER, Başbakan Yardımcısı, diğer Genel Başkanlarda aldıkları oy oranı ve Uzmanlık alanlarıyla da ilgili olarak, Bakan sıfatıyla, Kabine de yer alabilirler.

Bir koalisyon Hükümeti kurulduktan sonra, iyi bir haazırlıkla, daha iyi bir Anayasa yapmaya da başlarlar.

10)Şu anda Türkiye’nin güvenliği de söz konusu olduğu için, bu işe en uygunu, İlker BAŞBUĞ^dur.

Örneğin Ahmet Necdet SEZER bile Meydanlarda siyasi nutuk atmadan, 2 defa Cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhurbaşkanı Adayının Partiler üstü olması gerek!

            Cumhurbaşkanlığı zaten semboliktir. Bu nedenle 6’lı Masa’daki Liderler;

Hep birlikte, çöken ekonomiyi düzeltsinler,

Türkiye Cumhuriyeti’ni, kuruluş felsefesine;

Yeniden oturtsunlar, yeter!

            11)PEKİ BU FORMÜL, NİYE TARTIŞMAYA, AÇILMAZ?

Ben Eski Parlamenter Sisteme geri dönmeyi, seçim sonrasına bırakmanın doğru olmayacağı kanaatindeyim. Zaten Sayın ERDOĞAN’ın, önümüzdeki seçimi kazanması çok zor görünüyor.

AMA BİRİLERİ;

Seçim sonrasında, demokratikleşme gibi kulağa hoş gelen sözlerle

Kürt Sorunu gibi konuları eşeleyip,

Nihayetinde Türkiye’nin Üniter yapısını bozacak girişimlerde bulunursa,

Ne yapacağız?

            Kürtlerin, Türk’ün bir kolu olduğu yönündeki Bilimsel araştırmalara, daha önceki Makalelerimde değinmiştim. Burada da tekrar, özetleyeceğim.

            4-TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞUNUN 99.YILI KUTLU OLSUN!

NİCE YENİ YILLARA, DİYORUM!...

            3/29 Ekim 2022 Cumartesi SÖZCÜ.

 


ATATÜRK’ÜN BU SÖZLERİNİ MAHİR OLAN ANLAR.

Ulu Önder ATATÜRK, 29 Ekim 1923’te kurduğu Cumhuriyeti;

Cumhuriyet namuslu faziletli insanlar yetiştirir diye,anlatmıştı.Belli ki, hâlâ anlamayanlar var…Bizde Lügatimizi,alfabemizi, dilimizi kullanarak ATATÜRK’ün düşünce setini sunuyoruz..

            HERKESE:

Cumhuriyetimiz, öyle sanıldığı kadar, zayıf değildir. Cumhuriyet, bedava kazanılmış değildir.

Bunu elde etmek için, kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık.

İcabında müdafaa için lazım olanı yapmaya hazırız.

            GENÇLERE:

Ey yükselen yeni nesil; gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz  kurduk. Onu yükseltecek ve yaşatacak,sizsiniz.

            SİYASİLERE:

Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi, olamaz.

En doğru, en gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır.

            ORDUYA:

Ordumuz Türk birliğinin, Türk vatanseverliğinin, Türk topraklarının güvencesidir.

            BASKICILARA:

Her fert, istediğini düşünmek,istediğine inanmak,kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak,

Seçtiği dinin icaplarını yapmak, veya yapmamak, hak ve hürriyetine maliktir. 

            ÖĞRETMENLERE:

Cumhuriyet sizden,fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.  

            CUMHURİYETİ SEVMEYENLERE:

Cumhuriyet yüksek ahlâki değer ve niteliklere dayanan, bir idaredir. Cumhuriyet idaresi, faziletli,

Ve namuslu insanlar yetiştirir. Türk milletinin karakterine en uygun idare şekli, cumhuriyettir.

            TÜRKİYE’YE:

Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet,

Payidar kalacaktır.

            2)BURADA KISSADAN HİSSE İLE şunları söyleyebiliriz:

AKP Kahraman Maraş Milletvekili ve AKP Grup Başkan Vekili Mahir ÜNAL,

26 Ekim 2022’de,Kahraman Maraş Uluslar arası Kitap fuarında yaptığı konuşmada, Cumhuriyet’in aleyhine, şu sözleri, sarf ediyor:

            Cumhuriyet; bizim lügatimizi. alfabemizi, dilimizi ve düşünce setlerimizi, yok etti diyor.

Bu gibi söz ve yaklaşımlar, sadece Mahir ÜNAL ile de sınırlı değil aslında..

Sayın ERDOĞAN’da bir konuşmasında, Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ’yü kast ederek;

2 Ayyaş’ın çıkardığı Yasalar, benzetmesini yapmıştı.

Şimdi bu 2 Örnekten sonra, günümüzle ilgili analizlere geçiyoruz.

            SÖZCÜ Gazetesi de, 29 Ekim 2022’de, Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile

Mahir ÜNAL’ın, yakışıksız bu sözlerine, Mahir olan anlar, benzetmesi ile

Cumhuriyet’in kazanımlarına, vurgu yapıyor.

Şimdi buradan başlayarak, günümüzle ilgili, değerlendirmelere geçiyoruz

            Türkiye;3 Kasım 20022’de, 20 yılını dolduran, AKP ve Sayın ERDOĞAN yönetimi ile

İdare ediliyor. Bu kadar uzunca bir süre, iktidarda kalmak;

Diğer iktidarlara nasip olmamıştır.

AMA bu 20 yılı aşan bir süre içinde, Türkiye’nin, siyaseten geldiği, ya da getirildiği noktada;

Eskiye nazaran, bir gerileme, ya da bir geriye gidişi, gözlemliyoruz.

Bunun bir tesadüf olduğunu da, kimse iddia edemez!

            BU ESKİYE NAZARAN, geriye gidişi;

AKP ve Sayın ERDOĞAN’İ, bu güne kadar oylarıyla destekleyen, sıradan vatandaşlarımızın,

Büyük bir kısmı bile bu gün;

Artan pahalılık, demokrasiden, hak, hukuk ve adaletten uzaklaşma

Kendini ifade edememe, üretimden kopmak,

Her, konuda dışa bağımlı hale gelmek, liyakat tan uzaklaşmak gibi nedenlerle

Artık AKP ve Sayın ERDOĞAN ile bir yere varılamayacağını görüyor ve anlıyor.

BUNDAN SONRASINDA, AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın, işi zor!

            3)Yukarıda ki gazete haberinde de vurgulandığı üzere,

Türkiye Cumhuriyeti’nin, akla mantığa ve çağdaş değerlere dayalı kuralların;

Günlük hayatımızda ve gelecek kuşaklar için, ne kadar önemli olduğunu,

Eğitimli, eğitimsiz herkes; şimdi daha kolay anlıyor.

Halkımızın büyük bir kısmının bu şekilde, bilinçlenmesi;

Geçte olsa, Türkiye adına, gelecek adına, çok önemli kazanım.

            4)BURADA, SÖZCÜ GAZETESİNDE SIRALANAN,

 Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Değerlerinin; günlük hayatımızda,

Ve Türkiye’nin her alanda ileri gitmesi, bütün sorunların çözülmesi noktasında,

Ne kadar önemli olduğunu görüyor ve anlıyoruz.

Burada anlaşılmayacak, ya da yanlış olan bir şey yok!

            5) Bu gibi Temel konular ve insani değerleri uyguladıkları için, akıl ve Bilimi kendilerine rehber edindikleri için;

Almanya, İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi, Devletler;

Her alanda gelişmişler ve zenginleşmişlerdir.

Ya da, bunların bir kısmı, süper Güç, olmuşlardır.

Rusya ve ÇİN gibi Devletlerde, teknolojide gelişmiş devletlerdir ve bir süper güçtürler ama

Buralarda Demokrasiden, pek söz edilemez!

 Bu gibi konuları ve örnekleri; herkesin bilmesi ve anlaması, gerekir.

            6)AKP İLE GELİNEN NOKTA, aslında bir karşı devrim hareketidir.

 Anlaşılan odur ki, 99.uncu yılını kutladığımız Cumhuriyet döneminde,

Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, yaklaşan tehlikeyi görmeyen ya da göremeyenlerin Olmasından;

Türkiye’de Uluslaşma bilincinin, henüz tamamen! yerleşmediğini görüyoruz.

            7)BU SORUNUN, BU EKSİKLİĞİN, giderilmesi, telafi edilmesi noktasında;

Muhalefet Partilerine, önemli görevler düşüyor.

            Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun Silah Arkadaşları;

Öz yurdumuz Anadolu Topraklarını işgal eden, Emperyalist Devletler İngiltere, Fransa ve Yunan kuvvetlerini,

Savaşarak, canını ortaya koyarak, Türk Topraklarından çıkarmak suretiyle,

Osmanlı’nın küllerinden, modern ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşlarsa;

Suç mu işlemişler?

            8)ATATÜRK ve Cumhuriyet karşıtlığı, okumamak ya da cehaletten kaynaklandığı gibi

Başka nedenlerden dolayı da,

Zuhur edebilir!

Bu Makalede, bu gibi konulara da değineceğiz!

            9)Şunu demek istiyorum;

İllaki, Türk kökenli olmak gerekmez!

Ya da Türk kökenli ve Müslüman olup ta farklı mezhep ve inanç da ki, vatandaşlarımızın;

Bu gibi farklılıklardan dolayı;

Türkiye Cumhuriyeti’nin, kuruluş felsefesine, saygı duymaları,

Türkiye’nin altını, oymamaları,

Bu Devleti kuran, Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun Silah Arkadaşlarına, her vesile çatmak,

Onları aşağılamak,

Büyük Türk Milleti’nin gönlünden silmeye çalışmak;

Vatandaşlık bilinci ile örtüşen bir durum, bir davranış değildir.

Böylesi bir tutum ve davranış;

Sadece, bizleri bölüp parçalamaya çalışan,

Türk Milletini, tarih sahnesinden silmek isteyen;

Emperyalist Devletlerin, işine yarar!

            10)AKP’nin Türkiye’yi, ne hale getirdiğini biliyoruz

Eğer bir iktidar değişikliği olmazsa;

Bizleri ve Türkiye’yi daha zor günlerin beklediğini de bilmemiz gerekiyor.

            Seçim dönemine girdiğimiz bir zamanda; Muhalefet Partilerine ve özellikle de

CHP’ye söyleyeceklerim var.

Muhalefet Partilerinin,Televizyonlardaki konuşmacıların, haklı eleştirilerine katılıyorum ama

Sadece eleştirmekle, sorunları sıralamakla;

 sorunların  çözülemeyeceğini, herkesin bilmesi, anlaması gerekiyor.

            11)Muhalefet Partilerine ve özellikle de CHP’ye önerim şudur.

Her meslekten bilgisi, tecrübesi ve uygulaması ile de en iyi olanları;

Milletvekili Adayı olarak, şimdiden, kadrolarına katsınlar!

GENEL BAŞKANLAR, Böylesi zor bir zamabda;

Başka türlü, nasıl başarılı olabilirler ki?

            Örneğin ben; Almanya’ da Amerika’da olsam;

Benim buluşum olan Yağmur Tutma Projelerini, sahiplenir ve beni el üstünde tutarlardı.

Ve bu Projeleri, çoktan hayata geçirirlerdi.

AMA BEN BURADA, ricacı, durumuna düşüyorum!

.Asıl sorunda burada zaten!

  ENERJİ SORUNLARINI DA, halledeceğimizi, DOLAR ve EURO’ya bağımlılığı  azaltabileceğimizi de söylüyorum.

Bu gibi çok önemli ve Stratejik konularda da iddialı konuşuyorum.Benim dışımda, böylesi iddialı konuşan birini, hiç duydunuz mu?Duymamışsınızdır!

Herkes, meli, malı gibi sözlerle konuşuyor.

Sadece eleştirel anlamda ki, söylemlerle sorunlar çözülemez!

 

5-BAŞKANLIK SİSTEMİ REFERANDUMUNDA; HİLELİ DURUMU ORTAYA KOYAN, YENİ ÖRNEKLER VE BİR MAKSADA DAYALI, YANLIŞ EKONOMİK UYGULAMALAR.                                           

            4/3 Ekim Pazartesi 2022 CUMHURİYET.


2017 Referandumuna, 104 İlçedeki 2 milyon oy damga vurmuş.

KUŞKULU OYLAR SARAY’A TAŞIDI.

2015-2017 Karşılaştırması:

PARLAMENTER sistemi sona erdirip, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine kapı açan 16 Nisan 2017

Referandumunun sandık analizi,

Sonucu değiştirecek sayıdaki şüpheli oyu, gündeme getirdi.

YSK’nın,2015 genel seçim sonuçları ile

2017 Referandum sonuçlarıyla karşılaştıran analize göre,

Kazanan 104 İlçede ki 2milyondan fazla normal olmayan, evet oyların etkili olduğu belirlendi.

Seçim günü, sağlıklı veri kontrolü yapılsaydı;

En az 433 bin oyla, hayır sonucu çıkardı.

Bu konuda mühürsüz oyların da evet sayıldıklarını da biliyoruz..

 Burada böylesi bir sonucun çıkması için, o günlerde,

İlgili birimlerde,

Bilinçli atamaların yapıldığı bilgileri, basına da yansıyan iddialardır.

            5/28 Eylül 2022Çarşama KARAR

 


              FED’in Hamlesi Petrol fiyatını geriletti.(FED, Amerikan Merkez Bankası)

FAİZ SİLAHIYLA DÜŞÜRDÜLER

            Dünyanın tam tersi yönde izlenen, Faiz Sebep, Teorisi, Türk ekonomisini; yüksek enflasyon,

Yüksek Kur Sarmalına Sokarken;

Faizi, ekonomi yönetiminde kullanılacak enstruman olarak gören Batı’nın hamlesi, sonuç verdi.

FED’in faiz artışı sonrası, petrol fiyatları düştü.1 Varil petrolün fiyatının, kademe kademe, nasıl düştüğümü, aşağıda görüyorsunuz.

13 Haziran’da 122 USA Dolar, 1 Ağustos’ta 99 USD,17 Ağustos’da 93 USD,8 Eylğl’de89 USD,27  Eylüi’de 83 USD

HABERLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELER:

            A)BURADA ŞU SORUYU, sormamız gerekiyor:

Biz petrolü, ağırlıklı olarak, dışarıdan alıyoruz.

PEKİ,PETROLÜN, varil fiyatı, yurt dışında, hep aşağı iniyorsa, ya da hep ucuzluyorsa;

Türkiye’de, akaryakıt fiyatlarına,

Niye sürekli olarak, zam yapılıyor?

            Akaryakıtın fiyatı, ya da benzin ve mazotun fiyatı sürekli artınca,

B unun yansımaları enflasyon olarak,  hayatımızın her alanını, olumsuz etkiliyor,

Tarım, sanayi, hayvancılık ve bütün alanlarda girdi maliyetleri artıyor.

Son kullanıcı olan vatandaşlarımız da, aynı ürünü, daha pahalıya alıyor.

Olumsuz örnekler ve yansımalar, çoğaltılabilir.

            B)BUNUN NEDENİ ŞU:

Bu güne kadar, yazılı ve görsel basınımıza da yansıyan örneklerle

20 YILA yaklaşan bir iktidar döneminde, Türkiye’yi idare eden AKP yönetimi ve onun fiili Lideri konumundaki Sayın ERDOĞAN ile

Her alandaki geri gidişi ve ekonomik alandaki çöküşü de, örneklerle

Ortaya koymaya çalıştık.

Bu gibi konuları anlamak için, daha önceki Makalelerde yer alan, Gazete manşetlerine, bakmak bile

Yeterli…

 C)BU GÜN GELİNEN NOKTADA, bu ve gibi uygulamalarla, birilerine YA DA BİR YERLERE PARA AKTARILDIĞI GİBİ iddialarla,

Kasada para kalmadığından;

Paraya olan ihtiyaç nedeniyle

 Yukarıda FED’in aldığı önlem sonucunda, ham petrol ucuzlarken,

 Bizde de benzin ve mazotun fiyatlarının ucuzlaması gerekirdi ama

BİLAKİS, benzin ve mazota sürekli zam yapılıyor.

            BİZLERİN KENDİ SORUNUMUZ, BİZE YETMİYORMUŞ GİBİ

SURİYE’nin Kuzeyindekilere de, para aktardığımız, iddiaları var.

Örneğin, Suriye’de sözde bizimle çalışan ÖSO gibi, paralı askerlere, Dolar üzerinden, maaş ödemek,

Suriye’nin kuzeyinde 100 Bin konut yapıldığı, bu sayı fazla ya da noksanda olabilir.

Buralara Türkiye’den elektrik gittiği,

Paraları istenince de isyan çıkardıkları iddiaları var.

Bu gibi yüklerden ve Türkiye’deki, bütün sığınmacıların da yükünden kurtulmak için;

BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ OLMASI,

 Ve Beşar ESAT ile de gerçek anlamda, bir işbirliği yapmamız gerekiyor.

 6-ÖNCE BAZI NOKTALARA TEKRAR  VURGU İLE BİR HATIRLATMA VE KISA BİR ÖZET

            1)Bütün Yetkilerin tek kişi de toplandığı Başkanlık Sistemi;

Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın talebi değildir.

Bu Sistem, BOP PROJESİ kapsamında, Amerika’nın ihtiyacı ve talebidir.

Gerisi teferruattır.

            2)Amerika Birleşik Devletleri, ABD-CİAE’nin Ankara Temsilcisi, Paul HENZEE;

2006’Da, Washington’a Türkiye konusunda çok önemli bir mesaj gönderiyor.

Mesaj. Aynen şöyle:

            Bu Devleti kuranlar: kontrol mekanizmasını öyle sağlam yapmışlar ki;

Hükümeti ikna etseniz; Meclis’i ikna edemiyorsunuz.

Meclis’i ikna etseniz;  Yargı’yı ikna edemiyorsunuz.

Yargıyı ikna etseniz; Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’yı, ikna edemiyorsunuz.

            EĞER AMERİKA’nın menfaati;

Türkiye’nin federatif bir yapıya geçmesinde ise;

O zaman, bütün yetkilerin tek kişide toplandığı; Başkanlık Sistemi’ne geçilmesi gerekiyor.

EĞER BU TEK KİŞİ;

Amerika’nın çıkarlarına uymakta bir tereddüt gösterirse;

Bu tek kişiyi, Tesirsiz hale getirmek;

Amerika için bir sorun olmaz!

 ŞİMDİ ANLADINIZ MI? Başımıza çuvalın, nasıl ve kimler tarafından geçirildiğini?

            3)Sayın ERDOĞAN;

Başı her sıkıştığında, suçu hep dış güçlere atıyor ve başkalarını sorumlu tutuyor ama

Kendisini de, iktidara taşıyan Amerika Birleşik devletleridir.

Bu konuyu, burada tekrar, açmamız gerekiyor. Daha doğrusu, bu gibi bilgilerin,

Sıradan vatandaşlarımıza ulaştırılması, onların bilgilendirilmesi noktasında;

Televizyon programları, yapmak gerekiyor.

Burada bu gibi konularda da bir şeyler söylemek istiyorum..

            4)Amerika, 1980’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra,

Dünya tek kutuplu hale geliyor Bunu fırsat bilen ABD;

Başta enerji kaynaklarının ve yeraltı zenginliklerinin üstüne konmak için,

Afrika’nın kuzeyinde, Atlas Okyanusu’nda kıyısı olan İslam ülkesi Fas’tan başlayarak,

Kuzey Afrika Ülkelerini ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, Orta Doğu Ülkelerinin;

Sınırlarını değiştirip demokrasi kılıfı ile yeni kukla Devletler oluşmasını ön gören,

Bölünüp parçalanmış, Ortadoğu Ülkeleri, BOP Haritasını hazırlıyor.

          



  Burada BOP kapsamında, Türkiye’den de koparılan topraklar var. 

Bu noktada şu soruyu sormak lazım:

Zaman zaman, kendince Eyy Amerika, Eyyy Rusya, Eyyy İsrail diye başlayıp,

Kendince, fırça atıp, puan toplayan Sayın ERDOĞÜAN’ın;

Türkiye’den de toprak koparılmasını ön gören BOP Haritasına,

Türkiye adına, itiraz ettiğini,

Amerika’ya çattığını, hiç duydunuz mu? Duymadınız!

Bu gibi konuların, özellikle, Sayın ERDOĞAN’ın, yabancı Devlet adamlarına, fırça atıyor, meydan okuyor gibi görünmesine aldanıp, oy veren,

AKP yanlısı vatandaşlarımıza, bu gibi konuları;

Onların anlayabilecekleri bir şekilde, ortaya koymak gerekiyor.

            5)Bu noktada, aşağıda gördüğünüz, BOP Haritası, anlayanlar için, bir ibret vesikasıdır.

Eğer AKP ve Sayın ERDOĞAN;

2023’Te, yapılacağı anlaşılan seçimde, bir şekilde kazanacak olursa,

Türkiye bölünüp, parçalanma noktasında,

Geri dönüşü olmayan bir yola, girmiş olacak

6)Samimi duygularla, Sayın ERDOĞAN’ın, söylemlerine inanıp, ona oy veren vatandaşlarımızın önüne bu haritayı koyup,

Asıl amacın, BOP kapsamında Türkiye’yi bölüp, parçalamak olduğunu ortaya koysanız,

Onları ikna etseniz;

Bu vatandaşlarımız, Türkiye’den toprak koparılmasına,

Rıza gösterirler mi? Göstermezler!

            Sayın ERDOĞAN’ın, şu sözlerini bir hatırlayın:

  Demokrasi bir amaç değil, bir araçtır. Demokrasi bir tramvay gibidir.

İstediğimiz durağa geldiğimizde ineriz.

Amacıma ulaşmak için, papaz elbisesi bile giyerim.

Bu gibi sözlerin ve ruh halinin;

Dinle, Müslümanlıkla, ne ilişkisi var?

Bu gibi yaklaşım tarzlarını, vatandaşlarımıza sormak lazım!

Sizler bu gibi konularda, ne düşünüyorsunuz diye?

            Gerçek Müslüman ve inançlı vatandaşlarımız,

Bu gibi açıklamaları bilse; kabul eder mi? Etmez!

Bu gibi konulara, daha önceleri de, her vesile ile değindim ve değiniyorum.

            7)BOP ve BOP, Eş Başkanlığı, nedir?

 Sayın ERDOĞAN’ın anlatımıyla, 2023 Hedefi olarak, Türkiye,

2023’te Eyaletler Sistemine geçecekmiş!

Hangi inançlı vatandaşımız;

Türkiye’nin bölünüp, parçalanmasını,

Eyaletler Sistemine geçilmesini ister? Bence istemez!

Bu nedenle, bu gibi bilgilerin, herkese anlatılması lazım!

ÇÜNKÜ, İnançlı ama genelde gazete okumayan, internet bilmeyen,

Bu yüzden sorgulama yapıp, işin doğrusunu öğrenemeyen,, nispeten düşük eğitimli ya da eğitim almamış vatandaşlarımıza,

Doğruları öğretmenin bir yolu var.

Şimdi bu konulara giriyorum.

            8)İŞSİZ OLAN, çok sayıda genç var.

Muhalefet Partileri ile Muhalefet’in elindeki Belediye Başkanlıkları,

Bu gibi gençlerimize, bir çep harçlığı ve iş imkânı da yaratmak adına,

Ücretlerini de vermek kaydıyla;

50 Yaş üstü vatandaşlarımıza, akıllı telefon da, ya da bilgi sayarda, internet kullanmasını, sorgulama Yapmasını öğretirlerse;

Ülkemiz adına, önemli bir hizmet yapmış olurlar.

Bu gibi sosyal çalışmaların, oy olarak karşılığını da,

Önümüzdeki seçimde, mutlaka görürler!

            9)DİĞER BİR YOLDA, ŞU:

Televizyon Programları, çok etkili iletişim araçlarıdır.Bu imkândan da yararlanmak lazım.

AKP’nin nasıl ve hangi Dünya şartlarında iktidar olduğunu,

Türkiye’nin nereye doğru sürüklendiğini,

Asıl amacın ne olduğunu, ortaya koyan,

Farklı bir Televizyon Programları, yapmak gerekiyor

 Şimdi bu noktadan, tekrar bir giriş yapıyoruz.

            10)SAYIN ERDOĞAN’ın; daha Refah Partisi, Beyoğlu İlçe Başkanlığı zamanında,

Siyaseten yükselmeyi kafasına koyduğunu, bunun bir yolunu bulmaya çalıştığını görüyoruz.

BU NOKTADA, Sayın ERDOĞAN’in;

Yerli ve yabancı, önemli kişilerle,yaptığı görüşmeler var.

Bu gibi görüşmeleri bilmezsek,

Sayın ERDOĞAN’ın, nasıl desteklenip, iktidara taşındığını, bilmezsek;

Yaşayarak gördüğümüz sorunları, sıralamanın, ne anla mı kalır ki?

            11) Gazeteci Yazar Sabahattin ÖNKİBAR’ın anlattıkları:

Zaman olarak, Sayın ERDOĞAN’ın Refah Partisi, İstanbul-Beyoğlu İlçe Başkanlığı, dönemi.

Bu zaman diliminde Hasan EKİNCİ;

DOĞRU YOL PARTİSİ’nin, Genel Başkan Yardımcısı, yani RAHMETLİ Süleyman DEMİREL’in Yardımcısı,

Artvin Milletvekili ve Orman Bakanı

Sayın ERDOĞAN’da babasının Rizeli olması vesilesi ile 2hemşeri, gibiler.

Ve aralarında, daha önceden başlayan bir yakınlık, bir samimiyet olduğu da anlaşılıyor.

Şimdi bu 2 hemşerinin, aralarında geçen bir telefon görüşmesini aktarıyorum:

            Sayın ERDOĞAN diyor ki, Hasan Abiii! ben Tayyip.Hasan Bey, cevap veriyor;ne var Tayyip?

Yaa  Abi, bana DOĞRU YOL’dan bir yer ayarlayamaz mısın? Bakarız Tayyip, bakarız.

Aradan birkaç ay geçiyor.

Ve Sayın ERDOĞAN, Hasan Beyi tekrar arıyor:

Aynı samimiyetle, yine Hasan Abi diye seslendiğinde;

Hasan Bey de, aynı samimiyetle, ne var Tayyip diyor?

Sayın ERDOĞAN’da, cevaben şöyle diyor:

Abi benim için uğraşmana gerek kalmadı.

Ben işi baştan hallettim Amerika Büyükelçiliği ve İsrail Büyükelçiliği’ne gittim gibi

            12)Amerika-Büyükelçiliği-Siyasi İşler Müsteşar Yardımcısı’nin;

Sayın Namık Kemal ZEYBEK’i ziyareti de, aynı zaman dilimine denk geliyor

 Adı geçen, Amerika Büyükelçiliği, Siyasi İşler Müsteşar Yardımcısı,

Sayın Namık Kemal Zeybek’i. Ziyarete geliyor.

Ve konuşmasında diyor ki;

Biz Türkiye’de, içinde, Necmettin ERBAKAN’ın bulunmadığı, Siyasal İslam Modeli.

Bir Parti kurulmasını istiyoruz.

Sizde bu oluşumda, yer almak ister misiniz ? diye soruyor.

Sayın Zeybek, doğru bir mantık yürütme ile şöyle düşünüyor:

Hıristiyan ve emperyalist bir Devletin, Müslüman bir Ülkede, başında, siyasal ya da ılımlı İslam olan,

Bir Partinin kurulmasında, nasıl bir çıkarı olabilir ki?

Düşüncesinden hareketle,

Hayır cevabını yapıştırıyor.

            Sayın ZEYBEK;

 Bu konuyu, hem Demokrat Parti’de söyledi,.hem de bir defasında, televizyonda, tekrarladı.

Rahmetli Necmettin ERBAKAN, vefatından 1 hafta kadar önce,

Kendisini ziyarete gelen, Sayın ZEYBEK’e,

Ölüm döşeğinde iken,

Türkiye adına duyduğu endişeleri, vurguluyor. Özetle şöyle:

BOP Kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti’ne, kurulan tuzağı görmüş ve anlamış olmalı ki;

Türkiye’yi bölüp, parçalamak istiyorlar, dikkatli olun, müsaade etmeyin gibi

Uyarılarda bulunuyor…

Ve şimdi bu zor günlere geliyoruz.

            13) AKP öncesinde, Türkiye’yi idare eden, Devlet Adamları arasında, siyaseten farklılıklar olsa Bile;

Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda, bir araya gelmesini, bilmişlerdir.

Emperyalist bir Devletin Projesinin, bir parçası olmamışlardır.

Eldeki imkânlar ölçüsünde, ambargolara da direnmişler, mücadele etmesini de

Bilmişlerdir.

Bu gün hepsini, rahmetle minnetle anıyoruz!

 14)TEKRAR HASAN EKİNCİ ve BOP KONUSUNDA, YAZDIĞI KİTAP;

 Ben siyasetle ilgilenmeye;

Merkez Sağ’da, Tansu Çiller zamanında,

DOĞRU YOL PARTİSİ’nde, başladım.

Bir Heyetle, Tansu Hanımı, İstanbul’da, Yeniköy’de ki, yalısında 2 defa ziyaretimiz oldu.

 Birlikte ziyarete gittiğimiz arkadaşlar biri;

Bana daha önceleri gittikleri ziyarette, Tansu Hanım’in kendilerine aktardığı çok önemli bir sözü, bana hatırlattı.

Tansu Hanım, bu Ekip de ki arkadaşlara şöyle demiş:

Amerika Irak’a girecek ama ben o zaman;

Başbakan koltuğunda olmayacağım gibi sözler söylemiş.

Bu çok önemli bir açıklama

Bu gün, Türkiye’nin içinde bulunduğu çok zor durumu anlamak açısından;

Merkez Sağ konusunda yazdıklarımı, okumanız gerekiyor…

            Benim başta; Sayın Hasan EKİNCİ, Esat KIRATLIOĞLU, Ali Naili ERDEM, Turhan Güven, Nevzat ERCAN ve Sayın Namık Kemal ZEYBEK, gibi

Merkez Sağın, eski Büyükleri ve önemli Kişileri ile aramızda, sevgi ve saygıya dayalı.

Geçmişten, günümüze bir gönül bağı var.

            Bir Yazar ve Siyasete de ilgi duyan bir kişi olarak,

Merkez Sağ ile ilgili, yaptığım analiz yazılarımla da

Türkiye adına, önemli hizmetlerde bulunduğumu, düşünüyorum.

            Süleyman SOYLU, Mehmet AĞAR ve Gültekin UYSAL, dönemlerini de,

Çok iyi bilirim. Bu isimlerin dönemleri ile de yazdıklarım var Ama onlarla bir samimiyetim, bir gönül Bağım yok.

            15)ŞİMDİ TEKRAR, Hasan EKİNCİ, konusuna giriyorum.

Bundan 2 yıl kadar önce, Sayın EKİNCİ ile görüşme ve sohbetimizde,

Bir Yazar olarak bana, günümüzle de ilgili olarak, çok önemli bilgiler verdi.

Amerika birleşik Devletleri ABD’nin Ankara Büyükelçisi, RİCHARDONE,

Sayın Hasan EKİNCİ’yi ziyarete geliyor.iyi derecede Türkçe de bildiğinden,

Baş başa uzunca bir görüşme yapıyorlar.

Sonuçta RİCHARDONE, BOP konusunda, Merkez Sağ.olarak;

Sayın EKİNCİ’den, kendilerine yardımcı olmalarını, talep ediyor. Ama Sayın EKİNCİ’nin;

Bu gibi konulardan uzak durduğu, anlaşılıyor.

 Sayın EKİNCİ, bunları bir kitapta topladığını hatırlatarak,

Bu kitaplardan birini de,

CHP lideri, Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’na gönderdiğini, söyledi.

            16)Subay Emeklisi, Strateji Uzmanı ve Yazar, Sayın Erol Mütercimler’in;

AKP’nin ve Sayın ERDOĞAN’ın, ABD tarafından desteklenip, nasıl iktidara taşındığını,

Bizzat yaşadığı bir örnekle anlatıyor.

 Sayın Dr Erol Mütercimler;

Bu konuyu, Ulusal KANAL’da moderatör Gülgün, ERDEM’e anlattığı bir video da var.

Bende, internetten alıp, bunu kullanmıştım.

            17)SONUÇ OLARAK, benim önerim şudur.

Halkımız tarafından çok izlenen, başta HALK TV, ya da Muhalif, diğer büyük kanallar;

4-5 Saat süreli bir Programda, bu gibi konuları masaya yatırırlar ve Halkımızı bilgilendirirlerse

Bir iktidar değişikliği, çok daha kolay olur.

KONUŞMACILAR:

Hasan EKİNCİ, Dr Erol MÜTERCİMLER, Prof. Dr Anıl  ÇEÇEN ve Namık Kemal ZEYBEK.

            Program öncesinde, iyi bir tanıtım yapılırsa, bilgi eksikliği nedeniyle,

Cumhur ittifakına giden oyların, önemli bir kısmi;

Muhalefet ittifakına yönlendirilebilir.

Böylesi bir Program için gün alındığında, tanıtım konusunda;

 Ben de, büyük bir gayret sarf edeceğim.

            ÖNÜMÜZDEKİ, seçim öncesinde, Halkımızı doğru bilgilendirmek ve bir heyecan yaratmak adına,

Böylesi bir Program, çok yararlı olur.

            18) AKP Öncesinde Türkiye’yi idare eden İktidarların, Başbakan ve Cumhurbaşkanlarının;

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal ATATÜRK ve O’nun Silah Arkadaşları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile ilgili bir sorunları yoktu.

İhtilal dönemlerindekiler de dâhil, herkes,

Aldıkları eğitim, bilgi, tecrübe ve donanımları çerçevesinde,

Türkiye Cumhuriyeti’nin yücelmesinde, Halkımıza hizmet etmekte, sorunların çözümünde,

Ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir. Günü geldiğinde, ya da başarısız olduklarında;

iktidarı devretmesini de bilmişlerdir.

            19) Eğer Türkiye, önümüzdeki seçimde, bir iktidar değişikliği ile

Kuvvetler ayrılığına dayalı;

Eski Parlamenter Sisteme geri dönmezse;

Türkiye bölünüp parçalanma ve federasyona geçme konusunda,

Geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olacaktır.

            20)Eğer buğun, 20 yıla yaklaşan bir süredir iktidarda olan AKP döneminde;

Her alanda eskiye nazaran, bir geriye gidiş söz konusu ise,

Her kes ve her kesim, yokluk ve yoksulluktan, perişan halde ise,

Herkes ve her kesim, böylesi bir durumdan olumsuz etkilendiği halde;

Hâlâ her 3 Seçmenden birinin;

Sayın ERDOĞAN’ın siyasal amaçlı söylemlerine ve topu hep dış güçlere atmasına, inanıp,

Oy vermek istediği de ortada ise;

 Çok ciddi bir sorunla, karşı, karşıyayız demektir.

Gelecek adına, nasıl umutlu olabiliriz?

            21)Zira karşımızda, iktidarı bırakmamak için;

Elinden gelen, her yola başvuracak kararlılıkta olan, bir iktidar var.

Zira AKP’nin kurucusu, fiili lideri, şimdinin Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda, AKP’nin de

 Genel Başkanı, Sayın ERDOĞAN;

2023 Seçimini kaybederse, Yargılanacağını ve bunun altından kalkamayacağını,

Biliyor

            22)Türkiye açısından çok önemli olan, 2023 Milletvekili seçiminde;

Genelde HDP’ye, oy veren Kürt  vatandaşlarımızın oylarına çok ihtiyaç var ama HDP’yi, destekleyip, Oy veren, vatandaşlarımızın hepsinin, Kürt kökenli olduklarını söyleyemeyiz. Aynı şekilde, HDP’den Milletvekili seçilenlerin hepsinin Kürt kökenli olduklarını da söyleyemeyiz.

            Bu ve buna benzer Siyasi Partilerin; Kürt vatandaşlarımızın, hak ve menfaatlerini korumak, ve savunmak için, kurulduklarını da söyleyemeyiz .Bu nedenle Kürt vatandaşlarımızın, belli bir amaca ulaşmak için, Kullanıldıklarını, söyleyebiliriz.KÜRTLER, Türk’ün bir koludur.Onlara bu gibi konuların anlatılması gerekiyor.Bu gibi konulara;Türkiye’nin Etnik Kökeni, konusuna girdiğimiz de değineceğiz.

7-GÜNÜMÜZDEKİ KÜRT SORUNU NASIL ORTAYA ÇIKTİ?

HRANT DİNK’İN, HANGİ SEBEPLERDEN KATLEDİLDİĞİ YÖNÜNDEKİ İDDİALAR,  NELERDİR?...

            1) Kürt Sorunu ve PKK konusunda, ne söylenebilir?

Kürt Sorunu ve PKK’yı da yaratan ve bu 2konudan yararlanmak isteyen de;

Amerika Birleşik Devletleridir.

Bu 2 konunun BOP ve BOP Eş Başkanlığı ile de ilişkisi vardır.

Bu 2 konu;

Türkiye’den, toprak koparmaya yönelik girişimin de başlangıcıdır.

            2)Yıl( 1962-1970)Amerikan Barış Gönüllüleri, sözde Türkiye’de, okullarda İngilizce öğretmek Adına geliyorlar ama okullarda çocuklarımıza ve gençlerimize İngilizce öğretmenin dışında,

Türkiye’nin her tarafına özelliklede, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde,

Gittikleri en ücra köylerde,

Kürt vatandaşlarımıza, Kürt çocuklarına ve Kürt gençlerimize,

Bir misyoner gibi, çalışarak,

Onların ayrı bir ırka mensup olduklarını, aşılamaya çalışıyorlar.

İşte Kürt sorunu, 20 yıl içerisinde, böyle ortaya çıktı.

Bu nedenle bazı Kürt vatandaşlarımız, kendilerini ayrı bir ırka mensup sanıp,

PKK saflarında yer almış olsalar bile;

PKK aslında, bir Ermeni açılımıdır.

            Yıllar öncesinde, bir gazete de şöyle bir haber okumuştum;

TSK mensubu Askerlerimizin, PKK ‘lı teröristlerle girdikleri çatışmada;

Öldürülen teröristlerden bir kısmının, sünnetsiz olduğu, tespit edilmiş. Bu gibi kayıtlı başka örneklerin olduğunu da düşünüyorum.

.PKK Kürtçe kelimelerden oluşuyor ve anlamı da şudur:

.Partiya  Karekeren  Kürdistane.

Yani Kürdistan İşçi Partisi anlamındadır. Ama aslında bunun, Kürtler ve Kürt sorunu ile bir ilgisi yoktur,

 Ve bu konunun bir kurgu olduğu, anlaşılmaktadır.

Buradan hareketle, şu hususta söylenebilir:

            Bu ve buna benzer konuları, 100 yıl öncesinde;

O günün emperyalist Devletleri başta İngiltere, Fransa ve Rusya gibi Devletler kullanmıştır.

Bu gün bu gibi Devletlerden; İngiltere ve Fransa’nın yerini, Amerika Birleşik Devletleri almıştır.

Rusya ve ÇİN’de, tersi istikamette, günümüz deki, emperyalist Devletlerdir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Batıdaki, teknolojik gelişmelere ayak uyduramayıp, neticede yıkıldıktan Sonra;

Ortadoğu Ülkelerinin, ne hale geldikleri de, ortadadır.

 Herkes bu konuyu, iyi düşünmelidir.

            3)Halkların Demokrasi Partisi HDP ve buna benzer olup ta,

Daha önceleri kurulup, Yargı kararı ile kapatılan benzer Partilerde,

Milletvekili ve idareci kadrosunda yer alanların hepsinin;

Kürt kökenli oldukları, ya da Kürt  vatandaşlarımızın, haklarını savunmak için;

Bu gibi yerlerde ve Makamlarda, oldukları da söylenemez!

 Bu konuya, şöyle bir örnek verebiliriz:

            4)HDP’nin Eş Başkanlarından Selahattin DEMİRTAŞ, 6 yıldan beri hapiste.

Silahlı mücadele ile bir yere varılamayacağını anlamış olmalı ki;

PKK’nın silahlı mücadelesine karşı çıkıyor.

Ama DEMİRTAŞ’ın bu gibi açıklamalarına;

Özellikle PKK’nın Elebaşları, karşı çıkıyorlar ve Selahattin DEMİRTAŞ’a çok kızıyorlar.

Acaba niye?

Söyledim ya! Kürt sorunu dedikleri, bir senaryodur.

PKK, bir Ermeni açılımıdır.

            Sayın ERDOĞAN’ın;

HDP’nin eski Eş Başkanlarından, şu anda hapiste olan, Selahattin DEMİRTAŞ’ın,

Yukarıdaki açıklamasına verdiği cevap ta,

Çok ilginç ve benim söylediklerimi de, doğrulayacak nitelikte bir konu.

            Sayın ERDOĞAN, diyor ki;

Selahattin DEMİRTAŞ; Kürt’te değil. Kürtçe’de bilmez!

Ben Selahattin DEMİRTAŞ’ın, Etnik Kökenini incelemedim ama

PKK’nın silahlı mücadele ile bir yerlere varamayacağını görmesi ve anlamasını da,

Gerçekçi ve doğru buluyorum.

            AMA GÜNÜMÜZ DE, bazı Siyasetçilerin, bazı Yazarların;

Sözde demokratikleşmek ve insan hakları gibi yaklaşımlarla,

Kürt Sorunu gibi konuları, gündeme getirmeleri;

Nihayetinde Türkiye’nin Üniter Devlet yapısını, bozacak,

Uzun vadede, Türkiye’den BOP kapsamında, toprak koparılmasının önünü açacağını;

Tekrar hatırlatmak ve bu gibi açıklamalardan, uzak durmalarını, kaçınmalarını,

Öneririm!

            5)ŞİMDİ BAŞKA BİR ÖRNEK:

 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup ta,

Şu an Meclis’te olan HDP’nin Ermeni asıllı, bir Milletvekilinin;

HALK TV’nin, yakın bir zamana kadar, Televizyon Programcılarından biri olan, Fatih ERTÜRK’e;

PKK söz konusu olunca, şöyle çıkışmış:

PKK’da mı, terörist?!,

PKK’da mı, terörist?!, DEMİŞ!

Bunu Fatih ERTÜRK bir defasında, HALK TV’de söyledi.

Bu Milletvekili, bir gerçeği, bu vesile ile ağzından kaçırmış oldu.

            6)AMA bu gerçeği, açıkça söylemeyen, başka Milletvekillerine, ne diyeceğiz?

Bu Ermeni kökenli Milletvekilimiz, bir defasında, yine HALK TV’de ki bir programda;

Ailesinin, Sivaslı olduğunu ama İstanbul’a yerleştiklerini söyledi.

.Ali Amca da, Teyzemin Kocası dedi.

            Bu Milletvekilimiz aslında 100 yılı aşklın bir süre önce,

Emperyalist Devletlerin kışkırtmaları sonucunda,

 Atalarının doğup büyüdükleri topraklardan ayrılmak zorunda kaldıklarını anlatmak isterken;

Ermenilerle Türkler arasında az sayı da olsa da, evliliklerle,

Bir karışma, bir kaynaşma olduğu sonucunu da,

Ortaya  koyması açısından, çok önemli bir bilgi.

            Bu Ermeni kökenli Milletvekilimiz, ya da Din değiştirip, Müslüman olan, ya da böylesi,

Bir görüntü veren, Ermeni, ya da başkaca bir Etnik kökenli Milletvekili;

Bilgi ve tecrübeye dayalı eleştiri yapıyorlarsa,

Türkiye Cumhuriyeti’ne katkı koyuyorlarsa;

Başımızın üstünde yeri var ama

Türkiye’nin Ulus Devlet yapısını bozacak, söylem ve eylemlerine,

Katılamayız! Bunları tasvip, edemeyiz!

            7)Bu gibi konulara;

Ermeni Gazeteci Hrant DİNK’in kimler tarafından ve ne maksatla katledildiğini, tekrar incelerken;

Biraz daha değineceğiz.

            8)BU GİBİ KONULARDA, bir Yazar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine,

Yürekten inanan bir kişi olarak, şunları söylemek isterim:

TÜRK MİLLETİ, gerek kültür yapısı, gerekse genetik olarak,

 Kimseye etnik kökeninden dolayı, çatmaz! Katliam hiç yapmaz!

ETNİK KÖKENİ, ne olursa olsun!

Türkiye Cumhuriyeti’nin Vatanı ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğüne inanan Herkesin!

Başımızın üstünde yeri var!

KİMSE PKK Saldırılarının arkasına sığınmasın!

Bunu bir hak ve Demokrasi mücadelesi olarak, görmesin!

Türkiye Cumhuriyeti’nin altını oymaya, çalışmasın, yeter!

            9)GÖZLEMLERİM ODUR Kİ,

Ben katledilen Ermeni gazeteci Hrant DİNK’ın;

Aklı  selim bir Türk Vatandaşı olduğu,

Emperyalist Devletlerin oyununa gelmediği,

Onların planlarını bozacak bilgilere ulaştığı için,

Katledildiğidir.

            10)Agos Gazetesi Yazarı Hrant DİNK;

19 0cak 2007’de, Ogün SAMAST tarafından, Gazete binasının önünde, katlediliyor.

Bu konu AKP döneminde, faili meçhul cinayetlerden biridir.

            O gün çıkan gazetelerden birinde, şöyle bir haber vardı:

BU HABER;

1915’TE Türkler; şu kadar ERMENİ’yi öldürdüler, şu kadarı da kayıp gibi iddiaların;

Doğru olmadığını,

Amerika’nın ve Ermeni Diasporası’nın,

BOP kapsamında, Türkiye’den Toprak koparma planlarını, boşa çıkaracağından;

Katledildiği şüphesini, güçlendiriyor.

            11)İDDİA ŞÖYLE:

Ermeni AGOS Gazetesi Yazarı Hrant DİNK;

 Ermenistan Arşivlerinde de yaptığı araştırmalarından sonra;

Şu kanaatini ortaya koyuyor:

             Türkler, 500 Bin Ermeni’yi katlettiler, şu kadarı da kayıp gibi iddiaların doğru olmadığını,

Türkler tarafından öldürüldüğü, ya da kayıp olduğu iddia edilen Ermenilerin;

Tehcire uğramamak için,

Kürt, ya da Alevi görüntüsü altında,

 Gerçek kimliklerini gizlediler. Bu gibilerden bazıları,

Devletin üst kademelerinde yer aldılar, gibi çok önemli iddialardı.

            12)Hrant  DİNK’in, bu gibilerin isimlerini açıklayacağı bir zamanda,

Böylesi bir cinayetin işlendiğine vurgu yapılıyordu.

Bu haber ve iddiaların, ne kadarı doğru? Bunları bilmiyoruz.

 AMA GÜNÜMÜZDE;

İnternetin yaygın hale gelmesi ile Üst kademedekilerin, etnik kökenleri ile ilgili iddialar,

Ortaya saçıldı. Kitaplarda var.

Örneğin bir Kadir Mısırlıoğlu vardı. Şu sözleri, unutulacak gibi değil!

Keşke Kurtuluş savaşını, Yunan kazansaydı! diyordu. Bu söze, Üst kademeden, ses çıkaran,

Tepki koyan olmadı.

Birde bu kişi diyordu ki;

Mustafa Kemal ATATÜRK’e, zerre kadar bir muhabbeti olan;

Benim cenazeme gelmesin dedi. Ama Diyanet işleri Başkanı Ali ERBAŞ,bu kişinin cenazesine gitti.

Bunlar olacak şeyler mi?

Kişi olarak herkes, istediğinin cenazesine gidebilir,

Ama bu kişi bir Devlet görevlisi ise, hoş karşılanmaz!

13)BUNDAN 100 YIL KADAR, ÖNCESİNDE, ANADOLU’DA;

Ermeni’lerden başka, Pontus’lar, ya da Rum kökenli olanlarda vardı.

Sonradan bunlardan bir kısmının, Din değiştirip, Müslüman oldukları bilgisi de var.

Kimsenin etnik kökeni bizi ilgilendirmez de! Bunlar, şüpheli konular.

Keşke herkes, bu Toprakların, bu Milletin, değerini bilse!

Bu Devleti kuranlara, biraz saygı duysa!

            14)Hrant  DİNK’in iddialarını doğrulayacak, örneklere devam ediyoruz

Ben Kahraman Maraşlıyım. Annem, babam, büyük annem, büyük babam,

Ve yaşlı hemşerilerimden duyduğum, buna benzer örnekler ve hikâyeler var.

SEVR ANLAŞMASI İLE

Öz yurdumuz, itilaf Devletleri tarafından işgal edilirken;

Maraş’da, Fransızlar tarafından işgal ediliyor.

O güne kadar Türkler ve Ermeniler, birlikte huzur ve güven içinde yaşarken;

İşgal kuvvetlerinin kışkırtmaları ile şımaran Ermeniler;

Türklere saldırıyor,

15)Özellikle, eski adıyla ZEYTİN, ilçesinde, büyük katliamlar yapıyorlar. Şimdi ki adı, Süleymanlı.

NETİCEDE, Fransızların kışkırtmasıyla başlayan çatışmalarda,

Ermeniler savaşı kaybettiklerinde, şehirden kaçarken,

Bazıları da, kızlarını, Müslüman Türk erkekleriyle evlendiriyorlar.

Ben bu gibi örnekleri, Kahraman Maraş’tan biliyorum. Bu gibi örneklere Ankara’da da rastladım.

16)BİZİM  MAHALLEDE,gâvur H..lakaplı, bir bakkal vardı. Sonrasında işi büyütüp,

Gıda toptancısı olmuştu.

Aslında Müslüman’dı. Ama Ermeni bir aile kaçarken, bu kişi bir çocukmuş.

Muhtemelen, bu çocuğu,

Bir Müslüman Türk komşusuna bırakıp kaçmıştır. Dolayısıyla da bu Ermeni çocuğuna,

Bir Türk ve Müslüman aile bakıp, büyütmüştür.

Gâvur lakabı da gerçek anne ve babasının Ermeni olmasından kaynaklanıyor.

            Ben, yukarıda da vurguladığım üzere,

Bu ve buna benzer örneklerin, Anadolu’nun her tarafında,

Rastlanacağını, düşünüyorum.

Bu ve buna benzer örneklerle, karışıp kaynaşan ve Türk kültürü ile yetişmiş,

Kısmi Ermeni geni taşısalar bile

Türkiye açısından, büyük bir sorun oluşturacakları, kanaatinde değilim.

Birkaç göbek evliliklerle Ermeni geninin, çok azaldığını, söyleyebiliriz.

            17)Bu gibiler, geçmişlerini inkâr etmiyorlar ama

Evlilik yoluyla bir karışım olmasından dolayı,

Bir eziklik yaşadıkları da anlaşılıyor.

            18)Hrant  DİNK’in KATLEDİLDİĞİ, haberi sonrasında ve CENAZE TÖRENİNDEN,

İlginç görüntüler ve önemli ipuçları:

Beklenenin dışında, çok büyük bir kalabalığın oluşması ve herkesin elinde, aynı standartta Hazırlanmış, tahta çubuğa monta edilmiş, 45-50 cm çapında, yuvarlak, pankartlar vardı.

Bu pankartlarda da, hepimiz Ermeni’yiz, yazılıydı ve buradaki kalabalıkta;

Neredeyse herkesin elinde, böylesi pankartlar vardı…

            Böylesi bir manzaradan, şu gibi sorular akla geliyor:

Bir defa bu kadar çok pankartı hazırlamak, kolay değil!

DİĞERİ DE, çoğunluğu Türk ve Müslüman olan bir Toplumda,

İyi bir insan olsa bile Hıristiyan ve Ermeni olan bir Gazetecinin cenazesine,

Sırf saygı ve sevgi duyduğundan katılsa bile;

Kimse kolay kolay, ellerinde hepimiz Ermeni’yiz, pankartını taşımaz!

Burada bir gariplik var!..

            19)BELKİDE BİRİLERİ, bu gibi konularda çok hassas olan, Türk Toplumunu;

Kışkırtıp, cenazeye katılanlara saldırılmasını, katliam yapılmasını istiyordu.

AMA Türk Toplumu gerek kültür yapısı, gerekse genetik olarak;

Irkçı bir Toplum olmadığını, tekrar belirtmek, istiyorum.

            20)BU GİBİ KONULARDA, şu hususa da vurgu yapmamız gerekiyor:

Türk kökenli olanlar, ya da Türk kültürünü özümsemiş,

Başka etnik kökenlere mensup vatandaşlarımız da

Bu gibi kışkırtmalara, kolay kolay alet olmaz!

BU GİBİ KIŞKIRTMALARA alet olanlar olsa bile, siyaseten çok gayret sarf edilmesi gerekir!

            21)BU NEDENLE, Türkiye’nin böylesi bir yapısı nedeniyle,

Türkiye ve Türk Toplumu;

Emperyalist Devletlerle, mukayese edilemez!

Bundan dolayı, Hrant DİNK;

Ermeni kökenli bir vatandaşımız olsa bile;

 Emperyalist Devletlerin ve Ermeni Diasporasının, bir maksada yönelik olarak,

Türk Milletine atılan çamuru, iftirayı boşa çıkaracak, açıklamalar yapmasında,

Şaşılacak bir durum yok.

Doğrusu da budur.

            22)HRANT DİNK, CİNAYETİ;

AKP dönemi ile başlayan Kumpas Davalarının ilki olarak,

Kabul edilebilir.

Bu gibi konuların ipuçlarını, bulabilmek için;

 Google’de, HRANT DİNK, niçin öldürüldü? Sorgulaması yaparsanız;

Bu gibi konularda, ekrana gelen başlıklardan,

VİKİPEDİ ve EKŞİ SÖZLÜK’te önemli bilgiler var. Burada yazılanları, okuyabilirsiniz.

Hrant  Dink cinayetini;

15 Yıllık cinayet davasının avukatı anlatıyor:

Buraya tıkladığınızda, EURONEWS’de ki. Önemli bilgileri okursunuz.

            Hrant Dink cinayetinin asıl sebebi nedir-EKŞİ SÖZLÜK’e tıklarsanız,

Burada da çok önemli bilgiler var.

Burada yazılanlarla;

Benim yukarılarda, 9) ve 10)ara başlıklarda yazdıklarımla,

Neredeyse! birbirinin aynı.

ŞİMDİ BURADA YAZILANLARI, kısaca aktarıyorum.

            HRANT DİNK’IN;

Hem sosyalist, hem demokrat, hem Ermeni, hem barışçı olması,

Birilerinin hoşuna gitmiyor ve bu gibi özelliklerin bir arada olması;

Onun katledilmesine zemin hazırlıyor.

hrant dink ermenileri boş sevdalardan vazgeçmeye çağırdığı ve gerçek anlamda türk-ermeni barışını ermeni faşizminden arındırılacak şekilde yapılmasını önerdiği için bizzat ermeniler (taşnaklar, barışın işine gelmediği diasporalar ve sözde soykırımdan beslenen kan emiciler) ve onların türkiyedeki taşeronları tarafından katledildi. böylece dünyada ermenileri nihayet doğru yola çekebilecek kadar kuvvetli, hakkı söyleyen bir isim daha eksilmiş oldu. hem de aynı zamanda katilin tük milliyetçisi sıfatına sokulması ve hrant dink'in sürekli türkler aleyhinde ırkçılık sayılabilecek sözlerinin medyaya pompalanması ile gerçekler unutturulmaya çalışıldı.

 

            23)ŞİMDİ TEKRAR HIRANT DİNK CİNAYETİ ve yansımalarına giriyoruz.

  Hrant DİNK, başına gelecekleri biliyor olmalı ki, Türkler güvercinleri vurmaz gibi

Algısından hareketle;

 Kendisinin öldürüleceğine, inanmak istemediği de,

Anlaşılıyor.

            BURADA GERÇEK OLAN ŞU:

Sizlere referans olarak, bu gibi başlıkları tıkladığınızda;

Bu cinayeti önlemekle görevli olan, Emniyet, MİT ve daha başkalarının ;

Üzerlerine düşeni yapmadıkları, ya da yapmak istemedikleri anlaşılıyor.

Yani. Göz,  göre göre, gelen bir cinayet!

ÇOK ÖNEMLİ, diğer bir haberde şuydu:

BU GÜN BURADA, bu gibi konuları, biraz daha açmaya çalışacağız.

            24)Cinayetin işlendiği tarihlerde,

O zaman, Genel Kurmay Başkanı, Orgeneral Yaşar Büyükanıt (2002-2008)

 Yazılanlardan anladığımıza göre;

Bu cinayetin faillerinin bulunması konusunda, AKP Hükümeti’ne talepte bulunuyor.

Ve Hrant DİNK, cinayetinin incelenmesini ve faillerinin bulunmasını istiyor.

AMA MAALESEF! Anlaşılan odur ki, bu konularda bir gelişme olmuyor.

             25)Bu zamanda, Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşanın;

 O zaman Başbakan koltuğunda oturan, şimdinin Cumhur Başkanı, Sayın ERDOĞAN’dan,

Israrla. Hrant Dink’ın katılının bulunmasını istemesi,

Çok önemli bir konu.

Belli ki Büyükanıt Paşanın,

 Kafasında bazı soru işaretleri var.

            Bu nedenle, 15 yıl sonra, Hrant Dink cinayetini;

Günümüzle de ilgili olduğu için, tekrar tekrar inceleme gereği duydum.

Şu anda hayatta olmayan, tanınmış gazeteci ve yazarlardan,

Mehmet Ali Birant ile Sayın Birant’in gazeteci Arkadaşının;

Yaşar Büyükanıt Paşa ile yaptıkları çapraz sorgulamalı, röportajı izledim.

Ve çok etkilendim.

            Sorulan sorular çok önemli ve çok yerinde.

Sorunun muhatabı Yaşar Büyükanıt Paşa da, kendinden çok emin,

Kızmadan ve büyük bir rahatlıkla, sorulara cevap veriyor.

Şimdi günümüzde böylesi bir şey, olabilir mi? olamaz!

Bu röportaj, Tarihimize, 27 Nisan E Muhtırası olarak geçiyor.

ZATEN bu konu;

Türk Silahlı Kuvvetleri, Genel Kurmay Başkanı’nın, lâiklik ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu,

Değerlerinden uzaklaşıldığı için, AKP Hükümetine bir ültimatom olarak verildiği,

Algısı vardı.

            Ben bu gibi konuları, tekrar gündeme getirirken;

Hrant Dink cinayetinin, perde arkasını, ya da nedenleri konusunda,

Başka yönlerden, ipuçları bulmaya çalışıyorum.

Çünkü daha yukarılarda da vurguladığım üzere;

Emniyet Teşkilatı ve MİT olmak üzere,sorumlu Makamlarda olanların;

Hrant Dink’ın korunması ve cinayetin önlenmesi noktasında,

Üzerlerine düşeni yapmadıkları, ya da yapmak istemedikleri,

Sonucu ortaya çıkıyordu.

            26)Burada çok önemli başka bir konu da şu:

Yaşar Büyükanıt Paşa;

Kuzey Irak’ta Kandil’de yuvalanmış olan, PKK Terör Örgütü’nün elebaşlarına,

Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nın büyük bir ders vermesini, kökünün kazınmasını istiyordu.

BU NEDENLE, TSK’nın, buralara bir harekât yapılması gerektiği talebini.

Sayın ERDOĞAN’a iletiyor. Sayın ERDOĞAN’ da;

Başbakan sıfatı ile Hükümet  kararnamesini, 28 Kasım’da imzalıyor.

            TSK, Aralık ayının, 2.haftasının, başında diyebileceğimiz bir tarihte,

Her tarafın karla kaplı olduğu, normal zamanlarda bile,

Böylesi dağlık bir arazi de,kar teçhizatı ile donatılmış askerlerimiz,

Bu harekatı Büyük bir başarı ile yapıyor.

Savaş uçaklarımız;

16 Aralık’ta, Kandil dağında PKK’nın, Merkezini vuruyor.

Amerika, mecburen, Hava sahasını, Türk savaş uçaklarına, açıyor.

TSK, dostlarımıza güven, düşmana korku salıyor.

AMA BELLİ Kİ, AMERİKA, böylesi bir harekâttan, rahatsızlık duyuyor.

Genel Kurmay Başkanı, Büyükanıt Paşa;

Her ne kadar, amacımıza ulaştık dese de;

AMERİKA’nın, Sayın ERDOĞAN’a baskı yaptığı,

Harekâtın, durdurulmasını, istediği anlaşılıyor.

HEP SÖYLÜYORUM;

PKK’yı yaratan, Kürt vatandaşlarımızı, ya da 100 yılı aşkın bir süre önce,

T ehçİre uğramamak için;

 Kürt ya da Alevi görüntüsü ile gerçek etnik kökenlerini gizleyen Ermenilerin;

 Günümüzdeki torunlarını da,

Kışkırttığı anlaşılıyor.

Hedef belli; Türkiye’den Toprak koparmak!

27)SONUÇTA, DOLMABAHÇE, görüşmesi diye,

Siyasi tarihimize geçen;

Genel Kurmay Başkanı ile Sayın ERDOĞAN, arasındaki görüşmenin, sırrı;

Bu güne kadar, açıklanmadı.

Yaşar Büyükanıt Paşa;

Mehmet Ali BİRANT ve gazeteci Arkadaşının, bütün ısrarlarına rağmen,

DOLMABAHÇE SARAYIN’INDA, Sayın ERDOIĞAN ile arasındaki görüşmeyi,

Geçiştirmeye çalıştı.

Başka zamanlarda sorulan, bu gibi sorulara cevap olarak;

Sayın ERDOĞAN ile aramızda geçen bu ikili görüşme;

Benimle birlikte mezara gidecek sözlerini de unutmamak gerek!

SONUÇTA YAŞAR BÜYÜKANIT PAŞA,DA;

Rahmetlik oldu ve bu sır da onunla beraber, mezara gitti.

            Yaşar Büyükanıt Paşa, belki bu sırrı, çok yakının da olan, birilerine söylemiştir.

Bu çok önemli sırrı da belki;

Bir iktidar değişikliği olur ve Türkiye, eski Parlamenter sisteme,

Geri dönerse, o zaman öğrenebiliriz.

            BENİMDE VURGULADIĞIM ÜZERE:

Yaşar BÜYÜKANIT. Paşa,HRANT DİNK’in;

Niye ve hangi sebeplerden katledildiğine,

Dikkat çekmiş ve uyarı da bulunmuş da olabilir.

28)BEN BU GİBİ NEDENLERDEN DOLAYI;

Eski Parlamenter Sisteme, %(85-90)’ garanti ile nasıl geçileceği konusun da,

Farklı düşünüyorum.

Ve 6’li masa için, yani CHP ve İYİ PARTİ’nin başı çektiği 6 Muhalefet Partisinin,

Ortak Cumhurbaşkanı Adayının;

 26.Genel Kurmay Başkanı,

Orgeneral İlker BAŞBUĞ’u öneriyorum.

            Çünkü bir iktidar değişikliği ile ekonomi dahil;

Bütün sorunlar, düzelme sürecine geçebilir ama

Türkiye’nin Ulus Devlet yapısının koruması ve TSK’nın eski haline dönüştürülebilmesi noktasında;

Bence Cumhurbaşkanlığına en uygun Aday;

 İlker BAŞBUĞ’dur.

            Bir zihin jimnastiği olması açısından,

Bir önceki Makale, Türkiye Uçurumun Kenarında, başlıklı, makalede,

5’inci paragraftan itibaren; yazılanları,  okumanızı , tekrar öneririm.

Yeni gelişmelerin ışığı altında, bu gibi konulara, yeni değerlendirmelerle,

Tekrar değineceğimi de söylemiştim.

            BU NEDENLE, muhalefet ittifakı ya da 6’lı Masa dediğimiz ittifak;

Cumhur İttifakının beklentisini, boşa çıkarmak,

Eski Parlamenter Sisteme geçişi, kolaylaştırmak için,

Kendi aralarından birini, Cumhurbaşkanı adayı gösterme gayretlerinden, vazgeçsinler.

 Muhalif kanallar da sıkça bu gibi konulara saplanıp kalan,

Konuşmacı arkadaşlarımızda,

Benim önerilerim konusunda, biraz kafa yorsunlar.

Hep aynı şeyleri, tekrarlamasınlar.

            Çünkü bütün çabalara rağmen;

Cumhur ittifakı ile aradaki farkı, fazla açamıyorlar!

GEREKİYORSA;

Bir anket yaptırsınlar ve Halkımıza sorsunlar ve sonucu bir görsünler.

Ben değişik kesimlerden, insanlara soruyorum;

Sayın BAŞBUĞ’a itiraz eden yok gibi. Herkes, İlker BAŞBUĞ’a sempati ile bakıyor.

AMA 6’lı Masada, favori Adaylara ve diğerlerine de, itiraz edenler var.

            Bizim insanımızın genel yapısı;

Askeri siyasette, Başbakan olarak görmek istemez ama

Bir Askerin, Cumhurbaşkanı olmasına, itiraz etmez! Yani bizim Halkımız, Askere güvenir,

Ve ASKERİ, sever. Darbeci dedikleri Kenan EVREN bile;

% 90’ın üzerinde bir oyla, Cumhurbaşkanı seçildi,

Ve hazırladığı Anayasa da böylesi oy oranı ile kabul edilmiş oldu.

BEN ŞAHSEN, İlker BAŞBUĞ’un şahsında, Halkımızın nezdinde,

Bir sempati, bir sevgi çemberinin, oluştuğunu, gözlemliyorum.

            7-KÜRTLER KİMDİR, KÜRT’ÜN ANLAMI NEDİR? KÜRTÇE;

KÜRT VATANDAŞLARIMIZIN, KENDİ ÖZ DİLLERİ MİDİR?

            1)Kürtlerle ilgili olarak, burada yazdıklarım, Anayurt Gazetesinde yazarken;

Türkiye’nin Etnik kökeni başlığı altında yayınladığım, devamı var şeklinde yazdıklarımın;

Bir özetidir. Bu bilgiler de, Prof. Dr. Ali Tayyar ÖNDER’in;

Türkiye’nin Etnik Yapısı başlıklı kitaptan, bir alıntıdır. Ama kitabın özüne dokunulmamıştır.

Bu bilgiler, aynı adlı kitabın 53.baskısında yer alan konulardır.. Şu anda kitapçılarda, 55.baskı vardır.

            .Ben hafta da,6 gün yazıyordum,Ele aldığım bir konu, bitinceye kadar:devamı var şeklinde, yayınlanıyordu.

2013’ün,Mayıs ayı sonuna doğru, ben Anayurt gazetesinden ayrıldım. Bundan sonrasında,

Kendi web sitemde yazmaya başladım. Burada yayınlanan yazılarımın büyük bir kısmı;

Aynen benim web sitemde, birleştirilmiş olarak, numaraları ile var.

Yani Anayurt Gazetesinde yazdığım, başka konulardaki makalelerin de çoğunu,

Benim web siteme aktardım.

            İSTEYENLER, bu yazdıklarımı ve başka konulardakileri de, web siteme girdiklerinde;

Sitenin üst tarafında, ANAYURT, yazan kısma,

Tıklarsanız orada, Türkiye’nin Etnik kökeni başlıklı, bölümlerden, okumaya başlayabilirsiniz.

            2)Ben, Anayurt Gazetesinde yazarken, gündeme dair her konuda yazıyordum zaten!

Ben tarihe de çok meraklı bir Yazarım. Etnik köken gibi konularda zaten ilgi alanımın içindeydi.

Anayurt Gazetesinde yazdıklarım her yede ve özellikle de Meclis’te, en çok o0kunan Gazetelerden biri olmuştu.

Bir defasında beni Gazeteden aradılar ve söyledikleri de şuydu:

Ankara Yeni Mahalleden, Şevket İsimli bir öğretmen aramış ve benden bahisle

Gazeteden, benim cep telefonu numaramı istemiş ama

Gazetedekiler, tabi ki, okurun numarası almışlar ve görüşme talebini, bana ileteceklerini, söylemişler.

Sonrasında ben, bu okuru aradım, Güzel bir, sohbet olmuştu.Şevket Bey, 64 Yaşındaymış,MHP’liymiş,matematik öğretmeniymiş.Benim etnik köken konusunda yazdıklarımdan, çok etkilenmiş!

SONUÇTA; Prof. Dr. Ali Tayyar ÖNDER’in Türkiye’nin Etnik Yapısı kitabını da bulup, aldım.

Ve bu kitaptan alıntıların dışında;

Yaşadığımız güncel örnekler ve yorumları da ekleyerek;

Yayına koydum. Böylece bu gibi konular; herkes için, daha  cazip hale gelmeye başladı.

ŞİMDİ ŞEVKET BEY’in anlattıklarını; ben de, sizlere aktarıyorum!

            ŞEVKET BEY;

Benim Türkiye’nin Etnik Kökeni konusunda yazdıklarımı, makasla kesip, saklıyormuş.

 Ağrı’da ki akrabalarına da telefonda, bu yazdıklarımdan ve benden  bahisle, şunları, söylemiş:

Bu Makaleleri, bir okuyun ve ola ki, yanlış yollara, sapmayın demiş!

Şevket Bey’in,bu gibi tespit ve uyarıları, çok önemli!

Buradan, şu konuya geliyorum:

            TELEVİZYON PROGRAMLARI İLE

 Bu gibi konular, Halkımıza anlatılsa, TÜRKİYE’de, terör sorunu;

Bitme noktasına gelir! En azından, Türkiye içindekileri, hallederiz.

Türkiye’de, güney ve güney doğu bölgelerimizde, Irak ve Iran sınırına yakın bölgelerde oturan,

Kürt vatandaşlarımızın;

İsmini saydığım bu bölgelerin sınır ötesinde, karşı tarafta, mutlaka akrabaları vardır.

Dolayısıyla bu gibi Kürt vatandaşlarımız;

Karşı taraftaki akrabaları ile mutlaka bir şekilde haberleşiyorlardır.

Karşılıklı sohbetler de, mutlaka , edindikleri bu gibi bilgileri;

Karşı taraftaki akrabalarına aktarırlar. Böylece bilgi alış verişi neticesinde,

Oralarda da yayılan bu bilgilerin;

Mutlaka olumlu yansımaları olur. BU GİBİ KONULARIN;

Yakın bir gelecekte olumlu sonuçları, mutlaka görülür.

            Benim yazma tarzım ve bu gibi önemli konuları, güncel örneklerle de desteklediğimden;

Bu bilgilerin, Halkımızın zihnin de yer etmiş olduğumu da görmüş olmak,

Benim açımdan, büyük bir onur vesilesidir.

            Google’den, Anayurt Gazetesi-Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Etnik yapısı yazıp, enter’e Tıkladığınızda,

Çok ilginç ve çok güzel, şeylerle karşılaşıyorsunuz.

Benim web sitemde yer verdiğim gazeteler var.Bazı önemli ve büyük firmalar, reklam verirken,

Benim ismimi ve bu başlık altında yazdıklarıma da yer vermişler.

Böylece YALVAÇ ilçesi dahil, YALVAÇ’ın kelime anlamı dahil, bütün bilgiler, bir araya toplanmış!

Ne kadar güzel ve gurur verici şeyler!

Prof. Dr. Ali Tayyar ÖNDER, Hocaya da, buradan, saygı, sevgi ve selamlar.

YAZDIĞIM Makalelerin, ele aldığım konuların; gelecek kuşaklar için;

Bir kaynak olacağını düşünüyorum.

            2)BURADA TÜRKİYE’NİN ETNİK YAPISI, başlığı altında yazdıklarım;

Sadece Kürtlerle de sınırlı değildir. Adından da anlaşılacağı üzere;

Türk Halkının, iller bazında, hangi etnik kökenden geldiği gibi ilginç bilgiler de vardır.

            SONUÇ İTİBARIYLE;

Kürtlerin, Türk’ün bir kolu olduğunu, tekrar hatırlatmak istiyorum.

Buradan başlayarak, bu gibi konuları, biraz açmaya çalışacağım.

            3)Kürtlerin, ana vatanı, Hazar Denizi ile Baykal gölü arasında ki, topraklardır.

Bu topraklar, Göktürk Devleti’nin, hüküm sürdüğü,yerlerdir..

            Dolayısıyla Kürtlerin, kendi öz lisanı, Kürtçe değil,

Gök Türkçedir. Şimdi ki Kürtçe; Farsçanın, bir lehçesidir.

Bunun nedeni, Göktürk Devleti yıkıldıktan sonra, Kürtler;

Başka bir Türk Devleti olan, Hazar Devleti’nin çatısı altında, 28yıl yaşıyorlar

Hazar Devleti’ de yıkılınca,

Hazar Denizi’nin, güneyinden, Batıya doğru göçler başlıyor.

                        ORTA ASYA HUN DEVLETİ’NİN, yıkılmadan önce, ya da yıkıldıktan sonra;

Batıya olan göçler de Türkler, ya da Kürtlerin, daha çok;

Karadeniz’in kuzeyinden, Avrupa’ya, Macar ovalarına, indikleri anlaşılıyor.

            AMA BU DEFASINDA , batıya doğru olan göçlerin ;

Daha ziyade, Hazar Denizi’nin güney’inden, İran ve Anadolu’ya yöneldikleri. Anlaşılıyor.

Aşağılarda, bu konulara da değineceğiz,

            4)Kürtlerin Hakanı, Alp URUNGU’dur .Alp,Türkçe de, yiğit anlamındadır.

Hazar Denizi ile Yenisey nehri arasındaki, Elegeş yazıtlarında, yazılanları,

Sizlere aktarmak istiyorum.

            Men Kürt İlhan Alp URUNGU.

Altunlıg keşliğim, bandım bel da

Yaşım tokuz kırk. Kanıma, ilima, sizlerima, yı da bukmedim,

Kanıma, sizlerima,  yı da aldırıldım.

Burada, şimdi Kürt vatandaşlarımızın kullandığı kelimelerden,

Hiç var mı?

            Bunlar hep, Orta Asya, Özbekistan, Türkmenistan Türkçesi.

Anlamı da şu:

Ben Kürt İlhan Alp URUNGU.

Yaşım 39.

Altın süslemeli ok torbasını, sardım belime,

Ne çare ki, memleketime, sizlere doymadım.

Ne çare ki,beni ölüm, sizlerden ayırdı…

             Alp URUNGU, Göktürk Devleti’nin ÇİN esaretinden kurtulmasında,

En fazla katkısı olan, 40 kahramandan biri.

Bu gibi bilgiler, Kürşad destanında  yazılı.

Kürtler, ölenlerine ağıt yakarlar.

            Ben bu gibi örnekleri;

Daha çocukken, kendi memleketim,  Kahraman Maraş’ta gördüm. Ama ben,

Kürt değilim. Ben bir Karaman Türkü’yüm. Soyadım da, buradan geliyor zaten.

YALVAÇ, ya da YALAVAÇ, baba ise, Karaman ve KÖSELER,

Çocukları gibidir. Mustafa Kemal ATATÜRK’te, bir Karaman Türküdür.

Şimdi bunları, geçiyorum.

            5)GÖKTÜRK Devleti, yıkıldıktan sonra,

Kürtler, 28 Yıl, başka bir Türk Devleti olan, Hazar Devleti içerisinde,

Otonom olarak, yer alıyorlar.

Hazar Devleti de yıkıldıktan sonra,Hazar Denizi’nin güneyinden, Batıya göçler başlıyor.

Bizans İmparatoru,7.Konstantinos PORPHYROGENNETOS(913-959)

İmparatorluk idaresi adlı kitabında,

Macar Hun Türk Devleti konusun da, şunları söylüyor.

HUN TÜRK DEVLETİNİ, kuran 7 Türk boyundan biri, KÜRT diye adlandırılmaktadır. İriyarı, güçlü, kuvvetli insanlardır, diyor.

            Bu gün, ağırlıklı olarak, Macaristan’da ve sınır komşularında,

Kürt isminde akarsu ve yerleşim yerleri vardır. Türkiye’nin Etnik Kökeni, başlıklı Makalelerimde,

Bu gibi bilgilere, çok yer verdim.

3)Hazar Denizi’nin güneyinden Batıya doğru giden Kürt ve Türk boyları;                                                                                                                                

İran, Irak ve Anadolu Topraklarına geliyorlar. Anadolu Toprakları; geldikleri son durak

Ve bu yolculuk birden olmuyor. Bir de, yol güzergâhında, bazı yerleri, kendilerine yurt ediniyorlar.

Ya da buralarda, uzunca bir süre kaldıktan sonra,

Tekrar Batıya doğru devam ediyorlar.

            Bu gün İran’ın yarısının nüfusunun, yarısına yakınını, Türk olduğunu, söyleyebşliriz.

İran’da çok sayı da Kürt olduğu da biliniyor

İRAN, 2500 yıllık, köklü bir Medeniyettir. Kürtler, genelde, dağlık bölgelerde yaşadıkları

Genelde hayvancılıkla uğraştıkları,

Bir kısmının da konar  göçer oldukları,

Geniş İran topraklarında daha çok, yerli İran Halkı ile ,İç içe yaşamış olmalılar ki;

Ana dilleri olan Göktürkçenin yerini;

Farsçanın, bir lehçesi olan, bu günkü, KÜRTÇE’nin oluştuğu, anlaşılıyor.

            Bu gün yoğun olarak kullanılan Kürtçe, 8000 kelimeden oluşuyor.

 Yoğun olarak kullanılan 8000 Kürtçe kelimenin içinde, 3250 kadarı, Türkçe kelimeler var.

Bunların içinde, 650 kadarı, Orhun anıtlarındaki Türkçe kelimelerdir. Bir kısmı da  BİZİM,

 Pek anlamadığımız, Orta Asya Türkçesi.

FARRÇA kelime, 2250 kadar. Yani Türkçeden sonra 2.sırada.

ARAPÇA kelime, 1000 kadar. Bu da 3. Sırada.

ERMENİCE kelime, 45-50 kadar ve 4. sırada.

            Buradan da anlaşılacağı üzere, Ermenilerle Kürtler arasında, evlilik yoluyla da olsa, bir karışma bir kaynaşma olmadığı da görülüyor.

            4)Kaşgarlı Mahmut’un, Divânu-Lügâti’t Türk, adlı eserinde,

Kürt’ün anlamı şöyle:

A)KÜRT;yüksek ses çıkarmak anlamındadır.Örneğin biz, at arpayı kütür kütür yedi deriz ama doğrusu şudur::

At,  arpayı kürt  kürt yedi.

B)KÜRT; sağlamlık ve dayanıklılık anlamındadır. Örneğin;

Örneğin, kayın, gürgen ve meşe, dayanıklılık sembolleridir.

Örneğin Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir;

Üzerinde meşe ağacın olduğu bir flama yaptırmış. Bunun da Kürtlerin sembolü olduğunu söylemesi Üzerine da,

Sizin sembolünüz, bu muymuş gibi dalga geçmelerine kızmış olmalı ki;

BU SİYASETÇİLERE, meşenin dalları, falanca yerinize mi battı ifadesi ile

Kızgınlığını, bu sözlerle ortaya koymuştu.

            C)TÜRK ile KÜRT, kelimeleri arasındaki benzerliğin, nedeni nedir?

V e KÜRT’ün anlamı nedir?

Önce TURK, yazın. Sonra, tersinden okuduğunuzda, KRÜT ,olur.

Ve KRÜT’ü, birkaç defa tekrarladığınızda, şöyle olur:

KRÜT, KRÜT, KRÜT!

Bu şudur: dağda diz boyu diye tabir ettiğimiz, çok yağmış bir kar üzerinde yürürken.

İşte, krüt, krüt, krüt sesleri çıkar.

Sonuçta yukarı da A şıkkında, KÜRT kelimesinin, yüksek ses çıkarmak anlamında olduğunu, Söylemiştim.

İşte izahı bu! Ama bunu, çoğu vatandaşımız böyle bilmez!

BU NEDENLE, bu gibi konuları ve geçmişlerini;

Televizyon Programlarında, Kürt vatandaşlarımıza da anlatmak,

Onlara da bir heyecan vermek lazım!

            Bazıları, kart kurt tan geliyor gibi dalga geçerek söyleseler de,

Bu bir cehalet sonucudur..Doğrusu da, benim izah ettiğim gibidir.

            D)KÜRT, kar, kış ve soğuk anlamındadır.

Örneğin Timur’un, AFGANİSTAN’da, Herat Nehri kenarında, KÜRT NEŞİN, adında bir kış evi vardır.

OĞUZ KAĞAN’ın da, AFGANİSTAN’da KÜRT TAG diye bir kış evi vardır.

E)KÜRTLER, Anayurtlarındayken de, yüksek rakımlı ve karlı dağlarda yaşayan ve genelde hayvancılıkla uğraşan insanlardı;

Şimdide öyle.

            F)BU ADI KOYAN DA;

Oğuz Boylarının Başı, OĞUZ KAĞAN’dır.

Eski Türk geleneğinde, çocuklara 5-6, belki 7-8 yaşlarına kadar, isim verilmezmiş.

Hangi konuya, neye ilgi duyuyorsa; ilgi duyulan şey; onun ismi, ya da lakabı olurmuş.

Onun için, bazı köylerde, her insanın bir ismi ve birde, halk arasında kolayca tanınması için;

Birde lakabı oluyor. Bu gibi örnekler, Kızıl Derililerde de var. Zaten onlar da, Türk kökenli

Örneğin Oturan Boğa, Uzaktan Gelen Kadın,…

            Başka bir örnek. Kahraman Maraş’ta Bulanık, köyünde; herkesin;

Asıl isminin yanında, bir de,

Lakabı vardır. Heyha, Cıllı, Memen, Hökür, Posta, Los Omar ve Göv Milcan, Sülükçü Ayşe  gibi

            Örneğin Heyha, asıl adını, bilmiyorum ama kendisini tanıyorum.Çobanlık yapıyor.

Dağda davarları güderken, onları heyha, heyha! sesleriyle yönlendirirken, lakabı; Heyha kalmış

Heyha’nın yoğurdu dendiği zaman; iyi bir yoğurt anlaşılırdı.Çünkü Heyha, güzel yoğurt yaparmış!

            Çocukluğumdan hatırlıyorum. Bir defasında, Bulanık köyünde,

 Köy meydanın da, caminin yanın da, insanlar, çam kütüklerini ateşlemişler.

Etrafında HESSS sesleri çıkararak, ATEŞ DANSI, yapıyorlardı.

Bunlar Orta Asya Türk gelenekleri.

MUŞ’ün ilçelerinden birinin adı da BULANIK tır.

Selçuklu Sultanı, Sultan ALPARSLAN;

Bizans İmparatoru, Romen DİYOJEN’i.MUŞ’un Malazgirt ovasında yenmiştir.

Benim Atalarımın da, SULTAN ALPARSLAN’ın ordusuyla, Anadolu’ya geldıklerı anlaşılıyor.

Bulanık, Türk Boylarından, birinin adıdır.Buradaki akrabalarım;

Babamın annesi tarafındandır.Soyadları da Kızılaslan’ dır.

Bu da, Sultan ALPARSLAN’ın ordusunda ki, bir Askeri görevi, ya da yararlı bir işi, işaret ediyor.

Ben, babamın, annesinin, babasının,

Ben, annemin anasının, babasının, kimler olduğu, nasıl insanlar oldukları, ya da geçmişlerini, hep biliyorum…

TİMUR’ün Ordusundan bir örnek:

Ankara’da Çubuk İlçesinde bulunan hava alanının adı,ESENBOĞA.

ESENBOĞA, Tımur’un, Osmanlı PadişahI Sultan Yıldırım BAYAZIT’ın ordusunu,

Ankara’da Çubuk Ovası’nda yenmesinde, büyük yararlık gösteren, Komutan’ın lakabıdır,

ESENBOĞA!

İnsanların Soyadları, ya da Lakapları,

BAZEN geçmişleri ile ilgilidir ve önemli şifreler taşır.

Neyse, tekrar konumuza giriyorum.

            5)Ebu’l Gazi BAHADIR HAN, ŞECERE-İ TERAKİME VE KÜRTLERİN, SOY KÜTÜĞÜ:

İRAN’ı 800 yıl kadar,Türk Hakanlar idare etmiştir.Bunlardan biri de Hive Hanı,

Ebu’ul Gazi Bahadır Handır. Bahadır Han, 1806’vefat etmiştir ve Cengiz Han’ın soyundan gelen, bir Moğol Türküdür ve aynı zamanda, bir Tarihçidir

Sonuçta, Diyarbakırlı deyince;

Burada yaşayanların hep Kürt kökenli oldukları düşünülür. Bu doğrudur.

Ama kimlerin Torunu olduklarını da söylemek istiyorum.

Diyarbakırlı Kürt vatandaşlarımız; Namık ve Konak kardeşlerin, neslinden türemişlerdir.

Buna Mamukoğulları’ da diyebiliriz.

ERMENİSTAN arşivlerinde ise Mamukoğulları, M AMOKYAN, diye geçmektedir.

            6)Ebu’l Gazi BAHADIR HAN;

Şecere-i Terakkime adlı kitabında, soyadları, Ensari ya da Ensarioğulları olan KÜRT’lerin de;

Türk kökenli olduklarına, vurgu yapılıyor.

            7)Günümüzde MHP’nin Türk Milliyetçiliği üzerine kurulu;

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ’NİN BABASI DA;

Diyarbakırlı araştırmacı Yazar ZİYA GÖKALP’tir.

Ziya GÖKALP’ da bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Herkes gibi o da;

Etnik kökenini, merak ediyor. Okumaya ve araştırmaya başlıyor.

ZİYA GÖKALP’ın tespiti, şudur:

HER NEREDE KÜRT’Ü ARASAM;KARŞIMDA HEP; TÜRK’Ü BULDUM.

            Sonuçta Ziya GÖKLALP, geçmişini araştırmak için, Yola çıktığında,

Karşısına hep. Türk çıkıyor.

            8)BU İTİBARLA, Muhalefet Partileri, bir öncülük edip;

Seçim içerikli olan Televizyon Programlarına biraz ara verip,

Bu gibi konularda Televizyon programları düzenleyip, Kürt vatandaşlarımızı bilgilendirseler,

Geçmişlerini öğrenen Kürt vatandaşlarımız;

HDP’nin Ayrılıkçı politikalarının etkisi altında kalmazlar;

GERÇEKTE, ne KÜRT, nede TÜRK olmayan, Türkiye’yi bölüp parçalamaya çalışan;

Gizli Ermeniler, ya da başka etnik kökenliler ile

PKK ile yollarını, ayırırlar.

            9)Böylece KÜRT VATANDAŞLARIMIZ;

Türkiye Cumhuriyeti’nin, Vatanı ve Milleti ile bölünmez bütünlüğüne,

Yürekten inanan, Cumhuriyet Bekçileri olur, Türkiye’ye Huzur ve Güven, kendiliğinden, gelir,

Ne Kürt, nede Türk kökenli olmayan, Türkiye’den toprak koparmaya çalışan, ayrılıkçı HDP’liler;

Bir azınlık durumuna düşerler.

BÖYLECE, siyaseti etkileyecek kadar da, Milletvekili çıkaramazlar

0)HANİ HEP DUYUYORUZYA!

Avrupa, Amerika gibi Devletler, hep bizi kıskanıyorlarmış ya!

Kıskanacak neyimiz kaldı ki?

            AVRUPA ve AMERİKA’da, önemli görevlerde bulunanlar;

Etnik kökenlerini açıklamakta, bir mahsur görmezler.

Bu Ülkelerde yaşayanlar ve oy kullanma hakkına sahip, insanlarda;

Bu gibi konuları, fazla önemsemezler.

ÖNEMLİ OLAN ŞEY DE;

Kendi Devletlerinin  çıkarları doğrultusunda, hareket etmeleri.

Ve kendi Devletlerini, daha üst noktalara, taşımalarıdır.

Örneğın ABD Başkanlarından Barak Hüseyin OBAMA;

Afrika Kökenli zenci bir Baba ile Beyaz bir anneden doğma, bir Melezdi.

Fransa Cumhur Başkanlarından Nikolay SARKOZY;

MACAR asıllı, YAHUDİ, kökenliydi. Şimdiki ABD Başkanı Joe BİDEN’den önceki ABD Başkanı Donald TRUMP’ın da Alman asıllı Yahudi kökenli olduğu söyleniyordu.

             Bu örneklerden, şuraya gelmek istiyorum:

 Örneğin Almanya, İngiltere, Fransa ve Avrupa’da, daha birçok Ülke ile Amerika’da;

Halk bilinçlidir,

Esas olan, Devletin Anayasa ve Yasaları ile Devletin çıkarları ve bekasıdır

Kimse kendi kafasına göre iş yapamaz! Ve hesap verilebilirlik esastır.

BU NEDENLE siyasetçiler, etnik kökenlerini de gizlemezler.

Bu gibi ülkelerdeki, seçmenlerde, siyasetçilerin etnik  kökenleri ile ilgilenmezler.

Kendi ülkelerine, ne kazandırıp, ne kaybettirdiklerine bakarlar!

Peki Türkiye’de durum böyle mi? Elbette değil!

            DEMEK Kİ BİZLER, kültür yapımız, yetişme tarzımız ve alışkanlıklarımızla da ilgili olsa gerek!

Henüz bir Batılı gibi daha olamadık ama bu eksikliklerin giderilmesi ve telafi edilmesi noktasında;

Yapılacak işler var!

Bende kendimce, bunları, ortaya koymaya çalışıyorum, önerilerde bulunuyorum.

            11) Devlet İdaresinde, özellikle üst Makamlarda, görev ifa edenlerin;

Liyakat sahibi insanlardan oluşması, elbette.istenir.Ama düşük eğitimli olsa bile

Düzgün insanlarla çalışmak suretiyle

Bu eksiklikler  de giderilebilir.

Ama bu gibi önlemler de alınmıyorsa! Devlet çökme noktasına gelmiş ise;

Ortada ciddi bir sorun var demektir.

Bu gibi durumlar; Etnik kökenden ve bazı saplantılardan da kaynaklanabilir!

            12)Tekrar söylüyorum: PKK BİR ERMENİ AÇILIMIDIR.

Abdullah ÖCALAN’ın asıl adı Artin  Agopyan’dır. Abdullah ÖCALAN, Kürtçe de bilmez!

Kürt’te değildir. Günümüzde HDP’nin Kürtleri temsil ettikleri, ya da Kürtlerin haklarını savunmak için kuruldukları da söylenemez!

Aşağıda ki, bilgiler;FATİH HABER SİTESİ’nde,misafir Yazar sıfatıyla Mehmet Arslan’ın, Makalesinden kısmi bir alıntıdır.13/7/2012. Bu Makalenin tamamını, okumanızı öneririm.

Bu bilgilerin tamamına şöyle ulaşabilirsiniz: Coogle’de;

FATİH HABER SİTESİ-Mehmet Arslan-Artin AGOPYAN, yazar ve enter’e tıklarsanız, ulaşırsınız

BAŞLIK ŞÖYLE:ARTİN  AGOPYAN; Nasıl Abdullah ÖCALAN, oldu?

            Buradaki bilgiler, günümüzde BOP ve BOP Eş Başkanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti’ne,

Ve TÜRK Halkına, Siyaset eliyle kurulan tuzakların, son sahnesidir aslında!

 Burada yer alan bilgiler; benim de üzerinde durduğum konuların, devamı ve başka örneklerle kanıtı niteliğindedir, Dolayısıyla da;

Halkımızı aydınlatacak ve 6’lı Masanın oy oranını da yükseltecek olan,

TAKVİYE niteliğindedir.

 BU NEDENLE, tarihe de ışık tutacak, bu gibi çok önemli konuların;

TELEVİZYON PROGRAMLARINDA, tartışılması gerekiyor.

            İşte PKK lideri Apo diye bilinen, İmralı'da tatil yapar gibi sözde cezasını çeken Artin Agopyan'ın hikayesi. Bunu kim ortaya çıkardı biliyor musunuz? 31 Mayıs 1999 günkü duruşmada söz alan bir şehit babası. Başbağlar katliamında oğlunu kaybeden Ahmet Beşkardeş, İmralı'daki yargılanması sırasında, (Abdullah Öcalan'a hitaben Kırmanç (Kürt) ağzı  ile "Ez Kırmanç im" diye başlayıp "Sen Kürt değilsin, Ermeni'sin. Eğer Kürt isen, ben şimdi seninle Kürtçe konuşuyorum, bana Kürtçe cevap ver! Dedi.Ama hiçbir cevap alamadı.

"           Böylece "Apo" diye bilinen katilin aslında Ermeni olduğu bu şehit babası tarafından yüzüne haykırıldı ve kayıtlara geçti. Araştırırsanız sizler de bu bilgilere ulaşabilirsiniz. İyi ama, hiç basına yansıdı mı bu bilgiler, bu ifadeler?  Yansımadı, yansıtılmadı.O da ayrı bir tartışma konusu.. Bu duruşmalar çoğu zaman dönme  medyada yer almamış yer aldığı zaman ise alt sıralarda yer aldı.

            Şimdi burada, Yazarın ele aldığı konulardan bazılarına da, yer vereceğim.

            13)Abdullah ÖCALAN; 4 Nisan 1948’de Urfa-Halfeti-Amarlı’da doğmuştur. Amarlı, bir Ermeni köyüdür ve eski bir Ermeni yerleşim yeridir. Abdullah Öcalan’ın babası Ermenidir.

            Abdullah ÖCALAN:1973’te kurulan, yasadışı Ermenistan Kurtuluşu için Gizli Ermeni Kurtuluş Ordusu ya da günümüzdeki adıyla,

ASALA’nın 3 kurucusundan biri ve lideridir.

Abdullah Öcalan'ın aile içindeki asıl adı "Artin Agopyan" dır. Gerçek kimliği ortaya çıkmasın diye bir gece Halfeti Nüfus Müdürlüğünü basmıştır. Ve nüfus kütüklerinin hepsini yakmıştır ve gerçek kimliğini gizlemek için adını, Abdullah ÖCALAN. olarak yazdırmıştır.

            14)Öcalan'ın lideri olduğu, PKK terör örgütü  en büyük eylemlerinden birini,  20 Haziran 1987'de Mardin'in Ömerli İlçesi'ne bağlı, Pınarcık'ta yaptı 16 çocuk, 6 kadın, 8 erkek toplam 30 Kürt
vatandaşımızı katletti. Bu ülkede Öcalan gibi dönmeler çok.Burada şu soruyu, sormak gerekiyor:

            Abdullah ÖCALAN; Kürt ve Kürtlerin lideri olsa; kadın, erkek, genç, yaşlı ve bebek demeden, böylesi bir katliam yapar mı? Yapmaz! Ya da böylesi bir katliama müsaade eder miydi? Elbette etmezdi!

            15) Yani bu çatışmalarda Kürtler ölecek, Zafer Ermenilerin olacak...
Ermeni araştırmacı Johannes Lepsius; "Gecekondu bir Kürt devleti
kurulmadan, Büyük Ermenistan kurulamaz" diyor.
PKK' lı itiraf ediyor: PKK'nın elindeki haritada, daha önce Ermeni
öldüren Kürt köylerinin isimleri işaretlidir. Örgüt elemanı köye
giriyor ve öncelikle Ermeni öldüren eve misafir oluyor,

Kürtçe konuştuğu için, ev sahibi ona güveniyor ve hürmet ediyor, birkaç saat sonra PKK'lı ev sahibine bir soru yöneltiyor;
Dayı siz buralarda hiç Ermeni öldürdünüz mü?"
            PKK'lı Kürtçe konuştuğu için, ev sahibi ona güvenerek, nerede ve nasıl öldürdüklerini detayları ile anlatıyor. Gece yarısı PKK
militanları kalkıp giderken;
Dayı, sen kendi ağzınla Ermeni öldürdüğünü itiraf ettin, ayrıca
şahit'e gerek yok." diyor ve;
Aha işte Ermeni öyle öldürülmez, böyle öldürülür!" diyor ve ev

halkını tarayarak öldürüyor. Beşikteki çocuğa kadar öldürmesinin
nedeni, hem Ermeni İntikamının alındığı Kürtlerce bilinmesin diye
şahit bırakılmıyor, hem de beşikteki çocuğa kadar öldürüyor,
Kürtlerden 1915 'lerin intikamını alıyor. PKK, doğuda Kürtleri göçe
zorlamakla, bilinçli olarak doğudaki Kürt nüfusunu azaltma yoluna
gidiyor ve ileride olabilecek bir oylama ile, bu toprakların bir ilhak
sonucu, Ermenistan'a bağlanabilmesi için zemin hazırlıyor.

16) Bir başka PKK gerçeği ise;
PKK örgüt yöneticilerinin çoğu  ermenidir. Cezaevinde yatarak çıkan
bir PKK'lı  ile sohbet esnasında bana bazı şeyleri itiraf etti;
            Evet doğru, bir Ermeni komutan benim yanımda bir Kürt arkadaşımı öldürdü.
Ne suçu vardı, neden öldürdün, dediğim zaman, O; "Onun
Müslüman olması benim için yeterli. Bir Müslüman eksilmiş oldu ya".
dedi. Ben bu işte Ermeni Parmağı olduğunu görünce, bunun üzerine
örgütten ayrıldım"

            17)1876-1878,Hicri takvime göre 93 Osmanlı-Rus savaşında Ermeniler; Rusların yanında yer aldı, Bu savaşta, 1 Milyon Kürt ve Türk hayatını kaybetti.

            Öyle anlaşılıyor ki; Doğu Anadolu’da, Kürt köylerindeki, eli silah tutan Kürtler savaştayken; korumasız kalan Kürt köylerine, Ermenilerin saldırdıkları  ve buralarda, katliam yaptıkları anlaşılıyor.Böylesi bir durumu;bu gibi yerlerdeki, toplu mezarlar doğruluyor.

            18)Bu savaş bittikten sonra, köylerine dönen Kürtler;          

Böylesi bir durum karşısında,                                                     

Rusların yanında yer alan, Ermeni köylerine saldırmaya ve onlardan, intikam almaya başlıyorlar.                                                        

Hıristiyan Dünyası, böylesi bir durum karşısında.                                                                          

Soykırımdan" söz etmeye başladı.

Hemen "Berlin Anlaşmasını" Osmanlı'ya imzalattırarak;
Ermenileri Kürtlerden Koruma Görevi Osmanlı Türküne verilmiştir."
diye bir madde koydurdu. Bu maddeye göre Osmanlı, Ermenileri Kürtlerden; korumaya başladı.

19)Bu maddeden dolayı, göçmek istemeyen Ermeniler, Türk Devletine Yağcılık olsun diye;

ÖZBEÖZ,Türk Soy isimleri aldılar. Bu nedenle doğuda Türk, Öztürk, Asiltürk gibi soy isimleri alanları;
incelemeye almak lazımdır. Dün Kürtlerden korunmak isteyen Ermeniler;
bu gün Kürtsever  oldular. Dün Kürtlerin feryatlarını duymayan
Hıristiyan dünyası, bu gün ne oldu da "Kürtsever" oldu. Çünkü
kullanacak keriz buldu da ondan. Kısacası; "alavere, dalavere Kürt
Memet nöbete.

KÜRT vatandaşlarımıza ve herkese, bu bilgileri aktarmak lazım! Bu gibi görevler de öncelikle 6’lı Masaya düşüyor.Çünkü İktidara verilen bir görev var;BOP ve BOP ve Eş Başkanlığı..

 Ermeni PKK'ya göre Kürt de ölse kârdan Türk de ölse, kârdan...
Sözde Kürt Milliyetçisi geçinen PKK'lılar cevap versin! :
            20).O Amerika ki, Teksas Eyaleti'nin (ki bu eyaletler federal
devlete kendi rızaları ile katılmışlardır) bağımsızlığı için örgüt kuran 5 kişiden üçünü vurup öldürdü, ikisini de ömür boyu hapse mahkûm etti
            Daha geçenlerde bilgisayarlara "melissa" virüsü bulaştırdı diye; eline silah almamış bir gence tam 40 yıl hüküm giydirdi!..
Kalkmış, 30.000 kişinin ölümünden sorumlu bir isyancı Ermeni’nin
"beraat" edip etmeyeceğini soruyor!..
            21)Bu arada, şu gerçeğin altını da özellikle çizmemiz gerekiyor. Bizim Kürt kökenli, vatandaşlarımız;
bölücü terör örgütü ortaya çıkana kadar;
kendilerine Kürt demezlerdi. Hala da çoğu o kelimeyi kullanmaz.
Kendilerini "Kırmanç,  Zaza, Dersimli" diye adlandırır, boy e aşiret
adlarını kullanırlar. Bu da Avşar, Karakeçili, Türkmen demekten
farsızdır. Kürt Kökenli vatandaşlarımız çok dikkatli olmalı

22)TÜRK TARİH KURUMU, TTK Başkanı Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU; neden görevinden alındı?                                         Sayın HALAÇOĞLU; MHP Milletvekiliydi. 23Temmuz 2008’de;  Kayseri’de, AVŞARLAR sempozyumuna davet ediliyor.Hoca Sempozyumda,Türkiye’de yaşayan Kürtlerin; Türkmen olduğunu,

Kürt Alevilerin ise; Ermeni olduğunu söylüyor.

Bunun üzerine Yusuf Hoca,19 Ağustos 2008’de, TTK Başkanlığı görevinden alınıyor. Bunun üzerine Prof. Dr. Sayın Yusuf Halaçoğlu;

MHP’den istifa ediyor.Burada yanlış olan şu;

            Bir Bilim Adamı, Uzman olduğu ve Türkiye için, hayati önemi olan bir konuda;

Yanlış bir şey mi söyleseydi, yani? Burada asıl yanlış olan şu:

MHP, Türk Milliyetçiliğini esas alan, bir siyasi  Parti.

Bu nedenle Yusuf Hocaya sahip çıkılmaması; üstelik, görevden alınması; çok düşündürücü!

            8-UNUTMAMAMIZ GEREKEN BAZI ÖNEMLİ KONULAR

            1)TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin bir ferdi, bir vatandaşı olarak;

ETNİK KÖKENİ, ne olursa olsun; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine inanması,

Bu Devleti Kuran Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşları ile bir sorununun, olmaması gerekir.

            2)Türkiye Cumhuriyeti, Temeli Türk olan Osmanlı İmparatorluğu’nun, küllerinden,

yeniden doğmuş, bir Türk Devletidir. Ama hiçbir kimse, bu Devletin altını oymaya çalışmasın!

BU DEVLET;

Emperyalist Devletlerle, bir mücadele sonucunda, kan ve can vererek, kurulmuştur.

BU GİBİ NEDENLERLE ESKİDEN;

Ataları, bu Topraklarda, yaşadı diye;

Emperyalist Devletlerin, dolduruşu ile Toprak koparılmasına, müsaade edemeyiz!

BU GİBİLERİN, asıl amaçları bilindiğinden;

Demokratikleşme adı altında, ama asıl amacı başka olan,

Bu gibi söylemlere, hep şüphe ile bakmalıyız

            3)BU ARADA, Türklerin Anadolu’ya gelişlerinin, ya da bu coğrafya da bulunduklarının, Milattan önce, 8-10 Bin yıl öncesine dayandığı ortadadır. Hatta daha gerisi de söylenebilir.  1071 Tarihi ve Selçuklu Sultanı, Sultan Alparslan’ın; Bizans İmparatoru, Romen Diogeni, yendiği tarih; Oğuz Boylarının büyük kitleler halinde, Anadolu’ya giriş yaptığı  tarihtir. Bu tarihten sonra; Anadolu’nun adı da Türkiye olmuştur.Bu adı koyanlar da bizler değiliz! İTALYANLAR! Tuckhia, Turckho  mania; Yani Türkiye, kısaca, Türklerin yoğun olarak, yaşadığı topraklar! BU GİBİ BİLGİLERİ;                                                                                                                   

Anayurt Gazetesinde yazarken, Türkiye’nin Etnik Kökeni, başlığı altında yayınlamıştım, Şimdi burada, seçim dönemine girdiğimiz bir zamanda; Türkiye nüfusunun, Etnik Kökene dayalı ayrıntılarıhı ve nüfusa oranlarını da Geçmişteki TÜİK verilerine dayanarak;Günümüz Türkiye’si için, bir şeyler söylemek istiyorum.

4)SİYASETÇİLERİN DİKKATİNE!  TÜRKİYE’NİN ETNİK KÖKENE DAYALI NÜFUS ORANLARI                                                                                  

 Türkiye genelinde;

TÜRK’üm diyenlerin toplamı: 64  750 000.Oran: % 87,5

KÜRT’üm diyenlerin toplamı: 7 400 000:Oran:%10

ARAP....................................... 740 000.Oran: %1

ZAZA:…………………………………..270 000. Oran::%:0.50

ÇERKES:……………………………….200 000:Oran:%0.27

LAZ:…………………………………….200 000:Oran:% 0.27

DİĞER:………………………………….340 000:Oran:%0.46

TOPLAM:………………………………74 000 000

DİĞER BAŞLIĞI ALTINDA VERİLENLER:

Ermeniler:60 000

Yahudiler:25 000

Rumlar:1800.

Bu veriler: nüfus sayımında, vatandaşlarımıza sorulan, Etnik Kökene dair, sorular karşısında;hane halkının, kendi özgür iradeleri ile verdikleri cevaplardan, yararlanarak, hazırlanan;                        Türkiye İstatistik Kurumu, TÜİK’in değerleridir.

 ANAYURT Gazetesi 2013 Ahmet YALVAÇ:                                          

5)CUMHUR İTTİFAKI’nı ayakta tutan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, Devlet BAHÇELİ,

Hâlâ, Türkiye Cumhuriyeti’ni, uçuruma doğru götüren, şimdiki Tek Adam Yönetimini, niye ve niçin destekler?

N iye bizim Adayımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, der?

Bunu anlamak, mümkün değil.

            6)Şimdiki bütün yetkilerin, Tek kişide toplandığı, Başkanlık Sistemine geçilmesini,

İlk öneren ve kabul edilmesine de destek veren, Sayın BAHÇELİ’dir

 Halbuki, Sayın BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN;

Geçmişte birbirinden hazzetmeyen,

Birbirlerine ağza alınmayacak sözler sarf eden,bu 2 isim;

Nasıl oldu, kim tarafından önerildi de, bir araya geldiler?

            Ne hikmetse, Sayın BAHÇELİ;

NİÇİN HEP, Eski Parlamenter Sistemi savunan Millet İttifakı, ya da 6’lı Masa diye adlandırılan Muhalefet ittifakına çatar? Bütün bunlar;  Üzerinde düşünülmesi gereken, çok önemli konulardır.

7) AKP ve Sayın ERDOĞAN’a, şimdiki Tek kişilik Başkanlı Sisteminin devamı için, Destek kampanyasına; Sonradan birde, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK’te katıldı

HALBU Kİ DOĞU PERİNÇEK; Hep aşırı solu ve daha ziyade ÇİN tarafını savunduğu bilinen İdeolojik bir isim. Hayatı hep, Sayın ERDOĞAN, karşıtlığı ile geçmiş ve Siyaseten de bedel ödemiş, Hapiste yatmış bir kişi. Günümüzde akıl almaz, çok acayip şeyler oluyor.

8)ŞİMDİ BURADA ANLATACAKLARI MI; ÖNCELİKLE bu Devleti kuran Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Din ve Müslümanlık karşıtı olarak bilenler ile Din ve inanç üzerinden siyaset yapanlar, duysun ve bilsin istiyorum!Şimdi bu konuya giriyorum.Burada anlatacaklarım; LOZAN ve MONNRÖ antlaşmalarına karşı çıkanlar içinde bir cevaptır..

9)1923’te yapılan Lozan Antlaşmasına geçici bir madde ekleniyor. Bu maddeye göre;Türkiye ile Yunanistan arasında, etnik kökene göre değil de;Hıristiyan ve Müslüman olma bağlamında,her 2 Ülke arasında, karşılıklı mütekabiliyet esasına göre, bir nüfus değişimi anlaşması imzalanıyor.Bu konu aslında mecburi bir göç anlaşmasıdır.

10)BU ANTLAŞMAYA GÖRE; Türkiye’de yerleşik olan, 1.200 000.Ortodoks Hıristiyan inancındaki, nüfus; Yunanistan’a gönderilecek.Buna karşılık olarak, Yunanistan’da yerleşik olan,ama Müslüman inancına sahip, Türk kökenli ya da başka etnik kökenli olan nüfusta,Türkiye’ye gelecek.Tabii ki burada karşılıklı yer değiştirecekler arasında;,ev, bağ, bahçe gibi mal ve mülk değişi mi de oluyor.Şimdi bu gibi konuları, biraz açmamız gerekiyor.

10)Hıristiyan Ortodoks inancına sahip, Türkçeden başka bir dil bilmeyen, özbeöz  Karaman Türkleri; ki bu Soydaşlarımız, orta Anadolu, Anadolu’nun güneyi ve özellikle de Nevşehir, Ürgüp, Göreme gibi yani daha çok Kapadokya’da yaşıyorlar.Sadece Ortodoks Hıristiyan oldukları için; bunlarda, Antlaşma gereği olarak,Yunanistan’a göç etmek zorunda kalıyorlar

11)İstanbul’da yaşayan Rumlar ile Bozca Ada, Gökçe Ada ve diğer Türk Adalarında yaşayan Rumlara karşılık olarak; Batı Trakya’da ki Müslüman Türk Soydaşlarımız da,göç kapsamı dışında bırakılıyor.

12)SONUÇTA TÜRKİYE CUMHURİYETİ KURULURKEN;Yaşanan acı tecrübelerden ders alınarak;Gelecek kuşaklara sorunlu bir Türkiye bırakmamak için,bu gün;nüfusumuzun;Etnik köken olarak, %87,5’i Türk ve Müslüman, % 10’u Kürt.Kürtler de Türk’ün bir kolu ve onlar da  Müslüman’dırlar.SONUÇTA, başka etnik kökenli Müslüman topluluklarla, Türkiye;%99’u Türk ağırlıklı ve Müslüman bir Toplumdur.

13)Bu gibi bilgilerden sonra;TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin kurucusu, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Din ve Müslümanlık karşıtı gibi göstermek! doğru değildir ve bu gibi yaklaşımların;  bir amaca yönelik olduğunu da söylememiz lazım.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.yılını kutlayacağımız bir zamanda;Büyük Ortadoğu Projesi , BOP kapsamında; Türkiye bir sığınmacı ülkesi olmuş.Bu gün kayıtlı, kayıtsız Türkiye’de 12-13 Milyon sığınmacı olduğu söyleniyor.Gelecek adına nasıl endişe duymayız?

SÖZDE Din ve inanç uğruna ya da bir çıkar uğruna Sayın ERDOĞAN’a destek verenler;yakın bir gelecekte;Türkiye’nin de Komşularımız gibi bölünüp, parçalanma noktasına geleceğini, bir hayal edebilseler? nelerle karşılaşacaklarını bir bilseler! Mustafa Kemal  ATATÜRK’ün ve Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin  ve de Kurallarının;  ne kadar değerli olduğunu anlarlar!

14)Doğup, büyüdükleri topraklardan, göç etmek zorunda kaldıkları için, acı çekenler;Sadece Ermeniler değildir. Özbeöz Türk olan, Ortodoks Hıristiyan, Karaman Türkleri de;Doğup büyüdükleri topraklardan, göç etmek zorunda kalmışlardır.Bu saatten sonra, eski yaraları kaşımanın, kimseye faydası olmaz!

15)Konstantin KARAMANLİS:Yunanistan’ın Başbakanlarından biri. Bu da Yunanistan’a göç etmek zorunda kalan; Ortodoks Hıristiyan, bir Karaman Türk’üdür,Yunanistan’a gidince, Karamanlis olmuş

Ortodoks Hıristiyan bile olsa;bir Türk olarak,bizim için bir gurur vesilesidir.Bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor: İster Türk kökenli bir Yunanistan vatandaşı olsun, İsterse Rum Kökenli olsun;Yunanistan’a ait bir Adayı, Türkiye’ye verebilir mi? Veremez! Karamanlis,hiç veremez!Bütün Yunanistan, ayağa kalkar!BİR BATILI ile bizim insanımız ARASINDAKİ, bariz bir fark, burada işte! Bunun da nedenleri var, yapılacak işler var!

Bizim insanımız, söz konusu vatansa; canını feda etmekten, çekinmez ama duygusaldır ve lidere çok önem verir. Birde buna genelde okuma ve araştırma alışkanlığına, daha tam olarak alışamadığımızdan;

Siyaseteten kurulan tuzakları, fark edemiyoruz. Ve bu yüzden de geç kalıyoruz, zaman kaybediyoruz, zorlanıyoruz.

AMA BEN; bu zor günlerin de geride kalacağını, düşünüyorum. 

16)ŞİMDİ DE BİZDEN BİR ÖRNEK!

AKP döneminde Yunanistan, bize ait olan 18 adamızı, işgal etti. Bu gibi konular, kaç defa basınımız da da yer aldı. Siyasetçiler dahil, herkesin haberi var.

AMA bu Adalarımız, hâlâ Yunanistan’ın, işgali altında. Bir iktidar değişikliği ile bu adalar geri alınmak istense bile

Silahlanan bu adaları geri almak, çok zor.Gereksiz yere çatışmalar olacak.Onlardan da bizlerden de hayatını kaybedenler olacak!

17)Siyasetçiler; bilerek, ya da bilmeyerek yanlış, işler yapabilirler

AMA TÜRKİYE’DE DE, batı tarzı demokrasi yerleşmiş, ya da özümsenmiş olsaydı;

HALKIMIZ, böylesi bir oldu-bittiye müsaade etmez ve 18 Adamızı da Yunanistan’a kaptırmazdık!

 Etnik kökeni, ya da Dini inancı; ne olursa olsun;

İnsanlar vatandaşı olduğu Devletin hak ve menfaatini de korumak ve kollamakla yükümlü olduğunun , bincinde olması gerekir.

Ahlaken böyle olmak gerekir!      

18)Şimdi tekrar Etnik Köken ve HDP’ye giden oylarla, bir kafa karışıklığı.

BURADA ÖNCELİKLE, HDP’nin açılımını, tekrar hatırlatalım;Halkjların Demokrasi Partisi,Daha önceleri kurulup ta Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Partilerin, benzerlerinin devamı niteliğinde ETNİK KÖKENE dayalı bir siyasi Parti.

ANAYASAMIZA GÖRE, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes; Türk’tür. İbaresi varsa;

Bu ve buna benzer siyasi partilerin, gerçek niyetlerinin başka olduğu;

Kendiliğinden anlaşılıyor.

Bizlerde bu gibi gizlenen asıl maksadın ne olduğunu, değişik açılardan, ortaya koymaya çalışıyoruz.

TÜiK verilerinde, konumuz ile ilgili olanı, tekrar hatırlatmak ve bu konuda da bir şeyler söylemek istiyorum,

Türkiye’de Ermeni’lerin toplamı:60 000 .Bu nüfus ile 1 Milletvekili bile çıkartamaz AMA HDP’nin çıkardığı Milletvekili sayısı:67

Türkiye’de Türkler ile Kürtlerin toplamı, nüfusumuzun %97,5’ini teşkil ediyor.

Bunun dışında kalan Araplar, Çerkezler, Lazlar ve Müslüman olmayan 340 00 kişinin hepsi de HDP’ye  verse, yine 67 Milletvekili çıkaramaz!

BURADA, Kürtler üzerinde oynanan bir oyun var. Kürt vatandaşlarımızın bir kısmı ve özelliklede Kürt gençlerinin bir kısmı; buraya kadar, değişik örneklerle ortaya koymaya çalıştığım üzere;dış kaynaklı beyin yıkama faaliyetleri  sonucunda,Kendilerini, ayrı bir ırka mensup sanıp,HDP’ye oy vermiş olabilir. AMA birileri Kürt vatandaşlarımıza dese ki, sen Ermeni misin? cinayet çıkar.

 18)YAPILACAK İŞ ÇOK BASİT!

Televizyonlarda ve Meydanlarda, hep, Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın ERDOĞAN’nı, haklı nedenlerden dolayı, eleştirilere elbette katılıyorum.

Her  geçen gün artan pahalılık, enflasyon. Develüasyon ..gibi nedenlerle hayatın daha da zorlaştığını herkes gibi bende biliyorum.

AMA HERŞEYE RAĞMEN, Cumhur ittifaki ile aradaki farki, %80-90’a çıkaramiyorlar sa;ortada bir sorun var demektir.

BU NEDENLE kesin bir sonuç alınamayan bu gibi yöntemlere biraz ara verip, özellikle de Televizyonlarda; KÜRTLERİN;Türk’ün bir kolu olduğu yönündeki, kültürel konulara da yer verirlerse, çok daha kolay bir sekil de;

Netice alınabileceğini, söylemek istiyorum.

AYRICA KONUSUNDA Uzman  bir kişi olarak; Enerji sorunlarını da çözebileceğimizi. DOLAR ve EURO GİBİ yabancı paralara ihtiyaç duymadan, bu gibi sorunları da halledebileceğimizi de hep söyleyip duruyorum.

BİRDE BENİM BULUŞUM olan Yağmur Tutma Projeleriyle Aniden bastıran yağışlarda oluşan can ve mal kaybını; bütün betonlaşmaya rağmen Türkiye genelinde önleyeceğimi söylüyorum. Bu bir Dünya Projesidir, Türkiye’ye 3.NOBEL Ödülünü kazandırabilecek kadar, önemli bir konudur.

BU PROJELERİN hayata geçirilmesi sonucunda;

Tüm Halkımızın ve Türkiye’nin ekonomik açıdan da rahatlayacağını söylemek istiyorum.

            MİLLET OLARAK BİZİM EN BÜYÜK ZAFIMIZ;

Her şeyi Batı’dan bekleme alışkanlığından, henüz kurtulamamış olmamızdandır.

            BİZLER, sorun çözmek, bilene değer vermek, bu gibilere destek olmak alışkanlığını, henüz kazanamamış olmamızdan dır.Bunun sağ ile sol ile de bir ilgisi yoktur.

BİZLER sorun çözmek yerine, konuşmayı daha çok seviyoruz!

            9--BASINIMIZA YANSIYAN ÖNEMLİ HABERLER.

            1)Resim, Müzik, Tiyatro, Opera, Bale gibi sanatsal faaliyetlere;

Dini gerekçelerle, uzak olmak, mağduriyet yaratmak!

Uzak olmanın dışında;

Bu gibi konularda, etkinlik taleplerine de, kısıtlama getirmek, engel olmak,

Sonuç itibariyle, sosyal yaşama müdahale etmek.

            6/11 Eylül 2022 Pazar CUMHURİYET

 


İzmir’in kurtuluşu ve Milli MÜCADELE ZAFERİNİN 100.yıl coşkusu unutulmayacak

                                    9 EYLÜL RÜZGARI CUMHUR’U SARSTI

Milyonlara umut. Biz böyle bilir böyle yaşarız.

Tarkan konserini, 2 Milyondan fazla kişi izlerken, Dünya tarihindeki,

Ücretsiz en kalabalık konserler listesinde, ilk beşte yer aldı.

YOLLA ŞARKISIYLA konsere başlayan TARKAN’ın, Biz böyle bilir, Böyle yaparız, şarkı sözü,

Konserin özeti oldu.

                                                 ATATÜRKLÜ GÖNDERME

            İzmir’in kurtuluşu ve Milli Mücadele’nin kesin zaferini müjdeleyen 9 Eylül’ün, 100. Yılını, GÜNDOĞDU meydanında, 2 Milyon yurttaş birlikte kutladı.

            BAŞKAN SOYER’in, bu toprakları yönetenler;

Gaflet, delalet, hatta hıyanet içindeydi.

Saraylarındaki saltanatı koruyabilmek için, bütün Milleti ateşe attılar, sözü.

Güne damgasını vurdu.

                                            SARAY’A SAHİP ÇIKTILAR

            MHP Lideri BAHÇELİ;

Tedavisi imkânsız devşirme hastalığı, AKP sözcüsü Ömer ÇELİK ise;

OSMANLI Devletini hedef almak, şuursuzluktur dedi.

SOYER’den, biz işgalcilerin gemileriyle kaçan Saray Erkânını değil, göğsünü siper eden,

ATATÜRK’ün ve bu uğurda canını feda eden atalarımızın, izindeyiz dedi.

            Sayın Tunç SOYER’in böylesi bir beyanına,

 AKP tarafından, Hükümeti devirmeye çalışıyor, ya da bir hakaret çıkaranlar olsa bile

Bu gibi karşı beyanlar;

Aradan 100 yıl geçse bile;

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin, bazı kesimlerce,

Zihinlerde henüz yer etmediğini anlıyoruz.

            2)Tarkan’ın konserinden 1gün sonrasında ise;

Urfa ilimizde, bu defasında Muzik gurubu ZAKKUM tarafından bir konser düzenleniyor.

Bu da 25 Bin kişi tarafından izleniyor.

            Her 2 konserin izin alınma sürecinde, bazı DİNCİ kesimlerin İslam’a ayrı,yada fuhuşu çağrıştırıyor gibi gerekçelerle;

Bu 2 parasız konserin iptal edilmesi istense de,

Sonun da bu konserler icra ediliyor.

Böylesi bir şeyler olmadığı gibi

iktidarı protesto etmek, yada taşkınlık yapmak gibi

İşler de yaşanmıyor. Böylesi bir durum;

Halkımızın ve gençlerimizin zihnen belli bir olgunluğa eriştiğini,

Kültür yapımın geliştiği sonucunu ortaya çıkarıyor.

            TARKAN’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden aldığı paranın da,

TARKAN tarafından Darüşşafaka ve Çağdaş Yaşamı Destekleme gibi

Çok faydalı Hayır Kurumlarına bağışlaması da,

Çok güzel, çok faydalı ve yerinde bir iş!

            BU 2 KONSER İLE

HALKIMIZDA, korku duvarının aşıldığı izlenimini alıyoruz.

            3)20 ADAMIZI   YUNANİSTAN’A KAPTIRMAK

            7/5 Eylül 2022 Pazartesi SÖZCÜ

 


    YUNAN ADALARIMIZI ALIYOR. NİYE SUSUYORSUNUZ? Dedik.

                       SÖZCÜ SORDU, SES 8 YIL SONRA GELDİ

            2014 Yılından beri yaptığımız manşetlere kulağını tıkayan iktidar, daha yeni uyandı.

ERDOĞPAN, 8 yıl sonra Yunanistan’ı uyardı ama iş işten çoktan grçti.

            9 Ağustos 2014

Bir bu derdimiz eksikti.Eyy dünya lideri!Yunan, adalarımıza el koydu..Haberin var mı?

            31 Ağustos 2015.Zafer günümüzde. Yürek yakan tablo.

            1 Ekim 2016. Yunanistan 17 Adamızı, işgal etti.

            14 Kasım 2016.

18. Adamızı da, Yunanistan’a kaptırdık.

            24 Temmuz 2017.Lozan’ın yıl dönümünde YUNAN TAHRİKİ

            22 Nisan 2017.İşgal ettikleri Adalarımızda kuzu çevirme yaptılar.

            24 Temmuz 2017.LOZAN’!IN YIL DÖNÜMÜNDE

            29 Nisan 2017. 96 Yıl öncede kuzu çevirmişlerdi ama ATATÜRK, denize döktü.

SONUÇ:

            Yunanistan bize ait, 20 Ada ve 2 kayalığı, nasıl ele geçirdiğini,

LOZAN’a aykırı olarak, adaları nasıl silahlandırdığını, defalarca manşet yaptık.

            Hangi Adamıza asker çıkarıldığını, hangisinde üst düzey Yu8nanlılarla şov yapıldığını,,

Hatta hangisinde, kuzu çevrildiğini bile yazdık.

            YUNAN’A SERT ÇIKIŞ.

AMA dinleyen olmadı Tâki önceki akşama kadar.

            ERDOĞAN, önceki akşam, Yunan,stan’a çıkıştı. Adaları falan işgal etmeniz bizi bağlamaz.

Vakti,saati geldiğinde, gereğini yaparız.

Hani diyoruz ya! Bir gece ansızın gelebiliriz, dedi.

Bu sözler, Yunanistan’ı sarstı. Hatta savaş bile, gündeme geldi.

ŞİMDİ NE OLACAK?

            Bu adaların  işgal edildiğini,ilk kez söyleyen MSB, ESKİ Genel Sekreteri ,

E.Kur.Albay Ümit YALIM, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:

Adalarımızda 14 Yunan üssü,ve 6000 askeri var.Erdoğan İzmir’i unutma diyor ama

İzmir’in Koyun Adası ile Venedik kayalıkları da

2004’ten beri, Yunan işgali altında.

            HABER DEĞERİ OLAN, başka bir konu da şu:

EYT’liler  dün eylem yaptı.İktidara soruyoruz:

BUNLAR KİM? Sürtük mü? Çapulcu mu?Hain mi?Dış Güç mü?Terörist mi?

            10-AKP İLE YENİDEN EMPERYALİZMİN PENÇESİNE DÜŞMEK!

               1)SEVR ve BOP HARİTASI, Türkiye’nin toprak kaybı açısından, neredeyse birbirinin aynı

                     


                SEVR HARİTASI:10Ağustos 1920 Fransa 2006 Amerika-Savunma Bakanlığı-Pentagon

100 Yıl öncesinin Emperyalist Devletleri; 100 Yıl sonrasında, en büyük emperyalist ABD       

            2)Şimdi bu konuyu biraz açmamız gerekiyor.

Avrupa’da 14. Yüzyılda, önce İtalya’da resim ve güzel sanatlarda başlayan Rönesans dönemi,

Daha sonraları İngiltere’de başlayan toplumsal hareketler ve aydınlanma ile özgür düşüncede gelişiyor.

Böylece Avrupa Kilise’nin etkisinden kurtuluyor, Bunu Aklın ve Bilin ışığında diğer gelişmeler takip ediyor.

Daha sonraları Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerindeki yeni buluşlar;

1453’te matbaanın da keşfi ile bilgilerin hızla yayılması,

Sanayinin de gelişmesi ile bu gibi Devletler;

Zenginleştikleri gibi,

Bir Dünya gücü haline geliyorlar.

Ve Avrupa’nın diğer Kıtaları ve Ülkeleri etkilemeleri ve sömürgecilikte böyle başlıyor.

            3)Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa Devletlerinin gerisinde kaldığını, 

,Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki,

Osmanlı Ordusunun,2.Viyana bozgunu sonucunda,

Farkına varılmış!

Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatı ile de, Osmanlı’da duraklama devri başlıyor.

Bazı yenilikçi Padişahların , Avrupa’yı örnek alıp, bir şeyler yapmak isteseler bile,

Örneklerini, AKP döneminde sıkça gördüğümüz, her şeyi Dine bağlayan aşırı bir kesimin;

İstemezük gibi karşı çıkışları ve isyanlar sonucunda;

Gerilemeler devam etmiş,

Ekonomik, sosyal siyasal ve günün silah ları ve teçhizat gibi konularda da, Avrupa’nın gerisinde kaldığından;

Mondros Mütarekesi ile eski adıyla terki silah etmiş.yani silah bırakmış, Sevr anlaşması ile de;

Geniş İmparatorluk Topraklarını kaybetmiş olmanın dışında;

Elimizde kalan öz yurdumuz, Anadolu Toprakları da.

Zamanın Emperyalist Devletleri, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan tarafından işgal edilmiştir.

4)Günümüzde AKP dönemini ve Sayın ERDOĞAN’i,

Astarı yüzünden pahalıya gelen, Hazine Garantili yollar, köprüler, hava alanları, Hasta garantili şehir hastaneleri,

Hazine garantili yollar, köprüler, tüneller yaptı diye övünüp, destekleyen vatandaşlarımız;

Hesapsız kitapsız harcamalar ve borçlanmalar sonucunda,

Türkiye’nin geleceğinin, nasıl ipotek altında olduğunu anlamaları için;

OSMANLI İmparatorluğu’nun nasıl yıkılma noktasına geldiğini.

İç ve dış borç yüzünden, imparatorluk topraklarının  kaybedildiğini,

Bilsin ve anlasınlar.

            Osmanlı’nın iç ve dış borçlarının.

Atatürk DÖNEMİNDEN başlayarak, 1954’te ödendiğini bilsinler.


5)Düyûn-ı Umûmiye

Bugün İstanbul Erkek Lisesi olarak kullanılan Düyun-u Umumiye Binası'nın ana kapısı.

Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi), 1881-1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun iç ve dış borçlarını denetleyen kurumdur.

II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel Borçlar" anlamına gelir. Düyun-u Umumiye kurulduğu yıldan itibaren, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik ve mali yaşamı üzerinde etkili bir rol oynamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu 1854 yılında dış borçlanmalara başlamış ve 1874 yılına kadar 15 ayrı dış borçlanma yapılmıştır. Bu dönem içinde 239 milyon lira borçlanıldığı halde, hükümetin eline yalnızca 127 milyon lira geçmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, ilk dış borçlanmasını, Kırım Savaşı sırasında, savaş maliyetlerini karşılamak için gerçekleştirdi. Ancak mali durumu düzelmeyen devlet, savaştan sonra da borç almayı sürdürdü. Bundan sonra da borçlanmayı neredeyse alışkanlık haline getiren Osmanlı İmparatorluğu, yaşadığı her ekonomik sıkıntıda dış borç almaya başladı. Bu borçların verimli kullanılamaması sonucu, kısa sürede, değil borçlar, faizleri bile ödenemez hale gelindi. 1874'te devlet mali iflasın eşiğine geldi ve bir kararname çıkardı. Bu kararnamede, Osmanlı İmparatorluğu vadesi gelen borç taksitinin ancak yarısını ödeyeceğini açıklıyordu. Ancak açıklanan bu söz de yerine getirilemedi. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Osmanlı yönetimi yeni bir mali bunalıma sürüklendi ve Osmanlı Bankası ile Galata Bankerleri'nden almış olduğu iç borçlarını da ödeyemeyeceğini açıkladı

Borçların durumu

Hiçbir borç ödemesini yapamayan Osmanlı İmparatorluğu, sonunda alacaklılarla anlaşma yoluna gitti. Alacaklılarla masaya oturan imparatorluk, 1879'da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881'de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Bu vergileri toplama ve alacaklılara ödeme görevi de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne verildi. Bu kurum kurulduktan sonra da Osmanlı İmparatorluğu mali sıkıntılar nedeniyle dış borç almak zorunda kaldı.

Lozan Antlaşması ile, Osmanlı İmparatorluğu'nu yarı sömürge seviyesine indiren bu kurumun vergi gelirlerini denetlemesi sona erdirildi. Sadece borçların alacaklılara paylaştırılması görevini sürdürmeye devam etti.

Bu borçlar, İmparatorluk çöktükten sonra, İmparatorluk topraklarında kurulan devletler ve Türkiye arasında paylaştırıldıysa da en büyük borç yükü Türkiye'ye verilmiştir.

Türkiye Düyun-u Umumiye'ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 1954'te ödedi. Borçlanma döneminde Fransa 1881'de Tunus'u işgal etti, Birleşik Krallık 1869'da Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla daha da değerlenen Mısır'ı Uzak Doğu'daki sömürgelerine giden yolun güvenliği için 1882'de işgal etti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1908'de Bosna-Hersek'i topraklarına kattı, Girit halkı 1908'de Yunanistan'a katıldığını açıkladı, Bulgaristan 1908'de bağımsızlığını ilan etti.

Düyun-u Umumiye Binası, 1897 yılında Fransız kökenli levanten mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilmiştir. Bina 1933 yılında Atatürk'ün emri ile İstanbul Lisesi'nin kullanımına verilmiştir. İstanbul Lisesi günümüzde bu binada eğitim vermeyi sürdürmektedir.

 

Umarım ki Tanrı, Türk Milletine, böylesi günleri. Bir daha yaşatmaz!

Osmanlı’nın hangi sebeplerden gerileyip çöktüğünü,

Kıssadan Hisse ile başlayan, ilk Makalede. Okuyabilirsiniz.

Ben burada, Namık Kemal ZEYBEK’in Joutube kanalındaki ÖTÜKEN GERÇEKLERİ.

Adı altında yayınlanan, videosunu da, baş tarafta koyacağım.

İsteyenler, bu videoyu da izleyebilir.

            4)ÖZ YURDUMUZ ANADOLU TOPRAKLARI DA, işgal altındayken.

Yüce Türk Milletinin, bağrından çıkan bir Türk Subayı Mustafa Kemal ATATÜRK;

Bütün umutların tükendiği bir anda,

Türk Halkını örgütleyerek,

Kurtuluş savaşını başlatıyor ve kazanıyor. Sonuç olarak, nerelerde yanlışların ve hataların yapıldığını da iyi gözlemiş olmalı ki;

Akıl ve Bilimin egemen olduğu. Çağdaş ve modern Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruyor.

Yaşananlardan yeterince ders alınmamış olmalı ki;

Halkımızın bir kısmi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini benimsememiş olmalı ki,

Hep, Osmanlı’yı hayal ediyor.

Osmanlı’yı ATATÜRK mü yıktı?

Osmanlı zaten emperyalist Devletlerin işgali altındaydı!.

            5)Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Gençliğe hitabesi;

Osmanlı’nın son zamanlarında yapılan yanlışları

Yönetimi elinde bulunduranların iktidar hırslarını,

Mondros Mütarekesi ile yaşananları,

Ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Kurtuluş mücadelesine karşı çıkan bir kesimin yaptıklarını,

Ve bu hataların bir daha tekrarlanmaması için,

Yapılması gerekenleri anlatıyor.

Bu sözlerin,bu tespitlerin;

Günümüzde, hangisi yanlış?

 

6)EĞER ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMDE, BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ İLE

ESKİ PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNÜLMEZSE;

BOP HARİTASI,

Gerçekleşme yönünde. Geri dönülmez bir aşamaya gelecektir.

7)Emperyalist Devletlerin adları değişse bile

100 yıl önceki amaçları ile 100 yıl sonraki amaçlarının hiç değişmediğini görüyor ve anlıyoruz.

Bu 2 Haritada da amaçlanan nihai hedef;

Türk Milletini  bir şekilde, Anadolu’dan söküp, atmak.

Bunun için hile dahil, her yola baş vurduklarını görüyor ve anlıyoruz.

            BU GÜN 100 yıl sonrasında da, durum aynı. Demek ki yaşananlardan, yeterince ders almamışız!

Bu noktada herkesin ve her kesimin, sorumluluğu vardır.

TEKRAR herkese iyi bir yeni yıl geçirmeniz ve bu zor günlerinde geride kalması dileği ile selam ve saygılar.9/1/2023

                                       Mak.Yük.Müh Ahmet YALVAÇ

                                        Enerji Uzmanı Gazeteci Yazar

a_yalvac@hotmail.com

https//ahmetyalvac1946blogspot.com

            GAZETE MANŞETLERİ:

1)1/1 Ocak 2023 Pazar SÖZCÜ

2)2/1Ocak 2023 Pazar CUMHURİYET

3)3/29 Ekim2022 Cumartesi SÖZCÜ

4)4/3Ekim 2022 Pazartesi CUMHURİYET

5)5/28 Eylül 2022Çarşamba KARAR

6)6/11Eylül 2022 Pazar CUMHURİYET

7)7/5 Eylül 2022 Pazartesi SÖZCÜ