Sevgili Okurlar,
İncelemeye alacağımız başlıca konular şunlar:
1-KISA BİR ÖZET:
Yukarıda, başlıktaki 7 satırdan her biri;
Şu an yaşadığımız çok önemli ve vahim sorunların özetidir,
Seçimlerde yapıldı,
AKP oy oranı olarak % 42’ye geriledi ama
Sonuçta AKP, MHP ve Büyük Birlik Partisi BBP’den oluşan Cumhur İttifakı kazandı,
Recep Tayyip ERDOĞAN da bir şekilde, yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.
Geride bıraktığımız bu seçimin de şaibeli olduğu,
Seçim güvenliğinin olmadığı, örneklerle ortada!
Bu gibi konuları merak edenler;
Önceki Makalelere yeniden bir göz atabilirler.
Biz burada başlıktaki konuları açmaya,
Çözüm konusunda önerilerde bulunmaya çalışacağız.
2-SEÇİMLERİN ÖNE ALINMA SEBEBİ;
EKONOMİK GÖSTERGELERİN, HER GEÇEN GÜN DAHA DA KÖTÜYE GİTMESİYDİ…
Peki bu noktada şu soruyu soralım:
Eğer erkene alınan seçim, 24 Haziran 2018’de değil de;
Şimdi yapılsaydı, nasıl bir tablo ortaya çıkardı?
1)Elbette Cumhur ittifakı ile
Bu ittifaktaki AKP, MHP ve BBP kazanamazdı,
2)Recep Tayyip ERDOĞAN da Cumhurbaşkanı seçilemezdi!...
Bu noktada şu soruları da sormamız lazım:
3)O zaman Muhalefet ittifakı kazanmış olacağından;
İdeolojik temellere ve sürekli kazanmaya yönelik olmayan, bir Koalisyon Hükümeti ile
Normalleşme yönünde önemli bir adım atılmış olacak,
Alınacak tasarruf tedbirleri ve başka uygulamalarla,
Ekonomik kriz ve dövizde rekor artışlar yaşanmayacaktı!...
4)Ekonomik göstergeler altüst olduğundan;
AKP Hükümeti dış politikada,
Her zamankinden, şimdi daha çok taviz vermek durumuna gelmiştir.
5)Devlet BAHÇELİ’nin bu gün siyaseten içine düştüğümüz zor durumdaki payı:
Eğer MHP Lideri Devlet BAHÇELİ;
Beklenmedik bir zamanda,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Anayasa kurallarını hiçe sayıp,
Keyfi bir yönetim ortaya koyduğuna işaretle
Bu Anayasa ve Hukuk ihlâllerini yasal hale getirmek için,
Başkanlık Sistemi’ne geçmek gerektiği gibi sözlerle,
Tek Adam Yönetimine dayalı bu günkü Sisteme öncülük etmiştir,
Bu günlere gelmemize de vesile olmuştur.
Eğer Parlamenter Sistem hala yürürlükte olmuş olsaydı;
Özellikle dış politikada, Yabancılar bizi böyle zorlayamazlardı!...
6)Adını Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu yeni yönetimle
Türkiye’nin yakın bir gelecekte;
Eyaletler Sistemine zemin hazırlandığı da ortada olduğundan;
Dış kaynaklı bir projenin uygulamasının devrede olduğu intibaı,
Ağır basıyor.
Eğer bundan bir önceki Makaleye bir göz atarsanız;
AKP’nin hangi Dünya şartlarında iktidar olduğunu,
Ve Devlet BAHÇELİ’nin bu zaman diliminde,
Siyaseten AKP’ye karşı bir görüntü içinde olmasına rağmen,
Zor zamanlarda bir şekilde, hep AKP’ye destek olduğunu,
Bu günlere gelindiğini görüyoruz.
3-AKP İDEOLOJİK TEMELDE SİYASAL İSLAM MODELİ BİR PARTİDİR. BUNA ILIMLI İSLAM MODELİ BİR OLUŞUM DA DİYEBİLİRİZ.
Ilımlı İslam modelinin gerçek İslam ile bir ilişkisi yok.
Bu hususa dikkat çeken, çok sayıda yabancı Yazarlar var.
Niçin Olmamız Gereken Yerde Değiliz başlığını taşıyan Makaleye bir göz atmanızı öneririm.
Adalet ve Kalkınma Partisi AKP ile
O’nun fiili Lideri konumundaki, şimdinin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN;
Demokrasinin kendisine tanıdığı imkânlardan yararlanarak iktidara geldi ama
Aradan geçen 16 yıl içerisinde;
AKP adım adım Türkiye’yi kendi amaçlarına uygun hale getirmeye çalıştı.
Yapılan değişiklikler de yetmemiş olmalı ki;
Türkiye uçacak, her şey daha iyi olacak vaatleri ile
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında;
Türkiye Cumhuriyeti;
Tek kişinin hükümranlığına dayalı bir sistem haline dönüştürüldü.
Devlet idaresinde;
İmam Hatiplilerin etkin olmaya başladığını,
İş yürütmede; Aklın, Mantığın Liyakatin, tecrübenin hakim olmadığı bir yönetim anlayışıyla,
Bu günlere gelindiğini görüyoruz.
CHP Milletvekili ve Ekonomist İlhan KESİCİ;
Maliyetleri 35-40 Milyar Dolar olan büyük projelerde bile
Toplamda bir A-4 sayfası kadar bile fizibilite raporlarının olmadığını,
Televizyonda söyledi
Neticede;
Hazine garantili günlük geçiş üzerinden, yap-işlet devret modeli ile yaptırılan;
3 Boğaz köprüsü,
Boğaz Tüneli ve Osman Gazi gibi projelerin;
Hazine için bir yük, bir kara delik oluşturduğu biliniyordu,
Bu işin vahametini şöyle ortaya koyabiliriz:
Birinci Boğaziçi Köprüsünü Rahmetli Başbakan ve Cumhurbaşkanlarından Süleyman DEMİREL yaptı.
İkinci Boğaziçi Köprüsünü, yine rahmetli Başbakan ve Cumhurbaşkanlarından Turgut ÖZAL yaptı.
Deniliyor ki bu 2 Boğaziçi Köprüsünün gelirlerini;
Üçüncü Boğaziçi Köprüsüne,
Boğaz Tüneline ve Osman Gazi köprüsüne aktarıyorsun ama
Yetmiyor ve yine de Hazineden para aktarmak zorunda kalıyorsun,
Böylesi hesapsız işlere paramı dayanır.
Sonra, köylü, çiftçi bir şekilde üretimden, hayvancılıktan kopmuş;
Sırbistan’dan et, Bulgaristan’dan saman alıyorsak,
Dünyanın her tarafından tarımsal ürünler alıyorsak,
Canlı hayvan, ya da et alıyorsak;
Bunlara hep Dolar ödüyorsak,
İşte beklenen gün geldi ve ekonomi duvara tosladı!...
Sonuçta gelinen nokta; EKONOMİK İFLAS…
4-2001’DEKİ EKONOMİK KRİZLE;
GÜNÜMÜZDEKİ EKONOMİK KRİZ ARASINDAKİ FARK?...
1)2001’deki ekonomik kriz;
AKP öncesinde, Devlet BAHÇELİ’nin MHP’sinin de içinde olduğu,
Bülent ECEVİT Hükümeti zamanın da yaşanan ekonomik krizdir.
2)Bazıları bu krizi;
O zaman Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet SEZER’in,
Başbakan Bülent ECEVİT’e Anayasa kitapçığını fırlatmasına bağlasalar da,
Böylesi bir değerlendirme doğru olamaz.
Zira o zamanda ekonomik değerler iyi olsaydı;
Yabancı bir Devlet manipülasyon yapsa bile
Ekonomik kriz yaşanmazdı.
3)Bu krizde de, dinamitin fitilini ateşleyen yine Amerika Birleşik Devletleri idi.
Nedeni ise.
O zaman Koalisyon Hükümetinin başı olan Bülent ECEVİT;
ABD Başkanı George W.BUSH’un,
Amerikan güçleri Irak’a Türkiye topraklarından geçsin,
Sen de bizim yanımız da ol önerisine;
Bülent ECEVİT olmaz böyle bir şey diyerek,
Karşı çıkmıştı.
Tamda bu sırada ekonomik kriz patlak vermiş,
Koalisyon ortağı Devlet BAHÇELİ,
Kimseye danışmadan ortaya bir erken seçim olmalı sözü atmış,
Sonuçta 3 Kasım 2002’de yapılan erken seçimde;
AKP, % 34 oyla en fazla oyu alan bir Parti olarak,
Seçim barajının da etkisiyle
550 Milletvekilinin % 65’ini kazanarak, iktidar olmuştur.
4)Bu krizin şimdikinden en önemli farkı;
O zaman Devletin elinde fabrikaları vardı, Telekom, TÜPRAŞ gibi büyük kuruluşları ve Limanlar gibi alt yapı hizmetleri vardı.
Ama AKP Hükümeti, kendisine emanet edilen bu Kamu varlıklarını,
Özelleştirme kapsamında hepsini elden çıkardı.
En sonunda şeker fabrikalarını da sattı.
5) Dolayısıyla şimdi,
Satacak bir şey de kalmadı.
İşin vahameti de burada.
6) Kamu varlıklarının elden çıkartılması,
Toplanan paralarında, har vurup harman savrulması,
Ekonomik yatırımlara dönüştürülmemesi,
Bir şekilde israf edilmesi gibi nedenlerle
Bir krizin yaşanacağı belliydi zaten
7)2001’deki ekonomik kriz;
Bankacılık sisteminin, dövizdeki artışlara karşı dayanıklı olmamasından kaynaklanıyordu.
Dolayısıyla 2001 krizinde, yapısı nispeten zayıf olan bankalar, Bankacılık Düzenleme Kurulu BDDK tarafından kapatıldı.
Bu konuda BDDK kararlarının hepsinin doğru olduğu da söylenemez.
Hatta Demir Bank gibi bazı bankaların bilerek batırıldığı iddiaları da var.
Bu Banka paralarının çoğunu Devlet tahviline yatırmış,
Dövizdeki dalgalanmaları da karşılayamadığı için,
Zora düşmüş…
O zaman Ekonominin başında Kemal DERVİŞ vardı
8) Bu günkü döviz artışlarındaki dalgalanmalardan Bankacılık sisteminin,
Ödeme sorunu ile karşılaştığı söylenemez
Bütün olumsuz gelişmelere rağmen,
Bankalar çok kâr eden kuruluşlar olmuştur.
Bunun nedeni ise 2001 krizinde alınan önlemlerle
Bankacılık sistemi şoklara dayanıklı hale getirilmesidir
9)Dolayısıyla bu gün yaşadığımız ekonomik kriz;
Tarımın, hayvancılığın, üretimin ihmal edilmesi,
Hazine garantili alt yapı hizmetleri,
Kontrol edemediğimiz ve büyük boyutlara ulaşan Örtülü Ödenek harcamaları,
Örnek gösterilebilir.
5-ABD YAPTIRIMLARINA RAĞMEN;
BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT’İN TÜRKİYE’YE KAZANDIRDIKLARI
1)ABD ve İNGİLTERE’nin olumsuz tavrına rağmen,
Rahmetli Başbakan Bülent ECEVİT;
1974 Kıbrıs Barış Harekâtını yapmış, soydaşlarımızı Rum esaretinden kurtarmış
Ve Kuzey Kıbrıs Türk Devleti KKTC’nin kurulmasına vesile olmuştur.
AKP döneminde ise
Türkiye’nin gündemine, neredeyse her hafta yeni bir konu girdiğinden,
Kıbrıs konusu unutulmuş,
Soydaşlarımız, neredeyse kendi haline bırakılmıştır.
2)Türkiye 1974 harekâtı nedeniyle
Uzun yıllar Amerika’nın yaptırım uygulamaları altında kalmış,
Türkiye’yi Yönetenlerin dik duruşları ile
2001 Krizine kadar, durumu idare etmesini bilmişlerdir.
3 Kasım 2002’de AKP’nin iktidara gelmesinden önce;
Deniz sınırlarımız içinde olan 18 ada,
Bu tarihten sonra,
Teker teker, Yunanistan tarafından işgal edildi
Bu adaların toplamının adacıklarla birlikte 52 olduğu iddia ediliyor.
Bu konuda MUHALEFET Partileri ve Milletvekillerinin de verdikleri beyanatlarla,
Meclis önergeleri de işe yaramadı…
6-GÜNÜMÜZDEKİ EKONOMİK KRİZİN ASIL NEDENİ;
HAPİSTE TUTULAN PAPAZ BRUNSON DEĞİL!...
OLAMAZ DA!...
Sen Amerikalı Papaz görünümlü birisini,
Ama iddiaya göre;
FETÖ’ye destek verdiği, PKK’yı desteklediği, özellikle Kürt vatandaşlarımızı kışkırttığı,
Bu saydığım gerekçelerle haklı olarak tutukladığını iddia ediyorsun.
Buna kimsenin bir itirazı olamaz!...
Ama Amerika seni devirmeyi ve bu maksatla ekonomik kriz çıkarmayı kafasına koymuş ya;
Elindeki imkânları kullanıp, seni köşeye sıkıştırmak istiyor.
Eğer ekonomin güçlüyse, kendine güveniyorsan;
Mademki haklı olduğunu iddia ediyorsun,
O zaman Papazı hapiste tutmaya devam edersin,
Amerika ile de ilişkilerini kesersin, olur biter!...
Biz kendi göbeğimizi, kendimiz keseriz,
İlişkilerimizi koparırız,
Bizi kimse test etmeye çalışmasın gibi meydan okumalar,
Amerika’yı etkilemez!
Bu gibi meydan okumalar daha çok;
Seçmene selam niteliğindedir.
Bu konu birde, yol güzergâhlarında ve kalabalık yerlerdeki reklam panolarına da yansımaya başladı
HEDEF BİR, MİLLET BİR. Ve yan tarafta da, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın resmi var.
Düşünüyorum da;
Bu güne kadar Türkiye Cumhuriyetini Yöneten Başbakan ve Cumhurbaşkanları,
Görevlerini yaparken;
Hiç bu kadar reklam yapma gereğini duymamışlardı.
Bunun gibi siyasi reklamlar ve meydan okumalar;
2019’daki yerel seçimlerin, Ekim, ya da Kasım’a çekileceğinin işaretleri olarak düşünülebilir.
7-BİR EKONOMİK KRİZLE DÜŞÜRÜLEN BÜLENT ECEVİT HÜKÜMETİ’NDEN SONRA;
AKP İLE DEVAM EDEN, TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ İLE GELİNEN NOKTA
Bu başlık altında incelemeye alacağımız başlıca konular şunlar:
1 ) Bu vesile ile
3 Kasım 2002’de APK ve onun fiili Lideri Recep Tayyip ERDOĞAN’ın,
Sadece kendi gücü ile iktidara geldiğini kimse iddia edemez.!
Bu gibi konularda, çok yazılıp, çizildi…
Bu gibi konularda, internete de yansıyan çok bilgi var
Bu bilgi ve paylaşımları da;
Toplumun % 70’inin bildiği var sayılabilir…
2) 3 Kasım 2002’de yapılan seçimin şaibeli olmadığı,
Ya da seçim güvenliğinin tam sağlandığı da söylenemez!
Bu gibi konularda da, iddialar olmuştur…
3) AKP seçimi kazandıktan sonra,
Bu Partinin Lideri olan şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN;
Yasaklı olduğundan, henüz Milletvekili bile değildi.
Buna rağmen teamüllere aykırı olduğu halde;
Sadece AKP Genel Başkanı sıfatı ile Beyaz Saray’da,
ABD Başkanı George W.Bush tarafından kabul edildi.
Bu görüşmede neler konuşulduğu hakkında,
Kayıt tutulmadığı için, elimizde bir bilgi yok.
Bu itibarla bir siyasi Parti Lideri olarak, ABD’ye ne gibi sözler verdiğini bilmiyoruz.
4)Recep Tayyip ERDOĞAN Milletvekili seçilip, Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra;
Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlarından biriyiz ifadesini değişik yer ve zamanlarda, defalarca söyledi.
Bu projenin Amerikan yapımı olduğunu,
Türkiye’nin de bölünüp parçalanmasını,
Sınırlarının değişmesini,
Eyaletler sistemine geçilmesini öngören,
Atlas Okyanusu’ndan Pakistan’a kadar olan İslam ülkelerini kapsadığını,
Artık herkes biliyor
5)Irak ve Suriye’deki iç savaşı ve bu 2 Devletin bölünüp parçalanma aşamasına geldiğini düşünürsek,
Bizleri de rahat bırakmayacaklarını anlarız.
6) BOP Eş Başkanlığı ile Amerika’nın yanında olduğunu göstermek;
Bu gün Suriye’de çıkarlar çatıştığı için ABD ile karşı karşıya gelmek;
Zihinleri bulandıran, kafaları karıştıran bir yaklaşım.
7)Bu gün Amerika ve Rusya, Suriye’ye yerleşmiş durumda.
Artık gelinen nokta da hiçbir güç;
Amerika’yı ve Rusya’yı Suriye’den çıkartamaz.
8)AFRİN ve İDLİB gibi bazı yerlerin Türkiye’nin kontrolünde olmasına, şimdilik kimse karşı çıkmasa bile
Bu husus; Türkiye’ye ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek anlamına gelen bir politika olur.
Bundan sonrasında güney sınırımızın güvende olduğunu,
Kimse iddia edemez.
Suriye sınırımızda ne Amerika vardı, nede Rusya!
İşte bu gün karşı karşıya bulunduğumuz gerçek bu!
10) Bölgemizde gelişen olaylar,
Ve Türkiye’nin AFRİN harekâtı ile burada sürekli Asker bulundurması ve buna benzer başka konularda,
Amerika ile ters düşülmesi sonucunda;
ABD, Rahip BRUNSON’un da hapiste tutulmasını bahane ederek,
Türkiye’ye yaptırım kararı aldı,
Dolar ve Euro rekor seviyede artışlarla, piyasayı vurdu ve bu günlere gelindi
8-İŞİN VAHAMETİ ŞURADA:
Ekonomik kriz, çok önemli bir gösterge.
Eğer kriz bir türlü engellenemez hale gelirse,
Ve fabrikalar işçi çıkarmaya başlayıp ta, İnsanlar evlerine bir ekmek götüremezlerse
AKP’ye oy veren muhafazakâr ve dindar kesimde bir homurdanmaya başlarsa,
Türkiye’de büyük karışıklıklar çıkar.
Ve bunun devamında başka şeyler gelir…
9-CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN;
TÜRKİYE’YE HASMANE TUTUMU NEDENİYLE, ABD BAŞKANI TRAMP’GÖSTERDİĞİ TEPKİYİ;
SUUD KRALI’NA DA GÖSTERMESİNİ BEKLİYORUZ.
Suudi Kralı’na verilen NİŞANI geri al.
10-YENİ BAKANLAR;
TELEVİZYONLARDA HANGİ İŞİ NASIL ÇÖZECEKLERİNİ ORTAYA KOYMALI,
İŞİ BİLENLERLE AÇIK OTURUMLARA KATILMALIDIRLAR…
Şunu demek istiyorum:
Yeni Anayasa’ya göre, esas itibarıyla Bakanların;
Teknisyen derecesinde işlerine vakıf olmalarını ön gördüğünden;
Dışarıdan Bakan atanmasının özendirildiğini görüyoruz.
Eğer bir Milletvekili Bakan olacaksa,
Milletvekilliğinden de istifa etmesi gerekiyor.
Şu an Türkiye’de yaygın kanaat şudur:
Bir kişinin Milletvekili Adayı yapılması,
Genelde, Genel Başkanların değerlendirmesine bağlı.
Aday Adaylarının bir konuda işinin uzmanı ve de tanınmış kişiler olmaları da,
Çok önemli bir kriter ama
Bu gibi hususların, çoğu zaman dikkate alınmadığını görüyoruz.
Hele AKP’de bu gibi konularda hiçbir Yetkilinin,
Genel Başkanları Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bilgisi dışında,
Kendi başlarına bir karar veremeyeceklerini herkes biliyor.
Burada sözü şuraya getirmek istiyorum:
Ekonominin dibe vurduğu,
Tarım ve Hayvancılıkta, Sanayide,
Milli Eğitimde ve bütün konularda,
Eskiye Nazan bir geriye gidiş ortada…
Bu itibarla,
Yeni seçilen Bakanların bu yeni dönemde;
Aldıkları eğitim ve bir konuda uzman olup, olmadıkları çok önemli…
Dolayısıyla bu yeni Bakanlar;
Televizyonlara çıksınlar,
Kendi konularında, Ülkemiz adına ne yapacaklarını anlatsınlar,
Bizlerde bu Bakanların;
Ülkemizin yaralara merhem olup, olmayacaklarını, bir görelim.
Başka türlü bu sorunlar çözülemez.
Bu yeni Bakanlar;
Kendi konularında Otorite olduğu bilinen kişilerle,
Televizyonlarda açık oturuma katılmalı,
Soruların altından kalkamayıp, yetersiz oldukları anlaşılan Bakanlar,
Bu görevlerinde kalmamalıdırlar.
Başka türlü Türkiye’nin sorunları çözülemez!..
11 Ağustos 2018 Cumartesi CUMHURİYET
Demokrasi eksikliği ve hukuk tanımazlık, Türkiye’yi dışarıdan saldırılara açık hale getirdi
Demokrasi eksikliği ve hukuk tanımazlık, Türkiye’yi dışarıdan saldırılara açık hale getirdi
Bir modelin iflası
11-ALINMASI GEREKLİ ÖNLEMLER VE YAPILACAK İŞLER:
1)İktidar, vatandaşlarımızdan dövizlerini bozdurmalarını beklerken;
Kendileri de, masrafları kısmalı, israftan kaçınmalıdır.
13 Ağustos 2018 Pazartesi, SÖZCÜ
Cumhurbaşkanlığı’ndan piyasaları rahatlatacak açıklama.:
Mevduata el konulması, söz konusu değildir.
2)Hazine ve geçiş garantisi ile yaptırılan projeler;
Yeniden gözden geçirilmeli,
Hazinenin zararı önlenmelidir.
3)KANAL İSTANBUL PROJESİ, durdurulmalı,
Bu konu Muhalefet Partileri tarafından da, gündeme getirilmeli,
Bu işin perde arkası da araştırılmalı…
Böylesi, stratejik boyutu da olan çok önemli bir konu;
Bir Partinin tek başına yapacağı, karar vereceği bir iş değildir.
Kanal İstanbul konusunda birkaç önemli hususu burada tekrarlamak isterim.
Kanal İstanbul’un uzunluğu 46 Km, genişliği 1200 M.
Buradan hareketle;
A)50KM2 gibi büyük bir toprak parçasının, su altında kalacağı anlaşılıyor.
B)Trakya toprağı verimli bir tarım alanıdır,
Ayçiçeği tarımının en çok yapıldığı yerdir,
C)Trakya, bir sanayi bölgesidir,
İstanbul sanayisi, Trakya’ya doğru genişliyor,
Trakya toprağı nüfusu yoğun bir bölgedir.
Bu gibi nedenlerle
Bu topraklarda Kanal açılmamalıdır.
D)KANAL İstanbul projesinin Amerika’da John Hopkins üniversitesinde hazırlandığı iddia edilmektedir.
Bu proje Montrö Boğazlar antlaşmasını delmeye yönelik bir emperyalist projedir. Zaman içerinde, bu kanalın iki yakasındaki arazilerin, emperyalist devletlerin büyük paralar karşılığı, onların eline geçeceğinden;
Zaman içerisinde Trakya’nın Türkiye’den koparılmasına vesile olacaktır.
D)Trakya bölgesinin petrol ve doğalgaz açısından çok zengin olduğu iddia edilmektedir.
Bunu bilen yabancılar;
Buradaki yer altı zenginliklerini bildiklerinde, Kısa sürede bu toprakları büyük paralar karşılığında satın alacaklardır
E)Kanal İstanbul’u yapacak firmaya;
Bu iş 49 yıllığına verileceği söyleniyor.
Kaldı kİ Kıbrıs örneğinde görüldüğü üzere;
Eğer Kanal İstanbul açılırsa,
Trakya’nın 49 yıl sonrasında;
Elimizde kalacağını kimse iddia edemez.
F)Kanal İstanbul’un çevre felaketlerine yol açacağı,
Karadeniz’de su seviyesinin düşeceği,
Marmara denizi kıyılarında ise
Suyun yükseleceği düşünülebilir.
G)KANAL İSTANBUL yerine KANAL KARHAZ.
Bu adı ben koydum
Kanal İstanbul ve Kanal Karhaz projeleri konusunda yazdığım makaleyi, okumanızı öneririm.
UYGUR Türkleri ve Doğu Türkistan başlığını taşıyan Makale ile Azerbaycan ve Haydar Aliyev vesilesi ile kaleme aldığım makalelerde bu konu var.
KANAL KARHAZ; Türkiye’nin de bölünüp parçalanmasını öngören BOP’u çöplüğe atacak ve Türkiye’nin önemini daha da artıracak bir Dünya projesidir.
4)İktidar ve Muhalefet;
Türki Cumhuriyetleri ile ilişkilerin, her alanda geliştirilmesinin yollarını aramalı,
Soydaşlarımızın Türkiye’ye giriş ve çıkışlarda yaşanan sorunları çözmeli,
YÖK ile yaşanan Denklik konusunu, hızla sonuçlandırmalı,
Gereksiz yere sudan bahaneler yaratmamalı.
Bu gibi konularda yaptığım araştırma ve yayınları,
Tüm Siyasetçilerin okumasında yarar var.
5)Muhalefet Partileri bu seçim döneminde iyi bir iş başardılar.
Bu iş birliğinin;
Muhtemelen öne alınacağı anlaşılan Yerel Seçimlerde de devam etmesi lazım.
Bu itibarla Muhalefet Partilerinin şimdiden,
Özellikle Büyük Şehir Belediyeleri için,
Ortak aday belirleme çalışmalarına yoğunlaşmalarında,
Ülkemizin huzur güven ve yeniden istikrarlı bir döneme geçebilmesi konusunda çok önemli bir adım olur.
6)Muhalefet Partileri;
İktidarı yanlış uygulamalarından dolayı eleştirsinler ama
Ülkemizin kalkınması ve sorunlarının çözümü konusunda,
Bilinenlerin dışında, bilimsel dayanağı da olan plan ve projeler üretmelidir.
7)CHP tabanı,
, Muharrem İNCE ile başlayan bir heyecan ve silkinmeye sahip çıkmalı,
CHP üst Yönetimi, Tabanın kongre talebini dikkate almalı,
Ve kongreyi yapmalıdır. Genel Merkez’in bazı Yönetim kademelerinde yapacağını söylediği değişikliklerle,
Bu konu geçiştirilemez.
27 Temmuz 2018 Cuma SÖZCÜ
8)Cumhurbaşkanlığı’nın makam arabasının forsunda yer alan 16 yıldız;
Tarihte bu güne kadar kurulmuş olan, büyük Türk Devletleri, ya da Türk imparatorluklarını, sembolize ediyor.
16. Yıldız, Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bizden önce kurulan Büyük Türk Devletleri, ya da Türk İmparatorluklarının nasıl kurulup, nasıl yıkıldıklarını bilmeden;
Bu gün karşı karşıya bulunduğumuz, çok vahim durumu anlayamayız,
Çözüm yollarını da bilemeyiz.
Bu noktada Tarihçilere, Psikologlara ve genetik uzmanlarına büyük görevler düşüyor.
9) Türkiye’nin ETNİK KÖKENİ başlığını taşıyan araştırma yazısı,
Benim en çok okunan Makalelerim dendir.
Bu aslında bir Türk Tarihidir.
Daha da önemlisi;
Kürtlerin Türk’ün bir kolu olduğunun hikâyesidir.
Bu Makaleyi de okumak ve Toplumu bilgilendirmek lazım
12-BÜYÜK TÜRK DEVLETLERŞİNİN KURULMASINDA VE YIKILMASINDA;
YÖNETİCİLERİN ÇOK BÜYÜK ETKİLERİ OLMUŞTUR.
Türk Halkı;
Türk Halkı;
Devleti Yönetenlere çok değer veren,
Onlardan çok etkilenen bir Toplum dur.
Birazda duygusaldır…
Ama sert görünümlü, meydan okuyan Yöneticileri seven,
Onlara sempati duyan bir Toplum dur.
Eğer bir Yöneticiyi, bir defa sevmişse;
Onun hatalarını, yanlışlarını da;
Kolay kolay görmez, ya da görmek istemez!..
Bu da, Bizlerin yanlışlarından biri..
Biz Türkler,
Tarihe yön veren, başka Milletleri de idare etmiş,
Büyük İmparatorluklar kurmuş bir Milletin torunlarıyız.
Bundan gurur duyuyoruz.
Bu iyi bir özelliktir aslında!...
Büyük Türk Devletleri, ya da Türk İmparatorluklarının, kurulmasında ve gelişmesinde;
Ülkeyi idare eden Liderlerin, iyi eğitimli, bilgili tecrübeli, donanımlı olmalarının yanın da,
Yönetim anlayışları da, Etkili olmuştur.
Dolayısıyla büyük Türk Devletleri, ya da Türk İmparatorlukları,
Yöneticilere bağlı olarak;
Gün gelmiş, zirveye çıkmışlar,
Gün gelmiş, yıkılmış ve tarihten silinip gitmişlerdir
Yabancı Devletler ise eğer varsa;
Yöneticilerin zaaflarından da yararlanmışlar,
Netice de böylesi bir durumda,
Çöküşler de, hızlanmıştır.
13- EĞER ÜLKEYİ YÖNETENLER,
ETNİK KÖKENLERİ NE OLURSA OLSUN;
TÜRKLÜK’LE TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE
ONU KURANLARLA, BİR SORUNLARI VARSA;
ORTADA CİDDİ BİR SORUN VAR DEMEKTİR.!...
Böylesi bir durumda, neticede;
Yaşantımızda ve sorunların çözümünde de bir gelişme olmaz.
Zira Devlet yönetiminde, hangi taraftan olursa olsun,
İdeolojik yaklaşım ön planda olursa,
Devleti Yönetenler,
Kendi hayal ettikleri düzeni kurmak isteyeceklerinden,
Bilim,Teknik, Üretim gibi işler,
İlk öncelik olmaktan çıkabiliyor…
Bu gün her alanda geriye gidişin gözlendiği ve ekonomik olarak ta duvara toslamamızın,
Kuruşa muhtaç olmamızın,
Birilerinden para beklememizin asıl nedeni de budur.
Bu gün Milletçe karşı karşıya olduğumuz bu çok zor durum.
Lider ve Yönetim kadrolarından kaynaklanan bir sorundur.
Böylesi bir durumun;
Bizden önce kurulup, yıkılan 15 büyük Türk Devleti, yada Türk İmparatortluklarında,
Böylesi bir örnek yoktur!...
9 Ağustos 2018 Perşembe, BİRGÜN,
Halk krizle boğuşurken, Diyanete para yağıyor.
AKP İKTİDARI ÖNCESİNE KADAR, TÜRKİYE’Yİ İDARE EDEN LİDERLER VE DÖNEMLERİ,
TEKRAR TEKRAR HALKIMIZA ANLATILMALIDIR.
Böylesi bir yol ve yöntemin olumlu sonuçları mutlaka görülecektir.
Böylesi bir yol ve yöntemin olumlu sonuçları mutlaka görülecektir.
Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşları,
O günün koşullarında, büyük yo0kluk ve soksulluğa rağmen,
Aklın, Bilimin ve Mantığın ışığı altında,
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır.
Daha Kayseri’de elektrik bile yokken, Kayseri Uçak fabrikasını kurmuşlar,
Bu gün bile örneği olmayan Köy Enstitüleri’ni kurup,
Üretime dayalı gerçek bir Eğitim Sistemini kurmuşlar,
Modern tarıma ve hayvancılığa örnek olsun diye ARTATÜRK Orman Çiftliğini kurmuşlar.
Ama bu gün, bu çiftliğin arazisinde Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi var,
ABD’nin yeni Büyükelçiliği yapılıyor…
Kayseri Uçak Fabrikası ve Köy Enstitüleri, ATATÜRK’ÜN ölümünden sonra,
1939’da başlayan 2.Dünya savaşının ortaya çıkardığı zor şartlar gereği,
Uçak Fabrikası ve Köy Enstitüleri bir süre sonra değişik tarihlerde kapatılmıştır.
Bu konuları ve detaylarını da, bir Makale ile yayınladım.
Eğer site arşivine girerseniz, bu çok önemli bilgilere de, ulaşabilirsiniz.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ölümünden sonra Türkiye’yi idare edenler de,
Kendi Eğitim, Bilgi, Tecrübe ve Donanımlarına bağlı olarak ,
Türkiye Cumhuriyeti’ne bir taş koymaya ve onu yüceltmeye çalışmışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti ile o’nu kuranlarla bir sorunları olmamıştır.
Bundan önce yayına koyduğum makalede,
Önceki Liderlere Duyulan Özlem ara başlığı altında bir bölüm yayınladım.
Burada rahmetli Başbakan ve Cumhurbaşkanlarından Turgut ÖZAL ve Sülayman DEMİREL’den ve yaptıkları hizmetlerden bahsettim.
İkisi konularında Uzman kişilerdi, uluslar arası tecrübeleri de olan İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu Yüksek Mühendistiler.
İşlerinde Uzman olmalarının dışında,
Konuşmasını da iyi bilen, hatip insanlardı.
Bu gün günümüzde bu gibi donanımlı kişileri maalesef göremiyoruz.
Yaşadığımız sorunlarda zaten buradan kaynaklanıyor.
Sonuçta günümüze sadece hatip olmakla işlerin yürütülemediğini örneklerini görüyoruz.
Bu itibarla eski Yöneticilerin ve Dönemlerini masaya yatırmamız,
Halkımızın bilgilenmesi ve istifadesi açısından çok yararlı olacaktır.
Bu liderlerin içinde, sadece rahmetli ERBAKAN, İslami yönetime bir şekilde ilgi duysa da;
Hep Amerika ve İsrail karşıtı politikalar izlemiştir.
Ölüm döşeğinde iken bile
Ülkenin gidişatından kaygı duyduğunu belirtmiş,
Bölünme tehlikesine dikkat çekmiştir.
Eski Liderleri ve Dönemlerini gündeme getirmek;
Bu Dönemleri yaşayan vatandaşlarımızın hafızalarını yeniden canlandıracağı gibi,
Yeni nesillerin de bu Devlet Adamlarını ve Dönemlerini tanımaları;
Herkes açısından,
Yeni bir umut, yeni bir heyecan olur.
Bu vesile AKP öncesinde,
Türkiye’yi idare eden Devlet Adamlarını rahmetle ve minnetle anıyoruz.
9 Ağustos 2018 Perşembe CUMHURİYET
Karadeniz sahili taşla dolduruldu, dere yatakları daraltıldı, HES’lerle tabiatın dengesi bozuldu.
Karadeniz sahili taşla dolduruldu, dere yatakları daraltıldı, HES’lerle tabiatın dengesi bozuldu.
İnsan eliyle felaket
16-BU GÜN GELİNENJ NOKTADA,
HER KONUDA;
BATI STANDARTLARINDA UZMAN KİŞLERE İHTİYAÇ VAR.
Ben Türkiye’de Enerji sorununu halletmek isteyen,
Bu konuda kapsamlı araştırmaları, plan ve projeleri de olan,
Enerji Uzmanı bir Makine Yüksek Mühendisi, sanatsal faaliyetlere de ilgi duyan,çok yönlü bir kişiyim.
Ekranlara zaten yabancı da değilim.
Eğer Televizyon kanalları bana ekranlarını açarlarsa,
Bu zor günlerde bilgilerimi,
Halkımıza aktarmak isterim.
Elektrik birim fiyatlarını minimum % 50 ucuzlatmak mümkün.
İklimler değişti, betonlaşma da arttı ama
Buna rağmen aniden bastıran yağışlarla,
Yerleşim yerlerini, yeni projelerle sel baskınlarından,
Kurtarmak, can ve mal kaybını önlemek mümkün.
Bu gün benim dışımda,
Maalesef bu gibi konulardan bahseden yok…
Geçmiş Kurban Bayramı’nız da kutlu olsun.
Sağlık, mutluluk ve huzur içinde,
Nice yeni Bayramlara ulaşmanızı dilerim.
Saygılarımla,
25 Ağustos 2018 Cumartesi
25 Ağustos 2018 Cumartesi
Makine Yüksek Mühendis Ahmet YALVAÇ
Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar
ahmetyalvac1946.blogspot.com
a_yalvac@hotmail.com
Kullanılan Gazeteler:
1. 27 Temmuz 2018 Cuma, SÖZCÜ
2. 11 Ağustos 2018 Cumartesi, CUMHURİYET
3. 9 Ağustos 2018 Perşembe, BirGün
4. 9 Ağustos 2018 Perşembe, CUMHURİYET
5. 13 Ağustos 2018 Pazartesi, SÖZCÜ