13 Temmuz 2024 Cumartesi

 











31 MART 2024 YEREL SEÇİMLERİNİN SONUCU; ATATÜR TÜRKİYE’SİNE GERİ DÖNÜŞÜN BAŞLANGICI OLSUN!...
31 MART 2024 YEREL SEÇİMLERİNDE; YENİ GENEL BAŞKAN ÖZGÜR ÖZEL VE EKİBİ İLE;
BAŞTA BÜYÜK ŞEHİRLER OLMAK ÜZERE ENÇOK BELEDİYE BAŞKANLIĞI KAZANARAK,BİRİNCİ PARTİ KONUMUNA YÜKSELEN CHP;
ZARURİ GÖRÜNEN BİR ERKEN SEÇİMLE ESKİ PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNMEMİZ KONUSUNDA, UMUTLARI ARTIRDI
                PEKİ BÖYLESİ BİR CHP;YOKLUK VE YOKSULLUĞUN BİTİRİLMESİ NOKTASINDA! NASIL BİR YÖNTEM UYGULAMALI, NE YAPMALIDIR?
SEÇİM SONUÇLARI İLE İLGİLİ OLARAK; AKP VE BİLEŞENLERİ VE DİĞER PARTİLER KONUSUNDA! NELER SÖYLENEBİLİR?
                UMUDUN GERÇEĞE DÖNMESİ,TÜRKİYE’DE SİYASİ DENGENİN YENİDEN OLUŞMASINDA! DEMOKRAT PARTİ’DE DE BİR LİDER DEĞİŞİMİ İLE MERKEZ SAĞDAKİ DİĞER PARTİLERİN! ORTAK BİR GENEL BAŞKAN ETRAFINDA; DEMOKRAT PARTİNİN ÇATISI ALTINDA TOPARLANMASI GEREKİYOR
                Sevgili Okurlar,

Ben Makalelerimde, Sağ-Sol demeden, bazı Yazar Arkadaşlarımızın; önemli bulduğum Yazılarına, Genç-Yaşlı, erkek-bayan ayrımı da yapmadan; Vatandaşlarımızın, Sosyal Medyada önemli ve doğru bulduğum, paylaşmlarına da yer veriyorum

Aşağıda ki, çok önemli bir konuyu, Kocaeli Gazetesi Yazarı M.Tanzer ÜNAL KALEME ALMIŞ.Kendisini kutluyorum

                1-DURUP DURURKEN SINIRLARIMIZDAKİ MAYINLARI NİYE TEMİZLEDİK?

Neden Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızı “kevgire” çevirdik?

Neden Türkiye’yi “yol geçen hanına” döndürdük?

Filmi geriye sarın, şöyle bir düşünün!

Bir devlet, güvenliğini sağlamak için taa 1954’te büyük paralar harcayarak sınırlarına döşediği mayınları durup dururken neden söker?

Haydi, söyleyin, neden söker?

Ah, emperyalizmin tuzaklarını anlamayan veya anlamak istemeyen o kafalar ah!

Emperyalist ülkeler, Türkiye’ye düpedüz oyun oynadı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu sınırlarının mayınlardan temizlenmesi, bu oyunun bir parçası.

Mayınların temizlenmesinden sonra, 2011’de Suriye’de iç savaş çıkartıp, milyonlarca Suriyeli’nin Türkiye’ye kaçmasının sağlanması da oyunun diğer parçası.

Suriye’nin kuzeyini boşaltıp buralara Kürtleri yerleştirdiler, “Büyük Kürdistan” projesi için önemli bir adım attılar

Milyonlarca Suriyelinin Türkiye’ye göçmesiyle ülkemizin “demografik yapısını” değiştirdiler.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da artık sınır yok

*******

Sınır, “devletlerin yasal yetki alanlarını” belirleyen bir terimdir.

Ülkeye giren ve ülkeden çıkan; insan, hayvan, para ve mal, sınırlar sayesinde devletin kontrolü altına alınır.

Bu nedenle sınırlar devletin güvenliği için çok önemlidir, devletin namusudur.

Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunda bir süredir “sınır” filan yok.

Batısında var, çünkü batı sınırımız Avrupa Birliği ülkeleriyle çevrili.

Antlaşmalı olduğumuz ülkelerin sınır kapılarında, örneğin Batum’da (Gürcistan) pasaport sormuyorlar, Türk kimlik kartını gösterip sınırdan geçebiliyorsun.

Ama canınız Suriye, Irak, İran ve Ermenistan’a mı gitmek istedi veya bu ülkelerde yaşayanlar Türkiye’ye mi gelmek istiyor, hiç dert değil, çünkü bu sınırlarda “kimlik dahi” sormuyorlar.

Elini kolunu sallaya sallaya bir taraftan diğer tarafa gidip gelebiliyorsun.

Eğer böyle olmasaydı, ülkemize 8-9 milyon sığınmacı-mülteci nasıl girerdi?

Suriye sınırı, mayınlardan neden temizlendi?

******

Suriye sınırındaki mayınları neden kaldırdık, hatırlayan var mı?

900 kilometre uzunluğundaki bir sınır durup dururken mayınlardan neden temizlenir?

Türkiye, 2010 yılında Suriye sınırındaki mayınları temizleme kararı aldı.

Söylenen, bir İsrail firması mayınları temizleyip burada 44 yıl boyunca “organik tarım” yapacaktı.

Az kalsın ihale bağlanıyordu, ülkede kıyamet koptu.

Anayasa Mahkemesi ihaleyi iptal etti ve mayın temizleme işi Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kaldı.

Türkiye, Suriye sınırındaki mayınlarını temizledi, 900 kilometre sınırda giriş çıkış sorunu kalmadı.

Sonrasını biliyorsunuz…

Ne kadar tesadüftür ki, bir yıl sonra 2011 yılında Suriye karıştı veya karıştırıldı, 5-6 milyon Suriyeli mayından temizlenmiş sınırlarımızdan geçerek Türkiye’ye sığındı.

Tam 11 yıldır işte o Suriyelilerle iç içe yaşıyoruz.

Tabii bu kadarla da değil, mayınlar temizlenince terörist gruplar için de Türkiye’ye giriş çıkış sorunu kalmadı.

Sadece Suriye sınırı mı?

*******

Suriye sınırından sonra, sıra Doğu Anadolu’daki sınırların temizlenmesine geldi.

Irak, İran, Azerbaycan ve Ermenistan sınırlarına…

Avrupa Birliği, sınırlarınızı mayınlardan temizleyin, faturası benden dedi, saf saf kabul ettik.

Dağa taşa “Hudut namustur” diye yazdık, ama mayınları kendi ellerimizle temizleyince “namusun elden gideceğini” hiç düşünmedik.

Tabii mayınları temizlerken verdiğimiz şehitler de cabası.

O mayınlı arazilerde, ülkemize sızmaya çalışan teröristler değil, bizim Mehmetçiğimiz can verdi.

Şu garipliğe bakar mısınız?

Şimdi diyeceksiniz ki, “Hadi Suriye ve Irak sınırlarını anladık da, İran sınırındaki mayınlar neden temizlendi?”

Eee, İran sınırındaki mayınları temizlemeseydik, “Afgan kardeşlerimiz” sürüler halinde Türkiye’ye nasıl giriş yapacaktı?

Emperyalist ülkelerin dahiyane planına ve ülkemizi yönetenlerin saflığına bakar mısınız?

Meğer Afganistan’da gelişecek olaylar ve Afgan göçü yıllar öncesinden planlanmış.

Sınırlarımızdaki mayınlar temizlenirken, ülkemizi yönetenler, Türk halkına iki yalan söylediler:

BİR: Mayından temizlenen arazide organik tarım yapılacak.

İKİ: Mayınlar temizlendikten sonra, “insani ve güçlü bir sınır güvenliği” sağlanacak.

Sonuç ne oldu?

Organik tarımdan söz eden var mı?

İnsani ve güçlü sınır güvenliği sağlanabildi mi?

Mayınlar temizlenince ne oldu?

******

Bugün Güneydoğu ve Doğu Anadolu sınırlarımızda mayın yok.

Emperyalist ülkeler, “Bu mayınları temizleyin, parası bizden dediler”, temizledik.

Mayınlar temizlenince, bu bölgede “sınır güvenliği” de kalmadı.

Dileyen, elini kolunu sallaya sallaya Türkiye’ye girebiliyor.

Peki, bu mayın temizlemenin Türkiye’ye faturası ne oldu?

*Güney sınırımızda PKK’dan sonra ABD’nin güdümünde PYD adında 65 bin kişiden oluşan bir terör örgütü komşumuz daha oldu.

*Güneydoğu ve Doğu sınırından 8 milyon mülteci ülkemize girdi.

*Sınır şehirleri başta olmak üzere hemen hemen bütün kentlerimizin “demokrafik yapısı” değişti.

*Mülteciler, Türk insanının işine ve aşına ortak olunca, ülkemizde işsizlik ve sefalet arttı.

*Biz bonkör milletiz ya, dilenerek bulabildiğimiz borç paraların bir kısmıyla şimdi bir de 8 milyon mülteciyi besliyoruz, barındırıyoruz.

Say say bitmez, bu 8 milyon mülteci Türkiye’nin başına daha ne belalar açtı ve açmaya devam ediyor.

Sonuç olarak, emperyalist ülkelerin tuzağını göremedik, Türkiye’nin sırtına bir de “mülteci kamburu” ekledik.

Bu iş bu kadarla kalmaz.

Yazılan senaryonun devamını, bugünden görebilmek lazım.

Ben gördüm; Türkiye, Türklerin elinden gidiyor.

Ama 10 yıl sonra, ama 20-30 yıl sonra…

Gözümüzü açmazsak, aklımızı başımıza toplamazsak, ülkemizi emperyalist devletlerin tuzağından kurtaramazsak, bir an gelecek ki, iş işten geçmiş olacak

BU GİBİ KONULARIN, devamı niteliğindeki, şu konulara da vurgu yapmamız gerekiyor:

                1)BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA VE SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE OLMAK!

                                                       


Önce Kayseri’de Suriyeli bir sığınmacının küçük kız çocuğuna, başka bir Suriyeli tarafından, cinsel tacizde bulunması ve bu olaya yerli Halkın tepkisi ile başlayan olayların devamında,                          v BU DEFADA, Suriye’nin Kuzeyinde, Türkiye’nin kontrolündeki bölgede teröristlerin; Türk Bayrağı’nı gönderden indirip, parçalama  ve ateşe verme cesaretini bulmuşlarsa! Bu gibi konular bundan sonra yaşanacakların, çok önemli işaretleridir.

BU KONU; içeride ve dışarıda, büyük çatışmaların, provokasyonların başlayacağının da, çok önemli ipuçlarıdır. Bu gibi oldubittilerin; kendiliğinden geliştiğini de kimse düşünmesin!

BAŞTA Amerika ve Avrupa’da ki Müttefiklerinin; İsrail’in FAİLİSTİNLİLERE UYGULADIĞI Soy kırım Vahşetine seyirci kalması, BOP Haritasının ileri aşamaya geldiğinin, çok önemli işaretleridir. Bu nedenle bir iktidar değişikliği ile Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemiz ve toparlanmamız gerekiyor.

ESKAZA, Türkiye’nin içinde ve dışında, yukarı  da örneğini gördüğümüz provokasyonlar arttığında, büyük çatışmaların yaşanacağı olaylarda! Amerika dahil, kimsenin yanımızda olmayacağını, şimdiden herkes bilsin ve anlasın.

2) Öncelikle sığınmacı sorununun; bir tesadüf olmadığı, bilerek, planlanarak yapıldığı, bir amaca yönelik olduğu;

Yukarıda verilen bilgilerden de yararlanarak! Durumun vahameti; Televizyonlarda, uzman kişiler tarafından! varsa yeni ilave bilgileri de katarak, Halkımıza aydınlatılmalıdır.

MAYINLARIN temizlenmesi; Emperyalist bir Devletin Projesinin bir parçası olmak; bilerek, planlayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin, zaman içinde yıkılmasına zemin hazırlama suçudur

3) GÜNÜMÜZDE, Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın da talebi olmayan, bütün yetkilerin, Tek Kişi’de toplandığı, Başkanlık Sisteminde;

Devletin Bütün Kurumları, bir amaç doğrultusunda şekillendirildiğinden;

Halkımızın doğru bilgilendirilmesi; çok önemli bir adımdır ve gereklidir

4) KONU, yukarıdaki gibi anlatılmasa da; bazı konuşmacılar da; sınır güvenliğinin olmadığını, hatta dolmuşlarla, giriş çıkış yapıldığını, Televizyonda açıkça söylediler.

Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ; her gün sınırlardan 1200-1500 arası, girişlerin yapıldığını söyledi.

Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın açıklamalarına göre; Türkiye’de 12-13 Milyon sığınmacı var. Doğum oranları da çok yüksek. Geleceğimiz açısından, büyük bir tehlike. İktidar, kendi vatandaşlarına tanımadığı hakları; sığınmacılara tanıyor, parayı, onlara akıtıyor. Demek ki AKP iktidarı, sığınmacıların gitmesini istemiyor.

       5) AKP İKTİDARI, para karşılığı satılan vatandaşlıklar ile vatandaş yapılan sığınmacıları; bir oy deposu olarak görüyor. Ve bu yolla, haksız kazanç elde ediyor. Hep, hileli işler

BU GİBİ KONULAR üzerinde; başta CHP olmak üzere, diğer muhalefet Partileri, şimdiden kafa yormalı, SIĞINMACILARIN, kendi memleketlerine geri gönderilmeleri konusunda, detay çalışmaları yapması gerekiyor

    6) KİMSE,İKTİDAR Partisi AKP ve Sayın ERDOĞAN’dan; sığınmacıları geri gönderme konusunda, ciddi adımlar atacağını, atabileceğini, düşünmesin. Beşar ESAT konusu da öyle! Çünkü AKP’yi ve Sayın ERDOĞAN’ı, BOP kapsamında destekleyip, iktidara taşıyan Amerika’dır.

2-BOP VE BOP EŞ BAŞKANLIĞI’NIN GÖLGESİNDE, İSRAİL’İN İRAN’A SALDIRISINI DEĞERLENDİRİRKEN!, TÜRKİYE; KENDİNE NASIL BİR DERS ÇIKARMALI,NE YAPMALI? VE BAZI NOKTALARA VURGU

1) Önce, Bölünüp-Parçalanmış Ortadoğu Haritası BOP ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında, Türkiye ile ilgili olarak, bir şeyler söylememiz gerekiyor.   Birde Büyük Ortadoğu Projesi BOP’da, ana hedefin Türkiye olduğuna vurgu yapmak istiyorum. Çünkü bölgenin en önemli ve en güçlü Ülkesi Türkiye’dir. Ve bu yüzden de, en sona bırakılıyor

           2) İSRAİL ve IRAN arasında başlayan, füzeli gerginliğin, sınırlı kalmasını; özellikle IRAN’ın vereceği silahlı karşılıktan, elinde ne gibi silahların olduğunu anlamaya yönelik, bir girişim  olduğunu da, hemen vurgulamamız gerekiyor. Çünkü İran’ın 6 ay içerisinde nükleer bomba yapma potansiyelinin olduğuna da işaret ediliyordu

          3) BOP Haritasında da gördüğünüz üzere, Türkiye, Suriye ve İran’dan koparılan Topraklar var. Türkiye’nin, güneydoğu ve doğusundaki topraklarımız; kurulmak istenen, Büyük Kürdistan Devleti’nin, sınırları içerisinde, gösteriliyor. Sayın ERDOĞAN’da, bu Proje’nin Eş Başkanlarından biri olduğunu, kendisi söylüyor zaten! Sayın ERDOĞAN diyor ki, biz Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanlarından biriyiz ve biz bu görevi yapıyoruz. Bazı vatandaşlarımız da bu konuyu, çok iyi bir şeymiş gibi sanıyorlardı. Bu işin Türkiye’yi bölüp-parçalama görevi olduğunu bilseler! Kabul ederler miydi? Etmezlerdi tabi! O halde okuma araştırma alışkanlığı olmayan, sıradan vatandaşlarımıza; BOP ve BOP Eş Başkanlığı’nın, ne olduğunu, ne anlama geldiğini, çok iyi anlatmak gerekiyor.


 BU HARİTA, 2006’dan beri ekranlarda. Sayın ERRDOĞAN, ne zamandır, geçmişte söylediği BOP Projesi Eş Başkanı olduğu gibi sözleri, tekrarlamıyor ama, BOP Projesi! adım adım, fiili olarak, ilerlemeye devam ediyor. Bu gün yaşadığımız yokluk ve yoksulluk ile! hak, hukuk adalet gibi, bir Devlette olması gereken, temel kavramlardan uzaklaşmamız da! Bu projenin devam ettiğini gösteriyor. Eğer bir erken seçimle bir iktidar değişikliği ve neticede Kuvvetler ayrılığına dayalı Eski Parlamenter Sisteme geri dönülmezse! Türkiye’ye çok yazık olacak, geri dönüş; çok zor, ya da imkânsız hale gelecek!

                4) Şu anda MHP Lideri Devlet BAHÇELİ ile Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOAN, birbirlerine el ense çekerken;

Devlet BAHÇELİ’nin, Ferdi TAYFUR’lu videosu ile Sayın ERDOĞAN’a gönderme yaparken! Sayın ERDOĞAN’ın da; ucu MHP Genel Merkezine kadar uzanan, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doç. Dr. Sinan ATEŞ cinayetinde, 16 aydan beri, hazırlanmayan iddianamenin; hazırlanıp, davanın başlama aşamasına geldiğini, görüyoruz. Bu davanın geçte olsa, çok zorda olsa başladığını görüyoruz. Ama MHP ve AKP ortaklığının devam ettiği sürece, bir şekilde sürüncemede kalacağı da anlaşılıyor

AKP’yi, bu gün iktidar da tutan da MHP’dir.

MHP desteğini çekerse; ortada AKP diye bir şey kalmaz. Şimdi bu noktadan başlayarak, bu gün Türkiye’nin her açıdan, içinde bulunduğu zor durumu, anlamaya çalışalım

           5) Şu anda bütün yetkilerin Tek kişi de toplandığı Başkanlık Sistemi, Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın da, Talebi değildir. Şimdi, bu süreci biraz açmamız gerekiyor,

Amerika’nın CİAE-Ankara Temsilcisi Paul Henzee, 2006’da Washington’a çektiği kripto mesajda şunları söylüyor:

Bu Devleti kuranlar; kontrol mekanizmasını öyle sağlam yapmışlar ki! Hükümeti ikna etseniz! Meclis’i ikna edemiyorsunuz!

Meclis’i ikna etseniz! Yargı’yı edemiyorsunuz!

Yargı’yı ikna etseniz! Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’yı ikna edemiyorsunuz!

EĞER Amerika’nın çıkarı; Türkiye’nin Eyaletler Sistemi’ne geçmesinde ise; o zaman, bütün Yetkilerin Tek Kişi’de toplandığı Başkanlık Sistemine geçmek gerekiyor.

EĞER BU TEK KİŞİ, Amerika’nın çıkarlarına uymakta bir tereddüt gösterirse; O zaman bu Tek Kişi’yi, tesirsiz hale getirmek; Amerika için, bir sorun olmaz

          6) PEKİ, Türkiye’de böylesi bir sistemi, ilk teklif eden Siyasetçi kim? MHP Lideri Devlet BAHÇELİ

12 Ekim 2016 Salı Meclis’te Grup konuşmasında açıyor bu konuyu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Anayasa’ya uymadığından bahisle, şöyle diyor:

Recep Tayyip ERDOĞAN; ya! Anayasa’nın ön gördüğü sınırlara çekilmeli, ya da Başkanlık Sistemine geçilmeli! diyor. Bu noktada şunu sormak gerekiyor. Bir Cumhurbaşkanı, Anayasaya uymuyorsa! Dava mı açılır? Yoksa yetkileri, daha mı artırılır? Sorulması gereken soru bu!

SONUÇTA; 16 Nisan 2016’da, mühürsüz oyların geçerli sayılması, her tarafı şaibeli olan bir referandum sonucunda, Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın da talebi olmayan Başkanlık Çuvalı; zorlama ile Türk Milleti’nin başına geçirilmiş oldu.

BİZLERE ve HEPİMİZE DÜŞENDE! Türk Milleti’nin başına zorla geçirilen bu çuvalı;

Akıl ve Bilimin ışığında, bir şeyler yaparak, üretime önem vererek, birlik ve beraberlikle, Milletçe silkinerek çıkarabiliriz.

BOP ve BOP Eş Başkanlığı’nın; Türkiye’yi ileri götürmekle ilgili bir görevi yok.

Türkiye’nin Ulus Devlet yapısını bozmak, Eyaletler Sistemine geçmesini sağlamak, zaman içerisinde, Türkleri azınlık haline getirmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni, yıkmaktır.

Bu gibi konular, BOP Haritasından da görülüp anlaşılıyor zaten!

BİZLER, Demokrasi, Hak, Hukuk, Adalet gibi Batı’nın değerlerini esas alacağız ama Emperyalist Batı’nın, Bizlere kurduğu tuzaklara düşmeyeceğiz.

Akıl, Bilim, Felsefe, Mantık gibi çok önemli konuları, Türk Toplumu olarak; kendimize rehber edinirsek! Bu gibi tuzaklara düşmeyiz, bizlerde her konuda gelişmiş bir Dünya Devleti oluruz. Türk Milleti’ne yakışan da budur!

                7) 100 Yılı aşan bir süre öncesinde, Türkleri savaşla yenemeyeceğini anlayan Batılı Devletler ve günümüzdeki devamı ve Dünyanın jandarması Amerika;

BOP ve BOP Eş Başkanlığı’nın Marifeti sayesinde, Türkiye ile savaşmadan; Türkiye’yi ekonomik açıdan çökme-noktasına getirdi, Din ve inanç gibi kutsal değerler siyasete alet edildi, Ulus Devlet yapısı da bozularak;

Türkiye Cumhuriyeti, Bölünüp-Parçalanma noktasına çok yaklaştı.

                8) TÜRKİYE, stratejik açıdan, Dünyanın en kritik yerindedir. Eğer aklımızı kullanmazsak! Siyasetçilerin her söylediğini; doğru sanıp, inanırsak! Emperyalist Devletlerin, tuzağına düşeriz. BOP Haritası ortada.                                                                                                                                                         ÇOK ÖNEMLİ bir paylaşım:

SİYONİST YAHUDİLER: Türkiye’deki 72 Tarikatı biz kurduk, demişler. Peki Halkımızın böylesi bir tuzaktan, haberi var mıydı? Başlangıçta yoktu. Ama Tarikat Mensuplarının, Kur-an kurslarında erkek çocuklarına cinsel tacizde bulundukları, Din’i çıkar amaçlı kullanıp zenginleştikleri gibi nedenlerle, Halkımız; bu gibilerin gerçek yüzünü gördü ve anladı.

AMA AKP ve Sayın ERDOĞAN’ı BOP ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında İktidara taşıyanların, Amerika ile yukarıda adı geçen, Siyonist çevreler, olduğu da ortada. Ama bu gibi konuları, sıradan vatandaşlarımız bilmiyor. Televizyonlar da da, bu gibi konulara pek değinilmiyor. Sorunda burada

CHURCHİL: Türkleri savaşarak, silah kullanarak, yenemezsiniz. Türkleri sadece Din Adamlarını ele geçirdiğiniz de yenebilirsiniz. AKP ve Sayın ERDOĞAN döneminde değişik şekillerde, bu gibi konuların, örneklerini gördük.

Bizler AKP’den öncede Müslüman’dık. Kimse bizlere, Müslümanlığı öğretmeye kalkmasın! Kendi işlerini  yapsınlar! Öncelikle yokluğu ve yoksulluğu, ortadan kaldırsınlar!

EĞER CHP’li BELEDİYELER olmasaydı; vatandaşlarımız açlık ve yoksulluk karşısında, nereye gideceklerdi? Devam ediyoruz

9) 29 Ekim 2023’te, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun; sözde 100’üncü yılını kutladık. Ama bu gün, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün öncülüğünde kurulan, Kuvvetler Ayrılığına Dayalı Eski Parlamenter Sistem’in yerinde! yeller esiyor. Eğer bu işi uzatırsak! 2028’deki normal seçim sürecini beklersek! Eski Parlamenter Sistem’e geri dönüş çok zor, ya da imkânsız hale gelebilir. Bu nedenle biraz acele etmemiz gerekiyor.

10) Çağdaş, Modern, Akıl ve Bilimin esas alındığı Türkiye Cumhuriyeti, adından da anlaşılacağı üzere; Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden doğan; yeni bir Türk Devletidir. Eğer kuruluşundan 100 yıl sonrasında BOP ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında, çökme noktasına gelmiş ise! Durum gerçekten çok vahim demektir.

BU KONUNUN nedenini anlayabilmek için; Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Gençliğe hitabesini, tekrar tekrar okumak lazım. Siyasetçiler, kendi amaçları ya da çıkarları doğrultusunda; bilerek, ya da bilmeyerek, yanlış işler yapabilirler. Burada asıl olan; Halkımızın duygusallıktan uzak, Siyasetçilerin, kulağa hoş gelen, her sözüne inanıp; destek vermemeleri gerekir. Tersi bir davranış, Ülkeyi felakete götürür. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kast ettiği de bu dur aslında!

11) Bizim insanımız vatanseverdir, ülkesi için, canını verir ve duygusaldır. Kültür yapımız, ya da genetik faktörlerin de etkisi ile Lidere bağlı bir Toplumdur. Bu nedenle de, tehlikenin farkına varması, biraz zaman alıyor, ya da geç fark ediyor. CHP’nin 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde, 1.Parti olmasının başlıca nedenlerinden biri budur

12) 31 Mart 2024 Yerel seçimleri sonucu, 1.Parti konumuna yükselen CHP ve onun yeni Genel Başkanı Özgür ÖZEL konusunda da, söyleyeceklerim var. Sorunları saymakla, Sorunları sıralamakla, sorunların çözülemeyeceğini de herkesin bilmesi ve anlaması gerekiyor.

Kısa bir zamanda ve kısacık bir ömründe, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sadece savaşlarda değil; EKONOMİ alanında da, çok önemli işler yaptığını biliyoruz. Yaşanan örneklerden kendimize ders çıkartıp; ATATÜRK dönemini örnek almamız, kalkınma hamlelerini yeniden başlatmamız ve Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemiz gerekiyor.

Bu gibi konularda da, çözüm yollarını, ortaya koyacağım, örnekler vereceğim

                13) Osmanlı’nın son zamanındaki SEVR HARİTASI ile günümüzdeki Büyük Ortadoğu Haritası BOP ve BOP Eş başkanlığı arasında, büyük bir benzerlik olduğunu görüyoruz. Böylesi bir benzerliğin, bir tesadüf olmadığını da herkes bilsin ve anlasın!...

14) Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ı, Ayasofya Camii’nin ibadete açılışı vesilesi ile ve diğer zamanlarda; ki verdiği beyanatlarda, Cumhuriyet ve ATATÜRK karşıtı söylemleri ile tanıyoruz. Bir vesile ile Arapça bilmediği de ortaya çıktı. Arapça bilmeyen, yada Arapçası yeterli olmayan bir Diyanet İşleri Başkanı; Kur-anı okuduğunda, verdiği mesajları da, tam anlayamaz!

Eski Kültür Bakanlarından Namık Kemal ZEYBEK; Prof. Dr. Ali ERBAŞ ile ilgili olarak, çok ilginç bir şey söyledi: Prof. Dr. Ali ER BAŞ, Yüksek Lisans ve Doktorasını Hristiyanlık üzerine yapmış. Yani Müslümanlık ile ilgisi; İlahiyat Fakültesini bitirmiş olmasıdır. Yani Hristiyanlığa daha vakıf. Devam ediyoruz

15) Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın; İslam Dini konusundaki eksikliği, yada Arapçaya  vakıf olmaması gibi konular; Amaca uygunluk nedeniyle, Sayın ERDOĞAN açısından, dikkate alınmamış olabilir. Devam ediyoruz                                                                                                                                                             ÖLEN, Kadir Mısırlıoğlu’nun sözlerini bir hatırlayın. Kadir Mısırlıoğlu diyordu ki; ATATÜRK’e zerre muhabbeti olan, benim cenazeme gelmesin!

Kadir Mısırlıoğlu öldüğünde cenazesine ilk giden kim? Prof. Dr. Ali ERBAŞ! Eğer Cumhurbaşkanı koltuğunda Sayın ERDOĞAN değil de bir başkası olsaydı! Bu gibi ATATÜRK karşıtı sözler ve aykırı işlere; kimse cesaret edebilir miydi? Edemezdi. Balık Baştan kokarmış derler ya! Bu gün siyaseten içinde bulunduğumuz zor durumun özü ve özeti budur.

16) BU GİBİ aykırı işler ve ATATÜRK karşıtlığı; asla hafife alınacak konular değildir. Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine uymayan fiiller ve işler; Ancak Türkiye’yi bölüp, parçalamak isteyenlerin işine yarar!

Bir DEVLET, böyle böyle yıkılır. Sayın ERDOĞAN’ın BOP ve BOP Eş Başkanlığı gibi konulardaki söylemleri de, ortada.

17) SİYASETTE hiçbir şey, tesadüfi değildir. Her konunun, ayrı bir hikayesi vardır. Bu gibi konuların nedenini merak edenler; Ergün POYRAZ’ın Musa’nın Çocukları başlıklı kitabına, bir göz atsınlar. Burada Etnik Kökenle ilgili, çok önemli bilgiler vardır. Kimse, kendi annesini, babasını seçemez! Ama asıl olan; etnik kökeni ne olursa olsun! Unvanı ve Makamı ne olursa olsun! Doğup büyüdüğü, vatandaşı olduğu bir Devlet’in; Anayasa ve Yasalarına, Kurucu Babalarına saygı duyması gerekir! Bu gibi konuları merak edenler; birde Rıfat Serdaroğlu’nun, Atma Hamidiye Atma! Başlıklı kitabını da, bir okusunlar

18) ŞU ANDA, Cumhur ittifakında ideolojik açıdan, Türk Milliyetçiliğini esas alan M HP Lideri

Dr. Devlet BAHÇELİ ile BOP Eş Başkanı olduğunu açıkça söyleyen Sayın ERDOĞAN’ın geçmişte, birbirlerine ağza alınmayacak sözler sarf ettikleri de ortada iken!

BU GÜN; hangi sebepten, aynı ittifakta yer alıyorlar? Burada bir gariplik yok mu? Benzer sorular, Cumhur ittifakında bir araya gelen diğer Partiler içinde, sorulabilir. Bu soruların cevabını bulabilmek için, Tarih bilmek gerekiyor

YADA ;HDP ve benzeri Partilerin; Anayasa ve Yasalara aykırı talepleri ile Ana Dilde eğitim ve Özerklik gibi talepleri konusunda ne söylenebilir? Bu gibi taleplerin arkasında kimler vardır?,

YADA;PKK ile, HDP ve benzeri Partilerden bahsedildiği zaman; Halkımızın büyük bir kısmının tüyleri, niye diken diken olur? Peki sebep ne?

BU GİBİ konularda, geçmişten günümüze;

Babadan, oğula; Anadan, kıza aktarılan, hikâyeler vardır Ama detaylarını bilmezler. Şimdi aşağıda ki Paragrafta, bu gibi sorunların, geçmişte, ne zaman ve nasıl başladığını, ortaya koymaya çalışacağım

BURADA anlatacaklarım;27 Mart 2024’te Yerel Seçimler öncesinde, yayına koyduğum Makaleden, kısa bir özet şeklinde olacaktır. Konu ile ilgili bilgiler, detayları ile, bu Makalede,(6-)’inci ana Paragrafta var.

3-ZOR ZAMANLARDA TARİH BİLGİSİNDEN YARARLANMAK; BİZLERE ÖNEMLİ İPUÇLARI VERİR

1) 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı ve 2.Abdülmamit Dönemi; Türk Tarihi açısından, bir kırılma noktasıdır

Burada önce Osmanlı-Rus savası, sonrasında da, Hicri 31 Mart 1325, Miladi 13 Nisan 1909’daki, gerici ayaklanma konusunda bir şeyler söylemek istiyorum. Bu gerici ayaklanma, Tarihimize 31 Mart vakası olarak, geçmiştir.

 1877-1878

 Osmanlı-18771-1877-78 Osmanlı-Rus Savaşında, Ruslar; Osmanlı’yı hem Doğu’dan, hem de Batı’dan, Balkanlardan sıkıştırıyorlar. Osman Paşa’ya atfedilen, Düşman Tuna’yı atladı, kara donları yokladı diye bir türkü var ya! Bunu bir hatırlayın! Bu tarihlerde Anadolu’da Türkler, Kürtler ve Ermeniler; köylerde, kasabalarda, şehirlerde ve mahallelerde birlikte yaşıyorlardı.

Şimdi geliyorum, Doğu Anadolu’ya. Eli silah tutan bütün erkekler, cephede vatan savunmasındayken! Ermeniler; Rusların yanında yer alp, o güne kadar birlikte yaşadıkları Kürt köylerine saldırıp, katliamlar yapıyorlar. Hatta bazı Ermeniler, Rus üniforması ile bu savaşta, Rus Ordusunda görev alıyorlar.

Osmanlı-Rus Savaşı bitince, Köylerine dönen Kürtler de; yakınlarını katleden Ermenileri, bulup, öldürüyorlar. Kürtler; Ermenilere baskın gelince, Batılılar;                                                                          1878 ‘de BERLİN Anlaşması ile, Ermenileri Kürtlerden koruma görevini, Osmanlı’ya veriyorlar. Bu nedenle Ermenilerin bir kısmı, hem Osmanlı’ya yaranmak, hem de kendilerini güven altına almak açısından, din değiştirip, Müslüman oluyorlar ve bazıları da özbeöz Türk ,ismi alıyorlar. Öztürk, Asil Türk ve Türk gibi

               2) Bu Tarih; bundan sonrasında ki Ermeni-Türk çatışmalarının ve günümüzde de devam eden PKK saldırılarını yapanlar ile, PKK’ya yakın olan, HDP ve benzeri Partilerin; aykırı söylem ve taleplerinin, nereden kaynaklandığını göstermesi açısından, çok önemli ipuçlarıdır. Bu nedenle PKK, HDP ve Benzeri Partiler söz konusu olduğunda; Halkımızın büyük çoğunluğunun, tüylerinin diken diken olmasının nedeni de! geçmişten günümüze; Babadan-oğula, Anadan-kıza aktarılan, zor zamanlarda Ermenilerin; Emperyalist Devletlerin yanında yer alıp, uyguladıkları, katliamlardır. Bu gibi konularda çok hikayeler vardır.

                3) Bundan sonrasındaki savaşlarda da, Ermeniler; hep Emperyalist Devletlerin yanında yer alıyorlar. Din farklılığı, böylesi bir şey işte. Neticede Osmanlı’nın Batılı Devletlerle savaşında, Ermenilerin; hep Batı yanında yer almaları, tebası oldukları Osmanlı’ya, sürekli ihanetlerinin bedeli olarak ta, tehcire uğradılar. Yine bir Osmanlı Toprağı olan; Suriye, Ürdün gibi yerlere, sürgüne gönderildiler. Ama günümüzde, HDP ve BENZERİ Partilerin; geçmişten günümüze, kendilerine yeterli dersler çıkarmadıklarını görüyoruz ve anlıyoruz

                4) BEN Kahraman Maraşlıyım. Maraş’ta Türk-Ermeni çatışmaları; 1919’da Fransızların Maraş’ı işgal ettiğinde; Ermeniler, Fransızların yanında yer alıyor, çatışmalarda böyle başlıyor. Neticede çatışmada kaybeden Ermeniler şehri terk ederken; Bazı Ermeniler, kızlarını; Türk erkekleri ile evlendiriyorlar. Ben birkaçını tanıyorum. Bu gibilere Ankara’da ve başka yerlerde de, rastlamak mümkün

5) Rahmetli Prof. Dr. Sadi İrmak’ın bir sözünü, burada hatırlatmak isterim. Kendisi Konyalı ve bir Tıp Doktorudur. 1904 doğumlu. Sonradan Hukuk Fakültesini de bitirmiş. ATATÜRK dönemini de, çok iyi biliyor. Ermenilerle ilgili olarak, akla da yatan çok önemli bir şey söyledi. Ben Tarih ile de ilgilendiğim için, doğru olacağını da düşünüyorum.

Sadi Hoca dedi ki, Ermeniler; Fizik olarak, Türklere çok benziyorlar. Türkler gibi, cesaretli ve

savaşçıdırlar. Tarihçilere düşen çok önemli bir görev. Ben Onların, Hristiyan Türk olduklarını düşünüyorum dedi. Bence Hristiyan Moğol Türk’ü de olabilirler. Ermenicenin Dil yapısını ve Tarihlerini de, incelemeye almak gerekiyor. Ermenilerin Gregoryan Mezhebine mensup olanlar; Türk kökenli. Birde söylenen şu ki; Ermenistan’da bir Gen bürosu açılmış. Etnik kökenini merak edip, Gen bürosuna numune verenlerde,% 45 Türk geni tespit edilince, Yetkililer; Gen Bürosunu, apar topar kapatmışlar.       

BİRDE, Karadenizlilerin Kıpçak Türk’ü olduğu, Ermenilerin de; Hristiyan Kıpçak Türk’ü oldukları yönünde, bir kanaat te var.

HDP ve benzeri PARTİ mensuplarının Kürt oldukları, ya da Kürtleri temsil ettikleri de söylenemez. Kürtlere sahiplenerek; onlardan siyaseten yararlanmak istiyorlar. Kürtler; Türk’ün bir koludur ve özbeöz Türk’türler. Türkiye’nin Etnik Kökeni başlığı altında yayına koyduğum Makaleler; en çok okunan, Yazılarımdandır

6) Tarihimize 31 Mart vakası diye adlandırılan Gerici isyanın başladığı yer; Taksim-Topçu Kışlasıydı. Gezi Olaylarının başlamasının nedeni de, Sayın ERDOĞAN buraya,115 yıl öncesinde, gerici isyanın başladığı yerdeki Topçu Kışlasını, yeniden inşa etmek için, ağaçlar kesilmeye başlanınca; Gezi direnişi başlamıştı, Şimdi bu direnişçilerden , hapishanede hala yatanlar var.

İŞİN EN ÖNEMLİ YANIDA, 13Nisan 2009’da ki bu gerici isyanı bastırmak için, Selanik ve Edirne’deki Ordu birliklerinden oluşturulan Hareket Ordusu’nun Kurmay Başkanı, o zamanki adıyla Kol Ağası, Şimdiki adıyla Kurmay  Yüzbaşı. Bu Harekatın planlarını hazırlayan kişi Günümüzdeki Mustafa Kemal ATATÜRK

Sonuçta Kurmay Başkanı Mustafa Kemal Bey, isyanı bastırıyor.ve isyancılardan, 70 kişi idam ediliyor, 120’si de değişik hapis cezalarına çarptırılıyorlar. Günümüzde bir kesimin, Mustafa Kemal ATATÜRK’ten, niye hoşlanmadığının, ağır sözler sarf ettiğinin nedenini anladınız mı?)

                2/3)20 Haziran 2024 Perşembe SÖZCÜ

 




NEDİR BU AMERİKA SEVDASI! DİYANET PARAYI ABD’DE,OTEL,RESTORAN,HAMAM,HAVUZ VE VİLLAYA YATIRDI

                ABD’deki Diyanet Tesisleri, ticari bir işletme. Burada Diyanet Otelcilik yapıyor. Tesislere gidenler, ücretli Türk Hamamı’na girip, göbek taşında yatabiliyor. Diyanet Tesislerinin içinde, Türk Mimarisi ile yapılmış, 10 adet yan yana villa var. Tesiste konaklayan misafirler, restoran bölümünde, istediklerini yiyip, içiyorlar.

AKP ve ona yakın Dini, Vakıfların, milyonlarca dolarlık mal edindiği, ABD’de,Diyanet’inde 90 milyon dolarlık, tesisleri var.

                Bu Gazetede diğer bir haberde şöyle. Turizmin cennetin de, lüks tatilin faturası ağır Bodrum’da, restoranda servis ücreti 19 bin lira

                3/3)20Haziran 2024 Perşembe CUMHURİYET

 


                İki yıldır yüzdürülen kredileri, artık idare etmenin, durumu da kalmadı

 BATIK KREDİ 1 TRİLYON TL.

                RİSK BÜYÜYOR: Borcu borçla kapatmak zorunda olan firmalar ve yurttaşlar; artık çektikleri krediyi, ödeyemez hale geldi. Tahsil edilemeyen miktar, 200 milyarTL’yi aştı. Yakın takiptekiler de dahil edildiğinde, ekonomi için,1 trilyon TL’lik batık kredi söz konusu. Tasfiye olunacak borçlarda başı, bireysel krediler çekiyor.

                KONKORDATO HIZLANACAK: Batık kredilerin, 45 milyar TL’si inşaat,33 Milyar TL’si Elektrik-gaz, 16 milyar TL’si emlak komisyonculuğu ve 9 milyar TL’si, tekstil sektörü, borçlarından oluşuyor. Ekonomist Şenol Babuşçu, Konkordatolar artacak, bundan sonrasındaki süreç, çok daha kötüye gidecek dedi.

Ormanlar, meralar, tarım alanları, rant uğruna talan ediliyor

ALTIN İÇİN; VAHŞİ TALAN: Türkiye’de her aşaması, doğaya zarar veren altın madenciliği; yaşam savunucularının itirazlarına rağmen, devam ediyor.2012’Den bu yana,410 bin hektarlık alan, madenciliğe açıldı. Çevreciler; bu yok oluşa giden bir süreçtir, tespitini yaptı.

KISSADAN HİSSE İLE, bu gibi konularda şunları söylemek isterim:

                1/Başta, Altın Madenciliği olmak ürere; Maden Arama ve Maden İşletmeciliği gibi, çok itina isteyen işleri, niye yabancılara, ya da niye özel sektöre veriyoruz Ki?...Bu gibi işleri Devlet yaparsa! İşletme ve personel masrafları, biraz artar ama güvenlik önlemlerini almak, daha kolay olur. Belki biraz zarar da edebilir ama iş kazaları olmaz, işe ara verme olmaz. Örneğin Termik Santrallere kömür temin etmek için, illaki ormanları yok etmek gerekmez. Yeraltı işletmeciliği ile; bu gibi işleri, geliştirilmiş yer altında çalışan Maden Makineleri ile yapmak mümkün. Biraz pahalı ve masraflı olur ama olsun. Bu işleri Devlet yapmalı. Doğa tahribatı da olmaz, iş kazaları da minimum olur

                4-SİYON YILDIZININ ADI NEDİR VE KİMLER KULLANIR?

1) David Yıldızı sembolü, eski İsrail Krallığı'nın Kralı,David'e atfedilir. David Yıldızı, Yahudi halkının birliğini ve dayanışmasını simgeler ve aynı zamanda İsrail Devleti'nin bağımsızlığı için verilen mücadeleyi de temsil eder.

Siyon Yıldızını, her ne kadar Selçuklular da kullanmış olsalar bile amacın farklı olduğu kesin; günümüzde Yahudilerin ve İsrail Devleti’ni temsil eden bir semboldür. AKP’nin Genel Merkez binasında da, kocaman bir Siyon Yıldızı vardır.

BU NOKTADA, Siyon Yıldızı’nIn; Cennetin 8 kapısını ifade eden anlamları olsa bile; İktidar Partisi AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, İsrail Devletini çağrıştıran, bu sembolü kullanmasını doğru bulmadığı mı da, söylemek isterim

2) Sayın ERDOĞAN; bir yandan, İsrail’ın soy kırım uyguladığı, Filistinli Araplara ve HAMAS’a destek verip, sahiplenirken! Diğer taraftan, İsrail ile ticaretin devam ettiği, gemilerin İsrail’e demir, çimento, barut, dikenli tel gibi stratejik malzemeler taşıdığı gibi bilgilerde, basınımıza yansıdı NİHAYETİNDE, Sayın ERDOĞAN; Halkımızdan gelen tepkiler üzerine, İsrail ile ticareti yasakladı, ya da kısıtladı.

                3) Sayın ERDOĞAN; Yahudilerden 2 Ödül alıyor. İlki,2004’te; American Jevis kommite(ARC)tarafından veriliyor. Diğeri 10 Haziran 2005’te ADL Direktörü, Abraham FOXMAN, tarafından veriliyor.

                4) Bu gibi Ödüllerin Türkiye ile Türkiye’nin çıkarları ile ilgili olduğunu söyleyemeyiz. Türkiye’nin Siyaseten geldiği, getirildiği, her açıdan içinde bulunduğumuz zor durum ortada! Türkiye’nin ve hepimizin ihtiyacı; bir erken seçimle, iktidar değişikliği ve Eski Parlamenter Sistem’e geri dönmek

EGEDENİZİ’indeki,18 Adamızı, Yunanistan’a kaptırdık. Daha doğrusu, Yunanistan’ın bu adaları işgal etmesine, sessiz kaldık.

Suriye’deki, Süleyman Şah Türbesini, Sözde IŞID kuşatmasından korumak adına, bir gece kendi ellerimizle patlattık, Süleyman ŞAH’ın, kemiklerini torbaya koyup, başka yere kaçırdık. Türk Toprağı sayılan 10 Dönümlük araziyi de, savaşmadan kaybettik. Yıl 2015.

AKSİNİ iddia eden varsa! Aynı yerde, 10 Dönümlük arazi de, Türbeyi yeniden inşa etsinler. Süleyman ŞAH’in kemiklerini de, yeniden, mezarına koysunlar!

   5-NE KEMAL KILIÇDAROĞLU ne de ÖZGÜR ÖZEL’İN AĞZINDAN, PARLAMENTER SİSTEME, GERİ DÖNME SÖZÜNÜ DUYMADIK!

1) Şimdiki Tek Kişi’nin egemenliğine dayalı Başkanlık Sistemi Halkımızın talebi ve Türkiye’nin

de ihtiyacı değildi. BOP ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında Amerika tarafından, Türkiye’nin başına geçirilmiş bir çuvaldı. Bunu tekrar hatırlatmış oluyorum

Bu çuvalı çıkarma görevine öncülük etmekte; 31 Mart 2024 Yerel seçimlerinde, 1.Parti konumuna yükselen CHP  ve onun Genel Başkanı Özgür Özel’e düşüyor.                      

               2) PEKİ, Sayın Özgür ÖZEL; Eski, Parlamenter Sisteme, geri dönüleceği konusunda, bir şey söyledi mi, hiç? Söylemedi ama dedi ki: ilk seçimde bizim Cumhurbaşkanı Adayımız, İBB Başkanı Ekrem İMAMOĞLU, yada Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ olacak dedi. Yani tek kişinin egemenliğine dayalı Şimdiki Sistemin, devam edeceği anlaşılıyor. Özgür ÖZEL’in Sayın ERDOĞAN ile, Sayın BAHÇELİ ve diğer Siyasi Parti Genel Başkanları ile ne konuştuğunu, tam bilmiyoruz ama! Eski Parlamenter Sistem’e geri dönüleceğini, mutlaka duymak istiyoruz. Bu gibi işin çok önemli Püf noktalarına; İktidar yanlısı olmayan Gazeteler ile, Televizyonların da yer vermesi gerekir ki! Eğer Tek Kişi’nin egemen olduğu şimdiki sistem devam ederse! Başımıza ne büyük belaların geleceğini, herkes bilsin, anlasın!...

NETİCEDE, sağ-sol demeden, Halkımızın büyük bir çoğunluğu, acilen Eski Parlamenter Sisteme geri dönme işini benimserse ve CHP Üst Yönetimini zorlarsa! Özgür ÖZEL dahil Diğerleri de, bunu kabul etmek ve açıklamak zorunda kalır

                3) Kemal KILIÇDAROĞLU’da, Eski Parlamenter Sistem’e geri dönüleceğini, söylemedi.6’lı Masa denildi, sonrasında; Mansur YAVAŞ ve Ekrem İMAMOĞLU’da bu Sisteme, Cumhurbaşkanı Yardımcıları olarak monta edildi. Eğer 6’lı  Masa kazansaydı! Şimdiki gibi olmasa da! Yine de bize uygun olmayan, ithal Başkanlık Sistemi’nin devamı şeklinde olacaktı. Bence Türk Milleti’ne kurulan Tuzak, günümüzde de devam ediyor.

                4) BEN BURADA, Kemal KILIÇDAROĞLU’nun bir sözünü, özellikle hatırlatmak istiyorum. Hacer

FOGGO’yu, Eski Hatay Milletvekili Suzan Şahin’i, herkes çalışkanlığı ve vatanseverliği ile tanır. Bende bu gibilerden, biriyim aslında! 14 ve28 Mayıs 2023 seçimlerinde, bizleri ve bizim gibileri; Milletvekili Adayı yazmadılar. KILIÇDAROĞLU; dikkat çeken böylesi bir konu ve soruya şöyle bir cevap verdi: Bir Anayasa değişikliği yapılacağına vurgu ile böylesi bir zamanda, 1-2 Milletvekilinin oyları, çok önemlidir dedi. Demek ki; Kılıçdaroğlu’nun, kafasında Halkımızdan gizlediği bir şeyler var ki! İsimlerini söylediği m 2 kişiyi, beni ve benim gibileri de, Milletvekili Adayı yazmadılar. Burada Kıssadan Hisse ile şunları söylemek istiyorum

BU GİBİ örnekler, sadece Kılıçdaroğlu ile de sınırlı değil Konu ve örnekler farklı olsa da! Özgür Özel ile, CHP’de Karar aşamasında ki başka Kişilerin de; düzgün, çalışkan, yetenekli ve konusunda uzman kişilere, değer verdiklerini de söyleyemem.

                5) Bence ne Ekrem İMAMOĞLU, ne de Mansur YAVAŞ; Cumhurbaşkanı Adayı olmamalı.   BU GİBİ konularda, şunları da söylemek isterim:

İngiltere Başbakanlarından  Boris JOHNSON, Londra Belediye Başkanlığından, Başbakanlığa terfi etti ama başarılı olamadı. Boris YELTSİN, Moskova Belediye Başkanıydı. Sovyetler Birliği dağılınca, Rusya Cumhurbaşkanı oldu ama, başarılı olamayınca; kendi rızası ile istifa etti. BU NEDENLE, Özgür ÖZEL, böylesi Erken bir açıklama ile yanlış bir iş yaptı. Belediye Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı, tamamen, farlı şeyler

                6) Eski Parlamenter Sistem’e Geri Dönmenin kolay ve Pratik Yolu Nedir?

Burada şimdi Özgür Özel dönemine önereceğim formülün benzerini, Kemal KILIÇDAROĞLU’na da önermiştim. Ama yanaşmadı. Şimdi önce onu anlatayım. Sonrasında, küçük değişiklik yada ilavelerle Özgür Özel için güncellemek istiyorum.

                Kemal KILIÇDAROĞLU’nun; 14 Mayıs 2023 ve 28 Mayıs 2023 Seçimleri öncesinde, Eski Parlamenter Sistem’e geri dönmek istediği konusunda ki,  noter tasdikli standart belgeyi; kendisi dahil herkes; daha Milletvekilliği Aday Adayı aşamasında! beyan edecekti. Kritik bir dönem nedeniyle, böylesi bir belge vermeyenlere, Milletvekili  Adayı olma yolu da, bu şekilde kapatılmış olacaktı.

NOTER TASDİKLİ, standart belge şöyle olacaktı:

Milletvekili seçilip, Meclis’e girdiğimde; 16 Nisan 2017 Referandumu öncesindeki, Anayasayı başlangıç kabul edip; Eski Parlamenter Sistem’e geri döneceğimi, şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum. Eğer seçimi kazanıp, Meclis’e girdiğimde, sözümden cayacak olursam; Milletvekilliğimin kendiliğinden düşürülmüş sayılacağını, Şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum.

                7) Böylesi bir formülde, 400 Milletvekili de çıkardı, 500 Milletvekili de çıkardı. Meclis’te Milletvekillerinin yemini sonrasında! Kaldır el, indir el yapılır. Böylece, Eski Parlamenter Sisteme geçilmiş olurdu. Cumhurbaşkanı da, Milletvekillerinin arasından, biri seçilir. Yada Ahmet Necdet SEZER örneğinde olduğu gibi, dışarıdan biri de Cumhurbaşkanı seçilebilirdi. Ve böylece Meclis’in onayı ile 21 yıldan beri, Türkiye’yi yönetmekte olan, Tek Kişi’lik Başkanlık Sistemi de, kolay bir şekilde, sonlandırılmış olurdu.

SONRASINDA, daha iyi bir Anayasa yapmak için de, Meclis çalışmalara başlardı

                8) Bu formülde anlaşılmayacak bir şey yok. Ama ne Hikmetse, Kılıçdaroğlu dahil, kimse bu formüle yanaşmadı. Çünkü Türkiye’de Siyaset maalesef; emperyalizmin kontrolünde. Diyelim ki Özgür ÖZEL; böylesi bir formüle, yeşil ışık yaktı ve tamam dedi. Böylesi bir formüle, başta Cumhur İttifakı Partilerinin Liderleri ile, HDP ve benzeri Partilerin liderleri karşı çıkar. Çıksınlar. Halkımız onları dümdüz eder. Böylesi bir durumda! Bu Partilere oy veren aklı başında, çoğu seçmenin oyları, diyelim ki Merkez Sağda ki Partilerde, Noter Tasdikli bir belgeye yöneldiler! Her kesimden oylar bu formülü benimseyen, kendi düşüncelerine de yakın  Partilere akar ve Siyaset olması gereken bir mecraya girmiş olur. Hatta HDP ve benzeri Partilere oy veren bazı seçmenler bile böylesi bir durumda kendi Partilerine değil, Noter Tasdikli belgeyi kabul eden Partilerden birini destekler. Böylesi bir durumda, Halkımızın gerçek iradesi, yerini bulur.

                9) PEKİ, Özgür ÖZEL, bu formüle yanaşır mı? Bence yanaşmaz. Nedeni belli. Çünkü oda şimdiki sistemin devamı yönünde, bir görüş içinde. Bu nedenle başta CHP seçmeni ve Sivil Toplum Örgütleri, Muhalif Gazeteler ve Televizyon kanalları, bu gibi konuları şimdiden, tartışmaya açmalı ve Halkımızın anlamasına yardımcı olmalı ve ortamı hazırlamalıdır. Gerisi kendiliğinden gelir Özgür Özel ve diğerleri de, bu formülü kabul etmek zorunda kalır.

EĞER Özgür Özel, Halkımızla inatlaşırsa; Halkımız onu da sıfırlamasını, bilir.

10) Şimdi bu gibi vurgulardan sonra;31 Mart 2024 Yerel seçimlerinde, Halkımızın CHP’yi destekleyip, birinci parti konumuna yükseltmesi, ya da, rekor sayıda Başta Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmak üzere, mevcutların sayılarını artırması, diğer Belediye Başkanlıklarında da, yeni ilaveler nedeniyle de; muhtemel bir erken seçimde, CHP’ye iktidar olma yolunu da açtı.

HALKIMIZIN, böylesi bir tercihinin; sıradan bir konu, ya da sebepsiz olmadığını da söylemek isterim. BU NEDENLE, kimse böylesi bir başarıyı sadece CHP’nin kendi seçmenine bağlamasın! Burada başka Partilere mensup seçmenlerin de, stratejik açıdan CHP’ye oy verdiklerini de, bilsin. Ve ona göre çözüm bulsunlar. CHP’li Belediyelerde elinden geleni de yapıyorlar zaten! Onun için bu gibi konuları geçiyoruz.

                11) 27 Haziran 2024 Perşembe günü HALK  TV’de İsmail Küçükkaya  Sabah Programında, Basından özetler verirken; Sayın ERDOĞAN’ın, Özgür ÖZEL’ın, normalleşme adı altında yürüttüğü çalışmalardan;

Yumuşama ve gevşeme anlamında, bir sonuç çıkarılmaması gerektiği yönünde hatırlatmalarda bulundu ve mealen şöyle devam etti

Asıl normalleşmesi, gevşemesi, yumuşaması gereken; Özgür ÖZELMİŞ!

Anlaşılan şudur ki! Özgür ÖZEL’in AKP’den memnun olmayan, başta Emekliler olmak üzere, çiftçiler, Eğitimciler ve başka Sivil Toplum örgütlerinin mitinglerine katılması ve iktidara ağır eleştiriler yöneltmesi, AKP’yi ve Bileşeni Partilerden MHP’yi çok rahatsız etmiş.

BEN DE ŞAHSEN; Özgür ÖZEL’in Cumhur İttifakına yaptığı haklı eleştirileri doğru buluyorum! Ancak birazda mizahla Yumuşatma ve Gevşetme çabalarını doğru bulsam da!

EĞER Özgür ÖZEL; iktidara gelmeden de! Mevcut imkanlarla Halkı rahatlatacak bir şeyler yapmazsa, ya da yapamazsa! Hiçbir şeyin garantisi yok!...

12) ÇÜNKÜ CHP ve Özgür ÖZEL; beklenen erken seçimi kazanıp, iktidar olsa bile; boş bir kasa ile devasa sorunlar devir alacağını unutmamalı. Bu nedenle CHP Kurmaylarının ve Gölge Bakanlarının Durum Tespiti çalışmalarını doğru bulsam da, haklı eleştirilerine katılsam da; yeterli  olmayacağını, tekrar hatırlatmak isterim

Böylesi zor zamanlarda, Ekonomiyi ve Halkımızı rahatlatmak! Ancak herkese hitap edecek, Plan ve Projeye dayalı işleri devreye sokmak ve yeni Buluşlardan yararlanmak; en kestirme, en garantili yol budur.

Ben böylesi çok önemli bir konuya vurgu yaparken! Aslında kendimden bahsetmiş oluyorum

6-BENİM BULUŞUM OLAN YAĞMUR TUTMA PROJELERİ VE CHP’NİN VURDUM DUYMAZLIĞI.

.Bu gibi konularda, ne Kemal KILIÇDAROĞLU, ne Özgür ÖZEL, ne Genel Başkan Yardımcıları, nede Milletvekilleri; üzerlerine düşen görevi yapmadılar, bana yardımcı olmadılar. Bu gibi konularda da söyleyeceklerim var.

Burada detaylara girmeden; önce Proje konusunda, kısa bir özet sunmak istiyorum.

1) İKLİMLER Türkiye’de ve bütün Dünyada değişti. Aniden bastıran yağışlar Türkiye’de ve Dünyada can almaya devam ediyor. Birde böylesi bir iklim değişikliğinin bir sonucu olarak, kuraklıkta söz konusu. Gidişat çok vahim.

Ben; aniden bastıran yağışlarda meydana gelen can ve mal kaybını, bütün betonlaşmaya rağmen; benim buluşum olan Yağmur Tutma Projeleri ile Türkiye genelinde, önleyeceğimi söylüyorum. CHP’nin Üst Yönetiminde bulunanların da! Önce beni dinlemeleri, sonrasında bana destek olup, uygulamaya geçilmesi gerekmez miydi? Elbette gerekir Söyleyeceklerim de, bu noktada başlıyor.

Bu Proje aynı zamanda bir sulama Projesidir. Bu konuda da, şunları söylüyorum. Konya ovası dahil, bu Proje ile Türkiye’de sulanamayan arazi kalmayacak. Devam ediyorum.

Göller büyük su kütleleridir. Hem balıkçılık ve su ürünleri açısından bir geçim kaynağıdır, hem de iklimleri dengeleyen, yağmurları çeken, ana unsurlardır. Bu Proje ile kurumaya doğru giden Burdur, Eğridir ve Meke gibi gölleri, yağmur suları ile dolduracağız. Böylece buraları  yeniden balıkçık ve su ürünleri bakımından yeniden bir gelir kaynağı olacağı gibi iklimleri de normalleştirme yönünde ilk adımı da atmış olacağız. Devam ediyorum

6 Aşamadan oluşan bu Proje’nin ilk aşaması; şehirlerde binaların çatılarına düşen yağmur sularını, dikey borulardan cadde ve sokaklara boşaltmak yerine, arıtmadan geçirip, çamaşır ve bulaşık makinelerinde, banyo ve tuvalette kullanmaktı.

Yağmur suyu saf olduğundan, çamaşır ve bulaşık makinelerinde deterjan sarfiyatı azalacaktı. Yine aynı sebepten, yağmur suyu saf olduğundan, her 2 makine yıkamayı daha kısa sürede yapacağından, elektrik faturaları düşecekti. Vatandaşlarımız bedavaya yakın su kullanacaklarından, su faturaları da düşecek ve vatandaşlarımız da, ekonomik açıdan rahatlayacaklardı.

EĞER ÖNCE Kemal KILIÇDAROĞLU, SONRASINDA Özgür ÖZEL bana yardımcı olsalardı, önce 11 Büyükşehirde, şimdi 35 Büyükşehir Belediyesinin öncülüğünde, binlerce binaya, 10 binlerce daireye Yağmur Suyu tesisatı döşeyecektik. Böylece hem ekonomi, hem sanayici…herkes rahatlayacaktı ve bir iktidar değişikliği ile Eski Parlamenter Sisteme geçiş te kolaylaşacaktı. Devam ediyorum

Böylece 1000’lerce mühendise, teknisyene, ustaya, işçiye iş imkanı olacaktı. Malzeme üreten sanayicilere, malzeme satan bayilere, çalıştırdığı elemanlara para akacaktı. Yokluk ve yoksulluğun geride kalmasında, çok önemli bir adım atılmış olacaktı

               2) Şimdi aniden bastıran yağışlarda, selin nasıl oluştuğunu, bir örnekle anlatmaya çalışalım. Burası yüksek bir yer olduğundan, yağmur şiddetli bile yağsa, buraları sel basmaz. Ama buradan aşağıya doğru, Dikmen ve çetin Emeç Bulvarına doğru inilirken, yüzlerce ,hatta çok daha fazla binaların çatılarına düşen yağmur sularının, dikey boırulardan cadde ve sokaklara boşaltılması sonucunda, birde cadde ve sokaklara tepeden doğrudan düşen yağmur suları da eklenince; Dikmen ve Çetin Emeç bulvarında; cadde ve sokakları, iş yerlerini, ve evleri su basıyor. Şimdi selin nasıl oluştuğunu anladınız mı?

ÇÖZÜM YOLU DA, bu Mantığın bir Parçası. Çatılara düşen yağmur sularını dikey borulardan cadde ve sokaklara bırakmak yerine; ki selin oluşma nedenlerinden biri budur; arıtmadan geçirip, çamaşır ve bulaşık makinelerinde, banyo ve tuvalette kullanırken, hem cadde ve sokaklara bırakılan su miktarında, bir azalma oluyordu. Devam ediyorum

BUNDAN SONRASINDA, Büyükşehir Belediyelerinin işi başlıyor. Bu gibi işleri de adresini vereceğim ilgili Makaleden okumanızı istiyorum.

3) Ben Yağmur Tutma Projeleri ile ilgili olarak, 2 defa Televizyona çıktım. İlki 2016’da Ankara Öveçler 4.Caddede ki Kanal B Televizyonu’nun Haber Programında; Karadeniz Bölgesi için geliştirdiğim Projeyi anlatmıştım

Aradan zaman geçti. Projeyi Türkiye geneli için geliştirdim.2018 Yerel Seçimleri öncesinde, Büyükşehir Belediyelerinde kullanılabilirdi. Bu gibi konularda Büyükşehir Belediyeleri nezdinde çok girişimlerim oldu. Ama ne Mansur Yavaş ile ne de Ekrem İMAMOĞLU ile görüşebildim.

26 Haziran 2022’de İstanbul’da CEM TV’de sabah programında 1.5 saat kadar canlı yayında konuştum. Bu defasında hem Karadeniz Projesini, yaptığım bir modelle tekrar anlattım, hem de Projenin tamamını özetledim. Gelen Mesajlardan bu Programın Amerika dahil, Avrupa’dan da çok izlendiğini, beğenildiğini; gelen mesajlardan anlıyorum.

4) ŞİMDİ GELİYORUM CHP’ye, Kemal KILIÇDAROĞLU’na, Özgür ÖZEL’e  ve CHP’nin Diğer Ayağı Büyüklerine ve Milletvekillerine!?

Böylesi Kapsamlı ve Çok faydalı bir Proje, bir Buluş; Avrupa’da Amerika’da olsa, Yetkililer hemen ilgilenir, Projenin uygulamasına geçilmesi konusunda, herkes bir şeyler yapmaya çalışırdı. Gelişmiş Batı ile aramızdaki fark! Burada işte! Sanki bu gibi işleri herkes yapabilirmiş gibi beni ricacı durumuna düşürüyorlar

                5) PROJENİN uygulamasına geçilmesi için, CHP’nin Patronu sıfatıyla önce Kemal KILIÇDAROĞLU’nun, daha sonrasında da Özgür ÖZEL’ın, bu Projeye sahiplenmesi gerekiyordu. Bu noktada Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılarına da talimat verip, Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer Büyükşehir Belediye Başkanları ile irtibatın sağlanmasında, bana yardımcı olmaları gerekiyordu. Bu gibi isimlerden hiçbiri ile 5-10 dakika bile olsa! bir görüşme mümkün olmadı

Kemal KILIOÇDAROĞLU’NA BU KONUDA 3 Mektup yazdım, görüşme talebinde bulundum. Beni kimse aramadı, sormadı. Özgür ÖZEL’e de 3 Mektup yazdım, görüşme talebinde bulundum. Oda aramadı, sormadı.

Genel Başkan Yardımcıları ile de bir görüşme imkânım olmadı. Böylesi bir durumun Akıl ve Mantıkla, Yöneticilikle bir ilgisi yok! Bu gibi akıl almaz işler ancak bizim gibi az gelişmiş olan Ülkelerde yaşanabilir.

MİLLETVEKİLLERİ DE, genelde öyle. Yarım saat dinleme zahmetinde bulunsalar, anlamadıkları yeri sorsalar. Onu da anlatırdım Ama Milletvekilleri de,genelde günlük basit işlerle, gelen-gidenlerle uğraşıyorlar. Benim söylediğim noktada, yukarıya baskı oluştursalar, biraz işin ucundan tutsalar, her şey daha kolay olurdu. Ama öyle değiller işte!

Bu gibi konuların; kültür yapımızla, alışkanlıklarımızla da ilgisi var. Bu neden le de ; Psikologlar, Sosyologlar, Toplum Bilimcileri ve Tarihçiler tarafından; Televizyonlarda masaya yatırılması ve tartışılması gereken; çok önemli konulardır

Genel anlamda söylüyorum. Siyasetçiler; sıradan vatandaşlarımızın, daha gerisindeler. Dinlemesini bile bilmiyorlar.

BENİM, kimseden bir Makam, bir Mevki talebim yok. Ben CHP’nin bir Üyesiyim ve bir Yazarım. Ne için görüşme talebinde bulunduğumu da, herkes biliyor. Benimle konuşmayacaklar da kiminle konuşacaklardı?

Gelişmiş Ülkelerde, Gazetecilere, Yazarlara ve Bilim Adamlarına görüşmede öncelik tanınır. İşte Türkiye bu gün! bu gibi sebeplerden dolayı; olması gereken yerde değildir. Başka türlü, günümüzdeki ağır ve güncel sorunların altından, nasıl kalkabiliriz ki?

6) ŞİMDİ buraya kadar değindiğim çok önemli konulardan sonra; şimdi de çok vahim bir konuya giriyorum. Ondan sonrasında, kaldığım yerden devam edeceğim.

21 Mayıs 2024 Salı, 28 Mayıs 2024 Salı; CHP’nin Meclis’te Grup Konuşmasının yapıldığı günler. Bende HEM, Özgür ÖZEL’in Grup konuşmasını izlemek, hem de tanıdığım Milletvekilleri ile görüşüp, Özgür ÖZEL’e hatırlatmada bulunsunlar, istiyordum. Her 2 GRUP Konuşmasını dinlemeye vakit bulamadan, Meclis güvenliği, Milletvekillerinin odalarının bulunduğu binada, beni arayıp buldular ve Dikmen kapısından dışarı çıkardılar. 

PEKİ GEREKÇE NEYMİŞ? Çıkarılmaya çalışılan Etki Ajanlığı Yasası. Neticede, bu olaydan birkaç gün sonra, bu Yasa teklifinin, geri çekildiği haberi, Basınımıza ve Televizyon haberlerine yansıdı. Bu yasa kapsamında ancak 1 Milletvekili ile görüşülebiliyor muş.

                7) BEN MUHALİF, çok yönlü ve etkili bir Yazar olduğumdan olmalı ki! CİMER’in beni izlemeye aldığını düşünüyorum.

Milletvekilleri ile görüşmek için, Meclis’in santralini arayıp, bağlantı kurmak istediğimde, hangi Milletvekillerinin odasını aradımsa, kayda almışlar. Muhtemelen sesimi de kayda almışlardır. Tabi ki Meclis’e 1 Milletvekilinin randevusu ile giriyoruz ama ben Gazeteci ve Yazarda olduğum için, başka Milletvekillerine de uğruyorum.

Telefon ettiğim Milletvekilleri de kayıt altına alındığından;

Beni Meclis içinde, arayıp bulmaları, çok zor olmuyor. Bulduklarında da, dışarı çıkartıyorlardı

BU YÜZDEN; Meclis’te Güvenlikçiler tarafından, hep tanınır oldum.

8) 21 Mayıs 2024 Salı günü randevu alıp, Meclis’e girdiğimde, birkaç Milletvekilinin odasına uğradıktan sonra, Erzincan Milletvekili Mustafa SARIGÜL’ün odasına da uğramak için; 2.kattan,.1kata merdivenlerden inerken; Ahmet Bey, diye bir ses duydum. Sol tarafa baktığımda, uzun boylu biri. Dedim ki, beni tanıyor musunuz? Dedi ki; yakanızda ki kart var ya! Yakamdaki kartta sadece rakamlar var. Tabi ki kimliğim de; giriş kartlarının alındığı yerde. Demek ki teknik takip sonucunda, beni arayıp, buluyorlar

28 Mayıs2024 Salı. Yine hem CHP’nin Grup Konuşmasını dinlemek, hem de yine bazı Milletvekilleri ile de görüşmek içim; yine Dikmen Kapı tarafında, kuyrukta sıradayım. Sıram geldiğinde, cebimdekileri kutuya bırakıp, kontrolden geçeceğim yerdeki görevli; beni hemen tanıdı ve kimlik kartımı istedi. Kartımı da aldıktan sonra, dedi ki sen şurada biraz bekle! 5-10 Dakika sonra kart geldi ve görevli bana dedi ki; sen randevu almamışsın. Dedim herkes güvenlikten geçip, içeri girdiğinde, telefon edip alıyor. Dedi ki; sana olmaz. Bu defasında CHP-Grup Başkan Vekili Ali Mahir BAŞARIR’ın sekreterini aradım. Birkaç dakika sonra, randevu işi tamam ve nihayet Meclis’e girdim.

AMA zamanı da tasarruflu kullanmak açısından, daha yakında olduğu için; önce Ali Mahir BAŞARIR’a değil de! Milletvekillerinin odalarının bulunduğu, büyük Binaya yöneldim. Birkaç Milletvekilinin odasına uğradıktan sonra;

Bu defasında da Meclis Güvenliğinden başka bir Görevli beni Demokrat Parti İzmir Milletvekili Mehmet Salih UZUN’un odasından çıkarken buldu. Salih UZUN’da yerinde yoktu zaten. Yeni görevliye, Ali Mahir BAŞARIR’dan randevumun olduğunu, benim aynı zamanda bir Gazeteci ve bir Yazar olduğumu da hatırlattıktan sonra; zamanı da tasarruflu kullanmak açısından, önce; önce bu binaya girdiğimi söyledim. Yeni görevli bana, kırıcı, incitici bir şeyde söylemedi ama sadece, bu binanın dışına çıkardı ve gitti. Bende Grup Başkan Vekillerinin bulunduğu, Binaya gittim. Kalabalık olduğu için, Ali Mahir BAŞARIR ile de görüşemedim ama, Sekreterine başımdan geçenleri anlattım ve Ali Mahir BAŞARIR’ı bilgilendirmesini istedim

                9) MECLİS’ten dışarı çıktıktan sonra da, başımdan geçenleri ve yukarıda hikayesini anlattığım konuları; bu defasında ilgilenmesi ve de bilgilenmesi açısından; Ali Mahir BAŞARIR’a faks ile gönderdim.

BUNA BENZER faksları; Özgür ÖZEL ve Gökhan ZEYBEK’e de gönderdim. Bana sahiplenmelerini, bu utanç verici olayı, Basın-Yayın aracılığı ile protesto etmelerini, Özgür ÖZEL’İN BU KONUYU, Grup konuşmasında da, gündeme getirmesini isterdim. Bunu yapmadıkları gibi, bir telefon bile etmediler.

ÇÜNKÜ, Projenin uygulamaya geçilmesi aşaması öncesinde, yapacağımız işler vardı. Öncelikle CHP’nin Genel Başkanı sıfatıyla Özgür ÖZEL’in Projeye sahiplenmesi gerekiyordu. Sonrasında Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan ZEYBEK’i araması; Gökhan ZEYBEK’in de böylesi bir Talimatı;

Benimle ilgilenmeleri konusunda; Büyükşehir Belediye Başkanlarına, iletmesi gerekiyordu.

BENDE Genel Başkan Özgür ÖZEL ve Gökhan ZEYBEK’ten aldığım güçle;

Örneğin  HALK TV ya da SÖZCÜ TV, yönetimi ile, görüşmelere başlayacaktım.

Hangi Televizyon Kanalında Programa çıkacağımız ve tarihi de belli olduktan sonra;

Projenin Mucidi ve Ekibin başı olarak, ben dahil, Toplamda 4 Kişilik bir konuşmacı ekibi ile

Programa hazırlanmaya başlayacaktık.4 Kişilik bir Konuşmacı Ekibi ile 4-5 saatlik bir Program yapacağımızı, düşünüyordum.

KONUŞMACI Ekibi, kimlerden oluşuyordu?

1.Konuşmacı ben: MAK. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ. Enerji Uzmanı Gazeteci Yazar. Projenin Mucidi ve Ekibin Başı

2.Konuşmacı: Prof. Dr. Yalçın KARATEPE, CHP’de Ekonomik İşlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı-Gölge Bakan

3.Konuşmacı: İTÜ’den, Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU.

4.Konuşmacı: Hidrofor, tesisat malzemesi, elektrik motoru imalatçısı, büyük sanayicilerden biri

Televizyondan Katılanlar: Genel Yayın Yönetmeninin olduğu, İsmail Küçükkaya, Uğur Dündar, Barış Terkoğlu, BARIŞ Pehlivan, Emin ÇAPA gibi yakından tanıdığımız, Gazeteciler de, bizlere soru soracakları gibi, Halkımızdan gelen soruları da bizlere yönelecekler

GAZETECİLERİN İSMİ: Televizyonlara göre; değişebilir                                                                     HALKIMIZA, zevkle izleyecekleri, çok faydalı ve gerekli olan, güzel bir Program ortaya koyacaktık. Bundan sonrası için, şimdiden bir şey söyleyemiyorum

                10) Bu söylediklerim; Türkiye’de iktidarlar değişse bile sorunların bir türlü niye çözülemediğinin, değişik şekillerde devam ettiğinin, ya da tekrarlandığının; bir hikayesidir. Mustafa Kemal ATATÜRK dönemini, örnek alıp; bir şeyler yapmamız gerekiyor

)BENİM buluşum olan Yağmur Tutma Projelerine; şöyle ulaşabilirsiniz:

Google’den; Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Enerji Sorunu ile Yağmur Tutma Projeleri ve Bir Televizyon Programı Önerisi, başlık böyle

Makalenin adı zor ve karmaşık gibi görünse de; okuduğunda herkes, kolayca anlar. İşin Mühendislik tarafı uygulama ile ilgili konulardır.

BU MAKALEDE, çok önemli 2 konu var. İlki Enerji sorunları, ikicisi, benim buluşum olan Yağmur Tutma Projeleri. Detaylar burada. Enerji konusunda yazdıklarım da; bilmediğiniz, başka bir yerde bulamayacağınız; geçmişten günümüze, çok önemli konulardır, bilgilerdir

7-KRİTİK BİR ZAMANDA,TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ, SADECE CHP’YE VE ÖZGÜR ÖZEL’İN İNSİYATİFİNE BIRAKAMAYIZ;
MERKEZ SAĞ’IN GÜÇLENMESİ VE TOPARLANMASI, GEREKİYOR

                1) Şu anda Türkiye’nin, her açıdan, eskiye nazaran geriye gitmesi, ekonomik açıdan da, çökme noktasına gelmesi; BOP ve BOP Eş Başkanlığı kapsamında, Merkez Sağ’ın çökertilmesi sonucunda olmuştur ve bu günlere gelinmiştir

Ben şahsen günümüzde, önce Kemal KILIÇDAROĞLU’na, sonrasında da, Özgür ÖZEL’e, şimdiki Tek Kişinin Egemen olduğu Başkanlık Sisteminin, bir şekilde devamı yönünde görev verildiğini, düşünüyorum. Çünkü bu güne kadar; ne Kemal KILIÇDAROĞLU, ne de Özgür ÖZEL;

Eski Parlamenter Sisteme geri döneceğimiz konusunda, bir şey söylemedi. Bu gibi konular çok önemli, ipuçlarıdır.

                2) Türk Halkının %855-60)’ının Merkez Sağ görüşte, ılımlı insanlardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Merkez Sağ çökertildiği için; bu kesimin oylarının büyük bir kısmının  AKP’ye gittiğini ve Sayın ERDOĞAN’ında, Merkez Sağ Seçmenin oylarıyla, bu güne kadar, iktidarda kaldığını, söyleyebiliriz

BEN ŞAHSEN, Merkez Sağ, BOP kapsamında operasyonlarla çökertilirken; Demokrat Parti’nin şimdiki Genel Başkanı Gültekin UYSAL’ada, Demokrat Partiyi, kilitleme noktasında, bir görev verildiğini düşünüyorum.

BEN siyasetle ilgilenmeye, Merkez Sağda, DEMOKRAT PARTİ’de başladım. Gülteki UYSAL’ın Genel Başkanlık yarışına girdiği kongrede; Merkez Sağın Büyüklerinden Nevzat ERCAN, en fazla oyu almıştı. Ama seçilebilmek için yeterli oyu alamamıştı ve seçim 2.Tura kalmıştı. Şimdi bu noktada çok önemli bir kulis bilgisini, sizlere aktarıyorum.

O ZAMAN, Abdullah ĞÜL, Cumhurbaşkanı idi. Ve tamda böylesi kritik bir zamanda; Nevzat ERÇAN’ı arıyor ve Adaylıktan çekilmesini istiyor. Böylece,

2.Tur seçimleri olmadan, Gültekin UYSAL; DEMOKRAT PARTİ’nin Genel Başkanı oluyor.

                3) BEN BU GÜN, CHP’de önemli Projelerle, CHP’nin iktidar olması, yokluğun yoksulluğun önlenmesi noktasındaki gayretlerim, Başta Özgür ÖZEL ve Yardımcıları tarafından destek görmediğini, üstelik, Meclis’e giriş ve çıkışlarda yaşadığım sorunlar ve başıma gelenler ile

GEÇMİŞTE,DEMOKRAT PARTİ zamanında, ona da yardımcı olmak ve DEMOKRAT PARTİ’yi üst noktalara taşımak istedim ama! Zaman değişse de, önemli Yerlerde bulunanlar; yetenekli insanları, kişisel nedenlerle ya da başka sebeplerden yanlarında görmek istemiyorlar, desteklemiyorlar

Günümüzde de, en önemli sorun bu! Merkez Sağ konusuna devam ediyorum

                4) Merkez Sağdaki Rıfat Serdaroğlu’nun Partisi DOĞRU PARTİ, Prof.Dr.Vecdet ÖZ’ün kurduğu ADALET PARTİSİ ile Namık Kemal ZEYBEK’in öncülük ettiği ATA PARTİ; bir araya gelip, bir amaç etrafında birleşeceklerdi. Şimdi sürecin tamamlandığını düşünüyorum.

BU NOKTADA, Gültekin UYSAL’ın, Merkez Sağ’ın Büyükleri arafından ikna edilip, Genel Başkanlığı bırakması konusunda, ikna edilmesi gerekiyor. Bu gibi konularda, Demokrat Parti il Başkanlıklarının, Gültekin UYSAL konusunda baskı yapıp, Demokrat Partinin önünü açması konusunda, baskı yapmaları, ikna etmeleri gerekiyor

                5) DEMKRAT PARTİ İzmir Milletvekili Mehmet Salih UZU7N’U ÇOĞU VATANDAŞIMIZ, Televizyonlarda ki ilginç yaklaşımları ve yeteneği ile Halkımız tanıyor.

Salih UZUN, Toparlayıcı bir Genel Başkan olarak, DEMOKRAT PARTİ’nin başına geçerse;

BİR AMAÇ etrafında birleşen, yukarıda isimlerini saydığım ,3 Partinin Genel Başkanları;

Salih UZUN etrafında birleşmeye, itiraz etmezler. Böylesi bir oluşum;

TÜRKİYE’nin Eski Parlamenter Sisteme dönülmesi konusunda, umutları artırır

8-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE ÖNCE; DİNLEMESİNİ BİLMEK!


1) Mustafa Kemal ATATÜRK; hem bir Askeri deha, hem de kabiliyetli ve yetenekli insanları; Dağda eğitimsiz bir çoban bile olsa, bakışlarından, ettiği birkaç sözden hemen anlıyor. Bu gibi doğuştan kabiliyetli, çok zeki çocukların ve gençlerin eğitimleri ile de ilgileniyor, gerektiğinde iyi bir eğitim almaları için, yurt dışına da gönderiliyordu.

                2) YİNE aynı şekilde, elde mevcut olanların arasından, en yetenekli olanlarını da tespit edip! bu gibilerden yararlanmasını da çok iyi biliyordu. Bu gibi nedenlerden olmalı kı! Türkiye Cumhuriyeti’nin, 29 Ekim 1923’de kurulmasından, günümüze kadar geçen, 100 yılı aşan süre içerisinde;

En büyük kalkınma hamlelerinin;10.Yıl Marşından da, gördüğümüz üzere; (1923-1938) yılları arasında, Mustafa Kemal ATATÜRK döneminde yapıldığını görüyoruz

                3) GÜNÜMÜZDE İSE, Türkiye’yi yönetmeye talip olanlar, ya da Türkiye’yi yönetenlerin;

Ya yetersizliklerinden, ya kaprislerinden olmalı ki! ya bilenlerden yararlanmıyorlar, yararlanmak istemiyorlar, ya da Emperyalist Devletlerin; maşası oluyorlar

                4) Özgür ÖZEL, ATATÜRK’ün, aşağıdaki resmine iyice bir baksın. Ve ATATÜRK’ün her alandaki büyük başarılarının, nereden kaynaklandığını, bu fotoğraftan anlamaya çalışsın.

 ATATÜR bu resimde, bir Vatandaşımızı dinlerken;

onda bir şeyler bulduğunu, gördüğünü ve bu yüzden de! çok önemsediğini görüyoruz ve anlıyoruz

BÖYLESİ bir anda, ATATÜRK’ün ruh hali, yüzüne ve gözlerine yansımış!

BU NEDENLE, 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerini kazanan Özgür ÖZEL ve Kurmaylarına, önerimiz ve Anahtar Kelimemiz; ÖNCE DİNLEMESİNİ BİLMEK olsun!

10) Ben sonuçta, başlıkta da vurguladığım Yağmur Tutma Projelerinin uygulamaya geçilmesin de, Ana Muhalefet Partisi CHP’nin ilgisizliğinden kaynaklanan, bir rahatsızlığım, bir sitemim var. Ben CHP’nin başarılı olmasını istiyorum. Sonuçta seçim zaferini, daha yukarılara taşısın istiyorum.

BENİM; iktidardan bir beklentim yok. Çünkü onun rotası, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün çizdiği Türkiye Cumhuriyeti rotası değil!

11) Sayın Özgür ÖZEL’i ve Kurmay heyetinin, iktidara karşı haklı eleştirilerine katılıyorum Elindeki Belediyelerin, hizmetlerini takdir ediyorum. Ama farklı ve değişik konularda, özellikle teknik konularda, yetersiz buluyorum. Eleştirilerimde bu gibi konularda zaten!

Bir kişinin kendisinden bahsetmesi doğru olmaz ama! Buraya kadar yazdıklarımla ilgili olarak; mecburen bir şeyler söyler söylemem gerekiyor

Ben Batı Standartlarında uygulaması da ıyı olan Enerji Uzmanı, bir Makine Yüksek Mühendisi, Alaska’dan, Vietnam’a kadar 5. Kıtada okunan bir Gazeteci ve bir Yazarım. 6. Kıta, güney kutbu ve Antartika. Burada da zaten Bilim Adamları ile Penguenler ve başka canlılar yaşıyor

                12) Nihayetinde, hem çok yönlü bir Yazar, hem bir Mucit, hem bir Milletvekili Aday Adayı olarak, Özgüre Özel ile de, görüşemiyorsam! Özgür ÖZEL; nasıl başarılı olacak ki? Sorunları saymakla, sorunları sıralamakla, işi nereye kadar götürebilir ki?

9-BOP VE BOP EŞ BAŞKANLIĞI’NIN GÖLGESİNDE,19 MAYIS ATATÜR’Ü ANMA,GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI’NDA,GAZETE NANŞETLERİ VE GÜNDEME DAİR YORUMLAR

                4/9)20 Mayıs 2024 Pazartesi SÖZCÜ

 



        Nerede o eskinin muhteşem kutlamaları

19 MAYIS COŞKUMUZU YASAKLARLA BİTİTİRDİLER

Atatürk’ün Samsuna çıkışı 1926’dan 2012’ye kadar coşkuyla kutlanıyor. Gençler stadyumlarda, muhteşem törenler yapıyordu. AKP bunu kaldırdı.

                Bu Gazetede haber değeri olan diğer önemli konular şunlar:

Ekonomist Mahfi Eğilmez kötü haber verdi

KÖPRÜ ZAMMIYLA BAŞLADI.VERGİ ARTIŞIYLA SÜRECEK

SÖZCÜYE konuşan Mahfi Eğilmez, Hazine’nin 4 ayda 807 milyar açık verdiğini hatırlattı ve ciddi vergiler geliyor dedi. FAİZ; sebep, ENFLASYON; sonuç tezini, ekonomiyi faciaya sürüklediğini vurgulayan Mahfi Eğilmez; Hazine açık veriyor, bunu finanse etmek, kolay değil.

Köprü zamları ile başladık ama, bu i,ş böyle devam etmeyecek. Çok ciddi vergiler gelecek.

                CEZASI KALDIRILAN PAŞALAR AF DEĞİL, BERAAT İSTİYORLAR

Sağlık durumları nedeniyle, ERDOĞAN’în affettiği 5 emekli general; rütbelerinin ve diğer haklarının, iade edilmesini istiyorlar.

MÜLTCİLERE ŞİMDİYE KADAR, 40 MİLYAR DOLAR, HARCAMA YAPILDI.

BM Göç Örgütü’nün 2024 raporuna göre, Türkiye en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkeler arasında,7. Kez birinci oldu. Sığınmacılara 40 Milyar DOLAR(1, 3 Trilyon lira)

5/9)20 Mayıs 2024 Pazartesi CUMHURİYET

 


Gençler Ata’sına koştu, yurtta bayram coşkusu vardı.

19 MAYIS RUHU

Diğer önemli haberlerde şunlar:

ÖDENEK ARTIŞLARI; kamuda tasarruf edilecek 100 milyar TL’yi sildi, süpürdü.

TASARRUFTA ÇELİŞKİ: iktidar kamuda, 100 milyar TL’lik tasarruf paketi hazırladı. Buna karşın bütçede,71 milyar TL olan ödenek eklemesi, Nisan ayındakilerle birlikte, 119,7 TL’yi bulacak. Diyanet’in ödeneği 242 milyar TL, Saray’ın ki ise 4 milyar artırıldı

10-23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI, KUTLU OLSUN! BİRLİK VE BERABERLİKLE NİCE YENİ 23 NİSANLARA!

6/9)23 Nisan 2024 Salı  SÖZCÜ

 


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, kutlu olsun

SENİ SEVMEYEN KAHROLSUN

Atam 23 Nisan’ın 104.yılında bile seni ve değerlerini, anlamayanlar var…Bu şiir,  karanlık zihniyete gelsin

Nereye dönsem, nereye baksam, sen hep oradasın, karşımdasın.

Gönlümde, gözümde, yaşayansın

Gelmiş geçmiş en büyük başkansın

SENİ GÖRMEYENE LANET OLSUN

Sen özgürlüksün, cumhuriyetsin

Atatürk’ümsün, vazgeçilmezsin

Hak, hukuk ve adalet ve laikliksin

Sarı saçlımsın, mavi gözlümsün

SENİ SEVMEYEN, BİN BETER OLSUN

Sen yurdu7ma hak’tan  armağansın

Aldığım nefes, kanım, canımsın

Hürriyetim, varlığım, sevdamsın.

Sen en büyüksün, en kahramansın

SENİ KEM GÖZLE GÖREN KAHROLSUN

BU GAZETEDE Kİ, diğer haberlerde şöyle:

PKK’YA KARŞI TÜRKİYE VE IRAK, ORTAK HAREKET EDECEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 yıl sonra ırak’a gitti. İki ülke arasında, Kalkınma Yolu Projesi imzalandı Erdoğan, PKK’yı terör örgütü olarak ilan edin dedi. Irak, ortak hareket mesajı verdi.

ÖZEL’DEN İKTİDARA: EĞER BÖYLE GİDERSE, ERKEN SEÇİM YAKIN

CHP Lideri Özgür Özel: Emeklinin sesini duymazsan, gençlerin özgürlüğünü kısıtlarsan, çifçişye destek olmazsan…Bu millet o zaman bir seçim isterse, bende erken seçim derim

DEM PARTİNİN KAPATILMASI VATAN VE NAMUS BORCUDUR

MHP Lideri Devlet Bahçeli, 23 Nisan mesajında, DEM PARTİ’ye sert sözlerle yüklendi. Türk Bayrağı’nı kabullenmeyen şerefsizlerin, vatandaşlıktan çıkartılması, mallarına el konulması, kapatılma davası açılması, vatana ve millete namus borcudur

                BU BÖLÜMDE, yer alan haberlerle ilgili olarak, Kıssadan Hisse ile, şunları söyleyebiliriz:

                1) Açıktan söylenmese de; ufukta bir erken seçimin gündeme geleceği anlaşılıyor. Çünkü Türkiye Ekonomik açıdan, iflasın eşiğinde. Siyaseten de çok zor durumda

                2) MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin; Sayın ERDOĞAN’a Ferdi TAYFUR’lu video ile gönderme yaptığından da anlaşılacağı üzere, MHP ile AKP arasında soğuk rüzgarların estiği  anlaşılıyor. Erken bir seçimin nedenlerinden biri de bu olabilir.

                3) Diyarbakır-AMET SPOR’un maçında, Tribünlerdeki Taraftarların, maç bitiminde ayağa kalkıp, hep bir ağızdan İstiklal Marşımızı söylemeleri, bizleri çok gururlandırdı

                4) Sayın ERDOĞAN;PKK ile birlikte mücadele etmek için, Irak Merkezi Yönetimi ile görüşmek için, Irak’a gitmesi konusunda, neler söylenebilir?

31 Mart 2024 Yerel seçimlerinde CHP; en çok Belediye Başkanlığı kazananan Parti oldu ya! Böylesi bir konu; Sayın ERDOĞAN açısından, kabul edilebilir bir durum değil. PKK ile mücadele ediyor. Görüntüsü veriyor olmak; Halkımızdan oy devşirmenin en kolay bir yolu. Bu nedenle Sayın ERDOĞAN; Irak ziyareti ile, seçim yenilgisini, bir şekilde telafı etmenin, yollarını arıyor şeklinde, yorumlanabilir

Sayın ERDOĞAN ile Irak Merkezi Yönetimi; PKK’ya karşı, birlikte mücadele kararı almış olsalar bile; Böylesi bir mücadele, göstermelik olur ve çok sınırlı kalır. Buradaki asıl Maksat; Sayın ERDOĞAN açısından; Türk kamu oyu karşısında, Terörle Mücadele ediyor ve bir şeyler yapmaya çalışıyor görüntüsü vermek. Daha fazlasına Amerika müsaade etmez! Zaten

BURADAKİ, benzer bir sorun Irak Merkezi Yönetimi içinde geçerli. Çünkü PKK’nın ardında Amerika var. Amerika Irak ve Suriye’den çıkmadan, ya da çıkartılmadan, PKK ile mücadele bitmez. Çunkü PKK’lıları eğiten de, onlara gelişmiş silahları veren de Amerika’dır

5) Devlet BAHÇELİ’nin Sayın ERDO0ĞAN’a Ferdi Tayfur’lu göndermesi( Fatih Portakal)

 

11--SEÇİMLE İLGİLİ GAZETE MANŞETLERİ VE BAZI NOKTALARA VURGU

                7/11)1Nisan 2024Pazar SÖZCÜ

 


 

Özel başkanlığındaki CHP, yerel seçimde, son 47 yıldaki en yüksek oyu aldı.

 İKİNCİ KARA OĞLAN

                            Bu1 Nisan şakası değil…CHP, birinci parti oldu.

 SANDIKTA DEVRİM

Vatandaş AKP’nin iftira, kumpas, yalan ve terör söylemine, kırmızı kart gösterdi. Saraylarda saltanat sürüp, halkın geçim derdini görmeyenleri, oyuyla cezalandırdı.

Ekrem İMAMOĞLU, 3.Golü de attı. Seçimin kilit şehri, ERDOĞAN için; İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır sözü, İstanbul’du

İMAMOĞLU 2019’daki yerel seçimde, iktidarın itirazı üzerine tekrarlanan seçim yüzünden. 2.defa gol attığı AKP’ye, dün 1.kez gol attı. AKIP’li Rakibi Murat KURUM ile aradaki fark 10 puan.

Ekrem İMAMOĞLU,%53,48

Mansur YAVAŞ, Ankara’da fark attı. %59,45. Cemil TUGAY, İzmir’de fark attı.% 48,7

                YILLARDIR seçim zaferine hasret kalan, sol seçmen dün gece coştu

CHP’DE BAYRAM. Türkiye genelinde ittifaksız seçime giren CHP,% 37,1 OY BALAN SİMGE ŞEHİR İstanbul’ da 25 ilçeyi kazanan CHP, seçmenine büyük sevinç yaşattı.

                CHP’NİN AKP’DEN ALDIĞI BELEDİYELER: Bursa 20 yıldan sonra, CHP’nin. Mustafa BOZBEY       % 47,54, Balıkesir, 79 yıl sonra CHP’ye geçti. Ahmet AKIN, 50,35’le Balıkesir Belediye Başkanı oldu.

CHP,14+14,hedefini aştı, rekor kırdı. CHP’nin İstanbul’daki hedefi,14+14’tü, fazlasını aldı. Beykoz, Eyüp Sultan, Silivri, Çatalca, Beyoğlu, Üsküdar, Şile, Tuzla  artık iktidarda değil.

                MENZİL’İN MERKEZ ÜSSÜ EL DEĞİŞTİRDİ: CHP, Menzil tarikatının merkezi Adıyaman’ı Tatlıdere ile 20yıl sonra aldı. Denizli, Kastamonu, Kilis, Afyon, Uşak, Kütahya ve Manisa, artık CHP’nin

                8/11)1 Nisan 2024 Pazartesi KARAR

 


HARİTA DEĞİŞTİ
SANDIKTA DARBE
CHP: 37,2 AKP:35,9 DEM: 5,6 YRP:6 MHP: 4,8 DİĞER: 10,5

15 Büyük Şehir ve 21 İlde CHP Adayları ilk sırada

                9/11)11 Nisan 2024 Perşembe SÖZCÜ

 


Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmadı diyen, Devlet BAHÇELİ’ye, CHP Lideri Özgür ÖZEL’den yanıt:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ SANDIKLA KURULMUŞTUR

Bayrama memleketi Manisa’da giren ÖZEL, demokraside seçim sandığının önemine dikkat çekti…Sandığa karşı çıkan, demokrasiye tehdittir dedi. ÖZEL’in sandık yorumu şöyle: kim bir yerde sandık demokrasi değildir. Başka şeylerde vardır diyorsa; demokrasinin karşısındaki tehdit, o dur. Bu ülke sandıkta kurulmadı demek, dilim varmaz. Cehalet derim, ya da dil sürçmesi olduğunu, kabul ederim

                Genel Başkanlığı bırakacak olan AKŞENER’e çağrı:

BAHÇELİ AYRIŞMA:PARTİNİN BAŞINDA KAL

Bayram namazının ardında, Alparslan Türkeş’in Ankara’daki kabrini ziyarete giden MHP Lideri Devlet BAHÇELİ; İYİ PARTİ Lideri AKŞENER’le ilgili konuştu.

                BAHÇELİ; AKŞENER’in kararından vazgeçerek, partinin başında kalması gerektiğini, söyledi. Partilerini güçlendirmelerini öneriyorum

AKP’DEN SEÇİMLE DEVİR ALINAN BELEDİYELERİN BORÇ BATAĞINDA OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI KASALAR TAMTAKIR-KURU BAKIR

DEVİR ALINAN bazı belediyelerin borçları:

1:KASTAMONU;Belediyeyi MHP’li Galip Vidinlioğlu’ndan devir alan CHP’li Hasan BALTACI, kasada 52 milyon TL olduğunu açıkladı. BORÇ 450 milyon TL

2:AFYON KARAHİSAR-Dinar. AKP’li Nihat Sarı’dan, CHP’li Veysel Topçu’ya geçiyor. Kasada 642 bin TL var. BORÇ 126 Milyon TL

3:ANTALYA-Kaş:AKP’li Mutlu Ulutaş’tan CHP’li Erol Demirhan’a geçti. Kasada para yok. BORÇ:400miyon TL

4:KÜTAHYA-Gediz;AKP’Lİ Murat Akçadurak’tan, MHP’li Necdet Akel’e geçiyor. Kasada 808 bin TL var.BORÇ:262 milyon 692 bin TL

5:AFYON-Bolvadın;AKP’li Fatih Kayacan’dan, MHP’li Derviş Aynacı’ya geçiyor. Kasada para yok. BORÇ:424 milyon TL

Burada el değiştiren 5 Belediyenin borcu: 1 662 692 000 TL

          BU GİBİ KONULARDA, NELER SÖYLENEBİLİR?

                1) BURADA AKP’den, başta CHP ve başka Partilere geçen Belediyelerin kasalarında; ya hiç para olmadığını, yada çok borçlu olduklarını görüyoruz. Yakın bir zamanda, AKP’nin Türkiye genelinde kaybettiği, diğer Belediyelerin; kasa durumu da, basınımıza yansıyacaktır. Özellikle Şehir ve Büyükşehir Belediyelerindeki açıkların, devasa boyutlar da olduğu, anlaşılıyor.

                2) PEKİ, kasada  para olmaması, ya da bu Belediyelerin çok borçlu olmasının nedeni nedir? ANLAŞILAN ŞUDUR Kİ; Adalet ve Kalkınma Partisi AKP; Tarikatlara, Cemaatlere, Yandaş Şirketlere ihale verme işi dahil, kaynağı belirsiz bir çok işi, bir çok harcamayı; kendi yönetimindeki Belediyeler üzerinden yaptığı anlaşılıyor. Bu gibi Belediyelerde; genelde Meclis Üyelerinde çoğunluk ta kendilerinde olduğundan; kitabına uydurma diye de özetleyebileceğimiz işler ve harcamalarında böyle yapıldığı anlaşılıyor.

AKP’nin başta CHP’ye kaptırdığı Belediyelerde, kasanın boş olmasının nedenlerinden birinin de, seçim harcamalarının; Belediye kaynakları üzerinden karşılandığı, ağırlık kazanıyor

                3) CHP’nin, rekor seviyede Belediye Başkalığı kazanmış olması; Belediye kaynaklarının halkımızın yararına kullanılacağı düşüncesiyle; Türkiye açısından, yararlı bir iş; Ama AKP açısından ise; bir gelir kaybı ve çöküşünde bir başlangıcıdır. Artık hiçbir şey! Eskisi gibi olmayacak!

                10/11)14 Nisan 2024 Pazar SÖZCÜ

 


İtibardan tasarruf olmaz diye bol keseden harcıyorlar

BU KAFANIN FATURASINI MİLLET ÖDÜYOR

20 Yıldır AKP’li Başkanların yönettiği, 19 katlı şatafatlı binası olan, Kahramankazan Belediyesi,’nin kasası boş çıktı. CHP’li yeni başkan, maaşları cebinden verdi.

Ankara’ya bağlı Kahramankazan Belediyesi’nin nüfusu yaklaşık 60 bin. İlçeyi 2004’ten, 31 Mart 2024’ e kadar, AKP’li belediye başkanları yönetti.2012’de, 22,9 milyon liraya19 katlı, şatafatlı bir belediye binası yaptırıldı. Bu gün az gibi görünen bu paranın alım gücü, günümüzün 400 milyon lirasına denk geliyor.GÖSTERİŞLİ binası olan Kahramankazan belediyesi, bu seçimde CHP’ye geçti. Yeni başkan Selim Çırpanoğlu, tamtakır bir kasayla karşılaştı. Belediyede yeterli para olmadığı için, cebinden 9 milyon lira verip, personelin maaşını ödedi. Bütçeyi düzelteceğiz dedi.

                4) BURSA Belediye Başkanı Bozbey, giden AKP’li başkanı eleştirdi. Belediye’nin 6 aylık Bütçesini, seçim öncesi 3 ayda harcamışlar.

                11/11)11 Nisan 2024 Perşembe KARAR

 


             KISITLAMA YETMEZ,TİCARETİ BİTİRİN

Gazze’deki  soykırımın sürdüğü 6 ay süre içinde Türkiye’nin İsrail’e ticareti, belgelere yansıdı. Satılan baruta, silaha av malzemesi savunması yapan Hükümet; inkâr ettiği utanç alış verişte,31 Mart sandığı sonuçlarının da etkisiyle,185 gün sonra geri adım attı. Tel Aviv’e 54 ürün grubunda, satış kısıtlaması getirildi. İlaç, gıda ve tekstilin liste dışı bırakıldığını yetersiz bulan muhalefetten; kısıtlama yetmez, ticareti tamamen kesin, sesleri yükseldi

JET YAKITI SİVİLE GİDİYORSA, NEDEN YASAKLANDI:

Gazze’deki soykırıma rağmen, Türkiye İsrail’e çelik, dikenli tel, barut, silah parçaları dahil, onlarca ürün üzerinden, ticareti sürdürdü. Toplumda yükselen durdurun tepkisine; Böyle bir şey yok, cevabı veren iktidar; TÜİK belgeleri ortaya çıkınca, ticareti kabul etmek zorunda kaldı.

 5) AKP ve MHP’nin oy kaybetmesinin nedenlerinden birinin de; İsrail’in, Filistinli Araplara uyguladığı soykırım konusunda, sessiz kaldığı, daha kötüsü; ticareti kesmediği, barut, jet yakıtı, dikenli tel ve silah gibi stratejik malzemeler de, gönderdiğidir. Bu gibi haberler, ne zamandan beri Gazetelerde ve Televizyon Programlarında, yer alıyor.

Bu gibi konularda sorulması gereken, diğer bir soru da şu:MHP Lideri Devlet BAHÇELİ; Sayın Erdoğan’ı uyarma gereğini, niye duymuyor? Ne Amerika’ya nede İsrail’e bir şey söylediğini duymadık. Bu gibi konularda Sayın ERDOĞAN ve Sayın BAHÇELİ ile Türk Halkı arasında, bir ters düşme, bir ayrışma olduğunu gözlemliyoruz.

Böylesi bir durum; Türk Milleti’nin asaleti ile bağdaşan bir durum değildir.

                6) MHP Lideri Devlet BAHÇELİ; Meral AKŞENER’in, İyi Parti Genel Başkanlığı’nı bırakmasını, niye istemiyor?

Halbuki Meral AKŞENER ile Devlet BAHÇELİ, anlaşamadıkları için, yollarını ayırmışlardı. Peki böylesi bir öneri ve ısrarın anlamı ne?

BU GİBİ, soruların cevabı şu: MHP Lideri Dr. Devlet BAHÇELİ ile AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’da! Birbirlerinden hazzetmeyen, iki liderdi. Geçmişte birbirlerine ağza alınmayacak sözler sarf etmişlerdi. Peki kim istedi ve hangi sebepten, Sayın ERDOĞAN ile Sayın BAHÇELİ, bir aradalar?

Ve şimdi aynı BAHÇEL,Meral AŞENER’i kendi yanına çekmek istiyor. Anlaşılan şudur ki;bir Anayasa değişikliği yapılmak isteniyor. Ama böylesi bir değişiklik için, Cumhur İttifakı’nın Milletvekili sayısı yeterli değil. IYI PARTİ’nin Milletvekillerinden, böylesi bir değişiklik için

 ,istifade edilmek isteniyor

                7) Cumhuriyet Halk Partisi CHP’nin 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde, beklenenin dışında Belediye Başkanlığı  kazanması ve 1. Parti konumuna yükselmesi, sadece CHP’lilerin verdikleri oylarla olmamıştır.

Bu konuda yokluk ve yoksulluğun artması, toplumun her kesimini etkilemesi; bunların başında sayıları 16 milyona yaklaşan emekli vatandaşlarımızın, büyük bir kısmının; aldığı maaşla, geçinememekten kaynaklanan, tepki oylarıdır

                8) 11 İlimizdeki Kahraman Maraş merkezli depremde; AKP iktidarı, yıkık altında kalanlara müdahale etmekte geç kalmıştır. Yıkık altında kalan depremzedeler, bağıra bagıra ölmüşlerdir. AFAD EKİPLERİ ACAK, 3 gün sonra müdahale edebilmiştir. Böylesi bir huysus, 31 Mart 2024 Mahalli seçimlerde AKP’nin oy kaybetmesi şeklinde, zuhur etmiştir.

BUNA KARŞILIK, CHJP2Lİ, bELEDİYELER’Lİ Belediyeler başta Ankara ve İstanbul Büyük Şehir Belediyeleri, olmak üzere, deprem bölgesine, zamanında ulaşmışlar, hem yaralıların kurtarılmasında, çadır, battaniye ve ihtiyaçlarının karşılanmasında, canla-başla çalışmışlar ve bu hizmetlerinin karşılığı olarak ta, 31 Mart 2024 seçimlerinde, oy olarak, karşılığını da görmüşlerdir

12-SEÇİM İTİRAZLARI İLE SEÇİM HİLELERİ VE AKP’DE SONUN BAŞLANGICI

1)Seçim hilelerinin en önemli nedenlerinden biri, BOP Haritası ve BOP Eş Başkanlığı ile ilgili bir konu

                12/12)8 Nisan2024 Pazartesi SÖZCÜ

 


YSK’ya itiraz dilekçesi veren CHP, bu tespitte bulundu.

     HATAY’DA 3 BİN 389 ÖLÜYE OY KULLANDIRDILAR

CHP, Hatay’da itiraz süreci bitmeden; AKP’li adaya mazbata verilmesi üzerine, YSK’ya başvurdu, Hatay’da ya oyları yeniden sayın, ya da seçimi iptal edin dedi.

                CHP Lideri Özgür ÖZEL ve parti yöneticileri, dün YSK Başkanı Ahmet Yener’le görüştü. Hatay’daki sonuca itiraz etti. Seçimdeki skandalların sıralandığı,86 sayfalık bir dilekçe verdi. AKP adayı lehine,2569 oy farkı olduğu, buna karşılık, 38 899 geçersiz oy bulunduğu, hatırlatıldı. Usulsüzlükleri anlattı. Ayrıca 3389 ölü adına, oy kullandırıldığı, belirtildi.

                HEYET ÇIKIŞTA açıklama yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çifci Binici, durumu özetledi: Hatay’da öncelikli talebimiz, bütün oyların sayılması. Ölülerin nasıl oy kullandığının tespiti ile, seçimin iptalini istiyoruz

BURADA, CHP’nin Adayı Lütfi SAVAŞ’ın mağdur edildiği, hakkının yenildiği açıkça görülüyor zaten

                2) Bu konuda CHP Heyetinin haklı eleştirilerine bende katılıyorum. Ama CHP heyeti, depremde hayatını kaybeden seçmenlerin ismini tespit edip, YSK’dan, seçmen listesinden  çıkartılmasını isteyebilirdi. Bu konuda geç kaldıkları ortada! Çünkü AKP’nin bu gibi seçim hilelerine, daha önceleri de baş vurduğu biliniyordu

Şimdi bu ihmali, birde DOĞRU PARTİ Eş Başkanı Dr. Rıfat SERDAROĞLU’nun, yazdıklarından bir okuyalım:

HATAY KAYBETTİRİLDİ

Hatay, acemilik ve iş bilmezlikten kaybettirildi.

Bunu bilerek, delillendirerek ve belgelere dayanarak söylüyorum.

CHP’li medya, Lütfü Savaş’ı bir türlü sevemedi.

TİP’li Erkan Baş’a, PKK’nın siyasi kanadı DEM’lilere gösterdikleri sevgiyi, saygıyı Lütfü Savaş’tan esirgediler.

Şeyh Said’e, Seyit Rıza’ya saygı duyanlar, Lütfü Savaş’a saygı duymadılar.

Neden böyle davrandılar?

Lütfü Savaş’ın beğenilmeme nedeni ne idi?

Söyleyelim; Lütfü Savaş Yörük’tü, Türk Milliyetçisi idi! Üstelik Doçent idi!

Sezgin Tanrıkulu’na veya Orhan Sarıbal’a gösterilen sevgi, Lütfü Savaş’tan esirgendi!

Adaylık sürecinin kesinleşmesine kadar, Lütfü Savaş, özellikle CHP’li medya tarafından o kadar hırpalandı ki, şimdiye kadar böyle bir saldırı görülmedi.

Nerdeyse, Hatay’daki depremin tüm suçu Lütfü Savaş’a yüklendi.

6 Şubat Depremi 11 İl’i vurdu. Bu illerdeki Belediye Başkanlarının çoğunluğu AKP’li idi. AKP’li Belediye Başkanları hakkında tek kelime etmeyenler, devamlı olarak Lütfü Savaş’a vurdular.

CHP Genel Başkanı, Lütfü Savaş’ın adaylığını bir türlü açıklayamadı!

Başka bir deyişle Lütfü Savaş, kendi partisi tarafından öyle hırpalandı ki, neredeyse tüm gücünü, siyaseti bilmeyen acemileri ikna etmeye kullandı.

DOĞRU Parti olarak, 15 Şubat 2024 günü “Sözcü Gazetesinde” yayınlanan, depremde ölen vatandaşlarımızın gerçek sayısını açıkladık.

Bir hafta sonra da, depremin vurduğu 11 İl’de toplam 22 bin 40 kişinin (Depremde öldüğü söylenen) sandık seçmen listelerine yeniden eklendiğini duyurduk. Sadece Hatay İlinde 2 bin 40 kişinin, diriltilerek (!) seçmen yapıldığını söyledik.

CHP Teşkilatları bu listeleri ciddiye alıp, sahada araştırma yapmadılar!

Önlerine koyduğumuz tabloyu değerlendirmekten kaçtılar!

Sonunda, Saray elemanı gibi çalışan YSK (Erdoğan’ın 3’ncü kez CB Adayı olmasına Anayasayı çiğneyerek izin veren- Bir zarftaki 4 oydan 3’ünü geçerli,

1’ini geçersiz sayarak dünya utanmazlık rekoru kıran) CHP’nin itirazlarını

incelemeden reddetti!

Büyük Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselemdir” dediği Hatay, sığınmacı Suriyelilerin kullandığı- ölmüş seçmenlerin sahte oyları ile kaybedildi…

Aziz Türk Milleti;

Bu günü hiç unutmayın. AKP, bir daha ki seçime kadar iktidarda kalırsa,

gelecek Yerel Seçimde Hatay’ın “Suriyeli” bir Belediye Başkanı olacak…

Yazıklar olsun!

Sağlıklı, huzurlu, mutlu ve Atatürk Sevgisi ile dopdolu Bayramlar dilerim…

Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Nisan 2024

Makalenin sonuna gelirken, herkese en içten saygı, sevgi ve selamlar.12 Temmuz 2024 Cuma

                                                                                                                    



Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ

Enerji Uzmanı Gazeteci Yazar

Mail: a_yalvac@hotmail.com

Web site:https//ahmetyalvac1946blogspot.com

                    GAZETE MANŞETLERİ

1/1)3 Temmuz 2024 Çarşamba SÖZCÜ

2/3)20 Haziran 2024 Perşembe SÖZCÜ

3/3)20 Haziran 2024 Perşembe CUMHURİYET

4/9)20 Mayıs 2024 Pazartesi SÖZCÜ

5/9)20 Mayıs 2024Perşembe  CUMHURİYET

6/9)23 Nisan 2024 Salı SÖZCÜ

7/11)1 Nisan 2024 Pazartesi0 SÖZCÜ

8/11)1 Nisan 2024 Pazartesi KARAR

9/11)11 Nisan 20224 Perşembe SÖZCÜ

10/11)14 Nisan 2024 Pazar SÖZCÜ

11/11)11Nisan 2024 Perşembe KARAR

12/12)8 Nisan 2024 Perşembe SÖZCÜ