ADALET PARTİSİ’NİN
KURULUŞ DİLEKÇESİ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA VERİLDİ…
MİLLETİMİZE HAYIRLI VE UĞURLU OLSUN
MİLLETİMİZE HAYIRLI VE UĞURLU OLSUN
Sevgili
Okurlar, 17 Eylül 2015 Perşembe günü saat 16.30’da, ADALLET PARTİSİ’nin kuruluş
dilekçesi, İçişleri Bakanlığı’na teslim edildi.
Gerekli
formalite incelemeleri yapıldıktan sonra, Adalet Partisi kuruluş mazbatasını
alacak ve Türk siyasi hayatında, gerekli yerini alacak.
Genel
Merkez Yetkilisinden alınan bilgiye göre; kontrol ve onay işleminin Kurban
Bayramından sonraya kaldığı bilgisi alınmış olup;
Kuruluş mazbatası alındıktanan
sonra Ankara’da Basınında davet edildiği bir etkinlik düzenlenecek…
Adalet Partisi’nin kuruluş
dilekçesinde yer alan, Kurucu Üyelerinin sayısı;103.
Merkezde son yapılan
kontrollerde, bazı üyelerin, evraklarında noksanlıklar olduğu için, sayıya
dahil edilmedi.
Sadece 103 Kurucu Üye ile de,
yeniden kulan Adalet Partisi’ne ilginin çok olduğunu, şimdiden söyleyebiliriz.
Kurucu Üyelerin % 10 kadarı,
Prof. Dr. unvanını taşıyan Bilim Adamı. Diğer geri kalanın önemli bir kısmı; İş
Adamı, ya da Siyasetçi
Adalet Partisi’ne yakın zamanda,
tanınmış bazı siyasetçilerle, bazı Bilim Adamlarının da katılacağını
düşünüyorum. Ve bu yeni oluşumun kısa zamanda, Türkiye için, yeni bir umut ve
yeni bir heyecan kaynağı olacağına inanıyorum..
Muhtemelen Demokrat Parti ve
diğer Merkez Sağ partilerden de katılımların olacağını düşünüyorum.
Adalet
Partisi laf üreten ve Halkımızı oyalayan değil; yeni plan ve projelerle,
Halkımızın tüm sorunlarına çözüm getirmeye çalışan bir parti olacak ve zaman
içerisinde bu hususu, herkes görüp, anlayacaktır.
Gerçi yeniden kurulan bu siyasi
oluşum; 1 Kasım 2015 Milletvekili seçimine katılamıyor ama
Muhtemelen 2016, ya da biraz
sonrasında yapılacak bir seçimde, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
yerini alacaktır…
17 Eylül, Türkiye Cumhuriyeti’nin
siyasi tarihinde, önemli ve hazin bir olayın, yıl dönümüdür.
17 Eylül 1960 tarihinde; Demokrat
Parti iktidarının Başbakanı, Adnan MENDERES, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü ZORLU
ve Maliye Bakanı Hasan POLATKAN;
27
Mayıs 1960’da Askeri bir darbe ile Yönetime el koyanlar tarafından, Yassı
Ada’da idam edilmişlerdir.
Dolayısı
ile bu tarih, Türk siyasi tarihinde olduğu kadar;
Merkez
Sağa gönül verenler için de, önemli bir günün yıl dönümüdür…
Bu
itibarla, böylesi bir günde, Merhum Adnan MENDERES, Fatin Rüştü ZORLU ve Hasan
POLATKAN’ı rahmetle, minnetle anıyoruz.
17
Eylül 2015’de aynı amblem ve aynı adla yeniden kurulan Adalet Partisi’nin;
Türkiye’nin
siyaseten geldiği noktada;
Her
konuda geriye gidişin, çöküşün, çürümüşlüğün yaşandığı bir dönemde,
Türkiye’de
bozulan Devlet düzeninin yeniden inşasında, huzur, güven ve istikrarın yeniden
tesis edilmesinde;
Yeni bir umut, yeni bir başlangıç
olmasını diliyorum.
Bu vesile ile geçmişte yaşanan
hazin bir olayla ilgili olarak;
Günümüz siyasetçilerine de örnek
olması açısından; şu gözlemlerimi aktarmak isterim.
BİZİM HALKIMIZ HER ŞEYE RAĞMEN,
ASKERİ SEVER.
27
Mayıs 1960 İhtilâlinin ayak seslerinin duyulmaya başladığı bir zamanda,
Toplumda bazı çevrelerde rahatsızlığın baş gösterdiği bir dönemde, Adnan
MENDERES’e yakın olan birileri; ona iyi niyetle ve nazikçe hatırlatma babından,
bazı uyarılarda bulunuyorlar…
Rahmetli
Adnan MENDERES, uyarıya cevaben şöyle diyor:
Eskişehir’de
yaptığımız Mitingde gördünüz; 300 Bin kişi vardı.
Bu söz
aslında; kimse bana bir şey yapamaz, Halkım beni çok seviyor gibi anlamda
kullanılmıştır.
Netice
itibarı ile 27 Mayıs 1960 ihtilâli yapıldığı zaman ki ben o zaman 14 yaşında
bir gençtim;
Yollara,
meydanlara çıkıp ta, ihtilâli protesto edenleri, hiç görmedim.
Aynı
şekilde, 16 - 17 Eylül 1961’de Adnan MENDERES ve 2 Arkadaşının idam edildiğinin
sonrasında da;
Dışarı çıkıp, kimsenin protesto
ettiğini de görmedim.
Böylesi bir yaklaşım tarzından
çıkan sonuç şudur:
Bizim Halkımız; bazı
uygulamalarına karşı olsa da Askerimizi sever,
Askerimizle çatışmak istemez…
Bizim Halkımız Askeri sever ama
Onu siyasette görmek istemez, ona destek vermez.
Onu zor anlarda; Ülke
güvenliğinin ve Cumhuriyet’in tehlikeye düştüğü zamanda, bir Sigortası olarak
görür…
O zaman ki Demokrat Parti ile
Adnan Menderes’i ve o zaman yaşananları; şimdinin Siyasetçileri ile asla
mukayese edemeyiz…
Şimdi Türkiye’de siyaseten
gelinen nokta itibarı ile
Umarım ki bir Askeri müdahale
olmaz…
Demek istediğim husus, sonuç
itibarı ile şu dur:
Bir Askeri müdahaleyi hiçbir
zaman arzu etmeyiz ama
Siyasiler;
Her zaman işlerini düzgün yapıp;
Askerin müdahalesine zemin hazırlamamak için, azami bir gayret içinde
olmalıdırlar…
1 KASIM 2015 ERKEN SEÇİMİ
ÖNCESİNDE;
TÜRKİYE’NİN SİYASETEN GELDİĞİ NOKTANIN BİR
ÖZETİ
1- Türkiye’de
seçim güvenliği var mı, seçmen listeleri doğru mu?
Bu gibi sorunlar, 7 Haziran 2015
tarihinde de vardı. Şimdi de var.
Türkiye’nin her tarafında,
özellikle Güney Doğu bölgemizde, yaşanan terör eylemleri dolayısıyla; seçim
güvenliğinin olduğundan, ya da vatandaşlarımızın hür iradeleri ile oy
kullandıkları söylenemez.
Sözde güvenlik nedeni ile
özellikle Güneydoğu bölgemizde; taşımalı sistemle, ya da, güvenli bölgelerde oy
kullandırmak suretiyle; en azından AKP’ye oy vermeyeceği belli olan bölgelerde,
seçime katılım oranının düşük olmasının planlandığı, iddia edilmektedir.
Seçmen listeleri üzerinde de,
büyük hilelerin yapıldığı söyleniyor…
Bu konuda basınımıza yansıyan
ilginç bir örnek var.
18 Eylül 2015 Cuma TARAF
Gazetesi’nin haberi:
7 Haziran 2015 seçiminde oy kullanan 650 Bin seçmeni, 1 Kasım 2015 seçimi öncesinde, listeden silmişler.
7 Haziran 2015 seçiminde oy kullanan 650 Bin seçmeni, 1 Kasım 2015 seçimi öncesinde, listeden silmişler.
Böylesi bir hususun; mahalle
Muhtarları aracılığı ile AKP’ye oy vermeyen seçmenlerin, bir şekilde tespit
edilmesi ile başladığına vurgu yapılmaktadır.
Taraf Gazetesi’inde çok önemli
bir haber daha var: HAZİNE’NİN MÜCAHİTLERİ
Hazine’de görevli uzmanlara cihat
dersi veren Daire Başkanı H.E şöyle demiş:
AKP Hükümeti Allah yolunda savaş
veriyor. Savaşta her şey, mubahtır diyerek, hukuksuz operasyonları savunmuş...
2-Cumhurbaşkanı Tayyip ERDOĞAN’ın
açıklamaları, çok manidar.
Cumhurbaşkanı Tayyip ERDOĞAN bir
televizyonda ki konuşmasında, Çözüm sürecinde PKK terör örgütünün; silah
depoladığını belirterek, sürecin kötüye kullanıldığına vurgu yaptı.
Her defasında HDP’ye de çatarak;
PKK terör örgütünü desteklediklerini söyledi.
11 Eylül 2015 Cuma Sözcü Gazetesi
SUÇ VAR,
İTİRAF VAR,
DELİL VAR;
CEZA VEREN YOK!..
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nın PKK’ya operasyon taleplerinin çoğu, Valiler tarafından engellenmiş…
İTİRAF VAR,
DELİL VAR;
CEZA VEREN YOK!..
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nın PKK’ya operasyon taleplerinin çoğu, Valiler tarafından engellenmiş…
Peki mevcut durum bu ise; PKK’nın
palazlanıp, Türkiye’yi kana bulamasında sorumlu kim?...
3-Rize Belediyesi ATATÜRK
Heykelini kaldırıp, yerine Çay Bardağı figürü koymak istemiş…
Halkı bu gibi hassas konularla
tahrik etmenin, ne gereği var?...
Bu gibi uygulamalara, birileri
teşebbüs etse bile, Üst Makamlar tarafından engellenmesi lâzım…
22 Eylül 2015 Salı, posta
Gazetesi: ŞU HALE BAK!..
Rize ‘nin AKP’li Belediye Başkanı
Prof. Dr. Reşat KASAP, Cumhuriyet Meydanı’ndaki 35 yıllık Atatürk Anıtı’nı
kaldırıp, yerine çay bardağı heykeli koydurmak için, proje hazırlatmıştı.
KASAP: Anıtın Meydana tekrar
konulup, konulmaması konusunda; Referandum yaptıracağını söylemiş…
4- İstanbul-Edirne otoyolunda,
Suriyelilerin göçü
Sayıları
2,5 Milyonu bulduğu söylenen Suriyeli göçmenler, Türkiye’ye ilave bir yük ve
sorun olmanın dışında, Avrupa’ya gidebilmenin umudu ile İstanbul’dan Edirne’ye
vasıta ile gitmeleri engellendiğinden;
Bu defasında 240 Km’lik yolu,
yaya olarak gitmeye karar vermişler.
Televizyonlarda, yolda, çorapla
yürüyen küçük çocuklar gördük.
Sırtlarında yükle yol almaya
çalışan insanlar gördük.
Edirne’ye vardıklarında da;
sınıra ulaşmaları, askerler tarafından engellenmeye çalışılıyordu.
16
Eylül 2015 Çarşamba HÜRRİYET Gazetesi:
OTOYOLDA GÖÇ…
Suriyelilerin bir kısmının da,
deniz yolu ile kaçak olarak, Ege’de ki Yunan adalarına gitmek isterken; şişme
bot, kayık, ya da motorlarının batması, ya da Yunan sahil güvenlik birimleri
tarafından batırılmaları sonucunda;
Neredeyse her gün ölüm haberleri
almaya başladık.
Bu gibi şeyler, Suriyelilerin
bize ek yük ve ek sorun yaratmış olmalarının dışında, yaşanan bir insanlık
dramıdır…
Peki, Beşar ESAD’ı kim devirmeye
çalıştı?
Hatırlayın; Zamanın Başbakanı,
şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN, Beşar ESAD için;
1-2 Hafta içinde devrilecek
anlamına gelen iddialarda bulunuyordu...
Hatta bir defasında şöyle dedi:
Şam’da ki Emevi Camisi’nde Cuma
namazı kılacağız dedi…
Pe ki Türkiye’nin Güney sınırını
kim açtı?
Onların Türkiye’ye büyük kitleler
halinde gelmesine kim vesile oldu?
Ve en önemlisi de, yaşanan
insanlık dramı neticesinde; Tüm Dünyaya rezil oluyoruz.
Teröre karşı mitingde; AKP’ye oy
istediler.
Birlik, beraberlik, bahanesiyle
miting düzenleten devletin zirvesi,AKP’li seçmeni, İstanbul Yenikapı’ya
topladı. Muhalefeti suçlayıp siyasi şov yaptı.
Burada sorulması gereken soru şu:
Eğer maksat, terör kınamak, terör
karşısında dimdik durduğumuzu göstermekse;
Muhalefetten kimse, niye yok, ya
da davet mi edilmediler?..
Yenikapı mitinginde Cumhurbaşkanı
şöyle dedi:
Milli ve de yerli 550
Milletvekili göndermenizi istiyorum gibi.550 Milletvekili; Meclis’in tamamı
Cumhurbaşkanı Tayyip ERDOĞAN,
daha öncede AKP için; 400 Milletvekili istiyordu…
Anlaşılan odur ki; bu defasında;
Milletvekilliklerinin tamamını istiyor…
Pe ki mevcut Anayasamızın
Hükümlerine göre;
Cumhurbaşkanının tarafsız olması
gerekmez mi?..
Bu konuda ettiği yemin yok mu?
Bir siyasi parti adına ağırlığını
koyması, onun adına mitingler yapıp, 400 Milletvekili istemesi doğru bir şey
mi?..
Aslında bu yapılan
İstanbul-Yenikapı mitingi;
18 Eylül 2015 Cuma günü;
Ankara-Sıhhiye meydanında, yine terör ve teröre destek verenleri kınamaya
yönelik olarak 3 gün önce yapılan;
Ankara’da tüm siyasi partilerin,
Sivil Toplum Örgütlerinin ve çok sayıda vatandaşımızın katıldığı
Ve sadece Türk Bayraklarının
kullanıldığı mitinge; verilen bir cevaptı…
6-19 Eylül 2015 Cumartesi,
CUMHURİYET:
AKP LİSTESİ SARAYDAN ONAY ALDI;
GÖRÜLMÜŞTÜR
Davutoğlu, önceki gece saat 02’DE
Bekir BOZDAĞ ilebirlikte, Saray’a gidip Milletvekili aday listesini,
Cumhurbaşkanına sundu. Erdoğan 2 saat inceleyip, bazı değişiklikler yaptıktan
sonra listeyi onayladı…
7-MEDYAYA YAPILAN BASKILAR.
8 Eylül 2015 Salı SÖZCÜ:
1’İ VEKİL200 AKP’li; Hürriyet’i
bastı, Savcı işlem yapmadı.
Bu gün
Medya ve yazarlar büyük bir baskı altında…
Baskı
altında olanlar, sadece Hürriyetle de sınırlı değil. Cumhuriyet ve
Sözcü…gibi Gazeteler ile bunların
Yazarlarının da baskı altında olduğu söylenebilir…Hâlbuki ülkelerin
gelişmesinde, Medyanın özgürlüğü ve yazarların düşüncelerini özgürce ifade
edebilmeleri çok önemli…
Ve bu
konuda Türkiye maalesef gelişmiş Batı devletleri ölçüsüne göre, maalesef çok
gerilerde.
8-SONUÇ:
Türkiye’de
güven ve istikrarın yeniden sağlanması;
Ancak, Hukuk, Adalet ve Anayasa hükümleri çerçevesinde;
Devletin
tüm Kurumlarının işler hale gelmesi ve kuvvetler ayrılığının yeniden tesisi ile
mümkündür.
Ancak
bu saydıklarım dâhil, Türkiye’de terör faaliyetlerinin de sona erebilmesi
ancak;
Bir İktidar değişikliği ile
olabilir.
Ancak AKP İktidarı ve onun fiili
Lideri konumundaki şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN;
Bir koalisyon Hükümetinin
kurulmasına imkân sağladı mı?..
Muhalefet Liderleri de ellerine
geçen fırsatı kullanamadı ve Cumhurbaşkanı Tayyip ERDOĞAN’ın planlarını bozma
noktasında; bir beceri gösterdiler mi, ya da gösterebildiler mi?...
Bu vesile bu nokta da, Türkiye’de
bir muhalefet boşluğunun olduğu da ortaya çıkmış oldu.
1 Kasım 2015’de yapılacak olan
Milletvekili seçimi sonuçlarında da, büyük bir ihtimalle, yine hiçbir partinin,
tek başına iktidar olabilecek çoğunluğu sağlayamayacağı da anlaşılmaktadır.
Türkiye’yi idare edenler ve etmek
isteyenlerde;
Milletin tercihini dikkate
almalı,
En azından Halkımız mantığını
kullanarak, siyasilerin her söylediğine inanmamalı ve gereğini sandıkta
yapmalıdır.
Zira AKP 13 yıldır, Türkiye’yi
idare etmektedir. Devletin Ordusu, Kasası, bütün imkânları onun elinde idi.
Suçu, sorumluluğu başkalarına atmak istemesi de, en azından inandırıcı olamaz…
Bu vesile ile Kurban Bayramınızı
da, en içten duygularla kutlar, nice Bayramlara ulaşmanızı dilerim.
Saygılarımla. 22 Eylül 2015 Salı
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder