AKP TÜRKİYE’Yİ İDARE EDEMİYOR!
HALKIN
GÜNDEMİ İLE İKTİDARIN GÜNDEMİ
BİRBİRİNDEN FARKLI
AKP’DEN AYRILACAKLARLA
ALİ BABACAN VE AHMET DAVUTOĞLU’NUN KURACAKLARI
YENİ PARTİLER;
YENİDEN PARLAMENTER DEMOKRASİYE GEÇİŞ İÇİN,
BİR UMUT OLABİLİR…
VE GÜNDEME DAİR ÖNEMLİ KONULAR…
Sevgili Okurlar,
Türkiye’de gündem o kadar hızlı değişiyor
ki;
Çok önemli be acil konular,
Gündeme yeni giren konunun
gölgesinde kalıyor….
Bu defasında da,
Türkiye’nin gündemine,
BARIŞ PNARI Harekatı gidi..
Tanrıdan Askerlerimize başarılar,
Şehitlerimize de rahmet
diliyoruz.
Bu gün burada, başlıkta
gördüğünüz, önemli konu ve sorunları örneklerle açmaya,
Nedenlerini ortaya koymaya
alışacağız,
Çözüm konusunda önerilerde
bulunacağız,
Basınımıza yansıyan güncel konu
ve haberlere yer vereceğiz.
EĞER bundan önceki makalede,
sadece ara başlıklara baksanız,
Konuların tamamı hakkında bir fikriniz olur,
Ayrıca ilginizi çeken yeri tekrar
okursunuz,
Bu da çok yararlı olur.
Bu Makalede şu konuları
incelemeye alacağız
1-BARIŞ PINARI HAREKÂT HAKKINDA
NE SÖYLENEBİLİR.?
KAHRAMANLIK DESTANI YAZIYORUZ.
Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı’nın
ardından,
3.Operasyonu başlatan TSK ve
Suriye Milli Ordusu,
Tel Abyad’a girip, 11 köyü
YPG/PKK’dan arındırdı.
Harekâtın 2. Gününde 174 hain
öldürüldü.
Jetler 30 kil0metre derinliğe
bomba yağdırdı.
ŞİMDİ BURADAN başlayarak konuyu
açmaya çalışalım.
1)Bu gazete haberinde yer alan
Suriye Milli Ordusu nedir?
Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
harekâta başlaması ile birlikte,
Türkiye’den hareket ettiklerine
göre;
Şu an yönetimde olan Beşar
ESAD’ın askerleri olmadığı da,
Zaten gazete haberinden
anlaşılıyor.
2)SMO diye adlandırılan bu
militanların,
Rejim karşıtı güçler olduğu
anlaşılıyor.
3)Buna benzer rejim muhalifi ÖSO,
Özgür Suriye Ordusu mensuplarının
da, daha önceleri TSK’’nın,
Öncü birlikleri gibi
çalıştıklarını gördük,
Bunlara maaş ödendiği iddiaları
da basınımıza yansımıştı.
4)Burada sorulması gereken soru
şu:
Acaba eski adı ile ÖSO olan
militan güç;
Bu defasında isim değiştirip,
Suriye Milli Ordusu SMO’mu oldu?
5)Sonuç itibarıyla adı ne olursa
olsun,
Türkye’yi Yönetenlerin ve
TSK’nın;
Bizden olmayan, ne olduğu
bilinmeyen ve komşumuz olan bir devleti,
Devirmeye, ya da oraları terörist
unsurlardan temizlemek amacıyla da olsa,
Böylesi örgütlerle işbirliği
içinde olmasının,
Doğru olmadığını vurgulamak
isterim.
6)Türkiye’nin çıkarlarını, Birlik
ve Bütünlüğünü düşünen herkes;
Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşa
müdahil olmamasını savunuyordu,,
Ama sınırlarımızın teröristlerden
temizlenmesi konusunda,
Beşar ESAD ile birlikte mücadele
edilmesi gerektiğini hep vurguluyordu,
Suriye’yi Emperyalist Devletlerin
kucağına atmaması gerektiğini,
Bunun doğru olmadığını söylüyordu
hep!
Bu itibarla bu gün Suriye ve
Suriyeliler konusu;
Geleceğimizi tehdit eder bir
boyut kazandı.
7)Umarız ki TSK’nın bu Barış
Pınarı Harekâtıyla
Güney sınırımız bütün
teröristlerden temizlenir,
Bu vesile ile gerçek sayıları
5Milyon 300 Bin olduğu iddia edilen Suriyeli sığınmacılarla,
Sayıları 1 Milyonun üzerinde
olduğu iddia edile Afgan ve Irak’lı göçmenlerin,
En azından bir kısmının
memleketlerine dönmeleri sağlanırsa,
Türkiye hem bir parasal yükten,
hem de yaşanan kültür uyuşmazlığı gibi,
Şimdi ve gelecekte yaşanan büyük
sorunlardan,
Kısmen de olsa kurtulmuş
olacaktır.
8)Suriye’de gerçek anlamda huzur
ve güvenin sağlanmasının tek yolunun,
Geç kalınmış olsa da;
Yine de Beşar ESAD Yönetimi ile
anlaşmak,
Terör ve teröristlerle mücadele
konusunda birlikte hareket etmek,
En doğru bir yaklaşımdır.
9)Böylesi bir durumda,
Amerika’yı ve Rusya’yı, bu gün
gelinen noktada Suriye’den söküp atak mümkün olmasa bile;
En azından yakın ve uzak bir
gelecekte,
Türkiye açısından muhtemel
tehlike ve mahsurları,
Birazda olsa azaltılmış olur…
10)AKP öncesinde Türkiye’nin
komşuları ile bir sorunu yoktu.
Ama şimdi Amerika ve Rusya ile
Onların müttefiki bazı Devletler,
Suriye’de…
Türkiye Beşar ESAD’a karşı
olmakla, onu devirmeye çalışmakla
Aslında Emperyalist Devletlerin
ekmeğine yağ sürüyor,
Ve kendi ayağımıza kurşun sıkmış
gibi oluyoruz….
11)BOP nedir, BOP Eş Başkanlığı
nedir?
AKP hangi Dünya şartlarında ve
nasıl iktidara gelmiştir?
Türkiye’de Anayasa ve Rejim nasıl
değişti,
Siyasal İslam, ya da Ilımlı İslam
nedir?
Bu gibi soruların cevabını
bilmezsek;
Bu gün karşı karşıya olduğumuz
zor durumun gerçek boyutunu bilemeyiz,
Çözüm yolunu da bulamayız…
Bu gün teknolojinin geldiği
noktada,
Artık hiçbir şey, gizlenemiyor,
gizli de kalmıyor.
Bu gibi bilgilere
İnternet kullanmasını bilen genç,
yaşlı herkes;
Google’de yazmak, sorgulama
yapmak suretiyle
Ulaşabilir…
2-AMERİKA VE RUSYA;
TSK’NİN SURİYE’YE GİRMESİ KONUSUNDA,
ACABA HANGİ SEBEPLERDEN DOLAYI, YA DA BİR TAVİZ
KARŞILIĞINDA MI,
SES ÇIKARMADILAR?
Bu gibi konularda bazı
tereddütlerimiz var.
Kim istemez!?
Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nın;
Türkiye’nin güvenliğini sağlamak açısından,
Fırat’ın Doğusu ve Batısı’nı,
Terörist unsurlardan
temizlemesini?!
Bu konuda da, şu hususlara vurgu
yapmamız gerekiyor:
1)Bu gün gelinen notada;
Rusya Frat’ın Batısı’nda,
Amerika ise Frat’ın Doğusu’nda
söz sahibi…
Bu fiili durum, gelecek açısından
olmasa da şimdilik;
Amerika ve Rusya’nın çıkarlarına
uygun görünüyor.
Bu itibarla her 2 süper güç, bu
konuda birbirlerine ters düşmemeye,
Sorun yaratmama konusunda bir
anlaşma içinde oldukları düşünülebilir.
2)Türkiye Amerika ile Rusya
arasında sıkışmış durumda…
BATI BLOKU’NDA yer almasına karşın,
Bir taraftan, her konuda etkisini
gösteren bir ekonomik kriz ile boğuşurken,
Amerika kendi çıkarları açısından
ve politik sebeplerden dolayı,
TSK’nın ihtiyacı olan PATRİOT
Hava Savunma Sistemlerini vermek istemediği gibi,
Ortağı olduğu F-35 savaş uçağı
projesinden çıkarmak istiyor.
Ve sonuçta bu gibi sebeplerden
dolayı da,
İhtiyaçlarını Rusya’dan
karşılamak istiyor.
İşte böylesi bir ortamda Türkiye,
Amerika’dan ihtiyacı olmadığı
halde 100 Boing yolcu uçağı alma sözü veriyor,
Rusya’dan da S-400 Füzeleri aldı,
SU savaş uçakları için de görüşmeler
yapıyor,
Türkiye, Rusya’ya da zaten doğal
gaz ve Nükleer Santral konusunda bağımlı halde…
İŞTE TÜRKİYE böylesi bir durumda,
Her iki tarafa Mavi Boncuk
dağıtma politikası ile işleri yürütmeye çalışıyor.
BÖYLESİ BİR ORTAMDA,
Amerika ve Rusya, kendi çıkarları
doğrultusunda,
Türkiye’yi niye karşılarına
alsınlar ki?...
3)ABD Başkanı Donald TRUMP’ın;
Türkiye’nin BARIŞ PINARI
Harekâtına niçin müsaade ettikleri konusunda,
Yaptığı açıklama çok manidar.
TRUMP şöyle diyor:
Büyük ve benzersiz bilgeliğimle
Türkiye’ye bir sınır çizdim…
CHP Milletvekili Utku ÇAKIRÖZER;
Dış İşleri Komisyonu’nda,
Dış İşleri Bakan Yardımcısı Yavuz
Selim KIRANa şöyle bir soru yöneltiyor:
Sayın ERDOĞAN’ın ABD Bakanı TRUMP
ile yaptığı telefon görüşmesinin içeriğini,
Ve TRUMP’’ın ne gibi şartlar
koyduğunu soruyor…
Ama Sayın Utku ÇAKIR ÖZER’ın sorusuna,
Cevap verilmiyor….
3-BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ BOP;
ADIM ADIM DEVREYE SOKULUYOR…
Bölünmüş Ortadoğu Haritası’nda da
gördüğünüz üzere;İşin bir parçası olarak,
Suriye’de Fırat’ın Doğusu’nda PKK,
PYD güdümünde kukla bir
terör devletinin kurulması, ön görülüyor,
Sonrasında Türkiye, Suriye, Irak
ve İran’dan da koparılacak toprak parçaları ile birleştirilerek,
Büyük Kürdistan Devletinin
kurulmasına,
Zemin hazırlanıyor…
1)GÜVENLİ BÖLGE;
Suriye’nin Kuzeyi’nde kukla bir
Kürt Devletinin kurulmasının ilk adımıdır.
Daha önceleri Irak’ın işgali
sırasında da gördük;
Sözde Kuzey Irak’taki Kürtleri,
sözde Saddam HÜSEYİN’den korumak adına,
Uçuşa yasak bölge kurulmasına
önderlik ettiler ama
Sonunda Kuzey Irak Kürt Özerk
Bölgesi oluştu.
Dolayısıyla Fırat’ın Doğusu için
öngörülen Güvenli Bölge de,
Aradan çok geçmeden, Kuzey Irak
Özerk Kürt Bölgesi gibi olacak.
Orasını bize bırakmazlar.
Eğer gerçekten bir şeyler
yapılmak isteniyorsa,
Türkiye’deki Suriyelilerin bir
kısmının,
Oralarda kurulacak yerleşim
yerleri ve inşa edilecek konutlara, yerleştirilmesi isteniyorsa;
Bu işin en doğru, en kestirme
yolu,
Suriye’nin resmi Lideri Beşar
ESAD ile anlaşmaktır.
Başkaca bir yol yok!
GÜVENLİ BÖLGE İÇİN KÜSTAH
AÇIKLAMA
ABD Genelkurmay Başkanı DUNFORD,
Suriye’deki Güvenli Bölge’nin
kontrolünün,
Ankara tarafından sağlanmasının,
Ortak çıkarlara hizmet
etmeyeceğini söyledi…
Bunddan daha açık bir söz olur
mu?...
2)Sayın ERDOĞAN’ın geçmişte,
Her vesile söylediği şu sözleri
bir hatırlayalım:
Biz Genişletilmiş Kuzey Afrika ve
Büyük Ortadoğu Projesi,
Eş Başkanlarından Biriyiz ve Biz
bu Görevi Yapıyoruz.
Şimdi bu noktada sorulması
gereken soru şu:
1/Eskinin başbakanı, şimdinin
Cumhurbaşkanı,
Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN;
Halen şimdi aynı çizgide mi
bilemeyiz…
2/Ama hem Yabancı bir Projenin
bir Parçası olmak,
Hem de duruma göre karşısında
olmak,
Ne kadar mümkün?
3)Bu seferki Yerel seçimler
sonucunda,
Aldığı hezimet derecesindeki
seçim yenilgisi,
Ve AKP oylarında sürekli bir
geriye gidiş ve erime dolayısıyla
Sayın ERDOĞAN’ın iktidarı kaybetme
korkusu içinde olduğu da söylenebilir.
ACABA BU NOKTADAN hareketle
Sayın ERDOĞAN için,
Uygun bir siyasi ortam mı,
yaratılmak isteniyor? Gibi sorular akla geliyor…
4)Çok yeni bir haber olarak,
Amerika’nın, İran’a bir saldırı
hazırlığı içerisinde olduğu,
Yalanlanmış olsa bile
Amerika’nın yönlendirmesi ile
Suudi Arabistan tarafından, bir
İran tankerinin vurulduğu iddiaları,
Gündeme geldi.
Bütün bu gelişmeler,
Yakın bir gelecekte bölgemizde
önemli gelişmelerin yaşanacağının işaretleri.
BU İTİBARLA,
Amerikan Yönetimi, muhtemel bir
İran çatışmasının olacağı, bunun genişleyebileceğini de düşünerek;
Türkiye’yi kaybetmemek, Sayın
ERDOĞAN’ın da elini güçlendirmek amacıyla,
Şimdilik, Fırat’ın Doğusu’ndaki
gözetleme noktalarından Amerikan Askerlerini çekmek gereğini duymuş olabilir.
Böylesi bir durumdan,
Amerika’nın, Suriye politikasından vazgeçti
anlamını çıkarmak doğru bir yaklaşım değil.
Amerika’nın Suudi Arabistan’da
zaten Askerleri var.
Son haberlere göre;
6000 Amerikan Askerinin Suudi
Arabistan’a indiğine dikkat çekiliyor.
Bu gibi bilgiler çok önemli….
4-DİPLOMATİK YALNIZLIK.
2)13 Ekim 2019 Pazar SÖZCÜ
Türk’ün Türk’ten başka dostu
yoktur, sözü bir kez daha ispatlandı.
SUUDİ KRALI İÇİN YAS İLAN
ETTİĞİMİZ
ARAPLAR BİLE;
ARAPLAR BİLE;
BİZİ SIRTIMIZDAN HANÇERLEDİ
Türkiye’nin Suriye’deki hainlere
yönelik Barış Pınarı Harekâtı’na karşı çıkan,
İkiyüzlüler arasına,
Suudi Arabistan ve Filistin’in
yer aldığı Arab Birliği’de katıldı.
Böylesi bir acı gerçek;
İslam Dünyası’nın ve Arablar’ın
Lideri olmak istediği anlaşılan,
Cumhurbaşkanı ve AKP’nin de Genel
Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN açısından;
Göz ardı edilemeyecek, çok vahim,
çok önemli bir durumdur.
Birleşmiş Milletler BM’de
tasarıya karşı olanlar:
-Kanada, Norveç, Jamailka,İsveç,
İngiltere, İrlanda,Fransa, Portekiz, Hollanda,Almana, Belçika,
Hollanda,Danimarka, Finlandiya, İsviçe, Polonya, Slovakya, Avusturya,
Slovenya,İtalya, Yunanistan,Çekya, Romanya,İran,Irak, Suriye,Lübnan, İsrail,
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi,Filistin, Suudi Arabistan,B.A. Emirlikleri,Mısır,
Libya, Tunus, Ceyayir, Fas, Cibuti, ÇİN, Avustralya, Yemen.
DESTEKLEYENLER:
Pakistan, Azerbaycan, Katar.
MUĞLÂK
ABD Rusya, İspanya, Macaristan.
5-DİĞER ÖNEMLİ KONULAR..
Burada,
HALKIMIZ güncel ve büyük sıkıntılar
ve sorunlarla karşı karşıya olduğu halde,
Bizleri Yönetenlerin,
Nelerle uğraştığını,
Paraları nerelere harcadıklarını,
İmam-Hatip saplantısını,
Halkımızın, artan pahalılık
nedeniyle
Nasıl cinnet noktasına
getirildiği gibi
Haber değeri olan 3 Gazetenin
manşeti ile
GÜNCEL başka konulara girmek
istiyorum.
Bu haberlerin,
Başlıktaki konularla ilgisi var,
Ülkeyi Yönetenlerin saplantıları
ile ilgisi var,
Yanlış planlama ve yanlış
tercihler var
3)19 Eylül 2019 Perşembe CUMHURİYET.
Okullara Cuma namazı ayarı.
4)20 Eylül 2019 Cuma BİRGÜN,
Bütün bütçe, İmam Hatibe
giderken,
Okul inşaatları durdu.
Para bitti, Eğitim paydos…
5)20 Eylül 2019 Cuma KORKUSUZ.
Milyonlarca vatandaş iş
bulamadığı için,
Kahve köşelerinde pinekliyor, eve
ekmek götüremiyor,
Sonra da cinnet geçiriyor.
Millet fıttırıyor.
Buradaki haberlerle ilgili
olarak,
Şu yorumları yapabiliriz:
1)Allaha şükür!
Hepimiz Müslüman’ız.
Ama Camilere, Kışlaya, Okullara
siyaset girmemeli,
Din, siyasi çıkarlara alet
edilmemelidir…
2)Yani her işi tam yaptık da;
Tek eksiğimiz;
Okullara Cuma namazı ayarı mı,
eksikti?..
2)Bu Ülkede Alevi
vatandaşlarımız, gayrı Müslim vatandaşlarımız,
Çocuklarını Devlet okullarına
göndermesinler mi?
3)Bu gün okullardaki öğrencilerin
başarı durumu,
Eskiye nazaran, çok gerilerde…
Eğitim yerlerde sürünüyor.
Varlıklı aileler, çocuklarını, ya
özel okullarda okutuyorlar,
Ya da, yurt dışına gönderiyorlar…….
4)Sonra çoğu Dindar ve inançlı
vatandaşımız da,
Okullarda çocuklarına sadece
yeterli ve kaliteli eğitim verilmesini,
Seçmeli dersler dışında,
Çocuklarının Din kisvesi altında
beyinlerinin yıkanmasını istemiyorlar.
5)Yani önceki İktidarlar;
Müslüman değil miydi?
O zamanlar, okullardaki
başarılar,
Şimdikinin çok çok üstündeydi!..
6)Milli Eğitim Bakanlığı
bütçesinin büyük bir kısmının,
İmam Hatiplere ve Diyanet’e
giderken,
Bazı Okullara ödenek kalmıyor.
Veliler ise,
Çocuklarını İmam Hatiplere
göndermeye zorlanıyor.
7)Bu gün Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın kadrosundaki,
Çoğu Din görevlilerinin,
Devlet kademelerine aktarıldığı,
yerleştirildiği de göz önünde bulundurulursa,
Liyakatli olmanın değil de!,
Sadece yandaş olmanın yeterli
olduğu kanaati toplumda yaygın ise
Eskiye nazaran, bütün iş ve
hizmetlerde geriye gidiş söz konusu ise
Yapılan işlerin ve uygulamaların
doğru olduğunu,
İddia edemeyiz, söyleyemeyiz…
8)Anlaşılan odur ki;
AKP 17 yıl içerisinde,
Türkiye’yi adım adım, kendi
siyasi görüşü ve kendi Dünya anlayışı çerçevesinde,
Dönüştürmeye ve yeniden
şekillendirmeye çalıştı ama
Bu gün gelinen noktada, tıkandı,
kaldı.
9)Aşırı uç Siyasi Partilerin,
Türkiye’nin sorunlarını
çözemeyecekleri,
Üstelik yeni sorunlar
yaratacakları,
Bu gün yaşadığımız sorunlarla,
Tekrar görülmüş ve anlaşılmıştır.
10)Siyasi Partilerin görevi,
Rejimi değiştirip,
Her şeyi kendi amaç ve ihtiyaçlarını
karşılayacak hale getirmek,
Herkesi kendi amaçlarına uygun
bir kalıba sokmaya çalışmak değil;
11)AKP sonunda Anayasa’yı da
değiştirip,
Tek işinin hükümranlığına dayalı,
Gelişmiş ülkelerde bir benzeri
olmayan,
Adini da koydukları,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi
ile
Kendi amaçlarına uygun yasaları
da çıkardılar ama
HALKIMIZ bu yeni sistemi, bir
türlü kabullenmedi,
Sorunlar da daha fazla arttı….
12)Her konuda bozulan Dengelerin
yeniden kurulabilmesi,
Ve yeniden yükselişe geçmemiz;
Yaşanan bunca olumsuzluklardan,
Herkesin, kendisine bir ders
çıkarması ile olur.
Bu gibi konularda, Muhalefet
Partilerine,
Önemli görevler düşüyor.
6-MİLLİ EĞİTİM KONUSUNDA;
TARİKATLARI NİYE ÖZENDİRİYORUZ?
ÖĞRENCİ YURTLARINI, NİYE DEVLET
YAPMIYOR?
6)15 Eylül 2019 Pazar BİRGÜN.
Kaymakam, bürokratlar ve jandarma
seferber.
MENZİL İÇİN İKNA TURU
Sivrihisar İlçe Milli Eğitim’in,
çocukları Menzil tarikatının merkezi Buhara köyündeki okula gönderme ısrarına
karşı, aileler boykotta. Boykota karşı
devlet görevde.
7)2 Eylül 2019 Pazartesi BİRGÜN.
VAKIF PROTOKOLLERİ ÇOKTAN
UZATILMIŞ
Eğitim Bakanlığı’nın, Nur
Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Hizmet Vakfı ve Bilal ERDOĞAN’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV ile olan
protokollerinin süresini, sessizce uzattığı ortaya çıktı.
8)26 Ağustos 2019 Pazartesi
CUMHURİYET.
Erdoğan’ın çocuklarının vakfına
her ay, milyonlarca lira akıtılacak. Denetim sıfır.
Türkiye genelinde 46 yurt.
TÜRKİYE Gençlik ve Eğitim
Hizmetleri Vakfı,kısa adıyla TÜRGEV;
Erdoğan ailesinin gözbebeği olan
vakıf!
10 Bini aşkın öğrencisi var.
Öğrenci başına aylık, devletten
600TL ALIYOR.
9)1 Eylül 2019 Pazar CUMHURİYET.
Yatılı kursta20’den fazla çocuğa
istismar İddialar korkunç.
REZİLSİNİZ
Türkiye’de bu gibi olaylar,
maalesef sıradan bir olay haline geldi.
Bu gibi konularda bu güne kadar,
basınımızda çok haber yer aldı.
Ama ne var ki, üstüne gidilmediğini,
Gerekli cezaları almadıklarını,
Ya da bu davaların bir şekilde
kapatıldığını görüyoruz.
EĞER iktidarın eğitim ve öğrenci
yurtları konusunda;
Cemaatlere, Tarikatlara ilgisi
böyle devam ederse;
İkinci bir FETÖ olayı ile
karşılaşabiliriz.
3-MİLLİ DEĞERLERİMİZDEN
UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞMAK.
10)26 Ağustos 2019 Pazar SÖZCÜ.
Atatürk sevgisi ve İstiklal Marşı
yüreklerden silinmez.
SİZ UNUTTURSANIZ DA MİLLET
UNUTMAZ.
11)1 Eylül 2019 Pazar SÖZCÜ.
Hutbede Atatürk’ün adını anmayan
Diyanet örnek alsın
ATATÜRK’ÜN RESMİNİ KALDIRMAM
KARDEŞİM.
Cami derneği başkanı, 30 Ağustos’ta
camiye Türk Bayrağı ve Atatürk posteri astı.
Kaldır o resmi diyen Müftülüğe
ise başlıktaki yanıtı verdi
İşte Görevlilerin, Türkiye’yi Yönetenlerin,
Yanlış tutum ve davranışları,
Türkiye’yi kutuplaştırdı,
Dinden, Diyanetten soğuttu,
Ve nihayet Halkımız da tepkisini,
Seçim sandığında gösterdi
7-SİYASETTE İKİ YENİ PARTİ
BEKLENTİSİ…
12)20 Eylül 2019 Cuma SÖZCÜ.
AKP’li eski milletvekili Cuma
İÇTEN konuştu:
BAŞ KALDIRIYORUM İSTİFA EDİYORUM.
AKP’de DAVUTOĞLU istifaları
sürüyor…Son olarak eski vekil Cuma İÇTEN,
15 Maddelik bir manifesto
yayınlayarak, AKP’den istifa etti.
Bu haber ile eski vekil Cuma
İÇTEN’in söyledikleri;
AKP İktidarı, ya da Cumhur
İttifakını çatırdadığının önemli işaretleri…
BU GİBİ KONULAR DA;
Şu hususlara vurgu yapmamız
gerekiyor.
1)Ali BABACAN ve Ahmet DAVUTOĞLU
gibi AKP’li eski Yöneticilerin,
Kötü gidişattan, kendilerine bir
vazife çıkartıp,
Yeni bir Parti kurma aşamasına
gelmeleri ise
Sorunların çözümü,
Yeniden Parlamenter Demokrasiye
geçiş gibi konular için de
Yeni bir umuttur.
2)Siyasetteki böylesi bir
yapılanma girişimleri,
Aynı şekilde,
Gidişattan memnun olmayan,
Türkiye adına bir şeyler
yapılmasını isteyen,
Herkes için de,
Önemli bir beklentidir.
Yeni bir umuttur.
Bunun küçümsenecek bir yanı da
yoktur.
3)Ama AKP’nin de Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN;
Yeni bir Parti kuracak olan bu 2
kişiye,
Ve muhtemelen AKP’den ayrılıp,
Kurulacak bu yeni Parti, ya da
Partilerde yer alacak olan Milletvekillerine de çok kızıyor,
Bu ihanetin bedelini çok ağır
öderler diye de tehdit ediyordu.
4)Bu gibi tehditler ve hain
anlamına gelen sözler karşısında,
Eskinin de Başbakanlarından olan
Prof. Dr Ahmet DAVUTOĞLU’nun;
24 Ağustos 2019 tarihinde
Sakarya’da ki konuşmasında,
Kendini savunma noktasında sarf
ettiği sözler,
Bir bomba düşmüş gibi Türkiye’nin
gündemine oturuveriyor.
4)Ahmet DAVUTOĞLU’nun sözleri
şöyle:
Terörle mücadele defterleri
açılırsa;
Çoğu insan,
İnsan yüzüne çıkamaz!,
Cumhuriyet’in tarihi yeniden
yazıldığı zaman,
Eminim ki en kritik dönemlerden
biri;
15 Haziran -1 Kasım 2015 tarihleri
arasında yaşananlar olacaktır….
5)Şimdi bu tarihler arasında
neler olduğunu bir hatırlamaya çalışalım
AKP,
7 Haziran 2015’te yapılan
Milletvekili seçiminde,
Çıkarabildiği Milletvekili sayısı
ile
Tek başına iktidar olma şansını
yitirmiş,
Ve Sayın ERDOĞAN, bir Koalisyon
Hükümeti kurulması işini yavaştan almış,
Oyalama taktiği ile 45 günü,
KILIÇDAROĞLU ile doldurmuş,
Sonrasında Hükümet kurulamıyor
gerekçesiyle
Bir erken seçim kararı almıştı.
6)AKP çoğunluğu kaybettiği halde,
Aradaki bu süre içerinde, yine
iktidar da kalmış,
Ama yapılan 1 Kasım 2015’de
yapılan erken seçimde ise
AKP bu defasında, birinci Parti
olmuş
Ve 17 yıllık bir iktidar
döneminde, bir kesinti de olmamıştı.
7)Bu noktada sorulması gereken
soru şu:
1 KASIM’DA ERKEN SEÇİM KARARI
ALINDIKTAN SONRA;
ALINDIKTAN SONRA;
ACABA AKP LEHİNE NE GİBİ OLAYLAR,
NE GİBİ GELİŞMELER OLDU Kİ!
NE GİBİ GELİŞMELER OLDU Kİ!
AKP BUNDAN SİYASETEN YARARLANDI?
8)İşte Ahmet DAVUTOĞLU’nun kast
ettiği sözler;
Bu dönemde siyaseten yapılan
işlerle ilgili olmalı!...
Örneğin 6 Eylül 2015 tarihinde,
Hakkâri Dağlıca’da,
PKK’lı teröristlerin yola
döşedikleri mayınlı tuzağın patlaması sonucu,
15 Askerimiz şehit düşmüştü…
Sonradan bu sayı 16’ya çıktı. Cumhurbaşkanı
Sayın ERDOĞAN ,
Bu saldırı karşısında ATV’de ki
bir programda şöyle demişti:
9)Eğer Anayasayı tek başına değiştirebilecek
400 Milletvekilini bize verselerdi,
Bu şehit haberleri gelmezdi
anlamına gelen sözler sarf ediyor…
Ahmet DAVUTOĞLU’nun kast ettiği
sözlerden biri bu herhalde…
13)7 Eylül 2015 Pazartesi SÖZCÜ.
10)ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE
TERÖRÜN ARTMASI NOKTASINDA,
NASIL BİR BAĞLANTI OLABİLİR
Kİ!?...
11)AKP’nin iktidara geldiği 3
Kasım 2002 tarihinden önceki İktidar döneminde,
PKK Terör Örgütü bitme noktasına
gelmişti ama
AKP ile tekrar artmaya başladı.
12)AKP’nin iktidara geldiği 3
Kasım 2002’ile
7 Haziran 2015 Milletvekili
seçimine kadar;
AKP ve HDP çok iyi
anlaşıyorlardı,
Sözde Demokratikleşme adına;
Açılım-Saçılım çalışmalarını
birlikte yürüttüler.
PKK terör örgütünün, yönetici
kadroları ile
Açık, ya da gizli pazarlıklar bu
dönemde yapıldı,
PKK’lı teröristler için, Habur’da
çadır Mahkemeleri bu dönemde kuruldu….
Örnekler çoğaltılabilir.
13)Ama 7 Haziran 2015
Milletvekili seçimi sonrasında,
AKP, çıkardığı Milletvekili
sayısı ile
Azınlığa düşünce ve tek başına
iktidar olma şansını yitirince;
Sayın ERDOĞAN’ın bir strateji
değişikliği sonucu,
HDP ile yollarını ayırdığını,
Köprüleri attığını,
Onu düşman ilan ettiğini,
PKK terör örgütü ile mücadele
görüntüsü içine girdiğini, görüyoruz.
14)Tabi ki böylesi bir tavır
değişikliğinin,
Sayın ERDOĞAN’ın seçimi yeniden kazanmasında
çok etkili olduğu da söylenebilir.
15)Diğer gelişmelerde şöyle:
Bu zaman diliminde, Dağlıca
saldırısının dışında,
Değişik yerlerde meydana gelen
bombalı saldırılarda
Çoğu vatandaşımızın hayatını
kaybettiğini,
Ama faillerinin bulunduğu,
gereğinin yapıldığı gibi konularda,
Maalesef bir şeyler
söyleyemiyoruz.
16)Bu itibarla Ahmet DAVUTOĞLU’nun
sarf ettiği sözler;
Böylesi kritik bir zamanda,
Ve kuşkulu durumların cevabı ile
ilgili olduğu düşünülebilir
Bu itibarla Ahmet DAVUTOĞLU’nun suçlamaları,
yenir yutulur cinsten değil…
17)Bu tarihler arasında Ahmet
DAVUTOĞLU, Başbakandı.
Dolayısıyla bu dönemde yapılan
yanlışlıklar da Ahmet DAVUTOĞLU’nun da kusurları olsa bile
Kendisinin dışındakilere de büyük
imalarda bulunuyor.
18)Ahmet DAVUTOĞLU’nun suçlamalarında,
Başta Sayın ERDOĞAN’ı kast ettiği
de anlaşılıyor….
Muhalif basın ve muhalif
Kanallar,
Bu süre içerisinde yaşananları
inceleme altına aldı,
Eldeki bilgilerden hareketle
Ahmet DAVUTOĞLU’nun neyi kast
ettiğini anlamaya çalışıyorlar,
Yorumlar yapıyorlar.
8-SAYIN ERDOĞAN’IN;
BU İKİ SİYASİ OLUŞUMU ÇOK
ÖNEMSEDİĞİ,
VE İKTİDARI KAYBETME KORKUSU
YAŞADIĞI SÖYLENEBİLİR…
Bunun diğer nedenlerinden biri
de,
AKP’nin ve Sayın ERDOĞAN’ın;
31Mart 2019 tarihinde yapılan
yerel seçimlerde,
Ve tekrarlanan İstanbul seçiminde,
Hezimet derecesinde Seçim
yenilgisini,
Başta Ankara, İstanbul, İzmir
olmak üzere
Çoğu Büyükşehir Belediyelerini,
Ve başka yerleşim yerlerini de
kaybetmesi;
Bu korku ve endişeyi, artırıyor…
AKP içindeki bu kıpırdanmalar ve
kopmalar;
Sonun başlangıcı olarak
düşünülebilir….
Sayın ERDOĞAN’ı korkutan da,
budur zaten!..
9-AKP’NİN VE SAYIN ERDOĞAN’IN;
OY VE GÜVEN KAYBETMESİNİN TEMEL NEDENİ,
ŞUNLAR:
1)Ekonomideki daralma,
Buna bağlı olarak, işsizliğin
artması,
2) Üretim ve hayvancılık ihmal
edildiğin den,
Buğday, pirinç, mercimek, nohut,
kuru fasulye pirinç, Soğan, patates gibi günlük temel ihtiyaçlar ile
Canlı hayvan ve et açığının,
Dışarıdan ithalat yoluyla
karşılanması,
Bu itibarla, bu ürünler Dolarla
alındığından,
Satış fiyatlarının yükselmesi,
Bu nedenle Vatandaşlarımızın,
bunları almakta zorlanması,
Geçim sıkıntısının baş göstermesi
3)Zirai ilaç, gübre, mazot gibi
önemli girdilerde;
Kendi çiftçi ve köylümüze destek
olunmadığı,
Bu yüzden onların da perişan
edildiği,
4)Bir kısmının da bu gibi sorunlardan
dolayı,
Tarım ve hayvancılıktan kopması,
Bu vesile onlarında işsizler
ordusuna katılması,
5) Ekonomideki bu daralma ve
dövizdeki artışların,
Sanayi kesimini de olumsuz
etkilediğinden
Yeni sorunlar ortaya çıkması,
6)Bu yüzden personel ve işçilerde
azaltma yoluna gidilmesi,
Bu yüzden de işsizliğin artması,
7))Devletin bütün kademelerinde
yaşanan israf düzeni,
Her işte bir plansızlık nedeniyle
Yaşanan ekonomik kriz,
Ödenmesi çok zor görünen iç ve
dış borçlar,
7)Hak ve Adaletten uzaklaşmak,
8)Ve yukarılarda vurguladığım ve gazete
manşetleri ile de ortaya koymaya çalıştığım nedenler ile
9)Suriye’deki iç savaş,
Amerika ve Rusya arasında,
yaptığımız zikzaklar,
10) Bütün bu konulara birde
Suriyeli ve diğer sığınmacıların,
Ekonomiye bindirdikleri yük ve Toplumda
yarattıkları huzursuzluk;
Sayın ERDOĞAN’ın,
Bütün siyasal hesaplarını alt üst
ettiği söylenebilir.
Bundan sonrasında AKP’nin ve
Sayın ERDOĞAN’ın, işinin,
Çok zor olduğunu söyleyebiliriz….
Bundan sonrasında,
Yapılan diğer yanlışları da ortaya
koymaya çalışacağız,
Başka tahliller de yapacağız.
10-SAYIN ERDOĞAN’IN, ÖNCEDEN
HAZIRLANAN BİR PLAN VE BİR AMAÇ DOĞRULTUSUNDA HAREKET ETTİĞİ,
BUNA UYGUN SÖYLEMLERDE BULUNDUĞU
ANLAŞILIYOR…
Sayın EROĞAN,
10Nisan 2017 Referandumu
öncesinde de diyordu ki,
Eğer Başkanlık Sistemi
Anayasası’na evet derseniz;
Türkiye uçacak,
Her şey eskisinden çok daha iyi
olacak!...
Bu yeni Anayasa da şaibeli de olsa, bir
şekilde kabul edildi ama!
Söylenenler gerçekleşti
mi?Gerçekleşmedi!...
Burada da asıl amacın gizlenmeye
çalışıldığını görüyoruz.
Nedir bu asıl amaç?
Tek kişinin hakimiyetine dayalı
bir Yönetim şekli….
11-EĞER BÖYLESİ BİR BAŞARISIZ
DURUM,
AVRUPA DEVLETLERİNDE YAŞANSA;
İlgili Siyasetçi Halktan özür
diler,
Kendiliğinden görevi bıraktığını
söylerdi.
Bunun birçok örnekleri var…
AMA BİZDEKİ SİYASETÇİLERDE,
Koltuğu bırakma alışanlığı henüz
yerleşmediğinden;
Başarısız olmaları durumunda,
İstifa etmek yerine,;
İktidarlarını, bir ekil de devam
ettirmenin yollarını arıyorlar.
Şimdiki yeni Anayasa,
Ve adını koydukları Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi de;
Halkımızın talebi değildi.
Sayın ERDOĞAN’ın talebiydi.
Her aşaması kural dışı, dayatmalar
ile aceleye getirilen,
Ve önümüze konulan bir Anayasa!.
Bu konuda ilave bilgilere;
AKP kim tarafından ve nasıl
kuruldu?,
Başlığı altında tekrar
değineceğiz…
Burada vurgulamamız gereken en
önemli sorun şurada:
Cumhurbaşkanlığı Makamı;
Partiler üstü bir Makam,
Herkese eşit mesafede ve tarafsız
olması gerekir ama
Eski ve yeni Anayasa’da da aynı
olan, Cumhurbaşkanlığı yemini de ortada iken,
Sayın ERDOĞAN’ın
Ettiği tarafsızlık yeminine
rağmen,
AKP’nin de Genel Başkanı
olmasıdır.
Buradaki hukuk garabetinin öncelikle
ortadan kaldırılması lazım.
Eğer Sayın ERDOĞAN’ın ettiği
Cumhurbaşkanlığı yemini geçerli ise,
O zaman ortada işlenen bir
Anayasa ihlali suçu vardır.
10 Nisan 2017 Yeni Anayasa
referandumu,
Şaibeli olarak % 51,4 oranla kabul
edildi ama
Bu
oran Halkımızın, her görüşten kesimimi kapsayan bir Anayasa değil.
Eğer minimum % 75-80 gibi bir
oranla kabul edilseydi neyse!...
Darbe Anayasası dedikleri Kenan
EVREN Anayasası bile,
% 92’nin üstündeki bir oranla
kabul edilmişti.
Normal şartlarda bu Anayasa,
Kesinlikle geçmezdi!
Burada bir zorlama, bir acil
durum var.
7)CUMHURBAŞKANININ, HER ŞEYİ
BİLMESİ;
MÜMKÜN DE DEĞİL, GEREKLİ DE
DEĞİL!
İLGİLİ BAKANLAR KONUŞURSA;
DAHA DOĞRU OLUR!..
Yeni Anayasaya göre
Cumhurbaşkanı,
Yürütmenin de başı ama
Her konuda, her zaman kendisi
konuşmamalı
Soruları İlgili Bakanlar cevaplamalı,
Beyanatları da onlar vermeli!
Zira böylesi bir yöntemle,
Yetersiz kalan, ya da başarılı
olamayan Bakanları değiştirebilirsiniz,
Sonuçta güzel şeyler olur…
YOK EĞER,
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN,
Her konuda fikir beyan ederse,
Bakanların Başarısızlıkları da,
Kendisinin sırtına yüklenmiş
olur,
Ve bu ağır yükün altından
kalkamazsınız…
Ve içine düştüğümüz çok zor
durumun;
Nedenlerinden biri bu!..
12-AKP ÖNCESİNDE TÜRKİYE’Yİ İDARE
EDEN,
BAZI CUMHURBAŞKANLARI VE
BAŞBAKANLAR İÇİNDE;
BİR ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM:
Bu başlık altında aynı zamanda,
yakın tarihimize de ışık tutmak,
Siyaseten içinde bulunduğumuz zor
durumda,
Bu zorlukların altından nasıl
kalkacağımız noktasında;
Sizlere ve Siyasetle uğraşan,
ilgilenen herkes açısından
Çok faydalı olacağına inandığım,
Önemli ipuçlarını da ortaya
koymak istiyorum.
1)Rahmetli Süleyman DEMİREL,
Baraj Uzmanı İTÜ mezunu, İnşaat
Yüksek Mühendisiydi.
Elektrik Santrallerinin
kurulmasında çok emeği geçmiştir.
ATATÜRK BARAJI ve Urfa Tüneli,
onun eseridir.
Halkımız onu Çoban Sülü lakabı ile tanınırdı
2)Rahmetli Turgut ÖZAL da İTÜ
mezunu Elektrik Yüksek Mühendisiydi.
Turgut ÖZAL aynı zamanda bir
ekonomistti.
Türkiye’de bağlamalı telefondan;
Yeni sistem telefon
santrallerinin kurulması sayesinde,
Otomatik görüşmelerin başlaması,
Bu teknolojide, Avrupa’da iddialı
duruma gelmemiz,
Dünya yörüngesine haberleşme
uydularını yerleştirip,
Uydu üzerinden özel Televizyon yayınlarına
başlamamız da,
Hep Turgut ÖZAL sayesinde
olmuştur.
3)Tabi ki bu gibi teknik ve
önemli konularda büyük hizmetler verilmesinin temel nedenlerinden biri;
Süleyman DEMİREL ve Turgut ÖZAL’ın;
Kendi konularında uzman bir
Mühendis olmaları,
Bir hesap-kitap adamı
olmalarıdır.
.Örneğin ben İstanbul’da 1968’de
Yüksek Öğrenim için okurken,
Sirkeci Merkez Postane’de
insanlar, Avrupa, ya da Türkiye’deki yakınlarıyla konuşabilmek için,
Çabuk bağlanır gerekçesi ile
Bu postanede 10’larca dakika,
hatta saatleri aşan süre,
Buralarda sıra beklerlerdi…
4)Başka bir konu:
Laleli’de falanca otelin
kasasında şu kadar Dolar, şu Kadar Mark yakalandı gibi konular, haber
niteliğindeydi.
Turgut ÖZAL,
Türk Parasını, yabancı paralarla
rekabete açtı.
Ama bu gün gelinen nokta da;
Özelleştirmenin yolunu da açıp,
Siyasetçilerin de işi
sulandırmaları vasıtasıyla;
Vur dedim ama Öldür demedim
misali,
Kamu mallarının elden
çıkarılmasına da vesile olduğu,
Tartışılabilir.
5)Sayın ÖZAL Ve Sayın DEMİREL,
Her ikisi de esprili ve hoş
görülü Devlet Adamlarıydı.
Kendilerini eleştiren gazeteci ve
yazarlara karşı da,
Hoş görülü insanlardı,
Onlarla uğraşmazlardı
Türkiye’nin gelişip, kalkınmasına
büyük hizmetleri olmuştur.
Onları rahmetle minnetle
anıyoruz.
6)Süleyman DEMİREL,
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra,
DOĞRUYOL PARTİSİ ile
Turgut ÖZAL ise
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra,
ANAVATAN PARTİSİ ile ilişkisini
kesmiş,
Ve tarafsız konuma girmişlerdi...
BUNUN sonunda,
DOĞRUYOL PARTİSİ ve ANAVATAN
PARTİSİ,
Meclis’te varlıklarını bir süre
devam ettirseler de;
DOĞRUYOL PARTİSİ,
3 Kasım 2002’de yapılan erken
seçimde,
% 9,98 oy oranı ile baraj altında kalmış,
ANAVATAN PARTİSİ ise daha
gerilerde yer almış,
Sonrasında kapatılmıştır.
Ama şimdi küçük te olsa, yeniden
vardır..
7)SİYASİ PARTİLERİN kurucu Genel
Başkanları,
Bir şekilde Partileri ile
ilişkilerini kesmek zorunda kalsalar bile
Geride kalanların, yarışa devam
edip,
Partilerini ayakta tutmanın
yollarını aramalı ve bulmalıdırlar.
8)Demokrat Parti, Adalet Partisi,
Doğruyol Partisi,
Sonradan tekrar, Demokrat Parti;
Geçmişten gelen köklü bir
geleneğin devamı olduğundan,
Bir Milletvekili ile de olsa,
Bu gün yine Meclis’tedir.
Yakın bir gelecekte,
Merkez Sağ’a önemli görevler
düşeceği kanaatini taşıyorum.
9)Siyaset düşe kalka öğreniliyor,
Demokrasi, böyle gelişiyor!
10)Sayın Ahmet Necdet SEZER,
Allah uzun ömürler versin,
Anayasa Mahkemesi Başkanı iken;
Meclis’deki Siyasi Partilerin
desteği ile Cumhurbaşkanı seçilmişti.
Seçkin, düzgün, az konuşan, hukukun
kurallarına harfiyen uyan bir Devlet Adamıydı.
Çok konuşan birisi de değildi ama
Halkımız onu da çok sevdi,
Ve bu yüzden onu 2. Kez
Cumhurbaşkanı yaptılar.
Oğlunun düğününde, sadece 40-50
kişi gibi az sayıda aile yakınlarını davet etti.
Kimse altın takma kuyruğuna girmedi,
Düğün vesilesi ile yollar,
caddeler kapatılmadı,
Kimseye eziyet edilmedi.
Düğün esnasında sarf edilen
elektriğin 16 TL’lik parasını da cebinden veren,
Çok düzgün bir kişiliği olduğunu
görüyoruz.
Kırmızı ışık ta da durur, yeşil
ışığın yanmasını beklerdi.
Aradan yıllar geçse bile
Bu gibi Devlet Adamların ismini;
Halkımız, rahmetle minnetle
anıyor.
11)Bunların dışındaki
Cumhurbaşkanları da,
Darbeler dönemi hariç,
Görevlerini tarafsızlık içinde
ifa etmişlerdir.
Onları da rahmetle minnetle
anıyoruz.
12)AKP ÖNCESİ GÖREV YAPAN
CUMHURBAŞKANLARI;
Kendi eğitim, bilgi, tecrübe ve
donanımları ile
Türkiye’ye hizmet etmeye, bir
şeyler yapmaya çalışmışlardır,
Eleştirilecek yanları da olabilir
ama
HİÇ BİRİ, Parlamenter Demokrasiyi
değiştirmek gibi,
Bir niyet, bir çaba içerisinde
olmamışlardır,
Mevcut Anayasa ve Yasalar çerçevesinde
hizmet vermişlerdir.
Sayın Süleyman DEMİEL bile
6 Defa askeri muhtıralarla, ayrılmak
zorunda bırakıldığı halde,
7. Defa yeniden göreve gelmesini
bilmiştir.
AMA hiçbir zaman Askerlere,
Ve TSK’ya, karşı bir tutum içinde
olmamıştır.
Bu husus çok önemlidir.
13)Eski Cumhurbaşkanı ve
Başbakanlardan,
ATATÜRK’ÜN Silah Arkadaşı,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından,
Ve Milli Kahramanımız Sayın İsmet
İNÖNÜ,
1964’te Başbakan idı.
Şimdi bu noktadan başlayarak,
Günümüzde de, başka açılardan
devam eden, Kıbrıs konusuna,
Bir giriş yapmak istiyorum.
Adnan MENDERES Hükümeti zamanın
da,
Uzun müzakereler sonucunda,
1960’da Londra ve Zürih
anlaşmaları ile
Ve Türkiye’nin de garantörlüğü
altında,
Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı
Soydaşlarımız arasında,
İki tarafın eşitliğine dayanan,
Kıbrıs Cumhuriyeti Kurulmuştu ama
Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan’ın da
kışkırtmasıyla
Aradan çok geçmeden,
1963’ten itibaren,
Anayasal hakların gasp edilmesi,
Soydaşlarımızın öldürülmesine kadar varan
olaylar başladı.
14)BUNUN ÜZERİNE, TBMM,16 Mart
1964’te,
İNÖNÜ Hükümetine,
Kıbrıs’a müdahale yetkisi verdi.
Soydaşlarımızı korumak, onlara
sahiplenmek adına;
Türk Jetleri, Kıbrıs semalarında
alçak uçuş yapmaya başladı.
Yüzbaşı Cengiz TOPEL’in
kullandığı F104 savaş uçağı,
Rumlar tarafından açılan ateş
sonucunda vuruldu.
Pilotumuz Cengiz TOPEL, paraşütle
atladı ama
Rum tarafına düştüğün, yaralı
olarak yakalandı ama
Sonrasında Rumlar tarafından
öldürüldü.
Türkiye’nin tepkisinden
korktukları için,
Cengiz TOPEL’in cenazesini, Türk
tarafına teslim ettiler.
15)TÜRK JETLERİNİN Kıbrıs’a
yaptığı bu hava Harekâtı,
Başta Yunanistan, Avrupa Ülkeleri
ve Amerika’yı çok kaygılandırdı,
Ve Türkiye Kıbrıs’a çıkartma mı
yapacak sorusunu gündeme getirdi…
16)Türkiye Büyük Millet Meclisi
TBMM,
İNÖNÜ Hükümeti’ne Kıbrıs’a müdahale
yetkisi verdi ama
Milli Güvenlik Kurulu’nda yapılan
toplantıda,
Elimizde bir tane bile çıkartma
gemisinin olmadığına vurgu yapıldı.
Ticari gemilerle de bu işin
yapılmasını söyleyenler olsa bile
GENELKURBAY BAŞKANI, bunun mümkün
olmadığını söyledi.
17)ABD Başkanı Lyndon B. JOHNSON,
5 Haziran 1964 tarihinde, Sayın
İNÖNÜ’ye,
Diplomatik kurallara aykırı ve
Türkiye’yi tehdit anlamına gelen bir dil ile
Kıbrıs’a müdahale edilmemesini
amaçlayan,
Bu konuda ABD silahlarının
kullanılamayacağını,
Sovyetler Birliği’nin Türkiye’yi
muhtemel bir işgal girişimi durumunda,
Amerika’nın ve NATO’nun
Türkiye’nin yanında olmayacağı gibi ifadeler kullandı.
Eğer Türkiye Kıbrıs’a müdahale edecek olursa;
Amerikan, ya da NATO silahlarını
kullanamazsınız,
Amerikan 6.Filosu’nun buna
seyirci kalmayacağı gibi iddialarına karşın,
Başbakan Sayın İsmet İNÖNÜ,
Diplomatik kurallar çerçevesinde ama kararlı
bir biçimde şu cevabı verdi:
Bizde buna kendi imkânlarımızla
karşı koyar,
Kendi silahlarınızla sizi vururuz
mealinde sözler sarf ettiği, söylenir.
18)Böylesi bir kararlılık
karşısında yapılacak bir şey olmadığını anlayan JOHSON,
Başbakan İSMET İNÖNÜ’yü ikna
etmek için olmalı,
İNÖNÜ’ile görüşmek için,
Başkanlık uçağı AİR FORCE-1’iAnkara’ya
gönderip,
Amerika’ya davet eder.
Amerika’da İNÖNÜ-JOHNSON
görüşmeleri devam ederken,
10’uncu İNÖNÜ Hükümeti(
25/12/1963-20/2/1965),
Bütçe görüşmeleri devam ediyordu.
Bütçenin reddedilmesi sonucu,
İNÖNÜ Hükümeti’de düşmüş oldu.
Sonuç itibarıyla İNÖNÜ-JOHNSON
görüşmeleri de yarıda kaldı,
Ve İNÖNÜ, Türkiye’ye döndü.
Bu önemli ve tarihi görüşme ile
X.İNÖNÜ Hükümeti’nin, Bütçe
oylaması ile düşürülmesi arasında
Bir ilişki var mı?
Bu konuda kesin bir şey
söyleyemiyoruz.
19)Suat Hayri ÜRGÜPLÜ Hükümeti;
20 Şubat 1965-27 Ekim 1965.
20)10 Ekim 1965’te yapılan genel
seçimde,
Süleyman DEMİREL, ADALET
PARTİSİ,Genel Başkanıdır.
Milletvekili olarak, ilk defa
Meclis’e girer.
Milletvekili çoğunluğu, % 52
küsur oyla AP’de dir
Süleyman DEMİREL, Başbakan sıfatıyla,
27 Ekim 1965’te 30.Hükümeti
kurar.
21)Süleyman DEMİREL Hükümeti
1965-1974 Yılları arasında,
Türkiye’nin ihtiyacı olan çıkarma
gemileri,
Kendi imkânlarımızla, kendi
tersanelerimizde yapılır.
Aselsan, Havelsan gibi dev Kurumlarda,
bu dönemde,
Askeri ihtiyaçlarımızı karşılamak için
kurulur.
22)İŞTE 1974 KUBRIS BARIŞ
HAREKÂTI,
Süleyman DEMİREL döneminde inşa
edilen bu çıkarma gemileri ile yapılmıştır.
Bu vesile ile rahmetli Sayın
İsmet İNÖNÜ’yü,
1974’de koalisyon Hükümetinde yer
alan Başbakan Yardımcısı Prof. Dr Necmettin ERBAKAN’ı,
KARAOĞLAN lakabıyla tarihe geçen,
Başbakan Bülent ECEVİT’i de
Rahmetle, minnetle anıyoruz.
Devlet Adamlığı böyledir işte.
23)ŞİMDİ BİRDE,
Bize ait olan, Ege Denizi’ndeki
18 Adamızı Yunanistan’a,
Nasıl kaptırdığımızı,
Kıbrıs çevresindeki doğal gaz ve
petrol konusunda,
Haklarımızı koruyamadığımızı,
Dışlandığımızı bir düşünün!...
24)KIBRIS AÇIKLARINDA,
Savaş gemilerimizin eşliğinde ve
koruması altında,
Petrol ve doğal gaz arama ve
sondaj gemilerimizin,
AKDENİZ’de dolaştığını,
televizyon ekranlarından görüyoruz ama
24)BU GEMİLERİMİZİN,
Bir yerde doğal gaz bulduğu
haberini hiç duymadık.
Ama başka devletlerin gemileri buluyor!
25)AKDENİZDE DOLAŞTIĞI, DOĞAL GAZ
ARADIĞI,
İddia edilen bu gemilerin;
HALK TV’DE YAŞAR OKUYAN’IN
PROGRAMINDA;
İzleyicilerden gönderilen resimli
paylaşımlarla;
Bu gemilerin,
Mersin-ERDEMLİ açıklarında
demirli olduklarına vurgu yapıldı!,
26)BU ARADA,
İhtiyaç olunduğu bir zaman da,
Tüm Parti Kurmaylarının öneri ve
ricalarına karşın,
DOĞRUYOL PARTİSİ’nin başına
geçmeyen, geçmek istemeyen,
ESKİ BAŞBAKANLARDAN,
Kardak Kayalıkları Kahramanı
olarak, tarihe geçen,
Prof. Dr. Tansu ÇİLLER’i, görevi
kabul etmediği nedeniyle eleştirsek bile
Ona da saygı ve hürmetlerimizi
sunuyoruz.
Böylesi bir tavrın gerçek
nedenini ise,
Zaman içerisinde öğreneceğiz!
9- KISSADAN HİSSE İLE BAZI ÖNEMLİ SÖZLER VE
KONULAR.
1)İsmet İNÖNÜ’nün şu sözü,
Çok doğru ve yerinde söylenmiş
bir söz:
Büyük devletlerle ittifak yapmak;
Ayı ile yatağa girmek gibi bir
şeydir!
2)Devletleri itibarlı yapan,
Ekonomik güçtür, teknolojide
geldiği noktadır.
3)Devlet Adamlarını sözü dinlenir
yapanda;
Yukarı da söylediklerimdir.
Kesin bir kural yoktur ama en
doğrusu şudur:
4)Baştaki hususa ilaveten, aldığı
eğitimdir,
Bir konuda ne kadar uzman ve
maharetli olduğudur.
5)Bütün bu saydıklarıma ilaveten;
Devlet Adamlığı vasfına sahip
olmaktır.
13-SON YAPILAN ANKETLERE GÖRE;
AKP GERİLEMEYE VE OY KAYBETMEYE DEVAM EDİYOR.
Şu anda AKP’nin oyları, MHP ile
birlikte % 50’nin çok altında olduğu anlaşılıyor.
Bu durumda Sayın ERDOĞAN’ın tekrar
seçilebilmesi mümkün görülmüyor.
Bu nedenle şu aralar,
Cumhurbaşkanlığı seçilebilme
şartının,
% 40’ın altına çekilmeli tartışmaları,
Türkiye’nin gündemine oturdu ama
Muhalefet Partileri, buna karşı
olduklarını açıkladılar.
Güvenilirliği yüksek olan
firmaların değerlendirmeleri şöle:
Avrasya Kamu oyu Araştırma Şirketine göre;
AKP2nin oyu % 29,9
ADA Şirketi’nin ki, % 37,5
SAROS Şirketi’nin ki, % 32,5
ORC Şirketi’nin ki, % 35,5
PİAR Şirketi’nin ki ise % 36,7
14-BASIN MENSUPLARI YARGILANIP,
SUÇLARI TESPİT EDİLMEDEN İÇERİ
ALINMAMALIDIR.
Gazeteciler yazarlar,
İşleri icabı, çok okuyan ve
araştıran insanlardır.
Yandaş Gazeteci ve Yazarların,
İktidarlarla bir sorunu olmaz
zaten.
Bu itibarla yandaş olmayanların
eleştirel yazıları,
Eğer doğrudan bir hakaret
içermiyorsa;
İktidarların;
Bu eleştirilerden ve önerilerden
yararlanmasında büyük yararlar vardır.
Öküzün altında buzağı aramak olmaz!
Yeter ki, yapılan iş, yazılan
yazılar;
Vatanın ve Milletin bölünmez
bütünlüğüne zarar vermesin!
14)13 Eylül 2019 Cuma SÖZCÜ
Yargıtay Cumhuriyet Davası için
beraat istedi.
YATAN YATTIĞI İLE KALDI
HESABINI KİM VERECEK?
15)14 Eylül 219 Cumartesi KORKUSUZ.
Gel de bu ülkede gazeteci ol,
fikir beyan et.
TÜRKİYE’DE düşünemezsin,
Konuşamazsın,
Eleştiremezsin,
Yazamazsın
16)7 Eylül 2019 Cumartesi
KORKUSUZ.
İşte bir Türkiye gerçeği
HAPİS ve TEHDİT.
17)19 Eylül 2019 Perşembe SÖZCÜ
YARGITAYDAN DERS GİBİ KARAR
Yargıtay 16’cıCeza Dairesi,
Cumhuriyet Gazetesi davasında,
İstediği beraat kararının
gerekçesini açıkladı.
13-SAYIN ERDOĞAN’IN SİYASİ YASAĞI
NASIL KALKTI, KİM VESİLE OLDU?
Sayın ERDOĞAN,
Partisi AKP, 3 Kasım 2002’de seçimi kazanıp,
iktidar olduğu halde,
12 Aralık 1997’de Siirt’te bir
miting de,
Ziya GÖKALP’in 1912’de yazdığı
Asker Duası şiirini,
Camiler kışlamız,
Minareler süngümüz,
Kubbeler miğfer,
Müminler asker,
Bu ilahi ordu, Dinimizi bekler,
Allah-u Ekber, Allah-u Ekber,
Şiirini okuduğu, inanç sömürüsü
yaptığı gerekçesiyle
Hapse girdiği ve yasaklı olduğu
için,
Milletvekili seçilemediğinden,
Başbakan da olamamıştı.
Bu nedenle Abdullah GÜL
Başbakanlık görevini yürütüyordu.
Sayın BAYKAL’ın desteği ile
yapılan Anayasa değişikliği sonucunda,
9 Mart 2003’te Siirt’te yenilenen
Milletvekili seçimi sonucunda,
AKP’den Milletvekili seçilmiş,
Bu sayede Başbakan olabilmiş ve
bu günlere gelinmiştir.
Sayın BAYKAL’ın vatansever bir
siyasetçi olduğundan, bir şüphemiz yok.
Sayın BAYKAL,
Anayasa değişikliğine öncülük etmesini,
Ve Sayın ERDOĞAN’ın Meclis’e
girmesini sağladığını bir Demokrasi gereği olduğunu söylese de,
Zülfü LİVANELİ’nin;
Bunun tersi iddialar da
bulunduğuna dikkat çekiliyor.
İddiaya göre,
Anayasa değişikliğinden bir süre
önce,
Sayın BAYKAL ile Sayın ERDOĞAN,
Beylerbeyi’nde bir evde, bir
araya geliyorlar,
Anayasa değişikliği ve Sayın
ERDOĞAN’ın önünün açılmasını,
Bu evde kararlaştırıyorlar.
Bu vesile ile
Burada şu hususu vurgulamak
istiyorum:
Sayın BAYKAL’ın Demokrasi
vurgusunu anlıyorum da;
Nasıl oluyorsa;
Sayın ERDOĞAN’ın her zor durumunda ve önemli anlarında,
Birileri hep
yardımına koşuyor….
Buna sürekli kavgalı olduğu,
Devlet BAHÇELİ’yi de dahil edersek,
Ortada, daha önceden, düşünülüp,
tartışılmış,
Bir Plan, bir Proje olduğu
kanaati,
Ağır basıyor….
Bu gibi bilinmeyenlerin
detaylarının da,
Zamanla ortaya çıkacağını
düşünebiliriz….
Bazıları, bu şiiri masumca
görebilir ama
Bu şiirin yazıldığı tarihlerde,
Osmanlı imparatorluğu, son
zamanlarını yaşıyordu,
1912’de Osmanlı İmparatorluğu,
Balkan Savaşını ve Balkanları
kaybetmiş,
Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya
ve diğer Balkan ülkelerinden göçler başlamıştı.
İşte böylesi bir zaman ve
ortamda,
Ziya GÖKALP;
Anadolu’nun kurtuluşunu,
Müslüman Türk Halkında görüyor,
Bu kapsamda, Camilere,
Minarelere, Kubbelere,
Yukarda okuduğunuz mısralarla
vurgu yapmak gereğini duyuyor.
Fakat Sayın ERDOĞAN’ın 1997’de
Siirt’te bu şiiri okuduğunda,
23 Nisan 1923’te Mustafa Kemal
ATATÜRK ve Silah Arkadaşları tarafından kurulmuş olan,
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nde,
Bu güne dek bazı sorunlar olsa
bile
İslam Ülkeleri arasında Demokrasi
ve Laikliğin geçerli olduğu tek ülke durumundadır.
Herkese düşen görev, mevcut
Anayasa ve Yasalar çerçevesinde,
Aklın, Bilimin, Mantığın ışığı
altında;
Herkesin, her Siyasetçinin, bir
bayrak yarışı zihniyet ile
Türkiye Cumhuriyetini yüceltmek,
onu daha üst noktalara taşıması gerekirken;
OKUNAN BU ŞİİRİN;
Yıllar öncesi ile aynı olsa bile,
Zamanın farklı ve amacın da
farklı olduğu kanaati,
Ağır basıyor…
Ama bu şiire bazı eklemeler
yapıldığı iddiaları da var.
Bu gibi detayları da, göz ardı
etmemek lazım….
15-DEVLET İDARESİNDE HERKESİN,
DEVLET’İN PARASINI;
DOĞRU YERLERDE VE DOĞRU İŞLERDE KULLANMASI
LAZIM,
SAVURGANLIK YAPMAMAK LAZIM,
HESAP VERİLEBİLİR OLMAK LAZIM!..
18)25 Eylül 2019 Çarşamba BİRGÜN.
İTİBARIN MALİYETİ 2,6 Milyon TL.
Cumhurbaşkanlığı’nın harcaması
2018’de % 43’lük artışla 943 Milyon 646 Bin Liraya çıktı.
Bu meblağ günde 2,6 Milyon TL’ye
denk geliyor.
Buna göre Saray günde 1287 asgari
ücret harcıyor.
19)6 Eylül 2019 Cuma SÖZCÜ
İmamoğlu yüzlerce ihtiyaç dışı
makam aracını sergiledi.
İŞTE İBB’DEKİ ARAÇ İSRAFININ
FOTOĞRAFI
İstanbul Belediyesi AKP
yönetimindeyken, 2018’dakullanılmak üzere,
2Bin 432 kiralık araç için,138
Milyon 757 Bin TL’lik sözleşme imzalamış.
20)26 Eylül 2019 Perşembe BİRGÜN.
SAYIŞTAY’ın Denetim Raporları,
akla bu soruları getiriyor:
DOĞRU DÜRÜST ÇALIŞAN BİR KURUM
KALDI MI?
21)18 Eylül 2019 Çarşamba
KORKUSUZ.
40 Milyar liralık ihtiyat akçesi
de yetmedi, açık yine 68 Milyar lira
KEFEN PARASI BİTTİ.
Bütçedeki kara delik, kefen
parasıyla da,
Kamu harcamalarından tasarruf
etmeyince,
Merkez Bankası’ndan aktarılan ihtiyaç akçesi de
buhar oldu.
BURADAKİ haberlerle ilgili
olarak,
Şu yorumlar yapılabilir:
1)Örtülü ödeneğin;
Önceki iktidarların zamanına göre
mukayese edilemeyecek kadar,
Büyük boyutlara ulaştığını
görüyoruz.
Burada israfın dışında,
Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi
ile
TBMM’nin ve Halkımızın bilmediği
işlere, bilmediği yerlere para aktarıldığı,
Amaç dışı kullanıldığı da
anlaşılıyor…
2)AKP’nin 17 yıllık iktidar döneminde,
Bazı yandaş kuruluşlara,
Cemaatlere, Tarikatlara, yandaş Derneklere,
Elindeki Belediyelerden,
Para aktarıldığı, finanse
edildiği anlaşılıyor.
Amma bu seçimlerde,
Başta Ankara, İstanbul olmak
üzere önemli Büyükşehir belediyelerini,
Ve başka yerleşim yerlerini
kaybetmesi,
Bu yerlerin Millet İttifakı,
başka bir adıyla CHP ve İYİ PARTİ ittifakı’nın eline geçmesi,
AKP’nin bütün planlarını alt üst
etti…
3)Devletteki ve Belediyelerdeki
harcamaların,
Yanlış işlerin parasal boyutunun
bir kısmını da,
Yansıdığı kadarıyla SAYIŞTAY
raporları sayesin de öğrenebiliyoruz.
4)NETİCEDE bu gibi ipuçlarını
birleştirdiğimizde;
Bu gibi kural dışı uygulamalarla
AKP’nin kendi anlayışında,
Bir Devlet kurmak, inşa etmek
isteği sonucu da,
Çıkarılabilir.
16-CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROĞLU
İLE İYİ PARTİ LİDERİ MERAL AKŞENER’İN,DİKKATLERİNE.
1)CHP+İYİ PARTİ birlikteliği, ya da
Millet İttifakı diye adlandırdığımız Siyasi oluşumun kazandığı,
Başta Ankara, İstanbul, İzmir
olmak üzere,
Büyükşehir Belediyelerinin
imkânlarıyla,
HALKIMIZIN yararına çok faydalı
hizmetler yapılabilir.
Çoğu sorunlar çözülebilir,
Ben de bu gibi konularda, plan ve
projelerimle yardımcı olmak istiyorum.
2)Yok eğer,
Halkımızın Millet İttifakı’na
gösterdiği bu ilgi, bu tercih
İyi kullanılmaz ve hizmete dönüştürülmezse,
Türkiye adına, büyük bir fırsat
kaçırılmış olur.
3)Bu itibarla
Bu gibi noktalarda, bu 2 Partinin
Teşkilatlarına,
Aksayan noktalarda,
Alt Birimlerden, Genel Başkan
Yardımcıları seviyesine kadar uzanan süreçte,
Şikâyet edilen bir konu varsa,
Gereği yapılmıyorsa,
Büyükşehir Belediye Başkanına da, bir türlü
ulaşılamıyor,
Gereği de yapılamıyorsa;
Genel Başkanların devreye girmesi
gerekir.
Konu bu…
4)Şimdi bu noktadan başlayarak,
Konuyu, sizlere özetle tekrar
açmak istiyorum.
Umarım ki bu bilgiler,
Bu 2 Partinin Genel Başkanlarına,
Bir şekilde ulaşır.
Ve gereğini yaparlar….
5)Ben gelişmiş Batı
Standartlarında yetişmiş, uygulaması da iyi olan,
Enerji Uzmanı bir Makine Yüksek
Mühendisiyim,
Aynı zamanda yazıları, yurt
içinde ve yurt dışında,
Alaska’dan, Vietnam’a kadar geniş
bir coğrafyada okunan bir yazarım.
Bir kişinin kendisinden
bahsetmesi doğru değil ama
Bazen de yazmak zorunda kalıyor,
insan!
Enerji konusunu Türkiye’de en iyi bildiğini
iddia eden,
Siyasetle de uğraşan, Sanatsal
faaliyetlere de ilgi duyan,
Bu gibi etkinliklere sayfasında
yer verip, katkı koymak isteyen,
Bir kişiyim
Sorun çözmek ise özel yetenek ve
ilgi alanımdır,
6)KONU ŞU:
İklim şartlarının değişmesi
dolayısıyla
Son zamanlarda aniden bastıran
yağışlar nedeni ile
Oluşan seller sonucunda,
Meydana gelen can ve mal kayıplarını;
Türkiye çapında önlemek,
Sorun olmaktan çıkarmak,
Özellikle sürekli yağış alması
dolayısıyla,
Karadeniz Bölgesinde oluşan
heyelanların da,
Önüne geçmek istiyorum.
BÖYLESİNE FAYDALI bir projenin
ilk adımını,
Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir
Belediyeleri’nin öncülüğünde başlatmak,
İstiyorum,
7)Ve bu maksatla ilk önce,
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Mansur YAVAŞ ile görüşmek istedim ama
Belediye yetkilileri,
6 ayı aşan bir süreden beri,
Bana Mansur YAVAŞ ile bir görüşme
ayarlayamadılar.
Eğer böylesi bir projeyi, bir
Türk Mühendisi değil de;
Bir yabancı firma, ya da yabancı
bir Mühendis önermiş olsaydı,
Herkes seferber olurdu!..
Sorunun bir tarafı bu!
8)Diğer tarafı da şu
Almanya, İngiltere, İsveç, Norveç,
Amerika, Japonya gibi
Batı standartlarında her yönden
gelişmiş Devletlerde;
Eğer herhangi bir konuda bir
sorun yaşanıyorsa,
Bu sorunlarla doğrudan ilgili
yöneticiler,
Sorunu çözecek uzman kişileri
arar, bulur ve böylece sorun çözülür.
Her işin, her konunun, Tepeye kadar
gitmesine gerek yok…
Türkiye’de ise yöneticiler,
Sanki Türkiye’de sorunları
çözecek kişiler çok muş da!
Benim gibi konusunda uzman
kişileri,
Şu işi bana verin de, halledeyim
gibi ricacı duruma düşürüyorlar…
Sorun burada başlıyor…
9)Anladığım kadarı ile
Mansur YAVAŞ’ın ekibi çok zayıf.
BU KONULARDAN;
Mansur YAVAŞ’ın Özel Kalem
Müdürü’nün,
Sekreter Yıldız Hanım’ın, ki,
Yıldız Hanım, kartımı, iletişim
bilgilerimi, görüşmenin konusunu bilgisayara kayıt etmişti,
Devam ediyorum,
Büyükşehir Belediyesi Basın
Bölümü’nün Başkanını,
Büyükşehir Belediyesi CHP GRUP Başkanı
ve Yardımcılarının,
CHP’nin Yerel Yönetimlerden
sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit TORUN’un,
Genel Merkez’de temsilen
gönderdiği görevlinin
CHP Basın Bölümü’nün
İYİ PARTİ Yetkililerinin,
Meclis’te CHP ve İYİ PARTİ’nin
önde gelen bazı Milletvekillerinin,
Sekreterleri aracılığı ile Grup
Başkan Vekilleri’nin,
Ve ilaveten bazı MHP ve AKP
Milletvekillerinin,
CHP ve İYİ PARTİ Ankara İl ve
İlçe Teşkilatlarının,
Bir şekilde haberleri var.
10)Ayrıca İstanbul Büyükşehir
Belediyesi,
Özel Kalem Müdürünü,
Basın Danışmanı’nı,
Projelerle ilgilenen Birimin
Başkanlarını telefonla bilgilendirdim,
Ayrıca yakın zamanda, kendileri
ile de görüşmeye geleceğimi söyledim.
Bu kadar Yetkiliyi bilgilendirdim.
Ama Ankara’da oturduğum için,
Mansur YAVAŞ ile irtibat kurmam
daha kolaydı ama
Maalesef bu güne kadar
gerçekleşmedi…
11)SONUÇ OLARAK,
Uzman bir Yüksek Mühendis ve çok
okunan bir Gazeteci-Yazar;
Hayati bir sorunun çözümü
konusunda,
Bütün uğraşlarına rağmen,
Aradan geçen bunca zamana rağmen;
Mansur YAVAŞ’a ulaşamadıysa,
Çözüm konusunda, bir yerden
başlanamadıysa,
Ortada çok ciddi bir Yönetim
sorunu var demektir.
İşin özü ve özeti bu!...
12)PEKİ;
BELEDİYELERDE ÇALIŞANLARIN,
Performansları nasıl artırılır?
ÖNERİM ŞUDUR:
Büyükşehir Belediye si Başkan
Yardımcılarının ve Özel Kalem Müdürü’nün,
Gelişmiş Batı Devletleri
seviyesinde,
Benzer görev yapanlarla eş değer
kalitede,
Eğitim, bilgi, tecrübe ve
donanımda olmaları gerekir.
Böylece işlerin süratlenmesinde
ve kalitesinde ilk adım atılmış olur.
Buna ilaveten diğer çalışanlar
içinde bir şeyler yapmak lazım.
Hani biz, hep Batı Medeniyeti
seviyesine çıkmak istiyoruz ya!
Bunun yolu şudur:
Danışmadaki görevli memurdan
tutun da, tepeye kadar herkes için,
Benzer görevlerde,
Örneğin bir danışma görevlisi,
Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde,
Hangi aşamalardan geçiyorsa,
hangi bilgi ve tecrübelere sahip olması gerekiyorsa,
Türkiye’de de öyle olmalıdır.
SONUÇ İTİBARİYLE
Tüm personelin, hizmet ve kalite
seviyesinin,
Bu gibi uluslar arası standartlara
yükseltebilmek için;
Bu seviyede eğitim veren, seminerler
düzenleyen,
Kişisel Danışmanlık diye de
adlandırılan kuruluşlar var.
13)BU GİBİ YERLERDEN,
Niye faydalanmıyoruz?
Böylesi bir eğitim sürecinden
sonra,
Uygun olanlar yerinde kalır,
Uygun olmayanların yerleri
değiştirilir.
Eğer başkaca yapılacak bir şey
yoksa
Gereği yapılır…
14)DİYORLAR Kİ;
Örneğin, Mansur YAVAŞ ile
görüşmek için sırada 4000-5000 kişi var…
Bu kadar çok kişi ile
Mansur YAVAŞ ya da Ekrem
İMAMOĞLU’nun,
Görüşebilmesi, mümkün de değil,
gerekli de değil!..
Böylesi bir konuda, şunu söylemek
isterim:
Mansur YAVAŞ, ya da Ekrem
İMAMOĞLU ile görüşmek için,
Sırada bekleyen 4000-5000 kişinin
çoğu;
Ya oğluna, kızına, torununa bir
iş talebi ile gelmişlerdir,
Ya parasını almak isteyen müteahit
ve iş adamlarıdır,
Ya da iş almak isteyen kişiler
gibi düşünülebilir.
Bu gibi kişilerin görüşme
taleplerinin çoğu,
Başkan Yardımcıları, Daire
Başkanları seviyesinde çözülebilir, halledilebilir…
15)Eğer bu gelenlerin içerisinde,
Benim gibi, çok önemli projeleri
olan,
Üstelik hem Yüksek Mühendis, hem
çok okunan bir Gazeteci Yazar varsa,
Bu gibilere öncelik tanınmalı,
Kiminle görüşmek istiyorsa,
Kolaylık sağlanmalı, yardımcı
olunmalıdır….
16)Sorun burada başlıyor…
Eğer benim gibi birileri çıkıp ta
Aniden bastıran yağışlarla oluşan
seller sonucu,
Meydana gelen can ve mal kaybını
önleyeceğim diyorsa,
Danışmadaki görevliden, en
üstteki Özel Kalem Müdürüne varıncaya kadar,
Herkesin bir heyecan duyması,
İstediği kişi ile görüşebilme
konusunda,
Bir yarış içinde olmalıdır.
17)İşte Batı böylesi bir iş
anlayış, böylesi bir heyecan ve eğitim ile tepe noktalardadır.
18)Böylesi bir boşluk, Siyasi
Partilerin ve Devletin bütün kademelerinde var:
Mansur YAVAŞ, ya da Ekrem
İMAMOĞLU,
İyi kişiler olabilir.
Ama elemanları, iş üretemezlerse,
Nasıl başarılı olacaklar?
Mansur YAVAŞ, ya da Ekrem
İMAMOĞLU’nun;
Dosya incelemeleri arasında
kaybolmaları gerekmez.
Bu gibi işleri Yardımcıları
yapmalıdır.
19)Kendileri,
Halkın arasında da dolaşmalı,
Halkın sorunların, şikâyetlerini,
önerilerini,
Doğrudan dinlemelidir….
Eğer herkes;
Standart bir eğitim, tecrübe ve
donanımda olmadan,
Bir işin başına konursa,
Sen ağa, ben ağa;
Bu İneği kim sağa misali, idareci
pozisyonu içinde ve anlayışında olursa,
Durumumuz;
Şimdikinden farklı olmaz!
20)BU İTİBARLA
İşin patronları sıfatıyla,
Kemal KILIÇDAROĞLU ile Meral
AKŞENER’in,
Kazandıkları Büyükşehir Belediye
Başkanlıklarını denetlemelerini,
Kontrol altında tutmalarını
öneriyorum.
21)BU GİBİ KONULAR;
Bundan önce yayına koyduğum,
17 Haziran 2019/8 Ağustos 2019
tarihli 2 Makalede,
4 Aya yakın bir süredir yayında!
Mansur YAVAŞ ile de,
Mazbatasını aldıktan 8-10 gün
sonradan beri,
Üst üste 2 randevu talebim oldu
ama bir sonuç yok.
21)BU NEDENLE BUNDAN BÖYLE bu
konuları,
Aynı kişilerle görüşmek yerine,
Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU ve Sayın
Meral AKŞENER’in;
Konu ile doğrudan ilgilenmelerini
talep ediyorum.
Davet ederlerse de gelirim….
22)Bu gibi bilgiler ve ilgili
projeler,
17 Haziran 2019 Tarihli Makalede;
8-9-10-11 numaralı ara başlıklı
bölümlerde,
8 Ağustos 2019 tarihli Makalede
ise;
1 Numara ile başlayan ara bölümlerde,
İncelemeye alınmıştır….
23)YAĞMUR TUTMA PROJESİ-1, NEDİR?
Bu konular, yukarıda ara başlık
numaralarını verdiğim yerlerde var ama
Kolaylık olsun diye
Kısaca tekrar bir özetlemek
istiyorum.
Örneğin Ankara’da 1Milyon 500 Bin
bina varmış.
Bu binaların çatı alanlarının
toplamı;
10 Binlerce metrekare,
Ya da binlerce dönüm tutar.
Sellerin oluşması ise;
Çatılara düşen bu yağmur
sularının,
Dikey borulardan, doğrudan cadde
ve sokaklara boşalması sonucunda oluşuyor.
Örneğin Ankara’da, Keklik Pınarı
semtinde yağmur yağmaya başlamışsa,
Burada sel oluşmaz.
Dikmen ve çevresindeki, cadde ve
sokaklardan,
Çetin Emeç bulvarını sıfır kodu
kabul edersek;
Çatılardan dikey borularla, cadde
ve sokaklara boşalan yağmur suları,
Aşağılara doğru eklenerek artar.
Çetin Emeç Bulvarında,
Bu bölgeye düşen yağışlar, sele
dönüşür.
Keklik Pınarında evleri, iş
yerlerini su basmaz ama
Dikmende, Çetin Emeç Bulvarındaki
ev ve iş yerlerini su basar..
24)EĞER BİZ,
Çatılara düşen yağmur sularını,
Dikey borulardan tutarsak,
Bu yağmur sularını bir proje ile
arıtmadan geçirir,
Ve evlerde, çamaşır ve bulaşık
makinelerinde,
Banyo ve tuvaletlerde
kullanırsak,
Vatandaşlarımız hem bedava su
kullanacaklar,
Hem de sel oluşmayacak.
Yağmur suları, kireçsiz ve saf
olduğundan,
Çamaşır ve bulaşıkta ki deterjan
sarfiyatı da azalacak.
25)DOLAYISİYLE biz,
Çatılara düşe yağmuru,
Dikey borulardan cadde ve
sokaklara boşalmasını önler,
Bunları evlerde kullanırsak,
Cadde ve sokaklara doğrudan düşen
yağmurlar,
Kolay kolay sele dönüşmez.
33)Ama bu projenin devamı olarak,
Bu sorunu da çözeriz.,
Sisten tutamadığı yağmur
sularının,
Denize gitmesini bile önleriz.
26)NASILMI?
Örneğin İstanbul’da KARAKÖY
İSKELESİ ve GALATA KÖPRÜSÜ,
Nasıl ki denizin üstünde
dubalarla duruyorsa;
Bir de deniz kenarların da ve
Adalar civarında büyük dubalar yapacağız,
Altı su deposu,
Üstü iş merkezi, ya da konut.
Böylece yer kazanmak için,
denizin doldurulmasına da gerek kalmaz.
Sistemin tutamadığı, bu yağmur
sularını ve dubalara akıtırız,
Arıtma sisteminden sistemin den
geçirdikten sonra,
Buralarda kullanırız, ya da
tesisata pompalarız.
YAĞMURUN ÇATILARDA TUTULMASI;
Projenin birinci aşaması.
Çatıya düşen bu yağmur sularını,
Evlerde kullanmak için gerekli
masrafları,
Binalarda oturanlar
karşılayabilir.
Bu konuda değişik projeler yapabiliriz.
27)Ancak Belediyelerin bu konuya
öncülük etmeler gerekir,
Evlerine yağmur suyu projesi
yaptırıp, yaptırmamak vatandaşın isteğine bağlı ama
Ben herkesin yaptıracağını
düşünüyorum. Sistem yaptıranlar, ya da yaptırmayanlar,
İstisnasız olarak hiçbir bina,
Dikey borulardan, inen yağmur
sularını,
Cadde ve sokaklara bırakmayacak,
Ama Ankara ve İstanbul’da, her
cadde ve sokağa,
Çelik, ya da uygun plastikten
yapılmış,
Yağmur toplama kanalları
döşenecek,
Proje yapılsın, ya da yapılmasın,
çatıların dikey boruları,
Mutlaka bu yağmur kanalları ile
irtibatlandırılacaktır.
36)Bu husus çıkarılacak bir
kanunla zorunlu olacaktır.
Eğer proje yapılan binalar da,
Yağan aşırı yağışlar dolayısıyla,
Sistemin deposu yeterli gelmezse,
Sistem fazla suyu, kendiliğinden
dikey boruya atacak,
Sonuçta yağmur kanallarında
toplanan sular,
Ankara ve İstanbul’da, sıfır
kodunda kurulan büyük yer altı depolarında toplanacak.
Bölge bölge kurulacak yer altı
depolarında toplanan yağmur suları,
Belediyeler tarafından
arıtıldıktan sonra,
Tesisata basılacak,
Tarımda, sanayi de kullanılacak.
Bu işin bir adım ötesinde;
Kuruyan Burdur Gölü gibi, Meke
Gölü gibi, ya da kurumak üzere olan başka göller,
Su ile doldurulacak,
İklim tekrar normale dönecek,
Buralarda hayat yeniden
canlanacak,
Daha ötesinde, Araplardan bize
nasıl ki, borularla,
Petrol ve doğal gaz geliyorsa,
Bizde onlara borularla su
gönderip, para kazanacağız..
Daha fazlası için, ilgili
Makalelere bakmanızı öneririm.
15-YAZILI VE GÖRSEL BASIN,
BU GİBİ PROJELERE YETERLİ İLGİYİ
GÖSTERİYOR MU?
Maalesef!
Bizde çok okunan Gazeteler ile
çok izlenen Televizyon Kanalları,
Daha çok siyası konular ile
yaşanan sel ve yangın haberlerini,
Trafik kazaların, güncel
haberleri veriyorlar.
Bazen de Batı Devletlerin deki
buluşlardan, projelerden bahsediyorlar o kadar!
Çok okunan muhalif Gazetelerin
yazdıkları ve ele aldıkları konular, yaklaşımlar doğru,
Birkaç Muhalif Kanallardaki
programlar güzel,
Konuşmacıların söyledikleri de
doğru!
Ama benim gibi
Şu işi şöyle yapacağım diye somut
projelerle ortaya konuşmacı sorunu var,
Bu gibi konulara ilgi duyan
Programcı sorunu var.
Bu gibi konuların, bu gibi
sorunlarında, çok nedenleri var.
Bu gibi nedenleri bilende,
Analiz edecek kişilerde pek yok!
17-NİÇİN OLMAMIZ GEREKEN YERDE
DEĞİLİZ!
Yukarıda söylediğim hususların
cevabı;
Böyle bir sorunun, cevabında
Niçin Olmamız Gereken Yerde
Değiliz başlığını taşıyan Makale,
Benim en çok okunan Yazılarımdan,
Makalelerimden biridir.
Sitemden bulup okumanızı
öneririm.
Eğer Babadan oğula,
Anadan kıza aktarılan
alışkanlıklarımızı
Onlarca, yüzlerce, binlerce yıl içersinde
oluşan kültür yapımızı,
Alışkanlıklarımızı,
Genetik zaaflarımızı bilmeden,
Bizden önce kurulup, yıkılan 15
büyük Türk İmparatorluğunun,
Nasıl kurulup, nasıl
yıkıldıklarını bilmeden;
Bu gün içinde bulunduğumuz vahim
durumu anlayamayız,
Bu zor durumdan nasıl
kurtulacağımızı da,
Bilemeyiz.
16.Büyük Türk Devleti,
Dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun
küllerinden,
Bütün zorluklara karşın,
Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah
Arkadaşlarının önderliğinde,
Büyük zorluklarla kurulmuştu.
Yüzüncü yılına yaklaşırken,
siyasi komplolarla,
Onu da kendi ellerimizle yıktık.
Şimdi içine düştüğümüz
bataklıktan kurtulmaya çalışıyoruz.
Sorunların çözümü noktasında,
Türkiye’nin Psikolojik,
Sosyolojik, Genetik, Tarihsel ve Bilimsel açıdan,
Bir analiz-sentez programına
ihtiyacı var.
HALK TV, FOX TV, CEM TV gibi
tarafsız yayın yapan Kanallar,
Eğer bana ekranlarını açarlarsa,
Bilgi ve tecrübelerimi,
Halkımıza anlatırım.
Şahsen tanışmıyoruz ama
Toplum Bilimcisi Prof. Dr. Ekrem
KONGAR,
Tarihçi İlber ORTAYLI,
Ve benim katıldığım,
Kapsamlı bir Televizyon Programı
yapmayı öneriyorum.
Bizler detaylara ve uygulamaya
önem veren bir Toplum değiliz.
Yapmak, üretmek yerine,
Daha çok konuşmayı tercih eden bir yapımız
var.
Onun için benim vurguladığım bu
gibi hususlar çok önemli!
Bu zinciri de, bir şekilde
kırmamız lazım.
Başta tarım, hayvancılık, sanayi,
eğitim, işsizlik sorunu olmak üzere,
Her sorunun bir çözümü var.
Doğru bir yerden, doğru bir
başlangıç yapmamız lazım.
18-BİZ BİRAZDA İHMALCİ BİR
TOPLUMUZ,
GÖREVİMİZİ İYİ TAKİP ETMİYORUZ,
YANLIŞLARDAN DERS ALMIYORUZ.
DEPREM İÇİN toplanan 66 milyar ne
oldu?
22)28 Eylül 2019 Cumartesi
KORKUSUZ.
30 Binin bile yıkılması yüz binlerce
can kaybı demek.
İSTANBUL’DA 400 BİN BİNA RİSK
ALTINDA.
23)27 Eylül 2019 Cuma CUMHURİYET.
İstanbul 5,8 ile sallandı. Korku
büyüktü.Kentin depreme hazırlıksız olduğu, bir kez daha kendini gösterdi.Sokağa
fırlayan vatandaşlar, açık alan bulamadı.İletişim çöktü.
YILLARI ÇALDINIZ.
24)15 Ağustos 2019 Perşembe
CUMHURİYET.
Ormanlar kül olurken THK’nın
söndürme uçakları yine hangardaydı
CANIMIZ YANDI, UÇAKLAR YATTI.
19-BAŞARISIZ BAKANLAR NİYE
DEĞİŞTİRİLMEZ?
Bu gibi konularda şunu sormak
lazım:
Gerekli planlama ve organizasyonu
yapamayan,
Gerekli önlemleri alıp, destek
vermeyen,
Sonuçta Türkiye’yi, dışarıdan
patates, soğan ile
Tarım ürünleri ithal eden,
Canlı hayvan ve et ithal eden bir
Ülke konumuna düşüren,
Ormanlarımızın, yanmasına
yakılmasına engel olamayan,
Bir Tarım, Hayvancılık ve Orman
Bakanı’
Neden görevden alınmaz,
bilmiyoruz…..
Burada birkaç Bakana daha
değinmemiz lazım.
Söylemleri ile Halkınızı sürekli
geren, ötekileştiren bir İçişleri Bakanına ne diyeceğiz?
Türkiye’nin özellikle huzur ve
güvene ihtiyacı var.
Eğitimde kalite her geçen gün düşüyor,
Öğrenciler İmam –Hatip okullarına
gitmeye zorlanıyor,
Milli Eğitim Bakanına ne
diyeceğiz?
Açtığı paketler bir türlü
tutmayan,
Enflasyonu önleyemeyen,
Ekonomiyi de çökerten,
Maliye Bakanı, Damat Beye ne
diyeceğiz?
Örnekler çoğaltılabilir…
Saygılarımla. 14 Ekim 2019
Pazartesi
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar
wwwahmetyalvac1946blogspot.com.tr
GAZETE MANŞETLERİ:
1)11 Ekim 2019 Cuma YENİÇAĞ
2)13 Ekim 2019 Pazar SÖZCÜ
3)19 Eylül 2019 Perşembe
CUMHURİYET
4)20 Eylül 2019 Cuma BİRGÜN
5)20 Eylül 2019 Cuma KORKUSUZ
6)15 Eylül 2019 Pazar BİRGÜN
7)2 Eylül 2019 Pazartesi BİRGÜN
8)26 Ağustos 2019 Pazartesi
CUMHURİYET
9)1 Eylül 2019 Pazar CUMHURİYET
10)26 Ağustos 2019 Pazar SÖZCÜ
11)1 Eylül 2019 Pazar SÖZCÜ
12)20 Eylül 2019 Cuma SÖZCÜ
13)7 Eylül 2015 SÖZCÜ
14)13 Eylül 2018 Cuma SÖZCÜ
15)14 Eylül 2019 Cumartesi
KORKUSUZ
16)7 Eylül 2019 Cumartesi
KORKUSUZ
17)19 Eylül 2019 Perşembe SÖZCÜ
18)25 Eylül 2019 Çarşamba BİRGÜN
19)6 Eylül 2019 Cuma SÖZCÜ
20)26 Eylül 2019 Perşembe BİRGÜN
21)19 Eylül 2019 Çarşamba
KORKUSUZ
22)28 Eylül 2019 Cumartesi
KORKUSUZ.
23)27 Eylül 2019 Cuma CUMHURİYET
24)15 Ağustos 2019 Perşembe
CUHURİYET.
25)7 Eylül 2019 Cumartesi YENİÇAĞ