1-EĞER TÜRKİYE, YAKIN BR ZAMANDA, BİR ERKEN SEÇİMLE ESKİ
PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNMEZSE;
TÜRKİYE’NİN İHTİYACI VE HALKIMIZINDA TALEBİ OLMAYAN, ŞİMDİKİ
TEK KİŞİLİK SİSTEM,KALICI HALE GELEBİLİR
VE BUDA; BOP HARİTASI İÇİN, ÇOK ÖNEMLİ BİR AŞAMADIR
2-BAŞTA CHP OLMAK ÜZERE, GELECEK ADINA KAYGI DUYAN SİYASİ
PARTİLER; ESKİ PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNME KO0NUSUNDA SAMİMİLERSE;
BUNUN EN KESTİRME VE EN GARANTİ YOLU;NOTER TASDİKLİ STANDART TAAHHÜTNAME VERMEKTEN
CEÇİYOR.BUNDAN İMTİNA ETMEMELERİ GEREKİR!
3-AKP’NİN VE SAYIN ERDOĞAN’IN; ARTIK TÜRKİYE’YE VEREBİLECEĞİ
BİR ŞEY KALMAMIŞTIR.
ÇIKARTILAN KEDİ VE KÖPEK GİBİ SOKAK HAVVANLARINI KATLETME
YASASI; İNSANLIK DIŞI BİR UYGULAMA VE 31 MART 2024 YEREL SEÇİMLERİNİN GALİBİ
CHP’YE KURULAN! SİYASİ BİR TUZAKTIR
AMA CHP’Lİ BELEDİYELER, BU YASAYA UYMAYACAKLARINI BEYAN
ETTİLER
4-CHP’Lİ BELEDİYELER; HALKA HİZMET VE ŞEFFAFLIK AÇISINDAN,
ÖRNEK İŞLER YAPTILAR AMA, CHP ÜST YÖNETİMİ, BELEDİYE HİZMETLERİNİN DIŞINDA;
SORUNLARI SAYMAKLA VE SORUNLARI SIRALAMAKLA MEŞGUL.
SORUNLARI ÇÖZME KONUSUNDA YETERSİZ. BU GİBİ KONULARDA DA SÖYLEYECEKLERİM VAR
5-GELECEK ADINA UMUTLARIN ARTMASI NOKTASINDA, BİRDE, MERKEZ
SAĞ PARTİLERİN; TOPARLAYICI BİR GENEL BAŞKAN ETRAFINDA;
DEMOKRAT PARTİ’NİN ÇATISI ALTINDA BİR ARAYA GELMELERİ
GEREKİYOR.BU NEDENLE DEMOKRAT PARTİ’DE DE, BİR LİDER DEĞİŞİMİNİN OLMASI
GEREKİYOR
Sevgili
Okurlar,
Bu günkü konuları şu başlıklar altında açacağız
1-MUSTAFA KEMAL ATATÜR’Ü ÖLÜMÜNÜN 86.YIL DÖNÜMÜNDE RAHMETLE VE MİNNETLE ANIYORUZ.RUHU ŞADOLSUN.
1/1)11 Kasım 2024 Pazartesi SÖZCÜ
ATAM, biz senin ilkelerine ve
fikirlerine biat ettik
BEDEL ÖDEDİĞKÇE,DAHA ÇOK SARILIYORUZ.SANA
İnsanlık tarihi Mustafa Kemal ATATÜRK kadar sevilen
bir lider görmedi daha
Anıtkabir, devlet erkanının
katıldığı resmi törenden sonra, halkın ziyaretine açıldı. Sabah saat 10’da
başlayan ziyaretçi akını, aralıksız12 saat sürdü. Kendiliğinden oluşan bir
düzen vardı. Büyük Önder’e minnet ve saygılarını sunmaya gelenler; o saygıyı,
birbirlerinden de esirgemediler
Ölümsüzlük nedir? Görmek isteyen, buraya gelsin, cümlesi
dillerdeydi.
Tüm yıpratma çabalarına rağmen cumhuriyetin temeli sağlam,
Ankara’da 10 Kasım’da Anıtkabir’i ziyaret edenlerin; bu yıl rekor seviyeye
çıktığı ve 1 Milyonun üzerinde 0duğu bilgisi var.
BU
GAZETEDE, haber özelliği olan diğer bir konu şu
KAYYUMU,ATATÜRK’E HAKARET EDEN, BU BELEDİYE’YE ATAYIN
10 Kasım’da infial yaratan, bu HADSİZLİK…AKP Gelibolu
Belediyesi; ilçe binasının 4 bir yanına, ATATÜRK’ü parmaklıklar arasında
gösteren bir afiş astı. Tepki yaratınca, teknik bir hata yapıldı gerekçesiyle,
afiş aldırıldı.
KISSADAN HİSSE İLE; MUHTEMEL BİR ERKEN SEÇİMDE,ESKİ PARLAMENTER SİSTEME, NASIL GERİ DÖNÜLECEĞİ İLE BAZI ÖNEMLİ NOKTALARA VURGU YAPMAK İHTİYACI
1)BOP
Kapsamında, Organik tarım yapılacağı bahanesiyle, 2010’da, önce Güney
sınırımızdaki mayınlar, Daha sonrasında; Doğu Anadolu sınırımızdaki mayınlı
alanlarda temizlendi. Bundan sonrasında, Sayın ERDOĞAN’ın daha önceleri Dostum,
Kardeşim dediği Suriye Cumhurbaşkanı Beşar ESAD ile; 2011’de, ilişkiler bozuldu
ve Beşar ESAD, düşman ilan edildi ve
ESED oldu. Sayın ERDOĞAN Şam’da, EMEVİ
Camisi’inde Cuma namazını kılacağını da söylemişti.NETİCEDE Sayın
ERDOĞAN orada Emevi Camisi’inde Cuma namazını da kılamadı ama;
Suriye’de iç savaştan Kaçanlar, Ki bunların içinde
teröristlerde var, korumasız durumdaki güney sınırlarımızdan, Türkiye’ye akın
ettiler.
BURAYA KADAR ANLATTIKLARIMI; Türk Halkı olarak, acaba kaç
kişi biliyordu?...
BUNDAN SONRASINDA, benzer şekilde korumasız durumdaki Doğu
sınırlarımızdan da, HEPSİ GENÇ ve Amerikalılar tarafından eğitildiği söylenen
sivil kıyafetli AFGAN Askerleri de; kitleler halinde, ellerini kollarını
sallaya sallaya, İRAN üzerinden gelip, Doğu sınırlarımızdan Türkiye’ye giriş
yaptılar. Sonuçta şu anda Türkiye’de13 Milyon, yada daha fazla sığınmacı olduğu
iddiaları var.
2)BU
NEDENLE, şu anda Türkiye’de kaç sığınmacının olduğu ile mülk satışı ile
vatandaşlık verilen yabancılarda dahil;
BİR PAZAR GÜNÜ, sokağa çıkma yasağı ile hem yabancı seçmen,
hem de Toplam nüfus tespitinin yapılması gerekiyor.
BİRDE YAŞANAN DEPREM NEDENİYLE; hayatını kaybedenlerin,
seçmen listesinden düşürülmedikleri ve bunların yerine!
Başkalarının oy kullandırıldığı şüphesi de var. Bu nedenle,
NÜFUS SAYIMI; OLMAZSA OLMAZ NİTELİĞİNDE, ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUDUR. Çünkü
yapılmazsa; AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın iktidarını devam ettirebilmek açısından,
haksız bir kazanç elde etme yolu kapatılmamış olur
BUNDAN SONRASINDA, muhtemel bir Erken seçim öncesinde; önlem
olarak, parmak boyası şartı da şimdiden, Muhalefet Partileri tarafından,
gündeme getirilmelidir
BURAYA KADAR, değişik örneklerle anlatmaya çalıştığım üzere,
eğer yakın bir zamanda; bir Erken Seçimle, Kuvvetler Ayrılığına Dayalı, Eski
Parlamenter Sisteme geri dönülmezse! Türkiye’yi büyük tehlikelerin beklediğini;
Şimdiden herkesin görmesi ve bilmesi gerekir.
3)ESKİ PARLAMENTER SİSTEME, KOLAY VE SORUNSUZ GEÇMENİN YOLU; NOTER TASDİKLİ STANDART BELGE DİR!
Noter Tasdikli
Standart Belge nedir ve Ne İşe Yarar?
Yukarıda adı geçen, referandum niteliğindeki yöntem, mutlaka
uygulanmalıdır.
Eski Parlamenter Sistem’e geri döneceğine dair, Noter
Tasdikli Standart Belgeyi vermeyenler; Milletvekili Aday Adayı dahi
yapılmayacaktır. Başta CHP olmak üzere, Siyasi Parti Genel Başkanları; böylesi
bir yöntemi benimser ve kabul ederse!
BÖYLESİ BİR ÖNERİ, Toplumda büyük bir kabul görür ve Böylesi
bir Öneriye karşı olan Siyasetçiyi; adı ve Makamı ne olursa olsun! Halkımız onu
siyaseten tasfiye eder.
4)NOTER TASDİKLİ, STANDART BELGE DE ŞÖYLE:
Milletvekili seçilip, Meclis’e girdiğimde;
16 Nisan 2017 Referandumu öncesindeki, Anayasa’yı başlangıç
kabul edip;
Eski, Parlamenter Sistem’e geri döneceğimi, şimdiden kabul
ve taahhüt ediyorum
EĞER, seçimi kazanıp, Milletvekili olarak, MECLİS’e
girdiğimde; bu taahhüdümden cayacak olursam;
Milletvekilliğimin, kendiliğinden düşürülmüş sayılacağını,
şimdiden kabul ve taahhüt ediyorum
5)NETİCEDE, Siyasi Parti Liderleri, başta Özgür ÖZEL olmak üzere, Eveleyip-Gevelemeden; Böylesi NOTER TASDİKLİ, standart belgeyi verip-vermeyeceklerini, Eski Parlamenter Sistem’e geri dönüp-dönmeyeceklerini de, ortaya koymalıdırlar
BÖYLESİ BİR YÖNTEM DE; 400 Milletvekili de çıkar, 500
Milletvekili de çıkar
NETİCEDE; Milletvekilleri Meclis’te, yemin töreninden sonra;
kaldır parmak, indir parmak yapılır. Böylece sessiz sedasız, Eski Parlamenter
Sisteme; 16 Nisan 2017’de yapılan referandum öncesindeki duruma dönülmüş olur.
Sayın ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanlığı ile
BÜTÜN Yetkilerin, Tek Kişide toplandığı şimdiki Sistem de, sonlandırılmış olur.
YENİ CUMHURBAŞKANININ Kim olacağına da; Meclis, karar verir.
BU GİBİ KONULARA, çok okunan SÖZCÜ, CUMHURİYET, BİRGÜN,
KARAR gibi Gazeteler ile
HALK TV, SÖZCÜ TV gibi çok izlenen Televizyonlarda da,
şimdiden değinilirse;
Halkımız bilgilenip, uyanır; netice de Siyasetçiler de,
ilgilenmek zorunda kalırlar
BÖYLESİ BİR YÖNTEME, örneğin
Cumhur ittifakı Partilerinin bileşenleri, AKP,MHP ve HÜDAPAR gibi Partilerin
Genel Başkanları karşı çıkar. Örneğin Sayın ERDOĞAN, hem Cumhurbaşkanı, hem
AKP’nin Genel Başkanı, hem de BOP Eş Başkanı
Dolayısıyla Sayın
ERDOĞAN, hiç yanaşmaz!
6)14-28 Mayıs 2023; 14 Mayıs Millet Vekili seçimi ile bunun devamındaki,28 Mayıs 2023’deki CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinden ÖNCEDE de, hep yazdım. Günümüzde de hep, yazmaya devam ediyorum ama!
Her nasılsa! kimse bu formüle değinmedi ve yanaşmadı. Günümüz
deki Siyasetçiler, Televizyonlardaki konuşmacılarda sorunları saymaya ve
sorunları sıralamaya devam ediyorlar
Günümüzde açlık ve Yoksulluğun da zirve yaptığı bir zaman
da! Eski Parlamenter Sistem’e Geri dönmekten başkaca bir Yol da yoktur aslında.
Şimdiki Tek Kişinin Egemenliğine dayalı Sistem; BOP ve BOP Eş Başkanlığı
kapsamında, Amerika tarafından Türk Milletinin, başına geçirilmiş bir Çuvaldır
aslında! Hak, Hukuk, Adalet, Cumhuriyetin kurucu değerlerinden uzaklaşmak, Açlık
ve Perişanlık, Ekonominin de çökme noktasına gelmesi, yada çökmesi dahil! Bütün
sorunlar; BOP ve BOP Eş Başkanlığının türevleridir.
7)İYİ
PARTİ’DE,MERAL AKLŞENER sonrasında; Genel Başkan Müsavat DERVİŞOĞLU ile, başta
Grup Başkan Vekili Dr. Turhan ÇÖMEZ ve daha başka Arkadaşlar, DOĞRU ZAMANDA,
doğru çıkışlar ve doğru işler yaptıkları için, Türkiye adına; Muhtemel bir
erken seçim öncesinde, umutları artırdı. ATA PARTİ Genel Başkanı Namık Kemal
ZEYBEK ile Müsavat DERVİŞOĞLU arasındaki görüşmeyi de çok önemsiyorum. Böylesi
bir konu, yeni gelişmelerin de yaşanacağının, habercisi gibiydi zaten.
Namık Kemal ZEYBEK; Aynı zamanda, DEMOKRAT PARTİ’nin de eski Genel Başkanlarından biri.
8)DEMOKRAT PARTİ’’nin bir güç
odağı haline gelmemesi, YERİNDE SAYMASI için, Gültekin UYSAL’ın; işi aceleye getirip,
yada öyle yapması istendiğinden olmalı ki;
17 Kasım 2024 Pazar günü yapılan kongrede, Demokrat
Parti’nin Genel Başkanı olmasında, yarar gördüğüm İlay AKSOY’un; Genel Başkan
Adayı olması için, imza verenlerin; imzalarını
geri çekmeleri ile Aday dahi olamamış ve böylece Gültekin UYSAL; YENİDEN
Genel Başkan seçiliyor. BÖYLESİ bir alavere dalavereden sonra;
Televizyonlarda performansları ile yakından tanıdığımız
Demokrat Parti İzmir Milletvekili Salih UZUN ile Demokrat Parti İstanbul
Milletvekili Cemal ENGİNYUR’un Demokrat Parti’den istifa ettikleri haberini
aldık. Şimdilik her ikisinin de bağımsız olarak, görevlerine devam edecekleri
anlaşılıyor
BÖYLESİ BİR DURUMUN, kimin işine yarayacağına gelince;
elbette AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın işine yarayacağı ve Sayın ERDOĞAN’ın yeniden
Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için; bir hamledir aslında
DEMOKRAT PARTİ’deki bu Genel Başkanlık oyunlarını, HRKES;
bir erken seçimin hazırlıkları ve sinyali olarak anlasın!
9)Sayın ERDOĞAN, BOP kapsamında parlatılıp, iktidara hazırlanırken; Merkez Sağ’da çökertilmişti. Sayın ERDOĞAN’ın 22 yılı aşkın bir süre iktidarda kalmasının nedeni de, Merkez Sağ’ın bir türlü toparlanamamasıdır. DEMOKRAT PARTİ, Merkez Sağ’ın, MOTORU dur, olmazsa olmazıdır. Bunun tersi de doğrudur.
ZİRA HALKMIZIN %(55-60)’I Merkez Sağ görüştedir. Vatanı ve
Milletine bağlı ve ılımlı insanlardır. Günümüzde oy kullanmayan %30 gibi büyük
bir seçmen kitlesinin çoğunun, siyasetçilere güvenmeyen, Merkez Sağ seçmen
olduğunu, söyleyebiliriz. DEMOKRAT PARTİ’de ki, Genel Başkanlık sorunun;
Türkiye açısından, ne kadar önemli olduğunu, tekrar vurgulamak isterim
BEN SİYASETE, 90’lı
yıllarda, Tansu ÇİLLER’in Başbakanlığı döneminde Doğruyol Partisi DYP’de
başladım. Gültekin UYSAL’ı da iyi tanırım. Demokrat Parti’nin başarılı olması
için kişisel olarak ta çok önerilerde bulundum. Ama hiçbirine yanaşmadı. Gültekin
UYSAL, Demokrat Parti’yi bir yere getirmek istemediğini, örneklerle de
anlatabilirim. Bence o bir görevlidir
ŞİMDİ GELİYORUM, tekrar günümüze
10)Gültekin UYSAL; işi oldu bitti ye getirip, koltuğunu bırakmak istemediğini, ERKEN BİR SEÇİMİN DE, yakın olduğunu düşünürsek!; muhtemel bir erken seçim öncesinde, Muhalefet cephesinde, en uygun ittifak şekilleri şöyle olabilir:
Milliyetçi Kesim: İYİ PARTİ+ZAFER PARTİSİ.ATA PARTİ için;
şimdiden bir şey söyleyemem
Merkez Sağ Kesim: DOĞRU PARTİ+ADALET PARTİSİ. Merkez Sağda
DYP ve birkaç ilave daha olabilir
Yukarıda, Demokrat Parti dışında; Merkez sağda 3 kardeş
parti; örneğin İlay AKSOY’un koordinatörlüğünde bir araya gelirlerse; çok daha
başarılı olurlar
O zaman, hem Demokrat Parti’den, böylesi bir ittifaka katılanlar
olur. Hem de özellikle Merkez Sağ seçmen nezdinde; bir cazibe merkezi olabilir
ve böylece oylarını kullanmayan%30’luk seçmen kitlesinden de, böylesi bir
oluşuma, oy akar.
SONUÇTA, yukarıda isimlerini saydığım, Milliyetçi Cephe ile
Merkez Sağ taraftaki Partilerde, Halkımıza bir güven vermek açısından, Eski
Parlamenter Sisteme geri döneceklerini ve Noter Tasdikli Standart Belgeyi de
vereceklerini, şimdiden beyan ve taahhüt etmelidirler.
Namık Kemal ZEYBEK; hem Demokrat Parti Genel Başkanlarından
biri olduğu, hem de Milliyetçi kesime yakın olduğundan; yukarıda, ortaya
koyduğum 2 İttifak arasındaki, işbirliği ve koordinasyonu da sağlayabilir.
Prof. Dr. Süheyl BATUM’da; böylesi 2 ittifakın, başında,
yada bir yerinde, görev almalıdır diye düşünüyorum. Kendisi CHP’de Milletvekilliği
yapsa da, aileden, Merkez Sağ kökenlidir. Süheyl BATUM, Hoca ile Bir Gül Ayman ĞÜLER,
Hocayı da, şahsen tanırım. Bu çok değerli 2 insanı, CHP’de barındırmadıklarına
da, özellikle vurgu yapmak isterim
11)ŞİMDİ HALK TV, SÖZCÜ TV GİBİ,ÇOK İZLENEN TELEVİZYON KANALLARININ, PROGRAMCILARINA, SESLENİYORUM
Merkez Sağ’ın Eski Büyüklerinden, Hasan EKİNCİ, Namık Kemal
ZEYBEK ve 1-2 konuşmacı ilavesi daha yapılabilir. Bu gibi isimler ile BOP
kapsamında AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın iktidara nasıl taşındığını Merkez Sağ’ın
nasıl çökertildiğini, bir anlatsınlar. Ben burada birkaç ipucu vermek
istiyorum. Aslında burada şimdi yazdıklarımı, daha önceleri de kaç defa yazdım
ama bu gün, kısaca bir özetle tekrar yazmak istiyorum.
ŞİMDİ İŞE, Namık Kemal ZEYBEK’ten başlıyorum. Amerika BOP
kapsamında, Türkiye’nin Ulus-Devlet yapısını önce bozmak, sonrasında, Federatif
bir yapıya geçilmesini ve NİHAYETİNDE Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı kafasına
koymuş ya!...İlk adım olarak, Amerika’nın Türkiye Büyükelçiliği-Siyasi İşler
Müsteşar Yardımcısı, Namık Kemal ZEYBEK’İ ZİYARETE GELİYOR. Ve ona şöyle
diyor.Biz Türkiye’de içinde Necmettin ERBAKAN’ın olmadığı, Siyasi İslam Modeli
Bir Siyasi Parti kurmak istiyoruz. Sende bu Projede yer alır mısın? Diyor.
Namık Kemal ZEYBEK, tereddütsüz hayır olmaz, cevabını veriyor
BÖYLESİ BİR ZAMANDA, Sayın ERDOĞAN; REFAH
PARTİSİ-İstanbul-Beyoğlu İlçe Başkanı.Sayın ERDOĞAN’da siyasette yükselmeyi,
kafasına koymuş ya! Bu noktada birilerinin yardımına ihtiyaç var. Neticede o zaman,
Doğru Yol Partisi, Genel Başkan Yardımcısı Hasan EKİNCİ’yi, telefonla
arıyorHasan EKİNCİ, Artvin Milletvekili ve Orman Bakanı. Bilindiği üzere, Sayın
ERDOĞAN’DA Rizeli.Hasan EKİNCİ ile aralarında bir de hemşerilik bağı var
Sayın ERDOĞAN, telefonda samimi bir şekilde Hasan Abi! Bana
Doğru Yol’da bana bir yer ayarlayamaz mısın diye sorduğunda; Hasan Bey de diyor
ki, bakarız Tayyip, Bakarız diye, işi geçiştiriyor. Aradan biraz zaman geçiyor.
Ama Sayın ERDOĞAN, boş durmuyor. Yukarıda Namık Kemal ZEYBEK’e gelen Amerika
Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşar Yardımcısından bahsetmiştim ya! Sayın
ERDOĞAN; o Görevliyi arayıp, buluyor. Devam ediyorum
Sayın ERDOĞAN; Hasan EKİNCİ’yi telefonla tekrar aradığın da!
Hasan EKİNCİ, SAMİMİ BİR ŞEKİLDE, NE VAR YİNE Tayyip diye soruyor. Sayın
ERDOĞAN’da, şu cevabı veriyor: ABİ, benim için uğraşmana gerek yok. Ben işi
baştan hallettim diyor. Hallettiği işte! günümüzdeki BOP Eş Başkanlığı
VE NİHAYET TÜRKİYE’NİN BOP VE BOP EŞ BAŞKANLIĞI İLE, 22 YILI
AŞKIN BİR SÜRE İÇİNDE; Türkiye’nin
ne hale geldiğini, herkes yaşayarak gördü ve anladı. HDP ve Benzeri ayrılıkçı Partilerde,
bunu fırsat bilip, Kürt Sorunları, Anadilde eğitim, Laiklik karşıtı gibi akıl
almaz işler ile Türkiye zayıflatılmaya çalışıldı ve sözün bittiği yere gelindi.
VE YİNE HASAN EKİNCİ İLE DEVAM EDİYORUM. Hem MERKEZ Sağ’dan
gelen bir yakınlığımız, HEMDE BİR Yazar olarak, onunla görüşmelerim de var
BOP KAPSAMINDA, ABD-Ankara Büyükelcisi RİCHARDONE; BOP
Kapsamında Doğru Yol Partisi DYP’nin desteğini almak maksadıyla, Hasan EKİNCİ
ile görüşmeye geliyor. Büyükelçi iyi derecede Türkçede bildiğinden, yanlarına
tercüman almadan, 1 saati aşkın bir süre, baş başa görüşüyorlar. Tabi iki Hasan
EKİNCİ; ABD Büyükelçisi RİCHARDONE’nin öneri ve tekliflerini kabul etmiyor.
BİRDE Hasan EKİNCİ, bana bu gibi konularda, birde bir kitap
yazdığını, bunlardan birini de Kemal KILIÇDAROĞLU’na verdiğini de söyledi
BURAYA KADAR, anlattığım konuların, ne kadar önemli
olduğunu, sanırım, herkes anlamıştır.Gerisi isimlerini saydığım, Önemli
kişileri ilave isimlerle Televizyonlara çıkarmak ve bu bilgilerden Halkımızın
istifade etmesini sağlamak!...
12)Şu anda Muhalefet Partilerinin
içinde, CHP; Türkiye’de birinci Parti durumunda .Özgür ÖZEL, BİZİM
Cumhurbaşkanı Adayımız, Ekrem İMAMOĞLU, yada Mansur YAVAŞ olacak dediğine,
birde Parlamenter Sisteme geri dönüleceğine dair, bir şey söylemediğine göre;
CHP’nin durumunda, bir belirsizlik var.. Ama Mansur YAVAŞ’ın Eski Parlamenter
Sisteme geri dönmek gerekir dediğini biliyoruz. CHP Grup Başkan Vekili Murat
BAKAN’da, Parlamenter Sistemden yana olduğunu söyledi.
CHP’yi tartışmaya devam edeceğiz.
13)Başta
İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere, CHP’nin elinde bulunan Büyük Şehir
Belediyeleri; Halka hizmet konusunda, asli görevlerinin dışında, değişik konularda;
yoksul ailelere parasal destek, yiyecek içecek ihtiyaçları için de yardımcı
olmaya çalışıyorlar zaten. Ama bu gibi yardımlar, nereye kadar devam edebilir?
BURADA ASIL SORUMLU; Türkiye’nin kaynaklarını çarçur edip, Halkımızı
yokluk ve yoksulluğa Mahkûm eden; Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın da talebi
olmayan, Tek Kişinin egemenliğine dayalı, şimdiki sistemdir
14)ÖZEL
GÜNLERDE HEP, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü rahmetle ve Minnetle anıyoruz ama; onun
yapıcı fikir ve üretimi esas alan uygulamalarından, henüz çok uzakta olduğumuzu
da bu vesile ile söylemek isterim.
BU NEDENLE, başta CHP olmak üzere, Muhalefetin öne çıkan,
yukarıda isimlerini de saydığım birkaç Parti’nin, Mustafa ATATÜRK’ün, o günün
imkânsızlıkları içinde, başlatılan kalkınma hamlelerinden örnek alarak; ne gibi
işler yapabilecekleri konusunda, şimdiden kafa yormaları gerekir
Burada özellikle CHP’nin, 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde,
en çok Belediye kazanan Parti sıfatı ile; Belediyelerin, açlık ve yoksulluğun
önlenmesinde; Halkımızın yanında olmalarını, takdirle karşılıyorum.
AMA HEM, CHP’li Belediyelerin, Hem de CHP Genel Merkezi’nin!
Sosyal ve Teknik anlamda da söylüyorum;
Bizim insanımız, Batı Tarzı çalışma ve sorun çözme YÖNTEMİNİ
bilmiyor. Buna çok örnek verebilirim. Mansur YAVAŞ, Ekrem İMAMOĞLU ve Özgür
ÖZEL’de dahil, Yetenekli insanlardan, yeterince yararlanmasını da bilmiyor. Bu
gibi vurgularla, neyi kast ettiğimi; yeri geldiğinde örneklerle ortaya koymaya
çalışacağım
SORUN SADECE, yukarıda isimlerini saydıklarımla da sınırlı değil. Sorun
geneldir. Bizim insanımızın Kültür yapısı ve alışkanlıklarımızla da ilgisi
vardır. Sorun sadece CHP ile de sınırlı değil; sorun genel.
15)Bizim insanımız; ki genetik
faktörler le de ilgisi olduğunu düşünüyorum, Lidere bağlı bir Toplumdur. Eğer
Lider çok yönlü, iyi eğitimli ve Batı tarzı çalışma ve sorun çözmede de
yetenekli ise!
YARDIMCILARINI DA, ona göre seçiyor. Yardımcılarda; lş
yürütme ve sorun çözme, sonuç alma gibi çok önemli kriterleri esas alıyor Ve
kadro sorun çözücü, iş bitirici olunca da; elle tutulur, gözle görülür, bir
sonuç ortaya çıkıyor.
Her kademedeki görevli işini mükemmel yapınca; amiri
durumundakine, her şeyi sorma gereği kalmıyor. Ancak, şu iş tamamlanmıştır
gibi, bir Üstüne bilgi vermesi yeterli
EĞER BUNUN; tersi bir durum olursa! Tepedeki isim; çok önemli ve standart olmayan, farklı
bir konu ve işle nasıl ilgilenebilir ki?
BU GİBİ, konularda da, bizzat gördüğüm ve yaşadığım
konulardan, örnekler vereceğim
16) Mustafa Kemal ATATÜRK, çok
yönlü ve çok zeki olduğundan; dağdaki eğitimsiz ama zeki bir çobanı bile;
bakışlarından, sarf ettiği birkaç cümlesinden, anlayabiliyordu. Neticede her
şey, gelip, insan faktörüne dayanıyor
BU NEDENLE, ATATÜRK
döneminde, Köy Enstitülerini, Kayseri Uçak fabrikasının nasıl kurulduğunu, niçin
ve hangi sebeplerden kapatıldıklarını? Bilmemiz; aynı şekilde, diğer önemli
Kurumları; ki örneğin Hıfzısıha gibi Ki Kurulup, daha sonra, niçin kapatıldıklarını?
Da araştırıp! Yenden kurmamız gerekiyor. Bu gibi benzer başka Örnekleri
çoğaltabiliriz
BÖYLESİ bir hedefe yöneldiğimizde, Türkiye’de; Almanya,
Amerika, Japonya gibi tarımda, sanayide teknolojide, her konuda gelişmiş bir
Devlet ve bir süper güç olabilir. Bu gibi konular ve araştırmalar; bir Ekip işi
ve Uzmanlık ta gerektirir. Bu gibi araştırmalara başlandığında, çalışmalar
sonucunda yeni Uzman kişilerde yetişir. Gelişmiş bir Devlet olmanın yolu ve
anahtarı , budur. Akıl ve Bilimdir ve çalışkan olmaktır. Akıl ve Bilimden başka
bir yol yoktur. Birde düzgün bir İnsan ve çalışkan olmak gerekir.
ASIL AMACIMIZ, BU OLMALI!...
17)NETİCEDE,BİZİM
İNSANIMIZ DA, kültür yapımızdan, ya da Genetik faktörlerden olsa gerek! Birinin
yaptığını, diğeri bozuyor, yada bozabiliyor. Bir Baş olma, Bir işin başında
olma hastalığı da var ya! Bir Baş ol da! Ne başı olursan ol gibi bir şey. Ben
bunun, çok örneklerini gördüm.
Örneğin Üniversiteyi yeni bitiren, bir Makine Mühendisi
olsun. Bir fabrikaya, ya da bir şantiyede işe başlamış olsun. Tecrübeli bir
Mühendisin yanında çalışayım da, önce işin detaylarını, uygulamasını öğreneyim
demez. Hemen bir Baş Mühendis olmanın, ya da Müdür falan olmak ister. Neticede
uygulamadan uzak olduğundan, kendini geliştiremez, çok faydalı da olamaz
BİLİM ve TEKNOLOJİYİ, Uzmanlaşmayı esas alan Batı, işte bu
sebepten, zenginleşip yükseliyor, refah ve mutlulukta, böyle artıyor
BENZER ÖRNEKLERİ, düşük eğitimli,
ya da eğitimsiz insanlar için de söyleyebilirim. Ben, AFŞİN-ELBİSTAN, Termik
Santralinde de, 1977’den başlayarak 10
yıl çalıştım. Sonrasında Yüksek Lisans
yapma vesilesi ile tayini mi, Ankara’ya-Genel Müdürlüğe aldırmıştım ve günü
geldiğinde de, Ankara’da emekli oldum.
Şimdi tekrar Afşin-Elbistan
Termik Santralindeki gözlemlerime geliyorum. Şantiyede yerli-yabancı,
toplamda 10 BİN kişi çalışıyordu. Orada
hem eski adıyla TEK’te hem de, montajı yapan Amerikan Şirketi Foster Wheeler
ile, Makine ve Teçhizatları satan, Alman, Fransız, Kanada gibi Batılı firmaların
temsilcileri, mühendislerde vardı. Sonuçta. TEK’te de, BENİM HARİCİMDE, kaç Mühendis vardı ama ben ;hepsinin içinde, en
çok çalışan, çok önemli bütün sorunları çözen ve herkesin hayran kaldığı bir
kişiydim. Benimle ilgili, dilden dile aktarılan çok hikayeler vardır. Şimdi
bizim insanımızın, düşük eğitimli, ya da eğitimsiz olsun! Yönetici olma tutkusu
konusunda da bir şeyler söylemek istiyorum. İşe alınacakların, çoğunda; İmtihan
komisyonunun da Başkanıydım. Şimdi bu
bilgilerden sonra; benim girdiğim imtihan komisyonlarında; Mesleki bilgi,
tecrübe ve çalışkan olmaktan başkaca! Bir tercih nedenimin olmadığını da, burada hatırlatmak isterim
ÖRNEĞİN, düz işçi alınacaksa ve 1-2 puan gerekiyorsa! O
zaman aç elini der, elinde nasır olup-olmadığına bakarım. Elinde nasır varsa,
tercih nedenidir. Ve 1-2 puan, ilave ederim ve böylece sınıfı geçmiş olur ve
işe girer. Başka türlü de olmaz zaten. Devam ediyorum. Düz işçi olarak, girip te; Hemen bir ekip
başı olmak isteyenleri de çok gördüm. Bu
gibi konuların ; birazda genetik olduğunu, vurgulamak isterim
18)Ben
Şantiyede hep, tulumla gezerdim. Sanat Okulu çıkışlı değildim ama Torna ve
Freze kullanmasını da öğrendim. Acil durumlarda, yurt dışından gelmesi gereken,
alet ve makine parçalarını da, ben imal edip, işlerin devamını sağladım. Bu
gibi konularda da, benimle ilgili, çok hikayeler vardır O zaman genç bir
Mühendistim Şantiyede herkes! Benden büyük, yada küçük olsun! Hep, Ahmet Abi
derlerdi. Böylesi bir husus;
Bir defasında Ankara’dan
Şantiye’yi ziyarete gelen 2 Bilim Adamı Hocadan biri Ayhan Bayülken’in; dikkatini çekmiş
olmalı ki, onları şantiyede gezdirirken! Asansöre biniyoruz, Ahmet Abi!,
şantiyede dolaşıyoruz, Ahmet Abi! Neticede bana sordu; Ahmet Bey, sana herkes, niye
Ahmet Abi diyor, dedi? Ben, bunu bu güne kadar; hiç düşünmemiştim deyince;
Beni her açıdan, çok beğendikleri ve sevdikleri, takdir
ettikleri için, herkesin bana Ahmet Abi dediklerini söyledi. Paralarını
alabilmek için, şantiyeye gelmek zorunda kalan, büyük Firma sahiplerinin ANKARA
Merkezde, işlerini gereksiz yere Sürüncemede bıraktıkları için; yemek paydosu
bile yapmadan, işlerini de hallettim ama .Kimseden bir hediye bile kabul
etmedim. Bazıları da dedi ki, senin gibi çalışkan ve becerikli bir Mühendis
varken! TEK, NİYE DIŞARIDAN bir Genel Müdür arıyor diye, onur verici sözler, sarf
eden; başkalarına da rastladım.Bir örnekle daha, bu gibi konuları kapatmak
istiyorum.
TSK’DAN AYRILMA, Cengiz Bey adında, bir jet Pilotu vardı.
Pilotlar, çok iyi İngilizce de bildiklerinden, Amerikalı Üst Yöneticilerin, Tercümanlığını
yapıyordu. Bir gün Amerikalılar, kendi aralarında sohbet ederken, benim
hakkında sarf ettikleri sözleri de duymuş. Bunu bana aktarmak istiyordu.
AMERİKALILAR, benim için demişler ki; diğer Türkler de Ahmet
YALVAÇ’ın % 10’u kadar çalışsa! Türkiye Amerika’yı geçer demişler. Ben yanlış
iş yapanlar için, ise! Hep, korkulu bir rüya olmuşumdur. Bazıları da beni
kararlılığım ve cesaretim ile de tanırdı
Ben şantiye dışında, Ankara’nın da çaresiz kaldığı
durumlarda da! Çok sorun çözdüm. Çok yönlü ve çalışkan biri olduğum, sorun
çözmedeki yeteneğim ile de! beni ATATÜRK’e benzetenlerde olmuştur. ATATÜRK’e
saygı ve sevgimiz, ben dahil, çok kişi de vardır Ama! Böylesi bir benzetmeyi
duymak! Ben dahil, herkesi çok mutlu eder
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE, bana ait hikâyelerle; şu anda
Türkiye’nin içinde bulunduğu, her açıdan çok zor durumdan çıkmasına, katkı
koymak istediğimi de, bu vesile ile söylemek isterim. Ama sonuçta her şey;
gelip siyasete dayanıyor. Siyasi görüş ve yöntem olarak, benim yerim belli.
ATATÜRK çizgisindeki Muhalefet Partilerinin, başarılı olmasını, Eski
Parlamenter Sisteme geri dönmelerini, dönmek istediklerini, duymak istiyorum.
Türkiye açısından, başkaca bit yol ve yöntem yok. Kemal KILIÇDAROĞLU’NA 3
Mektup yazdım, görüşme talebinde bulundum. Özgür ÖZEL’e de 3 Mektup yazdım,
görüşme talebinde bulundum. Ama ikisi ile de görüşemedim. Benim hiç birinden,
bir Makam, bir Mevki gibi, bir talebim de yoktu.
GELİŞMİŞ Batı Devletleri ile Aramızdaki asıl fark ta burada:
Yazar olduğunu söyleyen kişinin Web sitesine girer, bazı yerlere kısaca bir göz
atar, Birkaç önemli ipucundan;
Görüşme talebinde bulunan kişinin, nasıl biri olduğu,
kolayca anlaşılır.. Bu gibi konularda özellikle sekreter ve Yardımcı pozisyonun
da olanların; iyi eğitimli ve yetenekli insanlardan oluşması, gerekiyor
DEVAM EDİYORUM
19)BENİM,
ilgi alanlarımdan biri de, Türk Sanat Müziği, Kültür ve Sanat KONULARIDIR. Bu
gibi konulara da, günümüzde, Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel
Başkanı olan Sayın ERDOĞAN’ın, siyası kaygılar nedeniyle; CHP’nin elinde
bulunan, Ankara-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İMAMOĞLU ve
Mansur YAVAŞ’ı itibarsızlaştırmak, onlara zarar vermek adına olmalı ki; bu her
iki Belediyenin;29 Ekim 2024, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları vesilesi ile
Konser Masrafları; inceleme altına alındı. Başkaca konuların da, inceleme
altına alındığı, anlaşılıyor. Tabi ki kimsenin, Devletin, Milletin parasını
çarçur etmesini, tasvip etmeyiz. Bir yanlış, bir Abartı varsa! Tarafsız
olunsun, gereği yapılsın!...
20)PEKİ,
CHP’Lİ BELEDİYELER; Konser çalışmalarını, daha az masraflı, daha etkin, nasıl
yapabilirlerdi?
CHP’li bütün Belediyelerde, çok daha az bir masrafla, hatta
bedavaya yakın bir masrafla, 29 Ekim 2024 Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile, çok
daha coşkulu Türk Sanat Müziği konserleri verilebilirdi, Bu gibi konularda bir
şeyler söylemek istiyorum
BEN Ankara’ya gelmeden önce, Afşin-Elbistan Termik
Santralinde çalışırken, başta Suna KAN olmak üzere, ki şimdi rahmetlik olmuştur,
eşi Faruk Güvenç, Tenör Ömer YILMAZ, Yalçın Davran, eşi Keriman DAVRAN, GİBİ
Opera sanatçıları ile de dostluğum vardı. Cüneyt Gökçer ile de tanışıklığım
vardı. Suna KAN ve eşi Faruk Güvenç’i; evlerin de ziyaret etmiştim. Onlarla da
aramızda iyi ve güzel bir dostluk, yakınlık vardı. Aramızdan ayrılanları;
rahmetle ve minnetle anıyorum. Lise yıllarım da, çalışkan
bir öğrenci ve bir mucit olmamın dışında, Türk Sanat Müziğine de bir ilgim, bir
merakım vardı. Bazı güzel şarkıların, 1-2 mısrasını, kendime biraz
mırıldanırdım. Ama sözlerini ezberleyip, tamamını öğrenmeye vaktimde olmazdı. Ankara’da,
TEAŞ-Enerji Bakanlığı’ndan emekli olduktan sonra, Türk Sanat Müziği merakı da,
ağır basmaya başladı. Sonuçta 4 Yıl, Türkiye’nin en iyi korolarına gittim. Korist
ve Solist olarak, sahneye de çıktım. Kaç yıl Barış Manço gibi uzun saclarla
dolaştım. Hocalar, benim sesimi çok beğeniyorlardı. Ve Tenör olduğumu
söylüyorlardı. Ben Türk Sanat Müziğinin en zor ve en güzel şarkılarını da
söylüyorum. Korona virüs salgını vesilesi ile konserlere ara vermiştik. Şimdi
tekrar, devam etmeyi de düşünüyorum. Bazıları beni Müzisyen olarak ta tanır.
29 Ekim
2018’de, Parlamenterler-Kültür Sanat ve Türk Müziği Derneğinin bir etkinliği
olarak;
İzmir -Karşı Yaka TRT-Hikmet ŞİMŞEK Konser Salonun da, çok
güzel bir konser vermiştik. Çokta aikış aldık. Konser bitiminde bizleri, Kaç
defa ayakta alkışladılar. Konserde Ege Bölgesine has, Efe Şarkılarını,
ATATÜRK’ün sevdiği Trakya ve Selanik şarkılarını, Osmanlı Padişahlarının
sultanlar için söylediği, Türk Sanat Müziğinin en güzel, en romantik, en zor
şarkılarını söyledik. Kalite ve sanata da hizmet açısından, benim joutube’dan
de geçirip, yayına koyduğum, kendi web sitemde de yer verdiğim bu konserler;
Sanata ve kültüre de hizmet açısından, büyük paralar
ödenerek gerçekleşen konserleri, kalite açısından da, geride bırakır.
Konser çalışmalarını, Ankara-Kızılay-Mitat Paşa Caddesinde,
CHP Çankaya Belediyesi’nin Sağlık ile ilgili Binasının salonun da yapıyorduk.
Alper TAŞDELEN, İzmir’e gidip, gelişimiz için de Bizlere, bir otobüs tahsis
etmişti. Bir Türk Sanat Müziği sevdalısı ve 5 Kıtada okunan çok yönlü bir Yazar
olarak, yol hikayelerini de kaleme alıp, bunlara da yer verdim.
BU YOL hikayesinde yazdıklarımı da okurken, çok
heyecanlanacaksınız.
21)DARİO MORENO, ismini ve Dario
Moreno Sokağını; İzmirliler dışında duyan, bilen var mı? Dario MORENO; 1920
İzmir doğumlu, Yahudi bir Ailenin çocuğu, bir Müzisyen. Türkiye’de doğup,
büyüyen ve FRANSA’da meşhur olan, bir Türk vatandaşı. Türkçe ve Fransızca
şarkılar söylüyor. Etnik köken olarak, Yahudi bir ailenin çocuğu olduğunu
söylüyor ama Türkiye Cumhuriyet’nin bir vatandaşı olmaktan gurur duyduğunu ve
KENDİSİNİ, TÜRK olarak, tanımladığını söylüyordu. Böylesi bir vurgu; günümüzde
Türkiye’nin altını oymaya çalışanlara, bir örnek olsun
Konser bitiminde, Ankara’ya dönüş için, otobüsle yola
çıktığımızda, bu sokakta bir mola verdik.
DARİO
MORENO SOKAĞI; İzmir’de güzel manzaralı, turistik bir sokak. Burada dağa
asansörle çıkılıyor. Ama sokak dağda değil. Burada birde Dario Moreno’nun bir
büstü ve pirinç bir levhaya kazınmış, birde vasiyetnamesi vardı. Şiir gibi çok
güzel, çok anlamlı, herkesi duygulandıracak, güzel bir vasiyetname
İzmir’im, güzel İzmir’im. Bir gün ben, bu topraklardan
uzakta ölürsem! Beni burada toprağa verin. Sakın öldü demeyin! Uyuyor deyin
DARİO MORENO,1967’de, 47 yaşında Fransa’da vefat ediyor ama
ailesi, bu tarihte, büyük Arap-İsrail savaşı nedeniyle olsa gerek! İsrail’e göç
etmiş olmalı ki; çocuklarını, İzmir’de değil de İsrail’de toprağa veriyorlar.
Bu konuyu, yolda, TURGUTLU’da yemek molasından sonra, otobüsün yanına
vardığımızda, beni çok duygulandıran bir görüntü ile, bu konuyu kapatmak
istiyorum
CANLI YAYINDA, bizleri Televizyonda izlemiş ve yolda
olduğumuzu da Televizyondan duymuş olmalılar ki! 30-35 yaşlarında genç bir
hanım ve yanında7-8-9 yaşlarında, 3çocuk ile ellerinde Türk Bayrakları ile
bizleri bekliyorlardı. Bu güzel anı, hiç unutamam!...
ALPER TAŞ DELEN’in bir eksikliğini; ki böylesi bir eksiklik,
CHP’nin ve başka Siyasi Partilerin yönetim kadrolarında da gözlemlediğim;
kendinden başkasını, önemsememek! Hangi konunun, daha önemli olduğunu, bilmemek
gibi bir durum söz konusu.
KONSER SONRASINDA, Ankara’ya
geldikten sonraki günlerde, Alper TAŞDELEN ile görüşmek için, sekreterine
vardığımda, ona İzmir Konseri vesilesi ile, bizlere yardımcı olduğu için, hem
teşekkür etmek, hem de bu Konserin CHP ve Alper TAŞDELEN’e, hem siyasi açıdan,
hem de Sanata ve Kültüre de hizmet açısından, bir katkısı da olması için;
İzmir Konseri ve yol hikâyesinin; Çankaya Belediyesi’nin web
sitesine konmasını da isteyeceğim, söyledim. Sekreter, mutlaka söylemiştir ama
mutlaka iş yoğunluğu gibi, basit sebeplerle, görüşme talebimi karşılamamıştır. Bu
gibi konuların da sebebi; Batı Devletleri bazında, iş yürütmeyi, sorun çözmeyi,
bilmemek gibi de özetlenebilir. Böylesi bir fırsat! Kaçar mı diye sormak
gerekiyor. Bu gibi konularda, Batı Tarzı Eğitim Programları ve Paneller de
düzenlemek gerekiyor aslında
DEVAM EDİYORUM
22)GÜNÜMÜZDE
Kİ,CHP’Lİ BELEDİYELR DE;CUMHURİYET BAYRAMI ETKİNLİKLERİNDE; DAHA AZ MASRAFLA;
DAHA KALİTELİ, DAHA FAYDALI, KONSERLER HAZIRLAYABİLİRLER Dİ!...
KISSADAN
HİSSE İLE, adı geçen CHP’li Belediyeler de, yukarı da, İzmir konserinde olduğu
gibi bizleri örnek alsalar, diyelim ki, 1 yıl öncesinden, böylesi bir KORO
hazırlama girişiminde bulunsalardı! Hazırcılıkla, Az gibi görünse de, şu
ekonomik krizde; Milyonlarla ifade edilen, paralar ödemezlerdi
Hem bedavaya yakın bir masraf olur, hem de sanata yeni korist
ve solistlerin, kazandırılmasına da katkı koymuş olurlardı. Örneğin bu gibi
koro çalışmaları; Ankara ve İstanbul’un ilçelerinde ve diğer şehirlerde de
CHP’Lİ DİĞER Belediyeler de başlatmış olsalardı, hem gençleri sanata ve güzel
şeylere alıştırmak adına, iyi bir başlangıç yapılmış olurdu, hem de işsiz
Müzisyen Hocalara da bir iş imkanı yaratılmış olurdu.
BÖYLECE, AKP ve Sayın ERDOĞAN’ın; CHP’Yİ YIPRATMAK AMACINA
YÖNELİK, karalama ve fırsat kollamasına da gerek kalmazdı! Ben, bunları
vurgulamak istiyorum
DEVAM EDİYORUM
23) BEN; hem Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün ilke ve İnkilâplarına yürekten inanan birisiyim. Hem de Batı
standartlarında uygulaması da iyi olan bir Makine Yüksek Mühendisiyim. Çalışmayı, üretmeyi de çok
severim. Lise yıllarımdan bu yana, kaç buluşum var. Ben Sosyal, Siyasal, Kültür,
Tarih, Sanat ve Teknik konularda kapsamlı analizler yapan, çok yönlü bir
Yazarım. Yazdıklarım; Teknolojinin geldiği noktada, Dünya’daki bütün dillere
çevriliyor, Alaska’dan Vietnam’a kadar, 5 kıtada OKUNAN bir Yazarım.
Teknolojinin ortaya koyduğu imkânlarla yazdıklarım; uydudan bütün dillere
çevriliyor. Böylece yazdıklarımı; isteyen, istediği dilde okuyor. Böylesi bir
husus; benim için olduğu kadar, Türkiye açısından da gurur verici bir konudur.
Ama bizim İNSANIMIZ, Devlet’te ve Siyasette, Tepe noktasında olanlar; yetenekli
insanları, YANLARINDA görmek istemiyorlar. Ve benim gibileri, örneğin CHP’de
de, Milletvekili Adayı da yazmıyorlar. Çünkü Yetenekli ve Düzgün insanlara,
yanlış işler yaptıramazlar Liderlere de, göbekten bağlı değillerdir. Sonuçta
şunları söylemek isterim
BU GİBİ
KONULARDA, günümüz Türkiye’sinde, her açıdan zor durumda olduğumuz bir zamanda,
Üretimi esas alan, her konuda Batı standartlarını benimseyen, ATATÜRK
Türkiye’sine geri dönmek adına, bir yerden başlamamız gerekiyor. Burada bu gibi
konuların; örneklerle kısaca ipuçlarını vermek istiyorum.
ENERJİ SORUNU
KONUSUNDA NELER SÖYLENEBİLİR? ÇAYIRHANDA, NELER OLUYOR?
24)Benim uzmanlık alanım, Enerji
Üretimi ve Termik Santraller olduğundan, bu gibi konular da herkesi
ilgilendirdiği için; kısaca bir şeyler söylemek istiyorum
EĞER Kömürle çalışan Termik Santrallerin yıllık bakımları,
iyi yapılırsa, proje değerinde, taşsız, topraksız kömür verilirse, kömür ve
hava ayarı iyi yapılırsa; bacadan çıkan dumanı; belli-belirsiz görürsünüz.
Böylesi bir durumda, yanma iyi yapılıyor demektir, hava kirliliği de olmaz,
daha az bir kömürle, daha çok enerji elde edersiniz.
Bacadan çıkan duman, koyu renkli ise; kömürün yanması iyi
olmuyor demektir, bir sorun var demektir.. Bu sorun giderilmezse! Çok kömürle
az enerji elde edilir. Ve hava kirliliği de olur. Yıllık bakımda iyi yapılmamış
demektir. Çok kömürle az enerji elde ediliyor demektir.
BEN TÜRKİYE’DE Termik Santrallerin yıllık bakımlarının iyi
yapılmadığını, Batı standartlarında yapılmadığını, bu işi iyi bilmediklerini
söylüyorum
Benim Almanya’da da araştırmalarım var. Bunları da çok
yazdım, söyledim. Ama Hoca bildiğini okurmuş derler ya! Bizdekilerde öyle işte.
ELEKTRİKTE, 7 yıldır kış saatine
niye geçmediklerine gelince! Bu gibi konular; nasıl ki hazine garantili yollar,
köprüler, Hastaneler varsa!
Benzer bir durum;
Elektrik üreten Santrallerde de var. demektir. HES yapmak,
çok kolay. Örneğin Karadeniz Bölgesi dağlık . Ve çok dere var. Derelerin önüne
set çekersen, işte sana bir HES, Hidro Elektrik Santrali. Kış saati
uygulanmadığından, aileler çocuklarını okula göndermek için, saat, 5-6‘da
karanlıkta kalkacak, çocuğuna kahvaltı hazırlayacak, mecburen ışıkları yakacak,
çocuğuna tost falan hazırlayacak, elektrik kullanacak…
Benzer şekilde işe gidecekler de, karanlıkta kalkacaklar,
yemek için elektrik kullanacaklar. Çocuklar dahil, herkes, karanlıkta yollara
düşecek. Sonuçta elektrik sarfiyatı artacak. Böylece Hazine, ya da Alım
garantili Elektrik Santrallerinin yükü de, böylece vatandaşlarımızın, sırtına
yüklenmiş olacak
KIŞ SAATİNDE, diretmenin, ısrarın, başkaca bir nedeni
olamaz!
25)ELEKTRİK ENERJİSİNİN, NİYE PAHALI OLDUĞUNA GELİNCE DE ŞUNLARI SÖYLEMEK İSTERİM:
Günümüzle de ilgili olduğu için, Google’den;
Mak. yük. Müh. Ahmet Yalvaç-Türkiye’nin Enerji Sorunu ile-Yağmur Tutma Projeleri ve Bir Televizyon Programı Önerisi,
Başlık böyle. Google’den, bu şekilde yszıp, arama yapıp, bu
Makaleyi okumanızı öneririm. Bu Makaleyi, 24 Kasım 2021’de yayına koymuştum.
Burada hem günümüzde, benim buluşum olan Yağmur Tutma Projelerini, HEMDE
günümüzde de yaşadığımız enerji sorunları ile ilgili, geçmişte başlattığım
çalışmaların hikayesine başlangıç var
26)Ben Afşin-Elbistan Termik
Santralindeki sorunları, daha önceden orada 10 yıl çalıştığımdan, zaten
biliyordum. Bu defasında, başta, SOMA, YATAĞAN, KEMERKÖY, YENİKÖY olmak üzere,
EGE Bölgesindeki Kömürle çalışan Termik Santrallerdeki sorunları, yerinde
araştırdım. Termik Santrallerde ve Kömür ocaklarında, video kamera ile resimler
çektik. Kömür ve Baca gazı Arıtma Sistemlerini yapan, ALMAN, Kanada ve Amerikan
Firmalarını davet edip, Eğitim
vermelerini ve Projelerini tanıtmalarını istedim. Bunlar zaten, TEK’İN DEĞİŞİK
Santrallerinde iş yapıyorlardı . 2-3 Firmayı aynı gün davet ettiğimden, biri
öbürünün açığını, yakalamaya çalışıyordu. Neyse! bu girişimler de çok faydalı
oldu.
Termik Santrallerdeki Sorunların Bilimsel
Temelde çözümüne katkı sağlamak adına, İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ, Maden
Fakültesi Kömür Ana Bilim Dalı, Kimya ve Makine Fakülteleri Ana Bilim
Dallarının Hocaları ile de çok faydalı araştırmalar yaptık, Eğitim Programları
düzenledik. Aramızda saygı ve sevgiye dayalı, çok kuvvetli bağlar oluşmuştu.
Kömür Ana Bilim Dalı Başkan ı
Prof. Dr. Güven ÜNAL ile, 2009’da CEM TV’DE, ENERJİ Programında, birlikte
Televizyona çıkmıştık, Programın Moderatörü de Prof. Dr. Berrin ERGİN’di. Şimdi onunla da yazışıyoruz
Birlikte çok faydalı çalışmalar
yaptığımız Prof. Dr. Güven Önal’ın telefonunu, son defa çaldırdığım da;
telefonu açanın, oğlu olduğunu öğrendim. Meğerse Babası Güven ÖNAL, 31 Mart
2024’te kalp krizinden, vefat etmiş. Çok üzüldüm. Siyasetçilere de bu vesile
ile şunları söylemek istiyorum. Bu sözüm, iktidara olduğu kadar da
Muhalefetedir. Kısır Tartışmalar yerine, Ülke adına Plan ve Projeleri olan
Bilim Adamlarına, konusunda uzman kişilere, ne zaman yardımcı olacaksınız diye
sormak gerekiyor. Yetenekli ve tecrübeli bir Bilim Adamı olmak, kolay bir şey
mi, olduğunu sanıyorsunuz?
27)Sahada ve Merkezde yaptığım
Bilimsel nitelikteki bu çalışma ve tespitlerimin, işe yaraması için bu
bilgileri;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ali TÜRKOĞLU’na
anlattım ve Bakanlık
Üst Yönetimi, TEK ve TKİ, Üst Düzey Yöneticilerinin, Santral
Müdürlerinden gerekli gördüklerimin, isme yazılı olarak davet edilmesini
istedim. Ali Türkoğlu, birde bu işleri, Bakanlık adına takip için, görevli
olduğumu, bir yazı ile, ilgili yerlere de duyurmuştu.
NETİCEDE, özel davetiye ile; 17-18 Temmuz 2001’de Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı TEDAŞ
Konferans Salonunda, Enerji Bakanlığı Müsteşarı Yardımcısı Ali TÜRKOĞLU’nun
öncülüğünde, benim koordinatörlüğümde, kapalı bir toplantı da;
ENERJİ SORUNLARI İLE, doğrudan ilgili olan TEK ve TKİ Genel
Müdürlüklerinde, Genel Müdür ve Yardımcıları dahil, ve sahada, Bölge
Müdürlerini, Santral Müdürlerini ,liste halinde, Bakanlık adına, mektupla davet
ettiğimiz, ALMAN Grup Firması adına konuşacak Yetkili,
Birlikte, Bilimsel çalışmalar yaptığımız, İstanbul Teknik
Üniversitesi İTÜ Maden Fakültesi-Kömür Ana Bölüm Başkanı, Kimya Ana Bilim
Dalından, Bir Profesör ile başka bir Bölümden, diğer bir Profesör vardı.
OTURUMU, Bakanlık Adına, bir
konuşma ile Müsteşar Yardımcısı Ali TÜRKOĞLU açtı.2. Konuşmacı, bu etkinliğin
Mimarı olarak, konuşmak üzere ben, sahneye çıktım. EÜAŞ Genel Müdürü ve
Birlikte çalıştığımız diğer Yetkililerde dahil;
Aşağıda hep, beni dinliyorlardı. Konuşmama şöyle başladım. Öyle
sanıyorum ki, Al yada Öde kapsamında, ihtiyaçtan fazla doğalgaz anlaşmalarıyla,
taahhüt edilen doğalgazı, sarf edebilmek açısından; kömür Santralleri ihmal
edildi, doğalgazla çalışan Termik Santraller özendirildi. Başka türlü, nasıl
olacaktı ki? Doğalgaz dağıtım hatları, bildiğimiz, gördüğümüz üzere, ancak uzun
zaman sonra tamamlanabildi ve Türkiye çapında yaygınlaştırıldı?
Şunu demek istiyorum: Bu söylediklerimin; Sağ ile Sol ile
bir ilişkisi yok. Siyasetçiler ve Üst Makamlarda bulunanlar! Bilerek, yada
bilmeyerek, Devlete ve hepimize, zarar veriyorlar.
Bu BRİFİNG ve Bilimsel Tartışma, Tarihe düşülen bir nottur
28) O ZAMANKİ ADIYLA, TÜRKİYE’NİN ENERJİ SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ BAŞLIKLI MAKALE;
Günümüzdeki Enerji Sorunlarına da ışık tutacak, kaynak
niteliğinde, çok önemli bilgileri de içeriyor BU MAKALE, Elektrik Mühendisleri
Odası’nın 3.Enerji Sempozyumunun kitabında, 23 sayfaya yakın olup, 2.5 sayfası
da; son aşama Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu, İdare Mahkemesi’ne kadar
intikal ettirilmiş resmi belgelerdir.
GÜNÜMÜZÜZDE yapılması gereken de; Başta CHP ve Diğer
Muhalefet Partileri olmak üzere;
Sorunları Saymak ve Sorunları Sıralamak yerine, bu bilgilerden
yararlanmasıdır. Türkiye’nin Sorun Çözecek, İş Yapacak, iyi eğitimli ve
yetenekli insanlara ihtiyacı vardır.
Bunları söylemek istiyorum
Türkiye’nin Enerji Sorunu ve Çözüm Önerileri başlıklı
Makale; Elektrik Mühendisleri Odasının 3.Sempozyum Kitabında da 23 sayfalık bir
makale ile yer aldı.2.5 Sayfası, Burada, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu ve
İdare Mahkemesi’e kadar giden raporların, konusu, kime verildiği, tarih, numara
gibi konular da var
18 Aralık 2001 Cumhuriyet
Gazetesi, benimle ilgili, 1.sayfadan, bir haber yayınladı. Haber şöyle: Enerji
Bakanlığı çalışanı Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ, 3 ay içinde, elektriğe gelen
zamların perde arkasını, gözler önüne serdi.
Aradan, 23 yıl geçmiş, bu gün aynı sorunları tartışıyoruz.
Ben sadece sorunları saymıyorum. Şu sorunu çözeceğim diyorum.
O zaman Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa
Balbay’dı. Bu Makaleyi günümüze de ışık tutacağı için, heyecanlanarak,
okuyacaksınız.
ŞİMDİ DE Elektrik Mühendisleri Odası’nın 3.Sempozyum
Kitabına giren ve Cumhuriyet Gazetesinin 1.Sayfasında da haber olarak yer alan
Makalede, Elektrik fiyatları konusunda da bir şeyler söylemek istiyorum
Yaptığım hesaplamalarda, Elektriği Devlet ürettiği zaman;
1Kwh Enerji=1,64 Cent/Kwh
Özel Sektör ürettiği zaman: 1 Kwh Elektrik= 6,354 Cent/Kwh.1
Cent=1 Dolar/100. Şimdi bu, farklı 2 fiyatın nedenlerini, açıklamaya çalışalım.
Devlet HANTAl ÇALIŞIYOR, pahalıya üretiyor gibi gerekçelerle, Elektrik Üreten
santraller özelleştirilmişti ya! Bu 2 farklı rakam, böylesi bir düşüncenin
doğru olmadığını gösteriyor. Devletin ürettiği Enerjiyi hesaplarken; TEAŞ’ın
fiyat kataloğunda, Kömür Santralinde üretilen elektriğin, fiyatı, HES’de, yani
Barajlı Su Santrallerinde, Doğalgazla çalışan Termik Santrallerde, birim
fiyatlar varrdı. Özelleşmeden sonra,
Devletin elindeki Santrallerin, üretimdeki payı da bilindiğinden; hesabı, buna
göre yaptım. Burada şu hususa da vurgu yapmam gerekiyor.ATATÜRK Barajı ve
Elektrik Santralı, AFŞİN-ELBİSTAN gibi bazı Elektrik Santralleri…gibi bazı Elektrik
Santralleri, yatırım bedellerini, karşılamış olabilir. Bu yüzden de, Devlet
ürettiğinde, ortalama birim fiyat, düşük çıkıyor olabilir.
BEN ÖZELLEŞTİRME adı altında, işletme hakkı Özel firmalara
Devredilen, Santrallerin, ürettği elektriğin, Dolar bazında, birim fiyatı,
yüksek olduğundan, vatandaşlarımıza yansıması da büyük oluyor. Örneğin ÇAYIRHAN
Termik Santralinde 1 Kwh Elektrik=7Cent.Bu rakam, yüksek bir fiyat. Bu konuyu
şöylede açıklayabiliriz. Sanki bu Özel Firmalar; bu Santrallerin yatırım
bedellerini de kendileri karşılamış gibi birim fiyatları, yüksek tutmuşlar
Elektrik fiyatlarının yüksek olması, Fabrikaları,
vatandaşlarımızı, hep olumsuz etkiliyor. Ve ben diyorum ki, keşke bu
santraller, özelleştirilmeseydi! Diyorum Bu işte Devletin çok zararlı olduğunu,
düşünüyorum
Devletin sırtından, birileri vurgun vuruyor, diyebiliriz
2/1)24 Kasım 2024 Pazar SÖZCÜ
Tasarruf etmek varken, bu faturayı ödemeye değer mi?
SARAY ÇAYIRHAN’DAN GELECEKI PARAYI, 2 AYDA HARCIYOR
Ne varsa sat politikasının son adresi Çayırhan’dan 2 milyar
bekleniyor. Bu para saray için, çerez parası gibi kalıyor.
Şimdi böylesi bir
özelleştirme adı altında, Çayırhan Termik Santrali’nin dışında; Santrale kömür
sağlayan, kömür ocaklarının da; özelleştirme adı altında, mülkiyetlerinin de
satılacağı anlaşılıyor
Hemen söyleyeyim; 2001 yılında, orta boy, bir Termik
Santralin bedeli, 1 Milyar Dolar’dan aşağı değil. Kömür ocağı Makinelerinin ve
kömür tesislerinin bedeli 4-5 Milyar Dolar’dan daha fazla. Örneğin
Afşin-Elbistan Termik Santralinin kömür işletmeleri ile beraber, 14-15 Milyar
Dolar’dan aşağı değil.
Ben Turgut ÖZAL ile başlayan, Santrallerin özelleştirilmesi
konusuna karşı çıktım. Elektrik Mühendisleri Odası’nın 3.Sempozyum Kitabına da
giren, buna benzer konular, orada da var. O zamanki özelleştirilmede, Mülkiyet Devletindi.
Ama şimdi, Mülkiyetin de, birilerine satılmak istendiği anlaşılıyor
Diyelim ki, bunu birileri de, Yakın yada ileri bir tarihte, bir yabancıya
sattı? Ne yapacaksın o zaman? Akkuyu’nun Mülkiyeti de Ruslarınmış!
Milletvekilleri bile bu Nükleer Santrale giremiyor. Türkiye’nin başını belaya
sokacak bir konu. Böylesi abuk-sabuk işleri, hiç yapmasınlar, daha iyi
BEN Çayırhan Termik Santralini de bilirim. Kömür sahasının
uzunluğu, 20 Kilometreymiş. Bunun birde eni vardır. Diyelim ki, eni de 10 Km. olsun.
Toplam alan: 20Kmx10Km=200 Km2, çok geniş bir toprak alanı. Toprağın altındaki
kömür ve başka değerli madenleri saymıyoruz. Oralarda büyük Trona yatakları
var. Oralarda Altın madeninin olduğu bilgileri de var Neresinden baksan, ele
alınacak bir tarafı yok.2 Milyar TL ne ki?
ÖRNEĞİN EĞER BEN, CHP’den Milletvekili olsaydım! Sadece Teknik değil,
başka sorunları da çözerdim. Söyledim ya! Sadece CHP’ değil, benzeri diğer
Partilerde de, DURUM MAALESEF, BÖYLEDİR.
29)HALKIMIZA GELİNCE; bizim
insanımız, özelliklede düşük eğitimli vatandaşlarımız; biraz saf tır .Din ve
iman gibi kutsal değerlerden bahseden, Hacı, Hoca gibi kişilerle, özellikle de,
Sayın ERDOĞAN gibi, biraz Din, İman ve birazda Cesaretli algısı ortaya koyarsa!
Gerçek mi, yoksa siyaseten mi öyle davranıyor? sorgulaması yapmadan, ona çabuk
inanır. Ama bu gün Halkımızın büyük bir
kısmı, yaşayarak gördüğü örneklerin de etkisi ile artık, Sayın ERDOĞAN ve
AKP’nin siyasi ömrünün tamamlandığı, bittiği ortaya çıkıyor. Görünen köy,
kılavuz istemezmiş derler ya! Onun gibi bir şey işte
NETİCEDE BU GÜN, AKP ve Sayın ERDOĞAN döneminde de, DAHA
ÖNCELERİ yapılan Yatırımların, işletmelerin çoğu; bu gün elden çıkarılmıştır,
satılmıştır Topraklarımız, Ormanlarımız, Madenlerimiz hep, talan ediliyor.30-40
yıl gibi garantilerle Gelecek kuşakların hakları da; şimdiden ellerinden
alınıyor. Yapılacak çok iş var. Milletçe,
günümüzde yaşananlardan! Kedimize Çok dersler çıkarmamız gerekiyor.
DEVAM EDİYORUZ
2-29 EKIM 1923;TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞUNUN 101’İNCİ YILI VE CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN!...NİCE YENİ BAYRAMLARA!
GAZETE MANŞETLERİ
3/2)29 Ekim 2024 Salı SÖZCÜ
BAZI BAKIŞLAR GELECEĞE IŞIK TUTAR
Mustafa Kemal ATATÜRK, sadece bir
kurtarıcı ve kurucu değildi, Büyük bir önder, gerçek gerçek bir rehberdi.
İzinden gitmeyenler, sorun çözmedi, dert çözmedi, dert yarattı….
Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti
şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki
tarikat; medeniyet tarikatıdır.(üç- beş oy için, cemaat-tarikat karanlığı her
alana sızdı)
Dünyada her şey için, medeniyet
için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. Bir gün benim
sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin. (Bilim terk edildi, dogma tercih
edildi. Ekonomi felç oldu, yoksulluk patladı.)
Hürriyet olmayan bir ülkede ölüm
ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir. (yasaklar
hayatın her alanına yayıldı. Aykırı her ses, her mesaj suç sayılır oldu.)
Gençliği yetiştiriniz. Onlara
ilim ve irfanın müsbet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla
kavuşacaksınız.(Eğitim, vakıf-dernek adı altında cemaat ve vakıflara bırakıldı.)
Bir ulus sımsıkı birbirine bağlı olduğunu bildikçe, yer
yüzünde onu dağıtabilecek bir güç
düşünülemez.(Siyasi çıkar için kutuplaşma körüklendi. Senden-benden ayrımı,
reel politika oldu)
İki
Mustafa Kemal vardır: biri ben; et ve kemikten; geçici Mustafa Kemal. İkinci
Mustafa Kemal; o ben değil, bizdir. O memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni
hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. O Mustafa
Kemal sizsiniz, hepinizsiniz…( Etrafımız ateş çemberi. Ülkemizin
birliği-bütünlüğü için, bu anlayışa dönüp, kenetlenmemiz lazım.)
ATATÜRK
Uluslararası
anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş
ÜSTÜN KİŞİ
Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir DEVRİMCİ.
Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan
İLK ÖNDER
İnsan haklarına saygılı, dünya
barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı
gözetmeyen, eşi olmayan bir
DEVLET ADAMI
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ’NİN KÜRUCUSU
(Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu ÜNESCO,
Büyük Önderi böyle tanımlıyor)
4/2)30
Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET
Büyük ATATÜRK’ün en büyük eseri, Cumhuriyetin 101.yılı
kutlandı
ULUSAL COŞKU
MİLYONLAR ALANLARA ÇIKTI
Cumhuriyet Bayramında milyonlarca yurttaş, Anıtkabir’e ve
meydanlara aktı. Yüz binlerce kişi, büyük ATATÜK’ün Mozolesini, kırmızı-beyaz
karanfillerle donattı. Tüm kentlerde törenlere katılım yine yüksekti.
Cumhuriyetin 101.yılı coşkusu, akşam saatlerinde düzenlenen fener alayları,
konser ve havai fişek gösterileri ile doruğa ulaştı.
BAYRAMDA TEPKİ ÇEKTİLER
Anıtkabir çıkışında alandaki
bir gurup, REİS ve Erdoğan sloganları attı. Muğla’nın Ortaca ilçesinde
ki törende gençlere, ATATÜRK’ün posteri yerine, Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın
fotoğrafını taşıttılar. İktidara yakınlığı ile bilinen, Türkiye Gençlik
Vakfı’nın(TÜGVA), sosyal medya hesabında; KEŞKE SAVAŞI Yunan kazansaydı diyen;
Kadir Mısırlı oğlu paylaşımı yapıldı.
BURADA Yazılanlarla ilgili olarak KISSADAN HİSSE İLE ŞU
HUSUSLARA VURGU YAPABİLİRİZ
1)SÖZCÜ Gazetesi; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gelecek
kuşaklara da örnek olacak, veciz sözlerini yazmış. Bu gün
Siyaseten gelinen noktada, 22 yıldan beri Türkiye’yi tek başına idare etmekte
olan AKP DÖNEMİNDE, Cumhuriyetin kurucu değerlerinden adım adım nasıl
uzaklaşıldığını, ATATÜRK, ne dediyse!; hep tersinin yapıldığını görüyoruz.. SÖZCÜ,
bu gibi konuları da(parantez içinde) özetlemiş. Güzel de olmuş
BU GÜN SİYASETEN gelinen noktada, Hak, Hukuk, Adalet
gibi Kutsal Kavramlardan, Olmazsa Olmazlardan! 22 YILDA, adım adım
uzaklaştığımız gibi;
ÖRNEĞİN ATATÜRK DÖNEMİNDE, buğday ve tarım ürünleri satıp,
sanayi tesisleri kuruldu. Sonraki İktidarlar döneminde de, ilaveten bir şeyler
yapıldı. Çok yönlü bir Yazar olarak, ATATÜRK
Dönemi sonrasında yapılanlar ve Devleti Yöneteler konusun da da; Tarihe
not düşmek adına; Artıları ve Eksileri ile değerlendirmelerde bulundum.
Geçmişte Ülkemizin kalkınmasında, bir taş koyan, emeği geçen kim varsa! Hepsini
rahmetle minnetle anıyorum.
AMA BU GÜN, AKP ve Sayın ERDOĞAN döneminde, FABRİKA SATIP!
BUĞDAY alır hale geldik!...
BİRDE TÜRKİYE, adım adım Cumhuriyet’in kurucu değerlerinden uzaklaştığı
gibi Ayrı kültürlerden gelen Suriyeli, Afganistanlı, Afrikalı sığınmacılarla,
adeta işgal edildi. Geleceğimiz tehlike altında.
HALKIMIZIN, Milli Bayramlarda ve ATATÜRK’ün öldüğü,10 Kasım
1938’in yıl dönümlerinde, ANITKABİR’e her yıl artan sayılarla koşmalarının
nedeni; Türkiye Cumhuriyetine sahiplenmek olduğu gibi birde her gün artan
yokluk ve yoksulluk ve gelecek adına,
duyulan endişedir. Muhalefet Partilerinin özelliklede CHP’nin ve Özgür ÖZEL’in;
bu gerçeği görmesi ve doğru adımlar atması gerekiyor. Bu konuda da endişelerim
var
2)BU
GÜN Türkiye BOP Haritasından da görüldüğü ve anlaşılacağı üzere, Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemini ve SEVR Haritasını hatırlatıyor. Bizlere düşen
de! Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek ve BOP haritasını, işlevsiz kılmak
NETİCEDE Günümüzdeki Bütün sorunların, yokluk ve yoksulluğun
kaynağı BOP Haritası ve BOP Eş Başkanlığı’dır. Günümüzde Bütün Yetkilerin Tek
kişide Toplandığı Başkanlık Sistemi de Türkiye’nin ihtiyacı ve Halkımızın da
Talebi değildir.
EĞER TÜRKİYE, YAKIN BİR ZAMANDA; erken bir seçimle, Kuvvetler ayrılığına dayalı Eski
Parlamenter Sistem’e geri dönmezse! Türkiye zaman içinde, bölünüp-Parçalanma
sürecine girer. Mevcut durumun özü ve özeti budur.
DEVAM EDİYORUZ
3)ŞİMDİ
DE, Cumhuriyet Gazetesinde yazılanlar konusunda bir şeyler söylemek istiyorum
CUMHURİYET Gazetesi de Bayram vesilesi ile daha önceleri de
gördüğümüz; ANITKABİR’de
yaşanan, ATATÜRK’e saygısızlık. REİS ve ERDOĞAN sloganı, ya
da reklamı gibi konular!.... Bütün bunlar; yapılmaması gereken işler.
Muğla’nın Ortaca İlçesinde, Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile
yapılan Törende öğrencilere ATATÜRK POSTERİ yerine, Sayın ERDOĞAN’in
fotoğrafının taşıttırılması, daha vahimi;
Sayın ERDOĞAN’ın oğlu Bilal ERDOĞAN’ın başkanı olduğu, Türkiye
Eğitim Vakfı TÜRGEV’in, CUMHURİYET Bayramı vesilesi ile ATATÜRK karşıtlığı ile bilinen,
Fesli Kadir lakaplı ,Kadir Mısırlıoğlu’nun;
Keşke Kurtuluş Savaşını Yunan kazansaydı! ATATÜRK’e zerre
muhabbeti olan! Benim cenazeme gelmesin gibi sözlerini paylaşıyor. Bu olacak
bir iş mi?
Kadir Mısırlıoğlu öldüğünde! Cenazesine kimler gitmişti?
Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ. O KİŞİ Kİ; Özel günlerde
ANITKABİR’e gitmeyen, Cuma hutbesinde Açıktan söylemese de ATATÜRK’ü kast
ettiği anlaşılan, LANET okumalara, ne diyeceğiz?
BU VURGULARDAN SONRA, BU GÜN; Eskiye nazaran, her konuda
geriye gidişin nedenlerinden birinin de! Devletin ve Siyasetin önemli
Makamlarında yer alanlarda, Etnik köken farklılığından kaynaklanan bir sorunla
karşı karşıya olduğumuz şüphesi, yada gerçeğini düşünmeye başlıyoruz
4)Ben
ırkçı değilim. Mensubu olduğum ve bundan gurur duyduğum, Türk Milleti’ de ırkçı
değildir. Esas olan; Etnik kökeni ne olursa olsun! Türkiye Cumhuriyeti’ne
vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin! Cumhuriyetin Kurucu değerlerine bağlı
kalması, ona saygı duyması gerekir. Aldığı Eğitim, Bilgi, Tecrübe ve Donanımı dahilinde;
Türkiye Cumhuriyeti’nin her konuda gelişmesine, katkı koymasıdır. Esas olan da
budur.
BİRDE, Sayın ERDOĞAN; Siyasette yükselmeyi, yıllar
öncesinden kafasına koymuş. Amaç belli. Türk Halkının zaaflarını da iyi
biliyor. Ama artık, Halkımızın büyük bir çoğunluğu;
Bizzat yaşayarak gördüğü yokluk ve yoksulluğun da etkisi ile!
ekmeğini paylaşan, sağlık giderlerinin karşılanmasında, vergi muafiyetlerinin
sağlanması gibi! Öncelikler tanınan sığınmacılardan da, çok rahatsız. Bu gibi
nedenlerle, Sayın ERDOĞAN; Artık, Dindar kesimden de oy alamayacak durumda.
Eğitim durumu da zaten, yeterli değil.
BUNDAN SONRASI; Cumhur ittifakı Partilerinin, özellikle de
CHP ve Özgür ÖZEL’in! performansına bağlı
DEVAM EDİYORUZ3-YENİDEN UYGULAMAYA SOKULAN
KAYYUM ATAMALARI KONUSUNDA NE SÖYLENEBİLİR?
BU İŞİN UCU, NEREYE KADAR GİDEBİLİR?GAZETE MANŞETLERI
5/3)5Kasım2024 Salı KARAR
ÇÖZÜM BEKLERKEN, KAYYUM GELDİ
BAHÇELİ’nin; ÖCALAN gelsin, Meclis’te konuşsun! Çağrısıyla
başlayan, çözüm süreci beklentisi; kayyum kararları ile rafa kalktı.
Esenyut’tan sonra Mardin, Batman ve Halfeti Belediyesi’ne de kayyum atandı. Bir
hafta önce barış elçisi olarak övülürken, dün teröre destek gerekçesi ile
görevden alınan Ahmet TÜRK; çözüm görüşmelerinden beklenen sonuç alınamadığı
için; bu operasyonlar yapıldı dedi.
İSTEDİKLERİ SONUCU ALAMADILAR
İçişleri Bakanlığı; terör örgütü üyeliği’nden aldığı cezalar
ve süren soruşturmaları nedeni ile, DEM’li Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı
Ahmet TÜRK, Batman Belediye Başkanı SÖNÜK, Halfeti Belediye Başkanı KARAYILAN’I
görevden alarak, yerlerine kayyum atadı.3. Kez görevinden alınan Ahmet TÜRK’E
TAKİPSİZLİK VERİLEN Kobani davası gerekçe gösterildi. Bunlar hesaplanan şeyler.
Yapılan görüşmelerde beklenen sonucu alamadıkları için, böyle yapıldı dedi.
YEREL SEÇİM İRADESİNE DARBE
CHP Lideri Özgür ÖZEL, Belediyelere kayyum atamanın; yerel
seçilerde oy veren seçmenlerin iradesine darbe olduğunu söyleyerek, Ahmet Türk;
Kürt siyasetinde Barış Güvercini, bilge bir insandır, Mardin’in iradesine 3.
Kez darbe vuruldu .Bu kabul edilemez dedi. Gelecek Partisi lideri DVUTOĞİU;
Devlete, demokrasiye, yargıya, siyasete olan güven yerle bir ediliyor derken,
DEVA partisi Lideri BABACAN’da; Milletin iradesine kayyum atayarak, cepheyi
güçlendiremezsiniz dedi. DEM PARTİ kayyum ataması sonrası, Meclis’te hiçbir
çalışmaya katılmama kararı aldı.
BU GAZETEDE haber değeri olan diğer konularda şunlar
Sayın
ERDOĞAN: İsrail ile ticareti, tamamen durdurduk dedi
İSEDAK Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, İsrail
ile ticaretin devam ettiği tartışmaları üzerine; Gazze’deki katliama tepki
olarak, İsrail ile ticareti tamamen, durdurduk.9,5 Milyar Dolarlık ticaret
hacminden vazgeçtik dedi. Gazze’deki soykırım suçlularının hesap vermesi için,
Uluslararası Adalet Divanı’nda müdahillik, başvurumuzu yaptık dedi. Erdoğan,
Türkiye’nin ilk günden bu yana; İsrail’in soykırım uygulamalarına en sert
tepkiyi gösteren ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Ama bunun tersi ve çelişkili bir durumu ortaya koyan aşağıda
yazılanları da, okumamız gerekiyor. Bu gibi konularda, başka örnekleri de
gördük
PROTESTOCU
GENÇLER GÖZALTINA ALINDI
BU GEMİNİN NE İŞİ VAR, BİZİM LİMANLARDA?
İsrail’e mühimmat taşıdığı için; Belçika, İtalya, ABD, Kanada,
Malezya, Avustralya’da hakkında dava açılıp, yaptırım uygulanan ZİM’e ait
gemiler, Türk limanlarından, aralıksız sefer yapıyor. Kanlı sevkiyatın
araçlarını protesto edenler ise, gözaltına alınıyor. Bilindiği üzere, ZİM
GEMİLERİ; İsrail’in en büyük, Deniz Taşımacılık Şirketinin gemileridir
ZİM GEMİLERİNİN, en çok uğradığı, 4.ülkeyiz
BU BÖLÜMDE KISSADAN
HİSSE İLE NE SÖYLENEBİLİR?
1)CHP
İstanbul-Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in PKK Terör Örgütü ile
bir bağlantısının, bir ilişkisinin olduğu gerekçesi, ya da şüphesi ile sabahın
erken saatin de, evine yapılan bir baskınla, kapıyı açan eşinin; ben onu
uyandırayım sözüne rağmen;
Güvenlik güçlerinin yatak odasına girip, uyumakta olan Prof.
Dr. Ahmet ÖZER’in, yaka paça gözaltına alınması;
Kabul edilecek bir durum değil. Birde evinde arama yapılmış,
buldukları dokümanlara el konmuş, muhtemelen bilgisayardaki bilgilerde
kopyalanmıştır.
Bu noktada şu hususa da vurgu yapmak gerekiyor. Prof. Dr.
Ahmet ÖZER’İ, çağırdılar da gelmedi mi? Sorusunu sormak gerekiyor. Ama burada
maksadın başka olduğu anlaşılıyor
2)Ben
bir Yazar olarak, Ahmet ÖZER, Hocanın Kürt Sorunu ve bu gibi konulardaki
görüşlerini, kitaplarını okumadığım için; bu gibi konularda bir şeyler
söyleyemiyorum. Burada yanlış olan husus şu: Ahmet ÖZER, BİR Bilim Adamı ve bir
Hoca. Sadece bu konuda da, çok önemli görevlerde de bulunmuş. Hele bir de Kürt
sorunu gibi istismara açık konularda da yazmış ise! Ve aykırılıklarda var ise!
Bunları da kitaplarında görmek mümkün. Böylesi bir durumda
dava da açabilirlerdi ama açmadıkları da anlaşılıyor. Bu açıklamalardan sonra,
şunu söylemek istiyorum:
3) Prof. Dr. Ahmet ÖZER;
İstanbul-ESENYURT Belediye Başkanı olmak için, gerekli evrakları YSK’ya
verdiğine göre; Yetkililer o zaman, Adaylıkta bir sorun görmedikleri ve Ahmet
Özer’in, seçildikten 7 ay sonra, kendilerine göre, bir neden bulmaları! Ne
kadar samimi ve ne kadar inandırıcı olabilir? Esas üzerinde durulması gereken
konu burada!
4)BURADA BRDE, çok önemli, diğer
bir ipucu da şu:
Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in, 5 yıl gibi bir süre ile CHP
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Ekrem İMAOĞLU’nun danışmanlığını yapmış
olmasıdır. Ve kumpas diyebileceğimiz konu da burada başlıyor zaten!
5)Cumhurbaşkanı
ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın ERDOĞAN’in ,muhtemel bir
erken seçimde, yeniden Cumhurbaşkanı seçilmek istediği de anlaşıldığına göre;
Sayın ERDOĞAN; İBB Başkanı Ekrem İMAMOĞLU’nu, kendisine bir
rakip olarak görüyor ve şimdiden, ön almak istiyor. Böylesi bir gerçekten
sonra, şunları da söylememiz gerekiyor:
6)GÜNÜMÜZDE,
1 Taşla 2 Kuş vurmak anlamına da gelen, böylesi bir yöntemde, asıl yanlış olan,
diğer bir hususta şu:
Bir anlık var sayalım ki, Prof. Dr. Ahmet ÖZER, suçlu. O
zaman yapılacak iş şu: Belediye Meclisi’nin üyelerinin içinden Birini, seçimle Başkan
yapmak. Ama Sayın ERDOĞAN’ın buna da yanaşmamasıdır. ÇÜNKÜ, 31 Mart 2024’te yapılan Yerel
Seçimlerde ve Kayyum atanan yerlerde, Meclis Üyelerinde çoğunluğun CHP’de
olduğu anlaşıldığından;
Vekil Başkan’da
CHP’den olacağından, buna da yanaşılmıyor. Ve yerine Sayın ERDOĞAN’ın sözünden
çıkmayacak, yandaş bir Partili Memur atanması yapılıyor.
SONUÇTA BİR ERKEN SEÇİMLE, Kuvvetler ayrılığına dayalı Eski
Parlamenter Sisteme geri dönülmezse!...
Bu gibi kanunsuz ve bir Amaca yönelik uygulamaların artarak
devam edeceğini, herkes bilsin ve anlasın.
CHP Genel Başkanı Özgür ÖZEL’in; Eski Parlamenter Sisteme
geri dönmek istediğinden de, emin değilim. Çünkü Özgür ÖZEL, daha önceleri;
bizim Cumhurbaşkanı Adayımız, Ekrem İMAMOĞLU, yada Mansur YAVAŞ, olacak
demişti. Böylesi bir beyan; CHP tek aşına, YADA, Güçlendirilmiş Demokrat Parti
ve İYİ Parti’nin de katılımıyla bir koalisyon ihtimali de var. Ama Şimdiki
Başkanlık sisteminin devam edeceği anlamına gelir. Çünkü bu Sistem bize uymaz.
BİZİM AMACIMIZ! BOP kapsamında, Amerika’nın Türkiye’ye
dayattığı şimdiki Başkanlık sistemini, isimler değişik olsa da kabul edemeyiz,
kabullenemeyiz!
ASIL AMACIMIZ; Kuvvetler Ayrılığına Dayalı ESKİ Parlamenter
Sisteme geri dönmemiz esas alınmalı
Cumhur Başkanını da Parlamento seçmeli. Eğer Özgür Özel;
önüne böylesi bir hedef koymuş olsaydı!
Günümüzde özellikle Ekrem İMAMOĞLU ve Mansur YAVAŞ, şimdiden
rakip görülüp; hedef haline gelmezlerdi! Ve ,Kayyum atamaları da başlatılmazdı.
Bu gibi konularda, Özgür ÖZEL’in stratejik açıdan, bilerek yada bilmeyerek;
hata yaptığını söylemek isterim. VE BU KONUYU BURADA, birkaç yönden, biraz daha açmak itiyorum
SONRA CUMHURBAŞKANLIĞI, herkesin yapabileceği bir iş değil!
Ahmet Nejdet SEZER gibi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapmış, ama şimdiki gibi
değil! Süleyman DEMİREL, Turgut ÖZAL gibi Devlette de çalışmış, konusunda Uzman
Yüksek Mühendis ve Bilge insanlar olmalı. Burada Süleyman DEMİREL ve Turgut
ÖZAL’ın, hem Devlette tecrübesi, hem de Dünya tecrübesi vardı
7)CHP
Genel Başkanı Özgür ÖZEL açısından, Ekrem İMAMOĞLU, Mansur YAVAŞ, İstanbul İl
Başkanı Özgür ÇELİK olmak üzere, CHP’nin şimdi Üst kademelerinde yer alanların;
Özgür ÖZEL açısından; CHP’nin Genel Başkanlık koltuğuna oturmasında, önemli katkılarının
olduğunu, hatırlatmak isterim. Bu nedenle Özgür ÖZEL’in bu gibi isimlere vefa
borcu nedeniyle, onları; Ön
Plana çıkarmak istediğini de anlarım ama! Yakın Arkadaşlarına, vefa borcunu,
başka alanlar da, başka şekillerde de ödeyebilir. Burada esas olan; Türkiye’nin
çıkarlarıdır
BU NEDENLE, Ekrem İMAMOĞLU ile Mansur YAVAŞ konusunu kapatıp; Eski Parlamenter Sisteme geçme konusuna, odaklanmamız gerekiyor. Özgür
ÖZEL’in de; Ekrem İMAMOĞLU ile Mansur YAVAŞ’ı bir şekilde ikna edip,
gönüllerini almalı ve bu 2 İsim; Belediye Başkanlığı görevlerine, böylece devam etmelidirler
8)Özgür
ÖZEL’in, CHP’yi iktidara taşımak adına, DEM Partililer ile irtibat kurmasını
çok önemsiyorum. Ama!
DEM PARTİ ve BENZERLERİNiN; her vesile KÜRT SORUNU gibi konuları, ısrarla dile
getirmelerinin nedenini, Özgür ÖZEL dahil, Devletin önemli Makamlarında
oturanların çoğunun bildiği kanaatinde değilim. Muhtemelen Mansur YAVAŞ
bilebilir ama Ekrem İMAMOĞLU bilmeyebilir
BU NOKTADA, şu soruları da sormamız gerekiyor. Türkiye’de
Kürt vatandaşlarımız! Diğer vatandaşlarımıza tanınan haklardan yararlanmıyorlar
mı? Elbette yararlanıyorlar.
PEKİ DEM PARTİ ve BENZERLERİ; Kürt Sorunu olarak, neyi talep
ediyorlar? Kürtçe olarak, eğitim hakkı. Bu gibi talepler, Türkiye
Cumhuriyeti’nin Üniter yapısını bozmak, federatif bir yapıya geçmenin önünü
açmak, NETİCE, BOP kapsamında Türkiye
Cumhuriyetini yıkma girişimleridir
9)PEKİ
Özgür ÖZEL; KÜRT SORUNU, konusunda ne dedi? Bir yerde Kürt Sorunu var
deniyorsa, oraya gidip, görmek gerekir
dedi. Bu noktadan başlayarak, konuyu biraz açmak istiyorum
KÜRTLERİN öz be öz
Türk olduklarını, Kürtlerin ana dilinin Göktürkçe olduğunu, Kürtçe lisanın
sonradan Göçler esnasında İRAN’da oluştuğunu, DEM PARTİ ve Benzerlerinin Üst
Yöneticilerinin; Aslında Kürt olmadıklarını, Kürt vatandaşlarımızı, Siyaseten
kullandıklarını ve daha önemlisi;
BU GİBİ KONULARI, CHP Üst Yönetiminde bulunan, bazıları
bilse de! Ki mutlaka vardır ama;
Kendine göre nedenlerle; Ben, Özgür ÖZEL’i uyarmak
istemedikleri kanaatindeyim.
10)BEN
ŞANSEN, Özgür ÖZEL’in , bazen doğru işler yaptığı ve cesaretini de takdir
ediyorum. Ben, Batı Standartlarında uygulaması da iyi olan, Enerji Uzmanı, bir
Makine Yüksek Mühendisiyim Sosyal, Siyasal, Kültür, Tarih, Sanat ve Teknik
konularda, buluşları da olan, Alaska’dan Vietnam’a kadar, 5 kıtada okunan bir
Yazarım. Etnik köken olarak, ben Özgür ÖZEL’in, Karaman Türk’ü olduğunu
düşünüyorum. Cesareti de buradan kaynaklanıyor aslında
Mustafa Kemal ATATÜRK’te bir Karaman Türküdür. Ben Kahraman
Maraşlıyım ama ben de, bir Karaman Türküyüm. Türkiye’de soyadı YALVAÇ, yada
YALAVAÇ olanların içinde, ki bunların arasında, Profesör olanlarda vardır ama;
BEN Türkiye’de en çok tanınanıyım. Hatta Selanik’te olanına da rastladım. Hepsi
ile bir şekilde Akrabalığımız var
ŞİMDİ Karaman Türk’ünün özellikleri konusunda da, kısaca bir
şeyler söylemek istiyorum
KARAMAN TÜRK’ü, kültür seviyesi yüksek ve Eleştirel
özellikleri de olan bir kesimdir. Karaman Oğlu Mehmet Beyi, çoğunuz tanırsınız.
Herkesin Farsa ve Arapçaya özendiği bir zamanda, Türkçe’nin Devlet dili olması
da, Onun çıkışları itirazları sayesindedir. Doğrusu da budur zaten.
KARAMAN Türkü’nün bu gibi özellikleri, Osmanlıya da kök
söktürdüğü için;
OSMANLI, Balkanlarda Fetihlerle genişlemeye başladığında; oraların hem bekçiliğini
yapmak, hem oraları Türkleştirmek, hem de böylesi hareketli ve eleştirel
Kesimden kurtulmak adına, Karaman Türklerini, Balkanlara gönderiyor. İşte Özgür
ÖZEL’in, cesareti ve kafa tutmasının nedeni de bu.
BENİMLE İLGİLİ OLARAK TA, Orta Okul ve Lise yıllarımdan
başlayarak, Yüksek Öğrenim ve iş hayatım da dahil, iyi anlamda söylüyorum,
dilden dile aktarılan, çok hikayeler vardır. Eğer SÖZCÜ ve HALK TV gibi çok
izlenen Televizyon kanallarında, Mustafa Kemal ATATÜRK dönemini ve kalkınma
hamlelerini, nasıl başlatacağımızı, karşılaştığım sorunlardan ve nasıl
çözdüğümden de örneklerle ortaya koymaya çalışacağım
Ben AFŞİN-EİBİSTAN, Termik Santralinde, 10 çalıştım. Orada
Amerikalılar, Almanlar ,Fransızlarda vardı.10 bin kişinin çalıştığı bir
şantiye. Yerli ve yabancı herkes, beni çalışkanlığım ve sorun çözmedeki
yeteneğim ve başarımla tanırdı. Bir gün Amerikalıların Üst Yöneticilerinin
Tercümanı, Pilotluktan ayrılma Cengiz Bey, bana ne söyledi, biliyor musunuz?
Amerikalılar kendi aralarında konuşurken, benimle ilgili olarak, söylediklerini
duymuş, bana anlatıyor.
Diğer Türklerde Ahmet YALVAÇ’ın % 10’u kadar çalışsa! Türkiye
Amerika’yı geçer demişler.1985’te Almanya’ya gittiğimde, ki o zaman Afşin-Elbistan
Termik Santralinde çalışıyordum;
Dev Enerji Firmaları bana Üst düzey Ağırlama Programı
uyguladılar. Bir firma, başka bir Firma arasında, irtibatı sağladı. Davetin
hepsine de gidemedim Türkiye’de olsa, öyle büyük firmaların sekterini bile
aşamazsın. Beni REN nehrinin kenarında, Ünlü Kişilerin ve Devlet görevlilerinin
konuk edildiği özel Misafirhanede, süit bir dairede, banyosu bile halı döşeli
olan yerde ağırladılar. Kara Kaplı defter derler ya! Orada benimde adım var.
Sonradan anladım ki bana gösterilen büyük ilginin, Şantiyedeki Temsilcilerinden
aldıkları bilgiye dayanıyormuş..
11)Bu
gibi Konularda Mustafa Kemal ATATÜRK, bir İstisnadır. Çünkü Kendisi de bir
yetenektir, bir şeyler yapmayı, bir şeyler üretmeyi çok seviyor da ondan!
Buraya kadar vurgulamaya çalıştığım üzere, ben dahil; konusunda Uzman ve
Yetenekli insanlar, Milletvekili olarak, Meclis’e taşınırlarsa, önemli yerlere
getirilirse, ATATÜRK dönemini de yakalarız, her KONUDA GELİŞMİŞ BİR Dünya
Devleti ve bir Süper güçte olabiliriz. Türk Milletine de bu yakışır.
DEVAM EDİYORUM
12)CHP
Eski Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU; 14 Mayıs 2023 Milletvekili seçiminde,
Muhalefet Bloku Partilerinin lideri olarak, çok önemli işler yaptı. Gelecek
Partisi, DEVA PARTİSİ, DEMOKRAT PARTİ; CHP kadrolarından Milletvekili çıkardı.
İYİ PARTİ içinde, ortaklık gereği, bazı yerlerde CHP Bloku, aday göstermeyerek;
İYİ PARTİ’ye avantaj sağladı. Ve Muhalefet Bloku, toplamda en çok, Milletvekili
çıkaran Grup oldu. Eğer bu gün Cumhur ittifakı Partileri ve özellikle Sayın
ERDOĞAN, her istediği yasayı çıkaramıyorsa, yada istediği Anayasa değişikliğini
yapamıyorsa! daha doğrusu, Cumhur ittifakının Milletvekili sayısı yeterli
olmuyorsa!
Böylesi bir husus; Kemal KILIÇDAROĞLU’nun başarısı ve
stratejik planlamasının bir sonucu olduğunu, vurgulamak isterim
Ama iş, 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine gelince;
Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağı konusundaki belirsizlik ile, İYİ PARTİ
lideri Meral AKŞENER’in umduğunu
bulamamış olması ve bu nedenle önce gruptan ayrılıp, sonra geri dönmesi gibi
konular nedeniyle, Cumhurbaşkanlığını;
Recep Tayyip ERDOĞAN kazanmış oldu
Özgür ÖZEL’de böylesi bir sonuç nedeniyle, isyan hareketini
başlattı ve adı geçen isimlerinde katkısı ile
CHP’nin başına geçmiş oldu
DEVAM EDİYORUM
13)Özgür ÖZEL, yumuşama ve
gevşeme girişimlerinin; Cumhur İttifakı ile görüşmelerde bir sonuç alacağını
düşünmüş olsa bile!
Bunun mümkün olmadığını, olamayacağını da Kayyum Atamaları
ile de görmüş oldu. Böylesi bir husus; Özgür ÖZEL açısından, çok önemli bir
tecrübe oldu.
14)Özgür
ÖZEL’in kendisini CHP’nin Genel Başkanlık koltuğuna taşıyan kader Arkadaşlarına
vefa duygusunu anlıyorum da! Hem kendini, hem Yol Arkadaşlarını korumak, hem de
Türkiye’yi, BOP kapsamında, her açıdan, içine düştüğü, düşürüldüğü zor durumdan
kurtarmak adına;
Yasama, Yürütme ve Yargının bağımsızlığına dayalı, Eski
Parlamenter Sisteme geri döneceğini, şimdiden beyan etmeli ve gereğini
yapmalıdır. Bu konunun en garantili yolu da;
Noter Tasdikli Standart Belgedir
4-TBMM’NİN AÇILIŞI VE YENİ YASAMA DÖNEMİNİN BAŞLAMASI VESİLESİ İLE SİYAETTE YENİ İPUÇLARI VE BÖLGEMİZDE SAVAŞIN GENİŞLEME İHTİMALİ KONUSUNDA NE SÖYLENEBİLİR?
6/4)2 Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET
Enflasyon, işsizlik, adalet,
eğitim ve mafyalaşma görmezden geliniyor.
CUMHUR
GERİYOR
CHP’DE AYAKTA KARŞILAMA İKİLEMİ
Cumhurbaşkanı EDOĞAN, TBMM Genel
Kurulu,28.Dönem 3.Yasama Yılı açılışı için geldiğinde, geçmiş yılların aksine,
CHP’li milletvekillerinin, çoğunluğu ayağa kalktı, bir grup ise salona girmedi.
CHP lideri ÖZEL, makama saygı açıklaması
yaptı. Özel, dün sert çıkışlarda bulunan Bahçeli ile tokalaştı.
Normalleşme herkese lazım dedi.
YÜKSEK TANSİYON
SON oturumunu, Can ATALAY
kavgasıyla bitiren TBMM Genel Kurulu, yeni yasama yılı açılışını, dün yaptı.
Yurttaşın beklentisi, sorunlarına acil ve adil çözüm beklerken; AKP Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, siyasetteki kutuplaştırıcı
dili, devam ettirdi. Muhalefeti ve gazetecileri hedef aldı.
TEHDİT ÜSTÜNE TEHDİT
ERDOĞAN; ellerine geçirdikleri
her fırsatta, manşetleriyle, darbecilere selam çakıyorlar. Bakıyorsunuz bu
günde, 28 Şubat zihniyetini; hoş görülü, sakallı, cübbeli, çarşaflı diyerek;
yeniden hortlatmaya çalışıyorlar, dedi. BAHÇELİ ise; CHP ve gazetecileri hedef
alıp, Ayağınızı denk alın diyerek, tehditler savurdu.
İYİ PARTİ’DEN DAVA:
SIĞINMACILARIN VATANDAŞLIKLARI, İPTAL EDİLSİN.İSRAİL’E FÜZE SALDIRISI
DÜZENLEYEN TAHRAN; DURMAZSAN, YİNE VURURUM UYARISI YAPTI.İRAN’DAN MİSİLLEME
Ortadoğu’da gerilim tırmanıyor.
İsrail’in Hizbullah liderini öldürmesi ve Lübnan saldırısı sonrasında Tahran,
harekete geçti. Dün akşam saatlerinde Tel aviv başta olmak üzere, İsrail
kentlerine füze saldırısı düzenledi. İran’ın 400’ün üzerinde füze fırlattığı
belirtildi. Öte yandan Tel aviv’deki silahlı saldırıda en az, 8 kişi öldürüldü.
ERDOĞAN: TOPRAKLARIMIZA GÖZ DİKECEKLER
MECLİS’te konuşan Cumhurbaşkanı ERDOĞAN; israil, ne yaparsa
yapsın, er ya da geç, durdurulacak dedi. Erdoğan, vaat edilmiş topraklar
hezeyanı ile hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra, gözünü
dikeceği yer, bizim vatan topaklarımız olacaktır dedi
ABD, BÖLGEYE EK GÜÇ GÖNDERİYOR.
7/4)3
Ekim 2024 Perşembe KARAR
TETİKÇİ CEZA ALDI, TETİĞİ ÇEKTİREN CEZA ALMADI
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan ATEŞ’in öldürülmesine
ilişkin, davanın ikinci duruşmasında, karar çıktı. Tetikçi, kurye ve
azmettiriciyle birlikte eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’a
ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Kamuoyunda oluşan, Asıl Suçlulardan,
Hesap Sorulsun, beklentisine rağmen; gelinen nokta karşısında, acılı eş Ayşe
Ateş; Ayakçılar yargılandı ama Azmettiriciler, dışarıda dedi
BURADA, TBMM’NİN
AÇILIŞI ve yeni yasama yılının başlaması nedeniyle, yukarıda Gazetelere
yansıyan haberlerle ilgili olarak;
KISSADAN HİSSE İLE, şu değerlendirmeleri, yapabiliriz:
1)BURADA,
CHP lideri Özgür ÖZEL’in, yanıldığı nokta şurada: Muhtemelen, gençliği ve
tecrübesizliği, yada iyi niyetinden, ya da, Cumhur
ittifakının seçmenlerine, şirin görünmek
adına da olabilir;
Hem kendisinin, hem de, CHP Milletvekillerine; ayağa
kalkmaları için, talimat vermesinden dolayı;
Özgür ÖZEL ve CHP’li Milletvekilleri çoğunluk olarak, ayağa
kalkıyor.
AMA içeride, salonda olmalarına rağmen; bir kısmının ayağa
kalkmamasını, bir kısmının da salon dışında beklemesini;
CHP ve Özgür ÖZEL konusunda, Parti içi yeni bir tartışmanın,
başlayacağının işaretleri olarak, algılamak gerekiyor.
ÖZGÜR ÖZEL BİRDE, Sayın ERDOĞAN, BAHÇELİ ve Cumhur
ittifakının diğer Genel Başkanları ile de el sıkışıyor. Özgür ÖZEL; böylesi bir
jestin, gevşeme ve yumuşama ya vesile olacağını düşünse bile!
Bu gibi konularda yanıldığını görüyoruz.
ÇÜNKÜ, başta Gazete haberlerinden de gördüğümüz ve
anladığımız üzere, ayağa kalkma ve tokalaşma
seremonisinden sonra;
Hoca Bildiğini okur misali gibi;
Sayın ERDOĞAN, Devlet BAHÇELİ ve diğerlerinin; tehdit
savurduklarını gördük.
HATTA Devlet BAHÇELİ; DEM PARTİ Genel Başkanının yanına
gidip tokalaştı.
Bu manzaradan, Sayın ERDOĞAN ve Devlet BAHÇELİ’nin; DEM
PARTİ’yi , yeni ittifak ortakları olarak gördüklerinin sinyallerini verdiler
BÖYLESİ BİR İTTİFAKIN , Türkiye’ye bir faydasının olmayacağı
da ortada. Çünkü DEM PARTİ ve HÜDAPAR’ın Anayasamıza ve Türkiye’nin Vatanı ve
Milleti ile Bölünmez Bütünlüğüne aykırı söylemleri de ortada
UMARIM Kİ, Özgür Özel; böylesi bir durumdan, kendisine yeterli
bir ders çıkarmıştır
2)BU NEDENLE, Özgür ÖZEL; hem
kendi itibarını, hem CHP’nin itibarını, HEMDE, Türkiye’yi içine düştüğü her
açıdan zor durumdan kurtarmak adına; Eski Parlamenter Sisteme geri dönmeyi,
şimdiden, dillendirmeye başlaması gerekiyor. Bununda, basit bir yolu var. Bu
da, Eski Parlamenter Sisteme geri döneceğine dair; Noter Tasdikli Standart
Belgeyi vermesi gerekiyor Eğer sözünden cayacak olursa; Milletvekilliği,
kendiliğinden, düşmüş sayılacaktı. İlgili Bölüme geldiğimizde, bu konuyu,
tekrar konuşacağız
BÖYLESİ NOTER TASTİKLİ, Standart Bir Belge vermeyi,14-28 Mayıs
2023 Seçimleri öncesinden beri, hep yazıyorum ama;
CUMHUR İTTİFAKI, zaten bu formüle yanaşmaz, onlardan
yanaşmasını da beklemiyorum zaten.
PEKİ, başta CHP ve diğer Muhalefet Partileri,
Televizyonlardaki konuşmacılar ve Milletvekilleri bu gibi konulara, niye
girmiyorlar?
GİRSELER, ibre Muhalefet Partilerinin lehine gelişecek ve
bir iktidar değişikliği kolaylaşacaktı
PEKİ, ÖZGÜR ÖZEL; Amerika’ya, niye gitti?...
3)Özgür ÖZEL’ın Muğla’daki bir
konuşmasında, kalabalığın içinden birinin; yüksek sesle, Mustafa Kemal’in
Askerleriyiz diyen birine; senin görevin orada
olmak. Benim görevim burada olmak. Benim yerime konuşma! Alın şunu
kenara çekin demesini, sebep ne olursa olsun! Ben, doğru bulmuyorum.
EĞER Özgür ÖZEL’in, cevaben
mutlaka bir şeyler söylemesi gerekiyor idiyse! daha uygun bir lisanla, başka bir
şeyler söyleyebilirdi.
4)Bu gün, 3 Kasım 2002’den bu
yana, 22 yıl gibi uzunca bir süredir; Türkiye’yi
AKP ve onun fiili lideri Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN yönetiyor. Sayın ERDOĞAN; hem
AKP’nin Genel Başkanı, HEMDE Türkiye’nin Cumhurbaşkanı.
BÖYLESİ bir durumda, Sayın ERDOĞAN’ın, Cumhurbaşkanı
sıfatıyla tarafsız olacağı, düşünülebilir mi? Elbette düşünülemez!...
5)Türkiye’nin İhtiyacı ve
Halkımızın da talebi olmayan, bütün yetkilerin Tek Kişide toplandığı bu
Sistemi, ilk önerenin de; temeli Türk Milliyetçiliğine dayalı MHP’nin Genel
Başkanı Dr. Devlet BAHÇELİ olması! Sizce düşündürücü ve şaşırtıcı bir durum
değil mi?
ÇÜNKÜ; böylesi bir Yönetim tarzı, Türkiye’yi, ileri değil!
Geriye götürür. Burada Türklüğü yüceltecek bir şey de yok!, BOP Haritası da
ortada. Zaman içinde Türkiye’nin bölünüp-parçalanmasını öngören bir Harita.
Eğer es kaza, bu harita gerçekleşecek olursa! Ortada Türklük diye de bir şey
kalmaz.
DOLAYISIYLA burada, asıl amacı gizleme ve bir kandırmaca
olduğunu görmek, anlamak gerekiyor.
6)MHP Lideri Dr. Devlet BAHÇELİ,
aynı zamanda, bütün yetkilerin Tek Kişide Toplandığı bu Sistemin;
BEKÇİSİ, durumunda. Eğer Dr. Devlet BAHÇELİ; Sayın
ERDOĞAN’dan desteğini çekerse! Ortada ne AKP, ne de Sayın ERDOĞAN, kalır.
AMA NETİCEDE BU GÜN; Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu, Akıl
ve Bilimin esas alındığı, Çağdaş, Modern, Parlamenter Demokrasi’nin yerinde; yeller
esiyor.
BİZLERE düşen de; Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek ve
Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden; kurucu değerlerine oturtmak.
7) Aslında
Dr. Devlet BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN’ın, birbirlerinden hazzetmeyen, iki farklı
karakterde insan olduğu, geçmişteki örneklerle de ortada olunca;
Detaylarını herkesin bilmediği, farklı bir durum ortaya
çıkıyor.
CUMHUR İTTİFAKINDA, günümüzdeki Birlikteliği; Bir Tiyatro
Oyununa benzetebiliriz
Şimdi, buradan başlayarak, konuyu biraz açmaya çalışalım
8) 7
Haziran 2015’deki Milletvekili seçimlerinde Sayın ERDOĞAN’ın Partisi AKP; oy
kaybedip 2.Parti durumuna düşünce;
Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN, usul gereği Hükümeti kurma
görevini;
İstemeyerek te olsa! CHP LİDERİ Kemal KIULIÇDAROĞLU’na
vermek durumunda kaldı.
Kemal KILIÇDAROĞLU’nun kafasında bazı soru işaretleri olmalı
ki! MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin desteğini almak için;
Başbakan sen ol dedi. Ama Devlet BAHÇELİ, bunu kabul etmedi.
9)
NETİCEDE Devlet BAHÇELİ’nin Devlet İdaresinde, doğrudan bir görev almak
istemediğini görüyoruz ama;
Dolaylı olarak, hep siyasetin içinde
Şimdi Kemal KIÇDAROĞLU ile devam ediyoruz
10)Sayın
ERDOĞAN; Hükümeti kurma işini, KILIÇDAROĞLU’na verdi ama, onu oyalamaya ve
zaman kazanmaya çalıştığını görüyoruz. Ve 45 gün dolunca da;
Kemal KILIÇDAROĞU, Hükümeti kuramıyor gerekçesi ile;
Erken seçim kararı alıyor.
EĞER, Devlet BAHÇELİ;
Kemal KILIÇDAROĞLU’nun, sen Başbakan ol teklifini kabul etseydi;
Muhalefet Bloku, Hükümeti kurardı, BOP ve BOP Eş Başkanlığı
da; sekteye uğrardı.
BURADA Sayın ERDOĞAN’a BOP kapsamında verilen görevi
tamamlayabilmesi için; Sayın ERDOĞAN’ın görevde kalmasını ön gören, bir senaryonun
olduğunu görüyoruz.
ŞİMDİ anladınız mı; Devlet BAHÇELİ’nin; Hükümeti kurma
işini, niye kabul etmediğinin nedenini?
11)BU ARADA, 1 Kasım 2015’te bir
erken seçim kararı alındı ve nasıl olduysa? Terör faaliyetlerinde de bir artış
olduğunu görüyoruz. O günlerde çıkan Gazetelerde, çok önemli ipuçları var 6
EKİM 2024 Pazar günü, HALK TV-Görkemli Hatıralarda, 10 Ekim 2015’de; Ankara
Tren Garı’nda meydana gelen patlamanın olacağının bilindiği, yetkililerin önlem
almadığı yönünde, bilgiler vardı. Bu patlamada, hayatını kaybedenlerin
yakınları ile bu ETKİNLİĞE katılıp, yaralananlar; bu dehşet anlarını;
SERHAN ASKER’İN Programında anlattılar
BU GİBİ KONULAR DA, Hükümet yanlısı olmayan Gazetelerde
önemli bilgiler vardı. Bende bir Yazar olarak; bu gibi konulara, o günkü
gazetelerden de yararlanarak, kendi web sitemde yer vermiştim
BU NEDENLE,HALK TV-GÖRKEMLİ Hatıralar Programında, 9 yıl
öncesin de yaşanmış bu olayın, ekranlara
taşımasını, çok önemsiyorum. Bu katliamda 104 vatandaşımız, hayatını
kaybetmişti. Kendilerine Tanrıdan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.
BURADA, Türk Milleti olarak! kendimize çıkarmamız gereken
ders şudur:
7 Haziran 2015 Milletvekili seçimlerinde; seçimi kazanan CHP
ve diğer Muhalefet Partilerinin, iktidar olmasının; gizli bir el tarafından
engellendiğini görüyoruz!
12)SİNAN
ATEŞ DAVASI; MHP VE DEVLET BAHÇELİ AÇISINDAN;DİĞER BİR, KIRILMA NOKTASIDIR,
Bu gibi konulara; cinayetin işlendiği tarihler de, çıkan
gazetelerde yer verdik. Davanın sonuçlanması nedeni ile, asıl azmettiricilerin
yargılanmadığı görüşünün;
Halkımızın vicdanını, çok yaraladığını görüyoruz. Doç. Dr.
Sinan ATEŞ, bir Akademisyen. Türk Kültürünü ve Türklüğü de, benimsemiş biri.
ATATÜK’ün dedesinin, Makedonya’da ki KOCACIK köyüne kadar gitmiş. Etnik köken
olarak, Türklüğünden şüphe edilmeyecek biri olduğu da anlaşılıyor. Bu gibi
detaylar! belli ki, birilerini rahatsız etmiş olmalı
13)
Gerek Sinan ATEŞ cinayeti, gerekse 8 yaşındaki Narin Güran adlı, küçük kızın;
memleketi, Diyarbakır-Bağlar İlçesi-Tavşan Tepe köyünde katledilmiş olması,
Bütün deliller ortada olmasına rağmen, ki; siyasi kaygılar
nedeniyle, katilin adı açıklanmak istenmiyor
BU GİBİ siyasi cinayetlerin, Cumhur İttifakı olarak ta! Bir
götürüsünün olacağı da anlaşılıyor.
GAZETE MANŞETLERİ 3/1)
8/4) 10 Ekim 2024 Perşembe KARAR
Gazetesi
DEVLETİN GÜVENLİĞİ İSRAİL’E EMANET.
Akıl almaz skandal… Ülkenin siber güvenliğinin;
Cumhurbaşkanının Toprağımıza göz dikecek dediği İsrail’e
emanet edildiği ortaya çıktı. Genel Kurmaydan, Türksat’a; Devletin tüm
stratejik Kurumlarının dijital güvenliğini sağlamak için; Tel aviv merkezli
şirketin ürünlerini kullanması;
Uzmanlarca Milli Tehdit olarak algılandı. Üstünde Mossad
Gölgesi olan Şirket; TSK’nın güvenliğini sağlıyor
MERKEZİ, Tel aviv’de ama; Bakanlıklar da Türksat’ta Müşteri
Listesinde
BU GAZETEDE, haber değeri olan diğer önemli bir konu şu:
ÇÖZÜM SÜRECİ GERİ Mİ GELİYOR?
Burada kast edilen; İmralı Adasında cezasını çekmekte olan,
PKK lideri Abdullah ÖCALAN ile AKP’nin seçime yönelik olarak , görüşmelere
başlandığı bilgisi, resmi olmasa da;
Yazılı ve görsel basınımızda bir şekilde yer almaya
başladığını görüyoruz.
9/4)13
Ekim 2024 Perşembe SÖZCÜ
İktidarın derdi vergi. İş dünyasının, esnafın derdi; kredi
TÜRKİYE BATAKTA, TEFECİLER SEFADA
NAS dediler, faizi indirip; enflasyonu patlattılar. Seçimi
kazanınca, çark edip; faizi zirve yaptırdılar. Tefecilerin kucağına attılar.37
Milyarlık kooperatif vurgunu; HAK-İŞ’i karıştırdı.
CHP Lideri ÖZEL; Erdoğan’ı Halka böyle şikayet etti:
İSRAİL SALDIRACAK DEDİLER; HALKA VERGİYİ BİNDİRDİLER
KISSADAN HİSSE İLE YE; yeni örneklerin ışığında, devam
14)
Yukarıdaki KARAR Gazetesinde, Devletin çok önemli Kurumlarının Dijital
güvenliğinin; MOSSAD ile bir bağlantısının olduğu anlaşılan, Bir İsrail Firmasına
emanet edilmesinin;
Gafletin ötesinde bir durum olduğunu, söylemek ve vurgulamak
isterim. Böylesi bir hususu, tedbirli olmak ve önlem almak açısından,
söylüyorum.
ÇÜNKÜ İSRAİL; her ne kadar Bağımsız bir Devlet görünümünde
olsa bile! BOP hedefi konusunda Amerika’nın kontrolünde ve bir taşeron
konumunda olduğunu, görmek ve anlamak gerekiyor
BİRDE, İsrail Devleti’nin; Geçmişte Soykırıma ve sürgüne
uğramış bir kavim olduğunu da göz önünde bulundurursak!
BU DEVLETİ YÖNETENLERİN, Özellikle de şimdi ki Başbakan
NETANYAHU’nun, geçmişte yaşananlardan, kendine bir ders çıkarmayıp! Acımasızca,
kadın-erkek, hastane-okul demeden, her tarafı bombalamasını, katliamlara devam
etmesini ve nihayetinde, Lübnan’a da girmesini ve oralarda da soykırım
uygulamasını, görmezden gelemeyiz!
15)NETİCEDE,
İsrail’in Kuzeye doğru bir genişleme hareketini ve Türkiye’ye yaklaştığını da
görüyoruz. Böylesi bir husus; İsrail bize saldırır mı, saldırmaz mı gibi
konuları bir tarafa bırakıp; Gerekli güvenlik önlemlerini almamız gerekir.
Çünkü Orta Doğu’daki bu karmaşanın;
Bölgemize yayılmayacağını, kimse GARATİ edemez. Gerekli
önlemleri, almamız gerekiyor
BİRDE, bütün bunlar yaşanırken! Cumhurbaşkanı ve aynı
zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan Sayın ERDOĞAN’ın; İsrail’in Araplara
yaptıklarını görmezden gelip! Aynı zaman da İsrail ile Ticaret Yapmaya Devam
Etmesini! Ama bunu inkar etiğini de kabul etmeyiz, kabullenemeyiz!
DAHADA ÖTESİ, Malatya-KÜRECİK’deki Radarın; İsrail’e
istihbarat bilgisi verdiği, İsrail’in Ortadoğu’da yaptığı katliamlarda, bu
Radardan alınan istihbarata vurgu yapılırken!
BÖYLESİ BİR HUSUSA, Cumhur ittifakının diğer bileşeni
Partilerden; bir itiraz, bir uyarı gelmemesi de!
Sorgulamamız gereken;
çok ciddi konulardır
Burada KARAR Gazetesinde, güvenlik konularının dışında
birde, SUDAN’dan gümrük indirimli eşek eti ithal edilmiş. Bu eşek etlerinin;
kedi-köpek maması yapılacağını da kimse düşünmesin. Çünkü Türkiye, AKP
döneminde tarımı ve Hayvancılığı da ihmal edip, dışarıya bağımlı hale
geldiğinden;
dışarıdan ithal edilen
eşek etlerini de Birilerine yedirecekler. Domuz eti yedirdikleri gibi. Bu gibi
etlerin; en çok Adana ve Sakarya ilimizde tüketildiği de vurgulanıyor
16)
ŞİMDİ BURADA, diğer bir Gazete, 13 Ekim 2024 Perşembe SÖZCÜ’de, Devletin
Paralarının; Türkiye’nin gerçek ihtiyaçlarında kullanıldığı değil de Belli bir
gruba aktarıldığı ve çarçur edildiği sonucu ortaya çıkıyor. Netice de Gazete
böylesi bir durumu;
DEVLET BATAKTA,TEFECİLER SEFADA, diye özetlemiş!
SÖZÜN ÖZÜ, önümüzü görebilmek açısından; Anayasa ve
Yasaların hakim olduğu, Hak, Hukuk ve Adalet gibi olmazsa olmaz! gibi temel
kavramların ve neticede TBMM’nin, tek yetkili olduğu; Kuvvetler ayrılığına
dayalı, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemiz gerekiyor
BU NEDENLE BOP ve BOP Eş Başkanlığı Kapsamında bize
dayatılan Tek Kişilik Sistemde, Devletin parasının hortumlandığı gibi konularda
dahil! Mücadele etmek, çok zor. AKP ve Cumhur ittifakının desteği ile koskoca
Türkiye Cumhuriyeti;
22 Yıl gibi uzunca bir süre içerisinde, Her açıdan adım adım
geriye gitti ve çökme noktasına geldi. Bu nedenle erken bir seçimle, Kuvvetler
Ayrılığına Dayalı, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmek gerekiyor.
17)Coğrafi
olarak, Dünyanın en kritik bölgesinde yaşıyoruz. Mustafa Kemal ATATÜRK
dönemindeki Kalkınma Hamlelerini ve Yapılanları gördük. Kaldığımız yerden
yeniden başlamamız, GÜVENLİĞİMİZ AÇISINDAN, ihtiyacımız olan DİJİTAL
TEKNOLOJİYI DE, kendi Bilim Adamlarımızın marifetiyle, üretmemiz gerekiyor
BAŞKACA TÜRLÜ, bu Coğrafyada bizi Rahat bırakmazlar.
Milletçe silkinip, kendimize gelmemiz gerekiyor!...
18) MHP
Lideri Dr. Devlet BAHÇELİ, birde diyor ki; İmralı Adası’nda cezasını ekmekte olan PKK Lideri Abdullah
ÖCALAN, hapisten çıksın! Örgütü dağıtsın! Sizler bu duruma ne diyorsunuz? Devlet
BAHÇELİ; 22 Ekim 2024 Salı günü, TBMM’de yaptığı Grup Toplantısında, bu
çağrısını yeniledi ve daha vahimini söyledi ve dedi ki;
Terörist Başı Abdullah ÖCALAN; Türkiye Büyük Millet Meclisi
TBMM’de DEM PARTİ adına bir konuşma yapsın ve PKK Örgütünü dağıtsın. Bu kabul
edilemez bir öneri ve bir söz! Koskoca bir Türkiye Cumhuriyeti; bebek katili
olarak adlandırılan, 50 bin asker ve sivil vatandaşımızın ölümüne sebep olan;
bir Terörist Başının himmetine mi kaldı diye, sormamız gerekiyor
19)ŞU
ANDA, gerçek olan husus şudur: Türkiye içinde PKK ile mücadelede başarılı bir
sonuç ALINMIŞTIR. Türkiye’nin güvenliği
açısından asıl tehlike şudur:
BU GÜN Amerika’nın desteğinde PKK ve PYD yapılanması ile sınırlarımızın
dışında ama, sınırımıza yakın mesafede, Sözde bir Kürt Devleti! Kurulma aşamasına gelmiştir. Kürtler
Özbeöz, Türk olduklarına göre! PKK’lılar kim?
Abdullah ÖCALAN’ın gerçek adı; Artin AGOPYAN’dır ve bir Ermeni’dir. Urfa-Halfeti
ilçesi-Amarlı Köyü’ndendir. Bir gün Halfeti ilçesi’nin Nüfus Müdürlüğünde yangın çıkartıyor. Eski
nüfus kaydı defterleri yandığından; beyana dayalı olarak; Abdullah ÖCALAN adını
alıyor.
BU GÜN; HDP benzeri Partilerin, günümüzde ki adıyla DEM
Parti Üst Yöneticilerinin, Kürt kökenli oldukları, Kürtleri temsil ettikleri de
söylenemez. Birde gerçekte Kürt olmadıkları halde, Kürt Aleviler diye
tanımlanan bir kesim var ki; bunlar, gerçekte Ermeni’dirler. Gerçek
kimliklerini, böyle gizliyorlar. DEM ve benzeri Partileri, oyları ile
destekleyen Kürt vatandaşlarımıza gelince;
BU GİBİLER, bilgi noksanlığı nedeniyle, kendisini başka bir
ırka mensup sanan; Türk kökenli vatandaşlarımızdır. Türkiye’nin Etnik Kökeni
başlığı altında yazdığım Yazılar; en çok merek edilip, okunan Makalelerim
arasındadır. Ziya GÖKALP’i çoğunuz duymuşsunuzdur, bazılarınızda kitaplarını
okumuşsunuzdur. Kendisi Diyarbakırlı bir Kürt Yazarımızdır. Türk
Milliyetçiliğine dayalı MHP; kuruluş felsefesini, rahmetli Ziya GÖKALP’in,
kitaplarından almıştır. Şimdi bu konuda da bir şeyler söylemek istiyorum.
Ziya GÖKALP; Kürtler kimdir diye
merak ediyor ve araştırmalara başlıyor. Sonuçta bu iş, gelip, Türk’e dayanıyor. Böylesi bir durum karşısında Ziya GÖKALP, şöyle diyor:
Her nerede Kürt’ü arasam; karşıma hep, Türk çıkıyor. Daha fazlasını, benim
Makalelerimden okuyabilirsiniz
20)ATATÜRK
dönemini de yaşayıp bilen 1904 Konya-Seydişehir doğumlu, Tıp Doktoru Ordinarüs
Profesör Sadi IRMAK hocanın, bir tespitini sizlere hatırlatmak isterim. Sadi
Hoca, şöyle diyordu: Ermeniler, fizik olarak, Türklere çok benziyorlar. Sonra
inatçı ve savaşçıdırlar da. Birde sayı olarak ta çoklar. Ve 100’lerce yıl, hep
bir arada yaşamışız. Ben şahsen onların, Hıristiyan Türk olduklarını
düşünüyorum. Bu konuda, Tarihçilere önemli görevler düşüyor dedi. Ben de Tarihe
ilgi duyan bir Enerji Uzmanı Makine Yüksek Mühendisiyim ve çok yönlü bir
Yazarım. Ve Sadi IRMAK Hocanın bu söylediklerine bende katılıyorum.
BU NOKTADA, Ermenilerin dil yapılarını da inceleme altına
almak gerekiyor. Türk Tarihini ve göçler konusunu da, çok iyi bilmek gerekiyor
BEN ŞAHSEN, Ermenilerin; Hıristiyan Moğol Türkleri olduğunu
düşünüyorum. Moğol Türklerinde, birazda ÇİN karışımı vardır. Bu nedenle cesaret
ve savaşçılıklarını, Türklükten alsalar bile; acımasız ve zalimliği, komplo
kurmayı da Çinlilerden aldıklarını, söyleyebiliriz. Günümüz Siyaseti ile de
ilgili olduğu için; bu konuya, bu Makalede de biraz yer vereceğim
GÜNÜMÜZDE, Siyaseten yapılan Akıl Almaz Birliktelikler
konusunda da, Tarihi Süreçlere dayanarak;
Bir şeyler söylemeye çalışacağım
21)KÜRTLERİN
ANA DİLİ; şimdi konuştukları Kürtçe değil; Gök Türklerin konuştukları
Türkçedir. Şimdi buna bir örnek vermek istiyorum
Men Kürt ilhan Alp
Urungu. Altunluk keşliğim bandım belda
Kanıma, ilima, sizlerima yıda bukmedim.
Yaşım tokuz kırk
Kanıma, ilima, sizlerima, yıda aldırıldım.
BURADA YAZILANLAR;
Kürt soydaşlarımızın; Kürt İlhan Alp Urungu adındaki
Yöneticilerine yazdıkları, bir ağıttır aslında. Alp yiğit anlamındadır. Kürtler
ölenlerine; ölenin eşyalarını da önlerine koyup, ağıt yaparlar. Ben bu gibi
geleneği, çocukken, bir vesile ile bizzat gördüm. Ama ben Kürt değilim
YUKARIDAKİ AĞITIN; Türkiye Türkçesine çevirisi şöyle:
Ben
Kürt İlhan Alp URUNGU
Altın süslemeli ok çantasını sardım belime. Ülkeme, doğum
büyüdüğüm topraklara doymadım. Burada bükmedim; bıkmadım anlamındadır. Yıda ise
ne çare anlamındadır. Gök Türkçede, il ; Devlet anlamında kullanıldığı gibi
aynı zamanda şehir anlamında da kullanılmaktadır
YAŞIM TOKUZ KIR; yaşım 39 anlamındadır. Sizlerima; sizlere
anlamındadır. Aldırıldım; ayrıldım anlamındadır. Ne çare ki, ölüm bizi ayırdı
demektir. Böylesi bir ifade tarzı; Günümüzde Özbekistan ve diğer Türki
Cumhuriyetlerinde günümüzde de kullanılan ifade tarzlarıdır
ALP URUNGU; Kürşad Destanında, GÖKTÜRK DEVLETİ’nin ÇIN
Esaretinden Kurtulmasında; büyük katkıları olan 40 Kahramandan biridir.
22) Kürt İlhan Alp URUNGU ile
ilgili Bilgiler;
Göktürk Devleti’nin hüküm sürdüğü, Hazar Denizi’nin Doğusu
ile Baykal Gölü arasındaki topraklarda, Yenisey Nehri ile bunun kollarından
biri olan günümüz Türkçesi ile Ankara Nehri arasında kalan bölgede ki 32 Adet
Taş Yazıtlarda görüyoruz, biliyoruz. Bu vesile ile Ankara’nın adının da nereden
geldiğini de öğrenmiş oluyoruz. Kürtler; Göktürk Devleti yıkılınca, başka bir
Türk Devleti olan Hazar Devleti’nde yer alıyorlar. Hazar Devleti de yıkılıp;
Batıya büyük göçler başladığında;
Türklerle beraber Kürtlerinde, büyük bir kısmı; birlikte İRAN’a
yöneliyorlar. Bu gün İRAN’ın yarısından fazlası, Türk’tür. Bunun bir kısmı;
birlikte geldikleri Kürtlerden oluşuyor
KÜRTTLER, burada da yüksek rakımlı dağlarda hayvancılıkla
uğraştıklarından, bu gibi yerlerde yerli HALK Farların dili hakim olduğundan;
Anadilleri olan Göktürkçe’nin yerini; Farsça’nın bir lehçesi olan, günümüzdeki Kürtçe ortaya
çıkıyor.
23)BU GÜN, günümüzdeki KÜRTÇE;
ağırlıklı olarak, 8000 kelimeden oluşuyor. Bunun da 2250 kadarı, bizlerin tam
olarak anlamadığımız, Orta Asya
Türkçesi’dir. 1250 kadarı Farsça, 1000 kadarı Arapça, 45-50 kadarı da
Ermeniceden oluşuyor. Sadece bu rakamlar bile;
Kürtlerin, özbeöz Türk olduklarının bir kanıtıdır.
24)BU GÜNKÜ MACARİSTAN; ATİLLA’nın
kurduğu Hun Türk Devleti’nin, yıkılmasından sonra, yerine kurulan, yine bir
Türk devleti’dir. Macarcayı anlamasak bile, Türk Dil grubundandır. Bu gün çoğu
Macaristan’da olmak üzere, Macaristan’a komşu ülkelerde; Kürt ismi ile anılan
akar sular ve yerleşim yerleri vardır. Bu gibi örneklerden de anlaşılacağı
üzere;
TÜRK’ün olduğu yerde, Kürt’te vardır. Türk’ün olmadığı yerde
Kürt’te yoktur.
BEN, Türkiye’nin Etnik Kökeni başlıklı yazılarımda; bu gibi
konulara da yer verdim.
NETİCEDE, günümüzde Türkiye’de birlik ve beraberliği,
yeniden tesis etmemiz, Eski Parlamenter Sisteme geri dönmemizi hızlandırmak
açısından;
BU GİBİ Tarihsel gerçekleri, herkese özellikle de Kürt
vatandaşlarımıza ve Kürt gençlerimize anlatmamız gerekiyor. Bu gibi konulara
yazılı ve Görsel basınımızın da yer vermesi gerekiyor
25)ÇÜNKÜ HDP ve BENZERİ PARTİLERİN, Yönetim Kadroları; Kürt
Vatandaşlarımızı ve Kürt Gençlerimizi; Ayrı bir ırka mensup muş algısını
yaratıp! Onların kafalarını karıştırmak, bundan siyaseten de yararlanmak
istiyorlar. Bu gibi Partilerde, bildiğimiz üzere EMPERYALİZMİN kontrolündedir
BU NEDENLE, bu gibi konuların; Bilim Adamı Tarihçiler tarafından da, Televizyonlarda anlatılması gerekiyor
DEVAM EDİYORUM
26)Kürt
ve Türk kelimeleri; ses uyumu itibariyle
de birbirlerine yakın ifadeler ve bir
şeyleri çağrıştırıyor. Şimdi KÜRT yazıyoruz ve tersinden okuyoruz KRÜT oluyor. Tekrarlayarak
okuyalım: KRÜT KRÜT KRÜT! Bu ses; örneğin dağda, diz boyu karda yürürken, çıkan
sestir. KÜRT kelimesi de buradan geliyor.
Çünkü Kürtler genelde yüksek rakımlı dağlarda
yaşadıklarından ve hayvancılıkla uğraştıklarından, Tabiat ana ile de bir
uygunluk var
KAYIN,GÜRGEN,MEŞE
gibi dayanıklı ağaç türlerinin adı da KÜRT, tür. Çünkü KÜRT; dayanıklılığın da
sembolüdür. Şimdi bu konuya bir örnek vermek istiyorum. Diyarbakır Büyük Şehir
Belediye Başkanlarından Osman BAYDEMİR;
Meşe ağacını Diyarbakır’ın sembolü olarak bir yerde
kullanacaktı. Bu konuya o zaman, dalga geçer gibi ilginç yakıştırma yapan, yakından
tanıdığımız iki Önemli Siyasetçiye;
Meşenin dalları nerenize batıyor gibi Argo bir kelime sarf etmişti. Bunu da
geçiyoruz.
AT ARPAYI, kütür kütür yedi deriz ya! Bu da bir yüksek ses
çıkarmadır ve doğrusu; At Arpayı kürt kürt yedidir
KÜRTLER İLE ilgili olarak, yukarıda yazdıklarım;
şimdi ÇİN’in egemenliği altında olan, Soydaşlarımız Uygur
Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’ın, bir şehri olan Kaşgarlı Mahmut’un
yazdığı;
Divan-ı Lügat-it Türk
adlı 12 ciltlik eserinde, Kürtler ile ilgili bölümde; yer alan konulardandır
5-BÖLGEMİZ ATEŞ ÇEMBERİNDEYKEN! CUMHUR İTTİFAKINDAN; YENİDEN AÇILIM-SAÇILIM SİNYALLERİ ALMAK TA! NEYİN NESİ?
1)22
Ekim 2024 Salı günü, TBMM’de başlayan Grup Konuşmaları; günümüz Siyaseti
konusunda, Açılım-Saçılım konuşmalarında; işin ucunun nereye varacağının
sinyallerini aldık. MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin Grup konuşmasındaki vurguyu
yukarı da söyledim. PKK Lideri Abdullah ÖCALAN, gelsin Meclis’te DEM PARTİ
adına, Grup ta konuşsun, PKK Terör örgütünü dağıtsın! Olacak iş mi bu?
Geçiyoruz bunu.
2)CHP
Lideri Özgür ÖZEL’in Grup konuşması. Özgür ÖZEL; Devlet BAHÇELİ’nin akıl almaz
önerisine karşın; o da çıtayı biraz yükseltti. Önce Edirne Ceza Evinde yatmakta
olan HDP Genel Başkanı, şimdiki DEM PARTİ Lideri diyebiliriz, onu ziyaret edip,
Bu Camiaya şirin görünmeye çalıştı. Grup Konuşmasında da, Devlet BAHÇELİ kadar
olmasa da, bir şekilde oda, Açılım-Saçılım sinyalleri verdi.23 Ekim 2024
Çarşamba günü de, Diyarbakır’da, Kürt Sorunundan bahsetti. Tam olmasa da,
Kürtlerinde bir Devleti olması anlamına da gelebilen, dolambaçlı sözler sarf
etti. Diyarbakırlı vatandaşlarımız bu gibi yaldızlı sözlerden çok hoşlandılar
ve memnuniyetlerini de teflerle ve zılgıtlarla ortaya koydular. Tabi ki Özgür
ÖZEL’de’ böylesi bir karşılamadan ve zılgıtlardan, çok mutlu olmuştur. Ama Kürt
konusunda bilgisinin olmadığını, ama söylemlerinin; DEM PARTİ’nin Yönetici Takımını çok mutlu ettiğini söyleyebilirim.
Bu gibi konularda Özgür ÖZEL; Amerika’dayken, Amerikalılarla da konuştuğunu;
Onların da Özgür ÖZEL’den talepleri olduğunu da düşünüyorum. Umarım ki Özgür
ÖZEL; Amerikalılara altından kalkamayacağı, vaatlerde bulunmamıştır
BEN, yukarıdaki Paragrafta, Kürtler ile ilgili olarak, çok
önemli bilgiler verdim. Bu gibi bilgileri, Özgür ÖZEL; bilmiyor olabilir. Ama
Kurmay Kadrosunda;
BU GİBİ tarihsel gerçekleri bilen Uzman kişilerin olmadığını
da görüyor ve anlıyorum. Bu gibi eksiklikleri de görmezden gelemeyiz
3)DEM PARTİ; Grup Konuşmasında, TERÖRİST Başı Abdullah
ÖCALAN için, Sayın ÖCALAN, ifadesini kullandı. Bu kesim, hiç değişmemiş!
Abdullah ÖCALAN’ın; genç-yaşlı, çocuk demeden, suçsuz insanları katleden
birisine! nasıl oluyor da, Sayın kelimesini kullanabiliyorlar? Bunlarda hiç
değişmemiş!...
4) Bu hafta ki en güzel, en doğru
Grup konuşmasını; İYİ PARTİ Lideri Müsavat DERVİŞOĞLU, yaptı. Böylesi bir
konuşmanın, Halkımızın nezdinde; İYİ PARTİ adına, bir getirisinin olacağını da düşünüyorum
TARİHE NOT DÜŞMEK ADINA, Siyasi Partilerin Grup Konuşmalarının videolarını da, burada koyuyorum
5)GAZETE MANŞETLERİ
Nasıl oluyorsa, MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin sürpriz
konuşmasından bir gün sonra, Savunma Sanayimizin Gözbebeği olan TUSAŞ gibi
güzide bir Kurumumuza! TERÖRİSTLER; Buraya nasıl yaklaşabiliyor? İçeri girip, baskın
yapabiliyor? Ve çalışanlardan bazılarını, öldürebiliyor? BELLİ Kİ! Bir Güvenlik
zafiyeti de var…
10/5)25
Ekim2024 Cuma SÖZCÜ
Son
sürat açılım, yine şer odaklarını harekete geçirdi.
ŞEHİDİM RAHAT UYU.BİZ BEKLERİZ VATANI
BU
MİLLET AFFEDER Mİ,SANA KURŞUN SIKANI?
TUSAŞ’ı hedef alan hain saldırıda, şehit düşen 5 kişi
dualarla uğurlandı. Cenaze törenine katılanların dilinde, Dağlıca ağıtında bu
dizeler vardı.
GÖK BEY’IN MÜHENDİSİ,MİLYONLARI AĞLATTI
Zahide Güçlü EKİCİ; TUSAŞT’ta geliştirilen, Milli gururumuz
GÖKBEY Helikopterinin, başmühendisiydi. Ve önceki günde, evlilik yıldönümüydü. Eşi
YALÇIN, kutlamak için, çiçek göndermişti. Nizamiyeye bırakılan o çiçeği alıp,
koklamak istiyordu. Aşağı indiğinde, o hainlerin yerleştirdiği, bomba patladı.
Şehit düştü. Ankara’da ebediyete uğurlanırken, göz yaşları sel oldu.
MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin, İmralı’daki caniye yaptığı
çağrının ardından gelen alçak saldırı, Türkiye’yi sarstı. PKK’lı 2 hainin şehit
ettiği Zahide EKİCİ, Hüseyin CANBAZ, Hüseyin COŞKUN, Atakan ERDOĞAN ve Murat
ARSLAN, dün toprağa verildi.
ŞEHİT ACISI; TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞTİRDİ
Uğurlamada iktidar ve muhalefet aynı safta buluşup, terörü
lanetledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz; Savunma Sanayimizin, güçlenmesinden
rahatsızlar diyerek; açılım projesinin hedef alınmadığını ima etti.
BU GAZETEDE, Türkiye’nin Ekonomik
Açıdan da! nasıl çökme noktasına geldiğine ışık tutacak olan diğer bir Yazı da
şu:
Garibanı affetmeyen Maliye, yandaşı denetlemiyor.
PARA ÇOK, VERGİ YOK
AKP Kocaeli İl Yöneticisi Macit HALDIZ; TOKİ’den 3 yılda 3,5
milyar liralık ihale aldı.Aynı dönemde ödediği vergi(o)’da kaldı.
HALDIZ’ın oğlu ile ortak olduğu şirket; TOKİ’den ilk işini
Ağustos 2021’de, son işini Ekim 2024’te aldı. Son ihale için 1,3 milyar liralık
sözleşme imzaladı. Bu ballı kazanca rağmen; hiç kâr etmedik gerekçesi ile 3
yıldır, hiç vergi vermedi
11/5)26
EKİM 2024 Pazartesi SÖZCÜ
TUSAS’a saldıran hainlerin,9 yıldır arandığı ortaya çıktı
TWET ATANLARI DEĞİL! TERÖRİSTİ YAKALAYIN
Bir avukat, Aile Bakanlığı Afyonkarahisar İl Müdürü Bilal
ERDOĞAN’ın; kadınları köle gibi gördüğünü yazdı. Evinden alınıp, sorguya
çekildi.
Tweet gözaltısı, İstanbul’da yaşandı. Aynı zamanda Zafer
Partisi LİDERİ Ümit ÖZDAĞ’ın da yardımcısı olan, Avukat Sevda Gül TUNCER, polis
tarafından evinden alınarak, Kağıthane Sadabat Polis Merkezine götürüldü.
Burada Aile Bakanlığı’ndaki usulsüzlükler ile ilgili paylaşımlar, soruldu
1.AÇILIMDA ŞIRNAK’TA HENDEK KAZDI.2.AÇILIMDA, ANKARA’YI KANA BULADI
TUSAŞ’Aa saldıran teröristlerle ilgili olarak, yeni
bilgilere ulaşıldı. Erkek teröristin, 2016’da Şırnak’ın İdil ilçesinde hendek
kazan, PKK’lılardan biri olduğu,8 asker ve polisin şehit edildiği saldırıya
katıldığı belirlendi. Kadın teröristin de Hakkari Baş Savcılığınca, 9 yıldır
arandığı öğrenildi.
6-CUMHURİYET’E GİDEN YOLDA,30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN 102.YILI KUTLU OLSUN.
12/6)31 Ağustos 2024 Cumartesi CUMHURİYET
YURTTAŞLAR: YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA, YAŞA CUMHURİYET! DİYE
HAYKIRDI ZAFER ŞÖLENİTÜRKİYE ATASINA KOŞTU:
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK liderliğinde, tam
bağımsızlık yolunu açan, Büyük Zafer’in,102. Yıldönümü, bütün yurtta coşkuyla
kutlandı. İlk resmi tören, Anıt Kabir’de düzenlendi.
Ardından, yolun dört bir yanından gelen yurttaşlar;
Büyük ATATÜRK’e minnet ve saygılarını sunmak için,
Anıtkabir’e akın etti.
YİNE YASAK DİNLEMEDİLER:
Anıtkabir’i ziyaret eden Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip ERDOĞAN
için, bir grup yine slogan attı. Oysa Yasada; Anıtkabir’in manevi varlığına
yakışmayan, her türlü tavır, hareket, söz, yazı ve davranışlara izin verilmez,
hükmü yer alıyor.
Zafer kutlamaları, belediyelerin düzenlediği etkinliklerle,
geç saatlere kadar sürdü.
13/6)30
Ağustos 2024Cumartesi SÖZCÜ
Ulu
Önder ATATÜRK’e ve Şehitlerimize…
30
AĞUSTOS’TA YİNE BÜYÜK SAYGISIZLIK
Gaziantep’te Zafer Bayramı’nın kutlandığı alana, eski Hamas
lideri Haniye’nin posterlerinin asılması, tepki çekti. Vatandaş, o posteri
indirdi. ATATÜRK posteri astı.
BU
POSTERE TEPKİ GÖSTERDİLER
Gaziantep’te Zafer Bayramı kutlaması, Demokrasi Meydanı’nda
yapıldı. Törene katılanlar, Hamas’ın öldürülen lideri Haniye’nin fotoğrafı ve
sözlerinin yer aldığı, 2 posterin meydanda asılı olmasına, tepki gösterdi.
Valiye hemen şikayette bulundular.
ELBİRLİĞİ İLE İNDİRDİLER
CHP’li Vekiller; ATATÜRK posteri bulunması gereken yerde, Haniye’nin
posteri var. Bu, ATATÜRK’e ve şehrimize, saygısızlıktır dedi. Ancak yetkililer,
harekete geçmedi. Bunun üzerine o posteri, vatandaşlar indirdi.
ATATÜRK
POSTERİ ASTILAR
CHP’li Şehit Kamil Belediyesi, indirilen Haniye posterinin
yerine, ATATÜRK posteri ve Türk Bayrağı astı. Alkışlarla destek veren ATATÜRKÇÜ
vatandaşlar, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz, Türkiye laiktir, laik kalacak,
sloganları attı.
BU
Gazetede, haber değeri olan diğer konular, şunlar:
Malazgirt Zaferi’nin, 953’üncü yıl dönümünde yapılan
törenlerde, Cumhur İttifakı liderleri, el kaldırmıştı.
İKTİDARIN, elini kaldırdığı HÜDAPAR’lının, partisindeki
durumu bu.
KEMALİZM İÇİN, SAPIKLIK DEDİ
HÜDAPAR;
anayasanın ilk 4 maddesinin, tartışılamayacağını söyleyen, Meclis Başkanı’na
sert çıktı. Partinin Başkan Vekili Halef YILMAZ;
Mesele Batı’nın sapıklık kültürünü taklit eden Kemalizm
zihniyetinden; anayasanın arındırılmasıdır dedi
BU GİBİ KONULARDA; KISSADAN HİSSE İLE BİR ŞEYLER SÖYLEMEK VE SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE OLMAK!
1)Türkiye
Cumhuriyeti, Temeli Türk olan Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden; her şeyin
bitti denildiği, sona gelindiği bir zamanda; elde kalan öz yurdumuz Anadolu Topraklarının
da, MONDROS Mütarekesi ve devamında SEVR ANLAŞMASI gereği; İngiltere, Fransa,
Yunanistan’ın işgali altında olduğu bir zamanda,
TÜRK MİLLETİNİ örgütleyip; Emperyalist Devletlerle, zorlu
bir mücadele sonucunda,
ANADOLU’yu işgalden kurtarmıştır!
DEVAM EDİYORUM; bir daha Emperyalist Batı’nın, ya da
Başkalarının tuzaklarına düşmemesi için de;
Akıl, Mantık ve Bilimi esas alan; Demokratik, Laik ve çağdaş
bir Yönetim; Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
2)Türkiye
Cumhuriyeti’nin, nüfus yapısı olarak; % 99’u Türk ve Müslümandır. Türkiye
Cumhuriyeti’nin, Kurucu Değerlerine, Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah
Arkadaşlarına, sahiplenme noktasında;
Bu gün Halkımızın büyük bir kısmının: sağ-sol demeden. Belli
bir noktaya geldiği anlaşılıyor. Bunu yukarıdaki Gazete haberlerinde de gördük
BURADA 30 Ağustos Zafer Bayramı vesilesi ile Gazetelere konu
olan, Cumhur İttifakı Partilerinden, AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda
Cumhurbaşkanı da olan Sayın ERDOĞAN’ın, MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin, HÜDAPAR
Genel Başkanı Zekeriya YAPICI’nın; el ele, samimi pozlar vermesi; Bayram
vesilesi ile normal karşılanabilir ama!;
Zekeriya Yapıcı’nın ve Yardımcısı, Halef YILMAZ’ın, Mustafa
Kemal ATATÜRK, Türkiye Cumhuriyeti,
Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi
edilemez, 4 Maddesi hakkında söyledikleri karşısında;
MHP Lideri Devlet BAHÇELİ’nin tepki göstermemesi, çok
manidar bir durum.
BURADA, HÜDAPAR’ın karşı çıktığı 4 Madde ile ATATÜRK ve
Cumhuriyet karşıtlığı, konusunda da bir şeyler söyledikten sonra; HADEP, yeni
adı DEM PARTİ gibi Türk ve Türkiye ve ATATÜRK karşıtlığının bir tesadüf
olmadığını, vurgulamak isterim. Amaç aynı
HÜDAPAR, aynı amacın; Dinci versiyonu. Bu gibi konuların;
genelde etnik köken farklılığından kaynaklandığını, söyleyebiliriz. Bu gibi
soru ve sorunlara cevap verebilmek için, Tarih bilmek lazım
BAHSE KONU 4 Madde ile aykırı taleplerin; BOP ve BOP Eş
Başkanlığı ile de ilgisi vardır.
3)HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya
YAPICI ve Yardımcısı, Halef YILMAZ’ın;
Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi
edilemez 4 Maddesine itirazlarındaki maksat nedir? Önce bu 4 Maddenin ne
olduğunu, bir yazalım:
-Baş Kent; Ankara’dır, değiştirilemez!
-Bayrak; kırmızı kumaş üstünde, beyaz ay ve yıldız olan Türk
Bayrağı’dır. Değiştirilemez!
-Resmi Dil Türkçedir. Değiştirilemez!
-İstiklal Marşı;
sözlerini Mehmet Akif ERSOY’un yazdığı, İstiklal Marşı’dır. Değiştirilemez.
BURADAKİ 4 ana madde ile oynamak, ya da aynı sözleri ısrarla
savunmak! Türkiye Cumhuriyeti’ni yakın, yada, uzun vadede yıkmak, yıkmaya
çalışmak anlamına gelir.
4)22
YILI GERİDE BIRAKAN AKP ve Sayın ERDOĞAN yönetiminde ki Türkiye’de; başta
Ekonomik sorunlar olmak üzere, her konuda bir geriye gidişin söz konusu olduğu
bir zaman da,
HEM EĞİTİM, hem de Devlet idaresinde yetersizlik gibi
konulara; birde BOP ve BOP Eş Başkanlığı eklenince!, bunun bir sonucu olarak! Türkiye’nin
13 Milyon, ya da daha fazla sığınmacının
istilası ve yarattığı sorunlar nedeniyle
Bundan sonrasında,
AKP ve Sayın ERDOĞAN’a iktidar yolunun kapandığı anlaşılıyor
DEVAM EDİYORUZ
5)Dr.
Devlet BAHÇELİ; Temeli Türk Milliyetçiliğine dayalı, Milliyetçi Hareket Partisi
MHP’nin Genel Başkanı. Halkımızın Talebi ve Türkiye’nin de ihtiyacı olmayan,
şimdiki Tek Kişi’lik, Başkanlık Sistemini de; ilk öneren kişidir. 12 EKİM 2016
Salı. Yer, Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM Grup Konuşması
6)ŞİMDİ
biraz gerilere gidelim. Amerika’nın, CİAE-Ankara sorumlusu Paul bernard Henzee;
2006’da Washington’a çektiği kripto bir mesaj da Türkiye
için, şunları söylüyor:
BU DEVLETİ KURANLAR; kontrol Mekanizmasını öyle sağlam
yapmışlar ki;
Hükümeti ikna etseniz, Meclis’i ikna edemiyorsunuz.
Meclis’i, ikna etseniz; Yargıyı ikna edemiyorsunuz.
Yargıyı ikna etseniz; Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’yı ikna
edemiyorsunuz
EĞER Amerika’nn menfaati; Türkiye’nin, Federatif bir yapıya
geçmesinde ise; o zaman;
Bütün Yetkilerin, tek kişide toplandığı, Başkanlık Sistemine
geçmek lazım
EĞER BU TEK KKİŞİ; Amerika’nın çıkarlarına uymakta bir tereddüt
gösterirse;
Bunu tesirsiz hale getirmek, Amerika için, bir sorun olmaz.
Sonuçta MHP lideri Dr. Devlet BAHÇELİ’nin de BOP sürecinin,
bir parçası olduğu söylenebilir
7-TÜRKİYE’DE BOP VE BOP EŞ BAŞKANLIĞI’NIN GÖLGESİNDE,SİYASİ GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRMEK.
1)Tevrat’ta, Mısır’daki Nil Nehri’nden, Türkiye’deki Fırat Nehri’ne kadar 0lan topraklar;
İsraillilere, yani Yahudilere vadedilmiş; topraklarmış!...
Bu noktada şu soruları sormamız gerekiyor:
Eğer Tevrat’daki bu söz, doğru ise! yukarıda BOP Haritası ve
BOP Eş Başkanlığı kapsamında işin ucu;
gelip Türkiye’ye ve hepimize dokunuyor. Ve BOP kapsamında ana hedef
Türkiye’dir. Çünkü Türkiye. Hem köklü kültür yapısı ve hem de askeri açıdan;
Bölgenin en güçlü ülkesi. Bu yüzden de, en sona bırakılıyor.
BU NEDENLE, Türkiye yakın zamanda, bir erken seçim ve
devamında; bir iktidar değişikliği ile Eski Parlamenter Sistem’e geri
dönmelidir diyoruz
2)BOP Projesi’nin gerçek sahibi
Amerika’dır. Eğer İsrail’in arkasında Amerika olmasa! İsrail, kadın-erkek,
genç-yaşlı, okul-hastane demeden, her tarafı bombalıyorsa, soy kırım yapıyorsa!
Yüce TANRI, böylesi bir ırka; Nil’den-Fırat’a kadar, geniş
toprakları; İsrail Oğulları, Yahudilere,
niye vadetsin ki?
3)ŞİMDİ,
geliyorum Türkiye’ye ve Bizimkilere
Sayın ERDOĞAN, DAHA Refah Partisi, Beyoğlu İlçe Başkanı
iken, siyasette yükselmeyi kafasına koymuş, bu noktada, tutunacak bir dal
ararken, Amerika’da BOP kapsamında kullanabileceği birini aradığı bir zamanda;
Sayın ERDOĞAN’IN KENDİSİ Amerikalılarla irtibat kuruyor ve
Macera da böyle başlıyor. Bu noktada şu soruyu soralım:
Sayın ERDOĞAN’ın yaptığı BOP Eş Başkanlığı görevi de;
Kutsal bir iş mi Kİ?
4)AYNI SORUYU, şimdi, Devlet
BAHÇELİ ve Cumhur ittifakının diğer liderleri için soralım Yoksa bu gibi
liderleri de, yüce Tanrı; böylesi bir kutsal amaç için mi, bir araya getirdi?
BEN ŞAHSEN, Yüce Yaratanın, Mustafa Kemal ATATÜRK örneğinde
olduğu gibi
Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu her açıdan zor durumda
da yeni bir Mustafa Kemalı ortaya çıkarıp!
Bu zor günlerinde geride kalacağını düşünüyorum, Çünkü Mustafa
Kemal ATATÜRK’ün de söylediği gibi Türk Milleti, asil bir Millettir. Tarih
boyunca kimseye soy kırım yapmamıştır. Kimseye, zulmetmemiştir Sadece bu bile
yeterli bir sebep!...
5)SİYASETTE HİÇBİR ŞEY, tesadüfi
değildir.
Bu bilgilerden sonra, AKP’nin ve dolayısıyla da Sayın
ERDOĞAN’ın, Siyasi ömrünün; Devlet Bahçeli’ye bağlı olduğu anlaşılıyor. Devlet
BAHÇELİ, ortaklıktan çekilirse;
Ortada, ne AKP, ne de Sayın ERDOĞAN, kalır!
NETİCEDE, Devlet BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN;
Zaman zaman birbirlerine, el ense çekseler bile! Bir türlü
ayrılamadıklarının sebebini, anladınız mı?
6)Bu
bilgilerden sonra, şöylesi bir soru da akla geliyor:
YOKSA, MHP’yi de kurduran Amerika mı?
Sayın BAHÇELİ ile Sayın ERDOĞAN’ın birbirlerinden hiç
hazzetmeyen, taban tabana zıt karakterde iki insan oldukları;
Geçmiş deki örneklerle de orta da ise!
BÖYLESİ bir, Birlikteliğin; kendiliğinden oluşan, bir durum olduğu
da söylenemez!
BU GİBİ, zor konuların ve soruların cevabını bulabilmek
için;
Tarih bilmek gerekiyor. Zor zamanlarda Tarih; bizlere çok
önemli ipuçları, verir
7)
GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’Sİ LE;
(1877-78) OSMANLI-RUS SAVAŞI VE 2.ABDÜLHAMİT DÖNEMİ
ARASINDA, BÜYÜK BİR BENZERLİK VAR
Benim ilgi alanlarımdan biri de Tarihtir ve Türk Tarihidir.
Türkiye’nin Etnik Kökeni başlığı altında yazdıklarım; en çok okunan,
Makalelerim arasındadır. Ama ben ırkçı değilim.
Bu gün Türkiye’nin, AKP ve Sayın ERDOĞAN yönetiminde; hangi
sebeplerden çökme noktasına geldiği ile
Akıl Almaz birlikteliklerin yaşandığı günümüzdeki
gelişmelerin ve ATATÜRK karşıtlığının, sebeplerinin;
BU DÖNEME, dayandığını tekrar hatırlatmak isterim.
HİCRİ TAHVİMNDE,31 Mart 1325, Miladi Takvimde 13 Nisan 1909
isyanı diye tarihe geçen! önce Taksim Topçu Kışlasında başlayan, daha sonra başka
yerlere de sıçrayıp, büyük boyutlara ulaşan bu gerici isyanın bastırılmasında,
en etkili kişinin;
Selanik ve
Edirne’deki Ordu Birliklerinden oluşturulan Hareket Ordusu’nun Kurmay Başkanı
Kolağası Mustafa Kemal Bey, Şimdiki
adıyla Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal Bey,
Ve nihai rütbesiyle, günümüzdeki Mareşal Mustafa Kemal
ATATÜRK, olduğunu, vurgulamak istiyorum
BU GERİCİ İSYANIN, bastırılmasından sonra;
70 kişi idam edilmiş, 120 kişi de, değişik hapis cezalarına
çarptırılmıştır. Ve günümüzde Sayın ERDOĞAN’ın Mustafa Kemal ATATÜRK’e duyduğu,
büyük kin ve nefretin de; buradan kaynaklandığını söylemek istiyorum.
BİRDE, İstanbul-Taksim-Gezi Parkı, protestolarındaki Mekan,
aynı yer. Sayın ERDOĞAN, aynı yerde, Taksim Topçu Kışlası’nı, yeniden inşa
etmek istiyordu. Ama Can ATALAY Gezi Parkı Protestocularına ÖNCÜİÜK EDENLERDEN
BİRİ.
Ve Sayın ERDOĞAN’ın; Anayasa Mahkemesi’nin tahliye kararına
rağmen, TİP’in Hatay’dan seçilmiş Milletvekili Can ATALAY’ı, HAPİSTE TUTMAYA
DEVAM ETMESİNİN asıl sebebi de!
Buradan kaynaklanıyor.
14 MAYIS 2023
MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ öncesinde, Can ATALAY; hapisteydi. Eski TİP Milletvekili
Barış ATAY;
Can ATALAY’ı hapisten kurtarmak adına; yeniden Milletvekili Adayı
olmaktan, dayanışma adına vaz
geçti. Ve Hatay Halkı; Can ATALAY’ı, TİP’ten, Milletvekili seçti. Ama birisine,
derinden böylesi bir kin duymanın, Türk Milleti ile bilek güreşi tutmanın;
kimseye bir faydası olmayacağını da söylemek isterim,
8)1877-78
Osmanlı-Rus Savaşı ve 2.Abdül Hamit dönemi;
Türk Tarihinde bir Kırılma Noktasıdır.
BU TARİHTE Ruslar, Osmanlı’ya; hem Doğu cephesinden, hem de
Batı Cephesi; Balkanlar’dan, saldırıyorlar. Düşman Tuna’yı atladı, Kara Donları
yokladı. Osman Paşa’nın kolun da 100 Bin Top, birden patladı gibi bizlere
heyecan ve üzüntü veren, bu Marş;
Bizlere geçmişte yaşanan, zor günleri hatırlatıyor. Osman
Paşa, ordusunun cephane ve silah yetersizliği; ki, bunlara, yiyecek-içecek
noksanlığından kaynaklanan, açlığı da eklemek gerek! Osman Paşa, teslim
olmuyor, sonuna kadar direniyor ama sonunda, Ruslara esir düşüyor.
BURADA Osman Paşayı, kahraman Askerlerini ve aziz
şehitlerimizi, rahmetle ve minnetle anıyoruz ve Günümüzde geçmişte
yaşananlardan! kendimize, yeterli dersler, çıkarmamız gerekiyor.
BÖYLESİ ZOR BİR ZAMANDA, şimdi
Doğu Anadolu’dan bahsediyorum, Eli silah tutan Kürt erkeklerinin; Doğu
Cephesinde Ruslarla savaşırken! Ki böylesi bir zamanda, köylerde ve diğer
yerleşim yerlerinde, sadece yaşlı erkekler, çocuklar ve kadınların olduğu, bir
zamanda; O güne kadar birlikte yaşayan Ermeniler, bunu fırsat bilip!
Rusların yanında yer alıyorlar. Bazıları da Rus Üniforması
ile Komutan olarak!
Doğu Anadolu’da katliamlar yapıyorlar. Devam ediyorum
9)Osmanlı-Rus
Savaşı bitince, Köylerine dönen Kürt erkekleri;
Annesini, babasını, eşini, çocuklarını, yada başka
yakınlarını katleden Ermenileri, arayıp buluyorlar Ve Onlarda, bu gibi
Ermenileri öldürüyorlar
KÜRTLER, Ermenilere baskın gelince Batı; hemen harekete
geçiyor ve Ermenileri korumak adına, Berlin Konferansını topluyor. Ve Berlin
Anlaşması, imzalanıyor. 1878. Bu anlaşmaya göre, Ermenileri Kürtlerden koruma görevi de Osmanlı’ya
veriliyor.
BUNUN ÜZERİNE, Osmanlı’ya şirin görünmek adına da olabilir;
bazı Ermeniler Müslüman olup, özbe öz Türk ismi olan, Öztürk, Asil Türk, Türk
gibi isimler almaya başlıyorlar.
BU TARİH; Kürt-Ermeni, Türk-Ermeni, sorunlarının da
başlangıcıdır
10)Bundan sonraki savaşlarda da,
Ermeniler hep, Emperyalist Devletlerin yanında, yer alıyorlar. Örneğin ben,
Kahraman Maraşlıyım.1919’da Fransızlar, Maraş’ı da işgal ettiklerinde! Ermeniler; o güne kadar Türkler
ile aynı Mahallelerde, birlikte yaşadıkları halde! İşgal sırasında,
Fransızların yanında yer alıyorlar
Maraş’ta Türler ile Ermeniler arasındaki çatışmalar da bu
şekilde başlıyor. Neticede Ermeniler, Savaşı kaybedip, şehri terk ederken;
Bazı Ermeniler; kızlarını, Müslüman Türk erkekleri ile
evlendiriyorlar. Ben bu gibilerden, birkaçını biliyorum. Bu gibi konuları, daha
önceleri de yazmıştım. Devam ediyorum
11)NETİCEDE,
1877-78 Osmanlı-Rus, savaşından sonra da, Ermenilerin; hep Emperyalist
Devletlerin yanında yer almalarına karşılık olarak! Başka bir Osmanlı Toprağı
olan, Suriye, Lübnan, gibi ülkelere, mecburi göç uygulanıyor. Buna tehcir
diyoruz
12)DOLAYISIYLA, bazı Ermeniler
Tehcire uğramamak için, ya doğrudan Müslüman oluyorlar, ya da Kürt Alevi
görüntüsü ile kendilerini, gizlemeye çalışıyorlar. Kürtler, özbeöz,
Türk’türler. Ama Kürt Aleviler; Ermeni kökenlidir.
ŞİMDİ HRANT DİNK’in, niye katledildiği konusuna geliyorum
13)Ermeni
Gazeteci Hrant DİNK; yukarıda, benim yazdıklarımı tekrarlar mahiyette şeyler
söylüyor ve diyor ki;
Türkler; şu kadar Ermeni’yi öldürdü, şu kadarı da kayıp gibi
iddiaları doğru değil. Bu Gibiler;
Tehcire uğramamak için, Müslüman olup, ya da Kürt Alevi
kılığında; gerçek kimliklerini gizleyen, Ermenilerdir diyor. Ve devam ediyor.
Ermeniler; kanlarını, Türk Düşmanlığından temizlemelidir diyor
HRANT DİNK, bütün bu söylediklerine ilaveten; Devlet’in Üst
kademelerinde, gerçek kimliklerini gizleyen Ermenileri de, açıklayacağı sırada,
MHP’li O gün SAMAST, tarafından katlediliyor. Böylesi bir yöntem, işin kılıfı
BU CİNAYETİN, arkasında Ermeni Terör Örgütü Taşnak var.
Taşnak’ta, Amerika’nın kontrolünde
ÇÜNKÜ, Hrant DİNK’in söyledikleri; Büyük Ortadoğu Projesi,
BOP ve BOP Eş Başkanlığı’nın, hedefine aykırı. Ve bu HARİTA’NIN
gerçekleşmesini, sekteye uğratacak konulardır
14)Emperyalist
Devletler; Türkler, şu kadar Ermeni’yi öldürdü, şu kadarı da kayıp gibi!
Asılsız Soykırım iddiaları ile en azından, tazminat ödetmeye çalışırken!
’Ermeni Gazeteci Hrant DİNK; bu gibi iddiaların, doğru
olmadığını ortaya koyuyor
BURADA, işin Püf noktası şu:
Hrant Dink; etnik köken olarak, Ermeni ama Türkiye
Cumhuriyeti’nin, Vatanı ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğüne yürekten inanan,
Bu Ülkeye gönül vermiş, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Kendisini
rahmetle ve minnetle anıyoruz. Yazılarında ayrılıkçı Ermenileri hep uyarıyor.
Kanınızı, Türk düşmanlığından temizleyin diye, hep telkinlerde bulunuyor. Ama
bu gibi gerçekçi telkinler; ayrılıkçı Taşnak Örgütü’nün hoşuna gitmiyor ve onu
başkasına öldürterek;
Kendilerini gizlemeye çalışıyorlar.
15)Günümüzdeki
PKK, bir Ermeni Terör örgütüdür. Lideri Abdullah ÖCALAN’ın, gerçek adı, Artin AGOPYAN’dır.
Abdullah ÖCALAN; Urfa-Halfeti ilçesi- Amarlı köyü’ndendir.
Abdullah ÖCALAN; bir gün Halfeti İlçesi’nin, Nüfus
Müdürlüğü’nde yangın çıkartıyor. Nüfus Defterleri yandığından;
Beyana dayalı olarak, Abdullah ÖCALAN ismini alıyor.
GÜNÜMÜZDEKİ PKK Terör Örgütü, 1877-78 Osmanlı-Rus
Savaşı ve 2.ABDÜLHAMİT döneminde,
başlayan;
Kürt-Ermeni, Türk-Ermeni, sorunlarının günümüzde, devamı
niteliğindedir. HDP ve benzeri sol Partiler de, Üst Düzey Yöneticilerin;
genelde Ermeni kökenli oldukları söylenebilir
16)Ordinaryüs
Prof, Dr. Sadi IRMAK’ın; Ermeniler konusunda söyledikleri:
Rahmetli Sadi IRMAK. 1904 Konya-Seydişehir doğumlu. Mustafa
Kemal ATATÜRK’ün, Avrupa’ya Yüksek Eğitim almaları için, 150 kişi arasından,
imtihan sonucunda, sınavı kazanan, 15 kişiden biri. ATATÜRK, ONUN Berlin
Üniversitesi’nde eğitim görmesini istiyor. Ve neticede, Tıp Eğimi görüyor. Sonradan
Hukuk Fakültesini de bitiriyor. Üniversite ve Yüksek Okullarda, ATATÜRK
dönemini anlatıyor. Onun Ermeniler konusundaki sözleri de söyle. Ermeniler,
fizik olarak, Türklere çok benziyor. Savaşçı ve inatçılarda. Ben şahsen onların
Hıristiyan Türkler olduğunu düşünüyorum. Tarihçiler bu konuyu, araştırmalı
diyordu. Bende öyle düşünüyorum
Bu gibi konulara daha önceleri çok değindim. Çok önemli
olduğu için; bu gün burada, bazı önemli noktalara, özet halinde, tekrar bir
vurgu yaptım.
17)URFA; PEYGAMBERLER ŞEHRİ OLARAK TA BİLİNİYOR.PEKİ,BUNUN;
GÜNÜMÜZLE, NASIL BİR İLİŞKİSİ VAR?
Tanrı
Peygamberleri, yoldan çıkmış azgın insanların bulunduğu Kavimler gönderir.
Böylece, Yüce Yaratan, hem mazlum insanları; zalimlerin kötülüklerinden korur,
hem de zalimlerin, düzelmesi ve kendine gelmesini ister
Hazreti İbrahim Peygamber’in hikayesini duymuşsunuzdur. O
devrin zalim Hükümdarı Nemrut; Dağlar kadar odun toplattırıyor. Tabi ki ateşte
o derece büyük, Cehennem ateşi gibi. Hazreti İbrahimi, Mancılıkla ateşin
ortasına fırlatıyorlar ama nasıl oluyorsa, birde görüyorlar ki, ateş sönmüş. İbrahim
Peygamber, yeşillikler içinde, cennet misali bir yerde oturuyor. Günümüzde bu
yerin, Urfa’da balıklı göl olarak bilinen kutsal Mekandır. Şimdi buradan
başlayarak, konuyu biraz açmaya çalışalım
İbrahim Peygamber, M.Ö.2500 YIL ÖNCE YAŞAMIŞ, bir Sümer
Türkü’dür. Hazreti Muhammed’de bilinenin aksine Arap değildir. Oda Hazreti
İprahim soyundan gelen, bir Sümer Türkü’dür
SÜMERLER, Orta Asya’dan, Mezopotamya’ya gelmişler, orada bir
Medeniyet kurmuşlar ve M.Ö.3000 yıl önce de, yazıyı bulmuşlardır
ŞİMDİ,
günümüze geliyoruz. Urfa’nın HALFETİ ilçesini PKK’nin Merkez Üssü olarak, kabul
edersek; Abdullah ÖCALAN, Halfeti İlçesi-Amarlı köyündendir. Şimdiki adıyla
Ömerli Köyü .Abdullah ÖCALAN’ın gerçek Adının da Artin Agopyan olduğunu,
söylemiştim. Yeniden Açılım sinyallerini aldığımız günümüzde; Urfa Milletvekili
Ömer ÖCALAN’ın da Abdullah ÖCALAN’ın yakın akrabası olduğunu öğrendik. Bir
kişinin Milletvekili seçilebilmesi için, 90 bin, 100 bin gibi oy gerektiğinden,
başta Urfa olmak üzere, Türkiye’de, Türk ve Müslüman görünümünde, çok sayıda,
Ermeni kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu söylenebilir. Urfa
örneğinden de anlaşılacağı üzere Ermenilerin; Nemrut’un Torunları olduğu da
söylenebilir
SONUÇTA,
Rahmetli Ordinaryüs Profesör Sadi IRMAK, Hocanın da vurguladığı gibi
Ermenilerin fizik olarak bize çok benzediklerini, Türkler gibi savaşçı
olduklarından hareketle; Ermenilerin Hristiyan Türkler olduğu yönündeki
tahminlerinin;
Tarihçilere düşen bir görev olduğunu, tekrar hatırlatmak
isterim. Ben de Sadi Hocanın görüşlerine katılıyorum
8- BAZI ÖZLÜ SÖZLERLE, GÜNDEME DAİR ÖNEMLİ PAYLAŞIMLAR
1) Erbil de kalp krizi sonucu ölen eski HDP Milletvekili İbrahim Ayhan Ermenistan bayrağına sarıldı..
Hani Kürttü bunlar? Bu resim 5 yıl öncesine ait bir paylaşımdır.
2-Siyasal İslamın Özeti Dere yatağına çocuk ölüsünü çuvalla attıktan sonra eve dönüp namazımı -kıldım ve -aramalara katıldım. Sözüdür! Bu bir paylaşımdır.
3)Diyarbakır’ın,
Tavşan Tepe köyünde, katledilen 8 yaşındaki, Narin Güran kızımızın; kim
tarafından katledildiği bilindiği halde, siyasi kaygılardan olmalı ki! bir
türlü açıklanamaması; Halkımızı, derinden yaralamıştır, Sadece bu örnek bile;
Türkiye’nin, ne kadar zorda olduğunun, çok önemli bir kanıtıdır
Milletçe, ders almamız gereken; uyarı niteliğinde bir
paylaşım. Rahmetli Alev ALATLI, hanımı da, rahmetle ve minnetle anıyoruz
3)Rahmetli Alev ALATLI’nın çok değerli bu uyarısını, watshapp’tya paylaştığım da; birileri cevaben, şöyle yazmış: Türkçeyi geliştirmek için, herkesten, yararlanmak lazım. Bu söz, Ermeni asıllı, Agop Dilaçar için, söylenmiş, Peki diğer söze ne diyeceğiz?
Yani hiçbir Türk kökenli kalmamışta! Kemalizm’in
ideolojisini, bir Yahudi yazıyor muş? Buna şöyle bir cevap verelim:
İSRAİL’in, resmi ideolojisini, bir Türk yazsa! İsrail Halkı
kabul eder mi? Etmez. Biz, çok saf bir Milletiz! Bu gün yaşadığımız sorunların
nedenlerinden biri, bu!
BEN BU GİBİ konularda şunları söylemek istiyorum: Yahudi ve
Ermeni vatandaşlarımızın, bilgi ve tecrübelerinden, elbette yararlanacağız ama;
Bizimkiler nerede? Çok kritik konuları, başkalarının insiyatifine bırakamayız.
Bırakırsak ta, işte böyle olur!
4)Bülent Arınç ile Deniz Baykal;
Teyze Çocukları mı?
Deniz
Baykal– Bülent Arınç Araştırınız.!. Vay
Deniz Vay, Seni Gidi Seni.!.!.!, Akşamları
Ballı Süt, Sabahları Ormanda Koşu, Öğle
Yemeğinde Özel Menü... Sonra
Kasetlerden Çık... Deniz
Baykal İle Bülent Arınç'ın Teyze Çocukları Olduğunu, İkisinin De
Rochefeller Bursu İle Okuduğu Gerçeğini Yazan Zülfü Livaneli Uzun Uzun
Da Deniz Baykal'ı Yazmış... Deniz
Baykal AKP'yi İktidar Yapmış.! Bülent
Arınç'ı Meclis Başkanı Yapmış, İkbal Kapısını Açmışşş.! Deniz
Baykal Kimdir.! Bilmiyor
Ama Kim Olduğunu Bilmeden İhanetini Yazıyor... Ya
Bilseydi Deniz Baykal'la Bülent Arınç'ın Teyze Çocukları Olduklarını. Bir
Varmıış, Bir Yokmuş... Sebatay
Olduğu İçin Can Korkusuyla Suriye'den Alanya'ya Kaçarak Yerleşen Bir Ahmet
Neşşar Varmış... Yıl
1860. Bizim
Saftirik Yörükler Arapça Bildiği İçin Ona "Şeyh Ahmet
Neşşar" Demişler... Kıripto
Sebatay Şeyh Ahmet Neşşar'ın Bir Oğlu İki Kızı Varmış... Kızlarından
Biri Raziye... Diğeri Şadiye... Raziye'nin
Lakabı Da Var "Alık Raziye"... Raziye
Bergama Yahudileri’ne Gelin Gitmiş.! Bugünkü
İsrail Büyükelçisi Levi Ailesi.! Raziye'nin
Kızı İse Sevdiye… Sevdiye'nin
Oğlu İse Bülent Arınç.!.!.!.! Peki
Şadiye'den Gelme, Sidikli Atike'nin Torunu Deniz Baykal Bülent Arınç'ın Nesi
Olur.? Zaten
Her İkisi De Denizli Milletvekili Ahmet Uğur Neşşar İçin, Dayımın Çocuğu
Dediklerine Göreeeee... Eee...
Bir Şey Olurlar Canımmm.!.. Keklenmiş
CHP'lilere Bunları Anlatamazsın, Hemen Belgesini Sorarlar... Levi
Çok Vefakârdır.! Çok
Dinci ( .!. ) Bülent Arınç'ın Oğlunun Düğününde Tek Müslüman Ülkesinden
Büyükelçi Yoktu Ama Tek Başına İsrail Büyükelçisi Levi Şeref
Misafiri Oldu.!.!.! Vefakarlığını
Tebrik Ederiz.!.. Eee...
Deniz Baykal Da Çok Vefakârdır.. Büyükelçi
Levi Anadolu Gezilerin De Erzincan'dan, Kayseri'den, Trabzon'dan Her
İlimizden Kovulduğu Halde Levi'nin Baba Tarafından Kuzeni, CHP Bir Numara
Manisa Milletvekili Şahin Mengü'yü Görevlendirerek, İsrail
Büyükelçisini Kırmızı Halılarla Karşıladılar… “Akrabaları” İçin
Manisa'da Coşkulu Törenler Yaptılar... Manisa
Sanki İsrail Olmuştu... Teyze
Çocukları İşi Biliyor... Zaten Her
İkisinin De Patronu ABD'deki Azgın Yahudi Rochefeller
Vakfı Değil Mi.? Her
İkisini De Bu Vakıf Okutmadı Mı.? Her
İkisini De ABD'de Bu Vakıf Karşılayıp Kolladı.! Neden.? Deniz
Baykal Atatürkçüleri Kekledi. Teyze
Oğlu Arınç İse Dindarları Kekledi... Zülfü
Livaneli - 11 Ağustos 2013 Bir
Yaşıma Daha Bastım.!.!.! Samandag
Arap Alevileri Değerli
Cumhuriyet Halk Partili Dostlarım.! Lütfen
Bu Yazımı Her Yerde Paylaşın, Paylaşın ki Cumhuriyet Halk Partisini, Yıllarca
Kim Yönetmiş Herkes Bilsin Ve Duysun, Saygılarımla. Zülfü
Livaneli - 11 Ağustos 2013 |
Sayın ERDOĞAN ile MHP Lideri Devlet BAHÇELİ, geçmişte
birbirlerine söylemediklerini bırakmayan, zıt karakterde 2 isim. Ama şimdi bir
aradalar.
Üstelik, Halkımızın talebi ve Türkiye’nin de ihtiyacı
olmayan Tek Kişi’lik Başkanlık Sistemini, 12 Ekim 2016’da ,MHP’nin Grup
konuşmasında teklif eden kişi.
Devam ediyorum; Devlet BAHÇELİ; Temeli Türk Milliyetçiliğine
dayalı bir Siyasi Parti’nin Genel Başkanı. HÜDAPAR’ın lideri Zekeriya YAPICI
ile resimde el ele
Zekeriya YAPICI’nın CUMHURİYET karşıtı, ATATÜRK karşıtı
sözleri de ortada ise!
Durum gerçekten, çok vahim! Kime inanacağız, kime
güveneceğiz?
11)
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih ERBAKAN; rahmetli Prof. Dr.
Necmettin ERBAKAN’ın oğlu. Henüz siyasette yeni olduğundan olmalı ki, AKP
kadrosundan, 5 Milletvekili ile Meclis’e girdi ama sonradan, AKP ile yollarını
ayırdı. Çünkü Babası da Dinci idi ama Amerikan Emperyalizmi ve Siyonizm’in
Temsilcisi İsrail karşıtıydı.
Belli ki oğlu da; babasının yolunda.
12) Cumhur İttifakında, bizleri
şaşırtan, Siyasi Birlikteliklerin
temelinde, etnik köken farklılığı, ya da bir karışım şüphesini artırıyor. Hepsi
için söylemiyorum ama; Böylesi bir farklılığa, birde Emperyalizmin çelmesi
eklenince! Türkiye’nin çıkarına olmayan işlere bulaşabiliyorlar.
Zor zanlarda Tarih Bilgisinden yararlanmak; bizlere çok
önemli bilgiler sunar
9-BÜYÜK TÜRK MİLLETİ’NİN; YENİDEN UYANIŞININ, AYAK SESLERİNİ DUYMAK!...
14/9)2 Eylül 2024 Pazartesi SÖZCÜ
Yeni
mezun Teğmenlerin ATATÜRK ve Millet Sevgisi; birilerini rahatsız etti.
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ VE NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE SÖZLERİ; NERENİZE BATTI?
Kara Harp Okulu’nu bitiren teğmenler törenden sonra, ATATÜRK’e ve Ülkeye
bağlılık yemini etti. Bunu sindiremeyen kafalar, teğmenleri hedefe aldı.
Soruşturma istedi.
İŞTE O YEMİN:
Ant içeriz ki; Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin
bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Yüce Türk Ulusu’nun namus ve
şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi
bulacak. Kılıçlarımız daima hazır ve keskin olacaktır. Bizler Türk istikbalinin
evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle
öleceğiz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
ATATÜRK alerjisi olanlar, bir kez daha kendisini gösterdi…30
Ağustos’ta mezuniyet töreni yapıldı. Yeni mezun teğmenler, törenden sonra;
Mustafa Kemal’in Askerleriyiz, diye haykırdı. Ne Mutlu
Türküm diyene! Geleneksel sözleriyle bitiren, bir ant içti. Büyük övgü yağdı.
BRAVO
MHP BAŞKAN YARDIMCISINA
MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail ÖZDEMİR, hedef gösterilen
teğmenlere, şu sözlerle destek verdi. Bu Gençlerin ebedi Baş Komutanları, Ulu
Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. Kimse algılara sebebiyet vermemeli.
GURUR TABLOSU TEĞMENLER
Teğmen Ebru EROĞLU: Kara Harp Okulu birincisi
Teğmen Şeyda Yıldırım; Deniz Harp Okulu birincisi
Teğmen ikra KUYÜMCÜ; Hava Harp Okulu birincisi
GURUR TABLOSU
TSK tarihinde, bir ilk yaşandı. Bu yıl Kara, Deniz, Hava
Harp Okulları’nda bir ilk yaşandı ve dönem birincileri;
Kahraman kızlarımız oldu. Bende bir Yazar olarak, onları
gönülden kutluyorum.
ZAFER PARTİSİ Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın sözleri:
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAYAN;
YUNAN VE HAÇLI ORDUSU’NUN ASKERİDİR.
10)Kaldığımız yerden, devam
ediyoruz. Sayın ERDOĞAN, protokol gereği, davet edildiği böylesi Onur verici bir
törende;
Genç Teğmenlerin, standart yemin töreni sözlerinden ve kılıç
kaldırmalarından, birde ilaveten; Mustafa Kemal’in Askerleriyiz gibi
sözlerinden rahatsızlık duyduğunu, belli etmiyor ama;
Tören sonrasında çıkan gazete haberlerinde ve
Televizyonlarda; bu kılıçları kimin için çekiyorsunuz? Gibi sözlerle alınganlık
gösterdiğini görüyoruz
11)
CUMHURBAŞKANI YEMİN METNİ Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve
bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve
şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye,
Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma,
milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin
insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden
ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve
üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle
çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine
andiçerim”
Aslında Sayın
ERDOĞAN’ın, Cumhurbaşkanı olarak ettiği yeminle genç Teğmenlerin ettiği yeminin sözleri; küçük farklılıkla aynı.
Genç Teğmenler, görevleri gereği, kılıçlarını kınından
çıkarıp, havaya kaldırıyorlar ve asker yemini ediyorlar sa!
Sayın ERDOĞAN; görevleri ve birde askeri gelenek icabı, genç
Teğmenlerimizin; böylesi bir mutlu günlerinde, kılıç çekmelerinden;
Niye bir alınganlık gösterir ki?
ŞİMDİ SORU ŞU:
PEKİ Sayın ERDOĞAN;
Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın;
Cuma namazının hutbesi için; minbere, niçin kılıçla çıkıyor?
Çıkmaması gerek! Bir Din Adamı’nın kılıçla, ne işi olabilir ki?
O; KILIÇLA BAŞKA ŞEYLERİ İMA EDİYOR, aslında.. Peki Sayın
ERDOĞAN;
Buna niye itiraz etmiyor?
Diyanet İşleri Başkanını uyarıyor mu? Uyarmıyor!...
12) SAYIN ERDOĞAN’ın, uygulamada bu
güne kadar ;
Yemin Töreni’nde söylediklerinin tam tersini yaptığını
görüyoruz. Yani Sayın ERDOĞAN; baştan beri, Anayasa’ya uymuyor, uymak ta
istemiyor. Burada bir takiye var
BU NEDENLE DE; Genç Teğmenlerin! Asker Yeminini; büyük bir
içtenlik ve kararlılıkla, söylediklerinden,
Ve sonuçta, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz, diyerek, kılıç
kaldırmalarından;
Sayın ERDOĞAN’ın, çok korktuğu, çekindiği anlaşılıyor.
AMA genç Teğmenlerin, böylesi bir davranışından;
Halkımızın, büyük bir mutluluk duyduğunu,
Gelecek adına, çok umutlandığını, heyecan duyduğunu
görüyoruz.
13)Sayın ERDOĞAN’ın geçmişte
söylediklerini, bir hatırlayalım;
DEMOKRASİ, bir amaç değil, bir araçtır. Demokrasi bir Tramvay
gibi dir. İstediğimiz durağa geldiğimizde, ineriz,
AMACIMA ULAŞMAK İÇİN; Papaz Elbisesi Bile Giyerim
Sayın ERDOĞAN’ın ; geçmişte söylediği, çok önemli bu iki
söz; bu gün, her açıdan içinde bulunduğumuz çok zor bir durumun, özüdür ve
özetidir.
4/9)8
Eylül 2024 Pazar SÖZCÜ
MSB’nin hazırladığı belgeseldeki skandal böyle dedirtti.
ECEVİTSİZ
KIBRIS BELGESELİ OLUR MU?
Rumların yaptığı soykırımı ve 1974’deki Kıbrıs Barış
Harekatı’nı anlatan belgeselde;
Dönemin Başbakanı Kıbrıs Fatihi Bülent ECEVİT ve Yardımcısı
ERBAKAN’dan, söz edilmedi
ÜLKENİN en az yarsının canlı tanığı o duğu, yakın
tarihimizdeki olaylar bile unutturulmak isteniyor.. illi savunma Bakanlığı,1974’deki Kıbrıs Barış
Harekatının 50.yıl dönümü için, belgesel hazırladı.
Belgeselde Rumların, Türklere uyguladığı soy kırımları;
tarihi görüntülü belgelerle anlatıldı.Türkiye’nin 1974’deki harekatla Rumların
soy kırımına son verdiği, Kıbrıs Barış getirdiği bvelirtildi.Ancak harekatı
yaptıran, siyasi iradeden bahsedilmedi. Yani dönemin Başbakanı rahmetli Bülent
ECECEVİT ile Necmettin ERBAKAN’dan
bahsedilmedi. Bu tarihi ayıp: yürek sızlattı
10- ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNDEN
SONRASINDA, 1941’DE KEŞFEDİLEN TARİT MADENİ
GNÜMÜZDEKİ
ADIYLE, TORYUM ELEMENTİ VE AKP DÖNEMİNDE DEVAM EDEN VAHŞİ
MADENCİLİK
KONUSUNDA DA BİR ŞEYLER SÖYLEMEK!
SİYASETTE HİÇBİR ŞEY, TESADÜFİ DEĞİDİR! UYANIK OLMAMIZ
GEREKİYOR
HERKES BU MAKALEYİ BİR OKUSUN!...
Önemli bir Paylaşım
1) Yıl: 1940 yer: Almanya
2. dünya savaşının başlamasından
bu yana 1 yıl olmuş ama savaş henüz tüm dünyayı etkileyecek hale gelmemişti.
ama Adolf Hitler'in doyumsuz egosu bu savaşın önce tüm Avrupa'yı, sonra tüm
dünyayı kasıp kavuracağını gösteriyordu. Alman bilim adamlarının en büyük
arzusu bu savaşı Almanya lehine çevirebilecek silahları ve enerji kaynaklarını
yaratmak veya bulmaktı.
İşte tam o yıllarda Asya'dan
gelip Avrupa'ya bir kısrak başı gibi uzanan ve başlamakta olan savaşı uzaktan
izlemeyi yeğleyen Türkiye'de kuruluşundan bu yana 5 yıl geçmiş olan Maden Tetkik Arama (MTA) Anadolu'yu karış
karış kazıyor, ülke ekonomisine katkıda bulunmak için var gücüyle doğada yeni
şeyler bulmaya çalışıyordu. Şanlıurfa ile Gaziantep sınırında küçük bir
kasabada araştırma yapan ekibin başındaki Ahmet Rıza Erbay 7 şubat 1940 yılında
bulduğu minerallerin aslında yeni bir çağ açmaya yetecek kadar önemli şeyler
olduğunun farkında değildi. zaten ilk tetkiklerin sonunda MTA bu bulguyu
sınıflandırmayı ve periyodik tabloya yerleştirmeyi dahi başaramamıştı. İşte bu
nedenle tahlil için Almanya'ya göndermek gibi vahim bir hata yaptılar.
Tarih: 16 Nisan 1940
Yer: Berlin / Almanya
Laboratuvara Türkiye'den gelen ve o güne dek keşfedilen tüm
radyoaktif elementlerden çok daha fazla yoğunluğa sahip olduğu anlaşılan bir
element; inceleme yapanları şaşkına çevirmiş, Nazi diktasının tüm dünyayı ele
geçirmesi için çırpınan ve bunun için kaynak arayan Alman
bilim adamlarını sevince
boğmuştu. Ekibin başındaki Herbert Taninbaium hemen durumu orduya raporlamış,
daha fazla araştırma için ödenek istemiş, element hakkında geniş bilgi almak
için Türkiye'ye gönderilecek bir de ekip kurulması gerektiğini bildirmişti.
Tarih: 13 Mayıs 1940
Yer: Ankara / Türkiye
Almanya ile iyi ilişkiler içinde bulunan ama her halükarda
savaştan uzak durmakta kararlı olan Asya'nın bu yeni yeni gelişmekte olan
ülkesi Türkiye Almanya'dan gelen ekibi şaşkınlıkla karşılamış, açıkçası ne
istediklerini tam olarak anlamamışlardı. Almanya Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu
bölgesinde sınırsız araştırma yapma hakkı istiyordu ve bunun karşılığında
Türkiye'ye çok yüksek maddi
bedeller ödemeye hazırdı. Konu İsmet İnönü'ye intikal
ettirildiğinde kurt siyasetçi bunun aslında büyümekte olan savaşa iştirak
anlamına geleceğini hemen anlayıp ekiple bizzat görüşmek istedi. Onca yokluk
içinde Almanya'nın vaatleri çok çekici gelse de zaten son savaştan yıkık dökük
ayrılmış bir memleketi yeniden savaşa sokmaya hiç niyeti olmayan İsmet İnönü
sunulan tüm teklifleri geri çevirdi. Alman ekibi eli boş ve biraz da kızgın bir
şekilde Almanya'ya döndüler.
Tam o esnada hiç istenmeyen bir
şey oluverdi ve hangi ülkenin casusunun buna sebep olduğu hiç bir zaman
anlaşılamadı. Konu İngiltere'nin ve oradan da ABD'nin kulağına gidivermişti
bile. Birden bire savaşla uzaktan yakından alakası olmayan Türkiye savaşın
taraflarından gelen ekiplerle dolup taşmaya başladı. Ama hiç birisi İsmet
İnönü'yü ikna etmeyi başaramadı. Sonrasında gerek İsmet İnönü'nün korkuları,
gerekse iki tarafın da bu elementi karşı tarafa kaptırmama telaşı dolayısıyla
Türkiye'nin de doğudaki araştırmalarına son vermesi, bu element konusunun
uzunca bir süre bir daha açılmaması konusunda tüm taraflar anlaştılar. Öyle ki,
MTA'nın o dönemde bütün idari yapısı değiştirildi ve araştırma ekibinden kimse
MTA'da bırakılmadı. toplam 500 dönümlük bir araziye yayıldığı düşünülen
taridyum elementinin adı bir daha anılmadı.
Savaşın bitiminin ardından kimse Sovyetlerin bu kadar
güçleneceğini, dünyanın iki kutuplu bir hale geleceğini, son savaşta birbirinin
yanında olanların savaşın hemen ardından birbirine rakip olacaklarını elbette
beklemiyordu. savaş sona erdiğinde İngiltere ve ABD'nin
aklından hiç çıkmamış taridyum
elementinin enerji kaynağı olarak gündeme gelmesi bekleniyordu ama işin içine
bu kez de Sovyetler girmişti ve iki taraf da bu elementi işletme hakkına sahip
olmak istiyordu.
Yıl: 1950
Yer: Türkiye
Bir yandan ABD-İngiltere baskısı, bir yandan da Sovyetler
baskısı arasında sıkışmış küçük Asya'da Adnan Menderes hükümeti kendini ABD'ye
yakın hissediyor ama Sovyetleri de karşısına almaya çekiniyordu. İşte tam o
sırada ABD'den garip bir öneri geldi. Sovyetlerin Türkiye'ye coğrafi olarak
daha yakın olduğunun ve elemente ulaşmak için kendisinden daha şanslı olduğunun
farkında olan bu uzak ülke bu elementin kimselerin eline geçmemesi için içinde
bulunduğu arazinin zaten son zamanlarda iyice artmış kaçakçılığın bahane
edilerek tümüyle mayınlanmasını öneriyordu. Üstelik mayınlarında maliyetini
karşılamaya hazırdı. Bloklar arasında sıkışmış haldeki Türkiye Cumhuriyeti bu öneriye balıklama atladı ve
toplam 500 dönümlük arazi tümüyle mayınlandı.
Aradan yıllar geçti ve Sovyetler
tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alırken ABD dünyanın tek süper gücü olarak
varlığını sürdürdü. Ortadoğu'da bir ileri karakol vazifesi gördürttüğü
İsrail'le petrol bölgelerine yakın olurken diğer yerlere de gerek işgaller,
gerekse uydurma barış güçleriyle yerleşiyordu. (Somali, Afganistan v.s.) ama
tüm bu süper güç olmanın bir faturası vardı ve o fatura da ABD'den çıkıyordu.
üstelik de ABD'nin enerji ihtiyacı sürekli artmaya devam ederken
kullanabileceği kaynaklar azalıyordu. İşte bu şartlar içinde birden bire
birilerinin aklına Türkiye'deki taridyum elementi geldi. Bu element ABD'nin
enerji ihtiyacını fazlasıyla karşılamaya yetebilir,
uranyumdan çok daha yoğun
radyoaktivite kapasitesi ile aynı zamanda ABD ordusunun nükleer silahlar
konusunda rakiplerine fark atmasını sağlayabilirdi.
2001 de kurulmasından 1 yıl sonra 3 kasım 2002 de yapılan seçimlerle
iktidara gelen AKP hükümeti ABD ile daima iyi ilişkiler içinde olmuş, ABD'nin
ileri karakol vazifesini İsrail'le birlikte paylaşmaya başlamıştı. Ama her şey
gibi bunun da bir bedeli vardı ve ekonomiyi yabancılara teslim etmek bu bedeli
ödemek için yeterli değildi. Ekonomik krizle birlikte yeniden alternatif enerji
kaynaklarının
peşine düşmüş ABD bu elementi her ne pahasına olursa olsun
elde etmek ama işletme hakkını Türkiye ile paylaşmamak istiyordu. Çünkü çok
fazla enerjiye ihtiyacı vardı ve artık doğuda bir denge unsuru olmaktan çıkmış
durumdaki Türkiye'ye pay vermeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Bunun
için hemen alternatif planlar hazırlandı ve mayınların
temizlenmesi konusu gündeme getirildi. Ama bunu doğrudan yapması batıda bu
konuyu bilen diğer devletleri işkillendirebilirdi. Bu nedenle Ortadoğu'daki
güvenilir karakol konumundaki İsrail'in kullanılmasına karar verildi
Şimdi tam olarak anlayabiliyor musunuz meclisin İsrail'e bu arazileri adeta peşkeş çekmek için bunca ısrarcı olmasını? şimdi tam olarak anlayabiliyor musunuz birden bire Kürt sorununda adımlar atılmasını? Şimdi tam olarak anlayabiliyor musunuz Türkiye ile İsrail'in köşe kapmaca oynar gibi bir iyi, bir kötü ilişkilerini? Şimdi tam anlayabiliyor musunuz ABD'nin Türkiye'ye ilgisini?
Size daha vahim bir şey
söyleyeyim, internette taridyum diye arama yapın, bakın bakalım hiç kaynak
bulabilecek misiniz? Her elementle
ilgili bir sürü kaynak bulunabilirken taridyumla ilgili tek
bir kaynak bilgi dahi bulamazsınız.
Sizce bunun sebebi ne olabilir?
ATATÜRK'ÜN CEVAP VEREMEDİĞİ AÇIKLAMA
Atatürk ömründe tek bir şeye cevap veremedi. O da şuydu:
Mustafa Kemal, Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük
binaları sormuş.
-Bu köşk kimin? Kirkor'un
- Ya şu koca bina kimin? Yargo'nun
- Ya şu? Solomon'un
Atatürk sinirlenerek sormuş:
- Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz?
Toplananlar arasında bir köylünün sesi duyulmuş: Biz
Yemen'de, Tuna Boyları'nda, Balkanlar'da, Arnavutluk Dağları'nda, Kafkaslar'da,
Çanakkale'de savaşıyorduk Paşam!...
Atatürk bu hatırasını anlatırken "Hayatta cevap
vermediğim yegane insan bu aksakallı ihtiyar olmuştur" demiştir.
Şimdi ise benim cevap bulamadığım bir soru var...
- Bu şeker fabrikası kimin? İsrail'in
Tekel kimin? İsrail'in
Sümerbank kimin? İngiltere'nin.
Seka kimin? Amerika'nın
Peki ya Tüpraş kimin? Amerika'nın
Telekom? Amerika'nın
Limanlar kimin? Yunanistan'ın
Peki onlar bunları alırken siz neredeydiniz Türk halkı!?
Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
Enerji Uzmanı Gazeteci Yazar
Mail: a_yalvac@hotmail.com
Web site:https//ahmetyalvac1946blogspot.com
GAZETE MANŞETLERİ
1/1)11 Kasım 2024 Pazartesi SÖZCÜ
2/3)24 Kasım 2024 Pazar SÖZCÜ
3/3)29 Ekim 2024 Salı SÖZCÜ
4/9)30 Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET
5/9)5Kasım2024 Salı KARAR
6/9)2 Ekim 2024 Çarşamba CUMHURİYET
7/11)3 Ekim 2024 Perşembe KARAR
8/11)10 Ekim 2024 Perşembe KARAR Gazetesi
9/11)113 Ekim 2024 Perşembe SÖZCÜ
10/11)25 Ekim2024 Cuma SÖZCÜ
11/11)31 Ağustos 2024 Cumartesi CUMHURİYET
12/12)30 Ağustos 2024Cumartesi SÖZCÜ
13/13)2 Eylül 2024 Pazartesi SÖZCÜ
14/14)8 Eylül 2024 Pazar SÖZCÜ