SAYIN YILMAZ
ÖZDİL’İN DİKKATİNE; YATAĞAN…
Sevgili
Okuyucular,22 Nisan 2014 Salı günü hürriyet Gazetesi’inde Köşe Yazarı Sayın Yılmaz ÖZDİL’İN YATAĞAN başlıklı
yazısını okudum
Biliyorsunuz YATAĞAN, Muğla ilimizin
bir ilçesi...
Sayın ÖZDİL, Halikarnas Balıkçısı
olarak tanıdığımız ünlü yazar Şakir KABAAĞAÇ’ın anlatımlarına dayanarak, burada
termik Santral kurulmadan önce her tarafın yemyeşil, kuşların cıvıl cıvıl
öttüğü bir yer olduğuna vurgu yapıyor.Bu hikaye ile aslında bir şey daha
öğrendik; Şakir KABAAĞAÇ’ın kayığının ismi Yatağan imiş
Ve dolayısı ile bu ilçemiz adını da,
Sayın KABAAĞAÇ’ın kayığının adından almış…
Sayın ÖZDİL yazısını şöyle
tamamlıyor: Yörede Termik Santral kurulduktan sonra, kuşlar ölmeye başlamış,
sonrasında toprak ölmeye başlamış, nihayetinde hava kirliliğinden dolayı,
insanların da sağlıkları bozulmaya başlamış, Kanser vakaları, dolayısı ile bu
yüzden ölenlerinde sayısı artmaya başlamış… Ve sonunda yöre halkı bu duruma
alışmışlar ve ekmek parası için, santralden kaynaklanan hava kirliliği ve onun
olumsuz etkilerini de kabullenmişler,
Ama gel gör ki Hükümet, buradaki
termik santrali birilerine peşkeş çekmek için, özelleştirme kapsamına almış… Termik
Santral işçileri ise, ekmek paraları için özelleştirmeye karşı çıkıp,
yetkilileri protesto etmeye başlamışlar… Yatağan işçilerinin direnişlerini ve
bu haklı direnişe karşı polisin tomalı, biber gazlı müdahalelerini, Ankara’ya
yürüyüşlerini engellemeye çalıştığını, gazetelerden televizyonlardan sık sık
duyduk öğrendik…
Sayın Yılmaz ÖZDİL, burada işin
insani yönünü vurgulamaya çalışıyor. Kendisini bu yönü ile kutluyorum… Hükümet’in
yapmayı istediği her konuda ısrarcı olduğunu biliyoruz. Ama bu gibi hayati
sorunların yazılı ve görsel medyada yeterince yer almadığını, ya da etkili bir
şekilde, işi bilenler tarafından ortaya konulmadığını, sonuç alınamadığını da
söyleyebiliriz. Yazılı ve görsel medya daha çok günlük olaylarla, yapay
gündemler ile uğraşıyor ve bu yüzden asıl sorunlar göz ardı ediliyor, ya da
unutuluyor, unutturuluyor… Şimdiki konu Cumhurbaşkanı kim olacak, nasıl
olacak?...gibi.
Ben burada, özellikle Yatağan
işçilerinin direnişlerinin niçin başarılı olamadığı ile hava kirliliğinin
nedenleri hususunda teknik anlamda ilave bir şeyler söylemek istiyorum
Eğer
elektrik birim fiyatları üzerinden gidilirse ve bu konuda herkesin desteği
sağlanırsa ,termik santraller özelleştirme dışı kalabilir, Yatağan ve diğer
termik santrallerin bulunduğu yörelerde ,hava kirliliğini önlemek teknik açıdan
mümkün. Dolayısı ile, buralarda yaşayan vatandaşlarımız yetkililerden bu
sorunun çözülmesi konusunda ısrarcı olurlarsa, etkili
olur
Bu
gibi konularda özellikle yöre Milletvekillerinin konunun takipçisi olması
gerekir. Konuya
müdahil olmamın nedeni şu: Ben bir enerji uzmanıyım. Ve Devlet’te 30 yıla yakın
bir çalışmam var. Hayatım termik santrallerde ve kömür ocaklarında çalışarak ya
da araştırmalar yaparak geçti. Bu itibarla Türkiye’de termik santrallerdeki
sorunlarla, çözüm önerileri konusundaki en kapsamlı araştırmalar bende..
Bu
itibarla Ege Bölgesi’ndeki Soma ,Yatağan ,Kemerköy, Yeniköy gibi termik
santraller ile, bu santralleri besleyen kömür ocakları ile ilgili en kapsamlı
araştırmalar da bende.. Bu itibarla uzun süreden beri devam eden, ama bir türlü
sonuç alınamayan Yatağan işçilerinin direnişlerine değinme gereğini duydum. Sadece
Yatağan’la değil, Halkımız Hidro Elektrik Santralleri HES’leri ile ilgili
olarak da ayakta. Bu konuda da, Halkımız haklı. Ama maalesef bu konuda da işin
özünü bilen yok ve bu yüzden Halkımız çaresiz. Benim HES’ler konusunda da
detaylı çalışmalarım ve projelerim var. Eğer büyük televizyon kanalları bana
ekranlarını açarlarsa, HES’ler konusunda da önemli bilgiler sunacağım.
Türkiye’de
bu sorunu da çözmek istiyorum. Eğer Anayurt Gazetesi’nin arşivine, ya da benim
web siteme girerseniz, orada elektrik ve doğal gaz birim fiyatlarının niçin
pahalı olduğu da dahil, çok bilgi var. Web sitemde 2 adet video da var ama,
youtube yasağından dolayı şimdi görüntülenemiyor.
Şimdi asıl konumuza
giriyorum
ÖZEL KESİMDEN TEMİN
EDİLEN ELEKTRİK DAHA PAHALI
Devlet’in
santrallerinde üretilen elektriğin ortalama birim maliyeti 1,64 Cent / Kwh,
Özel kesim
santrallerinde üretilen elektriğin ortalama maliyeti;
3,75-4-6-7-8…9-10-11-12…18-19 Cent / Kwh ve ortalaması 6,354 Cent / Kwh. Sonuçta
Özel Kesimden temin edilen enerji; Kamu’nun ürettiği enerjiye nazaran 3,86 kat
daha pahalı. Eğer Kamu’nun santralleri bütün hantallığa rağmen Özel Kesimden
daha ucuza elektrik üretiyorsa, Kamu santrallerinin özelleştirilmesi yanlıştır.
Bu
rakamlar bana aittir ve bir hesap neticesinde elde edilmiştir. Bu bilgiler
detayları ile birlikte, Elektrik Mühendisleri Odası EMO’nun 3 üncü sempozyum
kitabında yer almıştır Toplam 20 sayfa. Makalenin adı; Türkiye’nin Enerji
Sorunu ve Çözüm Önerileri.. Ve nihayetinde bu gün enerji sorunları ve çözüm
önerileri konusunda Türkiye’de en çok yazan kişiyim. Aslında yazar olmaya karar
vermemdeki en önemli faktör, enerji sorunlarını doğrudan halkımıza duyurmak
gereği ve arzusu idi
YATAĞAN’DA Kİ HAVA
KİRLİLİĞİ
Ama
bütün bu gibi sorunlar, Soma Kemerköy,
Yeniköy Afşin-Elbistan, Çatalağzı, Kangal…gibi termik santrallerde de var… Ama
bu sorunlarda teknik olarak çözülemez nitelik de problemler değil… Eğer adı
geçen termik santraller usulüne göre işletilmiş olsalar, bakım ve onarımları
dünya standartlarında yapılmış olsa, hava kirliliği minimum seviyede; standart
ölçüler içinde kalır. Böyle bir durumda, bacadan çıkan dumanı bile zor fark
edersiniz. Sonra Yatağan’da Termik Santal biraz çukurda gibi Burada hava akımı
da biraz az gibi. Muhtemelen baca yüksekliği hesaplanırken, baca çıkış
noktasında hava hareketi kat sayısı düşük hesaplanmış olabilir. Böylesi bir
durumda yeniden ÇED raporu hazırlanıp, baca yüksekliği artırılabilir.
Böylesi
bir çalışma Yatağan’da hava kirliliğini azaltmak için ilk adımdır.
Burada
çevre etki faktörünün doğru olarak nasıl hesaplanacağı hususunu Anayurt
Gazetesi’nde Köşemde yazmıştım. Bunu da bilgi olarak söylüyorum. Bir defasında Yatağan
Kaymakamı ile Belediye Başkanı’nı makamında ziyaret edip, durumu kendilerine
anlatmış, bana Hükümet nezdinde ve
siyaseten destek vermelerin talep etmiştim. Ama işi geçiştirdiler. Kaç
dönemdir Ankara’da özellikle Muğla Milletvekillerini hep ziyaret ettim ve
yardım talebinde bulundum. Ama maalesef onlardan da bir destek, bir çaba
görmedim.
Böylesi
hususlar, başka yörelerin Milletvekilleri içinde aynı. Genelde değişen bir şey
yok. Şimdi sizlere 2 Nisan 2009’da CEM TV’de ki bir programdan bahsetmek istiyorum
Programa
İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ Maden Fakültesinden bir Profesörle çıkştım
Program 3
saatten fazla sürdü. Program yönetmeni, programın sonunda bana şu soruyu sordu
;son olarak ne söylemek istersiniz?
Ben şöyle devam ettim:
Bu
gün Devlet’in elinde 3ü doğal gazla çalışan,11i de kömürle çalışan olmak üzere,
toplam 14 adet termik santral bulunmaktadır. Bu santrallerin bakım, onarım ve
işletme ile ilgili sorunlarını 6 ay gibi kısa bir sürede ,Dünya standartlarında
halledebilirim. Ama bu sorunların
çözümü siyasi. Zira bu santraller
devlete ait. Ve birilerinin şu işi yap demesi lazım. İşte sorunlar bu noktada
tıkanıyor.
Tabi böylesi bir söz çok
iddialı bir şey…
Ve
benim haricimde bu güne kadar böylesi bir söz telaffuz edeni, ne gördüm, ne de
duydum… Elektriğin birim fiyatının da minimum % 50 ucuzlatılabileceğini sık sık
hem yazıyorum, hem de başka televizyonlarda söylüyorum. İlgisizlik,
bilgisizlik, vurdumduymazlık en büyük sorunumuz. Bunun aşılması lazım. Eğer
böylesi bilgi ve açıklamalar, gelişmiş Batı ülkelerinde yaşansa, halk ayaklanır
ve hükümetler düşer. Böylesine vurdumduymazlık ve ilgisizlik, Halkımızın kültür
seviyesi ve birazda genetiğimizle ilgili… Bilgili, tecrübeli ve yetişmiş
insanların sayısı, toplam nüfusa göre oranla dünyanın her tarafında daha azdır.
Ama
bizde sayısı daha az olan bu gibi insanlardan yeterince yararlanmasını da
bilmiyoruz. Sorunlarımızı da bir türlü niçin çözemediğimiz, aslında buradan
kaynaklanıyor. Eğer zayıf yönlerimizi iyi tahlil eder ve telafi etme yoluna
giderseniz, iyi sonuçlar alınabilir. Bu konuda öncelikle Niçin Olmamız Gereken
Yerde Değiliz başlığı altında yazmış olduğum 8 makaleyi okumanızı öneririm
Ve daha yapacak çok
işimiz var!...
Eğer
biz önümüze bilimde teknolojide…her konuda gelişmiş bir dünya devleti hedefi
koymuş olsaydık her işi, her konuyu ona göre organize eder ve gereğini ona göre
yapardık!...
Saygılarımla,
29 Nisan 2014 Salı
Makine Yüksek
Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder