12 Temmuz 2021 Pazartesi

Kıssadan Hisse ile -2-

                                     














 


KISSADAN HİSSE İLE-2:

                                          

 TEK KİŞİNİN EGEMEN OLDUĞU ŞİMDİKİ SİSTEMİN;
 BİZE UYMADIĞI, UYMAYACAĞI, GÖRÜLMÜŞ VE ANLAŞILMIŞTIR:
 İÇERİDE VE DIŞARIDAKİ SORUNLAR DAHA DA ARTI, DERİNLEŞTİ;
 YENİDEN PARLEMENTER SİSTEME, YANİ ÖNCEKİ SİSTEME GERİ DÖNMEMİZ GEREKİYOR...
AKP, YENİDEN SEÇİM KAZANMANIN HAZIRLIKLARI İÇİNDE, İKTİDARI BIRAKMAK NİYETİNDE OLMADIĞI DA ANLAŞILIYOR,
 MUHALEFET PARTİLERİ,
 ÖZELLİKLEDE ANA MUHALEFET PARTİSİ CHP,
 KÖTÜ GİDİŞATI ÖNLEMEDE;
 ELEŞTİRİLERİN DIŞINDA NELER YAPABİLİR?

Sevgili Okurlar,

Bugünkü konumuzu, şu başlıklar altında, incelemeye alacağız:

1-AKP’NİN HANGİ DÜNYA ŞARTLARINDA İKTİDARA GELDİĞİNİ İYİ BİLMEZSEK;
BUGÜN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ZOR DURUMU, ANLAYAMAYIZ,
ÇÖZÜM KONUSUNDA DA;
ZORLANIRIZ.

1)Başlıkta vurguladığım,

Adına da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri,

Her aşaması bir aceleye, bir oldubittiye getirilen,

Mühürsüz oylarında geçerli sayılması ile kabul edilen, 

Bize uymadığı, uymayacağı da görülüp, anlaşılan,

Şimdiki Sistemle

Buna yol veren yeni Anayasa;

Halkımızın talebi ve Türkiye’nin ihtiyacı değildir.

Bu konunun BOP ile BOP Eş Başkanlığı ile ilgisi ve ilişkisi vardır


2)-PAUL BERNARD HENZE’NIN TÜRKİYE RAPORU:

Amerika Birleşik Devletleri ABD’nin,

CİA-Ankara Temsilcisi Paul Bernard Henze

2006’da Washington’a gönderdiği bir raporda şöyle diyor:

Türkiye Cumhuriyetini Kuranlar;

Denetim mekanizmasını öyle sağlam kurmuşlar ki;

Hükümeti ikna etseniz, Meclis’i ikna edemiyorsunuz.

Meclis’i ikna etseniz;

Yargı’yı ikna edemiyorsunuz.

Yargı’yı ikna etseniz;

Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’yı ikna edemiyorsunuz.

Amerika’nın menfaati Türkiye’nin Federatif bir yapıya geçmesinde ise;

O zaman tüm yetkilerin, tek kişide toplandığı,

Başkanlık Sistemi’ne geçmek lazım.

Eğer bu tek kişi Amerika’nın çıkarlarına uymak ta bir tereddüt gösterirse;

Bu tek kişiyi etkisiz hale getirmek,

Amerika için bir sorun olmaz.

Bu gibi konular;

Zamanında yazılı ve görsel basınımız dada yer aldı,

Çok tartışıldı.


3)BOP KAPSAMINDA BÖLÜNÜP-PARÇALANMIŞ ORTADOĞU HARİTASI,



Bu Harita ABD- Savunma Bakanlığı PENTAGON’un resmi web sitesinde,

Yer alıyor.

Bu haritada Türkiye’den koparılan toprak parçası da var.

Peki, bu haritaya itiraz eden oldu mu? Olmadı!

Bu itibarla, doğru mantık yürüterek,

Bu haritayı da göz önünde bulundurarak;

Türkiye’ye kurulan tuzakları,

Bu gün içeride ve dışarı da yaşadığımız sorunların;

Tesadüfi olmadığı, görür ve anlarsınız

4)Sayın ERDOĞAN’ın;  

BOP ve BOP-Eş Başkanlığı ile söylediklerini, bir hatırlayalım:

Biz genişletilmiş, Kuzey Afrika ve Orta Doğu Projesi,

Eş Başkanlarından biriyiz ve biz bu görevi yapıyoruz.

PEKİ, böylesi bir görevi;

Türkiye Büyük Millet Meclisi, mi verdi? Hayır, vermedi.

Bu itibarla,

Bir Siyasetçinin, TBMM’nin, bilgisi ve onayı olmadan;

Bir Emperyal devletin, projesinin bir parçası olmak,

Bir suçtur aslında!

BU GÜN, Kuzey Afrika ve Ortadoğu Ülkelerinin;

 Ve Komşularımızın, ne halde oldukları orta da!

Türkiye’nin de o hale getirilmesi, isteniyor.

5)Sayın ERDOĞAN’ın şu sözlerini de;

Bir hatırlayalım:

Demokrasi bir amaç değil; bir araçtır,

Demokrasi bir tramvay gibidir; istediğimiz durağa geldiğimizde ineriz.

Amacıma ulaşmak için; Papaz elbisesi bile giyerim.

Bu gibi sözler ve yaklaşımlar, kişiye özeldir,

Bir şey söyleyemeyiz ama

Sayın ERDOĞAN, Devlet’in başında olduğu için;

Bunun olumsuz yansımalarını ve sonuçlarını,

Türkiye ve Türk Halkı olarak, hep beraber görüyoruz,

Yaşıyoruz.

6)Sayın ERDOĞAN’ın, asıl amacının da;

Demokratik, laik, Hukukun üstünlüğüne dayalı Türkiye Cumhuriyetini,

Kendi İslam anlayışı çerçevesin de bir Devlet haline dönüştürmek,

Tüm İslam Aleminin Lideri olmak gibi heveslerinin,

Olduğu da; bilinen bir  gerçek.

       

DURUM BU OLUNCA;

Sayın ERDOĞAN’ın iktidarını devam ettirebilmek için direnmesi,

Halkımızla bilek güreşi tutmak istemesi, gibi hususlarda,

Kaçınılmaz oluyor.


GÜÇLENEN MUHALEFET İTTİFAKI İLE

Türkiye Kuvvetler ayrılığına dayalı, Yasama,  Yürütme ve Yargı’nın bağımsızlığı ile

Yürütmenin başı bir Başbakan ve tarafsız bir Cumhurbaşkanının olduğu,

Eski Parlamenter Sisteme geri dönse bile

Amerika ile Rusya’yı, Suriye’den söküp, atamayız,

Amerika’yı Irak’tan, çıkarıp atamayız.


BU HUSUS;

Biraz zaman ister,

TÜRKİYE’NİN;

Aklın ve bilimin rehberliğinde, her açıdan gelişmiş, bir Dünya Devleti,

Bir Süper güç olma hedefini,

Önüne koyması,

BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ İLE

İyi bir başlangıç yapması,

Herkeste bir heyecan yaratması, gerekiyor.

ZOR OLSADA;

İşsizlik konusu dahil, bütün sorunlar, çözülebilir.

AMA bir iktidar değişikliği olmadan,

Hiçbir sorun çözülemez.


BU GÜN BİR ERKEN SEÇİMİN OLMASI;

Küçük Ortak ama etkisi büyük olan MHP’nin Lideri,

Sayın Devlet BAHÇELİ’ye bağlı.


GEÇMİŞTE;

Birbirlerine söylemediklerini bırakmayan, 

Sayın BAHÇELİ ile sayın ERDOĞAN’ın;

Nasıl olup ta bir araya geldiklerini,


BİLHASSA DA

Sayın BAHÇELİ’nin asıl amacının ne olduğunu,

Bekleyerek göreceğiz…

7)BİR HATIRLATMA:

Bu gün içine düştüğümüz, düşürüldüğümüz zor durumu ve nedenlerini,

Anlayabilmek,

YENİDEN , DÜZLÜĞE ÇIKMAK İÇİN;;

Ne yapmamız gerektiği konusunda, önerim şudur:

Okumamış olanlar için, söylüyorum;

Eğer bundan önceki yayın, Kıssadan Hisse ile Makalesinde,

Ara başlıklara bir göz atar ve dikkatinizi çeken bir yerden, okumaya başlarsanız;

Çok yararlı olur.

AYNI ŞEKİLDE;


Ölümünün 79.Yılında, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü Yeniden Anlamak,

Niçin Olmamız Gereken Yerde Değiliz gibi Makaleler ile

Türkiye Siyasetinde, Merkez Sağ, Niçin Çok Önemli? gibi Makalelere de

Aynı şekilde bir göz atmanızı, öneririm.

BUNLAR;

Birbirlerini tamamlayan mahiyette olup,

Günümüze ışık tutan, analizlerdir.

BURADA;

Daha önce yazdıklarımdan, gerekli gördüklerime;

Kısaca , tekrar değineceğim.

8)Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı, Sayın ERDOĞAN’ın;

Yabancı Devlet Adamlarına, sıkça esip gürlediğini,

Eyyy’lerle başlayan ağır ifadeler kullandığını biliyoruz.

PEKİ BU NOKTADA,

Şu soruyu sormamız gerekiyor:

SAYIN ERDOĞAN;
AMERİKA İLE TERS DÜŞMEYİ GÖZE ALABİLİR Mİ?

Sayın ERDOĞAN’ın yabancı Devlet Adamlarına , zaman zaman esip gürlemesi;

Çoğu zaman seçmene selam niteliğinde olsa bile;

Sayın ERDOĞAN, yaşam felsefesinin bir parçası olarak;

Bu gün beyaz dediğine, yarın siyah diyebiliyor ama

Amerika kendisini iktidara taşıyan bir Devlet!

BOP ve BOP-Eş Başkanlığı gibi sözlerde orta da.

Bu itibarla Sayın ERDOĞAN;

ABD Başkanlarına, zaman zaman ağır ifadeler kullansa bile;

Papaz Bronson örneğinde de gördüğümüz üzere,

Başı sıkıştığı zaman, hep Amerika’nın dediğinin olduğunu görüyoruz.

Böylesi bir durumun örneğini;

Sayın ERDOĞAN’ın,

14 Haziran 2021’de BRÜKSEL’deki NATO toplantısı vesilesi ile

ABD Başkanı, Joe BİDEN ve diğer Avrupa Liderleri ile yapılan görüşmelerde,

Verdiği beyanatlarda gördük.

BU GİBİ SORULARIN, BAŞKA TÜRLÜ BİR CEVABI DA ŞU:

Sayın ERDOĞAN’ın başı, Amerika’daki mal varlığı ile

HALK BANK, davasında, İranlı iş Adamı Reza ZARRAB’ın verdiği ifadelerle

Kara para aklanması ve İran’a karşı Amerikan ambargosunu delmek gibi  suçlamalara

ŞİMDİ BİRDE;

Sezgin Baran KORKMAZ’ın kara para aklaması suçları da eklendiğinde;

Sayın ERDOĞAN’ın, kıpırdayacak, karşı çıkacak durumda olmadığını,

Görüyoruz.

Amerika’nın isteği ile Sezgin Baran KORKMAZ’ın, Avusturya’da yakalandığını,

Muhtemelen, yargılanmak üzere Amerika’ya gönderileceği,

Türkiye’ye iade edilmeyeceği de anlaşılıyor.

Sorgulama neticesinde, Sedat PEKER’in, yurt dışından yaptığı video yayınları ile

Ortaya saçılan kirli işlerin;

AKP’nin sonunu hazırlayacağı anlaşılıyor..

AMA BU NOKTADA,

Sayın ERDOĞAN’ın böylesi zor bir durum nedeniyle

Türkiye adına, tavizler vereceği, endişesini, taşıyoruz.

BU İTİBARLA,

Devlet İdarsinde görev alanların, para ve mal gibi konularda,

Mafya Liderleri ile Kara Para aklayanlarla bir işinin, bir ilişkisin olması;

Hem kendisinin hem de Türkiye’nin başına büyük işler açacağını,

Bilmeleri gerekir.

Sezgin Baran KORMAZ ile Sayın ERDOĞAN’ın ve damadı Berat ALBAYRAK’ın birlikte olduğu bir resmi;

Televizyon ekranın da gördük.

Çok vahim bir durum!

Bunu nasıl açıklayacağız?

Sedat PEKER’in ;

Yurt dışından yayınladığı videolarla ortaya saçılan kirli ilişkilerin,

İçişlei Bakanı, Süleyman SOYLU’nun, 

kendisi hakkında ortaya atılan idialar karşısında, istifa edip, Yargı sürecini başlatmak yerine,

Topu taça atması, direnmesi,

Sayın ERDOĞAN’ın da onu görevden  almak ve Yargıya teslim etmek yerine,

Sessiz kalmayı tercih etmesi;

İç içe girmiş yanlış işlerin boyutunun, ne kadar büyük ve karmaşık olduğunu,

Ortaya koyuyor.

BUNDAN SONRASINDA;

 AKP’nin çözülme, dağılma sürecine gireceği de

Söylenebilir…

 

2-AKP ÖNCESİNDE TÜRKİYE’Yİ İDARE EDEN DEVLET ADAMLARINI, RAHMETLE MİNNETLE ANIYORUZ

1)Bu dönemdeki Başbakanların Cumhurbaşkanlarının,

Darbe dönemlerindekiler de olmak üzere;

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerleriyle,

Mustafa Kemal ATATÜRK ve O’nun Silah Arkadaşları ile 

Türk ile Türklük ile ilgili, bir sorunları yoktu.

Hepsi de aldıkları eğitim, bilgi ve tecrübeleri çerçevesinde;

Türkiye’yi idare etmeye,

Yapıya bir tuğla koymaya ve Türkiye’yi yüceltmeye çalışmışlardır.

Bazı yanlışlar yapılmış olsa bile

Temel yapı bozulmamıştır.

Halkın desteğini kaybettiklerinde, çekilmesini de

Bilmişlerdir.

2)AKP öncesinde görev yapan Başbakan ve Cumhurbaşkanları;

4 Yıllık bir Yüksek Eğitim görmüş olmanın dışında,

Yüksek Lisans diploması ya da daha başka unvanlarla,

Kendi konularında uzman kişilerdi,

Bunlardan sadece rahmetli Sayın Bülent ECEVİT,

Robert Koleji mezunu idi,

Ama iyi derecede İngilizce bilirdi,

Ve o da iyi ve başarılı bir Devlet Adamıydı…

Bu dönemdeki Cumhurbaşkanlarının bir kısmı Asker kökenli olup,

Genel Kurmay Başkanlığı yapmış kişilerdi.

Ya da Kuvvet Komutanlığı yapmışlardı.

Ahmet Necdet SEZER;

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapmış bir hukukçuydu

Rahmetli Bülent ECEVİT’e Devlet idaresinde gösterdiği performans,

Ve başarılı Kıbrıs harekâtı gibi nedenlerden dolayı;

Cumhurbaşkanı adayı olmasını istedikleri,

Bunun için Eğitim durumunu;

Lise düzeyine indirmeyi önerdikleri söylense de,

Sayın ECEVİT’in bunu doğru bulmadığını,

Bir vesile duymuştum.

3)Rahmetli Turgut ÖZAL ve rahmetli Süleyman DEMİREL;

Konularında uzman, İTÜ mezunu,

Yüksek Mühendis idiler.

Cumhurbaşkanı seçildikten sonra;

Partileri ile ilişkilerini kesip, tarafsız konuma geçmişlerdi.

4))AKP öncesinde, daha alt kademedeki Yöneticilerde;

Bazı eleştirilecek yanları olsa da

Genelde eğitim ve liyakat esasına göre şekilleniyordu.

 Bu gibi nedenlerden dolayı,

AKP öncesinde,

Türkiye’nin komşuları ile de bir sorunu yoktu,

İyi komşuluk esasına dayalı olarak,

Alış-verişimizde vardı.

Türkiye Ortadoğu’da oyun kurucuydu.

5)Sayın ERDOĞAN;

Devlet Tecrübesi ve Eğitim açısından,

Eskilerden geride

Cumhuriyet’in kurucu felsefesi ve Cumhuriyet’i kuranlarla da,

Sorunları var.

6)AKP,Öncesinde; Açılan Hakaret Davaları Sayısı:

Kenan EVREN döneminde; 340,

Turgut ÖZAL döneminde; 207,

Süleyman DEMİREL döneminde; 158,

Ahmet Necdet SEZER döneminde;168,

Abdullah GÜL döneminde; 248 dava açılmış.,

Sayın ERDOĞAN,

Döneminde, 63 Bin 41.(8 Ekim 2019)

Şimdi epeyce ilave olmuştur

AKP ÖNCESİNDE,

Türkiye’yi idare eden Devlet Adamları;

Basın-yayın mensupları ile sanatçıların her eleştirisini de,

Sorun yapmazlardı.,

Cumhurbaşkanları;

Devletin Birlik ve Beraberliğini, 

Türkiye’nin, bekasını temsilen,

En üst Makam sıfatıyla;

Tarafsızlık ilkesi ile herkese eşit mesafede,

Devletin işleyişini de bilen, bilge insan konumunda olduklarından;

Bir Hakem konumundaydılar.

Cumhurbaşkanları;

Milli Güvenlik Kurulu’nun başıydı.

Bu Kurulda;

Cumhurbaşkanı ile beraber,

Başbakan, İç İşleri, Dış İşleri, Milli Savunma Bakanı,

Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları,

Yer alırlardı.

AMA ŞİMDİ HERKES;

Cumhurbaşkanının, ağzına bakıyor,

Ne söyleyeceğini,

Bekliyor,

ASIL SORUNDA, BURADA ZATEN!...
3-AKP İLE YENİDEN EMPERYALİST DEVLETLERİN PENÇESİNE DÜŞMEK!...

1)1990 Yılında, Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar,

Amerika Birleşik Devletleri ABD, Türkiye’yi;

VARŞOVA Paktı’nin Lider Ülkesi, Sovyetler Birliği’nin güneyinde,

NATO’nun güvenli bir bekçisi olarak görüyordu

Bu yüzden Türkiye^nin, Üniter yapısının, bozulmasını istemiyor,

Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nın,

ATATÜRK çizgisinden uzaklaşmasını,

TSK’nın vurucu gücünün, zayıflamasını istemiyordu.

Türkiye’yi yöneten iktidarların da

Rusya’ya yanaşmasından da rahatsızlık duyuyordu

BU NEDENLE, 

Türkiye’de şu veya bu şekilde,

yapılan Askeri darbeler ve muhtıralarda,

ABD^nin bir şekilde müdahil olduğu da,

Bilinen  bir husustur.

2) Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra;

Durum tersine dönüyor;

Türkiye’nin ATATÜRK çizgisinde olması,

Kuvvetler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne dayalı Parlamenter Sistem,

Ve TSK’nın yapısının  ATATÜRK çizgisinde ve vurucu gücünün yüksek olması;

Amerika’nın çıkarlarına ters düşünüyor,

BU NOKTA DA,

Kendisi ile birlikte çalışabilecek, bir Lider arayışına başlıyor,

Sayı ERDOĞAN,’NIN;

İktidara gelmeyi, yıllar öncesinden, kafasına koyduğu, bir arayış içinde olduğu da;

Biliniyor

BÖYLESİ BİR ZAMANDA,

Her iki taraf ın da da kolayca bir araya geldiği, anlaşılıyor

MERKEZ SAĞ’IN ESKİ BÜYÜKLERİNDEN,

Sayın  Hasan EKİNCİ, bu süreçle ilgili olarak;

Birde kitap yazmış!

DEMOKRAT PARTİ, ESKİ Genel Başkanlarından,

Sayın Namık Kemal ZEYBEK’in de bu süreçle ilgili olarak;

Hem Demokrat Parti’de, hem de Televizyonlarda söylediği,

Sözler var….

Bu konunun, 2000 yılı öncesinde, yaşandığı, anlaşılıyor.

Sayın ZEYBEK’in anlatımı ile hikâye şöyle:

BİR GÜN,

ABD-Ankara Büyükelçiliği, Siyasi İşler Müsteşar Yardımcısı,

Sayın ZEYBEK’i, ziyarete geliyor.

Konuşmasında diyor ki. Biz Türkiye’de, içinde Sayın Necmettin ERBAKAN’ın olmadığı,

Siyasal İslam, ya da Ilımlı İslam modeli, 

Bir Parti kurmak istiyoruz,

Sizde bu oluşumda, yer almak ister misiniz? Diye soruyor.

SAYIN ZEYBEK,

Bir Hıristiyan ve Emperyal bir Devletin, Türkiye’de, böylesi bir Parti ile

Ne ilişkisi, nasıl bir çıkarı olur? Gibi bir düşünceden hareketle

Tereddüt etmeden, anında hayır olmaz, 

Katılamam diyor ve bu isteği, geri çeviriyor.

BİRDE,

Emekli Asker, Strateji Uzmanı Dr. Erol MÜTERCİMLER’in,

Detayını bilmediği ve Avukat Münci  MÜNCİ’nin ricası ile katıldığı bir toplantı da;

Gördüklerini ve cevaben söylediklerini içeren, video, kaydı da

Çok önemli. 

EĞER GOOGLE’DE,

Şu anahtar kelimeleri yazar ve enter’e tıklarsanız;

Bu videoya ulaşırsınız.

Erol MÜTERCİMLER-Tayyip ERDOĞAN-AKP-Amerika.

BU GİBİ BİLGİLER;

AKP ile içinde bulunduğumuz durumun, ne kadar zor, ne kadar karmaşık olduğunu,

Gösteriyor ama

Umutsuzluğa kapılmamamız gerekiyor

 4-BAZI ÖNEMLİ NOKTALARA VURGU İLE BİR ŞEYLER SÖYLEMEK.
1)NETİCEDE HER ŞEY;

Gelip, insan faktörüne,

Siyasete,

Türkiye’yi idare etmekte olan Siyasi iktidara dayanıyor.

Bu noktada,

Siyasi iktidarın tepedeki Liderinin;

Aldığı eğitim, bilgi, tecrübe, donanım,

Ve Dünya görüşü ile

Siyasetten ne beklediği,

Mevcut Anayasa ve Yasalara uyup, uymadığı gibi konular da;

Büyük önem arz ediyor.

DAHA ALT KADEMEDEKİ Yöneticiler ise

TEPEDEKİ Lidere göre şekilleniyor.

SİYASETÇİLERİ DESTEKLEYİP,

Onları iktidar yapan da, bizim Halkımız.

2)BİZİM İNSANIMIZ;

Biraz duygusaldır,  Lidere çok önem verir.

Sert mizaçlı,özelliklede dış konularda meydan okuyan Liderleri;

Çok tutar.

3)EĞER BİZİM İNSANIMIZ DA;

Gelişmiş Batı ülkelerindeki gibi normal bir yaşam için ihtiyaçlarını karşılamanın dışında,

Tasarruf edebileceği, bir geliri olsa,

Yine bu gibi Ülkelerde yaşayan insanlar gibi

Her yıl yabancı bir ülkede tatil yapabilse,

Böylece başka Ülkeleri ve insanlarını, tanıma fırsatı olsa;

Edindiği tecrübelerle,

Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu;

Daha çabuk, daha kolay anlar,

Ve Siyasetçilerin, her söylediğine, 

Duygusallıkla, gözleri kapalı inanmaz,

ABARTLI sözlere, biraz mesafeli davranır.

4)UMARIM Kİ, TÜRKİYE’de;

Güncel sorunları çözmenin dışında,

Aklın, Mantığın, Bilimin rehberliğinde,

Duygusallığın dışında;

Her açıdan gelişmiş, bir Dünya Devleti, bir Süper güç,

Haline gelir!

5)ŞİMDİNİN CUMHURBAŞKANI,

Ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan,

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN;

Siyasetteki amacına ulaşmak için, iktidara gelmeden önce,

Demokrasi, Hak, Hukuk Adalet, Kalkınma gibi kulağa hoş gelen sözler sarf ederek,

Vatan, Millet, Din ve İnanç gibi konuları da kullanarak;

İktidara geldi,

Bu güne kadar da benzer manevra ve taktiklerle İktidarını devam ettirebildi.

19 yıl gibi uzunca bir süreden beride iktidarda.

AMA bu süre içerisinde, Sayın ERDOĞAN’ın sözlerine samimi duygularla inanıp,

AKP’ye oy veren vatandaşlarımız da;

Söylenenlerin tersini yaptığını görünce,

Korona Virüs salgını vesilesi ile yaşadığı mağduriyetlere,

Birde elektrik, doğal gaz ve her şeye gelen zamlar nedeniyle;

AKP’den umudunu kesti.

Bu gibi konuları da bu makalede, örneklerle açacağız.

6)Sayın ERDOĞAN’ın, bu günkü Makama gelmeyi, yıllar öncesinden,

Kafasına koyduğu anlaşılıyor.

Daha ortada bir şey yokken, şimdi ki Beş Tepe’de ki sarayın;

Ne maksatla yapıldığını, kimse bilmiyordu,

Kaçak Saray benzetmesi yapıyorlardı.

Sayın ERDOĞAN; henüz o zaman Başbakandı.

Aşama aşama gelinen noktadan sonra;

Bu işin, gizlenen Başkanlık Sisteminin bir parçası olduğu anlaşıldı.

Sayın ERDOĞAN;

BOP kapsamında, o günün Dünya şartlarında, BOP Eş Başkanlığı ile

Yıllar öncesinden planladığı her Makama, aşama aşama geldi ama

Türkiye eski iktidarlara göre;

Daha gerilere gitti…

7)Sayın ERDOĞAN’ın, yukarıda da vurguladığım;

Demokrasi bir amaç değil, araçtır.

Demokrasi bir tramvay gibidir; istediğimiz durağa geldiğimizde,

İneriz, benzetmesine, bir de şu sözü ilave edelim:

Amacıma ulaşmak için; Papaz elbisesi bile giyerim.

Bunlar Sayın ERDOĞAN’ın sözleri!...

Ne diyebiliriz ki?

8)Böylesi sözleri;

Daha önce Türkiye’yi idare eden, Devlet Adamlarından,

Hiç duymadık!

İsteyenler, bu bilgilere; internetten ulaşabilir.

Daha da önemlisi şu:

MERAK EDENLER;

GOOGLE’den, Siyasal İslam, nedir? diye yazsınlar ve enter’e bassınlar;

Özellikle de Yabancı Yazarların, yazdıklarını bir okusunlar.

EMPERYALİST DEVLETLER;

Türkiye Cumhuriyetini, BOP kapsamında bölüp, parçalamayı,

Önlerine bir hedef olarak koyduklarında;

Müslümanlığı da öğrendiği, ama Müslüman olmadıkları da anlaşılan, Yabancı İslamolog Yazarların;

Siyasal İslam, ya da Ilımlı İslam modeli ile

Bir Proje kurguladıkları, geliştirdikleri anlaşılıyor.

Sayın ERDOĞAN’ın sözleri ve yaşam felsefesi ile

Bu gibi Yabancı İslamolog Yazarların, söyledikleri, aynı!

Böylesi bir benzerlik, çok ilginç, değil mi?

9)Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerinden uzaklaşılması

Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ’un itibarsızlaştırılmaya,

Çalışılması da

BOP’un ana hedefidir.

BOP ve BOP Eş Başkanlığı’nın ne olduğunu, çoğu vatandaşımız, artık biliyor ama

Türkiye’nin bu tuzağa nasıl düştüğünü;

Bu Makalede tekrar özetleyeceğiz.

BU GÜN TÜRKİYE’nin ne halde, ne durumda, olduğu ortada!

BU MAKALEDE,

Yanlışları örneklerle ortaya koymaya çalışırken;

Türkiye’nin böylesi bir zor durumdan, nasıl kurtulacağı gibi konusunda da

Önerilerde bulunacağız.

10)ÖRNEĞİN, Halkımızı rahatlatmak adına,

ENERJİKONUSUNDA DA;

Uzman bir kişi olarak, elektrik ve doğal fiyatlarının, ucuzlatılabileceğini,

Termik Santrallerden kaynaklanan, hava kirliliğinin önlenebileceğini, söylüyorum,

Bana ait yağmur tutma projeleri ile

Su yetersizliği ve kuraklık gibi sorunları da;

Ortadan kaldırabiliriz.

Merak edenler;

Bundan önceki yayın da, Kıssadan Hısse ile Makalesinde, 

Paragraf 30 ve 31’i, bir okusunlar.

11)Bunlar, bir Dünya projesidir aslında.

2 Yılı aşkın bir süredir de, yayında.

Çoğu Yetkilinin, çoğu Siyasetçinin de, haberi  var ama

HERNASILSA,

Şu işi yap diyen yok!

Bu konuda aslında anlaşılmayan, yanlış olan,

Bir şeyde yok!

Asıl sorun; Batı tarzı bir çalışmaya alışık olmadığımızdır.

BÖYLESİ BİR KONU;

Örneğin Almanya’da bir Yetkiliye iletilmiş olsa;

Gerisi, kendiliğinden gelir.

KENDİMİZE şu soruları soralım  ve bir düşünelim;

Prof.Dr Aziz SENCER,

Türkiye’de okudu ama Nobel Ödülünü,

Amerika’da kazandı.

Prof .Dr Uğur ŞAHİN;

Almanya’da yaşıyor, Bio’NTEK, Korona Virüs aşısını buldu.

Ama her nasılsa, Türkiye’yi idare edenler;

Bu Bilim Adamını, telefonla arayıp, tebrik bile etmediler.

Eğer bizden olan bu İnsanımızla, zamanında irtibat kurup;

Aşı temin etme yoluna gitseydik;

Çok önceden,

Bu Korona Virüs belasından da,

Kurtulmuş olurduk.

Çok sayıda insanımız da ölmezdi!

RUSLARIN BULDUĞU, Korona Virüs aşısı SPUTNİK’I bulanın da

Kazak asıllı bir Türk olduğunu düşünüyorum.

Resmini gazetede görmüştüm.

Adı İlnaz İGNATOV.

Bizim dilimizde Yılmaz ignatov’dur.

Resmi aynen bizlere benziyordu.

Kazakçada, örneğin birisinin adı Ayan ise, doğrusu, Ayhan dır.

Bu gibi eksik yanlarımızı, telafi etmemiz gerekiyor.

ANCAK böylesi bir durumda, bütün sorunları yener,

Ve bizde her açıdan gelişmiş bir Dünya Devleti oluruz.

ŞUNU DEMEK İSTİYORUM:

Bu Memlekette itibar görmemiz için;

Adımızın ille de HANS, ya da SAM’mı olması gerekiyor?

ÖNCELİKLE;

Benliğimize yerleşmiş olan, böylesi bir ezikliği,

İçimizden söküp atmamız,

Plan ve Projesi olan, yetenekli insanlarımıza sahiplenmemiz,

Potansiyel yetenekleri de;

Batı da olduğu gibi

Otaya çıkarabilmektir!

Gerisi, kendiliğinden gelir.

12)EĞER HALK TV,

BİZLERE EKRANLARINI AÇARSA;

İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ ile

Ortadoğu Teknik Üniversitesi ODTÜ ağırlıklı,

Ve daha başka yerlerden takviye ile

Saha çalışması a olan,konusunda Uzman Bilim Adamları ile

Hidrolik, Termik, Nükleer Santral, Güneş Panelleri, Rüzgâr Santralleri dahil,

Enerji ile ilgili  bütün konuları;

Termik Santrallerden kaynaklanan, hava kirliliğinin nasıl önleneceğini,

Elektrik ve doğal gaz fiyatlarını;

Gelişmiş Batı Ülkelerinden de örneklerle mukayese etmeye

Meli-malı gibi kelimeleri kullanmadan,

İzleyenleri bilgilendireceğiz,

Soruları cevaplandırmaya çalışacağız.

DAHA ÖTESİ, BU ENERJİ SANTRALLERİNİN;

Türkiye’de kendi teknolojimiz ve kendi imkânlarımızla,

İmal edilmesini de gündeme getireceğiz,

Önerilerde bulunacağız.

Bu gibi konuların;

İşsizliğin önlenmesi, maliyetlerin düşürülmesi, ekonominin canlanması,

Daha büyük işlerin başarılmasında,

Örnek teşkil etmesi açısından,

Çok önemli bir konudur.

13)ÖZEL SEKTÖRÜN DE;

Özellikle Kömür Santrallerini, Batı standartlarında, çalıştırmasını, bilmediğini,

Aynı şekilde, yıllık bakım ve onarımlarını da,

İyi yapamadığını,

Söylemek durumundayım.

Eğer Kömür Santralleri iyi çalıştırılsa,

Hava kirliliği de olmaz.

Daha az  kömürle daha fazla enerji elde edilir,

Böylesi bir durumda, baca gazı arıtma sistemlerine bile

Gerek kalmaz.

Öncelikle proje değerinde, harmanlanmış kömür hazırlamak,

Yanmayı iyi yapmak gerekiyor.

Mesele bu!

BÖYLESİ BİR PROGRAMLA

Bu güne kadar hiç duymadığınız, çok önemli detayları da

Ortaya koyacağız.

14)ÖRNEĞİN;

İstanbul-Ambarlı da 2 Doğalgaz ile çalışan termik Santral ile

Birde, fueloil ile çalışan termik Santral var.

Soğutma suyu olarak, denizden, yüzlerce, binlerce M3, su çekiyorlar,

Isınan suları da

Yine denize bırakıyorlar.

Böylece hem denizdeki canlı yaşam, olomsuz etkileniyor,

Hem de atık ısıyı, israf ediyoruz.

Halbuki. Buradaki 3 Termik Santraldeki atık ısı ile

Geliştireceğimiz bir proje sayesinde;

Ambarlı ve Avcılar semtinin, sıcak su ve ısınma ihtiyacını,

Karşılayabilirdik.

Santral çevresinde, sera bahçeleri kurabilir,

Sebze ve çiçek yetiştirebilirdik.

BU GİBİ UYGULAMALAR;

Diğer Termik Santrallerde de uygulanabilirdi.

Böylece hem Devletimiz, hem de vatandaşlarımız kazanırdı.

Böylesi uygulamalar, Avrupa’da çok yapılıyor.

Kömürle çalışan Termik Santrallerde, elektro filtrelerde tutulan uçucu küller;

% 8 oranında, çimentoya katıldığında,

Beton harcının akıcılığın artıyor, betonun da, mukavemeti ve kalitesi yükseliyor.

AMA BU KÜLLERİ, araziye atarsanız,

Çevre kirliliği yapıyor.

Kömür külünün içinde, uzay teknolojisinde de kullanılan,

Kıymetli bazı metaller ile

Bilgisayarlarda kullanılan, demir oksit dediğimiz, siyah boya,tonerde var.

15)ALMANYA’da GRUP Firması;

2000 Yılının başında,

Kömür Santrallerini bacalarından dışarı atılan dumanın içindeki,

C02, SO2  gazlarından yararlanarak;

Tarımda kullanılan,Amonyum Sülfat ve Amonyum Nnitrat gübrelerinin,,

İmal etme uygulamasına, başlayacaktı.

16)İSRAİL de KÖMÜR YOK AMA

Orada ithal kömürle çalışan bir Termik Santral olduğunu,

Hiç duydunuz mu?

Bu kömürLE ÇALIŞAN Termik Santralden elektrikten başka,

Birde C02, gazı elde etmek istiyorlar.

Peki, CO2 ile ne yapacaklar?

Şimdi bunu anlatıyorum.

Atmosferdeki oksijen dengesini;

Daha çok, yosunlar sağlıyor.

Yosunlar havadaki CO2’yi alıp, ayrıştırıyorlar.

CO22yi, kendi bünyelerine alıp, kendi yaşamlarınıda kullanıyorlar,

Ayrışan O2, oksijeni de havaya bırakıyorlar.

İSRAİL, YOSUN ÜRETİMİ İÇİN;

İhtiyaç duyduğu CO2,karbon dioksiti elde etmek için,

İthal kömürle çalışan, bir Termik Santral kuruyor.

Yosun, kozmetik sanayinde, gübre imalatında, daha başka alanlarda da,

Kullanılıyor.

Örneğin Japonlar, gıda maddesi, yemek olarak ta kullanıyorlar.

İsrail de Termik Santral çevresinde, büyük su havuzları inşa ediyorlar.

Bu havuzlara, yosun ekiyorlar,

Hasat mevsimine gelindiğinde de,

Hasat ediyorlar.

BU ANLATTIKLARIM;

Zararlı olarak bildiğimiz, bazı gazların ve maddelerin;

Nasıl faydalı hale dönüştürebileceğimizin, örneği,

Konulardır.

Bilim ve Teknoloji kullanmanın;

Faydalarıdır.

Peki bizler! Bu gibi konulara, niçin önem vermiyoruz,

Aklımızı, niye faydalı işlere çalıştırmayıp;

Yanlış ve faya getirmeyecek işlerle uğraşıyoruz?...

17)BU GÜN, ELEKTRİK FİYATLARININ YÜKSEK OLMASININ,

NEDENLERİNDEN BİRİNİN;

Enerji sektöründe de,

Hazine garantili Elektrik Santrallerinin olduğu kuşkusudur.

ÖRNEĞİN,

Halkımız bu kadar yokluk ve sıkıntı içindeyken;

ENERJİ ÜRETİM FİRMALARINA;

3 Milyar TL, yardım yapıldığını, basından öğrendik.

Eğer Hazine Alım Garantisi yok sa;

Böylesi bir ödemenin gerekçesi, nedir?

Örneğin, varsa hangiler dir, kapasiteleri ne kadardır?

Bu gibi konuları, internetten sorguladığınız da,

Maalesef bilgi yok!

FİRMA REKLAMINDA,

AYDEM-RES, Rüzgâr Enerji Santrali’nin halka açılış kapsamında;

Katılımcıları özendirmek için,

Buradaki enerji üretiminin;

Hazine alım garantili olduğuna vurgu, yapılıyordu.

GÜNÜMÜZDE;

Yerden mantar çıkar gibi, RES ve HES santrallerinin,

Sayılarının arttığı anlaşılıyor.

EĞER DURUM BÖYLE DEĞİL İSE;

Suyuna, toprağına, zeytin ağaçlarına sahip çıkan vatandaşlarımızla

Kavga, gürültü, şiddet niye?

Bu gibi konularda bir ihtiyaç, bir planlama var mı?

18)KAÇ YILDAN BERİ;

KIŞ SAATİ UYGULAMASINA, GEÇİLMEMESİNİN ,

NEDENİ, NEDİR?

Belli ki, üretimde, bir ihtiyaç fazlası var.

Ve büyük ihtimalle , çok sayıda,Hazine garantili Santraller var.

Bu yüzden, sarf edilemeyen enerji bedeli de

Halkımıza yüklenmek isteniyor.

 Bu gibi nedenlerden olmalı ki;

İşine gidecek vatandaşlarımız, çocuklarını okula gönderecek,

Anne ve babalar ile daha başkaları, karanlıkta kalkıp,

Elektrik kullanmak, zorunda bırakılıyor.

Çocuklar, karanlıkta okula gitmek için,

Karanlıkta yollara düşüyorlar.

19)HER KONUDA, HER ALANDA;

Bir rant hırsının olduğunu, gözlemliyoruz.

Kaçak-kayıp gibi bindirmelerle

Okuma bedeli gibi ilaveler,

Faturaya eklenen TRT payı ve başka kalemler;

VATANDAŞLARIMIZIN, elektrik faturalarını,

İyice kabartıyor,

He kesimi olumsuz etkiliyor,

Üretim maliyetlerini de artırıyor.

20)DEVLETİ YÖNETENLER;

Gereksiz ve lüks harcamalardan, israftan kaçınsalar,

Parayı tasarruflu kullansalar;

DOĞAL GAZ VE ELEKTRİKDE Kİ BİNDİRMELERİ,

Aşağıya çekseler,

Vatandaşlarımız dahil herkes, biraz rahatlasa,

Böylece üretim maliyetleri de aşağı çekilse,

Olmaz mı? Olur ama

İTİBARDAN TASARRUF EDİLMEZ DİYEN KİŞİ;

Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN’dır.

Devletin Tüm kademelerinde savurganlık olduğunu,

Tasarruf tedbirlerine uyulmadığını,

Devlet Kademelerindeki Üst Düzey bürokratların;

2-3 Yerden maaş aldıkları bilgileri,

Basınımıza sıkça yansıyan, örneklerdir.

21)ÖNERDİĞİM BÖYLESİ BİR PROĞRAMDAN;

Makine Mühendisleri Odası, Ankara Şubesi’nin,

Elektrik Mühendisleri Ankara Şubesi’nin,

Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları TÜMOB’un Başkanı,

Sayın Emin KORAMAZ’ın da haberi var.

22)BU GÜN SİYASETEN GELİNEN NOKTADA;

AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın, normalde seçimi kazanma imkânı ile

Bize uymayan, uymayacağı da görülen,

Şimdiki Başkanlık Sistemi’nin devam etme şansıda pek yok.

BU NEDENLE Sayın ERDOĞAN;

Israrında devam eder ve Halkımızı sürekli gererse;

Her an Toplumsal bir kargaşa patlak verebilir.

BU İTİBARLA DURUM;

Çok vahim, çok kritik!

23)PARLAMENTER SİSTEME NASIL GEÇİLECEĞİ, konusunda da

Etkili ve pratik bir yöntemi de;

Burada sizlere anlatacağım.

SONUÇ OLARAK BU GÜN;

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün;

GENÇLİĞE HİTABESİ’nde yaptığı uyarılarla,

Bu gün Türkiye’nin Siyaseten geldiği, getirildiği noktanın;

Aynen örtüştüğünü görüyoruz.

Bu itibarla ATATÜRK’ün  Gençliğe  Hitabesi’ni, tekrar okumanız, çok önemli.

 24)MUHALİF TELEVİZYON KANALLARINA, BAŞKA BİR ÇAĞRI:

EĞER, BİZLER;

Halkımızın alışkanlıklarını, zaaflarını, geçmişten günümüze gelen kültür yapımızı, iyi bilmezsek;

Bu gün içinde bulunduğumuz zor duruma;

Nasıl düştüğümüzü anlayamayız.

TÜRKİYE CUHURİYETİ;

17.Büyük Türk Devletidir.

Bizden önce 16 Büyük Türk Devleti, ya da Türk İmparatorluğu;

Kurulmuş ve yıkılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamıdır.

Osmanlı İmparatorluğu, 16.Türk Devletidir.

NETİCEDE, bizden önce kurulup, yıkılan büyük Türk Devleti, ya da İmparatorluklarının;

Nasıl ve hangi sebeplerden yıkıldıklarını,

İyi bilmezsek;

Bu günü anlayamayız.

BU NEDENLE bu gün, yaşayarak gördüklerimizden, tahliller yaparak,

Doğruyu bulmamız;

Daha kolay olur ve kalıcı hale gelir.

EĞER, KONUSUNDA UZMAN,

Psikolog, Sosyolog, Türkolog gibi Bilim Adamları;

Bu gibi konularda bir ekip halinde, birkaç program yapar,

Halkımızı aydınlatırlar ve günümüze ışık tutarlarsa;

Çok yararlı bir hizmet yapmış olurlar.

Böylesi bir Programı  izleyen herkes;

Bu günkü benzerlikleri görür ve kendi adına dersler çıkarır;

ÖZELLİKLEDE, bu bilgiler;

Muhalefet Partilerinin ,çok işine yarar.

BEN ŞAHSEN;

Bu zor günlerinde geride kalacağına,

Eski Sisteme, Parlamenter Demokrasiye geri döndüğümüzde;

Yaşananlardan ders alınarak,

Türkiye Cumhuriyeti’nin, yeniden yükselişe geçeceğine,

İnanıyorum.

5-BASINIMIZA YANSİYAN, GÜNCEL ÖNEMLİ HABERLERLE,

BAZI NOKTALARA VURGU:

1)15 Haziran 2021 Salı. SÖZCÜ



Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ile ABD Başkanı BİDEN,ilk kez yüz yüze görüştü.

ABD İLE ÇÖZÜLEMEYECEK, HİÇ BİR SORUNUMUZ YOK.

ERDOĞAN, kritik görüşmenin ardından, başlıktaki değerlendirmeyi yaparken,

Joe BİDEN,ise;görüşme, verimliydi dedi.

Brüksel’deki NATO toplantısına katılan ERDOĞAN;

Yoğun bir görüşme trafiği yaşadı….

HABER TÜRK YAZARI Fatih ALTAYLI, firari Sezgin Baran KORKMAZ’ın, kendini arayıp,

Böyle dediğini yazdı:

VEYİS ATEŞ, BENDEN 10 Milyon EURO istedi dedi.

Veyis ATEŞ, Televizyon Programcısı…

O otelde, Savunma Bakanı da kalmış…

Sayın ERDOĞAN’ın;

BRÜKSEL’deki NATO Toplantısı vesilesi ile

Liderlerle yaptığı  görüşmelerle ilgili olarak;

Şu değerlendirmeleri yapabiliriz.

ABD Başkan Joe BİDEN, görevine resmen başlarken,

Amerikan Halkına seslenirken;

24 Nisan 1914-Ermeni soy kırımı iddialarını,

Kabul ettiğini söylemişti.

Bu sebepten olmalı ki, bu konu açılmadı.

Açılsaydı, bir gerginlik yaşanabilirdi...

Bu yüzden olmalı ki,

Sayın ERDOĞAN;bir gerginlik yaşanmamasından,

Memnun.

Böylesi bir memnuniyeti,

Gazetecilerin sorusu üzerine;

Hamd olsun ki, konuşulmadı, sözünden anlıyoruz. 

RUSYA YAPIMI, S-400 Hava Savunma Sistemlerini, kullanamayacağız,

Depoda bekleteceğiz.

2,5 Milyar Dolar, boşa gitti,

F-35 Savaş uçağı için, ödediğimiz 1,5 Milyar Doları da geri vermeyecekler.

Amerika, Suriye ve Kuzey Irak’taki PKK, PYD.. GİBİ Terör Örgütlerini,

Desteklemeye devam edecek.

NATO ASKERLERİNİN;

AFGANİSTAN’dan çekilmeleri ile 

Boşluğu Türk Askerleri dolduracak,

Hamit Karzai Hava alanında, güvenliği,

Türk Askerleri sağlayacak.

Ölen Ölür, Kalan Sağlar, Bizimdir…

Özdeyişinde  olduğu gibi.

AMA BU İŞ İÇİN, Meclis’in, onay vermesi gerekiyor.

BU KONUDA, Onur ÖYMEN gibi eski Diplomatlar;

Afganistan ile aramızda tarihi bağlar olmasından hareketle

Türkiye’ye saygı duysalar bile,

İşin içinde Amerika ve NATO olunca,

Amerika ve Rusya’ya kök söktüren TALİBAN güçlerinin;

Silahlarını, Türk askerine yönelteceklerine,

Vurgu yapıyorlar.

SONUÇ OLARAK,şunu söyleyebiliriz:

Ekonomisi çökmüş, kendi Halkı ile de Sorunları olan,

Bir iktidardan;

Fazla bir şey beklenemezdi zaten!

Sayın ERDOĞAN;

Yakın bir zaman öncesine kadar Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel MACRON için,

Hasta ve tedaviye ihtiyacı var anlamına gelen,

AĞIR İFADELER KULLANIYORDU,

Yunanistan, Hollanda ve diğer Avrupa Liderleri için,

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM ve Avrupa Parlamentosu AP için,

Eyyy…lerle başlayan ağır ifadeler kullanıyordu.

Şimdi eski söylediklerini unutmuş,

MACRON ile el ele tutuşan,

Yunanistan Başbakanına, her konuda anlaşabileceğini,

Direk telefon hattından da, konuşabileceklerini söylüyor.

PEKİ BU YUMŞAMA;

Ne anlama geliyor?

Sondaj gemilerimizi, Antalya limanında, demirledik.

Doğu Akdeniz’deki, Haklarımızdan, Ege Denizi’ndeki, haklarımızdan,

Vaz mı, geçiyoruz?

Kıbrıs konusunda, taviz mi, vereceğiz?

Sorular çoğaltılabilir…

SAYIN ERDOĞAN’ın;

Biraz zaman kazanmak istediği anlaşılıyor…

DOĞRU OLMAYAN POLİTİKALARLA;

Ancak, bu kadar, olabilir.

GÜNÜBİRLİK  POLİTİKALARLA DEĞİŞEN BİR İKTİDARA;

Kimse fazla inanmaz , güvenmez!

Yatırım içinde gelmez, parada vermez.

Verirse de;

Astarı yüzünden, pahalıya gelir.

Durum, maalesef bu!


2)30 Mayıs 2021 Pazar, SÖZCÜ.



İmam efendi bunu aklından hiç çıkarma

O BAYRAK İNMİYORSA, EZANLAR SUSMUYORSA

BUNU ATATÜRK’E BORÇLUYUZ.

Ayasofya Camii’ndeki hafızlık töreninde Ulu Önder Atatürk için;

Zalim ve kâfir diyen imam Mustafa DEMİRKAN’a tepki yağdı.

Bu konunun en vahim tarafı;

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı, Sayın Recep Tayyip EDOĞAN’ın da,

Bulunduğu ortamda söylenmiş olmasıdır.

Anadolu’yu düşman işgalinden kurtarıp, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran,

Bizlerin varlık nedeni olan ve bu günlere gelmemizi sağlayan,

Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşlarını aşağılayan,

Bu gibi hareketler ve girişimler;

Bir ilk de değil.

Sayın ERDOĞAN’’IN Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ’ye,

Bir şekilde tavır koyduğunu, 2 Ayyaşın çıkardığı yasalar benzetmesiyle

Türkiye Cumhuriyeti’ni ve onu kuranları ,hedef aldığı;

Herkesin malûmu.

 HALKIMIZ,

Ülkeyi Yönetenlere;

Türkiye Cumhuriyeti ve onun Kuranlarla kavgalı olsun diye,

Oy verip, iktidara getirmedi;

BİLAKİS;

Herkese, her kesime hizmet etsin,

Sorunları çözsün,

Türkiye’yi, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarsın diye;

Oy verip iktidara getirdi.

BU GİBİ YAKLAŞIMLAR;

Bizleri bölüp, parçalamak,

Birbirimize düşürmek isteyen,

EMERYALİSTDEVLETLERİN;

İşine yarar.

Bu gibi konulara;

BOP ve BOP Eş Başkanlığı konusunda, bir şeyler söylerken;

Tekrar değineceğiz.


3)22 Mayıs 2021 Cumartesi SÖZCÜ.



CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU, mafya-siyaset ilişkisi için çağrı yaptı:

KİM ADALETİ SAĞLAYACAK?

Sayın KILIÇDAROĞLU, burada;

Mafya lideri Sedat PEKER’in, yurt dışından yapılan video yayınlarıyla,

Ortaya saçılan mafya-siyaset ilişkileriyle ilgili olarak,

Sayın ERDOĞAN’a hitapla, başlıktaki soruyu, soruyor,

Adaleti kim sağlayacak diyor.

Sayın KILIÇDAROĞLU, gemide bulunan 514 kg kokaine değinerek;

İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU’nun sessizliğine ve niye dava açmadığına değiniyor,

Sayın ERDOĞAN’dan talimat almadan, 

Bunu yapamayacağına, dava açamayacağına,

Vurgu yapıyor.

Herkesin malumu olduğu üzere Sayın ERDOĞAN,

Aradan uzun bir süre geçmesine rağmen,

Sessizliğini korudu.

AMA JOUTUBE;

Bir Amerikan şirketi olduğundan olmalı ki,

Yayınlar devam etti.

Ama Sedat PEKER,

Sayın ERDOĞAN ile helalaşmak istediğini,

Bu konuda Sayın ERDOĞAN ile ilgili olarak, yapacağı yayın hakkında,

Tarih verince, işler karıştı,

Ve yapılacak yayınların engelleneceği kararı açıklansa da;

Bir engelleme olmadı.

Bu konunun izahı şöyle:

Sonradan Sedat PEKER, dedi ki;

JOUTUBE,

Benden savunma istedi.

Belli ki savunma kabul görmüş, yayınlara devam kararı alınmış…

İşte bu sebepten ,engelleme yapılamadığı,

Ya da buna cesaret edilemediği,

Anlaşılıyor.

Sedat PEKER,  birde;

Sayın ERDOĞAN’la  ilgili olarak yapacağı video yayınında,

Sayın ERDOĞAN ile helâlaşmak istediğine vurgu ile

Önemli suçlamalarda bulunacağı anlaşılıyordu.

Bu yayını;

 Türkiye’nin zarar görmemesi açısından,

Sayın ERDOĞAN’ın,

ABD Başkanı Joe BİDEN ile14 Haziran 2021’de  yapacağı görüşme sonrasına,

Bıraktığını,açıklamıştı.

Şimdi bu görüşme de yapıldı.

Sedat PEKER, başka konularda, yayınlarına devam etti.

.BU VİDEO YAYINLARIYLA;

Bütün Dünya Türkiye’de olup, bitenleri, 

Ortaya saçılan vahim iddiaları, 

Hayretle izliyor.

Sedat PEKER;

Eski Başbakanlardan Binali YILDIRIM’ın oğlunun,

VENEZUELLA, ziyaretiyle, uyuşturucu ticaretiyle ilgili olarak,

Yeni bir rota belirlenmesi gibi karanlık işlerle ilişkilenirdi

MİT TIRLARI ve buna benzer sevkiyatlarla;

ELNUSRA ve benzeri örgütlere silah gönderildiği gibi,

İddialarda bulundu, SADAT’a değindi

BU İTİBARLA, bu gibi iddialarla,

Türkiye’nin Uluslar Arası Camia da, başının çok ağrıyacağı,

Türkiye’nin bundan zarar görebileceğine de;

Vurgu yapılıyor.

İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU ile Mehmet AĞAR konusunda,

İlginç iddialar var.

Süleyman SOYLU;

 Bir Siyasetçinin, Sedat PEKER’den;

Ayda 10 Bin Dolar aldığını söyledi ama ismini vermedi,

Savcılıkta açıklayacağını belirtti.

Mehmet AĞAR ve Korkut EKEN gibi isimler;

Faili mechul cinayetlerle gündeme geldi.

ZİRAAT BANKASI’ından, usule aykırı olarak verildiği,

Daha önceden de, bilinen,

DOĞAN MEDYA GRUBUNU almak için kullanılan;

750 Milyon Dolar krediyi biliyorduk ama

Bunun faizinin, taksitlerinin ödenmediği de,

İDDİLAR ARASINDA;

Bazı üst düzey Yargı mensuplarının, lüks araba meraklarına,

Ve bir geceliği,106 bin TL gibi

Dudak uçuklatan , ultra lüks otellerde,

Misafir edildiği iddiaları yer aldı.

SEDAT PEKER’e, Yurt içinde ve yurt dışında, koruma verildiği,,

 AKP LEHİNE MİTİNGLER DÜZENLEDİĞİ,

HALKA dağıtılan kahvelerin markasını söyledi,

Bu kahvelerin i  kendi imalatı olduğunu beyan etti.

Ama parasının, ödenmediğini, belitti.

Süleyman SOYLU ile ilgili olarak, çok önemli suçlamalarda bulundu.

Süleyman SOYLU;

İddialar karşısında, itifa etme gereğini, duymadı,

Savcılar dava açmadı,

Sayın ERDOĞAN, GEREĞİNİ YAPMADI AMA

Yine de Muhalefeti suçladı.

EN NEMLİSİ VE EN VAHİMİ DE;

Muhalefet Partilerinin Meclise verdiği,

SEDAT PEKER’in iddiaları araştırılsın önergesi;

AKP ve MHP’nin oyları ile reddedildi.

BÖYLESİ BİR ORTAMDA;

Gelecek adına, Türkiye adına;

Rahat olunabilir mi?

Bir iktidar değişikli olmadan;

Bu gibi iddiaların, araştırılamayacağı da,

Anlaşılıyor.

BU GAZETE DE,

Diğer bir önemli haberde, Sayın Meral AKŞENER’e,

RİZE’de yapılan saldırı ile ilgili bir konu var

HABER ŞÖYLE BAŞLIYOR ve devam ediyor.

İYİ PARTİ LİDERİNİ ÖLÜMLE TEHDİT ETTİLER.

KİM HESAP SORACAK?

Taş ocağına direnen Rize-İkizdere’de;

Provokasyona uğrayan AKŞENER için,

ÖLDÜRÜN, mesajı atıldı.

KARANLIK ZİHNİYET,böyle hedef gösterdi.

MESAJIN içeriği de aynen şöyle:

Suat DÜĞER.

@auat_düger…

İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI MERAL AKŞENER
ŞU AN RİZE İKİZDERE’DE. BU KADINI ORADA,
        ÖLDÜRÜN, ÖLDÜRÜN, ÖLDÜRÜN.
İKİZDERELİLER, SİZLERE SESLENİYORUM
          MERAL AKŞENER HAİNİNİ
     TAŞLAYIN TAŞLAYIN TAŞLAYIN
         BU KANI BOZUĞU ORADA
    ÖLDÜRÜN ÖLDÜRUN ÖLDÜRÜN
              POMPALI TÜFEKLE 

Sosyal Medya hesabının, bilgi bölümünde;

Adalet ve Kalkınma Partisi yazarı Suat DÜĞER isimli kullanıcı,

Profil fotoğrafı olarak, Osmanlı tuğrası kullanıyor.

Bakalım bu tehditçi yakalanacak mı?...

DİĞER BİR ÖNEMLİ HABERDE ŞU:

Anadolu Ajansı(AA), öyle bir soru sordu ki;

BAKANLAR BUZ KESİLDİ.

İstanbul’da dün, Tarım Bakanı PAKDEMİRLİ ile Sanayi Bakanı VARANK;

Ortak basın toplantısı yaptı.

Bu sırada AA muhabiri Musab TURAN, Bakanlara;

Mafya-siyaset-medya üçgeni ilişkisini sordu.

MUHABİR;

AK PARTİ, şaibelerle dolu Süleyman SOYLU’dan, daha mı küçük?

Her yerde herkes, bunu konuşuyor.

Çocuğumun yüzüne bakarken, utanıyorum, dedi.

VARANK, şov yapma dedi. Herkes buz kesildi.

BURADA TAŞ OCAĞI İLE İLGİLİ OLARAK;

Şu soruyu sormak lazım:

Ben İKİZDERE’yi de biliyorum.

Başka yer mi kalmadı da orada ormanı, tabiatı, yok ediyorsunuz? 

Sonra bu salgın döneminde, herkes perişanken, açken, paraya ihtiyaç varken;

Liman ertelense, ne olur?

Belli iki, bu işlerden, birileri para kazanacak

Batı Ülkelerinde Devlet, Tabiatı korur.

Bizde ise tersi bir durum;

Devlet, Tabiatı korumak isteyen Halk ile mücadele ediyor,

Zor kullanıyor.


4)28 Mayıs 2021 Cuma SÖZCÜ.




ALLAH daha beterinden korusun.

BUNLAR DAHA İYİ GÜNLERMİŞ!...

Başlıktaki sözleri söyleyen kişinin;

Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı,

Sayın ERDOĞAN, olması,

Çok  manidar bir durum.

Bu güne kadarki saldırılar, muhaliflere yönelik tehditler, baskılar;

Milyonları endişelendiriyor.

Bunlar iyi günlerse, kötüsünü düşünemiyoruz.

Dedirtiyor.

CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU’nu;

ARTVİN’DE PKK kurşunladı,

Tutuklanan yok.

Meclis’te yumruklandı;

Tutuklanan yok.

İYİ PARTİ LİDERİ Meral AKŞENER’in;

İstanbul’da evi basıldı;

Tutuklanan yok.

Rize’de saldırıya uğradı;

Tutuklanan yok.

 EĞER MUHALEFET LİDERLERİNİN BİLE;

Can güvenliği yok sa,

Suçu işleyenler yakalanıp. Adalete teslim edilmiyorsa,

Ya da gereken cezaları almıyorlarsa;

Böylesi bir durumda;

Muhalif hiçbir kimsenin;

Can ve mal güvenliği, yok demektir.

İşte bu gibi örnekler;

Türkiye’de huzur ve güvenin, niçin kalmadığının,

Bir göstergesidir.

BU GİBİ HABER VE GELİŞMELER;

Türkiye’de mutlak bir iktidar değişikliği, gerektiğinin;

Bariz örnekleridir.

HEM Partisinin Genel Başkanı, hem de Cumhurbaşkanı olmak;

Tarafsızlık ilkesi ile çelişiyor.

Bu gibi nedenlerden dolayı;

Kuvvetler ayrılığına dayalı,

Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemiz gerekiyor.

6-BİR HATIRLATMA.

1)Bundan önce yayına koyduğum KISSDAN HISE İLE makalesinde,

Ara başlıklara bir göz atar ve dikkatinizi çeken yerden okumaya başlarsanız;

Bu günü anlamak daha kolay olur.

Ölümünün 79.uncu yılında Mustafa Kemal ATATÜRK’ü Yeniden Anlamak,

Türkiye Siyasetinde Merkez Sağ Niçin Çok Önemli?

Niçin Olmamız Gereken Yerde Değiliz? gibi makaleler de,

Tamamlayıcı mahiyettedir.

7- AKP; MERKEZ SAĞ’IN ÇÖKERTİLMESİ SONUCUNDA, İKTİDAR OLMUŞ,  VE BU GÜNLERE GELEBİLMİŞTİR.
       
       

1) Süleyman SOYLU ile Mehmet AĞAR, Demokrat Parti’nin;

Genel Başkanlarındandır.

HER İKİSİNİN DE;

DEMOKRAT PARTİ’nin gerilemesinde, ya da seçim barajının altında kalmasında;

Bir şekilde etkileri ve katkıları vardır

2)Bu nedenle

TÜRKYE SİYASETNDE. Merkez Sağ. Niçin Çok Önemli? Makalesini;

Okumadınızsa, okumanızı öneririm.

3)Türkiye’de huzur ve güvenin, yeniden sağlanması,

İçeride ve dışarıda yaşadığımız sorunların çözümü,

Yeniden Yasama, Yürütme ve Yargı’nın bağımsızlığına dayalı,

Eski Parlamenter Sisteme geri dönebilmek için;

Merkez Sağ’ın, mutlaka bir çatı altında toparlanması,

Bir güç haline gelmesi gerekiyor.

BU KONUYA BURADA,

Yeni değerlendirmelerin ışığı altında,

Tekrar değineceğiz,

4)Böylesi bir durumda eski Parlamenter sisteme geri dönmek,

Çok kolaylaşır,

Bunun yolu ve yöntemi konusunda da bir şeyler söylemek istiyorum.

5)HER KESİMDEN VATANDAŞIMIZIN;

İktidarın beceriksizliği, ya da uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle

Yaşadığı mağduriyetler ortada olduğundan;

Merkez Sağ Partiler, bir çatı altında toplanırsa,

Sorunun büyük bir kısmı aşılmış olur.

6)CHP, İYİ PARTİ, SAADET PARTİSİ, DEVA PARTİSİ, GELECEK PARTİSİ ve DEMOKRAT PARTİ’den oluşan Muhalefet İttifakı’na

Birde Tek çatı altında, bir araya gelen Merkez Sağ Partiler eklenince;

Yapılacak ilk seçimde;

400 ve daha fazla Milletvekili çıkarabilecek konuma gelir.

7)Şartların ağırlaşması nedeniyle bir erken seçimin beklendiği bir zamanda;

Vakit kaybetmeden, Merkez Sağ Blok’u oluşturma çalışmalarına,

Hemen başlamak lazım

8)Başlangıçta Merkez Sağ Partilerin,

DEMOKRAT PARTİ’nin çatısı altında toplanmasını ön görüyordum,

Büyük ve uygun bir binası var,

Seçime girme hakkı vardı,

DEMOKRAT PARTİ;

Merkez Sağ’da bir ilk ve en önemli bir  Parti idi.

AMA.

Gültekin  UYSAL’ın bu konuya yanaşmadığını, gördüm

DEMOKRAT PARTİ-Genel Başkanı, Sayın UYSAL;

Merkez Sağ’ın,

Eski Büyüklerinin önerilerine de

Sessiz kalmış.

Eğer Sayın UYSAL, fikir değiştirirse,

Yine olur,

Ve böylesi bir durumda, kaldığımız yerden, devam ederiz.




9)DOĞRU YOL PARTİSİ’nin de seçime girebilme hakkı  olduğunu söylediler.

TOPARLANMA;

DOĞRU YOL Partisinin çatısı altında da olabilir.

Ama Partinin Genel Başkanı Sayın Çetin ÖZAÇIKGÖZ’ün de;

Koltuğu bırakmak istemediği anlaşılıyor.

ZİRA BU FORMÜLDE;

Birleşmenin olacağı, Merkez Sağ Parti’nin Genel Başkanı dahil,

Bir çatı altında toplanmaya karar veren,

Diğer Merkez Sağ Partilerin Genel Başkanları gibi

BU OLUŞUMDA, Genel Başkan Yardımcısı olmayı kabul etmeleri gerekiyor.

Merkez Sağın Eski Genel Başkanları;

Namık Kemal ZEYBEK, Nesrin NAS, Sadettin TANTAN, Vecdet ÖZ gibi isimlere,

Önemli birkaç  isim daha ilave edilebilir.

Herkes aldığı eğitim ve Uzmanlık alanına göre,

Genel Başkan Yardımcısı olacak.

Böylesi bir birleşme;

Toplumda büyük bir heyecan yaratır.

10) Bir Siyasi Partinin seçime girebilmesi için,

Seçimin  yapılacağı tarihten 6 ay öncesinde;

Türkiye’nin en az yarısında, il Teşkilatını kurmuş olması,

Ve bu Partinin Büyük Kongresini yapmış olması,

Gerekiyor.

Şart böyle.

BU İTİBARLA;

Birleşmenin , Merkez  Sağ’ın hangi Partisi etrafında toplanacağına karar verildikten sonra,

Eğer seçime girme konusunda bir sorun varsa,

Yukarıda belirttiğim üzere,

Gereken formaliteler, hızlı bir şekilde yerine getirilir…

11))Başlangıçta, toparlayıcı Genel Başkan olarak,

CHP-İstanbul Milletvekili, Sayın İlhan KESİCİ’yi ön görmüştüm.

Bu konunda onun ve Merkez Sağ Büyüklerinin görüşlerini de almıştım.

Sayın İlhan KESİCİ;

CHP-İstanbul Milletvekili ama Merkez Sağ’dan birisidir.

Ben dahil, herkes uygun görüyordu.

Ama Sayın KESİCİ’nin kendi başına ortaya çıkması olmazdı.

BİRD İlhan Bey,  biraz ürkek.

EĞER İLHAN KESİCİ;

Benim kaleme aldığım,

İçinde kendinin isminin de geçmesi nedeniyle

Sayın KILIÇDAROĞLU’nu;

Detaylara girmeden,

Bu makaleden haberdar etmiş olsaydı;

Sayın KILIÇDAROĞLU da, bundan büyük bir memnuniyet duyar,

Ve şimdi bu konuda hayli yol alırdık!

Bu konuda kimse görevini yapmadı,

Bende Sayın KILIÇDAROĞLU’na,

Bir türlü ulaşamadım.

Böylesi çok önemli bir konu,

Avrupa’da olsa, Tepedeki Liderin haberi olmaması gibi

Bir durum yaşanmazdı.

Sadece bu konu değil, Halkımızın yararına olan, bana ait birkaç proje vardı.

Ama bütün uğraşlarıma rağmen;

Sayın KILIÇDAROĞLU’na, yine bir türlü ulaşamadım.

Sayın KILIÇDAROĞLU’nun  Özel Kaleminin, yönlendirdiği kişilerle de

Bir türlü görüşemedim.

BİR İNSANIN, kendisinden bahsetmesi doğru olmaz ama

Bu gibi konularla ilgili olarak bir şeyler söylemek istiyorum:

BEN, Batı Standartlarında uygulaması da iyi olan,

 Enerji konusunda yaşanan sorunları çözebilecek,

Bilgi, tecrübe ve donanıma sahip,

Plan ve Projeleri olan,

Bir Makine Yüksek Mühendisiyim.

Bunu geçiyoruz.

Yazdıkları; Alaska’dan,  Vietnam’a kadar, 5 kıtada okunan, bir yazarım.

Ama Türkiye’deki durum, maalesef bu!

Bu gibi sorunlar,

Bizim insanımızın, yapısı ve iş yürütme şekli ile ilgili konulardır,

BİZİM İNSANIMIZIN, yapısından kaynaklanan, bu gibi sorunların da

EĞİTİM YOLUYLA halledilmesi lazım.

BU GİBİ konulara da, daha önceleri değindim.

ŞİMDİ TEKRAR MERKEZ SAĞ K0NUSU:

Merkez Sağ’ın bir çatı altında toplanması;

Prof. Dr. Süheyl BATUM’un, Genel Başkanlığı, altında da,

Olabilir.

Sayın Prof. Dr. Süheyl BATUM da;

Sevdiğim, beğendiğim, kişilerden biri.

Ben şahsen, her ikisinin de,

Bu yapıda yer almasını istiyorum.

İlhan Bey, ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak;

Sistemde yer alabilir.

Sayın İlhan KESİCİ  gibi

Süheyl Beye de kimsenin itiraz etmeyeceğini düşünüyorum.,

Sayın Süheyl BATUM da CHP’de Milletvekilliği yapmış olsa da

Merkez Sağ’dan birisi.

HUKUKCU KİMLİĞİ ile de;

Toparlayıcı Genel Başkan sıfatıyla,

Bu işe uygun birisi.

Birde, Merkez Sağ’ı  bir çatı altında toparlamaya başlarken;

Hukukçu kimliği ile birleştirme işi de;

Daha kolay, daha çabuk gerçekleşebilirdi.

12)BÖYLESİ BİR OLUŞUM İÇİN;
ÖNCELİKLE BİR TELEVİZYON PROGRAMINA,
GEREK VAR.

Yukarıda DEMOKRAT PARTİ Genel Başkanı Sayın Gültekin UYSAL ile DOĞRU YOL PARTİSİ Genel Başkanı Sayın Çetin ÖZAÇIKGÖZ’ün;

Genel Başkanlığı bırakmak niyetinde olmadıklarını,

Söylemiştim.

Bu sorunu, bir şekilde aşmamız gerekiyor. 

EĞER MERKEZ SAĞ’ın Eski ve Etkili Büyükleri,

Hüsamettin CİNDORUK, Nevzat ERCAN, Hasan EKİNCİ, Ali Naili ERDEM, Turhan GÜVEN, Esat KIRATLIOĞLU gibi isimler;

Merkez Sağ konusunda,

Benim önerdiklerime vurgu yaparak,

Halkımızı bilgilendirirlerse,

 Sayın Gültekin UYSAL ile Sayın Çetin ÖZAÇIKGÖZ’ün;

Türkiye’nin bu gün içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması adına,

Merkez Sağ’ın bir çatı altında toplanması için;

Koltuklarından feragat etmeleri çağrısında bulunurlarsa,

Parti tabanından ve Halkımızdan gelen baskılara karşı koyamazlar

Söyleneni, yapmak durumunda kalırlar.

Onun için, böylesi bir Televizyon Programı,

Çok yararlı olur.

13)SEDAT  PEKER’’in açıklamaları ile

İçişleri Bakanı, Süleyman SOYLU ile Mehmet AĞAR;in,

Yaptıkları yanlış, ya da şaibeli işler ile

Halkımız, onları daha iyi tanıma fırsatı buldu.

Her ikisi de;

DEMOKRAT PARTİ’de Genel Başkanlık yapmış kişilerdi

Demokrat Parti’nin çökertilmesinde, büyük etkileri, kusurları var.

Bu gibi konuları;

İsimlerini saydığım,

 Merkez Sağ’ın Eski ve Etkili Büyükleri anlatırlarsa,

Çok yararlı olur.

Benim kaleme aldığım;

TÜRKİYE SİYASETİNDE MERKEZ SAĞ, NİÇİN ÇOK ÖNEMLİ? Başlıklı Yazıyı,

Okumanızı da öneririm.

BU YAZIDA;

Sedat PEKER’in açıklamaları ile ortaya saçılan bilgilerle

Benim dikkat çektiğim konular arasında;

Büyük benzerlikler olduğunu, göreceksiniz

BU GİBİ KONULAR;

Merkez Sağ’ın nasıl çökertildiği ile ilgili,

Çok önemli kanıtlardır.

BU İTİBARLA;

Merkez Sağ’ın Eski ve Etkin Büyüklerinin bir Televizyon Programında,

Merkez Sağ’ın nasıl çökertildiğine,

AKP’NİN HANGİ Dünya şartlarında, iktidara geldiğine, ışık tutmaları;

Yeniden,  Kuvvetler ayrılığına dayalı, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemizi,

Kolaylaştıracaktır

BU DEFASINDA,

Şunu sormak gerekmez mi?:

Organize suç örgütü Lideri,

SEDAT PEKER’in;

Yurt dışından yayınladığı videolarla

Ortaya saçılan korkunç iddialar karşısında,

 Sayın ERDOĞAN;

 Sayın SOYLU ve Sayın AĞAR hakkında,

Niye günlerce sessiz kaldı?

Süleyman SOYLU ile Mehmet AĞAR,

DEMOKRAT PARTİ’de Genel Başkanlık yapmış kişilerdi

Bu 2 isminde, Demokrat Parti’nin çökertilip,

Baraj altında kalmalarında;

Bir şekilde etkilerinin olduğunu, söyleyebiliriz.

BÜTÜN ISRARLARA RAĞMEN,

Prof. Dr. Tansu ÇİLLER;

DEMOKRAT PARTİ’nin başına niye geçmedi?,

Ya da geçemedi?

Bütün bunlar, cevaplanması gereken konulardır.

14)ŞİMDİ TEKRAR, MERKEZ SAĞ KONUSU:

Merkez Sağ düşünce,

Bizim Halkımızın büyük bir kısmının ruh halini ortaya koyan,

Bir yaklaşım tarzıdır.

Bu görüşteki insanların Türkiye Cumhuriyeti ile

Mustafa Kemal ATATÜRK ile bir takıntıları yoktur,

Bu görüşten insanlar;

Geleneklerine, dinine bağlı insanlardır ama

Kimsenin, Dinine, inancına karışmayan,

Ilımlı insanlardır.

Bu yüzden olmalı ki, Merkez Sağ iktidarlar;

Değişik adlar altında olsa da

Türkiye uzun zaman, Merkez Sağ iktidarlar tarafından yönetilmiştir.

Merkez Sağ, bu açıdan çok önemlidir.

15)MERKEZ SAĞ’ın seçmeni;

Sol kesime, CHP’ye MHP’ye oy vermez.

Bu itibarla istemeyerek de olsa;

Merkez Sağ oyların, büyük bir kısmının AKP’ye gittiğini,

Söyleyebiliriz.

16)Bundan dolayı

Merkez Sağ Partilerin, bir çatı altında toparlanması, çok önemli.

BU İTİBARLA;

               Yukarıda isimlerini söylediğim, Merkez Sağ’ın Eski ve Etkili Büyüklerinin;

ACİLEN,

             Örneğin HALK TV’de konuk edilip,

Ortaya koyduğum konular hakkında görüş bildirmeleri,

            Halkımızı bilgilendirmeleri,

             Çok önemli…

            17) EĞER Gültekin UYSAL,

BU PROJE GEREĞİ;

Genel Başkan Yardımcılarından biri olmayı kabul etmezse

SEÇİLDİĞİNDE ESKİ Parlamenter Sisteme geri döneceği konusunda,

Bir taahhütte bulunmazsa,

Kendisi bile seçilmeyebilir.

18)CHP Lideri  Kemal KILIÇDAROĞLU,

BU SEÇMİN;

Aynı zamanda, bir referandum olduğuna da vurgu yaparak,

 Yazılı ve sözlü olarak, şöyle bir beyanda bulunabilir:

Seçimde,400 ve daha fazla Milletvekili çıkardıklarında,

 Cumhurbaşkanının Halk tarafından seçilmesine yol veren,

21 Ekim 2007 referandumu öncesindeki Anayasayı,

Başlangıç kabul ederek, eski Parlamenter Sisteme geri döneceklerini belirtip,

Daha mükemmelini yapmaya başlayacaklarını taahhüt ederlerse,

Sorun kendiliğinden çözülmüş olur.

19)Milletvekili Adaylarından da,

Seçildiklerinde,

Eski Parlamenter Sisteme geçmeyi de kabul etmiş sayılacakları yönünde,

Noter tasdikli, standart bir belgeyi,

Partilerine teslim etme şartı getirilir.

BÖYLESİ BİR YÖNTEM;

Halkımızda büyük bir umut ve heyecan yaratır,

Oylar, Muhalefet Blokuna yönelir

BU FORMÜLDE,

Merkez Sağ ile güçlendirilmiş Muhalefet İttifakının,

Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağı da, önemini kaybeder.

Örneğin Anayasa Mahkemesi Eski Başkanlarından Yekta Güngör ÖZDEN,

Muhalefet İttifakın, ortak Cumhurbaşkanı Adayı olarak gösterilebilir.

Bu nedenle Mansur YAVAŞ ve Ekrem İMAMOĞLU’nun;

Cumhurbaşkanı Adayı olmalarına da gerek kalmaz.

20)Yeni Anayasa’da;

Cumhurbaşkanı ancak, 2 sefer seçilebilir ifadesi yer almasına rağmen;

Sayın ERDOĞAN’ın,

Bu Sistemi devam ettirmek,

İkidarı bırakmak istemediği de  anlaşılıyor.

PEKİ, bu iş nasıl olacak?...

BU SORUNUN CEVABI ŞU:

21)Türkiye’nin , sonu belli olmayan, bir kargaşa ortamına sürüklenmeden;

Sorunsuz bir şekilde, yeniden, eski Parlamenter Sisteme dönebilmesi için;

Merkez Sağ’ın mutlaka, bir çatı altında toparlanması,

Herkesin elini taşın altına koyması,

Tğrkiye’de yeniden huzur ve güvenin ağlanması için;

Şu anda, Merkez Sağ’daki Partilerin başında olanların;

Koltuh sevdasından, vaz geçmeleri gerekiyor.

22) HALKIMIZA HİZMET AÇISINDAN;

Ankara, İstanbul gibi 2 önemli Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’nın;

Muhalefetin  elinde olması, çok önemli.

İşi  riske sokmamak lazım.

Sorunun nasıl çözüleceğini;

Anlattım sizlere!

8- BASINIMIZA YANSIYAN GÜNCEL  HABERLER İLE
BAZI NOKTALARA YENİDEN VURGU.

5)18 Haziran 2021 Cuma CUMURİYET



KARANLIK AĞ ÇIKIŞI

HDP-İzmir  İl Başkanlığı’na, planlı silahlı saldırı:1 ÖLÜ

PROVOKASYON

İZMİR’DE katliam için, HDP İl binasına giren,Onur GENCER isimli saldırgan;

Parti çalışanı, Deniz  POYRAZ’ı öldürdü.

Saldırı saatinde HDP’nin, 40 kişi ile toplantı planladığı,

Ancak ertelendiği, ortaya çıktı.

Saldırgan rasgele ateş ettim dediği,öğrenildi.

SADATTAN SÜİKAST DERSİ.

Çok sayıda paylaşımı olduğu anlaşılan,saldırganın;

Suriye’ye de gittiği belirtildi.

HDP, saldırıdan , Partilerini hedef gösteren, AKP ve MHP’yi,

Sorumlu tuttu.

AKP, saldırıyı kınarken,

MUHALEFET Liderleri, kimse saldırıdan,

Medet ummasın, uyarısını yaptı.

6)20 Haziran 2021 Pazar CUMHURİYET



İSTANBUL, yine sallandı. Uzmanlar; Kanal’ı bırak, depreme bak dedi.

FELEKETİN AYAK SESLERİNİ, DUYUN

Öncü deprem değil.Hazırlık yok.

KANAL UYARISI:

İSTANBUL’da yapılması gerekenin;

Yaklaşık 100 Milyarın gömüleceği Kanal İstanbul değil;

Beklenen büyük depreme hazırlık oldğunun altı çizildi.

Yıllardır uyarılarda bulunan Prof. Dr. Naci GÖRÜR;

26 Nisan’da temeli atılacak olan kanalın,çevresinde,

Depremin şiddeti, daha da artacak,

Can çekişen Marmara kurtarılamayacak…

DİĞER ÖNEMLİ BİR HABER

Türkiye’nin gündemindeki isim tutuklandı.

SBK’ye ABD KELEPÇESİ

Kara Para aklaması ile ilgili olarak aranan, SBK, holding’in sahibi, iş insanı,

Sezgin Baran KORKMAZ;

Avusturya’da tutuklandı.Korkmaz’ın Avukatları;

Talebin Amerika’dan geldiğini, söyledi.

Yargılamanın Avusturya’da süreceğini söyledi.

AMA ABD’nin, Avusturya’dan Sezgin Baran KORKMAZ’ın;

İadesi talebinde bulunduğunu,

Bürokratik işlemlerin tamamlandıktan sonra,

Amerika’ya götürüleceği anlaşılıyor.

İşin Türkiye’yi ilgilendiren en önemli konunun ise;

Sezgin Baran KORKMAZ’ın sorgulanmasında,

Vereceği ifadenin,Türkiye’deki Üst düzey, Yöneticileri,

Derinden etkileyecek, itiraflarda bulunacağı anlaşılıyor.

7)25 Haziran 2021 Cuma BİRGÜN



TESADÜF DEĞİL, BİLİNÇLİ TEMAS

Türkiye, dünyanın önde gelen suç örgütü elebaşlarının;

İlk uğrak noktalarından biri.oldu.

Yatırımlar var ya da iş yapmışlar.

KİRLİ İSİMLERİN, çarpıcı bir özelliği daha var:

Amerika ve Türkiye’nin;

Önemli Siyasetçileri ile yakın ilşki içindeler.

HERKES TANIDIK.

Ceza evinde olanların isimlerin yolları, ceza evinde kesişti.

LEVON THERMENDZHYAN; SBK’nın finansörü, Ermeni asıllı.

ABD’li Milyarder ve çete lideri.

ÜBARİZ MANSİMOV, asıl işi gemicilik.

ERDOĞAN, Ailesi ile gemicilik üzerinden ilşkileri olan Mansimov;

THERMENDZHYAN’ın iş ortağı.

FARKHAD AHMEDOV;

Azerbaycanlı oligard.Serveti 1,5 Milyar Dolar.

ÇUŞOĞLU’nun anlattığına göre;

Rus üçağının düşürülmesi ile

PUTİN ve ERDOĞAN arasında arabuluculuk yapan,

Ekim ALPTEKİN.

Bu da SBK’nın ortağı ve Eski ABD-TÜRKİYE, İş Konseyi, Başkanı.

SBK;

ABD Hazinesini, 500 Milyar Dolar, dolandırdığı için.

Yüzlerce yıl hapis cezası alan KİNGSTON çetesi TERMENDZYAN çetesinin,

Türkiye ayağını oluşturmakla

Suçlanıyor.

9-KÜLTÜR YAPIMIZ VE GENETİKLEDE İLGİSİ OLAN, BAZI SORUNLARI GÖRMEK, İŞİN DOĞRUŞUNU, BİLMEK?

Paragraf 6’da, bu gün içinde bulunduğumuz zor durumun nedenlerini anlamak açısından,

Başlıklarına bir göz atılmasını, önerdiğim, Makalelerin, adını söyledim.

Şimdi burada, bu gibi Makalelerde yer alan bazı önemli konulara,

Özet halinde tekrar değinmek istiyorum.

1)Dinlere göre Nobel Ödülü bağlamında,

Gelişmişlik oranı:

 8-10 Sene kadar öncesindeki bir araştırmaya göre;

Dünyadaki toplam nüfusu; 14 Milyon olan Yahudi Toplumu,

100 Yıllık bir süre içerisinde,

104 Nobel ödüllü, Bilim Adamı çıkartıyor.

 DÜNYADAKİ TOPLAM NÜFUSU;

 1 Milyar 400 Bin olan, Müslüman Ülkeler ise;

Bu süre içerisinde ancak 7 Nobel ödüllü, Bilim Adamı çıkarabilmişler

 YANİ, 1 Yahudi;

 100 Müslüman’a karşılık geliyor demektir.

BÖYLESİ BİR HUSUS;

Yahudi Toplumunun, Dünya da niye çok etkili olduğunun,

Bir göstergesidir.

Dünyadaki Yahudi Derneklerinin;

Kendi aralarındaki yardımlaşma ile

Fakir insanların çocukları bile

Kabiliyetleri ölçüsünde,

Okuyabilecekleri yere kadar, okuyabiliyorlar.

Okumayanlarda;

Zaten, ticaretle uğraşıyorlar.

2)Yahudiler, bizlerden daha dindar, daha tutucu insanlar ama

Eğitimde, dini inancı değil;

Akıl, Bilim ve Mantığı esas alırlar.

BU İTİBARLA

 Dünyada en çok Nobel ödüllü Bilim Adamı çıkaran Toplum, 

Yahudiler,

2.Sırada Hıristiyanlar

Müslümanlar ise; son sırada!

BU SEBEPTEN OLMALI Kİ;

 Petrol ve yeraltı zenginliklerini bir tarafa bırakırsak;

Müslümanlar, hep fakir insanlar

GERÇEK BU İSE;

Fakirlik Allahtan mı geldi demek lazım?

MÜSLÜMAN TOPLUMLAR;

Ortadoğu’da ise, Emperyalist Devletlerin oyununa gelip;

Birbirlerini öldürenler de,

Hep Müslümanlar.

Türkiye’nin de böyle olmasını, istiyorlar.

ORTADOĞU da Araplar, bir avuç Yahudi ile baş edemiyorlar…

3)Felsefe, Mantık, Matematik, fizik kimya;

Zihni açar, Din’i de doğru anlamamıza yardımcı olur.

BU NEDENLE EĞİTİM İŞLERİNDE

Din İşlerini Siyasete alet etmemek lazım

İMAM HATİP OKULLARININ;

Bir Meslek Okulu olduğunu,

Mezunlarının ise,

Halkımızın Dini ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde,

Sınırlı olmalıdır.

4)DEVLET YÖNETİMİNDE, olacaklar için;

BENİM, ön görüm şudur:

BU GÜN Meclis’te,

Avukat kökenli  Milletvekilleri, çoğunlukta.

Her meslek grubunu temsilen, Meclis’te Milletvekili olmalıdır.

5)Mümkünse Milletvekilleri,

Ağızlarının laf yapmasıve yüksek eğitimli olmalarının dışında;

Kendi alanlarında, iddialı kişilerden seçilmelidir.

6)Meclis içinden, ya da Meclis dışından Bakan atanacak, kişiler de

Çıta daha da yükseltilmeli,

Yapacağı işte tecrübesi, dorukta olan, mastır ve doktoralı olanlardan,

Seçilmelidir.

Ayrıca bu gibi görevlerde bulunacakların;

Başta Yürütmenin başı olmak üzere;

Bu gibi kişilerin,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi ile

Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşları ile 

Bir sorununun, bir takıntısının olmaması gerekir.

HALKIMIZIN DA, BÖYLESİ BİR TEMEL Mantığa ve böylesi bir felsefenin yararına;

Gönülden inanması gerekir.

7)Her konuda gelişmiş bir Dünya Devleti olmak;

Ancak, böylesi, kıstaslarla gerçekleşebilir,

Bütün toplum;

Huzur içinde ve mutlu olur.

Devlet kademesinde, tepeden aşağıya doğru,

Önemli Makamlarda bulunanlarda,

 Yüksek eğitim ve liyakat sahibi olmalı.

Aynı şekilde herkes işini en iyi yapabilecek kapasitede olmalı,

Kimse bu gibi Makamları,

Din ve inanç temelinde, bir amaç olarak kullanmamalıdır.

Herkes kendi işini;

En iyi en verimli bir şekilde yapsın yeter!

8)BATI DEVLETLERİ,

Bu gibi sağlam ve geçerli kriterler sayesinde, kalkınmışlar, zenginleşmişler,

Dünyada sözleri geçerli olurken;

İnsanları da refah ve mutluluk içinde,

Yaşamaya başlamışlardır.

9)BİZİM İNSANIMIZDA, değiştirme merakı vardır.

Hiç yoktan, otobüs duraklarının, yeri değiştirilir,

Caddelerin, yolların, sokakların adı değiştirilir,

Böylece eski bilgilere, ulaşmakta zorlanırsınız.

Örneğin bir Belediye Başkanının, yıllar öncesinde yaptığı park ,

Ankara’da gençlik parkı örneğinde olduğu gibi

Yıkılıp, tahrip edilip,

Yeniden yapılır.

Böylece eskiden yapılan birçok yeni yapının, meydanların,

Şekli, şemalı değiştirilir, ya da tanınmayacak hale gelir.

Ben Almanya’da 1700’lü yıllardan kalma,

Ahşap binaları gördüm.

Hiç kimse bunlara dokunmamış, bakım, ya da aslına uygun, restorasyonlarla,

Eski güzelliklerini, muhafaza ediyorlar.

DOLAYISIYLA, bizdeki bu gereksiz değişim ihtiyacı,

YENİ SİSTEMDE DE kendini gösterdi.

Sayın ERDOĞAN’ın ısrarlı çabaları ile

Türkiye uçacak, kaçacak gibi söylemlere kanarak;

Halkımızın bir kısmı,

Maalesef bu sisteme onay verdi.

Şimdi bu gereksiz değişim ihtiyacının bedelini,

Hep beraber ödüyoruz.

10)Benim yıllarca gözlemlediğim husus, şudur:

Unvanı ne olursa olsun,

Bazı yöneticiler, yeni ve daha mükemmel işler yapmak yerine;

Bir iş yapıyormuş gibi algı yaratmak maksadıyla,

Kolayına kaçıp,

Başkalarının yaptıklarını, yıkıyorlar.

Bu gibi konuların nedenlerini;

Psikologların, sosyologların, Televizyonlarda,

Tartışmaları gerekiyor.

EĞER BİRİNİN yaptığını,

Bir diğeri bozarsa; olmaz!

11)EĞER, Cumhuriyet’in kuruluşundan başlayarak;

AKP öncesine kadar, diğer İktidarların, Türkiye’ye kazandırdıkları işletmeler,

Sanayi Kuruluşları, özelleştirme, ya da satış yoluyla;

Ne varsa elden çıkartılmak istenmeseydi,

Bu gün tarım ve hayvancılık ürünlerinde, hatta samanda bile

Dışa bağımlı hale gelmezdik!

AMA HER NASIL SA,

Sayın ERDOĞAN, bunca örneklere rağmen,

Yine de,

Başarılı işlerden, bahsedebiliyor!

Yine de, bu gibi sözlere, inananlar var.

12)Birde bizim insanımız da,

Bir baş olmak,yada ir işin, başında olmak tutkusu vardır.

Örneğin, yol işlerinde çalışacak ,vasıfsız bir işçi alacak olsanız;

İşe alırken, her işi yaparım der ama

İşe girdikten kısa bir süre sonra,

Amele başı olmak ister.

Diyelim ki, bir Termik Santral inşasında, montaj elemanı alacaksınız,

Tabiki bu, teknik bir iş, birazda tecrübe ister ama

Uzman birinin yanında işi öğrenip, tecrübe kazanmak yerine;

Aradan çok geçmeden,

Ustabaşı olmak ister.

Bu gibi konular benim tecrübe ile bizzat gördüğüm, yaşadığım konular

BENZER DURUMLAR;

Yeni mezun olmuş, bir Mühendis içinde geçerlidir.

Özel, yada Devlet Sektörü olsun, fazla bir şey, farkj etmez.

İŞE BAŞLARKEN,

Tecrübeli bir Mühendisin yanında çalışıp,biraz işi öğrenmek ve tecrübe kazanmak yerine;

Baş Mühendis, bir Şube Müdürü, ya da,Müdür olmak ister.

İşte Batı ile bizlerin arasındaki, en önemli bir fark, ya da bir sorun;

Esas itibarı ile burada başlıyor zaten!

SÖZÜN ÖZÜ;

Kestirmeden şu;

BİR BAŞ OL DA!

Nasıl olursan ol!,

Ne olursan ol! Mantığı.

Böylesi bir alışkanlık ve kültür yapısı,

Sorunları çözmede ve başarıl olmada, manidar bir durum.

ALMANYA’DA, her Mesleğin bir Uygulamalı okulu   var.

ÖNCEKİ YAYIN,

Kıssadan Hisse ile’ de, Paragraf 30 ve 31’de yazdıklarımı,

Herkes bir okusun ve görsün;

Sorunlar, nasıl çözülürmüş?

BÖYLESİ BİR MANTIKLA!

Bir yere varamayız.

ÖNCELİKLE BÖYLESİ BİR MANTIĞI,

Söküp, içimizden atmamız lâzım!

10-MUHALEFET PARTİLERİ, ELEŞTİRİN DIŞINDA;
NE GİBİ İŞLER YAPABİLİR?

1)Muhalefet Partileri,CHP, İYİ PARTİ, SAADET  Partisi,

Özelliklede Ana Muhalefet Partisi CHP’nin,

Haklı eleştirilerine katıyorum.

Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin olmak üzere 11 Büyük Şehir Belediye Başkanlığının,

Muhalefetin eline geçmiş olmasını, çok önemli görüyorum.

BÖYLESİ BİR SONUÇ;

Elbette ciddi bir çalışmanın, doğru bir strateji uyguladıklarının da,

Bir kanıtıdır.

BU KONUDA;

Emeği geçen herkesi, kutluyorum

Böylesi bir sonucun alınmasında;

HDP Yöneticilerinin, fikir ayrılığını bir tarafa bırakmaları,

Bu Partiye oy veren vatandaşlarımızın da

CHP, İYİ PARTI VE SAADET PARTİSİ’ ittifakının kazandığı,

11 Büyük Şehir Belediye Başkanlığında, aynı Adayı destekledikleri anlaşılıyor.

Bu katkılarından dolayı,

Onları da kutluyorum,

BÖYLESİ BİR NETİCE;

TÜRKİYE’DE YENİDEN HUZUR VE GÜVENİN,

Sağlanması noktasında,

Gelecek adına, umut veren, çok önemli bir adım,

Çok önemli bir başlangıçtır

2)Benim burada eleştirel anlamda vurgulamak istediğim husus;

Biraz farlı bir  konu.

Bizim insanımızın, yetişme tarzı, kültür yapımız ve alışkanlıklarımız,

Ve iş yürütme şeklindeki yanlışlarımızdan dolayı,

UYGULAMA ALANINDA,

Özellikle de,bilgi ve tecrübeye dayalı, teknik konularda,

Karşılaştığım sorunların özüdür, özetidir.

BU GİBİ KONULARA,

 Burada  baş tarafta, 

Halkımızı rahatlatacak teknik konulara değindim.

Burada, herkesi, her kesimi yakından ilgilendiren,

Sel felaketleri, elektik ve doğal gazla ilgili önemli konulara,

Değindim.

Bu gibi konularda, kimse üstüne düşen görevi yapmadı,

Kimse bana yardımcı olmadı. Eğer bu konuda, bana yardımcı olsaydı;

Bu gün, bu sorunlar, çözülmüş olurdu.

Şimdi benzer şikâyetler, yazılı ve görsel basınımızda yer amaya,

Siyasetçilerde, bu yöndeki eleştirilerine, devam ediyor.

AMA KİMSE BANA;

Şu sorunu çöz demedi, gerek anlamda, yardımcı olmadı…

 yansıyan yeni haberlere de, yer vereceğim.

3)Ekrem İMAMOĞLU ile Mansur YAVAŞ’ın,  bazı Danışmanları, Uzmanları da

Sorun çözme, kendilerine iletilen sorunlar karşısında,

Kısa yoldan çözüm bulacakları halde,

Tıpkı bir,  evrak havale ekibi gibi bir anlayış içerisinde olmalarından kaynaklanan,

Bu gibi tespitler;

benim bizzat yaşayarak gördüklerimdir.

BU GİBİ TESPİTLERİMLE;

Eleştirilerin ötesinde, Muhalefet Partilerine ve Halkımıza da,

Sorunların çözümü konusunda, Uzman bir kişi olarak,

Yardımcı olmak, nihayetinde bu sorunları da,

Çözmek istediğim içindir.

Bu gibi konulara, bu Makalenin başında da, değindim,

Sorunları biraz açtım. Sizleri bilgilendirmek açısından,

Yararlı olduğuna da inanıyorum.

4)BU GİBİ KONULAR;

Bana ait Yağmur Tutma projeleri ve daha başka ilavelerle,

2 Yılı aşkın, yayında ama

Şu işi hallet, şu sorunu çöz diyen yok.

Bunları merak edenler, bundan önceki Makale Kıssadan Hisse ile’ de

Paragraf 30 ve 31’de  yazdıklarımı, bir okusunlar.

Yaşanan kuraklık, aniden bastıran yağışlarda, yaşanan can ve mal kayıpları ile

Elektrik ve doğal gazın pahalı olması;

Herkesi, her kesimi, yakından ilgilendiren bir konudur.

Sadece yanlışları ortaya koymak ta yetmez.

Türkiye’de asıl sorun burada!

Ben bu gibi sorunları çözebileceğimizi söylüyorum.

Başka ne diyeyim ki?

Sayın,

Kemal KILIÇDAROĞLU, Meral AKŞENER, Temel KARAMOLLA OĞLU,

Ve diğer Muhalefet Parti Liderleri;

Bu yazdıklarımı, mutlaka okusunlar,

Başkalarına havale etmesinler.

Kıssadan Hisse ile’de,30 ve 31 numaralı, paragraflarda ki yazdıklarımı, bir okusunları

5)Burada, Ankara ve İstanbul Büyük Şehir Belediyelerinin de imkanları ile

Gençlerimize İşsizlik ve Sanayinin ihtiyaçlarını da karşılayacak bir şekilde,

Batı Standartlarında Meslek kursları açabileceğimize de değinmiştim.

Buna benzer daha başka konularda var

6)50 Yaş ve üstü vatandaşlarımızı, ya da eski kuşakların çoğu,

İnternet kullanmasını, akıllı telefonu, kullanmasını bilmiyor.

BİRDE,

AKP’ye oy veren vatandaşlarımızın çoğu;

İktidarın kontrolündeki Televizyonları izliyor,

Sayın ERDOĞAN’ın söylediklerini, dikkate alıyor  ve ona inanıyor.

Muhalif Televizyonları izliyor,yandaş gazeteleri okuyor.

BU NEDENİE,

Muhalefet Partilerine özellikle de CHP’ye düşen çok önemli bir işte şu:

7)Yeni kuşak gençler;

İnternet ve bilgisayar kullanımı, Sosyal Medya kullanımı gibi konularda,

İyi durumdalar.Bu gibi işleri iyi biliyorlar.

Bu nedenle hem gençlerimize iş bulmak, hemde onlardan, yararlanmak adına;

Böylesi bir teşebbüste bulunsalar,

Eski Kuşak vatandaşlarımıza, internet  kullanmasını, akıllı telefonla ne gibi işiler Yapılabileceğini, öğretseler;

 dan yararlanması öğretseler;

Çok faydalı bir iş yapmış olurlar.

8)Eski kuşakların böylesi bir yöntemle bilgilendirilir,

Ve araştırma merakı aşılanırsa;

Gerisi, kendiliğinden gelir.

6-Elektrik ve doğal gaza, güncelleme altında, 

Yeniden zam geldi.

CHP’ye ve HALK TV’ye çağrımı tekrarlıyorum

EĞER HALK TV, BİZLERE EKRANLARINI AÇARSA;

Enerji Sorunları, doğalgaz, elektrik birim fiyatları, Termik ve Hidrolik Santral HES’ler de dahil,


BÜTÜN SORUNLARI, MASAYA YATIRACAĞIZ.

Ağırlıklı olarak, İTÜ ve ODTÜ’den konularında Uzman, saha çalışması da olan Bilim Adamlarından oluşan,bir  Ekiple enerji sorunlarını ortaya koyacağız,

Meli-mali kelimelerini, kullanmadan,

Gelişmiş Batı Ülkelerinden de örneklerle

Sorunların nasıl çözüleceğini de

Ortaya koyacağız.

UMARIM Kİ, YETKİLİLER VE SİYASİLER;
BU ÇAĞRIYI DUYAR,

8) 9Aralık 2020 Çarşamba KORKUSUZ.




Elektrik faturalarına bir yük daha bindi

ÖZEL ŞİRKETLERİN MASRAFI VATANDAŞA YAZILACAK.

Elektrik şirketlerinin;

Temsil, ağırlama, seyahat, noter ve ilan gibi, 

Tüketiciyi ilgilendirmeyen, birçok gideri;

Vatandaşların elektrik faturalarına yansıtılacak.

Bu haber, elektriğin daha da pahalanacağının işareti.

Bu haber, Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Kararnamesi olarak,

Yer almış. 

7) DOĞAL GAZI, niye çok pahalıya kullandığımızı;

Karadeniz’de, Münhasır Ekonomik Bölgemizde,

Doğal gaz rezervi bulduğumuz haberinden sonra;

Çıkan tartışmalar vesilesi ile öğrendik.

Moldavya Halkı, Rus doğal gazının 1000 M3’ünü,

130 Dolara alıyorlarmış ve doğal gazın çok pahalı olduğundan,

Şikâyetçi oluyorlarmış,

Moldavya  Başbakanı da demiş ki;Türkiye aynı Rus doğal gazını;

190 Dolara alıyor.

Türk Halkı da

Doğal gazı, diğer Ülkelerden daha pahalıya aldığını;

Bu vesile ile öğrenmiş oldu.

Batı’ya giden boru hatlarının çoğu,

Türkiye üzerinden geçmesine rağmen;

Türkiye, 

Rusya, İran, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi

Doğal gaz ihraç eden Ülkelere, daha yakın olmasına rağmen;

Türkiye doğal gazı,

Diğer Avrupa Ülkelerinden de, çok daha pahalıya kullanıyor.

Avrupalılar,

Kullandıkları doğal gazın; Kaça alındığını biliyorlar.

Peki, biz niye bilmiyoruz?

Sizce bu çelişkili durumun;

Nedenini bilinmek, gerekmez mi?

Avrupa Ülkeleri, bize nazaran, daha uzakta ama

Bu Ülkelerin;

Aynı Rus gazının 1000M3’ünü,

100 Doların altından, aldıkları söyleniyor


11-KANAL İSTANBUL TARTIŞMALARI

Bu konuya birkaç yönden, değinmemiz gerekiyor.

1)Bu konunun; BOP ile BOP-Eş Başkanlığı ile de

Bir ilgisinin olduğunu, söyleyebiliriz.

Bölünmüş, parçalanmış Orta Doğu Haritası BOP projesi ortada olduğuna göre

Türkiye’nin bağımsızlığı ve  güvenliği açısından çok önemli olan,

Türk Boğazları antlaşması, MONTRÖ’yü ,delme girişimlerinden biri olduğunu,

En iyi bilenlerin;

Emekli Amiraller olduğunu, söylememiz lazım

Bu itibarla, Ülkemiz adına kaygı duyup, görüşlerini açıklayan,

EMEKLİ AMİRALLERE;

Soruşturma açıp, bazılarının ayak bileklerine elektronik kelepçe takılmasını,

Berat ettikleri halde, sonradan tekrar dava açılmasını,

Onların bu şekilde itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını da,

Doğru bulmuyoruz.

BU NOKTADA,

Şu soruyu da sormamız gerekiyor;

Halen görev bsşında olduğu anlaşılan, bir Amiral’in;

Beş Tepedeki Sarayın camisinde,

Dışarı da resmi arabası beklerken, içeride, üstünde, bir pardesü ama altında,

Resmi elbisesi ile apoletleri görülen, sarıklı bir Subayın,

Orada ibadet etme, namaz kılma ile

Acaba Kime ya da kimlere mesaj verme gereğini, duydu?

Peki bu gibi Amiral, ya da Amiraller;

Uzmanlık alanları ile ilgili bir konuda, diğer Amiraller gibi

Ülke menfaati ve Türkiye’nin güvenliği için,

Bir görüş beyan etmedi?

Bu Amiral için, bir soruşturma açıldığını,

Ya da bir ceza aldığını da

Duymadık!

Bunu nasıl değerlendireceğiz?..

2)BU GİBİ ÖRNEKLERLE

TSK’nın vurucu gücünü zayıflatmak açısından,

Vatansever Türk Subaylarına özellikle de Denizci Subaylarımıza,

Uyduruktan, niye kumpas davalarının açıldığını da anladık.

3)Bu noktada BOP, Projesinin devam ettiğini, söyleyebiliriz.

BU İTİBARLA KANAL İSTANBUL konusunda görüşlerini açıklayan Amirallerin,

Başına gelenlerin de;

Öküzün altında, Buzağı aramak gibi bir şey olduğu,

Söylenebilir…

4)Montrö Boğazlar antlaşması ile 

Sınırlarımızı ve bağımsız bir Devlet olmamızı sağlayan LOZAN antlaşmasını da

Tartışılır hale getirmek için;

KANAL İSTANBUL konusunun;

Çok önemli bir başlangıç, çok önemli, bir adım olduğu, söylenebilir.

BU GİBİ GİRİŞİMLER;

Türkiye’nin başını belaya sokacak,

Toprak bütünlüğünü de tehlikeye sokacak,

Çok  vahim bir durum.

Bu gibi tartışmalardan, Halkımızla bilek güreşi, tutmaya çalışmaktan da

Uzak durmak lazım.

5)Sayın ERDOĞAN;

Yunanistan ziyaretinde, Yunanistan Cumhurbaşkanına,

LOZAN’ı da tartışabileceğimizi söyleyince,

YUNANİSTAN CUMHURBAŞKANI’nın;

Bunu bir Siyasi iktidarın, tek başına yapamayacağı anlamında,

Sözler sarf ettiğini, gördük…

Sanki bütün sorunlarımızı hallettikte;

Sıra Montrö ve LOZAN’a geldi?...

6)Sayın ERDOĞAN, böylesi sakıncalı bir konuyu açmak yerine,

Bize ait olan 18 Adamızı, boşaltmalarını söyleseydi;

Daha doğru olurdu.

7) Prof..Dr. Anıl ÇEÇEN, bir salon konferansında,

Kanal İstanbul Projesi’nin Amerika’da John Hopkins Üniversitesi’nde hazırlandığını ,

Söyledi.

İLGİNÇ OLAN ASIL HUSUS ŞU:

Neredeyse Kimse, işin bu yönünü görmedi…

Sadece olası bir depremde, yaşanacak tahribatın büyüklüğünü,

Ortaya koymaya çalıştı,

Yer altı ve yer üstü, su kaynaklarına zarar vereceğini,

Söyledi,

Şehircilik açısından yaşanacak sorunlara,

Dikkat çekildi.

Bu gibi sorunların, bu gibi kaygıların hepsi doğru ama

Asıl sebep, sadece bunlar değil.

Nedenini de ortaya koymaya çalıştım

8)Türkiye’nin 1.Dünya Savaşı’nın, yıkıcı etkilerinden, nasıl kurtulduğunu,

Bilmeyenler için de bir şeyler söylememiz gerekiyor.;

ZAMANIN Cumhurbaşkanı, LOZAN antlaşmasının Mimarı ve Kurtuluş Şavaşının da kahramanlarından,

İleri görüşlü Devlet Adamı,

Sayın İsmet İNÖNÜ;

MONTRÖ TÜRK BOĞAZLARI antlaşmasını da kullanarak,

Emperyalist Devletlerin bütün kışkırtmalarına ve zorlamalarına rağmen,

Onları atlatmasını bilmiş,

Ve Türkiye’yi 1.Dünya Savaşına, sokmamıştır.

EĞER MÖNTRÖ Antlaşması olmasaydı,

Ve Türkiye 1.Dünya Savaşına girmiş olsaydı,

Büyük ihtimalle RUSYA tarafından işgal edilir,

ANCAK, Orta Asya Türki Cumhuriyetleri gibi

1991’De, yeniden Bağımsızlığına kavuşurdu.

Buna da Bağımsızlık denemezdi.

AMERİKA;

MÖNTRÖ VE LOZAN Antlaşmalarına imza koymamış,

VE KARADENİZ;

AMERİKA’nın, Dünyada giremediği, at oynatamadığı,

Tek denizdir.

Meseleye bu açıdan bakarsak;

KANAL İSTANBUL, konusunda ki ısrarın nedenini,

Daha kolay anlarız.

SAYIN ERDOĞAN,

Buraya kadar vurgulamaya çalıştığım konuların dışında,

Kendince başka şeyler söylese de

BİZLER İÇİN;

Esas olan, Türkiye’nin güvenliğidir.

BAŞKACA BİR SÖZE;

Gerek yok!

9)İSRAİL DEVLETİ, ARAPLARDAN SATIN ALINAN,

TOPRAKLAR, üzerinde kurulmuştur..

Bu gün, Filistinlilerin ve Arapların başına gelenlerde ortada!...

9)KANAL İSTANBUL, güzergâhında, yabancılara satılan toprak miktarı;

5 Haziran 2020 tarihi itibariyle 791 Bin M2 olduğu, söyleniyor.

Şimdi gerçek rakamin, bu sayıdan çok daha yüksek olduğu, kesin!

KATARLILARIN DA;

Kanal İstanbul güzergahında, büyük miktarda, arazi aldıkları, anlaşılıyor.

 KATAR Emirin Annes,Şeyha Moza, 44 Dönüm arazi almış.Bu sadec bir örnek.

EĞER, Kanal İstanbul’da açılır ve faaliyete geçerse

 BU TOPRAKLARIN;

Yakın bir gelecekte, elimizde kalacağını;

Kim iddia edebilir?

10)Devleti Yönetenlerin, görevi;

Sebebi ne olursa olsun;

Varlık nedenimiz olan Topraklarımızı, 

Yabancılara satmak,

Değildir.

Bunun tersi bir durum söz konusu olursa;

EMANETİ,

Milletimize teslim etmesi,

Gerekir.

11)PARAYA ihtiyaç olsa bile

TÜRK VATANDAŞLIĞINI;

250 Bin Dolar gibi bir para karşılığında satılıyor olması,

Ya da verilmesi;

Kendini bu Topraklara bağlı olan herkesi,

İçten yaraladığını,

Söylemek isterim.

TÜRKİYE GENELİNDE;

Yabancılara satılan Toprak miktarının;

Son 5 yılda, 18 Milyon M2 olduğunu,

Söylemek isterim.

BU HUSUS;

Çok vahim bir durum!

12)Sayın ERDOĞAN’ın;

İSTESENİZ DE, İSTEMESENİZ DE;

KANAL İSTANBUL, yapılacak sözleri ie

MUHALEFET PARTİLERİNİN;

Sayın ERDOĞAN’a cevaben söyledikleri,

İktidara gelirsek;

Kanal İstanbul için, kredi verecek Bankalara,

Ve iş alan Müteahhitlere ödeme yapmayacakları yönündeki beyanlara karşın;

Sayın ERDOĞAN’ın;

Sizlerden bu paraları, söke-söke alırlar gibi beyanları da,

Doğru değildir.

Yaşanacak başka huzursuzlukların da,

Kaynağıdır,

NİÇİN ESKİ PARLEMENTER SİSTEME;

Geçmemiz gerektiğinin;

Özüdür, özetidir!...

9)24 Haziran 2021 Perşembe CUMHURİYET



Deneyimli siyasetçiler, yeni sistemi yorumladı

3.YILDA, 3 UYARI.

Burada KANAL İSTANBUL’un, yapılmamasını gerektiren,

Çok önemli bir haber var.

ISINAN KARADENİZ’DE;

RUSYA, İngiliz destroyerine, ataş açtı

DÜNYA DİKEN ÜSTÜNDE

Çok önemli haber şu:

SON ZİRVEDE;

RUSYA’yı hedef alan NATO’nun, Karadeniz’deki,

Askeri varlığını artırması varlığını artırması;

Dünyayı geriyor.

SÜRTÜŞME SÜRERKEN;

Moskova, Kırım yakınlarında kara sularına giren İngiliz destroyerine,

Uyarı ateşi açtığını, duyurdu.

İngiltere ise yalanladı.

RUSYA, 28 Haziran’da,

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 32 Ülke, 32 gemi, 40 uçağın, katılımı ile

Karadeniz’de yapılacak olan Sea Breeze tatbikatının;

İptal edilmesini istedi.

MOSKOVA,

Saldırgan olarak nitelendirdiği bu tatbikatın;

Kasıtsız olaylar riskini, artıracağını,

Belirtti…

ŞİMDİ ANLADINIZ MI?

KANAL İSTANBUL’un, niçin yapılmaması, gerektiğini?

BUNUN ASIL NEDENİNİN;

Montrö Antlaşması ile LOZAN antlaşmasını, bir şekilde,

Delmeye yönelik olduğunu?

Bunun dışındaki başka konu,

RANT ve çıkar kavgası…

KANAL İSTANBUL KONUSU;

Ünvanı ve Makamı ne olursa olsun,

Kimsenin tek başına karar vereceği bir konu,

Bu husus değildir;

Tüm Türkiye’yi ve herkesi ilgilendiren bir konudur!

12-KANAL İSTANBUL YERİNE, KANAL KARHAZ,
YAPILMALI.

Bu konuyu, yaklaşık 8 yıldan beri, bir şekilde hep,

Gündeme getiriyorum,

Siyasi Parti Milletvekillerine, üst düzey Yöneticilere de hep söyledim ama

Maalesef,

Gereğini yapan da olmadı!

ŞİMDİ BURADA;

Bu projeyi, tekrar özetlemek istiyorum.

AMA ÖZELLİKLE MUHALEET PARTİLERİ,

Bu konuyu gündeme getirmiş olsalardı;

Aradan geçen 8 yıla yakın bir süre içerinde;

Kanal İstanbul güzergahında,

Bu kadar çok arazi, yabancıların eline geçmemiş olurdu!

Hem de Türkiye’nin ve Dünyanın da çıkarına olan bir konuydu, bu…

1)Hep Osmanlı, Osmanlı diyorlardı ya; hiç ilişkisi yok;

KANAL KARHAZ;

Hazar Denizi’nin Karadeniz’e bir kanal ile bağlanmasıdır.

Bu adı a ben koydum.

 Kanuni Sultan Süleyman,

Orta Aya’daki Soydaşlarımızla, Osmanlı İmparatorluğu arasındaki bağları,

Güçlendirmek, mesafeyi kısaltmak için;

Böylesi bir su  yolunun  açılması gerektiğini,düşünüyor.

Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa zamanında

Rusya’dan çıkan 2 nehir. Biri Don. Öbürü Volga;

Bu nehirlerden biri karadeniz’e, diğeri de Hazar Denizine’ dökülüyor.

Bu 2 nehrin arasındaki en kısa mesafeden. 30 Bin amele ile

Kanal yeri, kazılmaya başlanıyor.

Kanalın 3’te  1’i kazılıyor  ama Çalık Rusyası’nın gerillaları, 

Sabote ediyorlar.

ZİRA BU DÖNEM;

Çarlık Rusyası’nın, palazlanma dönemi

NETİCEDE,

KANUNİ, vefat edince de, kazı devam ediyor ama

SOKULLUMEHMET PAŞA’da vefat edince,

Kazı çalışmaları, duruyor.,

ZİRA OSMANLI;

Bundan sonrasında, duraklama dönemine giriyor…

Ve bu güne kadar geliniyor.

TÜRKİYE VE DÜNYA İÇİNDE,

Çok gerekli olan bu projeyi, kaldığı yerden devam ettirmek,

Ve tamamlamak,

Bizlere düşüyor.

Bu proje şimdinin Rusya’sı, İran, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’ın da;

İşine gelir, destek görür,

Ve Dünya için yeni bir umut olurdu.

EĞER KANAL KARHAZ yapılırsa;

Bizleri bölüp-parçalamaya çalıştıkları BOP projesi’ de,

Çöpe atılacaktır.

Rusya’nın Başkenti Moskova’dan kalkıp, Orta Asya’yı baştan sona geçip,

Çin Denizi’nde Rusya’nın Arhanlenks Limanı’nda sonlanan,

Bir demir yolu hattı var.

Kore ve Japonya’dan gelen mallar,

Arhanlenks’te vagonlara yüklenir,

Çin, Hindistan ve daha başka yerlerden, vagonlara yüklenen mallar;

Hazar Denizi’nin doğu kıyılarına, Türkmenistan ve Kazakistan limanlarına iner,

Ya da vagonlar, gemilere biner,

Hazar Denizi’inden,  Kanal Karhaz’dan

Karadeniz’e girer.

Vagonlar, gemiden indikten sonra, Marmaray’dan Avrupa’ya yönelir

Küçük gemiler, Tuna yoluyla,

Avrupa içlerinden, sonra kanallardan, 

Baltık Denizi’ne çıkabilir.

Günümüzde ÇİN’den Kalkan bir tren,

11 günde  İstanbul Boğazı’nın  altından Marmaray ‘dan geçip, 

Avrupa’ya ve Manş Denizi’nin altından İngiltere’ye ulaşması,

11 Gün sürüyor.

Deniz yolundan, Hint Okyanusu, Kızıl Deniz, Süveyş Kanalı, Akdeniz, Cebeli Tarık Boğazı ve Atlas Okyanusu’na ulaşmak;

Gemi ile 64 gün sürüyor.

Çin-Marmaray Demir yolu hattı ile Kanal Karhaz projesi,

Dünya ticareti için, birbirini tamamlayan, 2 önemli projedir.

EĞER KANAL KARHAZ YAPILIRSA;

Rusya ile Hazar Denizi’nde kıyısı olan Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, İran ile

KANAL ÇEVRESİ ve yakının da olan Gürcistan ve Ermenistan ile de

Karşılıklı çıkar esasına dayalı ilişkiler de,

Kendiliğinden gelişir.

ORTA ASYADA Kİ,

Özbekistan, Kırgızistan gibi Türki Cumhuriyetleri ile

Aramız da mevcut olan Soydaşlık bağları, daha da güçlenir

Buna ÇİN’in kontrolündeki UYGURLARI, Hintlileri ve diğer Ülkeleri de,

İlave edebiliriz.

KANAL KARHAZ;

İstanbul ve Çanakkale boğazlarının, yük trafiğini de artırmaz.

ZİRA BORU HATLARININ ÇOĞU;

Türkiye üzerinden geçtiğinden,

Türkiye’ye giriş yapacak, ilave doğal gaz ve petrol,

Bu hatlardan, Avrupa’ya basılır.

BU PROJE İLE

İsmini saydığım Ülkeler arasında ki. Turizm dahil,

Bütün ilişkiler  gelişir, rekor seviyeye çıkar.

Türkiye’nin önemi, daha da artar,

KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI,

Nur Sultan Nazar BAYEV’in, Rusya Devlet Başkanı, PUTİN’e;

KANAL KARHAZ ile ilgili olarak, söylediklerini de;

Sizlere aktarmak isterim.

Sayın Nur Sultan NAZARBAYEV;

 PUTİN’e şöyle diyor:

Kazakistan ve Rusya, yer altı zenginlikleri açısından,

2 Önemli Ülke.

BU YER ALTI ZENGİNLİKLERİNİN; Batı’ya ulaştırılmasında;

Hazar Denizi’nin, Karadeniz’e bir kanalla bağlanması,

Bizlere büyük kolaylıklar sağlar.

ŞİMDİ, TEKRAR SORUYORUM;

Muhalefet Partileri, kaç yıl öncesinden,

Niye gündeme getirmediler?

BENİM MUHALETETE ELEŞTİRİLERİM;

Sorunlarda, doğru teşhis ve hızlı çalışma.

 TÜRKİ CUMHURİYETLERİ;

Bizim Soydaşlarımız.  70 Yıl, Rusya’nın işgali altında kalmışlar.

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sağlığında, Soydaşlarımız için söylediklerini de

Bu vesile tekrar hatırlatmak isterim.

SOVYETLER BİRLİĞİ,bir gün dağılacak.

BU VESİLE

Soydaşlarımız da bağımsızlıklarına kavuşacaklar.

SOVYETLER BİRLİĞİ’nin dağılmasını, beklemeden;

Şimdiden, hazırlıklı olmalıyız!

SOYDSŞLARIMIZ fakir insanlar. Bir ev, bir aras alabilmek için;

Türkiye’ye çalışmaya geliyorlar.

Onlar zeki, zeki, çalışkan ve becerikli insanlar ama

Denklik konunda, sorunlar yaşadıklarından;

Doktorlar bile hasta bakımı ve hizmetçilik gibi,

Bizim insanımızın, yapmak istemediği işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar.

BU GİBİ KONULARLA;

Benden başka ilgilenen, bir Yazar da yok.

Siyasetçilerde maalesef, bu gibi konularda,

Çaba sarf etmiyorlar.

Ancak Sayın ERDOĞAN’a, laf yetiştirmeye çalışıyorlar.

Herkesin bu gibi, kısır döngülerden uzak,

Ülkemiz adına, Soydaşlarımız adına,

Alışılmış olanların dışında;

Bir şeyler yapmamız gerekiyor!

Asıl sorun, bura da!...

13-AKP’NİN KATAR’A OLAN AŞIRI İLGİSİNİN, SEBEBİ;
SİZCE, NE OLABİİR?
ŞU HUSUSU DA,

Göz önünde bulundurmamız lazım:

Özellikle KATAR ve Birleşik Arap Emirlikleri BAE’nin,

Amerika ve İngiltere’nin etkisi ve kontrolünde olduğunu düşünürsek;

KATAR, ya da BAE’nin satın aldığı toprak, Liman ve Askeri bir Tesisin arkasında,

Amerika’nın olmadığını,

Kim iddia edebilir?

KATAR ile yapılan anlaşmada,

Su kaynaklarının yönetimi ile de ilgili,

Bir mutabakat yapılmış.

Bizim su kaynaklarımızın Yönetimi ile KATAR’ın;

Ne ilişkisi olabilir ki

 

10)27 Kasım 2020 Cuma CUMHURİYET



Tank-Palet ve Kanal İstanbul arazilerinin ardından, 

Borsa İstanbul’un % 10’u da Katarlılara

KATAR KATAR SATIŞ.

Rant öyküsü: İstinye PARK             

Kapalı kapılar ardında, Ülkenin Tapusunu verin.

Tank Palet Fabrikasını Katar ortaklığı BMC’ye veren,

Cumhurbaşkanı ;

Ankara’da ağırladığı Katar Emiri El Temim ile

10 Anlaşma imzaladı.

Varlık Fonu ve Katar Yatırım Otoritesi;

Borsa İstanbul’un % 10’luk payının,

Katar’a ihalesiz devri için,

Mutabakata vardı.

Fiyatın nasıl belirlendiği ise,

Henüz bilinmiyor.

BORSA İstanbul’un 16,2 Milyar TL nakitinin olduğu söyleniyor.

Eğer ihale yapılmış olsaydı;

Kimin ne kadar verdiğini, bilirdik.

Böylesi bir durumda, en çok teklifi veren kazanırdı.

Belli ki ucuza gitmiş.

Antalya Limanı ise, 8 Yıllığına 140 Milyon Dolara verilmiş.

14-KÜRTLER AYRI BİR MİLLET DEĞİLDİR,
TÜRK’ÜN BİR KOLUDUR.

1)Ben ANAYURT Gazetesi’nin, eski Yazarlarındanım.

Türk Tarihine de, meraklı bir kişiyim.

Türkiye’nin Etnik Kökeni, başlığını taşıyan, bir Araştırma Yazısı da;

Benim en çok okunan, Yazılarımdandır.

Bilgisayar ekranında, benim web siteme girerseniz;

Sol üst köşeden başlayan bilgilendirme konularında,

Anayurt yazan, bir bölüm var.Buraya tıklarsanız;

Anayurt Gazetesi’nde yazdıklarıma ulaşırsiniz.

Ben Pazar günü hariç, haftada 6 gün yazıyordum,

Yazdığım konularda, devamı var şeklindeydi,

TÜRKİYE’NİN Etnik Kökeni, başlığın taşıyan bölüm geldiğinizde,

MAUSLA  tıkladığınızda bu bilgilere, ulaşırsınız.

Herkesin zevkle okuyacağı, bir Yazı dizisi.

Aslında bu Yazı, bir Türk tarihidir

Türk Milleti’nin büyüklüğünü, asaletini, ortaya koyan bir Belgedir.

Anayurt ‘ta yayınladığım, diğer Makalelere de, baktığınızda,

Beğenerek, okuyacağınızı, düşünüyorum.

Okurlardan gelen.güzel Mesajlar, Mailler;

Bir Yazar için, büyük bir mutluluktur.

Meclis ziyaretlerinde, karşılaştığım, güzel anılar var!

Neyse, şimdi konumuza giriyorum.

Bu konuya burada değinmeyeceğim,

Söylediğim adresten, benim web sitemde, eski kayıtlardan, okumanızı, istiyorum.

2)KÜRT SORUNU, NASIL ORTAYA ÇIKTI ?

Ben 1960’lı yılların başında  Kahraman Maraş’ta 

Orta Okul ve Lise Yıllarımda

Amerikan Barış Gönüllüleri adı altında,

Bazı Amerikalıların, Türkiye’deki okullarda İngilizce öğretmek için gönderildiklerini biliyorum.

Misyoner gibi görev yapan bu gönüllüler,

Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar gidip,

İngilizce öğretmenin dış onda;

Kürt vatandaşlarımıza ve sonuçta çocuklarına,

Ayrı bir ırka mensup olduklarını aşılamaya,

Onların aklını çelmeye çalışıyorlar.

18 -20 yıl sonrasında,1979-1980’de PKK ortaya çıkıyor.

AÇILIMI ŞÖYLE;

Partiye- Krakene-Kürdistan. Kürdistan İşçi Partisi 

Ben bu tarihlerde Kars Garnizonu’nda, Asteğmendim.

Terhis olmadan, 15 gün önce, yıldız takıp, Teğmen oldum.

Hem bir Asker, hem de bir Mühendis olarak,

Kars’ta, önemli hizmetler yaptım.

Orada, çok güzel anılarım var.

Ben, Kahraman Maraşlıyım.

Kahraman Maraş’ta Alevi Vatandaşlarımıza, yapılan saldırılarda,

Ben Kars’ta, Askerlik  görevindeydim.

3)Burada, yukarıda vurguladığım üzere, 

1960’lı yılların başında, sözde İngilizce öğretmek maksadı ile,

Türkiye’nin her tarafına dağılan, Barış Gönüllüleri ile başlayan süreçte,

18-20 Yıl içerisinde, bir hazırlık aşamasından sonra,

Aynı Tarihlerde, Hem Kars’ta PKK, faaliyetlerinin başlaması

Hem de Kahraman Maraş’ta Alevi Vatandaşlarımıza, saldırılar, yapılması,

Bir tesadüf değildir.  Birbirlerinden, ayrı konular değildir.

4)Alevi Vatandaşlarımız, öz be öz Türk’tür.

Alevilik ve Sünnilik arasındaki farklılık ta şuradan kaynaklanıyor:

5)İslamiyet Suudi Arabistan’da ortaya çıktıktan, 300 yıl kadar sonra,

Arap Orduları, Arabistan’dan, Kuzey Afrika’ya, İspanya’ya,

Diğer bir kolda, Suriye, Irak, İran üzerinden, Orta Asya’ya yöneliyor.

6)Türkler zaten tek Tanrılı, Dine inanıyorlardı.

BU İTİBARLA;

 Orta Asya’daki Soydaşlarımızın Dini inançlar ile, Müslümanlık arasında, 

Büyük bir benzerlik vardı

BU YÜZDEN;

İslam Dini, Orta Asya’da kolayca yayılma imkânı, buldu.

ALEVİLİK VE SÜNNİLİK ARASINDAKİ FARK’TA;

İşte bu noktada başladı.

BAZI SOYDAŞLARIMIZ;

Müslümanlığı,  Arapların anlattıkları şekliyle kabul ederken;

GELENEKLERİNE BAĞLI,

Bazı Soydaşlarımız, diyorlar ki; biz Müslümanlığı kabul ederiz ama

Geleneklerimizden de vazgeçmeyiz.

Türk Geleneklerine göre, Hakan ve Onun Eşi HATUN ‘un ismi;

Fermanlarda, birlikte yer alıyor.

Alevilikte, kadın-erkek ayrımı yoktur.

Cem Evlerinde birlikte toplanırlar.

Birlikte semah yaparlar.

Bu konu, Türk Toplumunda; kadına verilen, önemle;

İlgili bir husus tur .

Türk Topluluklarında, Toplantılarda saz çalmak, bir gelenektir

Alevi Toplantılarında, saz çalınması da

Böylesi bir gelenekten kaynaklanıyor.

BEN ŞAHSEN, sünniyim ama okumak lazım,

Felsefe, Mantık, Tarih bilmek lazım.!....

KURAN-I KERİM’İN;

İlk sözü, IKRA ile başlıyor, yani OKU.

6)Hazreti Muhammet’in ortaya koyduğu Müslümanlık ile

Halkımıza dayatılan Arap, Müslümanlığı,

7)Çok önemli bir konuya daha değinmek isterim:

Hazreti Muhammed’in Arap, simasına benzemediği,

Beyaz tenli, kızıl saçlı olduğu yönünde bilgiler var,

HATTA,

Arap olmadığı, Sümer Türkü olduğu,

Hazreti İbrahim , soyundan geldiği, bilgileri var.

MUHTEMELEEN,

Hazreti Ali’de, bir Türk’tür..

ARAPLARIN;

Türklerden, niye hoşlanmadığının sbebi’nin de,

Buradan, kaynaklandığına,

Vurgu yapılıyor….

7)Kendisini Türk Milliyetçisi olarak, tanımlayanlara da

Şunları söylemek isterim:

Dünyanın geniş bir coğrafyasına dağılmış olan, Türk Milleti’nin hepsi,

Müslüman değil.

Örneğin ;

Yunanistanda’ki Hıristiyan Türkler,

KARAMAN Türkleridir

Ürgüp, Göreme, Nevşehir, Bölgesinde yaşıyorlardı.

Türkçe konuşuyorlardı ama Greg alfabesi kullanıyorlardı.

Ortodoks Hıristiyan oldukları için, 1924’te nüfüs mübadelesi çerçevesinde,

Yunanistan’a göç etmek zorunda kaldılar.

Yunancayı da Yunanistan’da öğrenmişler

KONSTANTİN KARAMANLİS, Yunanistan Başbakanı,

Karaman’a,  lis eklenince; Karamanlis oluyor.

GAGAVUZ Türkleri;

Rusya ve yakın çevresinde yaşıyorlar. Gagavuzların doğrusu,

Gök Oğuzlardır.

İran, Irak ve Azerbaycan’daki Türklerin, büyük bir kıs mı,

Şİİ MÜSLÜMANDIR.

Uygurların bir kısmı MÜSLÜMAN dır

Bir kısmı da BUDİST,tir

FİNLER, MACARLAR, BULGARLAR,

Türk asıllıdır.

HAZAR TÜRKLERİ,

Musevi Dini’ne mensup, insanlardır.

Bu noktada, şu soruları soralım:

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ;

Sadece Sünni Mezhebi’nde ki  Müslüman Türklere mi?

Sahiplenmek tir?

Hangi Din, hangi Mezhepten olursa olsun,

Türk ve Türk Soyundan gelen Herkesle

İyi ilişkiler içinde olmaya

Olanları da kazanmaya çalışacağız.

ŞU VEYA BU ŞEKİLDE,

Türk Milliyetçiliği altında ayrımcılık yaparsak,

Bilerek, ya da bilmeyerek,

Bizleri, bölüp-parçalamaya çalışan Emperyalist Devletlerin, işlerini,

Kolaylaştırmış olursunuz11

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ,

TÜRK TOPLULUKLARI İLE BİR DÜNYA GÜCÜ, OLUŞTURMAKTIR. 

Müslüman Olmayanlarla da bağlarımızı güçlendirmeye, 

Onları kazanmaya çalışacağız.


16-AÇILIM-SAÇILIM ÇALIŞMALARI;
TÜRKİYE’NİN, EYALETLR SİSTEMİNE GEÇMESİNİ, TÜRKİYE’DEN TOPRAK KOPARILMASINI,
HEDEFLEYEN BİR PROJEDİR,
BOP HATİTASININ, BAŞLANGIÇ AŞAMASIDIR

1)Yukarıda paragraf 14’te;

Kürtlerin ayrı bir ırk olmadığı, Türklerin bir kolu olduğu yönünde ki, yazdıklarımı okudunuz.

1960’lı yıllardan başlayarak, Amerikan Barış  Gönüllüri adı altında, Türkiye’ye geldiklerini,

İngilizce öğretmek adına, Türkiye’nin, en ücra köşelerindeki, köylere kadar gittiklerini,

Oradi Kürt vatandaşlarımızı ve eğitim çağındaki çocuklarını,

Ayrı bir ırk olduklarına inandırmaya, onların kafalarını karıştırmaya çalıştıklarını,

Söylemiştim.

2)AKP’nin BOP  kapsamında desteklenip, 

3 Kasım2002’de iktidara taşınması ile

Sözde Kürt vatandaşlarımızın haklarını savunmak, demokratik taleplerini karşılamak adına;

AKP, HDP ve PKK Temsilcilerinin, bir araya gelip,

Duruma göre açık, duruma göre gizli toplantılarla,

Pazarlık yaptıklarını,

Herkes biliyor.

Bu itibarla, bu gibi görüşme ve pazarlıkların;

Kürt vatandaşlarımızla, doğrudan bir ilişkisi yoktur.

Bu gibi faaliyetler BOP kapsamında, planlanıp, uygulamaya konan çalışmaların,

Bir parçasıdır..

BOP kapsamında, Türkiye’nin üniter yapısını bozmaya,

Türkiye’nin Eyaletler Sistemine geçmesine zemin hazırlayan girişimlerdir.

Sayın ERDOĞAN’ın;

Eyaletler Sisteminin faziletlerinden bahseden,

Türkiye’nin 2023’te böylesi bir sisteme geçeceği yönünde,

Beyanatları var.

3)Ne var ki Halkımızın büyük bir kısmı;

HDP ve PKK temsilcileri ile yapılan pazarlıklardan rahatsızlık duymaya başladı

Sonuçta rahatsızlığını;

7 Haziran 2015’de yapılan seçimde,

 AKP’ye oy vermeyerek, ortaya koydu..

4)AKP, 2015’TE OY KAYBETTİĞİNİ GÖRÜNCE;

HDP. İLE AÇIK VE GİZLİ PAZARLIKLARI UNUTUP,

ONLARI TERÖRİST İLAN ETTİ.

5) 8 Yıl sonrasında, Kobani olayları nedeniyle

Siyasi hedefleri doğrultusunda,

HDP’ye kapatma davası, açtı

6)Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nin PKK ile yaptığı mücadelede;

Ölen PKK militanlarının içinde;

Kandırılıp dağa çıkarılan Kürt vatandaşlarımızın, çocukları olduğu gibi

Sünnetsiz olan militanların  olduğu, bilgileri de var.

Bu gibiler Ermeni, ya da buna benzer başka etnik kökenden de olabilir.

Bu gibi bilgiler, Genel Kurmay’ın kayıtlarında, mutlaka vardır.

7)Abdullah ÖCALAN’ın, Anne ya da babasının Ermeni olduğu, bilgileri var.

8)HDP ile daha önce, açılıp kapatılan benzeri Parti Yöneticilerinin içinde;

Kendini ayrı bir ırka mensup sanan;

Kürt vatandaşlarımız olduğu gibi

Azınlıkta olan, Türk ve Müslüman olmadığı bilinen, başka gruplarla

Kimliğini gizleyen Ermeni Vatandaşlarımız da olabilir.

Ben ayrımcılık adına söylemiyorum ama

Bu gibi durumların olduğu, bilgileri de var.

Yönetimi elinde bulunduranlar, isterlerse

Eski nüfus kayıtlarından da yararlanarak,

Bu gibi Partilerde, görev alan Yöneticilerin;

Etnik kökenleri konusunda da bilgi, edinebilir

Yeni kayıtlarda, 150 sene kadar geriye gidilebiliyor.

Daha gerisi için, eski kayıtların, günümüz yazısıyla

Tercüme edilmesi gerekiyor.

AMA AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın, bu gibi bilgilere;

Zaten ihtiyacı yok…

17-TÜRKLER, ERMENİLERE SOY KIRIM UYGULADI GİBİ İDDİALAR;
GEÇEK DIŞI KONULARDIR…

1)Türk Milleti, yapı olarak,

Ayrımcılıktan ve soykırımdan hoşlanan, bir toplum değildir…

OSMANLI DÖNEMİNDE;

Rumlar, Yahudiler, Ermeniler;

Askerlikten de muaf tutulmuşlar ama

Bu gibi Müslüman olmayan insanlar,

Kabiliyetleri ölçüsünde, Devletin üst Makamlarında görev almışlar,

Bu gibi insanlar, ticaretle ve sanatla da uğraşıp,

Zengin olmuşlardır..

2)Ne varki, Osmanlı, bilim ve sanattan uzaklaşıp, duraklama,

Arkasından gerileme ve toprak kaybetmeye başlayınca

3) Ve nihayet, Öz yurdumuz Anadolu’da

İşgal edilince, Bu güne kadar rahat ve huzur içinde yaşayan Ermeni vatandaşlarımız;

İNGİLTERE, Fransa, Rusya gibi emperyalist Devletlerin de kışkırtmalarıyla;

Müslüman Türk erkeklerinin;

Çanakkale’e ve diğer cephelerde savaştığı bir zamanda,

Çoğu köy ve kasabaların erkeksiz olduğu bir zamanda;

Türklere saldırıyorlar,

Büyük katliamlar yapıyorlar.

4)Ermeni vatandaşlarımızın zor zamanda böylesi bir ihanetleri üzerine

Türlerde karşılık veriyor.

Çıkan çatışmalarda,

Çok sayıda Türk’te hayatını kaybediyor.

5)NETİCEDE;

Ermeniler, Başka bir Osmanlı Toprağı olan, Suriye ve Lübnan gibi yerlere gönderiliyor.

6)TEHCİRE UĞRAMAK İSTEMEYEN ERMENİLER;

Yerlerinde kalabiimek için, kimliklerini gizlemek zorunda kalıyorlar,

Kürt-Alevi görünümünde, yaşamlarına devam ediyorlar.

7)Bazı Ermeni Vatandaşlarımız, 

Kaçıp giderken, kızlarını Türk erkleri ile evlendiriyorlar.

8)Ben şahsen, bir şekilde, bizim insanımızla karışmış,

Bazı örnekleri de gördüm,

Bazıları da, çocuklarını, bırakıp kaçmak zorunda kalmış.

Bunun da örnekleri var.

SONUÇ İTİBARİYLE

Şunları da söylemek isterim;

9)HDP ve benzeri Partiler de yaşadıkları tecrübeler  sonucunda;

AKP ile bir yere varılamayacağını,

Görmüş ve anlamışlardır.

Bu çok önemli, çok değeri bir tecrübedir.

10)Yukarıda vurguladığım üzere Türklerle, bir şekilde evlilik yapıp, 

Bizlerle kaynaşmış olanlarla

Sürgüne uğramamak için, Türk-Müslüman, ya da Türk-Alevi kılığında aramızda dolaşanlar;

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine sahip çıktıkları,

Bizleri bölüp, parçalamaya çalışan Emperyalist Devletlerin,

Oyunlarına gelmedikleri sürece;

Bu Topraklarda, huzur ve güven içerisinde yaşamaya,

Devam ederiz.

Doğru olanı da budur zaten!

11) HRANT DİNK’İN , ÇOK ÖNEMLİ TESPİTLERİ;

Ermeni Asıllı Gazeteci HRANT DİNK;

SOYKRIM İDDİALARINI,

Ermenistan Arşivlrinden de incelemeye alıyor,

Ve diğer araştırmalarından sonra da;

Şu kanaate varıyor:

Her yıl 24 Nisan 2015 Tarihini;

Türkler Ermenilere, soykırım uyguladı,

500 Bin, 1 Milyon insanı katlettiler, diyorlar ya;

BU İDDİALARA KARŞI;

HIRANT DİNK,şöyle diyor.

12)500 Bin, ya da toplamda 1 Milyon Ermeni, 

Türkler tarafından öldürüldü, ya da kayıp;

İddialarının doğru olmadığını söylüyor.

Öldürüldüğü, ya da kayıp olduğu iddia edilen bu kişilerin;

Tehcire uğramak için, KÜRT-ALEVİ, görüntüsü içinde,

Kendilerini gizlemeye çalıştıklarını,

BAZILARININ;

Devletin önemli kademelerinde yer aldıklarına vurgu yapıyor,

Ve bu bilgileri, yayınlayacağı, sinyallerini veriyor.

13)Tamda böylesi bir zamanda,

Suikaste uğruyor ve hayatını  kaybediyor.

HRANT DİNK;

Kendisine suikast yapacaklarını düşünüyor, ya da duymuş olmalı ki;

Şöyle bir söz sarf ediyor.

Türkler, masum insanlara zarar vermez anlamında diyor ki:

Türkler, Güvercinleri vurmazlar.

BU GİBİ SÖZ VE ARAŞTIRMALARI;

HRANT DİNK’’in katledildikten sonra,

Bir yerlerde okumuştum.

14)HRANT DİNK’n katillerinin 2 kişi değil,

3 Kişi olduğu, 3.kişinin, olay yerinden, koşarak, uzaklaştığı,

Görüntülerden anlaşıldığına, vurgu yapılıyor.

O günkü gazeteleri de okumuştum,

İlginç konular var.

HRANT DİNK’in katledilmesi; şaibeli bir durum; 

Mutlaka; aydınlatılması gerekiyor…

15)Ermeni-Soykırım iddialarının hafife alınacak, bir yanı yok.

Çok dikkatli olmamız lazım.

AMA BU GİBİ SORUNLARLA MÜCADELE ETMEK;
AKP İLE OLMAZ!

18-BİR BAKKALI, BİR MARKETİ BİLE İŞLETMENİN;
YÖNTEMİ VAR, KURALLARI VAR,
BENZER ŞEYLERİ;
SİYASET MAKAMI İÇİN, SÖYLEYEBİLİR MİYİZ ?

1)Saray’ın doğrudan harcamaları ile Örtülü Ödenek kapsamında,

Yapılan harcamalar, büyük boyutlarda ama

Bu gibi kalemler, denetlemenin dışında.

Ancak bütçe kalemlerinde, miktarlarını görüyoruz.

Bütün yokluklara, bütün sorunlara rağmen;

İtibardan tasarruf edilmez diyen kişi;

Cumhurbaşkanı ve AKP, Genel Başkanı, Sayın ERDOĞAN’dır.

2)Bazı büyük harcamaları da basından, öğreniyoruz.

ÖRNEĞİN;

SÖZCÜ Yazarı, Yılmaz ÖZDİL’ın, Biz Size etmeyiz aşlığı altında;

Yazdıklarını, bir okumanızı öneririm,

SÖZCÜ-Yılmaz ÖZDİL-Biz Size Yetmeyiz,

Anahtar kelimelerini yazar ve enter’e tıklarsanız,

İlgili makaleye ulaşırsınız..

Yayınlandığı tarihte, son 8 yıi içerisinde,

Yoksul ülkelerle yardımda,

Dünyanın en zengin ülkelerini bile  sollamışız!

Dünyanın her tarafına, çoğu vatandaşımızın, tasvip etmeyeceği, 

Örgütlere, Afrika Ülkelerine,

Para göndermişiz,

Dünyanın çoğu Ülkelerinde, cami yaptırmışız,

Afrika’da iftar yemekleri vermişiz.

Amerikan-  Yerli Kabilelerine bile yardım etmişiz.

Reislerini, Türkiye’de ağırlamışız…

Ben verilen paraların, yapılan masrafların, toplamını yaptım;

68 Milyar 250 Milyon.200 Bin Dolar.

SURİYELİLERE 52 Milyar Dolar, Personel Aylıklarını ödeyemeyen,, 

Mesut Barzani’ye,2 Milyar Dolar  vermişiz!...

3)Yılmaz ÖZDİL’ın;

 Kimlere verildiğini sıraladığı, büyük paraların;

Hangi kalemden karşılandığı hususu;

Çok önemli

Eğer örtülü Ödenekten karşılandıysa;

Böylesi bir ödemenin, büyük miktarlarda olmaması,

Süreklilik arz etmemesi;

Örneğin özellikle de MİT’in, istihbarat amaçlı olup,

Beklenmeyen acil durumlarda,

Kullanılmak üzere hazır tutulan, paralardır.

ÖRTÜLÜ ÖDENEK;

Emanet edilen Kişinin, Vicdanına, namusuna bırakılmıştır

Bu yüzden, kime verildiği, ne maksatla verildiği gibi sorulardan, muaftır ama

Bununda bir şekilde kaydı vardır.

Cumhurbaşkanı, ya da Başbakan;

Bu paraları cebinde taşıyacak değil ya!

AKP iktidarı ile Örtülü Ödenek harcamalarının da;

Eski iktidarlara nazaran;

Astronomik bir şekilde,

Artığını gözlemliyoruz.

BU İTİBARLA;

Yılmaz ÖZDİL’in; kimlere verildiğini sıraladığı, paralar;

TEK KİŞİNİN KARARI İLE

Yapılacak, harcamalar değil,

EN AZINDAN;

Doğru değil!

4)Daha önceleri, ÖSO Militanlarına,

Her ay, Dolar bazında aylık  ödemeler, yapıldığı yönünde,

İddialar vardı.

Böylesi bir durum var mı? resmen, teyit edilmesi,

Açıklama yapılması, lazım.

ÖRNEĞİN;

TSK’nın AFRİN , ya da başka harekâtların da;

Türk olmayan ÖSO gerillaların, TSK’nın öncü birlikleri gibi kullanıldığı, bilgileri;

Basınımıza yansıdı.

Paralı Asker görünümündeki, bu Arap Milislerin;

Bu işleri karşılıksız yaptıkları da,

İddia edilemez.

BU İTİBARLA;

Asıl amacın dışına çıktığı anlaşılan Örtülü Ödenek harcamaları,

Ya da Cumhurbaşkanlığı harcamalarının;

Parasal açıdan da zorda olduğumuz bir dönemde,

Bir şekilde kontrol altında tutulması gerektiğini,

Söylemek isterim.

5)HAZİNE GARANTİLİ YATIRIMLAR;

işçi, köylü, esnaf, sanatçı, emeli, her sınıftan çoğu vatandaşımız;

Ekonomik krize, bir de Korona Virüs salgını eklenince,

Perişanlığı, mağduriyeti arttığı bir zamanda,

Geçmediğimiz köprülere, oto yollara, tünellere, hasta garantili, Şehir Hastanelerine;

Milyonlarca, milyarlarca,

Aktarılan paralara, ne diyeceğiz?

PANDEMİ öncesinde de;

Taahhüt edilen araç sayıları, uçağa binecek yoicu  sayıları gibi

Garanti sayısının; altında kalıyordu,

Bu itibarla bu gibi yatırımların; Astarı,Yüzünden pahalıya geliyordu.

Bu gibi konularda, çok örnekler var.

Ekonomik çöküntünün;

ASIL nedenlerinden biri de

Bunlar!

Şimdi bunlara birde,

Ankara Garı-Hızı tren konusu ile garantinin altındaki, eksik yolcu sayısı,

Ve bütçeye binen,ilave yük!

PEKİ;

Bu gibi hesapları yapan, sorumluluk alan kim?

ÖZEL KESİMDE BİR YETKİLİ;

Bilerek, ya da bilmeyerek, böylesi bir hatayı, böylesi bir yanlışı,

Yapabilir mi? Yapamaz!...

HALKIMIZ HER GEÇEN GÜN;

Fakirleşip, yoksullaşırken;

Bir elin Parmakları kadar, Yandaş Müteahhitler, İş Adamları, zenginleşirken;

Türkiye’de huzur ve güven, nasıl sağlanır?

Geleceğe umutla nasıl bakabiliriz?

6)Bir Anayasa Hükmü olan EKONOMİK KURUL;

MUHALEFETİN, bütün itirazlarına, hatırlatmalarına rağmen;

Niye toplanmaz?

 19-İHTİYACIMIZ OAN TEK ŞEY;
DEMOKRASİ, HAK, HUKUK, ADALET,DEVLET İŞLERİNDE;LİYAKAT VE ŞEFFAFLIK

1)BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’ne

KHK ile atanan Prof. Dr. Melih BULU’ya direnen, onu kabullenmeyen,

Öğrenci ve Öğretim Üyeleri,

GELECEK ADINA, herkes endişeli.

 Kendi vatanlarını güvenli bulmayan,

Çoğu varlıklı vatandaşlarımız ile kabiliyetli gençlerimiz,

Türkiye’yi terk ediyorlar.

BOĞZİÇİ ÜNİVERSİTESİNDE,

KHK ile atanan Kayyum Rektör, Prof. Dr. Melih BULU’yu,

Öğrenci ve Öğretim Üyeleri kabullenmiyorlar.

Boykot, 26 haftadan beri devam ediyor,

Güvenlik güçleri, müdahalede bulunuyor,

Gözaltı yapıyor!

2)Atanmış da olsa bir Rektör;

İstenmediği bir yerde, nasıl durur?

Bilim Adam olmak! Bu kadar basit, bu kadar ucuz bir şey mi?

Sonra  Pruf.Dr. Melih BULU, kariyer açısından;

Rektör olarak, aceba böylesi bir Üniversiteye

Uygun birisimi?

Bu gibi konular da şaibeli!

Peki Amaç ne?

Bu gibi manzaralarla, 

Bütün Dünya’ya rezil oluyoruz.

İmam –Hatiplı diye diye; eğitimde kaliteyi bitirdiniz!

Bırakında elimizde, birkaç tane olsun,

Dünyada sıralamaya girebilen, kaliteli eğitim veren,

Bir kaç Üniversite kalsın!

Yoksa asıl amaç;

BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nin;

İstanbul Boğazı’na nazır, çok kıymetli arazisine;

Günümüzdeki tabirle

Çökme  planının, bir hazırlık aşamasıdır?

Bunları bilmiyoruz!


11)26 Haziran 2021 Cumartesi CUMHURİYET



BULU’NUN İKİ FAKÜLTESİ,YÖK’ÜN KARARI BEKLENMEDEN KURULMUŞ BOĞAZ İÇİ TEZGÂHI

 3)Muhalefet Partileri, özelliklede CHP’nin

Israrla üzerinde durduğu ve sormaya da devam ettiği,

128 Milyar Dolar ,nerede? Konusunda da

Bir şeyler söylemek istiyorum;

4)Bu konun cevabı şudur

KURAL GEREĞİ;

Merkez Bankası’nı Siyasilerin müdahalesinden uzak tutmak için;

Türkiye’de olduğu gibi

Gelişmiş Batı Ülkelerinde de,

Bağımsız statüde.

ŞİMDİ buradan başlayarak, konuya giriyorum.

5)2016 Yılına kadar, Merkez Bankası;

Diğer Bankaların ve Şirketlerin, döviz ihtiyacını karşılamak üzere;

Stoklarında bulunan, Dolar, ya da EURO’nun bir kısmını,

İhaleyle satacağını ilan ediyor.

İHALE GÜNÜNDE;

Alıcılar, toplanıyor, en yüksek değeri veren Banka, ya da Şirket;

Karşılığını ödeyerek,

Bu dövizleri satın alıyor.

Böylece TL’nin değeri de yabancı paralara karşı,

Korunmuş oluyordu.

Burada anlaşılmayan, yanlış olan, bir şeyde yok!

Bu yöntemde, kime, ya da kimlere, ne kadar dövizin;

Hangi kurdan verildiği gibi hususlarda kayda geçiyor.

İleri tarihlerde, isteyen herkes bu gibi bilgilere de;

İnternet üzerinden, ulaşabiliyor.

Bu gibi konularda da bir sorun yok

AMA 2016’DA;

Tepeden gelen bir Müdahale ile olsa gerek;

Merkez Bankası’nın ihale yöntemi ile Döviz Satma işi

Elinden alınıyor. 

Böylesi bir durum, Merkez Bankasının amacına,

Ve kuruluş  yasasına aykırı bir durum.

Belli ki talimat yukarılardan geliyor, olmalı!

BU ZAMAN DİLİMİNDE;;

Maliye ve Hazine Bakanı Damat Berat ALBAYRAK

6)7 Kasım 2020’de 

Merkez Bankası Başkanı Murat USLU’nun da,

Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN tarafından; görevinden alındığı haberini duyduk.

16 Ay içerisinde, 2 Merkez Bankası Başkanının görevden alındığını görüyoruz.

Merkez Bankası Başkanları aslında bağımsızdırlar ama

Başkanlar, işin gereğini yapmak yerine,

Kendilerini atayan Sayın ERDOĞAN’ın , söylediklerini yapmayınca;

Görevden alındıkları anlaşılıyor.

Ama her nedense, Milletle alay edercesine;

Ben döviz artışlarıyla ilgilenmiyorum diyen,

Ya da TV’de program yapımcısı Ahmet HAKAN’ın;

Dolardaki artışla ilgili olarak, sorduğu soruya;

Gözlerini kırpıştırarak ve gülerek;

Sen maaşını Dolarla mı alıyorsun, 

Dolar borcun mu var? Diyen,

Ekonomideki kötü gidişatta, sorumluluğu da olan;

Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat  ALBAYRAK,

Hangi sebepten;

haber vermeden, görevinden ayrıldı?

Şimdi niye ortalarda yok?

7)MERKEZ BANKASI’nin, döviz satma işini üstlenen Devlet Bankaları;

Merkez Bankası’ndan, ihalesiz aldıkları dövizleri;

İhale yapmadan, düşük kur üzerinde, birilerine satıyorlar.

Kime sattıkları, hangi değerden verdikleri gibi bilgiler de;

Orta da yok. Sorunda burada başlıyor;

AMA birilerinin. düşük kur üzerinden aldıkları bu Dolarları;

Yüksek kurdan Devlete ya da başkalarına sattıkları,

Bu işten havadan, büyük kazanç elde ettikleri de,

Anlaşılıyor.

7) Sayın ERDOĞAN’ın;

Muhalefet’in sorduğu,128 Milyar Dola, nerede sorusuna;

Gerekli yerlerde kullanıldı gibi cevaplarda;

Topu taç atmak gibi, bir şey!..

 CHP-Malatya Milletvekili Sayın Veli AĞBABA’nın , 

Meclis’de ki odasında açtığı bez afiş ile

CHP TEŞKİLATLARININ, değişik yer ve illerde, astığı bez afişlerde,

POLİS tarafından, hep indirildi

8)7 Kasım 2020’de ise;

Merkez Bankası Başkanı Murat USLU’nun da,

Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN tarafından, görevinden alındığı haberini duyduk.

16 Ay içerisinde, 2 Merkez Bankası Başkanının görevden alındığını görüyoruz.

Merkez Bankası Başkanları aslında bağımsızdırlar ama

Başkanlar, işin gereğini yapmak yerine,

Kendilerini atayan Sayın ERDOĞAN’ın , söylediklerini yapmayınca;

Görevden alındıkları anlaşılıyor.

Ama her nedense, Milletle alay edercesine;

Ben döviz artışlarıyla ilgilenmiyorum diyen,

Ya da TV’de program yapımcısı Ahmet HAKAN’ın;

Dolardaki artışla ilgili olarak, sorduğu soruya;

Gözlerini kırpıştırarak ve gülerek;

Sen maaşını Dolarla mı alıyorsun, 

Dolar borcun mu var? Diyen,

Ekonomideki kötü gidişatta, sorumluluğu da olan;

Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat  ALBAYRAK,

Hangi sebepten;

haber vermeden, görevinden ayrıldı?

Şimdi niye ortalarda yok?

MUHALEFETİN DİĞER SORULARI

9)STOKLARDAKİ dövizleri korumak adına,

Faizin indirilmesine karşı çıkan, Merkez Bankası Başkanları,

Görevden alınırken;

Yeni gelen MERKEZ BANKASI Başkanı da

İşleri bir süre idare etmeye çalışıyor,

Talimatla, faizleri düşürüyor ama

Döviz  fiyatları, artmaya devam edince

Başarısız olduğu gerekçesiyle yine görevden alınıyor.

Böylesi bir ortamda, Merkez Bankası Başkanları,

Nasıl başarılı olacak?

Tabii ki liyakat sorunu da önemli ama

Sayın ERDOĞAN açısından, söyleneni yapmanın;

Tercih nedeni olduğu, anlaşılıyor.

10)Yanlış ekonomik politikalarla,

Tarımı, hayvancılığı desteklemek yerine,

İthalatın önünü açarsanız, samanı bile dışarıdan ithal ederseniz;

İTHALAT YOLUYLA;

Birileri büyük paralar kazanırken;

Dolara bağımlılığı artırır, teminin de de

Zorlanırsınız.

Böylesi bir durum, başka sorunları da tetikler

11)SONUÇTA;

Merkez Bankası’ndaki 128 Milyar Dolar buharlaştığı gibi,

Kasa Hesabı;

Birde eksi bakiyeye düştü.50 Milyar Dolar gibi

MERKEZ BANKASI’NIN;

Ticari bir Banka olmadığını, 

Enflasyonu, frenlemek açısından,

Elde nevcut olan Dövizleri dikkatli kullanmak,

Dünyadaki parasl hareketleri, Dolar ve EUORO’daki değişiklikleri de iyi takip edip,

Önlem almak, ilgili herkesi bilgilendirmek gibi,

Bir görevinin olduğunu da

Unutmamak gerek..

BU İTİBARLA;

İktidarın, bilerek yada bilmeyerek, buharlaşmasına sebek olduğu,

Stoklardaki 128 Milyar Dolar, hepimizin parası,

KASA HESABINDAKİ,

50 Milyar Dolar açığı da,

Bizlerin ödeyeceğini de unutmamamız, bilmemiz,

Gerekiyor.

PEKİ, SUÇLU KİM?

Bu sorunun cevabını;

ÖNÜMÜZDEKİ BİR SEÇİMDE 

Halkımızın   oylarıyla, ortaya koyacağını,

BU ZOR GÜNLERİNDE;

Bir şekilde sona ereceğini düşünüyorum.

12)BU GÜN DÖVİZ İHTİYACI nedeni ile

Normal yollardan borçlanma yapamadığımız için;

Takas Yöntemi, ya da SWAP dediğimiz yöntemle

Çok yüksek faizle tefecilere muhtaç hale geldiğimizdir.


12)18 Aralık 2020 Cuma CUMHURİYET.



Vekillik, baş danışmanlık ve banka yöneticiliği yapan YERLİKAYA

Ceza ertelemesi ile kurtulmuş.

SAHTE DİPLOMA İLE SİSTEMİ TUŞ ETMİŞ.

Karara Cumhuriyet ulaştı.

CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı,

Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı,

Eski AKP Milletvekili ve eski güreşçi Hamza Yerlikaya’nın yargılandığı mahkemenin kararına;

Cumhuriyet ulaştı.

Karara göre Ortaokul mezunu YERLİKAYA

Sahte Lise diploması, kullanmış.

YERLİKAYA’nın ifadesine de yer verilen kararda;

Sahte Diplomayı bilerek kullandığı,,

Ve resmi evrakta sahtecilik yaptığı vurgulandı.

Hükmün ertelenmesiyle cezadan kurtulan YERLİKAYA

Milyonlarca üniversitelinin işsiz gezdiği ülkede,

Yasaya aykırı olarak, görev yapıyor.

Bu konuda çok daha önemli bir konu var:

Hamza YERLİKAYA’nın, Ortaokul mezunu olduğu halde,

Sahte Lise diplomasını, kullanması, elbette bir suç

Ama Lise diploması, gerçek bile olsa,

Bulunduğu Makamlar, özelliklede;

Vatandaşlarımızın paralarının olduğu,

Bir Kamu Bankası olan,

Vakıf Bank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, olabileceği,

Bir yer asla değildir.

Değil Ortaokul ve lise mezunu,Üniversite mezunu bile olsa, 

BU MAKAMA atanamaz.

UYGUYN BİR Yüksek  öğrenimin dışında,

Bu gibi Makamlara gelebilecek kişilerin;

Alt kademelerden başlayarak, Müdürlük ve daha yukarılarda çalışıp,

Tecrübenin doruğuna çıktıktan sonra;

Atanabilecek yerlerdir…

ANLAŞILAN odur ki;

Usulsüz kredilerde kullanılmak üzere,

Bu Makama getirilMİŞ…

Eğer Kamu Bankalarından alınan, büyük krediler incelenmeye alınsa;

Kim bilir, ne kadar büyük skandal işler, ortaya çıkar!

CUMHURİYET’TE DİĞER BİR önemli haberde şu:

FİDAN, YARGI’DA zirveye koşuyor.

Yargıtay’daki AYM Üyeliği seçiminde, en çok oyu;

Eski İstanbul Baş Savcısı İrfan FİDAN aldı.

Fidan, Nevzat Özsoy ve Mustafa Erol’un adı;

ERDOĞAN’a gönderilecek.

Erdoğan’ın 20 günlük Yargıtay üyesi, Fidan’ı atayacağı, konuşuluyor.

Seçimin Fidan’ın adaylığı için, ertelendiği, ileri sürülmüştü.

Şimdi soru şurada:

Eğer İrfan FİDAN da,

Anayasa Mahkemesi’ne seçildikten sonra;

Şayet Sayın ERDOĞAN’ın hoşuna gitmeyecek kararlarda imzası olursa,

O zaman ne olacak?


13)25 ARALIK 2020 Cuma, KORKUSUZ.



İstanbul ekonomisinin kalbinin attığı Mahmut Paşa’da, esnaf böyle haykırdı:

 AÇİZ KARDEŞİM, AÇ

Düşük alım gücü ve salgın nedeniyle Mahmutpaşa’da esnaf sinek avlıyor.

10 Aydır boş oturan iş yeri sahipleri, perişan

İş yok, para yok, eve götürecek ekmek yok.

BURADA, haber özelliği olan, diğer bir konu şu:

Keşke bu enerjiyi, aç insanlar için harcasanız!

TEKEL BAYİLERİNE; SARIKILI BASKISI!

Kendilerini Allah’ın yerine koyan sarıklı tayfası;

Tekel bayilerini, lanetli ilan edip;

Bu işi bırakın baskısı, yapıyor,

Bayilere mektup bırakıyorlar.

BURADA sorulması gereken soru şu:

ALKOLLÜ içkileri, yüksek vergi oranları ile çok pahalı hale getiriyorsun,

Bu yüzden kaçak üretim ve sahte içki dolayısıyla;

İnsanlar zehirlenip, ölüyor.

DİĞER YANDAN, sarıklı tayfası;

Bayileri tehdit ediyor.

PEKİ, EĞER, bu yüzden bir tartışma ve kavga çıkar,

Hayatını kaybedenler olursa;

Buna ne diyeceğiz?

İnsanları böylesine, her konuda şıkıştırmak, yaşam tarzına müdahale etmek,

Doğru bir şey değil

     

14)11 Aralık 2020 Cuma, SÖZCÜ




Savcılık yazısında şikâyetçi kişi, avukat gibi gösterildi.

İŞTE YARGININDURUMU.

Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın, TV’de küçük bir eleştiri yüzünden,

Başına gelenler;

Komedi filmini aratmıyor.

Adli kontrol cezası yetmedi,

Hapse atılmaları isteniyor. 

SANATÇIAR;

Toplumun aynası gibidir. Haktan aldıklarını, oyunlarda;

Yine Halka yansıtırlar .

Keşke ünlü Tiyatrocu ve komedyen Levent KIRCA,

Şimdi hayatta olsaydı!

Günümüzde Siyaseten yapılan yanlışlıkları,

Halkımıza yapılan dayatmaları;

Heresin anlayabileceği bir şekilde ortaya koyar,

Oyun içinde, herkese, her kesime önemli mesajlar verirdi.

Rahmetli Kemal SUNAL’ın KOLTUK , filmini,

HALK TV, ile birkaç Muhalif kanal, yer verse,

HALKIMIZA izletse, çok ararlı olur.

Rahmetli Turgut ÖZAL, Süleyman DEMİREL;

Hoş görülü insanlardı.

Basın Mensuplarına, Sanatçılara ,  toleranslı insanlardı.

Bu yüzden, bu dönemlerde, Gazeteciler, Sanatçılar;

Bir korkuya, bir endişeye kapılmadan;

İşlerini yaparlardı.

Web sitemde, en çok okunanlar listesinde gördüğüm;

Cumhuriyet Döneminden günümüze,

Basında yer alan bir KARİKATÜR sergisi açılması konusunda;

GAZETECİLER CEMİYETİ’ne, önemli görevler düşüyor.

GÜNÜMÜZDE,

Böylesi bir sergiye çok ihtiyacımı olduğunu da

Söylemek isterim. 

13) Ben konusunda Uzman, bir Yüksek Mühendis,BİR Yazar olmanın dışında

Resim, Opera, Tiyatro, Türk Sana Müziği gibi sanatsa faaliyetlere de;

İlgi duyan bir  kişiyim.

Yıllar öncesinden, rahmetli Suna KAN, eşi Faruk  GVENÇ,

Opera Eski Genel Müdürlerinden Yalçın DAVRAN,

Tenör Ömer YILMAZ,

Cüneyt Gökçer, Gürer AYKAL gibi tanınmış kişilerle de

Konşmuşluğum, tanışıklığım var.

14)Yıllar sonrasında, zaten çocukluğum ve gençliğimde de merak duyduğum Türk Sanat Müziği,

Tutkusu da, ön plana çıktı.

3 Yıl Makine Mühendisleri Odası-Ankara Şübesi’nin tertiplediği Türk Sanat Müziği Korolarına,

2 Yıl Parlamenterler Küştür ve Sanat Derneği’nin Koro çalışmalarına,

 3 Yılda Kahraman Maraş Vakf’nın Koro çalışmalarına devam ettim.

Nota bilgisini geliştirmeye çalıştım.

Korist ve Solist olarak sahneye çıktım.

Bu gibi faaliyetler neticesinde, çoğunuzun yakından tanığı, bildiği,

Çiğdem GÜRDAL, Suat YILDIRIM gibi Ünlü Sanatcı ve Hocalar.

Ve daha başkalarından ders almak.

Onları tanımak fırsatını, buldum

KONUYU,

Şuraya getirmek istiyorum.

Bir Yazar olarak, çok değerli olduğuna inandığım Konserleri de

JOUTUBA KAYITLA,

Sitemde yayınladım.

Bu vesile ile şimdilere olduğu kadar, gelecek kuşaklara hizmet açısından da

Önemli bir hızmet yaptığıma,

İnanıyorum.

BU GİBİ YAYINLARDA;

Bir Müzisyen, bir eleştirmen sıfatıyle da

Bir şeyler yazmaya çalıştım.

BU NEDENLE

Bu gibi yayınları ve yazdıklarımı da

Okumanızı isterim.

İZMİR’DE-TRT-Hikmet ŞİMŞEK,Könser Salonu’nda;

Parlamenter Kültür-Sanat Derneğii’nin,

Şef Suat YILDIRIM, Yönetimindeki yayını;

Hem zleyin, hemde yazdıklarımı, bir okuyun.

BU YAYIN VE GÖRDÜKLERİM;

Hayatımın, en mutlu olduğum anlarından, biridir.

İŞİN GÜNÜMÜZÜ DE İLGİLENDİREN,

Çok önemli bir yanıda şu:

15)-Konserin Adı, Cumhuriyet Konseri Ya!

Hem Herkesi heyecanlandıran Cumhuriyet ve Mustafa Kemal ATATÜRK ile

İlgili şarkılar ve marşlar, var,

EFE şarkıları var,

Herkesin zevkle dinleyeceği, Türk Sanat Müziği şarkıları var.

DAHADA ÖNEMLİSİ,

Müziğin büyülen etkisi ve yaşanan duygusallıkla

HALKIMIZDA, Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun şahsında;

ESKİYE duyulan bir özlem, bir heyecan, bir beklenti var.

BU HUSUS,

Yeniden bir başlangıç için,

Çok önemli bir görüntü.

16)Ben İzmir’e daha önceleri, birkaç defa gitmiştim ama

Bu defasında CHP-Ankara-Çankaya Belediye Başkanı,

Sayın Alper TAŞDELEN’nin bizlere tahsis ettiği,

Bir otobüs ile gitmiş, gelmiştik.

Böylesi bir husus;

Aslında CHP ve Sayın TAŞDELEN adına, artı bir puan ama

Bu konuda da söyleyeceklerim var.Bu Konya tekrar değineceğim.

Konseri tamamladıktan sonra

Bizlere tahsis edilen otobüs ile

İzmir’in tarıhi ve önemli Mekânlarını da bir rehber eşliğinde,

Gezme ve görme fırsatımız oldu.

Daha önce görmediğim, dağda, kocaman kayalara oyulmuş, 

ATATÜRK, rolyefi, 9 Eylül-İzmir’in kurtuluşu, öncesinde;

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün son planlarını yaptığı, İzmir Körfezini,

Tepeden gözlemlediği, hazırlıkarı gözden geçirdiği,

TARİHİ bir Mekân, bir Müze ve bir konaklama yeri.

17)Ünlü şarkıcı, Dario MORENO, sokağı,

O’nun büstü ve vasiyeti

GÜNÜMÜZDE,

Türk’e, Mustafa Kema ATATÜRK’e , 

Türkiye Cumhuriyeti’ne karşıtlık pompalanmaya çalışılıyor ya!

HERKES BU ANLATTIKLARIMI;

İyi dinlesin.

DARİO MORENO;

İzmirli Yahudi, ya da Musevi kökenli,

Bir Ailenin oğlu..

HERNEKADAR,

Yahudi, ya da Musevi kökenli olduğunu bilsede;

Türk Vaandaşı olmakla gurur duyan,

Kendini Türk olarak tanımlayan ve bundan, gurur duyan,

Birisi,

Türkçe şarkılarda söyleyen bir  şarkıcı

ÇOĞU İNSANIMIZ GİBİ;

Türkiye’de doğup ta, dışarıda meşhur olan, insanlarımızdan,

Biri,

FRANSA’da meşhur oluyor,

Fansızca şarkları var. İnsanlarımız, Dario Moreno’yu,

Bu şarkıları ile tanıyor.

18)DARİO MORENO’nun  Vasiyeti:

Dario MORENO, 1920 İzmir doğmlu,

1967’de 45-46 yaşlarında vefat ediyor.

VASİYET NAMEDE;

Canım İzmir, güzel İzmir gibi ifadelerden sonra,

Eğer bir gün, bu Topraklardan uzakta vefat edersem,

Beni burada toprağa verin.

Öldüğümü, söylemeyin, oyuyor deyin gibi,

Herkesi duygulandıran anlamlı sözler.!

1967 TARİHİ, Arap-İsrail savaşını yaşandığı, önemli bir Tarih.

DARİO MOENO-AİLESİ’nin;

İsrail’e göç ettiği, yada göç etmek isteği bir tarih olmalı ki;

DARİO MORENO, vasiyetine rağmen;

İzmir’de değilde, İSRAİL’de topraa verliyor.

19)DARİO MORENO, sokağından sonra,

Uşak’a doğru yöneldik. Turgutlu da bir yemek molası verdık.

Biraz çarşıyı gezdik, bir restorantta oturup, bir şeyler yedikten sonra,

Otobüsün park ettiği yerde toplanmaya başladık.

BİZLERİNİ KONSERİNİ,

Televizyondan canlı izlemiş olmalılar ki,

OTOBÜSTEKİ, pankarttan da anladıklarını düşünüyorum;

ORTA YAŞLARDA BİR BYAN;

Yanına 7-8, belki 9-10, yaşlarında3-4 çocukla,

Ellerinde Türk Bayrakları ile bizleri bekliyorlar.

Herkesi mutlu edip, gururlandıran,

Çok güzel, çok anlamlı bir an!

Bunlar, çok güzel anlar, muhteşem hatıralar!

20)ŞİMDİ CHP ve Muhalefet Partileri, konusuna,

Geliyorum.

Ankara’ya döndükten sonra,

Hem bir Yazar olarak, hemde Çankaya Belediyesi’nin bizlere katkısı adına,

Hem kendi adıma teşekkür etmek, hemde gördüklerimi anlatmak için

Sayın Alper TAŞDELEN ile görüşme talebi ile

Sekreterine vardım, kartımı verdim, bir şeyler söyledim,

 Ve Sayın TAŞDELEN ile görüşmek istediğimi söyledim.

Şimdi anlatmak istediğim şu:

Ne o gün, ne de ondan sonraki tarihlerde;

Beni Çankaya Belediyesi, ya da CHP, Teşkilatlarından,

Arayan olmadı

ŞİMDİ SORU ŞU:

Böylesi bir fırsat, kaçırılır mı?

Sorunların, kaynaklandığı nokta aynı!

Aradaki Danışmanlar, Sekreterler;

Görevlerini, yapmıyorlar,

İş yürütmesini, sorun çözmesini, bilmiyorlar.

Bir Yazarı anlama kolay,

5-10 Dakikanızı ayırır, yazdıklarına, bir göz atarsanız,

Gerisi kendiliğinden gelir.

HERKES BATI TARZI ÇALIŞMAYA,

Alışmalıdır.

BAŞKACA BİR YOL YOK

Bu itibarla Sayın Kemal KLIÇDAROĞLU,

Sayın Meral AKŞENER ile

Diğer Muhalefet Liderleri;

Bu yazdıklarımı okurlarsa,

Çok yararlı olur.

20-CHP Lideri Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU;

Kişilik olarak çok sakin, nezaketli, uzlaşmacı ve demokrasiye inanan birsi.

Ama bu yüzden;

Sayın ERDOĞAN’ın, siyaseten kurduğu tuzakları görmekte, 

Biraz geç kalıyordu.

Ama son zamanlarda, etkili bir muhalefet taktiği ile

Çok etkili olmaya başladı,

Sayın ERDOĞAN’ı da zorladığını,

Görüyoruz.


15)2 Temmuz 2021 Cuma SÖZCÜ



Fiyat İstikrarı komitesi’ni krdular, fiyatların istikrarı bozuldu!

MİLLETİN ÜZERİNE, ZAMLAR ÇÖKTÜ

Som gelen zamlar, zaten geçim sıkıntısı çeken, milyonların, belini büktü.

İşin kötüsü,iğneden ipliğe, her alanda zamlar yolda.Vatandaşlar isyanda,

ELEKTRİK, %15 zamlandı. DOĞALGAZ %12 zamlandı,LPG %8,5 ZAMLANDI,

SÜT ÜRÜNLERİNE %15 ZAM YOLDA.


16)29 Haziran 2031 Salı YENİÇAĞ



AYM BAŞKANI’NDAN, MANİDAR UYARILAR

Anaya Mahkemesi Başkanı Zühtü ARSLAN’nın;

Hukuk Devletinin temel gereklerini vurguladığı, konuşmasında,

Yer alan, çarpıcı ikazlar;

Özel Hayata Saygı Sempozyumu2na,

Damga vurdu.

Bu gazetede, haber değeri olan,

Güncel bir konu, daha var:

İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI,

Sayın Meral AKŞENER;

Muğla’da,KANAL İSTANBUL ihalesinde, yer alacakları;

Bir kez daha uyardı.

MUHALETET’in söylemlerine karşılık,Sayın ERDOĞAN’ın;

Söke Söke ödeyeceksiniz , sözlerine tepki olarak;

Yerli ve yabancı tüm Şirketlere sesleniyorum;

İlk seçimde iktidar olacağız,

Ve kesinlikle, o paraları, ödemeyeceğiz.

Şimdiden, bilin dedi..

ŞİMDİ DE,

Dünya Gazetesi Ekonomi Yazarlarından,

Sayın Nevzat SAYGILIOĞLU’nn;

302o-2021 Bütçesi analizleri ile, günümüzdeki,

Parasalsıkışıklık konusunda, bir şeyler söylemek açısından,

Kısaltarak, bir  özet sunuyorum.

BURADAKİ AMACIM;

Sayın ERDOĞAN’n;

Faiz sebep; enflasyon bir sonuçtur ,

Sözlerine karşılık olarak;

Uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucunda;

Tefecilere, ne kadar faiz ödendiği konusunda;

Taplodaki, rakamlarla,

Sizleri bilgilendirmek istiyorum

Sayın Uzman, gayet güzel anlatmş.

Kısalttığım analizi, kendiniz bir okuyun!.

Saygılarımla 6 Temmuz 2021 Salı.

                                                                        Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ

                                                                                    Enerji Uzmanı-Gazeteci Yazar

a_yalvac@hotmail.com

Wwwahmetyalvac1946blogspot.com.tr


 Dünya Gazetesi Yazarı Nevzat SAYGILIOĞLU



 


►Hükümetin diline pelesenk ettiği faiz belası daha da korkunç hal almış ve yüzde 29.2 artış ile 179 milyar liraya fırlamış. Bir an düşünün, faize ödenecek 179 milyar lira ile bu salgın döneminde hangi esnafın ve vatandaşın yüzü güldürülemez ki? Hükümetin yaptığı nakit yardımların boyutu ortada.

►Bütçeye göre yapılan her 100 liralık harcamanın 13.2 lirası faiz ödemelerine ayrılmış

►Ulaştırma yatırımları içerisinde DSİ ödeneklerinde yüzde 139 ve özellikle Karayolları ödeneklerindeki yüzde 84 artışın nedenini anlamak zor. Bu kadar zor koşullarda ülke kan ağlıyorken yine müteahhitlere ayrıcalık var

 Kullanılan Gazete Manşetleri:

1)15 Haziran 2021Salı SÖZCÜ

2).30 Mayıs 2021Paar SÖZCÜ

3)22 Mayıs 2021Cumartesi SÖZCÜ

4)28 Mayıs 2021 Cuma SÖZCÜ

5)18 Haziran 2021Cunma CMHURİYET

6)20 Haziran- 2021 Pazar CUMHURİTET

7)25Haziran 2021 Cuma BİRGÜN.

8)9Aralık 2020 Çarşamba KORKUSUZ

9)24 Haziran 2021 Perşembe CUMHURİYET

10)27 Kasın 2020 Cuma CUMHURİYET

11)26 Haziran 2021Cumartesi CUMHURİYET

12)18 Aralık 2020 Cuma CUMHURİYET

13)25 Aralık 2020 Cuma KORKUSZ

14)11Aralık 2020 Cuma SÖZCÜ

15)2 Temmuz 2021 Cuma SÖZCÜ

16)29 Haziran 2021 Salı YENİÇAĞ