17 Ocak 2014 Cuma

TÜRKİYE'DE SİYASİ DENGE NASIL SAĞLANIR? (B)

TÜRKİYE'DE SİYASİ DENGE NASIL SAĞLANIR?
(B) (1-2-3-4-5-6)
                                   Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
SAYIN BAŞBAKANIN YAPTIĞI, YAPMAK İSTEDİĞİ HUSUS; ANAYASAL BİR SUÇTUR...
            Sevgili Anayurt Okurları, neyden bahsettiğimi anlamış olmalısınız;geçtiğimiz son hafta içerisinde, İmralı Adası'ında terörist başı Abdullah Öcalan ile, Hükümet Yetkilileri arasında yürütülen pazarlık görüşmelerinin bazı detaylarının Milliyet Gazetesi'nde yayınlanması ile başlayan toplumdaki gerilim ile, Başbakan Sayın Tayyip Erdğan'ın yapılanları savunmaya yönelik söz düellesu ve bazı kesimlere tehditler savurması hakkında bir şeyler söylemek istiyorum
            Milliyet gazesi'nde  yayınlanan bu haberi diğer gazetelerde manşetlerine taşıyarak, Toplumun değişik kesimlerine haberin ulaşmasını sağlamışlardır. Bu haberin ortaya çıkmasından bu yana, Televizyon kanallarında da, kendi siyasi eğilimlerine bağlı olarak lehte, ya da aleyhte yayınlar; yorumlar, yönlendirmeler yapılmaya başlanmıştır.
            Bu görüşmelerin bir şekilde yazılı ve görsel basında yer almasından ve Toplumun tamamının bilgilenmiş olmasından en fazla telaşlanan, en fazla rahatsız olan kişi ise, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Durumu Takke Düştü Kel Göründü diye de özetleyebiliriz
            Terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri; İleri demokrasi kılıfı ile, sözde akan kanı durdurmak bahanesi ile,Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılması, vatan topraklarının bölünüp parçalanması ile sonuçlanacak  tavizlerin verilmesi, pazarlıkların yapılması diye de adlandırabiliriz.
            Anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez 4 ana maddesinin değiştirilmesine yönelik çalışmaların, ya da bu maddelerin etrafında dolaşılarak, Türkiye’nin üniter yapısını bozacak nitelikte değişikliklerin yapılması talebinin de, terörist başı Abdullah Öcalan’dan geldiği ve ısrar edildiği anlaşılmaktadır.
            Bu itibarla bu şartlar altında, yeni bir Anayasa hazırlamak ve bunu oylamaya sunmak, ya da refaranduma sunmak, asla doğru bir şey değildir. Bu nedenle Türkiye’de yeni bir siyasi denge oluşuncaya kadar, bu gibi çalışmalar derhal durdurulmalıdır.
            Bu noktada nihai hedefi belli olan ve Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına neden olacak bu gibi görüşmeleri yapan ona destek olanlar; başta Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, MİT Görevlileri, BDP Milletvekilleri bir Anayasa suçu işlemişlerdir ve işlemeye devam etmektedirler Bu gibi girişimlerin şimdi olmasa da, ilerde hukuki gereği mutlaka yapılacak, ve siyasi sonuçları da mutlaka olacaktır.
            Sayın Başbakan bu görüşmelerin içeriğine değil de, nasıl sızdırıldığına çok sinirleniyor ve köstebeği bulmaya çalışıyor!...
            Herkese şu hususu hatırlatmak isterim Günümüzde yanlış iş, yanlış hesap maalesef gizlenemiyor mızrak çuvalda gizlenemez hale gelince, yanlış işler, yanlış hesaplar bir şekilde ortaya çıkıyor.Bu konu da ustalık dönemine geçmiş olmak ta işe yaramıyor.
            Sayın Başbakan suç üstü yakalanmıştır. Yapılmak istenen işin savunulacak bir yönü yoktur. Sayın Başbakan’ın bu işin üzerinde duran basın mensuplarına, sivil toplum örgütlerine ve bazı vatandaşlarımıza duyduğu öfkeyi ise, suçluluk psikolojisi le, yapılanların örtbas edilmesine yönelik savunma ihtiyacı ve oy kaybını önlemeye yönelik girişimler olduğunu da söyleyebiliriz.
            Şimdi konunun daha iyi anlaşılması için, Sayın Başbakan’nın konuşması ile, terörist başı Abdullah Öcalan’nın taleplerinden bazı örnekler vermek istiyorum
            4 Mart 2013 Pazartesi. Bazı gazetelerde yer alan haber. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan Balıkesir’de Sivil Toplum Örgütleri ile yaptığı kahvaltılı toplantıda, bir gazinin terörist başı ile müzakereler yapılmasından çok rahatsızız demesi üzerine ,çok sinirlenmiş ve şöyle demiş:her önüne gelen gazi derneği, şehit derneği kuruyor diye fırça atmış. Şimdi soruyorum bu, doğru bir iş mi?
            Çocuklarına askerlik yaptırmayan, daha doğrusu bedel ödeyerek çocuklarına vatan hizmeti yaptırmayan bir Başbakan; bir gazinin, bir şehit ailesinin duygularını nasıl anlayabilir?
            Vatan hizmeti kutsal bir görevdir. Gazilerimize ve vatan için evlatlarını kaybeden şehit ailelerine, kırıcı, rencide edici sözler yerine, daha yumuşak, daha teskin edici sözler kullanamaz mıydı? Aslında Sayın Başbakan bu gibi hoş olmayan hareketleri hep yapıyor.
            Sayın Başbakan aynı toplantıda bu defasında da, yine basın mensuplarına hakaret edercesine çatıyor, onları barış sürecine müdahale etmekle suçluyor. Şimdi soruyorum;Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik faaliyetlere destek olmak;barış süreci mi ki, bu konu da kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkları Halkımıza duyuran gazeteciler, suç işlemiş olsun?...
            Eğer Balıkesir’de kahvaltılı nalum toplantıda fırçayı yiyenler, anında toplantıyı terk etselerdi, daha doğru bir hareket yapmış olurlardı
            Abdullah Öcalan’ın basına yansıyan sözlerinde bazıları:
            Biz İltidarı AKP’ye altın tepsi içinde sunduk. Ne affı?... Türkiye’de rejim değişecek, Kürtler bağımsızlığa kavuşacak, hapistekiler de serbest kalacak Abdullah Öcalan, yandaşlarına şu mesajı da vermeyi unutmuyor:Şimdilik özerklik işimizi görür, kimseyi kuşkulandırmayın Sonrasında bağımsız bir Kürt devleti…
            Şimdi soru şu: bu gibi insanlarla barış nasıl sağlanacak?...
            SAYIN BAŞBAKAN’IN KENDİNDEN İSTENENİ YAPMAKTAN BAŞKA BİR ÇARESİ MAALESEF YOK
            Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ne kadar bariş ve demokrasiden, insan haklarından bahsederse etsin;yapılmak istenenin bir Truva Atı olduğu anlaşılmıştır.Ve tüm bu işler Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik hareketlerdir ve perde arkasında Amerika Birleşik Devletleri vardır. İmralı Adası’ında terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan pazarlıkların arkasında Amerika Birleşik Devletleri’nin olduğu da anlaşılmıştır.
            Nihai hedefi Türkiye’yi bölüp parçalamak olan bu tğr faaliyetlerin BOP kapsamında yürütüldüğü de artık örneklerle görülmüş ve anlaşılmıştır. Ve Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’da bu projenin Eş Başkanıdır. BOP’ta Eş Başkan olduğu, Sayın Başbakan’ın klendi ifadesidir. AKP’nin BOP kapsamında Amerika tarafından kurdurulup, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da desteklenip, Başbakan yapılması da, BOP kapsamında olmuştur. Bu hususun doğruluğu da, zaman içerisinde yaşanan ve gelişen olaylardan anlaşılmıştır.
            Bu itibarla Sayın Başbakab’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin talebini yerine getirmekten başka bir çaresi yoktur. Ama Halkımız sadece Sayın Başbakan’ı kurtarmak adına, Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına göz yummak zorunda değildir.
            Sayın Başbakan bundan sonrasında BOP Eş Başkanlığından ayrılmak istese bile, böyle bir şey maalesef mümkün değildir. Aksi bir durumda Sayın Başbakan Amerika Birleşik Devletleri tarafından anın da alaşağı edilir.BOP Eş Başkanlığı, Sayın Başbakan’ın kendi tercihidir.
            Eğer Sayın Başbakan bir yolunu  bulup, Başbakanlıktan ayrılmanın yollarını düşünmeye başlarsa, başka bir siyasi oluşum olursa belki az bir hasarla kurtulabilir.
AKP MİLLETVEKİLLERİNE DÜŞEN GÖREV
            Ben Şahsen AKP’nin içinde de, vatansever Milletvekillerinin olduğunu biliyorum. Millet vekili seçilmek, akabinde Bakan olup hizmet vermek umudu ile, AKP saflarında yer almış insnlar olabilir. Ama ben AKP’nin içinde de, Sayın Başbakan’nın tutumundan ve nihayetinde basına yansıyan PKK-Hükümet görüşmesi ve pazarlıklarından rahatsızlık duyan çok sayıda Milletvekilinin olduğu söyleniyor. Bu sayının 40 kadar olduğu basında yer aldı. Ama gerçek sayının 68 olduğunu söyleyenler de var. Bu son rakam bana daha doğru gibi geliyor. Zira şu anda AKP’nin içinde57 Merkez Sağ kökenli Milletvekilinin olduğu söyleniyor. Durum böyle olunca 68 sayısı daha mantıklı geliyor. Demek istediğim husus şudur
            Eğer beklendiği üzere, bir gurup Milletvekili AKP’den kopar, bağımsız olurlarsa, Anayasa oylamasında, toplam 330 sayısına da, ulaşılamaz Böylece yapılmak istenen yasal değişiklik te yapılamaz;Türkiye’de bu vesile büyük bir beladan kurtulmuş olur.
            Böyle bir durumda Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’da büyük bir yükten, büyük bir sorumluluktan kurtulmuş olur.
            Zira böyle bir durumda, Amerika Birleşik Deletleri’ne çok zorladım ama, başaramadım der, ve böylece sorumluluktan da, bir şekilde sıyrılmış olur. Böylesi bir durum, Sayın Başbakan için daha hayırlıdır.
            SAYIN BAŞBAKAN TOPLUMDAKİ UYANMAYI GÖRMELİ VE İNADINDAN VAZ GEÇMELİ
            Sayın Başbakan yaşananlardan, bazı yazılı ve görsel basını ve mensuplarını sorumlu tutsa bile, bu doğru değil. Zira çoğu kesim Sayın Başbakan’ın herkesi azarlamasının doğru olmadığını yazıyor ve söylüyor ama, Sayın Başbakan bu söylenenleri hiç dinliyor mu? Sonun da bazı insanlar düşük eğimli olsalar bile, olup bitenleri anlıyor ve bu yüzden desteklerini çekiyorlar.
            Sayın Başbakan her zaman kömürle, çeşitli gıda ve para yardımı ile yoksul, Dindar ve düşük eğitimli bazı vatandaşlarımızın oylarını almaya devam edeceğini sanıyorsa, bu konuda da, yanıldığını söylemek zorundayım Bu yöntemin  bu güne kadar etkili olduğunu söyleyebilirim ama bundan sonrası için bir şey söyleyemem. Buna sebeb te, Sayın Başbakan’ın kendisi.
            Herkesi aptal yerine koyar, bildiğini okumaya devam edersen sonuçlarına da katlanmalısın
            Habur’da teröristleri bayram havası içinde kim karşıladı?
            Oslo’da, İmralı Adasında teröristlerle pazarlıkları kim yaptı?
            Tğrk Milliyetçiliğini, Kürt Milliyetçiliğini, Arap Milliyetçiliğini kim ayaklarımın altına alıyorum dedi?
Siz bir Başbakan olarak buna bir kılıf uydurmaya çalışabilirsiniz, Türkiye’nin menfaati için bunu söylemek zorunda olduğunuza vurgu yapmak istemiş olabilirsiniz. Ama ya sade vatandaş bunun doğru olmadığının farkına varır, ya da, seni ayağımın altına alır ezerim şeklinde anlarsa, o zaman ne yapabilirsiniz.Sizin aptal yerine koyduğunuz sade Halk bir ayaklanırsa,bunun önünde hiçbir kuvvet duramaz!.
Türkiye’yi Suriye bataklığına kim soktu?
Gaziantep, Şanlı Urfa, Akçakale ve Güney sınırımızdaki diğer yerleşim yerlerinde yaşanan Suriyeli krizi,güvenlik sorunu, ticaretin durmasının ne anlama geldiğini, diğer yerlerdeki insanlar uzakta oldukları ve yandaş basında üzerinde durmadığı için, fazla etkilenmemiş olabilirler ama, sınırımızda yaşayan bu insanlarımızın sade, ya da değil, olup bitenleri görüp anlamadığını mı sanıyorsunuz?
            Ama vurgulamaya çalıştığım üzere, bütün vatandaşlarımızı rahatsiz edecek çok hatalar yapıyorsunuz
Millet işsiz, aç perişan iken, Suriyelilere onca masrafı, kim yaptı?
            Türkiye’yi Suriye!ye  mudahale etmek için sürekli kışkırtan, siyasilerin sürekli sırtını sıvazlayan;aslansın, kaplansın diye yağlayıp ballayan Amerika Birleşik Devletleri mi, yoksa diğer Batılı devletler mi karşıladı, 100 Milyonlarca masrafı? Hayır, yoksul Türk Halkı karşıladı…
Seyahatlerinizde kullanmak için Milyar Dolarlarla ifade edilen lüks uçak filosunu siz kurdunuz
Bütün bunları da mı basın mensupları, ya da başka birileri yaptı?
Eğer birileri bu Milleti aptal yerine koyarsa, aptal yerine konanlar, bir gün beklenmedik bir zamanda bir tokat atarlarsa, hiç kimse şaşırmasın!
DEVAMI VE TAMAMI İÇİN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder