1
KASIM 2015 "MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ" SONUÇLARI BİR SÜRPRİZ Mİ?,,,
Ahmet YALVAÇ MAKİNE YÜKSEK MÜHENDİSİ Gazeteci, Araştırmacı - Yazar |
AKP’nin
seçimi kazanmasını şu şekilde özetlemek te mümkün:
Kendisinden hesap sorulmasını
istemiyordu ve bunun içinde; tek başına iktidar olması gerekiyordu ve öyle
oldu. Gerisi teferruat…
Olup bitenleri anlayabilmek için;
bundan önceki makalelere bakmanızı öneririm
Bu son seçimi de kazanarak,
AKP’nin 4. defa tek başına iktidar olma şansını yakalamış olmasında, en büyük
faktör;
AKP’nin fiiliyattaki lideri
konumunda olan ve şimdinin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN dır. Ama bu
husus;
Türkiye’nin her konuda daha üst
noktalara çıkartılması hedefinde, sorunların çözümünde, Türkiye’nin daha iyi
idare edilmesi noktasında;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
ERDOĞAN’ın başarılı olduğu anlamına gelmez.
Bu husus, daha ziyade; Recep
Tayyip ERDOĞAN’ın başarılı bir algı operasyonu ile
Halkımızın önemli bir kısmını
yönlendirip, kendi tarafına çekmesi, çekebilmesi ile ilgili bir konu…
Başka konularda var da; ben bu
gün daha çok, bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum.
Öncelikle şu hususu hatırlatmak
isterim:
Ben bu gün, olumsuz gelişmelere
ait birçok örnek ortada iken; Recep Tayyip ERDOĞAN’ı gözü kapalı destekleyen
çok sayı da insan tanıyorum. Bu konuda aklın mantığın durduğu yerdeyiz.
Tabi ki bu konuda; AKP’ye oy
veren seçmenin, genelde eğitim seviyesi ile ilgisi var,
gelenek-göreneklerimizin, kültür yapımızın etkisi var, Dinin etkisi var,
sonuçta genetik yapımızın etkisi var…
Recep Tayyip ERDOĞAN’ın konuşma
şekli, çok kırıcı…
Muhalefete, ya da kendini
eleştirenlere, ağıza alınmayacak sözler sarf ediyor; alçaklar, şerefsizler,
ananı al götür, İsrail Dölü…
Yoksa biz, bağırıp-çağıran,
muhataplarına argo kelimelerle karşılık veren insanlardan mı, hoşlanıyoruz?
Bu konuda psikologlara,
sosyologlara, genetik uzmanlarına önemli görevler düşüyor.
Birde şu husus çok önemli:
AKP’nin iktidara geldiği 2002’den
bu yana, Toplumda her geçen gün artan bir hoşnutsuzluk, bir muhalefet var…
İşçi, memur, emekli, çalışan,
esnaf, çiftçi, köylü…çoğu kişi; gidişattan, halinden memnun değil Ama her
defasında nasıl oluyor da, AKP oylarını artırıyor, kazanıyor? Sadece 7 Haziran
2015 Milletvekili seçiminde, tek başına iktidar olamamıştı.
Bu gibi konularda, yaratılan algı
operasyonunun dışında, birçok seçim hilelerinin yapıldığı iddiaları, 0rtalıkta
uçuştu;
Mükerrer oy kullanma, ölüleri
bile seçmen yazma, sandık hırsızlığı, bilgisayar oyunları, elektrik kesilmesi,
trafolara kedi girmesi gibi, akla, mantığa sığmayan birçok seçim hilesi…
Yüksek Seçim Kurulu’nun fazladan,
niye çok sayıda oy pusulası bastırıyor gibi, bir çok konular.
Bir ara mükerrer oy kullanmayı
önlemek açısından, parmağa özel mürekkep sürülüyordu. Sonradan bu uygulamadan
vaz geçildi. Acaba neden?
Avrupa’da ve diğer gelişmiş bazı
demokrasilerde, bizde halâ kullanılan ve birilerinin lehine oy kaydetmeye
müsait olan, yazılım sisteminden, halâ niye vazgeçmediğimiz;
Seçimlere güveni azaltan en
önemli faktörlerden biridir.
7 Haziran 2015’de yapılan
Milletvekili seçiminde, Halkımızın % 60’a yakın bir kısmı; CHP, MHP ve HDP’ye
oy vermek suretiyle, AKP’nin tek başına iktidar olmasını istemedi. Bu husus
aynı zamanda; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN için de, bir ihtar anlamını
taşıyordu…
Ama
muhalefet partileri bir koalisyon hükümeti kurma noktasında, ellerine geçen,
tarihi bir fırsatı değerlendiremediler…
MUHALEFET
PARTİLERİNİN BECERİKSİZLİĞİ VE ÖZELLİKLE DE; DEVLET BAHÇELİ’NİN ANLAMSIZ İNADI; AKP’NİN SEÇİMİ KAZANMASINDA
ETKİLİ OLDU…
Özellikle MHP Lideri Devlet
BAHÇELİ’nin, bir Koalisyon Hükümeti kurulması aşamasında;
PKK’nın Meclis’te ki
Temsilcisidir gibi gerekçelerle, HDP ile bir arada olamayacaklarını söylemesi
ve bu konudaki inadı;
AKP’ye ve Recep Tayyip ERDOĞAN’a,
yeniden tek başına iktidar olmasını, Altın Tepsi içinde hediye etti diye de
özetlenebilir.
Halkımız, Devlet BAHÇELİ’nin
inadını;
MHP’nin oylarını % 4 düşürmek
suretiyle ,cezalandırdı ama
Olan Türkiye’ye oldu.
Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bu güne
kadar seçimleri hep kazanmasının ardında;
Devlet BAHÇELİ’nin zor anlarda,
Tayyip ERDOĞAN’a bir şekilde yardım edip, onu kurtaran bir görevli olduğu
kanaati de; Halkımız arasında, yaygın bir görüştür.
Seçim sonrasında CHP, MHP ve HDP
kanadında, parti tabanlarında büyük çatlaklar oluştu.
Şimdi bu gibi konularda, bir
şeyler söylemek istiyorum.
HDP Lideri Selahattin DEMİRTAŞ,ın
seçim kampanyası sırasında, PKK’nın eylem yapmasına karşı çıkması gibi
hususlar;
Selahattin DEMİRTAŞ ile Kandil
arasında ve PKK’nın diğer bazı üst yöneticileri arasında bir anlaşmazlık konusu
haline geldiği ortaya çıktı…
Meğerse Selahattin DEMİRTAŞ’’ın
suskunluğu, bu sebeptenmiş…
Selahattin DEMİRTAŞ, seçim
kampanyası esnasında Recep Tayyip ERDOĞAN için;
Seni Başkan yaptırmayacağız konusuna,
hep vurgu yaptı.
Ama seçim sonrasında görüldü ve
anlaşıldı ki;
Selahattin DEMİRTAŞ, bu konuda
aynı noktada duruyordu.
Ama malûm diğer yöneticilerin;
Başkanlık konusunu da
tartışabiliriz gibi yaklaşımları, anlaşmazlığın devam ettiğini, ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin Üniter yapısına
aykırı söylemlerine, elbette katılamayız. Ama Halkımız arasında, Selahattin
DEMİRTAŞ’a karşı bir sempatinin oluştuğunu da görüyorum.
AKP ve Tayyip ERDOĞAN’ın;
HDP’nin seçim barajı altında
kalması için yürüttükleri kampanyaya rağmen;
HDP’nin seçim barajını aşarak,
Meclis’e girmesini; Selahattin DEMİRTAŞ’a bağlamak, daha doğru bir yaklaşım
olur.
Bu noktada HDP Lideri Selahattin
DEMİRTAŞ’ın;
CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU İle MHP Lideri
Devlet BAHÇELİ’den daha karizmatik olduğunu söyleyebiliriz.
CHP ve MHP kanadında, kazanlar
kaynıyor…
Kemal KILIÇDAROĞLU ile Devlet
BAHÇELİ, koltuklarını kaybedebilirler.
Gelinen nokta itibarı ile
Muhalefet cephesinde, yakın bir gelecekte önemli değişimlerin yaşanacağı
anlaşılmaktadır.,
7 HAZİRAN 2015 SEÇİMİ SONRASINDA BİR KOALİSYON
HÜKÜMETİ NİYE KURULAMADI?
Bu sorunu şöyle özetlemek mümkün:
1-İktidardaki Adalet ve Kalkınma
Partisi AKP, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Milletvekili seçiminde;
Aldığı 40,8 oyla, tek başına
iktidar olma şansını kaybetmişti ve bir Koalisyon Hükümeti kurma ihtimali
belirmişti…
Ne var ki uygulamadaki örneklerle
de sabit olan; AKP’nin fiiliyattaki Lideri konumundaki, şimdinin de
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN;
Bir Koalisyon Hükümeti’nin
kurulmasını istemediğinden dolayı;
45 Günlük süreyi;
Yeni Hükümeti kurmakla
görevlendirdiği, kendi partisinin Genel Başkanı ve Başbakanı Ahmet DAVUTOĞLU
vasıtasıyla doldurarak;
Hükümet kurulamıyor gerekçesiyle,
Anayasamızın kendisine tanıdığı yetkiyi kullanmak suretiyle, erken seçim kararı
aldı ve 1 Kasım’da malûm seçim yapıldı…
Eğer
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN 45 günlük süreyi;
CHP, MHP VE HDP’NİN Genel
Başkanları arasında eşit olarak, paylaştırmış olsaydı; Muhtemelen bir Koalisyon
Hükümeti kurulabilirdi…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
ERDOĞAN’NIN 45 günlük süreyi, kendi Partisinin Genel Başkanı
Ahmet DAVUTOĞLU ile doldurması, muhalefet liderleri; Kemal
KILIÇDAROĞLU, Devlet BAHÇELİ ve Selâhattin DEMİRTAŞ’a görev vermemesi;
Cumhurbaşkanının tarafsızlık
ilkesine ve teamüllere aykırı bir uygulamadır.
Eğer Yüksek Seçim Kurulu;
Bu konuda Cumhurbaşkanı’nın
Anayasa ihlâli yaptığını belirterek, yaşanan mağduriyeti
Önleseydi, belki bir koalisyon Hükümeti kurulur ve 1 Kasım
2015 erken seçimi de olmazdı…
Bu itibarla Yüksek Seçim Kurulu
da, bu konuda görevini yapmamıştır…
2-Eğer Muhalefet Partileri CHP,
MHP ve HDP’NİN Genel Başkanları, kendi aralarında anlaşıp; bir Koalisyon
Hükümeti kurmaya hazır olduklarını açıklamış olsalardı;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
ERDOĞAN, Hükümeti kurma görevini, onlara vermek zorunda kalırdı.
Bu noktada Muhalefet Liderleri
de, sınıfta kalmışlardır.
Bir Koalisyon kurma konusunda en
fazla sorunu, MHP lideri Devlet BAHÇELİ çıkarmıştır.
CHP lideri Kemal KILIÇDAROĞLU,
daha ilk başta Devlet BAHÇELİ’ye; istiyorsan, sen
Başbakan ol demiştir. Ama Devlet BAHÇELİ, kabul etmemiştir
MHP; HDP için, PKK’ya destek
veriyor gibi gerekçelerle, bir koalisyon kurmayacaklarını, her defasında
söylüyordu…
Ama aynı Devlet BAHÇELİ, PKK’ya
teröre destek veriyorlar gibi gerekçelerle, her defasında AKP’ye de çatıyordu
ama Meclis Başkanı seçiminde, AKP’nin Adayı İsmet YILMAZ’IN seçilmesine vesile
oldu…
Aslına bakarsanız AKP ve onun
fiili lideri konumundaki Tayyip ERDOĞAN’ı zor anlarında hep; Devlet BAHÇELİ
kurtarıyor…
Peki buna ne diyeceksiniz?
Diyelim ki kendi aralarında
anlaşamadılar, ya da Cumhurbaşkanı Tayyip ERDOĞAN, kendilerine engel çıkartıp,
Hükümeti kurdurmadı…
Şimdi sorulması gereken soru şu:
Seçimden önce AKP Hükümeti ve
özellikle de Recep Tayyip ERDOĞAN’A;
17 ve 25 Aralık 2013, rüşvet ve
yolsuzluk iddiaları için hesap soracaklarını söyleyip, duruyorlardı hep;
Peki hem bu gibi konularda, hem
de seçim barajının % 10’un altına çekilmesi konusunda, niye bir kanun teklifi
vermediler?...
Niye kaldır parmak, indir parmak
yapıp ta, AKP’Yİ ve Tayyip ERDOĞAN’I, köşeye sıkıştıramadılar?
ÇOĞU VATANDAŞIMIZIN AKP’Yİ DESTEKLEMESİNİN
NEDENİ; ALDIĞI NSOSYAL YARDIMLARLA, EKONOMİK GÜÇLÜKLER.
Çoğu vatandaşımızın, kredi kartı
borcu, ya da ev, araba gibi konularda borçlanmış olmalarının etkisi var.
Dolayısıyla, bu gibi vatandaşlarımızda; eğer iktidar değişirse, borçlarını
ödeyememe korkusu var,
Özellikle yandaş üst guruplara
tanınan Devlet ihaleleri alma konusunda tanınan kolaylıklar var gibi konularda ve değişik kesimlere,
Halkımızın kültürüve genetik yapımızında elbette önemli Alınan Örneğin bu gibi
ülkelerde, hatta Başkanlık sistemiyle yönetilen Amerika Birleşik Devletleri’nde
bile kuvvetler ayrığı vardır. İktidarlar % kaç oyla gelmiş olurlarsa olsunlar;
Yargı, Yürütme, Yasama, Basın hep bağımsızdır.
Hükümeti
idare edenler % şu kadar oy aldım diyerek; Anayasa,, Yargı, Milli Eğitim gibi temel konularda, istedikleri gibi
değişiklik yapamazlar. Devletin İdare şeklini, Rejimini değiştirmeye asla
cesaret edemezler…
Bu gibi ülkelerde, özellikle
Devletin dış politikalardaki temel hedefleri de; iktidarda kim olursa olsun,
değişmez.
Bu itibarla Batı
demokrasilerinde, seçimle iş başına gelen hükümetler;
Anayasa, mevcut Kanunlar ve
teamüller çerçevesinde;
Halkın yaşantısını daha üst
noktalara çıkarmaya, her alandaki sorunları çözmeye, sonuç itibarı ile Devleti
her alanda yüceltmeye çalışırlar…
Eğer Batı demokrasilerinde
Hükümetler, bunun tersi bir uygulama ortaya koyarlarsa; hangi siyasi görüşe
sahip olursa olsun, zaten halk buna müsaade etmez. En azından, ilk seçimde
oylarını düşürerek, gereken cevabı verir.
Hani
Yağmur Yağdı; Yarıklar Kapandı diye bir Atasözü var ya; merak edenler, benim
web siteme girsinler, daha önce yazdıklarıma bir göz atsınlar…
Nihayetinde
burada, AKP Hükümetinin 1 Kasım 2015 seçiminde, böylesi bir sonucu nasıl
aldığını tahlil etmeye çalışıyoruz.
AKP
‘nin 4. Defa seçimi nasıl kazandığına ışık tutabilmek açısından;
Bizim
insanımızla, Batılı bir seçmenin davranışı konusunda ilginç, birkaç örnek
vermek istiyorum.
Yıllardır
Arkadaşım olan ve aynı apartmanda oturduğumuz bir Arkadaşım, seçim günü bana
şöyle dedi:
AKP’ye
oy ver AKP’ye; Hastane yapacak, Hastane!...
Ya,sırf Hastane yapacak gibi bir gerekçe ile bir Partiye oy
verilir mi?...
Hastane yapmak, Okul yapmak gibi şeyler, zaten Hükümetlerin
görevi.
Hastane yapmak, okul yapmak…gibi şeyler yapmak,elbette iyi
de; ben bunların, kaliteli yapılıp, yapılmadığına bakarım, kanun ve
yönetmeliklere uygun yapılıp, yapılmadığına bakarım. Ucuza mı, pahalıya mı
yapıldığına bakarım…
İstanbul’da
oturan ve Tayyip ERDOĞAN hayranı bir Yakınım da, yukarıda bahsettiğim yakın bir
arkadaşımın söylediğine benzer bir örnek verdi ve dedi ki: önceki Hükümetler
zamanında, SSK’ nın Hastanelerinde saatlerce ilaç kuyruğunda beklerdik, şimdi
beklemiyoruz…
Tabi ki bunlar işin olumlu yönleri.O kadar olumsuz yönleri
de var ki; yapılan bazı iyi şeyler; perde gerisinde kalan olumsuz şeylerin
gölgesinde kalıyor…
Örneğin,
önceki Hükümetler zamanında; çalışanlar, ya da emekliler; ister SSK, ister
Emekli Sandığına mensup olsunlar, hastanelerde kayıt parası, eczanelerde ilaç
farkı gibi konularda para ödenmezdi.
Peki
Yeşil Kartlılar için, Bütçeden yeterince para ayrılmış olsa; pirimi ödenen,
emekli, ya da çalışanlardan; sağlık kesintisi yapmaya gerek kalır mıydı?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder