7
HAZİRAN 2015 SEÇİMİ SONRASI İÇİN DEĞERLENDİRME
Sevgili
Okurlar, bu vesile ile.,
Seçim kampanyası esnasında beni
arayarak desteklerini belirtenlere, ya da kampanya esnasında bana yakın ilgi ve
nezaket gösterenlere ve oyları ile bana destek olan seçmenlere,
Başka bölgelerde, ya da başka
illerde yaşayıp ta her vesile yanımda olduklarını ve benim adaylığımı
desteklediklerini söyleyen arkadaşlarıma ve gönül dostlarıma,
En içten teşekkürlerimi, sevgi ve
saygılarımı sunuyorum…
Bu vesile ile şu hususun da
bilinmesini istiyorum:
Bana gösterilen yakın ilgi ve
desteğin, benim için çok değerli olduğunu bilmenizi ve ayrıca bana verilen her
oyun boşa gitmediğini;
Bundan böyle bir şekilde, Sizlere
göstermek istiyorum....
Yapabileceğim her konuda sizlere
yardımcı olmaya çalışacağım…
Sorunlarınızı ve önerilerinizi
bana anlatabilirsiniz.
Gerektiğinde çay-kahve içer,
sohbet te ederiz.
Ben nihayetinde bir Köşe
Yazarıyım ve bir Teknokratım. Halkımızın sorunları ile ilgilenmeye ve çözüm
üretmeye devam edeceğim.
Arıca niye bağımsız Aday olduğumun nedenlerini
Seçim Beyannamesinde de anlatmaya çalıştım.
Ve neticede bir şeyler yapmak
adına elimi taşın altına koydum…
Bu konuda bir öncülük yaptığımı
düşünüyorum…
Bu yazıda; ben dahil diğer
Bağımsız Milletvekili Adaylarından hiç birinin niçin seçilemediği, ne gibi
sorunlarla karşılaşıldığı,
Seçim kampanyasının nasıl geçtiği
Ve nihayet seçim sonrasında
ortaya çıkan siyasi tablo hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ
ADAYLARINDAN HİÇİRİ NEDEN KAZANAMADI?...
Ben seçim broşürümde kimlerden oy
beklediğim konusunda şöyle demiştim:
Siyasi Partilerin Liderlerine güvenmeyip te;
kime oy vereceğim diye bir arayış içinde olanlarla,
Yine Siyasi Partilere güvenmeyip
te oy vermeye gitmeyeceğim diyenlerden,
Ya da aynı sebeplerden dolayı,
boş, ya da geçersiz oy kullanacağım diyen seçmenlerden
Ve nihayetinde Merkez Sağdan oy
beklediğimi de vurgulamıştım.
Bu gibi sıkıntıları, seçim
gezilerinde bazı vatandaşlarımız bana bizzat söylediler ve bu yüzden; oylarını
Bağımsız Adaylara vereceklerini ifade ettiler…
Halkımızın bir kısmında böylesi
bir düşünce ve siyasi bir tercihin;
Sandığa yansıdığını, ama yeterli
oranda olmadığını da gördük…
Sandıklar açılıp, oylar
yazılırken de gördüm;
Azımsanmayacak kadar boş, ya da
geçersiz oy kullanıldığını gördüm.
Demek ki vatandaşlarımızdan bir
kısmı, tercihini bu yönde yapmış…
Diğer bir hususta şu idi:
Yüksek Seçim Kurulu seçim
sonuçlarını açıkladığında; katılımın %
82’nin biraz üzerinde olduğunu öğrendik.
Demek ki yaklaşık % 17’lik bir
kesim de; oy kullanmaya gitmemiş.
Eğer bu gibi vatandaşlarımızdan
sadece % 10 kadarı sandığa gidip, tercihlerini bağımsız Adaylardan yana
kullansalar ve seçime katım % 92, ya da üzeri bir oran olmuş olsaydı;
50 ve daha fazla sayıda Bağımsız
Aday Meclis’e girerdi ve bir koalisyon Hükümeti kurma konusunda daha elverişli
bir ortam oluşurdu…
Ben henüz Bağımsız Adaylığımı
açıklamadan önce; bu konu ile ilgili şöyle bir makale yayınlamıştım:
7 Haziran Milletvekili Seçiminde
Sürpriz Bir Sonuçla Karşılaşmamak İçin Minimum 25-30 Bağımsız Milletvekili
Adayının Meclis’e Girmesi Lazım.
Ve bu yazının devamında; eğer bu
sayı45- 50 kadar olursa çok daha iyi olur diye de işin önemine vurgu yapmıştım…
Ama TELEVİZYONLAR ve benim
haricimde ki Yazarlar, bu konunun üzerinde kimse durmadı.
Ve malûmunuz olduğu üzere şimdi;
sistem tıkanmış durumda…
Bu makaleye bir göz atmanızı
öneririm…
Umarım Türkiye bu engeli aşar ve
bir Koalisyon Hükümeti kurulur…
Bağımsızlar konusunda en büyük
engellerden, ya da haksızlıklardan biri de şu idi:
Televizyon kanalları Bağımsız
Adayların tanıtılması konusunda hiçbir gayret göstermediler.
Ben bu hususun bilinçli ve
maksatlı olduğuna inanıyorum…
Diğer Bağımsız Adaylar için bir
şey söyleyemem ama
Nihayetinde ben çok okunan ve
kapsamlı analizler yapan yazarlardan biriyim,
Bir Teknokratım ve çok yönlü bir
kişiyim…
Bu ve daha başka konularda
Halkımızı bilgilendirebilirdim….
Öyle inanıyorum ki CHP, MHP ve
VATAN Partisi gibi siyasi partiler, Bağımsız Adayları kendileri için rakip
olarak gördüklerinden;
Bu Partilerin TV kanalları,
Bağımsız Adayları tanıtma, onların düşüncelerinden yararlanma yoluna, bilerek
yanaşmadıklarını düşünüyorum…
Aslına bakarsanız bu güne kadar, daha önceki
yıllarda da; Terör bağlantılı Siyasi Partilerin Adaylarının dışında; hiçbir
Bağımsız Aday, Meclis’e girememiş…
Böylesi bir hususun; Bağımsız
Adayların bilgi, tecrübe ve donanımları ile de ilgili olduğu söylenemez…
Bu sadece; bizim Halkımızın
Bağımsız Adaylara ve koalisyon Hükümetlerine henüz alışık olmadığından
kaynaklanan bir husus…
HEPAR Genel Başkanı Emekli Tüm
General Osman PAMUKOĞLU bile seçilemedi…
Osman Paşa, vatansever ve çok
değerli bir Komutan,
Yıllarını PKK le mücadelede
geçirmiş bir kahraman…
Onun adına çok üzüldüğümü de
söylemeliyim.
Osman Paşa ve Onun Milletvekili Adayları
mevcut durumdan vazife çıkartıp, Türkiye için bir şeyler yapmak adına;
Ellerini taşın altına koydular ve
diğer küçük Partilerin aksine; Bağımsız olarak seçime girmeye karar verdiler…
Eğer % 10 gibi bir seçim barajı
olmasaydı; böyle bir yolu tercih ederler miydi?...
Osman Paşayı ve Milletvekili
Adaylarını bu yüzden kutluyorum…
Ben seçim gezilerinde Halkımıza;
Türkiye’nin Açilim-Saçılım ve Barış söylemleri
ile bölünüp, parçalanmanın eşiğini nasıl getirildiğini örneklerle anlatmaya
Ve niçin Bağımsız Adayların
desteklenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmeye çalıştım…
Aslında bu gün yaşadığımız
sorunların ve Türkiye’yi bölüp, parçalama senaryolarının temelleri;
1990’lı yıllarda, Amerika
Birleşik Devletleri’nin Irak’ı işgal etmeyi kafasına koyduğunda atılmıştı
Ve Türkiye’nin Siyasi Kadrosu da
bu amaca uygun hale getirilmek istenmişti.
Bu hususu bu vesile ile tekrar
hatırlatmış olduk…
Bu hususu seçim beyannamesinde de
etraflı olarak anlatmaya çalıştım.
Bazı vatandaşlarımızın ısrarı
üzerine iş yerlerinde ve kahvelerde oturup, sohbet etmek ve başka sorularını da
cevaplamak durumunda kaldım.
Anlattıklarımı ve sorulara
verdiğim cevapları ilgi ile izlediler…
Halkımızın aydınlatılmasında
mesafe aldığımı da söyleyebilirim. Ama yılların alışkanlığını, böylesi kısa ve
sınırlı bir zamanda Toplumun bütün kesimlerine ulaştırabilmek elbette çok zor.
Bu konuda biraz zamana ihtiyaç
var…
Zaten Televizyon desteğinin
olmadığını da söylemiştim.
Bağımsız Aday olmak; mali açıdan
ve organizasyon acısından zaten çok zor…
Bu konuda bir yol açtığımı ve
örnek teşkil ettiğimi söyleyebilirim…
BANA SORULAN BAZI SORULAR VE
CEVAPLARI ŞÖYLE:
1-Bir Bağımsız Aday seçilse bile
Meclis’te tek başına ne
yapabilir?...
Ben bu gibi soruları şöyle
cevaplandırıyordum:
2-BEN BİR ENERJİ UZMANIYIM
Ben her vesile elektrik birim
fiyatlarının minimum % 50 ucuzlatılabileceğini söylüyorum. Ayrıca Termik
Santrallerdeki üretim sorunlarını, hava kirliliğini, HES’ler le ilgili sorunları
yeni nesil bir proje ile halledeceğime vurgu yapıyorum.
Peki bu gibi sorunlar, bu güne
kadar niye çözülemedi?...
Türkiye’de sorunların
çözülememesinin temel nedenlerinden biri;
Milletvekillerinin ve Siyasi Parti Genel
Başkanlarının, genelde;
Türkiye’nin bir sorununu çözebilecek derece,
iyi eğitimli, tecrübeli ve donanımlı olmadıklarından kaynaklanmaktadır.
Bu hususu da her vesile
söylüyorum.
3-TÜRKİYE’NİN ÖNCELİKLE LİDERLER
SULTASINDAN KURTULMASI LAZIM…
Bu konuyu Bağımsız Adayların
önemi konusuna da açıklık getirmek bakımından, şöyle izah etmek mümkün:
Genelde Milletvekili Adayları ve
sıralamalarının belirlenmesinde en etkili kişiler; Siyasi Parti Genel
Başkanlarıdır…
Milletvekili seçildikten sonra
da;
Sözde Parti disiplini gerekçesi
ile görüşlerini rahatça söyleyemezler.
Ya da önemli bir Kanun tasarılarının oylaması sırasında;
Yine Parti Disiplinine uyma
gerekçesi ile
Kendilerine göre yanlış olsa bile
Liderleri öyle istediği için
parmak kaldırmak zorunda oldukları da bilinen bir husus…
Deniliyor ki Torba Kanun
Tasarılarında Milletvekilleri, torbada ne olduğunu bile bilmeden; sadece
kendilerinden öyle istendiği için, peş peşe kaldır parmak, indir parmak
yaptıkları da bilinmektedir.
Böyle bir durum; özellikle AKP’ de hep
uygulanan bir şey.
Lider sultası, MHP, CHP ve diğer
Siyasi Parti Genel Başkanları içinde söz konusu.…
Aksi bir durumda
Milletvekillerinin; Genel Başkanlar tarafından dışlanmaları, ya da
Partilerinden atılmaları söz konusu.
Bu gibi konularda çok örnekler
var.
Peki mevcut durum bu ise
Türkiye’de Büyük Millet
Meclisi’nde işlerin doğru yürütüldüğünü söylemek, ya da demokrasiden bahsetmek
mümkün mü?...
Yani Türkiye şimdi; İktidar ve 3
Muhalefet Partisi Lideri olmak üzere 4 Kişi tarafından idare edilecek…
Şimdi bu 4 Liderin her birini bir
Bağımsız Aday gibi düşündüğünüzde;
Türkiye’nin 4 kişi tarafından
idare edildiğini söyleyebiliriz.
Bu 4 Kişiden her birinin; genel
anlamdaki Bağımsızlar kadar özgürce davrandıklarını, bizleri temsil ettiklerini
de söyleyebilmek, maalesef mümkün değil…
Bu hususu yukarıda izah etmeye
çalıştım…
Bu nedenle Bağımsız Adaylar;
Türkiye’de Demokrasinin yerleşmesi ve düzlüğe çıkma açısından bir fırsattı. Ama
olmadı…
YÜRÜTTÜĞÜM SEÇİM KAMPANYASI
KONUSUNDA…
25 Bin seçim broşürü,10 Bin seçim
için Kartvizit, Haymana için 2000 adet özel baskı yapıldı.
Bu kartvizit ve broşürler,
dağıtım elemanları, yakın çevrem ve yardımcılarım tarafından dağıtıldığı gibi
Bir kısmını da İlçeleri, Pazar
Yerlerini ve esnafları ziyaretimizde, arabadan inip, doğrudan Halkımıza elden
ben verdim.
Sonuç itibarı ile seçim broşürü
ve kartvizitler, Ankara 1. Bölgenin tüm ilçelerine önemli ölçüde ulaştırıldı
sayılır.
Danışmanım Sayın Ziya KIVANÇ’la
Etimesgut ve Haymana’da Esnaf ziyaretlerinde bulunduk.
Haymana ziyaretine internet
gazetesi Ulusal- Haber’in sahibi Sayın Zekeriya TÜMER’de katılmıştı.
Haymana için hazırladığımız
baskıyı, özellikle herkesin okumasını öneririm. Bu baskıda yer alan
hayvancılıkla ilgili sorunlar ve çözüm önerileri; Ankara ve Türkiye’nin her
tarafı için geçerli…
Sonra Sakarya Caddesi ve Yüksel
Caddesi’inde Halkımıza hitabettim.
Biraz gecikme ve sorun; benim
KARTAL’ın giydirilmesinde, nihayetinde ses düzeninin kurulması, seçim müziği ve
sloganın hazır hale gelmesinde yaşandı…
Seçim müziği Hatay’da hazırlandı.
10 uncu Yıl Marşı’nın aralarında benim ismim ve sloganlarım, bir bayan spiker
tarafından tekrarlanıyordu.
Dolayısı ile benim KARTAL,
seçimin son haftasında hazır hale geldi.
Ve kaybedilen zamanı;
Sürece son haftada dahil olan
yeni yardımcım ve şoförüm Kadir Hocanın sıkı ve gayretli çalışması ile telafi
etmeye çalıştık…
Müzik güzel, sloganlar güzel ve
birbiri ile çok uyumlu
Birde bu sloganlar;
Türkçeyi çok güzel konuşan, vurguları da
yerinde ve çok güzel kullanan,
Aynı zamanda bu sloganları
içinden gelen bir coşku ile söylediği de her halûkârda anlaşılan bir bayan
spiker tarafından okununca;
Ortaya günümüz deki sorunlara da
cevap niteliğinde çok güzel, güzel olduğu kadarda anlamlı bir mesaj ortaya
çıkıyor.
Milli konular da hassasiyet.
Sorunlara çözüm.
Halkımızla yakın ilişki.
Hak ve adaletten ayrılmamak.
Yeni projeler ile iyi bir
başlangıç.
Ve o sizlerden biri.
Sonuç itibarı ile Ankara 1.
Bölgede seçim arabası ve anonslarla Halkımızın hafızalarında yer ettiğimi
düşünüyorum.
Ankara 1. Bölgenin ilçelerinde
bazı caddelerde ancak seçimin son haftasında pankart asabildik.100 üncü Yılda,
pankartları astığımızın ertesi günü, birileri tarafından indirilmiş. Hâlbuki
oralarda HDP’nin bayrakları yerinde duruyordu.
Haymana’da 8 Mayıs 2015’ de
pankart asmıştık. Ama sonradan öğrendik ki, ertesi gün, indirmişler.
Bu noktada Devlet nerede,
polisler ne iş yapar diye de sormak gerekiyor.
Benim şahsen, Haymana’da ki
oyların yazılmasında, bazı endişelerim de var…
Ankara’da Etimesgut, Kurtuluş ve
Cebeci gibi bazı yerlerde yapıştırdığımız broşür ve resimler, birileri
tarafından sürekli yırtılıyordu. Belli ki beni birileri kendileri için bir
rakip olarak görüyorlardı…
Sincan, ETİMESGUT, Eryaman,
Ümitköy köprüsü gibi bazı yerlerde 6-7
adet bilbordu, İlçe Seçim kurulları bana tahsis etmişlerdi..
Ama bu bilbordları kiralamak için Kentvizyon’a
müracaat ettiğimde;
Her birinin 1 Haftalık kira
bedelinin 740 TL+ 20 TL işletim bedeli istediklerini söylediler.
Bu yüzden toplamda ödemek zorunda
olduğum kira bedeli yüksek olduğundan, maalesef tutamadım.
Kampanya esnasında Halkımızla çok
iyi, çok verimli bir diyaloğumuz oldu.
Yaşadığım bu anlar, benim için
çok anlamlı bir hatıradır
Bu vesile ile yeni tanıdıklar,
yeni dostlar edindim…
Ben ne seçim broşüründe, ne de
seçim gezilerinde; Siyasi Partilerin hiç birine çatmadım, bilinenleri
tekrarlamadım
Ben sadece plan ve projeler ile
Halkımızın sorunlarını nasıl çözeceğimi anlatmaya çalıştım.
Bu konuda da Adaylar arasında bir
ilk olduğumu düşünüyorum.
BAZI SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ,
BAĞIMSIZ ADAYLARA SAHİPLENME BOKTASINDA;
CEMAAT MENSUPLARI KADAR
OLAMAMIŞLARDIR…
Bu noktadan hareketle;
Bazı Hemşeri Vakıf, ya da
Dernekleri, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları TMMOB, KESK, DİSK, TTB, Maden İş
gibi Sendikalar, Tüketici Hakları Derneği THD, TEK-EMDER gibi Emekli Dernekleri
ki, bu sayılar çoğaltılabilir;
Sivil Toplum Örgütleri, AKP’nin
çoğu yanlış uygulamalarına nasıl ki bir set oluşturamadılar ise;
Kendi politikalarına ve savunduğu
fikirlere en yakın olan bazı Bağımsız Adayların
desteklenmesi konusunda da, bir şeyler yapmadıklarını, yapamadıklarını
söylemeliyim.
Bu konuda bazı örnekler vermek
istiyorum. Amacım; çok önemli toplumsal bir boşluğun nasıl doldurulacağı
konusunda, bazı ipuçlarını vermek…
1-Ben Kahraman Maraşlıyım.
Kahraman Maraş Vakfı’nın Başkanı da benim İlkokuldan sıra arkadaşım.
Bizim kültürümüzde Okul
Arkadaşlığı ve Asker Arkadaşlığının çok önemli bir yeri vardır.
Bu vurgu ile Vakıf Başkanı
Arkadaşımın beni sevmediğini, benden hoşlanmadığını asla düşünemem…
Tabi ki bu gibi durumlarda; herkes
gibi benim de, öncelikle yakınımdakilerin ve Hemşerilerimin desteğine de
ihtiyacım vardı.
Üstelik Bağımsız Milletvekili
Adayı olduğum için;
Bana destek olunduğunda; siyasi
açıdan da bir sakınca olamazdı…
Ama Vakıf Başkanı Arkadaşım bana
dedi ki;
Bu güne kadar Vakfa siyasetin
girmemesine özen gösterdim, bundan sonrada öyle olmasını istiyorum. Nihayetinde
Bağımsız Milletvekili Adayı olmak ta siyasetle ilgili bir konu..
Sonra Ankara 1. Bölgeden başka
Bağımsız Aday Nazmi ARDIÇ’ın da Hemşerimiz olduğunu, ayrıca Vakıf
Yöneticilerinden Birinin de MHP’den; sanıyorum Kahraman Maraş’ta 1. ya da 2.
Sıradan Aday olduğunu söyledi. Bu itibarla prensipten taviz verilmesinin doğru
olmayacağını tekrar vurguladı…
Böylesi bir yaklaşım, başlangıç itibarı ile
doğru gibi görünse de işin özü ve yapılması gereken husus şu dur:
Hemşeri Vakıf ve Derneklerinin
görevi; Hemşeriler arasındaki dayanışmayı güçlendirmek ve Hemşerilerin hak ve
menfaatlerini koruyup, kollamak şeklinde de özetlenebilir…
Hemşeri Vakıf ve Derneklerini
Yürütenlerin de elbette siyasi bir görüşleri vardır. Ama bu gibi Vakıf ve
Derneklerin politikaya bulaşmamalarından;
Bir Siyasi Partide görevli
olmamak, ya da bir Siyasi Parti’nin savunucusu konumunda olmamak şeklinde
anlaşılmalıdır…
Dolayısı ile İster Bağımsız Milletvekili
Adayı olsun, isterse bir Siyası Partiden Milletvekili Adayı olsun;
Şu Adayı, ya da bu Adayı
destekleyin ifadesini kullanılmadan;
Su Hemşerimiz Ankara 1. Bölgeden,
bu Hemşerimiz Kahraman Maraş’ta MHP’den Milletvekili Adayı oldu şeklinde ifadeler
kullanılmak sureti ile eşit şartlar altında, Ankara’daki Kahraman Maraşlılar
telefon mesajı ile bilgilendirilebilirdi…
Ama yapılmadı…
Yanlış olan da zaten bu…
Sonra ben; Hemşerilerimin telefon
numaralarını illâki bana verin de demedim ki…
Vakıf’ta görevli kişi, internet
hesabından mesajı iletebilir, bizlerde talep edilen ücreti ödeyebilirdik. Bu
teklifte kabul görmedi.
Ama bu gün herkesin kimlik
bilgileri ve telefon numaraları, ortalıkta dolaşıyor. Satıcılardan tutunda,
ilişkiniz olmayan bir Banka tanıtım için siz isminizle arayabiliyor, hiç
ilişkiniz, ya da sempatiniz olmadığı bir Siyasi Partinin Liderinin falanca yer
ve saatteki toplantısına bekliyoruz gibi mesajların gönderildiği de herkes
tarafından bilinen hususlardır.
Eğer mevcut durum bu ise
Bütün Adaylara eşit mesafede
olmak kaydı ile
Hemşerilere bilgi babından mesaj
göndermekte ne sakınca olabilir?...
Ben ya da başka bir Hemşeri
Milletvekili seçilse
Böylesi bir husus; bütün Kahraman
Maraşlıların menfaatine daha uygun değil mi, ya da böylesi bir durum;
Ankara’daki Kahraman Maraşlılar arasındaki dayanışmayı daha da kuvvetlendirmez
miydi?...
Buna benzer yanlış uygulama, ya
da yaklaşımlar, muhtemelen başka Hemşeri Vakıf ve Dernekler içinde söz konusu
olabilir…
Birde Kahraman Maraşlılar Derneği
mevcut.
Orada ise, daha ziyade, Afşin,
Elbistan ve çevresinden insanların gelip, gittiği bir yer.Bu itibarla
Afşin-Elbistan Termik Santrali’nde 10 yıl gibi uzun bir süre çalışmış olduğum
için; beni tanıyanların yoğun olduğu bir yer…
Sosyal faaliyet olarak; Kahraman
Maraş Vakfı’nin, Kahraman Maraş Derneğine nazaran daha etkin, daha faal
olduğunu söyleyebilirim.
Derneğin kuruluşu, Vakıf’a
nazaran yeni.
Ama Dernekte insanlar, genelde briç, ya da
kâğıt oynadıklarından; sosyal konularda maalesef yeteri kadar sohbet
edemiyoruz…
Netice İtibarı ile konu şöyle
özetlenebilir:
Bu gün, Ankara’da ikamet etiği
bilinen kayıtlı 22-23 Bin Kahraman Maraşlının olduğu, bu rakamın gerçekte 35-40
Bin kadar olduğu söylenmektedir.
Ve Ankara’da yaşayan Kahraman
Maraşlıların genelde zengin insanlar oldukları ve daha ziyada Çankaya, Beytepe,
Ümitköy ve Çayyolu gibi muhitlerde oturdukları ifade edilmektedir…
Bu nedenle Ankara’da yaşayan
Kahraman Maraşlıların oy potansiyelinden yararlanma noktasında;

Kahraman Maraş Vakfı ve Kahraman
Maraş Derneği görev ve sorumluluğunu yerine getirmedi, ya da getiremedi diye de
özetlenebilir…
2- TÜRKİYE MÜHENDİS VE MİMAR
ODALARI BİRLİĞİ TMMOB’NİN SEÇİM DAVRANIŞI…
Ben Mühendisler Camiasında da
tanınan bir kişiyim…
Merkeze uğradığımda Genel
Sekreter vardı. Onunla biraz sohbet ettik. Ona Ankara 1. Bölgeden Bağımsız
Milletvekili Adayı olduğumu söyledim ve benim seçim broşürünü verdim.
Ve netice itibarı ile bana destek
konusunda yardımcı olup, olamayacaklarını sordum.
Genel Sekreter bu soruya şöyle
cevap verdi:
Kimseye açıktan bir destek
vermemiz söz konusu olamaz…
Ama bizler Siyasete bakış açımızı
ve Siyasilerden beklentimizi açıkladık…
Genel Sekreterle bir ortak
noktamızın olmadığını, olamayacağını görüp anladıktan sonra, Genel Başkan la
görüşmek için randevu talebinde bulundum ama maalesef görüşme imkânımız olmadı…
Makine Mühendisleri Odası’ndan
bir Yetkili ile görüştüm, o da benzer şeyler söyledi.
Neticede ben kendim bir şeyler
yapmak adına şöyle bir teklifte bulundum:
Malûmunuz olduğu üzere ben bir
Enerji uzmanıyım. Enerji konusunda bir söyleşi yapmak talebinde bulundum. Tabi
ki bu vesile ile Bağımsız Milletvekili Adayı olduğumu da konuşma öncesinde
söyleyebilirdim.
Makine Mühendisleri Odasının
Söyleşi programını ve tarihlerini de göz önünde bulundurarak; kendim içinde
uygun bir tarih belirleyip, seçime 8-10 gün kala öncesi için bir tarih
belirledim ve yazılı bir müracaatta bulundum. Söyleşi konusu şu:
1-Nükleer Enerji Santrali kurmak,
şu an Türkiye için bir aciliyet mi?..
2- Hidroelektrik Santralleri
HES’ler konusunda vatandaşlarımız haklıdır.
Ve yeni nesil bir HES projesi
sunmak istiyorum.
3-Termik Santrallerdeki sorunlar
ve çözüm önerileri nelerdir?
4-Türkiye’de elektrik ve doğalgaz
neden pahalı?..
Eğer böyle bir program, seçim
öncesinde gerçekleşmiş olsaydı;
Üyelerin bilgilendirilip,
aydınlatılması açısından da çok yararlı olurdu..
Eğer söyleşide sunulan bilgilerin
Yazılı ve Görsel Basının imkânlarından da yararlanılması durumunda, seçim
öncesinde Halkımız da yararlanmış olurdu…
Böylesi bir durumun bana bir
katkısı olduğu gibi TMMOB’nin de itibarını artırırdı…
Ama olmadı.
Bir ara girişten sonra, şimdi
tekrar konuya geliyorum.
Konuştuğum, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları
Genel Sekreteri ile diğer Yetkililerin de;
Kahraman Maraş Vakfı ve Derneğini Yönetenlerin
söylediği gibi;
Siyasete doğrudan müdahil olmak
istemiyoruz anlamına gelen ifadeler kullanmalarını;
Prensip olarak ve işin özü
itibarı ile böyle bir yaklaşımı doğru bulsak bile;
Bir şeyler yapmak adına, yapıcı
bazı önerilere kulaklarını tıkamalarını da doğru bulmuyorum…-
Ben Ankara Makine Mühendisleri
Odası Enerji Komisyonun da görev aldım. Kaynak Komisyonu Başkanlığı yaptım.
Söyleşi de de bulundum.
TMMOB’de görev yapan çoğu
Yönetici hakkında da bir şeyler söyleyebilecek durumdayım…
Demek istediğim husus şudur:
Varlığını doğru bulduğumuz, ya da
doğrudan içinde olup, faaliyet gösterdiğimiz bazı Sivil Toplum Örgütlerini
Yönetenler;
Eğer işin ehli olurlarsa, doğru
yer ve doğru zamanlarda gereğini yaparlarsa, çoğu sorun daha kolay, daha çabuk
çözülür…
Bu noktada şu soruları sormak
lazım:
AKP Hükümeti’nin Mühendis ve
Mimar Odalarının yetkilerini Kanunla kısıtlamaya, ya da ortadan kaldırmaya
çalıştığını biliyoruz…
Bu konuda Gazetelere Televizyonlara demeçler verildi,
Meclis kapısının önünde protestolar yapıldı…Peki sorunlar çözüldü mü?...
Başta Manisa-SOMA’da olmak üzere, birçok maden
ocağında yaşanan Maden kazaları karşısında;
Başta TMMOB olmak üzere, diğer Sivil Toplum
Örgütleri ve Sendikaların duyarlılık gösterip Yetkilileri ve Sorumluları
protesto etmeleri, mitingler düzenlemelerini takdirle karşılıyoruz…
Ama sorunlar çözüldü mü?..
Kömür Ocaklarında yaşanan ve
kömürle ilgili sorunlar; aynı zamanda Enerji Sorunlarının da bir parçasıdır.
Bu konuda Türkiye’de en kapsamlı
araştırmalar bende.
Peki adı geçen Sivil Toplum
Örgütleri başta TMMOB, benim bilgi ve tecrübelerimden istifade edip, Yetkililer
üzerinde; çözüm konusunda niye baskı oluşturamıyor?...
Televizyon Kanalları bana niye
ekranlarını açmıyor?...
Yukarıda verdiğim örneklerde
görüldüğü üzere;
Yaşanan sorunlar karşısında,
yazılı ve görsel basına demeçler vermek, protesto eylemlerinde bulunmak, ya da
mitingler düzenlemek; çözüm yolunda sadece bir başlangıçtır.
Ama sorunların nihai çözüm yeri,
Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Eğer Orada Sizleri temsilen işin
ehli Birileri yoksa yukarıda sıraladığım sorunların çözümü de öyle kolay olmaz.
Bu itibarla Sivil Toplum
Örgütleri;
Meclis’te kendilerini en iyi bir
şekilde temsil edeceklerin belirlenip, desteklenmesi konusunda;
Bazı kriterler koyup, yöntemler
geliştirebilirler…
Ben niye Bağımsız Aday olduğumun
nedenlerini seçim beyannamesinde yazdım.
Bazıları ile siyasi görüşlerimiz
ve saflarımız farklı olsa da;
Atatürk İlke ve İnkilaplarının
yılmaz savunucusuyum.
10 uncu Yıl Marşını bu nedenle
seçim arabasında kullandım…
Türkiye’nin Vatanı ve Milleti ile
bölünmez bir bütün olduğu;
Kırmızı Çizgilerimdir…
Çalışmadan, üretmeden hiçbir
sorunun halledilemeyeceğine inanıyorum.
Ve Köşe Yazılarımda da her
aşamada bu temel hususu vurgulamaya, Halkımıza anlatmaya çalışıyorum…
Ayrıca cesaret edip, bir şeyler yapmak
adına Bağımsız Aday oldum.
Türkiye’nin Siyaseten geldiği
noktada bir şeyler yapabilmek adına;
Elini taşın altına koyan diğer
Bağımsız Milletvekili Adaylarını da gösterdikleri cesaretten dolayı kutluyorum…
Bu Adaylardan bir kısmının Cemaat
mensubu olduğu ve dolayısı ile Cemaat tarafından desteklendiği söylense de;
Böylesi bir dayanışmanın, diğer
sivil toplum örgütlerine de örnek olmasını diliyorum.
Bu konuda isimlerini saydığım
Sivil Toplum Örgütlerinin kendilerine en yakın olan ben dahil, bazı Bağımsız
Adayların desteklenip, Meclis’e gönderilmesinde sınıfta kaldıklarını tekrar
söylemeliyim...
Ve nihayetinde bu tahliller
sonucunda;
Sivil toplum örgütlerinin yaptıkları
girişimlerde, bazı stratejik hatalar yaptıklarını ve bu yüzden etkili
olamadıklarını söyleyebiliriz...
Ben şahsen iyi bir seçim kampanyası
yürüttüğüme inanıyorum…
Ama maalesef ne ben, ne de diğer
Bağımsız Adaylardan hiç biri seçilemedi
Eğer WEB Sitemde de belirttiğim
üzere bu seçimde minimum 25-30 Bağımsız Milletvekili Meclis’e girmiş olsaydı,
şimdi ki gibi zor ve nasıl sonuçlanacağı belli olmayan belirsiz bir tablo
ortaya çıkmazdı…
Böylesi bir sonucun çıkmasında
herkesin bir payı var… Ama ben en azından kendi açımdan burada bazı tahliller
yapmak istiyorum…
Gelinen noktada;
Hiçbir Siyasi Partinin tek başına
iktidar olamayacağı bir tablo ortaya çıktı.
Milletimizin koalisyon
Hükümetlerine de alışması lazım.
Ben 13 yıllık bir AKP
iktidarından sonra gelinen noktayı;
Türkiye’de işlerin yenide düzene
girmesi noktasında; yeni bir başlangıç olarak görüyorum.
Koalisyon çalışmalarının nasıl
sonuçlanacağını şimdiden belki kestiremeyiz ama
Eğer Sayın Deniz BAYKAL, sonrası
için de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni Başkanı seçilirse
Türkiye’nin bölünüp-parçalanma
senaryolarının da engellenebilceğini düşünüyorum…
Başta Amerika Birleşik Devletleri
ABD olmak üzere, Halkımızın bir kısmı AKP Hükümetinden kurtulma noktasında
HDP’yi destekleyip, seçim barajını geçmesini sağladı…
Bu yeni durum HDP’nin asıl
niyetinin ne olduğunu ortaya koyması ve daha önemlisi bu niyeti Halkımızın
görüp anlaması bakımından, bir fırsat olarak değerlendiriyorum.
Biz aslında AKP ve HDP’nin Barış
süreci, ya da Açılım- Saçılım söylemleri ile Türkiye’nin Üniter yapısını bozma
konusunda birlikte çalıştıklarını biliyoruz…
İşte bu sebepten böylesi zor bir
dönemde eğer Deniz BAYKAL, TBMM’’nin
yeni Başkanı seçilirse,
Böyle bir hususun gerçekleşme
ihtimalinin çok zayıflayacağını düşünüyorum…
Eğer AKP’nin dışındaki diğer
Partiler;
4 Bakanın Yüce Divana
gönderilmesinde anlaşıp, gereğini yaparlar sa, ki toplam oyları buna yeterli;
Seçim öncesinde yolsuzlukların
soruşturulması konusundaki söylem ve ısrarlarında, samimi olup olmadıkları da
ortaya çıkacaktır.
Bu yüzden olmalı ki, bu Partiler;
bir koalisyon Hükümeti kurulması aşamasında zorluk çıkarmaya, topu diğerine
atmaya çalışmaktadır.
Zira taviz verip anlaşılması
durumunda; muhtemel bir erken seçimde, bundan zarar göreceğini düşündükleri
anlaşılmaktadır...
Saygılarımla 21 Haziran 2015
Pazar.
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Enerji
Uzmanı-Gazeteci Yazar