8 Ağustos 2019 Perşembe

ÖCALAN’DAN, MEDET






EĞER AKP, 17 YIL İÇERSİNDE, 

23 HAZİRAN 2019’DA TEKRARLANAN İSTANBUL SEÇİMİNİ KAZANABİLMEK İÇİN, 

TERÖRİST BAŞI ABDULLAH ÖCALAN VE KARDEŞİ OSMAN ÖCALAN’DAN, 

MEDET UMAR HALE GELMİŞSE, 

EKONOMİ DE ÇÖKMÜŞSE; 

ARTIK SİYASİ ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞTIR…. 

BU İTİBARLA BAŞKANLIK SİSTEMİ VE YANLIŞ POLİTİKALAR; 

ARTIK TARTIŞMAYA AÇILMALIDIR. 

ÖNCE BİR ÖZET.

Sevgili Okurlar,

Bu Makalede, başlıkta vurguladığımız hususlardan da anlaşılacağı üzere

Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN,

23 Haziran 2019 da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde,

AKP Adayı Binali YILDIRIM’ın kazanması için, sahaya indi,

Kendini ortaya koydu,

O’na her türlü desteği verdi,

Daha da önemlisi bu işi, kendisi açısından bir referanduma dönüştürdü,

Elinden gelen her şeyi yaptı ama

Binali YILDRIM,

Seçimi yine kazanamadı…

Binali YILDIRIM’ın rakibi olan,

Seçimi kazandığı halde, Mazbatası elinden alınan Ekrem İMAMOĞLU’na,

Tekrarlanan bu seçimde;

AKP dahil her kesimden insanın inadına destekleyip, oy verdiğini

Üstelik 807 Bin gibi ezici bir oy farkı ile!...

Tekrar Ekrem İMAMOĞLU’nun kazandığını görüyoruz.

Bu rakamın aslında 814 Bin olduğuna da vurgu yapılıyor….

Adayların aldığı oy oranları:

Ekrem İMAMOĞLU; %54,2,

Binali YILDIRIM; %44,9

Eğer seçimler İlçelerde de tekrarlansaydı;

AKP elindeki 24 İlçeden, 13’ünü kaybedecekti.

Bu itibarla 23 Haziran 2019’da tekrarlanan İstanbul seçiminde;

Bu seçime ilçelerin de dahil edilmemesini,

Bir seçim hilesi, bir haksız kazanç olarak değerlendirebiliriz.

Tekrarlanan bu son seçimde de asıl kaybedenin;

Binali YILDIRIM değil de,

Sayın ERDOĞAN olduğuna vurgu yapılıyor.

Aslında böylesi bir sonuç;

AKP İktidarına, onun fiili lideri konumundaki Sayın ERDOĞAN’a,

Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine karşı da,

Duyulan bir güvensizlik işaretidir,

Bir ihtar niteliğindedir.

Bir referandum niteliğindedir….

Böylesi bir durum,

Bundan sonrasında Türkiye’de yeni siyasal gelişmeleri de tetikleyecektir.

Eğer böylesi bir başarısızlık, gelişmiş Batı demokrasilerinde yaşansa;

Siyasiler genelde istifa yolunu tercih ederlerdi.

Ama Sayın ERDOĞAN,

Kabine de yapılacak bazı değişikliklerle durumun geçiştirileceğinin sinyallerini verildiğini görüyoruz..

Ama bundan sonrasında Türkiye’de artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı söylenebilir.

Bu Makalede,

Basınımıza yansıyan İçeride ve dışarı da haber değeri olan son konulara yer vereceğiz.

Türkiye’nin içinde bulunduğu zor durumdan nasıl çıkacağı konusunda,

Önerilerde bulunacağız…

Detaylara girmeden önce,


Özellikle şu hususlara tekrar vurgu yapmamız gerekiyor:

1)31 Mart 2019 Yerel seçimlerinde Ankara’da,

CHP+İYİ PARTİ işbirliği, ya da Millet İttifakı’nın ortak Adayı Mansur YAVAŞ kazanmıştı.

Aradaki fark kapanamayacak kadar büyük olunca;

AKP, itiraz yoluna başvurmamıştı, gecikmelide olsa,

Mansur YAVAŞ Mazbatasını almış ve Koltuğuna oturmuştu.

İstanbul’da ise seçimi, yine Millet İttifakı’nın ortak Adayı Ekrem İMAMNOĞLU kazanmıştı ama

Aradaki fark 30 Bine yakındı.

AKP Yönetimi bunu fırsat bilip, itiraz sürecini başlatmış,

Tekrar tekrar yapılan sayımlar sonucunda, aradaki fark, bütün zorlamalara rağmen,

Ancak 13 Bin’in üzerinde, 14 Bin’in altında kalmıştı.

2)Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN,

Bir türlü kapatılamayan fark konusunda ise şu değerlendirmeleri yapıyordu:

13 Bin farkla seçimi kazanmak,

İstanbul’u yönetebilmek açısından yeterli değildir diyerek, Ekrem İMAMOĞLU’nun seçimi kazanmasından memnun olmadığını açıkça ortaya koyuyordu.

Ekrem İMAMOĞLU’nun aldığı oy oranı % 48’in üzerindeydi.

Hâlbuki Sayın ERDOĞAN, 1994’te İstanbul seçimini yaklaşık % 25 oy oranı ile kazanmıştı.

Demokrasilerde esas olan, en fazla oyu almaktır.

Bu itibarla Ekrem İMAMOĞLU’unun 13 Bin küsur oyla ve yaklaşık % 48 oy oranıyla kazanmasının küçümsenecek bir yanı yoktu…

Sonuçta oyalama taktikleri ve meşruiyet sorunu gibi nedenlerle,

Ekrem İMAMOĞLU’nun Mazbatasının verilmesi geciktirildi.

Sayın ERDOĞAN, İstanbul seçimi konusunda,

YSK kendini aklamalı gibi sözlerle

Aslında İSTANBUL Seçimin yenilenmesi gerektiği hususuna işaret ediyordu….

Böylesi bir değerlendirme YSK Üyelerine bir talimat gibi anlaşılmış olmalı ki;

Nihayet YSK, İstanbul seçiminde oyların çalınmadığı kanaatine vardı ama

Yedek Üyelerin de devreye sokulmasıyla

Şaibeli bir şekilde İstanbul seçiminin yenilenmesine karar verdi.

Bu gibi konulardaki detayları da, bir önceki Makaleden okuyabilirsiniz.

Bir Cumhurbaşkanının yerel seçimlere bu kadar müdahil olduğunu,

YSK’yı da yönlendirici, ya da etkileyici değerlendirmelerde bulunduğunu,

Cumhuriyet tarihinde ilk defa görüyoruz.

Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiğinin önemini,

Bu gibi örnekler, bir defa daha ortaya koymuş oluyor…

3)İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin bu şekilde iptali ile

Yenilenmesi kararı;

Her görüşten seçmeninin vicdanında kabul görmedi,

Böylesi bir durum;

Türkiye çapında AKP aleyhine bir durumun oluşmasına vesile oldu.

Sonuçta 23 Haziran 2019 tarihinde tekrarlanan İstanbul seçiminde,,

Ekrem İMAMOĞLU’nun siyaseten gasp edilen hakkını,

İstanbul Halkı,

Daha büyük bir güvenle, daha büyük bir oy farkı ile yeniden iade etti.

4)Ekrem İMAMOĞLU’nun,18 günlük icraatI döneminde,

Halkın yararına aldığı ve uygulamaya koymak istediği işlere;

Önceleri,

Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP ve MHP Meclis üyeleri ret oyu vererek, siyaseten karşı çıkmışlardır ama

Mazbatanın iptal edilmesi, seçimin 23 Haziran 2019’da yenilenmesi,

Ve Ekrem İMAMOĞLU’nun Mazbatasının yeniden verilmesine kadar geçen süre içerisinde,

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı,

İstanbul Valisinin vekâleten yürüttüğü süresi içerisinde,

Reddedilen bu gibi hususlar,

Birer birer uygulamaya sokulmuştur.

5)Ankara ve İstanbul’da Mazbataların geç verilmesi,

İstanbul’da ise seçimin yenilenmek istenmesinin çok önemli bir nedeni daha ortaya çıkıyor.

Aradan geçen bu süreler içerisinde,

Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde,

Önceki dönemlere dair çok sayıda bilgi ve belgelerin, kamyonlarla kaçırıldığı,

Suç teşkil edecek bazı bilgilerin gizlenmeye, ya da yok edilmeye çalışıldığı da,

Basınımıza yansıyan bilgiler arasında.

Ekrem İMAMOĞLU’nun önceki dönemlere dair bilgisayar kayıtlarını kopyalama girişimi de,

Yargı kanalıyla engellenmişti…

Bu gibi örnekler;

İstanbul seçiminin niye iptal edildiğinin önemli işaretleri niteliğinde…

6)İstanbul seçiminin yeniden yapılmak istenmesinde en garip taraf şurada idi:

Muhtar Adayları, İlçe Belediye Başkan Adayları, Meclis Üyeleri, Büyük Şehir Belediye Başkan Adayları ve İl Genel Meclisi Üyeleri için kullanılan oy pusulaları,

Aynı zarfın içine konup, sandığa atıldıkları halde;

Her nasılsa,

Sadece Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi isteniyordu,

Bu gibi yanlış işlerin, ya da yanlış uygulamaların,

Siyasi bir ihtiyaçtan kaynaklandığı anlaşılıyor…

7) Sayın ERDOĞAN’ın,

Eski Ekonomi Bakanı Ali BABACAN ile Eski Başbakanlardan Prof. Dr Ahmet DAVUTOĞLU’nun,

Dışlanmış olmaları ve her konudaki kötü gidişattan kendilerine bir vazife çıkartıp,

Parti kurmak istemeleri,

Sayın ERDOĞAN’ın Koltuğunu zorlayabilir…

Eğer yen kurulacak Parti, ya da Partilere;

AKP’den yeteri kadar Milletvekili istifa eder ve bu yeni Parti, ya da Partilere katılır,

Ve grup kurarlarsa;

AKP dağılma sürecine girebilir.

8)AKP’nin ya da AKP+MHP Ortaklığı diye adlandırılan Cumhur İttifakı Milletvekillerinin sayısı;

Eğer 300’ün altına inerse,

Cumhur İttifakı Meclis’te ki çoğunlunu kaybeder,

Ve böylesi bir durumda da,

Türkiye mecburen bir erken seçime gider

Ve çok büyük bir ihtimalle AKP dönemi de, böylece kapanmış olur….

9)Şimdiden Cumhurbaşkanının yeniden tarafsız hale getirilmesi,

Yetkilerinin azaltılması,

Tekrar Parlamenter Demokrasi’ye dönmek gerektiği söylemleri,

Türkiye’nin gündemine oturmuştur…

10)Ekrem İMAMOĞLU’nun Aday gösterilmesi ile başlayan süreçte,

Ve yürüttüğü seçim kampanyaları süresinçte;

Ekrem İMAMOĞLU’nun kullandığı yumuşak, sevgi dolu ve uzlaşmacı üslubu,

Halkımız tarafından çok beğenildi ve rağbet gördü.

Neticede Ekrem MAMOĞLU,

Türkiye’de yükselen bir siyasi figür ve gelecek adına umut verenbir kişi olarak algılandı,

Halkımızın saygı ve sevgisini kazandı.

AKP’ye oy veren Vatandaşlarımızda,

Toplumu sürekli geren, ötekileştiren Sayın ERDOĞAN’ın,

Bu şekilde yürüttüğü politikalarının doğru olmadığını görmüş olmalı ki;

İnsanlara sevgi ve hoş görü ile yaklaşan Ekrem İMAMOĞLU’na oy vermiştir.

Böylesi bir tercih,

Gelecek adına herkesi umutlandırıyor…

11)31 Mart 2019 Yerel seçimlerinin ve sonrasının gerçek kahramanı;

Ankara, İstanbul, İzmir gibi Büyükşehirlerde alışılmışın dışında,

Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarını seçerken,

Tanınmış kişilerin dışında,

Gelecek adına istikbal vaat eden kişileri;

İlçe Başkanları arasından fark edip bulması;

Ve Halkımızın da bu Adayları benimseyip oy vermesi ile

Türkiye’de yeni ümitlerin yeşermesine vesile olan

Türkiye için, güzel günlerin, bir umudun doğmasına zemin hazırlayan,

CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU’ dur.

Bu kritik dönemin diğer kahramanları da

İYİ PARTİ Lideri Meral AKŞENER ile

Saadet Partisi Lideri Temel KARAMOLLAOĞLU dur.

12)İstanbul seçiminin diğer kahramanları ise

CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan KAFTANCIOĞLU ile

İYİ PARTİ İstanbul İl Başkanı Mehmet Buğra KAVUNCU dur.

Bu iki isim;

Geliştirdikleri metot ve işi sıkı takip etmeleri sonucunda,

Oyların çalınmasını ve manipülasyon yapılmasını önlemişler,

Ve İstanbul seçiminin yeniden kazanılmasında anahtar rol oynamışlardır.

13)Türkiye’de muhalefet Partileri,

Halkın iradesinin doğru yansıması hususunda,

Sandıklara sahip çıkılması, manipülasyonların önlenmesi gibi konularda,

Demokrasimiz adına önemli bir tecrübe kazanmışlardır.

14)AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yenilmezliği,

Bu aşamadan sonra artık geride kalmıştır…

14)Bundan sonrasında Muhalefet Partilerine düşen görev ise

Kazandıkları Belediye Başkanlıkları ile

Halkın beklentilerine, görevleri çerçevesinde başarılı çalışmalar ile

Sorunlara çözüm bulmalarıdır…

Bu sürecin gerçek kahramanı CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU dur.

1-ANKARA’DA MANSUR YAVAŞ, İSTANBUL’ DA EKREM İMAMOĞLU;

BAZI ÖNEMLİ SORUNLARI,

BELEDİYENİN İMKÂNLARIYLA ÇÖZEBİLİRLER…

BU NOKTADA PLAN VE PROJELERİMLE ONLARA YARDIMCI OLMAK İSTİYORUM…

1) Başta Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Antalya olmak üzere,

CHP+İYİ PARTİ işbirliği, ya da Millet İttifakı’nın kazandığı Büyük şehir Belediye Başkanlıkları ve

daha başka Belediyeler,

İyi çalışırlarsa,

Belediyelerin asli görevlerinin dışında,

Kendi maddi imkânlarıyla,

Hayvancılık ve tarımın geliştirilmesinde,

Gençlere iş bulunmasında,

Onlara torna, tefsiye, kaynakçılık, tamircilik gibi konularda kurslarla meslek edindirme de

öncülük edebilirler,

2)Örneğin Almanya’da Ayakkabı tamirciliği, Kasap ve her meslek dalında uygulama ağırlıklı

meslek okulları var.

Bu saydığım konular, Hükümetin ve bazı Bakanlıkların görevi gibi görünse de

Belediyelere bu işe niye karışıyorsun? diyemezler

3)Bakanlıkların bu gibi konularda, bir şeyler yapmak istediler de!;

Ellerini tutan mı olmuş!?her şey ortada…

Özellikle İstanbul’u yöneten AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanlarının,

Halkın paralarını,

Okçular Vakfı, TÜRGEV vakfı gibi tanınan vakıfların dışında,

Yine tanıdık değişik vakıflara aktardıkları paraların bir kısmını;

Buraya kadar vurgulamaya çalıştığım üzere,

Geçlerimize geçimlerini sağlayacak, geçerli bir meslek edinmelerine,

İşsizliğin önlemesinde,

Sanayimizin kaliteli eleman ihtiyacının karşılanmasın da kullanılmasına,

Kimse itiraz edemez!...

Muhalefet Belediyeleri,

Bu gibi eğitim faaliyetleri ile

Kaliteli ve işe uygun eleman yetiştirilmesinde,

Dünya standartlarını yakalama noktasında,

Örnek olabilirler

Muhalefet Belediyeleri,

Kendilerinden önce, yapılan yanlış işleri, savurganlıkları,

Elbette söyleyebilirler ama

Vurgulamaya çalıştığım hususlarda,

Örnek çalışmalarda öncülük edebilirler…

4)Belediyeler, emeklilere iş bulma, ya da faydalı bir meşguliyet yaratma alanı gibi

Konularda da,

Örnek davranışlarda bulunabilirler.

Bu gibi konularda da, yıllar öncesinde gittiğim Almanya’da güzel örnekler gördüm

Bizde Parklar, bahçeler hep emeklilerle dolu.

Yeterli derecede hareket etmedikleri için, eklemler kireç bağlıyor, sağlıkları bozuluyor.

Unu eleyip, eleği de astıkları, kendilerini düşünmekten ve araştırmaktan uzak tuttukları için,

Beyin de tembelleşiyor ve sonuçta hastalıklar başlıyor.

Belediyeler isteyen emekli vatandaşlarımıza ücreti karşılığında bir miktar toprak kiralamasına,

yardımcı olabilirler.

Bu gibi yerlerde,

Emekliler, kendi ihtiyaçları olan, sebzeleri ürettikleri gibi,

Fazlasını da satarak ek gelir elde edebilirler.

5)Millet İttifakı’nın Belediyeleri,

Örneğin kebapçı, pideci ve daha başka meslek dallarında yarışmalar düzenleyerek,

Her meslek dalında kalitenin yükselmesinde,

Standartların yakalanmasında yardımcı olabilirler, öncülük edebilirler.

Örneğin ben, teorisi ve uygulaması da iyi olan Enerji Uzmanı bir Makine Yüksek

Mühendisiyim.

Türkiye’nin enerji sorununu çözmeye talip olan bir kişiyim.

Elektrik birim fiyatlarının minimum % 50 ucuzlatılacağını iddia eden birisiyim.

Siyasetle de uğraşan,

Yukarıda saydığım konularda da katkı koyabilecek bir kişiyim,

Türk Sanat Müziği de olmak üzere,

Sanatsal konulara da ilgi duyan ve bu konularda, kendi web sitemde yer veren bir

Sanat severim.

Eğer talep edilirse,

Vurgulamaya çalıştığım konuların gerçekleşmesinde de,

Yardımcı olabilirim…

6)Şimdi çok önemli başka bir konuya geliyorum.

Bilinçli bir şekilde ağaçların kesilmesi ve betonlaşma sonucunda,

Başta Ankara, İstanbul, Karadeniz Bölgesi,

Ve Türkiye’nin birçok yerinde,

Aniden bastıran şiddetli yağışlar sonucunda oluşan sellerden dolayı,

Mal ve can kaybı oluşuyor.

Ben Plan ve Projelerimle

Tüm Türkiye’de, bütün betonlaşmaya rağmen,

Yaşanan can ve mal kayıplarını,

Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde sıkça yaşanan heyelanları da,

Büyük ölçüde önleyeceğim.

Yağmur sularını, önce çatılarda tutup,

Arıtmaya da tabi tutarak,

Evlerde, iş yerlerinde, tarımda sanayide kullanacağız.

İnsanlar,

Çamaşırda, bulaşık ta, banyo yapma da,

Yağmur sularını bedava kullanacaklar,

Üstelik arıtmadan geçirilen yağmur suyu, saf su olduğundan,

Bulaşıkta, çamaşırda, banyoda deterjan sarfiyatı da azalacaktır.

Bu gibi sistemlerin projelerini de ben yapacağım.

Evlerde uygulamaya koyacağımız,

Yağmur tutma ve evlerde kullanma projelerinin masraflarını,

Elbette bu gibi hizmetlerden yararlananlar karşılayacağından,

Bu konuda Büyükşehir Belediyelerine bir yük gelmez ama.

Ankara ve İstanbul’da her semte bir yağmur tutma projesi ve her bölge için,

Sıfır kotu diye adlandıracağımız yerlerde,

Büyük yeraltı depolarının yapılması,

Ve yağmur sularını, yer altı depolarına taşıyacak ebat ve özellikte,

Çelik ya da plastikten boruların döşenmesinin masrafları,

Kısmen bu gibi Belediyelerin kendi mali imkânları ile

Kısman de borçlanarak, karşılanabilir…

Böylesi bir Proje ile

Başta Burdur gölü, Meke gölü ve yeteri kadar su alamadıkları için kuruyan diğer gölleri de su

ile doldurabileceğiz,.

Böylece iklimin normalleşmesinin de önünü açmış olacağız.

Araplardan petrol ve doğalgaza karşılık, borularla onlara temiz su satacağız.

Yerleşim yerlerini elektrikte olduğu gibi,

Borularla yerleşim yerlerini,

Yakında olanlardan başlayarak, birbirine bağlayacağız.

Çok olan yerden az olan yerlere,

Borularla su akıtacağız.

Bu projelerin, bu son safhaları elbette ki büyük masraflar dolayısıyla

Hükümet de ilgilendiriyor.

Ama biz önce Belediyelerin imkânlarıyla yapılabilecek olanlardan başlayacağız.

Bu gibi konuların detayları,

Bundan önce yayına koyduğum Makalede var.

Ara başlıklar sarı renkte ve büyük harflerle 1,2,3 ile devam ediyor.

8-9-10-11…ara başlıklarla devam eden bölümleri bulup okumanızı öneririm.

7)Mansur YAVAŞ’a ulaşabilmek için,

Uzunca bir süreden beri verdiğim uğraş konusunda da,

Sizlere bir şeyler söylemek istiyorum

Ankara’da Mansur YAVAŞ Mazbatasını aldıktan 8-10 gün sonrasından bu yana,

Normal yollardan,

Mansur YAVAŞ’ın etrafındaki zinciri kırıp,

Mansur YAVAŞ’a ulaşamadım.

Ben bu noktada, Danışmadaki görevliden,

En yukarıdaki Özel Kalem Müdürüne varıncaya kadar herkesi yetersiz ve kusurlu buluyorum.

Mansur YAVAŞ ile görüşmek için, 5000 kadar kişi sırada bekliyormuş.

Tamam anladım da! Bunların içinde kaç tanesi plan ve projesi olan bir Yüksek Mühendis,

Kaç tanesi Yurt içinde ve Yurt dışında da, çok okunan,

Plan ve Projeleri, özellikle yabancılar tarafından takip edilen çok yönlü bir Yazar!?...

Yaa Arkadaşlar!,

Sıkça görmeye alıştığımız sel felaketlerini ve yaşanan can ve mal kayıplarını önlemek gibi çok önemli bir konu,

Ve böylesi bir Projenin sahibi, Bir Makine Yüksek Mühendisi,

İçeride ve dışarıda çok okunan bir Gazeteci Yazarın,

Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ ile görüşme talebi;

Hangi konudan daha önemsiz?...

Tüm Görevlilerin öncelikle u soruyu cevaplamaları lazım!...

8)Mansur YAVAŞ ile

5000 Kişinin görüşme talebi arasında çoğunluk,

İş talepleri, Müteahhitlik hizmetleri gibi normal konular olduğunu düşünüyorum.

Bu görüşme taleplerinin çoğu,

Ara kademeler ve danışmanlar aracılığı ile çözülebilir.

Dolayısıyla herkesin Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ ile görüşebilmesine imkân

da yoktur, gerek de yoktur.

Buradan hareketle Mansur YAVAŞ, ya da Ekrem İMAMOĞLU’nun,

Her konunun detayları ile bizzat ilgilenmelerine de İmkân ve gerek yoktur.

Öncelikle bir koordinatör gibi çalışmalıdırlar,

Kritik yerlere liyakat sahibi kişileri getirmeli,

Görevini gerektiği gibi yapmayanları, görevden almalı,

Ya da yerlerini değiştirmeli,

Bunların hiçbiri fayda etmiyorsa,

İlgili kişi göndermelidir.

Mansur YAVAŞ ve Ekrem ŞİMAMOĞLU,

Tebdil kıyafetle de olabilir;

Sıkça Halkın arasında dolaşmalı, onların şikâyet ve önerilerini dinlemelidir…

Eğer 3 Ayı aşan bir süre içerisinde Mansur YAVAŞ’a,

Çok önemli bir konuda ulaşılamıyor ise

Ortada çok önemli bir sorun var demektir….

9)Belediye hizmetlerinin etkinleştirilmesi noktasında,

Yukarıda anlattıklarımın dışında,

Çok önemli diğer bir önerim de şudur:

Danışmadaki görevliden başlayarak,

Ara görevler, tepedeki Özel Kalem ve Danışmanlara kadar,

Herkes, Almanya’da İngiltere’de Fransa’da , Amerika’da olduğu gibi,

Her kademedeki görevli,

Bu gibi Ülkelerde, benzer işler yapanlarla,

Aynı seviyede olmalarını sağlamak için,

Uzmanlık eğitimleri veren Özel kurumlardan istifade edilmelidir.

Böylesi bir eğitim ve seminerler sürecinde,

Yeterli olanlar görevlerinde kalır,

Yetersiz olanlar bilgi, tecrübelerine uygun görevlere getirilir.

Direnenlere de, yol görünür.

10)Mansur YAVAŞ’ın Mazbata almasından 8-10 gün sonrasında başlattığım görüşme talebi 

Karşısında,

Karşılaştığım, yaşadığım sorunların detayını,

Bundan önceki Makalede bulabilirsiniz.

Önceki Makalede 8-9-10…gibi ara bölümlere bakabilirsiniz..

Bu vesile ile

Bu bilgilerin Mansur YAVAŞ’a ulaştırılması konusunda,

Herkese düşen bir görev var

Ekrem İMAMOĞLU ile bir görüşme talebim olmadı

Ama onların medya hesaplarını, bu Makalelerden haberdar ettim

Canan KAFTANCIOĞLU’na da doğrudan mesaj yazdım.

11)Bu gibi konularla ilgili olarak,

Ankara Büyükşehir Belediyesi-Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı’nı,

Belediye Meclisi CHP Grup Başkanını ve Yardımcısını bilgilendirdim.

CHP Genel Merkezi-Basın İşlerinden Sorumlu Başkan ile görüştüm,

İYİ PARTİ Üst Yönetimini sekreterlerini bilgilendirdim,

Ulaşabildiğim Yardımcılara anlattım,

Bu bilgilerin Muhataplarına ulaştırılmasını söyledim,

Mecliste Parti ayrımı yapmadan çoğu Milletvekillerini ve Grup Başkan Vekillerini de,

Sekreterleri aracılığı ile bilgilendirilip, haberdar ettim…

Ayrıca görüşme talebinde de bulundum…

Ama henüz bir sonuç alamadım…

Netice itibarı ile şunu söylemek isterim:

Adını saydığım Büyükşehir Belediye Başkanları ve Millet İttifakı’nın Liderleri Sayın Kemal

KILIÇDAROĞLU ve Sayın Meral AKŞENER’e önemli görevler düşüyor.

Onların bir şeyler yapmasını,

Seçimde alınan sonuçların ve Halkımızın umutlarının boşa çıkmaması noktasında,

Herkesin görev ve sorumlulukları çerçevesinde bir şeyler yapmaları gerektiğini söylemek

İstiyorum..

12)İktidarın yaptığı yanlışlıkları, savurganlıkları, yolsuzlukları ve bunların önlenmesi

Gayretlerini de elbette çok önemsiyorum.

Ama eleştirilerin ötesinde söylediğim konularda,

En azından bana yardımcı olmalarını, sorunların çözümü noktasında destek vermelerini,

Talep ediyorum.

2-GAZETE MANŞETLERİ


1)28 Temmuz 2019 YENİÇAĞ,




CHP, Derin Krizi Bitirecek

CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU,;

Ekonomik buhran yaşayan Türkiye’yi,

CHP belediyeleriyle kurtaracağız dedi.

Bu çok önemli bir husus…

Bende zaten bu gibi konulara yukarıda Mansur YAVAŞ ve Ekrem İMAMOĞLU başlığını taşıyan bölümde,

Bu gibi konulara değindim ama

Aradan geçen 3 ayı aşkın bir süreden beri bütün uğraşlarıma rağmen,

Mansur YAVAŞ’ın etrafındaki zinciri kırıp ta ulaşamadığıma,

Vurgu yaptım. Öncelikle Taban ile Tavan arasındaki bu kopukluğun giderilmesi lazım.

Bu Gazetede birde çok önemli başka bir haber var.

TÜRK VATANDAŞLIĞI 250 BİN Dolar’a satılık.

Bu haberde Türkiye’de mülk edinmek isteyen Yabanmcıların,

Turizm acentelerine vekâlet vermek suretiyle

İşlerin kolayca halledildiğine vurgu yapılıyor.

Türk vatandaşlığı böylesine ayağa düşmemeli!

Bu husus şimdi ve gelecek kuşaklar için;

Başta Türkiye’nin güvenliği olmak üzere,

Birçok açıdan büyük bir tehdid.

Türkiye’yi yönetenlerin savurgan politikalardan vazgeçip,

Bütçe açıklarını ve parasal ihtiyaçlarını,

Üretimle,

Doğru iç ve dış politikalarla halletmeyi,

Tercih etmelidirler…

Bunun yollarını arayıp, bulmalıdırlar.

2)30 Temmuz 2019 Salı SÖZCÜ,


CHP, ilkeli belediyecilik için, yasa teklifi hazırladı.

Akrabalar işe alınmasın, ikinci maaş yasaklansın


3)30 Temmuz 2019 Salı, KORKUSUZ.


OECD ülkeleri arasında, enerji fiyatlarının en çok arttığı ülke Türkiye.

AMPUL ZAM SAÇTI

Son 16 yılda elektriğe % 307 zam geldi.

Suyun ağırlığını taşıyamayan tavan, bir anda çöktü

BURSA ŞEHİR ŞELALESİ!

Yapımına 399,5 milyon dolar harcanan ve 15 gün önce hizmete açılan Bursa Şehir Hastanesi sular altında kaldı. Oluşan manzara, bir mağaranın sarkıtlarından farksızdı.

Burada yer alan ve haber değeri olan 2 önemli konu için,

Bende kısaca bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Birinci husus:

Ben vergi ve fonlara dokunmadan,

Özellikle kömür santrallerinde sorunları halletmek,

Bu Santrallerin bakımlarını ve işletmelerini,

Dünya standartlarında halleder ve yaparsak,

Verimliliğini bu şekilde yükseltirsek

Elektrik birim fiyatlarının minimum % 50 ucuzlatılabileceğini iddia eden,

Bu gibi sorunları çözebileceğini iddia eden,

İşin içerisinden yetişerek gelen,

Yeni bir Santrali projelendirebilecek bilgi, tecrübe, eğitim,

Ve donanıma sahip bir kişiyim.

Bu gibi konuları Türkiye’de,

Benim gibi ortaya koyan iddialı başka birisini,

Maalesef ben hiç görmedim, duymadım.

Bu gibi sorunların nedenlerini merak edenler;

NİÇİN OLMAMIZ GEREKEN YERDE DEĞİLİZ! Başlığını taşıyan,

Kapsamlı bir analiz yazısını, web sitem’in arşivinden bulup, okuyabilirler.

İkinci husus da Şehir Hastaneleri.

Sağlık Bakanlığı her nasılsa, bazı Devlet Hastanelerini kapatıp,

Yap-İşlet Devret modeli ile

Bu gibi hastaneleri çoğaltmaya çalışıyor.

Bu konunun ne getirip, ne götürdüğünün detaylı olarak araştırılması,

Tartışılması gerekiyor.

Boşalan Hastanelerin bina ve arazilerinin ise

Değerlendirmek gibi nedenlerle talan edilme,

Birilerine peşkeş çekme gibi,

Yeni bir tartışma konusunu başlatabilir.

4)29 Temmuz 2019 Pazartesi SÖZCÜ,



3 Belediyenin Yaptığı İcraat Böyle Dedirtti


5)31 Temmuz 2019 Çarşamba KORKUSUZ,



Yazarımız Can TAKLI, CHP bu rezalete el koysun dedi

Eşe, Dosta, Akrabaya TORPİL LİSTESİ….

.YAŞANAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, OLUŞAN SEL FELEKETLERİ,

YAŞANAN CAN VE MAL KAYIPLARINDAN DERS ALMAK YERİNE;

DEVAM EDEN AĞAÇ KATLİAMLARINI, HAYRETLE KARŞILIYORUZ…

6)1 Ağustos 2019 Perşembe KORKUSUZ..



Türkiye Kaz Dağları’ndaki binlerce ağacın kesilmesi üzerine ayağa kalktı.

DOĞAYI RANT İÇİN KATLETEYİN

Kaz Dağları’nda ormanları yok ederek altın arayan şirkete,

Devlet 865 milyon teşvik vermiş.

Binlerce ağacın kesilmesine neden olan Kanadalı şirketin Türk ortağına,

Devlet teşviki verildiği ortaya çıktı.

CHP’li Özgür CEYLAN,

Ağaçların kesilip, bölgenin tek su havzası ve toprağı zehirlenirken,

Nasıl teşvik verilebilir dedi. Doğanın ciğerleri diye tabir edilen KAZ DAĞLARI’nda,

Kanadalı bir şirkete arama ruhsatı verip,

Siyanürle altın çıkarmak için,

Ormanlık alanda yer açmak maksadıyla 195 bin ağacın kesilmesine,

Ne diyeceğiz!?...

Bu rakamın daha yüksek olduğunu iddia edenler de var…

Deniyor ki, bu gibi altın çıkarma şirketlerine kendi ülkelerinde,

Ağaç kesilmesine asla müsaade edilmez ama

Türkiye’de bu gibi ağaç ve doğa katliamlarına,

AKP iktidarı maalesef sessiz kalıyor ve yaşanan felaketlerden,

Ders çıkarmak istemiyor…

Eğer doğaya zarar vermeyecek önlemleri alsalar,

Ya da doğaya zarar vermeden bu işi yapacak metotlar olsa bile

Bu işler pahalıya mal olacağından, ya da ek masraflar getireceğinden;

İşin kolayına kaçılıyor ve yanlış ta ısrar ediliyor…

Esas sorun da burada başlıyor zaten…

Havadan çekilen fotoğraflarda,

Ağaçları kesilen yerlerin görüntüleri insanların içini sızlatıyor.

Çanakkale Halkı ve Sivil Toplum Örgütleri,

Sularının zehirlenip, kirleneceğini,

Tarım ve hayvancılığın olumsuz yönde etkileneceği,

Sel felaketlerinin devam edeceğine vurgu yaparak,

Bu uygulamadan vazgeçilmesini istiyorlar ama

İktidar bu gibi öneri ve eylemlere karşı çıkıyor,

Söylenenleri görmezden geliyor,

Gerektiğinde şiddet uygulamaktan da, çekinmiyor.

Yakın bir tarihte Ankara ODTÜ alanında, kavaklık denen bir yerde,

ODTÜ öğrencilerine ait olmadığı anlaşılan bir Öğrenci Yurdu inşa etmek için,

Kavakların bir bir kesilmesine isyan eden öğrencilerden bir Kızın,

Yapmayın Hocam diye feryadını duyduğunuzda,

İçiniz parçalanıyor.

Ama İktidar yanlısı Üniversite Yönetimi,

İktidarın bu gibi uygulamalarına onay veriyor.

Sonradan öğreniyoruz ki,

Böylesi bir Öğrenci Yurdunun, yapılma ruhsatı da yok!...

İddia şudur ki;

İktidar, genellikle sol görüşlü olan ve doğaya da duyarlılık gösteren ODTÜ’lü öğrencilerin

Direnişlerini kırmak için,

Yapmak istedikleri Öğrenci Yurduna başka eğitim kurumlarında okuyan,

Ve kendi siyasi anlayışlarına uygun öğrencileri yerleştirmek suretiyle

ODTÜ öğrencilerini de bir şekilde dönüştürmek,

Yola getirmek istedikleri anlaşılıyor.

Böylesi bir uygulama sonucunda,

Belki de bu Üniversitede, geçmişte örneklerini görüp, yaşadığımız sağ-sol çatışmaları da yeniden başlayacaktır.

Ağaç katliamlarına başka örneklerde verebiliriz.

Geçmişte

Manisa Akhisar da, zeytinciliğin yoğun olduğu bir bölgede,

Termik Santral kurmak için, binlerce zeytin ağacının katledildiği,

Köylülerin bu işe karşı çıkıp, direndiklerini biliyoruz….

Enerjiye de ihtiyacımız var ama bu gibi yanlış uygulamaların,

Birilerine para kazandırmak için, yapıldığı ağırlık kazanıyor.

İşte bu gibi yanlış ve ticari uygulamalar neticesin de,

Çok değil yakın bir zamanda patates ve soğanın bile dışarıdan ithal edildiğini gördük,

Köylü üretimden ve hayvancılıktan koptu,

Şimdi bile dışarıdan Kurbanlık hayvan ithal etmek zorunda kalıyoruz.

Artvin-Cerat Tepe’de maden sahası açmak için ruhsat verildiği,

Doğanın tahrip edilmesine, ağaçların kesilmesine,

Köylülerin isyan ettiği görüntüleri de,

Basınımıza yansıyan örneklerdir.

Karadeniz Bölgesi’nde, sık ormanlıklar arasında,

Sözde yaylalara yol açmak bahanesi ile

Ağaçların katledildiğini, yaylalarda betonlaşmanın yaşandığını görüyoruz.

Bu gibi yanlış işler ve zorlamaların arkasında,

Bir rant yaratma ve çıkar hesaplarının olduğu söylenebilir.

Türkiye’de yabancılara toprak ve mülk satışının yüksek boyutlarda olduğu,

Ülkemiz açısından, birlik ve bütünlüğümüz açısından,

Büyük bir tehlike oluşturuyor.

İşin bu tarafı, ayrı bir araştırma ve ayrı bir yazı konusu.

Bu gibi konularda geleceğimizi tehdit eden, çok önemli bir konu…

Özellikle Ege bölgesinde ve bilhassa yaz aylarında,

Manisa, İzmir, Aydın illerimizde ve bu yerleşim yerlerinin,

Bodrum Marmaris Datça gibi turistik yerlerde,

Neredeyse her yıl görmeye alışık olduğumuz,

Yaşanan orman yangınlarının bilerek çıkartıldığı,

Deniz kenarından yer kapmak olduğu kanaati ağır basıyor.

Bu gibi örneklerden de görüyoruz ve anlıyoruz ki,

Bu gün sıkça yaşadığımız ani yağışlar ve sel baskınları,

Yaşadığımız can ve mal kayıpları;

Ağaç katliamı ve doğanın tahrip edilmesi sonucunda yaşandığını,

Herkesin bilmesi ve anlaması lazım.


3-SURİYELİ VE DİĞER SIĞINMACILAR SORUNU;

ŞİMDİ VE GELECEKTE, GÜVENLİĞİMİZİ DE TEHLİKEYE SOKACAK,

BİR BOYUT KAZANMIŞTIR!.

ACİLEN ÖNLEM ALINMALI VE GEREĞİ YAPILMALIDIR!…


7)1 Ağustos 2019 Perşembe MİLLİ GAZETE.



Saadet Partisi Genel Başkanı Temel KARAMOLLAOĞLU, Partisinin olağan haftalık Basın

Toplantısında,

Ülke gündemine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu.

MÜLTECİ SORUNUNU BARIŞ BİTİRİR.

Şu anda Türkiye’de 5 Milyon 300 BİN Suriyeli olduğu iddia ediliyor.

Sayıdaki bu artışı,

Çarşı da, Pazar da, otobüs de her yerde görmek mümkün.

Suriyelilere ilaveten çok sayıda Afgan göçmenin de olduğu,

İran’da Türkiye’ye geçmek için,

2,5 Milyon gibi kalabalık bir Afganistanlı grubun da,

Beklemede olduğuna dikkat çekiliyor.

BOP kapsamında,

Suriye’de Amerika tarafından başlatılan çatışmalara,

Amerika’nın yanında başta Fransa ve başka Batılı Devletler olmak üzere,

Birde Suriye Lideri Beşar ESAD’ın yardım talebi üzerine,

Sonradan Rusya’da müdahil oluyor.

Bölgede başka Devletler de var tabi.

Başlatılan çatışmalarda yerlerinden, yurtlarından edilen insanların,

Daha iyi bir gelecek umuduyla

İslam Ülkeleri arasında gelişmiş olan,

Bütün olumsuzluklara rağmen, demokrasinin de olduğu yer,

Yakın olması dolayısıyla da,

Türkiye’dir.

Türkiye’nin yoğun göç almasının en önemli nedenlerinden biri budur.

Diğer bir neden ise

Türkiye üzerinden, Batıya geçmek umudu vardır.

Her geçen gün bir artış olduğunu gözlemlediğimiz Suriyeli, Afgan ve başka sığınmacıların,

Artışları ile

Türkiye’nin bir Orta Doğu Arap Devleti görünümüne doğru gittiğini görüyoruz

Tabi ki bunun devamında başka şeylerin de geleceği kesin!...

Ama 31 Mart 2019 ile 23 Haziran 2019’da tekrarlanan İstanbul seçimi ile

Gördük ve anladık ki;

Türkiye’de Cumhuriyet’in mayası artık tutmuştur.

Halkımızın demokrasiye inancı ve sağduyusu;

Türkiye’nin yeniden istikrara kavuşacağının önemli bir işaretlidir.

Suriye’de iç savaşın başlaması,

Sınırımıza yakın yerlerin bombalanması,

Suriyelilerin,

Savaştan kaçıp sınır kapılarımız da yığılmaları,

Türkiye’nin sıkı bir kontrol ve kayıt işleminden geçirmeden,

Sınır kapılarını açması sonucunda;

Suriyelilerin Türkiye’ye akın etmeleri ile

Türkiye yolgeçen hanına döndü.

Türkiye’ye akın eden Suriyelilerin hepsinin, savaştan kaçan masum insanlar olduğunu da Kimse iddia edemez!

Bunların yanında birde,

Muhtemelen IŞİD gibi ELNUSRA gibi insan kasabı, eli kanlı terörist grupların da,

Sınır kapılarından içeri girdiği söylenebilir.

Böylesi fili bir durumun ve bir oldubittinin;

Türkiye’nin huzurunu bozmak,

Güvenliğini tehlikeye sokmak için,

BOP Projesi kapsamında yapılmış olabilir.

Bundan önceki Makalelerde,

BOP konusuna çok değindik,

İsteyenler,

Bu Makaleleri bulup, tekrar okuyabilir.

Suriye ve Suriyeliler konusunu anlayabilmek açısından,

Bu konuyu iyi bilmek, iyi anlamak lazım.

Şimdinin Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı,

Eskinin Başbakanı Sayı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın geçmişte söylediği şu sözleri bir hatırlayalım.

Biz Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Kuzey Afrika Projesi Eş Başkanlarından Biriyiz,

Ve biz bu görevi yapıyoruz.

Bu konuyu burada tekrar açıp,

Kısaca bir şeyler kısaca bir şeyler söylemeye çalışacağız ama

Şimdi Suriyelilerin bize getirdiği ilave yük ile

Şimdi yarattıkları,

Gelecekte yaratacakları sorunlar hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.

Bu kapsamda vurgulamaya çalışacağımız hususlar şunlar:


1)Sayın ERDOĞAN,

Bir konuşmasında,

Suriyelilere yapılan masrafın 35 Milyar Dolar olduğunu söylemişti.

Aradan çok zaman geçti.

Bu rakamın 40 Milyar Dolara çıktığı,

Hatta daha fazla olduğuna dikkat çekiliyor ama

Suriyelilere yapılan masraflar konusunda,

Detaylı ve doyurucu bilgiler verilmiyor.

CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU da bu konuya dikkat çekiyor ama

İktidar bu konuya sessiz kalıyor.



2)YENİÇAĞ Yazarı Murat AĞIREL,

Suriyelilere yapılan destek ve yardım hizmetleri üzerinden,

Birilerinin haksız kazanç sağlayıp, vurgun yaptığına da, işaret ediyor.

HALK TV-Cüneyt AKMAN ile ZAMANIN RUHU programını izlemenizi öneririm.


3)Suriyeli sığınmacılar konusuna,

Başlangıçta insanı açıdan yaklaşıp, ses çıkarmayan Vatandaşlarımızın;

Aradan geçen zaman içerisinde,

Suriyelilere tanınan hak ve kolaylıkların, desteklerin;

Kendilerinden esirgenmiş olmasından,

Üstelik bu sığınmacıların;

Çoğu yerde çıkardıkları kargaşa ve kavgadan,

Rahatsızlık duymaya başladıklarını görüyoruz.


4)Eğer işler böyle devam ederse,

Bu soruna bir çözüm bulunmazsa;

Halkımızla Suriyeliler arasında,

Her an bir çatışma başlayabilir ve bu çatışmalar genişleyebilir.


5)Güney illerimizde özellikle Gaziantep’te, Şanlı Urfa’da, Hatay’da,

Kilis, Reyhanlı gibi ilçelerimizde,

Suriyeli sığınmacılarının sayısının çok fazla olduğu,

Buralarda huzur ve güvenliğin kalmadığı,

Bu yüzden yerli Halkın göç etmek zorunda kaldığı gibi bilgiler, şikâyetler var


6)Yavuz Hırsız Ev sahibini kovar misali,

Suriyeli sığınmacılar,

Halkımızın tepkisini çekmeye başlamışlardır.

Parası olup, Türkiye’de iş kuranlar;

Bizim insanlarımızın,

Bu gibi iş yerlerine çalışmak için müracaat ettiklerinde;

Yabancıları almıyoruz diyorlar.

Suriyeliler açısından bir yabancı gibi algılanmaya başlamış…

Gerisini siz düşünün.


7)Bizin alfabeyi öğrenmek yerine,

İş yerleri tabelalarında ve sosyal medya da,

Arapça ve Arap alfabesini kullanıyorlar.

Bizim gençlerimiz,

Teröristlerle çatışmada şehit oluyorlar ama

Suriyeli gençler, sayfiye yerlerinde, kafelerde keyif çatıyorlar…

Bu gibi konularda Halkımız arasında huzursuzluk kaynağı oluyor.


8)Eğer önlem alınmazsa,

Yukarıda isimlerini saydığım yerleşim yerlerinde,

Nüfus yoğunluğu Suriyelilerin eline geçer,

Ve emperyalist devletlerinde kışkırtması ve yönlendirmesi ile

Bu gibi yerleşim yerlerinin,

Uzak olmayan bir gelecekte,

Elimizden çıkmasına vesile olunur.

YAPILACAK İŞ ŞU:


9)Eğer Sayın ERDOĞAN,

Suriye Lideri Beşar ESAD ile anlaşma yolunu ve işbirliğini tercih eder,

O’na karşı düşmanca tavır ve eleştiriler yöneltmekten vazgeçerse

Suriye’yi bütün terörist unsurlardan temizleye,

Türkiye’de destek olursa,


10)Yine Beşar ESAD ile yapılacak görüşmelerde,

Geri dönecek olanlara can ve mal güvenliği garantisi alınırsa,

En azından sığınmacıların bir kısmı geri döner


11)Eğer Beşar ESAD ile eski dostluk günlerine dönerse

Suriye’nin Toprak bütünlüğü sağlanırsa

Türkiye’nin de güvenliği açısından da, çok önemli bir iş yapılmış olur.


12)Eğer Beşar ESAD ile bu şekilde bir anlaşma yoluna gidilir ve savaş sonlandırılırsa,

Suriye’nin yeniden inşa edilmesinde,

Türk şirketlerinin görev alması temin edilirse,

Türkiye’nin ekonomisinin yeniden canlanması da,

Sağlanmış olur.


13)Böylece Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde oluşturmaya çalıştığı,

PKK, PYD Terörist kukla devletinin kurulması da, önlenmiş olur.


14)Bölgede ki Amerika Rusya ve diğer Devletlerin,

Asıl amacının,

Buralara demokrasi getirmek olmadığı bilindiğinden;

Şu hususu da göz ardı etmemek lazım:

Türkiye’nin Beşar ESAD ile anlaşıp,

Suriye’yi terörist unsurlardan temizlemeye çalışsa bile

Rusya ve Amerika’yı Suriye’den söküp, atamayız ama

Zararın en aza indirilmesi noktasında,

Sınırımızda, kukla bir terörist devletin kurulmasını,

Şimdilik önlemiş oluruz.


15)Sayın ERDOĞAN’ın;

Kendi yoksul vatandaşlarından ve gençlerinden esirgediği yadımların, hakların,

Bazı Suriyelilere Vatandaşlık verilmesinin, gerçek nedenlerini,

Çoğu vatandaşlarımız bilmiyor.

24 Haziran 2018’deki seçimde,

55Bin Suriyeliye Vatandaşlık verildiğini öğrendik.

Bugün Vatandaşlık verilen Suriyelilerin gerçek sayısını bilmiyoruz.


16)AKP’nin 31 Mart 2019 ve tekrarlanan 23 Haziran 2019 İstanbul seçimi ile ağır bir yenilgi aldığını,

Parti içi muhalefetin başlaması nedeni ile de

Dağılma ihtimalinin ortaya çıktığı bir zamanda;

Acaba AJKP, Suriyelilerden;

Yararlanmak mı? istiyor sorusunu akla getiriyor.

Savaştan kaçan Suriyelilerin dışında,

Her türden terör mensubu kişilerinde,

Normal sığınmacılar arasında Türkiye’ye giriş yaptıkları düşünülürse;

Sınır kapılarımda bekleyen, herkesin iyice araştırılmadan, kayıt altına alınmadan,

İçeri bırakılmalarını;

AKP’nin zor günlerinde, sığınmacılardan yararlanmak istediği şeklinde,

Yorumlar, değerlendirmeler var.


4-BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ BOP NEDİR?


BOP KAPSAMINDA,

AMERİKA’NİN VE SAYIN ERDOĞAN’IN;

HEDEFLERİNİN VE DÜŞÜNDÜKLERİNİN FARKLI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ.


Konuyu şu şekilde açmaya çalışalım:


1)Amerika Birleşik Devletleri ABD,

Büyük Ortadoğu Projesi BOP kapsamında,

Aralarında Türkiye’nin de olduğu, Ortadoğu Ülkelerini,

Kendi çıkarları doğrultusunda, bölüp-parçalamak,

Yeniden şekillendirmek istiyordu.

Sayın ERDOĞAN ise,

Bu Proje’nin, Eş Başkanlarından biri olduğunu söylemekle

Amerikan yapımı bir Projede görevli olduğunu kendisi itiraf ediyordu ama

BOP Eş Başkanlığı sayesinde,

Kendi hayallerini de gerçekleştirmek istediği anlaşılıyor.

Eski Başbakanlardan Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU’nun da kitabını yazdığı Stratejik Derinlik kitabı çerçevesinde;

İslami temellere ve kendi anlayışına uygun bir şekilde

Bölgemizde Osmanlı’yı yeniden canlandırmak,

İslam Alemi’nin lideri olmak gibi hayaller, hesaplar!

Şimdi bu noktada, ortada hiçbir sebep yokken,

Durduk yerde Suriye Lideri Beşar ESAD ile düşman olmamızın;

Başımıza neler açtığını, tekrar bir hatırlayalım.

Şimdi, 2011’de Suriye’de iç savaş başlamadan önceki,

Türkiye-Suriye ilişkilerine bir bakalım.

Suriye ile ticari ilişkilerimiz dahil, her şey, çok iyi idi,

Hatta 2 Ülkenin Bakanlar Kurulu bile ortak toplantı yapmışlardı.

2 Ülke Lideri ve Eşlerinin birlikte tatil yaptıkları bir dönemde,

Sayın ERDOĞAN’ın Kardeşim dediği Suriye Lideri Beşar ESAD;

2011’de Suriye’de iç savaşın başlaması ile beraber,

ESED oluveriyor,

Ve Beşar ESAD, bir düşman oluyor

Sizce böylesi bir durum normal mi?değil tabi!...

Amerika’nın BOP kapsamında Suriye’de iç savaşı başlatmak istemesi;

Sayın ERDOĞAN açısından bir fırsat yarattığı,

İştahını kabarttığı düşünülebilir,

Sayın ERDOĞAN,

Bu yüzden tavır değiştirip,

Beşar ESAD ile ilişkilerini bozmak istemiş olabilir.

Sayın ERDOĞAN’ın sarf ettiği şu sözler çok manidar:

İnşallah Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağım diyordu.

Süre olarak ta Beşar ESAD’ın gitmesi konusunda da 1 haftalık bir zaman tanıyordu.

Ama şu hafta gidecek, bu hafta gidecek gibi ertelemelerle

Aradan haftalar, aylar, yıllar geçti ama

Beşar EDAD yerinde kaldı, kimse onu deviremedi….

Tabii ki Suriye konusunda Rusya’nın da devreye girmesi,

Amerika’nın planlarını da bozdu

Sayın ERDOĞAN,

Suriye’yi işgal edip, orada kendi anlayışına uygun,

Bir Sünni İslam ile yönetilen bir devlet oluşturmak istiyordu ama

BİZ SURİYE’YE GİRMEK İSTERKEN;

Suriye bize girdi

Ve biz bu gün, siyaseten yapılan yanlışlıkların bedelini,

Milletçe ödüyoruz.

STRATEJİK DERİNLİK hayallerine devam ediyoruz.

AKLI BAŞINDA HERKES,

BOP’un maksadının ne olduğunu biliyor, anlıyor.

Amerika hem enerji kaynaklarının üzerine oturacak,

Hem Rusya’yı güneyden kuşatacak,

ÇİN’i engellemeye çalışacak,

Bu maksatla ÇİN’e yakın yerlerde boş durmadığı da biliyoruz.

Sayın ERDOĞAN’a kapalı kapılar ardında,

O’nun hoşuna gidecek vaatler de bulunulmuş olabilir.

Bunları bilmiyoruz ama

Sayın ERDOĞAN’ın geçmişte söyledikleri ortada

HEDEF 2023 videosunda,

Osmanlı’nın Eyaletler Sistemi ile yönetildiğine vurgu yaparak,

Eyaletler sisteminden korkmamak gerektiğine vurgu yapıyor,

Türkiye’nin 2023’te Eyaletler Sistemine geçebileceğini söylüyor.

Ama bu gün Türkiye’nin siyaseten geldiği noktada;

BOP kapsamında Amerika’nın da, Sayın ERDOĞAN’ın da işi zor!

Sonra BOP’tan Sayın ERDOĞAN’a da, Türkiye’ye de bir fay da gelmez!

İşi bittiği zaman,

Kendine yardımcı olanları da siler atar!...


5-BOP PROJESİ KAPSAMINDA,

AMERİKA ,

KUZEY IRAK ÖZERK KÜRT BÖLGESİNİ,

AKDENİZ’E BAĞLAMAK İÇİN;

SURİYENİN KUZEYİ’DE BİR KORİDOR AÇMAK İSTİYORDU.


Amerika bu maksatla

Türkiye’nin güneyi, Suriye’nin kuzeyinde,

Akdeniz’e kadar uzanan bir koridor açmak için,

Buraları,

Önce boşaltmak,

Sonrasında kendi kontrollerinde

Kukla bir Kürt devleti kurmak istiyordu.

PKK ve PYD gibi terörist grupları desteklemesinin,

Onlara 25 bin TIR dolusu silah ve cephane verip, silahlandırmasının,

Her türlü eğitimi vermesinin asıl nedeni bu idi.

Amerika’nın burada kurmayı hedeflediği Kukla Kürt Devleti için,

Suriye’nin Kuzeyi’nin boşaltılması,

İnsanların başka yerlere gönderilmesi gerekiyordu.

Bu amaçla Amerika 2011’de Suriye’nin kuzeyini bombalamaya başladığında,

Sınırımıza akın edip, yığılan Suriyelileri,

Türkiye’nin önlem almadan,

Sorun çıkarmadan, sığınmacılar hakkında araştırma yapmadan,

Sınır kapılarını açmasını,

Ben aynı zamanda Amerika’nın da talebi olduğunu

Ve BOP kapsamın da yapıldığını düşünüyorum.

Böylece Suriye’nin kuzeyi nboşaltılırken;

Buradan ayrılan Arapların ve çeşitli terör gruplarına mensup olan kişilerinde,

Sığınmacılar arasında Türkiye tarafına geçip,

Türkiye’nin güneyi’nde, arab çoğunluğun ve teröristlerin de yerleştirilmesi ile

Belli bir süre sonra,

Türkiye’nin güneyi’nden parça koparmak amacıyla

Etnik çatışmaların başlamasına bir zemin hazırlamak,

Sonrasında da,

Bu toprakları,

Türkiye’den koparmak amacına yönelik olduğu anlaşılıyor.


BÖLÜNMÜŞ ORTADOĞU HARİTASI

Ve böylece Suriye’nin Kuzey’ini boşaltmak için,

İlk adım atılmış oluyor.

Aradan geçen zaman içerisinde,

Bu bölgeye Amerikan ve İsrail yanlısı PKK, PYD ve başka gruptan teröristlerin yerleştiğini

Görüyoruz

6-BOP KAPSAMINDA ASIL HEDEF, TÜRKİYE İDİ.

Türkiye Dünya’da ve Ortadoğu’da,

İslam Ülkeleri arasında,

Laikliği ve Demokrasiyi, evrensel Hukuk Kurallarını, Hukukun üstünlüğü gibi çok önemli

Kriterleri benimseyen tek ülke olması,

Tarihten gelen bir birikimi,

Ve savaşçı ruhu ve becerisi,

Asker bir Millet oluşu,

Güçlü bir Ordusunun bulunması,

Cumhuriyet’in sağlam temeller üzerine kurulmuş olması,

Halkımızın sağduyulu olması gibi nedenlerle

Türkiye’nin de bölünüp, parçalanması işinin öyle kolay olmayacağı,

Bu nedenle biraz zaman alacağı düşünülmüş olmalı ki;

Türkiye’nin de bölüp-parçalanma işinin,

Sona bırakıldığı anlaşılıyor..

Rusya’nın Beşar EDAD’ın yanında yer alması;

Amerika’nın Suriye’deki işini zorlaştırdı.

Yukarıda söylediğim nedenlerden dolayı,

Türk Halkı İktidarın ve Sayın ERDĞAN’ın;

Kavgacı, ötekileştirici ayrıştırıcı politikalarına karşı,

Sağduyulu hareket etti,

Seçimlerde sakin davrandı,

Muhalefet Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU,

Şehit cenazesine katılmak için gittiği,

Ankara’nın çubuk ilçesinde,

Bir saldırgan tarafından öldürmek kaydıyla yumruklandı,

Linç edilmek istendi ama

Halkımız yaşananları serin kanlılıkla değerlendirdi

Taşkınlık yapmadı ve böylece yaşanacak muhtemel iç çatışmalara,

Yol vermek istemedi

AKP’ye oy veren vatandaşlarımız da,

Her kesimi etkileyen ekonomik krizin de etkisiyle olup-bitenleri,

Yapılmak istenenleri görüp, anladı

Böylesi bir husus;

Şu an Halkımızın uyanmasına vesile oldu,

Ve İktidara tepkisini oylarıyla ortaya koydu.

HALKIMIZ’IN uyanmasında,

Suriyeli, Afganistanlı ve daha başka sığınmacılar ile bunların yarattığı sorunlar,

Ve AKP iktidarının, kendi vatandaşlarına göstermediği yakınlık ve ilgiyi,

Onlara göstermesi,

Nihayetinde yanlış iç ve dış politikalar nedeniyle

Seçimde AKP’nin oy kaybetmesine vesile oldu.

Bundan sonrasında,

Türkiye’nin yolu açık!...


GÜNÜMÜZE İŞIK TUTACAK ÖNEMLİ GAZETE MANŞETLERİ.

Bu gibi haberler vesilesi ile

AKP’nin, Belediyeler aracılığı ile yürütülen savurganlıklarını ve kendi kadrolarını yaratma girişimlerini,

İstanbul Belediyesi’nin AKP açısından niye çok önemli olduğunu,

Ekonominin nasıl çöktüğünün nedenlerini görüyoruz.

Dolayısıyla

Başta Ankara İstanbul olmak üzere

Millet İttifakı’nın kazandığı Belediyeler aracılığı ile

Ekonominin düzeltilmesi yönünde de bir fırsat yakalanmış oluyor.

Bu gün her konuda yaşadığımız sorunların,

Kendiliğinden oluşmadığını,

Bunların dış bağlantılarını da görüyoruz.

9)22 Haziran 2019 Cumartesi SÖZCÜ.



Bebek Katili Hainden Bile Medet Umuyorlar.

Cani APO’dan seçim mesajı yayınlatan Akademisyen konuştu:

Beni Devlet görüştürdü.


10)7 Temuz 2019 Pazar, SÖZCÜ.



Kayyum Valinin 51 günlük bilançosu.

3 Milyar 300 Milyon lira yeni borç,

1 Milyar 700 Milyon lira harcama,

2500 Yeni istihdam.

3)24 Haziran 2019 Pazartesi, SÖZCÜ.



Millet İradesinin Karşısında Kimse Duramaz..

TARİHİ FARK

Geçmişi 1923 Olmayanın, Hedefi 2023 Olamaz.

11)3 Temmuz 2019 Çarşamba MİLLİ GAZETE,


Seçimlerden sonra hız kazanan sistem tartışmalarının yönü değişecek.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin mimarının ABD’li MCkinsey şirketi olduğu ortaya çıktı.

Milli Gazete, gündemi sarsacak bir başka gerçeği daha açıklıyor..

HER TAŞIN ALTINDAN MCKİNSEY ÇIKIYOR.

YORUMLAR:

Başlangıcı 1923 olmayanın, Geleceği 2023 olamaz ne demek?

Böylesi bir söz ile

17 Yıllık AKP döneminde,

Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinden uzaklaştığımıza vurgu yapılmak isteniyor.

Şimdi bu sözü açmaya çalışalım.

Burada 1923Tarihi

Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah arkadaşları tarafından kurulan,

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni ifade etmektedir.

Aklın, bilimin, mantığın esas alındığı bu kurallar neticesinde,

Demokratik, laik ve Hukukun üstünlüğüne,

Kuvvetler ayrılığına dayalı, Parlamenter sistem sayesinde, bu günlere geldik.

Böylesi bir çağdaş sistem sayesinde,

İslam Ülkeleri arasında, örnek bir Ülke halindeydik,

Ama 17 Yıllık AKP döneminde ise

Yukarıda vurgulamaya çalıştığım,

Cumhuriyet’in temel felsefelerinden uzaklaşmaya,

İslami kurallarla yönetilen bir Devlet oluşturma çaba ve niyetleri görüyoruz.

2023 Hedefi diye adlandırılan husus ise şudur

Şimdinin cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN,

Fatih ALTAYLI’nın Kanal D Programında 2023 hedefini şöyle açıklıyor:

Burada Osmanlı’nın da Eyaletler Sistemine vurgu yapıyor ve aslında bundan korkmamak gerektiğini söylüyor,

2023’te Türkiye’nin Eyaletler Sistemi’ne geçebileceğini söylüyor.

Böylesi bir idare şekli,

Türkiye’nin bölünüp, parçalanmasına da yol açacak,

Çok tehlikeli bir adımdır.

Böylesi bir çaba ve Adım;

Amerika Birleşik Devletleri’nin Büyük Ortadoğu Projesi BOP kapsamında,

Türkiye’yi de bölünüp, parçalama hedefine uygun bir durumdur.

N e var ki Türkiye Cumhuriyeti sağlam temeller üzerine kurulduğundan,

Aradan geçen bu süre içerisinde,

Cumhuriyet’in temel felsefesi benimsenmiş olmalı,

Cumhuriyet Mayasının tutmuş olmalı ki!;

Türk Milleti olarak,

Tarih boyunca başka Milletlere de örnek olan, üstün vasıflara sahip olmamız nedeniyle

Bu gün gelinen noktada;

AKP İktidarının Yerel Seçimler vesilesiyle aldığı yara sonucunda,

Bu HEDEF 2023’ün akamete uğradığı söylenebilir.

Sonuç itibarı ile

BAŞLANGICI 1923 OLMAYANIN, HEDEFİ 2023 OLAMAZ! Sözü ile deniyor ki;

Eğer kendinize yöntem

Aklın, mantığın, çalışmanın, üretmenin, çağdaşlığın ön planda olduğu,

Cumhuriyet’in temel kuruluş felsefesinin esas alınmadığı,

Başka yöntem ve idare şekillerini beimserseniz,

Doğru yol değildir.

Böylesi bir yol, bazılarını bilerek, ya da bilmeyerek tatmin edebilir, şahsi çıkar sağlayabilir ama

Daha çok Emperyalist devletlerin işine yarar.

Bu gün Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinden uzaklaştığımız için,

İçeride ve dışarıda, her konuda büyük sorunlarla karşılaşıyoruz.

Ekonomimiz de çökmüş durumda.

Sonuç itibarıyla

Artık Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine,,

Ve ayar değerlerine yeniden dönmemiz gerekiyor….

MİLLİ GAZETE’NİN VURGULADIĞI;

MC.KİNSEY KONUSU!...

Türkiye MC.KİNSEY konusunu,

Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat ALBAYRAK döneminde tanıştı.

Türkiye’nin Maliyesini, her şeyini kontrol edip,

Sözde kalkınmaya yön verecekti!...

Böylesi bir husus, Devlet’e ait bilgilerin bir yabancı şirketin eline geçeceğınden,

Sonuçta Devlet’e ait çok önemli işleri,

Emperyalist bir Amerikan şirketine teslim etmenin doğru olmadığından hareketle,

Toplumda itirazlar yükselince,

Bu konu kapatılmıştı…

MİLLİGAZETE’nin, 3 Temmuz 2019 tarihli baskısında ise,

Bu Şirketin Başkanlık Sistemi Anayasası’nın hazırlanmasın da da,

Amerikalı MC.KİNSEY şirketinin görev aldığına vurgu yapılıyor…

Daha önceleri de,

Amerika’nın CİAE Ankara Masası Şefi Paul Bernard HANSE’nin,

2006’da Washington’a yazdığı Türkiye Raporu da,

Basınımıza yansımıştı.

Paul Bernard HANSE şöyle diyor:

Eğer Amerika’nın menfaati Türkiye’nin federatif bir yapıya geçmesinde ise;

O zaman bütün yetkilerin tek kişide toplandığı bir Başkanlık sistemine geçmek lazım.

Bu Devleti kuranlar,

Kontrol mekanizmasını öyle sağlam yapmışlar ki;

Hükümeti ikna etseniz;

Meclis’i ikna edemiyorsunuz.,

Meclis’i ikna etseniz;

Yargı’yı ikna edemiyorsunuz,

Yargı’yı ikna etseniz;

Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’yı ikna edemiyorsunuz.

Bu itibarla tüm yetkilerin tek kişide toplandığı bir Başkanlık Sistemine geçmek lazım.

Eğer o tek kişi, Amerika’nın çıkarlarına hizmet etmekte tereddüt gösterirse;

O tek kişiyi etkisiz hale getirmek,

Amerika için, bir sorun olmaz!

Bu gibi bilgileri göz önünde bulundurduğunuzda,

Amerika’nın içimize ne kadar yerleştiğini görüyoruz.

Sonuçta emperyalist devletler,

Kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye’yi şekillendirmek istiyorlar.

Bu husus onlar açısından normal karşılanabilir.

Önemli olan ise;

Bizlerin böylesi bir tuzağa düşmemesidir.

Emperyalist Devletler,

Kendi çıkarları doğrultusunda hazırladıkları plan ve projeleri de,

Siyasetçiler aracılığı ile devreye sokmaya çalışıyorlar.

Bu gün yaşadığımız sorunların özü ve özeti budur.

Halkımızın bu gibi tuzaklara düşmemesi için,

Doğru bilgilenmesi ve duygusal davranmaması lazım.

7-CUMHURBAŞKANI VE AKP’NİNDE GENEL BAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN AMERİKAYA,

NE KADAR DİRENEBİLİR!?...

Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’nin ve onun tabii Lideri Sayın Recep Tayyıp ERDOĞAN’ın,

Amerika’nın öncülüğünde kurulup, desteklendiği,

İktidara taşındığı bilgileri,

Artık sır bilgiler değil.

Eğer İnternette, Erol MÜTERCİMLER-AKP kim tarafından ve nasıl kuruldu yazar ve enter’e basarsınız,

Ulaşırsınız.

Hikâye 24 Ekim1999’da Bulgaristan sınırında Avukat Munci Münci’nin evinde geçiyor.

Strateji Uzmanı-Gazeteci-Yazar Erol MÜTERCİMLER,

Davet edildiği bu toplantıda gördüklerini ve yaşadıklarını,

ULUSAL KANAL’da Feyman GÜLGÜN’e anlatıyor.

Bu bilgileri bende oradan alıp, kullandım.

Konuyu şimdi şuraya getiriyorum:

Bazı Siyasi Partiler,

İdeolojilerine uygun Devletlerle

Diğer Devletlere nazaran daha yakın ilişkiler içerisinde olabilirler,

Daha önceleri Sovyetler Birliği’ne daha uzak,

Batı’ya ve Amerika’ya daha yakın olmak gibi…

Devletler arasında ki münasebetler,

Karşılıklı çıkar esasına dayandığı sürece,

Günün şartlarında, böylesi bir yakınlaşmada bir sorun yok.

Ama bu noktada şu hususa vurgu yapmamız gerekiyor:

Aşırı ideolojik uç Partiler,

Bunlar ırkçılık esasına dayalı aşırı Milliyetçi Partiler olabilir,

Aşırı ideolojiye dayalı Din esaslı Partiler olabilir,

Ya da aşırı sol ideolojiye dayalı,

Marksist, Leninist esaslı komünist Partiler olabilir.

Böylesi bir tanımlamadan sonra şu noktaya da vurgu yapmamız gerekiyor:

Türkiye’de aşırı sol ideoloji Partileri kurulsa bile

Halkımız tarafından benimsenip, iktidar olma şansı yok.

Zira Türk Halkının düşünce yapısı, % 60-70 Merkez Sağ eğilimlidir.

Bu oran kolay da, değişmez.

AKP ise

Din temelinde aşırı uçta, bir Siyasi Partidir.

Kuruluş aşamasında,

Bazı noktalarda Emperyalist Devletlerin hedefleri ile

Bu gibi Siyasi Partilerin hedefleri örtüşebilir ama

Zaman içerisinde ayrı düşülen noktalar olursa;

Emperyalist Devletlerle

İşbirliği içindeki Siyasi Partiler arasında çıkar çatışmaları başlar.

Bu gün AKP ile geçen 17 yıllık bir süre içerisinde,

Amerika’nın bize ön gördüğü hususların çoğu gerçekleşmiştir,

Ama Amerika ile Sayın ERDOĞAN ters düşmüştür.

İçeride ekonomik kriz ve Sayın ERDOĞAN’ın kavgacı ve ayrıştırıcı politikası sonucu,

31 Mart 2019 yerel seçimleri ve 23 Haziran 2019’da tekrarlanan İstanbul seçimi sonucunda,

AKP ve Sayın ERDOĞAN artık popülerliğini yitirdiği görülmüş ve anlaşılmıştır.

Amerika böylesi bir durumda,

Popülerliğini kaybedip, oy kaybına uğrayan bir Siyasi lideri bundan sonrasında desteklemek istemez.

Türkiye’nin güvenliği açısından,

Rusya’dan S-400 füzelerini almasını destekliyoruz ama

Sorun sadece bunlarla da sınırlı değil.

Sayın ERDOĞAN’ın, Amerika’ya direnmesinin bundan sonrasında,

Türkiye’ye ve kendisine bir faydası olmaz..

Direnmesi halinde, Türkiye adına tavizler koparmaya çalışır.

Bu aşamada yapılacak en doğru iş;

Cumhurbaşkanı’nın tekrar tarafsız hale gelmesi ile

Yeniden Parlamenter Demokrasiye dönmemizdir.

Böylesi bir durum ile

Sayın ERDOĞAN’ın yetkilerinin azalması dolayısıyla,

Amerika’nın bizim aleyhimize olan talepleri konusunda,

Topu taç’a atıp, sorumluluktan kurtulabilir.

Başkaca bir çıkış yolu görünmüyor.

GAZETE MANŞETLERİ


12)30 Haziran 2019 Pazar SÖZCÜ.



Erdoğan Rusya ve ABD Liderleri ile görüştü.

S-400’ler Putin’den, Boing’ler Tramp’tan

Sizce burada 2 tarafı da memnun etmek söz konusu ise;

Bu ne anlama geliyor?

Amerika Suriye’de ve Akdeniz’de Kıbrıs Adası çevresindeki zengin doğal yataklar,

Sondaj ve paylaşım nedeniyle;

Bir NATO Ülkesi olduğu halde,

Kendi güvenliği için ihtiyaç duyduğu, hava savunma sistemi PATRİOT füzelerini vermiyor,

Ortağı olduğu, parasını ödediği F-35 savaş uçağı projesinden çıkartmak istiyor.

Türkiye ekonomik krizlede boğuşuyor.

Böylesi bir durumda,

Türkiye mecburen Rusya’ya yöneliyor ve S-400 hava savunma sistemlerini almak zorunda kalıyor.

Tabiki S-400’ünde parası ödeniyor.

Burada Türkiye haklı ama

Türkiye’nin ekonomik açıdan zorda olması,

Sayın ERDOĞAN’ın BOP Eş Başkanlığı nedeniyle

Amerika ile sıkı ilişkiler içinde olması gibi nedenlerle

Haklı olduğu halde,

Amerika’ya gerçek anlamda karşı çıkamıyor.

Tramp Fazla karşı çıkmasa da,

Senato ve Temsilciler Mecli’nin tepkisini azaltmak, yatıştırmak için,

Sayın ERDOĞAN,

İhtiyaç olmadığı halde,

100 Adet Amerkan yapımı, BOİNG yolcu uçaklarını alma gereğini duyuyor.

Televizyonlarda ve yandaş gazetelerde ise

Sayın ERDOĞAN,

TRUMP’a ve Amerika’ya sıkça karşı çıkıyor,

Yerine göre meydan okuyor.

Siyaseten söylenen sözlerle

Gerçekler, birbirinden farklı şeylerdir.

Siyaseten söylenen sözler;

Seçmenlere selam niteliğindedir.


13)13 Temmuz 2019 Cumartesi SÖZCÜ




S-400 Hava savunma Sistemleri,

Nihayet dün Ankara’ya inen, dev4 Rus nakliye uçakları ile geldi.

14)12 Temmuz 2019 Cuma,CUMHURİYET.



İktidarın dış politika yanlışlıklarına AB hukuksuzluğu eklendi.

Türkiye yaptırımla karşı karşıya.

AKDENİZ KISKACI

15)2 Ağustos 2019 Cuma,CUMHURİYET.



Harem selamlık eğitim her yerde

15 Temmuz’da FETÖ’ye direnen Balyoz mağdurlarının bir kısmı emekli edildi.

YAŞ’TA ASFİYE.


16)5 Ağustos 2019 Pazartesİ MİLLİ GAZETE



Şeker Fabrikaları satıldı

YEM SANAYİ KRİZE GİRDİ.

ETRAFIMIZ ATEŞ ÇEMBERİ İKEN;


8-ASKERLİK SÜRESİNİN KISALTILMASI,

ÇOK SAYIDA ASKERİN TERHİDS EDİLMESİ;

GÜVENLİĞİMİZ AÇISINDAN BİR TEHDİT DEĞİL Mİ!?..

Meclis Genel Kurulu’nda 335 milletvekilinin oyuyla kabul edilen düzenleme dün akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da onaylandı, daha sonra Resmi Gazete'de yayımlandı.

Yasanın yürürlüğe girmesiyle askerlik sisteminde köklü değişikler hayata geçmiş oldu.

Yeni sistemde, kısa dönem uzun dönem askerlik ayrımı sona erdi. Zorunlu askerlik 12 aydan 6 aya düştü.

6 aylık askerlik görevini tamamlayanlar istemeleri ve uygun görülmeleri halinde askerlik hizmetine devam edebilecek. Bu kişilere 2 bin lira maaş verilecek. Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak, Hakkari, Van, Ağrı ve Iğdır'da görev yapan askerlere ise ek bin lira verilecek.

Kanun düzenlemesinin yürürlüğe girmesiyle kışlalarda erken terhis çalışmaları da başladı. 6 aylık süreyi tamamlamış olan 100 binden fazla askerin terhis süreci başladı.

Yeni sistemde 20 yaşını doldurmuş ve 31 bin TL ödeyenler bedelli askerlik yapabilecek. Bedelli askerlikten yararlananlar bir aylık temel eğitimin ardından terhis olacak.

Düzenlemeyle, bakaya ve yoklama kaçağı durumunda olanların bir defaya mahsus olmak üzere bedelli askerlikten yararlanmasının önü açıldı, cezaları da affedildi.

Yeni askerlik kanunuyla yedek subaylığın yanı sıra yedek astsubaylık da devreye girdi.

Yedek astsubay olarak görev yapacaklar 2 ay temel 10 ay da kıta görevi yapacak. İsteyenler yedek astsubaylıktan astsubaylığa geçebilecek.

Doktorlar ve öğretmenler, bir aylık temel eğitimin ardından görevlerini yaparak askerlik hizmetini tamamlamış sayılacak.

Yeni kanun ile bazı kişilere askerlik muafiyeti de sağlanabilecek. Muafiyet kararı, Milli Güvenlik Kurulu’nun gerekli gördüğü sahalarda, Milli Savunma Bakanlığı’nın teklifi üzerine verilebilecek.


9-TÜRKİYE’NİN GÜÜVENLİĞİ AÇISINDAN;

SORULMASI GEREKEN SORULAR:


1)Şu anda Türkiye’de, başta Suriyeli ve Afganistanlı olmak üzere,

Değişik grup ve isimlerdeki sığınmacıların,,

Toplamda 6-7 binden aşağı olmadığı anlaşılıyor.

Normal sığınmacıların arasında,

Değişik terör örgütüne mensup,

Çok sayıda militan olduğunu,

Bu sığınmacıların,bizim Toplumumuzla kültür farklılığı da olduğu ortada,

PEKİ!


1)Eğer içeride karışıklık ve bir çatışma olursa,

Ya da Suriye’de çatışmalar büyürse,

NE YAPACAĞIZ?

100 Bin asker terhis edildiğine, ya da terhis olacağına göre;

Asker ihtiyacını nasıl karşılayacağız?


2)100bin Asker terhis olduktan sonra, eğer bir çatışma ve bir güvenlik sorunu çıkarsa;

Acemi askerlerle mi bu işi halledeceğiz?


3)Askeri Liseler kapatıldı.

Ordu’nun kaliteli, bilgili, disiplinli Subaylarını;

Siyasete bulaşmış gençlerden mi yetiştireceğiz!?


4)Bedelli askerlikte kabul edildiğine göre;

Belki gün gelecek,

Askerlik yapacak genç bulamayacağız.

Güvenlik ihtiyacımızı paralı askerlerle mi, karşılayacağız?

SONUÇ OLARAK şunu söylemek isterim:

Ülkemizin ve gelecek kuşakların güvenliği açısından,

Suriye’de Güvenli Bölge oluşturma çalışmaları;

Zaman içerisinde, Kuzey Irak’ta olduğu gibi

Buraların bir süre sonra Merkezi Hükümetle ilişkisinin kapacağı,

Bunun;

Güneyimizde bir Terör devletinin kurulmasına bir zemin hazırlamak olduğunu bilmemiz, anlamamız lazım.

Bu itibarla Türkiye’nin;

Şimdi Amerika ve Rusya ile sözde güvenli bölge için pazarlık yapmak yerine;

Suriye Lideri Beşar ESAD ile anlaşıp,

Orayı Türkiye’nin de çabaları ile teröristlerden temizleyip,

Oraları yeniden güvenli hale getirdikten sonra,

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıları,

Memleketlerine, kendi topraklarına geri dönmelerini, özendirmek!

Yapılacak en doğru iştir!...

Bu vesile ile tüm okurların,

Kurban Bayramını kutluyor,

Sağlık ve mutluluklar diliyorum.

Saygılarımla  8 Ağustos 2019 Perşembe



Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ.

                                                                                                                                       Enerji Uzmanı-Gazeteci Yazar

Wwwahmetyalvac1946blogspot.com.tr


Gazete Manşetleri:

1)28 Temmuz 2019 Pazar YENİÇAĞ

2)30 Temmuz 2019 Salı SÖZCÜ

3)30 Temmuz 2019 Salı KORKUSUZ

4)29 Temmuz 2019 Pazartesi SÖZCÜ

5)31 Temmuz 2019 Çarşamba KORKUSUZ.

6)1 Ağustos 2019 Çarşamba KORKUSUZ

7)1 Ağustos 2019 Çarşamba MİLLİ GAZETE

8)22Haziran 2019 Cumartesi SÖZCÜ

9)7 Temmuz 2019 Pazartesi SÖZCÜ

10)3 Temmuz 2019 Çarşamba MİLLİ GAZETE.

11)24 Haziran 2019 Pazartesi SÖZCÜ

12)5 Ağustos 2019 Pazartesi MİLLİ GAZETE

13)13 Temmuz 2019 Cumartesi SÖZCÜ

14)12 Temmuz 2019 Cumhuriyet

15)2 Ağustos 2019 Cuma Cumhuriyet

16)5 Ağustos 2019 Pazartesi MİLLİ GAZETE