30 Nisan 2014 Çarşamba

SAYIN YILMAZ ÖZDİL’İN DİKKATİNE; YATAĞAN…

SAYIN YILMAZ ÖZDİL’İN DİKKATİNE; YATAĞAN…
Sevgili Okuyucular,22 Nisan 2014 Salı günü hürriyet Gazetesi’inde Köşe Yazarı  Sayın Yılmaz ÖZDİL’İN YATAĞAN başlıklı yazısını okudum
            Biliyorsunuz YATAĞAN, Muğla ilimizin bir ilçesi...
            Sayın ÖZDİL, Halikarnas Balıkçısı olarak tanıdığımız ünlü yazar Şakir KABAAĞAÇ’ın anlatımlarına dayanarak, burada termik Santral kurulmadan önce her tarafın yemyeşil, kuşların cıvıl cıvıl öttüğü bir yer olduğuna vurgu yapıyor.Bu hikaye ile aslında bir şey daha öğrendik; Şakir KABAAĞAÇ’ın kayığının ismi Yatağan imiş
            Ve dolayısı ile bu ilçemiz adını da, Sayın KABAAĞAÇ’ın kayığının adından almış…
            Sayın ÖZDİL yazısını şöyle tamamlıyor: Yörede Termik Santral kurulduktan sonra, kuşlar ölmeye başlamış, sonrasında toprak ölmeye başlamış, nihayetinde hava kirliliğinden dolayı, insanların da sağlıkları bozulmaya başlamış, Kanser vakaları, dolayısı ile bu yüzden ölenlerinde sayısı artmaya başlamış… Ve sonunda yöre halkı bu duruma alışmışlar ve ekmek parası için, santralden kaynaklanan hava kirliliği ve onun olumsuz etkilerini de kabullenmişler,
            Ama gel gör ki Hükümet, buradaki termik santrali birilerine peşkeş çekmek için, özelleştirme kapsamına almış… Termik Santral işçileri ise, ekmek paraları için özelleştirmeye karşı çıkıp, yetkilileri protesto etmeye başlamışlar… Yatağan işçilerinin direnişlerini ve bu haklı direnişe karşı polisin tomalı, biber gazlı müdahalelerini, Ankara’ya yürüyüşlerini engellemeye çalıştığını, gazetelerden televizyonlardan sık sık duyduk öğrendik…
            Sayın Yılmaz ÖZDİL, burada işin insani yönünü vurgulamaya çalışıyor. Kendisini bu yönü ile kutluyorum… Hükümet’in yapmayı istediği her konuda ısrarcı olduğunu biliyoruz. Ama bu gibi hayati sorunların yazılı ve görsel medyada yeterince yer almadığını, ya da etkili bir şekilde, işi bilenler tarafından ortaya konulmadığını, sonuç alınamadığını da söyleyebiliriz. Yazılı ve görsel medya daha çok günlük olaylarla, yapay gündemler ile uğraşıyor ve bu yüzden asıl sorunlar göz ardı ediliyor, ya da unutuluyor, unutturuluyor… Şimdiki konu Cumhurbaşkanı kim olacak, nasıl olacak?...gibi.
            Ben burada, özellikle Yatağan işçilerinin direnişlerinin niçin başarılı olamadığı ile hava kirliliğinin nedenleri hususunda teknik anlamda ilave bir şeyler söylemek istiyorum
Eğer elektrik birim fiyatları üzerinden gidilirse ve bu konuda herkesin desteği sağlanırsa ,termik santraller özelleştirme dışı kalabilir, Yatağan ve diğer termik santrallerin bulunduğu yörelerde ,hava kirliliğini önlemek teknik açıdan mümkün. Dolayısı ile, buralarda yaşayan vatandaşlarımız yetkililerden bu sorunun çözülmesi konusunda ısrarcı olurlarsa, etkili olur
Bu gibi konularda özellikle yöre Milletvekillerinin konunun takipçisi olması gerekir. Konuya müdahil olmamın nedeni şu: Ben bir enerji uzmanıyım. Ve Devlet’te 30 yıla yakın bir çalışmam var. Hayatım termik santrallerde ve kömür ocaklarında çalışarak ya da araştırmalar yaparak geçti. Bu itibarla Türkiye’de termik santrallerdeki sorunlarla, çözüm önerileri konusundaki en kapsamlı araştırmalar bende..
Bu itibarla Ege Bölgesi’ndeki Soma ,Yatağan ,Kemerköy, Yeniköy gibi termik santraller ile, bu santralleri besleyen kömür ocakları ile ilgili en kapsamlı araştırmalar da bende.. Bu itibarla uzun süreden beri devam eden, ama bir türlü sonuç alınamayan Yatağan işçilerinin direnişlerine değinme gereğini duydum. Sadece Yatağan’la değil, Halkımız Hidro Elektrik Santralleri HES’leri ile ilgili olarak da ayakta. Bu konuda da, Halkımız haklı. Ama maalesef bu konuda da işin özünü bilen yok ve bu yüzden Halkımız çaresiz. Benim HES’ler konusunda da detaylı çalışmalarım ve projelerim var. Eğer büyük televizyon kanalları bana ekranlarını açarlarsa, HES’ler konusunda da önemli bilgiler sunacağım.
Türkiye’de bu sorunu da çözmek istiyorum. Eğer Anayurt Gazetesi’nin arşivine, ya da benim web siteme girerseniz, orada elektrik ve doğal gaz birim fiyatlarının niçin pahalı olduğu da dahil, çok bilgi var. Web sitemde 2 adet video da var ama, youtube yasağından dolayı şimdi görüntülenemiyor.
Şimdi asıl konumuza giriyorum
ÖZEL KESİMDEN TEMİN EDİLEN ELEKTRİK DAHA PAHALI
Devlet’in santrallerinde üretilen elektriğin ortalama birim maliyeti 1,64 Cent / Kwh,
Özel kesim santrallerinde üretilen elektriğin ortalama maliyeti; 3,75-4-6-7-8…9-10-11-12…18-19 Cent / Kwh ve ortalaması 6,354 Cent / Kwh. Sonuçta Özel Kesimden temin edilen enerji; Kamu’nun ürettiği enerjiye nazaran 3,86 kat daha pahalı. Eğer Kamu’nun santralleri bütün hantallığa rağmen Özel Kesimden daha ucuza elektrik üretiyorsa, Kamu santrallerinin özelleştirilmesi yanlıştır.
Bu rakamlar bana aittir ve bir hesap neticesinde elde edilmiştir. Bu bilgiler detayları ile birlikte, Elektrik Mühendisleri Odası EMO’nun 3 üncü sempozyum kitabında yer almıştır Toplam 20 sayfa. Makalenin adı; Türkiye’nin Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri.. Ve nihayetinde bu gün enerji sorunları ve çözüm önerileri konusunda Türkiye’de en çok yazan kişiyim. Aslında yazar olmaya karar vermemdeki en önemli faktör, enerji sorunlarını doğrudan halkımıza duyurmak gereği ve arzusu idi
YATAĞAN’DA Kİ HAVA KİRLİLİĞİ
Ama bütün bu gibi sorunlar, Soma  Kemerköy, Yeniköy Afşin-Elbistan, Çatalağzı, Kangal…gibi termik santrallerde de var… Ama bu sorunlarda teknik olarak çözülemez nitelik de problemler değil… Eğer adı geçen termik santraller usulüne göre işletilmiş olsalar, bakım ve onarımları dünya standartlarında yapılmış olsa, hava kirliliği minimum seviyede; standart ölçüler içinde kalır. Böyle bir durumda, bacadan çıkan dumanı bile zor fark edersiniz. Sonra Yatağan’da Termik Santal biraz çukurda gibi Burada hava akımı da biraz az gibi. Muhtemelen baca yüksekliği hesaplanırken, baca çıkış noktasında hava hareketi kat sayısı düşük hesaplanmış olabilir. Böylesi bir durumda yeniden ÇED raporu hazırlanıp, baca yüksekliği artırılabilir.
Böylesi bir çalışma Yatağan’da hava kirliliğini azaltmak için ilk adımdır.
Burada çevre etki faktörünün doğru olarak nasıl hesaplanacağı hususunu Anayurt Gazetesi’nde Köşemde yazmıştım. Bunu da bilgi olarak söylüyorum. Bir defasında Yatağan Kaymakamı ile Belediye Başkanı’nı makamında ziyaret edip, durumu kendilerine anlatmış, bana Hükümet nezdinde ve  siyaseten destek vermelerin talep etmiştim. Ama işi geçiştirdiler. Kaç dönemdir Ankara’da özellikle Muğla Milletvekillerini hep ziyaret ettim ve yardım talebinde bulundum. Ama maalesef onlardan da bir destek, bir çaba görmedim.
Böylesi hususlar, başka yörelerin Milletvekilleri içinde aynı. Genelde değişen bir şey yok. Şimdi sizlere 2 Nisan 2009’da CEM TV’de ki bir programdan bahsetmek istiyorum
Programa İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ Maden Fakültesinden bir Profesörle çıkştım
Program 3 saatten fazla sürdü. Program yönetmeni, programın sonunda bana şu soruyu sordu ;son olarak ne söylemek istersiniz?
Ben şöyle devam ettim:
Bu gün Devlet’in elinde 3ü doğal gazla çalışan,11i de kömürle çalışan olmak üzere, toplam 14 adet termik santral bulunmaktadır. Bu santrallerin bakım, onarım ve işletme ile ilgili sorunlarını 6 ay gibi kısa bir sürede ,Dünya standartlarında halledebilirim. Ama  bu sorunların çözümü  siyasi. Zira bu santraller devlete ait. Ve birilerinin şu işi yap demesi lazım. İşte sorunlar bu noktada tıkanıyor.
Tabi böylesi bir söz çok iddialı bir şey…
Ve benim haricimde bu güne kadar böylesi bir söz telaffuz edeni, ne gördüm, ne de duydum… Elektriğin birim fiyatının da minimum % 50 ucuzlatılabileceğini sık sık hem yazıyorum, hem de başka televizyonlarda söylüyorum. İlgisizlik, bilgisizlik, vurdumduymazlık en büyük sorunumuz. Bunun aşılması lazım. Eğer böylesi bilgi ve açıklamalar, gelişmiş Batı ülkelerinde yaşansa, halk ayaklanır ve hükümetler düşer. Böylesine vurdumduymazlık ve ilgisizlik, Halkımızın kültür seviyesi ve birazda genetiğimizle ilgili… Bilgili, tecrübeli ve yetişmiş insanların sayısı, toplam nüfusa göre oranla dünyanın her tarafında daha azdır.
Ama bizde sayısı daha az olan bu gibi insanlardan yeterince yararlanmasını da bilmiyoruz. Sorunlarımızı da bir türlü niçin çözemediğimiz, aslında buradan kaynaklanıyor. Eğer zayıf yönlerimizi iyi tahlil eder ve telafi etme yoluna giderseniz, iyi sonuçlar alınabilir. Bu konuda öncelikle Niçin Olmamız Gereken Yerde Değiliz başlığı altında yazmış olduğum 8 makaleyi okumanızı öneririm
Ve daha yapacak çok işimiz var!...
Eğer biz önümüze bilimde teknolojide…her konuda gelişmiş bir dünya devleti hedefi koymuş olsaydık her işi, her konuyu ona göre organize eder ve gereğini ona göre yapardık!...
Saygılarımla, 29 Nisan 2014 Salı
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder