31 Temmuz 2022 Pazar

TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDA:

 








TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDA:          

KİMSE BÖLÜNMÜŞ-PARÇALANMIŞ ORTADOĞU HARİTASINI GÖRMEZDEN GELMESİN,
               2023 SEÇİMİ;
                       OYNANAN TiYATRO’NUN, SON SAHNESİ.
                  TANRI HER ZAMAN BİR ATATÜRK GÖNDERMEZ!
         ESKİ PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNMEK GEREKİYOR.
                         MUHALEFET PARTİLERİ ARADAKİ OY FARKINI %80-90’A,NİYE ÇIKARAMIYOR?
                  ATATÜRK DÖNEMİNİ, ÖRNEK ALSINLAR!

                Sevgili Okurlar,

Bu günkü konuları, şu başlıklar altında açmaya çalışacağız:

                1-NİÇİN BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ GEREKLİ?

                1)AKP dönemi ve onun fiili Lideri konumundaki,

Şimdinin Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda, AKP’nin de Genel Başkanı olan, Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ile

O’nun dünya görüşü ve kişisel tercihleri doğrultusunda,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi; demokratik, laik ve Hukukun üstünlüğü gibi

Temel prensibinden uzaklaşmak,

Devlet idaresinde keyfilik ve liyakat eksikliği ile ekonomik çöküntüye sebebiyet vermek.

Bu gibi konular, bu gibi kişisel tercihler asla göz ardı edilemez!

                 Bizler burada hep,

Baştan beri bu gibi konukları, sizlere anlatmaya,

Toplumsal analizler yapmaya çalışıyoruz.

                2)Siyasetçilerin görevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile temel değerleri ile oynamak değil;

Aklın ve Bilimin ışığında,

Herkese ve her kesime, hak hukuk ve adalet çerçevesinde yaklaşmak,

Türkiye’yi modern ve uygar devletlerarasında, her açıdan üst noktalara taşımak;

Arzu ve niyetinde olması gerekir!

Eğer her gelen yönetici, kendi dünya görüşünü ve yönetim şeklini,

Ortaya koymaya çalışırsa,

Birilerinin yaptıklarını, diğerleri bozarsa;

Bundan herkes zarar görür.

B u gün içinde bulunduğumuz çok zor durumun, her açıdan geriye gidişin özü ve özeti budur.

Bizlere ne Amerika’nın, ne Rusya’nın, ne Çin’in, ne de bir başkasının peşine takılmak,

Onlardan bir şeyler beklemek yakışmaz!

SEBEP NE Kİ;

Aklın ve Bilimin rehberliğini, yol göstericiliğini benimseyip,

 Bir Teknoloji devleti, bir Süper güç olmayı;

Önümüze bir hedef olarak koymuyoruz?

Ya da koyamıyoruz?

Herkesin, her kesimin kendisine,

Bu gibi soruları, sorması gerekiyor.

                3)Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ile

MHP’nin Lideri Sayın Devlet BAHÇELİ,

Düşünce yapısı ve dünya görüşleri itibariyle,

Birbirlerine zıt karakterde, 2 insan.

Bu gibi hususları, geçmişte birbirlerine ağza alınmayacak sözler sarf ettiklerinden,

Biliyoruz ve anlıyoruz ama

NASIL OLUYOR DA;

                Türk Milliyetçiliğini, temel bir felsefe olarak benimseyen,

Milliyetçi Hareket Partisi MHP’nin Başı olarak,

 Bizim yapımıza uymayan, Türkiye’nin ve Türk Halkının ihtiyacı ve talebi olmayan,

Bakanlık Sistemine geçmesinde, niye öncülük ettiğini, tam bilmiyoruz,

Bütün yanlışlıklara rağmen, hala;

Başkanlık Sistemini, niye desteklediğini de? Bilmiyoruz!

                4)Sayın ERDOĞAN, diyor ki;

Türkiye’nin kaderi ile benim kaderim aynı!

Geçici bir süre için Yönetimi elinde bulunduran Bir Siyasetçi ile

Koca bir Ülkenin kaderi, nasıl aynı olabilir?

Bu gibi konular; cevabı tam olarak bilinmeyen, vahim! Açıklamalardır.

                5)BASINIMIZDAN ÖRNEKLER:

           


     1/24 Haziran 2022 Cuma SÖZCÜ.

 

UMUTLA BEKLENEN SUUDİ ZİYARETİNDEN SOMUT BİR SONUÇ ÇIKMADI
PARA MAFİŞ

Suudi prens Selman Türkiye’ye gelmeden önce, Mısır’a uğradı…7,7 Milyar Dolarlık anlaşma yaptı.30 Milyar Dolar yatırım sözü verdi. Sonra Ankara’ya geldi. Turkuaz halılarla karşılandılar.

Yediler, içtiler, yatırım sözü verip gittiler.

Bu Gazetede, Suudi Prens Selman’ı bekleyen Bakanların, yan yana resimleri var.

Suudi Prens veliaht Selman’a  sarayda sazlı sözlü Arapça yemek daveti.

                MUHALEFET, İKTİDARIN DIŞARIDAN PARA ARAYIŞINA TEPKİLİ

CHP Lideri KILIÇDAROĞLU, Aydın ziyaretinde esnaflara, Suudilerle ilgili olarak;

Biz dışarıdan para dilenmeyeceğiz dedi.

Sayın KILIÇDAROĞLU’nun böylesi bir vurgusu;

Birilerini rahatsız etse bile, burada üzerinde durmamız gereken 2 konu var.

                En başta Protokol Kurallarına aykırı bir durum Zira adından da anlaşılacağı üzere,

Suudi veliaht prens Selman, daha Kral değil, Kralın oğlu!

Diğer çok önemli bir hususta şu:Veliaht prens Selman’ın;

Uygar Dünyada, Suudi Muhalif Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, katili olarak tanınması,

Ve bu cinayetin, Türkiye’de işlenmiş olması da

Bizleri çok ilgilendiriyor ve üzüyor.

                BİZİM YAPIMIZDA, Devlet geleneğimizde; Rütbesi ve Makamı ne olursa olsun!

Miktarı da ne kadar olursa olsun, Dolar ihtiyacının karşılanacağı umuduyla;

Katil olarak tanınan birilerine, böylesi bir itibar göstermek yok!

BU KONU;

Aynı zamanda bizim dış dünyadaki itibarımızı,

Türk Milletinin asaletini de zedeleyen bir durumdur.

TÜRK MİLLETİ;

Bizim Kültür yapımıza ve geleneklerimize uymayan, bu gibi uygulamaları,

Bu gibi yükleri, daha uzun süre taşıyamaz!

Burada böylesi bir cinayete Türkiye’nin, nasıl bulaştırıldığı konusuna da,

Tekrar değineceğiz

                ASLINDA BÖYLESİ BİR DURUM;

Hepimizin gururuna dokunduğu gibi

SEÇİM DÖNEMİNDE, yakın bir gelecekte, iktidarı kaybetmemek için,

Başvurulacak yöntemler konusunda da, önemli sinyallerdir, önemli ipuçlarıdır.

                6)Birde prens Selman, alışılmışın dışında, merasim kıtasına,

Merhaba asker demesi gerekirken;

Selamünaleyküm diyor.

Bu hitap şeklinin bir tesadüf olduğu da söylenemez.

Resmi ziyaretlerde misafirlerin uyacakları kurallar;

Gelen misafirlere hatırlatılır. Demek ki resmen olmasa da, Türkiye’nin AKP dönemi ile

İslami kuralları, teamüllere aykırı da olsa;

Uygulamada kararlı olduğunu görüyoruz.

                7)ŞİMDİ, Suudi Hükümetine muhalif Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın;

Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Türkiye Baş Konsolosluğu’nda nasıl katledildiğini,

TEKRAR, bir hatırlayalım.

                Suudi Arabistan, petrol zengini ama

Petrol şirketleri, ticari ilişkiler ve askeri ihtiyaçların karşılanması konusunda,

Amerika’ya bağımlı. Kısaca Amerika’nın kontrolünde diyebiliriz.

                Başlangıçta Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Amerika’da katledilmesi planlanıyor ama

O zaman ki ABD Başkanı Donald TRUMP;

Amerikan Halkının tepkisinden çekindiği için, infazın İstanbul’da yapılmasına karar veriliyor.

YANİ BU, sipariş işi gibi haberli bir şey!

                8)Suudi Arabistan’dan özel bir uçakla ajanlar, yani insan kasapları;

Ellerinde bavullarla, Suudilerin İstanbu’ldaki Baş Konsolosluğu’na geliyorlar.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı bir arbede sonucunda boğarak öldürüyorlar.

Sonrasında parçalayarak, bavullara koyuyorlar,ellerini kollarını sallaya sallaya,

Başkonsolosluktan çıkıp, gidiyorlar,

Sonrasında, aynı uçakla geri dönüyorlar.

                9 )Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı, Tük nişanlısı kıza diyor ki,

Baş Konsolosluk’tan çıkmam gecikirse, Türk emniyetini ara!

Nişanlı bekliyor. Cemal KAŞIKÇI; içeriden çıkmayınca, güvenlik güçlerini arıyor ama

 Gelip kurtaran olmuyor!

                Böylesi bir cinayetin anlaşılır, kabul edilebilir bir yanı yok!

Böylesi bir cinayet, bizim kültürümüzde, Devlet idaresinde yok!

Bu Türk Milletinin vicdanlarını sızlatan bir durum!

                10)DAHADA VAHİMİ, bu cinayet Türkiye’de işlendiği için;

Davanın Türkiye’de görülmesi gerekiyordu ama

Dosya ve eldeki bilgiler, Suudi Arabistan’a teslim ediliyor.

Buda Türkiye’nin bir Hukuk Devleti olmaktan çıkıp; kişisel kararların geçerli hale geldiği görüntüsü ile

Türkiye’nin güvenilir bir ülke olmaktan çıktığı algısı ile

Dış Dünyada, Türk Milleti ve Devleti olarak;

Çıkarlarımıza ve görüntümüze zarar verdiği de ortada!

Böylesi bir konuyu böylesi bir yöntemi;

Aklı başında hiçbir kimse hafife alamaz, görmezden gelemez!

                BÖYLESİ BİR YÖNTEM ve BÖYLESİ BİR GÖRÜNTÜ ile

Her gün daha da ağırlaşan sorunların altından, nasıl kalkacağız?

                Şimdi tekrar, SÖZCÜ gazetesinin haberine dönüyorum..

Suudi veliaht prens Selman; Türkiye’ye gelmeden önce Mısır’a uğruyor. Onlara kesenin ağzını açıyor,

Ticari anlaşmalar yapıyor ama gelecek için;

Türkiye’ye sadece vaatlerde bulunup, geri dönüyor.

Ve SÖZCÜ gazetesi,  bu sebepten PARA MAFİŞ, başlığını atmış

                ANLAŞILAN ODUR Kİ;

Suudilerin, Türkiye’den daha çok talepleri olacak, bir şeyler isteyecekler!

                SUUDİLER, Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’ın çok düşünceli bir anının, resmini çekmişler.

Suudi Arabistan’da, böylesi bir görüntü;

Veliaht prens Selman’ın bir zaferi olarak algılanmış.

                11) İKTİDARDA KALMA HIRSI İLE

Başta Katar olmak üzere, Tank Palet Fabrikası, bazı Kurum ve Kuruluşlarımız,

Topraklarımız, Arapların ve başka yabancıların eline geçti.

Türk vatandaşlığı para ile herkese satılır hale geldi.

 Sınırlarımız kevgire döndü. Suriyelilerden, Iraklılardan sonra,

 Genç Afganistanlılar ve Afrikalılar, sınırları geçip,

Ellerini kollarını sallaya sallaya, Türkiye’nin her tarafına dağıldılar.

Bu gibi konuların bir amaca yönelik olduğu,

Göz yumulduğu kanaati hâkim.

                Türkiye, sığınmacı istilasına uğradı.

Böyle giderse, yakın bir gelecekte, Türkiye’nin demografik yapısı değişecek,

Türkiye’nin beka sorunu ortaya çıkacak,

Yeni sorunlar başlayacak.

Şu anda Türkiye nüfusunun % 10 kadarı, sığınmacı.

HANGİ BİR ÜLKE;

Böylesi bir duruma müsaade eder? Halkımızdan gelen böylesi bir tepkinin;

Irkçılık ile bir ilgisi yok. Ama nasıl oluyorsa!

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman soylu diyor ki;

Ülkemizde doğan sığınmacı, yada Suriyeli çocukların sayısı 700 Bini buldu.

Böylesi bir açıklamayı yaparken, bu konudan çok memnun, çok mutluymuş gibi görünüyordu.

ASLIINDA, bu konudan memnun olunacak bir şey yokta;

                HERHALDE, hem vatandaşlık verdikleri sığınmacıların oylarından yararlanmak,

Hem de diğer sığınmacılardan,

Akka-dokka gibi işlerle, sahte oy peşinde oldukları anlaşılıyor,

Sığınmacılardan yararlanmak istedikleri anlaşılıyor

GELECEK ADINA,

Çok endişeliyiz ve bir iktidar değişikliği ile eski Parlamenter Sisteme geri dönülmezse;

Türkiye’yi daha büyük sorunların beklediğini,

Şimdiden söyleyebiliriz.

                12)Devlet idaresinde, liyakat esas alınsaydı,

Harcamalar usulüne uygun ve bir planlamaya dayalı yapılsa, üretime ağırlık verilseydi,:

  Lüks ve israf tutkusu olmasaydı,

Paraları hep betona gömmeseydik,

Astarı yüzünden fazlaya gelen Hazine garantili yollara, tünel ve köprülere, Hasta garantili şehir hastanelerine, yönelmeseydik;

Ekonomik çöküntü olur muydu?

Elbette olmazdı.

                Televizyonlarda sıkça gördüğümüz Gazeteci Yazar Arkadaşımız Emin Çapa;

Bu gibi işlerde ısrar edilmesini,Devlet ihalelerinin, herkesin hafızasında yer eden,

5 Şirkete verilmesini de;

Birilerine para aktarma sistemi olarak tanımlıyor.

Bir iktidar değişikliğinde bu gibi konular da,

Detaylarını tam bilmediğimiz,

Daha çok konular çıkacak.

                Bu itibarla bir hasar tespiti için, zararların telafisi için,

Önümüzü görebilmemiz için;

Bir iktidar değişikliği ile eski Parlamenter Sisteme,

Geri dönmemiz gerekiyor. Sonrası kolay!

                13)Bu gibi kural dışı uygulamalarla,

Binlerce yıllık bir Devlet geleneği olan, Koca bir Türkiye Cumhuriyeti’nin;

Gizli kapaklı ilişkilerle, kişisel yöntemlerle, daha uzun bir süre,

Yoluna devam edemeyeceğidir.

Bu gün yaşadığımız ekonomik, sosyal siyasal ve ahlaki çöküntü;

Bu gibi kural dışı ve kişisel uygulamaların, türevleridir.

                14)Artık Milletten özür dilemek yetmez. Bilerek yada bilmeyerek  yapılan her hatanın, ya da yanlışın bir bedeli vardır.

               2/9 Temmuz 2022 Cumartesi SÖZCÜ

 

Milletimden sabır talep ediyorum diyen ERDOĞAN’a ,halkın yanıtı:

                            ARTIK MİLLETİN SABIR TAŞI ÇATLADI

ERDOIĞAN 4 yıl önce Cumhurbaşkanlığı Sistemini överken, Başkanlık sistemini överken,

Ekonominin uçacağını söylüyordu. Tam tersi oldu. Şimdi vatandaştan sabır istiyor.

YIL 2018:

ERDOĞAN 24 Haziran 2018 seçiminden önce;

Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla, nasıl uğraşılır,

Göreceksiniz diyordu. AKP’lilerde de diki;

VERİN YETKİYİ, GÖRÜN ETKİYİ

YIL2022;

Başkanlık Sistemi’ne geçilmesinin üstünden 4 yıl geçti. Ekonomi çakıldı.

Enflasyon uçtu, döviz uzaya çıktı,zam yağdı, halk 4 yıl öncesine göre daha da,

Yoksullaştı.

MİLLET VERDİ YETKİYİ, GÖRÜ ÇİLEYİ

               HALKIN BELİNİ BÜKEN ZAMLAR, BAYRAMDA DA HIZ KESMEDİ

                İLACA %25 ZAM:

 Kurdaki artış, sağlığı da vurdu. Zaten ilaç bulunamıyordu.Şimdi %25 zam yolda.

                BAKLAVAYA %40 ZAM.

Ramazandan bu yana baklavaya, %40-50 zam geldi. Bayram şekeri %40 arttı.

                KURBANLIĞA %100 ZAM

Kurbanlıklarda zamdan nasibini aldı. Büyükbaş %107, küçükbaş %90 yükseldi

                MOTORİNE 85 Kr.ZAM:

Önceki gece2Lira 9Kuruş indirim yapılan motorine, dün gece 81 Kuruş zam geldi.

                YUMURTAYA %40 ZAM:

Toptancılarda yumurta %40 zamlandı.Bayram sonrasında marketlere yansıyacak.

                BAŞKANLIK ÖNCESİNDE,

Ekmek 1,25 TL’ydi. Şimdi,5TL.oldu.

                BAŞKANLIK ÖNCESİNDE MOTORİN;

5,6 TL’ydi. Başkanlık geldi, 25,37TL’çe çıktı.

                BAŞKANLIK ÖNCESİNDE;

5,5 Milyon işsiz vardı. Başkanlık geldi, 8 Milyona yükseldi.

                BAKANLIK ÖNCESİ,çeyrek altın, 299 TL’ydi,

Başkanlık geldi, 1625 TL’ye çıktı.

                BAŞKANLIK ÖNCESİ ENFLASYON,%15,8’di.

Başkanlık gelince, %78,62’ye yükseldi

                


3/12 Temmuz 2022Saı SÖZCÜ

 

SAĞLIKÇILARA SALDIRILARIN ARDI ARKASI KESİMİYOR.
         CEHALET VİRÜSÜ, DOKTORLARI ÖLDÜRÜYOR

Acil servisi basan 50 kişilik grup, tedavisini beğenme4dikleri doktora saldırdı.

Biri;bu doktoru öldürmezsem adam değilim dedi.Doktorlar kendini odaya kilitledi.

O DOKTORU, Konya’daki doktor gibi öldüreceğim dedi

Konya’da  Doktor Ekrem KARAKAYA öldürülmüştü.Tehdit unsuru oldu.

DOKTORLARA bir tehditte Sakarya’da yaşandı.Eğitim ve Araştırma hastanesinde,

Kırık konunu ameliyat olan bir hasta, kolundaki morluk ve şişlikler için,ameliyatı yapan,

Ortopedist doktoru tehdit etti. Hastaneden evine çıkan öfkeli hasta;beniameliyat eden doktoru,

Konya’daki doktor gibi öldüreceğim diye, tehditler savurdu.

Emniyet tehditçi hastayı yakaladı ve hakkında adli işlemyaptı..

                ÇUKUROVA DEVLET HASTANESİ’nin acil servisinde,görev yapan personel,

Öldürülme korkusu yaşadı.

                15)DOKTORLARA ve SAĞLIKÇILARA YAPILAN BU SALDIRILARIN;

CUMHURBAŞKANI Sayın ERDIOĞAN’ın;

Doktorların haklı taleplerinin karşılanmaması üzerine,

Doktorların eylem yapmalarına kızması sonucunda;

Doktorlar için söylediği, GİDERLERSE GTİTSİNLER, sözünden sonra,

Artışlar olduğunu gözlemliyoruz.

                Sayın ERDOĞAN;

Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı Sayın KILIÇDAROĞLU’na,

Hep Bay KEMAL diye hitap ediyor.

Sayın KILIÇDAROĞLU ve CHP için, bunlar çürük, bunlar kötü diyor.

İYİ PARTİ’nin Genel Başkanı Sayın AKŞENER için;

Gelin Hanım, durun bakım, Daha neler, olacak, neler! gibi hitap* şekli,

Bazı kesimler için, bir talimatmış gibi algılanıp, doktorlar örneğinde olduğu  gibi

Birileri toplumun huzurunu kaçırıyor.

Cumhurbaşkanlığı Makamında oturanların;

BİRAZ HOŞ GÖRÜLÜ olmaları, Toplumu germemeleri gerekiyor.

Bu gibi konularda örnekleri çoğaltabiliriz.

                 16))Cumhurbaşkanı ve AKP’nin Genel Başkanı Sayın ERDOĞAN;

 İstanbul-Taksim’de ağaç kesimi ile başlayıp,

Türkiye geneline yayılan Gezi Eylemleri Protestosu nedeniyle;

 Dolmabahçe’de Bezm-i Alem Camisi’nde,

Protestocu gençlerin,  içki içtiklerini iddia etmişti ama

Cami imamı, ya da müezzini, böylesi bir iddia karşısında, şöyle demişti:

Ben Din adamıyım, yalan söyleyemem. Camide içki içilmedi.

Şimdi buradan günümüze geliyorum.

                Seçim yaklaştı ya! Sayın ERDOĞAN;

Gezi olaylarını hatırlatarak. Camide içki içtiler, camileri yaktılar gibi iddiaları tekrarlamaya başladı.

Basınımıza da yansıdığı üzere, bazı Milletvekilleri, CİMER’e başvurarak,

Sayın ERDOĞAN’ın, Camide içki içtiler, camileri yaktılar gibi iddiaların, hangi Camilerde yaşandığını sormuş olsalar da;

Bu gibi iddiaların, Diyanet İşleri Başkanlığınca da doğrulanmadığını görüyoruz.

                Bunun gibi Toplumu ayrıştıracak, ortamı gerecek beyanatların;

Sayın ERDOĞAN’ın, siyasi hesaplarından, iş yürütme şeklinden kaynaklandığını da

Söyleyebiliriz. Böylesi bir yöntemin;

Hem Sayın ERDOĞAN’a, hem de Türkiye’ye zarar verdiğini söyleyebilirim.

Her kesimden, genç yaşlı çoğu vatandaşımız yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle;

Artık Sayın ERDOĞAN’ın,

 SİYASETEN söylediği de ortada olan, her sözüne inanmayacağı da,

Artık biliniyor!

AMA MUHTEMELEN,%10 kadar insan; çıkar ilişkileri ve bütün olumsuzluklara rağmen;

Siyaseten Sayın ERDOĞAN’a inanıp, ona destek verenlerin bulunduğunu da,

Söyleyebilirim.

                2-ANİDEN BASTIRAN YAĞIŞLAR, SORUN OLMAYA DEVAM EDİYOR.

CEM-TV, BENİM YAĞMUR TUTMA PROJELERİM ve BU GİBİ KONULARDA

BAZI NOKTALARA, YENİDEN VURGUYAPMAK GEREĞİ.

                1)26 Haziran 2022 Pazar günü, saat 09’dan itibaren,1aati aşkın bir süre,

CEM TV’de, Nilgün Bakkaloğlu’nun Program konuğuydum.

Türkiye için çok önemli olan bir Proje konusunda, önderlik edip,

 Bana ekranlarını açtıkları için, CEM TV’nin Yönetimine ve Nilgün Bakkaloğlu Hanıma,

En içten teşekkürlerimi sunuyorum.

                Bu Program, benim CEM TV’ye 2.defa çıkışım. Bunun devamının geleceğini düşünüyorum.

İlk defa, 2009’da İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi’nden, Prof. Dr. Güven ÖNAL ile Enerji sorunları ve Çözüm Önerileri kapsamında,

3 Saati aşan bir süre, Programcı Prof. Doktor, Berrin ERGİN’in konuğuyduk.

O zaman Enerji konusuyla ilgili olarak, Termik Santrallerdeki sorunlar ve çözüm önerileri konusunda,

Tespitlerimizi, anlatmaya çalıştık. Çözüm konusunda önerilerde bulunduk.

Buradan hareketle, Kıssadan Hisse ile şu hususa, özellikle vurgu yapmak isterim:

Zaman değişse de, sorunların çözülmediğini,

Bu gün benzer sorunların artarak, devam ettiğini düşünüyorum.

                Bu defasında, 26 Haziran 2022 Pazar günü, sabah programında, benim açıklamaya çalıştığım Yağmur Tutma Projeleri konusu;

TÜRKİYE’NİN ENERJİ SORUNU ile YAĞMUR TUTMA PUROJELERİ ve BİR TELEVİZYON PROGRAMI ÖNERİSİ, başlıklı, Makalede,

Yer alan konulardan biri.

Bu Projeler, benim buluşum olduğundan;

İlk Programı ben, tek başıma sundum.

                Muhtemelen 1-1,5 ay gibi bir zamanda,

Ağırlıklı olarak, Türkiye’nin en prestijli Üniversitelerinden, konusunda uzman Bilim Adamlarından, Oluşturacağım bir konuşmacı ekibiyle,

 Enerji sorunları ile ilgili diğer konuları da,masaya yatıracağız..

Bu vesile ile özet olarak, Halkımıza şunları da söylemek isterim:

                Enerji sorunları konusunda, dışa bağımlılığı azaltacağız. Dolar ve Euro’ya ihtiyacımız,

Şimdikinden çok aşağılara inecek.

 Böylece Aklın ve Bilimin rehberliğinde, bu gibi sorunları da Dünya standartlarında çözeceğiz.

 Vatandaşlarımızı, sanayicilerimizi de çok rahatlatacağız.

                Enerji konusundaki sorunların ne olduğu, nasıl çözülecekleri gibi konular,

 Açıklayıcı bilgiler;

Yukarıda adını da verdiğim Makalede var. Buraya bir göz  atmanız yeterli.

                Yağmur Tutma Projeleri ile ilgili Televizyon Programının yayın videosu,

Elime geçtikten sonra,

Web sitem de yayına koyacağım.

                2)SİYASETÇİLERİN ve Televizyonlarda sıkça gördüğümüz Konuşmacıların,

Yağmur ve Sel felaketleri konusundaki yakınmaları ile

Elektrik ve Doğalgaza gelen haklı eleştirilerine katılıyorum.

Ama bu gibi sorunların çözümü noktasında,

Yeterli bulmadığı da tekrar söylüyorum.

                BİZLER BU GİBİ KONULARI,

Bilimsel olarak, gelişmiş Batı standardı ülkelerinden de örneklerle ortaya koyduktan sonra;

Özellikle Siyasetçiler; bizim bıraktığımız yerden, daha etkili olarak devam etsinler!

                3)Ben bu Televizyon Programında, teknik içerikli konuların dışında,

Siyasetçilere, her kesime, önemli mesajlar verdiğimi,

Toplumda bir heyecan yarattığımı da düşünüyorum.

                Bunu, Televizyon Programı sonrasında, Bilim Adamı ağırlıklı grupların,

Bana gösterdikleri yakın ilgiden ve beni gururlandıran, çok değerli sözlerinden anlıyorum.

Bu gibi değerlendirmeler, benim için bir şeref madalyasıdır.

Bu Televizyon Programını izlemiş olmalılar ki,

Amerika’dan bile yine Bilim Adamı ağırlıklı olduklarını düşünüyorum,

Benimle iletişime geçmek isteyen, ,çok değerli guruplar oldu.

Buradan, ister yurt içinde, isterse yurt dışında olsun, Türkiye adına endişelenen,

Aklın ve Bilimin rehberliğini benimseyip, buna inanan,

Bu yönde bir şeyler yapılmasını bekleyen,

Çok sayıda vatandaşımızın olduğunu görmek, beni hem çok mutlu etti,

Hem de beni, çok cesaretlendirdi.

4)Google’den, Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Enerji Sorunu ile Yağmur Tutma Projeleri ve Bir Televizyon Programı Önerisi, yazarsanız;

Bu Makale ekranlara gelir.

                Ben hem Program öncesinde, hem Program sonrasında,

Facebook’ta, Yağmur Tutma Projeleri ile ilgili, kısa ve öz bilgiler verdim.

Televizyon Programının da çok etkili olduğunu, görüyor ve anlıyorum.

Bu konunun artık Halkımızın önemli bir kısmının, zihninde yer ettiğini düşünüyorum.

AMA daha nemli olan ve benimde çok arzu ettiğim husus;

Bu Projelerin, uygulanmasına, hemen başlanmasıdır.

Burada öncülük etmekte, Muhalefet Partilerine,

Özelliklede, CHP ve İYİ PARTİ’nin Genel Başkanları,

Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU ile Sayın Meral AKŞENER’e düşüyor.

Zira 6 aşamalı olan bu Projelerin ilk aşamasında,

Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının, benimle irtibat kurmaları gerekiyor..

Zira 11 Büyükşehir Belediye Başkanlığı, CHP ve İYİ PARTİ’nin, işbirliği ile

Kazanılmıştır.

Gerisi, kendiliğinden gelir.

                5)Yarım saatini ayırıp, bu makaleyi okuyan herkes,

Enerji sorunlarının nereden kaynaklandığını, benim Yağmur Tutma Projelerinin mantığını,

Rahatlıkla anlar.

İşin uygulama aşaması, mühendislik işidir.

Ve özellikle siyasetçilerin bu gibi konularda destek vermesi gerekirken;

Bu Makaleye bir göz atmak gereğini bile duymuyorlar. Sorunun başlangıcı da buradan kaynaklanıyor.

Bakınız bir Milletvekili, bu Yağmur Tutma Projeleri konusunda, ne diyor:

Yurt dışında, böylesi bir proje yokmuş!

Ben de Televizyonda aynen şöyle söyledim:

İyi ya! Bu güne kadar biz teknoloji, hep dışarıdan aldık. Bu defasında ise;

Başkaları bizden alsın. Biz gelişmiş Batı tarzı ülkelere, Yağmur Tutma teknoloji ve patent satalım,

Dolar ve Euro kazanalım.

Teknoloji üretmezsek, her şeyi başkalarından beklersek,

İçinde yaşadığımız ekonomik sorunların altından nasıl, kalkacağız?

Benim bu gibi Projelere, yanlış diyen yok, anlamadım diyende yok ama

Bizim insanımızın geçmişten günümüze gelen,

Babadan oğla, anadan kıza aktarılan;

Her şey Batıda, para, bilgi tecrübe onlarda gibi bir şartlanmışlık ve bir eziklik içinde büyütüldüğümüz,

Bilim ve Teknolojiye gereken önemi vermediğimiz için;

Benim gibi nadiren birileri iddialı projeler ve iddialı sözlerle ortaya çıktığı zaman;

Anlattıklarıma yanlış demiyorlar ama

Uygulamaya geçme konusunda, destek vermiyorlar. Şu işi hallet demiyorlar.

Herkes geçmişten gelen kültür yapımızın etkisi ile

Şaşırıp kalıyor ve destek vermiyor. Üzerine düşen görevi de yapmıyor.

Sıkça Televizyonlardaki açıklamaları ile ekranlardan tanıdığımız, Milletvekilleri,

Ki bir kısmı bu gibi sorunlarla zaten doğrudan ilgili oldukları halde,

Bir araya gelip, yarım saat konuşamadık!

Bu gibi Milletvekilleri,

Bu gibi konulara destek vermedikleri gibi kendi Genel Başkanlarına da bilgi vermedikleri anlaşılıyor.

 Bu yüzden ne Mansur Yavaş ile ne Ekrem İmamoğlu ile görüşemedim!

SORUN SADECE Milletvekilleri değil;

Mansur YAVAŞ ve Ekrem İMAMOĞLU’nun Yardımcıları da aynı!

Onlarda işin önemini kavrayıp, üzerlerine düşeni yapmadılar.

Sayın Mansur YAVAŞ’ı ve Sayın Ekrem İMAMOĞLU’nu, bu Projelerden haberdar etmiş olsalardı;

Uygulama aşamasına çoktan geçilirdi,

                BU HUSUSU, şu şekilde izah etmek mümkün:

İşin gereği olarak, örneğin Özel Kalem’e telefon açıyorsun, ya da ayağına gidiyor,

Kısa bir açıklamadan sonra, Başkandan randevu talebinde bulunuyorsun.

Başkan seni birilerine yönlendiriyor.

O birileri, Makaleye bir göz atmadan, başka birisine, havale ediyor.

O başka birisi de, daha başkasına havale ediyor.

İş sonunda sekretere geliyor. Oda not alıp, bilgisayara işliyor.

Böylece aradan uzun bir zaman geçsede, sorun çözülmüyor,

Sizi arayan, soran da olmuyor!

Süreç ve sonuç bu!

                HER GÜN alıp okuduğum Muhalif Gazetelere de, mail olarak gönderdiğim halde,

İlaveten, Okur Temsilcilerini de telefon ile aradığım halde,

Bu gibi haberlere, yer vermediler!

Sorun genel ve bizim kültür yapımızdan kaynaklanan bir konu.

                Hep izlediğimiz Muhalif kanallar, başta HALK TV olmak üzere,

Hep Siyasi, hep parasal ve hep yolsuzluk iddialarıyla uğraştıklarından,

Hep Sayın ERDOĞAN’a laf yetiştirmeye çalıştıklarından;

 Türkiye’yi ve Halkımızı çok rahatlatacak bu gibi Plan ve Projelere yer vermeye,

Maalesef Sıra gelmedi!

Haklı eleştirilere ben de katılıyorum ama

Üretim olmadan, sorunlar çözülmeden,

Bilim ve Teknolojiden yararlanmadan, sorunlar çözülemez ki!

                ÖZELLİKLE, ÖNEMLİ Makamları işgal edenlerin, elinde İmkân olanların;

 Gelişmiş Batı Tarzı ülkelerde gördüğümüz üzere, sorun çözme, iş yürütme alışkanlığına,

Henüz ulaşamadığımızı, söylemek istiyorum.

Yukarıda vurgu yaptım, buna Muhalif Gazeteler ve Televizyonlar da dahil!

                BU GİBİ KONULAR;

Psikologların, Sosyologların, Toplum Bilimcilerinin;

Üzerinde durmaları gereken, çok önemli konulardır. Çok önemli tespitlerdir.

ÖNCELİKLE bu gibi sorunların çözülmesi gerekir!

                6)BU İTİBARLA Türkiye’de böylesi bir ortamda, CEM TV’nin bana ekranlarını açması, bu açıdan çok önemli.

 MANSUR YAVAŞ İLE

Bu Televizyon Programı sonrasında tanıştığım, Bilim Adamı ağırlıklı bir Grubun Başkanı,

Benden ve benim buluşum olan, Yağmur Tutma Projesinden, bahisle,

İrtibat kurmuş.

Üst düzey bir yetkili, benimle ve Yağmur Tutma Projeleriyle ilgilenecekmiş!

Bu da iyi bir haber ama hem kafa yorup, Proje üzerinde çalışacaksın,

Hem de, bu Projelerin hayata geçirilmesi konusunda,

  Yine koşacaksın!

 BÖYLESİ BİR DURUM KARŞISINDA,

Yetkililer ne iş yapar sorusunu, sormak gerekiyor.

                Gelişmiş Batı Tarzı Ülkelerle, potansiyeli olduğu halde,

Bizim gibi yerinde sayan, hatta eskiye Nazan, daha da geriye giden Ülkeler arasındaki,

En bariz fark, burada işte!

                Umarım ki yakında bir görüşmemiz olur. Bu husus, CHP’li diğer Büyükşehir Belediye Başkanları ile de irtibat kurmamıza vesile olur,

Ve bizlerde böylece,

 Türkiye adına, önemli sorunları halletme fırsatını, bulmuş oluruz.

                7)Karadeniz Bölgesi için geliştirdiğim ilk projeyi, ilk defa,

Kanal B’nin Ankara-Öveçler, 4.caddede ki, stüdyosunda açıkladım.

Büyükşehirler için geliştirdiğim Projeler;

Yerel seçimler öncesinden beri, benim web sitemde yayında ama

Siyasi bir destek sağlanmadığı için,

Bu gibi konuları, Muhalefet Kanallarında bile ekranlara taşıyamadık.

Yukarıda, bu gibi konuların, nedenini de söyledim.

DEVGEYE DEMİŞLER Kİ, BOYNUN NEDEN EĞRİ?

Oda demiş ki, nerem doğru ki?

Şunu söylemek istiyorum:

Bizim laf üreten insanlara değil, her konuda, sorun çözecek insanlara, ihtiyacımız var.

                8)TELEVİZYONDA, MUHALEFET PARTİLERİNE,

Şöyle bir çağrıda bulundum ve dedim ki;

Türkiye’nin çok zor günlerden geçtiği bir dönemde,

Ağzı laf yapan insanları, sadece yanlışları ortaya koyan kişileri değil de;

Her konuda Mesleğinde en iyi olan ve Toplumda bu yönü ile tanınan,

Plan ve Projeleri olan,

Uzman kişileri Milletvekili Adayı olarak, gösterin. Bu gibilerin, sizlere gelmesini de beklemeyin!

Türkiye’nin içinde bulunduğu zor durumdan,

Ancak böyle, düzlüğe çıkılabilir. Başkaca bir yol yok!

                9)SEÇİME AZ BİR ZAMAN VAR,

MUHALEFET PARTİLERİ, bu Projelerden, istifade etsinler.

6Aşamalı, Yağmur Tutma Projelerinin ilk kademesi olan,

Çatılara düşen yağmurların, dikey borulardan, cadde ve sokaklara dökülüp,

Ziyan olmasını önlemek ve bu yağmur sularını;

Evlerde, çamaşır ve bulaşık makinelerinde, banyo ve tuvaletlerde kullanmak şeklinde,

Özetlenebilir.

                Bu konuyu kısaca tekrar, özetlemek istiyorum:

Binalarda, dikey borulardan, bir dirsekle, bina içine bir giriş alıyoruz.

Yağmur suyu temizdir ama ilk anda havadaki toz toprak, is, pis gibi maddeler de temizlenir ama

Biz yağmur sularını yene de arıtmadan geçiriyoruz.

                Eğer yer varsa, su saatlerinin olduğu yerde, yoksa aynı kotta başka bir yerde,

Bir yılda örneğın  Akkara’ya düşen yağışları göz önünde bulundurup,

Buna göre yeterli büyüklükte deposu olan ve buna uygun bir hidrofor teşkilatı kuruyoruz.

Her daireye, yağmur sistemi için bir su saati koyuyor,

Her dairenin banyo, mutfak ve tuvaletine,

Sıva üstü bir hat çekiyoruz.

                Yağmur suyu saf olduğu için, çamaşır ve bulaşık makinesinde,

Deterjan sarfiyatı azalıyor.Her 2 Makine yıkamayı, daha kısa zamanda yaptığından,

Elektrik faturalarında, bir düşüş olacak.

Ayrıca vatandaşlarımız bedavaya yakın su kullanacaklarından,

3 Kalemde, ceplerine, para girecek.

                EĞER BU PROJELERE, örneğin yarın başlansa, 2,5-3 ay gibi kısa bir zamanda,

Herkesin cebine para girecek

Bu gibi Projelerin, aynı anda başta Ankara, İstanbul, İzmir ve CHP’nin elinde bulunan 11 Büyük Şehir Belediyesinde başladığını bir düşünün;

Bu Projelerin uygulanması ile bütün Türkiye’nin ekonomisinde ve işsizliğin önlenmesinde, iyi bir başlangıç yapmış olacağız

                10)İşte bu gibi nedenlerden dolayı, CEM TV’in Ülkemiz Adına, bana ekranlarını açmasını çok önemsiyorum.

                11)YAĞMUR TUTMA PROJELERİ İLE İLGİLİ OLARAK,

 Özetle şunları söylemek istiyorum:

                Bütün betonlaşmaya rağmen, benim buluşum olan, bu Projeler ile

Aniden bastıran yağışlarda, yaşanan can ve mal kaybını,

Bütün betonlaşmaya rağmen, Türkiye genelinde, önleyeceğiz.

                Can ve mal kaybını önlemenin dışında;

Konya ovası dahil, Türkiye’de sulanamayan arazi kalmayacak,

Susuzluktan kurumaya doğru giden Burdur Eğridir ve Meke gibi gölleri,

Yağmur suları ile dolduracağız.

                Başta Büyük Şehirlerde ve diğer yerleşim yerlerinde,

Binaların çatısına düşen yağmur sularını,ziyan etmeyip,

Bunu arıtmadan da geçirip,

Evlerde çamaşır ve bulaşık makinelerinde, banyo ve tuvaletlerde kullanacağız.

                12)Karadeniz Bölgesi için, geliştirdiği Yağmur Tutma Projesi;

Yerleşim yerleri için, geliştirdiğim Projeden, biraz farklı.

Ayder Yaylasının tepesinde, örneğin 40 Metre çapında, 150 Metre yüksekliğinde,

Betonarme 3.Su deposu, ya da su kulesi inşa ediyoruz.

Çap ve yükseklik artırılıp, azaltılabilir.

                Yağmuru depodan daha yüksekte, örneğin 170-180 Metrede,

Değişik bir sistemle tutup,

Depoları yağmur suları ile dolduruyoruz.

Böylesi bir sistemin etki alanı, 8-10KM2 alanı, yani 8-10  Kilometre alana düşen yağmurların,

Bir kısmını tutuyor.

                Böylesi bir Proje, aynı zamanda, Dünyada yeni tip bir HES Projesidir.

Yani yeni tip bir Hidro Elektrik Santralidir.

                13)TELEVİZYON Programında, böylesi bir yükseklikte,

Yağmur Tutma Sisteminin nasıl çalıştığını,

Basit bir Modelle anlatmaya çalıştım.

                Bu Sistemi ben keşfettiğim için, patent enstitüsüne de,

Müsait bir zamanda baş vurup;

Bunun Patentini almaya çalışacağım.

                14)Bu projenin detay çalışmaları ve teknik hesaplarının yapılmasında da

Önemli görevler düşüyor.

Burada ,yeni Master ve Doktora konuları var.

                Bu gibi Bilimsel çalışmalarla,Bizim Üniversitelerimizde,

Yeni bir teknolojinin geliştirilmesinde, Türkiye bir fırsat yakalamış olacak.

BUNDAN TÜRKİYE, ileri bir Teknolojinin yaratılmasında, öne geçecektir.

                15)BENİM ORTAYA KOYDUĞUM BU Projeler;

Dünyamızın kuraklığa doğru gittiği bir zamanda,

Diğer Ülkeler içinde, bir umut olacaktır.

                Böylesi bir Proje ile Türkiye,

3.Nobel Ödülünü de, kazanabilir.

                16)Yağmur suyu toplama kanallarının döşenmesinde ise

5 Aşama daha var.

                Bunları da ilgili Makalede yazdım ve Televizyonda da söyledim

Büyükşehir Belediyelerinin, çatılara düşen yağışı, ziyan etmeyip,

 Evlerde kullanılabilmesi için, gecek zan olarak, 2,5-3 nayı ön görüyorum.

Uygulamaya başlandığında,

2,5-3 Ay sonrasında, her cadde ve sokakta, sağlı sollu, inşa edilmesi gereken,

Yağmur Toplama kanalları ile

Sıfır kabul edebileceğimiz yerlerde,

Yeterli büyüklükteki,

Yeraltı depolarına başlanması için, kaynak arayışına ve proje aşamalarına başlanacak,

Detaylar ilgili Makalede var.

                17)Türkiye geneline yaygınlaştırılacak, yağmur toplama kanalları ile

Bir yerden, başka bir yere yağmur suyu pompalanacağı gibi,

 Yağmur olmadığı zamanlarda ise, bu sistemle,

Bir yerden başka bir yere, nehirlerden, ya da başka kaynaklardan,

İhtiyaç olan yerlere, su pompalanacak.

Ve Türkiye bu gibi konularda,

Teknoloji üreten, bir Dünya Lideri olacak.

                3-MİLLİ BAYRAMLARIMIZ VESİLESİ İLE DUYGULARI TAZELEMEK,
DAHA DOĞRUSU; APK İLE NİÇİN DAHA GERİYE GİTTİĞİMİZİ ANLAMAK,
CUMHURİYETİN VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN DEĞERİNİ,YENİDEN KEŞFETMEK.

               


4/23 Nisan 2022 Cumartesi CUMHURİYET

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunun habercisi 23 Nisan’ın 102.yılı kutlu olsun.

EGEMENLİK ULUSUNDUR BÜYÜK GURUR                                                                    

ULU önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Haâkimiyet, Saltanat; kuvvetle, kudretle, zorla alınır.

Şimdide Türk Milleti, bu saldırganlara isyan ederek, dur diyerek,

Hâkimiyet ve saltanatı;

Fiilen eline almış bulunuyor, sözleriyle açıkladığı, TBMM’nin açılışının 102.yılı ve Çocuk Bayramı;

Yurt genelinde etkinliklerle kutlanacak

İKİ YIL SONRA YASAKSIZ

COVİD 19salgını nedeniyle; son 3 yıldır evlerde kutlanan 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı için;

Bu yıl yüz yüze, etkinlikler düzenlenecek. Bu gün saat 09.00’da,

TBMM Atatürk Anıtında, başlayacak devlet töreni; Anıt Kabirde sürecek

TBMM’deki geleneksel 23 Nisan Resepsiyonu;

Bu yıl da yapılmayacak.

TARİHTE ÖRNEĞİ OLMAYAN GAZİ MECLİS.

SAVAŞTA DEMOKRASİ.

Tuzaklar, isyanlar….her türlü,zorluğa karşı,tarihte bir benzeri olmayan ve yaklaşık 3.5yıl,

Görev yapan bu Meclis; Kuvayı Milliye’yi yürüttü, kurtuluşu sağladı.

Ve bütün bunları, demokratik tartışma sistemi içinde gerçekleştirdi.

HÜRRİYETİN DE, EŞİTLİĞİN DE, ADALETİN DE TEMEL NOKTASI;

MİLLİEGEMENLİKTİR.

                                       Mustafa Kemal ATATÜRK

Bu noktada,

 şu soruyu sormamız gerekiyor:

Bu gün Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM’de ki, Milletvekilleri,

Ve özellikle de, Cumhur İttifakına mensup, Milletvekilleri;

Kendi hür iradeleri ile Türkiye’nin hak ve menfaatlerini,

Savunabiliyorlar mı?

 BİRDE, düzgün ve ehliyetli kişiler;

Aday gösterilebiliyor mu?

Genelde, Lidere bağlılık aranıyor.

Böylesi bir husus; Cumhur İttifakı’nın 2 Partisinde de, çok belirgin.

Görünen bu!

Bu itibarla Türkiye’de bu gün;

TBMM’nin, ATATÜRK’ün söylediği anlamda,

Milli Egemenliği temsil etiğini, söyleyebilir miyiz?

                


5/19 Mayıs 2022Perşembe CUMHURİYET.

 

                ULU ÖNDER ATATÜRK’ün Emperyalizme karşı, Kurtuluş Ateşini yakışının, 103.yılı.

                                                      EY TÜRK GENÇLİĞİ UNUTMA

Burada ATATÜRK’ün, Gençliğe hitabesi var. Ben günümüz diliyle yazılmış,

Öğrencilik yıllarımızdan bu yana, bildiğimiz şekliyle,

Burada tekrar yazmak istiyorum. Aşağıdaki yazılım;

Andımızın orijinalinin;

Türk Dil Kurumu tarafından, günümüz Türkçesi ile yazılmış şeklidir..

ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

   Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

   Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

   Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

  Mustafa Kemal Atatürk

            Bu gazetede, çok önemli diğer haberlerde şöyle:

            ERDOĞAN, Güvenlik zirvesine bile aldığı Tanrıverdi’yi, çabuk unuttu.

SADAT’I, TANIMIYORMUŞ

Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, daha önce, Cumhurbaşkanlığı sarayındaki, Güvenlik Zirvesi’nde;

SADAT’ın kurucusu, Adnan Tanrıverdi ile aynı masada bulunduğu fotoğraflara karşın;

SADAT’ın Yöneticileri ile

Kendileri ile aralarında uzaktan, yakından,

Bir ilişkilerinin olmadığını savundu.

SALGIN MAHKÛMLARININ SÜRESİ DOLUYOR.

CUMHUR’DA SEÇİM AF’I HAZIRLIĞI

Cumhur İttifakı;salgın nedeniyle izinli sayılarak, açık ceza evlerinden bırakılan,

Yaklaşık 80 Bin kişi için,çalışma başlattı.

Son kararı Cumhurbaşkanı ERDOIĞAN’ın söyleyeceği belirtilen çalışma;

Siyaset kulislerinde;

Seçim affına dönüşebilir, şeklinde yorumlanıyor.

          


 6/19 Mayıs 2022 Perşembe KORKUSUZ.

 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını kutluyor,

Bize bu toprakları vatan yapan ATATÜRK’ü arıyor ve anıyoruz.

BİRDAHA GEL, GEL SAMSUNDAN

Atam, sen ne yaptıysan, bozuyorlar.

Andımız’ı getirdin ama okullarda okutmuyorlar.

AOÇ’yi miras bıraktın, şimdi üstünde binalar var.

Kalkınma için fabrikalar yaptın, hepsini sattılar.

Millet’in efendisi dediğin köylüyü, perişan ettiler.

O dönem birlik ve beraberlik vardı, şimdi kutuplaştırdılar.

Türk vatandaşlığı artik, parayla satılır hale geldi.

Cemaatler, tarikatlar, devlet kademesine sızdı.

Üstüne basa basa söylediğin laiklik, yara aldı.

Devlette liyakatın yerini, adam kayırma aldı.

Dış politikada senin gibi dik duramıyorlar.

Bağımsız yargı, şimdi siyasetin  gölgesi altında.

Seni anlamayanlar, adını her yerden siliyor.

Adını verdiğin hava limanını bile yıkıyorlar.

EY BÜYÜK ATATÜRK….AÇTIĞIN YOLDA

GÖSTERDİĞİN HEDEFE, DURMADAN YÜRÜYECEĞİMİZE,

ANT İÇİYORUZ.

SARI SAÇLIM, MAVİ GÖZLÜM…

103 YIL ÖNCE,SAMSUN’DAN DOĞAN GÜNEŞ,

HİÇ BATMAYACAK.

         


   7/5 Mayıs 2022 Perşembe SÖZCÜ

 

MÜLTECİLERLE İLGİLİ, SESSİZ İSTİLA FİLMİ, SOSYALMEDYADA, OLAY OLDU.

                                TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ, IRKÇILIK DEĞİLDİR

İktidar mültecilerle ilgili eleştirilere, tahammül edemiyor,susturmaya çalışıyor.

Son olarak, mülteci tehlikesini, kısa filmle anlatan Hande KARACASU’yu, gece yarısı,

Gözaltına aldılar. Halk ise,

Irkçılık suçlamalarına, başlıktaki cevabı veriyor.

            FİLM 20 YILİÇİNDE NELER OLACAĞINI ANLATTI,

İktidar buna kızdı. Hande Karacasu’nun çektiği, 9 dakika 23 saniyelik film;

Bu gidişle mültecilerin yönetimi ele geçireceğini anlatıyor.

ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesi’yle bitiriyor.Şimdi başka bir haber:

            ZAFER PARTİSİ LİDERİ SÖZCÜ’ye KONUŞTU.

MÜLTECİ sorununa dikkat çeken ve kısa filmi kendisinin yaptırdığını söyleyen,

Zafer Partisi Genel Başkanı, Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ,

Şunları söyledi:

Türkiye’deki sığınmacı sayısı, 8.Milyonu n aşıyor. Bunun Millete maliyeti, 100 Milyar Dolar’ı,

Geçti

Sığınmacılar, Türkiye’yi ayıracak, hat üzerine yerleşmişler.

Devamında ise Sayın ÖZDAĞ,şu vurguyu yapıyor:

Suriyeliler Halk değil, Misafir. Kin ve düşmanlık yok dedi.

AMA ŞU VURGU DA, çok önemli!

Ülkemizi Bölecek hat üzerine, yerleştirildiler.

Sayın ÖZDAĞ’ın, çok önemli bu vurgusunu;

İlgili başlık, BOP KAPSAMINDA, Bölünüp Parçalanmış Ortadoğu Haritası konusuna,

Girdiğimizde, açıklamaya çalışacağız.

            4-BAZI NOKTALARA VURGU İLE BİR HATIRLATMA

                1)Anayasamıza göre Türk ‘ün tanımı nedir?

Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan, herkes Türk’tür.

Her Türk vatandaşının görevi de;

Kendi bilgi, tecrübe ve donanımı çerçevesinde, Türkiye’nin gelişip kalkınmasında,

Katkı koyması gerekir.

Televizyonlarda ki, konuşmacılardan bazıları, ya da bazı Milletvekilleri;

Türkiyeli, ya da Türkiye Halkları ifadesini kullanıyorlar.

Bunlar yanlış ifadelerdir.

Anayasa’nın vatandaşlık tanımına aykırıdır ve bir amaca yöneliktir.

                2)Türkiye, Başkanlık Sistemine geçti ama

Cumhurbaşkanlığı yemini, aynen yerinde duruyor.

Ve Sayın ERDOĞAN’da, bu yemini tekrarladı.

                Fakat Sayın ERDOĞAN;

Başta para politikası olmak üzere,

Sıkıştığı zamanlar da, ben Müslüman’ım, benim inancıma göre…

Gibi ifadeler ile başlıyor.

Peki Dinde herkesi, her kesimi perişan etmek var mı?

3)Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı Sayın ERDOĞAN;

Ettiği Cumhurbaşkanlığı yeminine sadık kalmalıdır.

Bunun mahsurlarını günümüzde herkes,

Yaşayarak görüyor zaten!

                4)BİZLER AKP’den önce de Müslüman’dık.

Türk Toplumunun % 99’ü,Müslüman ama

Devlet idaresi,farklı bir şey!.Devletin Dini olmaz.

DİN,insan ile Allah arasındaki bir bağdır, bir inanç meselesidir.

Bütün Dinlerin ortak noktası; doğruluk, dürüstlük ve insanlara faydalı olmaktır.

İSLAM DİNİ’de, öyledir.

                Kutsal kitaplarda ki,temel kurallar;

 Toplumların kültür yapısına,gelişmişlik oranlarına, Eğitimde Bilim ve teknolojiye,

Ne kadar önem verdiklerine bağlı olarak,

Zamana göre farklı yorumlanabilen, veciz sözlerdir.

Felsefe- Mantık, Fizik-Kimya-Matematik gibi zihni açan,temel konuları bilmeden,

Kur-an’ı da, doğru anlayamayız!...

Bu gün Türkiye’nin olması gereken yerde olmayışının, temel nedeni, budur!

                5)Türk Halkı’nın %99’ûnun Müslüman olduğunu söyledik ama

Mezhep ve inanç farklılıkları vardır.

Herkesin aldığı eğitim ve yaşam felsefesi, Dünya görüşü gibi konularda,

Farklılıklar vardır.

Oran olarak sayıları azda olsa, başka Dinlere mensup insanlar vardır.

                6)BU İTİBARLA, Devleti Yönetenler; Aklın ve Bilimin ışığında, herkese ve her kesime,

Hak, Hukuk ve Adalet çerçevesinde,

Tarafsız olması, eşit davranması gerekir!

                BİRDE, DEVLETİ YÖNETENLER;

Devlet idaresinde, başta ekonomi olmak üzere, her konu da,

Kendi Dini anlayışlarını hâkim kılmak yerine;

Gelişmiş Batı Tarzı Ülkeleri, örnek alsınlar.

Devlet Yönetiminden ayrıldıktan sonra,

İstedikleri yaşam biçimini seçmelerine, kimsenin bir itirazı olmaz!...

                EĞER DEVLETİ YÖNETENLER;

Bu gibi Temel kurallara uymuyorlarsa, Toplumu da sürekli geriyorlarsa;

Ortada açık, ya da gizli bir Maksat, bir hedef var demektir.

                7)Gerçek İslamiyet ile Siyasal İslam, farklı şeylerdir.

ĞERÇEK İSLAMİYET;

Hak, Hukuk, Adalet ve dürüstlük gibi temel kavramlara dayanır.

Halife Ömer döneminde, bunun çok güzel örneklerini görüyoruz.

SİYASAL İSLAMIN, ne olduğunu anlayabilmek açısından;

Google’de;

Siyasal İslam nedir-Ekşi sözlük yazın ve enter’e basın.Burada bir amaca ulaşmak için,

Papaz elbisesi bile giyebilmekten tutun, ihaleye fesat karıştırmak dahi, ettiği yemine uymamak gibi

Gerçek Müslümanlık’ta yeri olmayan, uygulamalar var.

 Görünürde, Dinden ve Müslümanlıktan bahsediliyor ama

Amaca ulaşma konusunda,

Takiye yapılabiliyor.

Daha önceleri bu gibi konuları, Emperyalist Devletlerin, gerçekte Hıristiyan olan,

Türkolog ve İslamolog’larının, yazılarında da okumuştum.

                Bu itibarla günümüzdeki Siyasal islam’ı tasarlayanlar da,

Bunu uygulamaya geçirenler de,

Emperyalist Devletlerdir.

                8)Şimdi sizlere çok önemli

 Bir şey daha söylemek istiyorum. Bu konu, rahmetli Din Bilimci,

Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK, anlatmıştı.

                İslam Peygamber Hazreti Muhammed, vefat ettiğinde,

Arabistan gibi sıcak bir yerde, 3 gün cenazesini kaldıran olmamış.

Birde cenazesinde, 3 kişi varmış!

Bu konuyu, bir sohbet esnasında, Namık Kemal Zeybek ,Beye sordum.

Oda 17 kişi vardı dedi.

ŞİMDİ ŞURAYA geliyorum: İslam Dininin Kurucusu Hazreti Muhammed’in cenazesİne,

ister 3 kişi, isterse 17 kişi gelmiş olsun; bu konu çok düşündürücü, çok üzücü bir o0lay!

ANLAŞILAN ODUR Kİ, Hazreti Muhammed;

Birilerinin ayağına başmış, ya da çıkarlarına dokunmuş olmalı ki;

Cenazesine, 3yada 17 kişi katılabiliyor.

                ASIL ÖNEMLİOLAN;

Böylesi üzücü, düşündürücü bir durumun,

Nedenlerini de ortaya koymak ve herkese açıklamak, gerekiyor.

ASIL KONUMUZ, bunlar olmadığı için, sadece tarihe not düşmek adına,

Böylesi bir konuyu, hatırlatmak gereğini duydum.

                9)İktidarı elinde bulunduranların, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile

Türkiye Cumhuriyetı’ni kuran, Mustafa Kemal ATATÜRK ile

Bir sorunun, bir takıntısının olmaması gerekir.

                Sayın ERDOĞAN, başı sıkıştığı zaman, topu;ya dış güçlere atıyor,

Ya da Muhalefet Partilerini, özellikle de, Kemal KILIÇDAROĞLU’nu ve Meral AŞENER’i,

Suçluyor.

10)AYRICA benim ilave önerim şudur:

ÜST KADEMELERDE BULUNANLAR, ki bunlara,

Bakanlık Makamına oturacakları da dahil etmek lazım;

Yüksek eğitimli olmanın dışında, Mastır ve Doktoralı olmalarını,

Daha ötesinde Türkiye’de işlerinde en iyi olduklarını,

Söyleyecek konumda olmalarını;

Türkiye’nin ileri gitmesi ve sorunların çözülmesi noktasında gerekli görüyorum

                11)BAŞLIKTAKİ KONULAR, bundan önce yayına koyduğum Makalelerin;

Yeni örneklerle, devamı niteliğindedir.

Bu itibarla gerektiğinde, bundan öncekilerin ara başlıklarına bir bakar,

Ve dikkatinizi çeken yerden okumaya başlarsanız;

Bu gün burada yazdıklarımı ve Türkiye’nin içinde bulunduğu zor durumu,

Daha kolay anlarsınız.

                12)Bu itibarla duruma göre, bundan öncesinde bazı yazdıklarıma,

Burada kısaca tekrar vurgu yapmam gerekiyor.

AKP öncesinde, Türkiye’yi idare eden, iktidarlarla,

Cumhurbaşkanlarını ve daha alt kademedeki Görevlileri,

Mukayese edemeyiz…

                Buraya kadar değindiğim hususlar;

Bu gün Türkiye’nin içinde bulunduğu zor durumun özüdür ve özetidir.

Aynı zamanda, bu zor durumdan nasıl çıkılacağının da,

Önemli ipuçlarını, şifrelerini içermektedir.

                13)Böylesi bir hedef ile Türkiye üzerinde oynanan oyunların ne olduğunu;

Bölünmüş parçalanmış Ortadoğu BOP haritası üzerinde,

Açıkça görüyor ve anlıyoruz.

                BOP ve BOP Eş Başkanlığı ile Amerika Birleşik Devletleri ABD;

Siyaset aracılığı ile Türkiye Cumhuriyeti’ne, tuzak kurmuştur.

                14)Bizim yapımıza uymayan Başkanlık Sistemi, Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın talebi değildir.

Bu Amerika Birleşik Devletleri ABD’nin, bölgemizdeki kendi ihtiyaçları ve çıkarları doğrultusunda,

Ortaya koyduğu bir formüldür..

                15)Şu anda erken, ya da, zamanında yapılacak bir seçimde;

AKP ve onun fiili lideri konumundaki, şimdinin de Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı,

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın;

Yeniden seçilme imkânı çok zor, hatta imkânsız gibi.

Çünkü her şeyden önce,3.defa Cumhurbaşkanı seçilme şansı, yok.

Ancak Meclis bir erken seçim kararı alırsa, olur.

Bu da çok zor!...

Ama ne pahasına olursa olsun, Sayın ERDOĞAN’ın iktidarı bırakmak niyetinde olmadığı da,

 Örneklerle ortada!

                16)Böylesi bir kararlılıktan da,

Türkiye adına herkes endişeli…

 ŞİMDİ DE SADAT, öncülüğünde kurulan askeri bir yapılanmadan da,

Cesaret alınıyor olmalı ki,

Vatan hainleri, sandıkta seçimi kazansalar bile,

İktidarı teslim etmeyeceğiz gibi yakıştırmalar, yapıştırmalar, çok vahim!

Böylesi bir söz ile açıkça söylenmese de;

Bu sözün muhatabı, 6 Siyasi Partinin bir araya gelmesiyle oluşan,

Muhalefet ittifakı, ya da Altılı Masa olduğu,

Açıkça biliniyor.

                17)BU GİBİ KONULARDA;

Şu soruyu sormamız gerekiyor:

Türkiye Hak, Hukuk, Adalet, Demokrasi, Ekonomi gibi konularda,

Eskiye nazaran, çok gerilerde kaldık!

Halkımız yokluğa ve yoksulluğa mahkûm edildi!

Kuru ekmeğe muhtaç insanlar var!

                18)TÜRKİYE’yi, bu duruma Muhalefet ittifakı mı, getirdi?

Elbette Muhalefet Partileri getirmedi ama

İktidarı eleştirmek bile, suç teşkil etmeye başladı.

BU İTİBARLA,

Sandıkta seçimi kazansalar bile Vatan Hainlerine iktidarı teslim etmeyeceğiz gibi açıklamalar;

Kim tarafından söylenirse söylenmiş olsun;

Hafife alınacak bir konu değil.

                AMA bu konunun kimin işine yarayacağı da, ortada!

Bir soruşturma açıldı mı? Açılmadı.

Burada bu gibi konulara da,

Yazılı ve görsel  basınımıza yansıyan örneklerle, yer vereceğiz.

 19)Eğer bütün başarısızlıklara rağmen,

AKP ve Sayın EDOĞAN, bir şekilde iktidarını devam ettirirse;

Türkiye Eyaletler Sistemine geçme konusunda,

Büyük bir fırsat yakalamış olur ve tekrar demokrasiye geçmek;

Neredeyse imkânsız hale gelir.

                20)Türkiye’nin nereye doğru götürülmek istendiği,

Bölünmüş -Parçalanmış Ortadoğu BOP haritasında da,

Açıkça ortada!

Amerika Birleşik Devletleri ABD,

BOP ve BOP ES Başkanlığı ile Türkiye’nin üniter yapısını, bozmaya çalıştığı,

Türkiye’nin ATATÜRK çizgisinden, uzaklaşmasını istediği,

Türkiye’nin Eyaletler Sistemine geçmesini istediği de;

Sayın ERDOĞAN’ın açıklamaları ile de ortada!

                21)AMA Sayın ERDOĞAN’

EĞER BU SEÇİMİ DE, bir şekilde kazanırsa;

Hep hayal ettiği ve her vesile söylemlerine de yansıyan,

İslami kurallarla idare edilen bir Türkiye inşa etme noktasında,

Önemli bir fırsat yakalamış olacaktır.

                DAHADA ÖTESİ;

Sayın ERDOĞAN’ın;

İslam Ülkelerinin lideri olmak

Dünya İslam Birliğini kurmak gibi bir hayalinin olduğu da anlaşılmaktadır.

AMA BU GİBİ İŞLER;

Emperyalist bir devletin peşine takılmakla, onun projesinin bir parçası olmakla,

Olmaz ki!...

                22)Bu gibi siyasal amaçları,

SADAT’ın kurucusu ve irticai faaliyetleri nedeni ile rütbeleri sökülüp

Ordudan atıldığı iddia edilen Adnan Tanrıverdi’nin oğlu,

Televizyonda söyledi.

Asker kökenli Yazar, Erol Mütercimler ise;

Adnan Tanrıverdi’nin, irticai faaliyetlerinin herkes tarafından bilindiği,

Ama bu konunun hep,

bilerek göz ardı edildiğine, vurgu yapıyor.

                Böylesi bir hususun;

NATO’nun gizli bir amacı olan Gayrınizami harp gibi konular ile ilgili olduğu anlaşılıyor.

İrticai faaliyetleri bilindiği halde;

Birileri tarafından korunduğuna dikkat çekip, Ordudan atılmayıp, Tuğ General rütbesinde bekletildikten sonra,

Kadrosuzluk nedeni ile emekliye sevk edildiğini, söylüyor.

                23)Adnan TANRIVERDİ’nin oğlu Televizyonda söyledi;

Dünya Müslüman Ülkeleri Birliği kurulacakmış,

İstanbul, böylesi bir Yapının Merkezi olacakmış…

Resmi dil, Arapça  olacakmış…falan!

EKONOMİK DURUM, zaten çok vahim!

Buna birde Türkiye’nin Devlet yapısını değiştirme hayal ve çabalarını ekleyince,

Türkiye adına hayal edilenlerden ürkmemek, mümkün değil!

                24)Emperyalist Devletler, çıkarları doğrultusunda, Bazı Siyasetçileri,

Bir süre destekler ama

Yalpalamaya başladığında, zikzaklar yaptığında, daha da önemlisi,

Halkın nezdinde oy kaybetmeye başladığında,

Desteğini keser, yerine yenilerini bulmaya çalışır.

                Bu gün ABD’nin yeni Başkanı Joe BİDEN’in;

Kendinden önceki ABD Başkanlarının tersine,

Sayın ERDOĞAN’a çok mesafeli olduğunu görüyor ve anlıyoruz.

                25)BU İTİBARLA

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN;

Başta Halkımızın sorunlarına çözüm bulamadığı ve her geçen gün,

Geçinmenin daha da zorlaştığı,

Ekonominin de çöktüğü bir zamanda,

Anketlere göre de, geriye gittiği ortada olduğundan,

 AMERİKA’nın;

Yeni bir ortak arayışı içinde olduğunu düşünüyorum.

AMA şu anda böyle birisi var mı?

Bu konuda kesin bir şey söyleyemiyoruz ama

Eski Parlamenter Sisteme geri dönmenin, kolay ve garantili bir yolu var.

Bu formülü de, tekrar hatırlatacağım.

                26)MUHALEFET PARTİLERİNİN, haklı eleştirilerine katılıyorum ama

SADECE eleştirmekle, sorunlar çözülemez ki!

Ben bir şekilde, iktidarın değişeceğini,

Muhalefet ittifakının, iktidara geleceğini düşünüyorum.

Büyük ihtimalle, Muhalefet Partilerinden bir koalisyon olacak.

MUHALEFET İTTİFAKİ;

İktidara geldiklerinde, kucaklarında yığınla sorun bulacaklar!

Şimdiden tarım, sanayi, hayvancılık, işsizlik sorununun çözümü gibi konularda,

Kafa  yormaları lazım.

                27)MADEMKİ ÇOK FAYDALIYDI!

KÖY ENSTİTÜLERİ, niye yeniden kurulmaz?

Biz Türk Milleti olarak, işin laf kısmını daha çok seviyoruz.

Köy Enstitüleri, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün;

Uygulama ve üretime ağırlık veren bir eğitim sistemi

Türkiye’nin yeniden toparlanabilmesi için;

Bu Proje daha mükemmel olarak,

Yeniden Türkiye’nin hizmetine sunulmalıdır.

Bu konuda da, ben öncülük etmek istiyorum.

                28)MUHALEFET PARTİLERİ, bir iktidar değişikliği ile enkaz devir alacaklarından;

Biriken sorunları hızla çözebilmek için;

YENİ DÖNEMDE, Milletvekili Adaylarını, ağırlıklı olarak;

Toplumda her konuda ve her Meslek gurubunda,

Dik duruşu ve uzman kişiliği ile tanınanlar arasından seçmelidirler.

                Muhalefet Partileri;

Bu gibi konularda uzman kişilerin, kendilerine müracaat etmesini beklemeden,

OInlara teklif götürmeli, onları onurlandırmalıdır.

ATATÜRK DÖNEMİNİ, herkes örnek alsın!

                Örneğin Tarihçi Yazar Sinan Meydan, Tarım Yazarı Ali Ekber YILDIRIM, Gazeteci Nur BATUR,

İktisatçı Prof. Dr.Yalçın Karatepe, Prof. Dr Anıl Çeçen…gibi isimler.Tabi ki bende Enerji konusunda Uzman bir kişi olarak,

Meclis’e girmeyi, çok isterim.

.Sayılar çoğaltılabilir.

                Türkiye’de, Batı standartlarında sorun çözücü, iş bitirici,

Ve konusunda Uzman kişilere ihtiyaç var. Laf yetiştirenlere değil!

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum:

Bu seçimde, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor durum nedeniyle

Konusunda uzman kişilere yer açılmalıdır.

Bu gün Türkiye’nin içinde bulunduğu zor durumu, görerek, yaşayarak,

Herkes biliyor.

                Bu itibarla Muhalefet Partilerinin ve bu Prtilerden bazı Milletvekşllerinin;

Televizyonlarda ve Muhalif Gazetelerde yer alan,haklı eleştirilerine,

Katılıyorum ama

Sorunları saymakla, sorunları sıralamakla,

Şikâyetler ortadan kalkmaz ki!

                Muhalefet Partilerinin, şu anda bile yapabilecekleri çok işler var.

BU İTİBARLA MUHALEFET PARTİLERİ;

ŞİMDİDEN, yukarıda da vurguladığım üzere, kendi konularında bir otorite olan,

Uzman kişilerden oluşan bir Milletvekili kadrosu oluşturmaya çalışmalıdır.

Başkaca bir yol, yok!

                4-BOP KAPSAMINDA BÖLÜNÜP PARÇALANMIŞ ORTADOĞU HARİTASI

                         


                1)Bu Harita, 2006’dan beri, Amerika Birleşik Devletleri ABD’nın Savunma Bakanlığı PENTAGON’un resmi web sitesinde yer alıyor.

Bu haritada Türkiye’den de, koparılan topraklar var.

Sayın ERDOĞAN’da bu Projenin Eş Başkanlarından biri olduğunu söylüyordu.

2023 Hedefi olarak ta, konuşmasın da;

 Eyalet Sisteminin faziletlerinden bahisle,

Osmanlı’da Lazistan ve Kürdistan Eyaletlerinin olduğunu,

Ve 2023’te Türkiye’nin Eyaletler Sistemine geçeceğini söylüyordu.

                Bir defa Osmanlı’da Lazistan ve Kürdistan Eyaletleri diye, bir yer yoktu.

2023 Tarihi, Mustafa Kemal ATATÜRK ve O’nun Silah Arkadaşları tarafından kurulan,

Kuvvetler ayrılığına dayalı çağdaş, modern, akıl ve bilimi,Hukukun üstünlüğünü esas alan,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100.Yıl dönümü.

AMA Sayın ERDOĞAN’a göre;

Eğer 2023 Seçimini de, bir şekilde kazanacak olursa,

Türkiye’nin Üniter, ya da Ulus Devlet yapısı bozulacak,

Ve eyaletler sistemine geçilecek.

 BU ÇOK ÖNEMLİ DETAYI;

AKP’ye oy veren, bütün vatandaşlarımızın bilmesi ve anlaması gerekiyor.

Bu noktada, bu gibi konuların Halkımıza doğru anlatılmasında,

Muhalefet Partilerine, önemli görevler düşüyor.

                2)ZATEN BÖYLESİ BİR HEDEFİ;

 ABD-CİAE’nin Ankara sorumlusu, PAUL HENZEE’de,

2006’Da Washington’a çektiği bir mesajda da, açıkça söylüyor

                Paul HENZEE’nin Türkiye raporu şöyle:

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar; kontrol mekanizmasını,

Öyle sağlam kurmuşlar ki;

Hükümeti ikna etseniz; Meclis’i ikna edemiyorsunuz

Meclis’i ikna etseniz; Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’!yı ikna edemiyorsunuz.

TSK’yı ikna etseniz;Yargıyı ikna edemiyorsunuz.

 EĞER AMERİKA’nın menfaati, Türkiye’nin federatif bir yapıya geçmesinde ise;

Türkiye’de bütün Yetkilerin, Tek kişide toplandığı,

Başkanlık Sistemine geçmek gerekiyor.

 EĞER BU TEK KİŞİ, Amerika’nın çıkarlarına uymakta bir tereddüt gösterirse;

Bu tek kişiyi, tesirsiz hale getirmek;

Amerika için, bir sorun olmaz.

                3)BU HARİTA’nın gerçekleşmesi yönünde hayli bir yol alındı.

Bilerek ya da bilmeyerek, demokrasi ve hukukun üstünlüğünden uzaklaşmak,

 Devletin bütün Kurumlarını yandaş hale getirmek,

Hesapsı z-kitapsız işlerle, Hazine Garantili yatırımlarla,

Türkiye’yi altından kalkamayacak kadar, büyük bir yükün altına sokmak,

Sınırlarımızı kevgire çevirip,

Her türlü sığınmacının Türkiye’ye girişine göz yummak,

Ve Türkiye’nin demografik yapısının bozulmasına vesile olmak!...

EĞER BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ İLE

 Kuvvetler Ayrılığına dayalı, eski Parlamenter Sisteme geri dönülmezse;

BOP HARİTASI, gerçekleşme yolunda, çok önemli bir aşamaya gelir.

                4)TÜRKİYE, Bir kargaşanın, Bir Patlamanın, eşiğinde!

Türkiye’yi büyük tehlikelerin beklediğini söyleyebiliriz.

Ben zor olsa da Türk Halkının bu sorunu da, aşabileceğini düşünüyorum.

                5-ESKİ PARLAMENTER SİSTEME ;

SORUNSUZ BİR ŞEKİLDE NASIL GEÇİLİR?

                1)6’LI MASADA,

Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağını tartışmak,

Şu kişi mi olsun, bu kişi mi olsun gibi konuların;

ESKİ PARLAMENTER SİSTEME, geri dönülmesi konusunda,

Garantili bir yol olmadığını, söylemek istiyorum.

                ÇÜNKÜ, Sıkça yapılan anketlerde, Muhalefet Partilerinin,

Cumhur ittifakı ile aradaki farkı, %80-90’a çıkaramadıklarını görüyoruz.

Bütün kötü gidişata rağmen, Sayın ERDOĞAN’a inanan, azımsanmayacak kadar, bir kitle var.

Bu gibi konuların; bizim insanımızın kültür yapısı ve

Genetik faktörlerle de ilgisi var.

                Bu nedenle Televizyonlarda, Psikologların, Sosyologların, Türk Tarihçilerinin;

Kapsamlı tahliller yapması gerekli.

Bu gibi konularda da, Muhalefet Partilerine, önemli görevler düşüyor.

                Bu gibi konulardaki önerilerimi de, önceki Makalelerimde hep yaptım.

 Kültürel ağırlıklı analiz Programlarının dışında,

HALKIMIZI ve Tükiye’yi, ekonomik açıdan, işsizliğin önlenmesi açısından,

Dolar ve Euro’ya bağımlılığı azaltacak olan,Teknik içerikli;

Türkiye’nin Enerji Sorunu İle Yağmur Tutma Projeleri ve Bir Televizyon Programı Önerisi,

Başlıklı Makalede yazdığım konuları,

Ekranlara taşıma konusunda da, Muhalefet Partileri;

Üzerlerine düşen görevi yapmadılar, yapamadılar!...

Bir Televizyon kanalı ayarlamayı, beceremediler.

BU SORUNU DA BEN, yine tek başıma çözdüm.

Bununla ilgili detayları da, paragraf,2’de, anlattım!

Bana ekranlarını açtığı için, Halkımız adına, CEM TV’e tekrar teşekkür ediyorum.

                BEN BİR, Milletvekili miyim? Bir Bakan mıyım? Bir Siyasi Partide, Üst Düzey bir görevde miyim?Değil!

BU GİBİ KONULAR;

Ders alınması gereken, çok önemli detaylardır. Çok önemli ipuçlarıdır.

Şimdi bu konuları geçiyorum.

Ve tekrar, eski Parlamenter Sisteme sorunsuz bir şekilde,

Nasıl geçileceği konusuna giriyorum.

                2)6’LI MASANIN, Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağını, kendi aralarında tartışmakla, Güçlendirilmiş Demokrasi gibi söylemlerle,

Sadece İktidarı ve Sayın ERDOĞAN’ın;

Yanlış, ya da doğru olmayan uygulamalarını eleştirmekle,

CUMHUR İTTİFAKI İLE aradaki farkı % 80-90’a çıkaramadıklarını DA görüyoruz!

Asıl tehlike de burada!

                Birde Sayın ERDOĞAN’ın iktidarı bırakmak niyetinde olmadığından hareketle

Ne gibi gelişmelerin yaşanacağını da, kimse kestiremiyor.

                3)Eski Parlamenter Sisteme geçmenin garantili ve en kestirmeden yolu şudur:

Cumhurbaşkanının Halk tarafından seçilmesine onay veren Anayasa değişikliği referandumu;

21 Ekim 2017 tarihindeydi.

Muhalefet Partilerinin, şimdiden yazılı ve sözlü taahhütte bulunmaları gerekiyor.

SÖZLÜTAAHHÜT;

Yazılı taahhüt’ün tekrarı şeklinde olacak,

Kimse, Güçlendirilmiş Demokrasi gibi,farlı ve başka anlamlara gelecek açıklamalar, yapmamalı!

YAZILI TAHHÜT, çok daha önemli. Ve bu yazılı taahhüt, NOTER tasdikli olacak.

                NOTER TASDİKLİ ONAYDA-, Muhalefet Partilerin Liderleri diyecekler ki;

Seçimi kazanıp, Meclis’e girdiğimizde;

Cumhurbaşkanının Halk tarafından seçilmesine onay veren;

21 Ekim 2017 Tarihinde yapılan referandum öncesindeki Anayasa’yı,

Başlangıç kabul edip;

Eski Parlamenter Sisteme geri dönmeyi, şimdiden kabul ve taahhüt ediyoruz.

                Meclis’e girdiğimizde,

Herhangi bir nedenle, sözümüzden cayacak olursak;

Hiçbir işleme gerek kalmadan;

Milletvekilliğimizin kendiliğinden düşürülmüş sayılacağını,

Şimdiden kabul ve taahhüt ediyoruz, diyecekler.

                4)Böylesi bir sözlü ve yazılı taahhütnameyi,

Milletvekili Adayı olacaklarda;

Daha Aday Adaylığı sürecinde, sözlü ve yazılı taahhütte bulunacaklar,

Ve İlgili Makamlara da, teslim etmiş olacaklar.

                5)Cumhur İttifakı; böylesi sözlü ve yazılı bir taahhüde yanaşmayacağından,,

Şiddetle karşı çıkacaktır.

BÖYLESİ BİR TAVIR KARŞISINDA, Cumhur ittifakına, samimi duygularla inanıp,

Oy veren vatandaşlarımızın zihninde;

JETON DÜŞECEK ve oylar, Muhalefet Partilerine akacaktır.

                Böylesi bir formül ile seçime gidildiğinde;

MUHALEFET PARTİLERİ, aradaki farkı; % 85-90’a rahat çıkartırlar.

Ve Eski Parlamenter Sisteme geri dönebilmek için, gerekli olan 400 Milletvekilini de çıkartır.

Hatta daha fazlasını 500 Milletvekilini de çıkarabilir.

                6)Böylece sorunsuz bir şekilde Eski Parlamenter Sisteme geri dönülmüş olur.

BU FORMÜL, aynı zamanda bir referandum niteliğinde de olacağından;

Çok zor bir anda bir taşla, iki kuş vurmak deyimi gibi bir şey olacaktır.

                BÖYLESİ BİR FORMÜLDE;

Hiçbir Makamdan izin almaya da gerek yok!

                7)BU GİBİ ÖNERİLER; yenide değil! Uzun zamandır, web sitemde ekranlarda.

Sözlü olarak ta, her vesile ile vurguluyorum!..

                6-PEKİ BU FORMÜLDE CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLMALI?

                1)Yukarıda anlatmaya çalıştığımız formül;

Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağını da önemsizleştiren bir formüldür.

AMA BİZ YİNEDE, kimsenin itiraz etmeyeceği bir Aday koymaya çalışacağız.

BÖYLESİ BİR ADAYIN;

Seçim meydanlarında, siyasi nutuklar atmasına da gerek yok!

 MUHALELEFET PARTİLERİNİN;

Böylesi bir Kişiyi bulup; bizim Cumhurbaşkanı Adayımız bu kişidir demeleri yeterli.

BU KONUDA DA, söyleyeceklerim var.

                2)ESKİ Parlamenter Sistemde, Cumhurbaşkanının sembolik olduğu,

Devletin başında bilge kişiliği ile Devletin Kurumlarının, Anayasa’ya uygun iş yapıp yapmadıklarını,

Gözetleyecek ve gerektiğinde Siyasi Partilere uyarıda bulunacak;

Eğitim, bilgi, tecrübe ve donanım açısından, zirvede bir kişi olması gerekiyor

Yapıcı, birleştirici özelliğinin, ön plana çıkması da gerekiyor.

Parasal konularla, mal- mülk gibi konularla da  bir meylinin bir derdinin,

Olmaması gerekiyor!

                3)BU GİBİ NEDENLERLE, Cumhurbaşkanlığı Makamının, Farklı bir şey olduğunu;

Herkes bilmeli ve anlamalı!

Süleyman DEMİREL’i, Turgut ÖZAL’ı, Ahmet Necdet SEZER’i bir düşünün.

Rahmetli Süleyman DEMİREL ve Turgut ÖZAL, İTÜ mezunu, Yüksek Mühendistiler.

Hem Uluslar arası tecrübeleri vardı, hem de, Devletin önemli Makamlarında, Üst Düzey Bürokrat olarak görev yapmışlardı.

Cumhurbaşkanı seçildiklerin de, Partileri ile ilişkilerini de, kopardılar.

Sayın Ahmet Necdet SEZER, bir Hukukçuydu, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı da yapmıştı.

Kurallara da çok uyan bir kişiliği vardı. Oğlunun düğününde, fazladan yanan elektriğin parasını bile

Cebinden veren bir kişi!

BURADAKİ, her 3 Cumhurbaşkanı da başarılıydı ve örnek insanlardı.

                DİPLOMAT KÖKERNLİ, Üst Düzey Makamlarda bulunanlardan da,

İyi Cumhurbaşkanları çıkabilir.

BU ÖRNEKLER ve AÇIKLAMALARDAN SONRA;

Şuraya geliyorum:

                4)Mansur Yavaş ve Ekrem İMAMOĞLU.

Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları;

Birer dönem daha, Büyükşehir Belediye Başkanlıklarında kalmalılar.

CHP Lideri Kemal KILIÖDAROĞLU ile İYİ PARTİ Lideri Meral AKŞENER ve diğerleri de;

Cumhurbaşkanı Adayı olmamalı!

                Seçim sonrasında 0luşacak Hükümette,

Kemal KILIÇDAROĞLU, Başbakan,

Meral AKŞENER, Başbakan Yardımcısı,

6’lı Masadaki diğer Genel Başkanlar ise;

Eğitim ve Uzmanlık alanlarına göre, Kabinede Bakan olarak,

Görev alabilirler.

En doğrusu da budur.

                HERHANGİBİR NEDENLE 6’LI MASADA;

Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak gibi nedenler ile

6’LI MASADA, bir çatlak oluşmamalı!

                5)Yaşayarak gördüğümüz şu örnekleri de unutmamak lazım:

Kemal KILIÇDAROĞLU ile Devlet BAHÇELİ;

Birbirlerinden hazzetmeyen 2 Siyasi Partinin Genel Başkanları,

Nasıl oluyor, kim öneriyor da;

 Böylesi zıt karakterli 2 Siyasi Partinin genel Başkanları;

Kimin önerisi ile bir araya geliyorlar ve kimsenin tanımadığı,

İsmini bile duymadığımız, bilmediğimiz bir kişinin;

Cumhurbaşkanlığına Aday gösterilmesi sonucunda;

Seçimi, Sayın ERDOĞAN kazandı.

                Belli ki, birileri Cumhurbaşkanlığını, Sayın ERDOĞAN’ın kazanmasını istiyordu

 BUNU GEÇİYORUZ.

                6)7 Haziran 2015 Milletvekili seçimlerinde Sayın ERDOĞAN;

Bir yenilgi aldı. Ve tek başına iktidar olma şansını kaybetti.

Böylece Muhalefet Partilerinin kendi aralarında anlaşarak;

Bir Hükümet kurma şansı ortaya çıktı.

Sayın KILIÇDAROĞLU;

MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’ye dedi ki;

Sen Koalisyon Hükümetinin başı ol, Hükümeti sen kur .Peki Sayın BAHÇELİ;

Bu görevi kabul etti mi? Etmedi. Bunun gerçek nedenini biliyor muyuz?Bilmiyoruz!

ACEBA Sayın BAHÇELİ’ye, Hükümeti kurma görevini kabul etmemesini,

Birilerimi istedi? Bunu da bilmiyoruz!

                7)BUNDAN SONRASINDA, Hükümeti kurma işini,

Sayın ERDOĞAN;

Kemal Sayın KILIÇDAROĞLU’na verdi ama

Kemal KILIÇDAROĞLU’nu, bilerek olsa gerek;

45 Gün oyaladı ve sonuçta Hükümet kurulamıyor gerekçesi ile

Erken seçim kararı aldı.

Nasıl olduysa, Terör tırmandı, çok sayıda hayatını kaybedenler oldu

Ve sonuçta,

1 Kasım 2015’te yapılan erken seçimi, yine Sayın ERDOĞAN kazandı!

Ve bu günlere gelindi.

Bunları görmeyelim mi,sormayalım mı?.

                8)Belli ki birileri, Sayın ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanlığı Makamında kalmasını istiyordu.

Bütün bu yaşananları, görmezden mı Geleceğiz?

                9)Ama şimdi Amerika’nın Sayın ERDOĞAN’ı gözden çıkardığı anlaşılıyor ama

Yerine kimi desteklediğini,

Şimdiden bilmiyoruz

                10)CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU, düzgün bir insandır. Aleviler aslında düzgün insanlardır.

 Ben Sünni. bir Müslüman’ım ama bu gözlemimi de, burada vurgulamam gerekiyor.

Ayrıca Sayın KILIÇDAROĞLU;

Sosyal Sigortalar Kurumu SSK’da Genel Müdürlük yapmış, Devletin işleyişini de iyi bilen,

Bir Hesap Uzmanı.

Eğer bir iktidar değişikliği ile kurulacak koalisyon Hükümetinde,

Demokrasiye ve Hukuka da bağlı bir kişilik ile

Başbakanlık görevini, çok iyi yapacağına inanıyorum ama

Cumhurbaşkanlığı Makamının çok farklı olduğunu, tekrar vurgulamak istiyorum.

                BİRDE SAYIN KILIÇDAROĞLU;

Ortaya helalleşmek diye ucu açık bir konu attı.

Bununla neyi kast ettiğini de tam bilmiyoruz.

                11)BİRDE KARŞIMIZDA, iktidarı bırakmamak için akla gelen, gelmeyen her çareye başvuracak Kararlılıkta olduğunu bildiğimiz, gözlemlediğimiz, Sayın ERDOĞAN karşısında;

 Yukarıda da örneklerini verdiğimiz nedenlerden dolayı;

Sayın KILIÇDAROĞLU’nun,

Başarısız olma durumu, ya da ihtimali var.

                12)BU NEDENLE İŞİ, tesadüflere bırakmamak için;

BENİM vurguladığım garantili formülü uygulamak lazım.

                13)PEKİ, CUMHURBAŞKANI Adayı kim olmalı?

BENCE; Prof. Dr. Süheyl BATUM, ya da İlker BNAŞBUĞ, olabilir.

Şu anda Türkiye’nin güvenlik sorunun ön plana çıktığı için;

Bence İlker BAŞBUĞ olmalı.

                Sayın Emekli Orgeneral İlker BAŞBUĞ’un,

Cumhurbaşkanı Adayı olması, daha uygun

Sayın İlker BAŞBUĞ’un, meydanlara çıkıp, miting yapmasına gerek yok.

Muhalefet Partileri, söylediğim formülü uygular,

Ve Cumhurbaşkanı Adayı olarak, gösterirlerse;

Halkımız İlker BAŞBUĞ’a oy verir.

Çünkü bizim insanımız, Askeri sever ve Sayın İlker BAŞBUĞ’a da oy verir

Bu gibi konuları, şahsen de tanıdığım insanlara sordum:

Sayın İlker BAŞBUĞ için, olmaz diyenler yok gibi ama

İsimlerini saydığım Diğerlerine itiraz eden, olmaz diyen çok!

                14)Yasama-Yürütme-Yargı, bağımsızlığına dayalı, eski Parlamenter Sistem;

Bize uyan, en iyi idare şeklidir.

Siyasi Partilerin ve Siyasetle uğraşan herkesin;

Türkiye’nin, Üniter, ya da Ulus-Devlet yapısını bozacak,

Her türlü söz ve girişimlerden, kaçınması gerek!

                Bunun tersi bir davranış;

Kendi çıkarları doğrultusunda, Türkiye’yi, Bölüp-Parçalamaya çalışan,

Emperyalist Devletlerin, işine yarar.

Bu çok önemli detayı, her görüşten sade vatandsaşlarımızın da,

Aklından çıkarmaması gerekir!

                Burada eleştirel anlamda söylediklerimden de,

Herkesin, herkesin, her kesimin;

Kendi adına dersler çıkarmasını, temenni ederim.

                7-ESKİ PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNÜŞÜ HIZLANDIRMAK,

İŞİ SAĞLAMA ALMAK AÇISINDAN,6’LI MASANIN DIŞINDA,

                ZAFER PARTİSİ’NİN ÖNCÜLÜĞÜNDE;

2.BÜYÜK BİR GRUBUN OLUŞMASINDA, BİR FAYDA VAR.

                1)ZAFER PARTİSİ Genel Başkanı, Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ;

Türk Milliyetçiliğini, ön plana çıkartan, Milliyetçi Hareket Partisi MHP,

Geleneğinden gelen,  bir Siyasetçi.

BEN HEM BİR YAZAR, hem de Siyasetle de uğraşan bir kişi olarak,

Sayın ÖZDAĞ ile önceden bir tanışıklığımız da var.

                2)İstihbarat konularında Uzman bir kişi olması vesilesi ile de;

Türkiye’nin sığınmacılarla ilgili konularda, diğer Siyasetçilerden farklı düşünmesi,

Daha çok  endişelenmesi  normal.

ZATEN SIRADAN VATANDAŞLARIMIZ BİLE;

Türkiye’nin bir göçmen, bir sığınmacı istilasına uğramasından,

Gelecek adına çok rahatsız, çok endişeli.

Bunlara siyaseten tanınan, hak ve imtiyazlı durumdan,

Ekmeğinin paylaşılmasından da,rahatsız.

                3)Sayın Prof. Dr Ümit ÖZDAĞ’’ın;

Yukarıda başta, ana paragraf 3’te,ara başlık 4’te,

5 Mayıs 2022 tarihli SÖZCÜ Gazetesinde yer alan beyanatını,, tekrar okuyabilirsiniz.

Burada atılan başlık şöyle:

                SESSİZ İSTİLA FİLMİ, SOSYAL MEDYADA OLAY.OLDU.

9.Dakika 23 Saniyelik bu filmde,yakın bir gelecekte,20 yılda

Mültecilerin, yönetimi ele geçireceklerine vurgu yapılıyor.

                Mültecilerin, Türkiye’yi bölecek hat üzerine yerleştirildiğine dikkat çekiliyor.

Mültecilere harcanan paranın 100 Milyar Doları geçtiğine vurgu yapılıyor.

Bu filmi, Hande Karacasu seslendirmiş.

Bu film sosyal Medyada paylaşıldıktan sonra,

Hande Karacasu, gözaltına alınıyor.

                Sayın ÖZDAĞ, bu filmi kendisinin hazırlattığını söylüyor.

Buradan tekrar Siyasete ve ZAFER PARTİSİ’ne geliyorum

                4)BİZİM BİLDİĞİMİZ MHP’debir grubun,

Sayın Meral AKŞENER’in, önderliğinde kurulan İYİ PARTİ’de yer aldığını, görüyoruz.

Sayın Prof. Dr Ümit ÖZDAĞ’ın da, bu ekip içinde yer aldığını görüyoruz.

                Doğru bildiğini yapma yönündeki açıklamaları sonucunda,

Başlayan tartışmalarda,

Sayın ÖZDAĞ, İYİ PARTİ’den kopuyor.Bu gibi gelişmeler, her Partide yaşanabilir.

Şimdi bu konuyu geçiyoruz.

                Sayın ÖZDAĞ, başka açıklamaları ile de,

Türkiye’nin gündemine oturuveriyor.

Sayın Pof.Dr. Ümit ÖZDAĞ, diyor ki;

10 Yıl süreyle, Mültecilere seçimde oy kullanmaları, yasaklansın.

Burada, bir maksada yönelik olarak, çok sayıda, yabanmcıya Türkiye Cumhuriyeti,

Vatandaşlığı verildiği de ortada.

Bu şekilde AKP iktidarı, Sığınmacılar üzerinden oy devşirmek istediği de

Anlaşılıyor.

Bu gibi konuların her biri, Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli…

                5)Ben şahsen, Sayın ÖZDAĞ’ın;

Mantıklı açıklamalarının, Halkımızın zihninde yer ettiğini gözlemliyorum.

BİRDE, Devlet BAHÇELİ’nin kontrolünde bulunan MHP’Lilerin, bir kısmının daha

Koparak;

Sayın ÖZDAĞ’ın yanında olacaklarını,

MHP’nin oylarının da çok azalacağını düşünüyorum

BU İTİBARLA,

Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın, hem MHPlilerden, hem de vatandaşlarımızdan,

Oy alıp, çıtayı yükselteceğini düşünüyorum.

BİRDE BEN ŞAHSEN;

6’LI MASADA, yer almayan ama vatansever olduklarına da inandığım;

DOĞRU PARTİ, ADALET PARTİSİ, ANAVATAN PARTİSİ, YURT PARTİSİ’nin de;

ZAFER PARTİSİ’nin önderliğinde,

Bu grupta yer almalarının gerekli olduğuna inanıyorum.

                BÖYLECE MUHALEFET İTTİFAKI;

Cumhur ittifakı ile aradaki farkı, % 90’a

Çok rahat çıkartır.

                ÇOK DOĞRU OLAN ŞU SÖZÜ;

Tekrar hatırlatmak isterim:

Söz konusu Vatansa, gerisi teferruattır.

                6)ZAFER PARTİSİ, GELECEK PARTİSİ, DEVA PARTİSİ KONUSUNDAKİ

GÖZLEMLERİM.

                Buradaki 3 Partinin Genel Başkanları ile henüz konuşma, fırsatımız olmadı.

AMA daha alt kademede ki Görevliler ile her vesile konuşma fırsatım oldu.

 SAYIN GENEL BAŞKANLAR İLE DE,

Görüşeceğimi düşünüyorum

                PLAN ve PROJELERİ olan Enerji Uzmanı,bir Makine Yüksek Mühendisi,

Bir Gazeteci Yazar olarak, bana gösterilen yakın ilgi ve nezaketlerinden dolayı;

Bu 3 Siyasi Partinin Genel Başkanlarının şahsında,

En içten teşekkürlerimi sunuyorum.

                7)Randevu bile almadan, kaç defa uğradığım bu Partilerin Genel Merkezlerinde,

Genelde her defasında, Genel Başkan Yardımcılarından biri ile görüşme fırsatım oldu.

Hatta dışarı olduğu, ya da Toplantıda olduğu halde,

Çıkıp gelenler oldu.

BÖYLESİ bir İLGİ ve Nezaket, maalesef, başka Partilerde yok.

                Türkiye ve Halkımız için, ne kadar çok önemli olan,

Plan ve Projeler ile uğraştığımı, başta yazdıklarımla da,

Gördünüz!

Bilgi ve Tecrübelerimi, bu Partilere aktardım. Aktarmaya da devam edeceğim.

                8)ÖZELLİKLE, ZAFER PARTİSİ’nin Genel Merkezinden, başlayarak,

Bana görüşme imkanı hazırlamak açısından,

Güncel çalışmalarını da, ara verip, benİmle daha çok ilgilendiler.

Bu konuda elbetteÜmit Hoca ile eskiden tanışıklığımızın da önemi elbette var ama

İstisnasız, herkes benimle çok ilgilendi.

                Bu görüşmelerimizde, he 3 Partinin Yetkililerine,

Hem benim Projelerim, hem de benim Siyasi gözlemlerimi,

Aynı zamanda Eski Parlamenter Sisteme, sorunsuz bir şekilde,

Nasıl geçileceğini de,Anlatma fırsatım oldu.

                9)KISSADAN HİSSE İLE,şu hususa özellikle vurgu yapmak istiyorum.

ZAFER PARTİSİ’nin öncülüğünde, 3’LU-4’LU, bir grubun olabileceğini,

Ve böylece Eski Parlamenter Sisteme,

Daha kolay döneceğimizi, düşünüyorum.

Saygılarımla.24Temmuz 2022 Pazar.

                                                               Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ

                                                                 Enerji Uzmanı Gazeteci Yazar

a_yalvac@hotmail.com

https//ahmetyalvac1946blogspot.com

GAZETE MANŞETLERİ:

                1)24 Haziran 2022 Cuma SÖZCÜ

                2)9 Temmuz 2022 Cumartesi SÖZCÜ

                3)12 Temmuz 2022 Salı SÖZCÜ

                4)23Nisan 2022 Cumartesi CUMHURİYET

                5)19 Mayıs 2022 Perşembe CUMHURİYET

                6)19 Mayıs 2022 Perşembe KORKUSUZ

                7)5 Mayıs 21022 Perşembe SÖZCÜ