30 MART YEREL
SEÇİMLERİ
NEDEN ÇOK ÖNEMLİ !?...
NEDEN ÇOK ÖNEMLİ !?...
Ahmet
YALVAÇ
Sevgili Okurlar, 30 Mart 2014'de yapılacak olan yerel
seçimler, her ne kadar mahalli seçimler imiş gibi gözükse de, aslında
iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi AKP Hükümeti için bir güven oylaması niteliğini
taşımaktadır.
Biz yazarlar, toplumun aynası gibiyiz, toplumda gelişen
olayları gözlemler,kendi yorumlarımızı da ekler ve topluma yansıtırız
Ben burada bu ortama nasıl gelindiği, seçimi kimin
kazanacağı, seçim sonrasında, Türkiye’de siyasetin nasıl şekilleneceği hususuna
açıklık getirmek, bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum
Eğer AKP Hükümeti 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Ankara
ve İstanbul’u kaybederse, Türkiye genelinde aldığı oy oranı yüzde kaç olursa
olsun, AKP için sonun başlangıcı anlamına gelir
Gidişat;
AKP’nin Ankara ve İstanbul’u kaybedeceği yönünde!...
Bunun
da nedenlerini açıklayacağız
Eğer
AKP İktidarı’nın aldığı oy oranı % 25-30 bandına gerilerse, ya da daha aşağılara
inerse, ,böyle bir durumda, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP,dağılma sürecine
girebilir
Zira
yolsuzluk ve rüşvet konusu,toplum tarafından kabul görecek bir konu değil ve
savunulması da,son derece zordur.
Bu
itibarla,17 Aralık 2013 tarıhinde yapılan yolsuzluk operasyonları, AKP içinde
de,bazılarını çok rahatsız etmiş ve sonuçta tepki olarak,9 Milletvekili AKP’den
istifa etmiştir
Seçimler
sonrasında bu istifaların devamı gelebilir
Ayrıca
bu gün AKP’nin kadrolarından Meclis’e girmiş, Merkez Sağ kökenli 57
Milletvekili bulunmaktadır
Birde
epey zamandır dile getirilen bir konu daha var. 30 Mart 2014 yerel
seçimlerinden sonra,80 kadar Milletvekilinin AKP’den istifa edeceği söyleniyor
ve Merkez Sağ eksenli, iktidar alternatifi
siyasi bir oluşumun olacağı söyleniyor
Böyle
bir hususun, tanınmış başka yazarlar tarafından da yakın zamanda dile
getirildiğini bir televizyon kanalında duydum
Eğer
mevcut durum bu ise AKP oylarında yaşanacak % 10 ve üzeri düşüşler, çöküşü
hızlandırır
Bu
itibarla AKP’yi yakında zor günlerin beklediğini, şimdiden söyleyebiliriz.
Bu
yerel seçimi şöyle de özetleyebiliriz:
AKP
kimi aday gösterirse göstersin, bu adaylar belediye hizmetleri ile ilgili ne
gibi projeler sunarlarsa sunsunlar, seçimi kazanmaları için, yeterli bir tercih
nedeni değildir.
Öncelikli
konu; ülkenin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğüdür ve Türkiye’nin AKP
Hükümeti tarafından getirildiği noktadır.
Bu
itibarla AKP kadrolarından aday olanların bu dönemde işlerinin çok zor olduğunu
söyleyebiliriz.
Ayrıca
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri kaç dönemdir AKP İktidarının
elindedir.
Başbakan
Sayın Tayyip ERDOĞAN’da Refah Partisi zamanında bir dönem İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı yaptığına göre, İstanbul’daki toplam süre çok daha uzundur
Bilindiği
üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP,aynı gelenekten gelmektedir ve Refah
Partisi’ni devamı niteliğindedir
Bu
noktada 20-25 yıl çok uzun bir süredir ve halkta bir bitkinlik yaratmıştır ve
bir değişim ihtiyacı doğmuştur
Ayrıca
bu 2 büyükşehir belediyesi gelişen gezi olaylarında ve daha bir çok konuda,
halkın yanında değil Hükümetin yanlış uygulamalarının yanında yer almışlardır
Ve
bir çok yolsuzluk olaylarında, AKP İktidarı ile, işbirliği içinde oldukları
anlaşılmaktadır
AKP’li
belediyeler, hükümetin arpalığı durumundadır. Bu noktada Ankara ve İstanbul’un
önemi çok daha büyüktür
Halkımızın
büyük bir kesimi, hükümetin uygulamalarından, Türkiye’yi getirdiği noktadan, toplumun
her kesimini sürekli germesinden, çok rahatsızdır ve bu noktada, 30 Mart’daki
yerel seçimler aracılığı ile, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’ye bir ihtar
vermek istemektedir
İşin
özü bu dur ,.Toplumda algı bu yönde dir
BU YILKİ YEREL SEÇİMLER,
YOLSUZLUK VE RÜŞVET OPERASYONLARININ GÖLGESİ ALTINDA YAPILIYOR
17
Aralık 2013 tarihinde beklenmedik bir şekilde başlayan yolsuzluk ve rüşvet
operasyonları sonucunda, AKP Hükümeti ve özellikle Başbakan Sayın Tayyip
Erdoğan önemli ölçüde imaj kaybına uğramış, neticede, Hükümetin 4 Bakanı istifa
etmek zorunda kalmıştır
İşin
en ilginç tarafı da şudur:
İstifa
eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, istifasını açıklarken özetle
şöyle dedi;
Bana
yöneltilen suçlamalar, Başbakan’ın bilgisi dahilinde dir; onun emri ile
yapılmıştır Dolayısıyla onun da istifa etmesi gerekir…
Böylesi
bir suçlama çok ciddi bir durum!,,,
Zira
Sayın Başbakan bunun aksini iddia etmedi…
Yolsuzluk
ve rüşvet olayları bu Bakanlardan bazılarının çocuklarına, Halk Bankası Genel
Müdürü Süleyman ARSLAN’a,İran asıllı olup,sonradan Türk vatandaşlığına geçen Rıza
sarraf ile daha bir çoklarının adı karıştı
Süleyman
ARSLAN’ın evinde ayakkabı kutularının
içinde 4.5 Milyon Dolar para ile, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER’in oğlu Barış
GÜLER’in evinde 7 para kasası ile para sayma makinesi bulundu. Ve bu kapsamda
tutuklamalar oldu
Sonradan öğrendik ki,polis,Başbakan Sayın Tayyip
EROĞAN’ın oğlu Bilal ERDOĞAN’ı da gözaltına almak maksadı ile,Başbakan’ın
Üsküdar Kısıklı’da ki evine dayanmış.Ama Sayın Başbakan,oğlu Bilal’i
vermemeleri,eve sokmamaları, gerektiğinde çatışmaya da girmeleri
konusunda,oradaki güvenlikçilere talimatlar vermiş!...
Neticede evdeki paraları sıfırlamak için, bir yerlere
nakledilmeye çalışılmış ama,hala evde 30 Milyon EURO kaldığı anlaşılıyor.Bilal
Erdoğan,bu konuda ne yapacağını babasına soruyor……
Başbakan’ın evinde saklanan paraların 1 Milyar Dolar
olduğu söyleniyor.
Bu gibi bilgiler,zaten basınımızda da sıkça yer almış ve
halkımıza malolmuş bilgilerdir
Ben bir şeyler anlatmaya çalışıyorum da,onun için bazı
hatırlatmalarda bulunma gereğini duyuyorum
Yolsuzluk
ve alınan rüşvetlerin konusu daha ziyade Devlete, ya da Belediyelere ait olan
arsa ve binalar ile, yine devlete ait işletmelerin birilerine menfaat karşılığı
peşkeş çekilmesi ile, ya da imar yolsuzlukları ile ilgili…
Eğer
17 Aralık 2013’deki yolsuzluk operasyonları yapılmamış olsaydı, birileri
tarafından ses ve görüntü kayıtları tutulmamış olsaydı,bizler yolsuzluk ve
rüşvet olaylarının bu kadar büyük olduğunu ve nerelere kadar dayandığını
öğrenemezdik…
Bu
yolsuzluk ve rüşvet olayları ile ilgili olarak tutulan ses ve görüntü kayıtları
ile, tape diye adlandırılan telefon dinlemeleri,sıradan insanların yapacağı
işler değildir
Ayrıca
niye zamanında değil de, şimdi servis edildiği çok anlamlıdır ve üzerinde
durulması gerekir…
Ve
Sayın Başbakan, bu konunun ne anlama geldiğini anlamaktadır, başına gelecekleri
bilmektedir.
Sonuçta
beklenmedik bir anda başına gelen bu olayların baş sorumlusu olarak Fethullah
GÜLEN Cemaatini ve onun lideri,Fethullah GÜLEN’i görmektedir.
Bu
noktada şu hususu özellikle belirtmek isterim:
Eğer
bu işin arkasında Amerika Birleşik Devletleri olmasa, Fethullah GÜLEN, Başbakan
Sayın Tayyip ERDOĞAN’a öyle diklenemez…
Bütün
bu işler, Devlet’in içine sızdığı söylenen F-Tipi bir yapılanmanın marifeti ile
yapılmış olsa bile, işin özü şudur;
Amerika
Birleşik Devletleri Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın üstünü çizmiştir…
Böyle
bir husus asla hafife alınmamalıdır
Irak
işgali öncesinde kendi çıkarları doğrultusunda, Amerika Birleşik Devleri
Başbakan Tayyip ERDOĞAN’ı bulup desteklemiş,onu Türkiye’nin başına getirmiştir
Zaten
bir ABD projesi olan BOP’un Eş Başkanı olduğunu kendisi ifade ediyordu….
Ne
zamanki Amerika kendisine verilen görevi yapamadığını gördü, Allah adına kafa
kesen aşırı Dinci Elkaide ve Elnusra gibi aşırı Dinciler ile iş birliğı içinde
olduğunu gördü, kendisi ile benzer görüşte olan,Mısır’ın devrik lideri Muhammet
Mursi’ye sahiplendi,
Yasin
El Kadı gibi uluslar arası terörü finanse eden kişilere kefilim dedi, onunla i ş
birliği içinde olduğunu gördü,
Başlangıçta
onun Suriye lideri Beşşar Esad’ın devrilmesini istiyordu,
Ama
değişen dünya şartları,en önemlisi de,Rusya’nın muhalefet etmesi,
Ve
nihayetinde eğer Beşşar Esat devrilirse,yerini alacak aşırı Dinci yönetimlerle
çıkarlarının daha da olumsuz etkileneceğini anladı ve nihayetinde ABD Sayın
Başbakanı gözden çıkardı.
Yaşananların
özü, özeti bu.
Tabi
ki muhtemelen Amerika’nın elinde çok daha önemli bilgi ve belgeler vardır.Zaman
içerisinde bu ilave bilgi ve belgelerde ortaya çıkacaktır….
Fethullah
GÜLEN’i ve Cemaatini sevelim veya sevmeyelim; Başbakan Sayın Tayyip ERDOĞAN’ın ona
çok ağır ifadeler kullanmasını, suçlamalarda bulunmasını,onu her şeyden sorumlu
tutmasını ahlaki bulmuyorum
Aynı
şekilde,yolsuzluk operasyonlarını başlatan savcıları,emniyet mensuplarını,
paralel devletin adamları,uygulayıcıları gibi gerekçeler ile,görevlerinden
alınmalarını,sık sık yerlerinin değiştirilmesini de,ahlaki ve doğru bulmuyorum.
Düne
kadar,başı üstünde tuttuğu,çok değer verdiği,Silahlı Kuvvetlerin çok değerli
bazı Komutanların içeri alınmasında önemli rol oynayan ve kendisine,Sayın
Başbakan’ın lüks zırhlı aracının aynısından verilen Zekeriya ÖZ ve onun benzeri
savcılar,bu gün neden gözden düştüler,neden görevlerinden alınıp sürüldüler?...
Bu
gibi soruların cevabının mutlaka verilmesi lazım!...
Eğer
Sayın GÜLEN Cemaati devletin içine sızıp,bazı kanunsuz işler yaptı ise,bunu
Sayın Başbakan bilmiyormuydu?,
Sayın
Başbakan,Cemaat konusunda kendisi itirafta bulundu:ve dedi ki; ne istediler de
vermedik?...
Sayın
Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın AKDOĞAN, CEMAAT Milli Orduya kumpas kurdu dedi
ve nihayetinde müebbet hapis,ya da ağır cezalar alan ve Ergenekoncu diye
adlandırılanların çoğu tahliye oldu.Kalanlarının da yakında tahliye
olacaklarını düşünüyorum
Peki
adama sormazlar mı;sen Hükümet değil mi sin, kumpasa neden engel olmadın?...
Şikayetçi
olduğun ve her şeyi ona yıkmaya çalıştığın paralel yapının,devlet içinde
yapılanmasına neden müsaade ettin?...
Bu güne
kadar iyi anlaşıyordunuz da;niye birden bire aranız açılıverdi?...
AKP’nin
iktidara gelmesinde, Cemaat’in büyük katkılarının olduğunu bilmeyen mi var?...
Çok önemli birkaç hususa daha dikkat çekmek istiyorum
Başbakan Sayın ERDOĞAN tüm yaşananları ısrarla, dış
güçlere bağlamak istiyor ve bu gibi konuşmaları sıkça yapıyor,
Gezi olaylarını bile dış güçlere bağlıyordu ,halbuki hiç
ilişkisi yok!
.. Seçimin son haftasında çoğu reklam
panolarında yer alan Sayın Başbakan’ın şu sözleri çok manidardır ve
yaşananlardan dış güçleri sorumlu tutmanın başka bir şeklidir
Millet Eğilmez, Türkiye Yenilmez!
Bu sözler bazılarının hoşuna gitse bile, işin aslı
başkadır ve asıl maksat;bir kesimi laf oyunları ile kandırıp,onların oyunu
almaktadır
Burada yolsuzluk iddiaları ile,oruru incinen,prestiji
sarsılan Millet değil ki,aksine Sayın Başbakan dir.
Dolayısı ile böyle bir cümlenin, Türkiye’nin yenilmesi
ile de bir ilişkisi yoktur.
Aslında Sayın Başbakan şöyle düşünüyor
Eğer bu yerel seçimleri de alsa, yolsuzluk ve rüşvet olaylarından
aklanacağını düşünüyor
Ama yolsuzluk ve rüşvet iddialarından aklanmanın yolu
sandık değil, bilakis yargı önüne çıkmaktır.
Bunu yapmayıp,operasyonu başlatan savcıları,emniyet
mensuplarını,paralel yapının adamlarıdır,bana tuzak kuruyorlar gibi
gerekçelerle,görevlerinden alıp,sık sık yerlerinin değiştirilmesi,hukuku
maksadına uygun hale getirmeye çalışması,Türk halkının itibarını zedelememiştir
ama,
Sayın Başbakanın uluslar arası camiada itibarını önemli
ölçüde zedelemiştir
Hukukun adaletin etkin olmadığı bir ülkeye kimse yatırım
yapmaya gelmez,derin bir ilişki içine girmez!...
Millet Eğilmez,Türkiye Yenilmez sözü de öyle
Kendi iç sorunlarının nedenini bile, siyasi amaçları
gereği kolaya kaçıp,hep yabancı devletleri suçlaması,işi onlara fatura etmeye
çalışması,hiç yoktan ülkemiz adına yeni düşmanlar yaratır,ilişkilerimiz
bozulur,ticaret,güvenlik dahil her şey olumsuz etkilenir
Bu
hususu bazı vatandaşlarımızın mutlaka anlaması lazım!...
Ve
en önemlisi de,Türkiye’nin bu olumsuz ortamdan mutlaka kurtulması lazım!...
Yolsuzluk
ve rüşvet olayları karşısında, gezi olayları ve buna benzer başka durumlarda,
Hükümet’in yanlı ve yanlış politikalarını protesto etmek maksadı ile yapılan
miting,toplantı..vs gibi toplumsal olaylarda dik duruş sergileyen duyarlı
vatandaşlarımız,özellikle Sayın Başbakanı çok kızdırmış,onun kimyasını bozmuş
olsa bile,
Dış
dünyada Türk Halkının itibarını yükseltmiştir
Özellikle
gezi olayları tüm dünyayı olumlu etkilemiş ve Türkiye örnek alınmıştır
Protesto
eylemlerinde, vatandaşlarımız kimsenin malına ve canına bir zarar
vermemiş,taşkınlık hareketi yapmamıştır.
Bu
da,ülkemizide demokrasinin,Atatürk İlke ve İnkilaplarının önemli ölçüde kabul
görüp,benimsendiği anlamına gelir ki
Mevcut
sorunlarımızın çözümünde önemli bir umut
ve önemli bir ışık kaynağıdır
Bu
olaylar neticesinde polis şiddeti nedeni ile,hayatını kaybeden gençlerimize
Tanrıdan rahmet diliyorum,yaralananlara geçmiş olsun diyorum!..
Ülkemiz
sorunları karşısında dik duruş sergileyip,,protesto hakkını kullanan
ama,şiddete baş vurmayan,kimsenin canına,malına zarar vermeyen vatandaşlarımızı
düşman gözü ile görüp,polisin şiddet uygulanması,TOMA diye adlandırılan
araçlardan ilaçlı su sıkılması,polisin hedef alarak gaz fişeği atması,bazı
gençlerimizin ölmesine,bazılarının da yaralanmasına neden olunmasını,faillerinin
gizlenmesi,bulunmaması,asla tasvip edilemeyecek bir durumdur
En
vahimi de şudur:
Sayın
Başbakan,kendi halkına şiddet uygulayan polislerin yaptıklarını,polislerimiz
destan yazdı diye tanımlamaktadır
Bazı
polisler buna katılmayabilir ve kendilerine verilen emir gereği böyle davranmak
zorunda kalmış olabilirler,ama birinci derece Sayın Başbakan sorumludur
Böyle
bir ortamda yapılan bulvarların ve verilen belediye hizmetlerinin,uygulanmak
istenen projelerin hiçbir önemi,anlamı yoktur
Özellikle
ve öncelikle Türkiye’nin normalleşmesi gerekir
Böyle
bir ortamda yerel seçime gidilmesi,gereğinin yapılması konusunda önemli bir
fırsattır!...
VATANDAŞLARIMIZ DEĞİŞİK ADLAR ALTINDA
YAPILAN YARDIMLARA KANMASINLAR!...
Daha ziyade doğu ve güney doğu bölgelerinde yaşayan bazı
vatandaşlarımıza eğitime destek, ya da değişik adlar altında,örneğin çocuk
başına yapılan parasal yardımlara ve belediyeler aracılığı ile dağıtılan
kömür,makarna,yağ,ekmek…gibi ihtiyaç maddelerine,bedava otobüs kartlarına kanmasınlar,
bu gibi yardımları bir lütuf gibi görmesinler ve dolayısı ile,yerel seçim
öncesinde etki altında kalmasınlar!...
Vatandaşlarımız
bir düşünsünler;bu paranın kaynağı nereden geliyor?...
Buna AKP döneminde yaygın hale getirilen ve
sağlık hizmetlerinde kullanılan yeşil kartları da ilave etmek lazım
Bu
gibi sosyal hizmetlere de, bütçeden yeterince kaynak ayrılmadığı,ya da
ayrılamadığı gibi nedenlerle,bu gün Sosyal Güvenlik Kurumu sürekli açık
vermektedir
Bu
gibi bedava hizmetlerden birileri siyasi çıkar sağlarken masrafların çoğu, pirimini
zamanında ödeyen çalışanlarla,aynı şekilde emekli olanlara yüklenmektedir
Bu
gibi hususlar ise;yukarda adı geçen çalışan vatandaşlarımız ile,emekli
olanlara,hastanelerde kayıt parası,eczanelerde reçete parası,ilaç katkı payı
gibi ek masraflar getirmektedir.
Bu
gibi uygulamalar ile çalışanların ve emeklilerin de yaşam şartları her geçen
gün daha da zorlaşmaktadır.
Kimsesiz
ve çalışamayacak durumda olan yaşlı,kimsesiz,ya da engelli vatandaşlarımıza
Devlet elbette yardım etmelidir.Ama çalışabilir durumdaki sağlıklı
vatandaşlarımıza Devlet öncelikle iş bulmalı ve kendi imkanları ile ayakta
durmalarına zemin hazırlamalıdır.
Eğer
ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza değişik adlar altında yardım yapmak istiyorsa, bu
iş için öncelikle bütçede kaynak ayırmalıdır.
Bu
itibarla Hükümet ya da belediyeler, nihayetinde yardım adı altında yapılan
masrafların, harcamaların bedelini,başkalarının sırtına yüklememelidir.
Şimdide
başımıza birde Suriyeli mülteciler çıktı
Aslında
bunların çoğuna mülteci demek de doğru değil
Bu
gün Türkiye’deki Suriyelilerin toplam sayısının,1 milyonu bulduğu söyleniyor.
Bu
hususun da yegane müsebbibi AKP Hükümeti’nin yanlış dış politikasıdır
Ve
bizler kendi insanımızı doyuramazken,onlara iş bulamazken,şimdi birde
Suriyelilere bakmak zorunda kaldık!
Üstelik,
ne huzurumuz,ne de sınırımızda güvenliğimiz kaldı.
Sınırlarımız
yol geçen hanına döndü!...
BELEDİYE MECLİS ÜYELERİNİN ÖNEMİ
Eğer
belediye meclis üyeleri mühendis,doktor,şehir plancısı,maliye uzmanı gibi…meslek
sahibi,belediyelerin hizmet alanlarında proje üretebilecek,kontrol yapabilecek
uzman kişilerden oluşursa,bir çok yanlış iş,daha ilk baştan döner,belediye
başkanlarının dayatmaları da böylece engellenmiş olur.
Bu
gün belediyelerde yapılan bir çok yanlış iş,belediye meclis üyelerinin,yüksek
eğitimli ve uzman kişilerden oluşmamasından kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Ben
Demokrat Parti’den Ankara Çankaya’da Belediye Meclis adayıyım
Yukarda
sözünü ettiğim hususlara benzer örneklerle değindim.
Öncelikle
bu seçim beyannamesini okumanızı öneririm
Ben
ANAYURT Gazetesi Köşe Yazarıyım ve bir enerji uzmanıyım
Başka
konulardaki yazılarıma da bir göz atın ve özellikle de sitedeki 2 televizyon
programı videosunu mutlaka dinleyin.
Bu
videolarda dikkatinizi çekecek çok önemli hususlar var.
İSTANBUL’DA MUSTAFA SARIGÜL,
ANKARA’DA MANSUR YAVAŞ KAZANABİLİR Mİ?
Özellikle
Ankara ve İstanbul konusunda çoğu vatandaşımız, parti farkı gözetmeksizin
birleşmiş durumda
Bunun
içinde CHP’lisi,MHP’lisi,Demokrat Partilisi, hatta AKP’lisi bile var…
Ortak
hedef AKP’ye karşı müşterek bir cephe oluşturmak!...
Mustafa
SARIGÜL zaten sol cepheden. Şişli gibi büyük bir ilçenin belediye başkanı ve halk tarafından sevilen bir kişi. Bu
bakımdan İstanbul’da bir problem yok gibi gözüküyor.
Çoğu
siyasi partinin kendi adayları olsa bile, bu hususun büyük bir sorun
yaratacağı, oyları büyük oranda etkileyeceği kanaatinde değilim
Parti
liderleri kendi adaylarına oy kararı alsa bile, tabanın buna uyacağı kanaatinde
değilim.
Şimdi
de Mansur YAVAŞ için bir şeyler söylemek istiyorum
Malumunuz
olduğu üzere Mansur YAVAŞ, MHP kökenli. Bu yüzden sol kesimde, özellikle de
CHP’de bazıları sadece bu sebepten Mansur YAVAŞ’a karşılar.Ama bu hususun
genelde aklı selim CHP’li seçmenleri fazla etkileyeceği kanaatinde değilim. Ama
biraz fire olabilir.
Hattızatında
CHP’nin, ve diğer sol partilerin toplam oy oranının maksimum % 35 kadar
olduğunu düşünürsek,ki siyasi ortam nedeni ile bu oran biraz artmış olabilir.
Ama böyle bir durumda da solun oyları Mansur’u kazandırmaya tek başına yetmez.
Şunu
da bilmek lazım:Mansur YAVAŞ zaten solcu değil ki…
Kendiliğinden
de CHP’ye gelmemiştir
MHP
Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ, Mansur YAVAŞ’ı aday göstermediği için, CHPden
aday olmuştur.
Aslında
lider konumunda olan kişiler,ilerde kendisine rakip olur endişesiyle,kapasiteli
insanları yanlarında görmek istemezler. Meseleye bu açıdan bakmak daha doğru
bir yaklaşım olur.
Malum
olduğu üzere bundan öceki yerel seçimlerde,Mansur YAVAŞ, % 28’’e yakın oy
almıştı. CHP Lideri Sayın KILIÇDAROĞLU, bu potansiyelden yararlanmak amacı ile,
Mansur YAVAŞ’i CHP’den aday göstermiştir
Bu
hususun özellikle tüm CHP’liler tarafından iyi anlaşılması lazım.
Peki
MHP seçmeni bu konuya nasıl bakıyor:
Bazı
MHP’ler sırf CHP’den dolayı Mansur
YAVAŞ’a oy vermeyeceklerini ve kendi adaylarını destekleyeceklerini söyleseler
bile, her şeye rağmen Mansur YAVAŞ’ı destekleyeceklerini söyleyenler de var.
Ben
şahsen MHP kanadında fire olsa bile,% 50 ve daha yukarısı oranlarda Mansur’a oy
geleceğini düşünüyorum
Aşırı
uç partilerde bu gibi yaklaşımlar maalesef oluyor.
Mansur
YAVAŞ’ı başarıya ulaştıracak, sonuçta kazandıracak oyların, aslında Merkez
Sağ’dan geleceğine inanıyorum
Zira
ben Demokrat Partiliyim ve DP ‘deki genel yaklaşımı da biliyorum
DP’nin
Ankara Büyükşehir için adayı olsa bile, çoğu ilçe başkanı ve partililer, Mansur
YAVAŞ’ı destekleyeceklerini açık açık söylemektedirler.
Aslında
bu konuda birt partı kararı yoktur.Ve ben gördüklerimi söylüyorum
Zira
Demokrat Parti,bir aşırı uç partisi değildir, her tarafa eşit mesafededir.
Bizlerin
kırmızı çizgileri, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü, Atatürk ilke ve inkilaplarına
yürekten bağlı olmak,
Ve
gerektiğinde görevini yapmak için, en doğru olan davranışı sergilemek…
Ama
Mansur YAVAŞ’a sonuçta ülkenin geleceğinden endişe eden her kesimden az ya da
çok oy geleceğini düşünüyorum
Açık
ara olmasa da,Mansur YAVAŞ’ın kazanacağını düşünüyorum
Başbakan
Sayın Tayyip ERDOĞAN, eğer Ankara ve İstanbul’u kaybederse,bunun ne anlama
geldiğini biliyor ve bütün olumsuz faktörlere rağmen gözünü karartarak,yerine
göre kanunları ve Anayasayı da çiğneyerek,seçim kampanyasını yürütmekte ve
seçimleri kazanmaya çalışmaktadır
Ama
gözüken odur ki, korkunun ecele faydası yoktur; AKP’nin Ankara ve İstanbul’u kaybedeceği
kuvvetle muhtemeldir
Bu
yerel seçimin,ülkemize ve halkımıza hayırlı olmasını,başarılı geçmesini
diliyorum
Saygılarımla 28 / 3 / 2014
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Demokrat Parti Çankaya Belediye Meclis
Adayı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder