(B) (1-2-3-4-5-6)
Mak. Yük. Müh.
Ahmet YALVAÇ
SAYIN BAŞBAKANIN YAPTIĞI, YAPMAK İSTEDİĞİ
HUSUS; ANAYASAL BİR SUÇTUR...
Sevgili
Anayurt Okurları, neyden bahsettiğimi anlamış olmalısınız;geçtiğimiz son hafta
içerisinde, İmralı Adası'ında terörist başı Abdullah Öcalan ile, Hükümet
Yetkilileri arasında yürütülen pazarlık görüşmelerinin bazı detaylarının
Milliyet Gazetesi'nde yayınlanması ile başlayan toplumdaki gerilim ile,
Başbakan Sayın Tayyip Erdğan'ın yapılanları savunmaya yönelik söz düellesu ve
bazı kesimlere tehditler savurması hakkında bir şeyler söylemek istiyorum
Milliyet
gazesi'nde yayınlanan bu haberi diğer
gazetelerde manşetlerine taşıyarak, Toplumun değişik kesimlerine haberin
ulaşmasını sağlamışlardır. Bu haberin ortaya çıkmasından bu yana, Televizyon
kanallarında da, kendi siyasi eğilimlerine bağlı olarak lehte, ya da aleyhte
yayınlar; yorumlar, yönlendirmeler yapılmaya başlanmıştır.
Bu
görüşmelerin bir şekilde yazılı ve görsel basında yer almasından ve Toplumun
tamamının bilgilenmiş olmasından en fazla telaşlanan, en fazla rahatsız olan
kişi ise, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Durumu Takke Düştü Kel
Göründü diye de özetleyebiliriz
Terörist
başı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri; İleri demokrasi kılıfı ile, sözde
akan kanı durdurmak bahanesi ile,Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılması, vatan
topraklarının bölünüp parçalanması ile sonuçlanacak tavizlerin verilmesi, pazarlıkların yapılması
diye de adlandırabiliriz.
Anayasanın
değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez 4 ana maddesinin
değiştirilmesine yönelik çalışmaların, ya da bu maddelerin etrafında
dolaşılarak, Türkiye’nin üniter yapısını bozacak nitelikte değişikliklerin
yapılması talebinin de, terörist başı Abdullah Öcalan’dan geldiği ve ısrar
edildiği anlaşılmaktadır.
Bu
itibarla bu şartlar altında, yeni bir Anayasa hazırlamak ve bunu oylamaya
sunmak, ya da refaranduma sunmak, asla doğru bir şey değildir. Bu nedenle
Türkiye’de yeni bir siyasi denge oluşuncaya kadar, bu gibi çalışmalar derhal
durdurulmalıdır.
Bu
noktada nihai hedefi belli olan ve Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına neden
olacak bu gibi görüşmeleri yapan ona destek olanlar; başta Başbakan Sayın Recep
Tayyip Erdoğan, MİT Görevlileri, BDP Milletvekilleri bir Anayasa suçu
işlemişlerdir ve işlemeye devam etmektedirler Bu gibi girişimlerin şimdi olmasa
da, ilerde hukuki gereği mutlaka yapılacak, ve siyasi sonuçları da mutlaka olacaktır.
Sayın
Başbakan bu görüşmelerin içeriğine değil de, nasıl sızdırıldığına çok
sinirleniyor ve köstebeği bulmaya çalışıyor!...
Herkese
şu hususu hatırlatmak isterim Günümüzde yanlış iş, yanlış hesap maalesef
gizlenemiyor mızrak çuvalda gizlenemez hale gelince, yanlış işler, yanlış
hesaplar bir şekilde ortaya çıkıyor.Bu konu da ustalık dönemine geçmiş olmak ta
işe yaramıyor.
Sayın
Başbakan suç üstü yakalanmıştır. Yapılmak istenen işin savunulacak bir yönü
yoktur. Sayın Başbakan’ın bu işin üzerinde duran basın mensuplarına, sivil
toplum örgütlerine ve bazı vatandaşlarımıza duyduğu öfkeyi ise, suçluluk
psikolojisi le, yapılanların örtbas edilmesine yönelik savunma ihtiyacı ve oy
kaybını önlemeye yönelik girişimler olduğunu da söyleyebiliriz.
Şimdi
konunun daha iyi anlaşılması için, Sayın Başbakan’nın konuşması ile, terörist
başı Abdullah Öcalan’nın taleplerinden bazı örnekler vermek istiyorum
4
Mart 2013 Pazartesi. Bazı gazetelerde yer alan haber. Başbakan Sayın Tayyip
Erdoğan Balıkesir’de Sivil Toplum Örgütleri ile yaptığı kahvaltılı toplantıda,
bir gazinin terörist başı ile müzakereler yapılmasından çok rahatsızız demesi
üzerine ,çok sinirlenmiş ve şöyle demiş:her önüne gelen gazi derneği, şehit
derneği kuruyor diye fırça atmış. Şimdi soruyorum bu, doğru bir iş mi?
Çocuklarına
askerlik yaptırmayan, daha doğrusu bedel ödeyerek çocuklarına vatan hizmeti
yaptırmayan bir Başbakan; bir gazinin, bir şehit ailesinin duygularını nasıl
anlayabilir?
Vatan
hizmeti kutsal bir görevdir. Gazilerimize ve vatan için evlatlarını kaybeden
şehit ailelerine, kırıcı, rencide edici sözler yerine, daha yumuşak, daha
teskin edici sözler kullanamaz mıydı? Aslında Sayın Başbakan bu gibi hoş
olmayan hareketleri hep yapıyor.
Sayın
Başbakan aynı toplantıda bu defasında da, yine basın mensuplarına hakaret
edercesine çatıyor, onları barış sürecine müdahale etmekle suçluyor. Şimdi
soruyorum;Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik faaliyetlere destek olmak;barış
süreci mi ki, bu konu da kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkları
Halkımıza duyuran gazeteciler, suç işlemiş olsun?...
Eğer
Balıkesir’de kahvaltılı nalum toplantıda fırçayı yiyenler, anında toplantıyı
terk etselerdi, daha doğru bir hareket yapmış olurlardı
Abdullah
Öcalan’ın basına yansıyan sözlerinde bazıları:
Biz
İltidarı AKP’ye altın tepsi içinde sunduk. Ne affı?... Türkiye’de rejim
değişecek, Kürtler bağımsızlığa kavuşacak, hapistekiler de serbest kalacak
Abdullah Öcalan, yandaşlarına şu mesajı da vermeyi unutmuyor:Şimdilik özerklik
işimizi görür, kimseyi kuşkulandırmayın Sonrasında bağımsız bir Kürt devleti…
Şimdi
soru şu: bu gibi insanlarla barış nasıl sağlanacak?...
SAYIN BAŞBAKAN’IN KENDİNDEN İSTENENİ
YAPMAKTAN BAŞKA BİR ÇARESİ MAALESEF YOK
Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ne kadar bariş ve demokrasiden, insan haklarından
bahsederse etsin;yapılmak istenenin bir Truva Atı olduğu anlaşılmıştır.Ve tüm
bu işler Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik hareketlerdir ve perde arkasında
Amerika Birleşik Devletleri vardır. İmralı Adası’ında terörist başı Abdullah
Öcalan ile yapılan pazarlıkların arkasında Amerika Birleşik Devletleri’nin
olduğu da anlaşılmıştır.
Nihai
hedefi Türkiye’yi bölüp parçalamak olan bu tğr faaliyetlerin BOP kapsamında
yürütüldüğü de artık örneklerle görülmüş ve anlaşılmıştır. Ve Başbakan Sayın
Tayyip Erdoğan’da bu projenin Eş Başkanıdır. BOP’ta Eş Başkan olduğu, Sayın
Başbakan’ın klendi ifadesidir. AKP’nin BOP kapsamında Amerika tarafından kurdurulup,
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da desteklenip, Başbakan yapılması da, BOP
kapsamında olmuştur. Bu hususun doğruluğu da, zaman içerisinde yaşanan ve
gelişen olaylardan anlaşılmıştır.
Bu
itibarla Sayın Başbakab’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin talebini yerine
getirmekten başka bir çaresi yoktur. Ama Halkımız sadece Sayın Başbakan’ı
kurtarmak adına, Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına göz yummak zorunda
değildir.
Sayın
Başbakan bundan sonrasında BOP Eş Başkanlığından ayrılmak istese bile, böyle
bir şey maalesef mümkün değildir. Aksi bir durumda Sayın Başbakan Amerika
Birleşik Devletleri tarafından anın da alaşağı edilir.BOP Eş Başkanlığı, Sayın
Başbakan’ın kendi tercihidir.
Eğer
Sayın Başbakan bir yolunu bulup,
Başbakanlıktan ayrılmanın yollarını düşünmeye başlarsa, başka bir siyasi oluşum
olursa belki az bir hasarla kurtulabilir.
AKP MİLLETVEKİLLERİNE
DÜŞEN GÖREV
Ben
Şahsen AKP’nin içinde de, vatansever Milletvekillerinin olduğunu biliyorum.
Millet vekili seçilmek, akabinde Bakan olup hizmet vermek umudu ile, AKP
saflarında yer almış insnlar olabilir. Ama ben AKP’nin içinde de, Sayın
Başbakan’nın tutumundan ve nihayetinde basına yansıyan PKK-Hükümet görüşmesi ve
pazarlıklarından rahatsızlık duyan çok sayıda Milletvekilinin olduğu
söyleniyor. Bu sayının 40 kadar olduğu basında yer aldı. Ama gerçek sayının 68
olduğunu söyleyenler de var. Bu son rakam bana daha doğru gibi geliyor. Zira şu
anda AKP’nin içinde57 Merkez Sağ kökenli Milletvekilinin olduğu söyleniyor.
Durum böyle olunca 68 sayısı daha mantıklı geliyor. Demek istediğim husus şudur
Eğer
beklendiği üzere, bir gurup Milletvekili AKP’den kopar, bağımsız olurlarsa,
Anayasa oylamasında, toplam 330 sayısına da, ulaşılamaz Böylece yapılmak
istenen yasal değişiklik te yapılamaz;Türkiye’de bu vesile büyük bir beladan
kurtulmuş olur.
Böyle
bir durumda Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’da büyük bir yükten, büyük bir
sorumluluktan kurtulmuş olur.
Zira
böyle bir durumda, Amerika Birleşik Deletleri’ne çok zorladım ama, başaramadım
der, ve böylece sorumluluktan da, bir şekilde sıyrılmış olur. Böylesi bir
durum, Sayın Başbakan için daha hayırlıdır.
SAYIN BAŞBAKAN TOPLUMDAKİ UYANMAYI GÖRMELİ VE İNADINDAN VAZ
GEÇMELİ
Sayın
Başbakan yaşananlardan, bazı yazılı ve görsel basını ve mensuplarını sorumlu
tutsa bile, bu doğru değil. Zira çoğu kesim Sayın Başbakan’ın herkesi
azarlamasının doğru olmadığını yazıyor ve söylüyor ama, Sayın Başbakan bu
söylenenleri hiç dinliyor mu? Sonun da bazı insanlar düşük eğimli olsalar bile,
olup bitenleri anlıyor ve bu yüzden desteklerini çekiyorlar.
Sayın
Başbakan her zaman kömürle, çeşitli gıda ve para yardımı ile yoksul, Dindar ve
düşük eğitimli bazı vatandaşlarımızın oylarını almaya devam edeceğini
sanıyorsa, bu konuda da, yanıldığını söylemek zorundayım Bu yöntemin bu güne kadar etkili olduğunu söyleyebilirim
ama bundan sonrası için bir şey söyleyemem. Buna sebeb te, Sayın Başbakan’ın
kendisi.
Herkesi
aptal yerine koyar, bildiğini okumaya devam edersen sonuçlarına da
katlanmalısın
Habur’da
teröristleri bayram havası içinde kim karşıladı?
Oslo’da,
İmralı Adasında teröristlerle pazarlıkları kim yaptı?
Tğrk
Milliyetçiliğini, Kürt Milliyetçiliğini, Arap Milliyetçiliğini kim ayaklarımın
altına alıyorum dedi?
Siz
bir Başbakan olarak buna bir kılıf uydurmaya çalışabilirsiniz, Türkiye’nin
menfaati için bunu söylemek zorunda olduğunuza vurgu yapmak istemiş
olabilirsiniz. Ama ya sade vatandaş bunun doğru olmadığının farkına varır, ya
da, seni ayağımın altına alır ezerim şeklinde anlarsa, o zaman ne
yapabilirsiniz.Sizin aptal yerine koyduğunuz sade Halk bir ayaklanırsa,bunun
önünde hiçbir kuvvet duramaz!.
Türkiye’yi
Suriye bataklığına kim soktu?
Gaziantep,
Şanlı Urfa, Akçakale ve Güney sınırımızdaki diğer yerleşim yerlerinde yaşanan
Suriyeli krizi,güvenlik sorunu, ticaretin durmasının ne anlama geldiğini, diğer
yerlerdeki insanlar uzakta oldukları ve yandaş basında üzerinde durmadığı için,
fazla etkilenmemiş olabilirler ama, sınırımızda yaşayan bu insanlarımızın sade,
ya da değil, olup bitenleri görüp anlamadığını mı sanıyorsunuz?
Ama
vurgulamaya çalıştığım üzere, bütün vatandaşlarımızı rahatsiz edecek çok
hatalar yapıyorsunuz
Millet
işsiz, aç perişan iken, Suriyelilere onca masrafı, kim yaptı?
Türkiye’yi
Suriye!ye mudahale etmek için sürekli
kışkırtan, siyasilerin sürekli sırtını sıvazlayan;aslansın, kaplansın diye
yağlayıp ballayan Amerika Birleşik Devletleri mi, yoksa diğer Batılı devletler
mi karşıladı, 100 Milyonlarca masrafı? Hayır, yoksul Türk Halkı karşıladı…
Seyahatlerinizde
kullanmak için Milyar Dolarlarla ifade edilen lüks uçak filosunu siz kurdunuz
Bütün
bunları da mı basın mensupları, ya da başka birileri yaptı?
Eğer
birileri bu Milleti aptal yerine koyarsa, aptal yerine konanlar, bir gün
beklenmedik bir zamanda bir tokat atarlarsa, hiç kimse şaşırmasın!
DEVAMI VE TAMAMI İÇİN
LÜTFEN! AŞAĞIDAKİ LİNK'İ TIKLAYINIZ
http://ahmet-yalvac4.blogspot.com/2014/01/turkiyede-siyasi-denge-nasil-saglanir_17.html
http://ahmet-yalvac4.blogspot.com/2014/01/turkiyede-siyasi-denge-nasil-saglanir_17.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder